globalnotlar
globalnotlar
Global Notlar
20 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
globalnotlar · 3 years ago
Text
Enflasyon Nedir ve Çeşitleri Nelerdir?
Tumblr media
Enflasyon ve alım gücü kavramları birbirleri ile yakından ilişkilidir. Genellikle aynı para ile satın alınabilecek mal ve hizmetlerin aylık ve yıllık fiyat değişimleri enflasyon kavramı ile açıklanır. Basit bir bakış açısıyla doğru olan bu kavramın oldukça farklı alt boyutları ve etkileri bulunmaktadır. Bu yazıda enflasyonun ne oldu, çeşitlerinin neler olduğu ve nasıl etkilerinin olduğu en basit şekilde anlatılmaktadır. İçindekiler: - Enflasyon - Enflasyonun Nedenleri- Talep Enflasyonu - Maliyet Enflasyonu - Para Arzı - Enflasyon Beklentisi - Enflasyonun Etkileri- Enflasyonun Tüketicilere Etkisi - Enflasyonun Üreticilere Etkisi - Enflasyonun Toplumsal Etkisi - Enflasyon ile Birlikte Kullanılan Kavramlar
Enflasyon
Enflasyon, ürün ve hizmet fiyatlar genel seviyesinde yaşanan sürekli artış olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca enflasyon, sadece bir veya birkaç ürün ve hizmetin fiyat değişikliğini kapsamaz. Ortalama bir tüketicinin yıl içinde kullandığı tüm ürün ve hizmetlerde meydana gelen fiyat değişikliğini kapsamaktadır. Diğer bir ifadeyle, bir ülkede bazı ürünlerin fiyatlarının düştüğü, bazı ürünlerin ise fiyatlarının yükseldiği görülmektedir. Bu nedenle ürünleri bütüncül şekilde ele almak gerekmektedir. Yine fiyat yükselişinin enflasyon olarak tanımlanabilmesi için sürekli yukarı yönlü bir hareket olması gerekmektedir. Veya belli bir fiyat düzeyine yükselen ürünün, çıktığı fiyat seviyesinde uzun süre kalması gerekmektedir. Özetle; anlık olarak gerçekleşen aşağı ve yukarı yönlü dalgalanmalar enflasyon olarak tanımlanmamaktadır. Enflasyonun doğal bir sonucu olarak mal ve hizmetlerde olduğu gibi ücretlerde de artışlar yaşanmaktadır. Ürün ve hizmetlerdeki fiyat artışı ücret ve maaşlardan yüksek olduğunda tüketicilerin satın alma gücü düşmektedir. Yani enflasyon, tüketicilerin ellerindeki para ile geçmişe göre daha az ürün ve hizmet satın alabilmesine neden olmaktadır. Mal ve hizmet sepeti, enflasyonun hesaplanabilmesi için belirli bir dönem boyunca fiyatları takip edilen mal ve hizmet kalemlerinin toplamına verilen isimdir. Bu ürün ve hizmetlerin kullanım zorunluluğuna göre sepetteki ağırlıkları da değişmektedir. Yani ekmek, su gibi zorunlu malların fiyatlarındaki artış enflasyon oranını lüks tüketim mallarından daha çok etkilemektedir.
Enflasyonun Nedenleri
Ekonomide enflasyonun oluşma nedenleri dört kategoride incelenmektedir. Bunlar; - Talep Enflasyonu - Maliyet Enflasyonu - Para Arzı - Enflasyon Beklentisi Talep Enflasyonu Talep Enflasyonu genellikle, ekonomi toparlanma sürecine girdiğinde ve işsizlik oranında azalma olduğu durumlarda var olmaktadır. Büyümekte olan ve işgücü ihtiyacı yükselen ülkelerde geleceğe yönelik beklentiler de olumlu olmaktadır. Dolayısıyla bu durumda olan ülkelerdeki tüketiciler daha çok harcama yapma yoluna gitmektedir. Talebin bu yükselişine yönelik arzlarda yükselme eğilimindedir. Arzın talebi karşılayamadığı bu durumlarda ürünlerin fiyatları yükselme eğilimine girmektedir. Diğer bir ifade ile "az olan değerlidir". Gerçekleşen bu durum talep enflasyonu olarak tanımlanır. İstanbul'da daire fiyatlarının hızla yükselmesi ve insanların ev satın alamaz duruma gelmesi talep enflasyonuna örnek olarak gösterilebilmektedir. Daha doğrusu İstanbul'da ev fiyatları diğer ürün ve hizmetlere oranla çok daha hızlı yükselmektedir. Oransal olarak daire fiyatlarının çok daha hızlı yükselmesi talep enflasyonuna örnek olarak gösterilebilmektedir. Zira, TL'nin değer kaybetmesi beraberinde dairelere olan talebi yükseltmektedir. Bu süreçte yabancılara konut satışı hızlanmakta, neticede konut fiyatları da yükselmektedir. Maliyet Enflasyonu Maliyet enflasyonu, bir ekonomide gıda ve petrol gibi emtia fiyatlarının yükselmesi ile gerçekleşebilmektedir.. Yine, doğal afetler gibi nedenlerle gerçekleşmesi söz konusudur. Üretim maliyetlerinde artış yaşanması sonucunda toplam arzda da azalmalar meydana gelmektedir. Sonuç olarak, fiyatlar genel seviyesinin yükselmektedir. Ayrıca, devlet tarafından yapılan düzenlemeler de maliyet enflasyonuna neden olabilmektedir. Maliyet enflasyonu kendi içinde ücret enflasyonu ve kâr enflasyonu olarak ikiye ayrılmaktadır. Ücret enflasyonu, ücretlerde meydana gelen artışa rağmen verimliliğin buna paralel bir şekilde artmaması nedeniyle üretim maliyetlerinin yükselmesidir. Kâr enflasyonu ise, firmaların elde ettikleri kârları artırmak istemeleri neticesinde fiyatlarda yaşanan artıştır. Para Arzı Para arzı, bir ekonomide belirli bir dönemde dolaşımda bulunan toplam para miktarıdır. Uzun dönemde enflasyon oranı para tabanı tarafından belirlenmektedir. Dolayısıyla, ekonomideki para miktarı fiyatlar genel seviyesini; para arzı fazlası ise enflasyonu şekillendirmektedir. Para arzının yükseldiği durumlarda, yatırım ve tüketim harcamaları da yükselmektedir. Sonuç olarak, fiyatlar üzerinde yukarı yönlü bir baskının oluşmasına yol açmaktadır. Daha basit bir ifade ile; piyasada dolaşan para miktarının artması enflasyonun da yükselmesine sebep olur. Para arzının yükseldiği durumlarda; faiz oranları düşer, yatırım ve tüketim harcamaları artar, fiyatlar genel seviyesi yükselir. Enflasyon Beklentisi Araştırmalarda enflasyon beklentileri enflasyonun oluşumunda kilit rol oynayan unsurlardan bir tanesidir. Tüketicilerin ve üreticilerin ileride fiyatların yükselmeye devam edeceğini beklemeleri durumunda, bu beklentiler geleceğe yönelik ücret talepleri aracılığıyla mal ve hizmet fiyatlarına artış olarak yansımaktadır. Maaş zammı, kira artırımı ve ticari alım-satım sözleşmelerine konu olan ileriye dönük fiyat belirleme gibi talepler örnek gösterilebilmektedir. Bu beklenti ve talepler gelecekteki enflasyonu belirleyebilmektedir. Daha basit bir şekilde açıklamak gerekirse; enflasyonun yükseleceğini düşünen üretici fiyatları yükseltir, fiyatlar yükseldiği için enflasyon yükselmiş olur. Fiyatlar yükseldiği için üretici ve tüketicilerde enflasyon beklentisi yine oluşur. Özetle; enflasyon beklentisi ve enflasyon bir döngü halini alır.
