Tumgik
nope-just-writing · 3 years
Text
eylemin sıfır noktası, arzusuzluk hali
altı doldurulacak
beklemede kalın sayın sıpsıkı takipçilerim <3
çalışmamak kitabı syf 51
2 notes · View notes
nope-just-writing · 3 years
Photo
Tumblr media
1 note · View note
nope-just-writing · 3 years
Text
Hacimsiz
    Hayatımda gecenin bu kör vaktinde uyanık olduğum kadar uyanık, ilerleyen şu zamanda olduğum kadar dinç bir gündüz vakti uzun süredir hatırlamıyorum. İlerleyen tik taklar sanki bana daha da dinçlik katıyor ve zihnimin sislerini dağıtıyor. ne açlık hissediyorum ne de her hangi bir ihtiyaç. galiba klavyeye dokunan parmaklarım ve gözlerim dışında vücudumla bağlantıyı kestim. Her bir parçam ayrı yerde. nerede olduklarını bilmiyorum. onları aramıyorum. çünkü şu an ihtiyacım yok. hatta galiba zihnim de yanımda değil ve anlaşılan o ki ona da ihtiyacım yok. bana bunları yazdıran zihnimin kıvrımlarındaki fikirler, biriktirdiğim şahane bilgi kümeleri değil; şu an ruhumla yazıyorum. 
    Gecenin karanlığı, çıt çıkmayan sessizliği bir ruhum olduğunu hatırlattı ve diğer vücut parçalarım istedikleri yere gitti. şu an  sırtım belki de yumuşacık yatağımda yatıyor, ayaklarım batan günün sıcaklığını hafif hafif kaybetmeye başlayan sahil kumlarında yürüyor. midem ziyafet sofrasında demek ki. açlığı o hissediyor, kendini doldurma derdinde. ruhum mu? o da sanırım bir şeyleri kusmanın telasında. karanlığı bulmuşken bir de üstüne cila gibi sessizliği katmışken mahzeninden çıktı ve keşfe başladı. arıyor, bakınıyor, inceliyor. ne aradığını muhtemelen bilmiyor ama arıyor. ara bakalım Hacimsiz! ne bulacaksın. belki de belanı. ara bakalım renksiz duman. nerede? aradığın, bulduğun o mu? yoksa aramaya başlayınca mı kayboldu? 
    Dur! en iyisi durmak. vücudun diğer parçalarının zevk-ü sefadan çıkıp gelmesini bekle. bütünleşsinler, toplasınlar. kendilerini, maceralarını paylaşıp eğlensinler. öpüşüp koklaşsınlar. bir dahaki maceranın ne zaman olacağını tahmin etmeye çalışsınlar. bir delirme anı bulup dağılmanın formülüne baksınlar. nasıl olsa bulurlar yolunu. sen bekle toplanıp bütün olsunlar. sen de harcı ol, tutkalı ol bütünlüğün. bitirelim bu macerayı gün ağarmadan. bir dahaki dağılmaya yine göz ve parmakla bir araya gelir dert yanarız Hacimsiz. baş başa olmanın, gecenin, en önemlisi sessizliğin tadını çıkarırız.
topla herkesi birleştir ve düşük kalite günlük rutine geri dön. hiçbir faydası olmayan acil ve önemli işler seni bekler.
0 notes
nope-just-writing · 3 years
Text
saksıyı çukurun içine attım
Saksıyı çukurun içine attım. Eve, yalnızlığıma döndüm.
                                                         Oğuz Atay - Korkuyu Beklerken
Ben bunu yapar mıydım? Bana hediye edilen, yalnız olduğumu her halimden anlayan ben meraklı kişisine verilen saksıdaki bitkiyi başkasına hediye edip; sonra da kurudu bahanesiyle yanımda kazılan inşaatın içine hiç düşünmeden atar mıydım?
