eylulbe
1K posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Saat 13.00'te Ankara'da olursan sana 1 milyon dolar verileceği söylenmiş. Sen de bunu duyar duymaz sabah erkenden İstanbul'dan arabayla yola çıkmışsın.
Trafikte biri seni sıkıştırmış, yandaki arabadan biri sana el kol yapmış, biri müziği son ses açmış, eşin senin söylediğin bir şeyi yapmamış, evin bugün temizlenmemiş, arkadaşın seni bugün aramamış.. Bunlar hiç umrunda olur mu nefsim?..
Amacın Ankara'ya gitmek değil,
Hatta hiçbir yere gitmek olmasın, arabayla öylesine gezdiğini düşün İstanbul'da. O açık olan yüksek sesli müziğe kızarsın, yandaki arabadan biri el kol yaptığında belki arabadan iner onunla kavga edersin, evinin temizlenmediğini düşündükçe stres olursun, seni aramayan arkadaşına darılırsın, hele ki eşin neden seni dinleyip umursamamış? Bütün bu olaylarda aslında biz bir hedef yerine ortaya kendimize koymuş oluyoruz. Bütün bunlar BİZe yani BANA nasıl yapılır?
0 notes
Text
vakt-i dua
Üzüldüğün zaman, başına gelen elemden dolayı
Hasta olduğun zaman, başına gelen zorluklardan dolayı
Dara düştüğün zaman, darlığın verdiği sıkıntıdan dolayı..
Bir alarm çalmaktadır aslında, "Dua vakti geldi!" diye. Vakit fiili ve kavli dua vaktidir.
Fiili duada, Allah'ın kainatta koymuş olduğu sebeplere müracaat edersin. Bu konuda yapman gereken fiili olarak ne varsa onu yaparsın.
Kavli duada ise kalbinden geçen sözlerle Allah'tan istersin. Aslında hiçbir şeye gücünün yetemeyeceğini yani acizliğini, ne kadar ihtiyaç sahibi olduğunu fark edersin ve bunu dile getirirsin.
Peki ben o kadar dua ettim ettim neden olmadı?
Burda önemli olan nokta bu vaktin sadece dua etme vakti olduğu gerçeği. Senin yapabileceğin ve elinden gelenler sadece bunlar. Duanın sonucunun ne olacağı senlik bir mesele değil, o Allah'ın görevi ve sen (Allah'ın yarattığı bir kul olarak sen) buna karışamazsın. Allah "Bana dua edin ki size karşılık vereyim" demiş. Allah belki bunu sana sınav olarak yazmıştır, belki edeceğin dualarla gönlünü ferahlatacak şeyler öğrenmeni sağlayacaktır. Belki bütün bunlar çok daha güzel şeylere sebep olacaktır. Oysa biz daha bizim için neyin iyi olduğunu bilmeden, yaratıcımızı yargılamakta 1 numarayız ve O'na kızıyoruz. Neden bizi duymuyorsun?
Ey nefsim.. Sen sadece bir Allah kulusun.. Bütün evreni yaratan Allah'ın bir kulu...
0 notes
Text
çokluk vs azlık
Dünyada milyonlarca sağlıklı doğmuş insan varken, belki de milyonda bir olarak iki başlı doğmuş bir çocuğu haber yapıp hayrete düşen insanlarız. Kur'an'ın anlatımı çokluklar üzerinedir oysa. Yani Allah diyor ki, bir çocuğun sağlıklı olarak doğabilmesi (yumurta, sperm, bölünme, çoğalma, beslenme..) büyük mucizeyken, pek çook çocuğun sağlıklı doğmasından daha büyük bir mucize var mı? Senin öncelikle her bir sağlıklı doğumu haber yapman gerekmiyor mu?
Kur'an'da pek çok yerde düşünmez misin, akıl etmez misin, görmez misin denmiş. Biz günün sonunda görmeyip, düşünmeyip, akıl da etmiyoruz. Aslında çookça şükredeceğimiz pek çok şey, en basitinden (!) şu an bütün bu acizliğimizle yaşayabiliyor ve nefes alabiliyor olmamız, her gün şükür sebebimiz olmalı değil mi?
Gününü şükürle geçirmeyen nefsim.. Ne kadar gaflettesin..
1 note
·
View note
Text
macera, kavga ğavga, faka basmak,
olayların bütününden sadeve nadir olanı ya da küçük olanı görmek, peygamberin hayatında her konuda böyle yapıyorlar.
0 notes
Text
Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi bilir.
Kasas 56
0 notes
Text
Voov -2 Allah birleştiricidir.
