Tumgik
pamuksurat · 4 years
Text
Anlık kararlar,
Bir kaç olasılık doğuruyor.
Bir kaç olasılık,
Bir kaç farklı hayat sunuyor.
Bugün senin için önemsiz olan bir karar yıllar sonra elinde tuttuğun tabakta ne yemek olacağını, üstündeki kazağın rengini, dinlediğin müziği, iş yerinde oturduğun sandalyeyi, saçının rengini, kadehindeki içkiyi, yüzündeki çizginin yerini belirliyor.
0 notes
pamuksurat · 4 years
Text
Tumblr media
0 notes
pamuksurat · 4 years
Text
Değişen Sen
Saçlarının arasından akıp giden rüzgar neden bu kadar öfkeli? Neden bu koşturmaca? Neden yetişmeye çalışıyorsun her şeye, herkese, düşük tahammül sınırlarında…Bazen sevmediklerinle bile iyi olmaya çalışıp samimiyetsizleşiyorsun. Ha bir de hep bir fazlasını istiyorsun. Mutlu olmakla, herşeye sahip olmayı aynı şey zannediyorsun. Olmasını istediğin şeyler oldukça daha bir yoğunlaşıyorsun, huzursuzlaşıyorsun, fark etmiyorsun.
Peki bir şarkıyı en son tekrar tekrar dinlediğinde kaç yaşındaydın? Annenin kapat da artık şunu yat dediği zamanlar...Neydi o zamanlar derdin? Sebepsiz değildi elbet hiç bir bunalımın, hiç bir suskunluğun. Kolay kolay üşümezdin çünkü yakardı düşüncelerin sorgulamazdı üstündeki o bez parçası iklimi. Kendince vardı bir derdin, yedirmeyen, içirmeyen, uyutmayan… Dünyanın sonu gelmiş gibi hissetmen boşuna değildi, göğüs kafesine sıkışan umutların, nefes aldıkça batan cevapsız soruların vardı. MP3ünden saatlerce şarkı dinllettirip kafanı sıraya koydurtan ve hayattan soyutlaştıran incir çekirdeğini doldurmayan dramatik düşüncelerin…Saatlerle pek aran yoktu, zaman hiç bitmeyecekmiş gibi gelirdi. Zaten o zamanlar büyümen lazım gelirdi.Senin derdinin yanında anlamsızdı 30 yaş üstünün sorunları. Saçma, basit ve düz gelirdi kavgaları. Dünya senin etrafında dönerdi sanırdın.Derse gidip gitmemeye sen karar verirdin mesela. Erken uyuyup uyumamaya, sınava çalışıp çalışmamaya...Ne kralmışsın aslında...
Okulu ektiğin ender günlerin birinde tavuk ekmek almaya yeterdi cebindeki para, internet cafede 2 saat takılmaya da…Ve havalara uçmana yeterdi telefonuna habersizce yüklenmiş 100 kontör ya da ablanın/abinin yeni aldığı kazağı kullanmana izin vermesi. Fazlası gereksizdi. Çünkü mutluluk bu demekti. 
Büyüdükçe az gelir oldu sahip oldukların, olanları listende yeşile boyadın, olmayanlar için kendini parçalar oldun. Mutlu olmak için yapman gereken ne varsa mutsuzluğun oldu. Sen değil miydin sahilde yürürken yüzündeki gülümsemeye engel olamayan? Sahile en son ne zaman gittiğin sorulduğunda, hatırlayamaz oldun. Kendine ev diye bir kaleye kapattın ve arabasız dışarı çıkmaz oldun. Basit şeyleri göremez oldun, büyük abartılı şeylerden hoşlanır oldun. Ayaküstü midye atmaya bayılan sen belki de şimdi temizliğini sorgular oldun. Sinemaya gtmek için günlerce para biriktirirdin şimdiyse gitmeye üşenir oldun. Boku mu çıktı mahalle kuaförünün/berberinin, 2 karışlık kafan için arabayla 20km yol gider oldun. En sevdiği şey yağmurda ıslanmak olan sen, arabayı yeni yıkattım amk! bu yağmur nereden çıktı!  der oldun. Eskiden tek korkun fatiha suresinde unuttuğun bir kaç kelime yüzünden yanlış duaya amin demekken, şimdi nasıl bu kadar korkusuz oldun?
Senin işin senin paran senin kuralların oldu. Onun şusu, bunun busu var oldu da senin orjinal,eğlenceli, hayat dolu ruhuna ne oldu?
