Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Uzun zamandır zaman ayırıp buraya bir kaç cümle yazmıyorum. Fark ettim ki ne kadar egomu kenara bırakıp yazmaya çalışsam da hep bir rol içerisine girmişim. Birileri okuyor, birileri okuyacak... Bu yüzden yazmaktan vazgeçtim. Ama fark ettim ki, yazdıklarım veya bu günden sonra yazacaklarım beni her seferinde daha iyiye çekiyor. Kim okursa okusun ben bir role girmek istemiyorum hayatımda. Herkesin her girdiği ortamda durumda kendisini soktuğu bir rol var. Eve gittiğimizde birilerinin eşi veya birilerinin çocuğu rolünü üstleniyoruz. Bir kafeye gittiğimizde bile müşteri rolüne giriyoruz. Hem olması gereken şeyler hem de benim nedense bu aralar kabullenmek istemediğim bir olgu. Rollerin kalkması demek sistemin çarklarının birbirinden kopuk sağa sola dağılması demek. İnsanları sistemin çarkında tutarak hükmetmek gerektiği düşünülüyor. Sanırım benim isyanım burada başlıyor. Genç yaştaki insanlar genelde evde ailelerinin onlara öğrettiği rollere alışıyorlar ve kendilerini keşfetmeye başladıklarında aslında o rollere uygun olmadıklarını anlıyorlar. Buna ergenlik çağından örnekler verebiliriz. Aileler bunu fark edemiyor ve çocuklarıyla zıtlaşmaya başlıyorlar. Çocukların aslında kendilerini keşfetmeye çalıştıklarını kendi karkterlerini tanımaya çalıştıklarını fark etseler herkes için çok daha sağlıklı ve bilinçli geçecek bir dönem olacak. Aileler kendilerini anne ve baba rollerine o kadar çok adıyorlar ki can verdikleri çocuklarının kim olduğunu keşfetmelerine imkan vermeden kendi yargılarını olgularını aktarmaya çalışıyorlar. Ya da çok daha yaygın olan ilişkiler halindeki rollere bakalım. Kadın ve erkek figürlerinin halk dilinde hep bir görevleri var.Kadın böyle yapar adam böyle yapar. Aslında burada yine öğretilmiş ilişki yargıları geliyor. İki insan ne istediğini bilmeden sistemin getirdiği senaryolara ayak uyduruyor. Ne oluyor sonunda? Kensini keşfeden taraf hırçınlaşmaya ve kendisini ifade etmeye çalışıyor. Karşısındaki onu anlarsa ilişkiler evrimleşip sağlıklı bir hale giriyor ya da karşısındaki anlamazsa sen çok değiştin sen bu değilsin diyip ilişkiyi sonlandıracak zaman kovalıyorlar. Herkesin kendisini tanıması gerektiğini düşünüyorum. Bir insan en iyi kendisini hatalar yaparak tanır. Hata yaptıkça anlarsın ki ben böyle bir durumda böyle bir tepki veriyorum. Bana bunu yapmak iyi hissettirmedi. Neden hatalar dediğimi kendisini tanımış insanlar çok iyi anlayacaktır. Her şeyi güzel ve doğru yaptığınızda yine sisteme ayak uydurmuş oluyorsunuz. Kendi doğrularınızı vicdanınız ile eş değer bir şekilde ilerletin. Herkesin vicdanı ve doğruları çok farklıdır. Yaşanmışlıklar ile doğru orantılıdır. Vicdansız olmaktan bahsetmiyorum. Ama kendi doğrularımızı bulmak için hatalar yapıp bunlardan gerekli dersleri çıkarmalıyız.
2 notes
·
View notes
Text
Dün kalabalık bir ortamda otururken aslında kimseyle konuşmadığımı ve beynimin içerisinde sürekli kendimle tartıştığımı fark ettim. İçimdeki ben ile barışamadığım her an benim için zorlaşıyor her şey. Düşüncelerimi yönetebilmem için ilk önce kendimle aramı iyi tutmam gerektiğini anladım dün. Evet bunları biliyoruz ama bazen nereden başlayacağını bilemiyor insan. Ben anlık olarak kendimi rahatlatabiliyorum. Negatif düşünceler etkisi altına girdiğimde kolay olmasa da bir şekilde durdura biliyorum. Somut kanıtlar sunuyorum beynime. Aslında fark ettim ki zihnime bir şeyler kanıtlamak bile yanlış. Çünkü yeri geldiğinde somut olarak en ufak bir anım cümlem olmazsa zihnim 'bak beni ikna edecek bir şeyin yok ne yapacaksın şimdi?' diyecek. Bunların hiç birini yapmadan kendim ile aramı iyi tutarsam daha bilinçli hareket etmiş olurum. İçimde tartışan iki kişi varmış gibi. Bununda nedeni içimdeki kendimle olan dengemi kuramadığım için. Zihnin sadece sorgulayıcı ve negatif sorular sorduğunun gerçeğini kabul etmeliyiz. Zihnimizi analitik işlerde iş hayatında bir problem çözerken kullanılması gereken yerde kullanmayı öğrenmeliyiz. Çünkü beyin öyle bir yapıya sahip ki senin kontrolünün dışına çıktığı zaman seni ele geçiriyor. Paranoyak, gergin, stresli insanlar yapıyor. Beynimize sadece belli başlı anlarda şunu sormalıyız: Burası, bu insan, bu anı bana ne kattı? ben buradan neler alıyorum. Bu olaylar daha çok ben olmam için bana ne veriyor. Verileri toplamamıza yardımcı olmalı sadece. Bunları söylüyorum ancak ben de hala tam anlamıyla yapabiliyorum diyemem. Ama farkında olarak her geçen gün dinginliğe daha çok yaklaşıyorum. En çok zorladığım anlardan bir tanesi de duygularım ve mantığım arasındaki dengeyi kurmak. Duygularımın peşinden gitmek istiyorum ancak mantığım sürekli olur olmadık yerde emin misin diye soruyor. Artık böyle durumlarda mantığımın bana dayatmaya çalıştığı o egoyu görmezden gelerek, evet eminim çünkü bu yaşayacağım şeyde bana verilecek bir veri bir ders var diyorum. Sonsuz hiçbir şey yoktur. Bir gün her şey bitebilir. Bu yüzden bugün hayatımda olan insanların yarın olmayacağını biliyorum. Gelecek ile alakalı yorumlar yaparak kendimi strese sokmamalıyım. Anda olmak gelecek geçmiş kaygısı yaşamadan o an ne sunulduysa sana onu yaşamak. Ben şu an böyle bir dengesizliğin içerisindeysem neden diye düşünmek yerine nasıl bir ders alıyorum ne değişecek benimle alakalı ona odaklanmalıyım. Bakış açımızı bu şekilde tuttuğumuz sürece zihnin kontrolü altına girmeyiz ve çok daha dingin ve dengede hayatlar yaşarız. Çünkü hayat bize sürekli cevaplar ve değişimler verir bunları egolarımızı bırakıp perdelerimizi kaldırdığımızda fark eder ve bilinçli bir hayat yaşarız. Çünkü cenneti de cehennemi de kendimize bu dünyada biz yaratırız.
