Yazdığın için bir şey söylemezsin. Söyleyecek bir şeyin olduğu için yazarsın.
Don't wanna be here? Send us removal request.
Photo

İnandığımız değerler için yaşadık .. Bu yüzden yürüyüşümüz hep farklı oldu .. Bakkala,Manava bile başka türlü davrandık biz .. Bunun içinde kimse bize Puan yazmadı,ama sanırım artık anladılar ;
Burda Birileri Farklı yürüyor !..
72 notes
·
View notes
Photo

Kendi ışığına güvenen; Başkasının parlamasından rahatsızlık duymaz…
Hayırlı geceler
104 notes
·
View notes
Quote
Çünkü hayat; birinin tüm kalbiyle senin yanında olduğunu bildiğinde güzelleşiyor..
Can Yücel (via hisssiz-adam)
252 notes
·
View notes
Photo

insanlara “dinin ne, namazın var mı, oruç tutuyor musun?” gibi allah'ın soracağı sorular sormayın! insanlara ‘aç mısın, ne ihtiyacın var, bir sorunun var mı?’ gibi kulun kula soracağı sorular sorun!…
Fatih Sultan Mehmet
235 notes
·
View notes
Text
‘’canım kızım, bir kitapta gördüğün “acı” kelimesini, ıstırap olarak değil de yediğin ilk acı biber olarak hatırlaman için her şeyi yapacağım.’’
19K notes
·
View notes
Text
“Yıllar sonra, bilmediğim bir şeyi anladım. Dünyanın sizin içinizi görmediğini, derinin ve kemiğin maskelediği umutlarınızı, hayallerinizi ve kederlerinizi zerre kadar umursamadığını. Gerçek işte bu kadar basit, bu kadar saçma ve bu kadar gaddardı.”
Khaled Housseini
312 notes
·
View notes
Photo

“Hani hepimiz arkadaşken, Hani oyunlar tükenmemişken, Henüz kimse bize ihanet etmemiş, Biz kimseyi aldatmamışken, Eskidendi, çok eskiden…”
141 notes
·
View notes
Text
“Yıldızlı bir gecede, gökyüzünün altında kendini acemi ve çaresiz hissedersen; bu, yıldızlara bakarak başka şeyler düşündüğün içindir. Yıldızlara bakarak yalnızca yıldızları düşünmek gerekir…“
Barış Bıçakçı
195 notes
·
View notes
Text
“filler tepişir, çimenler ezilir…” diye bir söz duymuştum yıllar önce felsefe hocamdan.. şimdilerde sık sık aklıma gelen bu söz ne güzel anlatıyor aslında.. “arkadaşın Ayla nereli?” diye sormuştu bir gün başka bir arkadaşım, “bilmiyorum” dedim.. çünkü kimsenin nereli olduğuyla ilgilenilmeyen bir yerde büyüdüm ben.. insanların nereli olduğu değil, nasıl biri olduğu ilgilendirmiştir beni her zaman.. yaşadığımız binanın ikinci katında Mıgırdiç amca vardı, bazı akşamlar bize sohbete gelirdi, yalnızdı.. sohbeti öyle keyifliydi ki, hiç gitmesin isterdim.. paskalya bayramında paskalya çöreği götürür, bayramını kutlardık.. paskalya çöreğinin damla sakızlı kokusu inanın içine işlerdi, pastanelerin önünden geçerken.. Ramazan bayramında da Mıgırdiç amca bir kutu çikolatayla bize gelirdi, bayramımızı kutlamaya.. Garbis çocukluk arkadaşımdı, Zeynep de, Amerikalı Metin Ray de.. -di'li geçmiş zamanlardan bahsettiğime bakmayın; hala sevgi ve saygıyla, birbirimizin farklılıklarının bize kattıklarıyla birarada yaşayıp gidiyoruz.. ve ben şuna inanıyorum ki; tüm mezhep kavgaları, din kavgaları, ayırımcılık biz bir arada yaşayan halkların değil siyasetçilerin işi.. ve siyasi fikri insani duygularının önüne geçenlerin.. ben her zaman haykırarak diyorum ve diyeceğim, insan olan herkese saygı duyuyorum ve yüreği güzel herkesi seviyorum.. “sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz”
46 notes
·
View notes
Photo

Gözlerinle gözlerime dokunuyorsun.. Bir bilsen o an gözlerim oluyorsun.. Kaçalım, beni gören sen sanacak..
Yılmaz Odabaşı
51 notes
·
View notes
Text
Sana düşman Bana düşman, Düşünen insana düşman, Vatan ki bu insanların evidir sevgilim, Onlar vatana düşman…
Nazım Hikmet RAN
65 notes
·
View notes
Photo

