TWEETLER Akıllardan düşen cümle intiharları Kitap Yer- Film Okur - Müzik İzler - Edebiyatör #dediadam Twitter/Ekucoder [email protected]
Don't wanna be here? Send us removal request.
Photo

Ölülerle konuşma hafız, ölüler konuşmak hiç bir işe yaramaz. Ben birden fazla, çokça ölüyle konuştum, çokta dinledim bir şey değişmedi. Yaşayanlardı hep ölüler. Hep ölülerden, öldürdüklerinden, öldüklerinden konuştular, ben de dinledim. Ben onları dinledikçe gerçekten bir ölüye dönüştüm. Hem neden ölüler beyazlarla gömülür ki, her ölü beyazı hak ediyor mu. Neyse, her neyse; konumuz bu değil. Haydi kalk silkelen, dobarlan bıragma gendini, daha beyazı hak etmek için zamanımız var #dediadam #şiirsokakta (Kaş) https://www.instagram.com/p/CmPydcYszrX/?igshid=NGJjMDIxMWI=
8 notes
·
View notes
Photo

Hayatımda ki bir çok şeyi yaptığım fedakarlıklar yüzünden kaybettim.Hep kendimden verdim.Çünkü istediğim şey, onların iyi olmasaydı.Neden kendini hiç düşünmedim diye soruyorum.Bunun hiçbir cevabı yok.Aslında bir cevabı var.Çünkü insanları seviyordum.Cevabı bu.Sevgi için her şeyimi kaybettim ve kendime sormadan edemiyorum.Acaba insanları sevmek mi hataydı ya da sevdiğim için mi gittiler.Şimdi bu soruyu gerçekten soruyorum hafız, sevdiğim için mi kaybettim yada sevdiğimiz için mi kaybettik. Neyse, her neyse; konumuz bu değil, hafız. Aslında sorun nerede biliyor musun, hafız?Sorun bende, sorun bir kaç insana inanmakta ve dışarıda milyarlarca insan varken.Sorun neden bir kaç insana inanmakta olmam.Sorun burada başlıyor.Çok fazla kurculamak istemiyorum fakat hayat bir şekilde kurcalıyor ve yapacak hiçbir şey bırakmıyor.Zor olan ne biliyor musun?İnsanları sevmek değil, insanlara ulaşmak.İnsanlar kendilerini sevdirmeyi başarıyor. Bir tek ben mi her şeyden bıktım diyorsan.Korkma!Ben de bıktım.İnsanların beni yönlendirmesinden bıktım ve bazen herşeyin üst üste gelmesinden bıktım.Artık insanların bana her gün seni seviyorum gözleriyle bakıp seni seviyoruz dememesinden bıktım ve yoruldum be.Keşke her şey bir rüya olsaydı, ama ben buna rüya demezdim.Kabus derdim. Ne olurdu biri beni dürtüp bu kabustan uyandırsa, hayır hayat böyle değil.Hayır seni tanıyanlar seni seviyor, ailen seni seviyor ve herkes seni seviyor.Senin yaptığın her şey doğru deseydi, olmaz mıydı ya da bir kişi bana yaptığın şey doğru deseydi ve inansaydım.Belki her şey daha farklı olurdu ama olmadı.İnsanların her şeyini eleştirmek yerine, onları birazcık destekliyin.Çünkü yere düşüyoruz ve birisi kaldırmıyor, orada kalıyoruz.Bari biri seni seviyorum dese. Uzaktan sevmek aslında nedir biliyor musun?Hani sevdiğin başkasıyla oturur ya bir yerde yada geçer ya önünden.Böyle aranda beş metre yoktur.Öyle anlar gelir, elini tutup seni seviyorum diyemezsin.Öyle izlersin kendi cenazeni.Çünkü o an emin ol.Ölsem daha iyi dersin, ölemezsin.O an cenazen kalkar, toprağa giremezsin.Çok isterdim elini tutup, gel lan benimle demeyi ama diyemezsin.Kalır öyle içinde.Sonra da gidip başkasını sevemezsin.Korkarsın sevmeye hafız (Kaş) https://www.instagram.com/p/Clb5_f6Mc04/?igshid=NGJjMDIxMWI=
8 notes
·
View notes
Photo

Zamana denk düşen yaralarımızı sarmaya meyilli insanlara aşık olmak değildi derdimiz. Yalnızlığın biçtiği payı, hasretin kalpte oluşturduğu mayhoş tadı biraz olsun unutmaktan kaynaklıydı bu hallerimiz. Zaten fiyakalı cümleler kurmayı, fiyakalı kaybedişlerimiz öğretmişti bizlere. Çirkindik ama güzel gülerdik. Naif düşencelere sahip olduğumuzdan dolayı da, acılarımızdan bile mutlu olmayı bilirdik. Üstelik bademlerin çiçek açacağına inanırdık. Paraşütsüz atladığım her kaldırımdan düşmek korkusuyla yaşıyorum bu aralar. Çok derin bir mezar sarhoşluğu, ruhumdaki mezbelelikten güzelleşiyor. Hiç altında öpüşülmemiş bakir sokak lambalarının aydınlattığı kadarıyla papatyalar topluyorum, bu şehirde. Özlemek bile şöyle duruyor. Kafamda seni anımsatan ve şerh vaktine sığdırıyorum ne varsa. Seni anlatmaya çalışıyorum, ağlamıyorsun. Hem anlamıyorsun, senin güzelliğin fiziksel değil. Bağlamıyorsun beni, ruhunun köşesindeki bir yere. Elimde gayri meşru bir tat kalmış olmalı ki, elimi bile sıkmıyorsun. Yürürken sonsuz plasebo etkisinde kalıyorum, seni düşünürken. Nefessizliğim öyle oturmuş ki ciğerlerime, dayanamıyorum bir sigara daha yakıyorum. Neyse, her neyse; konumuz bu değil. Belki yüz bulurum bu gece, tüm kelimeleri yakarım gizlice dudaklarımda. Belki o zaman beni özlediğini söylersin. #dediadam ... https://www.instagram.com/p/CcDYR6Qs8WF/?utm_medium=tumblr
17 notes
·
View notes
Photo

