O’ndan Kesitler IV
Tam tamına bir yıl olmuş gözlerindeki aydınlığı görmeyeli. Suna Suna Suna… Üç kez adını söyledim üç kez yankılandı kulaklarımda. Şimdi adın beynimde boş bir yankı gibi. Oysa adının bir ezgisi vardı Suna.
Elimde mektubunu tutuyorum. Bir yıl sonra senden bir parçayı elimde tutuyorum. Sabah köşedeki büfeden ekmek almak için evden çıkarken kapımda buldum mektubunu. Gözlerimle hemen seni aradım. Apartmandan çıktım. Seni görme umuduyla koşarak sokağa attım kendimi. Sokağı baştan aşağı taradım, ana caddeye çıktım nefes nefese kalarak. Durdum bi an mektubuna baktım. Adın üç kez beynimde yankılandı. Suna Suna Suna… Suna buradaydı. Senin burada olman,evime kadar gelmiş olman… Bu düşünce kalbimin ritmine söz geçirememe neden oluyor.
Mektubunu açmadım. Şimdi, her zamanki gibi seninle pencere kenarında karşılıklı oturduğumuz koltukta,yani bir yıl öncesindeki gibi, oturuyorum. Kaç saat oturdum hayal bile edemiyorum. Mektubun sehpada duruyor. Menekşenin yanında .senin biricik yavrunun ; yani en azından bir zamanlar öyleydi. Bakamadığım için küstü. Bana yüzünü döndü. Şimdi o saksıda menekşe değil kuru toprak var. Kaldıramadım da sehpadan saksıyı… Sanki sen geleceksin de menekşe de yeniden çıkacak. Hep bunu bekledim Suna…
Mektubunu açmaya korkuyorum. İçindeki yazıların ağırlığından korkuyorum. Sana dair bir şeyleri hissetmekten korkuyorum. Adının ezgisini duymaktan korkuyorum. Suna… Suna… Suna ben çok korkuyorum.
Bilge T.
3 notes
·
View notes
O’ndan Kesitler III
Suna gideli on gün olmuş. Hayat ne kadar da tuhaf değil mi? Zaman kavramını unuttuğumu düşünüyorum bu süre zarfında. Zira bana yıllar gibi geldi şu on gün. Sanırım bu da yokluğa alışmanın bir parçası. Suna’nın sesini duymayalı ,tenini hissetmeyeli ,nefesinin sıcaklığını anımsamayalı tam tamına on gün. Saymazdım, saymacaktım. Öyle deme iç ses. Beklemek gibi bir yanılgının içine de düşebilirdim. Düşmedim. Sahi düşmedim mi? Sadece gözlerini gözlerimde hissetmediğim için yorgunum. Gramafona Müzeyyeni koymadığımız, başımı göğsünde dinlendiremediğim için yorgun ve umutsuzum. Her sabah menekşelere su verir onlarla konuşurdu. Çocukları gibi görürdü onları. Bak ; menekşeler yüzünü döndü , boyunlarını eğdi. Ben bakamıyorum biliyorsun. Suna gibi sevgimi veremiyorum. Tüm sevgimi Suna’ya ayırmışım galiba. Kendimi bile sevmiyorum. Bir on gün ,on ay ,on yıl geçse de farketmez artık. Gidenler gitti. Bize de kalmak türküsünü söylemek kaldı.
Bilge T.
6 notes
·
View notes
O’ndan Kesitler – II
Yüzünü perde perde örten korkuyla etrafına bakındı. Onu aradı. Gitmişti. Gitmemesi gerekirken gitmişti. Ona ne demişti de gitmişti? Ne zaman gitmişti ? evden çıktığı zaman mı yoksa mahallenin çocuklarının okuldan döndüğü zaman mı? Ne önemi vardı bunların artık. Suna gitmişti, ne zaman döner bilinmez. Hoş döner mi o da bilinmez. Halbuki bu sabah bir başka gülmüştü. Geçen tüm kavgaları unuttururcasına… Yoksa ona öyle mi gelmişti. Kafasında binbir tilki ile akşamı zor etti. Saate baktı . 10 olmuştu. Pencereye yöneldi ,perdeyi açtı, durdu. Suna geciktiği zamanlarda pencerede büyük bir heyecanla Suna’nın köşede belirmesini beklerdi. Perdeyi yavaşça örttü. Suna gelmeyecekti öyle hissediyordu. Hislerinde çoğu zaman yanılmazdı ve bu onu çok korkuturdu.
Suna benimle konuşmak istemişti ama ben ocağa çaydanlığı koy konuşmayalım demiştim. Suna bana önemli bir şey anlatacaktı. Suna ne anlatacaktı? Böyle yaptığım için mi gitmişti? Suna bunu yapmaz bana yapamaz. Gözlerimden anlardı her şeyi. Ben kendini bilmez küçük bir çocuk gibi etrafta dolaşırken beni kendime getiren o olurdu. Bana bu kadar aşina birine ne kötülük yapmıştım da gitmişti ; hiçbir şey demeden bir not bırakmadan. Yoksa o da mı kaybolmak istiyordu? Belki de kendinden kaçmak. Suna bilirdi ; insanların kendinden kaçamayacağını. Her zaman ‘ Gölgesi bile insanı takip ederken insan kendinden nasıl kaçar!’ derdi.
