nagihansaka
nagihansaka
Nagihan Saka
48 posts
Twitter'ı terk ettim. Tumblr yeni günlüğüm.
Don't wanna be here? Send us removal request.
nagihansaka · 3 years ago
Text
İnsanlara verilecek en güzel hediye, özgürlükleridir.
Sizi sevmeme özgürlüğü,
Sizinle buluşmama özgürlüğü,
Sizinle olmama özgürlüğü,
Sizinle ilgilenmeme özgürlüğü,
Size kızma özgürlüğü,
Sizi övmeme özgürlüğü,
Sizi davet etmeme özgürlüğü,
Sizinle çalışmama özgürlüğü,
Size muhtaç olmama özgürlüğü,
Onlara muhtaç olmadığınızı hissetme özgürlüğü
....
Bunları verebilmek/ bunların olmaması size acı veriyorsa tedaviye ihtiyacınız vardır.
Özgürlük tedavisine
4 notes · View notes
nagihansaka · 3 years ago
Text
Bireysel öğrenmeyi etkilediği iddia edilen unsurlardaki sorunlar
Literatürde bireysel öğrenmeyi etkilediği iddia edilen unsurlar, üç döngülü öğrenme yöntemi ve ikincil öğrenme yöntemi ile incelendiğinde dikkate alınması gereken noktalar aşağıda belirtilmiştir. Çünkü bireysel öğrenme sorunları çözülmediği sürece, takım düzeyinde öğrenme ve örgütsel öğrenme gerçekleşemeyecektir.
a.     Hormonlar (adrenalin, serotonin):
Öğrenmeyi adrenalin (korku, heyecan hormonu) ve serotonin (keyif hormonu) ile daha rahat gerçekleştirebileceğimizi iddia ediyorlar.
Fizyolojik durumlar için salgılanan hormonları, öğrenilmiş olarak, başka durumlarda salgılayarak sağlıkla oynandığının bilincinde olunmalıdır. Sonucunda haz (başarı) olması gerektiğini düşünerek öğrenmek yanlıştır. Ödül (haz da bir ödüldür) veya ceza motivasyonu ile öğrenmek yanlıştır. Kişilerin bir şeyleri yapmak için motivasyona ihtiyaç duyması, süreçte yaşayacağı tüm deneyimlerin önemini yok eder. Bu da öğrenen örgüt kavramını ortadan kaldırır.
b.     Güven:
"Kişisel güven duygusunun sağlanması için; yönetici ve akranlarının, bireyi; olumsuz fiziksel, sözel ve psikolojik hareketler ile çöküntü yapacak durumları yapmaması gerekir." bakış açısı var.
Ancak, bu şekilde kişisel güven duygusu oluşmaz. Hep olumlu konuşma duyma ihtiyacı, övgü ihtiyacı, ilgi ihtiyacı insanı güçsüzleştirir. Bildiğini yapması için motivasyona ihtiyacı olmaması gerekiyor. Diğer insanların olumsuz düşüncelerini ciddiye alanlar kendilerine güven duyamaz. Kendi güvenmek, yapılması gerekeni yaparken motivasyona ihtiyaç duymamayı gerektirir.
"Sen harikasın yaparsın", değil.
"Denemek, deneyimdir. Olursa olur. Olmazsa olmaz." içselleştirmesi gerekir.
Yöneticiler de sürekli olarak iş yaptırmak için çabalamak zorunda kalır. Bu yanlış bir yoldur.
c.      Bağlantı kurma/ ilişkilendirme:
"Bireylerin, kendilerini iyi hissetmeleri için, ortak problem çözme ve ortak karar alma ortamları olmalıdır. Bu etkinlikler sonunda ise başarılarını kutlamaları için törenler (ritüeller), oyunlar ve kutlamaların düzenlemesi gerekir." bakış açısı var.
"Başarı kutlanıyor= Başarısızlık ceza gerektiriyor."
Kendine psikolojik işkence etmesi de cezadır.
Başarı= Mutluluk= Haz olarak tanımlanıyor.
Bir işi yaparken haz alması engelleniyor.
Bir işi yaparken öğrendiği şeyler yani süreç önemini yitiriyor. Süreci önemsemeyenler süreç yönetimini de önemsemez. Süreci önemsemeyen örgütler öğrenen örgüt olamazlar.
d.     Ritüeller:
"Öğrenme sürecinde, topluluk içerisinde yer alarak, kararlara katılan bireyler, kendilerine saygı duyulduğunu hissederler." bakış açısı var.
Neden saygı duyulma ihtiyacı hissediyorlar?
Topluluk içerisinde yer almaları, kararlara katılmaları doğal bir durum olmalı, ödül değil.
Ödül almış çocuk gibi sevinmek, kendine güven eksikliğini gösterir.
