Photo

Kalbin ya paramparça kırılmak ya da taş gibi katılașmak zorunda kaldığı bu dünyayı terkediyorum.
2K notes
·
View notes
Text
bu zamana kadar kaç kez intiharın eşiğine gelip bir şekilde içimdeki ufacık umutla vazgeçtim eğer bir gün gerçekten bunu gerçekleştirirsem kendimi ben vururum kendimi ben asarım ben keserim ama tetiği çeken de ipi boynuma dolayan da jileti elime veren de siz olursunuz
5K notes
·
View notes
Text
Bazen çıldırdım. Delirdim hatta. Senden kurtulmak istedim. Benim üstümde kurduğun baskı ve güç o kadar ezdi ki beni, her şeyi bırakıp gitmek istedim. Sana zarar vermemek için kendimi acıttım. Hırsımı hep kendimden aldım. Peki neden yaptım bunu? Senden ayrılsaydım daha kolay olmaz mıydı benim için? Olurdu. Herkes mutlu olurdu hatta senden ayrıldığımda. Bende mutlu olurdum belki sende “oh be kurtuldum” derdin. Ama ben senin gibi olamadım. Sıradan biri gibi bakmadım sana. Verdiğim sözü tutmak istedim. “Ben seni bırakmam” derken ben doğruyu söylemiştim. Sense yalan. Ben cidden her şeyi göze alarak geldim sana. Sense beni bir yara bandı olarak kullandın. Verdiğin sözlerin yalan olduğunu biliyordun zaten. Bende biliyordum, ama inanmak istedim. Beni kullanabileceğinin farkındaydın, ki kullandın zaten. Son raddesine kadar hem de. Kullanamayacağını anladığın anda da bıraktın. O kadar sözü vermemişsin gibi.
Bir şey diyim mi, bana büyük bir özür borçlusun. Benim gibi bir insanı tanıdıkça aslında ne kadar hassas ve kafadan hasta olduğumu, bunun sonucunun kötü olacağını bilmeliydin. Bir oyun oynamak istemiş olsan bile, oyununu erken bitirmeliydin. Böyle yara alacağımı biliyordun. Böyle acı çekeceğimi biliyordun.
Bırakırken hiç için acımadı mı merak ettim hep. Benimle konuşmadığın o ilk gün ne hissettin? Biliyorum özlememişsindir beni bir gün bile. Bir gün bile aklına gelmemişimdir. Benim ne durumda olduğumu biliyor muydun?
Ben ne kadar kavga etsek de, ne kadar iğrenç, kirli bir geçmişimiz olsa da, ne kadar çirkinleşsek de seninle olmaya razıydım. Ben senin üstüne kapıyı kilitleyip gidemedim hiçbir zaman. Senden vazgeçecek kadar sinirlenemedim sana. Bir gün dipte olsan bile orada seninle boğulmaya razıydım. Senin daima arkanda durmaya, çocukluğundaki yaraları kapamaya razıydım. Seninle bir aile kurmaya. Sana eş gözüyle bakmaya. Zaten bunlar yüzünden sana çabucak inandım ya. En güzel duygularımı seninle harcadım. Beklemeye de hazırdım ben. 8 sene beklemeye bile razıydım. Seninle olacaksam eğer bu yolun sonunda ben 30 yıl bile beklerdim.
Ama sen buna layık değilmişsin. Sen bunu hiç istememişsin. Sen beni hiç sevmemişsin. Şimdi geri dönüp bana kaybettiğim zamanımı, bir hiç uğruna harcadığım duygularımı geri ver. Beni yine senden önceki halime götür ve orada bırak.
0 notes
Text
Yıllar önce intihar etmeye teşebbüs etmeden önce ilk başta herkes için ayrı ayrı mektuplar yazmıştım. Hepsini küçük renkli zarflara koymuştum. Herkese bir şarkı vermiştim herkes için özel şeyler yazmıştım. O zaman onu yapacak enerjim vardı, o zaman onu planlayabilmişim. Önce en güzel elbisemi giymiştim, bir huzurla dolmuştu içim. Ölümüm güzel olacaktı, kendimi buna inandırdım. Çok acı çekmenin sonunda böyle güzel uğurlanacaktım dünyadan. Heyecanlıydım, aynı zamanda da meraklı. Korkaktım ama aynı zamanda deli gibi istekliydim de. O gün yapamadım. Başaramadım.
