Text
Hadi gidelim bir yerlere. Daha önce hiç görmediğimiz, duymadığımız bi yerlere mesela. Denizi olsun yetecek kadar da sahili olsun. Belki bir kaç çay bahçesi. Oturur muhabbet ederiz belki belli mi olur ya da yeni biriyle tanışırız oralı olmayan. Anlatırlar bize bu dünyanın neden bu kadar gaddar olduğunu. Belki onlar da çözememiştir bizim gibi. O zaman oturur kaderimize güleriz biz de napalım. Hatta birkaç kadeh şarap içeriz birlikte. Dünya madem bu kadar çirkin güzelleştiririz kendi gözümüzde. Belki de güzelleştirdiğimizi düşünürüz. Sabah uyandığımız da aynı dünyaya uyanmayacak mıyız sonuçta. Keşke değiştirebilsek bu düzeni komple. İnsanlarını, kötülüklerini ve birçok şeyini. Sahi değişim mümkün mü? Gerçekten var mı öyle bir ihtimal? Değişim insanın içinde başlar bence. Kalbinde, ruhunda ve beyninde.
0 notes
Text
“Aşk da öğrenilir.”
Pat diye çıktı karşıma bu cümle okuduğum kitapta. Belki ruh halimden, belki aşk kelimesinin benim hassas noktam olduğundan bu kadar dikkatimi çekti bilmiyorum. İlaç gibiydi ama. Aşk öğrenilen bir şey mi gerçekten? Yani öyle anlatıldığı gibi gelip bulmaz mı seni. Biri çıkar karşına hatırlatır sana seni tekrar, değerini kıymetini hissettirir bağlar seni iyice hayata sonra bakmışsın aşık etmiş kendine. Bu arada bu duygunun aşk olması için karşılıklı olması şart değil benim lügatimda. Bir çiçeğe de aşık olabilirsin, bir hayvana da ya da bir eşyaya belki ama bilemezsin o sana aşık mıdır? Aşkı bu kadar yüceltip sonra bu kadar basite indirgemek saçma belki de. Ama yaşam da böyle değil mi? Hem basit biraz hem de karmaşık oldukça.
0 notes