Kaybetmekten nefret ediyorsun, kaybedilmeden öğrenilmiyor bilmiyor musun? Anlamadın mı hala asıl kaybının kendin olduğunu…Benzeşiyorsun diğerleriyle, hem de benzemez dediğin hikayelerinle.
 Bu muydu her istediğine karşılık,  kaybetmek istediğin “sen” ?
0 notes
pamuksurat · 5 years
Text
Susmuyor aklının odaları ama durdurmaya da yetmiyor zamanı. Kaç gülüş sığdırdığını sayamadığın anları, yakalayamıyor artık ayakların, koşamıyorsun...
Bir gün söylemeyi beklediğin kelimelerin üzerine, kaç mahalle kaç semt kaç şehir kurdun. Kaç kere tanıdık bir yerin önünden geçerken neyi unuttuğunu unuttun. Uyanırsa hatırlayıp ağzına sıçar diye kendine verdiğin sözler, kaç deli sağlam beyin hücreni gizlice uyuttun.
Hatırlamamak için değil de peki neden yağmurda ıslanmanın nasıl şahane bir his olduğunu kendine unutturdun. Deli gibi üşürken göğüs kafesin, neden pişmanlığı görünce birden soyundun. Onca mantıklı düşüncede neden mantıksız ve uzak olan ihtimalden hep korktun.
Anlatsa aklın alırdı ama hiç anlatmadı değil mi? Ağlasa yüreğin dayanmazdı ama hiç ağlamadı değil mi? Kendini hiç hatırlatmayan bir şarkı için fazla hatırda kalırdı.Ulaşsa ulaşamazdı ulaşmak aptallıktı değil mi?
Bilemezsin belki de umursadığı için umursamazdı. Aklının alamayacağından değil kendine bile anlatamadığdan susardı. Ağlayamadığından değil yüreğinin dayanamayacağını bildiğinden ağlamazdı. Ulaşsa ulaşırdı ama aptallık değil bu haksızlıktı.
Haksızlık bize yakışmazdı, değil mi?
0 notes
pamuksurat · 9 years
Audio
Nefes aldığım kadar varsın, nefessiz kaldığım kadar yalnız. Bir ışık süzülür karanlık odamın penceresinden yatağımın başucuna, Güneş varsa varsın, geceleri yine yalnız. Çıplak ayakla basıyor anılara umutların, Yaşamak için bir nedenin varsa varsın, kaybettiysen yine yalnız. Siliniyorsa daha uyanmadan günaydınların, Çayın yanına simit alanın varsa varsın, yoksa yine yalnız.
1 note · View note
pamuksurat · 9 years
Text
.
Bilmediğin bir hikayem var.Aslına bakarsan birden fazla, ama yine de senden az.Aslında kilometrelerce anım var ama senin adımların unutmam için var.Sustuklarım var, dinlemeyi unuttuğum kendim var…Hiç anlatılmamış deli şeyler var ama senin bakışlarında umut var.Sinirim var öfkem var, sana değil elimdeki çizgilere ahım var, ama senin ellerinde benim ellerim var.
Bende bir gece dolusu yağmur var, senin gözlerinde “olsun yağmuru severim” bakışı var.Ayaklarımın altında ateş, sende su var…Benim kayıplara takılıp düşen ruhum var, sende “ben seni tutarım rahat ol” duruşu var.Benim  bağcıkları açılmış ayakkabılarla koşasım var, senin oturup bağlayasın var.Benim şu şarkının sesini açın da ağzıma sıçsın diyesim…Senin de tüm o şarkıların üstüne ses kaydı yapasın var.
Benim yorganı kafama kadar çekip uyumuş numarası yapasım var, senin “Aa uyudun mu ozaman bu cezeryeyi ben yiyim!” diyip beni ayağa kaldırasın var.Benim bütün perdeleri çekip karanlıkta oturasım, senin el feneriyle içeri girip “Sizden başka mahsur kalan oldu mu?” deyip gülesin var.Benim arap şükrü, azer bülbül dinleyesim , senin yerde köprü kurup “Atlayacaksan atla belim ağırdı ulan köprülere özgürlük” deyip şapşal olasın var.Benim 444 0 444 ‘e sinirlenip bu bardağı niye buraya koydun diye kavga edesim , senin “Yahu bireysel emeklilik senin neyine , daha kredi bursunu ödemedin sçkdjkdjkfjfk” deyip terlik yiyesin var.Benim vitesi boşa alıp gaza basasım, senin “ne kadarda gitmeyen bir araba” diyesin var.Benim acılı urfa yiyip Nemrudun kızını söyleyesim , senin “Soğanın taze olması ne” deyip beni susturasın var.Benim anahtarımı yine yeni yeniden kaybedesim , senin “makyaj çantanda anahtarın ne işi var ya oha” diyesin var.Benim susasım, senin konuşasın…Benim içip içip duvar köşelerine kusasım, senin “grafiti sayende level atladı helal” diyesin var.