0 notes
Text
Yine ne hissettiğimi bilmediğim ama tam göğsüme oturan bir ağırlık var. Bu hissettiğim duygunun iyi mi kötü mü olduğuna da karar veremiyorum. Kendimi böyle melankolik havaya sokuyorum farkındayım. Bir an önce bu enerjiden çıkmam gerekiyor. Dün belki de bana uyuz oldu belki de sıkıldı. Bunların yanında daha basit düşünüp insan olduğumuzu ve her günümüzün aynı enerji ile olmayacağını da kabullenmeliyim. Çünkü ben de dün keyifli günümde değildim. Ben de sakin ve durgundum. Ben sürekli biz hangi yoldayız diye düşünerek kendimi çıkmaza sokuyorum. Bunları düşünmek istemiyorum. Ya da kendime böyle bir zorundalık kılmadan düşünmek mi istiyorum düşüneyim o zaman biraz demeliyim. Kendime olan güvenimi yine kendi kendime sarsıyorum. İnandığım ve hissettiğim şeye güvenmeliyim. Kendime olan sevgimi daha çok hissetmeliyim. Ben bazen kendimi sevmeyi unutuyorum düşüncelerimin arasında kayboluyorum. O kim ki? diye agresif tavır takınmak istemiyorum ama hepimiz çok değersiziz ve ben değersiz birine değer vermeye çabalıyorum. Ölümün olduğu bu dünyada çok fazla şeye takılı kalmamak gerekiyor. Benim yaptığım kendime olan saygımı sorgulamak oluyor. Ben buyum. Benimle olmak istersen gelirsin olmak istemezsen de senin bileceğin şey. Kimse kimseye kodlanmadı kimse kimseyle el ele ölmeye söz vermedi. Benim bildiğim tek şey bu belirsizlik duygusu beni çıkmaza sokuyor çok düşünmeme neden oluyor. Belirsiz bilinmezlik kavramlarını kabullenmeliyim. Bunun üzerine eğer düşünürsem belki aydınlık tarafı görmeye başlarım. Ben artık zihnimin bana saçma sapan sorular sormasına deneyimlerimi sorgulamasına izin vermeyeceğim. Yapacak bir şey yok. Neden diye düşünmek yok. Enerjimi böyle gereksiz sorularla daha çok düşürüyorum. Enerjimi yükseltmeli ve kendimi daha iyi hissetmeliyim. Beraber olamıyorsak vardır bir hayır demeliyim. Ama anlayacak. Beni özlediğinde beni bulamadığında anlayacak. Ben onunla olmak istiyorum seviyorum ama olmayacaksa da kendimi harap etmem. Dün üzerine düşünerek sadece kendi zamanımı boşa harcıyorum. Dün öyle bir gün yaşanması gerekiyordu ve yaşandı. Dün kurduğum bir cümle geldi şimdi aklıma. İnsanlar öğretmesi gerekenleri öğretip görevlerini tamamladıktan sonra işleri kalmaz. Bu cümleme takıldığını o kadar iyi biliyorum ki aslında. Ama bu cümleye takılması gereken insan olmadığını da bilmeli. Kafası karışıyor bununda farkındayım. Hayat bize neler yaşatacak neler gösterecek heyecanla beklemek gerekiyor. Olması gereken akış bu. Oturup düşünmek plan yapmak senaryo yazmak olmamalı insanların işi. Ben ara ara düşünüyorum bu kufaya. Ama artık neyi nasıl yapmam gerektiğini biliyorum. Hayırlısı neyse o olsun. Kaderimizde varsa beraber olmak olalım. Eğer yoksa yolda bunu göreceğiz zaten. Ben her zaman ki gibi sevgiyle kalırsam hayatın bana güzelliklerini göstereceğini biliyorum. Benim için hayırlısı neyse o olsun.
1 note
·
View note
Text
ona
Geçen gün kendimi çok kötü hissediyordum seni yanımda istedim. Dedem aklıma gelince neden bilmiyorum seninle özdeşleştiriyorum. Onun yanında olmadığım için sanırım senin varlığın ile kabullenmem gereken hislerimi bastırıyorum. Ben neden buradayım neden kendimi iyi hissetmiyorum diye düşünüp eve giderken bir anda kendimi tutamadım ağlamaya başladım. Tam o sırada seni yanımda istedim sen olmayınca bencil bir şekilde sana kızdım ama aslında teşekkür etmem gerektiğini fark ettim. İyi ki aradığımda açmamışsın ki ben dedemin ölümünü kabul edebildim. Dedemin ölümünden sonra aidiyet sorunu yaşıyordum sanırım artık ait hissetmem gerekenin sadece kendim olduğunu anladım. Teşekkür ederim.
0 notes
Text
İnsanların artık kendilerini spiritüel olarak geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Kişisel gelişim, genel kültür vs. Bunlar zaten hayatımızda her gün her saat gelişmesi gereken başlıklar. İnsanların daha fazla yüzeysel hayatta isyan etmek yerine kendilerini daha derinden tanımaları gerektiğine inanıyorum. Ben meditasyona yaklaşık 5 yıl önce başladım. En başlarda bu kadar etkili bir şekilde yaşamıyordum. Her seferinde geliştim. Odağım arttı ve zihnimi tam anlamıyla susturamazsam bile başarabildiğim anlar oldu.
Kendimi kötü hissediyordum 2 gündür. Geçen gün alkolün etkisi ile bastırdığım bütün duygularımı su yüzüne çıkardım. Bundan pişmanlık duymamam gerektiğini bildiğim halde yüzleştiğim şeyler arkada bana pişmanlık duygusu hissettirdi. Ağlamamam gerektiğine inandırdı zihnim. Oysa ki yaşadığım o anı şöyle değerlendirmeliyim. Ben alkolün etkisiyle kendimden sakladığım her duyguyu ağlayarak zihnimden bilinçaltımdan gönderdim. Ağlamak insanın ruhuna iyi gelir. Ağlamak eylemi ruhun artık kaldıramadığı kadar duyguyu hissi artık çemberinden atmak istediğine yorarım ben. Farkında olmadığımız egolarımız var. Kabullenmekten kaçtığımız hisler var. Bilinçaltımızda farkında olmadığımız binlerce hatta milyarlarca his ve duygu var. Meditasyon yapmak bunlar ile yüzleşmek demek aslında. Her arındığımız duygu ve his ile bilincinde olmadığımız egoyu daha da kırarız. Hayatın aslında ne kadar yaşanası olduğunu anlarız. Cennet bizim şu anda var olduğumuz zaman zarfı içerisinde kendimize kurduğumuz hayattır. Ben bu cennete egosal hisleri dahil edersem cennetimi çekilmez bir hale getiririm. Kontrol edemediğimiz duygular ile karşı karşıya kaldığımda ise artık bedenim bana bir fiziksel tepki gösteriyor. Bazen göğsümde çıkan yaralar sivilceler bazen de tutamadığım ağlamalarım. Bunları yaşadığım zaman anlıyorum ki içimde çözmem gereken bir yük var. Ben ne kadar yukarı çıkmak istesem de beni aşağıya doğru çeken bir ağırlık var. Bu ağırlıkların ne olduğunu bulup yüzleştiğim zaman kendimi daha özgür ve hafif hissediyorum. Frekansım artıyor ve karşıma çıkan güzellikleri görebiliyorum. 2 gündür kötüydüm ve artık bazı şeylerin farkına vardım. Ben ne kadar geçmişte yaşadığım ilişkimden izler taşımadığıma inansam da aslında kırıntıları hep kalmış ve beni o kalan kırıntılar yönetiyor. Sığındığım tek kişinin canım dedem olduğunu ve onun ölümü ile aslında her şeyin içimde darmadağan olduğunu anladım. Ben kendime değil her zaman dedemin arkasına saklanıp ona güvenmişim. Onun varlığı beni ait hissettirmiş herkese her şeye. Fark ettim ki benim kendimi sadece kendime ait hissetmem gerekiyor. Bir yere bir insana bir ana değil. Ben bir kaç gün önce kendimi ait hissetmediğim arkadaş grubunun içerisindeydim. Dedemin ölümünü kabullenmediğimi ve yanında kendimi iyi hissettiğim adamı aradım. Ulaşamadım ona ve bastırdığım duygularım bir anda bomba gibi patladı. Şimdi oturup düşündüğümde anladım ki iyi ki o telefonu açmamış. İyi ki yanımda değilmiş ve ben kabullenmem ve yüzleşmem gereken ölümle yüzleşmişim.
