Tumgik
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media
2K notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
‘bu dünyaya sanki bir satranç oyunuymuş gibi bakan herkes kaybetmeyi hak eder.’
unutmayın.
438 notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Anton Van Hertbruggen (Belgian , b. 1990, Ekeren, Antwerpen, Belgium) - Memoires Of A Suburban Utopia 2, 2011  Mixed Media
77K notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media
18K notes · View notes
essra35 · 8 years
Text
Aklım çıkıyor, sen çıkmıyosun. Öyle bi mesele.
1 note · View note
essra35 · 8 years
Text
Ben yanlış geldiğimi bildiğim bir kapıyı defalarca çalıyorum ve o kapı suratıma kapandığı zaman suçu o evin sahibinde arıyorum, ellerimi yeni bilenmiş bir bıçağın üzerinde gezdirip akan kanımın hesabını yine aynı bıçaktan soruyorum. Belki de yorgunluktu tüm bu kendimi kandırmalarımın sebebi, kim bilir belki de başıma gelen felaketlerin yükünü kendime yalan söyleyerek atıyorum.
584 notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni İçeri girmeni Senin elinin değmesini Gözünün dokunmasını Ve her şey tekrarlıyor Seni nice sevdiğimi Cemal Süreya
65 notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Cemal Süreya
1K notes · View notes
essra35 · 8 years
Quote
Bir keresinde, dünyanın gerçekten güzel bir yer olduğuna inanmıştım. İyilerin her zaman kazanacağına, yapılan hiçbir kötülüğün karşılıksız kalmayacağına, mutlu sonlara ve çay bardaklarına. Önce çay bardakları kırıldı, iyiler bir bir kaybetti, tüm kötülükler karşılıksız kaldı ve ben şu yaşıma kadar hiç mutlu biten bir son görmedim. Zaten mutluluk en büyük uyuşturucudur. Kanatlanıp uçtuğunu bile düşünürsün. Ne kadar mutlu olursan o kadar yüksekten uçarsın. Eninde sonunda o kanatların alev alır ve düşmeye başlarsın. Düştükçe daha çok yüzleşirsin gerçeklerle. Ki kendine gelebilmek için yere çakılmaktan daha iyi bir yol yoktur. Ama ne kadar berbat olursa olsun yine de yaşamak vazgeçilmez bir uğraş. Hâlâ her ayrılışta  "görüşürüz" diyorum, bile bile bir daha hiç görüşemeyeceğimizi. Yok yok ağız alışkanlığından değil, temenni benimkisi. Görmeyi istediğim, gülüşünü özlediğim, hâlâ yolunu beklediğim o kadar çok insan var ki. Eski bir dostun selamını almak mesela hiç tanımadığın birinden.
Burak Aksak (via sairceketli)
204 notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media
502 notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media
Ağrımasa bilir miydim, 
yüreğimin yerini..
5K notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media
11 notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media
491K notes · View notes
essra35 · 8 years
Quote
Görmek istemeyenden daha kör kimse yoktur.
Cenap Şahabettin (via kulturedebiyat)
2K notes · View notes
essra35 · 8 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
yalnızlığın, yalnızlığmla kafiyeliydi. alt alta yazsak şiir, yan yana yazsak öykü olurdu, hiç yazmadık aşk oldu. -Cemal Süreya’
3K notes · View notes
essra35 · 8 years
Text
Bir boka yaramaz zaman. Oturursun kıçının üzerine, dalgalarıyla kayalıkları döven bir sahil kenarında ciğerine dolan gökyüzünü hazmetmeye çalışırsın güçlükle. Derdine derman olabilecek insanların zerre umrunda değilsindir. Bir başına kalmanın zorluğunu, yalnızca bir başına kalanlar bilir. Eğer her gece sol kaburganın yerinden sökülecek gibi olmasına dayanamıyorsan bu hayattan toz duman gibi geçip gideceksin oğlum, arkanda ne bıraktığına bile bakmadan. Gelip geçici olmamak için yapacaksın bunu. O zaman değerin oluyor, o zaman kıymete biniyorsun. İyi bilsinler, kötü bilsinler. Sen kendini bil kâfi. Her söyleneni, her duyduğunu takıntı haline getirmen senden başkasını üzmez. Senden başka hiç kimseyi üzmez. Hiç mi hayallerin olmadı, hiç mi bir beklentin olmadı diyeceksin bu cehennemde, elbet oldu. Ben artık sadece daha az yansın istiyorum canım, artık bir hayalim yok. Sadece yastığa başımı koyduğum an sabaha her şeyden soyut bir şekilde yirmi ikinci rüyamı görmüş olarak uyanmak istiyorum, kül olmam kimsenin umurunda değil.