Enflasyonun Etkileri
Enflasyonun etkileri hem üreticiler hem de tüketiciler açısından incelemelidir. Enflasyon aynı zamanda genel çerçevede, yani toplumsal etki açısından incelenmelidir. Enflasyonun Tüketicilere Etkisi Enflasyonun tüketicilere olan etkileri şu şekilde incelenmektedir: - Tüketicilerin ve yatırımcıların karar alma aşamasında görülmektedir. - Yüksek enflasyon, belirsizlik yaratarak alınacak kararları etkilemektedir. - Bireyleri tüketim ve yatırım konularında kararsızlığa itmektedir. - Fiyatlarda yaşanan sürekli ve değişken artış, tüketicilerin farklı mal ve hizmetleri birbiriyle kıyaslamasını ve dolayısıyla alacağı ürünü seçmesini zorlaştırmaktadır. - Neticede tüketicilerin tüketimlerini sınırlamasına sebep olabilmektedir. Enflasyonun Üreticilere Etkisi Enflasyonun üreticilere etkileri şu şekilde incelenebilmektedir: - Kar oranlarını ön göremeyen firmalar yatırım konusunda çekimser kalabilmektedir. - Yatırımlar genellikle orta ve uzun vadeli olarak yapılmaktadır. - Yatırımlardan elde edilecek kârların kısa sürede elde edilemeyeceği düşünülür. - Firmaların söz konusu yatırımların başarılı olup olamayacağı konusunda hesap yapmaları zorlaşmaktadır. - Örneğin, makine alımı yaparak işini büyütmek isteyen firma, alım sürecine başladıktan sonra makine fiyatlarının artacağı düşünebilmekte, dolayısıyla bu yatırımdan vazgeçebilmektedir. Enflasyonun Toplumsal Etkileri Enflasyonun toplumsal etkileri şu şekilde incelenmektedir: - Gelir dağılımını olumsuz etkiler - Ekonomik büyümeyi olumsuz etkiler - Ekonomik dalgalanmalara neden olur - İşgücü piyasasını olumsuz etkiler - Uluslararası rekabet gücünü azaltır
Enflasyon ile Kullanılan Kavramlar
Enflasyonla doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı kullanılan bazı kavramlar bulunmaktadır. Bu kavramlar birbirleri ile zaman zaman karıştırılmaktadır: - Deflasyon: Fiyatlar genel seviyesinde yaşanan sürekli düşüştür. Yani enflasyonun  tersidir. - Dezenflasyon: Fiyat artış hızının azalması anlamına gelmektedir. Yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş sırasında yaşanan düşen enflasyon sürecini ifade etmektedir. - Hiperenflasyon: Olağandışı yüksek enflasyon olarak tanımlanır. Uç durumlarda, ülkenin parasal sisteminin çöküşüne neden olabilmektedir. En göze çarpan hiperenflasyon örneklerinden bir tanesi, 1923 yılında fiyatların bir ayda yüzde 2.500 oranında arttığı Almanya’da yaşanmıştır. - Stagflasyon: Bir ekonomide enflasyon ve işsizliğin bir arada yaşanması durumunu ifade eder. Bu durum, 1970’li yıllarda petrol fiyatlarında yaşanan artış ile birlikte ekonomik koşulların kötüleştiği endüstrileşmiş ülkelerde gözlenmiştir. - Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE): Tüketicilerin satın aldıkları mal ve hizmetlerin fiyatlarında yaşanan değişimi ölçen endekstir. - Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE): Ekonomide üretim sürecinde girdi olarak kullanılan maddelerin fiyatlarındaki değişimleri toptancı aşamasında ölçen endekstir. - Buna göre ÜFE, tarım, balıkçılık, madencilik, imalat sanayi ve enerji sektöründeki (elektrik, gaz, su) ürünlerin fiyatlarındaki değişimleri ölçmektedir. - Çekirdek Enflasyon: Uzun dönem fiyat hareketlerini yansıtan ve geçici nitelikteki göreli fiyat şoklarını dışlayan enflasyon oranıdır. Kullanımındaki amaç, fiyatlar genel seviyesindeki değişimi sürekli kılan unsurları tespit etmek ve buna uygun politikaları belirlemektir. Kaynakça: Prof. Dr. Gülbiye Yaşar - Genel İktisat Dr. Mahfi Eğilmez - Ekonominin Temelleri (Basılı Kitap) Dr. Mahfi Eğilmez - Küresel Finans Krizi (Basılı Kitap) Read the full article
0 notes
globalnotlar · 4 years ago
Text
Fakir Ülke Teorisi
Tumblr media
Fakir ülke teorisi sosyo-ekonomik yönden geri kalmış ve dışa bağımlı hale gelmiş ülkeler için oluşturulmuş bir teoridir. Temelde ülkelerin kalkınma hamlelerinde geç kalması veya kalkınma hamlelerini hiç gerçekleştirmemiş olması yatmaktadır. Ekonomik kalkınma dışa bağımlılığı ortadan kaldıran ve çağdaş ülke konumuna gelinmesi amacıyla atılan adımlardır. Ülkelerin fakir kalmasının arka planında işleyen temel sorun, ekonomi çarklarının oluşmamış olması veya eksik oluşması olarak tanımlanmaktadır. Ekonominin temel ilgi alanı kıt kaynaklar ile sınırsız ihtiyaçlar arasında denge kurmaktır. Kıt kaynaklar burada ki anlamı madenler veya üretime etki eden diğer ham maddeler olarak algılanabilir. Fakat makale içerisinde kaynak tanımı daha da geniş tutularak, tüketiciye ulaşan nihai ürün olarak tanımlanacaktır. Fakir ülke teorisi ekonomik büyüme ve kalkınma konusunda geri kalmış ülkelerin durumunu ele almaktadır.
Fakir Ülke Teorimi Nedir?