Senin hayat dediğin, istiklal caddesinin geniş su kanallarından torbacıyla paslaşabilme olasılığıyla akan delikanlıların gözündeki şüphe ibaresidir.Biraz da surilerin, keldanilerin, polonezlerin, romanların, illa ki Matmazel Noraliya'nın işveli kahkahasıdır.St. antuan'dan yükselen ilahi mevlevilerin,dolapderede klarnet sesine döküldüğü intihar dekorlu bir şehir,ömrümün yitip gittiği yer ve para,bol kevaşe, zulada düz kubar ve şehirde hafif esrar kokusu.Seni aramıyorum çünkü korkuyorum sesini duymaya, aklımı sesinin tınısında yitirmekten ölesiye korkuyorum.Ölesim de var ya bu aşktan, ölemiyorum.Çocukların uçurtmalarına benziyorsun; Biliyor musun.Rüzgarı hiç dinmeyen bir mavilikte, güneşli sular gibi gülümsüyor yüzün.Duygular, duygular, duygular.Bırak kentleri, bırak yapıların görkemini, yoksulluğunu, bırak yolları, istasyonları, insanları, yabancıları, sevdiklerini, çocukluğunu, ölen uzaktaki insanlarını, bırak, bırak içinde seni kemiren seni bırak.Bak nerelere varıyor gökyüzü.Hangi zamanlara.Hangi sonsuzluğa. Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta. Yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla.Bir aşağı bir yukarı yürürdü insan, düşünceleri de onunla birlikte bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı yürüyüp dururdu.Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz. İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız. - İnsanın gece uykuya dalmadan önce duyduğu sesleri bilirsin.Kendimi o sesleri duymak üzere eğittim. biri benimle antik bir bilgelikle konuşuyor. Onu gördüm. Neyse, her neyse; konumuz bu değil. Alkolü seven insanlara alkolik muamelesi yapmayın... (Kas, Turkey) https://www.instagram.com/p/Ca78KZbss8U/?utm_medium=tumblr
7 notes
·
View notes
Photo

Vural geçenlerde yine, tuğlalar, bir tuğlalar anlatamam. Söylesene bir ev ne zaman ev olur? Tuğlaları döşeyip, boyayı çekince mi, Yoksa çayı demleyip, perdeleri çekince mi? "Nasihat, vereni rahatlatır, gerisi laf.Aşk acısı yüzünden kapalıyız." Ben sana hayır dedim de, teşekkür etmedim. - Bin teşekkür etsen hayırın anlamı değişmez ki.Sırf sana yetişebileyim diye yapıyordum bütün bunları.O yüzden fazla hızlı gitmeyip, ağır olsan azıcık.Bir yerlerde beklesen.Hem gidersen öyle bir boşluk kalacak ki arkanda, farkında değilsin.Hem dön bi bak şu şehire, arkanda bıraktıklarına.Belki fikrini değiştirirsin.Çünkü sen gidiyorsun, sonra ben içimde bir tane hasta kalp büyütüyorum. Aslında; Sana bakınca , kalbimin yağları eriyor. Sağlıklı bir kalbe kavuşuyorum seni görünce. İnan kolestrol sıfır. Nereye gidersen git ama dedemin gittiği yerlere gitme.Çünki oralardan dönülmüyor. Bir gecede ne kadar kanı akıyor acaba bu şehrin? Ben bakarken kanayan bir şehir oluyor yüzün.O gün beni uğurlarken, için için ağlayacağına gelip durdursaydın ya beni.Elimi tutup, dur gitme deseydin bana.Öyle sıksaydın ki kolum acısaydı.Ellerin içime işleseydi. Hem ben ölmek için dövme yaptırmadım ki, aşk için yaptırdım. Aşk için ölmek istesek, ona başka bir figür düşünürdük. - Peki bugün olsa yine göğsüne ismimi kazırmıydın ? Hobbala ya, sorunun güzelliğini bak. Herhalde yapmazdım, neden bilmiyorum yapmazdım.Sevgimizi göstermeyi bilmiyoruz biz, bu yüzden de yaralayıp duruyoruz kendimizi.Onun sersemliği sürüyor hala.Benim yüreğimin üstünde saplanmış bir sürü iğne.Ben o iğneleri hepsini,hayatın neresindeyse onlar kimlerse, tek tek saydım.Hemde bütün hikayeleriyle beraber. Zorunlu vedalar,aşkın zincirlerini orta yerinden koparan nedenler.Ve zamana yenik düşen boşa bekleyişler.Ardından gelen kırgınlıkların,umutlarının hiç yere çırpınışlarının verdiği yorgunluk.Farklı coğrafyalara, meçhul diyarlara, gidebildiğin kilometrelerce uzağa gidersin bazen.Belkide mutlu bir dünyanın peşine sürüklemişsindir kendini.Veyahut başını kaldıramadığın o modern dünyanın temellerini atmak için bir kaç ders kitabı içinde, kampüs kantinlerinde heba etmişindir ardında bıraktığını.Ya da elinde değildir.Bir aşk işçisi gibi çalışırsın.Ücra fabrikalarda, gece vardiyalarında, boz topraklarda.Sırf bekleyenin düşlerinin kahramanı için.Olamıyordur, terlerin sadece sırtında nem hissettiriyordur amaçlarının yerine.Ve kayıp gittiği anla birlikte idam edersin emeklerini. Peki hayatın seni her yolda,her aşkta,her planda hep çember dışı ettiğini varsaymadan, elinde, yüreğinde, gözlerinin dibinde olanı birgün cımbızla çeker gibi alacağı vakit geldiğinde ne diyeceğiz kendimize.Bir de karşına dikildiyse Leyla gibi.Göçüyorsa ellere.Onca geçen yılların ardında ki sonu bir cümleyle sığdıracak kelam beklerken, tıkanıp kalmış, dolan gözlerini kaçıran, anlamsız mısraların titrerken, ruhuna siniyorken depresif hallerin.Diyebileceğin kısa öz bir kaç satır.''Mutlu ol,hakediyorsun,güzellikler seninle'' gibi dilinden gelen ama yüreğinde ki o sağır,o kör,o sakat ses için için damlıyorken,acıtıyorken seni.Bu kadardır diyebileceğin.Kaçacak bir neden bakarsın ve anlarsın ki, ''hergün payına düşen şey küçük bir gökyüzü parçası'' dır atık... Aynı okla yaralıyız. Aynı göktaşı geçti yanımızdan.Çok şey vaad edemem ama mutsuzluk garanti. Şairin : "İkimiz birden sevinebiliriz.." dediği. (Kas, Turkey) https://www.instagram.com/dediadam/p/CXR-S4bsnul/?utm_medium=tumblr
5 notes
·
View notes
Text
Ücretsiz E-Ticaret Atılmak İsteyenlerin Bilgisine
Kurumsal E-Ticaret sayfasını incelemesini öneririm.

