nilcigim
nilcigim
QUARANTİNE MOOD
1 post
Don't wanna be here? Send us removal request.
nilcigim · 5 years ago
Text
Tumblr media
Evet,
Gerçekten söze nerden ve nasıl başlanır bilmiyorum...
25 yaşımdayım. Ufak bir şey yaşadığımda aile büyüklerim hep şey derdi "dur daha bu ne ki, ossssuruktann tayyare"
Harbiden öyleymiş.
Şimdi bunca yıllık yaşantıma bakıyorum ve sanki çocuklarıma anlatacağım korkunç ama bir yandan da çok absurd şeyler yaşamışım gibi.
Siyaset olsun, aile durumları olsun, teknolojik savaşlar olsun...
Ama global bir sorun yani COVİD-19 gibi bir pandemi yaşanacağı ne benim ne de benden yaşça büyüklerimin böyle bir şeyin yaşanacağını tahmin edemezdi sanırım.
Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan bu salgın, 2019 yılında başlamış olup dünyaya etkisini 2020'nin ilk aylarında dehşet verici derece yayılması global bir sorun halini aldı.
En başta İran'a ve oradan tüm Avrupa ülkelerine yayılan Covid-19 (Çin virüsü demek içimi daha da soğutuyor.) İtalya ve İspanya gibi ülkelerin baş düşmanı oldu. Derken, Türkiye'de henüz herhangi bir vaka veya ölüm yokken, insanlar ve hukümet önlemler almaya başladı. Hukümetten önce insanlar kendi çapında önlemler aldı.
Önce kullan at maskeleri takıldı.
Okullar tatil edildi, ne zaman açılacağına dair bir belirti yoktu.
Hatırlıyorum, ben de ilk etapta o maskelerden aldım. İşe giderken Zincirlikuyu metrosunda yürüyordum, maskeliyim diye herkes bana sanki ben yarasa yemişim gibi bakıyordu. Halbuki, hem kendimi hem onları kendimden koruyordum. Derken... Bir anda Türkiye'de hiçbir ülkenin yapmadığı, almadığı önemler alındı. Okullar tatil edildi. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları özel uçaklarla Türkiye'ye getirildi. Aslında bunlar, en kötü günlerin habercisiydi. İnsanlar korktu ve buldukları her türlü maskeyi, eldiveni harıl harıl takmaya başladı. Bir süre maske eldiven kıtlığı yaşandı. Sokaklar tıbbi atıklarla doldu. Her bir sokağa atılan eldiven veya maske 10 ölüm demekti, kimse bunu anlayamadı.
Daha sonra iş yerleri kepenkleri kapattı, özel sektörler home ofise geçti. Bazı işçiler, işveren tarafından ücretsiz izine bazıları ise home ofis çalışarak işlerini halletti.
Yine derken, ben de çok ama çok sevdiğim işimi Covid-19 dolayısıyla kaybettim.
İşverenim bir gün uzun bir toplantı yaptı. Sakın korkmayın, motivasyonunuzu düşürmeyin. Ücretli çalışmaya devam ama home ofis çalışacağız, birkaç gün dedi.
Benim de işime gelmişti. Günde 2 vesait olmuyordu o iğrenç metro ve metrobüste.
1 ay boyunca home ofis çalıştık. Öyle harıl harıl değil tabi.
1 ay ın sonunda işverenim -whatsapp uygulamasından aradı beni ve malum durumdan dolayı işten çıkarıldığımı ve bunun en doğru karar olduğunu söyledi.
En doğru karar gerçekten bu muydu? Sen de ekmek parası için çalışıyorsun ben de. Sen 1 lokma fazla ye diye, ben burda aç kalıyorum.
Hoppp buraya devlet giriyor ve ben işten çıkarıldıktan sonra "işten çıkarılmaya 3 ay yasak" geliyor.
Onun öncesinde, öncesi dediğim de 2 3 gün öncesinde kim işten çıkarılmış falan kimsenin umrunda değil tabi...
Neyse aç değil, açıkta değilim ama insanın zoruna gidiyor işte.
Tabi iş güç de olmayınca bayağı bir saldım her şeyi. Ne beslenme düzeni, ne uyku düzeni, ne spor düzeni... Her şey mahvolmuştu.
Daha sonrasında, Türkiye'de vaka sayıları arttı ve ölümler başladı..
5
6
10
100
200
780
1000...
Artık ardı arkası kesilmeyecek gibi vaka sayısı 100 bine, ölüm sayısı 2 bine çıkmıştı bile.
Bu kadar önlemler alıp, bu hastalığın bu kadar yayılmasına nasıl göz yumduk anlamış değilim...
Henüz çevremde bu hastalığı yaşayan kimse olmadı ve umarım olmaz.
Neyle savaştığımızı bilmemek... Nasıl korunacağımızı bilmemek, inanın çok korkunç.
Şimdi 45 gün oldu. Herkes evinde, evinin içinde ailesine karşı sosyal mesafede.
Gerçekten bir son olacak ama o son bu son mu, bilemiyorum.
Önce hafta sonları sokağa çıkma yasağı geldi. Şimdi 4 güne çıktı.
Umarım ki tamamen yasak gelir ve durum dünya üzerinde bir son bulur, aksi takdirde ne kendimizi ne ailemizi ne çevremizi ne de dünyayı koruyamayız.
1 note · View note