Teori genel itibariyle sömürge yoluyla geri kalmış veya yeterli bilgi beceriye sahip bireylerin oluşmadığı ülkeleri ele alan çalışmalardır. Ülkelerin neden fakirleştiği veya kalkınma süreçlerinin gelişmiş ülkelere nazaran neden daha yavaş gerçekleştiği ile ilgili bir takım sorulara cevap aramaktadır. Ekonomik kalkınma bir ülkenin büyüyerek daha fazla refaha ulaşması şeklinde tanımlamak mümkündür. Fakat buradaki gelişme sadece iktisadi açıdan gelişme değildir. Bireylerin eğitim seviyesini artması, çarpık kentleşmenin azalması veya planlı şehirleşme hareketlerinin olduğu faktörler ele alınmaktadır. Gelişmiş ülkelerin baz alındığı veriler ile oluşturulmuş fakir ülke teorisi ise yukarıda verilen değerlerden yoksun ülkeleri ele almaktadır. Buna göre fakir ülke kategorisinde bulunan ülkeler için şu şekilde sıralama yapmak mümkündür: - Kurumsal yapıları zayıftır - Kalkınma ve büyüme hızları düşüktür - Ham madde ihraç eden ülke konumdadırlar - Siyasi yönden karmaşık ve kaosa hazır bir yapıları vardır - Gelir adaletsizliği vardır ve kişi başına düşen milli gelir düşüktür - Eğitim seviyesi düşüktür, gibi ortak özellikleri barındırmaktadırlar. Yukarıda maddeler halinde verilen kriterler ülkelerin mevcut durumları göz önünde bulundurularak sınıflandırılmasına yol açmaktadır. Ekonomik kalkınma hedefleri ve dış ticaret ilişkilerinde reform gerçekleştirilerek fakir ülke konumundan çıkmak mümkündür. Küreselleşen ekonomi sayesinde inovasyon gerçekleştirilerek refah artışının gerçekleşeceği aşikardır.
Ekonomik Kalkınma ve Fakir Ülke Teorisi İlişkisi
Ülkelerin refah, çağdaş ülke sınıfına yükselebilmesinin tek yolu ekonomik büyüme ve kalkınma olarak tanımlanmaktadır. Bu süre içerisinde izlenilmesi gereken yol ise mevcut imkânları etkin kullanmak ve verimli üretime geçmektir. Fakat dış ticaret ilişkileri gerçekleştirilirken; gelişmekte olan ülke ve gelişmiş olan ülkeler arasında yapılan ticari ilişkiler, geri kalmış ülkelerin aleyhinde işlediği görülmüştür. Fakir ülke teorisi ise bu noktadan çıkmıştır. Ülkelerin yapmış oldukları ticaret sırasında, bilanço oluştururken ihracat kalemi artıyor ve kişi başına düşen milli gelir artmıyor ise fakir ülke sınıfından çıkılmadığını göstermektedir. Ekonomik kalkınma hareketleri bu doğrultuda olumlu sonuç vermeyecek ve ülke fakirleşmeye devam edecektir. Kalkınma ve fakir ülke teorisi arasındaki ilişki bu şekilde incelenmektedir. Kaynakça: Atilla Aydın - Türkiye Ekonomisinde İhracat ve Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Arasındaki Uzun Dönem İlişkisi Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Ekosistem Ekonomisi Nedir? Ekosistem Belirleme Süreci
Tumblr media
Ekosistem ekonomisi kavramı ilk olarak Frosch ve Gallopoulos tarafından 1989 yılında ortaya atılmıştır. Biyoçeşitlilikten yola çıkarak firmaların çevreyle yakalayabileceği uyum sürecine vurgu yapılmıştır. Frosch ve Gallopoulos bunu endüstriyel ekosistem olarak tanımlamışlardır (Frosch & Gallopoulos, 1989). Korhonen ise bunu firmaların atık enerjilerini karşılıklı olarak birbirlerinin faydasına kullanmak olarak tanımlamıştır (Korhonen, Wihersaari, & Savolainen, 2001). Makaleden hareketle, ekosistem ekonomisi bir ürün veya hizmetin farklı bir hizmetle birleştirilerek halka arz edilmesi olarak tanımlanabilir. Bu birleşme; şirketin kendi içinde kuracağı bir sistem olabileceği gibi farklı bir firmayla ortak çatı altında çıkarabileceği ürün veya hizmet olarak da karşımıza gelebilmektedir. Bu birleşmeler organizasyonel anlamda yükün azalmasını da sağlamaktadır. Ve burada temel amaç, topluma fayda sağlamak olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir ekosistem ekonomisi oluştururken başlıca dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri uyumluluk sürecidir. Zira uyumluluk sürecinin zamanında tamamlanmaması firmanın rakiplerinin gerisinde kalmasına sebep olabilmektedir. Burada karşımıza, Nike firmasının geliştirmiş olduğu FuelBand çıkmaktadır. Firma pazara giren alternatifler sebebiyle çekilmek zorunda kalmıştır. Bunun temelinde firmanın geç kalması yatmaktadır.  Ekosistem Belirleme Süreci                 Ekosistem belirlenirken izlenmesi gerek belli başlı yollar bulunmaktadır. Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Dış Ticaret Nedir?
Tumblr media
Dış Ticaret; Ürünlerin ithalatını ve ihracatını, merkezdeki gümrük ve yasalara uyumu gerektiren ülkeler arasındaki işlemlerin yanı sıra riskleri de düşünerek hareket edilen çalışma sahasıdır. Dış ticarette, birbiri ardına gelen adımları takip ederek dikkatli ve titiz olmalısınız. Bu adımlar, girişimleri doğrudan etkileyecek önemli karar verme adımlarıdır. Peki dış ticaret adımları neleri kapsar? İşletmenizin mevcut durumunu analiz edin ve işgücünüzü belirleyin ve dış ticaret potansiyelinizi gösterin.Dış ticarette ürünlerinizin ve hedef ülkelerinizin pazar araştırmasını yapın.Ulusal ve uluslararası mevzuata uygun hareket edin ve gerekli prosedürleri takip edin.İhracat ve ithalat işlemlerini takip edin, nakliye, sigorta ve gümrük işlemlerini tamamlayın ve ödeme yükümlülüklerinizi yerine getirerek dosyayı kapatın. İthalat-İhracat İşlemleri Dış ticaretin en önemli iki ayağı ithalat ve ihracattır. Her ikisinin de işlemlerini tamamlama süreçleri sıralı yollardır. Bu iş yollarında alınması gereken kararlar önemli adımlardır. Dış ticarette kullanılacak ürünlere özgü bazı özel uygulamalar, dış ticaret yapan ülkelerle ilgili özel uygulamalar ve yasal zorunluluklar dış ticareti ulusal ticaret dışındaki bir yere devretmektedir. Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Ekonomik Büyüme ve Yeşil Büyüme
