Tumgik
deliremeyenler · 11 years
Link
Bak ben sana söyledim Böyleyken öyle oldu Öyleyken böyle oldu Yok efendim dal sarktı Kalkanlar falan derken Yine dediğime geldik.
E o zaman ne halt etmeye Sarılıyosun dümbük?! Hadi tongaya geldin, Sarıldın, Niye sevdiğini söylüyosun? Neyse, neyse Ne diyoduk Hah
'Sen bana böyle...
6 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Text
bu hayatta herkes en az bir kez kafa atmalı ve kafa yemelidir. zira bu şartlar yerine getirilmeden sonlanan her hayat boşa yaşanmıştır ve bu konunun kati suretle cinsiyetle bir alakası yoktur.
4 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Link
Biz seninle çok üşüyemedik. Tam soğuk çekilmeye başlamıştı ya hani, deniz kenarları dişlerimizi zangırdatmadan oturulabilir olmuştu. 
Biz seninle çok yürüyemedik. Egzos dumanı, acele yetişilmesi gereken dersler, dertler, ev halleri… Daha çok oturduk.
Biz seninle çok susuşamadık. Dedim ya hep bi...
4 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Text
Seni her görüşüm Ucuz bi aşk filmi Ağır çekimli. Ben güzelim Sense çok Herkes güzel olur Hiç kimse çok. Bakışından bakışıma Damlalar düşer, Düşmese de kabul. Bakışın bakışıma Yalnız baksa da olur.
4 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Photo
Tumblr media
Erenköy Sahil’da
2 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Photo
Tumblr media
Sen sanırsın ki az önce ettiğin vedayla yaşayacağın burada bitecek.. Yanılıyorsun metrodaki yalnız adam, çok yanılıyorsun! Birazdan cebindeki sigara bitecek. Sonra özlediğinin sesi uykuya çekilince görürüm ben seni..
2 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Photo
Tumblr media
Mum ışığında yosun, güneşte çimen.. Yeşilin her tonunda bir çift göz sevdim, gel gör ki hiç yeşil değildi. Vapurda çenesini koluma yaslayıp boğazı izleyişiyle kaldı aklımda. Köprünün ayağındaki bir semtte canımı alması denizlerin mavisinin serinliğine gölge düşürmez elbet. Ama yürek isyan etmeden durmuyor çünkü pencereden sarkan mor çiçekler öksüz kaldı. Zamanın sahibine secde etmeler düşsün yine payımıza..
3 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Text
Artık Tehlikeli Bir Adama Son Ağıt
O bilmiyordu, ben çoktan ölmüştüm… Dudaklarına kanım bulaştı, o ise ellerini yıkayınca temizleneceğini sanmıştı. O bilmiyordu, ben hep susmuştum…
2 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Photo
Adjustments: Filtered as Carmine on PS Express for iOS & Kelvin (with Contrast On) on Instagram
Tumblr media
Modellik için Hazal’a teşekkürler.. (Aziz Mahmut Hüdayi Mahallesi’da)
2 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Photo
Tumblr media
1 note · View note
deliremeyenler · 11 years
Photo
Tumblr media
Başlamadan biten bir hayatın tutulmayan yasına ithafen…
6 notes · View notes
deliremeyenler · 11 years
Photo
Tumblr media
Şüphesiz ki her zorluğun ardında bir kolaylık... Tanrı vaadidir bana. Öyleyse asamam yüzümü.. Ama, Eğer asarsan yüzünü O zaman yanmalı bu kent ısıtsın diye Gözlerinde üşüyen hüznü.