1 note
·
View note
Text
Dün çok garip bir gün geçirdim. Hayatın beni tutup kendine gel diyeceği çok belliydi. Böyle olacağını anladığım zamanların daha çok farkında olmam lazım. Arkadaşlarımla otururken içimden bir sesin eve git artık demesini dinlemem gerekiyor sanırım. Bir diğer yandan da böyle olması gerekiyormuş diye düşünüyorum. Ağlamam gerekiyormuş anlamak için. Bayramın ilk gününden itibaren dedemi düşünüyorum onu ne kadar çok özlediğimi, yanında olmak istediğimi. Neredeyse 1 yıl olacak dedemi kaybedeli. Ben herkese kendinize gelin kabullenin derken kendim kabullenememişim bunu anladım. Dün ben ağlarken yanımdaki arkadaşım başkası için ağladığımı sandı. Aslında dolaylı yoldan onu bahane edip ağlamaya başladım ama sonradan fark ettim ki benim asıl acım dedemi kabullenmemiş olmam. Ben dün hayatımda bir farkındalık yarattım. Böyle bir an yaşamam gerekiyormuş. Dün onu yanımda istediğim için kendimi kötü hissetmemeliyim. Sabah aradığımda bana geri dönmedi. Ben aslında bilinçaltımda ne yaşayacağımı biliyormuşum sabah onu aradığımda. Dün yanımda onu istedim. Olmadı. Ben artık duygularımla başa çıkamayınca yine bu sefer yanımda olmasını istediğim için aradım. Hayal kırıklığına uğradığım için başladım ağlamaya. Sonrasında anladım ki ben çok daha derin bir acı çekiyormuşum farkında olmadan. Ben sürekli şu hayatta en sevdiğim insan diye bahsettiğim adamı kaybetmenin kabullenişini yaşadım. Canım dedemi bir daha göremeyeceğimi kabullendim. Zihnim bana sürekli şu soruların cevaplarını aratıyor. Kendini dün rezil ettin m? Senin hakkında ne düşünüyorlar acaba? Ya da dün ki ağlamamı başkası için olduğunu düşünüp gidip ona anlattılar mı? Zihnim bana bu soruları soruyor şu anda. Oysa ki bunların tek bir cevabı var. Ben dün yaşadığım andan kendime bir ders bir cevap buldum mu bulmadım mı? Evet buldum, bu yüzden kimin benim hakkımda ne düşündüğünü bilmeme gerek yok. Herkes istediğini düşünebilir veya inanabilir. Ben hayatı yüzeysel yaşamayacağıma söz verdim kendime. Duyguların peşinde sürüklenip gitmeyeceğim. Yaşadığım her anın her insanın bana ne hissettirdiğine ve öğrettiğine odaklanırsam hayatı daha yaşanılası hale getirebileceğime inanıyorum. İnsanların ne düşündüğü ne yaptığı benim gündemim olsun istemiyorum. Her şeyin basit olduğunu, herkesin bir gün bu dünyaya veda edeceği gerçeğini hep aklımda tutacağım. Birini sevmek aşık olmak evet çok güzel şeyler ama buna sürüklenmek güzel değil. Duygularını bile yönetebilmeli insan. Sinir öfke değil mutluluk heyecan bunların da yönetilebilmesi gerekiyor. Ben heyecanlandığımda midemin ağarmasını istemiyorum mesela. Beni rahatsız ediyor. Yönetemediğim bir duygu fiziksel olarak bana tepki gösteriyor. Ya da hüzün. Ağlama hissi geldiğinde tutmamam gerekiyor farkındayım. Ağlamak vücudun sana bi kendine gel toparlan bak çok fazla fark edemediğin duygular yaşıyorsun bunların üstünü kapatma deyişi bana. Daha fazla kendime sorular sormalıyım. Ya da hissettiğim şeyleri biraz daha derinlemesine izlemeliyim. Ben günlerdir dedemi düşünüyorum. Böyle bir anımın olacağı belliydi bunu izleyip gözlemlemeliydim. Bunu dün fark ettim. Artık daha farklı bir olacak her şey. Daha farkında olacağım.
0 notes
Text
Bugün kendimi biraz garip hissediyorum. Biri ile konuşmaktansa yazmam gerektiğini anladım. Aslında bütün korkularımı duygularımı kağıda yazıp yakıp atmak istiyordum ama nedense içimden buraya yazmak geldi. Garip bir şekilde buraya yazdıklarımın bir gün ben öldükten sonra kalacak olması beni mutlu ediyor. İnsanların duygularını başkalarıyla paylaşması gerektiğini düşünüyorum. Geçen hafta yaşadığım deneyimi paylaşmak istiyorum. Bir meditasyon grubuna katıldım. Şira yıldızının dünya ile paralel olduğu bir gündü. Meditasyon 15-20 dakika arası sürdü. Kendimi ilk defa tam anlamıyla meditasyonun içerisinde hissettim. Kadın başlamadan önce bilgilendirme yaptı. Dedi ki' Herkes aynı şeyi göremez, duyamaz ya da hissedemez. Görmek, duymak ve ya hissetmek için kendinizi zorlamayın. Bazı insanlar duyar bazıları görür bazıları ise hisseder dedi. Benim gördüğüm tek şey karanlıktı. En ufak bir ışık süzmesi bile yoktu. Ama hissettiğim şeyi anlatamam. O hissi bir duyguya bir sıfata indirgeyemem. Önceden böyle enerji olaylarına inanıyordum ama gerçekleştirince hem çok korktum hem de kendimi daha iyi hissettim. Gerçekleştirebileceğim şeylerin farkına vardım. Resmen ruhum bedenimden çıktı ve geri geldi. 15-20 dakikamı hatırlamıyorum sadece anlatamayacağım bir his ve karanlık var diyebiliyorum. Ertesi gün iş yerindeyken sigara içmeye çıktım. Balkonda otururken kafamı kaldırdım gökyüzüne baktım, gözlerimi kapadım. Normal şartlarda gözlerimi kapadığımda etraftaki ışığı gözlerim kapalı olsa da görebiliyordum ama bu sefer gözlerimi kapatır kapatmaz derin bir karanlığa girdim. Kendimi bir anda arabada buldum. Sağ koltukta oturuyordum ve sol koltuğumda yanında olmak istediğim adam vardı. Çok gerçekti. Sanki gerçekten o sırada o arabayı kullanıyordu ve beni görmemesine rağmen ben oradaydım. Bir anda kafasını sağ tarafa çevirdi ve ben refleks olarak gözlerimi açtım. Ben o sırada iş yerinde olsam da onun yanına gittim geldim. Buna inanıyorum. Böyle deneyimleri olmayan insanların inanmadığını biliyorum. Kimseyi inandırmak gibi bir çabam yok ama insanların aslında içlerindeki enerjiyi keşfedip anlayıp bunu yönetebilmek için çabalaması gerektiğini düşünüyorum.
