canım sıkıldıkça gözümdekiler dilime düşecektir çenem de düşecektir
Don't wanna be here? Send us removal request.
Quote
bedenim hareket, ruhum sakinlik arıyor
Ayş
3 notes
·
View notes
Quote
Cesaret, hayatın dinamikleriyle kumara oturmak değil, kendi güçlü taraflarımızla, hayatın içinde hak ettiğimiz yeri elde etmek için harekete geçmektir.
Nasuh Mahruki
1 note
·
View note
Text
Kendime 2 yıl kala
Şimdi düşündüğümde 1,5 senedir bir terapistim var. Beni kendime döndüren biri var hayatımda. Aile, arkadaş, sevgili değil. Yeni biri. Kimseye benzemeyen. Hani LEGO alırsınız parçalar önünüzde, rehberi kutunun içinden çıkmazsa parçaların hiçbir anlamı olmaz ya. Aynı ona benzettim terapiste başlamadan geçen senelerimi. Kendi hayatımın rehberi olarak kimseyi kabul etmemişim. Dik başlıyım ya, durup dururken neden yardım alayım yani. Koç burcu sonuçta lider…
Yıllar gelmiş, savrularak yaşamaya başlamışım. Zevklerim; cepte para yok sadece yapmam gereken şeyler var, motivasyon kaynağı sıfır. Öğrencilik; sınavlar, okula giden uzun yol. Sevgililik; enerjimi emen, beni benliğimden uzaklaştırmaya çalışan kişiler. E, İstanbul’da yaşayanların diline pelesenk olan cümleler malum, bunları duymaktan ben de bitmişim demek. Evet hatırlıyorum “bu hayatım böyle gidecekse gerçekten çok çekilmez bir yer” dediğimi. Yıllar bu girdabın içerisinde beni mutsuzluğa sürüklemiş.
Sonra işe girdim, iyi bir şirkete. Orada eğitimler başladı. Yemin ediyorum, 16 yıllık okul hayatımdaki eğitim ile bunun yakından uzaktan alakası yok. Eyvallah 16 yıl sonunda bilim öğrenmiş olabilirim ama insanın kendini tanıması neden 28. yaşına ertelenir, ey yetkililer? Kendimi tanıyayım sonra ben ne olacağıma karar vermeliyim.
İş sebebiyle eğitimde tanıdığım bir insan benim terapistim oldu, aslında ben onu seçtim. Kendime yakın hissettim, görüşlerimiz paraleldi. Sonra bir düşüş daha yaşadım hayatımda ve dedim ki senin yardıma ihtiyacın var. Aynı döngünün içinde dönüp duruyorsun, buradan bir kaçış yolu olmalı. Ve onu aradım.
En başta anlatıyorsun, sonra tanışıyorsun. Sonra seni zaman, mekan, kişi ve olaydan arındırıyor. ve hep soruyor: “NE HİSSETTİN?” işte o zaman insan yaradılışı beyninde yeniden oluşuyor. Hayatım bu hislerimin dans ettiği bir cennet oluyor. Kendini sevdikçe sevesin geliyor. Yani bana olan bu :)
Bitmek bilmeyen süreç; yol gibi, hayat gibi. İnsan aklı hep bir sorun üretmeye meyilli. Onların çözülmeye ihtiyacı varsa kafamdaki baloncuktan çıkarıp avucuma koyuyorum. O da düzene sokuyor. Bir bakıyorsun sorunlar çözülebilir, yolun ufak tümsekleri oluyor. Bir bakıyorum sorunlar aslında sorun değilmiş, kafa kurgusuymuş, boşmuş içi-hooop çık balondan-. Benim kafamdaki balonun anlamı oldu. Rahatladı içi, rengi şeffaflaştı, içi belirgin oldu.
Şimdi yardımc��ya ihtiyacım olduğu günü fark ettiğime şükrediyorum.
Başınıza sizi üzen bir şeyin gelmesini beklemeyin, eğer hayatınızda yolunda gitmeyen bir şeyler ya da herhangi tıkanıklıklar işaret fişeği gönderiyorsa kendinize danışman hediye edin.
yıl 2017 — yaş 28
1 note
·
View note
Quote
Filizlendikten sonra bir fikri asla öldüremezsiniz.