Çalışanlarına ödül verdiğini düşünerek kibre kapılan yöneticilerde de henüz yönetişimi algılamamış diktatör bir bakış açısı var.
e.      Kendini ifade etme şansı verme:
Yöneticilerin kendini eğitmesi ve öğrenmesi gereken ilk konu budur. Şans verme/ alma hakkı olmadığını, herkesin kararlara katılmasının, kendini ifade etmesinin doğal bir durum olduğunu, kendileri bunları verdiği için kibre kapılmamaları gerektiğini öğrenmelidir.
f.       Etkinlikler:
Bu kavramda, bireyin önceki deneyimleri ile yeni deneyimleri arasında bağlantı kurmasının önemi anlatılıyor.
Önceki deneyimlerin doğruluğu, güncelliği sorgulanmadıysa, yeni öğrenilecek durumun da doğru olma garantisi yoktur.
Bireysel öğrenmeyi etkilediği iddia edilen unsurlar, doğduğumuz andan itibaren bu şekilde öğretildiği için sonraki tüm öğrenmelerde etkisini sürdürmektedir. Örneğin çocuklara oyunlarında bilerek yenilerek kazanma hazzı öğretiliyor. Mutluluk bu şekilde öğretiliyor. Kaybettiği zaman üzülüyorlar. Oyun sürecinden zevk almıyorlar. Oyunlarda öğrendiklerini düşünmüyor. Aklında sadece kazanıp keyif alması veya kaybedip üzülmesi kalıyor. Çocuk oyunları kazanç/ kayıp üzerine kuruluyor.
Bu bakış açısı iş hayatında da devam ediyor. Ödül varsa (haz dahil) yapıyor. Ceza varsa gizlemeye çalışıyor. Hatasından ders almaya çalışmıyor. Süreçten keyif almaya çalışmıyor. Bunun bir öğrenme süreci olduğunu bilmiyor. Mutluluğun haz olmadığını bilmiyor. Bu da öğrenen organizasyon kavramının örgütlerde oluşmasını tamamen engelliyor. Çünkü bireysel öğrenme olmadan örgütlerde öğrenme söz konusu olamamaktadır.  
2 notes · View notes
nagihansaka · 3 years ago
Text
Vazgeçilmez olmak
İş hayatında, “işi sadece ben bileyim ki bana muhtaç olsunlar. Vazgeçilmez olayım” yaklaşımında olmadım. Tam tersine “işi herkes bilsin ki iş devam etsin. Bana muhtaç olmasınlar” yaklaşımındayım.
Çünkü muhtaç olunmasından haz almıyorum. Vazgeçilmez olmaktan haz almıyorum. Bunlar benim için haz değil, çok büyük “yük”. Özgürlüğümü kısıtlıyor. Beni bağlıyor.
Özel hayatımda da farklı bir tavır sergilemiyorum. İnsanların bana muhtaç olmasından, vazgeçilmez olmaktan hoşlanmıyorum. Bunlar benim için birer yük.
Hayata bakışım bu. Hayat bir yolculuk. 
“Hayata sahip olmaya gelmedik. Şahit olmaya geldik.”
Ben bir yolcu ve seyirciyim.
Bu yolda, canım o anda ne isterse onu yapmak istiyorum. Ne birinin benimle gelmesini ne de birinin yolunda gitmek istiyorum. Yolculuğumda anlık olarak hayatımda vakit geçirdiğim ve geçireceğim insanlar oldu ve olacak. Bana destek olan, benim destek olduklarım da oldu ve olacak. Aynı kişilerle daha sık bir araya gelebiliriz. Gelmeyebiliriz. Farklı kişiler olabilir.
Hayatımı aynı kişiler üzerinde planlamak, o plana sadık olmak ve sadık olunmasını beklemiyorum. Belirsizliği seviyorum. Beni özgür kılıyor. Kimseyi plana dahil etmediğim için de bence insanlara verebileceğim en güzel hediyeyi veriyorum.
Özgürlüklerini.
Kendimi eksik= kusurlu hissetmiyorum. Ben tam bir insanım. İnsanlara ihtiyaç duyarım elbette. Ama sabit insan olması gerekmiyor. Kendimi tam olarak gördüğüm için insan, hayvan, bitki, sabit işe sahip olduğum zaman bana yük oluyor.
Birileri hayatımdan veya hayattan gidince de kendimi yarım kalmış hissetmiyorum. Elbette boşluğa alışmak bir süreç. Geçen okuduğum bir benzetmede “Diş çektirdiğimizde de bir süre dilimiz o boşluğa gider. Sonra alışırız” diyordu. Benim için de böyle.
