oldruid-blog
oldruid-blog
Depression Diary
6 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
oldruid-blog · 5 years ago
Text
21.02.2020
Ölmek istiyorum.
Ölmek ve yeniden doğmak istiyorum.
Ölmenin o kadar basit olmadığını biliyorum, acı çekmekten korktuğumu biliyorum ama zaten içim acıyor. Uzuvlarım ağrıyor. Midem ağrıyor. Kalbim ağrıyor. İçimde bir yerler sürekli sancıyor.
Mutsuz muyum artık onu bile bilemiyorum. Evet mutsuzum ama aynı zamanda nötrüm. Çoğu zaman garip bir ruh haline bürünüyorum. Bir şeyi tek başına beceremeyen aptalın tekiyim. Aşağılığım. Kimse için yeterince iyi olamıyorum. Kendim için bile yeterince iyi değilim. Eksiğim, kırığım, bozuğum, kırgınım ve kızgınım. Artık acının ne zaman biteceğini düşünmekten yoruldum.
Eğer üşenen bir insan olmasaydım kendimi çoktan bir otobüsün önüne atmıştım.
Daha fazla kurtarılmayı beklemek istemiyorum. Yoruldum. Kimse kimseyi kurtarmıyor. Herkes sadece kendini kurtarabilir ve ben kendimi kurtaramıyorum.
Kim bir gün gerçekten neler hissettiğimi anlayacak merak ediyorum.
Geçen gün rüyamda Mart ayında İstanbul’da büyük bir deprem olacağını gördüm. Bakalım doğru mu. Depremde ölmek istemem açıkçası. Koca yaşamım boşuna gitmiş olacak. Kendi kendime kıyamayacaksam ne anlam�� var Allah aşkına.
İntihar düşüncelerim de hiç azalmadı bu arada. Durmadan ölümü düşünüyorum. Geçen gün pencereden kendimi attığımı hayal etmiştim, şimdi de her türlü ölümü hayal ediyorum. Ölüm kavramını içime işliyorum. O ıslak ve soğuk hissi. Ölüm. Kulağa ne kadar huzurlu geliyor.
Ölenlerin arkasından üzülmeyin, onlar dünyevi acılardan kurtuluyor.
Bok gibi bir arkadaşım. Her zaman öyle oldum. Asla da inkar etmedim. Edemem de zaten. Kimseyi hakkettiği kadar sevmedim. Sevemedim. Hakkettiği değeri göstermedim. Hediyelere boğmadım. Yardımcı olmadım yeterince. Aslında bunları yazarken aklıma yaptığım tüm o yardımlar geliyor. Hatırlıyorsam eğer bir yardım gerçekten bir yardım sayılır mı?
Bok gibi bir insan olduğumu biliyorum. Aynaya bakınca suratımda bok görüyorum. Yıllarca çirkinlik diye üzerime yıktığım şey dışımdan değil içimden geliyormuş meğersem. İçim çok çirkin. Bok gibiyim. Bokum benden daha güzeldir.
0 notes
oldruid-blog · 5 years ago
Text
19.02.2020
Yine depresyon ve regl sancılarıyla boğuştuğum, dolayısıyla midemin canına okuduğum bir gün oldu. Hayatımın ne kadar değersiz ve anlamsız olduğunu bir kere daha anladım. Yine başarılı olan insanları kıskandım, ama başarılı olmak için çabalamadım.
Çabaladığım şeyler oldu. Elemelere katıldım, kitaplar yazıp internete yükledim, şarkı sözleri yazıp instagrama attım, saçımı boyattım, makyaj yaptım; güzel ve parlak olmak için elimden gelen her şeyi yaptım. Yine de başarılı olamadım. O ya da bu için değil. Bu sefer kendim için başarılı olamadım. İstediğim hayatın, elde etmek istediğim başarının ne olduğundan emin değilim lakin yaşamak istediğim hayatın bu olmadığından eminim.
Tanrıma teşekkür ederim. Bana ebeveyn ve arkadaşlar bahşettiği için.
Biliyorum asla tatmin olmayacağım.
Asla istediğim gibi bir arkadaşım, sevgilim, işim, evim, çocuğum olmayacak. Belki de olsa bile o zaman daha fazlasını istediğim için mutlu olamayacağım.
Ben de sevilmek istiyorum. Çok ve koşulsuz sevilmek istiyorum bu kadar zor mu?
İnsanlara kızan ve çoğu zaman onlardan tiksinen bir insanım. Ama ben bile koşulsuz sevebiliyorken niçin karşımdaki insan beni sevemiyor? Niçin birine, arkadaşım dahil, güvenip kalbimi veremiyorum?
Çok yoruldum artık. Acımaktan çok yoruldum.
Bugün yine pencereden atlamak istedim. Kendi ölümümü düşledim. Nasıl ölmem gerektiğini, insanların arkamdan ne söyleyeceğini düşündüm. İnsanların ne düşündüğü neden bu kadar umrumda ki? Ne zamandan beri kendi başarılarımı insanların onayına göre ölçüyorum?