24.IV.2013 Khalkedon, Maviye karşı otururken
1 note · View note
deliremeyenler · 11 years
Text
Tumblr media
0 notes
deliremeyenler · 11 years
Text
BOYNUNU KOKLAYINCA SAKİNLEŞİYORUM*
Takip Mesafesi http://www.youtube.com/watch?v=Q984TRs0D1c
Trafik ilerlerken öndeki araçla aranızda bulunması gereken mesafe, hız cinsinden kaç birim yapıyorsanız onun yarısı kadar metre olmalıdır. Örnek vermek gerekirse saatte 90 km ile gidiyorsanız önünüzdeki araçla aranızdaki mesafe 45 metre olmalıdır. Bunu anlamanın yolu önünüzdeki aracın geçtiği bir yerden sizin 2 saniye sonra geçiyor olmanızdır. Önünüzdeki aracın geçtiği bir elektrik direği veya üst geçitten sonra normal konuşma hızınızda “seksensekiz-seksendokuz” dedikten sonra siz de aynı yerden geçiyorsanız sorun yok fakat daha önce geçiyorsanız hızınızı azaltmanız gerekmektedir. Aksi takdirde önünüzdeki araç yüksek hızlardayken aniden durduğunda ona çarpma ihtimaliniz fazladır. Saatte 90 km hızla ilerlerken ani bir fren yapmak istediğinizde ayağınızı gaz pedalından kaldırıp fren pedalına koyuncaya kadar geçen sürede yaklaşık 18 metre kadar ilerlemiş olursunuz, geriye kalan 27 metre tekerleklerinizin sürüklenmesi ve sonunda durmanız için yeterlidir. Özetle; Canınızın yanmasına tahammülünüz yoksa uzak durun! Ne zaman kırmızı renk görsem akbank vadeli mevduat hesabında yüksek faizde param olmasını ve fakat daha çok dudaklarını öpmeyi istiyorum Fucidin Pomad http://www.youtube.com/watch?v=GUCSp2GcMe0
Eskiden çok çeşitli işlere girip çıkmış adam. Bir keresinde ellerindeki ve vücudundaki yaraları soran bir kadına neler olup bittiğini anlatmış hatta bununla yetinmeyip hayatına girmesine engel olmamıştı. Sonrasında çok çeşitli işlere girip çıkmıştı. Girdiği işlerden biri sebebiyle yüzünde düzenli açılan yaralara merhem süren insanları seçmezdi. Hiçbirini önemsemezdi, hiçbiri olmasını istediği kişi değildi zira. Sonradan farketti ki o dönem yarasına tuz basmaktan vazgeçmek en büyük hatasıymış. Bundan vazgeçmesinin bedeli yarasının mikrop kapması olmuştu. Kendine verdiği sözlerden biri, bedenindeki hiçbir yarayı hak etmeyen birine sardırmamak.** Aradan geçen uzun bir zamandan sonra ilk defa kulaklarındaki yaraya merhem sürülmesine izin verdi. Merhem yerine başını onun omzuna yaslamayı tercih ederdi ama neyse. Bu anın kendisi için ne kadar değerli olduğunu anlatamayacaktı nasılsa. -Gözlerini öyle kocaman açmasan olur mu? (iç ses: çünkü öpesim geliyor) Birinden herhangi bir şey rica ettiğinizde ona nasıl davranması gerektiğini anlatmak gibi bir derdiniz olmadığını belli etmenin bir yolunu bulmazsanız hava sıcaklığından bağımsız olarak çok üşürsünüz. Ne zaman otobüste ters otursam başımı göğsüne yaslamak istiyorum. Köşedeki Fırın http://www.youtube.com/watch?v=1Z5kqXV875I
Kadının evi adamın yolu üzerinde. Aslında yolunu biraz uzatmak pahasına güzel bir rotası var. Adam daha önce kadını evine bırakmış. Başka yerlerde de vedalaşmışlar. Adamın içine dert; kadının arkasından gidişini izlemeyi sevmiyor. Her seferinde gözünün menzilinden çıkıncaya kadar arkasından bakıyor fakat kadın bir kez olsun dönüp bakmıyor. Adam büyümüş olmayı sanıldığı kadar da sevmiyor halbuki. Şimdi son kez o otobüs durağındalar ve adam son kez yine bakacak arkasından. Bir mucize olur da kadın bu sefer dönerse adam belki bir otobüs durağını vatan edinecek kendine ve hatta uçmaya tövbe edecek belki. Adımlarını saydı kadının; 26. adımda yanından 3 tane adam geçti kadının, 42. adımda kaldırım biraz daralıyor ve kadının bileklerinin ağrıdığı geldi adamın aklına. Seksensekizinci adımda kadının gireceği sokak gelmişti