Tumblr media
Sürdürülebilir kalkınma ve yeşil büyüme kavramları günümüzde oldukça büyük önem taşımaktadır. Hatta Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü çalışmalarının bir kısmını bu alanlar oluşturmaktadır. Ekonomik büyüme kullanıldığı yere göre farklı anlamları olan bir terimdir. Televizyonda haberleri dinlerken ekonomik büyüme kavramını duyduğumuzda ekonomik çıktının zaman içindeki büyümesinden bahsedildiği anlaşılır. Fakat teknik açıdan bu durum ekonomik büyüme değil, ekonomide yaşanmakta olan bir büyümedir. Ekonomik büyüme; tam istihdam çıktısında ki artış olarak yorumlanmalıdır. Daha fazla istihdam bize ekonomik büyümeyi tanımlayacaktır diyebiliriz. Eğer yalnızca Reel Gayrisafi Yurt içi Hasıladaki yani GSYİH’daki artıştan söz ediliyorsa bu bir çeşit büyümedir fakat ekonomik büyüme kavramını teknik olarak asla karşılamayan bir kavram olacaktır. Yine GSYİH’daki azalmalar da bize ekonomik daralmayı göstermez, ekonomide belirli bir daralma olduğunu gösterir. Ekonomik döngünün neresinde olursak olalım; tam istihdam çıktısında artış var ise burada ekonomik büyümeden söz edebiliriz. Yani GSYİH artarken tam istihdam çıktısında bir artış ve değişme yaşanmıyorsa burada ekonomik büyümeden söz edilemez. GSYİH küçülüyor olsa da ekonomik büyüme yaşanabilir, çünkü bu noktadayken tam istihdam çıktısında bir artış gözleniyor olabilir ve bu da büyümeye karşılık gelmektedir. Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Dünya Ticaret Örgütü Tarihçesi ve Kuruluş Amacı
Tumblr media
Dünya Ticaret Örgütü kuruluş amacı gümrük tarifelerine sınırlama getirmek ve tam rekabet şartlarını korumak amacıyla örgütlenmiş devletlerden oluşmaktadır. Kuruluş tarihi 01.01.1995 olsa organizasyon yapısı 1947’ye kadar dayanmaktadır. Serbest ticaret hakları konusunda etkin çalışmalar yürütmesi sebebi ile bazı çevrelerin olumsuz tavırları ve sert eleştirilerine maruz kalmıştır. Temelde kuruluş amacı serbest ticaretin yaygınlaştırılması ve özel şirketlerin hiçbir kısıtlamaya uğramadan ülkeler arası ithalat ihraca yapabilmesi şekline organize olunmuştur. 19.yy sonu ve 20.yy başından itibaren küreselleşme büyük bir ivme kazanmıştır. Bunun neticesinde ülkelerin almış aldıkları kararlar dış ticarete balta vurmakta ve yüksek gümrük vergileri ile ticaret kısıtlanmaktaydı. 1995 yılında tam yürürlüğe giren Uruguay’da gerçekleşen anlaşma kapsamında 132 ülkenin imzasıyla DTÖ kurulmuş oldu.
Dünya Ticaret Örgüt Tarihçesi
Dünya Ticaret Örgütü kuruluş yılı 1995 yılını gösterse de ilk olarak imzalanan anlaşmalar 1947 yılında gerçekleşti. Gümrük tarifeleri ve ticaret anlaşmaları ile zemin oluşturuldu. Serbest ticaret anlaşmaları olarak da bilinen bu anlaşmaya göre; ithalat vergileri kısıtlanacak ve uluslararası ticaretin önünde ki engeller kaldırılacaktı. O dönem içerisinde toplamda 23 ülkenin imzası ile yürürlüğe konuldu. O dönem ithalatı söz konusu olan kırk beş ürün gümrük vergisinden muaf tutuldu. GATT kuruluş amacı savaş döneminde gerçekleşen hasarın ivedi bir şekilde tamir edilmesi ve imzalanan ülkeler arasında refah artışını sağlamak şeklinde öngörüde bulunuldu. Bu kapsamda üye ülkeler arasında; ticari ve ekonomik iş birliği aratacak, işsizlik oranları büyük ölçüde düşürülerek tam istihdama geçiş yapılacak ve dünya kaynakları etin kullanılacaktı. 1947-1995 yılları arasında kısmen etkili olabilmişti. Anlaşma maddeleri içerisinde yer alan ülke kayırmacılık ve bazı ülkelere taviz verilmemesi maddeleri ilga edilmiş bu da anlaşmanın yürürlükte kalmasına imkân vermemiştir. Özellikle gelişmiş ülkelerin anlaşmayı kendi menfaatlerine uygun şekilde yorumlaması, üye ülkeler arasında anlaşmazlığa yol açmıştır. Dünya Ticaret Örgütü kurulmasıyla kurumsal bir yapıya dönüşen anlaşman hala yürürlüktedir. Serbest ticaret hakkı bu anlaşma ile bir kez daha garanti altına alınmış oldu.
Dünya Ticaret Örgütü Amaçları
DTÖ kuruluş amaçları 1947 yılında imzalanan gümrük tarifeleri ve ticaret anlaşmalarından daha geniş ve yaptırım gücü yüksek anlaşma olarak planlandı. Bu doğrultuda DTÖ arasında imzalanan maddelere aykırı davranışlarda bulunan ülkelere, DTÖ haklarından yararlanamaması şartı koşuldu. Genel itibari ile amaçları şu şekilde sıralamak mümkündür: Üye ülkeler arasında tam rekabet şartları geçerli olması ve sürdürülebilir ticaret ağı oluşturulması amaçlandı. Üye ülkeler arasında tam ticaret ve ekonomik işbirliği sağlandı. Üye ülkeler arasında tam istihdamı gerçekleştirmek amaçlandı. Böylelikle üye ülke vatandaşlarına iş becerileri kazandırma ve karşılıklı eğitim değişim hareketleri arttı. Dünya Ticaret Örgütü aldığı kararlar arasında en etkili olan sürdürülebilir kalkınma projesi olarak görülmektedir. Kalkınma hedefi yerel bazda değil üye ülkelerin ortak hedefi halinde karşılıklı çalışma şeklinde gerçekleşti Serbest ticaret artmasıyla tam rekabet şartları hâkim olacak ve böylelikle refah artışı gerçekleşmesi planlandı. Kaynak: Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu Küreselleşmeyi Yöneten Üç Ana Kurum: IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü - Mehmet Ali GÖNGEN Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Elektronik Ticaret Nedir? E-ticaret Türleri Nelerdir?