Benim başımı belalara sokasım, senin “gene mi cevşenini takmadın gözünü seveyim ” deyip yarılasın var.Benim metroda müzik dinleyip emre aydın tribine giresim, senin “bağcılarda sıradan bir gün” deyip dalga geçesin var.Benim cehennemin dibine gidesim, senin “Yalnız benimki cam kenarı olsun” diyesin var.
Bende baş dönmesi mide bulantısı, sende eczacı tipi…
Bende bilmem neyin bilmem ne hırçınlığı, sende güzel sakinliği…
Bende hafıza ağrısı, falanca sancısı, sende narkoz etkisi…
Benim “Bu zamana kadar nerdeydin!” diye bağırasım, senin “Geçti ben artık hep buradayım” diyesin olsa,  ben hiç gider miyim?
1 note · View note
pamuksurat · 9 years
Text
Kadın ölmüş gibiydi ama nefes alıyordu.
Adam yaşıyor gibiydi ama nefes alamıyordu.
Tanıştılar...
Kadın adamın nefesi oldu.
Adam kadının hayatı.
Yaşadılar...
1 note · View note
pamuksurat · 10 years
Text
Yağmurda saatlerce yürüyebilirim, koşup yolun ortasında boynuna atlarsam seni de efsane ıslatabilirim.Bir kışla üşümem ama hiç güldürmediyse o günler, deli gibi üşüyebilirim.Kışlar niye hiç güldürmüyor? Biz mi yanlış yapıyoruz? Nerede yanlış yapıyoruz? Bir küçük açsana şu peynirin yanına…Kuru kuru kaderle kafa oluyoruz, kedere boğuluyoruz.Sonra mide kaldırmıyor iyi anıları da kusuyoruz.İçimizde ne kaldı iyiye dair ? Siz mi çiftsiniz benim mi başım dönüyor.Başım dönüyor…Yollar mı uzun adımlarım mı kısaldı, benim hayatım hep mi yokuş.Gene mi olmadı? Bari bu bölüm yokuş aşağı yuvarlansaydım?
Biz yalnızlıklarımızı biriktirdik.Yalnızlıklarımız da yalnız kalmasın diye…Sofradan tuzu eksik etmedik.Adını bilmediklerimize geç kaldık, bildiklerimize yabancılaştık.Yorulduk yahu yorulduk..Şu rakıyı uzatır mısınız abiler?
Sevdiğimiz şarkılar burnumuzu sızlattığından sevmediğimiz şarkıların sesini açar olduk.Hiç durmayacak bir trene ölümüne koşar olduk.Çok bekledik.Az sabrettik.Biz nerede olduğumuzu nedense hiç bilemedik.Kaç cenaze namazı kıldık? Çatısını yamuk çizdiğim evler geliyor gözümün önüne, kuş yuvası bile tutmuyor…Beceriksizim ben.Ne bileyim…Öldüler mi gerçekten? Şu buzu uzatır mısınız abiler?
Binalar birbirine yakın…Evler karanlık.Tavan arasında yatıp kalkan o uzun umutlar, kalburlaştı.Apartman boşluğundan yükselen çocuk sesleri uyutmuyor, yoksa benim keşkelerimle bir alakası yok uykusuzluklarımın…Anlamsızlaşan şeylere anlam kazandırmaya çalışmıyorum artık.Hem anlamlandırmak nedir ki? Herşey anlamsızken daha güzel artık..Ben zaten…Boşver.Yarın pazartesi olmasın.Bir içki sofrasında “Eveet neye içiyoruz gençler?” diye sorulunca, “valla benim bir derdim yok olanınkine yancı olurum “ deyip artistilk yapmak istiyorum.Birkere de derdimiz olmasın arkadaş.Şu şarkının sesini açar mısınız abiler?
