Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Almanya'da Raydan Çıktım! (4)
Kocam Almanya'ya gelince önce fabrikaya yakın bir yerde apart daire tuttuk. Bir de kocama bilerek aynı bölümde iş bulmamıştık, fabrikanın diğer ucunda çalışıyordu, yani gün içerisinde birbimizi pek görmüyorduk. Ahmet ile ise her gün beraberdik zaten. Ahmet ile kocam arkadaş oldu. Ahmet kocamın yüzüne, "Kanka!" diyor, ama kocamdan habersiz beni sikerken kocamı aşağılıyor, "Amına koduğumun boynuzlusu!" diyordu :) Kocam ile de sikişlerim devam ediyordu tabii, ama kocama karşı artık hiç sevgi duymuyordum. Sanki kocam Ahmet idi ve ben onu Murat'la aldatıyor gibi hissediyordum...
Bir ay sonra Ahmet ne yaptı etti sağ tarafında bulunan evi de bize ayarladı. Ben ilk başlarda karşıydım buna, sonuçta aylardır köyün orospusu gibiydim, ama Ahmet'in ikna kabiliyeti çok yüksekti. Ahmet, "Kira zamanı geldi!" deyip beni gün içinde fırsat bulup Felix'e gönderiyor, siktiriyordu. Zaten köy 10 dakikalık mesafedeydi, koşa koşa gidip Felix'in altına yatıyordum. Benim sayemde Ahmet hiç kira ödemiyordu :)
Sonradan kocam da Felix'le tanışıp arkadaş oldu. Hatta Felix hafta sonları kocamı balığa götürüyor, Ahmet te beni bu sayede rahatça sikebiliyordu. Bazen de kocama ek mesai verdirtip, beni kirasını sikişerek ödediğim evine atıp sikiyordu. Kocam ise hiçbir şey farketmiyordu. Ahmet birkaç kez de kez kocamla alkol alırken kocamın içkisine ilaç atıp uyutup beni kocamın yanı başında sikmişti. Çok riskli bir durum olduğundan çok korkuyordum, ama Ahmet sikini bana soktuktan sonra büyüleniyordum, kocam uyansa ve bizi görse umursamaz hale geliyordum. Bazen de fırsat bulamıyorduk ve çok azgın olduğum dönemler kocam uyurken bile balkondan atlayıp Felix'in evine geçiyor ve Ahmet'le orada sikişiyordum. Hele ki hafta sonuna denk geldiysek Felix'e kıyak yapıyor, iki erkeğimin arasında tost oluyordum :)
Neredeyse bir yıldır bu şekilde devam ediyorduk. Kocamın boynuzu arşa yükselmişti, ama bundan hiç haberi yoktu. Ama o sene haziran ayında adet günüm geçmişti, korkmaya başladım. Her ne kadar korunuyor da olsak, bazen azgınlıktan falan kaçamaklar oluyordu. Hemen test yaptım ve hamile olduğumu öğrendim. Büyük ihtimalle de bebek Felix'tendi. Çünkü Ahmet o dönem çok sık Almanya içi görüşmelere gitmişti ve ben de Felix'le sikişmiştim...
Hamile olduğumu Ahmet'e söylediğimde hiç panik yapmadı. Bense aşırı panikteydim, çünkü kocam içime boşalmazdı, çocuk hiç istemiyordu, hep garantiye alırdı. Ahmet, "Ben çözeceğim, merak etme. Önce bir doktora gidip kaç haftalık olduğunu öğrenelim!" dedi. Böylece 6 haftalık hamile olduğumu öğrendik. Ben de şüphede kalmıştım, bebek Ahmet'in de olabilirdi. Doktordan çıkışta benim telaşımı gören Ahmet, "Sakin ol, daha süremiz var, benim Türkiye'de doktor bir arkadaşım var, Selim, kürtajla alır bebeği, 5 dakikalık iş!" dedi. Ben de, "Türkiye'ye mi gideceğiz? Hastanede sorun çıkmaz mı, evliyim, kocamdan onay imza falan istemezler mi? Hem pahalı mıdır işlem?" dedim. (Çok bilgim yoktu bu konularda).
Ahmet hınzırca gülerek, "Pahalı olsa bile çözümü basit, Selim'e de bir kıyak yaparsın!" dedi. "Yuh artık Ahmet!" dedim. Ahmet'le arabadaydık bunları konuşurken, hemen bahsettiği doktor arkadaşı Selim'i aradı. Kısa bir hoşbeşten sonra, "Sana yine işim düştü kardeşim, benim orospu hamile kalmış, onu çözmemiz lazım!" dedi. Selim, "Çözeriz, çözeriz!" dedi. (Araba içinde konuştuğundan tüm sohbeti ben de dinliyordum). Selim, "Sen bana orospunu gönder bakayım, nasıl hamile kalmış önce bana göstersin!" dedi gülerek. Ahmet, "Göndereceğim merak etme, ama 6 haftalık hamile, hemen çözmen lazım!" dedi. Selim, "Sıkıntı yok, yarın benim Sancaktepe'deki eve gönder, kalsın bir hafta bende, daha süremiz var 10 haftaya kadar, hatta sonrasını bile çözeriz, merak etme bu süre zarfında iyi bakarım ona!" dedi.
Ben (Olmaz, olmaz!) diye el hareketi yapıyordum arabada. Ahmet ise, "Bu öyle bildiğin orospulardan değil lan, kocası öyle salmaz bunu!" dedi. Selim, "Neee, bir de evli mi, orospuya bak sennnn! O zaman kesin göndereceksin bana!" dedi. Ahmet, "Çok kalamaz orada kanka, yanımda çalışıyor Almanya'da, kocası da burada!" dedi. Selim, "O zaman yarın gönder bana. Hafta sonu geliyor, ben de buradaki işleri ayarlarım, önümüzdeki pazartesi benim hastanede alırız bebeği!" dedi. Ahmet, "Tamam kanka, yarın göndereceğim sana, bak bu orospu benim için önemli, ona iyi davran!" dedi. Selim de, "Merak etme kanka!" dedi ve kapattı telefonu.
Ben dinlediklerim karşısında şok içerisindeydim. Tam bir orospu gibi hissediyordum kendimi. Ahmet, "Bakma bana öyle, başka çaremiz yok. Hem iki gün tatil yaparsın. Selim iyi biridir, ama çok fetişi vardır, ne isterse yap yoksa kürtaj sıkıntıya girer. Merak etme seversin sen de, keyfini çıkar bir de!" dedi. Korkudan ve endişeden titremeye başlamıştım. Ahmet bana sürekli, "Sakin ol ya!" diyordu. Ben de, "O zaman sen de gel madem hafta sonu, beni yalnız bırakma!" dedim. Ahmet, "Yarın olmaz, işler var, ama cumartesi veya pazar gelirim belki!" dedi. Ben off çekiyordum sürekli. "Ee, kocama ne diyeceğiz?" dedim. Ahmet, "Ben seminer falan birşey uydururum, merak etme!" dedi...
Bir sonraki güne bana uçak bileti ayarladı. Hiç birşeyden habersiz kocam seminere gidiyormuşum gibi beni akşam havalimanına bıraktı. Ahmet bana Selim'in telefon numarasını vermişti, inince Selim'i aradım. Beni havalimanına lüks arabasıyla karşılamaya geldi. Adam aşırı esmer tenliydi, boyu Ahmet kadar uzundu ve aynı yaşlardaydı, ama benim tipim hiç değildi. Beni görünce, "Fotoğraflarından daha güzelsin!" dedi.
(Ahmet birçok kez benim fotolarımı hatta kısa kısa videolarımı çekmişti. Aslı hep çektirmiş, Felix'de bile vardı Aslı'nın fotoları ve videoları, beni de bir şekilde ikna etmişlerdi, ben de yüzüm gözükmediği sürece izin vermiştim. Fotolarda beni sikerken sadece amım götüm gözükürdü, yani kocamdan, Ahmet'ten ve Felix' başkası kim olduğumu anlamazdı. Aslı kadar cesur değildim ve buna sadece üçümüzün arasında saklı kalması şartıyla izin vermiştim).
Epey utanmıştım Selim'in de fotolarımı görmesinden. Selim yol boyu Ahmet'le arkadaşlığı hakkında konuşuyordu. Bana Ahmet'le ne zaman tanıştığımızı falan sordu. Sonra kocamdan bahsetmeye başladı, Ahmet'ten duymuş birşeyler. Selim'in sorduklarını cevaplıyordum, ama utançtan ve tedirginlikten dolayı yüzüne bakamıyordum. Kısa bir elbise giymiştim, bacaklarım ortadaydı, Selim elini bacaklarıma atıp okşamaya başladı. Ben tepkisiz haldeydim. Bakacaklarımı okşarken de, "Ahmet bana ne kadar cilveli olduğundan bahsetti, ama sanırım sadece ona cilve yapıyorsun?" dedi. Selim'e bakıp gülümsedim. Selim de, "Ha şöyle gül ya, ben somurtan orospudan hiç hoşlanmam. Gerçekten çok güzelmişsin, aç bakalım iyice bacaklarını!" diyerek elini amcığıma götürdü ve okşamaya başladı. "Elbiseni yukarı çek!" dedi ve dediğini yaptım...
Artık amcığım sulanmıştı, gözlerim kapalı hafif hafif inliyordum, yavaştan kıvama gelmiştim. Külodumun kenarını çekerek, "Çıkar şunu!" dedi. Hemen külodumu ayak ucuma indirip çıkardım. "Koltuğunu da iyice geri al, ayakabılarını da çıkar!" dedi. Dediklerini yapıp koltuğa iyice yaslandım. Bacaklarımı iyice kendime çektim. Daha tanışalı yarım saat olmamıştı Selim'le, ama eli daha şimdiden amcığımda geziyordu. "Hemen ıslandın orospu, koltuğu ıslatacaksın!" deyip elini amcığımdan çekti. Sonra çoraplarımı da çıkarttırdı. Ayaklarımı kendine doğru çekip öpmeye, ayak parmaklarımı yalamaya başladı...
O sırada kocam arıyordu, ona indiğimi söylemeyi unutmuştum. Aramasına cevap vermeyip mesaj yazdım, "Uçak daha yeni indi, halen uçaktayım, otele geçince ararım!" dedim. Selim hemen, "Kimdi o, kocan mıydı?" dedi, "Evet!" dedim. Selim, "Bak şu işe arkadaş! Hem evlisin, hem de karnında başkasının çocuğunu taşıyorsun, şimdi de bana orospuluk yapıyorsun. Ben sizin gibi orospular yüzünden evlenmiyorum. Hadi eve varana kadar biraz masaj yap!" diyerek ayaklarımı kotunun yani sikinin üstüne koydu. Ayağımla kotun üstünden okşarken onun da kalın bir siki olduğunu hissettim, çok sertti, demir gibiydi. Bunu yapmak benim de çok hoşuma gitmişti. Baya gevşemiş ve azmıştım. Azdığım zamanlar kendimi fena kaybediyordum, herşey yapabilir duruma geliyordum.
Selim'e de ısınmaya başlamıştım, "Çıkartmamı mi ister misin?" dedim. "Neyi, sikimi mi?" dedi. Ben de, "Evet!" diyerek hemen kemerine yöneldim. O an yüz yüze geldik. Çenemden tutup dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve "Ha şöyle, bana bütün hünerlerini göster!" dedi. Kotundan sikini çıkartıp yerime geçtim ve ayaklarımı sikine sürtmeye başladım. Selim, "Vay orospu vay!" deyip telefonuyla Ahmet'i görüntülü aradı. Ahmet hemen sordu, "Aldın mu orospumu?" diye. Selim de, "Bak orospun bana ne yapıyor!" diyerek arabanın iç ışığını yakıp sikine sürdüğüm ayaklarımı gösterdi. Sonra da beni gösterdi, ama benim gözlerim o kahverengi mor karışımı sikindeydi.
Selim, Ahmet'e, "Dediğin kadar varmış kanka, kaç haftadır işten dolayı sikişmedim, bunun acısını orospundan çıkartacağım!" dedi. Ahmet, "Şimdi orospum sana güzel de bir sakso çeker, kocası çektirmiyormuş, ben öğrettim!" dedi. Bunu duyar duymaz Ahmet'i ikiletmeden hemen saksoya başladım. Selim, Ahmet'e, "Off çok iyi eğitmişsin orospunu, lafını ikiletmiyor. Bundan sonra birşey istersem seni ararım!" dedi. Ahmet de, "Ben tembih ettim ona merak etme. Eti de butu da senin!" dedi ve kapattı. Selim eliyle başımı tutup beni yönlendirirken, "Duydun değil mi Ahmet'i, ne istersem yapacaksın!" dedi. Ben de, "Hıhı!" diyerek saksoma devam ettim.
Çok kalın olması beni kudurtmuştu. Ben ağzıma almaktansa yalayıp öpmeyi daha çok seviyordum. Kalın olunca da gövdesini başını aynı dondurma gibi yalar emerdim. Aynısını yapıyordum şimdi de. Selim'e, "Kaç dakika yolumuz var?" diye sordum. "Çok kalmadı, birazdan varırız!" dedi. Ben de, "Boşalır mısın devam edeyim mi, yoksa eve mi kalsın?" dedim. "Boşalırım ama hepsini yut, tamam mı!" dedi. Eve varmaya yakın boşaldı ve hepsini yuttum.
Kafamı kaldırığım sırada içerisinde villa evler olan lüks bir siteye girdik. Bana torpidodan çıkardığı peceteyi uzattı. Ağzımın kenarını sildim güzelce. Kendi evinin önünde durunca elbisemi düzeltip ayakabılarımı giydim. Selim, "Sormadım sana, aç mısın?" dedi. Akşam uçağı ile gelmiştim, eve vardığımızda saat gece 12'yi geçiyordu. "Yok değilim, ama çok susadım!" dedim. (Zaten heyecandan ve stresten açlık falan hissetmiyordum. Daha yeni tanıdığım bir adamın villasına gelmiştim ve iki gün boyunca karnımdaki çocuğu alsın diye ona kendimi siktirecektim).
Evin içerisine geçtik. Bana buzdolabından su alıp verdi. Birkaç tane pet şişede su daha alıp, "Bunlar da yanımızda bulunsun!" dedi. Evin içi harikaydı, çok zengin olduğu belliydi. Kendimi aynı escort gibi hissettim. "Hadi gel!" dedi ve birlikte yukarı kata çıktık. Kocaman geniş bir yatak odası vardı. Hemen soyunmaya başladı. Adam aşırı kıllı biriydi. Esmer tenine rağmen siyah kalın kılları bütün vücudunda belli oluyordu. Ben ayakta durmuş izliyordum ki, "Hadi sen de soyunsana!" dedi. Güldüm ve soyunmaya başladım. Ayakkabılarmı da çıkartıp çırılçıplak kaldım.
"Gel bakayım şöyle!" diyerek memelerimi ve götümü okşadı. "Çok dirisin, memelerin dimdik, çok iyi!" deyip ayakta okşuyordu beni. Odanın ışığını kısarak loş bir ortam yaptı. Dudaklarıma birkaç öpücük kondurup sonra beni kuçakladı, birlikte yatağa atladık. Yatakta sarmaş dolaş gülüşerek oynaşıyorduk. Elimden geldiğince cilve yapıyordum ona. Sonuçta buraya beni sikmesi için kendi ayağımla taa Almanya'dan gelmiştim. Tipsiz bir herif olsa da, çok zengindi. Odadan baktığımda evin bahçesinde havuzu falan vardı. Ahmet'in dediği gibi keyfini çıkartabilirdim.
"Masaj yapmasını biliyor musun?" dedi. "Çok anlamam ama istersen yaparım!" dedim. Yatağa oturup beni arkasında aldı, "Omuzlarıma masaj yap, bakalım yapabiliyor musun!" dedi. Ben de başladım masaj yapmaya. Sırt bölgesi bile kıllıydı adamın. Baya keyiflenmişti yağtığım masaja. Omuzlarına öpücükler kondurup, "Nasıl, iyi mi?" dediğimde, "Çok iyi yapıyorsun, devam et!" dedi. Ben masaj yaparken kaç yıldır evli olduğumu, kocam hakkında sorular sordu, hepsini cevapladım...
Ellerim yorulunca, "Masaj yapma sırası sende!" dedim ye yatağa yüz üstü uzandım. Götüme sert bir tokat attı. Sonra üstüme çıkıp omuzlarıma ve boynuma öpücükler kondurmaya başladı. Beklediğimden çok daha romantik bir başlangıç olmuştu. Siki göt yanaklarıma değiyordu. Omuzlarımı, belimi okşayarak öperken (kendince masaj yapıyordu) ben de elimi arkaya atıp götüme değen sikini okşamaya başladım. Birkaç dakika boyunca böyle okşadı beni. Sonra beni çevirip bu sefer dudaklarımı, boynumu, memelerimi okşayıp öpmeye başladı. Ben de elimi onun başına koymuş vücudumun her yerine götürüyordum öpsün, emsin diye. Sıra bacaklarıma oradan da ayaklarıma gelince iki ayağımı yanyana tutup yalamaya başladı. Ayak parmaklarımı emiyordu resmen, "Son zamanlarda gördüğüm en iyi ayaklar!" dedi.
Sonra ayaklarımı sikine götürüp sürtünmeye başladı. Sikinden akan zevk sularından ve yalayıp emdiği için ayaklarım sırılsıklam olmuştu. Ben de bir yandan klitorisimle oynuyordum. Ayaklarımla işi bitince amcığıma dil atmaya ve parmaklamaya başladı. Çok iyi değildi bu konuda. Sürekli canımı acıtıyordu. Bana, "Hadi, sıra sende!" diyerek sırt üstü yatağa uzandı. Bu sefer ben üst tarafaydım ve sikini ağzıma aldım. Sikinin sadede baş kısmını alabildiğimden genellikle emiyor, yalıyordum. Taşakları kıllı olduğundan oraya yönelmek istemedim ilk başlarda, ama, "Aşağıya in!" diyerek başımdan tutup beni taşaklarını da emmemi istedi. Azgınlığım üzerimdeydi zaten, yumuldum oraya da.
Taşaklarını emerken birden belini yukarı çekip, "Daha aşağıya!" dedi. Göt deliğini yalamamı istiyordu. Kıllı göt deliğini yalamak istemedim ve "Hiç yalamadım orayı daha önce!" dedim. "Herşeyin biir ilki vardır güzelim. Sana yalayacaksın diyorsam yalayacaksın!" dedi. İstemeye istemeye yaladım, zorluk çıkartmak istemedim. İşin sonunda karnımdaki bebek vardı. İğrendiğimi fark eden Selim çok yalatmadı, "Tamam yeter, hadi domal, hızlıca bir sikeyim seni, sabah erken kalkacağım, operasyonlarım var, yarın devam ederiz!" dedi.
Hemen domaldım. Kalın sikini amcığımın dudaklarına yapıştırdı. Zar zor aldım içime. Sonra beni inlete inlete orgazm olana kadar sikip içime boşaldı. Boxerini giyip, "Yoruldum, yatacağım ben!" dedi. Ben de amımdan akan dölleri temizlemek için banyoya girdim. Boynumdan aşağı duş aldım. Duvarda asılı bornozu da giyip odaya girdiğimde horlayarak uyuyordu. Benim valiz falan hep arabadaydı, külodum bile arabada kalmıştı, o yüzden öyle bornoz ile yatağa onun yanına uzandıp uyudum...
Sabahın köründe beni dürterek uyandırdı. Duştan yeni çıkmış, üstünü giyiniyordu. "Valizini arabadan getirdim, ben çıkıyorum, dolap dolu acıkırsan kendine hazırlarsın birşey, rstorandan birşeyler istersen de beni ara, eve göndertirim!" dedi. Yanaklarımdan makas alıp çıktı.
Ben biraz daha uyuyup kocamın aramasına uyandım. Tabii ya, dün onu aramayı unutmuştum. Telefonu açıp kocamla konuştum, "Yorgundum uyudum, otele geç vardım, zaten yeni uyandım..." dedim. Kocam, "Seminer yok muydu?" diye sorunca, "Var var tabii, ama öğleden sonra, şimdi hazırlanıp oraya gideceğim!" diyerek yalan söyledim. "Tamam bir tanem!" dedi ve kapattı telefonu.
Üstümü giyip evi güzelce gezdim. Saunası bile vardı evin. Sonra inip kendime havuz başında güzel bir kahvaltı hazırladım. Kahvaltı yaparken Selim arayıp ne yaptığımı sordu. Havuz başında olduğumu öğrenince havuza girmemi söyledi. "Bikinim olsa girer yüzerdim!" dedim (Tabii böyle havuzlu eve geleceğimi bilmiyordum, yoksa bikini alırdım yanıma). "Çıplak yüz!" dedi gülerek. Sonra evde kız kardeşinin mayosu olduğunu söyledi, "Bedenleriniz yakın, uyar sana!" dedi. Hemen dediği yere bakıp buldum, biraz bol oldu ama idare ederdi.
Kendime meyve kokteyli hazırlayıp havuzun keyfini çıkardım. Bana bu imkanları sunan Selim'i akşam ödüllendirmem lazımdı. Hazırlığımı yaptım, ona güzel bir yemek hazırladım, hem de bakımımı yapıp yanımda getirdiğim siyah jartiyer takımımı üzerine de incecik olan siyah elbisemi giydim. Hazırlıklı gelmiştim bu sefer :)
Akşam Selim gelince ona sunduğum manzaraya ve ortama hayran olmuştu. Güzelce yemek yedik, dolaptan güzel eski bir kırmızı şarap açtı. Benim alkolle aram iyi değil, ama onunla birlikte içmeye başladım. Bir şişe şarabı birlikte bitirdiğimiz yetmezmiş gibi üstüne başka alkoller de alınca benim kafa 1 milyon oldu...
Sabah büyük baş ağrısı ile uyandım. Selim yanı başımda çıplak şekilde uyuyordu. Benim üzerimde de dün giydiğim jartiyerden kalan parçalar vardı. Her yeri yırtılmış, parçalanmıştı. Bir bileğimde de peluş kaplı kelepçe vardı. Boğazım, bademciklerim, amım, götüm, her yerim ağrıyordu. Dün gece sikişmemiz baya sert geçmişti anlaşılan. Ağzımdan salya akıyor, yüzümde, saçımda kurumuş döller vardı. En son hatırladığım, salonda Selim'in kucağında sevişiyordum. Sonrası karışık, parça parça hatırlıyordum. Yatak odasına ne zaman ve nasıl gittiğimizi hatırlamıyorum, ama beni kelepçeleyip domaltıp götten sikerken ise çok acı çektiğimi hatırlıyordum. Banyoda sikiştiğimizi de hatırlıyorum. Bir de ara sıra telefonunun flashının açık olduğunu ve beni çekerken biriyle konuştuğunu duyuyordum. Ona, "Çekme lüften!" diye seslendiğimi de hatırlıyordum...
Kafam çatlayacaktı resmen. Büzüğüm ise resmen sızlıyordu. Kendi kendime ben o siki nasıl götüme aldım diyordum. Ahmetin de kalın bir siki vardı, ama Selim'inki daha kalındı ve sanırım götten sikmeyi Ahmet kadar iyi bilmiyordu.
Kendimi banyoya soğuk suyun altına attım. Güzelce yıkanıp iyice temizlendim. Temiz kıyafetler giyip aşağı indim ve kendime kahve hazırladım. O sırada telefonuma baktım, dün gece o kafayla kocamla telefonda yazışmışız. Kocam, "Nasıldı günün?" diye yazmış, ben de ona, "Çok eğleniyorum aşkım, iyi ki gelmişim, Selim'in sana selamı var!" demişim. (Bunları mesela hiç hatırlamıyorum). Kocam da, "Selim'i tanımıyorum ama sen de ona selam söyle!" diye yazmış. Sonra da, "Uyudun mu?" diye yazmış ben cevap vermemişim.
Ne mazeret uyduracağımı düşünüp kocamı aradım. Bbiraz konuştuktan sonra kocam, "Selim kim?" diye sorunca, "Selim değil ya, Selin, yanlış yazmışım. Yok mu ya Ar-Ge'ci Selin? Dün biraz kız kıza takıldık, biraz alkol aldık!" dedim toparladım durumu. Kocamdan sonra da Ahmet'i aradım, çünkü Selim'in benim videomu çektiğinden şüpheleniyordum. Ahmet telefonu açar açmaz, "Vay orospu, dün ne yaşattın bize!" dedi. Ben de, "Ben hiçbir şey hatırlamıyorum ya!" dedim. "Hatırlamazsın tabii, ruh gibiydin orospu, o kadar içilir mi?" dedi. "Sen nereden biliyorsun?" dedim. "Selim bütün gece görüntülü aradı beni, bütün şovunu izletti!" dedi. "Hatırlamıyorum ki. Ben videoumu çekiyor diye düşünüyordum, demek ki seninle görüşüyordu, ben o yüzden aradım seni!" dedim.
Ahmet, "Selim cesaret etmez ona. Ama beni aradığında ben ekran görüntüsünü kaydettim, akşamdan beri izleyip izleyip kuduruyorum. Az önce bir kısmını Felix'e gösterdim, gözlerine inanamadı. Gelince izleteteceğim sana, aynısını bize de yapacaksın!" dedi. Gülerek, "Tamam!" dedim ve kapadım telefonu. Rahatlamıştım, yabancı kişiyle bir videom yoktu. Ahmet ekran görüntüsünü kaydetmişti, ama bu kaydı da bir şekilde sildirirdim...
Selim öğlene doğru uyandı. Onun da haşatı çıkmıştı, "Sikim taşağım ağrıyor amına koyayım, kuruttun herhalde!" dedi gülerek. (Sonradan öğrendim ki, beni o gece beş posta sikmiş). Tüm gün dinlenip uzandım, her yerim ağrıyordu. Aynı şekilde Selim'in de bana dokunacak hali yoktu. Öğleden sonra beni alıp hastaneye götürdü, ultrason falan çekti kürtaj öncesi kontrol amaçlı. Zaten vakum kürtaj diye bir operasyon yapacaklarmış, "10 dakikalık iş!" dedi.
Ertesi sabah erken saatte tekrar hastaneye götürüp gizlice yaptı kürtajı. Bana, bir hafta kadar ufak kanamalar olacağını, o sırada hiçbir şekilde cinsel ilişkiye girmememi, kanamalar bitince mümkünse tekrar ultrason filmi çektirip ona atmamı söyledi. Ayrıca, İstanbul'a bir daha geldiğimde tekrar görüşmek istediğini söyledi. Ben de, "Tamam!" deyip o gün öğleden sonra ilk uçakla Almanya'ya geri döndüm...
Dediği gibi hafif kanamalarım oluyordu. Kocama da migrenim olduğunu söylediğimden bana yanaşmıyordu. Tabii Ahmet de çıldırmış kudurmuş gibiydi ve o da bana dokunamıyordu. Ne kadar istesem de o ekran görüntülerini henüz izletmemişti...
Kanamalarım tamamen bitince, kocama, "Midem ağrıyor!" diyerek hastaneye gittim. Ultrason film çektirdim, Ahmet'le birlikte Selim'e gönderdik. Selim inceleyip, "Her şeyi normal, sıkıntı yok, birkaç güne cinsel ilişkiye girmeye başlayabilirsin!" dedi. Bunu duyan Ahmet havalara uçtu tabii. Bir hafta daha bekledik, sonra akşam bize geldi, kocamla içmeye başladılar. Yine kocamın içkisine uyku hapı attık. Ahmet gittikten sonra, kocam, "Bu içki bana yaramıyor, uykumu getiriyor!" diyerek yatağa geçip uyumaya başladı. İyice daldığından emin olduktan sonra koşa koşa balkonlardan Felix'in evine geçtim. Ahmet'le Felix beni orada bekliyordu. Beni beklerken de TV'de o geceki kayıtları izliyorlardı.
Önce biraz izledik ki, ben şoklardayım. Selim'le banyoda da sikiştiğimi hayal meyal hatırlıyordum. Ama sikiş sonrası Selim beni banyoda küvetin içine çömeltmiş, ağzıma, yüzüme, memelerime, tüm vücuduma işiyordu. Gerçekten kendimi izlemekten utanmıştım. O gece Selim'e cenneti yaşatmışım ve adamın bütün fantazilerini gerçekleştirmişim. Tabii izlediklerimizin aynısını Felix ve Ahmet'e de yaşatmak zorunda kaldım...
Ertesi hafta yine kocamı hapla uyutup bir şişe tekilayı devirdik. Sonrası çok fenaydı. Ahmet neler yaptırdı bana neler. Kocam yatak odasında uyurken kendi evimin balkonumda sikti. Yetmedi bir de yatak odamıza götürüp kocaman yanına domaltıp beni sikmeye devam etti. Bir yandan da telefonla video çekip, uyuyan kocama, "Senin karını sikiyorum, sen uyuyorsun, amına koduğumun boynuzlusu!" gibi laflar diyordu...
Bir süre kayıtları sildirmek için çok uğraştım, ama Ahmet silmedi. Bir gün o kayıtların başıma bela açacağını da biliyordum. Yine de Ahmet artık benim için kocamdan öteydi. Ben onun seks kölesi, uslu, tatlı, orospu Esra'sıydım, ne derse onu yapıyordum. Bu böyle iki sene devam etti...
Hiç unutamıyorum, kasım ayında kocam nasıl olmuşsa Ahmet'in evinde televizyonda benim videolarımın bazılarını görüp izlemiş ve intihar edecek duruma gelmiş. Neyse ki Selim'le o geceki videoları falan görmemişti, gerçekten intihar edebilirdi. Sadece Ahmet'le sikişmelerimizin olduğu kısa videoları izlemiş. Büyük bir kavga, kaos ortamı çıktı ve tabii ki de boşandık hemen. Kocam Türkiye'ye döndü. Ben Ahmet'e kalmıştım. Felix'le de görüşmüyorduk artık, başka bir eve taşınmıştık. Aynı evde Karı-koca gibi yaşıyorduk artık.
Ahmet'le bu Karı-koca gibi ilişkimiz 7 ay kadar devam etti. Ama artık beni çok boşluyor, bana eski ilgiyi göstermiyordu. Dışarıda başka kadınlarla görüştüğünden de emindim. Zaten benimle evlenecek hali de yoktu. Aslı'ya olan durum bana da olmuştu. Ama yine de başından beri dört yıla yakın çok güzel bir ilişkimiz olmuştu. Hayatımın en güzel yıllarıydı, aksiyonu bol, sikişi bol, seksle dolu dolu geçen dönemlerdi. Aynı Aslı gibi ben de bıraktım Ahmet'i. Daha doğrusu karşılıklı bıraktık birbirimizi. O dönemlere ait hiçbir fotoğraf, video kalmadı, Ahmet sildi hepsini...