“Neredesin kanatları kırılmış ama umut dolu küçük kız? Neredesin yaralı bilge kadın? Bugün oturmayacağım, teslim olmayacağım. Bugün ayağa kalkıyorum. Yaralıyım ama kalkıp yürüyorum. Bugün doğuyorum. Güzelliğimi yok saysan da umurumda değil. Bugün en karanlık gecelerin kederinden sıyrılıp iyileşiyor ve savaşıyorum…”
110 notes
·
View notes
Photo

ben dünya barışına giden yolun bireysel barıştan geçtiğine inanıyorum.. iç dünyasıyla barışık olan insanlara ihtiyacı var dünyanın, aynada yüzüne bakabilen.. yeni yıl inşallah insanlara iç huzur getirsin her şeyden önce.. sevdiklerimizin acısıyla sınanmadığımız bir yıl olsun.. ve mazlumlarının ahının arşa yükselip, zalimlerin tepesine yağdığı bir yıl.. iyilerin kazandığı bir dünya hayalim var benim, ölene dek bekleyeceğim.. sevgiyle ve muhabbetle nice senelere 💞
47 notes
·
View notes
Photo
Literatürüm bir yeni kelime daha kazanmış oldu. "Bakele." :) --- " Benim babaannemdi, ama bütün köyün, annemgilin ve dedemin dediği gibi Bakele derdim ben de ona. Dedeme ise dede. Dedem, babamın anneme davrandığından daha iyi davranırdı Bakele’ye. “Sen yorulma, ineği ben sağarım.” Gider sağardı. “Su vereyim mi Bakele?” Verirdi. Bazı geceler çok soğuk olurdu yayla, “Dur Bakele…” derdi Bakele’nin elindeki odunları alıp. “Sobayı ben yakarım.” Yakardı. Şehre indiği her sefer kalın kalın kitaplar getirip “Bakele…” derdi, “Al. Oku sen. İşlere ben bakarım.” Bakele dedeme kocaman güler, “Sağ ol İbrahim.” deyip gömülürdü getirdiklerinin arasına. Okurken, suyun altına girmiş de nefesini tutuyormuş gibi gelirdi bana. Sıkılırdım önce, sonra korkardım, sonra gidip dedemin eteğini çekiştirir, “Bakele’ye bi şey mi oldu dede?” diye sorardım. “Şşt.” derdi dedem. “Okuyor oğlum, ne olacak? Hadi gel, biz de gazetenin resimlerine bakalım seninle.” Alırdı beni kucağına, işaret parmağıyla göstere göstere okur, anlatırdı. “Sen niye okumuyosun dede?” “İşte ben de gazete bakıyorum ya.” Yanlarına gittiğim her yaz bir şeyler öğrenirdim. Kitap okunur, gazete bakılırdı meselâ. Sağılan ineğin arkasında durulmazdı. Uyuyan köpeğin yakınından geçilmez, eriğe tırmanılmaz, örümcek öldürülmez, kelebeğin kanadına dokunulmazdı. Öğrenirdim. Bakele macirdi. “Macir ne demek dede?” “Göçmen demek oğlum.” “Göçmen ne demek?” Başka memleketten gelmiş insan demekti. Okul gibiydi benim için köy. Duvarsız, çatısız. Kışın şehirde okurdum, yazın köyde. Yazdan yaza gelip gidiyor, her yaz biraz daha büyüyor, okuryazar falan oluyor, dedemin getirdiği gazetelere kendim bakmayı, Bakele’nin elinden bıraktığı kitapları kendim okumayı öğreniyordum. Macir’in macir değil muhacir olduğunu meselâ… Orta iki’de. Ve Bakele’nin gözünün içine bakan dedeme saygı duymayı, onu giderek Bakele’den daha fazla sevmeyi öğreniyordum. Ama dedemi daha çok sevdiğim için değil; dedem Bakele’yi babamın annemi sevdiğinden daha çok sevdiği için. Babam annemden su isterdi: “Semiha, su getir.” Dedem, Bakele istemeden getirirdi suyunu. Soğurur da getirirdi hem. “Semiha çay koy.” Derdi babam. Dedem çayı demler, getirip Bakele’ye ikram eder, “Beğendin mi?” diye de sorardı. Babam anneme kızardı sık sık. Temizlik yaparken “Ayağını kaldırıver.” dediğini duysa, “Bir rahat vermedin.” diye terslenirdi. “Bağırtacaksın beni şimdi çocuğun yanında.” Annem korkardı babamdan. Dedem, Bakele evde yokken temizlerdi evi; en çok da onun oturup kitap okuduğu köşeyi temizlerdi. “Mis gibi yaptım Bakele. Otur, rahat rahat oku.” Bakele dedemden hiç korkmazdı. Bakar öğrenirdim ben. Güzel şeyler öğrenirdim. Lise sondaydım. Bir kış vakti döndüm ki babam evde; gözleri kızarmış, annem bir köşede hem ağlıyor hem toparlanıyor. “Köye gidiyoruz. Hazırlan.” dediler. Bakele ölmüş. Yol boyu Bakele’yi düşünmeye çalıştım ama hep dedem geldi gözümün önüne. Kime su getirecekti? Kim yorulmasın diye ineği sağacak, kim rahat okusun diye köşeyi süpürüp silecek, kim için çay demleyecekti? Ne edecekti dedem? Biz vardığımızda gömmüşlerdi Bakele’yi. Günahmış. Ölü bekletilmezmiş. Dedem önümüzde düştü, annem ağlar, babam ağlar; köyün küçük kabristanına gittik. Başucuna bir tahta dikmişler, toprak hamile gibi kabarmış, Bakele içinde yatıyor. Ama ben gene ona veremedim aklımı. Gözüm de dedemdeydi gönlüm de. Ne zaman başucu tahtasında “Vesile Kara, Ruhuna Fatiha” yazısını gördüm, anca o zaman Bakele’ye gitti aklım. Vesile? “Acaba…” diye düşünüyordum dua edermiş gibi yaparken, “Bakele babaannemin gayrimüslim adıydı da dedem tutup vatan hasreti çekmesin diye?..” Ama yok. Bakele yedi göbekten müslümandı. Üç gün kaldık köyde. Gelenden gidenden anneme de yaklaşamadım babama da. Ağlayıp duruyorlardı. Dedem donmuş gibiydi bir tek. Gözü hep Bakele’nin kitap okuduğu köşede, onu ne kadar özlediğini bilmesen gülüyor dersin, yüzünde de yumuşacık bir ifade. Annemgil komşulara veda etmeye gidince cesaretimi toplayıp yanaştım dedemin eteğine. “Dede?..” dedim, “Bakele ne demek?” Anlattı. “Canım” demekmiş. Ve “Aşkım” ve “Bir Tanem” ve “Her Şeyim” ve “Ömrümün Vârı” ve “Gözümün Nûru” ve “Kalbim” ve “Işığım” ve daha yüz binlerce güzel söz, güzel ses demekmiş. İlk “Canım” demek istediğinde ar etmiş dedem, “Hanım” dese “malım” demiş gibi olur diye korkmuş, “Vesile” dese çok resmi, soğuk. Ama kendinden tarafa bakmasını istiyormuş, onu görmesini, onun içini, yüreğini, sevdasını fark etmesini istiyormuş; anlatacak, dökülecek, gerekirse ağlayacakmış. “Baksana” dese olmaz, “Bak hele…” demiş, devamını getirebilecekmiş gibi. Bakele dönüp bakmış. Dedem bütün söyleyeceklerini unutmuş, öylece kalmış. Beklemiş beklemiş Bakele, gülümsemiş, dedemin elini tutmuş, bakmış ki dedem yutkunup duruyor, “Anladım İbrahim…” demiş. “Anladım… Sen bana Bakele de bundan sonra, ben anlarım senin ne demek istediğini.” Aşk, âşık olduğunla yekvücut olmakmış. Öyle dedi dedem.... Günaydınlar.. Mutlu bir gün/günler geçirmeniz dileğiyle.... ~Sezgin Kaymaz Alıntı
5 notes
·
View notes
Text
neyse, herkesin köpekbalıkları var, eminim. ve seni kemirip parçalayarak öldürmeden önce onlardan kurtulmanın tek yolu var-onları beslememek; başka yemler bulurlar; son zamanlarda iyi besledin onları- şimdi denize sal.
– köpekbalıkları, Charles Bukowski
98 notes
·
View notes
Photo