Beynim, sünnet mevlidine gelen misafirlerin ayakkabılarının ele geçirdiği daire katı kıvamında.Bazı düşünceler üst üste bazılarının teki yok bazıları savrulmuş bir kenara bazıları eski bazıları yeni…Karışık çok karışık…
Küçükken kaybolmanın hep bilmediğin bir yerde olmak ya da tanıdığın kimseyi görememek olduğunu sanırdım.İnsanın kendi içinde de kaybolabileceğini bilmezdim…İnsanın en büyük çıkmazının kendisi olduğunu bilmezdim.
Seneler geçti,yollar karıştı dertler büyüdü…Çekirdeğin dışını yiyip içini atmamız gerektiğine inandığım çocukluğumu özledim.Yüzdüğümüz sular derinleşti, yürüdüğümüz çizgiler inceldi, ellerimizdeki inançlar hissizleşti.Sanki birileri bizi bize kitlemiş gibi.Kendi içimizdeki kapıları açmak için bile çilingirciye ihtiyacımız varmış gibi…Hani bazen kendine bile yardım edemezsin…
Ve gün gelir sadece kendine dolanır kolların. Şurdan bi huzur uzatabilir misiniz abiler?Çünkü insanın umudu da unuttuğu da kendidir.Ne varsa ne yoksa içindedir…
3 notes · View notes
pamuksurat · 10 years
Audio
Bir nefesin tadını almak için defalarca boğulmak gerekir önce…Ben hiç boğulmadım deme.Sende boğuldun yüzlerce kez aynı sebepten belki de...Benim yaşamak için bir sebebim yok deme.Hala hayattaysan sağlam bir sebebin olmalı, kendine bile söyleyemediğin sana nefes veren sağlam bir hikayen olmalı.Ben oyuncuları unuttum deme.Sen hiçbir şeyi unutmadın.Yeri geldi nefret ettin, yeri geldi öldürmek istedin.Ama sen hiç kendi hikayende katil olmadın.Biliyorum bazen yaşayamam dedin, bazen biri beni çekip vursun bu ağzına sıçtığımın hikayesi burada bitsin dedin.Kimse çekip vurmadı seni, kimse sana kıyamadı.Ve hikayen hala devam ediyor değil mi?
Benim  hikayem çok trajik oldu lan az romantik komedi verin dedin.Vermediler değil mi…Sikeyim böyle bölümü ben bu bölümde oynamayacağım dedin.Ama yine de oynamak zorunda kaldın değil mi…Hiçbir şeyi eksik yaşamadın.Her bölümün sonunda oturdun bir sigara yaktın.Sen yaz kış üşüdün.Titredin.İçini ısıtan şeylerden uzaklaştıkça titredin.Göz kapakların ağırlaşıyor.Uyuyunca geçer sanıyorsun.Bir bok geçmiyor sen her gün kendini kandırıyorsun.İnsan kendine yalan söyler mi? İnsan kendine yalan söylemezse yapacaklarından korkar, kendi kaderinden korkar.Kendini sevmediğinden değil, kendini korumaya çalıştığından...Ben kendime hiç yalan söylemedim deme.Sen de çok söyledin.Söylemek zorunda kaldın.Bazen ağlaya ağlaya, bazen yumruklarını sıka sıka söyledin.Ama söyledin…
Bazen öyle özledin ki sızlayan sadece burnun olmadı, ciğerin de sızladı.Ben öldükten sonra organlarımı bağışlamayın, hayat kurtarayım derken iyice öldürmeyeyim lan insanları dedin.Çünkü hissizleştin.Var mısın yok musun ? Gittikçe kimsesizleştin.Kalabalıkları kaldırmaz oldun, bütün sesler uğultu gibi gelir oldu.Herkes anlamını yitirdi.Derdini kimseye anlatamaz oldun ve kimsenin de derdini dinleyemez oldun.Seninki sana yeterdi çünkü.Huzur aradın birazcık huzur…Ne yazık ki bulamadın.Çok mu şey istedim! Dedin.Hayır istemedin.
Sen bu hayatın ağzına sıçamayacak kadar kibardın, bu hayat senin ağzına sıçacak kadar acımasızdı.Sen her şeye rağmen hayata tutunacak kadar vefalıydın ama hayat tutunduğun şeyleri  de senden alacak kadar vicdansızdı.Ve sen de sonunda yıldın.Sonunda unuttun.Unutma.Sonunda inancını kaybettin.Yüzüne bak ne görüyorsun?