Tumblr media
Elektronik ticaretin kısaltılmış halidir, iki şekilde de okunabilir. Elektronik olarak gerçekleştirilen işlemler veya diğer satış koşullarıdır. İnternet gibi bilgisayar ağları kullanarak para alışverişi için mal satın alınması, satılması ve karşılıklı alışverişinin yapılmasını içerir. Geleneksel alışveriş sistemine karşı olan e-ticaret yalnızca web üzerinde mevcut değildir. Aslında, e-ticaret zaten mevcuttu, EDI (Elektronik Veri Değişimi) ve VAN’lar (Katma Değerli Ağlar) vasıtasıyla 70’lerden bu yana iş dünyasında bir çok işlem yapıyorlardı. Kısacası e-ticaret sadece internet üzerinden yapılan işlemleri değil, tüm elektronik veri işlemelerine dayanan ticaret sistemleri bütünüdür. e-ticaret türleri dediğimizde karşımıza birbirinden farklı satış modelleri gelmektedir. Önecelikle e-ticaret ve e-iş kavramlarını karıştırmamakta fayda var. E-ticaret B2B, B2C, C2B ve C2C olmak üzere dört ana kategoriye ayrılabilir. B2B (Business-to-Business) – İşletmeden İşletmeye Satış B2B birbirleriyle iş yapan şirketler ile ilgilenmektedir. Bunun bir örneği, ürünlerini distribütörlere satan üreticiler ve perakendecilere satan toptancılardır. Bu nedenle, fiyatlandırma talep sayısına dayanabilir ve çoğunlukla elde kalır. B2C (Business-to-Consumer) – İşletmeden Tüketiciye Satış İş dünyasından müşteriye satıştır. Alışveriş sepeti yazılımı, kataloglar kullanarak genel halka veya tüketicilere ürün ve hizmet satmayı içerir. B2B ile kolayca çok para kazanılabilir; Öte yandan, B2C, ortalama bir müşteride e-ticaretin başarılı olduğu zaman gerçekten akılda kalan şeydir. E-ticaret yardımıyla, insan etkileşimi olmadan zamanında birçok şeyi kolayca satın alabilirsiniz. Bunlara örnek olarak, bir kitap bulmakta zorlanırken, özelleştirilmiş listeler yardımcı olabilir. İleri teknoloji ürünü bir bilgisayar sistemi satın almanız veya bir tropikal cennet adasına birinci sınıf her şey dahil gezi bulmanız gerektiğinde internet ortamı size yardımcı olur. Hepsi Burada Türkiye’deki en iyi örneğidir. Ayrıca; http://aksesuarodasi.com adresini de inceleyebilirsiniz. C2B (Consumer-to-Business) – Tüketiciden İşletmeye Satış Tüketiciden işletmeye satılan mal veya hizmetleri içerir. C2B’ye örnek olarak, bir tüketici projelerini veya ödevlerini internette ve web sitesinde yayınladığı zamandır. Tüketici, birçok şirketin tüketici tarafından ihtiyaç duyulan gereksinimleri gözden geçirip, daha sonra projeye teklif verecek bir bütçeyi online olarak ayarlar. Belli bir işlem için toplantı zemini ve platform sağlayarak dünyanın dört bir yanındaki müşterileri güçlendirir. C2C (Consumer-to-Consumer) – Tüketiciden Tüketiciye Satış C2C için en iyi örnek eBay’dir. Tüketicilerin ürünlerini teklif yoluyla diğer tüketicilere sattığı yerlerdir. Böylece, en yüksek teklifi veren kişi ürünü satın alabilir. Ayrıca, ücretsiz seri ilanlar, açık artırmalar ve tüketicilerin diğer tüketicilere ürün satın alıp, satabileceği forumlar. Gittigidiyor, Sahibinden Türkiye’deki en büyük örnekleridir. Ayrıca, e-ticaret türleri şöyledir: B2E veya İş Dünyası-Çalışan e-ticareti olan başka bir e-ticaret biçimi vardır. Burada şirketler, çalışanlarına ürün ve hizmetleri çevrimiçi olarak sunmak için dahili ağları kullanıyor. İş dünyasından çalışana satışın en büyük örneği network marketing (saadet zinciri) ‘dir. Tamamen uzak durulması gereken modern dolandırıcılıktır. Son olarak: Diğer e-ticaret biçimleri, G2G (Devletten Devlete), G2E (Devletten Çalışana), G2B (Devletten İşletmeye), B2G (İş Dünyasından Devlete), G2C (Devletten Tüketiciye) , C2G (Tüketiciden Devlete). Bu işlemler çoğunlukla devletle alakalı olup, satın alımdan vergilerin verilmesine, ticaret siciline ,kayıt yenilenen lisansa kadar uzanıyor. Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Dünya Bankası Tarihçesi ve IMF İlişkisi
Tumblr media
Dünya Bankası gelişmekte olan ülkelere yatırım desteği sağlamak, istikrarlı ekonomi sistemleri oluşturmak, yoksullukla mücadele kapsamında faaliyetler yürütmek ve küresel ölçekte gerçekleşen sorunlara çözüm bulmak gibi temel amaçlar ile kuruldu. Dünya Bankası ve IMF her ne kadar küresel ölçüde çalışmalar da bulunulsa da aralarında büyük farklar bulunmaktadır. İlerleyen bölümlerde bu farklılıklara değinilecektir. İkinci Dünya Savaşı sonrası meydana gelen hasarı ortadan kaldırmak ve üye ülkelere fon desteği sağlamak amacıyla 1945 yılında Yeniden Yapılanma ve Kalkınma planları ile ilk adımı gerçekleştirilmiştir. Bu dönem içerisinde savaşın neden olduğu büyük krizler, alt yapı gereksinimleri salgın hastalıklar ve eğitim ihtiyacı ülkelerin tek başına kaldıramayacak ölçüde gerçekleşmekteydi. Bu dönemde kuruluşuna zemin hazırlanan birçok kuruluştan bir tanesi de Dünya Bankası olarak yerini almıştı. Dünya Bankası Tarihçesi 1945 yılında Yeniden Yapılanma ve Kalkınma planları çerçevesinde üye ülkelerin ihtiyaç duydukları fon gereksinimlerini karşılamak amacıyla ülkeler bir araya geldi. 1946 yılında World of Bank adıyla kuruluşunu tamamladı. Kurulduğu dönem itibari ile oldukça etkin faaliyetler yürütmüş ve birçok ülkenin kalkınma hamlesinde gereksinim duyduğu fon kaynağını aktarmıştır. Dünya Bankası ve IMF kuruluş yönünden birbirlerine benzemektedirler. Fakat işlevsel yönden aralarında oldukça keskin farklılıklar bulunmaktadır. Kurucuları ise dönemin iktisatçıları olan John Maynard Keynes ve Harry Dexter White’dır. Proje fikirleri iki iktisatçı tarafından yürütülmüştür. Kurulduğu günden bugüne kadar birçok ülkeye fon sağlayarak kalkınmalarında katkıda bulunmuştur. Merkezi Amerika Birleşik Devletleri sınırları içerisinde yer alan Washington’dadır. Dünya Bankası ve IMF Dünya Bankası kuruluş yönü ile itibari ile IMF benzemektedir. Temelde her ikisinin de ortak amacı; yoksulluğu azaltmak, sürdürülebilir kalkınma sağlama, altyapı sistemleri geliştirmek gibi amaçlar ile kurulmuşlardır. Fakat zaman içinde üye sayılarının hızla artması Dünya Bankası'nı makro politikalara itmiş mali istikrarı sağlayacak olan IMF’in kurulmasına yol açmıştır. Dünya Bankası ve IMF birlikte hareket eden iki kurumdur. IMF’e üye olan her devlet Dünya Bankası’ndan kalkınma ve imar yardımları alabilir. IMF ile aralarında ki en temel fark Dünya Bankası’nın makro hedefler içerisinde ülkelerin kalkınmasını hedeflerken, IMF’in amacı mali istikrar kapsamında ülkelerin ekonomik yapılarına göre fon sağlamaktır. Her üye ülke katkıda bulunduğu oranda fon alabilmektedir. IMF ve Dünya Bankası arasında yoğun bir işbirliği vardır; her ikisi de terörle mücadele ve para aklama suçlara ile mücadele etmekte, bu alanda ülkelere fon sağlamaktadırlar. Dünya Bankası’nın Organizasyon Yapısı Dünya Bankası’nın kuruluş amacı başlangıçta ülkelerin yeniden imarı ve yapılanması şeklide olsa da zaman içinde farklı amaç ve organizasyon yapısına bürünmesine neden olmuştur. Günümüz itibari ile 189 üye ülkesinin bulunması büyük ve kapsamlı organizasyon yapısını gerektirmiştir. Beş yan kuruluşu ile fon sağlamaya devam etmektedir. Bunlar; Uluslararası Kalkınma Birliği Uluslararası Finans Kurumu Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi Çok Taraflı Yatırımlar Garanti Ajansı Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Cari Açık Nedir, Nelerden Oluşur, Nasıl Kapatılır?
