captive-heart
captive-heart
es
128 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
captive-heart · 2 days ago
Text
youtube
🎶🌼
7 notes · View notes
captive-heart · 2 days ago
Text
Birini kaybetmek, sadece ona veda etmek değildir…
Onun yokluğuyla yaşamayı öğrenmektir.
Onun oturduğu yere bakmak ve ruhunun bir parçasının onunla gittiğini hissetmektir.
Yasın bir saati yoktur.
Acının silineceği kesin bir tarih yoktur.
Bazen ilerlediğini sanırsın,
bazen de tek bir anı seni paramparça etmeye yeter.
Ve bu normaldir.
Başarısız olmuyorsun: sadece hissediyorsun.
Verdiğin sevgi,
aldığın sevgi…
ölümle kaybolmaz.
Şekil değiştirir.
Bir hatıraya dönüşür,
hafif bir kokuya,
kalbi sıkan bir şarkıya,
habersiz süzülen bir gözyaşına…
Bazen gülmeye, devam etmeye, yaşamaya suçluluk duyarsın.
Ama yaşamak, unutmaktır demek değildir.
Yaşamak aynı zamanda onurlandırmaktır.
Ötekinin sende ektiği sevgiden yeniden inşa etmektir.
Giden kişiden bahset.
Onu hatırla.
İhtiyacın varsa ağla.
Ama iyileşmene de izin ver.
Çünkü hikâyeniz değişti belki,
ama bitmedi.
Öyle yaşa ki, bulunduğu yerden seninle gurur duyabilsin.
Ve artık dayanamayacağını hissettiğinde,
başını kaldır.
Çünkü acının içinde bile…
her zaman biraz ışık kalır.
Tumblr media
5 notes · View notes
captive-heart · 7 days ago
Text
youtube
🎶🌼
9 notes · View notes
captive-heart · 16 days ago
Text
youtube
Sevdim güzel yorumlamş 🌼
12 notes · View notes
captive-heart · 16 days ago
Text
🙃🎶🌼
14 notes · View notes
captive-heart · 16 days ago
Text
Kuvvetli olmak istiyorsun. Ses tonun tok, yürüyüşün dik, gülüşün yerinde olsun; İnsanlar sana baktığında “işte olmuş biri” desinler istiyorsun. Kırılmadığını, yorulmadığını, düşmediğini düşünsünler diye uğraşıyorsun. İyi de gizliyorsun yalan yok.
Kime denk gelsen bir "kahraman hikâyesi" anlatıyor etrafında. Kimse "bilmiyorum" demiyor. Kimse "yetersiz kaldım" demiyor. Herkes bir şeyler başardı. Herkes dönüşüm yaşadı. Herkes kendini sevdi. Herkes affetti.
E tabi sen de…Ne büyük yalan...
Kendi zayıflıklarını en son ne zaman sahiplendin?
Yani utanç duymadan.
Yani özür dilemeden.
Yani açıklamaya çalışmadan.
Sadece “benim bu tarafım da var” diyebildin mi?
Diyemedin.
Diyemedin çünkü sen bir gün "yorgunum" dersen insanlar seni kırılgan, kararsız ve yetersiz ilan edebilirler. "Yardıma ihtiyacım var" dediğinde, seni bağımlı, beceriksiz ve hayatta tek başına var olamayan biri olarak görebilirler. Üzüldüğünde, onların gözünde duygusal, mantıksız ve profesyonel olmayan biri olma ihtimalin var. Yalnız hissettiğini itiraf ettiğinde çevren, seni sosyal becerilerden yoksun, sevilmeyen ve terk edilmeyi hak eden biri olarak damgalayabilir.
Yani hep yukarı, hep ileri, hep hızlı, hep iyi görünmek zorundasın. Kimsenin karşısına gözyaşlarınla çıkamazsın. "Ben de buyum" demek hiç kolay mı?
Korkuyorsun.
Ama gerçek öyle değil işte.
"Ben de bazen tökezlerim" demek, "ben de herkes gibi insanım" demektir. Kendine bakıp "tüm kusurlarımla birlikte beni ben yapan budur" diyebildiğinde gerçekten güçlü olursun. "Bazen yardıma ihtiyacım var" dediğinde "ben de hayatın karmaşasında kaybolabiliyorum" diyebildiğinde hamlıktan kurtulup bilge olabilirsin.Bence gücün tanımını artık değiştirmelisin. En azından hamlayan omuzlarının hatırına bunu yap.
Şimdi son kez, bir kez daha sorayım
Sen kendi zayıflıklarını en son ne zaman sahiplendin?
Onları anlatabildin mi? Yüzleşebildin mi? Küçük düşmeden küçük hissedebildin mi? Yardım istedin mi? “Ben de bir insanım” dedin mi?
Bak, bunları yapabiliyorsan sen güçlüsün.
Ama sustuysan, sakladıysan, inkâr ettiysen…
O zaman güçlü değil sadece dayan��klısın. Ama dayanmak, yaşamak değildir. Çünkü hayat sadece katlanarak geçmez.
Tumblr media
12 notes · View notes
captive-heart · 16 days ago
Text
İncecik, küskün ve yalnız bir yasemin çiçeği gibi, kendi duygu dünyamda yaşamam gerektiğini öğrendim.