0 notes
Link
E-Ticaret Paketi
#eticaret#mobilya#kadın giyim#erkek giyim#çocuk giyim#organik ürünler#beyaz eşya#elektronik#Avm#n11#trendyol#gitttigidiyor#hepsiburada#web#seo#paytr#iyzico#paypal#kapıda ödeme
1 note
·
View note
Photo

Sevmiyorum, dediğin gün, Yürüdüm.Yürüdüm cebimde bekareti çalınmış Meryem garipliğiyle. Yürüdüm Yehuda'nın ihanetiyle.Yürüdüm tekrar, bir sabun köpüğünün patlama sesiyle.Yürümeye devam ettim.Sonra bir baktım, kendime ulaşamayacak kadar zalim bir uzaklığın zulmünde yaşıyorum... - Düşünüyorum da sen Züleyha olsaydın mesela, Yusuf'u peygamberliğinden ederdin be kadın... Hey kadın; ben tanrı değilim, et ve kanın bir araya getirdiği ayaklı bir yalnızlığım sadece. Siyasetçi de değilim, tek politikam yüzünü güldürebilmek. Tefeci de değilim ki; borç karşılığı verip kalbimi, borcunu ödemediğinde dizlerinden vurayım. Pekala; bu şüphe, bu tarafsızlık, bu korku niye? - Her kadın biraz kapitalisttir, işçi erkeği sömüren... İşte şimdi, Yarım kalmış bir trajediyi tamamlamak adına, Bende yarım kalmış kimliğini tanımlıyorum. Adın artık, bu kasabada işlenmiş yerel bir cinayet, Ağzından benim kanım akıyor. Adım artık, tarihteki herhangi bir aptal, Kalbim sana aşık oluyor. -Ben değil. Mor kadınların gerçekleştirdiği pembe bir devrimdi aşk, rengi sonradan kan kızıla çalan. Ve ilikleri emilmiş iskeletlerdi bir devrimden geriye kalan... Sonra Mavi’yi öğrendim. Mavi, bir renk. Umut taşıyan, mutlu eden, canlı bir renk. Göz dedikleri organla reaksiyona girdiğinde asidik hala gelip insanın iç organlarına saldırıyormuş, bunu sonradan uygulamalı olarak öğrenecektim. Hayat kaydıran maviler gördüm. Kimlik sildiren maviler, üzerine çok yakışan maviler, adamları ağlatan maviler. Mavi, böylesine masum ve ölümcül bir renkti. Komik şeyler oluyor lan. Çok komik şeyler. O kadar komik ki gülmekten ağlamaya yatay geçiş yapıyorum #dediadam #şiirsokakta #kitap #oku #şiirheryerde #yazar (Kas, Turkey) https://www.instagram.com/p/CWgnrQgM9im/?utm_medium=tumblr
5 notes
·
View notes
Photo

Ben bir özrü reddettim dudaklarında bu şehrin.Ne çok arka kapısı vardı iliğime işleyen bu hasretin.Yanağıma kıvılcımlar, sol yanıma bir örs.Sen gece gibiydin gözlerimi yarına örtmede. İçimde; Gökyüzü ağlıyor, toprağıma.Basıyorum utanmadan; Ben senin toprağın olacağım belki de “Ama sen ağlama, dur” diyemiyorum.Bir gün gözlerin hariç her şey elbet unutulur, unutma. Ayna kırılır yüzüme, Ben'dağlarım sen de gökyüzünü. Bundan dolayı ki hasretime yağmaktan çekinmesin saçların. Zapdından muaftım uzun bir dudak deyişinde, tarih olmaya hak kazanır gibiydi gecelerim.İlgamdın, imgelerime uzanıp denize yol alırdın, belli ki körfez gibi yitmişti saatlerim sen geç kaldın. O, beni öptüğünden beri geçmişti yaralarım, Ya ar gibi bir kavram endişesine düşmüştük ya da sen gibi hiç olmamıştık, olmak gereken yerde.Sahi, karla tanışmadım uzundur, umutmuş meğer bazı derde. Bir dağ boyu uzanıp durdum boynuna, ellerim ki artık silahsızlanmasın uğruna.Soğuk bile çaresizce medet ummakta, cehennem göğsüme işlenen bir oya gibi durmakta. Bazı insanlar var hala kibrit kullanmakta, ben gibi! Sevgilim bu ne hal?...... Gökyüzü, inançları sığdırmak için çok dar, yeryüzü intihar dolu ve soluk. En sadık kötü gün dostudur yalnızlık, kelimelere değil belki ama anlamlara yazık. Ben bir karşılığım Yanaklarıma düşerken ayetler Hiç doğmayacak bir peygamber Islanır, yeryüzüne düşerken. Bir sigarayla yarışmak, hayatıma ne kazandırır bilemem ama çaresizim, korkuyorum geceden.Canıma tak ettim, yüklendiğim sıfatlar, insan olmaktan öteye geçemedim belki Ben yine dayanamayıp canımı sana hediye etmek istedim.Köşesine iliştirip ruhumu. Belki yüz bulurum bu gece, tüm kelimeleri yakarım gizlice dudaklarımda.Sessizliğe aldırmayıp, ayrılığın parizyen dudaklarına iliştiririm son busemi. Utanmam vallahi. Nefesine, nefsimi adarım Bu geceler Allahsız Ne olur bitmeden bu sessizlik, Bu sigara da bitmesin Sonra karanlık çok kararsız İçine girmek, utanmadan Bir gecenin, son sigarayı söndürmeye benzer Bu kelimeler de biter elbet Bak işte oradayız… Ne önemi var senden önce herhangi dört harfin? Şimdi ruhumun tahliyesine hazırlanıyorum. İyi geceler sevgilim, ben yine utanmadan sana bir şiir yazdım #dediadam https://www.instagram.com/p/CWblfzqMuAT/?utm_medium=tumblr
3 notes
·
View notes
Photo