Size yanlış bir durakta beklediğinizi söylemişti birileri O ben değildim… Ben neredeydim
Anlamadığım halde başımı salladığım için mi öyle bakıyorsunuz bana… Gözleriniz ben konuşurken kaldırım taşlarına yönelmişti Siz de dertli birisiniz Ben neredeydim
Balerin edasıyla yürüdüğümü söylerdiniz Oysa en köşedeki parke gıcırdar bilir misiniz Parmak uçlarımda yavaş yavaş yürürüm hep bu yüzden “Amma da tuhaf birisin(!)” dediniz Ben neredeydim
Paranızı düşürdünüz, arkanızdan koştum Biriniz bir başkasının o parayı cebine atacağını iddia ederken Bir diğeriniz düşen paranın miktarını sorguladı… Sizler ne iyi insanlardınız Ben neredeydim
Siz beni bir vedaya bile sığdıramadınız Hazırdı oysa bavullarınız Sizi hep ben yolcu ettim bu yüzden Siz ne kadirşinas insanlardınız… Ben neredeydim
Hep aceleniz vardı Beni dinlerken biraz daha fazla… Oysa iyi biri olduğumu söylerdiniz Ben neredeydim
Küçük mutluluklara sığdırdığım hayata Daha ciddi bakmalıydım size göre “Ekmeği ucundan bölme” derken Siz ne ciddi insandınız Ben neredeydim
Siz üzgündünüz Hiç böyle olsun istemediniz Ben neredeydim…
191 notes
·
View notes
Quote
“Kadınlar için susmak yorgunluk, söylemek dinlenmektir.”
Hüseyin Rahmi Gürpınar (via zeynep-ylmz)
59 notes
·
View notes