Sherlock
0 notes
Text
yaşam
Bilinçaltında barındırılan her korku için bir deneyim yaşamak
0 notes
Text
buhranlı günler
iki gündür güne başlamak, adapte olmak çok zor geliyor. günlerden 26-27 şubat 2017
pazar
kalktım. hiç olmadığım kadar isteksiz ve düşünceli hallerim mevcut. kahvaltı etmek mi? yok istemedim. camdan bakmak mı? yok olmadı. bir yandan da Nasuh Mahruki’nin kendi everestinize tırmanın kitabını okuyorum günlerdir. -gerçekten çok ciddi hayatı sorgulatan, “ben neredeyim. kendimde miyim?” sorusunu sorgulatıyor. durup durup hedef diyor. hedefsiz adam isteksiz mi olur, sorgulatıyor bana. sorguladıkça sorgulasın ayşegül. uygundur. başladım, farkında olmadan verimli bir güne. Önce krepli güzel çaylı bir kahvaltıyla enerjimi yükselttim. peşine, aylardır bana bakım yap diye ağlayan iki orkideyi elime alarak başladım. öteki iki orkideyi bir açtırdım ki anlatılmaz, bakılır. aynı bunları da öyle yapmaya niyetliyim. artık elimdeler kurtulamazlar. tamamen ikisini de söktüm, ağaç kabuklarından. sonra ölü dalları, süngerleri temizledim. tekrar yerlerine güzelce yerleştirdim. gerçekten şahane oldular. odama getirdim onları. daha önceden kafama koymuştum yerlerini. kara kuru olan yılda sadece 3 kere kullandığım LCD monitörü yere koydum ve bu güzel renklerini bilmediğim orkideler masamda yerlerini buldular. bence bayağı mutlular, güzel gözüküyorlar. daha sonra döndüm kütüphaneye. en aşağıdan başladım. italyanca ders notları, ingilizce ders notları, fizik lisansım boyuncaki ders notları, boş defterler, abimin kitapları, merve’nin sınırlar kitabı, verilecek bir daha açmak istemediğim kitaplar, güzel defterlerim ve beni geliştiren o güzel kitapları tekrar kategorize ettim. bence insanın ilk baktığı noktadaki gördüğü şeyin ona hissettirdiği duygu çok önemli. huzursuzluk yaratan nesneyi kaldırmak gerekiyor göz önünden. mesela ingilizce notlarının yanında italyanca kitapları var. kafamı çeviriyorum o rafa, ilk ingilizce kitaplarını görüyorum sonra italyancaları. şok. beynim diyor ki sen italyancayı daha çok sevdiğimden hep ilgi alanın ona gider. bu da ne demek şimdi. ben neden beynime böyle bir şey dedirteyim. dedirtmemek, içimdeki ingilizce’yi köreltmemek için ikisinin yollarını ayırdım. ilk baktığım noktada sadece ingilizceler var. beynimin artık yorum yapacağı bir konu yok o rafta. bana hitap etmiş ve kişisel gelişimime katkıda bulunan bazı kitaplar var. bu kitapların sadece kapağına bakmak bile dolu bilgi hatırlatıyor. onları da yan yana koydum konularına göre. derken işte 1 torba verilecek eşya ve çöp çıktı. verilecekleri gittim belediye yardım konteynerine attım. dönerken de markete uğradım un, süt, muz, kakao... muzlu kek yapacağım arkadaşımın plastik kabı hala bende bekliyor. onun için yapacağım. internetteki kek tarifleri gerçekten bana hitap etmiyordu. uydurdum kendime göre parça parça muzlarla bir şey ürettim. çırptım, çırptım karıştırdım, fırına attım. geçtim karşısına bekledim. -camlı yerden izlemesi çok güzel oluyor. mesela çamaşır makinasının önü de beni çok etkiler, dönüyor, temizliyor- sonra italyan kahvemle annemleri karşıladım onları sofraya kek’e çağırdım. güzelce sohbet ettik. derken anneme dedim ki “kadın gel de saçımı boyayalım, dibim geldi.” hemen bir çırpıda saçımı boyadık. sonra duş almacalar. baya aklımı toparladım bence bunlarla.
kahvaltı: sevdiğim - enerji yükselticim
orkide: doğaya olan bağım
kütüphane: kişisel gelişim yolum
ingilizce: hedef koymam gereken konum
muzlu kek: ürettiğim doğal besinim
saç boyası: bakımım
pazartesi
kendime moral olsun diye arabayla gitmeye niyetlendim bir gece öncesinde. sabahına tabi ki zorla, yataktan kendimi sökmem gerekti. sabah kahvaltımda kekim var diye italyan kahvesi yaptım kendime. bir nebze bu kahveye uyandım. termosa koydum, doğruca işe. başladık bir hışım, toplantılar, mailler, stok aşımı, çıkan gemiler, yapılacak işler... derken öğle sporu pilatesle karın çalıştık. derken masamda peynirli roka salatası ve poaça. bir bakmışım ki kafamda SPKI’den arkadaşlar. “çekim yapıcaz, portre hem de! gel şöyle seni koridora alalım.” ık mık, tamam. flaşlar patlıyor. tamamdır. derken çıkış saati ve arabaya atlayıp doğruca ev bakmaya, idealtepe’ye. 2-3 emlakçı, sokak araları derken 1 tane aklıma yatan ev buldum. güzelli. sonra da kartal’da ingilizce kursuna uğramak var aklımda. kursa gittim baya indirim yaptırıp kendime özel dersli bir 48 saat armağan ettim. zihnim açık olsun. kalp.