En başından beri.
Sanırım beni bitiren bu oldu.
Paranın beni her zaman mutlu edeceğini düşünmüştüm. Ama bir arkadaşım yokken para kıytırık bir not kağıdından başka bir şeye benzemiyor.
Yanlızlık çok zor. O kadar zor ki. Ne tadım kaldı ne tuzum. Yediğim yemekten zevk alamıyorum, yiyesim gelmiyor.
0 notes
oldruid-blog · 5 years ago
Text
02.02.2020
Gerçekten, yaşamayı haketmiyorum.
İnsanlar canla başla yaşam için mücadele ederken benim tek yaptığım kafamın bir köşesine kaçmak, gerçekte var olmayan kişilere umut bağlamak oluyor.
Bu kadar üzülmeme şaşırmamalı.
Bazen gerçekten elimde bir tabanca olmasını diliyorum. Birisinin bana zarar vermesinden çok korkuyorum, ben kendime zarar vermek istiyorum. Ölümün kıyısına her yaklaştığımda korkarak kaçmak istiyorum. Kendi nefesimi kesmek istiyorum. Korkmamak istiyorum. Kaçmamak istiyorum. Bir şeylerin önemini kavrayabilmek, bir şeyleri başarabilmek istiyorum.
Bir şeyi gerçekten sevebilmek istiyorum.
Birine gerçekten güvenebilmek istiyorum.
0 notes
oldruid-blog · 5 years ago
Text
01.01.2020
Kimse beni sevmiyor. Bu yeni öğrendiğim bir gerçek değil, ne mutlu bana ki. Büyük ihtimal yeni öğrenmiş olsam canım daha çok yanardı. Neyse, sonuç olarak küçüklüğümden beri süregelen gelenek son hızıyla devam ediyor. Buna dışlanmak diyebilir miyim bilmiyorum, ama dışarıda hissediyorum. Dışarıda hissettiriliyorum. Kendim olduğum zamanlarda da, başkası olduğum zamanlarda da kimsenin gülümsemesi tuzlu bir çaydan öteye geçemiyor. Zavallı ben. Ne kadar da acınasıyım. Ne kadar ezik ve yitik olduğumu düşünmekten okuduğum kağıda dahi odaklanamıyorum. Üzücü. İyi seneler.
0 notes
oldruid-blog · 5 years ago
Text
30.12.2019
Benim arkadaşım yok.
Kendimden başka, kendi düşüncelerimden başka kimsem yok. Etrafımı saran, niyetleri çoğunlukla güzel olan insanlar var, tabii ki. Basit hatalar için onları tamamen yok saymak zalimce ve aptalca olur. Kendim de hata yapabilen bir insanoğluyum sonuçta ve bazen hatalarımın sonucu olarak acıya katlanıyorum. Sıkıntı şu ki, uzun süredir bir hata yapmıyorum. Hata yapmıyorum derken kibirlilik de yapmıyorum. Küçük hatalarım oluyor tabi ki ama asla birinin kalbini kırıp da tamir etmemezlik yapmıyorum. Özür dilemem gereken zamanda özrümü de diliyorum. İnsan öyle değil ama. Herkesin yüzünde yapmacıktan bir gülümseme, sadece ihtiyacı oldukları zaman senin yanında oluyorlar. Samimiyetsiz, salak, sıcaklıktan yoksun. Hepsinin içini görüyorum. Göremediğimi sanıyorlar ama biliyorum. Gözlerinin ışıltısından anlıyorum her bir kötü niyetlerini. Acınası varlıklar. İnsanlarla yaşamak şu dünyanın en zalim olayı. Allah bir insana en büyük cezayı onu kötü niyetli insanların arasına koyarak vermiş olabilir. Ya da aralarına ait olmadığı insanların yanına.
Mutsuz olduğumu inkar edecek bir durumda değilim. Mutsuzum ve bunu bütünü ile kabulleniyorum. Evet, yeni bulunan hobilerin ve yeni tanışılan insanların bir tutam olsun azaltabileceği bir mutsuzluk olabilir bu. Ama asıl sıkıntının bu olmadığını biliyorum. Henüz kendi yolumda değilim, yeterince kendim değilim, korkuyorum, çekiniyorum, canım acıyor ama bunu kimseye anlatamıyorum. Hayır, anlatıyorum ama anlaşılamıyorum. Çok denedim. İnsanların bazıları dinlemeyi biliyor ama anlamayı bilmiyor katiyen. Kimse onlardan kendileri ile bağdaştırarak anlamalarını istemiyor zaten. Sadece anlamalarını istiyor. Elmalı tarçınlı bir keki yiyince kekteki tarçın tadını kavradıkları gibi kavramasını istiyor.
