Text
Kendimi öldürebilecek kadar kendimi bilmek benliğime en büyük saygım.
Anlamsız bir yaşama onurlu kaç ölüm sığar onu sayıyorum. Kalbimin acısını yüreğimin sızısını yaşıyorum. Yaşayarak kendime saygımı yitiriyorum. Gülünç yaşamanın yükünü yaşatıyorum tüm bedenime, benliğime. Sarhoş kafayı sarhoş olmadan yaşıyorum. Ne yapacağımı da inanın bilmiyorum. İçimi kimseye dökemiyorum. Kaybettiklerime, vazgeçtiklerime yazıyorum cümlelerimi. Epeydir yazmıyordum. Yine kağıt önümde kalem elimde buldum kendimi. Yazıyorum çünkü yazmaya ihtiyacım var. Belki son kez yazıyorum çünkü yarın yok. Olmaktan en çok korktuğum yerdeyim. Son kez.
Biri bitmeden diğerini yakıyorum sigaranın, hangisi son bilmiyorum. Pek yakında son sigara iyi biliyorum. Ölü bir adamın hatıra defterinin son satırında hissediyorum kendimi, bir satır daha yok. Kaybettiklerime vazgeçtiklerime yazıyorum cümlelerimi. Epeydir yazamıyordum. Kağıt önümde kalem elimde, kendimi kaybediyorum.
Son kez bakıyorum göğe, güneşe, aya, denize ve yıldızlara. Ölümün yükü çökmüş gözlerle. Son şarkı da çalıyor kulağımda, daha çalınacak nota yok. Üşüyorum, soğuktan değil inanın daha çok küçüğüm. Yaşanacak çok gün vardı, yaşayacak gücüm yok. Çok istedim, olmadı.
Yaşamayı, savaşmayı bırakıyorum.
1 note
·
View note
Text
Her bulunduğum yerde yitiriyorum seni
Yanıbaşımda olduğun oluyor kimi gün
Ya da ben oluyorum sessizce gözlerinde
Bir yaprak kımıldıyor hafiften
Bu sessizlik bir kasırga başlangıcı
Kükremeye hazırlanışı denizin
Bu, aslanların sarı, vahşi gözlerindeki ölüm parıltısı
Bu bir yerde erimek
Apansız yok olmak belki de
Ve sonra susmak, susmak yüzyıllar boyu
Beni unuttuğun bir uzak çizgide
Tuvale sürdüğüm boya değil artık
Kırmızı kan rengidir gözlerimin
En karadan daha kara yok
Oysa en beyazdın sen gecelerimde
O bana en yakın renkti tüy gibi
Buram buram sıcaklığını çizerdim duvarlara
Kokun bir tuhaftı çocuksu
Sonra katmerli bir gül gibiydi baygın
Gecenin en koyulaştığı o yerde
Düşerdi ellerime darmadağın.
Öten bir ishak kuşudur şimdi
Haber getirir ölümlerden, dinle
Yaşamak bir manga asker karşımda
Ateş etmeyin diyorum
Bir diyeceğim var
Gözlerimi bağlamayın
Son defa görmek istiyorum insanı
Göğü, güneşi, denizleri
Ve bu son ölümün olsun diyorum
Bir daha öldürmeyin beni.
Kibritim ıslak
Sigaram yanmıyor
Ne olur bir ateş verin
Bu ilk aldanışım değil
Bu ilk sönüşü değil umutlarımın
Ben bu denizin son kıyısıyım.
Bir cam kırıldı uzakta
Ta uzakta, içimde bir cam kırıldı
Bütün şiirlerim anlamsız şimdi
Resimler renksiz, şarkılar ruhsuz
Hiç bir şey artık avutamaz beni
Bakın, bir çağ devriliyor içimde sersefil
Son şair de kırdı son kalemini
İlk meşaleyi kim yaktı bu karanlıkta
Kimdi aydınlatan benim zindan gözlerimi
Sevilmek mi
O son artığı en ilkel çağların
Bir mağara duvarındaki en eski resim
Ya sevmek
Hiç sönmeden bir ömür boyu
O en güzel huy benimsediğim
Yıkıldıkça tutunduğum dal bu boşlukta
O en insancıl gerçeğim benim
Ben hep böyle yüzyıllar boyu sevdim
Çağlar boyu
Kopkoyu bir geceydi yaşadığım sevince
Ellerimi arardım, bulamazdım çoğu gün
Bir saklayan vardı beni
Bir tutan vardı
Sana yaklaşamazdım
Anlayamadığım korkular vardı içimde
Hep böyle seninle sensiz kalırdım ben
Bir kıvılcım sönerken
Bir yanardağ patlardı içimde.
