incecik

[incecik]

[incecik]

[incecik]

hisleri ölen insanların ciğerlerine hava değil kan dolar.

[incecik]

bir anlamı olmalı bütün bu terk edişlerin, iç çekişlerin beslediği koynumdaki iblislerin.

[incecik]

#jbabyxclusive

[incecik]

miss me

[incecik]

senin ellerine her uzanışımda solmuş bir çiçeğe yeniden can verirdi tanrı, hissederdim.

[incecik]

seninle olunca canım hiç rakı içip erkek gibi laflar etmek istemiyor. seninle olunca hiç aklı başında olmak istemiyorum, seninle olunca hep çocuk olayım. huyum değil vallahi ama hep küseyim. burnum kırmızı olsun, ellerimi nereye koyacağımı bileyim. anlatmaktan nefret ederim ama sana her şeyi en başından tek tek anlatayım istiyorum. neden hiçbir şey istediğim gibi olmuyor.

[incecik]

feels like a movie

[incecik]

saat 05.26 birkaç saksağanın oyununa denk geldim, horozlar hâlâ ötüyor, üstelik ankara'da bile, biraz hâlsiz biraz da hastayım, gözlerim sabahın serinliğine inat yanıyor, güneşi doğurdum ve odayı yalnız günün ışığıyla doldurdum, saat 05.28 hayat yaşamaya değer, bir krizi hiç kesiksiz saatler sürse bile durdurdum, bir banyoda uyuyakalmadım aksine balkonda kuş seslerini ve birkaç köpeğin havlamasını kucakladım, gördüğüm her çardağa ve banka kendimden bir pay biçtim, çünkü yaşıyoruz dedim ve yaşayacağız, ölüm bizi buluncaya dek, herkese hangi kuş hangi tür hep fısıldayacağız, saksağanlar ve kargalar bir sanılmasın artık, kuşlar kadar özgür olacağız, saat 05.31, artık uyuma vakti, aferin bana bu sefer kendi ağzımdan ve ikinci bir ağıza ihtiyaç duymadan, bu geceyi sakın unutma, her göz yaşına karşılık bir damla daha hayat ekleyeceğim bu vücuda, iyi uykular ve günaydın sevgili-kendi-m, bitmedi, izin vermedin, 05.33, öptüm.

[incecik]

sevgilim, yoğurt kaplarından saksılar yapan ananeler gibiyim, soğukta üşüyen tek şey değil artık ellerim, üstelik mevsim yaz ve dış kapının ardında-ki bi' mandaldır sonbahar, sıralanmış ağaçlar ağaçtan sıkılan yapraklar gibiyim.

ceketsiz her sırta bir sarılış diktim her kaldırıma bir çift, üstelik soluksuz çiçekçi ablalar sana beni soramaz artık. bankadan arasalar da sorsalar soyadının son iki harfini aklımı yitireceğim aklımı bi yangın merdiveninde üç paket sigarayla ansızın yitireceğim, aklımdaki her yolda sendeleyeceğim üstelik nevrotik bir esrik gibi, etraf sakalar doluymuş da bir susuz ben kalmışım gibi, benden uzakta akan her damlaya seni biçiyormuşum gibi üstelik koşulsuz, şartsız ve oyunsuz

susuzum, su biraz da umuttur, umutsa biraz aşk eldivenleri aşka sökülmüş bir çift diyorum tüm suyu aşka dökülmüş, uykuları apansızın bölünmüş, bir girdap sanki burası sevgilim bak tam burası, senin ceketinin iç cebi benimse gömleğimin sökülmüş üç düğmesi

bir geyiğin boynuzlarından öylece aşağı sarkıyor benim umudum seninki, seninkini bilmem parmak uçlarım ve senin iplerin artık apayrı iki uçurum arada bir deniz yok, arada tek damla su yok

bizim suyumuz yalnız kendi içimize döküldü düğmelerimiz başka ellerde, başka tenlerde söküldü ay, ışığına bir karşılık bulamaz bizde artık karanlığa sımsıkı gömüldük üst üste attığımız dizlerimizin bağı öyle bir çözüldü ki, aşıklar susuz kaldı, ay ışığı aşksız o öyle bir gecedir ki, karanlık ve aysız küle dönecek her suyu içine dökülenin aşkı

[incecik]

[incecik]

[incecik]

[incecik]

çürüyoruz her et gibi, sırtımızdaki çatlaklardan bir bir dökülüyoruz. mazgallardan aşağı akıyor ruhumuz, bizse oturup güneşi defalarca kez aynı yerden doğuruyoruz.

[incecik]

[incecik]

efendim?

bununla ne yapacağım?