Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Etme
İçimde bir titreklik, sesimde bir solgunluk var.
Dile kolay, yılın yorgunluğu var yüreğimde, yükse hiç eksilmedi hala omuzlarımda, taşımağa alıştım sanırım.
Dünyanın neresinde olduğun değil, neresine doğduğunmuş önemli olan. İnsan çocukluğuyla yaşıyor, yaşadıklarıyla anlam buluyormuş. Bir arayışmış insan için yaşam.
Mastarından bağımsız çekimlenen bir eylem gibi gözlerimi gecenin karanlığına diktim ve yine seni özledim. Gidişinle eş zamanlıdır çaya hasretim, demli çayları koklarken kokunu özledim. Özlem başucumda saklanan bir mendil gibi sürekli yanımda, gözlerimdeki bir çift damlayı silmek için bekler durur. Onun bekleyişi gibi olsaydı bekleyişim, dinginliğime bir dam olsaydı göğsün, gelmiş olsaydın da bakarken gök kubbeye gözlerimizden süzülen umut olsaydı bir çift göz yaşı yerine.
Dönüp gelen şarkılar hep var, fark ettim de dönüyor dünya, işin kötüsü kuşlar uçuyor ve hayat şairin sandığından da kısa. Kapının eşiğinde bekliyor son. Yaşamın nihai oluşundan mıdır, gözyaşlarının ömürlük oluşundan mı görünen köy gerek duymuyor kılavuza.
Yaşamın en diri yanı da yitmeyen umut, gitmeyen bekleyiş.
Yine şairin dizeleriyle;
“Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filanda gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar”
https://www.youtube.com/watch?v=0dRRMYCk5kM
1 note
·
View note
Text
nerde bir gülten akın şiiri okusam, zaman durur içim sana koşar.
gel, bir dizesi de biz olalım o şiirlerin, biz olursak en güzeli oluruz..
0 notes
Photo

“çirkin yazılmış elyazısı gibi duruyorum şu dünyanın üzerinde kimse silipte yani baştan yazmak istemiyor oysa öyle hasretimki kerelerce defa yazılmaya kağıt olsam kalem olsam cümle olsam nokta virgül olsam gelsen kilometrelerce kilometrelerce hasret dolu şiirler yazsan benimle kitaplarca dolsam mısralarca ağlasam ellerinde uyanıyorum ansızın bu şiirsel dünyadan şehir kapkara karanlık şiirler okuyup simsiyah boşluğa seni çağıyorum sesime bugün yırt bu geceyi baştan sona dolaş tüm şehri bütün sokak lambalarını yak bütün kapıları çal herkes uyansın bir müjde olsun içinde senden birşeyler olsun bu gece şehir uyumasın bu karanlık bu şehir bu gece bu son olsun bu gece bu simsiyah karanlığı yırtan bembeyaz çığlık bana seni getiren müjde olsun bu son olsun içinde sen olsun”
0 notes
Photo

“Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne ne tan atışı doğumların sevincine ey bir elinde mezarcılar yaratan, bir elinde ebeler koşturan doğa bu seslenişimiz yalnızca sana yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”
0 notes
Text
üşüyorum...
hayat, olmak istediğiniz yerlerden çok, olduğunuz ya da olmayı istediğinizi düşündüğünüz yerdedir. bu yüzdendir ki hep kaçırırız yaşamayı. nasıl çalıştığı bir türlü anlaşılamayan güzide organımız anda yaşamayı kabullenip anı yaşamayı becerememize sebep olur.

gördüklerimizin güzelliğine kapılırken, güzelliğin zamanın ucundan düşüp gittiğini görmeyi reddediyoruz. uzun zamandır yola çıkmıyormuşum, uzun zamandır gelmediğim yere gelince anladım. içim anılar dolu yollarda, ondan öte hep bir şey var içimde, tarifsiz. gittiğim yere götürdüğüm bir yük, omuzlarımda hissediyor, ağırlığıyla yaşamaya; yaşamı anlamaya çalışıyorum.