Yüzlerce kez boğuldun.Çünkü nefes aldığında kıymetini bil diye.Hayata kızma, onun da yaptığı tek şey seni korumak için sana kötü davranmak oldu.Bir gün öğrenecek ol ya da olma, bir şey yaşıyorsan bir sebebi vardır elbet…
Kendine yalan söylemeden de kendini koruyabileceğin bir hikaye bul.Kendi hikayeni çöpe at demiyorum.Artık ikisinin yolunu kesiştir diyorum..
1 note · View note
pamuksurat · 10 years
Audio
Nereye gittiğini unutuyorsun bazen değil mi? Ne yapacaktım ben? Diyorsun.Konuşacak bir şey bulamıyorsun, kendi içinden konuşuyorsun.Kalabalıkta yalnızlaşıyorsun.Herkes uzak geliyor, herkes aynı geliyor.Kendi içine kapanıyorsun, kendi üstüne kapıyı kilitliyorsun.Bense dışarıdan camdan bakıyorum.İnatla camı kırıp içeri girmeye çalışıyorum.Ben ne yapıyorum?
….
Zamanla unutmaya başlıyorsun her şeyi.Yakın geçmiş zaman dahil ne varsa unutmaya başlıyorsun.Başlarda iyi geliyor, huzurlu oluyorsun.Sonraları hiçbir şeyi hatırlamadığından boşa geçmiş bir ömür gibi geliyor, yediremiyorsun.Hayata hırslanıyorsun.
Neden çok sigara içiyorsun diyorlar.Bilmiyorlar…İçtiğim sigaranın dumanına karışıp nereye ait olduğumu bulmaya çalıştığımı bilmiyorlar.Kafasına göre yaşıyor diyorlar, düz çizgilere ayak uyduramadığımı bilmiyorlar.Çok unutkan oldun diyorlar, unutkan olmasam kafayı sıyırabileceğimi bilmiyorlar.Bırak bilmesinler.
Bazen göz göze gelmek için uğraşırsın ve bazen de heyecanlanmamak için konuşamazsın...Çünkü cesaretin yoktur, gücün yoktur…Kim bilir ne kadar kayboldun kendi içinde.Ve kim bilir birbirimizden habersiz kaç kere aynı yolda kaybolduk, aynı yorulduk, aynı anda yorgun düşüp uyuduk…Sen de bana ait bir şeyler var, yüzündeki ifade çok tanıdık.Sana henüz uyanamadım, bende hala gece..Daha sabaha çok var, uyandığımda söyle.
Her şey gibi bu sefer de çok zor.Niye hep zor? Öyle yabancı durma, yüzündeki gülümsemenin nedeni olmak istiyorum.Öyle sus pus oturma, sesini duymak istiyorum.Bir rakı sofrasında neye içtiğimizi unutup, dişinde kalan çiğ köfteye gülmek istiyorum.Çilek reçeline düşmüş peynir gibi yadırgama beni, ben senin kokuna tanıdık olmak istiyorum.Belki ben manyağım seni sevmek istiyorum?
Bakma bana öyle, yorgun düşmüş yıllarım nefes almaya çalışırken boğuluyorlar yine.Kalp atışlarım sapıtıyor.Bakma! Bok mu var bakıyorsun? Ayaklarım yerden kesiliyor.Sen bir bok bilmiyorsun.Sen ne biliyorsun? O işler öyle değil işte…Ağzını kırayım ne güzel gülüyorsun!
Gelip benim derdim olsana, sonra kestiğim kavunun yanındaki rakıyı kıskanıp dermanım olsana..
1 note · View note
pamuksurat · 11 years
Text
Mutluymuşuz meğersem
Sözde biz o ayrılan çiftlerden olmayacaktık.Biz ayrılırsak zaman duracaktı.Sen bensiz yaşayamazdın çünkü? Ben senden başkasının elini tutamazdım çünkü? Koyduğumun hayatı…Ne güzel koydu.
