Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Herhalde ilk defa, yaşım 30'a yaklaştığında tuttuğum takımın formasını giyip gol atma ihtimalim ortadan kesin bir şekilde kalkıp kafama dank edince böyle hissedip geriye bakmıştım. Bu yaşların güzelliği, yaptığımız şeyler değil de yapabileceğimiz şeylerin hala ihtimal olarak da olsa var olması ve önümüzde duruyor gibi olmasıymış, farketmiştim. Zamanın ilerlediği her an veya yapılan her seçimde, aslında önümüzde sonsuz gibi duran ihtimallerden birini yada birkaçını çöpe atıyoruz. Bunun ağırlığı da gün geçtikçe sırtına yükleniyor ve yaşlanma hüznünü oluşturuyormuş, anlamıştım. Sonrasında ise günlük hayattaki çoğu detay ve meşgalenin, Fareler ve İnsanlar'daki Lennie'yi bir umut uğruna, hayalle(amerikan rüyası)kandırıp çalıştırmak gibi, şimdiyi hafifletmek için olduğunu anlamak da büyük bir boşluk bırakmıştı. Çoğumuzun kelimelere dökemediği Tatar çölü genişliğindeki bu boşluğu, ve daha fazlasını, çok güzel bir şekilde anlatmış bir kitap.

#quote#quoteoftheday#gününsözü#dino buzzati#the tartar steppe#tatarçölü#tatarcolu#goodreads#book recommendations#book review#bookstagram#books and reading
0 notes
Quote
In vita contemplativa quaeritur contemplatio veritatis inquantum est perfectio hominis
Thomas Aquinas
0 notes
Quote
''Hepiniz ey çetin çalışmayı ve hızlıyı, yeniyi ve yabancıyı sevenler Pek katlanamıyorsunuz kendinize; Çalışkanlığınız kaçıştır, kendinizi unutma istemidir. Hayata daha çok inansaydınız, kendinizi âna daha az kaptırırdınız. Ama gücünüz yok beklemek için, tembellik için dahil.''
Friedrich Nietzsche
1 note
·
View note
Quote
when injustice becomes law resistance becomes duty
Thomas Jefferson
2 notes
·
View notes
Quote
Ama ben asla ağlamadım, çünkü gözyaşları düşüncelere dönüştü, gözyaşları kadar acı düşüncelere
E. M. Cioran, Umutsuzluğun Doruklarında, S.45
#cioran#emil michel cioran#quoteoftheday#gününsözü#quotes#quote#umutsuzluğun doruklarında#peculmiledisperarii
0 notes
Quote
An optimist thinks that this is the best of all possible worlds. A pessimist fears that this is so
0 notes
Quote
“Tüm yaşamımız kendi güvenliğimiz hakkında endişelenmek, yaşam için hazırlanmakla geçip gidiyor; öyle ki, gerçekte asla yaşamıyoruz.”
L.N.Tolstoy
0 notes
Quote
Tanrı varsa ölmek ne hoş; Tanrı yoksa, ne acıdır yaşamak
Marcus Aurelius,(s.192, Yaşamın İdaresi-R.W.Emerson)
0 notes
Quote
Eksik olmaz gamımız bunca ki bizden gam alıp Her gelen gamlı gider şad gelip yanımıza.
Fuzuli
0 notes
Text
As for man, his days are as grass: as a flower of the field, so he flourisheth. For the wind passeth over it, and it is gone; and the place thereof shall know it no more.