Aklı manası kalmamış bir tartışmanın içerisinde bulunmak apayrı bir durumdu. İktisadi halleri iktisatım yetmediği için açıklamayadığım gibi, açıklayamamışımın sancısı içinde oturup kalakalırdım. Bir kadının beni düşünmek isteyeceğini düşünmez. Gecenin üçüne doğru kurufasulyenin neden pişmediği düşünürdüm. Samimi, samimiyetsizliklere gebe kalmasaydı. Bende saygının kadehinden bir yudum daha alıp, böyle küfre dökülmezdim. Benim olduğum yerde, varlığından emin olmadığım insanlar nasıl yer sahibi olabilirdi ki. Hangi kadın sarılmak isterdi ki bana, şiir gibi boynunu okuyabilmem için. Dönüp durduğum tümsekten düşmezdim, ilk önce annemin gözlerinden düşmeseydim ve kanamazdı kolayca yaralarım. Şimdi kalbim sökmek üzere, uyanmam gerek. Yola çıkacağız dediadam… - #şiirsokakta #kitap #oku #şiirheryerde #yazar #şiirsokakta_ #şiir #kitaplar #takip #yalnız #aşk #sinema #twitter #sev #followme #film #roman #hayal #edebiyat (Kas, Turkey) https://www.instagram.com/p/CWAjGgysYgt/?utm_medium=tumblr
#şiirsokakta#kitap#oku#şiirheryerde#yazar#şiirsokakta_#şiir#kitaplar#takip#yalnız#aşk#sinema#twitter#sev#followme#film#roman#hayal#edebiyat
2 notes
·
View notes
Photo

bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu, yalvarırım onu okuma çarşamba günleri. Derinliğin sarhoşu bir sürü kuşu aklından çıkartmıştı yolu Anın farkındalığına bürünerek bir vapur ilmine bilet aldım Gözden geçen oydu, göç gözden kaybolan da Âh ne esrarlı sortiler aklımın uçurumunda! Pencereme konup konup kaybolan Ay ve an Şehrin meydanından uzanıp papatyadan kısalan Özlemek şöyle dursun şiirler bile saklatan Bu tulûata adanan bu eller benim, senin olduğu kadar da -Düşüyor kafam şerh ile zamana! Ve seninle yalnız kalmaktan korkmuyorum. Ki bu, benim için fazla normal. Aynalara yansıman hangi hüznüme denk düşer, tekerrürden ibaretken gözlerinin derinliği? Derdimi anlatamadığımdan, lafı evirip çevirip sana getiriyorum. Sen de bana bakışlarını geri getirsen? En büyük yanlışımızdı; dudak payı bırakmamak, hayatlarımızda. Kim bilir? Belki de senin bırakmadığın pay benimdi. Neşe arkası gözyaşlarımızın siniri bozuktu biliyorum. İtimadım da sonsuzdur içmeden seviştiğim herkese. Velhasıl dudakları dikilmiş bir kadındı gururumuz. Bırak ikimizi, onun için bile zordu. Parmaklarına oje sürmekten utanmazdı, karşımda. "Niye utanayım ki?" derdi, dudakları dikilmiş kadın. Çok güzeldi ama inan bir kez olsun bakmadım o gözle. Hatta kızardım. Gece boyu ıslık çalardı. Uyku tutmazdı içine girdiği gecelerin. Devrik cümlelere tapardı. Tek inandığı seni bir daha sevemeyecek olmamdı. Ama yanıldı, bir bir düşerken ıslıkları. Sonraları sarardı. Odamın bir köşesinde her akşam beni karşılardı, resminin tam önünde. Öpüşmek istediği dudakları bile morardı. Bir gün ölmek üzere olduğunu anlattı. Aklımda senin olduğunu bile bile dönmek istedi yokluğuna. Kafam almadı, sonra bir daha hiç uğramadı. Ucundan ısırılmış gecelerde kaldı, kırılmış umutlarımın kırıntıları. Ve yine bir çok şiirde olduğu gibi yağmur yağdı. Ben sırılsıklam boğuluyordum senin eksi yönünde. Nefesim kesildi, öksürmeye başladım. Dizlerimi yere birden bırakmışım. Hala ağrıyor. Sonra birden yok oldum kaldırımlarda, nefes nefese. Seni tekrar buldum. Hatırlar mısın? Biraz sen içerken benden, ben gözlerinin dibini buldum. Fazlası zarar, "o son bakışından çok utandım" dediğin sırada sana çok bağlandım. -Geceye atfedilen tüm ritüellerden sıyrıl ve gel. Belki yeniden inanırız beraber.Gözlerindeki yerimi seçtiğime göre öleceğim bakışı sen belirle... Dokunabilsem yokluğuna resimlerden düşerdim tebessümlerine Yine ezan okunurdu sabah, neyin kafasını yaşıyor bu dünya? Paslı bir jilet yatar cüzdanımda, hatıradır Kanamıştır yankılanırken heyecanları Üzerinden düşen birkaç damla Utanmıştır peçeteden Sevmişimdir inanmasan da Hala merak ediyorum, sonunda Biz inanıyorken, ağlasan da Allah da bizim, biz olabileceğimize inansa Sonra çok geç zamanla… Neden bu kadar hızlı dönüp hiç olmamışçasına başa sarıyor Dünya? Soğuk kaldırımlar da üşüyor sırtımda Bazen gidiyorsun ya şaşırıyorum Âlem bile bir karanlıktan sonra yine üzerimden geçiyor Sen kimsin? Kaybetmemize rağmen kaç kere bıçaklanıyor rüyalarımız? Uyandığımızda hep bir umut yankılanıyor göz bebeklerimizde Girdiğim her nefesin içinde gökyüzüne dağılıyorum Dağılıyorum, gidecek tek bir yerim varken Dağılıyoruz Şimdi sana bir şiir yazmak istedim Bıçağı boynuma dayadım Daha iyi ölebilmeyi hayal ediyorum Sol bacağım uyuşuyor git gide Bak son kez söylüyorum Seni seviyorum ben yine Direnmesem de yanar mıydım bu kadar? Sol yanımı tanır mıydım? Gideceğim birazdan bir kırmızının koynunda Çekemediğim ne kadar duman varsa Bilesin, saçların kadar yakınımda İçerim, meşru olur gözyaşlarım İçerim yanıyor zaten Buğulanıyorum üstelik yağmur Yanaklarımda hissederken Allah’ı Hala korkmuyorum Sanırım kabartma bir karanlığın içindeki tüm gölgeleri şakaklarımdan itiyorum. İntihar geç bu saatlerde. Karanlık ve yalnızlığın tasvirini niçin gece geç saatlere koyar Tanrı? Yürüyorum… Bu gecenin belki de en güzel yanı sokak lambalarının sabaha kadar yanacak olması. Köpekleri eskisi kadar sevemiyorum. Geceyi çalacaklar diye çok korkuyorum. Çaldıklarında kim açacak gündüzü? Karanlıktan korkmam. Ama şu ışıklar sönerse kendimi bir parçası olarak görmediğim bu dünyanın içinde kaybolabilirim. Bu kahvenin içine atılan tuz gibi yahut güzel bir et yemeğinin üzerine atılan şeker... Demek istediğim mide bulandırıcı ve tiksindirici bir durum. Sivil kediler ve resmi köpekler. Hakaret değil. Tam olarak böyle diyorum. Kediler sakin, sevecen beni takip ettiklerine eminim. Sessizce yaklaşıp kanıma giriyorlar. Sevmek istiyorum bazen onları. Sivil hareket ediyorlar. Köpekler öyle değil. Havlıyorlar, peşimden koşturuyorlar ve birden durup vazgeçiyorlar. Ses var görüntü yok derler ya o hesap. Ben durduk yere bu durumu bir şeylere benzettim. Tekrar söylüyorum hakaret değil. Hem bundan size ne? Kendime çok saçma bir intihar yolu seçmişim. Bu şekilde pek başarılı olamam sanıyorum. En aşağı 10 senem var diyelim. Takdir kimde biliyorsunuz tabi. Banklar ve parklar. Çok masum sayılmazlar. Özellikle banklar. Parklar sadece bu duruma karşı tepkisiz kalmakla yargılanabilir. Ama banklar öyle değil. Sevdalar, dostluklar ve hatta bir baba ile bir kızın küçükken kurduğu sağlam diyaloglar… A-İyi akşamlar kardeşim. (Ağlayarak) B-Eyvallah, sana da iyi akşamlar. A-Niyazi’yi tanır mısın? Benim yaşlarımda. B-Tanıdığım bir Niyazi var ama senin yaşlarında değil. A-Ah tanısan keşke. Çok severdim seni kardeşim. Çok sağlam çocuktu, Çamdibi çocuğu. B- Çamdibi çocuklarının geneli öyledir. Hayırdır ne oldu ona? A-İki gün önce tam olarak senin oturduğun yerde oturuyordu. Çok içmiştik. İzine gelmişti. Sevdiği kızın yanına götürmemi istedi benden. Ben de kırmadım. Kemalpaşa yolunda kaza geçirdik. Ben yaşadım o öldü. B- Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Sigara al… A-Çok sağ ol kardeşim benim. Ama gideyim ben. B- Sen bilirsin. Hadi iyi akşamlar. Olanla ölüme çare yok, hepimiz ölüyoruz. Bazılarımız bir anda bazılarımız yavaş yavaş. A-Çok haklısın. Alkol, şişede dursun bundan sonra diye düşündüm bir süre sonra sakinleştim. Yıldızlara halat gerip intihar etmek komik olurdu. Aklımda sen varken başım göğe ermiş gibi zaten vazgeçtim. Çok tehlikeliyim. Kendimi bu kadar tehlikeli bilmezdim. Bilseydim eğer yanıma kendimi almazdım. Ciddiyim. Eğer bir insanın kaybedecek bir şeyi yoksa zırvalıklarından bahsetmeyeceğim. Ama bir insan korkusunu yitirmişse. Çok zor bulur bence. Gerçekten bence. Polis araması. Sohbet koyu. Yarış halinde tüm nefeslerim hayatla, melodiler kıskanıyor ahengimi. Ölmekten, korkmadan. Korkmaktan, korkmadan. Diziyorum kendimi sokaklara. Kaldırım taşları. Yağmur yağsa aklıma sen düşsen, sen düş sen bu akşama ben zaten düştüğüm yerden kalkar gelirdim. Birden aklıma sen geldin. Ezan okunuyor ki ürperti diye buna derim. İlahi gücün kulaklarımdaki oluşumu. Çok severim. Ama bu gece tek olmaktan muzdarip bir halde özür dilerim. Sıcak bir yerde artık.* Boğulacak gibiyim ve uykusuz. Söylemek istediğim çok şey var. Onunla konuşmalarımız saklı elbet. İkimizin arasına girenlere bu cümlede küfretmek bana yakışmaz. Sanırım gecelerin en güzel yanı yıldızlar değilmiş. Sabaha kadar yanan sokak lambaları bazen çok daha güzel olabilirmiş. Ben yaşadım o öldü, sokak lambalarında. Sabaha karşı söndü. Bıraktığı bir iki düş’tü o da bir GÜNE’EŞTİ. Susarım, bu da son yudum Seni seviyorum.
5 notes
·
View notes
Photo