Dillerini bilmediğin, insanlarla anlaşamadığın yabancı bir ülkede denize karşı oturup çay içiyorsundur ve hava kararmaya başlamıştır. Derken arabayla birileri daha gelmiştir ve o sırada akşam ezanı okunmaya başlamıştır. Arabadakiler namaz kılmak için bagajdan kilimi çıkarıp yere serdiklerinde, sen de onların yanına gidip sadece selamun aleyküm diyerek onlarla omuz omuza namaz kılmışsındır.
Dünyanın neresinde tanımadığın insanlarla sorgusuz sualsiz omuz omuza vermek mümkündür başka bir sebeple?
0 notes
Text
Allah, yarattığı şeylerden yararlanmamız karşılığında benden ne istiyor?
1- Zikir: başta Bismillah demek
2- Şükür: bittiğinde Elhamdulillah
3-Fikir - Bu sanatı ve hediyeyi, bu nimetleri düşünmek
Yani mesela su içmeden önce besmele çekmek, su bitince elhamdulillah demek ve bu suyun insana verdiği lezzetli tadı, bu suyun nasıl da böyle yaratılmış olabileceği, bu kadar canlının hayat kaynağı nasıl olabildiği gibi konuları tefekkür etmek.
Bir kaçış olarak Allah'ın yarattığı hiçbir şeyi kullanmayacağım desek, deme lüksümüz yok çünkü başta biz insanı yarattı Allah. Kendi canımızdan geçemeyiz. Yeniden karbon hidrojen üretecek, yeni atomlar, atom altı bir evren kuracak, kendimizi baştan yaratacak bir yaratıcı değiliz.
O zaman kaçmayalım. Bir bardak su içerken bardağa mı, suya mı, sürahiye mi, su kaynaklarına mı bunu yapalım diye düşünmeden önce o bardağı tutan el, Allah'ın yarattığı bir insanın eli. O insanın aldığı her nefesin, kusursuzca çalışan onlarca organının, yaşayan milyarlarca hücresinin zikrini ve şükrünü nasıl etmeliyiz..
Ve Allah bize merhamet etti.
Allah sadece 5 vakit kılınan namazla, edip edemeyeceğimiz bütüüün şükürleri, bütüüün zikirleri, bütüüüüün fikirleri..
Kabul etti.
Miraç, namaz.. Bize verilebilecek en büyük hediyeydi. En büyük rahmet..
Ah nefsim.. Namazlarda ne de az bunu hissediyorsun..
1 note
·
View note
Text
Oysa ki sevaplar altın kazandırsa, görsek hani gözümüzle, günahlar da altınlarımızı eksiltse.. Altınlar bitince de cehenneme gidilecek olsa,
Hiç fakir olur ya da cehenneme gider miydik?
Altınların alınıp verilmesi devam ederken bütün bunlar sadece gizlenince,
Ah nefsim.. Ne kadar da az düşünüyorsun..
0 notes
Text
Mutaassıp
Herkesin doğru bilip benim yanlış kullandığım kelimeler arasında. Mutaassıp bir ailenin kızı, bana iyi bir şeyleri çağrıştırıyor. Ama sözlüğe baktığımızda "bağnaz" diyor. Ben bunu nasıl iyi bir kelime gibi kullanmaya başladım diye düşününce, mu ile başlayan her şeyin sanki iyi bir kelime gibi duruyor olması şeklinde bir savunma yapabilirim. Arapçadan alınan bu kelimeler kötü olamazmış gibi. bu muyla başlayan kelimelerin -sanki sıfatların- genelde arapça olduğunu da yeni farkediyorum. Arapçayla azıcık bir bağ kurmasam bunu da bilmezdim muhtemelen.
Bizi çokça nimetlendiren Allah'a hamd olsun. A.'yı ve Moritanya'yı vesile yapan Allah'a..
1 note
·
View note
Text
1. Voov
- İmanın olgunlaştığının göstergelerinden biri de, diğer insanların onu mecnun olarak görmesi
- Peygamberin de en sık karşılaştığı imtihan, aileyle imtihan. Hesaba çekilirken herkes teker teker hesaba çekilecek. Hep beraber hesaba çekilmeyeceğiz.
Peygamberimizin ve Kur'an'da anlatılan her olayın aslında kendi hayatımızda da sıklıkla yaşayacağımız durumların örnekleri oluşunun tefekkürünü hala yeterince yapamıyorum. O olayları hala beynim sadece hikayeymiş gibi görmeye meyilli.
