ozlemler
ozlemler
59 posts
Ÿ̶̘̫̙̈́͑̏́̆̒̈̍̾ ̴̬͍̞̱̘̲̉̈́͛̀̑͠͝Ø̶͖̯͓̥��͛ ̶͋͗́̃͂̅̍̄
Don't wanna be here? Send us removal request.
ozlemler · 3 years ago
Photo
Tumblr media
11K notes · View notes
ozlemler · 4 years ago
Text
Bugün ilk günü. Gecesi de denebilir aslında, çünkü her şey gece başladı ve sabah tamamlanmıştı. Tek tük insanlar dolanıyor şu an sokaklarda. Zaman akışı ilk dikkati çeken değişim. Bir gün  çok uzun, yaşamakla bitmez bir zaman dilimi gibi gözüküyor artık. Sanki zamanı gereksiz hızlandıran bir şey yok oluvermiş gibi. Öğlen oldu neredeyse ama hiçbir araba yok etrafta, tek tük dolanan insanlar var sadece yollarda. Birbirlerine rastlayıp yollarına devam eden karıncalara benziyor 7.kattaki dairemden insanlar.
Algıdaki değişimlerin yarattığı şaşkınlıktan olsa gerek insanın herhangi bir iş yapası gelmiyor. İş olarak her gün yapılan şeyleri yapmaya zorunlu hissettiren bir devre kapanmış sanki zihnimde. Elektriğin olmayışı ve çalışmayan elektronik sistemlerinin bununla bir alakası olabilir mi? Bu tarif edilemez derin sessizlik… Daha önce hiç yaşamadığım durağanlık hissi… Uzayda salınıverir gibi hareket ediyorum odada. Saatler geçti ama ben ellerime ve vücudumun değişik uzuvlarına bakmaktan, dün olanları düşünmekten hala alamıyorum kendimi. Şu an için cesaretim yok dışarı çıkmaya. Kendimi şeffaf hissediyorum. Kıyafetlerim beni gizlemiyor artık eminim. Bugüne kadar yaşadığım, hissettiğim her şey, herhangi bir canlı -hatta cansız şey- tarafından apaçık görülüyor olmalı, bunu hissediyorum ve benim de onları görebileceğim aklıma geliyor.
Kulak çınlaması başlıyor ve zihnimdeki sesleri duymaya başlıyorum aniden. Bir portala bağlanmak gibi bu. Bu portalda on milyar konuşma olsa bile hepsini aynı anda dinleyebiliyorsunuz. Nöronların arasındaki faaliyetlerin her birinin teker teker bilincinde gibi olmak sanırım bahsettiğim şey. Tam bir bilinçlilik ve bütünlük hissi… İnanılmaz bir hafiflik… Neredeyse ölmüş olmak gibi…
Size daha fazla anlatabilmek isterdim şu an içinde bulunduğum durumu, ancak yerimde olmanız gerekirdi. Gerçi sonunda benim gözlerimden bakmayacak mısınız zaten dünyaya? Ben de sizinkinden. Dedim ya, aynı anda trilyonlarca bağlantıyı algılayabilmek gibi bu. Yalnızca trilyon aslında trilyon değil. Çok çok fazla… Sonsuz + 1 sanki. Algılanabiliyor, çünkü hepsi beraber tek bir nokta oluşturuyorlar denebilir. Algılanabiliyor, çünkü her bir şey aslında her şey ve her şey zaten algılayan şey. Zaten bu kendiliğinden olan bir şeymiş, her zaman oradaymış, dün geceye kadar farkında değilmişim sadece. Temassızlık giderilince hatırladım tekrar. İnsan verdiği kararların ve eylemlerinin kaynağını düşünmeye başlayınca ‘ben’ denen şeyin sınırları iyiden iyiye belirsizleşiyor.
Küçükken hep hayalini kurardım aslında. Dünya üzerindeki tüm insanları birbirlerini göremeyecekleri ve duyamayacakları şekilde bir on dakika yalnız bıraksak; öylece gözlerini kapatıp bekleseler biraz, eminim birbirlerini duymaya başlayacaklardı. Daha doğrusu belki de yalnızca daha net duyacaklardı. Sonuçta konuşma hep devam etmekte değil miydi, yalnızca biz farkında değildik.
