hurriance

[hurriance]

Bazen de bıraktığın yerde kalıyor.

[hurriance]

Birini sevdiğin zaman onun da seni sevdiğini zannediyorsun, ikinizin de aynı duyguları yaşadığını umuyorsun ama işin rengi bambaşka işte.

[hurriance]

'Ardında bir beni bırak'

[hurriance]

Sorunları,sorulara mı çarpıyoruz ?

[hurriance]

Oluyor kaybedeli bir hayli zaman.

[hurriance]

Vay.

“Yıkılıp gitti içimizdeki saray.”

[hurriance]

“Yine de bilmek başkaydı, iliklerine kadar duymak başka”

[hurriance]

Söndürdük mü yangınları? Külleri savruldu mu? Oyun bitti.

[hurriance]

Bırakalı çok oldu.

[hurriance]

Onun gülüşü içimi şenlendirirdi , ayrı şeylere gülümseyerek birbirimize baktığımızda bile. En nihayetinde bütün gülüşleri de raflara kaldırdık gitti.

[hurriance]

"Gökyüzünde aramak belki de doğru değil."

[hurriance]

30.04'e dair

Bazılarının hayatı benim gibi işte darmadağın, yarım yamalak. Öyle bir şehir de yaşıyoruz ki , bir ordayız , bir burda. Nasıl tam olalım? Var olan mesele, gittiğin yol olmuyor, o yolda giderken sağ veya sol tarafında kimin olduğunu seçmekten geçiyor. Her şeye rağmen içinizi ısıtan güneşin doğum günüyse, iyi ki doğdun demeden geçilmiyor. iyi ki doğdun.

[hurriance]

18.04.16

Dogum günümün özeti; “öyle bakarsın işte mal gibi.”

[hurriance]

Şuan ki zaman, karışık ve belirsiz.

[hurriance]

Sen; Herseydin.

[hurriance]

"Gidene dur demek manasiz"

[hurriance]

25.01 Sen yoksun diye herkesi seninle kiyaslamak istemiyorum. Her seferinde farkli muhabbetlerde seni aramak da istemiyorum. Yoruldum.