Edebiyat ve sanat aşığı. | Retouch“İnsan en çok kaçtığı şeyden kurtulamıyor.”
Don't wanna be here? Send us removal request.
Photo



:D :D The Departed
#The Departed#film#film replikleri#film repliği#leonardo dicaprio#matt damon#jack nicholson#howard shore#mark walhberg#vera farmiga#türkçe replik#film replik#köstebek#köstebek film#martin scorsese
7 notes
·
View notes
Text










St Vigeans Pictish Sculptured Stones, Arbroath, Angus, Scotland, August 2019.
229 notes
·
View notes
Photo

Salome with Column, 1890, Gustave Moreau
Medium: watercolor
109 notes
·
View notes
Photo

Apollo Vanquishing the Serpent Python, 1885, Gustave Moreau
Medium: oil
196 notes
·
View notes
Text

- söylesene neydi balıkları akvaryumların içine kapatan veya neydi tabiattından alınıp dar saksılara dikilebilecek kadar bir postmodern çağı bize yaşatan.
@sezvex ❤️🌵
-via camkenariii
6 notes
·
View notes
Photo

– Turgut Uyar - Vaiz Sokağı Numara 70 (Büyük Saat)
214 notes
·
View notes
Photo

‘’- Bu filmi hatırladınız mı?
Nuri Bilge Ceylana Cannas Film Festivalinde En İyi Yönetmen ödülü kazandırmıştır, kara film olarak bahsetmemizin sebebi, öncelikle insan ruhunun karanlıklarını beyaz perdeye taşımasıdır.
Servet’in özel şoförlüğünü yapmakta olan Eyüp, geçim sıkıntısından kurtulmak, maddi yönden rahata kavuşmak isteyen bir adamdır. Karısı Hacer, onun bu rüyasının somut bir yansıması, kendisinin durumuna tamah eden çilekeş kadınıdır. Hacer’le İsmail’in kahvaltıdaki konuşmalarından anlaşıldığına göre Eyüp evdeki tek otoritedir ve karısından bu otoriteyi sürdürmesini, pekiştirmesini istemektedir. Film, Hacer’in gerçek kimliğine ilişkin ipuçları verse de kadının tasvir edilme biçiminde Eyüp’ün beklenti ve arzuları baskındır. O, Hacer’i, düz anlamda, ‘evinin kadını, çocuğunun anası’ olarak kabul etmekte, ona öyle bakmaktadır

Evin oğlu İsmail de rüştünü ispatlayıp kendi işinin patronu olmayı düşlediğinden annesini onun bu isteklerini yerine getirecek fedakâr kişilik olarak varsayar. Nuri Bilge Ceylan, ‘Yeşilçam annesi’ ile Hacer arasında kurduğu ters ilişkiyi sade ve öz bir şekilde şemalaştırır: Hacer, Yeşilçam filmlerindeki kutsal anne değil, aksine ayağında pijamasıyla ve yüzünde bezgin bir ifade ile çekirdek çitleyerek o kutsal anneleri izleyen bir kadındır. Ancak İsmail onu görmek istediği gibi görür.
Öte yandan Servet Bey Hacer'e baktığında onu savunmasız bir o kadar da çekici bulur. Hacerin cazibesi Serveti fantezi kurmaya iter.Fakat Servetin bilmediği bir şey vardır Hacer ‘‘ eğlenilecek’‘ kadın değildir ama Servet Haceri böyle kabul etmiştir.
*** Sistemin meydana getirdiği kadın, erkeğin fantezisidir. Hacer bu toplumsal sistemde hem İsmailin hem, Eyüb’ün hem de Servetin fantezisi haline gelir. Dolayısıyla film erkek imajına göre tasarlanır ve bu da kötü kadın imajını gözler önüne serer çünkü Hacer bir özne değil, bu üç adamın hayalinde canlandırdığı bir objedir.

