Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
hayata dair notlar
Dünya üzerinde yaşayan kacıncı canlıyız acaba?İlk insandanbu yana belli bir birikim üzerine inşa edilen bu uygarlıklar arasında hala mükemmeli bulamama sebebimiz nedir? Ve her şeyin hakimi olan insan neden hayatını sorgular. Bağımsız gibi olan tüm bu soruların cevabı yine öznede saklı. Bir mikroskopun altında farklı DNA lara sahibi bireyler olmamız, tüm bunları açıklamak icin yetersiz. Ya da eğer onun yerinde olsaydım ile başlayan cümlelerde , onun yerine geçemiyoruz bir türlü. İnsan ya da insanoğlu olarak ifade edilen türümüz sanırım rasyonalitesini yitirmiş bir canlıdan ibaret.
Hayat bizden önceki insanların birikimleriyle oluşan, ve bize doğar doğmaz neleri yapmamız, nelerden kaçınmamızı öğretiyor, buna da coğu zaman tecrube diyoruz. İlk insanların zehirli meyva ile yenilebilenleri ayırması için belki de binlerce insan öldü ve biz artık elmanın yenilebilecek bir meyva olduğunu doğar doğmaz öğrendik. Ama irrasyonel insanlar olarak hayatta her zaman hata yapmaya müsait canlılarız.
Suan 36 yasına gireceğim, tuhaf olan duygu daha kac yıl yasayacağımı bilmeden , serseri mayından farksız bir sekilde dünya tarlasında dolaşmakta ve bir yaşamıma bir amaç bulmakla zamanımı geçiriyorum. Yeni bir iş suan ki en buyuk amacım,daha sonra bir ev almak, cocuk sahibi olmak, etiket üzerine yeni etiketler sahibi olmak, ve bir anda bir hiç olmak. Peki neden bu kavga ve gürültü? Hiçlikle biten bir son için neden bu çaba? Tekrar başa donmek gerekirse irrasyonel bir varlık olduğumuz için. Mantik denilen şeyin küllüyen akla zarar yönü, bize her zaman hayatın sonsuz uzunlukta olduğunu söylemesi. 2+2 :4 olsa da sonunda elde kalanını “0” olduğu bir dünya.
0 notes
Text
ayrılığın ardından 2. yazı
Bugun 46. gün bundan sonra sanirim gun olarak değil ay olarak saymam daha dogru olacak ve bugunun diğer bir özelliği yaklasık 2 gundur aramızda herhangi bir iletişim bulunmuyor.
insan zor durumlarında tanrıya sığınır ama sanirim gunumuz dunyasinin en buyuk tanrısı www.google.com . Ayrilikla ilgili olarak en iyi bilgi ve yorumları arama motoru yardımıyla öğrenmek ve insanin buyuk yardımcısı olması ona “bilge tanrı” kelimesini hak verecek nitelikte. eski sevgilinizden mi ayrıldınız mı yapmanız gereken ve yapmamanız gerekten tüm seylerin listesi sadece bir tık uzağınızda. suan ki pozisyonum bu bilgiler sayesinde ödevini yapan öğrenciler gibiyim ya da hayat adındaki bir laboratuarda bir deneyin gercekleşmesini bekleyen bilimadamı gibi hissediyorum. Neler mi öğrendim öncelikle ilişkiyi kesmem gerektigini, onun yeni sevgilisi ve hayatı icin yorum yapmamam gerektigi , bu sürede spordur, baska aktiviteler ile kendimi gelistirip hazır olunca onun karsına cıkmam ve tekrar onu etkilemem gerektiği, zor ama yapmaya calısıyorum . örneğin o telefon actıgında icim kan aglasa bile zayıflıgımı göstermeyip , iyi bir ses tonu ile konusuyorum. goren sanki bu durumdan ne kadar memnun olduğumu düsünecek ama diilim rol yapıyorum sadece
Uzun süren bir ilişki sozkonusu olunca ayrılık kararını ve onun hayatında baska birisi olduğunu öğrendiğim ilk anda ki duygu sanirim şaka yaptığını düsünmekti ama onun sürekli birisi ile yazıstıgını gördüğümde onu kaybettiğimi anladım ama bunun gercekliğini sorgulamaya basladim. nasıl boyle bir durum olabilirdi. aradan gecen yaklasık 8 sene vardı ve ileride birlikte yaşlanıp bitirilcek bir ömür. verilen sözler vardı.bi sene öncesinde evlilik kararı alıp ailesiyle tanışmıstım tüm bunlar yalan mıydı. Ona hep bu sözleri hatırlatmakla gecti ilk bir kac gün. ama nafile ne kadar caba gösterirsem o kadar aramızdaki ucurum derinleşti ve yalvarmalarım eskisinden daha güzel göreceğimize dair tüm sözlerimim onun icin bir anlami yoktu.
1 note
·
View note
Text
ayrılığın ardından ilk yazı
Bugun sanırım ilişkimizin bitmesinden ve onun hayatına yenibirisi girmesinden beri 45 gun gecti. İlk kez yazmamdan dolayi özetlersem sanirim yas evresini yasıyorum ve devamediyor. Bu zaman içinde yeni sevgilisini öldürmekten ihtihar etmeye kadar uzanantüm duyguları yasadığımı söyleyebilirim. Öfke , kızgınlık, sucu onun üzerine atma, kendini tüm olayların sorumlusu olarak görme uzayıp gider tüm bu duygular. Dün farkettigim bir sey insanın gercekten hayvan olması ve hayvanlardan farklı bir tepki göstermemesi.olayı detaylandırsam daha iyi anlasılacagimi düşüyorum. Bir kedi örnegin her zaman bulundugu ortama sahip cıkar ve o ortama giren yeni bir canlı kendi egemenliğine , bölgesine saldırıdır. İnsan içinde kendi bölgesi ev ya da mekanla ibaret olmasada cevresidir. Arkadasları ozellikle sevgilisi, eger birisi onunla beraber olmak isterse egemenliğine saldırı olarak düsünür ve tepkiler gösterir. İcindeki duygular ne kadar entelektüel birikimde olsa hayvani tepkilerdir. Kendimi her zaman hümanist birisi olarak görmüş olan ve diğer insanlar tarafından hep insancıl olarak tanımlanan birisi olarak ilk kez birisine fiziksel olarak zarar verme dahil egemenliğime kast eden bu olayi gayet hayvani sekilde cözmeyi düsündüm ama bunu gercekleştirmedim. Bilmiyorum sanırım mantik daha egemen oldu ama bu düsüncenin bir gün tüm benliğimi esir alıp, kendimi kaybetmekten korkuyorum , mantık nedir ya da mantikli olmak neleri gerektirir bunlari düsününce aslında rol yapmaktir esas olan. Hayat bir oyun ve biz oyuncular olarak daima performansımizi iyi tutmaliyiz. Tamamn her aksam kapalı gise bir oyun sergilemek mümkün değil, ve seyirci her zaman oyunu pür dikkat takip etmesini beklemek zor ama belli standartin altına düsünce izleyicinin dikkatinin dağılacagını unutan birisi oldum. Sanirim esas sorunda buydu
Bir defa bu hayatta eger bir oyun oynuyorsan oyunu yazan , izleyici olmamali, eger izleyici tek kişi olursa beğenmemesi karsılıgında senin yapmam gereken sadece elestirisini dinlemek , o elestirdikce oyunun kalitesi ve senin tek izleyici icin oynadıgın oyunun bir onemi kalmiyor. Sonucta finali belli bir eser yerine belki de sonu bilinmez bir skec izlemek o seyirci için heyecanli olabiliyor
1 note
·
View note