Bu cümle beni düşündürdü. Düşündürmeden önce düşünmek için bekledim. Ne düşüneceğimi bilemedim. şoke olmak kadar da değil de şaşkınlık oldu. evet şaşkınlık. Şaşırdım. Kazılan inşaat çukurunun içine hediye edilen saksıdaki bitki kurudu diye atıp gider miydim? Hiç düşünmeden. Attıktan sonra hiç düşünmeden. 
bitkileri sevmem. Bunu söylerken vicdanım çok acıyor. Yemin ederim. Ama sevmem. Tanımam onları, halinden anlamam. Annem su dök der dökerim. Annem çiçek açtı diye hevesle - gerçekten büyük bir heves ve heyecanla gösterir- sırf üzülmesin diye ortalamayı tutacak bir tepki veririm. Yalancı bir gülümsemeyle. (o da anlıyordur eminim) Ama sevmem. hiç bitki yetiştirmedim, hiç çiçek büyütmedim; hatta kuruttum, bayasını kuruttum. Öldüler. Pek de üzülmedim. Annem olsa çok üzülürdü. Yani zaten üzülüyor da benim yerimde olsa o hiç kimsenin üzülme fırsatı olmadığı bitkiler için de üzülürdü.
    ama saksıdaki toprağı kurumuş bitkinin kökünü ve saksıyı  inşaata atmazdım. Hayır hayır. Asla! Evet, eminim. atmazdım. Hiç atmazdım. önce saksıyı eve götürürdüm. belki kuru bitkiyi köküyle çıkarır atardım çöpe. Ama toprağı ve saksıyı saklardım. ben buna sonra bir şey ekerim diye
eker miydim? Bilmem. Muhtemelen hayır. Arada gözüme takılırdı, internetten bitki nasıl ekilir diye araştırma işini aklıma koyardım. çok dakik ve tertipli olan günlük planımda herhangi bir saate eklerdim video izleme işini. Nihayetinde izlemezdim. hep ertelerdim. Diğer erteleyip de sonunda artık yapılamayacak hale getirdiğim işler gibi. Ama saksıyı atmazdım. Toprağı da atmazdım. İçine çiçek ekmeyi hep ertelerdim. Belki günün birinde de ekerdim. ihtimal. ama yok, hayır. Sen vicdansız değilsin. Saksıyı atmazdım. En son ihtimal  -kendime inancımı yitirecek kadar zaman geçince- anneme söylerdim. ‘Anne buna bir şey ekelim’ diye. O ertelemez; mevsimi gelince ekerdi.
Ben kurumuş bitkiyi saksısı ile inşaata atacak kadar kurumuş vicdanlı taş kalpli değilim. 
1 note · View note
nope-just-writing · 3 years
Photo
Tumblr media
(via GIPHY)
0 notes
nope-just-writing · 3 years
Text
yazacağım kitap
gecenin yine kör karanlığındayız. Saatlerimiz 03.01 
Akşamın çöken ilk karanlığıyla yatağımda sağa sola döndüm. Düşündüm, hayal kurdum. Bir sürü ama bir sürü fikir geldi aklıma. Kimi uçuk kaçık; kimi ayakları yere basan. Kimisi bol para getiren projeler, bazıları da romantik. 
Fikirleri derinleştirdikçe yere basan da uçmaya başladı. En son artık kalkıp kendime bayat filtre kahvemden yaptım ve uzun süredir okuduğum ne iyi kitap olan kitabımı okumaya başladım. Bu kitap için şunu söyleyebilirim ki; uzun süredir aradığım kitapmış. Okudukça ve  kitaptaki anlatılanlara hak verdikçe anladım aradığımın o olduğunu. Sonra kalktım ve klavyenin başına geçtim.  Çünkü zihni yoğunluğum öyle arttı ki kendimi tutamadım. Sait Faik’in dediği gibi ‘yazmasaydım delirecektim.’ Size aklıma gelen kitap fikrini kalıcı hale getirmek için yazıyorum sayın okur.
