-20 -ayakta işiyorum -istanbul hukuk dünden arta kalan kelimelerim var onları ısıtıyorum.
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Çay Bardağı
- Çayınızı nasıl alırsınız?
- Düş manzaralı olsun lütfen
- Çay mı?
- Hayır. Bardağın içindeki...
- Ama ben size çayı nasıl alacağınızı sordum...
- Bir bardak çay getirterek sizi basitleştirmemi mi yoksa bardağın içine bir düş sığdırarak yüceltmemi mi istersiniz?
Bu sözün üstüne gölgeme basmadan uzaklaştı garson masadan. Artık tek başımaydım. Bir bardak dolusu demlenmiş düş gelmeyecekti ama kafası karışmış bir garsonun bardakta düş arayışı masama çaylaşarak gelecekti.
Derken çayım geldi. İnce belli bir İstanbul gecesine doldurmuştu. Belinden zarifçe kavrayıp dudaklarımın şiirin tan vaktindeki şehvetine bıraktım sıcak bardağı.
- Beğendiniz mi efendim
- İnce beli mi?
- Hayır efendim çayı.
- İnce bir belden içilen zehir olsa beğenilir.
Yine gözlerimin içine kendisine tuhaflaşarak baktı garson. Pencereyi açtım. Kent henüz açılmamıştı. İstanbul'un kepenkleri kapalıydı. Anlaşılan işi çıkmıştı dükkan sahibinin. Pencereyi açık bırakıp kepenklere baktım bir süre. Hayli eskimişti. Dükkanın kapısının önünde günlük yağmurlar,sisler ve gün doğumları bırakılmıştı.Kim bilir ne kadar tazedir şuan o yağmayı bekleyen yağmur.
Garsona doğru döndüm sonra:
- Pardon müziğin sesini kısabilir misiniz biraz?
- Efendim müzik çalmıyor ki şuan.
- Dün gece çaldığınız müzik hâlâ yankılanıyor demek. O zaman dünün sesini kısabilir misiniz?
- Efendim dünün olması da mümkün değil. Biz dünleri sabah erkenden paketleyip bayiye bırakıyoruz.
- O zaman yarın çalacağınız müzik beni şimdiden rahatsız etti. Lütfen yarın kısın sesini...
Sonra kapı açıldı. İçeri sapsarı saçlı ve gözlerinde bir peygambere inmesi beklenen vahiyin kutsanmışlığıyla bir bayan girdi. Acaba hangi mitolojik Tanrı'nın ellerinden dökülen bir şiirdi bu kadın? Etekleri denizdendi. Masmaviydi... Teniyse kristallerden yansıyan renklerdendi. Hemen karşı masama oturdu. Kahvesini istedi. Ama fincanda değil. Yakamozun içine doldurmalarını rica etti.
Konuşmalıydım bu bayanla. Ve başımı ona doğru çevirip;
- Deniziniz çok güzelmiş hanımefendi
- Kendim diktim. Teşekkür ederim.
- Terzi misiniz acaba?
- Hayır. Ben maviyim.
- Memnun oldum. Ben de sessizlik
- Bir sessizliğe göre fazla konuşkansınız.
- Susmaya değecek birşeyler elbet bulur insan. Ama konuşmaya değecek güzellik her zaman bulunmuyor.
Gülümsediğini gördüm...Mavi gülümsüyordu. Bu gerçekten çok güzeldi. Pencereden yeniden baktım. İstanbul henüz açılmamıştı. Patron hayli gecikmişti. Sonra Mavi hanımın sesini duydum. Masama oturmak istiyormuş. Ve karşıma oturdu.
- Dükkanın açılmasını mı bekliyorsunuz?
- Evet. Ya siz?
- Ben de. Ama geç kaldı. Hiç böyle yapmazdı.
- Gerçekten de öyle. Kaç asırdır buradayım ilk defa böyle yapıyor.
- Hayli uzun bir yoldan gelmeme rağmen erken geldim. Ama patron yok hâlâ.
- Nerden geliyorsunuz?
- Masmavi bir gözden...Ya siz?
- Şuan bu öyküyü okuyan bir bayanın yüreğinden.
- Yolunuz gerçekten uzakmış.
- Evet çok uzak...
Derken garson geldi.