Sonra şu anki kocam Albert ile tanıştım. Albert'in otomotiv yedek parça üretimi yapan orta büyüklükteki işletmesi var, onunla birlikte çalışıyoruz. Bir önceki firmama malzeme tedariğini Albert yapıyordu, öyle tanışmıştık. Ellerinizden öper iki yaşında bir oğlumuz var. Ama Ahmet'le o dönem yaşadıklarımdan hiç pişman değilim, hayata bir kere geliyoruz. Tabii Albert bu yaşadıklarımın hiçbirini bilmiyor. Albert'i seviyor muyum, bilmiyorum ama mutluyum :)
(Esra)
144 notes
·
View notes
Text
kasabalı erkekler 2
kasabalı erkekler Merhaba ben Metin önceki hikayeyi hatırlamayan arkadaşlar için kısa bir tanıtım ve hatırlatma yapıcam.Bildiğiniz gibi ben finans mezunu bankacılık işinde çalışan maddi durumu pekte kötü olmayan biriyim elimde olmayan sebeblerle bir kasabaya tayinim cıktı.Eşim Gül ile birlikte buraya geldik ve kötü bir evde kalmaya başladık.Eşim 1.80 boyunda oldukça güzel kalçaları olan büyük göğüslere sahip spor yaptığı içinde sıkı bir vücuda sahip esmer tenli çok cilveli gülüşleri olan mükemmel bir kadın.Tek kusuruysa salaklık derecesinde saf bir kadın benim bir tanem.Biz buraya elit bir ortamdan geldiğimiz için alışmamız çok uzun sürdü gerçi hala alışamadık ama ilk günlerdeki gibi de değiliz. Eşimin sosyal olabilmesi için bazı şeylere göz yummak zorunda kalmıştım fakat şimdi hem onun sosyal olmasını sıkılmamasını sağlamaya çalışıyorum hem de kötü niyetli insanlardan korumaya çalışıyorum Apo ve Adem ne kadar karımı kullansalarda bunun muhabbetini yapmamışlardı.bu yönden onları takdir etmiştim.Sonucta bir dedikodu cıksa işler bizim için çok daha kötü olabilirdi.Spor salonundaki o berbat günden sonra karımla sevişemedim çünkü hem çok yorgundu hem de ben çok öfkeliydim zavallı kadının yürüyüşü bile değişmişti belli bir süre evden çıkarmamalıydım onu.Artık daha cok ve ilkel biçimde kıskanıyordum onu.Sabah kalktığımda ölü gibi sessiz biçimde uyuyordu hatta bir ara merak edip nefes alıyor mu diye iyice yaklaştım burnuna.Üstünde beyaz tanga tipi bir kilottan başka bişi yoktu sütyen bile takmamıştı heralde o hayvan heriflerin yaptıkları yüzünden göğüsleri de ağrıyor olmalıydı.Uyurken bir melek gibi gözüküyordu ona kıyamıyordum saf aptal eşim benim diye geçirdim aklımdan bir taraftan kızıyordum ama yatağa dönüp onun güzel yüzüne bakınca değişiyordu bütün fikrim.Aslında kendimi de suçlu buluyordum belkide en çok kendime kızıyordum.Onu daha koruyabilirdim ve koruyacaktımda ama nasıl işte bu bütün gün aklıma kurcalayan şey oldu Akşam eve döndüğümde bu sorular kafamı kurcalarken içimde kötü bir his vardı.Kapıyı açarken içerden bir inleme sesi geldi.çabucak kapıyı acıp içeriye girdiğimde Gül içerde oturmuş yorgun gözlerle televizyon izliyordu birden bunun benim aklımın bir oyunu olduğunu anladım.Gül beni görünce tebessüm edip hoş geldin kocacım dedi hoşbulduk deyip ona sarıldım bugün spora gitmedin mi diye sordum aşkım evden cıkıcak halin yoktu kanepeye oturup kaldım adem beyle aptullah beye ayıp olmamıştır umarım dedim bir an onları unuttuğunu belli ederek aaa evet aşkım ben onları tamamen unutmuşum dedim içimde zavallı karım benim nasıl unutabilirsinki onları diye geçirdim sonrada bunu düşüncem beni rahatsız etti.Ben yarın onlara yaptığım yemekten götürürüm böylece de gönüllerini alırım onları dedi olmaz mı diye gülerek baktım bana bir tanem olmaz diye cıktı birden ağzımdan hiç düşünmeden gül birden şaşırdı niye mert diye sordu bende birden izin aldığımı bir hafta onunla birlikte geçirmek istediğimi söyledim bu habere çok sevsin ve kollarıma atıldı hemen bende bulduğum ilk fırsatta bankayı arayıp iznimi aldım gizlice karımı onlardan uzak tutmak için ani gelişen doğaçlama gelişen bu plan tutmuştu fakat bir sorun vardıki bu cok kısa süreli olucaktı iznim süresince evde kitap okuyor güzel karımla ara sıra pilates yapıyorduk akşamlarıda yürüyüş yapıuorduk.Bir akşam otururken kapı çalındı bende gidip kapıyı açtım birde ne görim Adem karşımda mahcup mahcup duruyor iyi akşamlar beyim dedi ben daha şoku atlatıp iyi akşamlar demeye varmadan benim saf karım gül aa adem hoş geldin deyip ademi içeri buyur etti ve o hayvan gibi herife sanki 40 yıllık dostuymuş gibi sarıldı.GÜlün üstünde gri bir tayt üstünde göğüslerini kapatan ama göbeği açıl bırakan sportif askılı bir kıyafet vardı .Adem o kıllı kollarıyla eşime sarılırken resmen sömürücek gibi karımın kokusunu içine çekiyordu en nihayetinde bıraktı onu bende hiçbir şey belli etmemeliydim hayrola adem hangi rüzgar attı buraya seni dedim sahte bir gülümsemeyle beyim sizi merak ettim kaç gündür göremiyorum gül hanımda derslerine gelmedi bir sorun mu var diye merak ettim yok dedim ne sorun olucak izin aldım ve birlikte vakit geçiriz diye söyledim mal mal suratıma bakıyordu allahın kırosu eşimde misafir gelmesinden çok hoşnut aptal aptal gülümsüyordu.Oturduk bu allahın hanzosuyla sohbet etmeye başladık tam karşımda oturuyordu ve eşim içerden kahve getirip bana uzattığında tamamen eğilmiş şekilde onun gözü önünde duruyordu içimden bir ses pis pis sırıttığını söylüyordu nitekim eşim yanıma oturunca Adem sertleşmiş iri penisi önünde apaçık belli oluyordu bir ara beş dakikalığına mutfağa gittiğimde bu kıronun eşime gül spora gelmediğiniz ilk gün biz bütün hazırlıklarımızı yapıp sizi bekledik hemde cok ama gelmediniz en son apo daha fazla bekleyemedi ve gitti ama ben diğer günlerde sizi bekledim sizin spor yapmak çok zevkliydi gerçekten çok özledim sizin spor yapmayı dedi eşimde kikirdeyerek cilveli cilveli o zevk bana aittir adem beyciğim bende cok özledim spor yapmayı ama kaç gündür evde tıkılı kaldım gerçi eşimle olunca başka bişi düşünemiyorum ama spor yapmamanın vicdani rahatsızlığını hissediyorum dedi o zaman burda şimdi yapsak nasıl olur dedi adem açılmış büyük gözleriyle bilmemki eşim ne der dedi gül o anda bende daha fazla dayanamayarak içeri girdim noldu gül neye ne derim diye sordum duymamış gibi Adem bey burda spor yapabilir miyiz acıba diye sorduda aşkım dedi bende eşimin spor yapmayı ne kadar cok sevdiğini bildiğimden kıyamadım ve tabi aşkım yapabilirsiniz dedim ne de olsa adem benim yanımda bişi yapamaz diye düşünüyordum bi yandanda Adem bey biz o zaman şurdaki boş odaya geçelim küçüktür ama idare ederiz dedi benim bitanem Ademde hayhay gül hanım idare ederiz tabi dedi pis pis sırıtarak müsadenle ben geçeyim mert beyim diye bana baktı bende tabi buyrun tabi eviniz gibi rahat edin dedim artık vakit akşamdı ve 10 dakikadır onları yalnız bırakmıştım acıba napıyorlar diye meraktan cıldırıyodum ve kıskançlıktan kuduruyodum sonra odaya yaklaşınca kapının biraz aralık olduğunu fark ettim sessizce yaklaşıp kapıdan baktığımda eşimin kalçalarını kasıklarına dayayıp eliyle onun beline baskı yapan bir ayı gördüm o an kafamda şimşekler çaktı benim evimde nasıl böyle bir şey yapabilirdi diye düşünürken gül ün sesiyle irkildim ve kendime geldim biraz daha eğilin gül hanım ve kalçaları daha cok dışarı cıkarın ayaklarını ayrılmasın belinizi olabildiğince kırın bu pozisyonda alnınızı yere değdirin ve sonra yukarı kaldırın derin derin nefes almayı unutmayın gül hanımcım dedi adem bu işten büyük bir zevk aldığı belliydi eşofmanından koca aleti net bir şekilde belli oluyordu bu işe hemen bir son vermeliydim ama daha yeni spor yapmaya başlamışlardı nasıl kesebilirdimki en iyisi bir yarım saat daha beklemek ama gözetlemeyide bırakmamak dedim kendi kendime ara sıra gidip geliyor onlara bakıyordum ben bir yandan tırnaklarımı yerken adem kırosu işe gülümü benim biricik saf eşimi pozisyondan pozisyona sokuyor ve ona sürtünüyordu vakti doldurup güle bağırdım aşkım cok yormadın mı kendini ikiside terli terli odadan cıkıp kanepeye attılar kendilerini zavallı gül gerçekten spor yaptığını sanıyordu ama bu terlemeler sadece adem hanzosunun onu sıkıştırmasından kaynaklanıyordu her neyse uzun süre ademle muhabbet ettik ne kadar istemesemde eşimin önem verdiği birisiyle onla samimi olduğumu göstermek için muhabbet ediyordum ve zaman su gibi akıp gitmişti bu arada gül bize ikramlarda bulunuyor o eğilip kalkarken ikimizde gözümüzü ondan alamıyorduk bir ara ben lavaboya gittiğimde tam dönerken ademin güle gül hanım eczaneci beyin bana verdiği bir haptan getirdim size unutmuşum söylemeyi aslında tam spor sonrası verecektim ama unutmuşum dediğini duydum karım gülde aaa diye kıkırdadı bune bu gül hanım spor sonrası vücudun toparlanması için yanılmıyorsam ağrılarınızdan bahsetmiştiniz işte bununla o ağrılar geçicek ve ertesi gün yine aynı enerjiyle spor yapabileceksiniz dedi aa öylemi diyip çok iyi diyip hemen ağzına attı benim aptal karım ben ilk başta salak gibi hiç şüphelenmesemde bir saat sonra o hapın ne olduğunu anlayacaktım bu sırada saat ilerlemişti Adem beyim artık geç oldu ben kalkayım diye ayaklandı bende bir an önce defolup gitmesini istiyordum ama nezaketen ya geç oldu adem bey kalın isterseniz dedim bunu bekliyormuş gibi öyle mi dersin beyim dedi faltaşı gibi açılan gözleriyle dilimi eşek arısı soksaydıda söylemeseydim keşke diye söylendim içimden ama adem öyle söyleyince saf aptal aşkım her zamanki güleryüzüyle tabi tabi adem bey zaten saat geç oldu nasıl gidiceksiniz demez mi ademde tam kem küm edicekken tak diye lanet kasabanın elektriği gitmesin heh dedim içinden tam oldu şimdi gül içeri gidip bir mum yaktı geldi birazda karanlıkta oturup sohbet etmeye başladık gülün terlemeye başladığı gördüm gerçekten sırılsıklam olmaya başlamaıştı mum ışığının ona vurmasıylada çok seksi gözüküyordu güzel karım aşkım terledin neden gidip üstünü değiştirmiyorsun dedim tamam aşkım diyp beş dk içinde geri geldi altında rahat ama kısa bir beyaz bir etek üstündede göbeğini açık bırakan göğüs dekolteli bir tşört vardı fakat fark ettimki hayla terlemeye devem ediyordu eli bir türlü durmuyor istemsizce bacaklarına kasıklarına gidiyordu ademse uzun süredir karıma değil bana bakıyor sürekli benimle sohbet etmeye çalışıyprdu bunu gerçekten anlaşılmaz bulmuştum adem birden abartılı ve sahte gelen bir esnemeyle beyim ben sizi daha fazla tutmıyım gül hanım bana bi yatak sersin orda kıvrılıyım size zahmet olmazsa dedi gülde tabi tabi sereyim adem bey bu saatten sonra elektirikler gelmez heralde yatalım artık di mi aşkım dedi bende madem misafirimiz öyle istyor saatte geç oldu zaten yatalım dedim yatak odasına gittim bir mumla ve diğerinide eşime bırakıp bir an önce pijamalarımı giyip uyumak istiyordum gül gelip odadan yorgan aldı ve ademe götürdü dur bakıyım napıyor bunlar diye sessizce yaklaştım odanın kapısı tamamen açıktı gül yer yatağına yorganı sererken arkadan birden adem cıktı ve inanamadım adem tamamen çıplaktı ve aleti bütün sertliğiyle dikilmiş duruyordu gül hanım diyince gül birden dönmesi ve ay diye sıçraması bir oldu gülün, kıkırdayarak ve gözlerini adem beyin aletinden alamayarak efendim adem bey dedi adem pis pis sırıtarak gül hanım biliyorsun biz senle samimi arkadaşız sana bir şey söylemek istiyorum dedi buyrun adem bey tabiki biz samimi arkadaşız bana her şeyi söyleyebilirsiniz dedi güm büyük ihtimalle bütün bunları ademin penisine bakarak söyledi karım büyülenmiş gibiydi bu nasıl olabilirdi sonra birden aklıma ademin verdiği hap geldi ve bu kadar cok terlemesinide o zaman anlamdırdım ben bunları düşünürken adem hanzosu pis pis sırıtarak yalnız yatmaktan korktuğunu anlatıuordu benim saf karıma ve ekledi acıba samimi arkadaşınız olarak rica etsem en azından aynı odada uyusak olmaz mı dedi yuh dedim içimden kocaman adamsın neyden korkuyosun gerçi ben senin niyetni biliyorum olum diye geçirirken içimden gül yine aptal aptal gülerken ve kıkırdarken buna inanmış şekilde bilmemki adem bey nasıl olur dedi bütün kan beynime sıçramıştı ayıoğlu ayı benim evimde karımı götürücekti buna hemen son vermeliydim yavaşça yatağa geçip gül diye bağırdım gülde hızla yanıma geldi hayla çok terlemekteydi hadi aşkım seni bekliyorum dedim oda hemen geceliğini giyip yanıma uzandı bacaklarını okşadığımda ateş gibi yanıyordu amıda öyle aşkım ben seni iyi edicem diyip üstüne cıktım gözlerini devirip duruyordu 10 dk içinde iki kez boşaldım ama onda tık yoktu hafif inlemeleri dışında sesde cıkarmamıştı ama ben tamamen bitmiştim hayla yanıyordu ama elimi kaldırıcak halim kalmamıştı gözlerim yavaş yavaş kapanırken o terler içinde uyumaya çalışıuordu bir yarım saat ya geçti geçmedi bir tıkırtı duydum oday büyük bir gölge girdi gözlerimi kısarak baktım ve altında sadece donu olan bizim hanzoyu gördüm kısık sesle gül hanım dedi uyudunuz mu gül yavaşça doğrularak hayır adem beycim uyumadım hayrola gül hanım ben uyuyamıyorum size bahsettiğim gibi acıba benimle uyurmusunuz dedi kıro sevgili eşimse adem bey bu isteğinizi yapamam eşim sabah kalkınca bu durumu yanlış anlayabilir ademse büyüyen gözleriyle gül hanım sizden dostluğumuza güvenerek ricada bulunmak istemiştim kesinlikle sizi zor durumda bırakmam ben erken saatte kalkarım hep eşinizden önce kalkar evimin yolunu tutarım sizide uyandırır eşinizin yanına yollarım olmaz mı lütfen hadi kırmayın beni dedi benim salak karımsa hapların vermiş olduğu kafa karışıklığıyla ve samimi dostunu kırmamak için peki öyle diyorsanız size güveniyorum umarım eşim bizi görüp yanlış anlamaz tabi tabi gül siz merak etmeyin gerekirse ben her şeyi açıklarım durun kalkmanız için yardım ediyim önümde bu olanlar içimi ateş gibi kavuruyordu ama napıcağımı bilemiyordum adem bir elinde mum bir elindeyse eşimin nazik eliyle onu odasına götürdü sessizce son gücümle resmen yerde sürünerek arkalarında gittim bir beş dk sonra kapı yarı aralıktı mumu söndürmemişlerdi yorgan sadece ademin üzerinde vardı gül hanım siz niye yorganı üstünüze almıyorsunuz üşümüyormusunuz dedi canım karımsa safça bilmiyorum adem beycim cok sıcaklıuor ben hasta filan mı olucam diyerek dudaklarını ısıyordu hakkınız var gül hanım bende sıcakladım şu yorganı şuraya atalım diyip yorganı kaldırdığı gibi attığı bir oldu sonra ellerini eşimin yüzüne götürdü gerçekten cok yanıyorsunuz gül hanım peki neden tamamen soyunmuyorsunuz belki üstünüzdekilerde sizi terletiyordur dedi adem öküzü bilmemki dedi gül her gün giydiğimi şeyler bir yandan terlemeye devam ediyor dudaklarını kemiriyor sanki örtmesi gerek bir şeyler varmış gibi dizlerini kasıklarına çekiyordu iyice kaybetmişti kendini gül hanım siz beni dinleyin çıkarın üstünüzü tamamen daha iyi olucak yoksa bana güvenmiyor musunuz onca şeyden sonra yok yok dedi gül belki kocam yan odada olduğu için çekiniyorumdur biraz diyp doğruldu durun ben size yardımcı olıyım dedim adem önce geceliğini çıkardılar benim bitanecik eşimin sonra adem sütyenin kopçasını çekti gülün eşsiz dirilikti ve büyüklükteki göğüsleri o kadar güzeldiki tamda mum ışığında o kadar mükemmel gözüküyorduki adem hıyarıda bende sanki bir resme bakıuorduk gül bu arada ayağa kalkıp kalçaları adem dönük şekilde kilodunuda çıkarsı muhteşem bir görüntüydü ademe tamamen güveniyoe ve onun yanında rahat hareket ediyordu ama hala terliyordu bu arada ademde donunu cıkarmıştı eşim sırtüstü yatıyor ademde yan dönmüş onu bakıyor o büyük aletinin yarısı ise eşimin tam göbeğinin üzerinde duruyordu hiç çekincesi yoktu adamın katil olucaktım nerdeyse bütün kan beynime sıçrıyor ama hem yorgunluktan hemde eşimin üzülmesini istemediğinden bir türlü ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum adem birden kolunu kaldırdı ve pazusunu sıktı gül hanım sizce kollarım büyükmü diye sordugül gülerek ve dudaklarını ısırarak evet cok büyük adem beycim dedi baksanıza sıkılığına dedi gül elini adem pazusuna götürerek ah evet cok büyük ve sert dedi kendini kaybetmiş gibi büyk bi arzuyla bakıyordu hanzonun kollarına gül hanım siz hala terliyosunuz dedi ıslak saçlarında ellerini gezdirerek gülün evet adem beycim bana noluuor bilmiyorum peki halsiz mi hissediyorsunuz nasıl hissediyorsunuz kendinizi hayır dedi gülerek gül aksine hiç uykum yok kıvranıp duruyorum benimde hiç uykum yok gül hanım dedi yarağım yine kalktı ve inmek bilmiyor bu sizi görünce hep böyle yapıyor yaramaz dedi gül kikirdeyerek ademin yarağına baktı ve sorun değil adem beycim nasıl bir yaramaz oldığunu biliyorum ben onu dedi adem iyice gevşemiş bir şekilde vücudunu esneterek gül hanım şu kuluçlarımı filan üzerme cıkarak ovar mısınız dedi gül büyülenmiş gibi tabi adem beycim sorun değil dedi ve sırtını dönmüş şekilde pozisyonunu değiştirdi gül üzerine cıkıp bir süre sırtını ovaladı sonra adem yüzünü döndü ve ikiside birbirine bakıyordu artık ademin bütün dişlerini görebiliyordum gülde ellerini adem kıllı göğsünde gezdiriyor kollarını sıkıyor omuzlarını ovuyordu gül hanım cok terliyosunuz diyerek saçlarını düzeltti kürek gibi elleriyle zavallı karım hipnotize olmuş gibi evet adem bey cok yanıyorum neden anlamadım dedi adem bir eli gülün saçlarında bir eliyse doktor kontrolü yapar gibi gülün göğsündeydi zavallı karımın göğsü o kürek gibi elden taşıyordu gülse robot gibi hala ademi yoğurmakla meşguldü gül hanım dedi bir dakika anladım galiba diyerek bir elini gülün ıslanmış vajinaya götürmesiyle beraber gül sanki rüyadan uyanmış gibi ah diye inledi adem gayet ciddi bir şekilde gül hanım tam tahmin ettiğim gibi sizin sorununuz boşalma nasıl yani adem bey anlamadım dedi gül safça gülerek gül hanım hatırlarsanız spor salonunda yarraklarımız çok şişmişti sizinde amınız sulanmıştı ve birbirimizi dostça boşaltmıştık ama bilmemki adem bey dedi gül o zaman hemen eşimin yanına gitmeliyim nede olsa bir oda yanda dedi ademse bıyıklarının altından gülerek gülün belinden tuttu ve aşk olsun gül hanım eşinizi bu saatte uyandırmanın anlamı ne ben burda dururken bir yandanda koca aletini eşimin arkasından sürtüyrdu bunları söylerken gül bilmemki adem bey size zahmet vermek istemem sonuçta misafirimizsiniz hem eşim uyanırsa bi yanlış anlaşılma olabilir aramızda estafurullah gül hanım ne zahmeti ben sizin gibi bir kadın daha önce görmedim sizinle olmak cok zevkli hem eşinizde bu saatte uyanmaz artık elleriyle gülü daha sıkı kavrayıp kasıklarından aldığı gücü hoplattı yerinde gülü dıgıdık dıgıdık yapalım hadi gül hanım dedi şeytanca gülümseyerek ay bilmemki dedi gül cilveli bir şekilde gülerek adem bir eliyle gülü hala belinden kavrarken bir elinide kendi aletine götürerek tam gülün ıslak amına doğru götürdü ve hadi gül hanım hem size borcumu ödemek istiyorum hemde dostluğumu göstermek istiyorum gül tamamen kontrolü kaybetmiş vaziyette peki ama lütfen bu sefer acıtmayın adem beycim demesiyle adem gülü kaldırıp yavaşça yarağının başını çaresiz saf gülümün vajinasına doğru soktu sonrada hiçbir şey yapmayıp ellerini başının arkasında birleşti ve keyifle bütün kontrol sizde gül hanım dedi gül gözlerini kapatmış tavana bakıyor bir elinin yardımıylada ademin koca sikini içine alıyordu tamamen üstüne oturduğunda dudadığını sıkıca ısırdı ve ah diye inledi mum ışığında o kadar mükemmel gözüküyorlardıki adem bile gözüme yakışıklı gözükmüştü şimdi karım ademin üstünde yavaş yavaş hareket ediyor ve inliyordu adem bey bu yanlış mı adem bey cok büyük adem bey cok sıcak merak etmeyin gül hanım geçicek devam edin evet ah ah adem bey cok büyük bu cok büyük gül daha fazla dayanamadı ve ademin üstüne yığıldı zavallı karım nefes nefese kalmış şekilde başını göğsüne yaslamıştı adem yine pis pis sırıtarak bir eliyle gülü kavradı ve alttan alttan yavaşça köklemeye başladı zaman zaman hızlanıyor gülün yalvarmalarıyla bazen insafa gelip yavaşlıyordu
Adem kendinide gülüde doğrulttu gülüm kaldırıp kaldırıp oturttu koca sikine ve birden ikiside boşalmaya başladılar ikiside yanyana devrildiler nasıldı gül hanım nasıl siktim sizi rahatladınız mı gül o kadar derinden derinden nefes alıyorduki ancak heceleyerek konuşabiliyordu adem bey adem bey cok iyiydiniz cok rahatladım teşekkür ederim ne demek gül hanım bugün ben size yarın siz bana arkadaşlar bugünler için var ademin eli dursa ağzı durmuyordu her fırsattan istifa ediyor ya güzel karımı mıncıklıyor ya da öpüyordu gene kara bir gölge gibi üstüne çökmüştü gülün üzerine gül derin derin nefes alırken o bir göğsü ısırıuor sonra diğer göğsünü ısırıyor elini vücudunda gezdirmedik yer bırakmıuordu gül hanım sizin hala ateşiniz var sabaha kadar devam edebilirm ben nedersiniz evet adem bey hala yanıyorum beni biraz serinlettiniz ama yetmedi galiba sizede zahmet olmayacaksa devam edebiliriz ne zahmeti canım gül hanım ama önce siz bana bir zahmet su getirin olmaz mı tabi dedi gül güçlükle ayağa kalkarak onun ayağa kalkmasıyla bende karanlıkta kendimi bir köşeye attım o odaya tekrar girdiğinde bende eski yerimi aldım adem gülün elinde suyu alıp bir dikişte içti oturur vaziyette gülde ayaktaydı bardağı bir köşeye birden elinden tutup kucağına oturttu gülü, gül cilveli bir şekilde ay dedi bütün dişlerini görebiliyordum zavallı karım benim nasılda ne yaptığını bilmiyor ademde yine karıma gömülmüş yalanmadık öpülmedik yer bırakmıuordu sonra yastıkları üstüste koydu gülün o muhteşem sıkılıktaki ve büyüklükteki poposunu en zirveye gelicek şekilde yerleştirdi yastıkların üzerine mum ışığında o kadar güzel bir manzaraydı bu kadar saattir hareket etmeyen pipimde bile bir hareketlenme olmuştu adem bir yan şapurşupur gülün amını yalıyor hemde parmaklıyordu gülün nasıl zevkten deliye döndüğünü görebiliyordum adem bey adem bey diye inliyordu adem yalamayı bırakıp gülün üstüne cıktı terli saçlarından seç bir şekilde tuttu gül acıyla bir ah çekti sonra bütün yüzüne o cilveli aldığı zevk her halinden belli olan gülüş yayıldı seni sikmemi istyor musun dedi adem gülün omuzlarına öpücükler kondururken evet adem bey istyorum ne istiyorsunuz gül hanım anlamadım beni sikmenizi istiyorum adem bey lütfen sizi tokmaklamamı mı istyorsunuz gül hanım diyerek sertçe kendine çekti saçlarını yine gül acıyla ve zevkle gülerek evet adem bey tokmaklayın beni seni düzmemi mi istyorsun gül hanım evet adem bey beni düzün tek bir şartla yaparım gül hanım söyleyin söyleyin yeter adem bey bana erkeğim diye hitap ediceksiniz ben sizi tokmaklarken tamam tamam adem bey yani erkeğim başımdan kaynar sular boşalmıştı saf aptal karımda kontrol diye bir şey kalmamış elin adamına artık erkeğim demeyi kabul ediyordu gözlerimin yaşardığını hissettim dolu dolu oldular nerdeyse ağlıycaktım derken adem hayvanı tak diye gülün içine girdi bitanecik eşim derin bir ah çekti adem bir eliyle eşimin saçlarını bırakmıuor yükselttiği poposunaysa hızlı bir şekilde pompalıuordu hayvan herif bir taraftan gülün sırtını omuzlarını hatta boynunu dişliyor küçük morluklar bırakıuordu adem bey lütfen iz bırakmayın lütfen kocam yanlış anlayabilir kendime hakin olamıyorum gül hanım çok güzelsiniz esmer teniniz beni deli ediyor hadi şartı yerine getirin yoksa daha sert sikerm demesiyle dahada hızlanması bir oğlu allahın kırosunun ah ah adem bey yani yani erkeğim lütfen lütfen daha yavaş ol tamam işte böyle şimdi ne istediğinide sayıkla erkeğim yavaş daha yavaş tokmakla beni seni tokmaklamamı seviyor musun gül hanım he seviyormusun evet evet cok seviyorum aklımı ucuruyosun tokmakla beni sürekli tokmakla ah çok güzel ah erkeğim çok güçlüsün erkeğim düz beni oh gül hanım kocaman memelerin var oh erkeğim adem ayısı karımı hiç tanımadığım birine dönüştürmüşken benim ağzım beş karış açılmış onları izliyordum adem karımı ısırıp duruyor ata binmiş bir kovboy gibi gülün kalçalarının üzerinde gidip geliyor gülse 32 dişinide görebileceğim kadar zevkten kendini kaybetmiş erkeğim erkeğim diye inliyordu adem bir eliyle gülün memelerin sıkıyor bir eliyle saçlarını sertçe çekiyor derinden derinden nefes alıyordu bir hamleyle yastıkları cekip aldıktan sonra ikiside üst üste yığıldı adem bey lütfen lütfen daha yavaş olun dedi gül gülerek adem tam o anda gülün yan dönmüş başında onun dudaklarıyla kendi dudaklarını birleştiri az önceki sertlikten eser kalmamış şimdi çok daha yumuşak bir şekilde gel gitlerde bulunuyor bazen gülün dudaklarına yapışıyor bazense rastgele öpücükler konduruyordu adem yavaş yavaş gülün kalçalarının üstünde gidip gelirken gülde sanki daha fazla alması mümkünmüş gibi kalçalarını yukarıya doğru kaydırıyor o cilveli gülümsemesini yüzünden eksik etmiyordu adem bey adem bey diye zayıf zayıf inliyordu ARTIK gücüm kalmamıştı kendi zorla topladım ve yatağıma geçtim yapabileceğim bir şey yoktu çaresizdim yarı uyur vaziyette evde yankılanan sesleri dinliyordum adem ayısının homurtuları zavallı karımın inlemeleri ve kıkırdamaları arasında sabaha kadar uyumaya çalıştım biraz daldıktan sonra kalktım tekrar dönüp odaya baktığımda sanki dün gece olan her şey kabusmuş gibi derli topluydu oda zavallı karım gül bir köşeye yatmış uyuyordu
205 notes
·
View notes
Text
kasabalı erkekler 3 (yarımdır düzenlenecek)
2.part
adem ve apo ailesiyle pamuk toplamaya gitmişti malum geceden sonra gülse adem'in bıraktığı hapları spor sonrası almaya devam ediyor evin içinde dört dönüyor resmen duvarları tırmalıyordu ben ne kadar yetmeye çalışsam da başaramıyordum bu krolar benim hayatımı mahvetmişti zaten zayıftım iyice zayıflamıştı. işe tekrar başlamıştım bu arada.çalıştığım Bankaya bi sekreter lazımdı ve bu bende muhteşem bir fikir doğurmuştu hemen müdüre gidip karımı önerdim bu işi yapabileceğini söyledim o da sağolsun bana güvenerek tabi hemen gelsin başladı dedi havalara uçmuştum artık karım hep gözümün önünde olucak adem ve apo ayıları geldiğinde de avuçlarını yalayacaklardı.Akşam eve dönünce gülü yine terlemiş buldum çok seksi gözüküyordu ona hemen haberi verdim ve dudaklarına yapıştım bütün gün evde olmaktan sıkılmış olduğu için oda çok sevindi buna hemen oracıkta koltuğun üzerinde birlikte olduk fakat ben erken boşaldım ve bir daha da sertleşemedim ama gül hiç şikayetçi değildi çok mutluydu işle oyalanacağı için hatta ilaçların verdiği azgınlık etkisi azalmış yarın ne giymeliyim telaşına düşmüştü.En sonunda diz üstü dar kısa siyah bir etek....
sabah gülüde koluma takarak işe gitmeye yola koyulduk derken evimizin yakınına epey kalabalık bir grup taşındığını gördük konuşmalarından suriyeli oldukları anlaşılıyordu hepsi vahşi adamlardı ama içlerinden epey dikkat çekiyordu çok uzun boylu kaslı ve diğerlerini yöneten bir adamdı diğerleri durmadan eşya taşırken o beni ve gülü gürünce sanki ben yokmuşçasına güle kitlenmiş yiycek gibi bakıyor bi taraftanda diğerlerine ne yapmaları gerektiğini söylüyordu yeni öğrendiği türkçesiyle karışık arapçayla.Ben bu bakışlardan epey korkup güle dönünce gülün gülerek adama başıyla selam verdiğini gördüm hoş geldiniz dercesine saf karım öyle yapınca bende korkarak adama döndüm ve başımla selamladım ama adam hareket etmiyor ateş gibi gözleriyle bir bana bir güle bakıyordu
bankada gözler gülün üzerindeydi müdürümüz mehmet bey onu sık sık odasına çağrıyor uzun zamanda bırakmıyordu.Fakat gülle samimiyeti en çok ilerleten piç rızaydı.rıza 1.75 boyların üç numara saç traşıyla ağzı çok iyi laf yapan farklı bir havaya sahip birisiydi karşılıklı çalışırdık ve kendisini de severdim açıkcası.Rıza fırsat buldukça gülün masasına gidiyor saf karımın rahatlığından ve güler yüzlü olmasın cesaret alarak içine düşücek gibi oluyordu. Günler geçtikçe Sanki bilgisayarda birşey gösterirmişçesine ona doğru eğiliyor elini gülün omzuna atıyor bazen hafif hafif saçlarına dokunuyor, bazen elini beline attığı bile oluyordu.Birgün müdürün odasından cıktığımda benim güzel karımın omuzlarına ovarken gördüm gülde bu arasa bütün güler yüzüyle bilgisayarda bir şeyler yazıyordu.Rıza gülün kulağına eğildi ve bir şeyler söyledi gülde kikirdeyerek karşılık verdi.Sinirlendiğim için lavabayo gittim birazdan bir topuklu sesi duydum bu gülden başkası olamazdı ben kapıyı aralayıp bakana kadar gülde kadınlar tuvaletine girmişti sonra rızayı gördüm parlayan gözüyle çevreyi kontrol ede ede geliyordu ve birden o da kadınlar tuvaletine girdi kalbime inicekti noluyordu ama sankin kalmalıydım yoksa büyük bir rezillik kopucaktı hemen kadınlar tuvaletinin kapısı aralayıp baktım ne olduğunu görmek için ve birden şok oldum rıza pezevengi benim güzel karıma yapışmış boyu tam gülün göğüslerinin biraz üzerinde olduğu için göğüslerine yumuluyor boynunu ısırıyor bu arada elleriyle de kalçalarını sıkıyordu gül de aynen benim şok olmuş dona kalmıştı rıza gülün gömleğinin bir iki düğmesini daha açtı ve yalamaya başladı gül sana hasta oluyorum senin gibisi görmedim bir taraftan kendi kemerini açmaya çalışıyor bir taraftan gülün omuzlarına boynuna öpücükler konduruyordu gül seni ilk gördüğümden beri hayal ediyorum artık tutamadım kendimi diyip gülü lavaboya doğru çevirip hafiften domalttı bir eliyle gülün mavi sütyenin üzerinde göğsünü sıkarken bir eliylede eteğini kaldırmaya çalışıyorduki benim gibi uzun süredir donmuş kalmış vaziyette olan gül kendini geri attı ve okkalı bir tokat attı ben gülü hiç bu kadar ciddi görmemiştim naptığınızı sanıyorsunuz rıza bey siz diye bağırdı rıza piçine. donma sırası artık rızadaydı gül üstünü başını toplayıp kapıya yöneldi yakalanmamak için hemen geriye attım kendimi benim bir tanecik namuslu temiz karım masasına dönerken ben ona arkasından gururla bakıyordum
aşkım ne kadar yolumuz kaldı dedi gül kasabanın biraz uzağında pek bilinmeyen bir şelale vardı oraya gidip çadır kurmayı düşünüyorduk bilmiyorumki birtanem yolu kaybettik galiba. aa aşkım bak bir çoban var şu ilerde ona sorabiliriz dedi ve kutudan çıkardığı hapı yuttu aşkım o hapı bugün 2.kez almıyor musun. Gül gülerek napim aşkım iyi hissettiriyor bana.Peki dedim bende gülerek ve gülün işaret ettiği çobanın yanında durdurdum arabayı.Çoban gençten bir çocuktu ve cam açılıp gülü görünce gözlerinin büyüdüğünü görebildim çok saf beyfendi bir tipi vardı içim ısındı cocuğa sorduğum soruyu duymadı ve bir kez daha sordum burda bir şelale varmış nerden gideriz acıba çoban hipnotize olmuş gibi güle bakıyordu ve birden silkinip kendine geldi abi valla burdan sağa giriceksin toprak yola orman içine giriceksin sonra sola dönüceksin görürsün orda dedi sanki az önceki bakışlarından suçluluk duyuyormuş gibi telaşlı bir hali vardı gülünde benimde içimiz daha cok ısınmıştı cocuğa bizimle beraber gelmesini teklif ettik hatta baya ısrar ettik ve kabul etti yol boyunca onunla konuştuk bu arada gül ara sıra dalıyor eli kasıkları arasına gidiyordu terlediğini görebiliyordum bana arasıra cilveli cilveli bakıyor bacağıma koluma temas ediyordu.Bende gülü cok istiyordum
şelalenin yanına geldik ve çadırımızı kurup şelalenin oluşturduğu göle girdik çoban bizi gariban gariban uzaktan izliyordu bizde gülle öpüşüyor suyun içinde oyunlar oynuyorduk gülün ateşine bu soğuk su iyi geliyor olmalıydı ben cocuğun bu kadar gariban durmasına içerledim ve ısrar etmeye başladım bizimle göle girmesi için bu arada çocuğa hiç adını sormadığımı hatırladım ya senin adın neydi kardeşim dedim ali dedi ali dedim hadi artık daha fazla durma gel hadi dedim peki ağabey dedi ve sırtından çoban kıyafeti attı o kıyafetini atar atmaz aslında baya boylu kalıplı bir cocuk olduğunu anladım birden pantolunu indirirken cocuk altındaki donuyla birden indirdi ve kısa bi an üçümüzde şok olduk ama bu sefer gözleri büyüyen ben ve güldük.hemen donunu yukarı çekti ve utana sıkıla göle girdi çocuk
benim masum karımın cocuğun aletini gördükten sonra ateşi daha cok yükselmişti elinde olmadan napıcaktım bilmiyordum
gül aşkım cocuğun başka giyicek bir şeyi yok ona senin şortlarından birini vericem dedi tabi dedim bir tanem ver ver ikisi çadıra gitti seslerini duyabiliyor dum abla ben utanıyorum yapamam olmaz ali utanıcağın şey yok hadi giy şunu kafamı eğip çadırdan baktım öyle deme abla çok utandım her şeyim gözüktü ali yapma lütfen dedi gül gülerek senin utanıcağın bir şey yok hatta gurur duymalısın kendinle cok büyük bir penisin var bu sözün ben saf karımın ağzından cıktığına inanamıştım büyük bir öfkeyle doldum af buyur abla penis ne demek gül kikirdeyerek yani yarağın var demek istedim büyük bir yarağın var resmen kafamda şimşekler çakıyordu alide çok utanmıştı fakat utanıyor olması artık onu sevmiyor oluşumu değiştirmiyordu
ali utana sıkıla donunu değiştirirken gülün göz hapsindeydi benim aptal karım ilaçların verdiği kontrolsüzlükle cocuğun karşısında onun aletine bakıyordu
bankada olanlardan sonra ayaklarım yerden kesilmişti fakat her şey daha bitmemişti bu adem ve apo ayıları elbet geri dönücek ve yine bir ali cengiz oyunu yapabilirlerdi.Artık daha ciddi şeyler düşünmenin sırası gelmişti hem bu ayılardan kurtulmak hem bitanecik karımı mutlu etmek hem belki daha da ilerde bu kasabadan kurtulmak için
günlerce düşündüm ve artık kararımı verdim benim için çok zor bir karardı ilk günden beri aklımdaydı fakat artık yapacak bir şey kalmamıştı bu işi ancak kan temizleyebilirdi fakat bu işi ben yapamazdım başkasına yaptırmalıydım ama nasıl ve ne karşılığında bir katile ödüycek param yoktu nasıl yaptırıcaktım yine günlerce düşündüm
Ve şu katil tipli suriyeliyle konuşmaya karar verdim belki bir maaşımı yarısını verirsem kabul eder o paraylada suriyeye dönüp kral gibi yaşar diye safça bir düşünceye kapıldım
korka korka çekine çekine alnımdan terler dökerek karşısına çıkmaya cesaret ettim kolay değildi hem heriften çok korkuyordum hem de istediğim şey korkunç bir şeydi adamla ne konuştuğumuzu tam olarak anlatmıycam vicdanım buna elvermiyor ama karşılığında benden istediği şey benim canımdı yani güzeller güzeli karım
doğal olarak düşünmek için süre istedim uzun günler yine düşündüm fakat her şeye yeniden başlangıç yapmak için daha güzel bir hayat için bunu kabul etmek zorunda kaldım gidip adama kararımı ilettim ve detayları konuştuk kendime inanamıyordum resmen biricik karıma nasıl yaklaşması gerektiği hakkında bir domuza akıl veriyordum
gül bebeğim bak geçenlerde hep selamlaştığımız yeni komşularımızdan suriyeli adamı hatırlıyor musun onunla tanıştım adı hasanmış aa ne kadar güzel aşkım yemeğede davet etseydin keşke çok beyefendi bir insana benziyordu dedi gül bende içimden ya ne demezsin diye geçirdim bir an böyle saf saf yüzüme bakınca yaptığımdan pişman oldum geri dönmek istedim ama sonra güçlü durmam gerektiğini bunun geleceğimiz için zorunlu olduğunu kendi kendime telkin ettm aşkım sen güzelce giyin bir şeyler hazırla kesinlikle cok seviceğin ve samimi olucağın bir adam hasan hem türkçeyide çok iyi konuşuyor iyi anlaşırsınız çok sevindim aşkım ne zamandan beri canım sıkılıyordu zaten bu iyi gelicek bana gerçekten zavallı masum karım benim hiçbir şeyden haberi yoktu
akşam hasan geldi suriyeliler içinde en uzun ve iri yapılı oydu cok keskin ve korkutucu bir yüzü vardı elinde çiçekle gelmesini ben tavsiye ettim tabi önce anlamadı neden olduğunu ama buda normaldi böyle bir ayı için kapkara bi adamdı 2 tane de altın dişi vardı gülüme gelicek olursak oda bir kot ve göbeğini ve omuzlarını açık bırakan bir bluz giymişti harika görünüyordu o yuvarlak ve büyük poposu kot pantolonda muhteşem görünüyordu ışıkta göbeği ve omuzları parlıyor bluzunun altından iri göğüsleri belli oluyordu adama samimi davranıp yanaklarından öptü ruju gene fazla kaçırmış olacakki adamın yanaklarında izi kaldı hep beraber buna gülüştük hasan biraz tutuk kalmıştı böyle bir güzellik karşısında fakat benden yana rahat olduğu için güle istediği gibi bakıyor gül servis yaparken onu baştan aşağı inceliyor mutfağa doğru giderken onun ince belinin altında sallanan büyük poposuna kitleniyor bana bakarak gülüyordu bende bir yandan cekiniyor bir yandan korkuyor bir yndanda güzel geleceğimizi düşünmeye çalışıyordum 1 hafta böyle gel gitlerle devam etti artık zamanı gelmişti ve hasanda sabırsızlanıp durdu birgün akşam kebab alıp bize geldi gül yine bütün samimiyetini göstererek sıkıca sarıldı hasana hemen sofraya geçtik gül büyük ısırıklarla dürümünü yerken hasan gül hanım maşallah çok açıkmışsınız kebabı çok mu seviyorsunuz evet hasan beycim açıktım ve kebabada dayanamam açıkcası hahaha diye güldü hasan merak etmeyin gül hanım ben size daha cok kebab yediririm size daha büyük kebablarda getiririm gül hınzırca gülerek tabi tabi getirin hasan bey bende şişmanlıyım kocamda boşansın benden dedi gül hepimiz güldük buna