ve seksendokuzuncu adımda kadın köşeden dönerek sokağa girdi. Adam üşüdüğünü unutma çabasıyla sanki o tarafta başka birşeye bakıyormuş gibi yaptı. Tam köşede Trabzon Vakfıkebir Ekmeği satılan bir yer var. Sahibinin de o yöreden olması kuvvetle muhtemel. “Trabzon” kırmızı led ışıkla yazılmış, altına mavi olması temenni edilerek led ışıkla “Vakfıkebir” yazılmış devamındaki satırda ise aynı ışıkla “Ekmeği” yazılmış. Bu üç satır yukarıdan aşağıya doğru yaklaşık yarım saniye arayla sıralı olarak yanıp sönüyorlar. SEKSENSEKİZSEKSENDOKUZ ve kadın köşeyi dönerek evinin olduğu sokağa girdi. Sanki adama o an “aniden durmayı beceremeyen” bir otobüs çarptı. Otobüs çarpınca üşüdüğünü hisseder mi insan? Bilinmez. Fırının sahibinin kırmızı-mor kombinasyonlu led ışığı ısrarla yanıp sönüyordu ve her şeyi müesseseden bekleyen toplumsal tembelliğimize isyan edercesine onların aslında bordo-mavi olduğunu anlamamızı bekliyordu. Adam kadının arkasından yürüdü. Tam da onun bastığı yerleri ezberlemişti zaten, aynı yerlere basarak yürüdü. Büyük şehirde öz kimliğini yitiren trabzonsporlu tabelanın altına gelince durdu. Sanırım kadının tam köşede bekleyip kendisine daha sakin bir yerde veda etme ihtimalini es geçmek istemediği için oradaydı. Kadın orada değildi. Artık adam orada değildi. Takip mesafesi haddinden fazla ihlal edilmişti. Çarpışma şiddetli oldu. Adam kadını giderken arkasından izlemeyi sevmiyordu ve bunu birkaç defa kadına söyleme şansı da olmuştu üstelik. Trabzonsporlu fırıncı “buyrun” dedi. Adam buyurmadı. Sigaraya ilk başladığı zamanlarda 7 dakika süren bir dalı artık 5buçuk-6 dakika arasında bir sürede içen adam “renkleri kimlik bunalımına girmiş trabzonsporlu tabela”nın altında 3dakika içinde bir dal sigara içip otobüse bindi.
Ne zaman mezarlık görsem seninle bir ege ikindisinde şarap içip sevişmek istiyorum. Kupa As http://www.youtube.com/watch?v=037uSAIahho
Adamın parmağında bir yüzük. Tasarım olarak 13 adet iskambil kağıdı biçiminde. Eşli batak oynamak için biraz riskli ama güzel bir el. İhaleye girilmeye değer görünüyor. Yüzükteki dizilimleri sırasıyla aşağıdaki şekilde: Maça: as-kız-vale-10 Kupa: 3-papaz-8 Sinek: papaz-kız Karo: as-10-3-7 Kağıtlar bu durumdayken adam hesap yapar. Buna göre, eşinde 2-3 tane maça varsa ve karonun ara renkleri varsa gayet rahat 9la ihaleye girebilir. ve sinekleri çabuk bitirip eli yere verdikten sonra karolarla yer ve kendi arasında eli çevirir. Kupa 8 ile rakibi dürtüp kendi kupa papazına iş yaptırır. Hele ki Kupa As eşinin elindeyse zaten rakibe el göstermeden en az 8 tane alır ve iş yapması garanti olan 1-2 kağıdına sıra gelmesini bekleyerek sigarasını yakar. Ardından 2-3 el koz çekerek rakibin elini kilitler ve en başta sinekten bir tane verip alacağı diğer sinek sayesinde belki 10-11 ile bu eli kapatır. Oyun başlar; Hesaptaki ilk şaşma: Kupa As eşinin yere açtığı elde çıkmaz. Neyse ki kendindeki kupa-8 ile rakibin büyük kağıdının düşmesini sağlayarak kendi elindeki kupa papazı ile risksiz bir sayı almak gibi bir B planı vardır.  Sıra kupa hamlelerine geldiğinde rakip As’ı düşmez. Ardından elindeki Kupa As ile adamın papazını alır. Rakibin iki oyuncusundan birine kupa diğerine ise karo fazlaca dağılmıştır. Koz olan maça ise herkese aşağı yukarı aynı sayıda dağılmış olduğu için oyunun sonucunu “yan” tabir edilen bu kupa ve karolar belirleyecektir.  Bir tek Kupa As ile adamımız 9 ile girip 10-11 almayı umduğu elden 7 alarak güç bela çıkar. Yine yürek safından vururlar adamı. Batmıştır.
Ne zaman topuklu ayakkabı sesi duysam seninle ikimizin de bilmediği bir dansı yapmak istiyorum.