Duygularımı paylaşmam gerekirse; yine bir çıkmaza girdiğimi düşünüyorum. Bu cümleyi bana zihnim söyletiyor farkındayım. Asıl yapmam gerekenin kendimi dinlemek izlemek olduğunun farkındayım. Hayatımın kötü gittiğini söyleyemem ama bir kaç gündür negatiflikler üzerine ister istemez odaklanıyorum ve dışarıda sanki depresyondaymışım gibi enerjik ve neşe saçıyorum. Kendimi mutlu gösterme çabası içerisindeyim. Geçen hafta beraber olmak istediğim adamla aramıza mesafe koydum. Aynı mekanda karşılaştık. Ben kız arkadaşlarımlaydım oysa kalabalık bir arkadaş grubu ile geldi. Yanındaki bütün erkek arkadaşlarını tanıyordum ama diğer 3 kızı tanımıyordum. Beni görünce yaşadığı o şoku suratından anladım. Refleks olarak duygusuz davrandım. Ne kızdığımı anladı ne de ona olan duygularımı hissedebildi. Benimle iletişim kurmak için çabaladığını görüyordum. O masada otururken bana bakmadan duramadı, mesaj attı. Ama sorunun aslında o kızlarla aynı masada oturuyor olması değildi. Tatilden yeni dönmüştü ve bana zaman ayırmasını beklerken böyle bir planın içerisinde onu görmüş olmak kalbimi kırdı. Karşılaştığımız mekanın benim ona öğrettiğim yer olması da kalbimi kırdı aslında. Başka kızları oraya getirmiş olması sanırım. Aslında böyle düşünmemem gerekiyor çünkü bu bir beklenti. Ondan bunu bekleyemem istediğini yapabilir, görüşebilir. Ben duygularımın karşılığını alamadığım için üzüldüm sanırım. Şimdi de konuşmuyoruz. Grubumuz vardı bu olaydan sonra o gruptan çıktım. Onun masasında oturan bir arkadaşı bizim masaya geldi ve onlar gittiğinde bile bizimle oturmaya devam etti. Alkolün etkisiyle ben de düşündüklerimi sohbet esnasında söyledim. Ona gitti mi söylediklerim emin değilim ama ona hiçbir açıklama bile yapmadan çıkardım hayatımdan. Aslında hayatımdan çıkarmak değil bu. Ben hissettiğim duygulara değer veriyorum. Bu güne kadar böyle bir tepki göstermemiştim. Eğer ben bir adamı seviyorsam onu başkasıyla görmek istemem ama başkasıyla görüyorsam da ben onun hayatında olmam. Kendime olan saygımı yitirmemem gerekiyor. Duygularıma saygım olmalı. Ben hissettiklerime saygı duymazsam kimse benim duygularıma saygı duymaz. Aramak sesini duymak çok istiyorum ama yaptığım hareketin arkasında durmalıyım. Tavrımı bu denli ortaya koyuyorsam tükürdüğümü yalamamalıyım. Birbirimizi seviyoruz bunu biliyorum. Ama onun beni sevdiğini anlaması için maalesef böyle bir zamana ihtiyacımız vardı. Belki de sevmiyordur bilemem. Yanında olduğum için sevdiğini sanıyordur. Bu mesafe belki de beni sevmediğini anlaması için bir süreç olacak. Her ihtimali kafamdan geçiriyorum. Ama sezgilerime döndüğüm zaman beni sevdiğini biliyorum. Ruh eşi olduğumuzu biliyor. Sadece daha cesur ve hissettiklerini tam anlamıyla anlamaya ihtiyacı var. Umarım bana gelirsin. Ben bekliyorum demiyorum ama senden vazgeçmeden gel ki yaşayacağımız güzel günleri daha fazla ertelemeyelim çünkü ikimizde biliyoruz ki bizim ilişkimiz gerçekten güzel ve uzun soluklu olacak. Buna inandığını biliyorum. Onun kelimeleri bunlar. Umarım birbirimizi bulmuşken kaybetmeyiz.
0 notes
Text
ne yapıyoruz biz böyle anlamıyorum ben. birbirimize olan duygularımız bu kadar yoğunken biz nasıl böyle kararlar alıyoruz. benim yerime de karar veriyor her şeye. beni üzeceğinden bu kadar emin olmasının nedenini anlayamıyorum.benimle tanıştıktan sonra benim karakterimde biriyle evlenmek istediğini söylerken beni ne kadar çok sevdiğini söylerken nasıl dönüp gidebiliyorsun. vedalaşırken bile seni ne kadar çok sevdiğimi unutma diyor bana. beni aptal ettin artık. ilişki istemiyorum diyorsun anlıyorum ama neden o zaman bana karşı koyamayacaksan geliyorsun beni daha da salaklaştırıyorsun. benim seni unutmam lazım ya. silip atmam lazım kalbimden aklımdan. bana bunlar iyi gelmiyor artık. Boğazımda bi düğüm var. birbirimizi bu kadar çok severken neden bize bunları yaşatıyorsun neden. bırak kendini artık serbest bırak. bırak ki sende mutlu ol artık. sen de özgür hisset kendini. o kadar çok sıkıyorsun ki kendini. beni sıkacağından boğacağından korkuyorsun ben sıkılıp senden kaçacağımı söylüyorsun. seni bıraktığımda toparlanamayacağından bahsediyorsun ama bilmiyorsun ki sen beni üzmezsin ben senden gitmem kaçmam. buna inanman için ne yapmam lazım daha fazla bilmiyorum.