Perdeyi son kez araladı. Gözleriyle etrafı taradı. Sokak lambasının altındaki kediden başka canlı yoktu etrafta. Her şey susuyordu. Susmayan bir şey vardı ; gittikçe büyüyen yalnızlığı…
Bilge T.
1 note
·
View note
O’ndan Kesitler
Şarkı sustuğu vakit haber ver bana. Çaydanlığı ocağa koy, su kaynasın. Seviyorum şarkıların ezgisinde düşüncelerle kaybolduğumda suyun kaynama sesini duymayı. Perdeyi açma. Girmesin gün ışığı. Zaten hava bunalımda ha ağladı ha ağlayacak. Bunu görmek istemiyorum. Sonra usulca yanıma gel . yanımdaki koltuğa otur . Tek kelime etme. Hatta nefes alışverişlerini duymayayım. Ağır yük yüklemek istemiyorum omuzlarıma. Nefesinin sıcaklığını duymayayım. Mesafeyi koruyalım. Şarkı sustuğu vakit haber ver.
Bilge T.
6 notes
·
View notes
DUMAN
Bakma öyle masum
Zaten sigaranın küllerindesin
Ha düştü düşecek
Savrulup gidecek
Çocuk gülüşlerinle yaktığın sigaram
Ha bitti bitecek
Derin bir nefeste çekilecek
Bir sözle bitecek
BilgeT.
2 notes
·
View notes
ONUN İZLERİ
Perdenin arkasındaki kırılmalar
Camdaki bulantılar
Plaktaki cızırtı…
Doyumsuz isteklerin sığındığı gün
acılara kucak açarcasına
aralandığı vakit tahta kapı
eşiğimde bekledi küçük çocuk
uzak düşlerden kaçarcasına
yaraları sararcasına güldü çocuğun
Sıcaklığının bedenime yansıdığı gece
fark etmeden girdi koynuma ayrılık
sakin tonda ilerlerken müzik
kalbimizin ritme uymadığı o gece
vazgeçip uzaktan senin yanında
fark etmeden…
Perdenin arkasındaki yansımalar
Camdaki buğu
Plakta ayrılığın türküsü…
BilgeT.
2 notes
·
View notes
Azap Kuşu
patates çuvalı olaya devam
hantal yorgun kıpırtısız
derinlikler kayboldu
2 boyutlu bi hayata dönüştü
duvarlara bir kat daha çıkıldı
yük ağırlaştı çimento daha bi sağlam
bozuk bir sıva
sıvandı o gece duvara
bereleri kapatmaya yetmedi
tüm güzellikler yok oldu
kimse anlamadı
anlaşılmak duygusu aptal ve aciz
sızdı duvardan
dikenli kolye takıyordu
boynundaki izler bundandı
hangi sevme kapatabilirdi
kapatamadı
karmaşık dünyaya bir düğüm daha
fazla gelmedi
bir düğüm daha attı
omuzlarına hiçbir kuş konmamış
avuç içlerinin soğukluğu bundanmış
duvar dört duvar
sarmaşık elbisesini giyinmiş paslı borular
yeşili görmemiş ki gözler
inanmış
kalbi koca bir kavuk
içindeki oyukluk bundanmış
baykuş tünemiş
gözleri hiçbir gemiye fener olmamış
bedeni hiçbir gemiye liman
kimsenin hiç kimsesiymiş
TB
0 notes
Yıldızlı Gece
Ayın bir yüzü kararmış
Yıldızlar bulutların arasında adeta görünmek için birbirleriyle yarışıyor
Hava serin, yaprakların hışırtısını duyuyorum
Bahçe kapısı açık hadi ne duruyorsun der gibi
Önümde toprak yol iki yanı harabelerle kaplı
Bir yanı karanlık diğer yanı şavk
Köpeklerde sanki tedirgin
İçimde gitmek arzusu
Dizginleyemiyorum
Ceketini al sevgilim yol uzun ve karanlık
Ne anahtar ne cüzdan ne de telefon al yanına
Hiçbir şeyimiz olmasın
Yürüyelim şu muazzam gecenin altında
Kirli düşünceleri yanlış hesapları bırakalım
Doğduğumuz o ilk andaki gibi üryan çıkalım yola
Kediler geçiyor
Kedileri takip edelim
Yolun sonunu bilmeyelim
Öyle hesapsız çıkalım yola
Birazda korkalım geceden
Sevgilim yolumuz karanlık
Ama fenerimiz de olmasın
Ürkütmeyelim yıldızları, kaçırmayalım
Bak nasılda yarışıyorlar görmek için bizi
Gün doğumunu şu tepeden izleyelim
Yeni bi güne beraber başlayalım..
Haydi sevgilim!
Kaçırmayalım şu muazzam geceyi.
TB.
0 notes
Sözlerin, bakışların, öpüşlerin, duyguların senden mi yoksa ithal mi ?
