Text
Bir Film İncelemesi; The Man From Earth
Türkçe’ye DÜNYALI olarak çevrilmiş 2007 yapımı ABD yapımı dramatik bir bilim kurgu filmi.Üzgünüm ama bu cümleden sonrası,
-------------SPOLİER------------
İnceleme, filmi izlerken zihnimde oluşan analizleri sizlere adım adım aktarmaktan oluşacak.
İlk adım olarak ismi ile başlamak istiyorum. Okuduğumda bende ciddi bir merak uyandırmıştı. Zaten bilim kurgu ile aram her zaman iyi olmuştur. Fakat bu bilim kurgu hafızanızda oluşan görüntüyle zıt düşüyor.
Filmin ilk dakikalarından itibaren aksiyon bekleyen biri olarak başlarda beni tatmin etmedi hatta sıkıldım bile diyebilirim. Alışkanlıklarımız bizi farklılıklardan uzaklaştırıyor. Bilim Kurgu deyince aklına Doctor Who gelen biri olarak sanırım beklentilerim çok da enteresan sayılmaz.
The Men From Earth, 14.000 yıldır yaşayan bir adamın hayatını akademisyen arkadaşlarına anlatması ve onları inandırmaya çalışmasını konu alıyor.
Bu açıklamayı okuduğumda nedense ana karakter anlattıkça bir flashback olacak ve biz geçmişi izleyeceğiz diye düşünmüştüm. Oysa çokça yanılmışım.
Bir kaç cümle önce ima ettiğim gibi. Filmimiz tamamen diyalog üzerine kurulu ve durağan ilerleyen bir film. Toplam 87 dakika sürüyor. Ana karakterimiz John Oldman hikayesini anlatmaya başladığında diğer arkadaşları pek ciddiye almıyorlar. Oldman devam ettikçe ve en önemlisi anlattıkları zamansal olarak uygun olunca ufaktan bir şüphe başlıyor arkadaşlarında.
Şüphe her zaman soruyu da peşinde getirir. Başlarda umursamayan insanlar bu kez sorgulamaya başlıyor. Tabi ki Oldman’in hepsine verecek bir cevabı var. Sizinle bunlardan birini paylaşmak istiyorum.
Gelen akademisyenlerin birinin yanında getirdiği genç kız arkadaşı ile Oldman’e
-Geriye döndüğünüzde yaşadığınız yerleri nasıl bulamıyorsunuz?
diye soruyor. Oldman ise,
-Beş yaşında ki halini düşün, annenle markete gidiyordun değil mi ? Bana o yolu rahatça tarif edebilirsin. Ama şu an gitsen o marketi bulabilir misin ? Büyük ihtimalle hayır. Çünkü zamanla birlikte mekanlarda değişir. Binalar yıkılır,binalar yapılır ve senin zihnin karışır.
diye bir cevap vermişti. Cümleleri tam hatırlamasam da ana mesajı buydu.
Böyle sizi etkileyen cümlelerle film ilerlemeye devam ederken Oldman dayanakları ile İsa olduğunu açıklamaya başladığında ben de inanmaya başladım desem yalan olmaz.
Hadi böyle güzelce ilerliyor peki ya sonu ? diye soracaksınız.
Sonu beyin yakan cinsten. Oldman çıkıp herkese bu anlattıklarının bir hikaye olduğunu söylüyor. Haydi bakalım tam da inanıyordum. Artık filmin sonu geldiğinden biraz umursamaz izliyordum. Çünkü hepsi bir hikaye çıkmıştı. Arkadaşları dağılmaya başlamıştı. Sonradan filme dahil olan psikolog ise en sona kalmış evden çıkmak için ilerken Oldman’in konuşmasına denk gelmişti.
Dur dur filme heyecan geldi bak.
-Sen o’sun evet evet o. Uzun sakalların ve bir köpeğin vardı !
dedikten sonra kalbini tutarak yere doğru düşmesi, psikolog düşerken Oldman’in,
-Sen çocukken de böyleydin
cümlesi içimden ‘oğlu mu’ diye düşünmeme neden olmadı değil. Açıkça söylendi mi ? Hayır.
Filmin bir yerinde ‘çocuğun var mı?’ sorusuna da sessiz kalmıştı Oldman. Bu kısım havada kaldı diyebiliriz.
Yani Oldman gerçeklerimi anlatıyordu yoksa kitabını yazmak istediği bilim kurgu hikayesini mi?
Bunu sanırım hiç bilemeyeceğiz. Doğruyu söylemek gerekirse filmin içeriği ufkumu genişletti. Sonu için değil içeriği için izlenmesi gereken bir film. Spolier’ı okudum aman boşver demeyin, izleyin derim.
Emin olun pişman olmayacaksınız.
2 notes
·
View notes
Text
Türk Yapımı Animasyon; Fırıldak Ailesi
Çiçeği burnunda bir blogger olarak ilk yazımla karşınızdayım :). Daha önce Instagram hesabımda bahsettiğim gibi, profesyonel olmamakla birlikte, kitap, film, tiyatro yorumları paylaşacağım.
İlk yazımı da taze taze gittiğim bir filmden yapmak istedim. Fırıldak Ailesi ‘Batsın Bu Orta Dünya’

Fırıldak Ailesi meraklıları için çok da yeni bir oluşum değil. 2013′den beri aktif olarak yayın hayatına devam ediyor zaten. Filmin ana mesajı,senaryonun zayıflığı vs. haricinde, -Uzmanlık alanım olmadığından basit yorumlar yapıp kimseyi kızdırmayayım :)- beni en en çok rahatsız eden konu, Türk halkının animasyona bakış açısı.
Çizgili filmli bir şey gördüklerinde hemen bunu ‘çocuk filmi’ olarak algılamaları gerçekten can sıkıcı bir durum. Yanlış anlamayın çocuklarla film izlemekten rahatsız olduğumdan değil rahatsızlığım. Filmin çocuklara uygun olmadığından. Erinmeyin Google Amca’ya yazın ‘Fırıldak Ailesi’ diye. İlk karşınıza çıkan şey bir ‘yetişkinlere yönelik animasyon’ olduğudur.
Sayın Veliler lütfen araştırın da getirin çocuğunuzu. (kamu spotu)
O kadar çocuğu baştan görünce bir sorguladım kendimi, ‘ya acaba bu bizim fırıldak ailesi mi?’ diye. Başlamadan önce 7 yaş ve üzerini de görünce inceden bir rahatladım. Bu kadar çocukla gelip 13 yaş ver üzerini görmeleri biraz can sıkıcı olurdu.
Haa filmimizin 7 yaş ve üzeri görüntüleri var mı? Hayır. Fakat diyaloglar kaç yaş ve üzeri olur onu bilemeyeceğim. Çocukların çoğunun anlamamış olmasını diliyorum sadece.
Animasyon yapıyor muyuz? Evet. Ama şöyle iyi bir olay örgüsü sağlam senaryo bekliyorsanız gitmeyin. Zaten yaratıcılarında böyle bir kaygısı olduğunu sanmıyorum. Film göndermelerden oluşuyor. Ara ara uyku getirir ama onu da söylemedi demeyin.
Gel gelelim Türk animasyonu Fırıldak Ailesi hakkında yorumlarım böyle. Gidin bir de siz bakın efenim. Eğlenirsiniz.
Bir sonra ki yorumda görüşmek üzere, esen kalın...
#çekilinyoldanbloggergeliyor
0 notes