elleriyle özgürlüğü yücelten heykele bakarken, denizde sinüslerimi açmaya çabalarken - çok uzun zamandır denize girmiyormuşum- kumsalda dergi okurken, gelip geçen insan süretlerine bakarken; hep içim koşuyor, konuşuyor. birden bir ürperti; üşüyorum.
0 notes
Photo

“Susmanın su kenarındayız bugün Ne kadar sevgiyle konuşsak -konuşuyoruz da- Korkuyoruz gözgöze gelince Hilmi Bey Korkuyoruz Sanki gözler rakiptir de birbirine -öyle değil mi- Ve bir yokuştan iner gibi oluyoruz Bir yokuştan bir yokuşa sürekli – Nereye? – Bilmem ki”
0 notes
Photo

“Diyor ki; Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken Buldum buluşturdum kendime geldim Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille sen de gelsen. Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı Begonviller ve bir mavi kapı Ve illa amansız bir avlu getirsem. Dünya soğur, akşam serinlerken, Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok. Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim, Ve işte en geniş cümlem: İçimi açtım sana. İçini açmak için.”
0 notes
Photo

“belki yeniden güzelleştiririz adları değiştirilen parkları perdeleri hiç açılmayan evlerde ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur tanıdık sevinçlerle dolar yeniden kendi sesini kemiren alanlar anısı biz olalım bu sokakların ve hiç durmadan yağmur yağsın biz gürültüsüz sözcükler bulalım sarmaşıklar fısıldaşsın yine gidersek birlikte gideriz yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen”
0 notes
Photo

“Lokman hekim , seni sev diyor bana Seni sevmeseydim , ilkbaharı kodunsa bul gayrı İstanbul diye bir kent yoktu ki yeryüzünde Umut diye bir şey yoktu ki , seni sevmeseydim Hak , hukuk , bereket diye Eşitlik , kardeşlik , hürriyet diye Yüreğime sağlık ne iyi ettim..!”
0 notes
Photo

“o kış mı, iyi bilmiyorum, o kış mı salataların buza kestiği o kış mı yalnızlığın, yoksulluğun bir salgın gibi kente yayıldığı o kış mı dükkanların erken kapatıldığı, şekerle tuzun birbirine karıştığı -ve neydi, gene neydi bir hüznün özgül ağırlığı”
1 note
·
View note
Photo

“O akşamki gibi, o akşamki kadar büyük Siyah saçlı bir mucizeydi sanki ay Ateşe atmıştık biz onu İnce ve beyaz bir kemik gibi Susmuştuk, peygamberler inmişti hayatımıza, donuk fotoğraflar, yalanlar, kitaplar… Susmuştuk, bir baykuş Kapı aralığına sıkışmış bir ruh gibi bağırmıştı Susmuştuk, bir daha hiç Ay Işıl’a sığışmamıştı. Ayın yerinde kara bir delik kalmıştı.”
0 notes
Quote
Suskunlukla, bakmamakla, kaçmakla yitip gitmeyen şeyler var, ki böyle yerleşirler yerlerine, bir ağrı, bir sızı, bir buruk gülümseme olarak.
r.a.
0 notes
Quote
Neye içerlediğini bilmeyen bir küskünlük hâli, herkese, her şeye kırgın üstelik.
r.a.
0 notes
Quote
Öyle bi mutsuzluk yapışmış ki üstüme kurtulmaya çalıştıkça batıyorum
0 notes
Quote
gitmek isteyip gidilemeyen tüm yerlerin ve görmek isteyip görülemeyen tüm yüzlerin insanın ömründen çaldığına o kadar eminim k
0 notes
Quote
nasıl ihtiyacım var ince ellerini sıkılan alnımda duymağa
0 notes
Quote
Acı birikiyor. Kırgınlıklar, kızgınlıklar, konuşulması, söylenmesi gerekenler dağ gibi birikiyor. Ağızdan çıkabilen tek kelime, sessiz, âh.
r.a.
0 notes