Açıkçası, mutlu olacağım ve iyi olacağım günden çok, sonunda ölmeyi kucaklayacağım o günü daha bir istekle bekliyorum. Bir felaket ve ya ecelimle değil. Kendi ellerimle kendi canıma kıyacağım kadar delireceğim o günü bekliyorum. Bu acıların sonu gelmiyormuş gibi. İnsanlar arasında kaldığım sürece de gelmeyecek büyük ihtimal. Acınası varlık insanlardan nefret ediyorum. Belki de bu yüzdendir ki kendimi tamamıyla sevemiyorum. Damarlarımda akan aptal insan kanı, şu dünya üzerindeki nimetlere bir hakaret gibi. Nefret ediyorum.
İntikam alıp da yüzüne kahkahalar atmak istediğim bir takım insan var. O kadar çok diliyorum ki onlara vücudumun en sevdiğim parçası olan kıçımla gülmeyi. Tabii kalbimden sonra. Hiçbir şey o alacalı kalbimi geçemez. Keşke göremeseydim. Çoğu zaman kalp gözümün kapalı olmasını, aptal bir enayi olmuş olmayı diliyorum. Enayi olduğum doğru gerçi, ama aptal değilim. İnsanların gözü kapalı söylediği yalanlara kanıyorum sadece. Onlar canımı acıttıkça ben kanıyorum. Kan damlalarıma güler hale geldim.
Bu yaşıma kadar insanların neden kendi bileklerini kestiğini hiç anlamazdım. Ama geçen gün şöyle bir düşündüm de, baya zevkli geliyor kulağa aslında. Şu an bile canım çekiyor. Eğer tam olarak nereyi kesmem gerektiğini bilseydim, belki de yapardım. Yanlışlıkla damarımı kesip kendi kanımda boğulmaktan korkmasaydım, belki de denerdim. Korkuyorum. Kafam karışık. Yoğun bir sisin içinde binmem gereken vapuru kestirmeye çalışıyor gibiyim. Önceden insanlara zarar vermekten korkardım. Artık korkmuyorum. Ya umursamadığım için ya umursamadığım için ya da umursamadığım için, bilemiyorum. Tek bildiğim belli şeylerin canımı fazlasıyla sıktığı.
Özellikle de aptal, ruhsuz insanların beni mide hastası yapması. Sadece onları suçlayamam, yüzde elli ben de hatalıyım. Onlar hakkında düşündüğüm için, yanlış kararlar verdiğim için, saflık içinde yüzüp utanmıyormuş gibi suyunu da içtiğim için ben de hatalıyım.
Okuldan nefret ediyorum. Kendi haklarını hep başkasının savunmasını bekleyen sessiz insanlardan da nefret ediyorum. Eğer ayağa kalkıp da en gerekli, en haklı zamanda kendi hakkınızı savunamıyorsanız, sizin üzerinizde çok da konuşmaya gerek yok bence. Umarım çekindiği için hakkını savunamayanlardansınızdır. Eğer o an ses çıkarmayıp da sonra arkadan iş çevirenlerdenseniz de ananızı s*keyim. Rezil ve leş bir köpek ölüsünden farkınız yok.
Benim susmayı tercih ettiğim zamanlar genelde kimse beni anlamayacağı için oluyor. Anlamıyorlar çünkü. Geri kalanı da anksiyete, onu zaten biliyoruz. Anksiyeteye tüküreyim.
Herkes gerizekalı.
Buna ben de dahil.
0 notes
oldruid-blog · 5 years ago
Text
21.09.19
Süre ilerledikçe içimdeki acı huzmeler halinde uzuvlarıma işliyor. Avuç içlerime ve parmak uçlarıma kadar hissediyorum her bir kırıntıyı. Eğer bir hayat yalnız ve acı içinde geçecekse yaşamanın ne anlamı var ki? Ne yaparsam yapayım sevilemeyen, acınan yahut hor görülen bir insan olduğumu fark ediyorum her geçen gün. Yalan söylesem, yalnızım; doğru söylesem, daha da yalnız. Fakat bir başıma bu hayatta kalmam mümkün değil. İlerleyemiyorum. O kadar mutsuzum ki. Son birkaç günüm güzel geçti diye hayatımın güzelleşeceğine inanmış olmam tam bir aptallık göstergesi. Ve tabii ki sonucu, hayal kırıklığı. İnsanların olumsuz olarak nitelendirdiği birçok şeyin beden bulmuş hali gibiyim, bir insandan çok. İnsanlar benim yalnız kalmama acıdığı için yanımda olmak istiyor, ya da yanıma birini buluyorlar. İnsanların bana acımasını istemiyorum. Benimle zaman geçirmek için can atmalarını istiyorum. Kötü bir insan değilim. Kimseye bir kötülüğüm dokunmadı. Arada küfür ediyorum sadece. O kadarını da yapmasam insan olmanın ne anlamı kalır? Hayvanlardan ve bitkilerden bir farkım kalır mı? Bilemiyorum.
1 note · View note