Şimdi ise, düşünüyorum da bugün intihar edecek olsam ardımda ne not bırakırdım diye, “bu dünya bana göre değildi ve ben yaşamayı beceremiyordum. Affedin ya da affetmeyin beni ama ben sizi affetmiyorum” derdim. En güzel kıyafetim aklıma dahi gelmezdi. Hazırlanmazdım bile. Bir silah bulsam önümdeki not kağıdına bu notu yazar ve ardından sıkardım kafama. İnancım kalmadı, korkak da değilim artık. Sadece son damlayı bekliyorum. Bir damla o bardaktan taştığı an bende yok olacağım. Çünkü biliyorum bak ben eninde sonunda öleceğim. Bir gün kendimi öldüreceğim. Bu dünya bana göre değil ve benim daha bu yaşımda birçok kez kalbim kırıldı. Ben iyi değilim. Bana yol gösteren de yok elimden tutan da.
Herkesin, tek tek hayatıma girip çıkmış olan ve bana sözler verip yolun daha yarısında ellerimi bırakan herkesin ölümümde payı var. Gece yastığa başlarını koyduklarında bir insanın ölümüne neden olduklarını bilerek uykuya dalsınlar. Eskiden suçladığım tek kişi kendimdim. Şimdi, yanlış bir şey yapmadığımı görüyorum. Sadece insanlara çok güvendim. Bir gün bırakıp gideceklerini hiç düşünmedim. Kalbim birkaç kez daha böyle bir şey yaşayacak kadar güçlü değil artık. Ben biliyorum ki her önüme gelen bana aynı yalanları söylemeye devam edecek ve ben yine her önüme gelene inanacağım. Yaşadığım ve yaşayacağım acılara bir an önce son vermek istiyorum.
0 notes
Text
bir zavallı olmanın ne demek olduğunu sen bilemezsin. bu kadar küçük düşmenin, bu kadar gururunu ayaklar altına almanın ne demek olduğunu bilemezsin. güçlü gözükmek isterken tam tersine daha ne kadar küçülebilirdim acaba diye soruyorum kendime. senin gözünde güzel, güçlü, kendine güvenen bir kız olarak gözükmeyi o kadar isterdim ki. belki o zaman severdin beni. ama şu halime bak. zavallı, ezik ve çirkin. karşına çıkmaya cesaretim yok. senin için savaşacak cesaretim yok çünkü kim bilir kimlerle yarışırdım. ben bu yarışı çoktan kaybettim.
0 notes
Text


Uzun zaman sonra kendime papatya topladım. Seviyor-sevmiyor yaptım ilk iş... Seviyor çıktı ama sevmiyor çıksa da ben kendimi seviyor diye kandıracaktım zaten... Onun ağzından çıkmadan beni sevdiğine ikna olamam ama yine de böyle küçük şeyler mutlu etmiyor değil..
0 notes
Text
Talat’ın Fitnat’ı kaybettiği gibi. Gözümün önüne geldi bir kabus. Senin cansız bedenin. Bedeninin yanında ben. Canımın çıktığı kadar ağlıyorum. Ama ne ağlıyorum. Farkında olmadan sessiz çığlıklar atmışım yatağımda. Gözlerimden yaşlar düşmüş. Sanki yüzüme su serpmiş birisi, öyle bir ıslaklık. Senin bu dünyadan çekip gittiğinin düşüncesi bile kahrediyor beni. Kabusu bile beni bu derece üzüyor. Kalbimi kırıp yerle bir ediyor. Sana nasıl bir sevgi beslediğimi görmüyor musun? Anlamıyor musun hala?
0 notes
Text
sürekli aklımda olmandan nefret ediyorum. bir çık. bir nefes alayım. bir kendime geleyim. beynimdeki en ufak hücrelerin bile senin için çalışmasından sıkıldım. kalbim yetmezmiş gibi beynimi de ele geçiriyorsun ve ben bundan çok bunaldım. başka bir şeye konsantre olamıyorum. seni düşünüyorum hep. seni merak ediyorum. yapma bunu bana ya. hayatım sen oluyorsun yavaş yavaş. bu da benim hayatımı kaybettiğimi gösterir. yavaş yavaş sana bağımlı oluyorum.
0 notes
Text
tek sancım sensin benim. tek dayanamadığım, yorulduğum, bir türlü üstesinden gelemediğim hastalığımsın benim. seni yenmeye çalışıyorum, olmuyor. yendim sanarken tekrar kendimi hasta halde buluyorum. iyileşmeyeceğimi bile bile çabalamaya devam ediyorum. olmuyor. benim ilacım da sensin. ama beni yok etmek istiyorsun biliyorum, iyileştirmek değil.
