stabill
75 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
28 notes
·
View notes
Text
bazı kadınlar hep gülümser... gelirsin gülümser, seversin gülümser, öpersin gülümser, sarılırsın gülümser, saçlarını koklarsın sadece gülümser... gidersin gülümser, acı çeker yine gülümser. gecenin soğuğunda ona armağan ettiğin şarkıyı dinler gülümser. gözlerinden yaşlar gelir gülümser. intihar etmez, ama bizler etrafa savurduğu tebessümlerin altında ne büyük bir acının yattığını, içinde yaşadığı savaştan her geçen gün ne kadar çok yara aldığını, gülümserken "iyi değilim" demek istediğini göremeyecek kadar körleşir ve buna sebep olduğumuzu anlamayacak kadar insanlıktan çıkarız.
47 notes
·
View notes
Text
mezarımın yanı senin olsun, bütün çiçekler bizim olsun.
mezarımdaki toprak senin çiçeklerinle dolsun.
27 notes
·
View notes
Text
beynimde bir kaç mermiye rastladım, hepsi benim silahımdan.
78 notes
·
View notes
Text
bu gün doğduğum, yürüdüğüm sokaklara gittim. etraf biraz tanıdık geldi, ama her şey farklıydı. insanlar, ağaçlar, parklar; her şey. bahsetmiştim ya belediyenin yaptığı küçük harabe bir park var diye. yoktu, kaybolmuştu. ama birkaç iz gördüm, adım sesleri, koşturmacalar, kahkahalar duydum. adımlarım beni o boşluğa çekerken, içimde tuhaf bir his belirmişti. sanki o eski parkın ruhu hala oradaydı, görünmez bir perdenin arkasından beni izliyordu. beton yığınları ve yeni binalar arasında sıkışıp kalmış o küçük alanda, gözlerimi kapatınca her şey netleşiyordu. tozlu toprağın kokusu burnuma geliyordu sanki, dizlerimin kabuk bağlamış yaralarını hissediyordum yeniden. o harabe parkın yerinde şimdi ne vardı, tam olarak kestiremiyordum. belki yeni bir apartman yükselmişti, belki de sadece boş bir arsa kalmıştı geriye. ama benim zihnimde, o park capcanlıydı. top sektirirken attığımız çığlıklar, saklandığımız çalılıklardaki fısıltılar, salıncakta gökyüzüne uzandığımız anlardaki o tarifsiz özgürlük hissi... hepsi birer yankı olarak kulaklarımda çınlıyordu. hafif bir rüzgar esti, ağaçların yapraklarını hışırdatarak. bana sanki eski arkadaşlarımın sesini getirmiş gibiydi. "hadi yakala beni" diyen bir ses, sonra bir diğeri, "benim saklandığım yeri bulamazsın" diye meydan okuyan bir ses... gülümsedim istemsizce. sanki o an orada, o kaybolmuş parkın içinde, yeniden bir çocuk olmuştum. zamanın ve değişimin silemediği bir anı, bir his...belki fiziksel olarak yok olmuştu parkım, ama ruhu benimleydi. o gün anladım ki, bazı yerler sadece bir konumdan ibaret değildir. onlar, içinde biriktirdiğimiz anılarla, yaşanmışlıklarla canlanır ve sonsuza dek bizimle kalır. ve ben, o gün o sokaklarda yürürken, sadece bir parka değil, kendi çocukluğuma da bir veda etmiştim. ama bu veda, hüzünlü olmaktan çok, içimde sıcak bir gülümseme bırakmıştı. çünkü biliyordum ki, o kahkahalar ve o adımlar, benim içimde yaşamaya devam edecekti.
22 notes
·
View notes
Text
beynimi sigara dumanlarıyla doldurdum. sussunlar, konuşmasınlar. ben susmaya alışkın değilim, siz susun.
41 notes
·
View notes
Text
bazen sevdiklerinizin acısı nefes bile aldırmaz.
45 notes
·
View notes
Text
bazen seni anlatmak için kelime bulamam, cümleler kuramam. neye nereden başlayacağımı bilemez, düşünmeyi unutur, konuşmakta zorlanırım. sanki her kelime eksik kalır, her cümle yetersiz. gözlerinin derinliği, gülüşünün sıcaklığı, varlığının bana hissettirdiği tarifsiz huzur... hiçbir dil, hiçbir ifade bunu tam olarak karşılayamaz. böylesi anlarda sadece susmak, sadece hissetmek isterim seni. parmak uçlarımla dokunmak, sessizce dinlemek, içime çekmek her zerreni. çünkü biliyorum ki, bazen en güzel anlatım kelimelerle değil, kalpten kalbe akan sessiz bir anlayışla olur. sen benim için bu kadar derin, bu kadar eşsizsin. seni kelimelere sığdırmak imkansız, ama seni her an yaşamak mümkün.