603 notes · View notes
essra35 · 8 years
Text
İhtişamlı duygulardan birer birer vazgeçtin. ne göğsünün parçalayan heyecanlar, ne kaçışsız yağmurlara yakalanma saadeti, ne de örümcek ağını izlemenin hayreti, hepsi bitti. Şimdi sen dipsiz bir kuyunun başında sessizce bekliyorsun. SSarı fırtınalar esiyor, Kum taneleri yapışıyor yüzüne. Kuyu ne derin, sen ne sığsın. Allah'ım. Düşsen kurtulacaksın. Düşsen iyileşecek tüm yaraların. Uzun bir bitiş çiçeklenecek içinde. Düşsen diyeceksin ki düştüğün yerden, “işte artık düştüm ben.” Kuyu ne serin, oysa senin yapış yapış kolların. Bir ahtapot nezaketiyle kendine dolandın. Severken öldürdün kendini, boğdun, parçaladın. Kuyu ne şefkatli, sen ne zalimsin. Alah'ım. Düşsen iyileşecek bütün yaraların. Düşsen çiçeklerin tohum savurduğu yerde hoş kokulu uzun bir uykuya dalacaksın. Düşsen baygın bir rayihada kaybolacaksın. Kuyu ne sessiz, sense gürültülere battın. Bir ses diyor ki “ madem gördün ve duyuyorsun, öyleyse anlatmalısın.” Oysa kelimelerden umduğun medetler hep boynuna dolandı. Hangi harfe dokunsan parmaklarına bulaştı sızısı. Çünkü burası dışarısı. Her şeyin dışarısı. Ruhunu kemiriyor dışarının iç kanaması. Korkunç vaveylası, şamatacı kargaşası, geveze temaşası… Yaralı hayvanlar gibi böğürmek istiyorsun; “Çıkarın! Beni bu dışarıdan çıkarın!” Kuyu ne sessiz, sen ne gürültülüsün. Allah'ım. Düşsen ince bir sessizlikte arınacaksın. Düşsen ılık rüzgarlarla temizlenecek göğsün, aklın. Bildiğin bütün anlamların boşluğundan usulca kopacaksın. Düşsen en nihayetinde kendi anlamını bulacaksın. Kuyu ne vakur, oysa sen histerilerle yıkandın. Aynalar dahil, her yerde güvenecek birini aradın, bulamadın. Herkes mi kötü, sen de mi, sende mi ? Bazı geceler uzun kirpiklerini arasından kanlı gözlerini ovuşturup “peki ben kime yaslayacağım bu kalbi o zaman” demedin mi ? Kuyu ne geniş yürekli, sen ne sevgisizsin. Allah'ım. Düşsen kesilmiş bir bacak gibi atılacaksın. Düşsen kesmeyi bilen bir bıçak gibi zehirli yaraları oyup atacaksın. Akacak damardaki zehir, akacak, akacak. Emip tüküreceksin kendini, rahatlayacaksın. Kuyu evet karanlık ama sen de ışıksız bir aydınlıktasın. Kafanda kenarları eprimiş hasır şapka, gözlerini kırpıştırarak güneşe bakmak istemiştin, olmadı. Bir balıkçı çizmen olmadı, bir bahçıvan pantolonun. Gene de hep güneşe bakarmış gibi, balıkçıymış, bahçıvanmış hani sanki yaşayacak bir gezegen varmış gibi davrandın. Kuyu ne gerçek, sense koca bir yalansın. Allah'ım. Düşse bir gerçeği, belki de tek gerçeği anlayacaksın. Kuyu ne huzurlu, sense kaygılara bulandın. Dünden pişmansın, yarın için sızlanmaktan bıkmadın. Düşsen takvimler