gül hafiften terlemeye başladığını gördüm geç bile kalmıştı bugün bir tane almasına rağmen ben hasan gelmeden gülün suyuna 2 tane daha hap karıştırmıştım hasana artık harekete geçmesi için işaret ederken kendime inanamıyordum ama bir taraftanda bütün bunlar bir an önce olup bitsin istiyordum
gül hanım siz bizim evin arkasındaki eşeği gördünüz mü aa ne eşeği dedi benim masum karım gözlerini büyüterek isterseniz size gösterebilirm ne zamandır söyliycem unutup duruyorum seviniceğinizden eminim aşkım gidip görelim mi diye hevesle ve sevinçle bana döndü o an çok utandım bunu yaptığım için bir an vazgeçmek istedim ama gözlerimi kaçırarak ben gördüm aşkım hatta sevdimde çok güzeldi kereta diyiverdim siz gidin sevin ben biraz televizyon izleyim diye masadan kalkıp koltuğa geçtim gidelim mi dedi hasan pis pis gülerek her şeyden habersiz benim güzel karım durun hasan bey ben bir odama gidiyim hemen çıkalım dedi ve koştura koştura yatak odasına gitti hasanla ben bir beş dakika kadar önümüze baktık birbirimize dönüp bakmadık sonra gül gelince ortam yeniden pozitifleşti kendimi zorlayarak tebessüm ediyordum bunun bu kadar zor ve acı olucağını düşünmemiştim gül bir yandan çocuk gibi sevinçli bir yandan da hızlı hızlı terliyoe altına işiycekmiş gibi kıvranıyordu birazdan gelirim aşkım ben dedi gül acele etme aşkım keyfini çıkar dedim ve çıkıp gittiler kalp krizi geçirecek gibiydim ama katil tipli adama güvenemezdim onunla benim minik kuşumu yalnız bırakamazdım hemen arkalarından sessizce çıktım gül önde hasan biraz gerisinde büyük ihtimalle gülün o yuvarlak ve büyük poposuna kitlenmiş bir biçimde gidiyorlardı sonunda evlerinin arkasındaki küçük ahıra gece lambasıyla girdiler etrafı kolaçan edip bende bir köşeye geçip olucakları izlemeye başladım gül eşeği mıncıklamaya başlarken tam arkasında duruyordu hasan gül 1.80 boyunda olmasına rağmen hasanın gölgesi onun üstündeydi gül eğilmiş bir vaziyetteyken gülün kotunun dahada belirginleştirdiği mükemmel kalçalarına bakıyordu hasan büyük bir iştahla gece lambasının verdiği loşlukla gülün esmer teni çok güzel görünüyordu gül eşeğin karnını severken eşeğin aleti sertleşiyordu saf saf sordu aa hasan bey burdan bir hortum büyüyor ne bu dedi o gül hanım eşeğin yarağıdır çiftleşme dönemi olduğu için kereta dokunmanız bile yeter hemen büyür yarağı gül utanmış hatta bu soruyu sorduğuna pişman olmuş küçük bir kız cocuğu gibi inceden sırıtıyordu nasıl bu kadar büyük bir penise sahip olabiliyor şaşırdım doğrusu daha önce hiç görmediniz mi gül hanım hem onun adı penis değil yarrak gül hanım söyleyin bakıyım biz buralara yeni geldik hasan bey şehirden pek görmedim bugüne kadar böyle bir penis yani yarrak
gül bunu söyler söylemez hasan bir hamlede pantolununu indirdi benimle beraber gülünde gözleri büyüdü ikimizde hem hasanın bunu yapmasına hemde yarağının büyüklüğü karşısında şaşkındık napıyorsunuz hasan bey dedi gül sırıtarak kendi yarağa bakmaktan alıkoyamadı 1-2 saniye ama sonra zorla çevirdi başını ne oldu gül hanım bir hata mı işledim yani benim karşımda böyle soyunmamalısınız dedi gül başını yana çevirmiş bir vaziyette teninin terden daha cok ıslandığını görebiliyordum şimdi beni çok kırdınız gül hanım ben sizinle arkadaş dost olduğumuza inanıyordum bu samimiyete güvenerek size örnek göstermek istedim beni çok kırdınız benim aptal ve masum karım haplarında etkisiyle dile kolay tam 3 tane hemen pişman oldu kekeleyerek özür dilemeye çalıştı hemen madem pişmansınız gül bende sizi affettim ama görüyorumki hala yarağıma bakmıyorsunuz yoksa çok mu çirkin bir yarağım var öyle diyince hasan gül hemen başını hasana doğru çevirdi ne yapacağını bilmez şekilde bir hasanın yüzüne bir penisine bakarak hayır güzel elbette cok güzel olur mu öyle şey hasan bey kendinizi kötü hissetmeyin lütfen demek yarağımı güzel buldunuz gül hanım diyerek şeytanca sırıttı hasan altın dişleri gözüküyordu tam olarak neyini güzel buldunuz peki samimiyseniz anlatırsınız gül yine telaşla kendini ispatlamak ister gibi şey yani bir kere çok büyük kapkara kalınlığıda iyi gülün bunları söylemesi ben kızdırdıkca kızdırıyordu samimiyetinize inanmamı istiyorsanız diyerek sözünü kesti hasan sizde benim gibi soyununda bana olan güveninizi göriyim gül yine telaşa kapıldı gözleriyle bir sağa bir sola bakıyordu benim aptal karım napıcağını bilemiyordu gördünüz mü tam düşündüğüm gibi dedi hasan durun durun hasan bey tamam yapıcam lütfen kırılmayın ben sizin dostunuzum diyerek fermuarını açtı sanki saklayabilecekmiş gibi arkasını döndü saf karım ve pantolunu çıkarırken öyle bir eğildiki altındada tam esmer teniyle uyumlu sarı dantelli bir kilot vardı muhteşem bir manzaraydı suçlu suçlu duruyor başını öne eğiyordu hasan bir saman balyasının üzerine oturdu burası cok sıcak oldu gül hanım oturmaz mısın dedi gül hasanın yanına kadar gitti ama hasanın balyayı ortalamasından ve iriliğinden dolayı bir sağa baktı bir sola gelin dedi hasan eliniz uzatıp ve dizine oturttu birden yine çok gerilmiştim gülde gergindi ne tepki göstericeğini şaşırmıştı tek yapabildiği aptalca bir utangaç aptalca bir sırıtış ahırın sıcaklığı dışarıya bile geliyordu gerçekten gül hanım yardım eder misiniz üstümdekini cıkarıyım diyince gül hasanın kucağından kalktı ve üstünü cıkarmasına yardım sonra görevini yapmış uslu bir kız gibi yerine yani hasanın bacağına oturdu cok terliyorsunuz gül hanım diyerek hasan gülün terlemiş saçlarını kürek gibi elleriyle arkaya doğru atmıştı sonra bir elini gülün bluzuna götürdü hadi sende cıkart diyince gül yine uslu bir kız cocuğu gibi denileni yaptı şimdi ahırda hasan çıplak zavallı karımsa sarı dantelli kilot be sütyeniyle kalmıştı parlak esmer tenine gece lambasının ışığı vuruyor sütyeninden taşan göğüsleri beni bile iştahlandırmasına rağmen hasan sabırla duruyordu gül hasanın gözlerine kaçamak bakışlar atıyor utanınca aşağı doğru bakıyor fakat aşağıdada hasan devasa yarağına bakakalıuordu hasan çapkın çapkın sırıtıyor gülün saçlarını okşamaya devam ediyordu gül hanım hayat benim için çok zor geçiyor savaş göç geçim sıkıntısı hiç kadınım da olmadı beni seven bir kadın da benimle sevişen bir kadında bunları söylerken gülün koluna bir öpücük kondurdu yavaşça gül hafiften dizinde yanına gitti ve hasanda benim aptal karımın belinden sıkıca kavradı gül hanım çok güzelsiniz gül utanarak teşekkürler hasan bey dedi sizin teniniz bu odadan daha sıcak daha ateşli gül hanım gül iyice utanarak iyice utanarak artık gitsek mi hasan bey dedi gül hanım senin dostluğuna güvenerek senden bir şey isteyebilir miyim tabi hasan bey ne demek biz arkadaşız ne isterseniz gül hanım ben çok yanıyorum bir kadına hasretim yarağımda taş gibi oldu boşalmam gerek gül saf saf o zaman karınıza gitmelisiniz hasan bey gül hanım az önce kadınımın hiç olmadığını
söyledimya hasan yavaş eğilip gülün omzunada bir öpücük kondurdu ve az önceki sahne tekrarlandı gül kikirdeyerek aa evet doğru söylemiştiniz dedi aptal aptal gül hanım bana yrdım edin lütfen şey hasan bey bunu yapamam ben evliyim kocama karşı cok büyük bir yanlış yapmış olurum sizinle cinsel ilişkiye giremem gül hanım biz hepimiz dostuz sadece beni bu hasretten kurtarmanızı istiyorum sizinle cinsel ilişkiye girmiycem emin olun kilodun üstünden yapıcaz böylece cinsel ilişkiye girmemiş olucaz benim masum karıma bu fikir dahice gelmişti birden güldü tamam öyleyse olur tabi sonucta biz arkadaşı birbirimize yardım etmeliyiz teşekkür ederim anlayışınız için gül hanım tek yapmanız gereken şu tarafa doğru eğilmek gülün aklı başından uçmuş robot gibi gitti eşeğin bulunduğu bölüme kollarıyla bi tahtaya tutundu ve eğildi hasan eliyle gülün beline baskı uyguladı ve ayaklarınıda iyice bitiştirdi gülün poposu bütün güzelliğiyle ve heybetiyle meydandaydı ben bile zevke gelmiştim nevicdan ne pişmanlık kalmıştı hasan büyük aletini tamamen gülün poposuna yapıştırarak sürttü belli bir süre sonra hafiften sarı dantelli külodu kaldırdı baktı gül kendini iyice kaybetmiş biraz kenara kaydırdı ve daha cok et ete değmesi için tam gülün sırılsıklam olmuş vajinasından ve anüsünün üzerinden sürtmeye başladı ah gül hanım çok güzelsiniz çok güzel bir yöntem değil mi evet dedi evet gül kekeliyordu çünkü titreyerek boşalıyordu adem kendini biraz geri çekti ve gülün suyunun terle karışık bacaklarından akışını izledi ve tekrar sürtmeye başladı ve oda hırıltılar eşliğinde boşaldı gülün üstüne gül hanım üstünüzü başınızı cok batırdım temizliyim sizi diyerek daha gülün onay vermesini beklemeden yüzünü gülün poposuna yapıştırıp şapur şupur seslerle yalamaya başladı ah hasan bey of of hasan bey diyerek tekrar boşalttı gülü ve ikiside yere yığıldılar hasan kendini balyanın üzerine arttı ikiside sırılsıklam kafayı geriye atar pozisyonda ağızlarından nefes alıyolardo gül hanım benim ayakta durucak halim kalmadı artık benimde benimde diyerek tekrarladı gül yutkunarak biraz süre geçtikten sonra hasan sırıtarak yarağına vurdu ve gül hanım benim sizi temizlediğim gibi sizde beni temizler misiniz dedi gül nefes nefese emekleyerek hasanın önüne kadar geldi ellerini bacaklarına dayadı hayla nefes nefeseydi ama hasanın pek umrunda değildi bir eliyle gülün saçlarını arkada sıkı sıkıya toplayıp tuttu bir yandanda sikini tutarak gülün ağzına götürdü ama birden ağzına sokmadı kendisinden beklenmeyecek kadar kibar ve sabırlıydı nede olsa öğretmeni bendim gül biraz biraz hasanın yarağını yalamaya başladı ve hızlandıkça kafasının aşağı yukarı gidişide hızlandı
saf aşkımın kendinden geçmiş gibi bir hali vardı hasan gülün yüzünü kaldırıp kendine bakmasını sağladı ve pis pis gülerek gülün sarı renkteki sütyenin taşan büyük ve sıkı göğüslerine boşalttı gülün cok mayhoş bir hali vardı hasanın tükendiğini sanıp sırt üstü yere attını kendini samanların arasına hasan bulduğu bir bezle gülün döle boğulmuş göğüslerini silip bezi bir kenara fırlattı ama göğüslerden gözünü alamamıştı bir eliyle bir göğsünü yoğurmaya başlamış ağzıylada diğer göğsümü emip ısırıyordu zavallı karımsa mayhoş gözlerle tavana bakıyordu hiç tepki vericek hali yoktu ama hala yandığı azgınlaştıkca azgınlaştığı belliydi yoksa hasanın bu kadar cüretkar olmasına izin vermezdi kısık bir sesle nazlı nazlı hasan bey geç kaldık dedi merak etmeyin gül hanım az kaldı dedi hasan ve salyalar içinde bıraktığı göğüslerden önce gülün göbeğine sonra kiloduna geçti bunlar olurken gül derin derin nefes alıyor ve yutkunuyor ellerini nereye koyacağını bilemiyordu en son tahtalardan birine sıkı sıkı tutundu ve gözlerini kapadı hasan kilottan sıkılmış olucakki doğruldu ve güle baktı gülün zevkten cıldırdığını mayhoş bakışlarla onu süzdüğü görünce yavaşça ellerini sarı dantelli kiloda götürdü ve aynı yavaşlıkla cıkardın gitmemiz gerek diye sayıkladı gül tam o sırada hasan dudaklarıyla gülün dudaklarını kaplamış gülde bacaklarını yukarıya kaldırmıştı hasanın öpücüklerine karşılık vermezken ellerini hasanın kıçına götürmüştü hasan bey lütfen yavaş olun dedi hasan gülün boynunu emerken başını kaldırdı gülün mayhoş gözleriyle karşı karşıya kaldı bir elini gülün ıslak saçlarına götürdü ve dudaklarıyla yine gülün dudaklarını kapladı bu sefer gül bu öpücükten kaçmamış o da karşılık vermişti gece lambasının altında bu iki esmer vücut birleşmek üzereydi ikisininde gözleri kapalıylen hasan bir elini koca sikine götürdü ve yarağının başını gülün vajinasına götürdü o anda öpüşen dudaklar ayrıldı hasan merak etmeyin gül hanım yavaş olucam diyerek yarağının ucunu zavallı karıma soktu gülün ıhhhh diyerek inlemesiyle başını geri doğru atması ve ayaklarını yukarıda hasanın arkasında birleştirmesi bir oldu ellerini de bir pençe gibi hasanın sırtına geçirdi ahhhhh iyi mi böyle evet iyi hasan yavaşça girip cıkmaya başladı ımmmmmm hasan bey gül hanımmmm geç kaldık ahhhh hasan bey nasıl iyi mi böyle evet çok iyi devam ediyim mi evet evet lütfen hasan hızını artırmaya başladıkça gül ellerini nereye koyacağını bilemiyordu bir tahtayı tutuyor bir hasanın kıçına geçiriyor bir sırtına ohhh çok güzelsiniz gül hanım ımmmm ahhh çok geç kaldık ahhhh sizi iyi sikiyor muyum gül hanım ahhhh ımmşşhhhh evet evet hasan bey çok iyi sikiyorsunuz gül konuştukça hasan daha sert vurmaya başlıyor şap şap şap diye ses çıkıyordu hasanın kıçı bir yukarı bir aşağı iniyor zavallı karım altında eziliyordu ahhhh hasan bey ımmmhhşşş beğendiniz mi gül hanım ahh evet çok iyi sikiyorsunuz hasan bey ahhh ıhhhhh bu sesleri birileri duyucak diye cok korkuyordum belki ben yakınlarında olduğum için öyle geliyordu ama zelzele oluyordu sanki ve insanlar yardım çığlıkları atıyor gibiydi ohhh gülüm memelerin çok güzel ohhh daha hızlanıyım mı ahh hasan bey hızlanın hızlanın ımmhhşşş daha sert evet daha sert istiyorum ıhhhhh ohhh daha sert sikin beni ahhhh gül hanım bayılıyorum size muhteşem bir kadınsınız şap şap şap sesleri artık bildiğin daha tok bir şekilde pat pat pat diye cıkıyprdu gül tamamen kendini kaybetmişti kıvranıp duruyordu zavallım o gülüşün yok mu o gülüşün cilven aklımı aldı aklımı şimdi bende senin aklını alıyorum ıhhh ahhh daha sikiyim mi seni gül hanım evet evet hasan bey daha cok daha cok sikin beni ımmmhhşşşş ohhh cok büyük allahım cok büyük sikin beni evet ahhh hasan önce gülün dudaklarına kapandı sonrada boynunu ısırdı ve büyük bir ohhh çekerek boşalmaya başladı
onlar toplanmaya başlarken ben hızlıca eve doğru yöneldim benden sonra da onlar eve geldi üstleri başları pislenmişti gül biraz utanıyor cocuklar gibi başını eğiyor muzipcede sırıtıyordu ama ne yaptığının farkında olmadığından emindim bana heyecanlı heyecanlı eşeğin ne kadar güzel olduğundan bahsederken
176 notes
·
View notes
Text
Karımın Metres Olması(Part 1)
Birazdan anlatılacak olanlar takipçilerimizden biri tarafından anlatılan anılardan esinlenilerek yazılmıştır. Kişilerin adları mahremiyet hakları nedeniyle değiştirilmiştir.
2. evlilik dönümümüzde, karım Pelin’e sürpriz yapmak istiyordum. Hep istediği, ama bütçemizin çok üstünde, yeni açılmış lüks bir restorana götürdüm. Maddi durumum böyle yerlere çok elvermese de, karımdan habersiz gelecekte çocuğumuz için biriktirmeye başladığımız paradan aldım geri koyarım diye düşünerek aldım. Ama o gece restoranın sonradan gelişen bir durumla özel bir parti için rezervasyonların iptal olduğunu öğrenince üzülmüş, kapıdaki görevliyi ikna edip girmeye çalışıyorduk. O sırada yanımızda beliren iyi giyimli orta yaşlı bir adam, kapıdaki görevliye, “Onlar benimle beraberler!” deyince, görevli elindeki listeye bile bakmadan yana çekildi… Adamla birlikte içer giriverdik. Çok sevinmiştik. İltimaslı bir durumda olmak da çok hoşumuza gitmişti. Pelin’le birbirimize bakıp gülüyorduk. Karım Pelin varlıklı bir ortamda, oldukça şımarık büyümüştü. 4 yıl önce babasının iflasından sonraki hayatına halen alışamamıştı. O zengin rahat hayatı doğal hakkı olarak görüyordu. Ben de Pelin’in hak ettiği hayatı yaşamasını istiyordum. Onun için hiç değilse bu özel günde buraya girmiş olmak bizi özellikle mutlu etmişti. Kalabalığın çok seçkin olduğu belliydi… İçeride o adama gülümseyerek elimizi uzattık. “Ben Kerem!” dedim. Karım da, “Ben de Pelin!” dedi. Adam da kendini tanıttı. İsmi Nusret imiş. Benimle el sıkıştı. Sonra da karımın gözlerinin içine bakarak, iki eliyle tuttuğu elini öptü. Pelin’in ürperdiğini gözlerimle gördüm… Parti, yayına yeni başlayan bir derginin tanıtımı içinmiş. Nusret beyle sohbete başladık. Eski bir İstanbul ailesinden geldiği belliydi. Yakışıklı değildi, ama başka bir karizmatikliği vardı. İçkiler su gibi içildikce samimiyet artıyor, ortamın da etkisiyle rahat rahat sohbet ediyorduk. Nusret beyin 45 yaşında ve evli olduğunu, bizim yaşlarımızda bir oğluyla bir kızının olduğunu öğrendik. Biz de ona üniversiteyi bitirir bitirmez evlendiğimizi ve şimdi 2 yıllık evli olduğumuzu söyledik. Nusret bey anlattığı hikayelerde çapkınlığı konusunda hiç çekingen değildi. Ama direkt olarak da Pelin’e asılmıyordu. Sakin ve ağır tavrı ona gittikçe daha çok saygı duymamızı sağlıyordu. Karım bu tür erkeklere her zaman ilgi duyardı. Nusret beyin esprilerine gittikçe daha çok gülüyor, anlattığı hikayelere gereğinden fazla olumlu tepki gösteriyordu. Her halinden onu etkilemeye çalıştığı belliydi. Nusret bey garsona sürekli içkilerimizi tazelemesini söylerken, bize gösterdiği ilgi ve kollamanın benim de hoşuma gittiğini hissettim… Nusret bey bir ara bize, “Siz keyfinize bakın, ben biraz ayrılacağım!” dedi. Yakınımızdaki bir grubun yanına gitti. Onlar konuşurken uzaktan seyretmeye başladık. Herkes ona saygı gösteriyor, önem veriyordu. Karım gözlerini ona dikmiş, “çok karizmatik bir adam değil mi!” dedi. O anda artık benim diyebileceğim bir şey olmadığını biliyordum. Buraya onun için gelmiştik ve engelleyebileceğim birşey yoktu. Karım kıvırtarak benden uzaklaştı. Dans eden kalabalığın arasına karıştı. Herkesin ilgisini çekmesi fazla vakit almadı. Pelin’in üstündeki mavi dar mini elbise sütun gibi bacaklarını cömertçe sergiliyordu. Etrafta başka çekici kızlar olmasına rağmen, bütün erkeklerin ilgisi ondaydı. Dans ederken incecik kumaşın altında titreyen diri göğüsleri daha bir dikkat çekiyordu. Etrafındaki erkeklerin sayısı kısa zamanda üç olmuştu. Uzun dalgalı sarı saçları dağılırken ışıkta parlıyordu. Yuvarlak çıkık poposu her salınışında başka bir güzel görünüyordu. Pelin etrafındaki erkeklere pas verirken, ara sıra da Nusret beye çapkın bakışlar atıyordu. İstediğinin Nusret bey olduğu aşikardı. Nusret bey bir süre sonra icinde olduğu gruptan ayrılıp yanıma geldi. Benimle beraber karımı seyretmeye başladı. Bana dönüp, “Karın çok alımlı biri gerçekten ve çok iyi dans ediyor” dedi kendinden emin bir gülümsemeyle. Ben de ona uyarak, “Teşekkür ederim. Öyledir benim karım!” dedim. Nusret beyin gücünün etkisinde mi kalmıştım, yoksa benim de saygı duyduğum biri ondan hoşlandı diye miydi bilmiyorum o anda bişey diyemedim. 15-20 dakika sonra Nusret bey gözünü ayırmadan izlediği karıma eliyle işaret yaptı. Karım dans etmeye devam ederek diğer insanların arasından süzülüp yanımıza geldi. Yüksek sesli müzikten sesini duyurabilmek için karımı belinden tutup kulağına bağırarak, “Ne kadar güzel dans ediyorsun pelin!” dedi. Pelin müziğin ritmiyle halen oynatıp durduğu kalçalarında okşarcasına dolaşan ele aldırmadan teşekkür edip, “Güzel dans ederim. Özellikle hoşuma giden bir erkeğin önünde olursam!” diyerek yanıtladı. Ondan böyle bir yanıt beklemiyordum. Bir yandan alkol diğer yandan ortamın etkisiyle iyice rahat davranıyordu. Nusret bey sanki anlamamış gibi, “Kimmiş o şanslı erkek?” diye sordu. Pelin elini uzatıp Nusret beyin kalçasını okşayan elini tuttu, sımsıkı poposuna bastırdı ve gözlerinin içine bakarak, “Sizin!” dedi. Nusret biraz şaşkın ama mutlu gülümsedi. Ne benden, ne de etraftakilerden çekiniyorlardı. Pelin artık konuşurken ona dokunuyor, gözlerinin içine bakıyor, genç kız gülücükleriyle ve arada isterik kahkahalar le süslüyordu sözlerin. Yaşlı kurdun da bunu benden çok daha iyi bildiğinden hiç şüphem yoktu. Nusret beyin arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim bir yaşıtı bir erkek yaklaşıp, “Nasılsın Nusret?” diyene kadar birbirlerine kur yapmaya devam etler. Nusret bey arkadaşını başından çabuk savmasını bildi. Sonra da karımın elinden tutup, “Gelin çocuklar, daha sakin bir yere gidelim!” dedi. Nusret bey Pelinle el ele, ben de yanlarında, çıkışa doğru yürüdük. Şef garson yanımıza gelince, Nusret bey karımın elini bıraktı, cebinden kalın bir cüzdan çıkardı. Neredeyse benim 2 aylık maaşım kadar olan hesabı ödedi. Sonra da garsonundan vestiyerine kadar Yüzlük banknotlar halinde bahşişler dağıta dağıta mekanın kapısına kadar geldik. Sanırım bizim için bu son darbe oldu. Karımla göz göze geldik bir an, kocaman kocaman açılmıştı gözler, adamın dağıttığı paraları gördükten sonra. Nusret beyin arabası hemen geldi. Son model, kocaman, siyah bir arabaydı. Şöför arka kapıyı açtı. Nusret bey Pelin’i nazikçe arabaya bindirdi. Karım son derece hoşnut, mini eteğinin kasıklarına kadar açılmasına, şoför dahil hepimizin küloduna kadar görmemize aldırmadan rahat hareketlerle geçti, oturdu. Nusret bey kendisi de bindi. Ben de arkalarından binmeye yeltendim, ama şöför kibarca beni ön koltuğa yöneltti, “Burada daha rahat edersiniz beyefendi!” dedi. Biraz bozularak, “Ha, tabi…” dedim. Ön koltuğa oturdum. Araba yeni deri kokuyordu. Şöför kapımı kapattı. Kendisi de bindi, “Villaya mı beyefendi?” diye sordu. Evet cevabını alırken hareket etmiştik bile. Arabanın sessizliğine rağmen Nusret beyin kalın boğuk sesini duyuyor, ama çoğu zaman ne dediğini anlamıyordum. Karımın ara sıra (Evet, Hayır) dediğini ve gülüşlerin duyuyordum. Sesler kesildiğinde öpüştüklerini anladım. Yan gözle şoföre baktım, yüzünde pis bir sırıtmayla dikiz aynasından arkada olanları izliyordu. Kendimi kötü hissettim. Benim azgın fingirdek karım, ucuz bir fahişe gibi, şoföre ve bana aldırmadan başka bir erkekle arka koltukta fingirdiyor, sevişiyordu. Sonra gözümün önüne Nusret beyin barda dağıttığı banknotlar, kalın cüzdanının görüntüsü geldi. Karıma ve böyle nüfuzlu bir adama bu noktadan sonra engel olamayacağımı anladım. Sanırım alkol beni de etkilemişti. Boş verdim herşeye, kendimi deri koltuğun rahatlığına bıraktım. Yol fazla sürmedi. 15 dakika sonra demir bir kapıdan girip, güzel bir villanın önünde durduk. Şöför hemen inip arka kapıyı açtı. Önce Nusret bey indi, elini uzattı ve Pelin’in inmesine yardım etti. Ben de indim arabadan. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bekçi olduğunu tahmin ettiğim bir adam evin yan tarafından koşarak geldi, “Hoş geldiniz Nusret bey!” dedi, villanın gösterişli ön kapısını açtı. Nusret bey Pelin’in beline sarılıp içeri girdiler. Ben de arkalarından girmeye yeltenirken, Nusret bey, “Seni ben sonra çağıracağım. Şimdilik burada bekle!” dedi. Bir şey söylemeden aptal aptal durdum, arkalarından baktım. Kapı kapandı. Şimdi geriye dönmem gerekiyordu, ama şöförle yüz yüze gelecegimi düşünerek utandım. Onun da bekleyeceği belliydi. Şöförün, “Gel koçum arabada otur!” diyen sesiyle kendime geldim. Artık bana beyefendi demiyordu. Patronu yoktu ortalıkta. Bu duruma aşina olduğu besbelliydi. Pek fazla göz göze gelmemeye çalışarak arabaya girdim. Onunla muhattap olmak istemiyordum. Süklüm püklüm, konuşmadan oturdum. Sessizliği o bozdu, “Yenge de pek hoşmuş. Karın mı?” dedi. İsteksizce, “Evet…” dedim. Şöför, “Nusret bey böyle ufak tefek genç kızlara bayılır. Çoğu zaman böylesi çıkmıyor. Onun için keyifli görünüyor bu akşam…” dedi. Karımın güzelliği, seksiliği onun da hoşuna gitmişti sanki. Şöför, “Zor geliyor mu sana?” diye sordu. Sesinde samimiyet ve sıcaklık vardı. Biraz daha yakın hissettim kendim ona. Birinin yakınlığına ihtiyacım vardı açıkcası. “Eh, tabi ağır geliyor…” dedim. Şöför babacan bir gülüşle, “Alışırsın oğlum, zevk de alırsın. Sen öyle birine benziyorsun. Buraya gelinceye kadar ağzını açıp bir şey diyemediğine göre…” dedi. Sonra aynı gülümsemeyle, “Nusret bey senin hatundan hoşlanırsa seni de ihya eder!” dedi. Zevk alacağımı söylemesine gerek olmadığını, zaten o utanç verici zevki aldığımı ona itiraf edemedim. Ama anlamış olacak ki, “Sessiz olursan seni onları duyabileceğimiz yere götürürüm.” dedi. “Peki…” dedim uysalca. Eliyle gel işaret yaparak yürümeye başladı. Arkasına takıldım. Evin arkasına doğru yürüdük. Etrafta başka bir ev olmadığı için sessizliğin içinde karımın haykırmaları duyulmaya başladı. Hafif bir ışığın geldiği ikinci kattaki pencerenin altındaydık. Ne çabuk başlamışlardı. Nasıl hemen karım böyle bas bas bağırır hale gelmişti? Karım normalde sikilirken inlerdi, ama böyle bağırdığı pek nadirdi. Zevk haykırışları yükseldikçe sikimin kalktığını, sertleştiğini hissettim. Şöförün de eli apış arasına gitmişti. Pantolonunun üzerinden sikini düzeltti. Sonra da sessizce, “Üff… Ulan senin orospu iyi bağırıyor!” dedi ve pantolonunun üstünden yarağını avuçlayıp oynamaya başladı. Gayri ihtiyari ben de aynı şey yaptığımı fark ettim. Öyle garp, anlatılmaz bir durumdu ki! Kendimi tanıyamıyordum. Bugüne kadar hiç tanımadığım bu adamla yan yana, pencerenin altında karımın sikilirken çıkardığı seslere zevkleniyordum. Şoför kulağıma yaklaşıp, “Acele etme… Nusret bey boşalmadan uzun uzun siker senin karıyı! Tadını çıkar!” dedi. Bir şey söylemeden başımı salladım. Kulaklarımda karımın çığlığı ve vücutlarının birbirine çarpmasının sesiyle kendimden geçiyordum… Birazdan karımın haykırmaları arttı. “Aahhh! Nusret’im! Erkeğimmm! Sik ben!” diye bağırdı. Artık sadece çığlık atıyordu. Karım geliyordu. Bir kaç dakika sürdü gelmesi. Onun böyle kendini kaybetmiş bir halde boşaldığını hiç duymamıştım. Nusret bey, “Offff… Amına koduğumun küçük orospusu!” diye soluya soluya basıyordu karıma. “Daracıksın amcık! Şimdi beni de getireceksin…” dedi, hemen ardından da böğürürcesine sesler çıkartarak boşaldı. Sonra sesler duruldu. Şöför hızla toparlandı. “Hassiktir! Senin orospu karın patronu çabuk getirdi! Toparlan, gitmemiz lazım hemen!” dedi. Şöförün paniğin anlamadım, ama ben de telaşlandım. Sessizce kaçtık ordan. Evin önüne geldiğimizde, “Nusret bey asla bu kadar çabuk gelmezdi, senin karının muamelesi çok iyi olmalı! Nusret bey bir şey istemek için telefon eder bazen, onun için korktum. Pencerenin altındayken benim telefon çalsaydı boku yemiştim!” dedi. Nusret beyden telefon gelecek diye bekleyerek bir daha arkaya gitmedik. İki saate yakın konuştuk. Şöförün adı Kemalmiş. Nusret bey çok güvenirmiş kendisine. Ben de kendimden bahsettim. Karımın kendinden büyük erkeklerden ne kadar hoşlandığını ve benim bunu bilmeme rağmen evlendiğimi anlattım. Aklı almadı, ama dinlerken eğlendiğin hissettim. Benden 5-6 yaş daha büyüktü. Bekardı. Şimdi gönlünü eğlendiriyordu. Ama, temiz bakire bir kız bulup evlenmeye niyetliydi. “Ben namusuma düşkünüm! Karı dediğin evinin, erkeğinin kadını olur. Bir erkeğe yan gözle baksın öldürürüm valla. Nusret bey de öyledir. Bakma, önüne gelene kayar, ama kendi karısına sırf baktı diye gençliğinde adam öldürmüştür. Hapiste yatmıştır. Sen de biraz karına sahip çık diyeceğim, ama geç kaldın galiba!” deyip gülmeye başladı. “Senin karınının gözünün yükseklerde olduğu belli ama… Sen ona sahip çıkamazsın zaten! O yolun yolcusu o!” derken, ben sadece dinliyordum. Sonunda Kemal’in telefonu çaldı. Hemen açtı. “Tabi Nusret bey!” dedi. Birkaç defa daha, “Tabi… Tabi…” dedi. Telefonu kapatınca, bana, “Gel bakalım!” deyip kapıya doğru yürüdü. İçeriye girdik. Gösterişli bir antrenin ardından loş aydınlatılmış büyük ve etkileyici salona girdik. Zenginlik evin her köşesinde hissediliyordu. Modern, beyaz ağırlıklı dekorasyon çok hoşuma gitmişti. Merdivenin ardındaki bölümü göstererek, “Bak burası bar…” dedi. İçkileri, bardakların yerlerini gösterdi. “Ben bir şey istemiyorum!” dedim. Güldü, “Senin için değil salak! Nusret bey talimat verdi. O istediği zaman götüreceksin!” dedi. Ben birşey diyemeden, Kemal öksürerek geldiğimizi belli etti. İçerden, “Gelin, gelin!” diyen Nusret beyin sesini duyduk. Kemal önde ben arkada içeri girdik.
DEVAM EDECEK…(Part 2 var)
229 notes
·
View notes
Text
Geneleve Gerek Kalmadı! (1) (Salih 27 Y., Malatya)
Selamlar, ben Salih, 27 yaşındayım. İstanbul'da okuduğum üniversitenin işletme bölümünü bitirince, memlekette iş bulmak kolay olur diye (Malatya'nın bir ilçesine bağlı olan) kasabamıza döndüm. Ama İstanbul'daki alemli ortamlardan koptuğum için üzgündüm. Muhafazakar bir kasabada am sikmek için ya evlenmem lazım, ya da şehire geneleve gitmem gerek diye düşünüyordum. Meğerse kasabamızdaki kadınlar benim bildiğim gibi değillermiş. Belki de İstanbul'da gözüm açılmış ve kasabadaki kadınların aslında sikişmek için nasıl yanıp tutuştuğunu yeni fark etmiştim.
Kasabada babamın bir tanıdığının işletmesinde hesaplara bakıyordum, iş saatleri falan rahat ve kazancım da iyiydi. Annem yıllar önce vefat etmişti, babam da kendi halinde kahvede yaşıtlarıyla takılan, eve ancak uyumaya gelen bir adamdı. Arabasını da ben kullanıyordum. Anlayacağınız ev araba sorunum yoktu. Gerekli yakışıklılığa da sahiptim. Ancak burada sikeceğim bir kadın bulmak imkansız diye düşünüyordum...
Benim çalıştığım işyerinin yanındaki bayan kuaföründe komşumuz Fahriye abla temizlikçi olarak çalışıyordu. Fahriye abla 46 yaşında, büyük göğüslü, dolgun götlü, dul ve 2 çocuklu bir kadındı. Rahmetli annemle arkadaştılar, ergenlik döneminde onun vücudunu hayal ederek çok mastürbasyon yapmıştım. Onu sikmeyi ozamanlar bile çok istiyordum, ama o zamanlar cesaretsiz olduğum, hem de karşıma hiç uygun bir fırsat çıkmadığı için hayal olarak kalmıştı. Fahriye ablanın rahmetli kocası iyi para kazanırdı ve şık giyinirdi. İçimden hep, (Fahriye abla gibi kadını sikmek için de zaten böyle bir erkek olmak lazım!) derdim.
Ben İstanbul'dayken kocası ölmüş, Fahriye abla da 17 yaşında kızı ve 15 yaşındaki oğluyla yalnız başına kalmıştı. Ev kendilerindi, ancak evin geçimini sağlayabilmek için temizlikçiliğe başlamıştı. İşe her sabah yürüyerek giden Fahriye ablayı birkaç kez tesadüfen yolda görüp arabama aldıysam da hep arka koltukta oturmuştu. Yaşı ilerlemesine rağmen halen eskisi kadar sexy idi. Dikiz aynasından onu izlerken sikim hareketleniyor ve ergenlik dönemindeki hayallerim yeniden alevleniyordu. Fahriye ablayı sikmek istiyordum. Artık onu sikmeyi hak edecek bir erkek konumuna geldiğimi düşünüyordum. Hem kocası öldüğünden beri yarak yemediyse o da bana hayır diyemezdi diye düşünüyordum.
Bir pazar günü Fahriye ablanın evine gittim, kızı Gizem dershanedeydi, evde sadece oğlu Mert ve kendisi vardı. Oğlunun olması biraz canımı sıktı, ama gelişimin amacını kendisine söyledim. "Fahriye abla, zaten iş saatlerimiz de yakın, o kadar yolu yürüme, öyle yolda tesadüfen görünce binmekle olmaz, gel bundan sonra işe beraber gidelim. Telefon numaramı vereyim, sabah evden çıkarken ara!" dedim ve numaramın yazılı olduğu kağıdı verdim.
Oğlu Mert söylediklerimi duyunca annesine baktı, belli ki Fahriye abla birkaç kez arabama bindiğini söylememişti. Fahriye abla, "Sana zahmet olmasın Salih!" diye cevap verince, "Ne zahmeti, sorun değil!" deyip elimi bir iki saniyeliğine omzuna koydum ve geri çektim. Mert bu hareketime çok sinirlenip bana ters ters baktı. Fahriye abla ise, "Tamam ben düşüneyim, seninle gidecek olursam telefon açarım!" dedi. Ben de, "Tamam, telefonunu bekliyorum!" deyip evinden çıktım.
Ben çıkar çıkmaz ana-oğul tartışmaya başladılar, ama Fahriye abla oğluna, "Az bekle Salih gitsin, öyle konuşalım, duyarsa ayıp olur!" deyince sustular. Ama ben tartışmayı duymak istiyordum, o yüzden hemen kendi evimizin bahçesinin arkasına, Fahriye ablalardaki gürültünün kolayca duyulacağı bir yere geçtim ve dinlemeye koyuldum. Fahriye abla kapıya çıkıp benim gidip gitmediğimi kontrol etmiş tekrar eve girmişti. Oğlu, "Gitti işte, sen cevap ver, ne diyeceksin o herifin teklifine?" diye çıkıştı. Fahriye abla, "Bilmiyorum, bakacağım..." havasındaydı.
Ama oğlu ısrarla cevap isteyince, "Ne güzel rahat rahat arabayla gitmemi teklif ediyor, gideceğim tabii!" diye cevapladı. Oğlu, "Kasabada söz olur..." diyordu, ama açıkca kendisinin rahatsız olduğunu, annesini sikebileceğimi düşündüğünü söyleyemiyordu. Fahriye abla, "Ulan kasabada söz olmasın diye benim yürümekten her gün ayaklarım mı mahvolsun? Hem herifin kucağında gitmeyeceğim ya arabasında gideceğim, ne söz olacak?" dedi. Oğlu da sinirlenip, "O yavşak herifi seni kucağına istiyor ama!" diye bağırıp avluya çıktı.
Oğlu durumu bu kadar fark ettiyse, Fahriye abla da davetimin pek masum olduğunu düşünmüyordu bence. Zamanında annem ve diğer kadınlarla altın gününde falan konuşurken Fahriye abla hep açık sözlüydü, lafı çekinmeden yapıştırıyor ve aklındakini söylüyordu.
Oğlu az sonra tekrar eve girdi ve Fahriye abla ile yeniden tartışmaya başladı. Fahriye abla iyice sinirlendi, konunun kapandığını zannederken oğlunum tekrar açması onu zıvanadan çıkarmıştı. Oğluna sinirle, "Sen şimdi görürsün!" deyip beni aradı. Ben açınca Fahriye abla cilveli bir tonla, "Canım, yarın sabah beni de al, artık beraber gidelim!" dedi. Ben de onun 'canım' demesinden cesaret alıp, "Tamam hayatım, sabah 7'de alacağım seni!" deyip kapattım. Biliyordum ki Fahriye abla oğlunu gıcık etmek için uğraşıyordu. Oğlunun sinirden çatladığına emindim. Oğlu, "Ne o cilveler?" diye annesini azarlıyordu.
Fahriye abla en sonunda dayanamayıp, "Ulan sen ananı orospu mu sandın, telefonda kibar konuştum diye Salih'e vereceğimi sanıp delleniyorsun. Verecek olsaydım baban öldükten sonra şimdiye kadar bu amın üstünden en az 40 yarak geçmişti. Bunu sen de engelleyemezdin, kasabalı da. Şimdi de istersem Salih'e veririm ve senin ruhun bile duymaz!" dedi. Normalde bizim buralarda hiç bir anne oğluna kolayca bunları diyemezdi. Ama Mert küçük olduğu için, hem de kocası vefat ettikten Fahriye abla evde otorite sağladığı için oğlan sustu ve odasına gitti. Bilmiyorum, Fahriye abla belki de kocası öldükten sonra gerçekten en az 40 yarak yemişti...
Ertesi sabah Fahriye ablayı almaya gittiğimde oğlu da kapının önünde bekliyordu. Fahriye abla o müthiş götünü belli eden dapdar bir pantolon ve içindeki beyaz sütyeni hafif belli eden bir siyah bluz giymiş, kıvırta kıvırta arabaya doğru geliyordu. Oğlu daha fazla olay çıkarmasın diye arka koltuğa oturmak isteyeceğini biliyordum, o yüzden arabaya yaklaşınca hemen arkasından yanaşıp ön kapıyı açtım. Bunu yaparken hafif uzandığım için sikimi götüne dokundurmuştum.
Fahriye abla bana dönüp, "Ya aslında öne oturmama gerek yok..." dedi, ama sesinde yine cilveli bir ton vardı ve aslında ön koltukta yanıma oturmayı istiyordu. O yüzden şakayla karışık, "Olur mu canım, senin gibi güzel bir hanımefendinin yeri ön koltuk!" dedim. Fahriye abla gülümseyip ön koltuğa geçti. Oğlu en son söylediğim iltifatı duymasa da annesinin ön koltuğa geçmesinden rahatsızdı ve bana ters ters bakıyordu. Tam o sırada kızı Gizem de kapıda belirdi. Kasabaya döndüğümden beri Gizem'i ilk kez görüyordum, büyümüş, resmen Fahriye ablanın genç versiyonu gibi olmuştu...
Yol boyunca Fahriye ablaya iltifat ardına iltifat ediyor, omuzuna, koluna temas ediyordum. Fahriye abla halinden çok memnundu, temaslarıma karşılık veriyor, iltifatlarıma gülümsüyordu. Onu çalıştığı işyerinin önünde bıraktıktan sonra arabayı otoparka çekerken kafam halen ondaydı, sıcağı sıcağına bu işe ivme kazandırmam gerekiyordu. Hemen telefonuma sarılıp, "Seni bıraktığım yerden gidebildin mi, canım?" diye şaka yollu bir mesaj attım. O da beni bozmadan, "Gidemedim canım, bir dahaki sefere işyerimin tam içine bırak!" diye cevap yazdı. Ben de, "Olur, ama oraya araba girmez, kucağımda taşıyayım canım!" yazdım. Eğer bu mesajıma sert tepki verirse geri adım atacaktım, ama olumlu karşılarsa sikişmeye onun da meyilli olduğunu anlayıp sonuna kadar gidecektim. 5 dakika kadar bekledim ama hiç cevap gelmedi...