27 notes
·
View notes
Text
o dimdik duruşun dünyayı ayağa kaldırır, herkesi sıraya dizer. kendinden daha fazla düşündüğün toprağın, yüreğine sıkıştırdığın kocaman ülken her zaman gurur verici. ben de buna aşık oldum; duruşuna, bakışına, neyi istediğini bilmene. hani derler ya "tuttuğunu koparan" diye, sen de öylesin. kalbimi tuttun ve kopardın. kalbim, sen nereye gidersen git peşinden geliyor, neye inanıyorsan ona inanıyor. sen benim pusulam oldun; yönümü şaşırdığımda gözlerine bakıyorum. yüreğimdeki bu coşku, senin varlığınla daha da büyüyor. her adımın, her nefesin benim için bir anlam taşıyor. seninle birlikte bu yolda yürümek, bana en büyük armağan. adının merhameti, sevgisi kalbinin tam orta yerinde, kasımpatı çiçeğim.
f
16 notes
·
View notes
Text
gözlerindeki hareler, deniz misali gözlerimde dalgalanır, bazen içinde boğulurum korkusuyla gözlerim kaçar gider. bazen de boğulmak güzel gelir, ne olacaksa olsun der her şeye razı gelirsin. gözlerin ne renk bilmem, orman mı bilmem, deniz mi bilmem. tek şey bilirim: ya o ormanında kaybolacağım ya da denizinde boğulacağım. sen doğunca adın da seninle doğmuş gibi, sen yaratmışsın sanki. sana ait olan her şey senden ibaret. sesindeki tını, dokunuşundaki sıcaklık, hatta yokluğundaki boşluk bile seninle anlam bulur. sen yokken eksik kalan her yanım, seninle tamamlanır. kimse bilmez bu derin bağı, kimse anlamaz bu sarsılmaz sevgiyi. sen varsan dünya var, sen yoksan her şey anlamsız bir hiçlik. bu yüzden, gözlerinde kaybolmaya da boğulmaya da razıyım, orkidem.
g
18 notes
·
View notes
Text
kupkuru olan bir ağacı şefkatinle çiçekler açtırır, meyveler yeşertirsin. adın gibi farklı, adın gibi zarif. dokunduğun her şeye hayat verirsin, solan kalpleri yeniden yeşertirsin. varlığınla etrafına huzur yayar, en karanlık köşeleri bile aydınlatırsın. sen sadece bir isim değil, bir baharsın. her adımın bir umut tohumu, her gülüşün bir güneş ışığıdır. seninle her an, yeniden doğuşun ve güzelliğin bir kanıtıdır. varlığınla birlikte gelen aydınlık, sadece mekânları değil, ruhları da sarar. fısıltıların bile en derin yaraları iyileştirirken, duruşun başlı başına bir sanat eseri gibidir. sen, sadece bir isimle anılmanın ötesinde, içinde taşıdığın sınırsız sevgi ve iyilikle adeta bir mucizeye dönüşürsün. bu yüzden, seninle geçen her an, kalbimizde açan bir çiçek, ruhumuzda parlayan bir yıldız gibidir, nergis çiçeğim.
ö
16 notes
·
View notes
Text
içmekten kendimi alamadığım bir sigara kadar bağımlı, bir kitap kadar merak uyandırıcı, kalbi gibi çiçek bahçesi; her türden çiçeğin olduğu ancak o çiçeklerin arasında tek başına, bir yıldız kadar parlak, ilgi çekici. kıyamaz insan koparmaya, kalsın da çoğalsın sadece etrafımda o olsun, başka çiçekler olmasın ister. adı gibi bal, kendi gibi pare. ovalarda, yaylalarda koşan bir küçük kız çocuğu gibi. kalbi, çocuk kalbi kadar narin, kırılgan. gülüşünün tatlılığı, samimiyeti insanı duraksatır, hep gülsün de içim ısınsın dersin. bakışları, denizin en derinindeki inci misali saklı anlamlar taşır; bazen hüzünlü bir şarkının notaları gibi içe dokunur, bazen de bahar sabahının ilk ışıkları gibi umut saçar. sesi, en yorgun anında bile ruhu dinlendiren bir ninni, en neşeli anında ise cıvıl cıvıl bir kuş cıvıltısıdır. hayata olan inancı, her fırtınadan sonra yeniden açan çiçekler gibi güçlü ve köklüdür. yanında olmak, kaybolmuş bir ruhun huzuru bulması gibidir. vicdanı, yüreği güzel kadın, şebboy çiçeğim.
b
25 notes
·
View notes
Note
Neden hayatında değilsin senin gibi adamı neden sevmedi?
hayatta bazen ne istersen iste elin bomboş dönersin. karşılıklı ya da karşılıksız olsun, bazen ne kadar seversen sev olmaz. oldurmaz hayat. o benim kaderimde hep vardı, ben onun kaderinde hiç bir zaman yoktum. beni gerçekten sevdi mi bilmem, ona sormak lazım.
5 notes
·
View notes
Note
Hayatında ki kadın her kimse çok şanslı.
onun hayatında değilim, sadece o benim hayatımda. sağolasın, minnetarım.
1 note
·
View note