0 notes
Text
Oturup yazmadığım çok olay oldu aslında. Şu an hakkında bir değerlendirme yapmak gerekirse. Ben kendimi geri çektim. Sessiz kalmam gerekiyordu. Tabiri caiz duygularımı rafa kaldırdım. Çünkü eski sevgilisi evlenmek istediğini söyledi. Onunda aklı uzun süredir onda olduğu için allak bullak oldu. Benim kendimi geri çekmem gerekti. Bu kadar kafası karışık bir adamın hayatında olmamam gerekiyordu. Ne istediğine kendi karar vermeliydi. Duygusal anlamda çok hassas olduğu için benim çabamla bana gelmesini istemedim. Gerçekten kiminle mutlu olacaksa onunla olsun buna kendi karar versin istedim. Bencilce sevmiyorum onu. Çok aklı başında seviyorum. Aramızda bir şey olmasa bile ben onun mutlu olmasını istiyorum. Mutluluğu hak eden bir adam. Hep içimden ne kadar özlesem de kim kiminle mutlu olacaksa onunla olsun dedim. Hırs yaptığım kıskandığım anlar oldu tabi ama o duyguları beslemedim. Dingin kalabildim. Kalmalıydım. Kıskanmaya hırslanmaya devam etseydim sadece kendime kötülük yapardım farkındaydım. Duygularımı açıkça söyledim. Söylemedim diyemem. Ben söylemesem bile o zaten benim ne hissettiğimi anlıyor. En son görüşmemizde birbirimize karşı çok dürüst olduk. O eski sevgilisi ile görüştüğünü söyledi. Benim hakkımdaki düşüncelerini her şeyi konuştuk. Ben ne hissettiğimi onunla alakalı hayallerimi. Biz yan yana gerçekten çok güzeliz bunu bir kere daha anladık. Aramızda sevgili olma isteğinden daha fazlası var. Aramızdaki bağ çok daha derin ve kuvvetli. Bu saatten sonra kopar mıyız bilmiyorum ama gerçekten yollarımızı ayırma kararı alırsak eksikliğini çok hissederim o da aynı şekilde benim eksikliğimi çok hisseder biliyorum. Bu bizi yıkmaz bununda farkındayım ama ikimizin de üzüleceğini biliyorum. Şu anki duruma gelecek olursak. Emin değilim ama eski sevgilisini hayatından çıkardı ve benimle iletişim kurmaya çalışıyor. Aramızda artık ne olur ne biter bilmiyorum ama bir şeye karar vermemiz gerekiyor. Biz neyiz şimdi diye sormak belki çok çocukça ama bizim bu soruya ihtiyacımız var. Birbirinden kopamayan ama aralarında ne olduğunu bilmeyen iki kişiyiz. Ben onun hayatında nerede olduğumu bilmek istiyorum. Bir süre bu böyle devam edecek. Ben ona karşı ilk defa daha kuralcı yaklaşacağım. Ne istediğimize karar verene kadar duygularımı süzgeçten geçirerek belli edeceğim. Biz freni patlamış kamyon gibi sürekli birbirimize yaklaşıyoruz sonra ikimizden de ses seda yok. Ben de başta çok korkuyordum ama artık ona göre çok daha cesurum. Umarım o da cesaretini toplamıştır. Çünkü ben daha fazla bu belirsizliklere müsamaha göstermek istemiyorum. Olduğum yerde saymak istemiyorum. Gerekirse üzülsem de hayatımdan çıkartırım. Ben önümü görmek istiyorum. Fanusun içinde kapalı kalmış gibi umutla beklemek istemiyorum artık. Ona da söyledim benim sabrım var ama uzatmaları oynuyoruz her an bırakıp gidebilirim. Kafamın içerisinde daha fazla boş boş gezen düşünceleri istemiyorum. Kafamda sürekli ne olacak acaba? neden böyle oldu acaba? biraz bekleyeyim, biraz sessiz kalayım. Bunları yapmaya başladığımdan bu güne kadar fark etmeden 1 yıl geçti. Zamanımı verdim. Daha fazla zamanımdan harcamak istemiyorum ona. Eğer bir şeyler olacaksa olsun. Olmayacaksa kimse kimseyi oyalamasın. Üzülürsek üzülelim. En azından birbirimizi tanıdık çok güzel bir bağımız oldu. Ama olmadı teşekkür ederim der yollarımızı ayırırız. Çünkü böyle devam ederse arapsaçına dönecek ve işin içinden çıkamayacağız. Zamanında ben bu hatayı yaptım. 7 yıl sürdü. O ilişkiden bir şeyler öğrenmiş olmam gerekiyor. Bir ilişkinin olması için zorlamak demek sadece hayatımızdan zaman kaybı demek bence. Olması gereken her şey oluyor zaten. Sen önüne bak gelen gelir giden gider. Yaşaman gereken her şeyi sen kaçmaya çalışsan da yaşarsın. Tek yapılması gereken şey kabullenme, izleme ve özümseme. Ben hayata artık bu şekilde bakıyorum. Kontrolü zihnimize vermememiz gerekiyor. Zihni dinlemek onun söylediklerine inanmak harekete geçmek çoğu zaman insana kendini kötü hissettiriyor. Bir duyguyu kabullenmek daha derin bir enerji ile oluyor. O an o duyguyu izlemek gerekiyor. Ne yaşattığını nelere neden olduğunu
görmek bilmek gerekiyor. Ben artık böyle yapmaya özen gösteriyorum. Ona karşı ne kadar duygusal anlamda savunmasız kalsam da elimden geldiği kadar dikkat ediyorum. Sevgimi kıskançlığımı sinirimi göstermektense konuşmaya çalışıyorum. Önemli olan iletişim. Sinirliyken susma ne hissettiğini ne yaşadığını anlat. Sevgini saklama bilsin anlat. Kıskanıyor musun anlat bak kıskandığın şeyin aslında ne kadar saçma olduğunu sen kendin anlatırken zaten anlayacaksın. İletişim kurduğun insan senin bu iletişim çabana cevap vermiyor seni ciddiye almıyorsa tamam dersin yoluna devam edersin.
0 notes
Text
Beklentilerim var mı diye oturup düşündüğüm zaman satır satır yazabilirim aslında ne istediğimi. Geçen gün oturdum düşündüm neler istiyorum diye. Bu bahsettiğim beklentiler hayallerim değil. Beklenti bir insandan, hayattan gelenlerdir. Ben beraber olmak istediğim adamın bana gelmesini istiyorum. Başarılı olmak istiyorum. Başarılı olmak benim elimde bir beklenti olarak görmemem gerekiyor. Beraber olmak istediğim adam konusuna gelirsek eğer. Bu benim elimde olan bir şey değil. Duygular hisler planlanamaz. Benim yapabileceğim tek şey. Gerçekten ne hissettiğimi anlamak. Onu düşünürken evet istiyorum diyorum ama kafamın içerisinde yanıp sönen negatif düşüncelerde var. Bunlardan kurtulmam lazım. Evet insanız. Ama gerçekten istediğin zaman herhangi bir tereddütün olmaz. Ben gerçekten istiyor muyum ona karar vermeliyim. Korkularımı çekincelerimi düşünmeliyim aslında. Ama şunu söyleyebilirim ki. Hayatımda bir insanın beni hiçbir çıkarı olmadan sevmesinin ne demek olduğunu bana hissettirdi. Benden en ufak bir beklentisi yok. Beni seviyor ben bunu biliyorum, hissediyorum.