Ofiste işlerimle uğraşırken mesaj geldi. "Olur canım!" diye cevaplamıştı. Daha dün oğluna (herifin kucağında mı gideceğim) diyen Fahriye abla, şimdi mesajla da olsa kucağıma geliyordu. Hemen arayıp öğlen yemek arasında ne yapacağını sordum. Fahriye abla resmen liseli kızlar gibi cilveli konuşup, "Bilmem ki canım... herhalde burada kızlarla bir şeyler yeriz..." dedi. Ben lokantada beraber bir şeyler yemeyi teklif edince kem-küm etti. İstiyordu, ama akraba, komşu falan görürse diye çekiniyordu. O yüzden ben, "Arabayla kimsenin olmadığı bir yere gideriz!" dedim. Hemen, "Nereye gideriz?" diye sordu. Ben, "Gelirsen öğrenirsin canım!" dedim ve kapadım.
Öğlen yemek arasına 15 dakika kala bana, "Dükkanın önünden alma, yanlış anlarlar. 15 dakika sonra aşağı sokaktan alırsın!" diye mesaj attı. "Tamam!" yazıp ofisten çıktım ve marketten yiyecek içecek birkaç şey aldım. Sonra da arabayla dediği sokakta bekledim. Arabaya binince, "Hadi sür, görmesinler!" dedi. Kasabanın dışına doğru sürdüğümü görünce nereye gittiğimizi sordu. Ben, "Pikniğe gidiyoruz, ormana!" deyince yüzü kızardı. Onu ormana götürmemdeki amacımın piknik olmadığını anlamıştı, ama bu kadar hızlı olacağımı beklemiyordu. Oysa ben onu her gördüğümde direkt sikmeyi düşünüyordum ve sabredecek durumda değildim.
Ormanın içine doğru ilerledikçe Fahriye ablanın eli ayağına dolanmıştı. "Yemek arası bitmeden iş yerinde olmam gerek, geç kalırım!" deyip kurtulmaya çalıştı, ama ben vaktinde yetiştireceğimi söyledim. Ormanda tenha bir yere çektim arabayı. İndik arabadan, ben ön koltukların üzerindeki küçük minderleri aldım. Minderleri yere koyup, Fahriye ablaya arka koltuktaki poşetlerden yiyecekleri ve içecekleri getirmesini söyledim. Arka kapıyı açıp, "Neler aldın bakalım?" diyerek poşetlerin içine bakarken domalınca götü beni iyice kudurttu. Fermuarımı açarak kazık gibi olmuş sikimi çıkardım ve arkasından yaklaşıp götünü sertçe avuçladım. Fahriye abla, "Ayy, ne yapıyorsun?" diye bağırıp dönünce dışarı çıkarmış olduğum sikimi gördü.
Sikimi görür görmez de eliyle gözlerini kapatıp, "Bu yaptığın terbiyesizlik!" dedi. Ben de, "Ne terbiyesizliği, ikimiz de yetişkin insanlarız!" deyip bu sefer amını pantolon üzerinden avuçladım. Onun da bir elini tutup sikime götürdüm ve kulağına, "İkimiz de birbirimizi istiyoruz!" diye fısıldadım. Fahriye abla bir anda kendini geriye çekip, "Olmaz, ben kocamdan başkasıyla yapmadım, yapmam da! Aklın şehir karılarına gitmesin, ben onlar gibi değilim!" dedi. İçimden (Ulan orospu, o zaman burada ne arıyorsun?) deyip onu orda bırakıp gitmek geldi. Ama yapmadım, nazik olmayı seçtim. "Tabii ki onlar gibi değilsin aşkım, seninki gibi harika memeler ve taş gibi göt hangi şehir karısında var?" deyip elimi tekrar götüne attım, diğer elimle de belinden tutup kendime çektim.
Israrcı olmamdan ve iltifatımdan etkilenen Fahriye abla gülümsüyordu. Hemen dudaklarına yapıştım, o da karşılık verdi. Öpüşürken bu sefer bir eli kendi isteğiyle sikime gitmişti. Normalde Fahriye ablayla ilgili bir sürü fantazilerim vardı, ama şimdi vaktimiz az olduğu için onu bir an önce sikmeye odaklandım. Pantolonunun düğmesini ve fermuarını açıp arkasını döndürdüm. Pantolonunu indirdiğimde ipi götünün yanakları arasına girmiş sexy bir tanga ile karşılaştım. Dışarıya karşı namuslu ayakları yapan Fahriye ablanın sikişeceğimiz ihtimaliyle böyle sexy bir tanga giydiğinden emindim.
Tangasını da indirip önce götünün yanaklarını öptüm. Sonra götünün yanaklarını ayırdım. Götü de amı da kaymak gibiydi, bir tek kıl yoktu. İştahla amını yalamaya başladım. Amını yalamam ona garip gelmişti, ama inlemelerine göre de aşırı zevk alıyordu. Dayanamayıp, "İlk kez mi yalatıyorsun?" diye sorunca, kocasının hiç yalamadığını söyledi. Yalamaya devam ettim. Amı su gibi ıslanmıştı, inleyerek, "Hadi, yeter, sik beni!" demeye başladı. Onu arabaya domaltıp arkadan sikimi amına geçirdim. Daha sikmeye başlar başlamaz orgazm olmuştu. Ben sikmeye devam ederken, "Tamam, yeter, gidelim hadi, işe geç kalacağım!" diyordu. Ben ise, "Senin buradaki işin daha bitmedi, güzelim!" deyip pompalamaya devam ediyordum...
Az sonra yine, "Hadi çabuk boşal da, geç kalmayalım!" deyince, "Erken bitirmemi istiyorsan argolu konuşmamız lazım!" dedim. Anlamayıp nasıl olacağını sorunca, "Küfürlü konuşup sikersem, daha fazla azar, daha erken gelirim!" dedim. Fahriye abla kafasını çevirip ters bir bakış attı ve hiç konuşmadı. Onu halen sikmeye devam ediyordum, böyle boşalmayacağımı anladı ve "Tamam, istediğin gibi konuş, yeter ki bitir!" dedi.
Arkadan amını sikerken saçından çekip, "Nasıl, zevk alıyor musun, orospu?" dedim. Önce cevap vermedi. Sorumu tekrarlayınca, "Evet!" dedi. "Neyden zevk alıyorsun orospu, onu söyle!" dedim, yine cevap vermedi. Saçını asılıp, "Söyle!" dediğimde, "Bu yaptığımızdan!" dedi. "Daha açık söyle orospu, seni ne yapıyorum şu an?" diye bağırdım. "Beni sikiyorsun!" diye karşılık verdi. "Sen benim neyimsin, söyle!" dediğimde ise tepkisi, "Salih, abartma istersen. Boşal hadi!" oldu.
Ben de, "Orospum olduğunu söylemezsen akşama kadar sikerim seni! Söyle hadi!" diye bağırdım. "Orospunum işte, hadi boşal lütfen!" dedi. Resmen boşalmam için yalvarıyordu. "Aferin, orospu! Bundan sonra senin sikicin benim, istediğim zaman sikip dölleyeceğim seni!" deyip götüne şaplak attım. Fahriye abla, "Hadi sikicim, dölle orospunu!" deyince ben şaşırdım. Amına boşalmamdan korkmuyor muydu acaba? Ama ben risk almak istemiyordum. Sikimi amından çıkartınca Fahriye abla kenara attıracağımı sanıp döndü ve toparlanmak istedi. Ama ben ona, "Çömel önümde orospu!" dedim.
Duraksadı, belli ki niyetimi bilmiyordu. Ben, "Hadi çök orospu, erkeğini ağzınla boşalt!" deyince Fahriye abla şaşırdı ve "Ağzımla olmaz, hiç yapmadım, kocama bile!" dedi. Ben de, "Kocan belki sen karısı olduğun için ağzına vermiyordu. Ama sen benim orospumsun. Orospu dediğin sakso çekmeden bırakmaz erkeğini!" dediğimde Fahriye abla garip garip bakıyordu. Anlaşılan saksonun bu anlama geldiğini de ilk kez duyuyordu.
Ben omuzlarından bastırınca istemeye istemeye çöktü ve sikimi acemice yalamaya başladı. Sik yalamak hoşuna gitmişti, sikimi dibine kadar ağzına almaya çalışıyor, ama tecrübesiz olduğu için beceremiyordu. Tam o sırada boşalacağımı anladığımda sikimi ağzından çıkardım ve ağzını açmasını söyledim. Ağzını açtığında döllerimi ağzına yüzüne attırdım...
O anda göz kapaklarından, burnundan ve dudaklarından süzülen döllerimle Fahriye abla bir genelev orospusundan daha sexy görünüyordu. Parmağıyla göz kapaklarındaki dölleri sıyırıp ayağa kalktı. Külodunu ve pantolonunu çekip düğmesini iliklerken, "Nasıl temizleneceğim ben şimdi?" diye fırça attı. "Arkadaki poşetlerin birinde pet şişede su var, torpidoda kağıt havlu da var, yüzünü yıka da dönelim!" dedim. Suyu almak için arkasını dönünce götüne bir şaplak attım. Ben kızacak diye beklerken dönüp gülümsedi. Bu da ileriki günlerde onunla daha çok sikişeceğimiz anlamına geliyordu. Yani, am sikmek için geneleve gitmeme hiç gerek kalmamıştı.
[Salih]
142 notes
·
View notes
Text
AAblam ve piç arkadaşlarım - 3
Ablam Mehmet'in annem hakkındaki bu konuştuklarından rahatsız olmuş gibiydi. O sırada Utku ablamın omuzlarını okşayan ellerini daha da aşağı indirerek elbisenin içinden ablamın göğüslerini avuçlamaya çalıştı. Ama ablam elleriyle onun ellerini tutup geriye itti, “bokunu çıkarmayın gençler bu kadar yeter” dedi. Ama artık iş işten geçmişti. Ayrıca bokunu çıkartsak bile ablam buna engel olamazdı, ablam kör kütük sarhoştu. Tam bu sırada masanın üzerinde duran ablamın telefonu çaldı. Ablam yavaşca uzanıp telefonu kulağına götürdü. “tamam anne. Tamam ben evdeyim, Alperde evde.” Ablam annemle telefonda konuşurken doğal olarak Utkunun ellerini bırakmıştı, Utku fırsattan istifade ederek ellerini elbisenin altından ablamın memelerine götürdü. Elbisenin altından görebildiğim kadarıyla sertçe meme uçlarını sıkıyordu. Utkunun meme uçlarını sıkması ile ablamdan bir inleme sesi geldi. “Hı yok anne, mutfaktaydım, ayağımı çarptım o yüzden.” Ablam neden inlediğini telefonda anneme açıklamaya çalışıyordu. Bu sırada Mehmette fırsattan istifade ederek ellerini ablamın bacaklarından daha yukarıya doğru götürmüştü. Okşamaları ablamın baldırlarına kadar ulaşmıştı ve yavaş yavaş yukarı doğru çıkıyordu. Mehmet ellerini daha da hızlandırarak ablamın elbisesine ulaştı. Ablamın baldırlarıni zar zor kapatan elbisesini daha da yukarı doğru çekmeye başladı. O sırada Utku da ablamın omzunun üstünde duran elbise askılıklarını tutmuş aşağı indiriyordu. Mehmet elbiseyi ablamın amına ulaşabilecek kadar sıyırmayı başarmıştı. Artık ablamın amı savunmasız şekilde Mehmet'in karşısındaydı. Ablam bacaklarını kapatarak Mehmet'in dokunuşlarından kurtulmaya çalışıyor bir yandanda telefonda annemle konuşuyordu. “Tamam anne siz eğlenmenize bakın bizi merak etmeyin.” Mehmet ablamın bacaklarını kapatmaya çalışmasını umursamadan, ona doğru eğilip sertçe ablamın bacaklarını araladı. Mehmet kafasını yaklaştırdı, ablamı yalamaya başladı. Mehmet'in her yalamasında ve Utkunun meme uçlarını her sıkmasında ablamın nefes alış verişi hızlanıyordu. Ablam bir elinde telefon annemle konuşmaya çalışıyor, diğer eliyle amını yalayan Mehmet'in kafasını ittirmeye çalışıyordu. “Anne ben kapatacağım, çok uykum var.” Ablam telefonu kapatıp masanın üzerine koydu. Bana bakarak zar zor “Annemgil bugün gelmeyeceklermiş, düğünden sonra bir arkadaşlarına gidip orada yatacaklarmış.” dedi. Bunu duyan Utku, “bu orospu bu gece bizim desene Mehmet.” Ablam orospu kelimesinden rahatsız olmuş gibi son kalan enerjisiyle “durun bokunu çıkartmayın ” diyerek çok zayıf bir şekilde Mehmet ve Utkunun ellerinden hafifçe çırpınarak kurtulmaya çalıştı. Ama buna engel olacak bir gücü yoktu, artık iş işten geçmişti. Ablamın elbiesi karnına kadar sıyrılmış, göğüsleri ve amı açık bir şekilde ortada kalmıştı. Ablamın esmer göğüsleri Utkunun ellerindeydi. Utku sertçe ablanın meme uçlarını sıkıyordu. Mehmet'in ablamın amına attığı her dil darbesinde ablam zevkle titriyordu. Mehmet Ablamı yalamayı bırakıp ayağa kalktı, eliyle Emir'i işaret ederek, “gel sen devam et” dedi. Emir yerinden kalkıp ablamın bacaklarının arasında ki yerini aldı. O sırada Mehmet ablamın önüne doğru gelmiş ablamın saçlarından tutmuştu, o sırada Utku ablamın goguslerini okşamaya devam ediyordu. Ablam başını kaldırıp yarı kapalı gözleri ile saçından tutan Mehmet'in yüzüne baktı. Mehmet sert bir sesle, “baksırımı indir” diye emretti. İlk başta ablamdan bir tepki gelmedi. Mehmet bunun üzerine ablamın yüzüne sertçe bir tokat atarak, “indir dedim orospu” diye bağırdı. Ablam yavaşca Mehmet'in baksırını indirdi. O sırada Mehmet bana bakarak, “lan Alper iyi bak orospu ablana. Alper unutma her kadının içinde orospuluk vardır. En masum en namuslu görünen bir kadın bile aynı bir orospu gibi sikilmek ister” dedi Ablam Mehmet'in baksırını indirmiş, Mehmet'in siki tam yüzünün önüne gelmişti. Mehmet kafasını tuttuğu elleri ile ablamı kendisine doğru yaklaştırıp sikini ablamın dudaklarından yavaşca içeri soktu. “Ohhh ne güzel ağzın var orospu” “Yala, abimin yarragini yaladığın gibi yala orospu” Mehmet elleri ile ablamın kafasını kontrol ediyor, ablamın ağzının içinde gidip geliyordu. Utku ise ablamın arkasından meme uçlarını sıkıyor, Emir ise ablamın amını yalıyordu. Mehmet ablamın kafasını tutan ellerini sıkılaştırıp daha çok sikine doğru bastırmaya başladı, Mehmet daha da hızlanıyordu ablamın gırtlağından çıkan sesler odayı dolduruyordu.
Mehmet ablamın ağzını sertçe sikmeye devam ederken, ablam kendisini sertçe geri çekip kafasını Mehmet'in ellerinden kurtarıp yere doğru tükürdü. “Mehmet ne olur yavaş, midem alkol dolu, daha fazla devam etme kusacagim.” Mehmet, “Tamam o zaman, şimdi asıl zevkimize geçelim” diyerek ablamın saçlarından tutup uzandığı koltuktan sertçe yere doğru çevirip, ablamın kafasını yere koyup ablamı domalttı. Ablamın düğünde giydiği kırmızı elbisesi hâlâ üstünde karnında toplanmış vaziyetteydi. Ablamın domalmış hali muhteşem bir manzaraydı. Pürüzsüz esmer kalçalar, daracık bir göt deliği ve zevkten sulanmış bir am. Öz ablam, küçükken beni büyüten, küçükken beni seven elleriyle arkadaşımın yarragini tutmuş, küçükken beni sevip öpen ağzıyla arkadaşımın sikini ağzına almıştı. Ve şimdi domalmış bir vaziyette oturma odamızda sikilmeyi bekliyordu. Ablam artık kabullenmişti, çırpınmıyor veya yalvarmıyordu. Mehmet, ablamın amına doğru eğilip klitorisini okşamaya başladı. Ablam Mehmet'in her okşayısında zevkle inliyordu. Mehmet Ablamı daha çok zevke getirirken, Utku ablamın ağzına vermek için önüne geçmişti. Ablam kafasını yerden kaldırıp Utkunun sikine doğru bakarak, “fazla zorlama, midem alkol dolu yoksa kusarim,” diyerek Utkunun sikini eline aldı. Utku ablamın saçlarından tutarak, “Tamam ağzına biraz al, sonra tassaklarimi yala, söz fazla zorlamayacağım.” Bu sırada Mehmet siki ile ablamın amının önünde yerini almış, sikini tükürüklüyordu. Mehmet ablamın amına sikini dayayıp, aniden çok sert bir şekilde içeri soktu. Ablamın ağzından acı ve zevk dolu bir çığlık geldi. Mehmet fazla beklemeden ablamın içine hızlıca girip çıkmaya başladı. Bu sırada Emir'de Utkunun yanında yerini almış, ikisi birlikte sıra ile ablama tassaklarini yalatıyorlardı. Ablam bir yandan bir eliyle Utkunun sikini tutup sıvazlarken, bir diğer yandan Emir'in tassaklarini yalıyordu. Mehmet git gide inlemelerini ve hızını arttırmıştı, belli ki boşalacaktı. Ablam, “içime boşalma sakın” diyerek zevkle karışık yakardı. “Kes ulan sesini orospu!” diyerek ablanın kalçasına sertçe tokat attı ve hızlıca içinde gidip gelmeye devam etti. “Bunu daha önce düşünecektin.” Mehmet ablamın önünde ağzına vermekle meşgul olan Utku ve Emire bakarak konuşmaya başladı (bir yandan da ablamın içinde gidip gelmeye devam ediyordu); “Bu ne lan ibneler? Siz nasıl bu orospunun ağzına veriyorsunuz? Hâlâ kem küm ediyor, konuşuyor. Bu orospunun ağzından yarrağınızı çıkarmayın, en ufak bir kelime konuşamasın, boğazına kadar sikin. Kusacaksa kussun kendi bilir, ev bizim değil kendisi temizler. Kusması felan bizi ilgilendirmez, bu gece bu orospu bizim, eğer acırsanız, sizi eşek sudan gelinceye kadar döverim.” Mehmet gerçek sert acımasız yüzünü göstermişti. Mehmet'e niyazla ablama karşı daha yumuşak olan Emir ve Utku Mehmet'in bu sözlerinden sonra dediğini yapıp ablamın kafasından tutup sertçe ağzından sikmeye başladılar. Ablamın düğün makyajı yüzünden akmış, boğazının zorlanmasından dolayı gözlerinden yaşlar gelmeye Başlamıştı. Ben ise bütün bu olanları pantolonumu indirmiş şekilde 31 çekerek izliyordum. Mehmet gözünü siktiği ablamın kalçasından ayırıp bana baktı. Gülerek “Lan biz seni unuttuk, gel buraya” dedi. (bunu derken hâlâ ablamın içinde git gel yapıyordu.) Dediğini yapıp yanına gittim. Mehmet dalga geçer gibi “Lan biz seni harbiden unuttuk öz ablanı gözünün önünde sikiyoruz sana Ismarlamıyoruz” dedi. “Sende sikmek ister misin?” diye sordu “tabii ki sikecegim” diye yanıtladım. Mehmet bu cevaba sinirlenerek “ulan gavat sizin evinizin oturma odasında gözünün önünde ablanı sikiyoruz. kontrol sende mi sanıyorsun?” “Bu kahpe artık benim. Ancak ben izin verdiğim zaman sikebilirsin.” Neye uğradığımı şaşırmıştım. Mehmet cidden gerçek yüzünü yavaş yavaş gösteriyordu. “Şimdi ben sikerken ablanın kalçalarını ayır, bu gece ablanın o güzel küçük göt deliğini sikeceğim” dedi
105 notes
·
View notes
Text
Ablam ve piç arkadaşlarım-2
Ablam ve piç arkadaşlarım -2 ( UZUN ORJİNAL HİKAYE)
Tür: Cuckold-Ensest
Ablam oturma odasına girerek Mehmet ve Utkunun olduğu kanepeye oturdu. Az önce ablam hakkında fanzetilerini anlatıp onu nasıl sikecegini anlatan arkadaşlarımın karşısında şimdi ablam vardı. Ablam düğünden çıkıp geldiği aşırıya kaçan dekolteli elbisesi ile simdi karşılarında oturuyordu. Giydiği kırmızı elbisenin göğüs dekoltesi oldukça açıktı, elbisenin sırt kısmıda açıktı ve elbise ancak dizlerinin üstüne kadar iniyordu. Güzel pürüzsüz esmer bacakları baldırlarına kadar ortadaydı. Zaten arkadaşlarımı önceden tanıdığı ve pek çok kez gördüğü için onların önlerinde bu elbise ile durmaktan hiç bir çekincesi yoktu. Ablam klasik ortama giriş faslıyla arkadaşlarıma hal hatır sormak için konuşuyordu; “E anlatın gençler ne var ne yok bakalım?” Bu soruya ilk cevap veren tabii ki Mehmet oldu; “İyidir abla öyle içiyorduk işte, senden ne var ne yok?” “Bende düğünde içiyordum, ama sıkılıp eve erken geleyim dedim.” Mehmet, “iyi yapmışsın abla” Tabii ki az önce arkasından kaşar, orospu, diye konuştukları ablam şimdi karşılarında olduğu için abla diye hitap ediyorladı. Ancak arkadaşlarımın ablama olan bakışlarından onu oracıkta sikmek istediğini ablam hariç hepimiz biliyorduk. Ablam, “Eee ne duruyorsunuz ya bana da votka koysanıza.” Bunu duyan Mehmet, hemen masada ablamın önüne bardak uzatıp votka ve vişne suyu doldurdu. Mehmet ve Utku ablamın yanında oturuyordu. Emir ve ben ise ablamın karşısında ki kanepedeydik. Öyle klasik nasılsın, ne var ne yok sohbeti sırasında, Ablamın birşeyi fark ettiğini anladım. Çünkü bu şey fark edilmeyecek birşey değildi, ablam gelmeden önce yaptığımız sohbet yüzünden hâlâ hepimizin siki dimdikti. Adeta pantonlarımızı delecek gibiydi, fark edilmeyecek gibi değildi. Ablamın gözleri sıra ile hepimizin pantolonunun önünü takip etti. Sonra ablam şaka ile karışık gülerek “Bu ne olum? Siz ben gelmeden önce ne yapıyordunuz da hepinizin şeyi böyle dimdik olmuş lan? Yoksa siz 4 erkek abuk subuk gey şeyleri mi yapiyordunuz?” Tabii ki ablamın bunları bize takılmak maksadı ile şaka amaçlı söylediği belliydi. Zaten ablamın espiritüel, neşeli, herşeyi dalgaya vuran kişiliğinden bahsetmiştim. Ama Mehmet büyük ihtimal bir açıklama getirmek zorunda hissettiği için veya sohbeti kendi istediği yere çekmek için aynı ablam gibi gülerek şaka ile karışık cevapladı, “Yok abla, tüm erkeklerin yalnız kaldığında yaptığı gibi karı kız muhabbeti yapıyorduk.” Ablam votkasindan bir yudum aldı, “Vaaay koçlarım benim yakışır.” Ablamın bu espiritüel neşeli haline hepimiz alışıktık ve bu sosözlerizleri tuhaf olarak algılamıyorduk. Ama dikkatimi çeken birşey vardı, ablam gözünü pantolonlarımızın önünden ayıramıyor gibiydi. Aynı şekilde bizde onun dekolteli elbisesinden gözümüzü ayıramıyorduk. Ayrıca herkesin kafası alkolün etkisi ile çakırkeyif olmuştu.Ortamın gerginliği havada hissediliyordu, belki de bu yüzden bir 30 saniye kimseden ses çıkmadı, en sonunda ablam, “e hadi niye susuyorsunuz ya, ben geldim diye mi? şu karı kız sohbetinizi anlatın bakayım” Mehmet, “aman abla anlatacak ne var sanki, işte klasik karı kız muhabbeti, onu nasıl sikerim şunu nasıl sikerim felan filan” dedi. Bunu dedikten sonra 3'ümüzde Mehmet'e baktık. Belli ki alkolden dolayı artık iyice umursamaz olmuştu. Mehmet'in bu söylediklerini duyan ablam yine gülerek “Çüş ulan anlat dediysek bu kadar da açıktan değil ayı.” dedi Mehmet'e bakarak. Ama ablamın yine bize takıldığı belliydi. Mehmet, “Abla sanki bilmediğin şeyler mi ya, koca kadınsın, cinselliğin ne olduğunu biliyorsun, biz sen gelmeden önce karı kız muhabbetinin yanında porno bile izledik, o yüzden böyle malafatlarımız dimdik.” Bu sözü duyan ablam, pespembe ruj sürdüğü dudakları ile kahkaha attı. Mehmet'in söylediği lorno izleme faslı yalandı ancak bu Mehmet'in ablamın bu sohbeti açmasından iyice faydalanacağı anlamına geliyordu. Ablam, “lan valla korkulur sizden ha, şuna bakın beni yiyecek gibi bakıyorsunuz. Zaten düğünde de bütün abazalar bana böm bom baktı.” Utku, artık iyice işin bokunu çıkardığını belli ederek, ablamın gördüğünü bile bile onu baştan aşağı süzdü. “E bakılmayacak gibi de değilsin ki be abla. Adamlar napsın, biz bile bakmadan edemiyoruz.” Ablam 2. Votka bardağını bitiyordu, votkasini bitirir bitirmez Mehmet hemen votkasini tazeledi. Ablam kanepeye, Mehmet ve Utkunun tam ortasına oturmuştu, Mehmet ve Utkunun gitgide ablama yaklaştığını görebiliyordum. Bir sürelik bir sessizlikten sonra Ablam 3. Votka bardağını da bitirip bacak bacak üstüne atıp, elbisenin etek kısmından sıyrılan baldırlarını daha da görünür hale getirerek şöyle dedi; “E hadi şu karı kız muhabbetinde ‘öyle söyle siktiginiz’ kızlar kimmiş merak ettim banada” dedi. Utku, “bizim okuldaki bazı kızlar ve hocalar abla.” Mehmet, “birde senin şu afet kankan Hande.” Ablam bunu duyunca bir kahkaha patlattı ve Mehmete dönerek “Olum siz çok erken çıtayı yükseltmişsiniz hele bir önce kendi yaşıtınız olan kızlarla beraber olun sonra sizden büyüklerede sıra getirirsiniz.” dedi. Mehmet yanında oturan ablama bakarak yine o piç sırıtışıyla, “Merak etme abla bizde hepsine yetecek malzeme var.” Ablam gülerek, “çıkar göster lan o zaman piç.” Ablamın bunu şaka amaçlı söylediği çok belliydi, o yüzden aramızdan en atılgan olan Mehmet bile ayağa kalkıp pantolununu indirecek göt bulamadı. Belli ki Mehmet işini garantiye almak istiyordu, anlamı önce kıvama getirmek istediği çok belli. Mehmet pes edecek gibi değildi, birazcık sessizlikten sonra “abla anlatayım, bu kankan Hande kaşarı her gördüğümüzde bizi inanılmaz azdırıyor. Sen gelmeden önce onu nasıl sikeceğimizi konuşuyorduk.” Ablam, “nasıl sikerdiniz peki?” Mehmet, “kanırta kanırta” Ablam bunun üzerine birşey demeden 4. Votka bardağını da bitirip masanın üzerine koydu. Çok bilinen o sarhoş ağzıyla gülerek, “Sikemezsiniz olum siz, anca böyle hayaller kurar 31 çekersiniz, siz anca sikmeyi hayal edersiniz başkaları siker.” Artık ablamın sarhoş olduğu açıkça belliydi, zaten hiç birimizin kafası tam anlamıyla yerinde değildi ki. Mehmet telefonunu cebinden çıkarıp birşeyler açarak ekranı ablama gösterdi. Ben tam karşılarında olduğum için ablama ne izlettigini bilemiyordum, ama tahminen, ablama söylediği o yalan porno izleme faslı planını şimdi uygulamaya koyuyordu. “Ablam Mehmet'in ona doğru tuttuğu telefonun ekranına birazcık baktıktan sonra, ya bu ne, bari porno izleteteksen küçücük ekrandan izletme, şu televizyona yansıt oradan rahatça izleyelim.” Mehmet ablamın dediğini yapmak için televizyonu açarken Ablam birden ayağa kalkıp “ben tuvalete gidiyorum” diyerek odadan çıktı. 5-10 saniye süren bir sessizlikten sonra Mehmet, “Olum ben bu karıyı bu gece kesin sikerim, zaten sarhoş baştan çıkarmaya çok az kaldı.” Utku, “olum bu gece siktik siktik, yoksa bu şans bir daha gelmez.” Emir, “Olum orospu bacaklarını üst üste atınca az daha kendiliğimden boşalacaktım” Arkadaşlarım sanki ben odada yokmuşum gibi ablamı nasıl sikebileceklerinden bahsediyorlardı. Resmen kafam allak bullak olmuştu, ne diyeceğimi bilemiyordum, bir yandan alkolün etkisi, bir yandan bütün vücudumu saran azgınlık, bir yandanda azdığım kadının öz ablam olması sebebiyle çok değişik açıklanamayacak duygular içerisindeydim. Adeta yaşadığım olayın şaşırtıcı ve şok edici etkisiyle dilim tutulmuştu. Mehmet, “olum bu orospu bizim ne peşinde olduğumuzu biliyor ama fark ettirmiyor, eğer o tuvaletten sonra odasına yatmaya gitmeyip buraya gelirse bilin ki o da istiyor.” Utku, “olum o zaman odaya gelir gelmez zorlada olsa direkt soyup başlayalım sikmeye, şuna bak benim dayanacak halim kalmadı.” Mehmet, “öyle olmaz ulan dingil, ya heyecanlanır çığlık atarsa, birşey olursa tüm mahalle başımıza toplanır.” “İşi olaya götürecek ilk hamleyi bu orospuya yaptıracağız, orospuya pantolonumu kendi elleriyle indirteceğim.” Emir, boş votka şişesini işaret ederek, “geldiğinde şişe çevirmece oynayarak şansımızı denesek mi?” diye sordu. Emir tam bunu dedikten sonra ablam içeriye girdi. Ablam yine Utku ve Mehmet'in olduğu koltuğa, tam aralarına oturdu. “E ne konuşuyordunuz bakayım ben yokken?” Mehmet ablamın bu sorusunu hemen cevapladı, “içtiğimiz votka şişesiyle doğruluk cesaret mi oynasak acaba diyorduk” Ablam, “şişe çevirmece genelde çiftler ile oynanır ama. 4 erkek bir kadınla pek olmaz bence.” Mehmet, “olur olur niye olmasın, merak etme öyle fazla bokunu çıkartacak şeyler yaptırmayız veya sormayız, sonuçta sen bizim öz ablamın gibisin abla.” Mehmet bunu pişkince sırıtarak söylemişti. Ablam gülerek, “siktir lan az önce hepiniz beni yiyecek gibi bakıyordunuz.” Mehmet yine pişkince sırıtarak, “E abla bakılmayacak gibi değilsin ki, hele de şu elbiseyle, hem bakmaktan birşey olmaz, güzele bakmak sevaptır.” Utku ve emir bunu onaylar şekilde “aynen abla” diyerek cevapladılar Ablam ikna olmuş, şekilde o her zaman ki neşeli bir ses tonuyla “İyi lan hadi tamam oynayalım bakalım. İlk kim çevirecek?” Mehmet hemen atılarak, “Ben çevirim.” Dedikten sonra masanın üstünde dik duran votka şişesini yatay şekilde masanın tam ortasına koyup ilk çevirmeyi yaptı. Şişe dönerek benim yanımda oturan Emir'i işaret ederek yavaşça durdu. Mehmet, sordu, doğruluk mu cesaret mi?“ Emir yine o çekingenliği ile "doğruluk” diye cevapladı. Mehmet bu korkak seçimden bozulmuş gibiydi çünkü amacı ablamı baştan çıkartmaktı ve o yüzden olabildiğince fazla cesaret denmesi gerekiyordu. Mehmet bir kaç saniye soracağı soruyu düşünür gibi bekledikten sonra sordu; “Hiç bir kızın ağzına verdin mi?” Emir, “evet verdim” diye cevapladı., Ablam, “cüş lan hemen hayvan gibi başladın.” Mehmet, “Dur daha yeni başlıyoruz, bu daha hicbirsey.” Şişeyi çevirmece ve soru sorma sırası Emirdeydi. Emir şişeyi çevirdi, şişe dönerek Mehmet'i işaret ederek dur. Emir, “doğruluk mu cesaret mi kanka?” diye sordu. Mehmet hemen, “cesaret” diye cevapladı. Mehmet'in Emir'e olan sert bakışlarından adam gibi, ablamı baştan çıkarma amacına uygun bir şey demesini istediğini çok açıkça belli ediyordu. Emir bir kaç saniye düşündükten sonra “pantolonunu çıkart” dedi. Mehmet bunu duyunca yine yüzünde o hınzır gülümsemesi belirdi. Belli ki istediği cevani almıştı. Mehmet dünden razı şekilde ayağa kalkarak elini pantolonunun kemerine attı ve kemerini çözmeye başladı. Tam o sırada ablam araya girdi, “çüş olum insan bi itiraz eder lan, hemen indirmeye başladın.” Bunu duyan Mehmet pek istifini bozmadan kemerini çözmeye başladı. Kemerini çözdükten sonra ablamın gözlerinin içine bakarak yavaşça pantolonunu indirdi. Pantolonunu ayaklarından itip tamamı ile çıkarttı. Altında siyah dar baksır vardı. Kalkık siki baksirinin üzerinden açıkça belli oluyordu. Siki oldukça büyüktü. Ablam 5-10 saniye kadar Mehmet'in baksırına, sikine baktı. Utku gülerek “Helal koçuma valla korkusuzca indirdi malı.” Utkunun söylediği bu söz üzerine Mehmet gülerek ve ablama bakıp, “tabi olum erkek adamın malı ortada olur” diyerek, yine yerine ablamın yanına oturdu. Şişeyi çevirme sırası bendeydi, tam karşımda ablam vardı. Tereddüt ettim, ya şişe ablama gelirse ne soracaktım, veya neyi yap diyecektim? Ablam bana bakarak; “hadi olum çevirsene seni mi bekliycez.” Bunun üzerine düşüncelerimden ayrılıp şişeyi çevirdim. Çekindiğim gibi şişe tam ablamı işaret ederek durmuştu. Ablam hemen, “Doğruluk” diye seslendi. Utku, Emir, Mehmet bana bakıyorlardı, ne soracağım merak ediyorlar, onların ablam ile ilgili işlerine yardımcı olup olmayacağımı merak ediyorlardı. Ağzımdan şu kelimeler döküldü; “En son ne zaman seks yaptın abla?” Ablam hiç beklemediğim şekilde tereddütsüzce hemen “iki hafta önce” diye cevapladı. Ve hemen ardından gülerek “Lan işiniz ne fesat direkt ilk baştan cinsellikle ilgili sorulara başladınız” dedi. Şişeyi çevirme sırası Utkudaydı, şişe yine ablamı işaret ederek durdu. Ablam yine doğruluk dedi. Utku, “Hiç anal seks yaptın mı?” Ablam “Hayır” diyerek cevapladı ve ekledi, “Ulan siz de benim amıma götüme ne meraklıymışsınız, hep o taraflardan soru soruyorsunuz.” Bunun üzerine hepimiz bir kahkaha patlattık. Ablamın am, göt kelimelerini kullanması odadaki herkesi cesaretlendirmişti, üstüne üstlük bu kelimeleri 'amım’ , 'götüm’ şeklinde kullanmıştı. Mehmet, ablamın hep doğruluk demesinden sıkılmış gibiydi, bunun yüzünden olsa gerek, “beyler biliyorsunuz birisi iki kez doğruluk dedikten sonra yine doğruluktan devam edemez, en az doğruluk dediği kadarda cesaret demesi lazım.” Gerçekten bu oyunun böyle bir kuralı var mıydı yoksa Mehmet mi bunu anında uydurmuştu bilmiyorduk, ama ablamda dahil olmak üzere hiç kimse buna itiraz etmedi, herkes kabul etti. Şişeyi çevirme sırası ablama gelmişti. Ablam şişeyi çevirdi ve şişe Mehmet'i işaret ederek durdu. “Doğruluk mu cesaret mi” Mehmet Ablamı arzulayan gözleri ile ona bakarak “Ben cesur birisiyim, tabii ki Cesaret.” Ablam biraz düşündükten sonra, “Tamam Alpere sağlam bir tokat at” dedi. Hemen itiraz ettim, “Bu saçmalık, sınanan Mehmet, ama tokat yiyen niye ben oluyorum?” Ablam, “Canım kardeşim, şişeyi çeviren benim, ben ne dersem o. Ayrıca geçen hafta annemin cüzdanından arakladığın paraların suçunu benim üstüme attığını unutmadım” dedi. Bunun üzerine daha fazla itiraz edemedim, belli ki ablam kendince benden intikam alıyordu. Mehmet hemen ayağa kalkıp önüme gelip bana sağlam bir tokat attı, sonra ablama dönerek sordu, “Hoşuna gitti mi?” Ablam, “Bir daha at, daha sertçe.” Mehmet bir diğer yanağıma da tokat attı ve yerine oturdu. Ablam canımın yandığını anlamış şekilde dalga geçerek, “Ay canım kardeşim ya acıdı mı kıyamam.” Bunu söylemesi üzerine hepsi bana bakarak aynı anda dalga geçer şekilde gülmüşlerdi. Bu yaptığı şerefsizlik ve beni arkadaşlarım önünde utandırması yüzünden Ablama oldukça sinirlenmiştim. Elbet sıra bana gelecekti ve intikamımı alacaktım. Ama şişeyi çevirme sırası sıra şimdi Emir'deydi. Şişe ablamı işaret etti, Emir Mehmet'in, önce ki turda doğruluk demesinden dolayı ona sinirlendigini biliyordu, o yüzden bayağı bir düşünüp duraklatıktan sonra sanki Mehmete kendini affettirmek istermiş gibi, “Esma abla bacaklarını Mehmet'in kucağına uzat, sırtınıda Utkuya yasla, oyunun sonuna kadar bu poziyonda devam edeceksin” Ablam, “lan bende bu kadar düşününce bir bok diyeceksin sandım, bu muydu söyleyeceğin, hem uzanarak daha rahat ederim” diyerek hiç çekinmeden sırtını Utkunun göğsüne yasladı, bacaklarını da Mehmet'in bacaklarının üstüne koydu. Ablam bu hareketi yaptıktan sonra zaten dizinin üstünde biten elbisesi daha da yukarı doğru sıyrıldı. Mehmet'in üstünde sadece baksırı vardı. Ablamın çıplak bacakları Mehmet'in çıplak baldırlarının üstünde hemen sikinin 10 santim önündeydi. Mehmet'in yüzünden nasil bir zevk içinde olduğu anlaşılıyordu. Şişeyi çevirme sırası bendeydi. Çevirdim, şişe Utkuya geldi. Utku hiç beklemeden cesaret dedi. Şimdi ablamdan bana attırdığı Tokat'ın intikamını alma peşindeydim. “Utku, pantolonunu çıkart.” Bunu dedikten sonra ablamın gözünde bana karşı bir öfke belirdiğini gördüm, ama ağzından herhangi itiraz eden bir cümle çıkmadı. Utku göğsüne yaslanan ablamı ileriye doğru iterek pantolonunu çıkarttı. Onunda siki aynı Mehmet'in ki gibi baksırının altından dimdik duruyordu. Ablam artık sırtını yasladığı Utkunun baksır altında ki sikini sırtında hissederek oyuna devam edecekti. Şişeyi çevirme sırası Utkudaydı, Utku kendi göğsüne yaslanan ablamı itmeden tek eliyle masanın üzerindeki şişeye uzanıp çevirdi. Şişe Emir'i işaret ediyordu. Emir'in de artık çekingenliği gitmiş gibiydi. Utku gülerek “Sende Pantolonunu çıkart bari” dedi. Emir itiraz etmeden pantolonunu indirip tekrar yerine oturdu. Sıra Mehmetteydi, Mehmet sikinin 10 santim önünde duran ablamın bacaklarının üstünden elini masadaki şişeye doğru uzattı. Bu sırada Mehmet'in sikinin baksırının üzerinden ablamın pürüzsüz esmer çıplak bacaklarına temas ettiğini gördüm. Mehmet şişeye dokundu ama çevirmedi. Ağzından şu sözler çıktı; “ya böyle çok sıkıcı olmaya başladı, teker teker hepimiz çeviriyoruz yoruluyoruz, bunun yerine oyun boyunca sadece bir kişi çevirsin, tek bir kişi yapsın. O şişeyi çeviren kişi, şişenin ucu kimse gelirse cesaretle sınasın.” Ablam, “E kim yapacak bunu?” Mehmet bana bakıp sırıtarak, “Alper yapar. Değil mi kanka, sıkıntı olmaz yaparsın sen.” Piç Mehmet resmen benim şişeyi çevirip onların ablamı baştan çıkarma işine direkt olarak yardımcı olup, hatta onların rahatını bozmadan işlerini halettirmemi istiyordu.“ Birşey diyemeden Mehmet masanın üstünde ki şişeyi bana doğru ittirip, "Hadi başla.” dedi. Şişeyi çevirdim, şişe Utkuya geldi. “Utku sende ablamı sırtına, omuzlarına dokun” dedim. Ablam alkolün vücudunda etkisini gösterdiğini kanıtlar şekilde sarhoş ağzıyla"Ya sizde bokunu çıkardınız iyice, ama umrumda değil, hem Utku omuzlarıma masaj yapmış olur" diyerek Utkunun göğsüne doğru kendini iyice salarak yaslandı. Utku ablamın elbisesinin açık olan kısımlarından sırtını ve omuzlarını okşamaya başladı. Utku okşamalarına devam ederken, ablamın gözlerini kapattığını fark ettim. Ablam artık iyice sarhoştu ve yarı uyuklar vaziyetteydi. Ne olduğunu pek umursayacak bir hali kalmamıştı. Şişeyi çevirdim, şişe Mehmete gelmemesine rağmen ablamın görmediğini bilerek sanki Mehmete gelmiş gibi, “Mehmet sana da istediğin kadar ablamın bacaklarına dokunabilirsin.” Mehmet daha cümlemize bitirmeden beklemeden ablamın bacaklarını okşamaya başladı. Şişeyi tekrar çevirdim. Sıra Emir'deydi ama Emire ne diyeceğimi bilemiyordum çünkü oldukça uzaktaydı, baksırının üstünden sikini oksuyordu. “Abla” diyerek ablama seslendim, gözlerini hafifçe aralayip gözleri ile Emirin baksır üstünden sikini okşayan elini izlediğini fark ettim. “abla elbisenin altından kilotunu çıkart, Emire at, senden uzak kaldı, çocuk koklayıp 31 çekip rahatlasın bari.” Bu sözleri hangi cesaretle söylediğimi bilemiyordum. Ya cesaretle ya da Mehmetten korkumdan söylemiştim. Ablam, sarhoş ağzıyla yarım yamalak kısık gözlerle konuşarak, “hayır olamaz” dedi. Mehmet ablamın bacaklarını okşamayı bırakmayarak, sert bir sesle “mızıkçılık yapma. Çek çıkar ver şu kilodunu zaten elbisen var üstünde. Merak etme amını görmeyiz.” dedi. Ablam yine aynı şekilde konuşarak, “İstesem de veremem çünkü içimde külot yok, düğüne giderken içime külot giymedim.” Bunun üzerine hepimiz de bir duraksama ve dahada azgınlaşma olmuştu. Belli ki ablam düşündüğümüzden de kaşardı. Mehmet gülerek, “Vay kaşar düğüne kilotsuz gitmiş” dedi. Bunu derkende ablamın bacaklarını oksuyordu. Ablam bu kaşar kelimesine alınmamış üstüne hoşuna gitmiş gibi gülümsemişti. Ablam iyice sarhoşluktan dolayı kendini salmış uykulu bir sesle, “başka bir kadın külotu bulun, ona çeksin banane ya.” dedi. Mehmet yine sert bir sesle, “Bu evde senden başka kadın mı var ki başka külot bulalım?” Ablam yarı kısık gözleriyle bana bakarak ve hafifçe sırıtarak “Alper banyodan kirli sepetinden annemin külotlarını getir, Emir onunla idare etsin” dedi. Ablamdan çıkan bu sözler neredeyse hepimiz dumura uğratmıştı. Ağzım açık şekilde ablama bakakalmıştım. Mehmet'in sinirli sesiyle kendime geldim, “Hadi lan ne duruyorsun gidip getirsene.” Ayağa kalkıp banyoya gittim ve sepetten annemin renkli iç çamaşırlarında bir kaç tane alıp içeri gittim. Ben çamaşırları alırken Utku okşamalarıni arttırmış yavaş yavaş ablamın göğsüne doğru inmeye başlamıştı. Mehmet elimdeki çamaşırları görür görmez gözleriyle ona atmamı işaret etti. Annemin iç çamaşırlarını Mehmete ve Emire doğru fırlattım. Mehmet külotu burnuna doğru götürüp koklayarak iç çekti. “Ohh nefis gibi kokuyor.” Mehmet külotlari kokladıktan sonra pişkince sırıtarak bana baktı; “Alper kanka, çıktığın deliğin kokusu muhteşem. Annenin külotlarida bir o kadar muhteşem. Olum sen ne şanslı bir adamsın lan, sizin evin içinde sikilmeyi bekleyen iki tane afet dolaşıyor resmen, hem annen hem ablan inanılmaz güzeller. Lan acaba o güzel anneni babandan başka siken var mıdır? Baban o karıyi doyuramaz bence. Kesin veriyordur o kaşarda birilerine. Vardır kesin bir tokmakcısı. "Baksana olum senin ablan böyle orospu ruhluysa kim bilir annen nasıldır, belki kızı annesine çekmiştir ha?” Mehmet bana bunları derken elini baksırının içinden sikine atmış zevkle sikini okşuyor ve konuşmaya devam ediyordu; “Alper düşünsene lan, senin çıktığın deliği adamın birisi sikiyor içine boşalıyor, o anne diye saygı duyduğun seni evladım diye seven öpen kadın yabancı bir adamın altında inleye inleye sikiliyor, belki adam annenin ağzına veriyor ağzına boşalıyor. Belki anneni orospu diye diye aşağılayarak sikiyor. Hatta belki anneni sen evde yokken babanın yatağında sikiyor hatta belki anneni sikerken babanın ona taktığı nikah yüzüğünü bile parmağından çıkarmıyor. Hatta daha heyecanlı olsun diye annen oğlunun odasında sikişiyor, belki de oğlunun yatağının üstünde domaltılıp sikiliyor. O her gece yattığın yatakta belki sen evde yokken gündüzleri anneni sikiyor bir adam. O her akşam elleriyle sana yemek hazırlayan annen, o ellerle baban işteyken gündüzleri eve attığı bir adamın yarrağını avuçluyor, şehvetle taşşaklarini okşuyor öpüyor. Sonra da akşam olunca tekrar namuslu kadın rolüne bürünüp o yarrak avuçladigi eller ile sana sarılıyor canım oğlum diyor, o ağzına bosaldiklari annen o ağzı ile senin yanaklarını öpüyor…” Arkadaşım Mehmet gözümün önünde annemin külotlarını kokluyor bir yandanda ablamın bacaklarını okşuyordu…
–DEVAM EDECEK–
114 notes
·
View notes
Text
Hollanda da Milletin Gözleri Önünde
Merhaba, adım Aysel. Biz Amanyada yaşayan bir çiftiz. Ben 30 yaşında, esmer, düzgün fiziği olan, çok güzel bir kadınım. Kcam da yakışıklı sayilabilecek, atletik yapılı bir erkek. Yaklaşık 8 yıl önce evlendik. Ben Berlinde eşim de Gelsenkirchende yaşıyorduk, tanıdıklar aracılığıyla tanıştık ve iyice birbirimizi tanımadan evlendik. Ama kocam gerçekten çok anlayışlı bir insandı. Evleneli 5 yıl olmuştu, ama bir türlü balayına gidememiştik. Kocamla bir gün yapalım bu işi, henüz çocuk ta yokken bir balayına gidelim dedik. Kocamın Almanyada yaşayan Özcan isminde Bursalı bir arkadaşı var, onun tavsiyesi ile balayına Hollandaya gidecektik, bir hafta Hollandada kalıp gelecektik. Özcan Hollandayı iyi bildiğinden, o da bizimle gelecekti, Hollandayı bize gezdirmek için.