*  Bir sonun özetidir. ** “her yara kendi ışığını saçar.” Anne Carson
-haymatlos 13.IV.2013
0 notes
deliremeyenler · 12 years
Text
Hayatta Başımıza Ne Gelir Bilinmez
Anne: Çocuğumun nesi var doktor? (What the hell is goin’on doc?)
Psikiyatr: Siklotimik Bozukluk!
Anne: O ney? (Wat da fak?!?)
Psikiyatr: 
siklotimik bozukluk: aslında erkek olacakmış ama yanlışlıkla kız olmuş. fakat bir erkeğin testesteronu olmasa da ona denk bir agresyon oluşmuş, sizin kafanıza demir sandalye fırlatması bu yüzden. fizyolojik olarak klitoris olması gereken yer ne klitoris kalabilmiş ne de çük olabilmiş; öylece kartal pençesi gibi durmuş.
bu yüzden siklotimik bozukluk diyoruz -haymatlos
0 notes
deliremeyenler · 12 years
Audio
Hiç Gelmeyen'e Yazılan 626 Mektuptan Sonra 2013'teyiz. en son 2004te bulunduğu bir salonda adam. 9 yıl önce bitirdiği lisenin dersliklerinden birisi burası. sınıf arkadaşları: son 9 yıl boyunca gezip durduğu üniversitelerden insanlar, birbiriyle ilgisiz onca insan... çoğunun haberdar bile olmadığı bir fakülte hocası gelmiş derslerine. derste ne anlatıldığını bilen yok. zaten umursayan da yok. bugün hocanın doğum günü, sürpriz kutlama hazırlamışlar. hoca çok güzel bir kadın, çocuk kadar duru bir şaşkınlıkla kendisine hazırlanmış sürprize gülümsüyor. adam birden şaşkınlıkla olanı biteni anlamladırmaya başlıyor: bu insanların burada olmaları çok saçma; bu insanların yanyana gelebilmiş olmaları bir yana, burada olmaları ayrı bir saçma. en yakınındaki arkadaşını tutuyor, liseden arkadaşı çıktı şansına: - olm rüyadayız, görsene rüyadayız! +sakin ol abi, insanları korkutuyorsun. - lan rüyadayız diyorum sana! tanıyor musun bunları? bak bu benim üniversiteden arkadaşımdı, bu başka bir kentten arkadaşımdı, bu kadın benim başka bir üniversiteden hocamdı. + ...  - bi etrafına bak allah aşkına. biz hangi yıldayız? mezun olmadık mı bu liseden biz, ben salak gibi sürüklenmedim mi oradan oraya, sen çoktan bitirip yurt dışına gitmedin mi? burada, 9 yıl önce bitirdiğimiz lisede, bu kıyafetlerle ne işimiz olduğunu sorsana kendine! arkadaşı birden yok oldu. adam düşünmeye başladı: benim rüyamda istediğimi yaparım ben, bu şansı arasam da bulamazdım... sigara yakıp rüyasının içinde gezintiye çıkmayı düşündü. + canım, sigarayı söndürür müsün? bak okul burası, kahvehane değil! - peki hocam. tamam, yakmayız biz de sigara, ama ilk defa, hayatımda ilk defa işte ben her ne istersem olacak mı şimdi, rüya olduğunu bilmek bile tadını kaçırmadığına göre buna ihtiyacım bu kadar mı çokmuş? tamam, sakin oluyoruz her şeyden önce, benim rüyam bu, önce bir fikir yürütelim niye bu insanlar burada diye, niye olacaktı ki, elbette geçmişimde bir şekilde yer tutan kimseler oldukları için buradalar. peki peki pekiii, niye burası? her seferinde niye bu sınıf, niye bu okul, kaybedip de bulamadığım nedir? beni bunca yıl gezdiren, bunca insanı hayatımın içine sonuç diye doldurup biriktiren başlangıç burası olsa gerek. sonuçlarımla birlikte döngünün başladığı yerde bitmesi midir her seferinde burada oluşum. başlangıcım burasıysa, neden? ne var burada? . . . "ne var burada" yanlış soru olmasaydı çözülürdü bunca zaman elbette. ne "yok" burada olsa gerek. freud (fıroyt) beni görse acayip kıskanırdı be. kendi rüyanda kendi kendine psikanaliz... fıroytun .mına koyim şimdi boşver onu meselemize dönelim biz: "kim" yok