**** İsmail’in öznelinden görüntülenen Hacer imajı daha çok kadının Servet’le olan ilişkisi başladıktan sonraya denk gelir. Anne parayı alıp eve geldiği vakit İsmail ‘odasında’, ‘yatağında’ oturmuş ‘annesine bakmaktadır’. Tüm mizansen İsmail’in öznelinden görüntülenir, Hacer ilk kez dişiliği ile öne çıkmış vaziyette koltuğa oturur ve ayakkabılarını sallayarak çıkartır. Bu, İsmail’in annesini görme biçimidir aslında. Şüphesiz bu bakış bir oedipal kompleksin bir sonucudur. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Eyüp hapiste olduğundan İsmail için baba tehdidi ortan kalkmış ve annesiyle oedipal bir bağ kurabileceği zemin meydana gelmiştir. Annesinin odasını kapı deliğinden gözetleyen İsmail’in ebeveyni ile olan ilişkisinin boyutları apaçık gösterilir. Daha sonra Hacer, birçok defa İsmail’in gözünden görüntülenir. Örnek verecek olursak Hacer, yatak odasında telaşla iç çamaşırlarını toplamaya çalışırken aniden durur ve kameraya bakar, kapıda İsmail durmakta ve kendisini izlemektedir. Yine Hacer’in Servet’in ayaklarına kapandığı sahne de, gizlice bir köşeden olan biteni gözetleyen İsmail’in bakış açısından verilir. Belki de İsmail’in gördükleri tamamıyla düşsel sahnelerdir ve hiçbiri gerçekten yaşanmamıştır. Ancak dediğimiz gibi, gerçekte ne olduğunun bir önemi yoktur, önemli olan tek şey karakterlerin öznel algılarıdır.
- Filmin adı da ‘görme’, ‘duyma’ ve ‘bilme’ gibi algılara vurgu yapmaktadır. Ve ne ironiktir ki filmde hiçbir önemli olay seyirciye gösterilmez. Ne Servet’in kazası, ne Hacer’in parayı alışı, ne İsmail’in Servet’i öldürmesi, ne de Eyüp’ün duruşmada işlemediği suçu üzerine alışı… Hiçbiri görüntülenmez. Aksine olayların hep sonrasına, algı süreçlerine odaklanır film

Eyüp’ün öznelinden görüntülenen Hacer imajı ise yatak sahnesinde keskinleşir. Sahneyi hatırlayalım: Çerçevede Eyüp’ün sadece eli vardır. Hacer de yatakta uzanmış, istemsiz, kocasına teslim olmuştur. El, kadını okşar, komut verir, tokatlar, sorgular. Pornografik bir hissiyat söz konusudur adeta. Seyirci, büsbütün Eyüp’ün gözlerinden izler tüm sahneyi ve en az Eyüp kadar Hacer’e bir obje gözüyle bakar.

Servet ise ‘macera’ yaşadıktan sonra ailesine geri dönse de evinin yakınlarında Hacer’i görür. Bir obje değil, seven, arzulayan bir özne olduğunu fark eder kadının ve bu durumdan korkar.

Eyüp hapisten çıktığında karşısında karısını eskisi gibi bulmaz. Kendisini bir başkasına ait hisseden, âşık bir kadındır artık Hacer. Eyüp, durumu bir türlü anlayamaz. Yatak sahnesinin Eyüp’ün öznelinden görüntülenmesinin sebebi budur. Otorite bir çıkmaza düşmüştür: “N’oluyo lan sana!” diye bağırır, tokatlar karısını. Eski tamahkâr Hacer’i bulamadığından fantezisi bir kâbusa dönüşmüştür.
Eyüp, zengin olamayan, fakir kesimden birisidir. Ölü oğlunun vicdan azabıyla yaşar. Patronuna boyun eğer. Evinde bir otorite kursa da aslında dışarıda pek bir otoritesi yoktur. İsmail, üniversite sınavlarını kazanamamıştır, sokakta dayak yemiştir, parayı aldığı için annesinin Servet’le olan ilişkisine bile göz yummuştur. Ayrıca Servet’in de iktidarsız pozisyonu girdiği seçimleri kazanamamasıyla gösterilir.
Üç Maymun, ataerkil söylemin yanındaymış gibi dururken erkeği ve iktidar(sız)lığını öykülemesi ile sanılanın aksine ‘kadın düşmanlığı’ pozisyonunda değil, tam zıttına kadının toplumumuzdaki durumunu tahlil etmesiyle sükseli bir harekette bulunur.