- Gittim geldim.Senden başka tarifi yoktu yalnızlığın.Senden önceki haline döndü kalabalık... Uzun uzun susuyoruz sözün kıyılarında. Hangi kapıyı aralasak bir uzaklık esiyor. Günlerdir yoksun... Öfkeni bile özledim... Nasıl bir uzaklıktan geleceksin bilemiyorum. Ayrılıktan medet umar oldum.Kaşlarının işaret ettiği yerde duracağım. Ömrümden öteye taşıdığım çocuk, ya sen bu ülkede doğmasaydın, ya ben aşkı herkes gibi bilseydim... Sesinden başka suçum, yüzünden başka iyiliğim kalmamıştı çünkü, sana neden sığındığımı anlıyor musun ? Aşkı bir gövdeden doğuran dünya. Sen koydun bu kalbi bu güzelliğin önüne ayrılığa bırakma beni.Ölüm bir gün nasılsa sürecek hükmünü. İnsanın zamana karşı biricik şansıdır ya aşk, onca kapı onca duvar içinde bulur aynasını... Neyse, her neyse; konumuz bu değil. Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu.. Bir yere gitmeden, gelecek birisini bekliyor herkes.Hangi mutsuzluğu hangi mutlulukla bağışlar insan.Zamanla anlıyor insan, geceden başka ışığı yok anıların. Gece…desem ve sussam yetmez mi? Ya da yorgun bir gövdeyi Cam kırıklarında uyutsam… Geceyi anlatmaz mı? Artık benden uzak kalacaksın, mutlu olmayı ihmal etme #dediadam… - #şiirsokakta #kitap #oku #şiirheryerde #yazar #şiirsokakta_ #şiir #kitaplar #takip #yalnız #aşk #sinema #twitter #sev #followme #film #roman #hayal #edebiyat #fotoğraf https://www.instagram.com/p/CVdWgdXsI61/?utm_medium=tumblr
#dediadam#şiirsokakta#kitap#oku#şiirheryerde#yazar#şiirsokakta_#şiir#kitaplar#takip#yalnız#aşk#sinema#twitter#sev#followme#film#roman#hayal#edebiyat#fotoğraf
2 notes
·
View notes
Photo

Bu neye benziyor biliyor musun? dedi adam. - Neye dedi kadın - Hani sen şimdi sağlıklı düşünmüyorsun, konuşmayalım diyorsun ya. Bir çeşit akıl hastahanesine kapatılarak toplumdan soyutlanmış bir birey oluyorum. Akıl hastaneleri de öyle değil midir ? Sağlıklı olmadıklarını düşündüklerimizi hemen soyutlar ve tehlikeli olduklarını düşünürüz. Onları yargılarız ve onların bize uymayan taraflarını kolayca silip geçeriz. Bence akıl hastaları toplumun yalnızlığıdır. Işıkları söndür diyorum kapansın bütün kapılar da siyah bir orkide koklayalım sevişe sevişe, çünkü ne beni yanlış yazıldığım bu senaryodan siliyorlar Sen bana sığın, bana ak çünkü, beni bulduğun yerin adıdır s ı ğ ı n a k. Bak bir şey anlatayım sana ben bir keresinde aklımda uzun uzun tuttum seni. O kadar uzun tuttum ki bir mevsim intihar falan etmeye kalktı. Tanrı, bırak dedi dengesini bozuyorsun tabiatın. Bıraktım. Savaşlar oldu, insanlar işsiz kaldı, amcam öldü, Beşiktaş yenildi, annemin küçük orospu çiçeği soldu, babamın bıyıklarının uçları beyazladı, kardeşim büyüdü piç düşüncelerinden arındı.. Bir gün bir kadın "Hiç aşık olmaz mısın sen? dedi "Bir kere oldum dünya yıkılıyordu az kalsın" dedim "Kime" dedi "Dünyanın merkezinde susan bir vidaya" dedim "Sen deli ve sapık birisin" dedi. Hem bak Mesele külkedisi'ni parlak elbiseler içinde sevmek değildi. Biz çulun altındakini bilmek için yonttuk pinokyo'ların sözlerini. Bak sana bir sigara vereyim hem Rapunzel bile sevişmek için saç uzatıyor, adına aşk diyorlar. Bu arada sayfayı çevir kadınım, fişek gibi sıkılıyor gece Göğüs kafesime ve turgut abinin söylediği gibi adını bilmediğim kuşlar uçuyor üstümde. Neyse, her neyse; konumuz bu değil. Ne demiş Ahmed Arif; Ölüm böyle altı okka, koymaz adama. Susmak ve beklemek müthiş #dediadam… - #şiirsokakta #kitap #oku #şiirheryerde #yazar #şiirsokakta_ #şiir #kitaplar #takip #yalnız #aşk #sinema #twitter #sev #followme #film #roman #hayal #edebiyat #fotoğraf (Kas, Turkey) https://www.instagram.com/p/CVI2MB4saoW/?utm_medium=tumblr
#dediadam#şiirsokakta#kitap#oku#şiirheryerde#yazar#şiirsokakta_#şiir#kitaplar#takip#yalnız#aşk#sinema#twitter#sev#followme#film#roman#hayal#edebiyat#fotoğraf
17 notes
·
View notes
Photo

Hayata bir yerden başlamak için, başladım seni sevmeye.Seni özlüyorum. Sonra başka biri senin yerini doldurmak için giriyor hayatıma, bu kez seni daha fazla özlemeye başlıyorum.Sen yokmuşsun, ancak vardım farkına. İnsan eve gelince anlıyor yorgunluğunu, terk edilince anlıyor yalnızlığını ,ölünce anlıyor günahkarlığını... - İşin özeti şu; ben senin sevemediklerindenim... Biz senin bir pergelin iki ucu gibiyiz, gittikçe uzağız ama gittikçe hep aynı kadere saplı. Biz seninle birbirine uzak iki kentte dahi olsak aynı tostu dişler, aynı çaydan yudumlar, aynı küfrü ederiz. Biz seninle aynı saatte kalkar, farklı işlere gider, farklı insanlara sarılır, farklı kaderlerle sevişiriz. İçin acıdı değil mi? Benim de. Zira biz aynı şeylere acırız. Bir bardak demli çay bütün özlemlerin ana maddesidir. Önce biraz soğumasını, sonra iyice soğumasın diye avuç içinde ısıtmaya çalışırsın. Tıpkı unutamadıkların gibi.. Vedalar sonun başlangıcıdır. Yarım kalmak yalnız kalmaktan beter. Kime dokunsan eksik, kimi sevsen hep yarımsın. Yarınsız bir sabahın akşamından kalma düşünceler, varlıkla yokluk arasında gidip gelmeye benzer. Ne kadar gidersen o kadar kalırsın aslında. Ben aramızdaki mesafe kadar şiir yazacağım sana, kilometrelerce sürecek belki.Yalnızlığım her saniye bir metrekare daha büyüyecek. Ben küçüldükçe yalnızlığım büyüyecek, ben öldükçe sen yaşayacaksın, tıpkı bir roman gibi.. - Ben kendi kıymetimi bilmem, sen bil olur mu ? Neyse, her neyse; konumuz bu değil. Nasıl biri diye sorarlarsa beni, baharı ve şiiri severdi de #dediadam #şiirsokakta #oku (Kas, Turkey) https://www.instagram.com/p/CU7mWIlsZQ-/?utm_medium=tumblr
4 notes
·
View notes
Photo