Tumblr media
Cari açık ülke sınırları içerisinde mal ve hizmetlerin, ülke dışından gelen mal ve hizmetler karşısında negatif değer kazanması olarak tanımlanmaktadır. Dış ticaret dengesi üzerinde; ihracat ve ithalat farkının negatif sonuç vermesi açık olarak adlandırılmaktadır. Dış ticaret ödemleri ve alımları döviz üzerinden gerçekleşmektedir.  Ülkeler arası ticaret sırasında döviz açığı bulunması likidite sorunlarına yol açmaktadır. Bu da ekonomide farklı bir kapı aralanmasına neden olmuş ve kredili ödemeler sistemini doğurmuştur. Cari denge sağlandığı durumda dış ticaret ödemeleri rahatlıkla gerçekleştirilebilmektedir. Ülkelerin özel sektör yükünü hafifletmek adına kamusal dış borç yoluna gittiği ve böylelikle özel yatırım fonları oluşturdukları görülmektedir. İhtiyaç olunan likidite sorunlarını çözmek ekonomi çarklarının işleyebilmesi için önem taşımaktadır. Kısa süreli cari açık veren ülkeler bunu bir ekonomi politikası olarak kullanabilmektedirler. Böylelikle faiz yükünden kurtulmuş olmaktadırlar.
Cari Açık Nelerden Oluşur?
Dış ticaret dengesi üzerinde bulanan bütün gelirler ve giderler ayrı ayrı kalemler halinde izlenmektedir. Çıkan veriler sonucunda dış ticarete yön verilerek hem ihracat hem de ithalat kalemleri üzerinde değişikliğe gidilmektedir.  Cari açığı hesaplarken dört farklı hesap ayrı ayrı incelemektedir. Bunlar;  mal piyasa dengesi, hizmet piyasa dengesi, yatırım fonları ve transfer ödemlerinin bir araya getirilmesi sonucu cari dengeye ulaşılmaya çalışılmaktadır. Yukarıda verilen hesaplar kendi aralarında farklı özelliklere sahiptir. Cari dengenin oluşmasında önemli olan etken mal piyasasında dengenin oluşmasıdır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlı olarak dış ticaret üzerinde farklı hacimlere sahiptir. Örneğin gelişmekte olan ülkelerin cari dengesi mal piyasası üzerine kuruluyken, finans hizmetlerinin verildiği gelişmiş ülkelerde hizmet piyasası ve transfer ödemeleri üzerinde gerçekleşmektedir. Cari açık ülkelerin gelişmişlik düzeyi hakkında bilgi vermez. Cari denge üzerinde gerçekleşen kalemlere bağlı olarak ülkelerin gelişmişlik düzeyi hakkında bilgi edinmek mümkündür.
Cari Açık Nasıl Kapatılır?
Dış ticaret dengesi üzerinde gerçekleşen ithalat ve ihracat kalemleri eğer para ve maliye politikası dâhilinde gerçekleşmiyorsa ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Satılan ürün ve hizmetlere karşılık aynı oranda gelir elde edilemiyorsa dış ticaret dengesine ulaşılamayacaktır. Bu durumda farklı ekonomi politikaları kullanılarak, dış ticaret kalemleri üzerinde dengelenme amaçlanmaktadır. Ülke içerisinde üretilen ürün ve hizmet bağlı olarak cari açığı kapatmak mümkündür. Geleneksel yöntem ise ihracatı arttırıp ithalatı azaltmak olarak da uygulanabilmektedir. Bir diğer yöntem ise ithalat edilen malların muadili olan ürünler üretmek olarak düşünülmektedir. Çin’in uygulamış olduğu bu politika sayesinde cari fazla verdiği görülmektedir. Cari açık ülke gelirleri içerisinde azaltıcı etki barındırmıyorsa ( yüksek faiz gideri gibi) dış ticaret dengesi üzerinde bulanan hesaplarda değişikliğe gitmeye gerek yoktur varsayımı yanlış olmaz. Çünkü gelir ve gider dengesi karşılığında ürün veya hizmet piyasaya sunulacak böylelikle iç piyasa dinamikleri korunmuş olacaktır. Fakat likidite sorunu yaşayan ve dışa bağımlı hale gelen ekonomiler de cari açığın ekonomiyi olumsuz yönde etkilediği de görülmektedir. Kaynak: Eğitim Seviyesi ve Teknoloji Kullanımının İhracatın İthaalatı Karşılama Oranı Üzerine Etkisi - Selim Aykaç Cari Açık Nasıl Finanse Edildi? - Mahfi Eğilmez Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Kişi Başına Düşen GSMH Nasıl Hesaplanır?
Tumblr media
Bir ülkede elde edilen gayrisafi milli hasılanın (GSMH), ülkede yaşayan nüfus sayısına bölünmesiyle kişi başı gelir miktarı bulunur. Aynı yöntemle, ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) da ülkede yaşayan nüfusa bölünmesiyle de kişi başı yurtiçi gelir miktarı bulunmuş olur. Ülkelerin milli gelirlerinin ve kişi başına düşen gelir miktarlarının ölçümü önemlidir. Bir ülkenin ekonomik gücü milli gelir düzeyi ile ölçülür. Kişi başı gelir ise o ülke vatandaşlarının ortalama gelir düzeyinin hesaplanmasının ve halkın refah gücünün ölçülmesinin göstergesi sayılır. Uluslararası karşılaştırmaların yapılabilmesi için ülke gelirlerinin genellikle Amerikan dolarına çevrilmesiyle karşılaştırma yapılır. Milli gelirinde ve halkın refah gücünde olumsuz yönde gidişat sergilendiğinde ülkenin milli gelirden sorumlu kişilerinin revizyon yapması gerekir. Ülkenin beklenen ve olması gereken ekonomik güce ulaşması için birkaç kez revizyon uygulanabilir. Milli gelir hesaplaması yapılırken kullanılan temelde iki kavram vardır. Bu kavramlar Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) ve Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)'dır. GSMH, ülkenin vatandaşlarının o ülke sınırları içinde ve sınırları dışında o ülkeye kazandırdıkları gelirdir. GSYİH ise ülkenin kendi sınırları içinde, kendi vatandaşlarından ve yabancı vatandaşlardan ülkeye kazandırılan gelirdir.
Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) Hesaplanması
Gelirler yöntemiyle yapılan hesaplamada, gelir niteliğinde bulunan üretim ve hizmet alanlarındaki kalemler esas alınır. Kullanımı yapılan ana kalemler şöyle sıralanabilir:  GSYİH (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) = Tarım +Ticaret+ Sanayi +Ulaştırma+ İnşaat + Haberleşme + Konut + Mali Kuruluşlar + İthalat Vergisi + Özel ve Kamu Hizmetler ToplamıGSMH = GSYİH + Dış Alem Faktörü Net Gelirleri Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Alım Gücü Nedir? Nasıl Hesaplanır?
Tumblr media
Alım gücü ya da diğer adıyla satın alma gücü; iki farklı para biriminin arasında oluşturulmuş değer olarak tanımlanabilir. Satın alma gücünü etkileyen ana faktör enflasyondur. Enflasyon ise bir ülkede üretilen ürün ve hizmetlerin yıllara içinde gerçekleşen fiyatlarında ki artış olarak tanımlanmaktadır. Enflasyon ve satın alma gücü bir birileri ile ters orantılıdır. Satın alma gücünün artması veya azalması enflasyon oranının artmasına veya azalmasını bağlıdır.  Burada belirleyici olan enflasyon türü TÜFE olarak bilinen tüketici fiyat endeksidir. Alım gücünün düşmesi iktisadi bir değer kapsamındadır ve teknik analizler ile incelenmesi gereken bir olgu olarak ele alınmaktadır. Satın alma gücü her ne kadar bireysel bir mekanizma gibi görünse de makro iktisadın en temel konuları olan gayri safi milli hasılanın bir mekaniği olarak incelenmelidir. GSMH ise ülke içerisinde üretilen ürünlerden elde edilen gelirlerin kişi başına düşen miktarı hesaplanarak alım gücü değerine ulaşılmış olmaktadır.
Alım Gücü Nasıl Hesaplanır?
Satın alma gücü paritesi iki ülke para birimlerinin alabileceği ürünlerin oranlanması şeklinde gerçekleşmektedir. Birinci ülkede ki ürün sepetinin, ikinci ülkede ki ürün sepetine oranlanması sonucunda satın alma gücü değerine ulaşılmış olunmaktadır. Fakat burada diğer şartlar sabit tutulduğu için, uygulama sırasında hatalar verebilmektedir. O yüzden dar anlamda satın alma gücünü incelemek daha sağlıklı olacaktır. TÜFE sonucu piyasada yeni bir denge noktası oluşmaktadır. Burada oluşan denge noktası ordinat ekseni içerisinde ki konumu satın alma gücünü verecektir. Yurt dışında üretilen bir ürünün ülke içinde ki kendi para birimi üzerinden olan fiyatı ve ithalat sonrasında gerçekleşen yerel piyasalarda ki fiyatı satın alma gücü açısından oldukça önemlidir. Burada yukarıda verilen denklemden hareketle eğer oran sonucu bire eşit çıkarsa iki ülke para birimi eşit ve alım gücünün de eşit olduğu anlamı çıkmaktadır. Birden büyük çıkarsa birinci ülke biriminin alım gücünün daha yüksek olduğu ya da tam tersi durumunda ise ikinci ülke para biriminin değerli olduğu ortaya çıkacaktır. Fakat oldukça karmaşık ve piyasa içinde oldukça veri gerektiren bir işlem olduğunda enflasyon oranı halk arasında satın alma gücü olarak kabul edilmiştir.
TÜFE ve Alım Gücü İlişkisi
TÜFE nihai tüketiciye ulaşan ürünün o anda ki fiyatı ile ilgili bir durumdur. Tüketicinin o ürünü talep etmesi ise alım gücü ile desteklenmesi sonucunda gerçekleşecektir. Temelde tüketicilerin o anda ki nakitleri ile alabilecekleri ürün sepeti ve aynı ürünleri bir sonraki gün alacakları varsayılarak satın alma gücüne ulaşılmaya çalışılmaktadır. Ürün sepetlerinde ki fiyat artışı gerçekleşmiyor ve tüketici aynı sepeti alabiliyorsa alım gücünü korumuş veya enflasyondan etkilenmemiş olarak tanımlanmaktadır. Tüketiciler açısından satın alma gücü ekonomik hayatın devam edebilmesi için gereklidir. Bu sebeple enflasyon makro ölçekte incelenmiş ve hem Merkez Bankası politikaları hem de maliye politikaları bu çerçevede izlenmeye devam etmiştir. Alım gücü korunması için TÜFE ile mücadele ön şart olarak koşulmuştur. Kaynakça: Alım Gücü Paritesi Amprik Bir Analiz - Sadık Çukur Küreselleşme ve Bilgi Toplumu Bağlamında Türkiye Ekonomisi ve Yapısal Dönüşüm - Muhittin Adıgüzel Read the full article
0 notes
globalnotlar · 5 years ago
Text
Döviz Kuru Nedir (Dolar/TL Örneği)
Tumblr media
Tanımı
Ülke içinde olduğu gibi ülkeler arasında da ticari ilişkiler var olagelmiştir. Her ülkenin kendine ait para birimi vardır. ABD'nin para birimi USD'dir. Türkiye'nin para birimi TRY'dir. Finansal terimlerden bağımsız karşılıkları dolar ve Türk lirasıdır. Bu para birimlerinin karşılıklı değeri döviz kurunu oluşturur. Döviz, ev ya da iş yerindeki herhangi bir eşya gibi mülktür. Ticari amaçla alınabilir ya da satılabilir. Bu alım-satım organizasyonun belirlenmesinde döviz kuru kilit rol oynar. Örneğin; Türk bir tacir ABD'den mal alabilir. Ticari faaliyetini gerçekleştirebilmesi için ABD'nin para birimi olan dolara ihtiyacı vardır. Bu yüzden de elindeki Türk lirasını satar ve dolar alır. Kaç Türk lirası karşılığında hangi miktarda dolar alabileceğini belirleyen faktöre döviz kuru denir. Bir dolar alabilmek için gereken Türk lirası miktarını belirleyen kura Dolar/TL kuru denir. Read the full article
0 notes
globalnotlar · 6 years ago
Text
Dış Ticaret Açığının Artıları ve Eksileri
Tumblr media
Ekonomistler bu konuda hemfikirdir ve cari işlemler açığı olarak da bilinen bir ticaret açığının bir ülkenin ekonomisine faydası veya sakıncası olup olmadığı sürekli tartışılmaktadır. Bir ülke ithalatına yıllık olarak ihracatından daha fazla para harcarsa ortaya ticaret açığı çıkmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya, İngiltere, Avustralya, Meksika, Türkiye ve Brezilya da dahil olmak üzere diğer birçok ülkede açıklar yaşanıyor. Öte yandan, diğer ülkeler ithal ettiklerinden daha fazla ihracat yapıyorlar ve ticaret fazlasından yararlanıyorlar. Read the full article
0 notes
globalnotlar · 6 years ago
Text
Dış Ticaretin Avantajları ve Dezavantajları
Tumblr media
Dış ticaret, ülkelerin, eyaletlerin, markaların ve işletmelerin dış pazarlarda alım ve satım yapmalarını sağlar. Bu ticaret, yerli müşterilerin alabileceği ürün ve hizmetleri çeşitlendirir. Geliştirme ve genişleme potansiyeli sunuluyor, ancak dahili araştırma ve geliştirme riskleri olmadan bu işlemler yapılabiliyor. Dış ticaretin avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Bir ülke, mal ve hizmetleri ihraç ederek, ancak ithal ederek büyük ölçüde kar edebilir. Daha ucuz, ancak aynı derecede değerli ürünler sunarak iç pazarların altını çizmek için de kullanılabilir. Uluslararası ticaretin dikkate alması gereken birçok avantaj ve dezavantajı vardır. Uluslararası ticaretin avantajları nelerdir?
