halksız şehirler değil kris, şehirsiz halklar
çok halklar, çok şehirsizler, çok moral bozucu
son günlerde çok kelimesini çok kullanıyorum
her yıl yeni modelleri çıkıyor melankolinin
içimden bir ses gelmiyor, hayır bazen geliyor
içimden bir ses, sesin dışarıdan geldiğini söylüyor
-iki saray odası alana bir saray odası bedava
o montu almam iyi oldu, çok iyi oldu, çok evet
kırışıklıkların geçer, beni seviyorsundur, ama böyle çok ölürüz
nihanka kızılderili bir kızın adı değil, çok değil
radikaller duygusal açıdan sağcı oluyorlar nerden aklıma geldiyse
aşk, sivilcce, direniş, kitaplar ve çay ocağı işletmesi:
-yanlış
hormonlar, atkılar, kitap kokusu parfümü ve sütlü neskafe:
-doğru
böyle muhalif şeyler yazıyorum ve bana ödeme yapıyorlar
çok değerli insanlar binalara doluyorlar, çok değerli
her şeyden kolay etkileniyorum, belgeseller çok acıklı
çarpıcı bir şey yazmak istiyorum, aklıma bir şey gelmiyor
ne zaman aklıma bir şey gelmese, içimden bir ses:
start tabancasıyla intihar eden adamı düşün
son günlerde çok kelimesini çok kullanıyorum
ışıklar açılmıştı, mikrofonlar, herkes çok şık
kahramanca evlerinden çıkıyorlar, vampirlerden korkmadan
kırmızı kravatlar takarak ve birbirlerine katılarak
çok değerliler, çok konuşuyorlar, az ölüyorlar
iki ayak, kırk ayakkabı; az ayak, çok ayakkabı
tek madonna kırık kürk, çok manto tek yalnızlık
çok saray, hiç prenses, prensessiz kadınlar ve kuralları
zayıf kadın sahneye çıkmadan opera bitmez
-şişman kadın işten kovuldu-
son günlerde çok kelimesini çok kullanıyorum
hadi ben kalktım, saçınız güzel olmuş, çok evet
kendi yeniden başlatmamı başlattım, bir şeye benzemedi
çok cehennem, üç saray, yedikule ve can yayınları berbat ciltler
bir hemşirenin adının cecile olması çok acıklı,
başka bir arzunuz var mı dememeli garsonlar
böyle şeylerden çok etkileniyorum, belgeseller çok acıklı
hizmet sektörü, çok hizmetçi, az patron, çok zamirsiz
zamirsizlik kimsesizliktir, şahıslar çok zamir az
katil her zaman uşak, yazarlar çok kötü kalpli
mutfak kapısını açık unutmuşum, kumrular içeri girmiş
ıslak ekmek koymayı unutunca balkona.
Yakın zamanda hayatta gördüğüm en nahif , en sukut insanlardan birini, dayımı kaybettim.Ona karşı hayırlı olduğumu söyleyemem, ama akrabalarım içinde bende en temiz köşede duran insandı.
Bugün sevdiklerimizi , arkadaşlarımızı birer birer kaybederken bazı şeyleri canımızı sıkan şeyler olmadıkça düşünmediğimizi fark ettim.
Azcık mutlu olmak istiyorsak aşağıdaki şeyleri yapmaya çalışmalısınız bence:(ben de)
Her şeyden önce kendi sağlığınızı , sonrasında sevdiklerinizin sağlığını hayatta her şeyden öne alın.(Kendinizi düşünmeniz bencillik değil , sevdiklerinizin mutluluğu ve onların yanında her koşulda durabilmeniz için şart.)
Küs olduğunuz insanlarla onurunuza , iffetinize dokunacak bir şey yapmadıkça barışmaya çalışın. İlk adımı siz atın , bir şey kaybetmezsiniz.
İnsanlarla ilişkinizi üçüncü şahısların söylemleri , yargıları üzerinden yürütmeyin.İnsanlar hakkında düşüncelerinizi direkt olarak mümkünse kırıp dökmeden söyleyin.
İnsanları kişilikleri , üslubuyla tanımlayın. Ona göre hayatınızda yer etsinler. Bunun dışındaki maddi varlık , eğitim , statü denen şeylerin çoğu bir anda kazanılıp kaybedilen şeyler.
Hayatınızda "Eve varınca beni ara." cümlesini kuran , kuramasa da bu tür ihtimam gösteren insanları kaybetmemeye çalışın. Herkesi sevmek zorunda değilsiniz , böyle davranmasına rağmen sevemediğiniz insanları kırmadan yaklaşın.Gerçekten size değer veriyorsa anlayış gösterip sizi rahatsız etmeyecektir.( Nerden biliyorum, kendimden.)
Ölüm ve sevdiklerinizin hastalıkları dışında bir şeye göz yaşı dökmeyin.
Değer verdiğiniz insanlardan karşılık görmeyince üzülmeyin. Hatta kırıcı üslup takınanlara hiç üzülmeyin. Allah herkesi layığıyla hemhal etsin.
Bazı yönlerden sizden zayıf olanlara(en azından böyle düşündüklerinize) üstünlük taslamayın. Merhamet herkeste olmayan bir güzellik.
Kaybettikten sonra pişman olacağınız insanları kırmamaya özen gösterin.
Diğer insanlara zarar vermedikçe insanların geleneklerini , aile yapılarını çekiştirmeyin. (Özellikle evliliklerde oluyor , benim gözlemim tabii.)
"Keşke" ve "Belki" sözlerinden uzak durmaya çalışın.
Spor yapmaya , kitap okumaya çalışın. İleride yapmadığınız için hayıflanmayın.
Sessiz , sakin duran , kimseye zararı olmayan insanlarla , hayvanlarla kötü iletişim kurmayın.
Sizi sürekli üzen , bundan keyif alırcasına yaşayan insanları kendinizden uzak tutun.
Çevredeki her şeye iyi gözle bakmaya çalışın , kalbinizin kararmasına müsaade etmeyin , Allah merhametinden başka hiç bir şey onu eski haline getiremez.
“Bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbiriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu..''
“Güzel kalpler muhatabını mutlaka bulsun. İnsanlık için dileğim bu. Kötülere kötüler, iyilere iyiler.. Her anlamda, her ortamda ve her konuda. Bahçelerimiz çiçek görsün ”