Ko şimdi ben yalnız öleyim
Vur ellerimi ekmeğimi al
Tiksinir beni kim görse sensiz
Utanır yalnızlığım bana baktıkça
Aynalar mı
Hani nerdeler
Kimbilir kaç yüzyıl oldu kendimi görmeyeli
Adım mı neydi
Besbelli unutmuşum
Hadi vur
Hadi öldür
Kurtar beni ezilmekten çürümekten
Hadi gel, açtım kollarımı
Bir zaman
Ölmeye vaktim mi vardı seni sevmekten
Sen büyüyen bir sessizliktin içimde
Beni ben eden en duru ırmaktın
En güzeliydin mozaiklerin
Seninle maviydi gökyüzüm
Çiçeklerim sende yeşerirdi
Sen bambaşka bir evren yaratırdın
Sularımdan Güneşimden rüzgarımdan
Bak! Nasıl da her şey değişiverdi apansız
Şimdi bu karanlıklarda yapayalnız
Mavi mavi bir resim ağlar duvarlarımdan
Ben bir tohumum
Al beni toprağa ek yeniden
Neredesin hani ne oldun
Antik bir kadın başı mıydın
Yoksa bir deniz miydin eskiden
Yosunların kurudu mu öldü mü balıkların
Hani bir Nefertiti yaşamıştı eski Mısır\'da
Yoksa o muydun sen
Hadi, anlat bana neydin
Belki de uzak belirsiz bir noktaydın sen
Öyküme girmeseydin
İnsan bir kere ölür
Her gün ölen umutlarımızdır içimizdeki
Paramparça olmuş sevgilerdir
Her aldanış
Yeni bir aldanışa hazırlar bizi
Zamanla renkler değişir
Donuklaşır anılar
Silinir üstümüzden
Güzel olan ne varsa
Görür içindeki bütün hayallerin olduğunu
İnsan yaşarsa.
Ve bir gün insan da ölür
Çimen gibi yaprak gibi
Sarsılır yeryüzü yerinden
Devrilen koca bir ağaçtır sanki
Durur atışları yorgun kalbimizin
El, ayak kesilir
Göz ölür, dudak ölür, kan ölür
Susar ta içimizde
Yıllardır çalan çalgı
Bütün teller ses vermez olur
Acılar diner
Ve bir gün biter bu çirkin oyun
Perde iner...
2 notes
·
View notes
Text
Hiç Bilmiyorum
Hatasız değilim elbette
Sevmek de bir hataydı
Hele böylesine sevmek
Yadsınamaz bir aptallıktı
O gece çok ağladım
Bağırdım çağırdım yalvardım
Ama geçti bitti
İstemiyorum gelmeni
Gelsen ne olur sanki
O yara kapanır mı
Başkasını öpen dudakların,
Başkasına bakan gözlerin,
Olur mu benim eskisi gibi
Şimdi başka yüreklerde teselli arıyorum kendime
Var mı gerçekten bir ihtimal daha
Açılır mı bir kapı daha
İnan bilmiyorum,
Ne haldeyim haberin var mı benden hiç bilmiyorum
Bilmemek de zulümdür kalbime
Neredesin ne haldesin
Kimi sever kimi öpersin
Geliyor muyum ara sıra aklına
Hiç bilmiyorum
4 notes
·
View notes
Text
Yeri doldurulamayan bir kale inşa ediyorum sanırım içimde. Tarihte yapılan kaleler yıkılıp gitti de bu beyhûde kaleyi yıkamadım gönül kafesimde. Kapıların ardında beklerken hangi sancının miadını dinliyorum ki gözlerim böyle alev ırmağı. Hani bakamazsın o kapının ardından ve gidemezsin de. Nasıl bir dilemma... Düşünüyorum o halde varım diyorsun ya Decartes bir şeyi unutuyorsun; düşünebiliyorsan zaten varsın ancak ben düşündüğüm hâlde yokum bunu bilmiyor kimseler. Bazı şeyleri yaşayabilseydim çok farklı olacaktı. Nereye dönsem Rabbim beni biliyor bu ferahlıktır içimi ılıtan. Güz sancılarını duymuştum, güz sancılarını ölümün arifesine benzetirdim. Cânânını kaybettikten sonra doğan evladının sevincini yaşayamamış bir baba kırıklığı.