0 notes
Text
“dünya bazı insanların kaldırabileceğinden daha fazla yük barındırıyor içinde. bazı insanlar birçok şeyin üstesinden kolaylıkla gelebilirken, bazıları o yüklerin altında eziliyor. işte o ezilenlerden birisi de o. intihar edeceğini biliyorum, bunu gözlerinde görüyorum. bu boş bir tehdit değil. gelecek hakkında plan yapmıyor. ne olacağını ne olmasını istediğini bilmiyor. yavaş yavaş uzaklaşacak herkesten sonra tek başına kaldığında ne olacağını sende biliyorsun. bazen onun gözlerinde o yaşam sevincini görebiliyorum. ama anlık oluyorlar genelde. bir anda yok oluyorlar. sonra yine o karanlık kahverengi. bu kadar. keşke hemen ölse diyorum içimden. daha fazla ağlamasa. üzülmese. pişmanlık biriktirmese. bu insanlar daha fazla kırmasa onun kalbini. incinmese. göğsünde aynı acıyı tekrar tekrar hissetmese. aslında bir umudum var. belki şu birkaç sene içinde şans ona güler de mutlu olur. onu hayata bağlayan bir şey çıkar belki karşısına. onun da inancı var aslında, bakma sen ona. içten içe çok istiyor birisinin elini tutmasını. ama hisseder bazı şeyleri o. ne hissederse de doğru çıkar. daha yanılmamıştır. ‘mezarıma kırmızı güller getir her gelişinde olur mu?’ dedi bana geçen. tamam dedim. 5 sene bile yaşamayacağını biliyorum. o da bunu hissediyor. ama keşke yanılsa. bir kez yanılsa.”
dedi arkamdan.
0 notes
Text
-deliler hastanesi günlükleri
göz kapaklarıma ağırlık koymuşlar yıllarımın ağırlığı akıttığım gözyaşlarımı koymuşlar benden habersiz dayanamıyorum biri gelip boğazlasa diyorum servis geliyor aklıma her dakika bir yere çarpsa da ölsem düşüncesi beni bu düşünceye sokma beni öldürme beni yaşat nolursun gülmek isterken beni üzerime toprak atma izin verme onlara
0 notes
Text
-deliler hastanesi günlükleri
dışarda rüzgar eserken senin onu hissedememen midir tutsaklık yoksa dışarda herkes eğlenip gülerken senin gülememen ağlaman mıdır tutsaklık ben bu katili nasıl doğurdum ben bu katili nasıl öldüreceğim ben aslında kendimi öldürebilirim sallanabilirim bir yerden ya da atlayabilirim yüksek bir yerden ya da tren yaylarına yatarım olmadı bir arabanın önüne atlarım iyi değilmişim, ölmeliymişim ben bu hayatı başkasına borçluymuşum
1 note
·
View note
Text
şu zamana kadar seni kazanmak için çok uğraştım. çok didindim. kendimi yerin bin kat aşağısına kadar çektim. gururum, şerefim ne varsa ayaklarımın altına alıp ezdim, çiğnedim. ama başaramadım. şimdi bana hiçbirinin işe yaramadığını söylüyorsun. yaptığım her şeyin boşa olduğunu söylüyorsun bana. iyi de yaptın. yorulmuştum ben zaten kendimi böyle harcamaktan. hayır ağlamıcam. ben yine seni hayal etmeye devam ederim. ben kafamda senaryolar kurarım da beni sevdiğine dair, bir diğer yarım daima bilir senin beni sevmediğini. biz olamayacağımızı. gerçek olamayacak kadar güzeldi zaten her şey. o yüzden kızmadım. kırılmadım. sadece anlam veremedim.
0 notes
Text
benimle oynadığın bu oyun acaba ne zaman son bulacak. keşke “beni yanılttın” diyebilsem bu hikayenin sonunda.
1 note
·
View note
Text


"Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım"
0 notes
Text
Ben aşık olmayı seviyorum galiba. Birine içimde var olan tüm sevgiyi vermeyi, onu göklere çıkarmayı, ona köle olmayı, ona tapmayı seviyorum. Çünkü bu bitmek bilmeyen sevgi yığınını harcamak için bu kadar uğraşmaz insan. Ben sürekli arayış içindeyim. Sevme arayışı bu sevilme değil. Kalbimi alıp birinin kapısının önüne koymak istiyorum. Alırsa alır, almazsa da başka kapıların önüne koyarım. Gerçi kimse benim o yıpranmış, mutsuz kalbimi istemez. Bak ben bu mahalledeki her kapıyı çaldım. Her kapıya bıraktım kalbimi. Bazen de kalbimi aldım elime kapıyı öyle çaldım. Kalbimi kendi ellerimle sunacak kadar sevmek istedim birilerini. Ama olmadı. Bak bu yüzüme çarpılan ilk kapı değil. Son da olmayacak biliyorum. Ben belki diğer mahalleleri de dolaşırım. Hatta bu semti dolaşırım belki bak bu şehri dolaşırım. Ben çok seviyorum. Ben birini sevmeyi çok seviyorum. Ne eksikse kendimde onu vermek istiyorum insanlara. Ben çok sevilmek istedim, göklere çıkarılmayı istedim, birinin benim gözyaşıma kurban olmasını istedim. Ama olmadı. Bana yapılmadıysa ben başkalarına yapayım da onlar da benim gibi hissetmesin istedim.