Neyse gittik Hollandaya. İlk gün bir otele yerleştik, biraz gezdik. İkinci günün akşamı bir discoya gittik. Çok gürültülü, büyük ve kalabalık bir yerdi. Orada biraz demlendik, onlarla birlikte ben de içiyordum. Yalnız dikkatimi çekti Özcan bana hep yiyecekmiş gibi bakıyordu, fakat ben umursamaz tavırlarla eğlenmeye çalışıyordum. Özcan aslında yakışıklı biriydi, çok ta çekiciydi, ama çok yakın arkadaş oldukları için kocama bunu yapamazdım. Discoda vakit epey ilerlemişti ve biz iyice kafaları bulmuş ve zivanadan çıkmıştık. Gittiğimiz disco şehirden epey uzakta bir yerdeydi. Süper bir şekilde eğleniyorduk. Saat 02:30 gibi disco sahibi midir veya yöneticisi midir, sahneye çıktı, mikrofonu aldı ve “Evet bayanlar baylar, gecenin sürprizine hazırmısınız?” dedi. Discodaki herkes sevinçle alkışlarken, biz bön bön baktık birbirimize, ne sürprizi diye.
Birden sahneye iki erkek ve iki kadın çıktı. Bunlar striptizciydiler. Çok şaşırmıştık. Disco sahibi, “İzlemek istemeyen discoyu terk edebilir!” dedi, ama hiç kimse gitmedi. Oranın yerlileri biliyormuş olayı meğer, biz de afallamış bir şekilde kalakalmıştık. Kocama, “Bu ne ya böyle?” dedim, ama gözüm de sahnedeki erkeklerdeydi. O arada Özcan yanımızda yoktu. Kocam, “Gidelim mi, kalıp seyredelim mi aşkım?” dedi. Ben de, “Bilmem, sen bilirsin.” dedim. Kocam da, “İstersen kalalım seyredelim, nasılsa balayında değilmiyiz, güzel bir anımız olur, değil mi?” dedi. Ben de gülerek, “Hınzır, striptizci kadınları gördün değil mi!” :) diyerek çimdikledim kocamı. O da, “Eee, sen de erkekleri görünce afalladın, değil mi!” :) dedi. Ama hakikaten erkekler çok yakışıklı idiler, biri esmer, biri beyaz tenli idi. Artık kafalarımızın iyi olmasının da rahatlığı ile seyre daldık.
Erkekler sahnenin bir tarafında, kadınlar bir tarafta erotik dans yaparak yavaş yavaş soyunuyorlardı. Her bir parça kıyafet çıkarışlarında ateşim daha da fazla artıyordu. Kocam sahnedeki kadınları seyrederken, bana arkadan sarılmış, kalkmış sikini kalçalarıma bastırıyordu. Müthiş ıslanmıştım. Üzerimde bol kumaştan bir etek vardı, altımda da tanga külot. Beyaz renk çiçekli eteğimle çok çekiciydim aslında. Bir süre sonra Özcan geldi yanımıza ve sırıtarak, “Eğleniyormuyuz?” dedi. Ben de kulağına yaklaşıp fısıldayarak, “Bu ne rezalet böyle?” :) deyip hınzırca da güldüm. O da benim kulağıma, “Daha ne istiyorsun bebeğim, bundan güzel balayı mı olur, önce seyret sonra kocanla uygularsın!” :) dedi güldü. Ben de, “Çok hınzırsın, hainsin!” :) dedim. O sırada mikrofonda konuşan adam tekrar çıktı ve discodaki bütün kadınlara çekiliş için numara yazılı kağıtlardan dağıttı. Çekilişte numarası çıkan iki kadın 500 Euro kazanacaktı, fakat kazananlar mecburen sahneye çıkacak ve striptizci erkeklerin biri ile sahnede erotik dans edecekti.
Bana uzatıkları çekiliş kağıdını almak istemedim, fakat kocam aldı zorla verdi bana. Üstelik bana, “Çıkarsa iyi olur!” demez mi! “Ne yani, çıkarsa beni sahnedeki o azman erkeğin yanına mı yollayacaksın?” dedim. “Neden olmasın karıcığım! Adamlardaki kaslara baksana, o güçlü kollarıyla nasıl kavrarlar seni!” :) dedi. “Ciddi olamazsın!” dedim. “Şaka ya!” dedi. Ama şakası bile beni heyecanlandırmaya yetmişti. Discodaki kadınların hepsi tempo tutuyordu. Özcan elimdeki numaraya baktı ve “Sana çıkarsa ciddi ciddi sahneye gidecekmisin?” diye sordu. Ben de, “Sana ne ya?” dedim. Özcan bozulmuştu. Kırmak istemedim aslında, içkinin etkisi ile söylemiştim. Sonradan üzüldüm ve “Çıksın da bakarız...” dedim. Özcan sonra yanımızdan ayrıldı, yalnız bir ara discoda anons yapan adamla konuşurlarken görür gibi oldum. Demek ki adamı tanıyor diye düşündüm. Neyse çekiliş başlamak üzereyken herkes heyecan içinde idi.
Adam, “Bakın bayanlar son kez söylüyorum, kuralımız bu, kimin numarası çekilirse sahneye çıkmak zorunda ve sahnedeki erkek partnerinin yaptıklarına katılmak zorunda, sonuçta 500 Euroyu da alacak! Yok sahneye çıkmam, sahnede olacaklara katılmam diyen varsa şimdiden numarasını iade etsin. Ama çekilişten sonra vaz geçmek yok!” dedi. Kimse numarasını iade etmedi, bir kaç kişi iade etseydi ben de iade edecektim, belli mi olur, bana falan çıkar mıkar diye düşündüm. Sonra da, amaan okadar kişinin içinde beni mi bulacak dedim. Bir yandan da, keşke bana çıksa diyordum, kocamla bazı sevişmelerimizde toplum içinde sikişmeyi fantezilerdik. Neyse, çekiliş başladı, ilk önce esmer olan erkeğin çekilişi oldu, orta yaşlı bir kadın çıktı sahneye, heyecanla adama sarılıyordu. Ayyy kadının kocası yok mu ki diye düşünüyordum. Sıra beyaz tenli olana geldi, çekiliş numarası 867 demez mi! Olamaz, bu benimki idi. Dünya başıma göçtü sanki. Heyecanla birlikte gözlerim fal taşı gibi açıldı birden ve “Benimki!” diye bağırdım. Hiç sesimi çıkarmasam kimse bilemezdi belki, ama herkes duymuştu. “Eyvahh!” diyerek adama baktım. Kocam da, “Şansa bak ya, olamaz, kahretsin!” dedi...
Anonscu adam sahneye davet etti, “Lütfen gelin!” dedi. Ben olmaz dedim, ama iş işten geçmişti bir kere. Aptallaştım, sahnede neler yapacaktım elin adamıyla kimbilir. Üstelik okadar seyircinin içinde ve kocam da seyrederken. Kocam, “Hadi git sahneye, çıkar yol yok, ya sopa yiyeceğiz, yada sahneye çıkacaksın!” dedi. Mecbur bırakıldım. Sahnedeki partnerim kenara kadar gelip elini bana uzattı ve “Hadi!” dedi, Türkçe konuşuyordu, Türktü ve bizim Türk olduğumuzu hemen anlamıştı. Elimi uzattım beni çekti yukarı sahneye. Sonra beni kucakladı ve sahnenin ortasına götürdü. Herşeyi ona bırakmıştım. Sahne dışını göremiyordum, ışıklar sadece sahneye vuruyordu. Adamla erotik dansa başladık. Bana, “Sakin ol ve kendini bana bırak tatlım!” diyordu. Artık heyecandan dizlerim titriyordu. Herkesin içinde, yabancı bir adamın kollarında ve kocamın gözleri önünde yaptıklarım beni fevkalade etkilemiş, sanki bir rüyada yada bir kabusta idim. Adam sürekli konuşarak beni rahatlatmaya çalışıyordu. Beni sandalyeye oturttu, kendisi etrafımda dolaşıyor, üstündekileri bir bir çıkarıyordu...
Sadece külotu kalmıştı, önü kabarmış, çadırı dikmişti, siki külodunu patlatacakmış gibiydi. Adam her seferinde yanıma yaklaştığında heyecandan bayılacakmış gibi oluyordum. Sonunda beni ellemeye başladı, seyirciler müthiş tempo tutuyordu. Adam bana sürtünmeye başladı, sikini külotunun üstünden her tarafıma sürtüyordu. Sikinin kalınlığı belkide kocamın sikinin iki misli idi. Sahne haricinde hiç kimseyi göremiyordum. Adam elleri ile göğüslerimi okşamaya başladığında sularımın bacaklarıma doğru aktığını hissettim. Bol eteğimin altından elini sokarak birden külotumun üstünden amımı avuçlamaz mı! Hiç hareket edemiyor ve karşı koyamıyordum. Sonra adam kafasını eteğimin altına soktu ve külotumun üstünden amıma dil darbeleri atıyordu. Mutlaka kocam da seyrediyordu adamın bu yaptıklarını. Gözlerimi yummuştum, artık oluruna bırakmıştım işi...
Adam beni ayağa kaldırdı ve üstümdeki bustiyeri çıkardı, sütyenle kalakalmıştım sahnede. Gözlerim karanlığa alışır gibi olduğunda seyircilerin arasında kocamı arıyordum, ama bulamıyordum. Bir ara Özcanı görür gibi oldum, bana pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Acaba bütün bunları o mu tezgahladı diye düşündüm bir ara. Adam arkama geçti ve elimi önüne götürdü, sikini külotunun üstünden elletmeye başladı. Adamın sikini avuçlayıp sıkıyordum, kazık gibi oldu. Kulağıma da fısıldıyordu, “Nasıl, güzel mi, onu istermisin, amına gireyim mi, herkes seyretsin!” falan diye konuşarak beni tahrik ediyordu. Ben artık bitmiştim. “Sikimi sık, hadi sık, ne duruyorsun! İstersen bırakayım, devam etmeyelim!” diyordu. Ben de, “Hayır, sonunu getir!” diyordum. Sonra eteğimi çıkardı, tangamla kalakalmıştım, süt gibi bacaklarım ortadaydı. Beni tekrar sandalyeye oturttu, bacaklarımı ayırdı ve külotumu kenara çekti, dilini amıma gömdü. Amımın dudaklarını öyle bir emerek çekiyordu ki, bende acıyla zevk birbirine karışmıştı. Bir taraftan da amımı parmaklıyordu...
Amım herkesin gözleri önünde idi artık. İyi ki de balayına gidiyoruz diye amımın kıllarını temizlemiştim, kaymak gibi yapmıştım. Adam arada bir, “Oohhh mis gibi Türk amı, ne güzel, var mı Türk amcığı gibisi!” diyordu. Sonra kalktı ve personelin birine anlayamadığım bir işret etti. Hemen büyük bir havlu getirip verdiler. Havluyu beline dolayarak havlunun uçlarını yüzüme doğru açtı. Havludan dolayı kimse onun önünü ve benim yüzümü görmüyordu. “Hadi indir bakalım benim külotumu!” dedi. Külotunu kenarlarından tuttum ve indirdim. Aman Tanrım o neydi öyle, azman gibi, kalın, damarlı ve sola doğru oldukça eğikti yarağı. Aklım başımdan gitmişti. Kalçalarını oynatarak yarrağını yüzüme doğru sallıyordu. “İşte amını yaracak yarrak bu tatlım, hadi dokun ona!” dedi. Hemen dokundum, nasılsa havludan kimse göremiyordu. Sımsıcak, ateş gibi yanıyordu. Sikinin ucunda bir iki damla sıvı birikmişti, o da zevklenmişti anlaşılan. “Hadi yala onu!” dedi. Hiç vakit kaybetmeden eğildim, yalamaya emmeye başladım kalın sopa gibi siki...
Havludan kimse göremiyordu, ama herkes yaladığımı anlıyordu, “Ooooo!” diye sesler yükselmişti. Bu olay benim için hayatımda ilk ve belki de tek olacaktı, onun için tadını çıkarmalıydım. Yukarı aşağı sıvazlayarak emiyordum yalıyordum ve adamın sikini iyice havaya sokmaya çalışıyordum. Sonra sikini ağzımdan uzaklaştırıp havluyu çekti, kazık gibi olmuş bembeyaz kalın siki artık herkesin gözleri önünde idi. Havluyu havada tutup sikini sallaya sallaya sahnede biraz dolaştı ve tekrar yanıma geldi. Havluyu yere serdi, beni havlunun üzerine yere yatırdı ve külotumu çıkardı. Hemen personelin biri busefer büyük bir Hollanda bayrağı getirdi verdi adama. Adam bayrağı bellerimizi kapatacak şekilde üstümüze çadır gibi örtüp bacak arama yanaştı. Sikini amımın dudaklarında hissettiğimde zevkten çıldırabilirdim. Ve amıma öyle bir soktu ki sikini, birdaha Milyar Euro verseler izin vermezdim. Sanki yarmıştı amımı. Öyle bir çığlık attım ki anlatamam...
Hem memelerimi yalıyor, hem git gel yaparak amıma girip çıkıyordu. Amımı parçaladı zannediyordum, sularım artık durmuyor akıyordu. Tamamını alıyordum artık. Bağırta bağırta sikmek dedikleri bu olsa gerek. Adam bağırmalarıma aldırış etmeden sikiyordu beni, hemde sahnenin ortasında. Ve durmak bilmiyordu, iki sefer orgazma ulaşmıştım, ama adamın boşalacağı yoktu. Kulağına fısıldadım, “Yalvarırım çıkar artık, acıdan dayanamıyorum!” dedim. “Peki ama ben nasıl boşalacağım?” dedi. Ben de, “Ağzıma ver, yalayım boşaltayım seni, ne olur kırma beni, bak istediğini elde ettin işte, siktin beni!” dedim. “Birdaha böyle güzel bir amı nereden bulacağım ben!” diyerek sikmeye devam etti. “Sen bulursun, ne olur çıkar!” dedim. Beni kırmadı, amımdan çıkardı ve ağzıma verdi. Rahatlamıştım. Ben de onu ağzımla 5 dakikada boşalacak hale getirdim, memelerimin üstüne öyle bir fışkırdı ki, muhteşemdi. Sonra sikini ve memelerimi bayrağa silerek kaldırdı beni, kıyafetlerimi de elime verdi ve kulise yolladı beni...
Nasıl giyindim bilmiyorum. Kulisin dışında Özcan bekliyormuş, “Gel canım, seni kocanın yanına götüreyim!” dedi. “Hangi kocamın?” :) deyince gülüştük. “Muhteşemdin kız, harikaydın valla!” dedi. Ben de, “Senin başının altından çıktı bu değil mi?” dedim. Güldü, “Evet, ama iyi oldu değil mi, güzel bir anı oldu!” dedi ve elini de kalçalarıma atıp avuçlayarak, “Oooo iyice yumuşamış bunlar!” :) dedi. Sinirlenmiştim, “Hooop kendine gel, ne oluyor?” dedim. O da, “Ulan orospu, 1000 kişinin ortasında sahnede elalemin adamına siktiriyorsun da, bana gelince mi noluyor diye soruyorsun? Ben de isterim, yoksa karışmam, elin adamıyla sikiştini bütün Almayaya yayarım kaltak!” demez mi. Bu eğlencenin bu boyutlara geleceğini hiç tahmin etmemiştim, şimdiden çok pişman olmuştum, ama çaresizdim, “Tamam ama şimdi değil, Almanyaya döndüğümüzde ilk fırsatta sana da vereceğim, ama bak kocam senle sikiştiğimi kesinlikle bilmeyecek!” dedim. Özcan kabul etti anlaştık...
500 Euroyu da aldım ve kocamın yanına gittik. Kocam hemen beni kucakladı, iyice kafayı bulmuş, “Muhteşemdin karıcığım!” diyerek beni öpüyordu. “İşte bak Özcan, benim karım bu!” diyerek beni Özcana met ediyordu. Discodan çıkarken Özcanın eli yine kalçalarımda idi, mıncıklıyordu ve kocamın haberi yoktu. Otele vardığımızda kocam sızmak üzere idi. Özcan şansını yeniden denedi, hemen oracıkta sikmek istiyordu beni, biliyordum. “Bak bu akşam halim kalmadı, ne olur başka bir zaman yapalım, olur mu?” dedim. Fakat Özcan bırakmak istemiyordu, “Şimdi vermezsen bir daha vermezsin sen!” dedi. “Bak şeref sözü, belki bilmiyorsun ama ben de senden hoşlanıyorum, bunu seni ilk gördüğümde anladım, uygun bir zamanda seninle öyle güzel sikişeceğiz ki bunu birdaha unutmayacaksın, ama bu akşam bana dokunma! Sözümü yerine getirmezsem istediğini yap!” dedim onu ateşli birşekilde dudaklarından öperek avansını verdim, ikna ettim.
Yalan değildi, gerçekten kafaya koymuştum, Özcana da verecektim, ama onunla sikişmem tam istediğim gibi olacaktı, zevk ala ala!
239 notes
·
View notes
Text
KIZLARIMIZI DEĞİŞTİK 1 Ben maddi durumu gayet iyi olan biriyim
benim 18 yaşında üNiversiteye giden kızımı il dışında ki üniversiteye yazdırmamla başladı herşey
Yurtlardaki gruplaşmalar apartların kalitesizliği yüzünden ilk senesinde eve çıkmasına izin verdim kızımın
yine istanbuldan lisede beraber okuduğu bir arkadaşıda onunla kalacaktı onlarıda durumu iyi olduğundan masraflar sorun olmuyordu
haftada veya 2 haftada bir 2 saatlik mesafede olduğu için ya ben yada diğer kızın babası hem kontrol hemde para vs bırakmak için gidiyorduk
bu arada benim kızım hande 178 boyunda türbanlı biraz kalıplı ama içine kapanık sadece ders çalışan çokta güzel olmayan biridir
arkadaşı ayça ise 155 boylarında çelimsiz ama bir o kadar fırlama yinede derslerini aksatmayan aklına geleni pat diye söyleyen biridir
bazen ayçanın babası kenan ilede karşılaşırdık oda benim gibi 180 boylarında mülayim bir tipti
15 tatiline yakın bir zamanda kızların yanına gittiğimde benden önce gitmiş oda orada idi
ama bu sefer evde bir durgunluk vardı ne oluyor diye sordum kimse bişey demiyordu
kenan bana gel seninle biraz gezelim tekrar geliriz dedi
neyse sakin bir cafeye oturduk kenana sorun ne dedim sana anlattılarmı
kızı buna anlatmış bizim kızlar okulu bırakıp ist dönmek istiyorlarmış
saçmalama olurmu öyle şey dertleri ne her istediklerini verdik kendileri bu okulu istiyordu yarım senede okulmu bırakılır dedim
yoksa bişeymi yaptılar kızlara doğruyu söyle dedim
oda kimsenin bişey yaptığı yok herşeyi anlatacam ama sakin ol önce dedi
ayça kenana baba biz burda kalırsak erkeklerle arkadaşlık yapmamız lazım herkes birisiyle çıkıyor biz sap gibi kalınca dışlanıyoruz
mecburen eve kapanıyoruz ailede yok yanımızda sıkılıyoruz bunalıyoruz arkadaş edinsek onlarda illa yatalım diyorlar biz yanaşmayınca yatanlarla çıkıyorlar
önümüzdeki sene sıkı çalışıp ist tuttururuz ailemizin yanında rahat rahat okuruz demiş
ben bir sene dişlerini sıksınlar gerekirse özele falan veririz dedim
kenan çok bunalmışlar ist dönünce gelmezler buraya dedi yani 1 sene heba olacak
eee napacağız deyince kenan sıkılarak ağzındaki baklayı çıkardı
nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama ayça bana bişeyler dedi ama senin tepkinden çekindikleri için sana söyleyemiyorlar dedi
sen anlat ben psikopatmıyım niye kızayım dedim
o zaman bir kere anlatacağım hayır dersen kızları alıp istanbula döneriz evet dersen kızlar okumaya burada devam eder dedi
ben şaşkın şakın suratına bakınca ayça seninle flört etmek istiyor dedi nasıl yani deyince
elin oğlu sikmesindense senin onu öpüp ellemen daha garanti en azından belli seviyeden ileri gidilmez hemen hemen her hafta geliyoruz zaten
bir an duraksadım ama sonre jeton düştü bende ee hande ne olacak diye sorunca aynı şey onun içinde geçerli kontrollü biçimde flört edeceğiz
evdede bişey anlatmayacağız yoksa ya okulu bırakacaklar yada sene sonuna kalmadan bizim kızları patlatırlar demedi deme
o ana kadar kızımın büyüdüğünü canının erkek arkadaş isteyeceğini hiç düşünmemiştim ama yinede bu şekilde ters geliyordu
kızımın kenanla flört etmek isteyeceği kafama yatmıyordu fakat merakta ediyordum ya doğru ise o zaman kenanın teklifi daha mantıklı idi
en azından kontrol bizde olacaktı eve yabancı girmediği için ev sahibi vs yakalanma rezil olma durumuda yoktu
en iyisi eve gidip evde konuşalım birde kızlardan duyayım dedim
eve vardığımızda hande ve ayça suçluluğun verdiği eziklikle susuyorlardı konuyu açmak lazımdı ama nasıl gireceğimi bilmyordum
kenan ayçaya ben konuştum sizdende duymak istiyor deyince hande kıpkırmızı oldu ama ayça bildiğim halde kızmadığım için biraz rahatlamış gibiydi
ayça yanıma gelip ne olur izin ver pişman olmayacaksınız okulu en iyi derece ile bitireceğiz kafamız bir rahat olsun o zaman görün bizi vs vs vs
gibi sözlerle beni ikna etmeye çalışıyordu ama ben kızıma bakıyordum acaba oda istiyormu yoksa ayça için kendinimi feda ediyordu onu çözememiştim
ama ayça bana yalvarırken kızım çaktırmamaya çalışarak kenana göz kırpınca onunda istediğini anladım iki seçenek vardı ya ist geri götürecektim yada kızıma izin verecektim
yoksa benden habersiz ya
kenan bişerler yapacaktı yada okuldan biri en azından benim kotrolümde olmalıydı nasıl olacak şimdi dedim
kenan ister ayrı odalara gidelim güvenemem dersen burda yan yana yapalım dedi
bende burda olsun dedim gerekirse çok ileri gitmeden müdahele etmek için
kenan bana bakıp anlaştık değilmi dedi evet deyince kızımın yanına gelip önce eşarını çıkardı sonra dudaklarına yapıştı
o an farkettim kızımı ergenliğinden beri başı açık görmediğimi tam ben dalmışken ayçanın dudaklarıma yapışması ile kendime geldim
önce dudaklarıma yapıştı sonra eteğini beline toplayıp kucağıma oturdu aramızda sadece onun kilodu ve benim pantolunum vardı küçücük amcığını sikimin üzerine bastırıp dudaklarımı sömürüyordu haliyle
benim sikimde onun amcığına masaj yapmaya başlamıştı bir yandan öpüşüp bir yanda kenanın kontrol ediyordum ileri gitmesin diye külota dokunursa durduracaktım
kenan kızımın önce dudaklarını sonra boynunu öperken bir yandanda bluzun üzerinden memelerimi okşuyordu
bende ayçayı okşayayım dedim ama resmen tahta gibiydi vücudu bende kalçalarını avuçlayıp öpmeye devam ettim
ben ayça ile uğraşırken kenanını unutmuştum kafamı çevirdiğimde kızımın bluzu ve sütyeni yoktu kenanda kafasını memelerine gömmüş sırayla bir sağdakini bir soldakini yalayıp öpüyordu
arada birde dudaklaına yumuluyordu ayça ile handeyi kıyaslayınca tuhaf biçimde kandırılmış hissettim yüz güzelliği olmasada ayça kızımın yanında temel reisteki safinaz gibi kalmıştı
ne meme vardı ne kalça ilk defa kızıma alıcı gözle bakmıştım neyse kalkmışın imanı olmaz deyip ayça ile öpüşürken kulağına neler biliyorsun göster hünerini deyince sırıtarak kucağımdan kalktı
teoride herşey pratikte hiç birşey ama bugün sayenizde öğreneceğiz dedi sonra eğilip fermuarımı açarken haliyle kenana baktım oda bana dokunma devam etsin gibilerinden kafa salladı
ben geriye yaslanmış işi oluruna bırakmıştım ayça önce pantolonumu çıkardı sonra yarrağımı acemice okşamaya başladı yalamak istediği belli idi ama nasıl başlayacağını bilmiyor gibiydi
kafasını elimle bastırınca dergilerden internetten ne kadar öğrenmişse yalamaya başlamıştı onun küçük ağzı ve ilk defa yaptığını bilmem beni heyecanlandırmıştı sonra kızımın inleme sesini duyunca kafamı çevirdiğimde
kenanda handenin amına yapışmış yalıyordu baba kız bize oral sex yapıyordu aradan 10 dk geçmeden kızım elektirik verilmiş gibi titreyek boşaldı kenan sırıtarak sıra sende deyip pantolonun çıkardı
kanepeye oturdu ben hemen sikişmek yok diye müdahale ettim oda bana merak etme sen benim kızımın ağzına verdin bende senin kızına aynı şeyi yapacağım deyip kafasını yarrağa bastırdı
kızım saxo çekerken haliyle arkasıda bana dönüktü o an amı dikkatimi çekti anasının amı gibi ağdalı ve am dudakları şişkince idi az önce yalandığı içinde pembe kırımızı arası bir rengi vardı
kenan ayçanın kilotunu çıkarsana dedi niye dedim saxo çekerken kilodunu çıkarmak mantıklı gelmemişti kenan sen handenin amını iyice inceledin bende kızımın amına bakayım neye benziyormuş deyince
kızım kafasını kaldırıp bana baktı ben utanmış kızarmıştım sonra eğilip devam etti kaldığı yerden saxosuna üstelik bacaklarını dahada aralamıştı rahat göreyim diye heralde
ben hemen ayçanın badisini eteğini kilotunu çıkardım çıplak kalınca aslında o kadarda kötü değildi ayça yanı tiny teen videolarındaki kızlara benziyordu
ben iyice azmıştım ayçanın saxosu kızımın amı derken ben boşalacağım çıkar dedim ağzından ama ayça çıkaracağına daha hızlandı yapacak bişey yoktu elimle başını bastırıp hışımla ağzına boşaldım
önce duraksasada sonra saxoya devam ederek döllerimi taşırmadan yuttu sıra sende dedi ayçayı sırt üstü yatırıp bu sefer ben o küçük amcığı yalamaya başlamıştım
10 dk önceki pozisyon değişmişti bu sefer biz baba kız onlara oral sex yapıyorduk ama ayça çok dayanıklı çıkmamıştı ilk sefer olduğu için heralde ben boşalacağım dediği zaman ben iyice yapıştım amına
o ağzıma boşalırken ben amını vantuzluyordum işimiz bittiğinde kenanla kızıma baktım ne yapıyorlar diye onlarda son demlerini yaşıyor gibiydi
kızım hızlı hızlı yarrağı emerken kenanda gözlerini kapamış kafasını
geri atmış anın zevkini çıkarıyordu sonra birden gözlerini açtı boşalacağım dedi ama kızım ayça gibi yutmak istemedi heralde memelerime boşal dedi
sonra sonra yarrağı memelerinin arasında sıkıştırıp aşağı yukarı yaparken kenan patladı tabi bir kısmı suratına gelsede ağzı kapalı olduğu için sıkıtı yoktu bitene kadar bekleyip sonra kağıt havlu ile
suratını ve memelerini temizledi ayça ile kızım banyoya giderken kenanla bizde arkalarından bakıyorduk sanki rüyada gibiydik
247 notes
·
View notes
Text
Kocam Almanya ile ithalat ihracat işleri yapan bir işadamı. İş bağlantıları genelde seyahat etmeyi en çok sevdiği şehirlerden biri olan Münih’te…
Almanya'nın güneyindeki bu şehirde insanların daha yakın, daha sıcak ve insan ilişkilerinde daha toleranslı davrandıklarını söyler. Bu nedenle sıkça gittiği bu şehre yaptığı iş seyahatlerinden birisine beni de beraber götürdü.
Her zaman kaldığı o basit otellerin aksine bu sefer ben yanında olduğumdan, son derece modern ve içinde her türlü konforu sağlayan Park otele yerleştik.
Bu otel kingsize tabir edilen geniş yataklara, sauna, buhar banyosu ve jakuziden oluşan bir sağlık merkezine sahipti. İş görüşmeleri Pazartesi günü başlamasına rağmen biz hafta sonunu değerlendirmek için Cumartesi günü Münih’e varmıştık.
Son derece soğuk bir hava vardı dışarıda kar yağıyor ve hafta sonu olduğu için sokaklarda tek tük arabalara rastlanıyordu. Odamıza yerleştikten sonra kocam bu saatte yapılacak en güzel şeyin, saunaya gitmek olduğunu söyledi.
Sauna otelin üçüncü katında bulunan ve tam anayol kavşağına bakan ayna camlarla çevrilmiş sağlık merkezininin içinde yer alıyordu. Yaptığımız uzun yolculuktan sonra bu fikir bana da harika göründü.
Biz de vakit kaybetmeden saunaya inip cam kenarına yerleştik. Buradan parkın ve caddenin görünüşü muhteşemdi. Saunanın içerisi son derece sıcak, camlardan dışarı baktığımızda ise lapa lapa kar yağıyordu. Bu kadar güzel bir tezatı yaşamak harika bir heyecan veriyordu çıplak bedenlerimize…
Bedenlerimiz çıplaktı, çırılçıplak… Geniş basamaklarda otururken kocam üstümdeki son giysi parçası olan bikini altını da çıkarttırmıştı bana… Havlularımız yanımızdaydı, biri gelecek olursa sarınabilirdik. Zaten saunada bizden başka kimse yoktu, aslında olsa da bir şey fark etmezdi ya, Avrupa'da insanlar saunada cinselliklerini unutuyorlardı.
Ama biz bu garip tezatı ilk defa yaşıyor, içimizde tuhaf bir ürperti ile o anın keyfini çıkarıyorduk. Yirmi dakika kadar bu cehennemde terledikten sonra kalbimiz çılgınca çarpıyor, nefes almakta güçlük çekiyorduk. Gücümüzün son kırıntısıyla havlularımıza sarınıp kendimizi dışarı attık.
Saunanın kapısından çıkınca hemen karşısına gelen kısımda büyücek bir yüzme havuzu vardı. Baktık orada da ikimizden başka kimse yok. Kocamla göz göze geldik. Önce o beline sardığı havluyu çözüp yere bıraktı.