0 notes
Text
Sürekli onu düşünmekten bıktım. Aklıma gelmesine sinirlenmiyorum ama olur olmadık yerlerde bir anda aklıma düşüyor ve bu durum beni rahatsız ediyor. Ben sürekli birini düşünen bir kadın olmak istemiyorum. İşim gücüm var. Geçen gün bir yazı okudum. Sizin düşündüğünüz insanda sizi düşünüyor diye. Buna inanıyorum çünkü evren enerjilerle dolu bir alan. Biz nasıl bir enerji göndereceğimize karar verebiliyoruz. Bunun farkında olan insanlar için hayat o kadar basit ki. Ben bunun farkındayım, bunu başarabiliyorum. Bir şeyi istemek onu düşünmek evrene o enerjiyi vermek demektir. Sadece dikkat edilmesi gereken tek şey ZİHİN İLE DEĞİL VARLIK OLARAK DÜŞÜNEREK İSTEMEK. Zihin insanın düşmanı diyemem ama zihin bir insanın idrak edilmiş varlığa ulaşmanın önünde bir engel olduğunu düşünüyorum. Zihin her zaman sana soru sorar. Zihin sen mutluyken huzurluyken bile sana emin misin belki de bir yalan der. Yada sana negatif sorular sorar senin o anki mutluluğunu sorgulamana neden olur. Hayat bir alış-veriş tir. Nefes almak bile nefes alırsın ve verirsin. Her iyiliğin içinde bir kötülük her kötülüğün içinde bir iyilik vardır. Eğer şu an mutluysam şu an olan mutluluğumu ruhumun her noktasında hissetmeliyim . İleride üzüleceğim bir olayı düşünerek anda olan mutluluğumu baltalayamam. Veya tam tersi. Eğer üzgünsem bunu da ruhumla kabullenmeliyim. O duyguyu hissi tanımalıyım. Çünkü insanı üzen kıran durumlar alışık olmadığı bilmediği duygulardan dolayı olur. Nasıl başa çıkacağını bilmediğin duygular seni kaygılandırır, sinirlendirir veya üzer. Sen eğer yaşadığın her duyguyu sindirebilir ve tanırsan her geçen gün hayata karşı daha özverili davranabilirsin. Her akışın bir sebebi vardır diyebilir ve kendine ikinci bir gözden bakarak yaşadığın duyguyu beslemezsin. Ben başlarda sadece kötü dediğimiz duyguları beslemekten kaçardım. Ama oturup düşününce aslında iyi duyguları da beslememek gerektiğine karar verdim. Duyguları beslemeden sadece izlemek, gözlemlemek gerektiğini anladım. İnsanoğlu bencildir. Sürekli beklenti içerisindedir. Bunu bilinçli veya bilinçsiz olarak yaparlar. Beklenti içerisinde olmak insanın egosuyla alakalıdır. Sen beklenti içerisine hak ediyorum diyerek girersin. Bu da egodur. Bir insan bir başka insanın ona vereceği her hangi bir duyguyu hak etmemelidir. Kendine yeten kendisine olan sevgisine inanan insanlar egolu değil. Özgüvenlidir. Kendisi dışındaki insanlara değer verir. Çünkü zaten kendisini seviyordur. Kendisini iyi hissetmek için değildir. Ben bende ego yok diyemem. Egom var ama elimden geldiği kadar bunu beslememeye çalışıyorum. Böyle durumlarda kendime sık sık söylediğim bir cümle var. Her şey sen fark etmesen de olması gerektiği gibi oluyor. Asla olacak demiyorum. Oluyor demek bana daha mantıklı geliyor. Çünkü ben bu satırları yazarken de olması gereken her şey oluyor. Ben bu yazıları yazarken rahatlıyorum, farkındalığım her geçen gün daha çok artıyor. Huzura eriştiğimi hissedebiliyorum.
0 notes
Text
Normalde bu kadar çabuk pes etmemem gerekiyor farkındayım ama karşımdaki adam ne yaparsam yapayım kendinden ödün vermiyor. Onu kırdığımın farkındayım ancak bu çabalarıma bir karşılık vermeliydi bu kadar zaman içerisinde. Herkesin içerisinde azda olsa ego vardır ve benim bu egom her karşılık alamadığımda daha da artıyor ve kendimi her seferinde geri çekiyorum. Bunu yapmak istemiyorum sonuçta onu aramam merak etmem benden bir şeyler alıp götürmüyor ama günün sonunda her insan gibi egom devreye giriyor. Bunları aşmış olmayı dilerdim ama alamadığım karşılıktan dolayı sessiz kalma kararı aldım. Onu arıyor sormamı yanlış anlıyor demek ki. Ben onun peşinde koşacak bir kadın değilim. Sadece kırdığım adamın gönlünü almak ve basit bir şekilde sesini duymak vakit geçirmek derdindeyim. Zaman alacağını en başından beri biliyordum ama bu durumun benim bakış açımdan baktığımda uzadığını düşünüyorum. Ben zaten karşımdaki adam için duvarlarımı indirmişim egomu kenara bırakmaya çalışmışım. Ama nazlanmaya devam ederse ben bu noktada vazgeçerim. Kimsenin peşinden koşan kadın olmak istemiyorum. Ben kendimi biliyorum. Kimsenin bana iki güler yüz göstermesine ihtiyacım yok. Ben kendim görmek, sesini duymak istediğim için arıyorum. Ondan bir beklentim yok. Tek beklentim iletişim. Bana kapısını kapatmıyor beni kendine inandır diyor ama o zaman yapacağın tek şey benim bu çabalarıma olumlu ya da olumsuz bir cevap vermek. Bu saatten sonra cevap versen de vermesen de benim için bir şey değişmeyecek. Çünkü senden vazgeçiyorum. Zamanımı buna harcayamam. Seni seviyorum ama zamanım senden değerli ve kendimi daha çok seviyorum. Bu da haberin olmayan elvedam olsun.h
0 notes
Text
Ne zaman dinlesem beni düşüncelere alıp sürükleyen bir şarkı var. Bu aralar içimde sürekli tarif edemediğim garip bir his var. Kötü veya iyi bir şey olacak hissi değil bu. Ne olduğuna karar veremiyorum hala. Ama ne zaman onu düşünsem göğüs kafesime ağırlık çöküyor, mideme ağrılar giriyor. Aşk mı bu diyorum kendi kendime. Sonra emin olamıyorum. Aşık olduğunda insan emin olabilir mi? Evet ben aşığım diyebilir mi bilmiyorum. Sürekli onunla olmak istiyor muyum acaba diye düşünüyorum. Sürekli olmasa bile evet yanımda istiyorum. Aradığımda ulaşabilmek, istediğimde görebilmek istiyorum. En önemlisi gün içinde stresli bir anım olduğunda eve döndüğümde beni beklerken görmek ya da evdeyken geleceğini bilmek istiyorum. Ben sanırım ilk defa evlenmek istediğim adamı buldum. Her haliyle istiyorum onu. Agresif, huysuz, mutlu, çocuksu halleriyle istiyorum. Babacan tavırlarına bayılıyorum. Bana kendimi güvende hissettiriyor. Bana zamanında senin hayatında olması gereken adamın senden güçlü olması gerekiyor demişti. Ben bunu duyunca karşı gelmiştim ona. O kadar doğru bir açıklama yaptı ki bana söyleyecek sözüm kalmadı. 'Hayatında senden güçlü bir adam olması gerekiyor çünkü sen çok güçlüsün ve bunu kaldırabilecek birine ihtiyacın var. Yeri geldiğinde senin yükünü azaltacak yeri geldiğinde yüklendikleri ile başa çıkışı ile sen gurur duyacaksın.' O kadar doğru ki bu söylediği. Özeleştiri yapmam gerekirse; ben çoğu yaşıtım adama saygı duymam. Bir şey söylemem, asla aşağılamam ama hayatımda saygı olan adama saygı duymak isterim. Sanırım bu yüzden babacan tavırlarını hayranlıkla izliyorum. Sahiplenişi, bakışları, ağır bir adam oluşu ve aynı zamanda içinde cıvıl cıvıl bir adam var. Bunların yanında aramızda inkar edilemez bir uyum var. Bir hocam zamanında hayatınıza aynı zevkleri paylaştığınız insanı alın demişti. O zamanlar hayatımda olan adamla tam anlamıyla zıt kutuplardır ve ben karşı çıkmıştım bu düşünceye. Şimdi anlıyorum ne demek istediğini. Beraber hayat kurmak istediğin insan ile ortak zevkleriniz olmalı ki hayattan beraber zevk alabilelim. Zıt kutuplar sadece tutku var eder. Onun dışında sana huzuru hissettirmez. Bunu başaran çiftler vardır illa ki ama ben sanırım bunu başarabilecek çiftlerden biri olamayacağım. Ben hayat birleştirmekten bahsediyorum. Basit zıt görüşler olabilir bu bir ilişkiyi ayakta