Kalbimi gören çoğu kişi alıp tekrar yere fırlatıyor. Kimisi de nazikçe bırakıyor yere. Kimisi bakıp direkt kapıyı çarpıyor, kimisi acınası gözlerle reddediyor beni. Daha önce kalbimi ve beni evine davet eden olmadı biliyor musun? Kimse kimseyi evine davet etmez zaten. Ev bir insanın içindeki yaşamıdır, ne yaşadıysa neyin acısını sevincini çektiyse evinde yansıtır bunu. Bak benim salonum kapkaranlık. Işıkları açma ihtiyacı duymayayım diye bir ampul bile takmadım salonuma. Çünkü bu salonda karardı dünyam. Bu salonda yalnız bırakıldım, ağladım. Benim tüm acılarım bu salonda. Gel bak odama. Duvarda çeşit çeşit renk görebilirsin. Hayır, hayatı sevdiğim için rengarenk yapmadım yaşam alanımı. Ben bu odada çıldırdım. Ben bu odada küstüm hayata ama ben bu odada toparladım kendimi tekrar. Ben bu odada çok ağladım ben bu odada çok güldüm tekrar. Ben bu odada yaşanabilecek her duyguyu kendi başıma yaşadım. O yüzden her renk var bu odada, her duygu olduğu gibi.
Bir insan nasıl kendine yetebilir? Söylesene bana, bir insan nasıl kendisine çeşit çeşit duyguyu hissettirebilir? Ben kendimi ağlatıyorum ama ben kendimi güldürüyorum da. Ben kendimi öldürüyorum ama kendimi canlandırıyorum bu odada. Öldürülen de benim öldüren de. Mezar başında ağlayan da benim mezarın içindeki de. İşte bu yüzden bak ben kapı kapı gezerim. Ben kimseyi evime alamam çünkü biliyorum. Bu eve giren, aklını kaybeder. Bu eve giren beni yargılar. Ben çok güzel rol yaparım ama bak şu duvarların haline, hangi insan bunları görmeye dayanabilir? Herkes biliyor bunların ne demek olduğunu. Hangi insan kaldırır bu gerçeği? İşte bu yüzden benim kendime bir yuva arayışı içinde olmam. Ben gittiğim evin duvarlarını yargılamam. Çatlakları görmem, yıkılan yerleri ben temizlerim ama sorgulamam. Ben bir evin duvarlarını tekrar beyaza boyarım. Sonra üstünden kırmızı geçerim. Aşkın rengini. Ben bir evin tüm duvarlarını kırmızıya boyarım bak sana yemin ederim ama inan bir gram yorulmam. Ben o evdeki kişiye de çok güzel bakarım. Gözyaşlarını silerim onun, ben onun her anında yanında olurum. Ağlarsa neden diye baskı yapmam, bana açılmasını beklerim, açılmazsa da mutlu etmeye çalışırım. Yemin ederim bak sana yemin ederim ben bir evde sorun çıkarmam. Ben bir gün of bile demem. Neden buna rağmen kimse istemiyor beni evinde? Ben çok mu kötü bir insanım? Yoksa görünüşüm mü güzel değil? Ama nolur anla beni bak ben uzun zamandan beri hep kendime yetmeye çalıştım. Saçlarım, yüzüm, kıyafetlerim azıcık sevgi görsem ilgi görsem yemin ederim toparlarım kendimi. Her gün tararım saçlarımı, güzel güzel şeyler sürerim dudaklarıma. Ben en güzel kıyafetleri giyerim yemin ederim. Ama, kimse bana yardım etmezse ben nasıl yaparım bunları?
İnsanlar ne istiyor bilmiyorum. Ben bahçede besledikleri köpek olmaya bile razıyken, onlar beni neden reddediyor bilmiyorum. Ama sana söylüyorum bak, ben bir gün bir kapı bana açılana dek gezeceğim bu mahallenin sokaklarını. Çalınmadık kapı bırakmayacağım. Gerekirse bu şehri gezerim ben, hatta.. Hatta ne biliyor musun, ben bu ülkeyi gezerim! Gezerim tabi! Ne olabilir ki en fazla? Ben gezerim, kalbimi altın tepsilerde sunarım ev sahiplerine, tek tek basarım herkesin ziline. Ben kapı kapı dolaşmaya razıyım ama nolursun beni bırakmayın şu evde. Ben o eve girmek istemiyorum. Ben o eve girince ben olmuyorum, ben deliriyorum o evde… Kendime yeni bir yuva bulana kadar sokaklarda yatarım ama ben bir kez daha kendimi öldüremem o evin banyosunda. Yapamam.
1 note
·
View note