Sertleşen erkekliği iştah açıcı görünüyordu. Elini uzatıp göğsümün üzerinde kıstırdığım havluyu tuttu,
“Ne yapıyorsun, deli misin?” dedim yine de…
Aslında bana da çılgınca gelmiş, hoşuma gitmişti kocamın fikri… Biraz ikna edilmek istiyordum ve kocam bunu başardı.
“Bak, bir saate yakın buradayız, kimse gelmedi. Bu saatte gelmez de… Bırak çekingenliği… Hem biri gelse bile hiç önemli değil. Kızım burası Almanya… Çıplaklık en doğal şey onlar için… Kimse kimseye dönüp bakmaz bile… Hadi çıkar şu havluyu… Güzelliklerini göster bana bebeğim…”
Sonunda elimi çektirip benim havlumun da yere düşmesini sağladı. İki yaramaz çocuk gibi el ele tutuşup çırılçıplak bedenlerimizi buz gibi suyun içerisine bıraktık. Alev gibi yanan bedenlerimiz buz gibi suyla temas edince tabiri caizse “cosss”diye bir ses çıktı ve sudan dumanlar yükseldi sanki…
Ben ve kocam ilk şoku atlattıktan sonra yüzmeye başladık. Buz gibi su çırılçıplak bedenlerimizin en mahrem yerlerine kadar değiyor, tarifsiz bir zevk duygusu yaşatıyordu bize.
Soğuk suda yüzerken çekinerek etrafıma baktım. Bizden başka kimse yoktu. Yarım saattir saunada, bu havuzda zaman geçiriyorduk, hiç kimse gelmemiş, bizi rahatsız etmemişti. Önce çekingen bir iki kulaç attım, sonra iyice güven duydum, alışıp rahatladım.
Havva kızı gibi çırılçıplak yüzmek hoşuma gitmişti. Suyun içerisine bir dalıp bir çıkıyordum. Her dalışımda kocamın pek beğendiği kalçalarım bütün diriliğiyle meydana çıkıyordu. 90 derece sıcaklıktan sonra o buz gibi suyun içerisinde kalçalarımı sergilemem kocamı birden azdırmıştı.
Erkekliği önünde aniden hareketlenmiş buz gibi suya rağmen hızla sertleşmişti. Etrafımda yüzüp duruyor, sikinin ne kadar sertleştiğini hissettirmeye, sikini vücuduma değdirmeye çalışıyordu sanki hiç görmemiş gibi…
Ben bu arada suyun üzerine sırtüstü uzanmıştım. Dipdiri göğüslerimin fındık iriliğindeki uçları, soğuk suyun etkisiyle birer mızrak gibi suyun üzerine çıkmışlardı. Suyun üzerinde hareketsiz yatarken kocam da bu fırsatı değerlendirip suyun altından yanıma sinsice yaklaştı.
Tam dibimden su yüzüne çıkarak ne olduğunu anlamama fırsat vermeden dudaklarını meme uçlarımdan birine yapıştırdı. Bu temas ile irkilip sıçrayarak başımı havaya kaldırdım. Baktım kocam, bebek gibi meme ucuma yapışmış emip duruyor.
Gülümseyerek ellerimi başının arkasına bastırıp meme uçlarımı daha hızlı emmesini istedim. Kocam benim bu isteğine uyarak hiç nefes almaksızın memelerimin irileşmiş uçlarını tek tek emiyor aynı anda sol elini ise aşağılara atarak bacak aramdaki kaymak tabağına daldırmak istiyordu.
Parmakları kasıklarımdaki kaygan tüysüz tepenin üzerinden geçerek vajinamın dudakları arasına doğru ilerledi ve dudakları aralayarak nemli ve sıcak tünelimin içerisine doğru kaymaya başladı.
Bir yandan memelerimin çılgınca emilmesi ve bir yandan da vajinamın içinde hoyratça hareket edip beni delirten, tahrik eden parmakların etkisiyle kendimi su yüzeyine doğru salmış iki bacağımı da mümkün olduğu kadar açıp kocamın parmaklarını daha derine almak için gayret sarf ediyordum. Boğazımdan belli belirsiz iniltiler çıkıyor, kadınlığımı aşağı yukarı oynatarak daha derine girmesini istiyordum.
Kocam beni daha fazla bekletmedi. Belimden tuttu, havuzun kenarındaki korkuluklara doğru beraberce ilerleyip beni yüzüstü çevirdi. İki elimle korkulukları tutturup kalçalarımı mümkün olduğu kadar havaya kaldırmamı istedi.
Hiç vakit kaybetmeden isteğini yaptım ve kocam da kalçalarımın arkasındaki yerini aldı. Sol eliyle kalçalarımı aralayıp sağ eliyle tam ortasından tuttuğu aletini am dudaklarımın arasına doğru yerleştirdi.
Ancak o ana kadar suyun içerisinde bu işin daha rahat olacağını sanmamıza rağmen yanıldığımızı hemen anladık. Maalesef içime girmekte zorlanıyordu kocam. Arkamda bir iki basamak aşağı inip kalçalarımı tuttu, iyice ayırdı. Kalçalarımın arasından görünen kadınlığımın kıvrımlarını diliyle okşayarak geçti, dilini aşk tünelimin içerisine doğru soktu.
Sıcaklığı hissettiğim anda ağzının içerisinde biriktirdiği tükürükleri vajinamın içine doğru yaydı, daha sonra bir iki dil darbesi ile hem kayganlığı sağladı, hem de beni biraz daha ateşleyerek doğruldu.
Aletini yeniden hizalayıp bu sefer kendinden emin bir şekilde vajinamın içerisine doğru hızla bastırdı. Sonunda başarmış, soğuk suya rağmen benim nemli ve sıcak, duvarları kadife kaplı aşk tünelimin içerisine hızla ilerleyerek aletini sonuna kadar içime sokmuştu.
“Ohhhh!!!”
Ben hiçbir şey yapamayıp sadece derin derin zevkle inliyordum. Tek yaptığım kalçalarımı geriye doğru itip kaya gibi sertleşmiş olan kocamın erkekliğinin keyfine varmaktı.
Birkaç saniye hareketsiz kaldıktan sonra kalçalarımı hızla çevirmeye, ileri geri oynatarak penisinin her santimini hissetmeye başladım. Kocam da bu arada iki elini uzun saçlarıma götürerek sıkıca tuttu ve başımı geriye doğru çekti.
Bu hareket beni daha da ateşlemişti. Şimdi kalçalarımı bir pervane gibi hızla çevirip aletinin en derin yerime kadar girip çıkmasını sağlıyor, bir elimle de torbalarını avuçluyordum.
Havuz ile salonun giriş kısmı arasında bir boş alan mevcuttu. Boşluğun diğer tarafında ise salonun giriş kapısı vardı. Biz sevişmemizin zirvelerine, neredeyse dönülemez noktalara varmaya başlamıştık ki bir anda kapı açıldı.
İçeriye orta boylu, yaşlıya yakın göbekli bir adamla yanında uzun boylu genç bir delikanlı girdi. Konuşmalarından Alman oldukları anlaşılıyordu.
Kapıdan içeri girdikleri anda tam karşılarına gelen manzaraya bir an duralayıp hayretle bakakaldılar. Kocam arkamdan amıma girmiş, hızla gidip geliyor ben ise kısa çığlıklar atarak başımı sağa sola atıyordum.
Adamları bir anda karşımda görünce ben de şok geçirdim. Azgın kocam bu saatte kimse gelmez, kapalı diyerek kandırmıştı beni…
Adamlar bu inanılmaz manzaranın şokunu çabucak attılar. Önce yaşlısı, sonra da onu izleyerek genç adam bellerindeki havluları çözüp attılar. İkisi de çırılçıplak, önlerindeki mızraklarıyla bizi alkışlamaya başlayarak Almanca “harika” anlamına gelen bir şeyler söyleye söyleye hızla yanımıza geldiler.
Almanya’da böyle şeylerin genelde normal karşılandığını ben de biliyordum. Ama yine de bunun benim başıma gelmesi, iki yabancı erkeğin karşısında çırılçıplak yakalanmak utandırmıştı beni, hem de kocamın arkamdan soktuğu siki amımın içindeyken… Başımı çevirip hala arkamda kıpırdanıp duran kocama,
“Murat, bırak, yapma… Çıkar şu sikini amımdan…” dedim ama bunu istediğimden kendim bile emin değildim. Zaten kocam da pek hevesli değildi bırakmaya,
“Deli misin aşkım, nasıl bırakayım? Gelmek üzereyim. Ne olur, aldırma sen onlara… Alışkın onlar… Devam et… Sikiş benimle…” diye inledi arkamda…
Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi şaşırmış, heyecanlanmıştım. Şok içinde hareketsiz kalmama rağmen kocam sanki böyle şeyleri her gün yaşıyormuşuz gibi içimden çıkmamış, ufak ufak sikini amımın içinde kıpırdatıp duruyordu.
Ben kararsız, tepkisiz dururken adamlar havuzun kenarına gelerek korkulukların dibinde, iki yanımızda yakın bir yerde durup bizi motive ederek sevişmemize devam etmemizi istediler.
Kocam onlara çok iyi bildiği almancasıyla cevap yetiştirdi. Neler söylediğini bilmiyorum. Zaten sona yaklaşmış, adamlar bırakmamızı isteseler de o anda yaşadığı zevkten vazgeçecek halde değildi. Benim sevişmenin ateşiyle kor gibi olmuş kaygan vajinamın içerisinde hızla gidip gelirken orgazm olmak üzereydi.
“Ne konuştun adamlarla Murat? Ne yapıyorsun? Elin almanlarının yanında sikişecek halim yok… Bırak dedim sana…” dedim.
“Seni çok beğenmişler aşkım. Çok güzelmişsin. Harikaymışsın. Tam bir kadın olduğunu söylüyorlar. Ohhh… Bebeğim benim… Bırak izlesinler… Senin ne seksi, ne azgın kadın olduğunu görsün onlar da…”
İki elini suyun içinde sallanan memelerimin üzerine sıkıca kenetledi. Onları sıkıyor, bırakıyor parmaklarının bütün boğumlarını benim hatırı sayılır irilikteki memelerimin içerisine adeta gömüyordu.
Daha sonra parmaklarıyla meme uçlarımı birer kıskaç gibi sıkarak şehvet ve acı dolu, karışık duygular içerisinde kendimi kaybedecek hale getiriyordu beni…
Gerçekten kendimi kaybetmiştim. Artık iki yanımızda, bize sokulup yakından izleyip duran çırılçıplak adamlara ben de aldırmıyordum. Onlara aldırmadan çığlıklar atıyordum.
Olayın garipliği beni daha çok tahrik ediyordu. İki yabancının önünde kocamla sikişiyordum. Her yerimi görüyorlar, kocamın sikinin amıma nasıl girip çıktığına bakarak siklerini okşuyorlardı.
Adeta grup seks yapar gibiydik. Bir yandan kocama sikiliyor, bir yandan iki yabancının ellerinin arasındaki aletlerini inceliyordum. İlk defa kocamdan başka birilerinin sikini görüyordum canlı canlı… Gencin siki hayli büyüktü, taş gibi olmuş, pembe teniyle yenilip yutulası görünüyordu.
Orta yaşlının siki ise tam sertleşmemiş, sünnetsiz kabuklu görüntüsüyle ilgimi çekiyordu. Bir ara kendimi o kadar kaybettim ki, başımı çevirip arkamda beni pompalayıp duran kocama,
“Aşkım, yaşlı adamın siki kalkmıyor galiba… Onu ellemek istiyorum. İzin verir misin?” dedim. Kocam daha da tahrik oldu bunu söyleyince… Arkamda kulağıma inleyerek,
“Ohhh… Çılgın kadın… Ne istersen yap bebeğim. Harikasın sen… İster elle, ister amına sok… Serbestsin…”
Ben de sağ elimi yaşlı adama doğru uzatıp onun önünde yavaş yavaş uyanmaya başlayan erkekliğini tutmak istediğimi işaret ettim. Adam bu hareketime heyecan ve sevinçle karşılık verip, bir adım atarak iyice yanıma sokuldu.
Adamın penisini avucumun içine alıp sıkınca penis bedenimden fışkıran sıcaklığın etkisi ile hızla büyümüştü. Zavallı adam ne olduğunu şaşırmış irileşen kamışına hayretle bakıyor, bir yandan da onu benim ağzıma verebilmek için sabırsızlanıyordu.
Kocam da arkamda hızla gidip gelirken artık daha fazla dayanamaz hale gelmişti. Bacaklarım titremeye başlamış, vajinamda gidip gelen penisi sanki daha bir büyümüştü içimde…
Sonunda ben yaşlı Almanın sikini ağzıma aldığımda öyle tahrik oldu ki, içinden gelen haykırışları bastırmadan kalçalarımı kendine doğru çekip karnına doğru yapıştırdı ve sarsılarak kesik kesik fışkırmalarla benim sıcak aşk tünelimin içerisine boşalmaya başladı.
“Oohh… Bitirdin beni… Orospuu… Oh amına koduğumun fahişesi… Aaahhh…“ diye yüksek sesle küfürler savura savura, inleye inleye orgazm oluyordu.
Bense tam da kocamın dediğine uygun, bir orospu gibi ağzıma aldığım kabuklu yarağı soluksuz emerek adamın sanki içini dışına çıkarmak istercesine bir hırsla garip sesler çıkarıyor, sol elimle adamın torbalarını sıkıyor, sağ elimle de kendi mememi mıncıklıyordum.
Kocam orgazmın doruklarına varmış, bütün spermlerini vajinamın içerisine boşaltmıştı. Bir müddet sonra yumuşayan aletini içimden çıkartırken suyun içerisinde menilerinin beyaz kıvrımlar halinde yüzdüklerini görüyordum.
Bu arada sol tarafımızda o ana kadar hareketsiz duran genç adamın sabrı tükenmişti. Bana Almanca bir şeyler söylüyor, sanırım kendisinin de bu şehvet fırtınasına katılmak istediğini anlatmaya çalışıyordu.
“Aşkım, ne diyor bu koca sikli herif?” diye kocama sordum gözlerimi güzel sikinden ayırmadan… Kocam boşalınca yorgunluktan olaya ilgisini kaybetmişti. Arkamdan ayrılıp sudan çıkarken halsiz çıkan sesiyle,
“Seni sikmek istiyormuş. Benden izin istiyor. Yarrağını ağzına vermek için deli oluyormuş.” diyerek tercüme etti.
İlgiyle, her an üstüme atlayıp sikecek gibi duran genç delikanlıya baktım. Uzun sarı saçları, kirli sakalı, atletik vücudu, önündeki mızrağıyla harika görünüyordu.
“Doğrusu beni sikmesini isterdim aşkım. Ne dersin, izin verir misin? Siksin mi beni adam? O güzel yarağını geçirsin mi bana?”
Kocam bana ve adama ne yaparsanız yapın gibi bir hareket yaparak kendini havuzun hemen kenarında bulunan jakuzinin içerisine attı. Suyun sert fışkırmalarıyla bütün bedenine yaptığı masajın rahatlatıcı etkisine bıraktı kendini…
Ben ise kocamın tam karşısında, havuzun kenarında yaşlı Almanın siki elimde kalakalmıştım. Orgazm olamamıştım henüz ve kafayı yemek üzereydim. Kocam benim durumuma aldırış etmeden kendi orgazm sarhoşluğunu ve zevkini yaşıyordu. Bencil herif diye kızarak ben de tüm ilgimi elimdeki Alman sikine verdim.
Adamın erkekliğini ağzıma sokup çıkarıyor, başını emerken gırtlağımdan boğuk boğuk sesler çıkarıyordum. Adamın uzvu çok iri değildi ama oldukça kalın ve başı mosmor olup şişmişti. Yaladıkça tükürüklerimle bu patlıcan morunu andıran penisin başı parıl parıl parlıyordu.
Bir elimle adamın sikini, torbalarını okşayıp sıkıyordum, bir yandan da diğer elimi adamın kalçalarının arasına daldırmış, okşayıp duruyordum.
Adam bundan hoşlanmış olacak ki başımı iki eliyle sabit bir şekilde tutup kamışını ağzımın içerisine hızla sokup çıkarmaya başladı. Salonun tavanı yüksek olduğundan bu sesler salonda yankılanıyor suyun çalkantı sesine karışıyordu.
Genç adam da bu manzaraya daha fazla seyirci kalamamıştı. Bizi izlerken sağ eliyle aletini devamlı sıvazlıyor onu en sert haline getirmeye çalışıyordu. Uzun boylu kaslı bir yapısı vardı ve uzvu en azından yirmi santim kadar vardı. Eliyle penisinin üzerindeki deriyi geri çekince başı bütün ihtişamı ile meydana çıkıyor sonra hızla elini ileri geri hareket ettirerek sıvazlıyordu.
Ben kendimi tamamen yaptığım işe vermiştim. Almanın aletinin tamamını ağzıma sokup çıkarıyor, ellerimle de onu aşırı derecede tahrik ederek orgazmın sınırlarına yaklaştırmak istiyordum. Ancak adamın yaşı biraz geçkin olduğu için bu iş zor olacağa benziyordu.
Bu arada az önce yan taraftan bizi izleyen genç adam dayanamayıp suya girmiş, arkamdan bana yaklaşmıştı. Baldırlarımdan kavrayıp bacaklarımı havaya kaldırdı, kendi bacaklarının yanlarına doğru yerleştirdi.
Bu pozisyonda vücudum su yüzeyine doğru yükseldi ve dengemi sağlayabilmek için önümde havuzun kenarında oturan diğer adamın bacaklarına tutundum.
“Kocacım, karını sikiyorlar, haberin olsun” diye seslendim kocama…
“Siksinler karıcım… Ne isterlerse yapsınlar… Ben onlara söyledim zaten senin ne azgın orospu olduğunu… Seni en baştan beri sikmeye kararlı bunlar… Zevk almaya bak sen… Tadını çıkar… Hazır iki tane kabuklu yarak… Bir daha birbirimizi görmeyiz, tanımayız… Bir daha bu fırsat elimize geçmez. Bırak siksinler, ben de izlerim sizi…” dedi.
Kocam konuşup dururken, genç Alman arkama iyice yerleşti, dimdik olan erkeklik organını vajinamın dudakları arasına yerleştirdi. Daha önceden kocamın menileriyle kayganlaşan kadınlığımın içerisine iri erkekliğini sabırsızca soktu.
Aniden tüm şiddetiyle içime giren bu kocaman organın verdiği acıyla suyun üzerinde kalabilmek için iki elimle yaşlı adamın bacaklarına yapışarak sıkıca sarıldım. Ağzımdan belli belirsiz bir çığlık sesi yükseldi ancak ağzımın içinde şişmiş olan penis yüzünden sesim boğuk çıkıyor, ne dediğim anlaşılmıyordu.
Genç adam birkaç saniye hareketsiz kalıp aletini vajinamın derinliklerine kadar yerleştirdi ve daha sonra bir böğürtü ile adeta bir hayvan gibi içimde ileri geri gidip gelmeye başladı.
Ben çığlıklar atıyor adama yalvararak yavaş olmasını istiyordum. Ancak genç adam kudurmuş gibiydi ve bacaklarımı belinin arkasına dolayarak ellerini kalça kemiklerimin altına yerleştirdi, böylece onu kendisine daha iyi yapıştırarak kaçmamı engelledi.
Çareyi yaşlı adamın penisini ağzımın içine kah sokarak kah ısırarak, kah emerek arkamdaki bu dev organa alışmakta buldum. Zavallı yaşlı adam da bana yalvarırcasına Almanca bir şeyler söyleyip duruyordu.
Sanırım penisine daha nazik davranmamı ister gibiydi, ancak bunun bir işe yaramayacağını anlayınca elleriyle benim dolgun memelerimi avuçlayarak onları olanca gücü ile sıkmaya başladı.
Kocam jakuzinin içinde gözlerini bana, iki alman tarafından sikilen karısına dikmiş, zevkle izleyip duruyor, kalkmış sikini okşuyordu. Hemen önünde memelerim yaşlı ve göbekli bir adam tarafından cendereye alınmıştı.
Arkamda ise bacaklarım ve kalçalarım adeta demir mengenelerin arasına hapis edilmiş olan karısı acımasızca sikiliyordu. Kısa bir müddet sonra yeniden zevklenmeye başladım. Arkamda hızla gidip gelen pompalayan gence,
“Yavaş ol… Yavaş yavaş sik, her santimini hissedeyim ne olur…” diye yalvarıyordum.
Adam ise benim ne istediğimi doğal olarak anlamıyor hoyratça, tüm hızıyla vajinamın içine girip çıkıyordu. Sonunda dayanamadım, yaşlı almanın sikini ağzımdan çıkarıp başımı geriye çevirdim. Uzun sarı saçlarıyla beni sikmekte olan gence ingilizce almanca bildiğim bir iki kelimeyle seslendim,
“Please, slovly!” dedim. “Langsam bitte…” Sonunda anladı beni,
“Ohh, ja, natürlich!” diyerek ritmini yavaşlattı. Artık penisini tam benim istediğim şekilde, santim, santim sokuyordu. İşte şimdi zevkin doruklarına çıkmaya başlamıştım.
Yaşlı adamın işini bitirmek için olanca hızımla harekete geçtim ve adamın uzvunu gırtlağıma kadar sokup çıkararak ona ağzıyla masturbasyon yapıyordum. Yaşlı adam benim bu emme basma tulumba gibi hareket eden ağzımın içeirisindeki nemli kaygan ve sıcak tahrike daha fazla dayanamayıp, bağırarak boşaldı.
Adam yaşlıydı ama spermleri o kadar fazlaydı ki hepsini yutamadım, dudaklarımın kenarlarından aşağı bir kısmı sızdı.
Bu arada ben yeniden azdım ve kalçalarımı içimdeki penis vajinamın ta dibine girecek şekilde geriye itip büt��n hızımla daireler çizmeye başladım. Benim ateşim artık genç adamı da yakmaya başladı, hızlandı tekrar,
”Oooh… jaa… ich kommee…!” diye bağırarak bütün spermlerini içime bırakmaya başladı.
Bacaklarımı genç adamın kollarından kurtarıp yere bastım, başımı sağa sola atarak orgazmın zevkine varıyordum. Genç Alman ise orgazm olmasına rağmen hala içime hızla girip çıkmaya devam ediyordu.
İçimdeki organın hemen yumuşamadığını farkettim. Ereksiyonun tadını sonuna kadar çıkarmak için arkamı iyice geriye, gencin kaya gibi bedenine, içimdeki sikine yasladım.
“Ahh, oohh!” sesleriyle, büyük bir şehvetle içimdeki erkeklik organını uzvumun dudakları arasına hapsetmek, sanki onu ebediyen içimde tutmak ister gibiydim. Önce kocamın, arkasından genç adamın spermleri dışarı akmış suyun üzerinde yüzüyorlardı.
Sonunda delikanlıya havuzdan dışarı çıkmak istediğimi işaret ettim ve ikimiz beraberce havuzun kenarında bulunan yeşil çim halının üzerine çıktık. Gülümseyerek adama sırt üstü yere uzanmasını İngilizce ve işaretle karışık anlattım. Genç adam istediğim şeyi yaparak yere sırtüstü uzandı.
Kaslı bacakları aralanmış, erkekliği ise önünde hala dimdik duruyordu. Çocuk muhtemelen vücut sporu yapıyordu. Her bir kas üzerinde tek tek çalışmış, yerde yatan ve beni bekleyen vücudu bir heykel gibi görünüyordu. Ve ne gibi bir ilaç kullandığını bilmiyorum ama, bunca sevişmeden sonra erkekliği hala sertliğini koruyordu.
Bense kararsızdım. Önümdeki abideyle ne yapacağıma karar verememiştim henüz… Elime mi alsam okşayıp sevmek için, onca sikişten sonra hala dudakları arzuyla kıpırdayıp duran amıma mı alsam…
Sonunda dayanamadım, adamın iki bacağının arasına eğildim ve o muhteşem organın başını ağzıma aldım. Dirseklerimi yere dayamış iki bacağımı mümkün olduğu kadar açarak kalçalarımı yukarı kaldırmıştım. Bizi izleyen kocama ve yaşlı almana bulundukları noktadan nefis kalçalarımın arası bütün ihtişamı ile görünmesini sağlamıştım böylece…
Bodrum güneşinin altında esmerleşen tenimle bikinimin oluşturduğu beyazlıklar tam bir zıtlık oluşturmuştu. Bu zıtlıkta kalçalarımın arasından tüysüz kadınlığımın istekle açılmış dudaklarının pembeliği ve açık kahverengi, minik bir leke şeklindeki göt deliğimi bir tablo gibi erkeklerin gözlerinin önüne sermiş oluyordum.
Genç adamın ağzıma aldığım penisini mümkün olduğunca içeri, boğazıma doğru sokmaya çalışıyor, bunu yaparken etli dudaklarımı tam bir çember haline getirip ağzımın içinde vantuz gibi emiyordum. Bir elimle adamın testislerini sıkıp okşuyordum.
Genç adam yeniden kıvranmaya başlamış, doğrularak iki eliyle başımı tutarak aletini ağzımın içerisine seri bir şekilde sokup çıkarmaya başlamıştı. Penis ağzıma girip çıkarken dudaklarımın kenarlarından bir bisiklet pompasının çıkardığı seslere benzer sesler çıkarıyordu.
Bu arada arkamızda bizi izleyen ikiliden yaşlı adam daha fazla dayanamayıp yaklaştı. Kalçalarımın arasına eğilerek iki eliyle yuvarlaklarımı ayırdı ve hala bal kutumdan dışarı süzülmekte olan spermleri dilinin ucuyla yalamaya başladı.
Yaladıkça iştahlanıyor, parmaklarını benim etli kalçalarımın içine gömerek onları sıkıyordu. Dilini olabildiğince derinlere sokarak kadınlığımın içerisindeki spermleri dışarı çıkardı ve onları şehvetle yalayıp yuttu.
Biraz sonra amımı yalayıp duran ıslak ve sıcak dilinin ucunu minik deliğimde hissedince zevkle inledim. Adam büyük bir hırsla ellerini kalçalarımın üst kısmına yapıştırdı ve göt deliğimi iyice dışarı çıkarabilecek şekilde onları ayırdı.
Büzüğüm onun dilinin sıcaklığını beklercesine açılıp kapanıyor, adeta nabız gibi atıyordu. Yaşlı adamın dili fazla bekletmedi, ağzındaki bütün tükürüğü minik deliğimin içine boşalttı ve diliyle çevresine, içine doğru yaymaya çalıştı.
Ben bir yandan ağzımın içerisine büyük bir hızla girip çıkmakta olan iri organın bir an önce yeniden boşalmasını beklerken, diğer yandan arkamdaki bu dayanılmaz tahrike cevap vermeye çalışıyordum.
Götümün deliğinin iyice aralandığını hissedince sağ elimi kendi arkama doğru götürüp işaret parmağımı o küçük delikten içeri doğru soktum. Aynı zamanda kalçalarımı da ileri geri oynatıp kendi parmağımla kendimi beceriyordum.
Aldığım büyük zevki gören ve kendi kendimi parmağımla nasıl becerdiğimi izleyen yaşlı adam için bu hareketim artık bardağı taşıran son damla olmuştu. Zavallı adamcağız erkekliği yeniden sertleşmediği için bir elinin iki parmağını benim vıcık vıcık olmuş kadınlığıma daldırdı.
Diğer elinin orta parmağını ağzıma verdi. Dilimle dudaklarımla yalayıp ıslattım parmağını… Çıkarınca tekrar genç yarağı yalamaya devam ettim. Yaşlı adam hala arka deliğimi kurcalayıp durduğum işaret parmağımı tutup çekti, ağzımda ıslattığım kendi kalın orta parmağını götümün deliğine soktu.
Şimdi arkamda, yaşlı adamın iki elinin parmakları, ön ve arka deliklerimde, gencin bir piston gibi çalışan müthiş erkekliği de ağzımın içinde, artık sınırlarımı zorlayan kuvvetli bir orgazmın eşiğindeydim.
Tüm vücudumun kasları kasılmaya, ayak parmaklarıma varıncaya kadar gerilmeye başlamıştı. Genç adam bir çığlık atarak kamışını ağzımın içerisine, gırtlağıma kadar bastırdı ve orgazm olmaya başladı.
Yaşlı adam ise arkamda vajinamın içine dört parmağını sokmuş hızla çeviriyor, diğer elinin iki parmağı ise arka deliğimi iyice açarak içine sokup çıkarıyordu. Genç adamın gırtlağıma kadar soktuğu aletin etkisiyle kusar gibi olmuştum ve ağzımın içerisindeki spermler dışarı fışkırmıştı.
Ancak bu arada yaşadığım ikinci kuvvetli orgazmın etkisiyle hırıltılar çıkararak iki elimle ağzımdaki penisi kavramış onu sağa sola büküyordum.
Bütün vücudum zangır zangır titriyordu. Dizlerimin üzerinde daha fazla direnemeyip yüzükoyun yere uzandım. Toprakta kıvranan bir tesbih böceği gibi şehvetle kıvranıyordum yerde…
Kocam da yanımıza gelmiş, elinde sıvazladığı sikinden fışkıran döllerini çırılçıplak bedenimin üzerine yağmur gibi fışkırtıp duruyordu.
Bunca olayı yaşadığımız süreç içerisinde havuza henüz kimse gelmemiş ve bu muhteşem cinsel ziyafetin doyumsuzca tadına varmıştık. Sonra hep beraber kalkıp havuza ve saunaya girdik. Üç erkek havuzda beni aralarına alıp okşaya okşaya temizlediler, pakladılar. Bedenimin her yanında dolaşan ellere, dudaklara teslim ettim kendimi…
Saunanın basamaklarında genç Almanın terden parlayan vücudu, tekrar sertleşen muhteşem erkekliği yine iştahımı kabarttı. Kucağına çıktım bir şey söylemeden… Gözlerimi kapatıp gencin sikini amımın dudaklarının arasına yerleştirmesini, başıyla klitorisimi okşamasının verdiği zevke kaptırdım kendimi…
Ben genç yarağın üstünde dalgalana dalgalana oturup kalkarken yaşlı adam ve kocam iki yanımda ter damlaları süzülen memelerimi, uçlarını okşuyorlardı.
Kocam da iyice tahrik olunca gencin yarağı içimden çıkmadan ikimizi elleriyle yönlendirdi ve saunanın basamağındaki beyaz havluların üzerine uzanmamızı sağladı. Ben üstteydim doğal olarak… İçimdeki penisin verdiği zevke kendimi kaptırmışken kocamın siki de arka deliğimi okşamaya başladı.
Tekrar kendimi kaybettim. Sıcak buharın etkisiyle gevşeyen vücudum ve arka deliğim sorun çıkarmadan kocamın sikini dibine kadar aldı. Ben hareketsiz dururken iki erkeklik organı içimde makine gibi gidip gelmeye başladı.
Yaşlı alman yanımızda bize baka baka sikini okşarken üçümüzün inlemeleri, benim aynı anda iki yarak birden yerken canhıraş haykırışlarım buhar kaplı saunanın içinde yankılanıyordu.
Üç erkek o saunada evire çevire her yerimi siktiler. Teker teker, ikili, üçlü… Zevkten öldürdüler beni, ben de onları… Siki fazla kalkmıyor diye kenardan izleyip duran yaşlının da gönlünü yaptım. Bir güzel yalayıp sertleştirdiğim sikinin üstünde zıplaya zıplaya onu da iliklerine kadar boşalttım.
En son genç alman üçüncü kattaki saunanın cam duvarına dayayıp arkamdan amıma girdi. Altımızda karlı gecenin sokak lambalarıyla aydınlanmış ışığında insanlar, otomobiller gidip gelirken, sanki sokakta sikişiyormuşuz gibi arkamdan pompaladı durdu. Her vurduğunda yanaklarım, çıplak göğüslerim serin cama yapışıyor, içimdeki kalın yarak delirtiyordu zevkten…
Yanımızda bizi izleyen iki erkekten, kocam ve diğer almandan başka, sokaktan geçenler başlarını kaldırıp baksalar beni görecekler gibi geliyordu.
Çırılçıplak, kocasının önünde yabancı bir erkek tarafından cama dayanmış, ayakta sikilip duran beni görmeleri… Bu da ayrı bir tahrik unsuruydu elbette… Sonunda haykırarak boşaldık ikimiz de…
Her güzel şey gibi, bu da sona erdi, bitti bu zevk fırtınası… Almanlarla birbirimize teşekkür edip vedalaştık.
Üstümüzde bornozlarla odamıza çıkarken öyle bitkindim ki kocamdan destek almak zorunda kaldım. Odamıza geldiğimizde bornozu sıyırmama yardım etti. Kolumu kaldıracak halim kalmamıştı.
Çırılçıplak yan yana yatağa uzandık. Elimi tuttu. Ben de kocamın elini dudaklarıma götürüp minnetle öptüm. Bana bu zevkleri yaşattığı için… İkimiz de çok mutluyduk. Fısıldayarak,
“Teşekkür ederim aşkım” dedim.
“Ne demek karıcım… Her zaman…” diyerek yanıtladı beni… Şaşkınlıkla başımı yana çevirdiğimde yaramaz bir çocuk gibi bana muzipçe gülümseyerek bakan kocamla göz göze geldim…
Her zaman mı?
357 notes
·
View notes
Text
Sarhoş Karımı Arkadaşım Sikti Ben İzledim
Tüm yaşam biçimimi ve anlayışımı değiştiren olay, karımla küçük bir işimizi halletmek için gittiğimiz Ankara’da, öteden beri arkadaşımız olan Fehmi’nin evinde meydana geldi. Aslında üçümüz de alabildiğine sarhoştuk. Arabayı evin önüne park ettikten sonra kapıya kadar olan bir kaç metrelik mesafeyi yürürken en az yalpalayan, yine de bendim.
Fehmi elindeki anahtarı deliğe sokmaya çabalarken, karım da duvara dayanmış, gülüp duruyordu. Akşamın erken saatlerinde gittiğimiz bir restoranda içmeye başlamış, sonra bir bara gitmiştik. Bütün bunlardan sonra kafayı bulmak normaldi tabii. Ankara’ya o gün öğlen saatlerinde varmış ve Fehmi’yi bulmuştuk. Oradaki işimizi bir kaç saat içinde bitirmiştik gerçi ama, Fehmi kalmamız için ısrar etmişti. Karısı 3 günlüğüne İzmir’e gitmişti ve evi boştu. Karımla bana kendi yataklarını vereceğini söylüyordu. Biraz onu kırmamak için, biraz da yapacak önemli bir işimiz olmadığından, sonunda teklifini kabul etmiştik. Doğal olarak akşamın programını da Fehmi yapmıştı. Ender takıldığımız içkili bir muhabbet, değişiklik olur diye düşünmüştük biz de. Doğrusunu söylemek gerekirse, oldukça eğlenmiştik. Tek eksikliğimiz, karımla benim kılığımızın pek uygun olmamasıydı. Akşam İstanbul’a dönmeyi planlayarak yola çıktığımız için, ikimiz de spor şeyler giymiştik. Benim üstümde bir bluejean pantolonla kısa kollu ince bir gömlek vardı. Karım da kısa bir bluejean etekle kolsuz bir beyaz t-shirt giymişti. Restoranda neredeyse hiç kadın müşteri yoktu. Fehmi’yi tanıdıkları için, bizi dipteki set üstünün en öndeki masasına almışlardı. Bir de dip taraflardaki bir masada iki kadın vardı. Biraz bundan, çokluk da karımın görüntüsünden olmalı, çevredeki erkeklerin ilgisi hep bizim masanın üstünde olmuştu tabii. Ama aşırı bir şey yapan yoktu. Bu, anladığım kadarıyla oradakilerin çoğunun Fehmi’yi tanımalarından kaynaklanıyordu. Karımın gittiğimiz her yerde erkeklerin ilgisini çekmesine alışık olduğum için, olanları yadırgamamıştım. Ayrıca adamlara hak da veriyordum. Alkol, her zaman karımın biraz çözülüp rahatlamasına neden olurdu. Yemekte içtiğimiz şaraplar da, aynı etkiyi yaratmıştı üstünde. Dış taraftaki iskemlesinde, biraz aşağıda kalan asıl salona göre bir balkondaymışcasına otururken, zaten oldukça kısa olan eteği sıyrılmış ve bacakları bütün güzelliğiyle meydana çıkmıştı. Kapanmak için bir çaba da harcamıyordu. T-shirt’ü kollarıyla omuzlarını açıkta bırakıyordu. Küçük, ama yuvarlak ve dimdik memeleri incecik pamuklu kumaşın altından belli oluyor, zaman zaman birer düğme gibi kabaran meme başları, sutyen giymemiş olduğunu kanıtlıyordu. Gerçi başkaları farkında değildi ama, ben kilotu da olmadığını biliyordum. Nefret ederdi kilot giymekten.
Oradan çıktıktan sonra gittiğimiz barda ise karımın hareketleri daha da rahatlaşmıştı. Tezgahın önündeki yüksek taburelerde oturduğumuz için çevredekilere unutamayacakları bir bacak şovu sergilemişti. Onun kendini göstermekten hoşlandığını öteden beri biliyordum. Üstelik bu durum, benim de garip bir biçimde hoşuma gidiyordu. Sonuçta, bir takım adamlar karımı ağızları sulanarak seyrediyordu en çok. Nasıl olsa benim karımdı o. Neyse, sonunda iyice sarhoş bir halde, Fehmi’nin evindeydik işte. Önce o bize yardım etti ve yatacağımız yatağın çarşaflarını değiştirdik. Sonra da biz ona, salonun ortasına bir yer yatağı hazırlamakta yardımcı olduk. Hava sıcaktı ve terlemiştik. Karım, duş yapmak üzere banyoya girdi. Ben de Fehmi’yle oturup çene yapmaya başladım. Tam bir sarhoş muhabbetiydi yaptığımız. Bir süre sonra karım da geldi yanımıza. T-shirt’ünü hafif ıslak vücuduna yeniden geçirmiş, eteğinin yerine de, beline bir havlu sarmıştı. Ama bu bir banyo havlusu değil, yalnızca büyücek bir yüz havlusuydu galiba. Hem ensizdi, hem de uzunluğu tam yetmediği için, sol bacağınının üstünde derin bir yırtmaç oluşmuştu. Kısacası, eteği üstündeyken bundan çok daha derli toplu görünüyordu. T-shirt de, vücudunun bazı yerlerine, bu arada memelerine iyice yapışmıştı. Saçını ıslatmamıştı. Koltuklardan birine oturup, bizi dinlemeye başladı. Ben de duş yapmak istiyordum. Onları salonda bırakıp banyoya gittim. Sonra da soyunup, sıcak suyun altına girdim. Doğrusu çok iyi gelmişti bu. Duşta ne kadar kaldım, tam bilmiyorum. Sonunda ben de belime bir havlu sararak dışarı çıktım. Niyetim artık karımı alıp yatmaktı. Ama hevesim kursağımda kaldı. Salonun kapısına geldiğim anda, olduğum yerde çakılıp kalmama neden olan bir manzarayla karşılaştım. Karım, Fehmi için hazırladığımız yatakta, yüzüstü yatıyordu. Kollarını iki yanına uzatmış, başını yastığı koymuştu. Gözleri kapalıydı. Fehmi ise yatağın yanında, dizlerinin üstünde oturmuş, karımın sırtıyla omuzlarına masaj yapıyordu. Herhalde masajdan önce yatmaya hazırlanmış olmalıydı ki, soyunmuş, bir tek donla kalmıştı.