Anlat bakalım dedi. - Bana söz verme, yeminler verme, kelimeler aklın oyunudur. Şizofreni ya da bir ateist değilim. Aksine, en son doğduğum gün gördüğüm babam gibi severim tanrıyı. Sadece, insanların bu kadar çok yüzüme gülerken, arkamda lunaparkları kıskandıracak dolaplar döndürmeleri, o palyaçoların insanlar yüzünden tütüne başlamaları ve hergün yüzüme çarpılan onca gerçek, beni çılgına çeviriyor. Ve tanrının, bütün bu olanları, onca duaya, onca gözyaşına rağmen öylece izlemesi, bu maçın daha baştan rakip takıma peşkeş çekildiğini gösteriyor. Belki yağmur sandığınız şey, biz acı çekerken tanrının bulutlara yaslanıp yediği çekirdeklerin kabuğudur, kim bilir. - Kalbimi hisset evliyaların şehri, yerin dibine batarsın. Sen benim kalbimdeki kederi avuçlarına alsan evliyaların şehri, yeşilliğini sırtlanıp İstanbul'a koşarsın. Geceleri içimden trenler geçiyor. Sabah uyandığımda siyah elbiseli Noel babaların şöminemden aşağı yalnızlık bıraktığını görüyorum, bir çentik sensizlik daha atıyorum yüreğime. Duvarda asılı, el örgüsü bir palyaçonun dudakları aşağı doğru bakıyor, alnında bir ölüm ciddiyeti. Sanki şarkılar, ölmemi fısıldar gibi. Gerçek şu ki; ben ölmek istemiyorum, acılarım beni buna zorluyor. Başıma silahı dayayarak "bizi" öldürmek istedim, arada ben kaynadım, sen kaynadın. En çok ruhum kaynadı yüreğimin yangınlarında. Gönderilmiş bütün kitaplar üzerine yemin ediyorum ki, vücuda gelmiş bir kutsallığı hoş tutabilmekti görevim. Deşifre edilmiş bir sırrın utangaçlığıyla, örülmüş bütün atkıların, palyaçoların cebime sıkıştırdığı buruşturulmuş mutluluklarla, durmak nedir bilmeyen bir köstebek gibi tüneller kazarak kötülüklerden kaçmak için... Demiştim çok evvelden, ağlama. Ağlarsan uzaktan kumandalı bir bomba gibi patlar yüreğim. Siktir et yüreği, kalbi. Sen yine de ağlama. Dilersen mayınlar döşesinler kalbimin ortasına. Dilersen kontrol edilemeyen, hiç bilinmedik bir virüs gibi tüket beni. Kesici bir aletle del kalbimi, kanımı iç. O kanı kan, o kalbi kalp yapan sensin, bil... Ki zaten, kalp değil, bir varlık taşıyorum vücudumda, kan değil mavi bir sıvı volta atıyor damarlarımda. Şehirleri hep aptal sanırdım. Bir şeyleri anlamışlar gibi üzerime çullanıyor bu şehir. Kaldırımlarından tut, sahillerine kadar. Beni buralarda bir tek, bu şehrin çıkış tabelası anlıyor. Gece sessiz. Sessizlik üzerimi örtmüyor ben uyurken sabaha karşı içim ürpermesin diye. Üzerimi örtecek kimsenin olmaması, daha çok ürpertiyor içimi. Öyle ki, iliklerimde yaşlı bir Eskimo geziyor sanki. Sanki tenimde gezdiriyor buz gibi nefesini. Üşüyorum. Yıldızlara uzansam yüzüne dokunacak gibiyim. Dualar, hıçkırıklar, gözyaşları, sümük, küfürler... Ağzımdan burnumdan çıkan belli değil. Babanın cesedine sarıldın mı hiç? Annenin üzerine toprak atarken, toprak olup da sarılmak istedin mi öyle çaresizce, öyle sancılı, öyle buruk, ya kalkarsa diye aptalca düşünüp, öyle umutlu... Tutunduğun dallara erişemediğin zaman, ölümü diledin mi hiç Noel babadan... “Sevgili Noel baba, bütün bir yıl hüzünlü bir çocuk oldum, harika bir ölümü hak ettiğimi düşünüyorum” diye mektup yazdın mı? Yazdıysan eğer bilmelisin ki Noel baba diye pis bir moruk yok. Bunu öğrendiğimde bir annenin yavrusuyla olan göbek bağını kesmesi gibi kestim yaşamakla bağımı... Duvardaki kırık saat, gece yarısına doğru kulaç atıyor. Odanın içinde örülmüş atkılar boğazıma atlayacak gibi hazır kıt'a bekliyor. Örme palyaçoların kaşları çatık, dudakları aşağı doğru bakıyor. Ve şu masat sesi, en sevdiğimiz şarkıyı hatırlatıyor... #dediadam #şiirsokakta (Kas, Turkey) https://www.instagram.com/p/CU7NuyXs8LM/?utm_medium=tumblr
3 notes
·
View notes
Photo