Acı çekmeyi sevmiyorum. Acıdan beslenmiyorum. Mazoşist değilim. Sevgi gösterisini acı ile doğru orantılı olarak değerlendirmiyorum. Benim için de aynı şekilde davranılmasını istiyorum. Hayatlarından gidince ve hayattan gidince kimse ne boşluk hissetsin ne acı çekerek çok sevdiğini göstermeye çalışsın. Herkes kendi yolunda keyifle yaşasın.
Ben herkesin mutlu olmasını isterken, bazı ebeveynlerin hayatlarından veya hayattan giden kişiler için acı çekerek çocuklarına ve çevreye çok yanlış mesajlar verdiğini düşünüyorum. Kendi hayatlarını mazoşist temeller üzerine kurmaları yetmiyor bir de başka hayatları mahvediyorlar.
Zevk mi alacaksınız vazgeçilmez olunca?
Çok mu sevmiş olacaksınız acı çekince?
Çocuklarınıza “sen yarımsın” imajı verdiğinizde “iyi ebeveyn” mi olacaksınız?
Bana muhtaçsın. Karşı cinse muhtaçsın. Ebeveyn olmaya muhtaçsın. Yoksa sen yarımsın” demeniz mi sevgi?
Düşmanları olsanız ne yapacaktınız?
Çocuklarını dilendirmediği, dövmediği, istediği bölüme gitmesine izin verdiği, istediği kişi ile evlenmesine izin verdiği için çok iyi ebeveyn olduğunu sanan milyarlar var.
Sevgi, ilgi, övgü dilencisi olarak yetiştirdiğinin farkında değil. Mazoşist olarak yetiştirdiğinin farkında değil.
Her zaman dediğim gibi, çocukların en büyük düşmanı ebeveynleridir. Ebeveynliği “insan” ebeveynlerinden öğrenmemeliyiz. Hele hele bizim toplumdan hiç öğrenmemeliyiz. 
Çok sevdiği için siz ölünce arkanızdan yas tutan çocuklar mı size zevk verecek?
Sevildiğinizi kemikleriniz mi hissedecek.
Hayatına yarım kalmış olarak devam etmesi hoşunuza mı gidecek?
Peki.
Böyle ebeveyne sahip olan kişiler büyüdüğü zaman bu sapkın tutuma “dur” demediği için ne yapacak?
Ebeveynlerini mi suçlayacak yoksa bunun iyi bir şey olduğunu düşünüp kendi gibi mutsuz, arsız, sevgi, ilgi, övgü dilencisi çocuklar mı yetiştirecek.? Vazgeçilmez olmaya ve vazgeçilmez bulmaya mı çalışacak?
Çizdiği hayat projesini uygulamak ve sürdürmek için kölelik yapıp köleler mi bulacak?
Sahi bu insanlar ne zaman şahit olacak?
5 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Link
4 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Link
7 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Link
3 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Link
4 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Link
3 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Link
3 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Link
5 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Text
😡😡😡
Kadınlardan nefret edenleri sevmemizi bekliyorlar 😡😡😡😡
Tumblr media
4 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Text
Bir sürü mail adresi, bir sürü sosyal medya hesabına üyelik bir sürü alışveriş sitesine üyelik zaten yeterince karışık.
Bir de ara sıra şifre değiştirince iyice çorba oluyor. 🙄
4 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Text
Nefret söylemini bir kaç kelimeye indirecek kadar aptal olmasaydınız, çok güzel olacaktı.
4 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Text
"Ortak menfaat dini" diğer tüm ortak noktaların üzerinde bağlayıcıdır.
Cinsiyet, ırk, memleket, diğer dinlere inanç önemini kaybeder.
3 notes · View notes
nagihansaka · 4 years ago
Text
Daha iyi daha olumlu bir Tumblr
2007 yılında kurulduğundan beri Tumblr, yaratıcı ve açık ifadenin tam kalbinde varolmuş bir platformdur. Tumblr kurucusu David Karp öncülüğünde, bir kuşak sanatçı, yazar, küratör ve girişimciye ilham olmaktan ve bireyselliği desteklemiş olmakla gurur duyuyoruz.
Geçtiğimiz aylarda, eski hikayelerimizden de ilham alarak, geleceğe adım atarken nasıl bir topluluğa dönüşmek istediğimiz konusuna bolca kafa yorduk ve daha iyi bir Tumblr’ın temellerini nasıl atabileceğimizi düşündük. Anladık ki, kültürün tam ortasındaki yerimizi koruyabilmek ve olmaya söz verdiğimiz platform olabilmek için değişmeliyiz. Bu değişimin bir bölümü, topluluğumuzun farklı noktalarında duran üyelerimiz arasında bir diyalog başlatarak oldu.Bugün, artık yetişkinlere yönelik içeriğin paylaşımını izin vermeyerek yeni bir adım atıyoruz. 