0 notes
Text
Gerçekçi olmayan iyimserlik veya aşırı güven riskler alma konusundaki pek çok bireysel risk alma olayını açıklar. Peki bu özellikler nelere yol açabilir? Gerçekçi olmayan iyimserlik insan hayatının yaygın bir özelliğidir; sosyal kategorilerin çoğunda insanların çoğunu tanımlar. İnsanlar kendilerine fazla güvenir ve başlarına bir şey gelmeyeceğine inanırlarsa, mantıklı önlemler alma konusunda ihmalci davranırlar. Mesela MBA öğrenilerinin yarısı dersi ilk %50′lik dilimde diğer yarısı ise ikinci %50′lik dilimde bitirecektir. Fakat Ders yılı başında öğrencilere sorulduğunda sadece %5′i ortanın altında, sınıfın yarısından fazlası ise ilk %20′lik dilimde olacağını tahmin etmiştir. Asık suratlıların bile ortalamanın üstünde mizaha sahip olduğunu düşünmesi de bu iyimserliğe örnek gösterilebilir. Veya ortalama boşanma oranı %50 olmasına rağmen tüm evlenenler bu ihtimalin kendileri için %0 olduğunu düşünürler. Aynı durum yeni bir işe girişenlerin başarılı olma olasılığı aşağı yukarı %50 civarında olmasına rağmen onlarda da vardır. Sizinki gibi bir iş alanında başarı şansının ne olduğunu düşünüyorsunuz diye sorulduğunda insanlar %50 diye cevap verdiler. Peki sizin başarı şansınız ne diye sorulduğunda ise %90 gibi bir rakam çıktı. Dışardan bu kadar aşikar gibi görünen fakat hepimizin yaptığı bu hatalı davranış tarzı bizi aslında almayacağımız riskler almaya veya daha rahat davranmaya itiyor.
0 notes
Text
Bir diğer hata ise Linda probleminde de bahsedilen “Temsilcilik” hatası. 3 kere yazı tura atıp 3ü de tura gelince bir gariplik varmış gibi hissederiz hatta parada bir sıkıntı olup olmadığını merak ederiz fakat 100 kere yazı tura atarsak arada 3 kere art arda tura gelmesi ise umrumuzda olmaz. Veya kanser vakası bir şehirde veya bir bölgede daha fazla olursa hemen arkasında bir hikaye ararız ve onu bir sebepe bağlamaya çalışırız fakat istatistiksel olarak kanser vakaları belli yerlerde daha az belli yerlerde ise daha fazla olmak zorundadır, her yerde aynı oranda kanser hastalığının görülmesi istatistiksel olarak imkansız gibi bir şeydir. Yani kanserin belli yerlerde az belli yerlerde fazla olması istatistiksel bir zorunluluktur diyebiliriz. 2. dünya savaşında Almanlar Londra’yı uçaklarla bombalarken halk belli yerlere bombaların daha yoğun düştüğüne, bunun da pilotlar tarafından bilinçli bir şekilde planlandığına inanıyordu. Ama burada da aynı hikaye yazma sorununu görüyoruz. Oysa ki belli yerlere ortalamadan biraz fazla belli yerlere ise biraz daha az bomba düşme olasılığı asıl normal olan durumdu. Sorun olaya nasıl bakıldığıyla alakalıydı.
0 notes
Text
Bir diğer yaygın hata da “Hazır Bulunma” veya “Geçerli olma” hatası. İnsanların daha çok karşılaştığı veya daha yakın zamanda maruz kaldığı şeyleri daha fazla dikkate alması ve onları olduğundan daha fazla göz önünde bulundurarak değerlerndirme yapması bu hatanın temelini oluşturur. Mesela cinayet haberleri daha fazla olduğundan ve daha fazla göründüğünden dolayı insanlar yanlış olarak cinayetlerde intihara göre daha çok kişi ölüyor yanılgısına kapılırlar.
İçine girme, kolay bulunma ve dikkat çekme durumları hazır bulunma hatasıyla yakından ilişkilidir(Bu durumların da örnekleri ve detayları için: Hızlı ve Yavaş Düşünme). Mesela deprem yaşadıysanız deprem olasılığına bunu bir gazete ve dergide okuyandan çok inanırsınız. Böylece “canlı” ve “kolay hayal edilebilen” ölüm nedenleri[örneğin kasırgalar(Amerika’da tabii ki)] çoğu zaman abartılı olasılık tahminleri yaratır ve o kadar canlı olmayan nedenler(örneğin astım krizleri) çok daha sık yaşanmalarına rağmen düşük tahminler alırlar. Kısa süre önce olan olaylar da davranışlarımızı eski olanlardan daha çok etkiler ve korkutur bizi. Bu da afet sigortalarının afetlerden sonra daha fazla yapılıp sonra azalması gibi etkilere yol açar. Davranışçı İktisatçıların insanı tanımlarken aslında homoeconomicus olmadığımızı ve çoğu zaman rasyonel sınırların dışına çıktığımızı söylediklerinden bahsetmiştik. Afet sigortaları bunun hayatta karşımıza çıkan çarpıcı örneklerinden sadece bir tanesi.