İşte şimdi zihnimde herkesi duyabiliyorum. Her düşünceyi biliyorum, çünkü onları kuran benim. Her elektronun sonraki hamlesini biliyorum, çünkü elektron benim. Artık ve yine herkesbenim, benherkesim. Ben her şeyim ve ben hiçbir şeyim!
4 notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Text
Bugün tanımadığım bir insanın bilincinde buluverdim yine kendimi.
Devletle ilgili sıkıcı bir işimi halletmek için sıkıcı bazı yollardan geçiyordum. Trafik vardı, arabalar vardı, arabaların içinde çok sıkılmış insanlar ve insanların kafasında türlü türlü sıkıntılar vardı. Suçluluk vardı, öfke vardı, arzular vardı. Doyurulmamış arzular… Zorunlu bir işim olmadıkça dışarı çıkmama kararım otobüsten gördüğüm her bir varlıkla daha da pekişmekteydi. Detoksun yol açtığı bunaltıcı etkinin görüşlerimi bir parça karamsarlaştırdığını kabul ediyorum, ancak eminim ki en iyimser halimle bile şu otobüste en fazla yarım saat dayanabilirdim.  
Zaten hep öyle olmaz mıydı, bazen bir hafta çıkmadığım olurdu evden, bir şekilde yenilemeyi başarırdım enerjimi, evim koca bir evren haline gelirdi, ben içinde kızımla oyunlar oynardım, çok güzel hayaller kurardım, aşırı bir mutlu olurdum, ben yapmış olurdum, sadece hayal ederek her şeyi değiştirmeyi başarmış olurdum. Emin olurdum ki işlem tamam, artık tüm insanların zihni bir bütün yine, herkes herkesi duyabiliyor, herkes herkesle konuşabiliyor. Herkes neden bu hale geldiğimizin farkında, herkes çözümün bilincinde. Çok evden çıktığım oldu bu düşüncelerle. Bu sefer kesin derdim, dün geceki o görkemden sonra,  uzay-zamanı eğişlerimiz, coşmalarımız, sevişmelerimiz, artık bitmiş olmalıydı her şey.  Deli gibi heyecanlanırdım. Herkesin tam o anda benimle aynı hisleri taşıdığını, dışarıda çok tuhaf şeyler dönmeye başladığını düşünürdüm evden çıkmadan önce. Sadece dışarı çıkacaktım. Ben, kendim, her şey ve herkes olarak ilk adımlarımı atacaktım. Tabi ki herkes bunu aynı anda yaşayacaktı. Ve ben kaybolacaktım. Ama hiç olmazdı, hissettiğim ilk çirkin bakışla, ilk vasat insanla bitiverirdi her şey. Kendiliğinden olması gereken bir şeyi mi zorluyordum, bilmiyorum. Yine de işte bazen oluyordu, sadece kendiliğinden de olsa başlıyordu.  Ama bir şekilde hep geçiyordu, hep geri dönüyordum. Dönmekse gerçekten çok ağırdı. İçinde çok kalmak istediğin bir yerden her defasında kovulmak gibi. Neyse ki zaman zaman da olsa, hiç beklemediğim anlarda da olsa, kısacık da olsa bir şekilde kendimi tekrar buluyordum partide.
İşte bugün de yine hiç beklemediğim  bir anda başladı her şey. Sanki bir ışık varması gereken bir yere ulaşmış gibi. Daha önce de başıma gelmişti bu başkasının bilinçlerine kayışlar, ama ilk defa bu kadar net olarak farkına vardım sanırım. Durumun tadını çıkardım ve onun gözünden hiç tanımadığım sokakları izlemeye başladım. O yürümekteydi sanırım, görüntü hareketliydi. Zihnime ulaşan görüntüler kesik kesikti. Görüntülerin kalitesi gündelik gerçekliğin ötesindeydi. Hani olur ya efektli müzik videoları, onlar gibiydi zihnime ulaşan imgeler. Aşırı sinematikti, fazla şiirseldi. Halbuki onun gözünden gördüğüm sokaklar da yine bildiğin şehir sokaklarıydı işte, aynı şekilde çirkin, aynı şekilde yapay. Belki de Avrupa'da falandı gördüğüm sokaklar bilmiyorum, ne de olsa onlar bazı çirkinlikleri maskelemekte bir parça daha başarılılar bizden, keza boka daha fazla bulaşmış durumdalar.
