Tumgik
Text
öylesine...
geçen hafta bi akrabamız intihar etti, ancak şu an toparlanabildim ve içimi boşaltmak istediğim gibi direkt olarak buraya geldim. öncelikle konu şu ki intihar eden kişinin aşırı derecede borcu var ve durumu yok. ayrıca adamın bir tane çocuğu var, eşi ile de pek(hatta hiç) ilgili değil. çocuğunun şöyle bir sıkıntısı var; ikinci sınıfa gidiyor olmasına rağmen konuşamıyor. dilsiz falan değil, sadece bazı kelimeleri çıkartmakta zorluk çekiyor. ve o çocuk dil terapistine gidiyor dil terapistine başka bir şehirde 1 saatlik yol mesafesinde. çocukla ilgilenen tek kişi babasıydı. "annesi ne yapıyor bu çocuğun" diye soracak olursanız; annesi kendi akrabalarının çocuklarıyla ilgileniyor(saçma). çocuk en çok babasını seviyor(doğal olarak) babası da çocuğu aynı şekilde, giymez giydirir, yemez yedirir... öyle bi baba-oğul ilişkileri vardı. ama işin kötü yanı şu ki durumları çok kötüydü. hatta o kadar kötüydü ki adam eşine kıyafet dahi alamazdı. yani istese alır mıydı? kesinlikle alırdı ama o eşine bi kıyafet almak yerine gazinolarda başka kadınlara yedirdi o parayı... yani sizin anlayacağınız adam çok masum değildi. adam baya borca girmiş yani şöyle düşünün bulabileceği her yerden para tırtıklamış, bi şekilde..
e adamın çok borcu var, durumu yok. hal böyle olunca çareyi intihar etmekte buluyor.(boğazım düğüm düğüm) ve sabah eşine diyor ki "bugün çocuğu sen okula götür, öğlen de sen getir ben bugün doktora gideceğim, kendimi iyi hissetmiyorum." kadıncağız kabul ediyor ve çocuğu elinden tutup okula götürüyor...(burayı uzun uzun anlatmayacağım, etkileniyorum böyle şeylerden) adam boynunu TV kablosundan geçirip kendini asıyor. eşi de adamı arıyor o sıra acaba doktor ne dedi diye ama adam açmıyor. kadın da diyor ki "işe gitti herhalde, duymuyor." adamın patronu falan da arıyor adam açmıyor. neyse öğle arası oluyor kadın çocuğu elinden tutup getiriyor eve kapıya bakıyorlar eşinin ayakkabıları burada çocuk da "babam evde!" diyerek heyecanla odaları arıyor son bir oda kalıyor... oraya girdikleri an dünyaları başlarına yıkılıyor. kadın ne yapacağını bilemeden kendi annesigile koşuyor ve çocukta orada babasının cansız bedeninin yanında bi başına kalıyor. (buraları yazmak çok zor.) ve babasının bacaklarına sarılıp kaldırıyor, ve babasını oradan indirmeye çalışıyor ama olmuyor... annesigil geliyorlar ve adamın ablasının evine gidiyorlar, aceleyle. ablası yıkılıyor ve dayısının yanına yani dedemin yanına geliyorlar... dedem durumu öğrenince fazlasıyla şaşırıyor... (ve adamı annesi ve büyük abisi bizim komşumuz) adamı ablası dedeme "sen söyle" diyor. dedemde çaresiz eve gidiyor o sırada adamın annesi kapıdan dedemi görüyor ve içinden "dedemin adı* gelişi pek hayır değil ama..." diyor. dedem içeriye giriyor o sırada da başka bir komşu daha varmış evde.. dedem diyor ki kadıncağıza "bizim deli oğlan bi delilik yapıp kendini aşmış." (tıpkı bu soğukkanlılıkla söylüyor.) kadın fenalaşıyor hemen ambulansı arıyorlar ve hastanede aşı falan yapılıyor kadına... 3-4 gün evde baya bi yaş tutuldu ve ben zerre gözyaşı dökmedim. taa ki o cenaze arabası kapının önüne gelip çocuğu dışarıya çıkarana kadar. o çocuğu ortada etrafa saf saf bakarken gördüm ya o an yere oturup bağıra çağıra ağlayasım geldi... çok kötü oldum. çocuk ortada "babam bana telefonunu verecekti" diyor sürekli...
işte bu da böyle bir vahşet arkadaşlar siz, siz olun yaşamınızı yaşanabilir hale getirin. çünkü bu sizin elinizde. her zaman kendinizi güldürebilirsiniz, unutmayın. hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.
0 notes
Text
Tumblr media
bu gece, hatta tam da şu an;
sen kokmak istiyorum.. bir kez sarılsak böyle sımsıkı... bencillik mi? bence değil. bunu istemek, seni sevmek.. en doğal hakkım değil mi? öyle.. öyle canımın içi.
1 note · View note