 Yazının buradan sonrası zihin akışı şeklinde olacaktır ve benim 2 kg lik pembe beynimdeki nöronların elektriksel enerjisine şahit olmak vakit kaybıysa sızın için iyi geceler. Öptüm. Kalanlarla devam:
Çağımızın en dahiyane ve aydınlık fikri şu: kitap bir hikaye ve bilgi selinden, daha doğrusu yorum selinden oluşacak. Önce hikayeyle başlayacak. Belki 3 belki 5 syf. Karakterimiz tanıtılacak, genel bilgiler verilecek. kafalarda mini bir şablon oluşacak genişletilmek üzere. Temeli Aylak Adam kitabına dayanan ayrıca ‘Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk’ kitabındaki veya Oğuz Atay’ın anlattığı karakterler gibi.
2. kısımda bilgi seli gelecek. Bilgi seli dediysem yoruma dayalı elbette. Makale gibi değil. Daha çok deneme gibi. Yanı felsefeye de temellenecek tabi ki.. Cioran gibi, Schopenhaurer gibi; hatta Nietzsche gibi. Aynı zamanda Freud gibi. Bu kişilerin benim için ortak özelliği insanın salt amaç güden, kulaç atan, iyiye doğru yönelen bir varlık olmadığını bana idrak ettiren kişiler olması. Onların fikrini çok seviyorum. Ve yaş aldıkça düşünce tarzı olarak kendimi bu fikirlere yönelmiş olarak buluyorum.
Eskiden büyük bir azim ve çaba içindeydim. (şimdi aptalca gelen) şeyleri başaracağıma inanırdım. Geleceğimi kusuruz hayal ederdim. Ama zamanla anladım ki gerçek hayat benim kafamın içinden farklı. Hayat sandığım gibi amacı olan bir süreç değil hatta yaşamın amacı sadece ölene kadar yaşamak o kadar. zamanla kendimde şunu gördüm ki yukarıda saydığım yazar ve felsefecilerin düşünceleri beni daha çok çekiyor daha okuyor ve onlar hak veriyorum (hak vermek?)
ve kendimi ifade etmeyi seviyorum. Her ne kadar yaşam anlamsız aslında biz kötü ve vasat insanlarız desem de içimde taşan bir paylaşma isteği var. Aktarmak istiyorum. Aklımdaki fikirler dışarı çıksın ve insanlara ulaşsın istiyorum. bu yüzden kitabın denemeye benzer yorum ağırlıklı fikir kısmı olacak. Ara ara esprili, akıcı ve düşündürücü. Eğlenceli başlıkları. Diğer kısmı ise hikaye örgüsü. isteyip başaramayan insan, hayal kırıklıkları yalnızlıkları ve anlaşılamayışları ile birlikte. Hayatları ve soru işaretleri ile. 
böyle bir eser tamamen beni yansıtan ve benden geriye kalmayı hak eden yegane şey olacak.
0 notes
nope-just-writing · 3 years
Photo
Tumblr media
0 notes
nope-just-writing · 3 years
Text
hatıra rengi
    Renk sadece gördüğünden ibaret olan değildir. Korneaya düşen oradan da beyne giden ışık dalgası değil. Renk hissedilendir. Zaaftır. Ve ne çok da yaza yakışır. Her renk kendini yaz mevsiminde bulur. Üstümüze toz tutturan ve sabit bir sebile çeviren kıştan sonra allı güllü havasıyla bize doğayı hazır eden yazda. Yaz benim için sarıdır. Sarının en güneş tonu. Şiddetli sıcağı vahabi çölüne döndüren sarı. Kurumuş yaprakları yeşertip üstüne de her tattan meyveyi güzelce konduran sarı. Terletip küfrettiren havaya kurşun sıktıran illet sarı. Akşam batarken güzeldir. Gün boyu yaşattıklarından zevk alırcasına kızıl yanaklarıyla batar. O zaman bile sarıdır benim için. Gecesiyle bile o rengi verir. Sanki eski güzel anıyı hatırlamış gibi geçen her günüm. O anının zihinde oluşan resmi de bayat sarıdır. Bir daha gelmeyecek olan ama seni bu yetişkinliğin yükünde gülümseten, zihninin en güzel köşesi. Benim zihnimin en güzel köşesi hep sarıdır. İnce bir tül perde iner ve oynatmaya başlar görüntüleri. Ergenlikte ağlatan karşılıksız aşk acısı. Haksızlığı hissettiren yarışvari sınavlar, sunumlar, hazırlanan ödevle, aranan ama hiç bulunamayan o ideal kariyer, çöküp gitmeyen yalnızlık. Hepsini sandığın dibinde kalmış ve bayatlayıp sararmış tül perdenin arkasından izlerim.