Ama kapının önünde çakılıp kalmama neden olan, elbetteki bunlar değildi. Sezgilerim, garip bir şeyler döndüğünü algılamıştı aniden. Bir adım geri atıp, holün karanlığında kaldım. Beni kolayca farkedemeyecekleri bir pozisyondaydım şimdi. Salonun ortasındaki yatak bana göre yanlama durduğu için, onları yandan seyrediyordum. Karımın yüzünde, çok iyi tanıdığım o buram buram seks kokan ifade vardı. Kendini sırtında dolaşan ellere bütünüyle bırakmıştı. Fehmi de yaptığı şeye son derece konsantre olmuş görünüyordu. İkisi de benim varlığımı, her an duştan çıkıp yanlarına gelebileceğimi unutmuş gibiydiler. Acaba ne olacaktı bu işin sonu? Kalbim küt küt atıyor ve heyecanla bekliyordum. Fehmi’nin elleri şimdi karımın beline inmiş, sonra da iki yandan koltuk altlarına doğru gidip gelmeye başlamıştı. Yaptığı da, artık masaj olmaktan çıkmışa benziyordu. Düpedüz okşuyordu karımı. Onun da bu durumdan hiç şikayeti yoktu doğrusu. Aksine, son derece hoşlandığı belliydi. Ağzından küçük memnuniyet mırıldanmaları çıkıyordu. Bunların Fehmi üstünde etkili olacağı açıktı. Yüzünü dikkatle inceliyordum. Hafifçe gerilmişti. Heyecanlı olduğu belliydi. Sonra daha rahat hareket edebilmek için olmalı, dizleri üstünde doğruldu. Tanrım; siki kalkmış, donunun önünü bir çadır gibi kabartmıştı. Aynı anda benim sikimin de alabildiğine kalkmış olduğunu farkederek şaşırdım. Neler oluyordu böyle? Seyrettiklerim beni kızdırıp kıskançlıktan çıldırtacak yerde, tahrik olmama neden olmuştu. Nefes bile almadan seyrediyordum. Karım kendini iyice kaptırmıştı şimdi. Belinin büküldüğünü ve kalçalarının yataktan hafifçe yükseldiğini görüyordum. Fehmi de farkındaydı bunun. Dizleri üstünde yürüyerek, yatağın başucuna doğru gitti. Şimdi karımın baş tarafında duruyor ve az önce belinden koltuk altlarına doğru yaptığı masaj hareketini, şimdi koltuk altlarından beline doğru yapıyordu.
Daha da büyümüştü siki. Elleri de giderek daha aşağılara doğru inmeye, karımın belinde sarılı küçük havlunun kenarlarına kadar uzanmaya başlamıştı. Parmakları, her aşağı gidişinde havlunun altına doğru uzanıyor, bu da onun iyice gevşemesine neden oluyordu. Karımın kalçaları iyice hareketlenmişti bu arada. Artık küçük hareketlerle kıvrılıp bükülüyor, aşağı yukarı, sağa sola yavaşça çalkalanıyordu. Fehmi sonunda, karımın belindeki havluyu tamamen çözdü. Şmdi o baş döndürücü yuvarlaklıktaki kalçalar, ikimizin de gözleri önündeydi. Ama Fehmi’nin bana göre ciddi bir avantajı vardı. Ellerini karımın yumuşacık kalçalarının üstünde dolaştırabiliyordu. Duruşu biraz garipti. Dizleri, karımın baş tarafında yere dayalıydı. Ellerini karımın kalçalarına götürebilmek için, vücudunu öne doğru eğip, uzatmak zorunda kalmıştı. Bu durumda, donunu yırtacakmış gibi duran siki de, karımın başının üstüne geliyor, neredeyse değecekmiş kadar yakın duruyordu. Karımın ağzından çıkan mırıldanmalar, artık inlemeye dönüşmüştü. Kalçalarının okşanmasından ne kadar hoşlandığını biliyordum. Doğrusu Fehmi de işini biliyor elinin altındaki beyaz yuvarlakları sanki yoğuruyordu. Karım artık kalçalarını iyice kaldırmıştı. Birden sol elini uzattığını ve Fehmi’nin donun altından bile büyüklüğü belli olan sikini kavradığını gördüm. - “Ohhhh ne güzel…” dedi, memnuniyetini belli eden bir sesle, “Ne kocamansın böyle…” Parmakları kıpır kıpır oynuyor, sikin üstünde dolaşıp duruyordu. Sonra öteki elini de götürdü oraya ve Fehmi’nin donunu aşağı çekmeye başladı. Acele ediyor, onun çıplak sikini bir an önce eline almak istiyordu. Bunu başardığı zaman da, duyduğu mutluluğu yüksek sesle dile getirdi: - “Oh yavrum… Nasıl kalkmış bak… Öyle güzel ki…” Fehmi’nin sesi çıkmıyordu bu arada. Gözlerini kapamış, sikini karımın ellerine bırakmıştı. Kendi elleriyse karımın kalçalarını yoğurmaktan vazgeçmemişti tabii. Üstelik şimdi parmakları, o muhteşem yuvarlaklıkların arasına girmeye de başlamıştı. Bu temasın karıma büyük zevk verdiğini görüyordum. - “Oyna benimle n’olur yavrum…” dedi, parmakları Fehmi’nin en dibinden kavradığı sikini sıvazlarken, “Oyna hadi…” Sonra başını kaldırdığını gördüm. Ağzı açıldı ve dudakları elindeki sikin şişmiş başına kapanıverdi. Tek bir harekette, yutabildiği kadarını yutmuştu. Bu Fehmi’nin bütün vücudunun titremesine neden oldu. Karımın ağzının ne kadar marifetli olduğunu benden iyi kimse bilemezdi. Bu bakımdan arkadaşımın neler hissettiğini tahmin edebiliyordum. Nitekim kalçaları hareketlenmişti bile. Önce küçük küçük hareket ediyordu. Sonra hızlanmaya başladı ve sonunda öyle bir hale geldi ki, artık yaptığının tek bir tanımlaması olabilirdi. Karımı ağzından sikiyordu Fehmi.
Bütün bu olup bitenler, heyecanımın son kertesine yaklaşmasına neden olmuştu. Bir kaç dakika öncesine kadar aklımın ucundan bile geçiremiyeceğim şeyler oluyordu gözlerimin önünde. Sevgili karımla ortak arkadaşımızın yaptıkları şeyleri seyretmek başımı döndürüyordu. İçimi dolduran, yalnızca yalın seks duygusuydu. Olup biteni son derece tahrik edici buluyordum. Sikim patlayacakmış gibiydi.
Karımla Fehmi, dönüşü olmayan bir yola girmişlerdi artık. Fehmi’nin nefes alışları derin ve sesliydi. Karımın ağzı ise doluydu ve iniltileri artık burnundan çıkıyordu. Kendilerinden geçmiş gibiydiler. Fehmi’nin vücudu alabildiğine gerilmişti. Çok dayanamıyacağına emindim. Karımın içe hafifçe çökmüş yanaklarından, ağzındaki siki, sanki içini boşaltmak istiyormuş gibi emdiğini anlıyordum. Kalçaları da, artık yatağın üstünde delice çalkalanmaya başlamıştı.
Birden Fehmi’nin kasıldığını gördüm. Aynı anda karımın burnundan daha da şiddetli bir inilti çıktı. Mümkünmüş gibi daha da hırsla emiyordu şimdi. Gırtlağı da durmadan oynuyordu. Tanrım; tohumlarını karımın ağzına fışkırtıyordu Fehmi. O da, dışarıya damla bile kaçırmadan, hepsini yutmakla meşguldü. Sonra onun vücudu da kasılıverdi. Kalçaları titremeye başladı.
Karım da zirveye ulaşmıştı.
Sonra Fehmi’nin doğrulup geri çekildiğini gördüm. Karımın ağzından çıkan siki yarı inmişti. Dizlerinin üstüne oturdu. Karım ise, yorgun bir halde yüzükoyun yatmayı sürdürüyordu. Acaba bitmiş miydi her şey? Artık beni akıllarına getirecekler miydi? Ne yapacağımı bilememenin karasızlığı içinde bocalayıp duruyordum. Ama Fehmi yeniden hareketlendi.
Yine dizlerinin üstünde yürüyerek, yatağın alt tarafına geçti ve oturdu. Sonra elleri uzanıp yeniden karımın kalçalarını okşamaya başladı. Şimdiki pozisyonunda okşadığı yerleri görebiliyordu da. Elleri yeniden vücudunda hissetmek, karımın da hareketlenmesine neden olmuştu. Kalçaları tekrar oynamaya başlamıştı bile. Fehmi okşayıp mıncıklamayı sürdürdükçe de, hareketleri belirginleşiyordu. Fehmi eğilip başını arkadan onun kalçaları arasına soktuğunda ise, çıldıracak gibi oldu karım.
- “Ohhhhh…” diye inledi, “Ohhh ne güzelsin… Ohh yala hadi beni… Hadi yala beni n’olursun…”
Anlaşıldığı kadarıyla, Fehmi’nin de başka istediği yoktu. Ağzını kocaman açmış, karımın amına yapıştırmıştı. Şapırtılı sesler çıkararak yalıyordu. Her şey bitti zannederken, yeni bir heyecan dalgası sarmıştı tüm benliğimi. Az önce karımın ağzını sikmişti. Şimdi de onu yalıyor, yatağın üstünde çırpınıp kıvranmasına neden oluyordu. Mahvolmuştu karım.
- “Oh çok güzel… Ohhh çıldırtacaksın beni yavrum… Sok dilini içime öyle n’olur… Ohhhhh…”
Manzara gerçekten müthişti. Karım artık dizlerinin üstünde duruyordu. Ama omuzları ve memeleri hala yatağa yapışıktı. Kalçaları böyle havadayken, dayanılmayacak kadar güzel, karşı koyulamayacak kadar tahrik ediciydi. Fehmi kendini tümüyle kaptırmıştı şimdi. Bu arada ben de kritik bir noktaya gelmiştim. Sikim zonklamaya başlamıştı artık. Belimdeki havluyu çözüp, onu biraz rahatlatmam gerekiyordu. Elimi değdiğim anda patlayacağımı biliyordum.
Fehmi’nin elleri, karımın kalçalarına birer pençe gibi yapışıp, o şahane yuvarlakları iyice birbirinden ayırmıştı. Diliyle yaptıklarını tam göremiyordum ama, karımın haline bakarak biraz tahmin edebiliyordum. Kollarını iki yana açmış, tırnaklarını sanki yatağa geçirmeye çalışıyordu.
- “Oouuvvv…” diye inledi birden.
Beli bükülmüş, vücudunu kasılmıştı. Karın adaleleri dalgalanıyordu. Zirveye ulaşmıştı yine. Ama Fehmi onu bırakmaya niyetli görünmüyor, ağzının altındaki güzelim amı yalamayı sürdürüyordu. Dudakları ve burnu, karımın kalçaları arasında kaybolmuştu. O neredeyse her noktasını ezbere bildiğim yere şimdi başka bir ağız yapışmış, içine başka bir dil girmişti. Normalde bunun beni kıskançlıktan çıldırtması gerektiğini biliyor, ama, o anda tam tersi duygularla dolu olduğumu farkedip şaşırıyordum. Büyülenmiş gibi seyrediyordum. Karım kendini biraz toplamıştı bu arada. Kalçalarını Fehmi’nin yüzüne bastırıyor, çıldırtıcı hareketlerle sağa sola kıvırıyordu. - “Götümü da yala n’olur…” dedi Fehmi’ye, “Hadi canım… Biraz da götüme sok dilini olur mu..? Hadi n’olur götümü yala yavrum…” Her sözü, beynime bir ok gibi saplanıyordu. O küçük deliğinin ne kadar duyarlı olduğunu, benden iyi kim bilebilirdi ki? Fehmi’nin karımın kalçaları arasına gömülü başının biraz yukarıya kaydığını gördüm. Aynı anda karımın vücudunu tekrar kıvranıp bükülmeye başladı. - “Ahhh sen… Sen… Mahvediyorsun beni… Biliyorsun değil mi nasıl mahvettiğini beni..? Ohhhhh…” Birden durdu Fehmi. Sonra da dizlerinin üstünde doğruldu. Siki yeniden kalkmış, kocaman olmuştu. Tıpkı kıvrık bir yay gibiydi. Karımın kalçalarına yapışıp ona doğru sokuldu. Sikinin morarmış başının, o başdöndürücü yuvarlakların arasına daldığını gördüm. Bu temasla, karımın tüm vücudu, elektrik akımına kapılmış gibi titredi. Kalçaları hırsla geri gittiler. Aynı anda Fehmi de bastırdı. Kocaman siki, bir anda kayboluverdi. - “Ohhh ne güzel geçirdin…” diye inledi karım, “Ohhh yavrum ne güzel soktun… Hadi sik beni n’olursun… Ohhhh hadi sik beni…” Şimdi gözlerimin önünde, daha da müthiş bir manzara vardı. Karımın omuzları ve memeleri hala yatağa yapışık, kalçaları alabildiğine havadaydı. Fehmi ise iki eliyle onu incecik belinden kavramış, hırsla sikiyordu. Tanrım; hem de ne biçim sikiyordu.
Karım artık konuşamaz haldeydi. İnlemeleri, giderek küçük çığlıklara dönüşmeye başlamıştı. Tekrar gelmek üzereydi. Zevkten uçmuş gibiydi. Bir süre sonra da, kıvranmaları çırpınma halini aldı. An meselesiydi zevkin doruğuna çıkması. Birden derin bir inleme çıktı ağzından. Kalçaları hırsla geriye gitti. Getiriyordu.
Kendimi tutmama olanak kalmadığının farkındaydım. Elimi, neredeyse kendiliğinden sikime gitti. Daha parmaklarımın değdiği anda da fışkırtmaya başladım. Peşpeşe salvolar halinde, holdeki halının üstüne boşalıyordum. Gözlerim kararmıştı.
Tekrar onları seyredebilecek hale geldiğimde, Fehmi karımın arkasından uzaklaşmıştı. Kocaman siki, karımın sularıyla sırıl sıklam ıslanmıştı. Pırıl pırıl parlıyor ve daha da muhteşem görünüyordu. O daha getirmemişti. Başka planları vardı. Karımı kalçalarından tutup, sırtüstü çevirdi yatakta. Sonra da üstüne uzanıverdi. Erkekliği, bir anda karımın apış arasına dalmıştı bile. Kalçaları küçük hareketler yapıyordu. Sonra birden sert bir hareketle bastırdı.
- “Ohh yine geçirdin bana yavrum…” dedi karım, kolları Fehmi’nin boynuna dolanırken, “Hadi sik beni yine… Sok sikini içime hadi… Ohhh hadi sik beni n’olur…”
Fehmi, ellerini iki yandan götürüp karımın kalçalarının altına sokmuş, o yumuşacık yuvarlakları avuçlamıştı. Bir süre sonra da, ağzı, karımın aralık dudaklarının üstüne kapandı. Şimdi yavaş yavaş, acele etmeden sikiyordu. Karım da, bacaklarını onunkilere dolamış, kalçalarının yukarı hareketleriyle her hamlesine karşılık veriyordu. Birbirleriyle boğuşmakta olan dillerinin çıkardığı sesleri duyuyordum ve sikim yeniden kalkıp, kazık gibi kesilmişti. Benim varlığımı tümüyle unutmuş olmaları gerektiğini düşünüyordum ki, karımın vücudunun birden kasıldığını gördüm. - “Ahhh sen beni öldüreceksin…” diye inledi, ağzını Fehmi’den kurtarıp; “Ahh ne güzel soktun parmağını götüme… Ohhh küçük bir sik gibi parmağın… Ahh yavrum gelicek yine… Yine getiriyorsun beni… Ohhh yine yavrum… Immmhhhh…” Tüm vücudunu dalgalanıyordu yine. Amı sikle, götü parmakla doluydu ve yine zirveye çıkıyordu. Yorulmak bilmez gibiydi Fehmi. Doğrusu böylesine usta olduğunu aklıma bile getirmemiştim. Daha ne kadar dayanacaktı acaba? Daha ne kadar sikecekti karımı? Yeniden alabildiğine tahrik olmuştum. Gözlerimi üstlerinden ayıramıyordum bir türlü.
Sonra Fehmi durup, biraz doğruldu. Elleri karımın bacaklarını diz altlarından yakalayıp yukarı kaldırarak, karnına doğru bastırdı. Daha da doğruldu. Şimdi ikiye katlanmış gibiydi karım altında. Tabak gibi açılmıştı. Pür dikkat kesilmiştim artık. Karımın en çok sevdiği şeydi böyle alta alınıp eze eze sikilmek. Şimdi de onu yaşıyordu işte. Sanki yatağa çivilemek istermiş gibi, hırsla, vura vura sikiyordu Fehmi onu. Ben de, her şeyi en ince ayrıntısına kadar görebiliyordum şimdi. Fehmi’nin kocaman siki, karımın içinden en ucuna kadar çıkıyor, sonra tekrar dibine kadar giriyordu. Bir piston gibi sokup çıkartıyordu karıma.
Karım iyice dağılmıştı artık. Fehmi her dibine kadar geçirdiğinde yeni bir çığlık kaçıyordu ağzından. Başını kaldırmış, içine girip çıkan siki seyrediyordu. Kelimenin tam anlamıyla zevkten uçmuştu. Fehmi onu sikiyor, sikiyor, sikiyordu. Sanki hiç durmayacakmış, hiç bitirmeyecekmiş gibi sikiyordu karımı. Ya da, en azından bana öyle geliyor olmalıydı. Bu yüzden de, birden kasılıp inlediğinde biraz şaşırdım. Sonra tekrar dibine kadar soktu karımın içine. Kıçının yanakları titriyor, açılıp kapanıyordu. Tanrım, tohumlarını boşaltıyordu karımın içine. O güzelim amının en dibine fışkırtıyordu.
Bu karımın da çıldırmasına neden olmuştu. İçindeki sikin patlayıp sıvılarını fışkırtmaya başlamasıyla aynı anda, o da gelmeye başlamıştı. Zangır zangır titriyordu.
Öyle üstüste, yığılıp kaldılar.
Artık her şeyin bitmiş olması gerektiğini düşünüyordum. İkisi de baygın gibiydiler. Hızla ne yapacağıma karar vermeye çalışıyordum. Bu arada Fehmi’nin kımıldadığını ve önce karımın üstünden yuvarlanarak indiğini, sonra da yatağın kenarına oturduğunu gördüm. Yüzü bana dönüktü. Yorulmuştu ve sarhoşluğu yüzünden okunuyordu. Ayağa kalkacak olursa, bulunduğum yerden uzaklaşmaya karar vermiştim. Ama buna gerek kalmadı. Karım yattığı yerden elini uzattı ve Fehmi’nin şimdi iyice inmiş olan sikini okşamaya başladı. Tanrım, hala doymamıştı galiba. Fehmi’nin aksine, hiç de yorulmuş görünmüyordu.
Ne kadar yetenekli olduğunu çok iyi bildiğim parmakları, ilk başlarda yalnızca araştırıcıydı. Sonra küçük kıpırdanmalar başladı, Fehmi’nin küçülüp yapış yapış olmuş sikinde. Bu kadarı bile yetti karıma. Önce doğruldu yatağın üstünde, sonra da pozisyonunu değiştirip, başını onun kucağına götürdü. Her şey tam karşımda cereyan ediyordu ve en küçük ayrıntıları bile görebiliyordum. Karım dilini çıkarıp elindeki sikin başını yalamaya başlamıştı. Sonra dudakları aralandı ve Fehmi’nin yarı kalkmış siki ağzında kayboluverdi. Yanakları yine içeri çökmüştü. Hırsla emiyordu. Amacı belliydi. Biran önce kalkmış bir sike kavuşmak istiyor, başını Fehmi’nin kucağında yukarı aşağı hareket ettiriyordu.
Doğrusu tahmin etmediğim kadar çabuk kalkıyordu Fehmi’nin siki. İlk başlarda, karımın her başını aşağı bastırışında Fehmi’nin kasıklarındaki kıllara kadar inen dudakları, ağzının içindeki sik büyüdükçe, giderek daha yukarlarda kalmaya başlamıştı. Bunu görmek beni yeniden ve alabildiğine tahrik etmişti. Karım da çok tahrik olmuştu bu durumdan. Yine burnundan gelen memnuniyet mırıltıları çıkarıyordu.
Fehmi’nin yüzünde ise şaşırmış bir ifade vardı. Galiba sikinin yeniden ve bu kadar çabuk kalkmasına akıl erdirememişti. Karım birden başını kaldırıp doğruldu. Şimdi parmakları Fehmi’nin yeniden kocaman olmuş sikine dolanmış, sıvazlıyordu. Öbür eliyle onu göğsünden itip yatırdı yatağa ve bir anda ata biner gibi üstüne çıkıverdi. Sonra elindeki organı amına getirip dayadı ve oturdu üstüne. O kocaman şey, bir anda kayboluverdi.
Şimdi tarifi imkansız, müthiş bir manzara vardı gözlerimin önünde. Karım, elleriyle dizlerini Fehmi’nin iki yanında yatağa dayamış, içine gömülmüş sikin üstünde adeta dans etmeye başlamıştı. Ve ben her şeye tam karşıdan bakıyordum. Karımın o çıldırtıcı kalçalarının hareketleri başdöndürücüydü. Bembeyaz yuvarlaklar, sağa sola, yukarı aşağı hareket ederken, Fehmi’nin siki içine girip çıkıyordu. Sonra biraz daha öne eğildi. Artık amının şişmiş dudaklarını bile görebiliyordum.
Karımın benden yalnızca bir kaç metre uzakta böyle sikişmesini seyretmek o kadar tahrik ediciydi ki, şimdiye kadar hiç bu kadar tahrik olmadığımı düşünüyordum. Kalçalarını her kaldırışında içindeki sik en ucuna kadar çıkıyor, sonra her oturuşunda dibine kadar giriyordu. Amının dudakları alabildiğine şişmiş, Fehmi’nin sikini bir eldiven gibi sarmıştı. Hepsinin üstünde de, o küçük göt deliği, tüm baştan çıkarıcılığıyla göz kırpıyordu sanki. Gözlerimi ayıramadan, büyülenmiş gibi seyrediyordum her şeyi. - “Ohhh çok güzel yavrum…” diye inledi birden, “Ahhhh sikilmeye doyamıyorum bir türlü… Ohhh çok güzel…” Fehmi’nin sesi çıkmıyordu. Öylece yatıp kalmıştı. Her şeyi karım götürüyordu. Ama, siki kocamandı Fehmi’nin. Anladığım kadarıyla, karımın da ondan başka bir istediği yoktu. Dilediği gibi, canı çektiğince hareket ediyor, o kocaman siki kullanarak zevkten uçuyordu. Hareketleri biraz hızlanmıştı artık. - “Sakın getirme…” dedi Fehmi’ye, “Ohh, sakın getirme olur mu?” Şimdi yeniden doğrulmuştu Fehmi’nin üstünde. Tıpkı bir atın üstünde oturuyor gibiydi. Sonra bir elini kalçalarına götürdü. Önce biraz okşadı kendini. Elinin yavaş yavaş kalçalarının arasına doğru gittiği farkettiğimde, ne yapacağını da anlamıştım. Artık orta parmağını kalçalarının arasına sokmuştu. Sonra orada bir çiçek gibi duran küçük götüyle oynamaya başladı. - “Immmhhh…” diye inledi aynı anda, “Ohhh çok güzel… Ohhhh…” Parmağını yavaşça bastırıp içeri soktuğu anda da, tüm vücudu titremeye başladı. Ağzından küçük çığlıklar çıkararak, yine getiriyordu. Kalçaları çırpınıyor, ileri geri, sağa sola çalkalanıyordu. Birden duruldu. Fehmi daha gelmemişti tabii. Ama hareket etmiyor, hala öylece yatıyordu. Sonra karım yavaşça dizlerinin üstünde doğruldu. Fehmi’nin organı, şimdi içinden çıkmıştı. Ne yapmak istiyordu acaba? Tepeden tırnağa merak kesilmiş, izliyordum. Sonra karımın elinin bacaklarının arasından uzandığını ve parmağının amına girdiğini gördüm. Ama çok kısa sürdü bu. Hemen götüne götürdü parmağını. Sonra tekrar amına ve tekrar götüne. Tanrım; kendini götten sikilmeye hazırlıyordu. Fehmi’nin kocaman sikini küçük götüne alabilmek için, vıcık vıcık olmuş amındaki kaygan sıvıları alıp oraya sürüyordu. Sonunda parmağını, o küçük deliğe sokup çıkarmaya başladı. Kalçaları, neredeyse aynı anda yeniden hareketlenmiş, kıvrılıp bükülmeye başlamıştı. Bütün bunları seyrederken, benim sikim de patlama noktasına gelmişti yeniden. Karımın götüyle oynamaktan vazgeçip Fehmi’nin sikini tuttuğunu, sonra kalçalarını biraz ileri götürüp, onun koca bir mantara benzeyen başını o küçük deliğe dayadığını görünce, daha da heyecanlandım.
Fehmi de heyecanlanmıştı. Kalçalarını yataktan kaldırıyor, sikini karımın götüne sokmaya uğraşıyordu. - “Ohh yavaş…” dedi karım, “Yavaş ol n’olursun… Öyle büyük ki sikin…” O küçük deliğin açıldığını, Fehmi’nin kocaman sikinin yavaş yavaş içine girdiğini görebiliyordum. Hemen hemen yarısını almıştı ki içine, ufak ufak hareketlenmeye başladı. Kalçaları yine yukarı aşağı, sağa sola oynamaya başlamıştı. Fehmi’nin siki, hafif hefif girip çıkıyordu artık. Her aşağı bastırışında da, biraz daha çok alıyordu içine. Sonunda kalçaları, Fehmi’nin kasıklarına yapıştı. Kısa bir süre, hiç hareket etmeden durdu karım. Sonra yeniden götündeki sikin üstüne oturup kalkmaya başladı. Adaleleri iyice gevşemişti artık. Fehmi’nin siki, bir piston gibi girip çıkıyordu içine. O kocaman şey, bir olduğu gibi meydana çıkıyor, bir tümüyle kayboluyordu. - “Hadi getir şimdi yavrum…” dedi karım, “Ohhh hadi getir içime… Ohhhhh hadi fışkırt tohumlarını karnımın içine… Ohhh hadi n’olur…” Fehmi’nin artık kendini alabildiğine kaptırdığını görebiliyordum. Dağılır gibi olan ilgisi, siki karımın götüne girer girmez yeniden toplanmıştı. Ellerini kaldırıp, karımı belinin iki tarafından kavramış, alttan bastırarak, sanki mümkünmüş gibi daha çok sokmak istiyordu. Karımın sım sıkı göt deliğinin, onun aklına başından almasına şaşmıyordum. Bu arada karım da, kelimenin tam anlamıyla kendinden geçmişti. Bir elinin parmaklarını saçlarının arasına sokmuş, içindeki sikin üstünde dansediyordu sanki. Birden garip bir homurtu çıktı Fehmi’nin ağzından. Getiriyordu. Hem de bayağı iyi getiriyordu. Karımın götüne girip çıkmakta olan sikinin iki yanından, beyaz damlaların sızdığını görebiliyordum. Daha da baş döndürücü bir manzaraydı bu. Sonra karımın da beli gelmeye başladı. İnliyor, çırpınıyor, titriyordu.
Bir süre öylece kaldılar. Sonra karım yavaşça doğrulup, Fehmi’nin üstünden kalktı. Bu sefer her şeyin bittiğine emindim. Fehmi, baygın gibi yatıyordu yatağın üstünde. Karımın yatağın bir köşesine savrulmuş havlusuna elini uzattığını görünce, hemen toparlandım ben de. Sessizce yatacağımız odaya gidip, yatağın üstüne oturdum. Çırılçıplaktım ve sikim neredeyse patlayacak haldeydi. Acaba önce banyoya mı gidecekti karım? Onun sarhoş olduğunu unutmuştum her halde. Doğruca odaya geldi. Havluyu beline sarmak zahmetine bile katlanmamıştı. Yatağın ucunda ayakta durduğunda, zayıf gece lambasının ışığında gözgöze geldik. Sarhoş, yarı kaymış ve mest olmuş gözlerle baktı bana. Sonra gözleri, dimdik duran sikime takıldı. T-shirt”ünü de çıkartıp attı ve yanıma uzandı yavaşça. Öpüşmeye başladık. Dili bir anda ağzımın içine kaymıştı. Elini sikime götürdü. Az önce Fehmi’nin sikini sıvazlayan parmakların temasını hissetmek beni çıldırtmıştı sanki. Biraz daha bana dokunmasına izin versem, kendimi tutamayıp, fışkırtmaya başlayacaktım. Ağzımı onunkinden kopardım ve başını aşağıya doğru ittim hafifçe. Ne istediğimi anlamıştı. Dilinin sikimin başına şöyle bir değmesi bile yetti benim için. Bir top gibi patladım. İlk salvo yüzüne geldi karımın. Sonra ağzını alabildiğine açıp, sikimi yutuverdi. Artık ağzının içine fışkırtıyordum. O da deli gibi emiyordu. Vücudu titremeye başlayınca, onun da getirdiğini anladım. Tek bir damla bırakmayıncaya kadar emdi sikimi. Sonra, başı hala karnımda, öylece kaldı. Artık yorulmuştu galiba. Ama ben bu kadarıyla yetinmek niyetinde değildim. Daha yeni getirmiştim ama, sikim hala taş gibi sertti ve onu sikmek istiyordum. Kısa bir süre önce seyrettiklerim, gözümün önünde uçuşuyordu. Fehmi’yle sikişmelerinin tüm ayrıntılarını hatırlıyor ve giderek daha çok tahrik oluyordum. Doğrulup, dizlerimin üstüne kalktım. Karım, dizlerini karnına çekmiş, sağ yanına yatmıştı. Elimi kasıklarına götürdüm. Tanrım, vıcık vıcıktı. Amının dudakları da, götü de alabildiğine açıktı. Fehmi’nin tohumları her yere bulaşmıştı. Başım dönüyordu. Parmaklarımın teması, onun da ürperip kıvranmasına neden olmuştu. Başparmağımı amına, orta parmağımı götüne soktum. - “Ohhh sevgilim…” diye inledi, “Hadi sik beni n’olursun…”
Parmaklarımı çıkarıp baktım. Fehmi’nin belleri, şimdi elime bula��mıştı. Ne olduğunu, neden olduğunu tam anlıyamıyordum ama, bu daha da çok tahrik olmama neden olmuştu. Elimi uzatıp, karımın sağ bacağını aşağı çektim. Sol bacağını da iyice karnına doğru bastırdım. Sonra sokulup, sikimi o vıcık vıcık bel dolu amına dayadım ve tek harekette dibine kadar geçirdim.
-“Ohh ne güzel soktun sevgilim…” dedi karım, “Hadi sik beni… Ohh hadi sik…”
Amı iyice gevşemişti. Sokup çıkarmaya başladım. Garip, şakırtılı sesler çıkıyordu. Bunu son derece tahrik edici buluyordum. Başım dönüyordu ve hırsla sikiyordum karımı. Taşakyarımın, birbirine karışmış sıvılarla sırıl sıklam ıslandığını hissediyor ve daha da çok tahrik oluyordum.
Sonra amından çıkarıp, götüne dayadım sikimin başını. Öyle gevşemiş, öyle açıktı ki, neredeyse kendiliğinden içine kayıyordu. Götüne geçirmem, karımın da çok hoşuna gitmişti. İnlemeleri giderek artıyordu. Sonra onu sikmeye başladım.
Çılgın bir şeydi bu. Kendimi tutamıyordum. Çıkarıp tekrar amına soktum. Sonra da tekrar götüne. Artık onu bir amından bir ğötünden sikiyordum. İkimiz de çıldırmış gibiydik. Çevremizdeki dünyadan tümüyle koptuğumuzu hissediyordum.
Tohumlarım götünde fışkırmaya başladı. Sonra çıkarıp amına soktum ve içimde kalan son belleri de da rahminin ağzına boşalttım. Tohumlarım şimdi Fehmi’nin tohumlarıyla karışmıştı. Sağ elimin başparmağını götürüp götüne soktuğumda, o da belini getirdi. Amının adaleleri kasılıyor, sikimi sanki sağmaya çalışıyordu. Götü de parmağımı bir mengene gibi sıkıştırmıştı. Artık konuşamıyordu bile. Yalnızca inliyordu.
Sonra kendimizden geçip, öylece kaldık yatağın üstünde.