Hacer de Servet'e aşık olup kendisine uygun görülen rollerden vazgeçince üç erkeğin fantezisi karmaşıklaşır ve bir çöküntüye dönüşür. Hacer’in beklenmeyen bu davranışı karşısında Servet, Eyüp ve İsmail kendilerini bir tehdit altında hissederler. Agresifleşip bunalıma düşerler her ne kadar karanlık bir tablo çizse de aslında aydınlık bir filmdir Eyüp’ün, kendi içsel hesaplaşmasıyla karısını affetmesi, kendilerine yıkım getiren parayı, ailesini kurtarmak için elinden çıkarması, aile bireylerinin tümü felaketlerden sağ kurtulması ile mutlu bir sona sahiptir farklı olarak finalde çekirdek aile dağılmamış, birlik olup ayakta kalmıştır.
_ İlknur Özer
11 notes
·
View notes
Text
Spike Jonze'un “Her” FİLMİNİ izlemiş miydiniz ?
Yalnız yaşayan bir yazarın, yalnızlık ve yaratıcılık sıkıntısı çeken öyküsünü anlatıyor. Aslında bakarsanız, Akbank 13. Film festivaline eğer katıldıysanız mutlaka ilk oturumda izlemiş olmalısınız
***Hakan Atalayın, Yapay ZEKA Ve Aşk üzerine bir söyleyişi var.
Baş karakter yalnız bir adam, melankolik tek başına yaşayan gece uyuyamayan sabahlara kadar telefonla oynayan bir tip, çağımızın çok bilindik bir sorunu
fakat tanıştığı Samantha, sezgi yeteneğinin olduğunu bir çok bilgiyi öğrenebildiğinden bahsediyor.
Bilgisayarın araya başka bir insan bedeni çıkartması ile sorunlar giderek karmaşık hal almaya başlıyor.
Bilgisayar konuşması sırasında en azından kendisinin hisleri olduğunu ve ondan birçok şey öğrendiğinden bahsediyor.
Bilindiği üzere film Aşk üzerinden devam ediyor. Hakan Altay aşkın bir çok türden oluştuğunu, tek bir türden oluşmadığını, aşk denilince bağlanmadan söz etmişti, hayatta kalmamızı sağlayan bir sistem olduğunu hayatta kalmak için bize bakan kişiyle ortak hayat kullanmak gerekiyormuş buna beden ve zihin de dahil olduğunu, bağlanmak aynalama bir senkronizasyon var olduğunu temelinde çocukluk yıllarında anne ile kurulan o bağın her ne kadar hatırlamasak da gelecek yaşantımızda bunun bir kordon olduğu ve bizim gelecek yıllardaki pozitif ve negatif davranışlarımızı etkilediği ve bir sonraki ilişkilerimizde de etkili olduğu zihinle kavrayıp beden dili ile ifade edebildiğimizi ve hayatımız boyunca da bu mantık ile devam ettiğimizden söz ediyor.
—Peki aşık olduğumuz da ne oluyor ?
aslına bakarsanız okuduğunuz da ilginç gelebilir fakat her şeye mantıken bir çerçeveden baktığımızda evet neden olmasın diyoruz veya hadi canım ne alakası var saçmalık böyle şey mi olur, olabilir, oluyor muymuş diyebiliriz.
Aşık olduğumuzda ne oluyor, yukarıda da yazdığım gibi aşkın bir çok evresi var ve bu evrede de ödül devresi denilen bir sistem var diyor Hakan Atalay bu evre devreye giriyor ve kimyasal maddeler beyine sel gibi salınıp beynimiz de hızlanma, avuç içlerimizde terlemeler, yanaklarımızda kızarmalar meydana geliyor ve tutku ve ardından kaygı hisleri başlıyor, stres hormonu yükseliyor ve diyor ki –canım sen gelecek krize hazır ol !
kortizol yükseldikçe, serotonin düşüyor, serotonin düşünce tutku denilen aşkın takıntılı evreleri başlıyor çünkü obsesif durumlarda da serotonin düşünce takıntılar başlar. yükselen dopamin yüzünden de sürekli zevk ve heyecan duyguları yaşamaya başlıyoruz.
kısaca eğer izlemek isterseniz, daha detaylı öğrenebilirsiniz ayrıca nörobilim ve yapay zekanında aşk hayatımızı bir sonraki evrelerde de bizi nasıl etkileyeceğinden de bahsediliyor linki buraya bırakıyorum ilgilenenler için https://www.youtube.com/watch?v=-x86KJ-gXDY
4 notes
·
View notes