Zihnimde kalmaya layık olan her anı sarıdır bende. Tonu değişir, canlılığı değişir, yer yer dökülmüş olur boyası.  belki üstü kaplanmış olur bir başka boyayla.  ama kazırsan yine malum renge denk gelir ve orada bulursun beni. Gömmüşümdür bazı şeyleri. üstünü tam kapatamadan. acemice. Koşup kaçmak için hızlıca örtmüşümdür üstünü. Ama yine bayat sarısıyla güneş parlakğıyla ya da limon tatlılığında yakalarsın beni. Gözüme bakmasan da olur.
1 note · View note
nope-just-writing · 3 years
Photo
Tumblr media
0 notes
nope-just-writing · 3 years
Text
zamanla gelen boşluk hazzı
    Dün, bugün. yarın. Zamanın kategorileri. Bizi içine çeken hareket alanı bırakmayan yetiştirilmesi gerekenleri hatırlatan kelimeler. En son ne zaman saate bakmadan gün geçirdiğini hatırlamaz hiç kimse. En son ne zaman bir şeylerin telaşında olmadan vakit geçirdiğini. Sorumlulukların getirdiği yük yetmezmiş gibi bir de zamanın kelepçeye benzer sınırları. 
    Varım, vardım, var olacağım. Bunlar zamanın kusurları; varoluşun değil. Olmak, olacak olmak veya olmuş olmak, hiç de varlığı ilgilendirmez; olsa olsa zamanı ilgilendirir. İşte zaman üstümüzde böyle hüküm kurar, böyle tutsağı yapar ve hücrelerimizin yönetimini dahi üstlendiğini zannettirir bize. Fakat maskelerinden sıyrıldığında düşman elindeki er kadar savunmasızdır, ya da sevdiği oyuncağı babasına aldırmış çocuk kadar masum. Zamanın hükmünü azalttığımızda oluşan boşluk bizi hazza götürür. Güneşin ısısını teninde hissetmeye ya da bir kahkahanın dolu dizginliğine. Boşluğu kabul etme ve onu hayatına mal etme zamanın hükümdarlığını bitirir ve uşaklığından azade eder.
Zaman ki her şeyin içini boşaltan. Zaman ki hissizleştiren. zaman ki gögüse öküz gibi oturan işte o zaman ki kurtulunması farz olan.
0 notes
nope-just-writing · 3 years
Text
bir şeylerin özgürlüğü
istediğimiz zaman ağlama özgürlüğüne sahip olsaydık icat edilen bir çok şey varlığa kavuşamazdı. Sahra Çölü’nde gibi tepinebilseydik eğer hırsımızı alamadığımızda hastaneleri daha boş görebilirdik. ve haksızlığa her uğradığımızda kendimizi yüksek bir yerden atma hakkına sahip olsaydık uyku bizim için daha huzurlu bir sığınağa dönüşürdü.
Gecenin kanun maddesi gibi bir zorunlulukla getirdiği keder; ağlama, bağırma ve felakete tutulmuş gibi hareket etme özgürlüğüne sahip olsaydı gökkuşağı açmış güneşli bir güne dönerdi bütün karanlık. Ve o günde sanki bin yıldır beklenen karşılıksız sevgiye ulaşmış bir hisle dolardık. Bu hissin bir saniye zihinde oluşması ve damarlarda dolaşması insana bir ömür yeten dayanma gücünü verirdi.