Senden haber alamayalı çok oldu.İyi misin aç mısın açıkta mısın bir derdin var mı …. Hiç öğrenemedim.Hiç ağlıyor musun? İnsanlardan nefret ediyor musun? En büyük düşmanın zaman mı? Saatlere tahammül edebiliyor musun? Evde eski gazete bulunca sevinçten kahkaha attığın oluyor mu? O tarihe bakıp güzel şeyler hatırlamaya çalışıyor musun?  Sustuklarının ağırlığı kalburlaştırdı mı umutlarını? Kendini sorguladığın oldu mu hiç? Nereye ait olduğunu bulabildin mi? Sigaraya başladın mı? Bir dal sigaraya kaç güzel anı sığar hiçbir fikrin var mı? Zayıfladın mı? Yüzümü hatırlamaya çalışırken tam hayal edemediğinde burnun hiç sızladı mı? Hep nefret ettin benden, gittim diye… Hadi fotoğrafları sildin, hediyeleri attın.Beni hatırlatan şarkılar çaldığında çat diye kapattın da çok merak ediyorum sen o anıları ne yaptın? Ben inatla o anıları teker teker hatırlamak istiyorum.Hafızamı çok zorluyorum bazen ama hatırlayamıyorum hepsini.Kızıyorum kendime çok kızıyorum bazen.Oturup saatlerce konuşmak istiyorum.Canımı yakan şeylerin ağzına sıç istiyorum.Saçlarımı tara, gözyaşlarımı pijamanın koluyla sil, yemek yemedim diye ağzına geleni say istiyorum.Kollarının arasında uyuyakalıyım, sabahları yürüyüşe çıkalım, bir tane köpek alalım adını “Hasret” koyalım…Şaka lan şaka o kadar da damara bağlamadım.Adını havalı bir şey koyarız.Sizinkilerle bizimkileri yemeğe alırız.Annem köpek olan eve gelmez gerçi.Olsun bahçeli bir evde oturuyormuşuz biz meğersem..Annemler gelince hoop köpeği kulübesine koyarız.Oho ev nasıl kalabalık.Bu yemeklerin hepsini ben mi yapmışım diye soruyorlar..Yok beraber yaptık diyorum yanağından öpüyorum senin.Senin burnundan sümük akıyo ıyk gripmişsin meğersem.”Bu hep sümüklüydü ” diorum.Komik olmasa da herkes gülüyor.”Ben sana akşam gösteririm” der gibi bakıp pis pis sırıtıyorsun…Sonra sofrayı sen topluyorsun, çayları sen koyuyorsun, bulaşıkları makineye sen diziyorsun.Niye bütün işi sen yapıyorsun lan? Bidakkaa…Anaa hamileymişim ben meğersem karnım burnumdaymış ya benim, niye söylemiyon iki saattir? …”Gel gel tekmeliyo!” diye seni kandırıp “Sen hazır ayağa kalkmışken şu kumandayla bi de cep telefonumu içerden getiriversene  aşkım”diyorum. ” Seni eşşeksıpasıı!” diye söyleniyorsun.Gülüşüyoruz, yarın pazarmış meğersem…
Çok mu imkansız?
...
4 notes · View notes
pamuksurat · 11 years
Audio
Gün gelir, zamanında ezberlenmiş yollardan bir yabancı gibi yürüyüp geçmek zorunda kalırsın.Sağa sola bakmadan, adımlarını saymadan...Sadece o yol bitsin gitsin istersin.Aklına bir şey gelmesin, o anıların gözünün önünden silinsin artık istersin.Belki de yüzlerce defa durup kavga ettiğin, ya da yüzlerce defa durup ona sarıldığın o yoldan bütün anıların üstüne basıp geçip gitmek istersin, ama olmaz.O yol boyunca burnunun direğini tutarsın,sızlar çünkü çok..İçinden kaldırıma uzanmak gelir.Evsizler gibi orada uyumak istersin.Yastığa yorgana gerek yok o kaldırım en rahat yerdir.Çünkü evin orasıdır senin.Atmaya kıyamadığın, beraber büyüdüğün, seni sen yapan anılar nerdeyse evin orasıdır senin.Bazen Kadıköydür, bazen Taksim.Bazen bir Karşıyakadır, bazen Göztepe...
Seneler bile unutturmaya yetmiyor, yollar hep hatırlatıyor insanları...Ve ölenle ölünmüyor, çünkü geride kalan iki kez ölüyor.