Ailemle telefon konuşmalarımın sonrasında islami olarak onlardan farklı bir yerde olduğumu daha da hassaslaştığımı hissederken üzülmeye başladım. Bu bildiklerimi, öğrendiklerimi onlar da bilmeliler. Onlar da vooov demeliler. Onlar da çokça yaşayıp bu hassasiyeti hissetmeliler. Teslim oluşu. Bu dünyada toplasan 60 70 sene varız belki. Ki onun da yarısı sanki 1 günde geçip gitmiş gibi. Ama sonrasında bir sonsuzluk bizi bekliyor. Bu dünya, o sonsuzluk için bir alışveriş durağı sadece. Burda kimin bizi nasıl gördüğünün, bizim nasıl göründüğümüzün ve daha pek çok şeyin aslında sonsuzluk karşısında hiçbir anlamı yok. 5 dakikalık bir haz için bir sonsuzluğumuzun cehennemde olma olasılığını öylesine unutuyoruz ki.. Sadece bu ihtimal için bile uzak durmamız gereken nice şeyi hala normalleştirmeye çalışıyoruz -o ne der, şu ne der, annem ne der, babam ne der- . En zoru da aile. Aile ve akrabalarımız. Onlarla birlikte Allah yolunda yürüyememek, onlara anlatamamak, ikna edememek. Allah diyor ki sen haber verebilirsin, kimseden sorumlu değilsin. Ya o haberi güzelce verememişsek? Ya daha da kötü etkilemişsek? Ameller de niyetlere göredir tabi. Bu da karşıdaki kişinin sınavı olmuş oluyor ama insan dayanamıyor. Sonsuz bir sonsuzluk. Son-suz-luk. Ailen ya da akraban bu dünyada gerekirse senden nefret etsin ama sonsuzluğu hatırlatmak zorunda değil miyiz aslında? Sevgi adına, Allah'ın yarattığı varlığın geri Allah'a döneceğini ve dönünce ne hesap vereceği konusunda En Önce kendimize, sonra da herkese bunu haykırmalıyız.
Peki ben?
Ben ne yapabilirim?
Sınırlı bilgimle, en azından düşüncelerimi buraya yazabilirim.
Ve umalım ki okuyucu, sen de bunları okursun.
3 notes
·
View notes
Text
3 cisim problemini izlerken gökyüzünün bir an kapkaranlık, bir an yıldızlarla aydınlık, bir an karanlık, bir an aydınlık olduğu bir sahne vardı. O sahneyi izlerken çok korkmuştum. Neden korktuğumu da hiç anlayamamıştım.
Sonra A. dedi ki insan kendi varlığını, çevresindeki şeylerin varlığıyla kabul etme yanılgısına düşüyor. Ben kendimi yıldızlarla ve gökyüzünün varlığıyla öyle bir benimsemişimki, onların yok olması beni, sanki kendimin varlığı kaybolmuş ya da kaybolabilirmiş gibi hissettirdi. Ben sanki hiç olmamışım ve sonra olmuşum gibi. Hiçmiş gibi.
Aslında dedi A., depremler de böyledir. Hatta kıyamet de böyledir. Ben de "İnsan öldükten sonra kıyametin ne önemi var?" demiştim. Gülmüştü.
İnsanın, varlığını onlara bağladığı şeylerin yıkıldığını görmesi, maddi benliğinin sonunu ve aslında sonsuz bir ruha sahip olduğunu kabul etmesi..
0 notes
Text
Düşünsene, hiç değişmemiş ve değişmeyecek olan ve sadece bir kitaptan sorumlusun şu hayatta.
O kitaba ipini bağlayarak istediğin yere gidebilirsin. İstediğin derinliklere dalabilirsin, istediğin maceralara çıkabilirsin. Bu ne muazzam bir şey değil mi?
Benim gibi sabit ve sakin olmamaya nerdeyse söz vermiş biri bile bunu arıyor, unuttuğundaysa özlüyor.
1 note
·
View note
Text
Başımıza gelen bütün sorunların çözümlerini aslında peygamberlerin hayatında bulabiliyoruz. Kur'an'dan bahsediyorum.
Mesela Hz. Hacer, sadece bebeği ve kendinin olduğu koskoca çölün ortasında, çölde hiç olmayacak olan suyu arıyor. Ve su da nasip oluyor Allah'ın izniyle.
Burda yazar ne demek istemiş acaba?
2 notes
·
View notes
Text
Bütün birikimi buz olan bir insanın, yani senin, pazarda buz sattığını düşün. Bütün birikimin erirken sen sosyal medyada, dizi izleyerek ya da boş dünya işleri yaparak vakit kaybedebilir misin?
0 notes