Hiç fark etmediğimiz kambura dönüşen ve nasır gibi zorlayan ses çıkaramama, tepinememe hali bu sebeple en hayati kısımlarda yenik düşmemizi taahhüt altına alır. ve istediğimiz anlarda yalnız kalamama ise aynı sorunu zıt yönden karşımıza çıkarır. Böylece insan iki noktada çırpınır, aranır, bulduğunu zanneder ama aynı kuyudan çıkamadığını her zaman geç de olsa anlar.
2 notes · View notes
nope-just-writing · 4 years
Link
Childish Gambino - Feels Like Summer // video clıp best scene
    Yürümeyi her zaman çok sevmişimdir. Bu video klip de (ve yanı zamanda müziğin sakinliği ve yavaşlığı) beni fazlasıyla yansıtıyor. Kulaklığımı takip etrafıma duyarsızlaşıp aylak aylak dolaşmak beni fazlasıyla dinlendiriyor.
0 notes
nope-just-writing · 4 years
Text
Armut yemek aklına gelmemiş şarap içmemiş ben nasıl olur da bu kadar canım çeker? Sardalya yedin mi diye sor. O da yok ama Arap ekmeğinin üzerine çakıyla sıyrılıp yerleştirilmiş sardalyayi yemek için neler vermezdim.
Anlatılan duygu akışı ve yemek bahsi muhteşem bir kitaptı. "Yarın kendimi öldüreceğim" deyip uyudu kahraman. Ama gecenin 2.49 unda beni uyutmadı.
( yazının önceki satırları pinterestte efenim. Iyi geceler)
Tumblr media
0 notes
nope-just-writing · 4 years
Text
Hayatta insanı uyuşturucudan daha fazla etkileyen ve kendine görünmez iplerle bahlı hale getiren şey: duyguları. Duygularının esiri olmayı iradesizlikle ya da karşıdaki kişinin cazibesiyle açıklamayız. Orada insanı esir alan zihnini kitleyen algısını çarpıtan başka bir unsur var. ancak içinde olunca anlaşılan kelimelerle dışarı çıkarmanın imkansız olduğu soyut durum. Bir noktaya kitlenip kalmaya sebep olan hiç yapilmayacak şeyler yaptıran deli saçması şey.
Bunları yaptıran his yavaş yavaş küle dönüştüğünde alevini yitirdiğinde, o zaman; işte o zaman insanin en çok kendisinin yaptıklarına kahkahalarla güleceği belki acıyacağı belki kızacağı bir durum. ama daha yaşarkende insanı etkileyen o acınası hal dışardan bile gözle görülür. Saklanmaz bir noktadan fırlayıverir.
Tek umut bitmesini beklemek. Boşluğa bakmaya devam ederek, konuşmaya mecalin kalmayacak kadar susarak, yanında kimseyi istemeyip hiç kimseye anlatamayarak bitmesini beklemek. Ancak o zaman hayatın devam ettiğini yanından güzel günlerin de geçtiği anlaşılır. Tek şartı küle dönmek ya da duygusuz bir insana dönüşmek.
0 notes
nope-just-writing · 4 years
Text
Zamanında derin olup şimdi çatırdayan sevginin sesini kulağımla işittim. Zamanında sapasağlam olup da şimdi kopan bağları gözlerimle gördüm ve en önemlisi acısını tarif edemeyeceğim kadar derinde hissettim.
0 notes
nope-just-writing · 4 years
Photo
Tumblr media
62K notes · View notes
nope-just-writing · 5 years
Text
&
Deli bir merak var içimde önüne geçemediğim. İnsan sevince her şeyini bilmek istiyor demek ki. Aslında hep aklında olmasının sebebi bu istek. Asla bitmeyen soru işaretleri. Amaç cevap almak değil de daha çok soru sorabilmek, daha çok merak edebilmek. merak varsa aşk da var.
1 note · View note