Ayrıntılar için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
KAYNAKÇA: Sinem Yapar Saçık - Dış Ticaret Politikası ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Teorik Açıdan Bir İnceleme Selim AYKAÇ, Mustafa Emre CİVELEK - The Effect of Mobile Phone Subscription Rate on Export-Import Coverage Ratio Aksesuar Odası'na teşekkürler. Read the full article
0 notes
globalnotlar · 6 years ago
Text
Dış Ticaret Mesleğini Seçmek İçin Nedenler
Tumblr media
Herkes şu anda profesyonel dünyaya girmek için mücadele eden bir eğitim planı yapmaya çalışıyor. Gerçek şu ki, küresel kariyer oluşturmak için doğru adımları atarlarsa, bu durum bu bireyler için değiştirilebilir. Uluslararası ticaret tipik olarak, çeşitli potansiyel kariyerlere yol açan disiplinler arası bir çalışma alanıdır. Dış ticaret mesleği, düzenleyici bilgi, süreç ve yumuşak becerileri harmanlayan çok disiplinli bir alandır. Profesyoneller genellikle diğer kültürlerle çalışmaktan zevk alır ve işleri halletmek için iddialı bir nitelik taşır.
Gümrük Komisyoncusu
Bir gümrük komisyoncusu görevindeki dış ticaret uzmanı uluslararası ticaret sürecinde 'aracı' ile benzerdir. Gerekli yasal belgeleri yönetir, mallar için ödemeleri düzenler ve işler ve malları gümrükten ve müşterilerin eline geçirmek için gereken açıklığı kolaylaştırırlar.
Uluslararası Ticarette Kariyer İçin Eğitim Gereksinimleri
Uluslararası ticarette kariyer yapmak isteyenler için önlisans, lisans ve yüksek lisans programları verilmektedir. Genellikle doğada disiplinler arası olan bu programlar genellikle ülkelerin, kültürlerin, küresel meselelerin, ekonominin, matematiğin ve ticaretin incelenmesini gerektirir. Bu programların birçoğu öğrencilerin yurt dışında da çalışmasını ve özellikle İspanyolca, Japonca veya Çince olmak üzere yabancı bir dilde yetkin olmalarını gerektirmektedir. Ek olarak, uluslararası ticaret mesleği, güçlü bir satış yeteneği, organizasyon ve mevzuata uygunluğu sağlama becerisi gerektirir. Uluslararası İthalat-İhracat Enstitüsü (IIEI), ihracat, lojistik, pazarlama, dokümantasyon, finans, uygunluk, kanun ve yönetim dahil olmak üzere çeşitli ticari uzmanlık alanlarında sertifikalar sunmaktadır. Read the full article
0 notes
globalnotlar · 6 years ago
Text
Dış Ticarette Hangi Adımların İzlenmesi Gerekir?
Tumblr media
İİhracattan önce, bazı temel taşlar tek bir parçaya yerleştirilmelidir; Bu şekilde, ihracata yönelik sağlam adımlar atabilir ve çabucak ulaşmak istediğimiz hedefe ulaşabiliriz. Bu yolların ana başlıkları nelerdir, nereden başlamalı ve hangi aşamalarda ihracat sırasında kontrol yapılmalıdır? Öncelikle, analiz ihracatta ilk ana başlığımız olmalıdır. Vizyon Yol Haritası nedir ve nasıl olmalıdır? Vizyon Yol Haritası; Sayısal Planlama Finansal Planlama İş Planı Satış Planı şeklinde olmalıdır.  #planlama #teknikanaliz #ticaretegiriş
Teknik Analiz Yöntemleri Nelerdir?
Sonuç olarak, şirketimiz hakkında gerekli analizleri yaptıktan sonra ve sorular sorup cevapladıktan sonra, kendi özel listemizin, potansiyel alıcı listemizin ve kendi ağımızın olmasını sağlamaya devam etmeliyiz. Buna ek olarak, şirketimizin halkla ilişkiler ve sosyal ağlarına odaklanmalı, ürün ve markalaşma tanıtım yoluyla sağlamanın yanı sıra markalaşma ile sektörde değişiklik yapmalıyız. Bunun başarılı olması için bir hedef pazar stratejisi tanımlamak çok önemlidir. Read the full article
0 notes
globalnotlar · 6 years ago
Text
Dış Ticaret Uzmanı Görevleri Nelerdir
Tumblr media
Dış Ticaret Uzmanı, kredi ve finansal faaliyetleri koordine etmekten ve ithalat / ihracat işlemleri için ödemeleri almaktan sorumludur. Tarife, piyasa ve federal ve yabancı düzenlemeler konularında danışmanlık yapar. Ticaret Uzmanı olmak, tüm başvuruların, belgelerin ve yasal raporlamanın zamanında ve ticari yasalara göre doğru bir şekilde yapılmasını sağlar.
İş Geliştirme Sorumlulukları
 Dış ticaret ve finansal göstergelere dayanan pazar analizi ve bölümlendirme, uluslararası ticari bağlantılar geliştirirken ticari uzman tarafından sürekli izlenir. İthalat ve ihracat hukuku bilgisi de uluslararası ticaret uzmanının sorumluluğundadır.
Dış Ticaret Uzmanı Sorumlulukları
Uluslararası ticaret danışmanı, müşterilere uluslararası ticaret ve yatırımlarla ilgili istatistikler, tahminler ve gelecek tahminleri sunar. Çoğu uluslararası ticaret danışmanı, temsil ettikleri müşteri için diğer ülkelerde iş yapmak için gerekli hükümet formlarını da işler.
Maaş ve Eğitim
Bir dış ticaret uzmanının eğitim ihtiyacı genellikle finans veya uluslararası ticarette yoğunlaşan bir işletme lisans derecesidir. Yabancı dil bilgisi, çoğu lisans programlarında gereklidir. Uluslararası bir ticaret uzmanının ortalama maaşı, 1 ila 4 yıllık deneyime sahip olmasına bakılarak her yıl zamlı şekilde değişkenlik göstermektedir. Read the full article
0 notes