(denyy)
9 notes
·
View notes
METİN KEMAL KAHRAMAN - Dewreso
"devrandır... devir aç kurtların devri devrandır... devir susamış kurtların devri yalvarıyoruz önlerinde, yine bize zulümkârlar devran devriliyor, devran dönüyor... derviştir... dervişler yurdu üzerinde dolanır kim bilir şimdi kimin yüreğini mekan tutmuştur derviş sesleniyor... derviş dönüyor..."
8 notes
·
View notes
(denyy)
5 notes
·
View notes
(denyy)
5 notes
·
View notes
(denyy)
10 notes
·
View notes
(denyy)
5 notes
·
View notes
(denyy)
17 notes
·
View notes
(denyy)
5 notes
·
View notes
Yaz başıydı gittiğinde. Ardından, senin için üç lirik parça
yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
çerçevesine sığmayan
munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti
Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, belki de
ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı,
değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? “Eylül'de aynı yerde ve
aynı insan olmamı isteyen” notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00
diye yazmıştın, ve saat 16.04'tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran
Zaman'ı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını
Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı. Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay, alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik
kalmıştı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış
arkadaşlığımıza. Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk.
Sanki ufacık birşey olsa birbirimizden kaçacaktık.
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin.şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları
gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir
şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi.
Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz
27 notes
·
View notes
baktım rüzgarsın sen
baktım çamaşır ipini zorluyorsun
hepimizin derdi güzel yaşlanmak sevgilim
baktım bir kitabın sayfalarını çeviriyorsun
ayağına terlik giy
bildiğimiz şeylerin taşında yalınayak geziyorsun
biz satranç oyuncusuyuz sevgilim
üzerimizde kara bir leke biz satranç oyuncusuyuz
inanıyoruz ceketlere düğmelere
inanmıyoruz takvimleri savurarak gelen geleceğe
işte yitirdik bütün taşlarımızı darmadağınık oyun tahtası
bir tek şahımız duruyor sevgilim o da evli iki çocuk babası
kelimeler önümüze çıkıyor sevgilim
uykumuzu bölüyor buradan çocukluğumuza kadar
buradan çocukluğumuza kadar bir telaş
içi boş kuşları kovalıyoruz ve bir sebep arıyoruz
herkese küsmek için
hemen o cumartesi buluyoruz hemen o pazar
yaşamak çukur yerlere doluyor diyorlar
bu yüzden yıkıntıya dönüşse de yaşıyormuş insan
ama hep yıkıldığımız yeter sevgilim biraz da kekik toplayalım
kıymetini bilmediğimiz şeyler var
yaşamak bir at gibi huysuzlanıyor kapımızda sevgilim
geçen günlere üzüldük tamam yola düşelim
düşünelim: başka günlerin duvarı daha sağlam
düşünelim: başka günlerin sokağı daha neşeli
başka evlerin kadınları erkekleri tam bir kahraman
tül perdeler uçuşurken başka evlerin pencerelerinde
bizi bir kitabın sayfaları arasında kurutuyor zaman
ama baktım sen rüzgarsın sevgilim
kitapları bir başından bir sonundan okuyorsun
başucunda bir bardak su
beni başucumda bir bardak su gibi avutuyorsun
Bir Kitabın Sayfaları - Barış Bıçakçı (İşe Yarar Bir Şey’den)
22 notes
·
View notes
(denyy)
17 notes
·
View notes
Merhaba! Sizlere kısaca yolculuğumuzdan söz edeceğim. Yani bu yola neden baş koyduğumuzdan. Moralsiz, mutsuz ve üretmekten yoksun hayalsiz günler geçiriyoruz. Sadece bir süreliğine bile olsa insan olduğumuzu unutmadan, mutlu olabilmenin, hayal kurabilmenin ve evrensel güzelliklerin tadına varalım istiyorum. Sevginin, emeğin, paylaşmanın, eşitliğin, hoşgörünün ve saygının nice nicesinin kalbinin attığı yer masallar. Biz artık değer öğretiminin ve değer hatırlamanın kıymetini bu alanda görüyoruz. Masalın içinde kendimize yeni bir alan yaratabilir miyiz? Ben en azından bunu bir denemek istiyorum. Bizim de hikâyelerimiz bir varmış ile bir yokmuş-un arasında gidip gelmiyor mu zaten? Bu yüzden önce çocuğa; o yüce büyük insana hayal kurmanın ayrıcalığını en çok yaşayana, daha sonra büyümüş insana; zamanla ruhu küçülene sesleniyorum. Binbir tane okuyacağım masal yolculuğu bu. Kendi hayatımın kaf dağına ulaşma projesi. İleri ki süreçlerde köy köy dolaşacağız. Dağları aşacağız. Her şey ruhunu büyütecek olan, o çok uzakta bir yerde her zaman bizim masallarımızı dinlemek isteyecek çocuklara, içimizdeki çocuğa armağandır. Hayalle kal.
RBM
3 notes
·
View notes
(denyy)
17 notes
·
View notes
(denyy)
17 notes
·
View notes
“Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.”
Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay
saygı ve özlemle anıyoruz...
7 notes
·
View notes
(denyy)
11 notes
·
View notes