1 note · View note
pamuksurat · 11 years
Text
Yolun sonuna geldiğinde ne kadar yol yürüdüğün, yolun sonuna geldiğin gerçeğini değiştirmedi…
Soğuktu hava..İnceydi üstüm.Ama bu sefer üstümden değil, ben içimdekinden üşüdüm.Ne kadar kalın olsa da üstüm, içimde incelmiş inançlarım vardı.İçlikle, yün atletle ısıtılmayacak inançlar…Titredim.Çocukken kendini güvende hissetmek daha kolaydı.Annemle babam her akşam kavga ederken yastığın altına kafamı sokup sesli sesli şarkı söylemek daha kolaydı.O kadar güven vericiydi ki o yastığın altı…Sanki “Geçecek..” derdi.En iyi arkadaşım oydu.Bazen başımın altından alır sadece sarılıp uyurdum.Kimse bilmez benim niye hala iki yastıkla uyuyup sağa sola dönmekten bile ödün verdiğimi…Neden biliyor musun? Çünkü başımın altındaki artık bana “Geçecek..” demiyor.Çünkü yüzü yok, çünkü geçmeyecek o da biliyor.Çünkü ben büyüdüm, inancımı kaybettim.Çünkü hiçbir şey geçmedi geçmiyor…Tek istediğim sabahı getirmek, ama sarılarak ama sarınarak…Fark eder mi?
İnançlarım o kadar savruk ki hepsini toplayıp bir araya getirmeye çalışsam yolumu bulamam.Anılar var bölük pörçük…Bazıları cevizi dağılmış baklava gibi, artık hatırlayınca o eski tadı vermiyor.İşte en çok o acı veriyor.Biri içimde her şeyi ateşe vermiş, her şeyim yanmış da sanki bir ben kurtulmuşum gibi.Ama sağ, ama ölü…Fark eder mi?
Bütün duygularımı çoklu prize takıp, onun da ucunu prize takmayı unutmuşum gibi.Herkes saatini bir saat ileri aldığında, ben ileri almayı unutmuşum gibi.Banyo terliğiyle tüm evi gezip sonradan fark etmişim gibi.Benzini biten arabayı,yokuşun başına kadar tek başıma itip sonrada altında ezilmişim gibi.Hayat ne zalim.Ama sana, ama bana…Fark eder mi?
Yine ben küçükken mahalleden oyun arkadaşım, ağladıkça gözlerinin yeşil olduğunu söylerdi.Bir sene boyunca her şeye ağlamıştım.Kimseye söylemedim nedenini…Çünkü sürpriz yapacaktım.Şimdi biri niye ağlıyorsun dediğinde, “Yeşil olsun diye yeşil olsun diye…” diyorum içimden.Ben gerçekleri gördükten sonra…Ama yeşil, ama kahverengi….Fark eder mi?
Sırtımda taşıdığım umutları, taşımayı bıraktığımda sırtımın daha da ağırlaştığını bilmezsin.İçimde ölenler rahat uyusun diye sessiz konuştuğumu bilmezsin.Verilipte tutulmayan sözlerin en sert içki olduğunu bilmezsin.Bunu bilmeden de sarhoş oldum diyemezsin! Sen o şişenin dibini görsen de yine de sevdiğini göremeyeceğini bilmezsin.Ama ben bilirim, Göremeyeceksin.
Kapattım gözlerimi…Yaktığım sigaranın külüne karışıp savrulmayı düşündüm.Birine sarılmak istedim, nefesine karışıp göğüs kafesinin arasına sıkışıp kalmak, oradan hayata bakıp gülümsemek istedim.
Eli ayağı tutmayan o felçli tüm anılara siktir çekip, arkama bakmadan yalınayak koşmak isterken, silkelendi çarşaf yere düştü tüm o hayaller…Ama yere, ama göğe fark eder mi?