burada? işte sana doğru soru. kim vardı burada, kim yok şimdi, o gelsin, o gelirse bunca insan gider kendiliğinden, bunca keder gider, bunca hayalet, korku, olmamışlık, utanç, samimiyetsizlik... bunca tutarsızlık... gider. gider kendiliğinden. yeter ki o gelsin, hepsi gider. gelir mi peki? benim rüyamdayız nasılsa, uyanıncaya kadar güç bende nasılsa. rüyamda bile olsa gelsin artık. allah aşkına gelsin artık +derse dönüyoruz artık oturmayacak mısın yerine? - hocam ders yapmayıverelim bugün, hatta oturun size masallar anlatayım. bugün ben  ne  istiyorsam öyle oluversin, oturun da tanrıyla şeytanın arasında geçen bir aşk masalı anlatayım. hocam oturun, otursun herkes ki o gelsin, yada söyleyin hocam kimi, niye ve ne kadar beklersek artık gelir? +canım iyi misin sen? - ne dersiniz hocam, belki de tanrı başka bir gezegende dışlanmış bir çocuktur, belki hiç arkadaşı olmadığı için kendi hayal dünyasında yaşıyordur, belki biz onun hayalinde ürettiği karakterlerden fazlası değilizdir. biz onun gibi rüyalarımıza bu yüzden hükmedemiyoruzdur hocam sizce mümkün değil mi böylesi? + istersen dışarı çıkıp kendine gelinceye kadar hava alabilirsin. - dışarı çıkarsam hepiniz yok olursunuz, size bu kadar insafsız davranamam. kapı çalıyor... 
evladım kapıya bak!
- gelmedi anne, yine gelmedi
ne demek gelmedi oğlum, kim gelmiş kapıya, zili çalan kimdi?
- bakkalın çırağı anne, siparişini getirmiş, ödedim ben.
hadi uyuma artık, tüm gün uyudun yüzün gözün şişti artık.
- belki gelirdi anne, biraz daha uyusam belki gelirdi. ... -haymatlos 12.III.2013, Samandıra
0 notes
deliremeyenler · 12 years
Text
Godot'u Parsellerken
dünya'nın anusunden seyru sefer bu. cunku bir yirmidokuzuncu kattayim ve dunya bir amuda domalmis kahpedir. aslinda akillica cumleler yazmak icin uzandim masaya ama icimdeki ronenasans'tan cika cika emreaydinlanma cikti, yine de kubbede kalan kivir bir sezaiden iyidir. ancak sezai karakocun iyi bir yazar oldugu su goturmez bir gercek. su goturur tabirini irdelemeyelim, dsi devlete bagli. kamumuza koyar vallaha. benzer bi donemde tek y li cemal de vardir. mesela onun yazarligi beton goturmez bir gercek. bir gun icindeki arabesk damara vazokemi yaptirmak icin gittigim devlet hastesinde sigortam olayi subvanse etmedigi gun kustum aska bebegim. yoksa bakma benim durumum yerinde. nereden baksan aylik ogrenci biletine yetecek kadar iciyorum her gece. hayat tarzi olarak kanepe seviyorum. en sevdigim sigara bile surunduyor. huyunu suyunu turlu sosyokadinli ortamlarda parildattigimiz arkadaslarin otlakcibasi olmasina ne yalan soyleyeyim pek de az uzuluyorum. daha ziyade agresyonel durumlara gebelik oluyor. artik kafamiz nasil sikiliyorsa. neyse, gecen gene karacigerim vur kadehlere hadi icelim icelim her gecedeyiz. eski bir sevgilim aradi. eski bir sevgilim oldugu icin kendisi hemen actim. yeniden sevgili olmak degilmis derdi. icimi huzun basti. ben icimi huzun basinca sigara icerim. en sevdigim grup vokali dave mustanie malesef. malesefle kinarken bahtimi bir arkadasim geldi. sigara istedi verdim. kufur de ettim. kufur dilin persilidir. icimdeki post arabesk cocugu aldiramadim. ondan cok iciyorum. ne zaman icsem uyku tutmuyor. ne zaman uyku tutmasa yaziyorum. ha bir de, ben bayadir iciyorum.
myanmar diye ulke adi olmaz olsun.
2000 i 13 geciyordu.
hadi bana estagfurullah.
0 notes