tutar. Birbirimize bir şeyler öğretmemizi sağlar. Ama deniz kenarında sakin bir akşamüstü güneş batarken rakı içmenin keyfini paylaşabilmek... Ve bunu karşındaki istediği için değil. İkinizde orada olmak istediğiniz için. Ben sanırım bu adamı buldum sadece merak ettiğim biz hala neyi bu kadar çok uzatıyoruz. Bazen acaba ben mi yanlış anlıyorum aramızdakileri diye düşünüyorum. Sonra hissettiklerimi tek başıma hissetmiş olamam ki diyorum. Bana bakışları, yaşadıklarımız düşüncelerimin kuruntu olduğunu gösteriyor. Ben daha önce hiç tam anlamıyla açık olmamıştım ona karşı. Her zaman bana ben seni anlıyorum ama lütfen açık açık konuş benimle diyordu. Aramıza mesafeyi ben soktum. Konuşamadım. Hissettiklerim bana ağır geldi. Kaçtım. Zamanı değildi demek istemiyorum ama ben o zaman ona iyi gelmezdim. Şimdi kendimi iyi hissediyorum ve ona iyi gelmeye hazırım. Görüşmediğimiz zaman içerisinde benden uzaklaştığının farkındayım. Kızamam ya da neden diye soramam. Ben cesur olamadım ve gittim o da yoluna devam etti. Şimdi ise bir anda eskisi gibi olmasını bekleyemem. Bana karşı güvenini kaybetti. Tam anlamıyla sana inandığım an beni bırakıp gittin dedi. Ben senin yanında sadece kendimdim. Seninle aylarca konuşmamayı hak etmedim ben. dedi. Keşke beni anlasan. Ben aramızdakileri tamamen mahvetmemek için gitmek istedim. Ben iyi değildim. Şu an başkaları ile görüştüğünü biliyorum. Bu beni hem rahatsız ediyor hem rahatsız etmiyor. Aramızdaki duygulara güveniyorum. Bizim aramızda çok daha farklı çok daha değerli bir bağ var. Bir anda ortadan kaybolan ve geri gelen bir kadının ona yaşattığı bu yoğunluğu istemek zorunda değil. Daha rahat daha umursamaz olmak istiyor olabilir. Onu hayal kırıklığına uğratan bir kadınım onun gözünde. Neyi neden yaptığımı ona
anlatmaktan vazgeçmeyeceğim. Ne zaman ben istemiyorum artık derse o zaman yoluma bakarım. Bir dönem çok değerli bir arkadaş edindim kendime derim. Bunun olmasını hiç istemiyorum. Garip bir şekilde çok inanıyorum bize. Bu kadar inanıp hayal kırıklığına da uğramaktan korkuyorum. Hayat ne çıkartacak önümüze bilmiyorum. Belki de biz sadece birbirimize bir şeyler öğretmek üzere karşılaştırıldık. Sadece bu kadardır belki de. Bana biz ne kadar benzesek de bir o kadar apayrı dünyaların insanlarıyız deyip deyip duruyor. Evet doğru. Biz aynı çevrede büyümedik. Aramızda yaş farkı var. Tamamen aynı olmamızı bekleyemezsin zaten. İki farklı hayatı olan insanların ortak bir yol bulması gibi düşünebilirsin, bizim bu karşılaşmamızı. Arkadaşlarımız, ailemiz farklı. Bu olması gereken zaten. Ama huzur aradığımızda yaptığımız gittiğimiz yerler aynı. Bizi bir araya getiren şeyler bunlar zaten. Yalnız başına yaptığın her şeyi ben yalnız başıma yapıyormuşum zaten. Beraber gittiğimiz kumsal mesela. İkimizde o kumsala yeri geldiğinde tek başımıza gidiyormuşuz yeri geldiğinde arkadaşlarımızla. Tanıştığımız günün gecesi o kumsala gitmemiz, kumsalda ben koşarken peşimden başıma bir şey gelmesin diye gelmen. Film sahnesi gibi ama her şeyden daha gerçek bir anı. Ben bunları yaşatan hissettiren adamdan vazgeçmek istemiyorum.
9 notes
·
View notes
Text
2 3 gündür içimde yaşadıklarımı yazmak istiyorum ama kelimeler çıkmıyor, cümleleri tamamlayamıyorum. Tam olarak ne hissettiğimi anlamak için kendime süre verdim. İçimdeki duyguyu tanımak için süre verdim kendime. Yine bir ikilemin içerisinde olduğumu fark ettim. Aramızda artık bir problem olmadığını biliyorum ama eksik bir şeyde var. Yine tutuyoruz kendimizi. Bırakamıyoruz akışına. Ben daha özgürüm biliyorum. Sanırım ben yine hızlandırmak istiyorum gidişatı ama yapmamam lazım farkındayım. Olması gerektiği gibi olmalı her şey. Eğer bizim için doğru olan şey buysa böyle ilerlesin. Benim kendimi rahatça ifade etmeyi öğrenmem lazım. Evet seviyorum ama acaba o bunu anlıyor mu? Acaba yine ne yapmaya çalışıyor diye düşünüyor mu? Bu soruların cevabını açık açık konuşmadan bulamam. Tekrardan görüşmemiz lazım. Gözlerine bakmayı özledim ben. Bu kadar zaman içerisinde seninle konuşmamayı görüşmemeyi ben hak ettim mi dedi. Bunları söyleyen adam nasıl hala kafamda soru işaretlerine yol açabiliyor? İlk tanıştığımız zaman onu aldatan nişanlısına olan öfkesinden dolayı hala içinde bir his olduğunu düşünüyordum. Şimdi görüştüklerini söyledi ve bu beni rahatsız ediyor. Eğer onunla mutluysan beni keşke kabul etmeseydin tekrardan hayatına. Sana seni sevdiğini söyleyen biri var karşında. Eski nişanlın ile şu an mutlu değilsen bensem mutlu olacağın insan bunun farkında mısın acaba? Benim hayatımda başkası olduğunu duyduğunda aylarca konuşmadın benimle. Evet yalan olduğunu daha yeni öğrendin ama.
Kurduğum cümleler bile birbirini tamamlamıyor şu anda. Neler oluyor yine bana bilmiyorum. Düşünmeden yanında olmak istiyorum. Kim var kim yok bunları düşünmek istemiyorum. Bana bu cümleleri kuran adam aradığımda açmıyor sonra dönemedim sana diye bir açıklama yapıyor. Böyle bakınca resmen dalga geçiyormuş gibi gözüküyor ama öyle olmadığını biliyorum. Pişman mı oldu acaba kendini bu kadar çok açtığı için düşünüyorum. Dengemle oynuyor yine. Ben de onun dengesiyle oynadım büyük ihtimalle çünkü aylar sonra ortaya çıktım ve mutlu olduğunu zannederken asıl istediğinin ben olduğumu anlamasına sebep oldum. Yıllardır beraber olduğu ve tekrar beraber olmak istediği kadınla beraber ve hala eksik hissediyor. Benim onun eksiklik duygusunu tamamladığımı düşünüyor ama benimle olmaya da cesareti yok. Çünkü alışık olduğu bir duygu ve üzüntü var yenisini yaşamaya cesareti yok Her güzelliğin içinde bir çirkinlik vardır. Bu hayatın kuralı, matematiği. İnsan kolay acılar çekmeyi kendini korumak sanıyor. Oysa ki alışık olduğun bildiğin mutluluğu acıyı çekmek seni sadece yorar. Hayatta bir adım ileriye gidemezsin. Olduğun yerde sayarsın ve zaman geçtikçe fark edersin ki adımların geriye doğru akmaya başlıyor. Ben sanırım aylar sonra cesurum ama karşımdaki adam cesur değil bu sefer. Evet her zaman çok cesur babacan ve dobra oldu bana karşı. Sürekli ben seni anlıyorum ama anlatmanı istiyorum duygularını diyen adama duygularımı tam anlamıyla olmasa da artık daha rahatça dile getirebiliyorum ve o yine dengesiz davranıyor. Aslında dengesiz demek istemiyorum ona içinde ne yaşıyor ne düşünüyor bilemiyorum. Bildiğim tek şey biz birbirimiz için çok doğruyuz. Sadece iki insanın anlayabildiği bir enerji vardır ya biz onu yaşıyoruz ve yakın çevremizde sürekli bize bunu dile getiriyor. Siz artık neye direniyorsunuz bu kadar diyorlar. Dün sesini duymak için aradım mesela açmadı. Ertesi gün oldu hala bir geri dönüş sağlamadı. Biliyorum aramayacakta. Ben eskisi gibi olmayacağım derken ne demek istediğini şu an anlıyorum sanırım. Kırdım üzdüm onu farkındayım ama böyle olması gerekiyormuş. Tek istediğim benim adımlarıma bir cevap vermesi. İstemiyorsa istemiyorum desin ama istiyorsa da böyle nazlı hareketler değil de gerçek cevap veren hareketler yapmasını istiyorum. Çünkü ben daha kendimi çözememişken karşımdaki adamı hiç çözemem. Bir süre böyle olacak farkındayım.