1 note · View note
pamuksurat · 11 years
Audio
0 notes
pamuksurat · 11 years
Text
Bazen En İyiler Ölür
Birkaç ihtimal vardı dostum. Deprem mi oldu? Yangın mı çıktı? Senin kaçırdığın hangi bokum afet geldi onun başına? Kalbine ne oldu? Aklına ne oldu? Senin bilmediğin ne sikim şey geldi onun başına? Çevrendekiler onun nereye gittiğini sormuyorlar mı? Sarıldıkları, "kolların nerede senin?" diye bağırmıyorlar mı? Öptükleri, o nasıl öpmek dudakların kimde demiyorlar mı? Senden sonra,bakınca görebiliyor mu? Görünce anlayabiliyor mu? Sevebiliyor mu? Dokunurken hissedebiliyor mu? Kime dokununca kimi hissediyor? Kime sarılmaya çalışırken kollarını bulamıyor? En son nerede bıraktıysa ordadır ama o, seni aramayı bile beceremiyor.Üzülme! Gülsün bakayım gülebiliyor mu? Burnu sızlamadan aklına seni getirebiliyor mu? Burger sipariş edebiliyor mu? Sosları sipariş ederken karar verebiliyor mu? Eşyalarına bakabiliyor mu? Onda unuttuğun kıyafetleri görmeye dayanabiliyor mu?.Duvarlar üstüne gelmeden uyuyabiliyor mu? Göğsünde kimi uyutuyor? Adın aklına gelmeden aşktan bahsedebiliyor mu? İçini açıp baktığında seni nerede bulabileceğini biliyor mu? Ağlama! Bilmiyor...O yok çünkü artık, o öldü.Helvası güzel miydi ? Açtın, 2 tabak yedin dimi oha lan.Merak ediyorsun : Acaba hiç isyan etti mi? Hiç sevmekten nefret etti mi? Gerçekten öldü mü? Acaba kumandayı ararken, olsa da bulsa dedi mi hiç? Denize girerken, ayağı taşlarda kayarken seni hatırlayıp olsa da tutsa dedi mi ? Gece uyurken üstü açıldığında olsa da üstümü örtse dedi mi? Saçını yaparken o tek sikimlik saç ortadan fırlarken, olsa da düzeltse dedi mi? Ne giyeceğine karar veremediğinde, hardal sarısıyla yeşili aynı anda giydiğinde olsa da değiştirse şunu dedi mi? Yemek yaparken tuzu koymayı unuttuğunda olsaydı da hatırlatsaydı dedi mi? Gece eve zil zurna sarhoş dönerken, kıyafetini askı diye sandalyeye asmaya çalışırken olsaydı da kızsaydı ağzıma sıçsaydı ne vardı bu kadar içecek deseydi dedi mi hiç? Saçını yaparken açılan beline kemer takmayışının 25inci keresinde görülen çamaşırına bakıp olsaydı da üstümü çekiştirseydi dedi mi? Olsaydı da koklasaydım…Saçını okşasaydım dedi mi? Kimsenin, onun tek bakışından bi sikim anlamadığı zamanlarda o olsa anlardı dedi mi? Uykusuz mu,ağlamış mı,hasta mı,bunalımda mı, aç mı açıkta mı…O olsa bilirdi dedi mi? En mutsuz anında o olsa saçmalardı beni güldürürdü dedi mi? Saçmalardın çünkü...Mütemadiyen onu güldürmek için saçmalardın dimi kardeşim..Tipine kıyamazdın çünkü sen onun.Üzülmesin hiçbir şeye isterdin.Şimdi dostum onu sen bok gibi özledin dimi? Kendine sarılıp duruyorsun,içinden sanki o çıkacakmış gibi."Lan nereye giderim ben seni bırakıp" diyecekmiş gibi.Kendi içindeki hesaplaşmalar da bok gibi.Her gün kavga her gün kavga.Sen böyle yaptın o da böyle yaptı.O böyle yaptı sen böyle yaptın…Susmuyor dostum şu ciğerin bi susmuyor.Yan odadan duyuluyor hesaplaşmaların.Haklı çıkarılcak yanlarını aramaya çalışıyorsun onun.Ama yok..Bok gibi özlüyorsun onu bok! Böyle aşkın ızdırabını siksinler diyorsun.Sonra biz sikilcek aşk mıydık diyorsun.. Gecenin bi yarısı balkona çıkıyorsun.Sigara yakıyorsun, korkuluklara yaslanıp başını tutuyorsun.Sigaranın külü alt komşunun yeni yıkadığı balkonuna düşüyor.Gözlerin kapanıyor.Atlasam mı diyorsun? Çekilecek çile değil bu…Sonra kadın balkonu yeni yıkadı leke olmasın diye vazgeçiyorsun.Yaprak sesi var kulağında.Gözlerini kapatınca yanımdaymış gibi..Ellerini yüzünde hissetmeyi özledin.Burnunu boynuna bastırıp öpmeyi özledin.Sadece gelsin sarıl istiyorsun aslında çok şey istemiyorsun.Sadece sarıl..Adı çıkmış bütün ayrılıkları siktir etsin gelsin sarılsın istiyorsun.Ona ihtiyacın var biliyorum.”Başkası sarılmasın siktiğimin kollarına! Benim sana ihtiyacım var…Hayatında bir kez olsun ihtiyacım olduğunda gel yanıma!” diyorsun ama o duymuyor dostum.Çünkü senin sevgilin öldü.Çünkü bazen en iyiler ölür…
  Dostum Özgün’e ithafen yazılmıştır.
2 notes · View notes
pamuksurat · 11 years
Video
0 notes
pamuksurat · 11 years
Photo
Tumblr media
Saint Nicholas Church'da
0 notes