Tumblr media
15 notes · View notes
captive-heart · 16 days ago
Text
Tumblr media
Anılar sevdiklerimiz özlenenler benim aklıma annemle babam geliyo Allah rahmet eylesin 🤲🏻🌼
11 notes · View notes
captive-heart · 16 days ago
Text
Şubat 2008’in soğuk günlerinde, 24 yaşında genç bir kadın olan Marilyn Bergeron, hiçbir uyarı vermeden Montreal’den ayrılarak ailesinin yanına, Québec şehrine döndü. Dönüşü aniden olmuştu. Kimseyi haberdar etmemişti. Yanında sadece bir şey getirmişti:
Derin bir kaygı… ve gözlerinden hiç eksilmeyen korkulu bir bakış.
Artık aynı kişi değildi.
Zor uyuyordu, neredeyse hiçbir şey yemiyordu, göz teması kurmaktan kaçınıyordu��
Sanki sadece onun görebildiği bir şeyi görüyordu.
Ona neyin olduğunu sorduklarında, titreyerek sadece şunu söyledi:
“Bir şey oldu… çok kötü bir şey.”
Bazıları onun saldırıya uğradığını… ya da bir suça tanık olduğunu düşündü.
Ama onun verdiği cevap, hepsini ürpertti:
“Hayır… bu ne bir saldırı… ne de bir suç… daha kötü.”
Daha kötü mü?
Ama neyden daha kötü olabilir?
Bu sorunun cevabını Marilyn asla vermedi.
Daha fazla konuşmayı kesin bir şekilde reddetti.
Sözleri bir üzüntüyü değil… bir korkuyu anlatıyordu.
17 Şubat 2008 sabahı, Marilyn kapının önünde durdu ve annesine sadece şunu söyledi:
“Biraz yürümeye çıkıyorum.”
Ama bu basit bir yürüyüş değildi.
Yaklaşık üç saat sonra, bir ATM kamerası, Marilyn’i 60 dolar çekmeye çalışırken kaydetti.
Etrafına korkuyla bakıyordu, sanki biri onu durduracakmış gibi.
Hesabında yeterli para yoktu.
İki saat sonra, saat 16:03’te, ailesinin evinden kilometrelerce uzakta, Saint-Romuald adlı küçük bir kasabadaki bir kafede görüldü.
Tek başına içeri girdi.
Bir kahve sipariş etti.
Kısa bir süre oturdu…
Ve sonra kayboldu.
O günden sonra onu bir daha kimse görmedi.
Geride kalan tek şey, o ATM kamerasının kaydettiği görüntü:
Ani bir şekilde arkasına dönmesi…
sanki ensesinde bir nefesin sıcaklığını hissetmiş gibi —
ama hiçbir kameranın yakalayamayacağı bir şeye ait bir nefes.
Üzerinden on beş yılı aşkın bir zaman geçti…
Ne bir ceset,
Ne bir iz,
Ne de en ufak bir ipucu bulundu.
Marilyn Bergeron, Kanada’da bir efsaneye dönüştü.
Ülke tarihindeki en ürkütücü ve gizemli kayıplardan biri olarak anılıyor.
Ve onun hikâyesi hâlâ, geceleri fısıltılarla anlatılıyor —
Bazı şeylerin ölümden de, suçtan da daha korkunç olduğunu düşünenler tarafından…
Adı konulamayan,
Ama hissedilebilen şeyler…
Tıpkı korku gibi.
Gizemli hikayeler ürkütsede seviyorum ama gerçekmiş...
Tumblr media
9 notes · View notes
captive-heart · 26 days ago
Text
🙃🌼🎶
26 notes · View notes
captive-heart · 28 days ago
Text
Bazı insanlar susar.
Çünkü konuşmanın bir duvara çarpmak olduğunu bilirler.
Sana yanıt vermemeleri, seni haklı gördükleri için değil,
Tartışmaya değmeyecek kadar yorgun olduklarındandır.
Nazik kalırlar…
Çünkü kendi seviyelerini senin karanlığında kaybetmek istemezler.
Ama sen bunu zayıflık sanırsın.
Sabrını denersin, sınırlarını zorlarsın.
Ve fark etmezsin:
En sakin görünen insan, içten içe en büyük fırtınayı taşır.
İnsan dediğin, her şeyin farkındadır ama her şeye tepki vermez.
Çünkü kendine saygısı olan biri, her savaşa girmez.
Ama bir gün…
O sustu sandığın insan, seni kendi sessizliğinde boğar..
Tumblr media
25 notes · View notes
captive-heart · 28 days ago
Text
Nostaji bu şarkılar fazla özel değil mi ¿ 🌼
22 notes · View notes
captive-heart · 28 days ago
Text
🌼🌸🎶
16 notes · View notes
captive-heart · 1 month ago
Text
youtube
🎶🌼 bazı şarkılarını seviyorum
13 notes · View notes
captive-heart · 1 month ago
Text
youtube
Nostaji sevenlere 🌼 sesli sinama 🌸
Sonu böyle bitmese iyiydi ...
14 notes · View notes
captive-heart · 1 month ago
Text
🎶🌼
12 notes · View notes
captive-heart · 1 month ago
Text
"Herkes birşeyler alır birinden;
Kimi bir gülüşün gölgesini,
kimi bir sözün yankısını..
Çünkü insanlık,karşılıklı bir alışveriştir..
Bazen farkında olmadan bir bilgelik,bazen bir yaşam dersi..
Asıl mesele,neyi aldığımız ve onu nasıl dönüştürdüğümüzdür.."
Tumblr media
19 notes · View notes