Hükümetler ve kamuoyu da bu yanlış değerlendirmelerin etkisinde kalabilirler. İnsanlar hatalı olan bazı risklerin(örneğin nükleer güç santrali kazası) yüksek, bazılarının(inme gibi) daha düşük olduğunu düşünürler. Bu tür yanlış anlayışlar politikaları da etkiler, çünkü hükümetler büyük ihtimalle kaynaklarını ihtimali büyük olan tehlike yerine, halkın korkularuna uygun biçimde kullanır.
Hükümetlerin kötü olayları hatırlatarak onları korkutması ve kötü olayara hazırlamasının bir yoludur, güven kazanmak için de sonucu iyi olan olaylar hatırlatılır.
0 notes
Text
Yukarıda söylediğim gibi bu yanılgılar Linda yanılgısı ile sınırlı değil. Günlük hayatta en fazla karşımıza çıkan yanılgılardan biri ise başlama noktası hatası. Bilmediğimiz bir şey hakkında tahmin yürütürken bildiğimiz bir rakama, noktaya, demir atarak tahmin yürüttüğümüz konuya bu perspektifle yaklaşır karşılaştırmalar yaparak daha mantıklı çıkarımlar yapmaya çalışırız. Fakat tahmin yapacağımız konu hakkında fikrimiz azaldıkça bu demirleme işlemini herhangi bir rakamla veya veriyle yaparız ve büyük bir hataya düşeriz. Demirlemeler hayatınızın nasıl gittiğini düşünürken bile etki yapar. Örneğin bir deneyde deneklere şu sorular soruldu: 1)Ne kadar mutlusunuz 2)Kız arkadaşınızla ne sıklıkla görüşüyorsunuz? sorular bu şekilde sorulduğunda aralarındaki bağlantı oldukça düşüktü(.11) Ama sorular ters sırayla sorulduğunda bağlantı .67′ye çıktı. İnsanlar kız arkadaşımla bu kadar seyrek görüştüğüme göre mutsuz olmalıyım diye düşündüler herhalde.
Demir atma hatasını kullanan bazı bağış toplayan kuruluşlar ise insanların bu düşünce biçiminden fayda sağladılar. Yapılacak bağış miktarlarını 100, 250, 1000, 2000 dolar şeklinde ayarlayanlar 50, 75, 100, 150 dolar şeklinde ayarlayanlara göre daha fazla bağış topladılar. İnsanlar yüksek miktardaki bağış miktarlarını gördükleri zaman bu sayılara demir atarak yapacakları bağış miktarını daha yüksek seviyelerde tuttular.