- Kahvenizi nasıl alırsınız beyefendi?
- Bol aşklı olsun lütfen.
- Kahveniz mi?
- Hayır mavi'm...
- Ama kahve mavi olmaz ki...
- O zaman aşk mavi olsun..
Garson sözcüklerime basmadan masadan ayrıldı. Kimbilir aklından neler geçiyordu. Mavi hanımın sesi kıyılarıma vurdu birden:
- Anlaşılan bugün açılmayacak İstanbul
- Sanırım evet.
- İsterseniz bugün istanbul gürültülü ve mavisiz olsun...
- Ben olmayınca İstanbul gürültülü mü olur sanıyorsunuz?
- Olmaz mı?
- Geldiğim yüreğin aşk şarkısından ben sessizliğimi bile duymuyorum. Aslında ben sessizlik değilim. O yüreğin sesindeki aşkım. İstanbul ne zaman sussa. Anlayın ki aşk dile geldi...
- Sustunuz?
-...
0 notes
Link
0 notes
Quote
.. kırmızı melek şarkısından bir satır lodos'tan bir satır yağmur'dan iki senin kirpiklerinden bir satır simsiyah bir satır hatırlayacağım seni hatırlatanın çenesini kıracağım
attila ilhan-sisler bulvarı
0 notes
Text
KUŞLARI SİKTİR ET
gel geri dönelim dünyaya aşkla; kuşlar gagalıyor üzüm salkımlarını; kuşlar kanatlarına, incecik parmaklarına kuşlar hepimize yabancı sevmek bir başkasının yarasına dokunmaksa kuşları siktir et! anne ol bana bu gece karanlığa sürtünmeden usulca geç eşiğimden kapıyı çalmana gerek yok, yumruklamana omuz atmana gerek yok, sabret nasılsa bir serseri kurşun gelir bulur beni bir bıçağa hasret karnım, yumuşak karnım ve kanım dondurucu soğuğa gebe sen sadece anne ol bana bu gece tuhaf bir türkü söyle erzincan yöresinden içinde kuş olmayan, kan ve karanlık kapı eşiği olmayan eğlenceli bir türkü bakarsın eşlik ederim, bakarsın küserim ne söylesem yalan olur, ne söylesem asılırım eski ahit yazıcısı kadar asık bir yüzle önemseme...sen sadece anne ol bana bu gece bir tren makas değiştiriyor kalbimde bir vapur yan yatarak eğleniyor denizle sanki iki sevgili Beşiktaş motor iskelesinde karşılaşmış gibi tuhaf bir his var, kırgınlık var sevinç de var aksi gibi içimde yürürken çalılara sürtünüyorum sanki elini tutarken üstünkörü bir diken gülün ömrünü kısaltıyor, gülün azmini, gülün zerre kadar yeri yok hayatımda sevmek sahiden bir başkasının yarasını yalamaksa kuşları siktir et gülü siktir et, sen sadece anne ol bana bu gece.
5 notes
·
View notes
Text
Gidişte önümde oturan sığır, dönüşte tam arkamdaydı.
4 notes
·
View notes
Text
bazen parçayı düşünüp bütünü unutuyorsun. sonra o parça bütünü parçalıyor''
5 notes
·
View notes
Video
youtube
çekmecenin köşesinde kapladığın yer batsa da hatıran var atamıyorum çöpe.
0 notes
Audio
Güzel şarkıların kıymetini hep bok gibi günlerde biliyoruz
Nouvelle Vague - Bizarre Love Triangle
78 notes
·
View notes
Text
o kızlar ki göz kapakları yorgun nabızları mavi dalgın parmaklarıyla bir şarkıyı aranırlar alaturka bir piyanonun neveser tuşlarında kederli bir incelik vardır duruşlarında o kızlar ki hiç yaşanmamış bir aşkın anısıyla yaşar bir rüyadan kaçırılmış hayallerdir sanki
*ruhun şad olsun
2 notes
·
View notes
Photo

ters giden bir sey yok, belki de antidepresanlar bundan ötürü var.
0 notes
Text
umut fakirin ekmeğidir.
ağlamak icin film izlemeyen, kendi fotoğrafını telefon masaüstü yapmayan ve dünyadaki tek kadınmış gibi yaşayan o güzel insanı bulacağım bir gün.
0 notes