Bugünün politika değişimi söz konusu olduğunda bir konu hakkında çok açık ve net olalım: Çocuk pornografisi dahil olmak üzere, çocuklara ve reşit olmayan bireylere zarar veren herhangi bir içeriğe bu platformda asla yer olmadı ve olmayacak. Bu içeriğe her zaman sıfır hoşgörü politikası uyguladık, buna bu şekilde de devam edeceğiz. Bugüne kadar, endüstri genelinde makineler tarafından izleme sistemleri, insanlardan oluşan ve büyümekte olan bir moderatör ekibi ve kullanıcıların bu içeriği rapor etmesini kolaylaştıran araçlar üretmek gibi yöntemler de dahil olmak üzere, bu politikanın uygulanması için oldukça fazla yatırım yapıyoruz. Ayrıca çocuk istismarı ile savaşta ön saflarda ve icra makamlarıyla iletişimde olan iki oluşum; Kayıp ve İstismara Uğramış Çocuklar Merkezi ve İnternet Gözlem Derneği ile de direkt olarak çalışıyoruz. Kirli işlerine bu platformu alet etmek isteyen kişileri her zaman öngörüp engelleyemiyoruz ancak topluluğumuzu güvende tutmak bizim en büyük önceliğimiz.
Peki ne değişiyor?
Yetişkinlere yönelik içerik barındıran gönderilere Tumblr’da artık izin verilmeyecek. Bu yöndeki değişiklikler yeni Topluluk Kurallarımızda da belirtliyor. Tumblr aynı zamanda birçok kişi için sanat, açık cinsellik konuşmaları, kişinin kendi cinsel kimliği ve kişisel hikayelerin de paylaşıldığı bir ortam, bunun farkındayız. Bu tarz paylaşımların topluluğumuz içinde devam edebilmesini istiyoruz, bu nedenle bazı değişiklikler yapmayı öngördük.
Bunu neden yapıyoruz?
Tumblr’ı yaratıcı ifade, kendini keşif ve güçlü bir topluluk hissi için uygun bir yer olarak tutmak bizim hedefimiz. Tumblr büyümeye devam ettikçe dünyaya olan etkimizi de daha açık bir şekilde görüyoruz. Farklı yaş grupları, demografiler, kültürler ve kafa yapılarına karşı olan etkimiz konusunda sorumluluk sahibi olmamız gerekiyor. Topluluğumuzda yetişkinlere yönelik içerik barındıran konuların özgür ifade bağlamında avatnajları ve dezavantajlarını tartarak uzun bir zaman geçirdik. Bunu yaparken topluluğumuzun kendini ifade ederken daha güvende hissettiği bir platform yaratmamız gerektiğini açıkça gördük.
Kısaca: İnternette yetişkinlere yönelik içerik paylaşımının yapıldığı bolca websitesi var. Bu işi onlara bırakacağız, biz ise kendi topluluğumuza en iyi şekilde hizmet vermeye ve herkesi bu topluluğun bir parçası olarak hissettirmeye odaklanacağız.
Peki şimdi ne olacak?
17 Aralık 2018 itibariyle bu yeni politikayı yürürlüğe sokuyoruz. Tumblr’da artık izin verilmeyen içeriği paylaşan kullanıcılarımıza önceden bilgi verilecek ve içeriklerini bu topluluk dışında tutmak isterlerse nasıl devam ettirebilecekleri veya temyiz isteğinde bulunabilecekleri konusunda bilgi paylaşılacak. Bunların hepsini bir gecede olmayacak tabii ki. Bu kadar karışık bir konu biraz zamanımızı alacak.
Başka önemli bir konu ise şu: İçerigin yetişkinlere yönelik mi yoksa politik ya da sanatsal çıplaklık mı olduğunu ölçmek çok da kolay değil. Bu tarz içeriği saptaması için yapay zeka kullanan araçlar kullanıyoruz. Bu sistemi yolunda tutan ise insanlardan oluşan ekibimiz. Bu nedenle bazı hatalar yapılabileceğinin farkındayız; fakat topluluğumuzdaki farklı ifadeleri barındırmaya devam edebilmek için elimizden geldiğinde iyi bir politika değişikliği yapmaya çalıştık.
En önemlisi ise, yaptığımız kararlar ve senin önünde olan seçenekler (daha ayrıntılı bilgi, ürün iyileştirmeleri ve topluluk ile içerikle direkt olarak iletişimde olan insan moderatörler de bu seçeneklere dahil) hakkında olabildiği kadar saydam olacağız. 
Senin ve milyonlarca başka insanın sevdiği gibi, biz de Tumblr’ı seviyoruz. Hareketlerimizin kaynağı toğluluğumuza olan olan sevgimiz ve beslediğimiz umut. Özellikle başlarda hatalarımız olabilir ancak bu tecrübeyi pozitif bir tecrübe yapmak konusunda kararlıyız. 
Jeff D’Onofrio CEO
508 notes · View notes