0 notes
Neden Kalmadınız?
Şimdi fotoğraflar gülüyor
İstekler, hayaller buruk
Her şey susuyor
Neden susuyorsunuz?
Susmayın!
Ben susarım ama siz konuşun
Bayım neden gittiniz?
Neden inanmadınız?
Kalsaydınız belki biz olurduk
Sabretseydiniz biraz, çoğalırdık belki
Belkilerle, keşkelerle yoğruldum
Lütfen geliniz, geç olmadan...
TB
1 note
·
View note
Her zaman sigaranın küllerini etrafa saçmayı beceriyordum da duygularımı neden saçamıyordum?
0 notes
Hiç Yüz yüze muhabbete hasretken Kapı aralığından yüzünü görmeye hasret kaldık Her dönüşümde biraz daha eksilirken Bu defa 'hiç' olarak döndüm Evet 'hiç' Bir 'hiç' artık her şey 'Hiç işte yaşandı bitti' gibi Cümlelere meze olmaya hazır Sana şimdi hiçliğin şarkısını söylerdim Lakin sen onu da yarım bırakırsın Zaten bunlar da anlamsız artık Keşkeler, fakatlar, lakinler Uzar bunlar uzar da Benim dermanım kalmadı Sende de deva yok zaten Bugün alengirli şiir okudum Başka başka şiirlerde okudum 'Beni çabuk unutursun' dokundu mesela 'Hallederdik mesafeleri ne olurdu farkıma varsaydın' Bütün isteklerin düğümlendiği nokta oldu Daha daha neler neler Şiirlerim hep sen kokar olmuş Her bir parça senden bi parça getirmiş Seni yaşatma isteği tutsağıyım artık Son kez gerçekleşecek ümidiyle yazıyorum Uzun olacak biraz Belki de iki kelime sonrası yok olacak Bilirsin belki Bilmiyorsan da söyleyim de bil Ben hep içime konuşurum Ne anlamsız konuştun deme İşte her şey orda gizli Şiir okudum demiştim ya 'Kalkarken arkamızdaki parkı yıkmalıydık beceremedik' Belki Parkta oturmadık, belki saatlerce konuşmadık Sustuk bizde Beceremedim konuşmayı konuşsaydım belki Gerçi bunun da bi önemi yok artık Sanırdım bir daha uğramam o eve Uğradım bugün, biraz küs biçimde Merdivenlerden inen oldu da Bir tek sen kilitli kapının ardında kaldın Kapı aralığından gördüm bakmaya korkarak Gözlerin aradı mı ya da baktın mı bana dikkatli Onu da bilemedim Çıkarken gördüm koltukta bi toka Bizden birinin değildi İşte orada bıraktım bir parçamı da Baktım pencerene Bi umut işte Dalgalanmadı bile o perde Neyse ne döndüm yine inime TB #şiir #şiirler #hiç #ayrılık
1 note
·
View note
ZAMANSIZ BÜYÜ Beraber bir odanın içierisindeyiz Yalnızız ve susuyoruz Bizi çevreleyen loş ışığın büyüsüyle Yeni şarkılar keşfediyoruz Yeni bir güne, uyumadan uyanmadan Sadece susarak ve oturarak Merhaba diyoruz Eksiliyoruz biraz Boşalan kadehler gibi İz bırakıyoruz günden geceye Islak dudakların bıraktığı buğu gibi Zamanın dışına çıkıyoruz Zamansız bir evrendeyiz şimdi Ne korku ne endişe An' ın verdiği bir büyü sadece Kimimiz yok oluyor o büyüde Kimimiz taşıyor zamanın içine Ve orada kalıyor her şey Susarak eksiliyor içimden bir şeyler TB #şiir #zaman #zamansız #büyü
1 note
·
View note
Yaralı Kuş
Tutulmuş yüreği kayıp şarkılara
Esiri olmuş tutkuların
En küçük zerresine varana kadar
Hissetmiş kayıp şarkıları
Yarım kalmış gülüşleri
Onun gülüşleri;
Çocuk kalbi gibi sıcak, sımsıcak...
Havalandı daldan kanadı kırık kuş
Gözleri iri, kanatları kırık, renkleri gökkuşağı
Ötüşlerinde yaralı kaç beden saklamış
Uçmuş diyar diyar da
Konacak bir dal bulamamış.
TB
1 note
·
View note
Her şey susar o an, o an buluşur bütün zerrelerimiz sonsuzluğa doğru.
1 note
·
View note
Siz hiç sessiz bir çığlığın içinde avaz avaz susmak zorunda kaldınız mı?
Ben kaldım... Her gün aynı trajediye gözlerimi açtım ve her yeni günün derinlerinde boğuldum.
Şimdi size tekrar soruyorum;
Siz hiç suskunluğunuzda boğuldunuz mu ?
0 notes
Bu şehrin ışıkları altında seninle bir kez daha susmayı istedim. Bunu çaresizce diledim.
Başka başka kollarda avunduğunu gördükçe öfkem, hırsım ve sevgim büyüdü. Çaresizce büyüttüm.
0 notes