eskiyecek birden. Geçmiş günler ve gelecek olanlar, birer birer yırtılacak orta yerinden. Düşsen günler ve geceler, haftalar ve aylar ve yıllar hatta, eriyecek mumlar gibi. Tütsülenecek alem, ah bir düşsen. Kuyu ne sevimli, sen ne korkunçsun. Allah'ım. Düşsen kendinden bile kurtulacaksın. Düşsen kendinden bile kurtulacaksın. Belki başlamaya da inanacaksın o zaman. Düşsen “kurtarın beni” diyebileceksin. Çığlık atacaksın mesela. “İmdat!” diye bağıracaksın. Düşsen yardım istemek için vesilen olacak. Utanmadan ağlayacaksın, uluyacaksın, hırlayacaksın, inleyeceksin ve dirhem suçluluk hissetmeyeceksin. Düşsen utanmayacaksın düşemediğinden. Düşsen düşüşün rüzgarında ıslak yaralarını kurtaracaksın. Kimse gelmese de, sesini duyan olmasa da, düşsen kurtulmak için bir umut taşıyacaksın. Umut öyle eşsiz hazine ki, düşsen kendini talihli sayacaksın. Düşsen bağışlayacaksın, bağışlanacaksın. Olduklarından emekliye ayrılıp olamadıklarına öfkelenmeyi bırakacaksın. Düştüğün yerdeki toprak kadar bir şeydir dünya dedikleri, anlayacaksın. Düştüğün yere ve o yerde düşmüş yatan kendine merhametle bakacaksın. Bu kalbi kırık, bu yaralı minik hayvan kimdir, nedir diye dokunacaksın bedenine şefkatle. Kendinden tiksinmeyi bırakacaksın. Düşsen anlayacak ve ağlayacaksın. İyi gelecek bu sana, zehrini akıtacaksın. Çok zaman önce bırakmıştın çevrendeki yüzleri seyretmeyi. Ne zaman ve nerede başladı bilmiyorsun ama galiba bir süre önce herkes mumlar gibi eridi. Eridi umutlar, heyecanlar eridi, vaktiyle kurulan hayaller, o hallerin utangaç hayaletleri… Düşsen karanlık yardım edecek eski yüzleri ve düşleri hatırlamana, düşsen unuttuklarına sarılacaksın. Şimdi… Saatler karanlığı gösteriyor, gündüzler umursuz perdelerin ardından aralanıyor. Bütün hayaletler emekli olup bir sahil kasabasına yerleşti. Bütün hayaletler gitti, hepsi, hepsi. Sen de gittin. Uzun zaman önce ayrıldı ruhun bedeninden, biliyorsun değil mi ? Çünkü… İhtişamlı duygulardan birer birer vazgeçtin. Ne göğsünü parçalayan heyecanlar, ne kaçışsız yağmurlara yakalanma saadeti, ne de örümcek ağını izlemenin hayreti, hepsi bitti. Şimdi sen dipsiz bir kuyunun başında sessizce bekliyorsun. Düşmekten korkmayı öğrettiler sana. Korkuyorsun. Oysa başlamanın bir yolu da bitirmek bazen bir şeyleri. Zordur ve kalbi parçalayacak kadar korkutur tabii. Ama belki de düşsen düşmekten korkmayı bırakacaksın.  Seni düşmekle, düşürmekle tehdit edenleren kurtulacaksın. Düşsen kendinden, düşsen kendinden bile kurtulacaksın. Korkma kuyulardan, korkma düşmekten. Düşmek kalkmak içindir, anlayacaksın. Sonunda elbet gene doğrulacaksınç Doğrulacaksın.
17 notes · View notes