görüldüğü üzere hızlı geçen bir çalışma günü pazartesinde ve dinginlikle kendi iç savaşımla geçen gün pazarda. pazartesi’de his yok. pazarda ise yaşanmışlık var. ikisinde de zor uyanma, gün içinde düşük yaşam sevinci. günlük hedef mi koymalı acaba insan daha mutlu olur diye düşünmeden edemiyorum. bu yazıya başlama amacım iki günümün çok verimli geçtiğini anlatmaktı. aslında verimliler de kendi içlerinde çok farklılar. ev bakmak; fotoğraftakiler gibi değil maalesef. emlakçılar; hele ki iş çıkışında gidince pek odaklanmıyorlar sana. daha geniş bir vakitte gelin diyorlar. be hıyar bunun için çıktım ya işten geldim buraya, ne içindi ya! maça mı yetişecekti artık gençler orasını anlamadım. ingilizce; akşam pazarlığı yaptım nette 3.000TL özel derse para çıkacak cebimden, düşündüğümde bayağıymış ama ben artık bunu hakettim. daha önce özel ders almadım. grup dersleri falan zaman kaybı. şimdi birebir. istediğim saatlerde. özgürüm. kendimi zayıf hissettiğim bu konuda kendime bu güzelliği yapmış olmaktan gurur duyuyorum. geliştirmek istediğim, kendimle savaş verdiğim bir konuydu bu. hani bazıları zayıflayamaz ya 5 senedir. bende ki de o kadar yılan hikayesi olmasa da, başındaydı o hikayenin. ingilizce dendiğinde birçok insandan akıcı konuşmam var ama %40′ı beynimin kilitli. egolu. eleştirili. şimdi ilk adımı attım. gerisi emeklerim ve konuya odaklanmam karşılığında gelecek, inanıyorum.üzerimden bu yükü nasıl kaldırdığımı izleyip göreceğiz. teşekkürler yöneticim. iyi ki bu konuda açık olduk ve gazladınız beni. merci. herkese her konusu için ilk adımı atacak güç diliyorum.
bir türlü başlayamadığınız konulara gelsin,
youtube
1 note
·
View note
Text
yoluma eşlik etmedikleri için ve onları keşfetmeme izin vermedikleri için onlara kızıyorum Öğrenecek yeni birşey daha👆🏼
0 notes
Text
kendimle başbaşa
kendimi bulmakta hala çok zorlanıyorum. kendimi arıyorum mu desem? tamam burdayım ama tam olarak bu evrende nedir beni temsil eden,nedir beni besleyen şey? Benim, ama özüm ne neye hizmet ediyorum? Bazı geçici görevlerin arasında kendime daha derin sorular sormam gerekiyor sanırım tanışmak için. kendimde keşfettiğim şeyler var, zihnimin nasıl çalıştığı, nelere gerçekten ilgimin olduğu, neleri sevdiğim... hepsi kopuk kopuk. bölük pörçük. Biri İzmir ise, biri Eskişehir, biri de Trieste. aralarında ne tren yolu var, ne hava yolu. hepsi yerinde güzel, henüz bir akışın içinde ve ipek yolunun üzerinde değiller.
Doğa mesela beni içine çekiyor,yarışın olmadığı yer.
Yol, her zaman beni çağırıyor.
Çiçekler, gelişimin en büyük simgesi.
Yardım, eşitliği getiriyor.
Nedir hizmet etmem gereken şey?
2 notes
·
View notes
Text
süperpozisyon
Süper bir denklem;
Parçacık - 0 0
Dalgalar - 0 0 0 0 0
elektron - tek yarık - 0
elektron - çift yarık - 0 0 0 0 0
elektron - çift yarık - gözlemci - 0 0
Yani süperpozisyonla açıklanan bu durum;
elektron gözlemlendiğinde parçacık gibi,
elektron ölçülmediğinde dalga gibi davrandığıdır.
Evrende tüm olasılıklar dalga pozisyonundadır. Farketmez ya da gözlemlemezsek bu olasılık dalga halinde asılı kalır. Eğer olasılıkları farkedersek parçacık haline dönüşür, madde haline gelir.
Örneğin bir seyahat hayali kurup-olasılıklardan olasılık beğenmece-, sonra yolculuk için bileti, konaklama için rezervasyonu araştırıp -sanal ortamda yoktan var etme- bir seyahat için harekete geçebilirsiniz.
0 notes
Text
durup dururken yine içtik. iyi mi?
zeki müren de nerden çıktı?
0 notes
Text
sevdicek,
seni iki gündür çok özlüyorum.
ve yaşasın ki bu hafta bi daha gidiyorum senden
0 notes
Video
(https://www.youtube.com/watch?v=SuFKZ6P4paE gönderdi)
1 note
·
View note
Text
ne kadar ağır bir hava değil mi?
Evet bence de...
2 notes
·
View notes
Quote
benim moralim sıffır, sıffır, sıffır - sıffır
vay canım benim
1 note
·
View note