Tumgik
indeedmindfulness · 4 months
Text
Ona denk kimse yok zannediyordu. Burada, bu eşitsizlikler diyarında, sonunda kendine denk kişilere rastlamıştı. Sanki bir ışık buldu zannetti onlara tutunmak için. Ama tutunmak için beklememesi gerektiğini bilmiyordu.
0 notes
indeedmindfulness · 4 months
Text
Babil kulesinde asmalı konak
Yeri göğe bağlayan bu ağaç
Temsilen biz yerine geçer
Ve Tanrı yüksekten bakar,
üstünce bir tavırla
Kuleden atlamayı düşünmek,
içinde yok saydıklarını hatırlatsa da
Sadece anlamsız cümleler kurmak
Ve birkaç adım atmak
Yerin yedi kat altına
Üç kat üstüne ve altına
Daha da yakın olmak adına ona
Ve bir yaradılış uğruna,
Kaybolurdu kendi karanlığına.
1 note · View note
indeedmindfulness · 4 months
Text
Duyguyu inançsızlığa bağlamaktan, öyle olduğunu var saymaktan, kendi içinde sıkışıp kalmaktan, kendi içinde sıkışık kalmaktan, döngüde kaybolmaktan yorulmadın mı?
Sulamadığın solar, aradığın hatırlar
Unuttuğun da hatırlar
Gün gelir hepsi suya düşer
Kıymeti yoktur,
Sadece kıymet verdiğin hatır/lar.
0 notes
indeedmindfulness · 5 months
Text
Küçüğün Sevinci
Sarı günışıklarını anladı küçük kız çocuğu
Elinde buruşmuşlukları aldı gitti
Şarkılar
Ahenginde şarkılarla
Ahenkle taşımak ve tanışmak içinmiş gibi
Kapıdan giriyordu her girişinde ilk defa gibi
Çünkü ilkti ve özeldi Küçüğün Sevinci
Kalbinden de sarı günışığı çıkartıyordu bir de
Buruşmuşlukları yanında
Üstü kalsın dedi sevinci
İnsanlığın beni yarattığı algılarda yaşamak istedim, hep olabilirdi mümkün olsaydı.
0 notes
indeedmindfulness · 5 years
Text
ADINA SESLENİYOR YILLAR
Henüz daha gençken, daha güzel ve ihtişamlıyken maceralara daha yatkındılar. Yaşama sevinciyle doluyken biraz resim çizip hayal kurmayı severlerdi. Mutlu olmak için hiçbir çabası yokken bile mutluydu Meral'le Gencer. Her sabah uyandığında yaşamın bin bir seçeneği önüne sunacağını bilirlerdi. Akşam çöken karanlığın gölgesiyle yatar, sabahın şafağıyla birlikte kalkar, sınırları çizmeden yaşar giderlerdi. Böylece yıllar geçti ve yıllar; gençliği , güzelliği ve ihtişamı yavaş yavaş yok etme arzusuna kapıldı. Sonra Gencer bu dünyadan gitti. Bir gün hiç ummadığı bir zamanda ve  saat tam sekizi kırk iki geçe Meral bütün bu olanları farketti.  Sonra kendisini  öldürmek isteğine kapıldı. ''Hiçbir şeye inancı kalmamış bir insan ne yapabilir ki bundan başka? Her geçen dakikam bir önceki dakikamı özlemle anıyorsa yaşamamın da bir anlamı kalmamıştır.'' dedi kendi kendine.
Bu düşüncelerinden bir an olsun uzaklaşmak istediyse de başarılı olamadı. Az önce duvara fırlattığı tabağın kalıntılarını elini kanattı. Ağladı ve sonra daha çok ağladı.
Gencer'e ulaşamadı. Yüzü sarardı. Başı mütemadiyen dönmeye başladı. Ya her şeyi yeşil görmeye başlamıştı ya da bütün renkler yeşil olmuştu. Muhtemelen son günlerde aldığı ilaçların yan etkileriydi.Korkuyla uyumaya çalıştı.
Rüyasında Gencer'le geçirdiği eski günlerini gördü.Onunla konuştu. Birlikte resim çizip hayal kurdular ve Gencer yine gitti.
Dışarı çıktı. Yürüdü. Yürüdü ki hüznün yurdunu terk edebilsin. Ama yapamadı. Önce garip bir uğultu duydu. İçinde anlamlandırmadığı bir his oluştu. Kendini uçurumdan aşağı atarken aldığı o son nefesinin her bir zerresini içine çekti. Ölümün ona nasıl vardığını da anlamlandıramıyordu.
0 notes