620 notes
·
View notes
Text
Ablamla yaşadığımız ve unutamadığımız hikayemiz
Merhaba, adımı vermeyeceğim. 22 yaşında bir gencim. Türkiye’de yaşıyordum ancak önce hollanda, daha sonra İsviçre’ye taşındım. Şu an İsviçre’de yaşıyorum. Her neyse hikayeme geleyim. 5 yıl önce ergenliğimin zirvesini yaşıyordum. Sabah akşam aklımdaki tek şey cinsellikti. Günde 2 kez mastürbasyon yapardım. Özellikle okulum meslek lisesi olduğu için kız yok denecek kadar azdı. O kızlarda pek kız gibi durmuyordu zaten. Bu yüzden hayatımda internette gördüklerim cinsel objeler dışında bir şey yoktu yakınlaşabileceğim. Bu şekilde devam ediyordu her şey. Günün birinde bana bir cesaret geldi ve bir kız ile birlikte olmaya karar verdim. Utangaç birisiydim ama kabuğumdan çıkmayı hiç denememiştim. Bu gelen cesaretle okuldaki az çok anlaşabileceğim bir kız ile maksadımı belli etmeden çıkmak istiyordum. Okul vakti geldiğinde iyice hazırlandım, kız ile konuşmaya gittim. Kızla konuştuğumda sert tepki verdi ve küfür ederek beni oradan kovmaya çalıştı. Gururuma yediremedim haliyle, suratına bir tokat patlattım. Bundan dolayı kız gitti ve beni müdüre şikayet etti. Üstüne kendisini ilişkiye zorladığımı söylemiş. Bu yüzden iş çok büyüdü. Ailelerimiz çağırıldı, onlarla konuşuldu. Kızın ailesi ilişkiye zorlama saçmalığına gayet inanmıştı, bu beni korkutuyordu. Ancak her yerdeki sakinliğim ve utangaçlığımdan dolayı ne benim ailem, ne de arkadaşlarım böyle bir şey yapabileceğime ihtimal vermiyordu. Ki öyle bir şey olmamıştı zaten. Uzun müddet bu olayın saçmalıklarıyla uğraştıktan sonra okulun bozuk kameralarından birisinin şans eseri çalıştığı ana denk gelmişiz. Orada her şey net görülüyordu. Bu olaydan sonra kızın ailesi benden ve benim ailemden özür diledi. Kızdan özür bekliyordum ama aksine daha çok kinlendi. Olan biten ablamın kulağına gitmişti. Ablam benden 3 yaş büyüktür. O da aynı lisede okuyordu ancak benim başladığım yıl o okulunu değiştirdi, şimdi üniversitede. Ablamla çok rahat konuşurum, hatta birbirimizi her konuda destekleriz. Ablamın bedeni hakkında çok bilgi vermeyeceğim, kimsenin hayal etmesini istemiyorum. Çok güzel bir kızdı. Beni en çok etkileyen şey bembeyaz bir teni olmasıydı. Ancak hiç ablama karşı cinsellik içeren bir şey düşünmemiştim. Ablam biraz çapkın bir kızdır. Sürekli sevgilileri olur, birileriyle beraber olur. Bunları benimle paylaşır ve aramızda hep sırdır. Ailemin haberi olmaz. Benim ise böyle konulardan uzak olduğumu düşünürdü hep. Bu olaydan haberi olunca konuşmaya başladık. Aslında bu konulara uzak olmadığımı, fazla utangaç olduğum için kimseye açılamadığımı söyledim. Ayrıca bu reddedilme olayından ötürü cesaretimi kaybettiğimi söyledim. Keşke daha önce söyleseydin tavsiye verirdim dedi bana sarıldı. Bana sarıldığında çok güzel kokuyordu. Ablamı cidden beğenirdim. Hatta hayallerimde bir eşim olsa ablam gibi olsun diye düşünürdüm. Ona da söylerdim hatta bunu, komik bulurdu. O gün biraz sohbet ettik, eski arkadaşlarından birisini bana ayarlayabileceğini söyledi. Ne yapmam gerektiği hakkında bana tavsiye vermeye başladı. Çok güzel anlattı her şeyi, kusursuz gerekiyordu. Kusurlu olan tek şey bendim. Yapabilir miydim? Bilmiyordum. Arkadaşıyla bir kafede buluştuk. Tanıştık ve sohbet etmeye başladık. Konuşurken biraz utangaç davranıyordum her zaman olduğu gibi ancak iyi gidiyordum yine de. O gün güzel bir şekilde bitti ve ayrıldık. İzlenimlerini ablamdan öğrenecektim. Akşam ablam geldiğinde aradı, konuştular. Konuşmaları bittiğinde ablam biraz garip bir şekilde yanıma geldi. Ne oldu dedim boş ver dedi. Israr edince “Tamam senden hoşlanmış iyi birisi dedi senin için ama sevgili olarak olmaz diyor yaş farkından dolayı.” dedi. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Kısmen bu sınavdan geçmiştim, yaştan dolayı kalmıştım. Ablam başka birisini düşünmeye başladı ama birisi gelmedi aklına. Okuldan birisini ayarlamam gerektiğini söyledi. Ancak okuldaki olaydan ötürü bana kimse bakmazdı artık. Daha fazla şansımı zorlamak istemedim, ablama boş ver dedim. Niye öyle diyorsun dedikten sonra ısrar etmeye başladı. Ben de geri çeviriyordum. Bana sarıldı, “deme öyle yaa” diye üstüme atladı, yatağa düştüm. O da üstümdeydi. İyice üstüme çıktı ve “vazgeçmek yok” dedi. O sırada dışarıdan görüntü çok garip görünebilirdi. Ben de garip hissettim bi an. Ablam kucağımdaydı, üstüme çıkmış benimle konuşuyordu. Aşırı samimiydik. İşte o an ablamla ilgili ilk kez bir hoşlantı yaşamıştım. Ablamın o hareketi aşırı hoşuma gitmişti. Hep öyle kucağımda kalmasını istiyordum. Ancak güzel anlar hep kısa sürer, benim tepki vermediğimi görünce utandı hemen üstümden kalktı. Yanlış bir şey düşündüğümü sanmasın diye “tamam pes etmiyorum.yardım et bana.” dedim. Geldi yanıma oturdu, okuldaki kızlardan bahsetmemi istedi. Anlattım ona. Bir kızı kestirdik gözümüze konuşma sonucunda. Gözüme kestirdiğim kız Burcu(gerçek ismini vermiyorum) ile muhabbet kurmaya başladım. Sürekli sohbet etmeye başladık bir süre sonra. Çok geçmeden yakın arkadaş olmuştuk. Bu seferde yakın arkadaş çizgisinden dolayı tereddüt eder oldum. Ancak daha çok ilerlemeden ondan hoşlandığımı söyledim. Sonra cevaplamak istediğini, düşünmek istediğini söyledi. Tamam dedim. 1-2 hafta boyunca bana tek bir kelime etmedi bunun hakkında. Bende arkadaşlığımızı bitirmek istemediğini düşünmeye başladım, sormadım tekrar. Bir gün yanıma geldi ve bir hevesle gelmediğimi öğrenmek için beklediğini, aslında cevabının hazır olduğunu söyledi. Teklifimi kabul etti. Gidip ısrarla sormayışım, baskı uygulamamam etkili olmuştu. Çekingenliğim ilk kez işe yaradı. Burcu ile çıkıyorduk artık. Sık sık dışarıdaydık. Evden okula gitmek dışında çıkmayan ben sürekli dışarılarda gezer dolaşır olmuştum. Pek çok kız ile aynı ortamda bulunup sohbet eder olmuştum. 1 ay felan bu şekilde geçti, mutluydum. Ancak artık cinsellik düşünür olmuştum. Bu konuyu kız arkadaşıma nasıl açsam bilmiyordum. Ablama da soramazdım. Cesaret edemiyordum zaten. Kızlarla arası iyi olan bir arkadaş vardı okulda, ona sordum. “Kanka git direk söyle nolacak yani” gibisinden laubali bir cevap verdi ama gittim onu dinledim. Burcu’ya bir ara dolanırken bu meseleyi açtım. “Salak mısın nesin beni bunun için mi yanında tutuyosun sen ya?” gibi bir tepki verdi. Durmadan bana hakaret etmeye başladı. Hayır öyle değil diye izah etmeye çalışsamda kuş yuvadan uçtu. Durumdan ablama bahsetmedim. Sürekli bana kız arkadaşımı soruyordu. Bir gün dayanamayıp ayrıldığımızı söyledim. Sebebini sorup duruyordu, ses etmedim. Yalandan sebepler söyledim ama iyi bir yalancı değildim hemen yüzüm kızarırdı. Anladı yine ısrar etti. Ben de gerçeği söyledim. “Cinsel ilişki istediğim için ayrıldık.”. Ablam bir “yuh” çekti. ‘Öyle şeyler zamanla olur, söylenmez öyle’ dedi. Utanmıştım iyice. Ablam bana kızmaya başlamıştı söyleniyordu. Benim utanmış bir şekilde yere baktığımı görünce yanıma oturup boynuma sarıldı, öpmeye başladı. “Tamam özür dilerim, fazla ileri gittim ablacım.” diyordu. Sırf o şekilde kalmak için sayısız kez böyle bir hata yapabilirdim. Bende karşılık verip ablama sarıldım. O güzel kokusu beni o kadar çok etkiliyordu ki. Sarıldığımda göğüslerini hissediyordum. Bu beni iyice çıldırtmıştı. Aletimin kalktığını hissettim, pantolonumun içinde rahat hareket edemiyor, canımı yakıyordu. Ablam herşeyden habersiz hala bana sarılıyor, beni öpüyordu. Karşılık vermek istedim, ablamın boynunu öpmeye başladım. Birden beni itti ve “napıyosun sen kız arkadaşın değilim ben senin, ablanım!” diye sert bir tepki verdi. Yanlış anladığını, boynuna değil yanağına öpücük kondurmaya çalıştığımı ama yapamadığımı söyledim. Bu kez yalanım başarılıydı, tamam öyle olsun dedi geçiştirdi. Artık aklıma şeytan girmişti. Burcu’yu felan istemiyordum ben. Ablamı kazanmalıydım. O sıralar sevgilisi vardı ve 2 yıldır ilişkileri devam ediyordu. Önce sevgilisiyle tanıştım. Çok yakın olmaya başladık. Sürekli birlikte takılmak için bahaneler üretip teklif yapıyordum o da geliyordu. 6-7 ay kadar bir sürenin sonunda can ciğer olmuş gibiydik. Yine de bana karşı tam açık olmuyordu. Bilerek kızlardan muhabbet açıyordum, yanaşmıyordu hiç. Bir gün beni sahilde içmeye çağırdı. Ben alkol kullanmazdım, gittim yine de. Bunun muhteşem bir fırsat olduğu oraya vardığımda çark etti. Sahile onun 2-3 arkadaşıyla beraber gittik, herkes içmeye başladı. Bende içer gibi yapıyordum. Ağzıma bira alıp bekletip sonra tükürüyordum. Onlar biralarını bitirdi, yavaştan başka içkilere geçmeye başladılar. Çakırkeyif oluyorlardı yavaştan. Kız mevzusunu ben patlatacakken onun arkadaşı açtı. Benim ablamın kardeşi olduğumu bilmiyorlardı. Muhabbet ablama felan geldiğinde “hala yemedin mi kızı be olum” diye sordu arkadaşı. Ben sinir olmuştum ama belli etmedim. Onlar muhabbeti ederken “sırası gelecek ya” diye bir cevap aldım. Ekmeğime yağ sürmüştü. Açtım ses kaydını telefonumdan, muhabbeti daha yoğun cinsellik muhabbetine çeviriyordum. Çok geçmeden herkes kıvama gelmişti. Ses kaydını yeteri kadar alıp kapattım. Ben gideyim bizimkiler bekler dedim. Gecenin süt çocuğu ilan edilip eve döndüm. İlk iş ablama kaydı dinlettim. Hatta kavga ettiğimizi söyleyerek işi abarttım. Çok geçmeden ayrılık haberleri geldi. Sürekli ablamı arıyor, yalvarıyordu. Ablam cevap vermemiş olacak ki bana yazıyordu. Bana yolladığı mesajlar daha çok tehdit ve küfürlü mesajlardı. Ben dikkate almayınca bana da yalvarmaya başladı. Yine cevap vermedim, küfürlü mesajlar gelmeye başladı. Umrumda değildi. Numarayı engelledim her yerden. Ablamı teselli ediyordum, morali bozuktu. 2 yılı çöpe atmıştı resmen. Bu sefer sarılıp onu öpen bendim. Güzel saçlarını okşuyor, kokusunu içime çekiyordum. Bir ara “o kadar iyi insanları gözden çıkardım ki onun için.” dedi. Onun üstüne atak yapıp “boş ver ben varım yanında. ben seni hep severim, beğenirim.” dedim. Bana gülüp yanağıma bir öpücük kondurdu. O teselli gecesinde birlikte aynı yatakta yatıyorduk. Bana sarılmış bir şekilde uyuyakalmıştı. Bende uyur gibi yapmış sonra onu izlemeye başlamıştım. Ergenliğimin başından beri söylediğim şey aklıma geliyordu sürekli. “Eşim olacaksa ablam gibi olsun.”. O şekilde gece boyu onu izledim. Bir ara uykuya dalmışım. Bir öpücükle uykumdan uyandım. Ablam yanağımdan beni öpmüştü, yanımda yatıyordu hala. Gözlerimi açtığımda bana gülümsüyordu. Bende ona gülmeye başladım. Rüya gibiydi. Bir yandan kalbim iyice hızlı atmaya başladı. Beni şaşırtmayı seven ablam yine beni şaşırtacak bir şey söyledi o sırada. “Kızlar böyle bir erkeği nasıl sevemez ya, aşkım benim.” dedi sevgi dolu bir öpücük daha kondurdu. Ablamın hoşuna gidecek bir şey yapmıştım. Altta kalmayıp “Dünyanın en güzel kadını için az bile yaptım.” dedim. O sıralar üniversitesinin sunduğu bir fırsat ile yurt dışında okumak istiyordu. Ondan ayrılmak istemiyordum. Benim okuldaki son yılım geliyordu. Üniversiteye hazırlanmaya başlamıştım. Yurtdışında okuma fırsatı veren tüm üniversitelere göz attım. Hepsini not aldım. Çalışıyordum. Bu sırada ablam hollanda’ya gidecekti okumak için. Onunla vedalaşırken inanın size anlatamam, kalbimde bir acı hissettim. Ağlamaklı olmuştum, yutkunamıyordum. O da anlamıştı zaten, sarıldı bana uzun uzun. Uçağı gelene kadar beni teselli etmeye çalıştı. Gittikten sonra her gün konuşur olduk telefondan. Onu yabancı bir yerdeyken merak ediyordum. Çekildiğimiz fotoğraflara bakıyordum her gün. Ablam benim yasak aşkımdı. Ona aşık olduğumu o veda ettiğimiz günden itibaren iyice kavradım. Zaman böyle akıp gitti, üniversite sınavında muhteşem olmasa da iyimser bir sonuç çıkarttım. Adını vermek istemediğim bir üniversitede %75 burslu eğitim hakkı kazandım. Okula girdiğim gibi yurtdışı olayı hakkında bilgi edindim. İlk senemi tamamladım okulda. Bu sırada ablamla iletişim halindeydim. “yapabilirsen yanıma gel canım yaa” diyordu. İlk olumlu ışığı aldığım için sevinçliydim. Okuldan uzun süre sonra olumlu sonuç gelmişti. Beni kabul edecek okullar arasında Alman okulları yoktu. Hollanda gibi bir seçeneğim vardı. Buradaki bir okulu seçtim. Sonra bazı evrak sorunları yüzünden bu okulla olan ilişkim kesildi. İsviçre’de güzel bir okul vardı, orayı tercih ettim. Şu an bu yazıyı yazarken o okuldaki son senem olduğunu bilmenizi istiyorum. Okula başladığımda bir işe girdim, çalışmaya başladım. İnanın en asosyal insanı yurt dışına gönderin, en sosyal insan olup çıkmazsa ben bir şey bilmiyorum. Türkiye’de başlayan içe kapanıklığım, İsviçre’de son buldu. Bir şey bilmediğim için insanlara açılmak zorundaydım. Bu da benim utangaçlığımı yendi açıkçası. Bir çok arkadaş edindim, hatta sevgili bile yaptım. Tek gecelik ilişkilerim oldu. Her şey değişmişti. Tek bir şey değişmedi. Ablama olan aşkım hiç değişmedi sayın okuyucular. Ablam bir süre sonra okulu bitirdiğinde ona sürekli İsviçre’den bahsediyordum. İsterse burada yaşayabileceğini söylüyordum. Ablam, Alman Vatandaşlığı alabiliyordu. Başvurusunu yaptı ve sorun yaşamadan vatandaşlığı kazandı. Avrupa Birliğinin güzelliklerinden faydalanarak evraklarla fazla uğraşmadan yanıma İsviçre’ye geldi, yerleşti. Birlikte yaşıyorduk artık. Yanıma geldiğinde çok heyecanlıydım. Çocukluk aşkım yok ama çocukluk aşkıyla karşılaşmak gibiydi ya. Tarif edemem, siz anlayın. Ablam geldiğinde İsviçre’de vatandaşlığa başvurmayı düşündü ancak bazı şartlardan dolayı başvuruları reddedilecekti, o yüzden üstelemedi. Uzun bir süre bu şekilde yaşamımız devam etti. Aşkım hiç bitmedi. O günü hiç unutmam, 2016 yılının sıcacık bir Ağustos akşamıydı. Ablamla ilk yakınlaştığımız akşam. Ablam uzun zamandır kimseyle beraber olmamıştı. Ben bayağı bir aktiftim o konuda. “Sen beni solladın” diyip dururdu, gülüşürdük. O buradaki erkekleri soğuk bulurdu, kendine göre değillerdi. Cidden biraz öyledir, sertlerdir. Samimi olanları var ama adamların samimiyetini görmek için bayağı iyi arkadaş olman lazım. Hemde biraz yaşlar ilerlediği için artık kolay dönmüyordu o işler ablam için. Ablam yana yakıla birisini buldu, 2 hafta kadar kısa süreli bir ilişkisi oldu. Gözlerim hep bu ilişkideydi. Bende 6. ayımda kız arkadaşımdan kasıtlı olarak ayrıldım. O geceye gelmiştik işte. O gece ablamla muhteşem ışıl ışıl şehri izlerken konuşmaya başladık. Dedim ki abla sana bir şey itiraf edeceğim. Pür dikkat dinlemeye başladı. “Abla herkesin bir çocukluk aşkı vardır ya, benimki hep sen oldun. Aklımdan hiç çıkmadın.” dedim. Sözümü kesip “ne diyorsun sen?” demeye kalmadan susturdum, devam ettim konuşmaya. “Sana hep aşıktım, yanımda kimse yokken hep yanımda sen vardın. Her şey yüzümü asmaya sebepken yüzümü sen güldürdün. Sana aşığım, hala seviyorum.” dedim. Elimi ağzından çektim. Bana bakıyordu şok olmuş bir şekilde. Bir şey demeden odasına geçti. 2-3 gün benimle konuşmadı. Bir sabah kahvaltı hazırladım, odasına gittim. Yanına oturdum, ben konuşuyordum o dinliyordu. “Abla bana kırgın mısın? Ben olanı söyledim. Bir şey teklif etmedim. Sana zorla bir şey de yapmadım. Konuşmamazlık etme beni incitiyorsun.” dedim. “Ben ne yapsam bilmiyorum, garip oldum.” dedi. Yanına oturdum, sarıldım. “Hep senin gibi birisini eşim gibi görmek istediğimi söylerken şaka yapmıyordum. Ben sana olan sevgime hep bağlı kaldım.” dedim. Cidden öyleydi. Sevgililerime elimi bile sürmediğimi söyledim. Aklımdan çıkmadığını söyledim. Bir şey demedi, odadan çıkmamı, üstünü giyineceğini söyledi. Dışarı çıktım. Odadan çıktığında çok şık giyinmişti. Gözlerim ışıldamıştı adeta. “Ben özür dilerim seni incittiysem.” dedi. Ablama yaklaştım sarıldım. Ablam bana bir şans vermek istediğini söyledi. O an inanın ne kadar mutlu oldum bir bilseniz. Sanki dağları ikiye ayıracak bir güç vermişlerdi bana. Kendimi dünyanın en güçlü, en mutlu erkeği hissettim o an. Ablamı bir yemeğe çıkarttım. Romantik bir yemek yedik. Sonra birlikte el ele şehirde turlarken bir sürü fotoğraflar çekildik. Fotoğraflarda mutlu olduğunu hissediyordum. Yanımdayken de öyleydi ancak fotoğraflarda gözlerinden anlıyordum bu işi. Sevgili gibiydik. Eve döndüğümüzde manzaraya bakarak birbirimize sarılmış, konuşuyor ve öpüşüyorduk. O gece ablam beni elimden tuttu, odasına götürdü. Ateşli bir şekilde öpüşüyorduk. Ablam beni soymaya, ben ablamı soymaya başladım. Sevişiyorduk. Çok geçmeden ablamı soydum, kadınlığını yalamaya başladım. Ablam mutlu görünüyordu, başımı iyice bastırıyordu. Uzun bir süre öyle devam ettikten sonra aletimi eline aldı. Biraz oynadıktan sonra yalamaya başladı. Ben dayanamıyordum artık. Hayatımın aşkına sahip olmak istiyordum. Ablamı yavaşça yatağa doğru ittim. Üstüne kapandım ve içine yavaşça girdim. Ablam birden acıyla irkildi. Ablamın bakire olduğunu düşünmüyordum ama yanılmışım. Onun böyle bir kararı vermesi ve bu şansı bana vermesi benim için büyük bir lütuftu. Ablamın ilk erkeğiydim. Ablamın kanlarını temizledikten sonra hemen devam ettik. İçine seri seri girip çıkıyordum. Bir yandan onun canı yandıkça kıyamıyordum. “Abla istersen durabilirim, seni incitmek istemiyorum.” dedim. Devam etmek istediğini söyledi. İyice hızlandım. Ablam zevkle inliyordu. İçine her girip çıkışımda çıkan sesler beni iyice tahrik ediyordu. Dayanamadım boşalmaya başladım. Ablam hiç pişman değildi. Birbirimize sarılıp uyuduk. Sabah uyandığımda ablam, başını göğsüme koymuş uyuyordu. Rüyada gibiydim. Uzun zaman sevgili gibi yaşadık. Bazen Türkiye’ye dönüp ailemle görüşüyorduk ancak hiçbir şey bilmiyorlardı. Bir gün bizimkilerle yemek yerken ablam bir sevgilisi olduğunu ve ciddi düşündüğünü söyledi. Ben şok oldum, devamı sorun yaratabilirdi. Oldu da, ailem fotoğraf felan istedi. Kim ile beraber olduğunu soruyorlar, neler yaptığını öğrenmeye çalışıyorlardı. Ablam bir hikaye uydurdu bu işe, eski erkek arkadaşlarından birisinin fotoğrafını gösterdi bizimkilere. Ciddi bir ilişkileri olduğunu söyledi ve evlilik düşünebileceklerini söyledi. Bizimkiler tanışmak istiyordu ancak bunu nasıl çözeriz bilmiyordum. Tekrar İsviçre’ye döndüğümüzde ablamla güzel bir gece geçirdik. Evli gibiydik artık. Durumu nasıl izah edeceğimizi konuştuk ancak ablam “boş ver kafana takma” dedi. O aralar ablamın İsviçre vatandaşlığı olmaması biraz sorun çıkarıyordu. Bunu hep kafama takıyordum acaba aile bilgilerini almadan AB yasalarından yararlanıp evlilik yapılabilir mi diye. Aklıma şeytan iyice girdi. Bunu hukukçulara ve hatta bazı mahkeme görevlilerine sordum ancak net bir cevap yoktu. Tamamen karışık bir durumdu. Bir gün cesaretimi topladım. Ablamı güzel bir restorana yemeğe götürdüm. Ablam o gece o kadar şık olmuştu ki. Bembeyaz teni beni çıldırtıyordu. Saçları dalgalıydı muhteşem görünüyordu. Gece boyu hep flörtleştik. Bir ara garsonlardan birisinin şarap önerisini aldım ve güzel bir şarap açtık. Sonra restoranın balkonuna çıktık ve şaraplarımızı güzel ışıl ışıl şehir manzarasına bakarak içmeye başladık. O sıra birbirimize sarıldık hem öpüşüyorduk hem sohbet ediyorduk. Şarap kadehimi orada bir yere hemen bıraktım. Sabah aldığım güzel yüzüğü çıkarttım ve ablamın önünde eğildim. Teklifimi yaptım hemen. “Benimle evlenir misin?”. Ablam çok şaşırdı. Evet diye bağırarak bana sarıldı. Birbirimize sarıldık, hemen sonrasında öpüşmeye başladık. Ablamın bağırıştığını ve benim yüzüğü uzattığımı gören insanlar gülümseyip alkışlıyordu. Restorandaki müzisyen gençlerden birisinin olayı fark edip kemanıyla yanımızda bitmesi her şeyi iyice muhteşem yapmıştı. Ablam benim ayarladığımı düşünerek iyice sevinmişti, ben de olayı bozmadım. Mekandan çıkmadan önce restorandakilere teşekkürlerimi sundum, güzel bir bahşiş bıraktım ve oradan çıktım. O gece en muhteşem gecemdi. Ablama dayanamıyordum. Eve girer girmez kucağıma aldım. “Dur yapma” diyip kahkahalar atıyordu. Her yerini öpüyordum. Hemen yatağa bıraktım ve üstüne kapandım, deli gibi öpüşüyorduk. Yavaşça onu soydum ve kadınlığını yalamaya başladım. Zevk almış olacak ki başımdan bastırıyor sürekli inliyordu. Durmadan dakikalarca yaladım. Bir yandan bacaklarını okşuyor, ellerimle göğüslerine kadar çıkıp tekrar aşağı iniyordum. Sonra yavaşça öperek göğüslerine kadar çıktım ve göğüslerini emip yalamaya başladım. Bazen göğüs uçlarını canı yanmayacak şekilde hafifçe ısırıyor kahkahalar attırıyordum. Birden beklemediğim bir şekilde beni yatağa çekti ve üstüme çıktı. Genellikle altımda olurdu, bu sefer patron oydu. Hemen sikimi kavradı ve içine yerleştirdi. Yavaşça oturdu. Kalçasını yavaşça oynatmaya başladı. Yavaş yavaş ablamın içine girip çıkmaya başladım. Bir yandan bana doğru eğilmesini sağladım ve göğüslerini yalamaya, boynunu öpmeye başladım. O kadar çok gaza gelmiştim ki hızlanmam çok zaman almadı. Kendimden geçiyordum. Ne yaptığımın bile farkında değildim, gözüm dönmüştü. Hani hayvan gibi derler ya bazı şeyler için. Hah tam olarak öyleydim işte. Ablamın içine hızlı hızlı girip çıkıyordum. Ergenliğimde izlediğim pornolarda felan hep çıkan seslere bakıp şaşırırdım ‘bu kadar hızlı mı ya’ diye, ona yakın bir durumdaydım. İyice çıkan sesler, ablamın inlemeleri, benim ablamla ilişkiye giriyor olmam gibi etkenler ile gaza gelmiştim, çıldırıyordum. Ablamı kucağıma aldım kaldırdım. Kaldırdığım gibi karşı duvara ablamı yasladım, başını vurmasın diye sağ elimle başını tutuyordum. Hızlı hızlı içine giriyordum. Her ablamın içine kökleyişimde duvardan tok bir ses çıkıyordu. Birden bağırmaya başladım “ABLA GELİYORUM ABLA!” diye. Bende çok inliyordum. Ablam ses bile çıkartmadı hala inliyordu, kendinden geçmişti benim gibi. Birden içine bağıra bağıra boşalmaya başladım. Ablamın yüzü kıpkırmızıydı. Kendime geldiğimde bende terlemiştim, tıpkı onun gibi kıpkırmızıydım. Ablam hala kucağımdaydı, yatağa yatırdım. Ben de onun yanına yattım. Nefes nefese kalmıştık, birbirimize sarıldık. Ablam gülüyordu. Bir o kadar da utanıyordu. Tek bir kelime etmedik birbirimize. Sonra o kalktı duşa girdi. Bir süre sonra bende ablam duştayken gittim, yanına girdim. Birlikte duş alıyorduk. Ablamın ıslak vücudu yine beni uyarmıştı. Ablamı boynundan öpmeye başladım. O da karşılık verdi, kalçasını bana dayadı. O sırada hiç düşünmedim tekrar içine girdim. Ablam kabinin demir kısmına tutunmuştu, bende onun saçından tutmuş çekerek içine giriyordum hızlıca. Bir süre sonra kapı çaldı ama umrumuzda olmadı. Hala ablamın içinde olmanın zevkiyle devam ediyordum. Bir süre sonra kapıdaki adam bağırıp kapıyı yumruklamaya başlayınca iyice hızlanıp hemen sonunu getirdim, ablamı yavaşça kendime çevirip eğilmesini sağladım. Orada hemen suratına boşaldım. Üstümü temizleyip hemen bornozumu aldım ve çıktım, kapıya baktım. Yan komşumuz seslerden rahatsız olmuştu ve ne yaptığımızı herkesin bildiğini, devam edersek buradan bizi kovduracağını söyledi. Cidden böyle bir şey yapabilirdi ve bu bir tür sicil oluşturduğu için ev bulmakta zorlanabilirdim. Defalarca özür diledim ve yeni evli olduğumu söyledim. Biraz yumuşadı ama yine sert konuşuyordu. Evine döndü konuyu uzatmayıp. İçeri döndüğümde ablam bornozunu giymiş, uyuyordu. Bende yanına kıvrandım ve uyudum. Sabah ablam evde yoktu, işe gitmişti. Bende dışarı çıktım, bir kafede güzel bir pasta hazırlattım. Dün gece kapıyı çalan sinirli komşumuzun kapısını bu sefer ben çaldım. Elimdeki pastayı adama ikram ettiğimde çok şaşırdı. Başta almak istemedi ancak Türk’üz işte, o pasta alınacak! 1f642.svg Aldı sonunda, teşekkür etti. Tekrar özür diledim ve konu kapandı. Gönlünü de almış oldum, hem de yaşadığım yerde biraz daha anlayış bulabilirdim böyle bir şey yaparak. Ablam geldiğinde birlikte alışverişe çıktık, sonra bir yerde oturup kahve içtik ve evliliğimizi konuştuk. Kesin bir tarih belirledik ve ne yazık ki bir kilisede töreni yapmak zorunda kaldık. Ancak Hristiyan olmadığımız için din adamları görevli değildi bu yüzden biraz rahatlamış oldum. Ancak o gün aklımda tek bir şey vardı. “Acaba aile belgelerinden dolayı sorun yaşanır mı?” diye düşünüyordum. Belgelere imzalar atıldıktan sonra hiçbir sorun olmayacağından emin oldum. Artık evliydik. Ablam bu konuda tedirgindi ancak haftalar geçtikçe o da rahatladı. Ablamla evliydim. Birkaç hafta sonra ablamın hamile olduğunu öğrendim. Test felan yapıp evliliğimizi riske atmadık. Sadece bebeğin durumu ile ilgili kontrollere giriştik. Bir sorun yok gibi görünüyordu ancak hiçbir kontrolü aksatmadık. Artık ‘ablam’ demeyeceğim ‘eşim’ diyorum. Sürekli eşim kontrollere aksatmadan gidiyordu. Bende genelde onunla gidip ona destek olurdum. Mutlu bir evliliğimiz var uzun zamandır. Umarım bozulmaz. Belki işin dini boyutunda büyük bir günah işledim, belki de insanlığa göre bir tabuyu kendime göre yıktım. Ancak ne yaptıysam aşık olduğum için yaptım ve mutluyum. Ceza çekeceksem bile kendim çekeceğim, umrumda değil. Yine de sadece zevk uğruna kimse ailesinden birisi ile birliktelik yaşamasın. Ben hayatımın aşkı ile beraber oldum. Evliliğim devam ediyor ve karım ile iyi geçiniyorum. Belki de evli olanlarınızın bir çoğu mutlu bile değil, normal bir evlilik olduğu halde. Okuyanlara teşekkür ederim. Doğacak bebeğimiz için dualarınızı bekliyorum.
110 notes
·
View notes
Text
MÜSTAKBEL KAYINPEDERİMİN KARISINI VE KIZLARINI SİKTİM
Merhabalar. Ben İzmir’den Gökay. Şu an 23 yaşımdayım, 1.83 cm boy, 89 kg, toplu bir fiziğim var. Anlatacağım olay bundan 8 sene önce geçti. Yüksel abi o zamanlar halamların orada internet kafesi olan (o sene 35 yaşında), 1.75 cm civarında 70-75 kg, çok yakışıklı değil ama karizması olan, uçanı kaçanı siken, evli ama bir o kadarda çapkın bir adamdı. Halime adında (o sene 33 yaşında) karısı, 1.65 boylarında 58-60 kg civarı dolgun kalçalı, iri göğüslü ve bakımlı gayet güzel bir kadındı. Neyse ben sürekli bu kafeye takılıyordum o zamanlar. Yüksel abiyle çok samimi olmuştuk. Yüksel abi herşeyini anlatıyordu bana. Aramızda yaş farkı olmasına rağmen resmen iki yakın dosttuk. Bazen dükkanı eşine bırakıp bilgisayar tamirine fala diye çıkıyodu. Geceye kadar gelmiyordu. Bana, “Dükkanda, yengen de sana emanet.” diyordu. Yengeyle de baya samimi olmuştum. Evlerine girip çıkar olmuştum. Yüksel abiyi yenge daha önce evlerinde, kendi yatak odalarında bir karıyı sikerken yakalamış. Ama hamile olduğundan affetmek zorunda kalmış.
Neyse gel zaman git zaman Yüksel abi geleni sikiyor gideni sikiyor diye sürerken, birgün yine dükkanda yalnızdık. Kadının biri geldi. Çok seksi, iyi giyimli, tam tiki. Ama bir siksen 10 sene ömrünü uzatır cinsten. Oturdu bir bilgisayara. Bizde Yüksel abiyle muhabbet ediyoruz. 15 dakika sonra yüksel abi: “Gökay sen bir yarım saat kapının önüne çık. Gelen olursa çaldır beni.” dedi. Ve beni kapının önüne çıkarıp kapıyı kilitledi. Neyse 20 dakika falan oldu olmadı yengeyi gördüm karşıdan gelirken. Yüksel abiyi çaldırıyorum ne açıyor ne de meşgule alıyor. Kapıyı yumrukluyorum: “Abi yenge geliyor!” diyorum. “Oyala, az kaldı koçum.” diyor. (Benden günah gitti!) dedim içimden. Yenge geldi. Ama içerden nasıl inleme sesleri geliyor anlatamam. Ben, “Yüksel abi içerde kaldı, anahtar kırıldı…” falan filan konuşurken kapı açıldı, Yüksel abi çıktı. Aldı yengeyi ileri doğru yürüdüler. Ardından o harika hatun şanzımanı dağılmış bir vaziyette kapıdan çıktı sıvıştı. Yüksel abiyle yenge hiçbir şey olmamış gibi geldiler. “Ne oldu abi?” dedim. “Oh! Ucuz yırttım oğlum.” dedi. Ama ne söyledi de yenge o sesleri duymasına rağmen cıngar çıkarmadı merak etmedim değil doğrusu.
Bir iki hafta sonra Yüksel abi İstanbul’a bilgisayar fuarına yeni bilgisayar bakıp almaya diye çıktı gitti. Giderken bana, “Gökay ben bir hafta yokum. Yengen, kızlar, dükkan sana emanet. Hatunlar beni bekliyor.” deyip çekti gitti. Yengeyle biz dükkandaydık o gün. Müşteri de yoktu. Oturduk karşılıklı muhabbet ediyorduk. “Gördün demi o abi dediğin orospu çocuğunun 15 yıllık gül gibi karısına yaptığını?” dedi. Ben de salağa yatıyorum ya, “Hangi abi yenge?” dedim. “Ya salak yapma Gökay. Kim olcak? O kocam olacak göt.” dedi. “Ama ben biliyorum ona yapacağımı. Aynı şekilde alcam ondan intikamımı. Ama kimle?” derken birden bana dik dik bakmaya başladı. Ben neden baktığını anlamadım. Kızgınlıkla söylüyor herhalde dedim geçiştirdim.
Akşam telefonum çaldı. Arayan Yüksel abi: “Oğlum yengen korkuyormuş. Akşam bir programın yoksa git bizde kal. Tam iş üstünde aradı amına koyayım.” dedi. Ben de iyi niyetle, “Tamam abi. Kalırım.” dedim kapattı. Akşam dükkanı 00:30 gibi kapattık yengeyle kızlarla (Yüksel abinin kızları Cansel benimle yaşıt, Cansele hastaydım, Meltem ise o sene 11 yaşıinda) eve gittik. Hemen kızlar odalarına yatmaya gittiler. Yenge bana, “Gökay’cım sen otur TV falan izle. Ben duşa girip çıkacam.” dedi. Ben de, “Tamam yenge.” dedim. Halen kafamdan kötü birşey geçirmiyordum. Tek fantazim Cansel’i sikmekti. Neyse 10 dk sonra yenge çıktı bornozla. Geldi yanıma oturdu. Bornozun beli bağlıydı. Ama inanılmaz göğüs dekoltesi ve sağa sola açılan eteğiyle neredeyse amına kadar gözüken pürüzsüz bacakları tam 20 cm yanımdaydı. Hatta bacaklarımız birbirine temas halindeydiler.
Yenge birden, “Gökay bugün çok yoruldum. Uzansam sırtımı ovar mısın?” dedi. Ben de, “Tamam yenge, uzan.” dedim. Halime yenge kalktı, tuttu kolumda beni yatak odasına götürdü. Bornozunu bana sırtı dönük şekilde bir çırpıda çıkardı. Sütyen yoktu. Kenarlardan memelerinin ovallığını görebiliyordum. Ama beni asıl dumur eden o kırmızı tangasıyla o pürüzsüz ve abartısız Jennifer Lopez kalçalarıydı. Direkt yatağa bıraktı kendini. Ben şok olmuş bir biçimde öylece kala kalmıştım. “Hadi başla artık.” dedi. Ben bir silkelendim kendime geldim. Dedim (bu orospu intikamını benimle alcak. Kaçarın yok oğlum zevk almana bak). Yavaşça yatağa yürüdüm. Poposunun tam üstüne sikimi dayadım ve başladım sırtını ovalamaya. Yavaş yavaş okşuyordum altımdaki harika vücudu. Aşağılara indikçe suratımı yaklaştırdım sırtına. Hafif hafif hohlayarak nefesimi gezdirdim vücudunda. Halime yenge resmen erimişti altımda. Poposunu kavradım. Isırmaya başladım göt yanaklarını. Hiçbir tepki vermiyordu…
Tuttum indirdim külodunu. Şimdi altımda belliki yeni temizlenmiş, sikilmeyi bekleyen, alev alev yanan aç bir am vardı. Ve benim görevim onu sabaha kadar sikmekti. Hemen soyundum. Halime yengenin ayak parmaklarından amına kadar yaladım. Amının dudaklarını ağzıma alıp seri dil hareketleriyle klitorisine dakikada 77 dil darbesini çaktım. Şelale gibi boşalıyodu resmen. Çığlık çığlığaydı. Tam biri duyacak derken, kapıda Cansel’i gördüm. Ama tepki vermedim. Devam ettim. “Sok artık sooookk.” diye inlerken Halime yengenin bacaklarını omuzuma aldım. Zaten boşalmaktan sırılısıklam olan amına kızının seyri önünde yavaşça yarrağımı sokmaya başladım. Amı 2 çocuk doğurmuş kadına göre harikaydı. Her halde Yüksel abi diğer karıları sikmekten kendi karısını sikecek vakit ya da derman bulamıyordu. Yavaş yavaş sokarken birden kökleyiverdim bir gazla amına. Başladım hızlanmaya. Halime yenge ağzına yastık almış kimse duymasın diye resmen yiyordu yastığı. Ben deli gibi pompalıyordun pompacı Yüksel abinin karısına. Kim bilir kimlerin karılarını siken adamın karısı şimdi benim altımda inliyordu. Karılarına sahip olamayan tüm godoşların intikamını alıyordum belki Yüksel abiden. 15 dakia falan sonra boşalcağımı hissettim. Hemen çıkardım sikimi ağzına verdim. Orospu bardak dolusu dölümü resmen içti. Yarrağımı ağzında pipet gibi emip içine çekiyordu. Anlamıştım daha doymadığını ama benim aklım Cansel’deydi.
Bir baktım Cansel kapıda yoktu. Halime yengeyi yatakta bıraktım, kalktım. Halime yenge, “Nereye gidiyorsun kocacım? Daha doymadım ben sana.” diyordu. Cansel’in odasına gittim hemen. Baktım yatakta oturuyor. Ama eli amında. Üzgün gözüküyordu. Ben de elim sikimde yaklaştım ona. Tuttum kolundan kaldırdım. Çırılçıplak soydum. Hiç itiraz etmedi. Mahçup bir tavırla sadece yere baktı. Külodunu çıkarmaya eğildiğimde o muhteşem tazecik amını gördüm ve dayanamayıp bir masum öpücük kondurdum. Tuttuğum gibi kolundan yatak odasına götürdüm. Halime yenge bir anda kalktı. “Ne oluyor Gökay? Cansel niye çıplak? Niye yatak odasına getirdin onu?” falan filan derken, Cansel eğildi yarrağımı ağzına aldı. Bir kere yalayıp Halime yengeye döndü ve “Anne benim de Gökay’la yapmamı engelersen seni babama söylerim. Hatta bütün mahalleye yayarım!” dedi. Ve yalamaya devam etti. Bu tavır karşısında Halime susup izin vermekten başka yapacağı bişeyi olmadığını anladı ve kızının arkasına geçip sırtına öpücükler kondurmaya başladı.
Benim sikim kazık gibi olunca Cansel’i kaldırdım, yatağa sırtüstü yatırdım. Bacaklarını ayırıp amını sulanana kadar yaladım. Harika kokuyordu amı. Tatlı talı inlemeyle tıslama sesleri arasında sesler çıkarıyordu. Amı kıvama gelince sikimi tutup kafasını dayadım körpecik amına. “Korkma aşkım. Hiç acımıyacak söz veriyorum, söz veriyorum.” diye heyecanını yatıştırmaya çalışıyordum. Halime yenge kulağımı öpüyormuş gibi yapıp, “Kızımın canının uzun süre yanmasını istemiyorum. Birden sok!” dedi. Ben de kafa salladım ve yarrağımı kökledim Cansel’ime. Bir feryat etti. Ben ise köküne kadar girmenin zevkiyle, hem akan kanlara bakıyordum, hemde Cansel’ime demir kazık gibi yarrağımı köklüyordum. O kadar dardı ki, iki-üç dakikaya kalmadı içine boşaldım Cansel’in.
Neyse ben yığıldım kaldım yatağa. Biraz dinlendim. Kalktım banyoya gittim, Halime yenge banyodaydı. Gelmişken birde banyoda sikeyim şu orospuyu dedim. Hemen verdim yarrağımı ağzına. Hemen kaldırdı orospu. Domalttım çamaşır makinasına. Bir postada makinanın üstünde siktim. O gece Cansel’i bir daha sikmedim. Sabaha kadar Halime yengeyi 3 posta daha siktim. Sonra sabah kalktığımda yanımda ne Halime yenge, ne de Cansel vardı. Odaya Halime yenge geldi. Dudaklarımdan öpüp, “Hadi uykucu, kahvaltı hazır.” dedi. Kalktım kahvaltı yaptık. Meltem kursa gidiyormuş. Onu geçirdi Halime yenge. Sonra, “Hadi dükkanı açalım.” dedi. Cansel kahvaltıya kalkmamıştı. Sordum. “İyi merak etme, dinlensin biraz.” dedi Halime yenge. Velhasıl 4-5 gün ben bunlarda kaldım. Her gece Halime yengeyi sabahlara kadar siktim. Yüksel abi 2 gün sonra geldi…
Birgün dükkan çok kalabalık. Ben de ne zamandır sikemiyorum Halime yengeyi. Ana bilgisayarın olduğu bölme baya yüksek. Böyle bar taburesi falan var önünde. Sadece kafası gözüküyor insanın. Ben ana bilgisayardayım. Halime yenge de yanımda. Yüksel abi de çocuklarla Counter oynuyor. Kulaklıklar falan baya kaptırmış. Sırtıda bize dönük. Ben bunu farkedince, Halime yengeye, “Seni çok özledim.” dedim elimi götüne attım. “Napıyosun ya? Yüksel görürse öldürür bizi!” dedi. Ben de, “Baksana, oyuna öyle bir dalmış ki görmez.” dedim. Eteğini kaldırdım. Külodunu yana sıyırdım sadece kafamızın gözüktüğü bölmede Halime yengenin arkasına geçtim. Sikimi tükürükledim. Halime yengeyi hafif öne eğdim yerleştirdim amına. Git gel yaparken, birden Yüksel abi, “Gökay sigarayı atsana.” dedi. Ben sikim karısının amındayken sigara paketini Yüksel abiye fırlattım. “Saol koçum.” dedi, taktı kulaklıkları, döndü önüne. Ben de Halime yengenin belini kavradım ve deli gibi kökledim. 5 dakikaya kalmadan boşalcağımı anladım. Çıkardım sikimi. Halime yengeyi aşağı eğip ağzına boşaldım…
Harikaydı. Hem adrenalin hem seks. Bölmenin hemen yanında tuvalet vardı. Halime yenge hemen tuvalete girdi. Üstünü başını topladı. Ardından çıktı. Yüksel Abi hiçbir şey anlamadı. Ben o günden sonra senelerce siktim Halime yengeyi ve kızı Cansel’i. Askere gittim geldim. Şimdi Cansel’le nişanlıyız, yaza evlencez. Ama Halime yengeyi halen sikiyorum. Sonradan duydum ki iyi yapmışım. Çünkü benim Halime yengeyi siktiğim sene Yüksel abi de benim dul teyzemi sikmiş. Bu sene nişandan sonra 18’lik baldızım Meltem’i de siktim. Yani anlıyacağınız Yüksel Abimin (Müstakbel Kayınpederimin) karısını da kızlarını da sike sike dümdüz ettim…
Herkese seks dolu bir yaşam dileğiyle, hoşçakalın.
203 notes
·
View notes
Photo

Bu kızın adı Nurgül 24 yasında Çıplak fotosunu ve telefon numarasını almak isteyenler RB yapsın özelden mesaj olarak gönderiyim :)
5K notes
·
View notes
Text
Merhabalar ben geldim 😍♥️💋 Sizin için en güzelini yapıyorum. Beğenip paylaşmıyor kimse, bu beni üzüyor 😔


2K notes
·
View notes