Ve sonra  sırasıyla şunlar oldu. Ne sıkıcı bir hayatım var diye düşünmeye başladım, şu geçtiğim caddeye bak. Tekdüze hayatıma bak. Her gün evde oturan ve aynı şeyleri yapan halime bak. Macerasız yaşantım… Neden bir anda bunları düşünmeye başladım bilmiyorum. Yani bunları her zaman düşünüyorum geri planda, ama neden özellikle olayın başlamasıyla beraber zihnime zıplayıverdiler tekrar bilmiyorum. Bir şekilde gözünden sokağı izlemekte olduğum kişinin benden daha eğlenceli bir hayata sahip olduğu izlenimine kapıldım sanırım. Bu, söz konusu kişinin bilincine ortak olmamla beraber duygularını da hissetmem itibariyle onun benden daha fazla eğlendiğini anladığım için miydi; yoksa her zaman hemen hemen herkesin benden daha fazla eğlendiğine dair olan garip inancım yüzünden miydi, bilmiyorum. Ama bir şekilde hapsolduğum gerçekliğin, bedenimin çevresinde deneyimlediğim gerçekliğin bir şekilde yetersiz kaldığını hissettim.
Neden sonsuz gerçeklik varken tekini yaşamak zorundaydım ki? Neden herkes ve her şey olamıyordum istediğim zaman ya da her zaman? Neden bir gün evden çıktığımda her şey olmaya başlamıyordu, varlıklar istediğim yönlerde, istediğim şekillerde hareket etmiyorlardı­? Elektronların benim istediğim yerlerde görünür olmaları gerekmez miydi?  Yoksa aslında öyleydim de sadece bunu unutmuş durumda mıydım? Ben ‘ol’ deyince oluyordu her şey de ben mi farkında değildim? Yoksa istediğim bu muydu? Kendimi sadece bedenim ve zihinsel faaliyetlerim olarak sınırlayan en özünde yoksa yine ben miydim? Belki de bu hayatta herkes ve her şey olmayı öğrenip ölünce olacaktım tam olarak her şey… Peki bunu ölmeden yapabilmek… Peki ya öğrenmek?
Gözünden yürüdüğü sokağı gördüğüm kankitom nasıl düşünüyordu, halinden memnun muydu, bilmiyorum. Ama sonra düşündüm, ne fark eder hayatımı(zı)n ne kadar sıkıcı olduğu ki, önemli olan bilincimiz, önemli olan hayallerimiz, önemli olan kafalar değil mi? Böyle düşününce bir miktar ışıldadı ortalık. Ya da onlar yaklaşırken en son bunları düşünüyordum sanırım. Sonra sanki bir akım aktı üzerimden, üzerimizden. Hepimiz birleştik tek bir benlikte. Aynı kişiydik, oradaydık. Tüm hayvanlardık, tüm ağaçlardık, her şeydik. Bir bağlantının tekrar kurulması gibiydi bu his. Yaklaşmakta olan bir patlayışın habercisi… Farklı farklı bedenlerde hapsolmaya karşı bir tepkinin… Tek bir hayatı yaşıyor olmaktan duyulan sıkıntının yol açacağı bir birleşmenin… Tek bir gerçeklik olduğunu bangır bangır iddia eden o meşhur dalgaya diğer dalgaları ulaştıracak olan habercinin… Ezelden beri olan hikaye tekrarlanıyordu aslında, olan buydu.
Sadece ve basitçe uyanıyorduk.
1 note · View note
ozlemler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
378 notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Text
Yolculuklar çekiyor içim.
231 notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
ozlemler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
ozlemler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
31K notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
105K notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Text
Tumblr media
729 notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Text
Tumblr media
1K notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Text
Uyuyalım mı?” dedi
bir süre sonra.
Her ne durumda olursam olayım,
her duyduğumda gülümseyerek itaat ettiğim
tatlı bir buyruk gibiydi bu laf.
Yanımda olsa sıkıca sarılırdım, değildi..
00.58
419 notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
2K notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Text
Tumblr media
328 notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
54K notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
14K notes · View notes
ozlemler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
4K notes · View notes