0 notes
Text
Duygular ne kadar garip değil mi? Sen farkında olmadan bir anda hissetmeye başlıyorsun. Hissetmeye başladıktan sonra devam etmesine izin verecek olan da sensin. Ama beklenmedik bir anda ne yaşayacağını bilmeden seni buluyor o duygular. Bunu yönetebilmek önemli olan. Aşk, mutluluk, öfke, kıskançlık, heyecan... Kendini bu duygulara teslim edersen, işin içinden çıkamazsın. Senin bu duyguları tanıyıp senin yönetebilmen lazım. Ben sanırım bunu yavaş yavaş başarabiliyorum. Bence insan yapabildiği her şeyin farkında. Farkında olmadan yaptığı her şeyin bile aslında farkında. Neyi neden yaptığını bilmek başarı. O zaman tam anlamıyla kendini keşfetmiş bilinçli bir insan oluyorsun. Hayatta başımıza gelen her olayın bir nedeni var. Belki elimizden düşürdüğümüz kalemin bile hayatımızda bir nedeni var.
0 notes
Text
Yazı yazmanın ne kadar insanı rahatlatan bir aktivite olduğunu hala anlayamayan insanlar var. Duygularını, düşüncelerini yazmayan, bunu deneyimlemeyen insanlar var. Aslında bir uğraş gibi görmeden aklından o sırada ne geçiyorsa yazmak önemli. Cümleleri önceden düşünmeden kurmak. Başta kurulan cümleler devrik, anlatmak istediğin şeyi anlatamamış olabilirsin ama zaten önemli olan senin kendini anlayabilmen yazarken. Biz yazar değiliz. İnsanlara bir duyguyu biz düşünceyi yazarak göstermeye çalışmıyoruz. Biz kendimiz için yazıyoruz. Rahatlamak için. Kalıplardan kurtulup yazmak sizi rahatlatacaktır. Doğru olmaya çalışmamak. Doğru olmaya çalışmadan önce doğrunun ne olduğunu sorun kendinize. Vereceğiniz cevaplar çoğu zaman başkalarının doğruları olacaktır. Kimse kendi doğrularını bulmak için uğraşmaz. Hazır bir şekilde gelen doğrular eğer mantığınıza uyuyorsa kabul eder devam edersiniz hayatınıza. Oysa ki başkalarının doğru bulduğu bir yargıyı siz doğru buluyor olsanız bile onun neden doğru olduğunu deneyimlemeden kabulleniyorsunuz. Deneyimleyin. Hatta size doğru diye dayatılan her şeyin tam tersini hayatınızda deneyimleyin ki daha özgür olun.
0 notes
Text
An
Bugün içimde heyecan mı yoksa kötü bir his mi olduğunu anlayamıyorum. Hayatımın kötü olduğunu söyleyemem ama beni heyecanlandırıp mutlu edecek olaylara ihtiyacım var. Evet heyecanlıyım. Uzun süredir görüşmediğimiz için heyecanlıyım ama yine de ne olduğunu çözemediğim bir histe var. Karnım ağrıyor, derin nefesler alıyorum. Uzun süredir böyle şeyler hissetmiyordum. Bu duygumu yönetmeye çalışıyorum şu anda. Geçen gün görüşelim bu hafta seninle oturup biraz konuşmak istiyorum dedim. Görüşelim bu hafta dedi. Ben de aradım bugün meşgule attı. Gayet doğal işi olabilir, telefonla konuşabilecek bir durumda olmayabilir. Hatta belki şu an görüşmek ile alakalı plan bile yapmak istemiyor olabilir. Anlarım. Sadece ben adım attıktan sonra ondan aldığım tek adım görüşelim oldu. Görüşüp görüşmeyeceğimizi bilmiyorum. Bunu bilmek isterdim şu an. Konuşmak istiyorum. Ne hissettiğimi bilmeyi hak ettiğini düşünüyorum. Dün düşünürken şunu anladım: Bizim birbirimize verdiğimiz değerle alakalı bir sıkıntımız yoktu. Biz birbirimizi hem paylaşmak istemiyorduk hem de beraber olamıyorduk. Şimdi bu kadar zamanın üzerine görüşme kararımız aslında beraber olmaya hazırız demek mi oluyor. Bunu anlayıp fikrini değiştirebilir. Hazır olmayabilir. İçimden bir ses ilk defa yorum yapmıyor. Ama artık kendimin o kadar çok farkındayım ki. Bu durum bana duygusal anlamda çok bir şey yaşatacağını sanmıyorum. Sadece burukluk kalır. Bu aralar kendi kendime şu cümleyi tekrarlıyorum. Her şey olması gerektiği gibi oluyor. Bu cümle beni o kadar çok rahatlatıyor ki. Hayatı daha yaşanası kılıyor. Negatif bir durumu o an orada bırakıp ilerlemeyi öğreniyorum. Yoluma devam ederken o negatiflikleri alıp gitmemem gerektiğini anladım. Yaşadığım sürece gülmekten de ağlayacağım üzüntüden de. Hayatın bir akış olduğunu biliyorum. Ben ne yaparsam yapayım hiçbir şeyi değiştiremem. Kendimi sanki denizde dalgalara bırakmış gibi hissediyorum. Her şey olması gerektiği gibi oluyor olacakta. Önemli olan sen nasılsın? Sen anı yaşıyor musun? yoksa geçmişteki mutluluk ya da pişmanlıklara takılıp kalıyor musun? Sırf negatif duygular değil. Geçmişteki mutluluğunu düşünme. O gün mutlu oldun. O an orada mutluydun. O zaman yaşadığın mutluluk duygusu sana şu an aynı seviyede mutluluk hissettiremez. Gelecek içinde aynı şey geçerli. Mutlu olacağım mutlu olacağım deyip olmayabilirsin. O zaman hayal kırıklığı yaşarsın.
Ne anlatıyordum nereye kadar geldi konu. Aslında farklı şeyler anlatmadığımı düşünüyorum. Ben yapmam gerekenleri biliyorum. Mutluluk dahi olsa onu anda yaşayıp orada bırakabilmek önemli. Ben bazen çok hayal kuruyorum. Bazen de hayallerime inanıyorum. Sonra ne olacağını önceden bilemediğim için kendimi yıpratmasam da üzülüyorum.
0 notes