- Hayatta bazı şeyler vardır, onlar kutsal kitaplarda dahi olmaz. O fotoğrafa kırık dökük kadınlar gelir. Dudaklarından koyu bir yalnızlık akar, kalpleri kırıktır, çocuklukları kırık kimsenin kimseye gitmediği gecelerde sürekli çiçeksiz kalmışlardır. Uykusuzdurlar, menekşe severler, kahve ve intihar içlerinden biri beni seçer. Ölünecek adaklar, inanılacak hikayeler veririm ona olmayacak olacaklar veririm olmaz. ''Korktuğun korkular uyanık kalsın, biz hiç uyanmayalım'' derim olmaz. Birlikte yürümez, birlikte susmaz bazen hiç kimseyle konuşmaz. Öylece durur, öylece durur içinde nefesi kesilmiş maviler. Herşey sonsuza kadar öyle duracaktır sanki, cümle cümle ölmediğine pişman olur kalbim. Onlar beni yalnızlığımın mezarını kanatırcasına öptüler! Kalpleri kırıktır, çocukları kırık. Kırar, döker, giderler. Hızla deliririm, kolumdan tutar bir ambulans belki kasım belki ekim. Hayatın yaşamaya yarayan parçası içimden kayıp gider; yağmurlar geri döner, onlar asla dönmez... Fakat bazen işler yolunda gitmez. Herşey üst üste gelir, alt alta kalır, yol uzar, para biter, hasret kalınlaşır, uzaktasınızdır ve konuşacak kimse yoktur. Konuşulacak birileri varsa da onlar size uzaktır, haykırmak istersiniz. Kudurmuş köpekler gibi haykıran, trenler gibi haykırmak istersiniz. Yalnızlığınız raydan çıkar, üşürsünüz ve oturup parmaklarınızı yemek bile içinizi ısıtmaz. Sonra biri gelir, bir haber ya da bir mektup sevdiğiniz bütün güzel şarkıları yüzünüze döker gibi size ''seni anlıyorum'' der. - Bazen işler yolunda gitmez ama bazen de yanyana gelmiş iki kelime ; ölmemek için en iyi nedendir... Neyse, her neyse konumuz bu değil. İyi gidiyor gibi gözüküp, boka saran her yolu s2m #dediadam… - #şiirsokakta #kitap #oku #şiirheryerde #yazar #şiirsokakta_ #şiir #kitaplar #takip #yalnız #aşk #sinema #twitter #sev #followme #film #roman #hayal #edebiyat #fotoğraf https://www.instagram.com/p/CU5XK8ZMEtm/?utm_medium=tumblr
#dediadam#şiirsokakta#kitap#oku#şiirheryerde#yazar#şiirsokakta_#şiir#kitaplar#takip#yalnız#aşk#sinema#twitter#sev#followme#film#roman#hayal#edebiyat#fotoğraf
11 notes
·
View notes
Photo

Eğer kısa mesajlara sığan şey aşksa,aşık değilim.Hazzetmiyorum işte ahizelerdeki seni seviyorumları... Benim ki;Pazar günleri seni çıkarmak göğsümün köşelerinden.Cuma günleri seni kılmak ve duvarlara yaslanıp seni ağlamak. - Parmaklarının ucunda yükselebilirsen, bütün sahne senin kadın... Görüyorum elindeki Courvoisier'in şarkıya kattığı rengi, ne berrak bir aynadır dudakların,öpsem; dünyanın yansıması düşecek. Ne arabesk ritimler bunlar, nasıl bir küfürdür ağzının zehri şiire? Şimdi elimde eksik kalmış bir kentin valesi, ceket cebimde ıslak Kent'in kırılmış aciz süngerleri, En biçimsiz sevapların kazanıldığı bu yerde,bu günah şehrinde... Vücudundan dökülen bir ter damlasını ve tadını damağıma kazıyan gözyaşlarını öpmek istiyorum.Günahlarını kanıma karıştıran ne varsa bir zıvanaya sıkıştırıp soluksuz kalmayı hatta.Bedenime rağmen dokunduğun örtüler ve nefesinin yaladığı göğsüm delik deşik olana dek teninden başka gökyüzü yok bana ... Ve söz veriyorum sana;en büyük düşmanın benim.Elin elime değmeden,ruhunun kasıklarına değen öfkeyle Eğilmeden, utanmadan, bıkmadan. Seni istiyorum... Sana bomba bir haberim var.Sevgi neymiş biliyormusun? dur heyecanlanma hemen, hala kimsenin bir bok bildiği yok... Ben en çok ağzına özendim,özledim,koklayamadığım denize benzettim tadını.Evet göğsünün ve boynunun bitimini dünyamı dengede tutan uçurumu bu şehirde şarap içilecek tek yer omuz çukurundu. Bu vaat edilen cennetin eksen kayması. Bu Gold Fly’ın sebebi bu ölümün habercisi. Her şeyi bir an da kenara itmek için yeteri kadar kirlenmişlik duygusu. Bu kötü adam olmamın bedeli. Ödeyemediğim tüm faturalarımın diyeti ve cüzdanımdaki limitlerin pespaye kalışı. Bu yaşadığım şaşalı gecelerin sonucu. Bu hayat kompozisyonumun gelişme evresi. Bu benim duraklama dönemim. Bu her şeyin içi içe geçtiği an. Bu bir porno. Bütün gerçeklerin eğilip bükülebildiği o an. İnsanların tüm korkuların tanrı ve dinsel öğelerle bastırdığı bir dönem bu. En anlamsız dönem gezegen adına .Evet Tanrı olmasaydı bu dünya çıldırırdı. Tek mantıklı şey bu.Çıldırmamak için bir engel bu.Sakatlanmamak için. Bu dünyanın tek koltuk desteği inanç. İnanmasaydık mutlaka sevdiğimiz her şeyi yemeye çalışırdık. Dinazorların güçlü biyolojisinde olmayan şey buydu. İnsanlığın evrimini durduran şey bu..Nereden bakılırsa bakılsın bizi durduran tek şey inanmaktı. Midem bulanıyor...! Biri beni çıkarsın kaçtığım delikten... Ve nihayet sana aşıktım, İşte hikayem tam da burada tıkandı. #dediadam #şiirsokakta
2 notes
·
View notes