~Yavuz Bülent Bâkiler
0 notes
Text
Beceremiyorum Bu Unutmak İşini
Yüzünü unutuyorum,
Yolunu gözlemiyorum artık.
Ve bir başkasını sevecek gibiyim,
Korkuyorum ama yoksun...
Utanıyorum, sıkılıyorum;
İstemiyorum bir başkasını sevmek...
Sana muhtaçken başkasına koşuyorum,
Yoruluyorum, ayağım taşa takılıyor sana dönüyorum..
Ben sanırım beceremiyorum bu unutmak işini,
Ne bana ne bize göre unutmak...
Yokluyorum ara sıra kalbini
Herkese çok olan sevgin bir tek bana olmuyor...
Başka şiirler dinlemek istiyorum mesala başka müzikler
Ama inan hiç birisi seni hatırlatanlar kadar güzel değil..
Başka şiirler yazıyorum anlamı sen olmayan
Ama sen olmayınca da olmuyor ki..
Bir gün gidersem nefret edeceğini söylemiştin benden doğum günü mesajında,
Nerden bilebilirdim ki sözüne bu kadar sadık olduğunu?
Ben gittim sen bittin,
Sen gelmedin ben de bittim...
Kaç gece siler izini kaç dudak ve kaç sevgili
Hangi kalp sever senin gibi
Hangi insanı sevebilirim seni sevdiğim gibi
Neyse, ben beceremiyorum bu unutmak işini...
0 notes
Text
Başka şiirler dinlemek istiyorum mesala başka müzikler
Ama inan hiç birisi seni hatırlatanlar kadar güzel değil..
Başka şiirler yazıyorum anlamı sen olmayan
Ama sen olmayınca da olmuyor ki..
0 notes
Text
“Bazı gerçekleri bilmek istemezsin. çünkü ayrıntıları acıtır.”
23K notes
·
View notes
Text
İnce belli bardakta olcak ama o detay mühim

daha yaratıcı çok az hayal duydum :d
11 notes
·
View notes
Photo
Absolut Raspberry + Vişne Suyu + Enerji İçeceği>>>>>> tüm içecekler

13K notes
·
View notes
Text
Güzelsiniz demiştik, gerçekten güzeldiniz
Her gece ayla beraber çıkardınız gökyüzüne…
Gün olur, güneşler doğardı aydınlığınızdan
Gözlerinizin şavkı vururdu duvarlara…
Gün olur dağ rüzgârıyla gelirdiniz,
İnsanı büyüleyen bir havanız vardı.
Güzelsiniz demiştik, gerçekten güzeldiniz.
Tutunca avuçlarımızda eriyecek sanırdık elleriniz.
Öyle beyazdılar, inceydiler anlatılmaz…
Ya dudaklarınız? Yaban eriği kokulu,
İnsanı deli divane eden dudaklarınız.
Hiç öpmemiştik ama bilirdik tadını öpmüşçesine
Zekiydiniz aklımızdan geçenleri bilirdiniz,
Bir Tanrı yüreğiyle severdik sizi…
Güzelsiniz demiştik, gerçekten güzeldiniz.
Nereye gitsek, sizi bulurduk karşımızda…
Yürüsek gölgemizdiniz uyusak düşümüzdünüz.
Kır çiçekleri açardı bastığınız yerde.
İyot kokuları gelirdi uzak denizlerden,
Gözlerinize gemilerin biri gelir biri giderdi.
Yosun yeşili elbiseler giyerdiniz,
Bilseniz nasıl da yaraşırdı size.
Şimdi ne desek faydasız, yoksunuz;
Bir karanlıktır bıraktınız arkanızda…
Yüzünüzü görmek mümkün değil artık!
Kulaklarımızda yalnız aksi kaldı gülüşlerinizin.
Hani yokluğunuz bu kadar uzun sürmeyecekti.
Hani, giderken gelirim demiştiniz?
Vefasızlık bile yakıştı size…
Güzelsiniz demiştik, gerçekten güzeldiniz.
1 note
·
View note
Text
Bir şiiri anlamak bir ömrü yaşamak... Hiç farkı yok şüphesiz
0 notes
Text
Bir "geleceğim" lafına geleceğimizi hiç etmeye razıydık bir gelmeyeceğin uğruna.
38 notes
·
View notes
Text
Karşıma sen çıkmayacaksan artık o yolları gözleyemem ben.
89 notes
·
View notes
Text
cidden keske bazi kisiler hayatima hic girmeseymis
620 notes
·
View notes