la-netli

[la-netli]

Hayatımda hiç bu kadar “mutsuzum” diye bağırmak istememiştim. Bugün çok ağladım ama yine de bende kalsın istedim. Gittikçe halsizleşiyorum, sonu var mı bilmiyorum. Hiçbir şey belli etmemeye çalışarak normal davranmaya çok çaba sarf ediyorum ama ben iyi değilim. Ölesim geliyor, nefes alamıyorum. (Sadece sarıl ve geçeceğini söyle)

Değersizleşiyorum, kendimi çirkin hissediyorum, olmamam gerekiyor gibi hissediyorum, midem bulanıyor, aynaya bakınca gördüğüm tek şey kusur. Ağır yaralıyım ve bu yara herkese ağır gelir.

Asla normal insanlar gibi olamayacağım ve en acısı da bu.

[la-netli]

Kimsenin kaybetmekten korktuğu kişi olamamanın verdiği yalnızlık hissiyle baş etmek çok zor. Sadece ihtiyacı olduğunda yanında olan bir insan sürüsüyle tek başınasın

[la-netli]

Hislerimi, duygularımı, verdiğim değeri sikip atanların diri diri yanması dileğiyle

[la-netli]

Bir zamanlar en ufak can sıkıntımda yanlarına koştuğum insanların şimdi sadece çıkarları için bana gelmeleri kadar sahte başka hiçbir olay yaşamamışımdır sanırım.

[la-netli]

Kalbimdeki ağrı bedenime fazla geliyor.

[la-netli]

[la-netli]

Şimdi sen bir uçurumsun ve benim kanadım kırık (:

[la-netli]

Zihnim ve düşüncelerim adeta kan dolu. Fakat yaralı ama güçlü kalbim bu sefer çökmeme izin vermiyor. “Biz ne badireler atlattık” dercesine ayakta kalan kalbim benim ayakta kalma sebebim olmayı başardı. Zihnime dinleseydim çoktan ölmüştüm…

Bu durumda kim daha yüce? Beni öldürmeye çalışan zihnim mi, aldığı darbelere rağmen ayakta kalan kalbim mi?

Daha önümde nice savaşlar var. Hepimizin önünde nice savaşlar var. Dünya maalesef ki dönmeyi bırakmayacak bizim için ama önemli değil. Önemli olan bizim ne kadar dayanacağımız. Bu sefer başkaları için değil de kendimiz için yapmalıyız.

Kimse bizim için bir şey yapmıyorsa biz yapmalıyız. Nasıl yapılır emin olun ben de bilmiyorum. Ama yapmamız gerektiğini biliyorum.

[la-netli]

Olgun çocuklar, çocuksu kadınlar doğurur. Bu halim büyüdükçe anneme dönüşeceğimi gösterir. Ben büyüdükçe korktuğum kişiliğe dönüşeceğim ve bunun için hiçbir şey yapamayacağım. Annemi anlayacağım büyüdükçe. Şu an deli gibi kızdığım hatalarını yapacağım. Gittikçe kendimi öldüreceğim ve içimdeki küçük olgun çocuk bana çok kızacak.

[la-netli]

Geçen sene tam bu zamanlardaki hayatım, geçirdiğim 20 yılın en mükemmel zamanıydı. O 2-3 ayı hala bir yerlerde ararken çektiğim şeyin aşk acısı olduğunu zannediyordum. Halbuki ben hayatım boyunca ilk defa yaşım gibi davranmış olmayı, hiçbir şeyden sorumlu olmayıp sadece sevilip eğlendiğim o zamanı özlüyormuşum. Düşündükçe aşk acısı hafif kalıyor.

[la-netli]

Nereye giderse gitsin hiçbir yerde varlığını hissedemeyen, kendini hiçbir yere ait hissedemeyenler klübü

[la-netli]

İyileşmek istemiyorum. Hissettiğim acı sevdiğim insanlardan kalan son parçalar.

[la-netli]

Ruhsal çekilen acı bir başka oluyor. Hiçbir şeyin yok ama o kadar can yakıyor ki “biri beni kurtarsın” diye çığlık atmamak için kendini zor tutuyorsun. İşin trajikomik tarafı kimsenin sana yardım etmeyecek olması

[la-netli]

Beni enkazdan çıkar demiyorum ama şu taşlardan birini kaldır işte.

[la-netli]

Psikoloji der ki:

Hayat, yemekten daha lezzetli hale geldiğinde aşırı yemek yemeyi bırakırsınız.

[la-netli]

“Kafana takma” diyenlerin kafalarına taksak çok güzel olacak.

Kafama takmayacağım bir şey olsa sana mı anlatırım gerizekalı? Sadece dertleşmektir belki de amaç