0 notes
Text
Linda 31 yaşında, bekar, açıksözlü ve çok zeki bir kadındır. Felsefe dalında eğitim görmüştür. Öğrenciyken, ayrımcılık ve sosyal adalet meseleleriyle derinden ilgilenmiş ve nükleer karşıtı gösterilere katılmıştır. Bu bilgilere göre hangisinin olasılığı daha yüksektir? a)Linda bir bankada veznedardır. b)Linda bir bankada veznedardır ve feminist harekete aittir. Bu ankete cevap verenler Stanford Lisansüstü işletme öğrencileriydi yani dünyada en önde gelen üniversitelerden birinde öğrenim gören yüksek eğitimli kişiler. Ve cevaplar şaşırtıcı bir şekilde “b” şıkkında yoğunlaşıyordu. Aslında bu bir mantık hatasıydı. “b” şıkkı a’nın alt kümesiydi ve olasılık olarak a’dan kesinlikle daha az olası olması gerekiyordu fakat öğrenciler b şıkkında bir hikaye görmüşlerdi ve daha fazla detay verilinnce sanki olasılık artıyormuş gibi “düşünmüşlerdi”. Aslında temsiliyet yanılgısına düşmüşlerdi. Kahneman ve Tversky’nin tabiriyle bu aslında 2.sistemin bir yanılgısıydı, Akla yatkınlık yanılgısı. Detaylandırılmış akla yatkın hikayeye atlayıp basit bir gerçeği kaçırıyorduk. Linda problemi denilen bu yanılgı Nobel ekonomi ödüllü psikolog Daniel kahneman’ın Hızlı ve Yavaş düşünme kitabında ortaya konulan birçok davranış deneyinden sadece bir tanesi. Bu kitap ve Kahneman&Tversky’nin karar verme ve muhakeme hakkında çalışmaları yola çıkış alanı farklı olmasına rağmen iktisat alanında büyük bir devrim yarattı. Çünkü o zamana kadar neredeyse tüm iktisat teorileri insanın “homoeconomicus” olduğu ve rasyonel kararlar aldığı varsayımına dayanıyordu. Ve bu varsayım bir çok ekonomik soruna yol açan iktisadi anlayışların ve kuralların kabül edilmesine de sebep oluyordu. Mesele serbest piyasa savunucuları ekonomiye müdahele yapılmaması gerektiğini piyasanın kendi kendini “görünmez el” aracılığıyla düzenleyeceği ve bununla birlikte homoeconomicusların zaten kendi çıkarlarını korucak bir şekilde “rasyonel kararlar” alarak tüketim yapacağını öne sürüyorlardı ve bu anlayışı kabul ettirmişlerdi. Kahneman ve Tversky’nin başını çektiği yeni “Davranışsal İktisat” ekolü ise insanın rasyonel olmaktan ne kadar uzak hatta bir çok konuda ne kadar irrasyonel olduğunu bir çok davranış deneyiyle ortaya koydular. Bu da aslında bir “homoeconomicus” olmayan insanların serbest piyasa şartlarında ‘görünmez el’in insafına bırakıldığında büyük zararlara uğrayabileceğini gösterdi. Ve daha da kötüsü, bu irrasyonel yönleri kullanılarak istismar edilebileceklerini. Hatta Richard H. Thaler gibi bazı davranışsal iktisatçılar kamunun belli konularda insanları “dürterek” daha rasyonel kararlar almalarını teşvik etmesi gerektiğini söyledi.
Peki gelelim tekrar Linda problemine. Bu gibi düşünce hatasına bir denek olarak düşmek sıkıntı değil fakat günlük yaşantımızda benzeri bir düşünme hatası neye sebep olabilir? Bununla alakalı en iyi örneklerden birini twitter’da gördüm. Dİrek alıntılıyorum: “Örneğin komplo teorileri... Tek başına size anlamlı ya da olası gelmeyen olaylar uç uca eklenerek “bütünlüklü” bir resim oluştururlar ve çok daha olası algılanırlar. Hepsinin birden doğru olma olasılığı aslında düşer ancak bunların hepsi bir araya geldiğinde bu tutarlı resim insanı “daha olası” olduğu yönünde yanıltır. Genelde enformasyonda neyin eksik olduğunu aramayız: Tutarlı olup olmadığına bakarız”.
0 notes
Quote
Özellikle şimdiki anın, geçmişin tanrısallığına ulaştığı andan itibaren, ölümsüzlüğün ışığıyla parlayarak hafızalarda yer edeceğini ve günün birinde, özellikle kötü bir zamanda, perde araladığında içimizdeki özlemin nesnesi olarak ortaya çıkacağını hep akılda tutmalıyız
Arthur Schopenhauer, Yaşamın bilgeliği üzerine aforizmalar
0 notes