Tumgik
#öğrenci evi
iconsturkish · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
5 notes · View notes
uzaaklar · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Öğrenci evi
113 notes · View notes
bugunden · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bütün estetik sınırlarını hiçe sayan öğrenci evi final haftamiz
20 notes · View notes
beyazmantoluu · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
köyüme taşındım ve tarlamı yeni sürdüm dostlarım :d
yarın okula resmen beş dakikada varacağım. yolda harcadığım vakitten hiçbir şeye zaman kalmıyordu. (sadece gidiş 2.30 saat :ı) evimi çok sevdim. bu izole hayatı daha da çok sevdim. kendimi burada öğrenci gibi hissediyorum. çünkü ev tam olarak öğrenciye yönelik yapılmış. küçük ve yeterli. diğer ev hem çok büyüktü hem de iki kişi olmamıza rağmen tek başıma gibi hissediyordum. arkadaşımla aramda bir sorun olduğundan değil ama çok yoğun bir hayatı var. ev işleri genel olarak bana kalıyordu. yemek zaten tamamen bende gibi bir şey. yapmadığından değildi ama işte. evin temizliği zaten çok zordu ve yaptığımızda da hiç belli olmuyordu. şu an kaldığım evi ise delicesine temizlemek istiyorum ve bu çok saçma. insan temizleyemeyeceği evde oturunca bunu da özlüyormuş. hayatımla ilgili genel bir özet geçmeyi istiyorum ama çok yoğundu. bunun için oturup güzeeel bir analiz yazısı uzun uzun yazmalıyım. bunun için vakit lazım ama ne yazık ki şu anlık vaktim yok, finallere az kaldı. şimdilik sadece taşındığım evle ilgili mutluluğumu not düşmek istedim. inşallah çok güzel bir yıl geçiririz 💘
22 notes · View notes
cicekbozugu · 7 months
Text
ben en son bu kadar hiçbir şeyi halledemediğimde dört saat mutfak temizlemistim ama tabii orası öğrenci eviydi ve hasta olmak yasaktı simdi günlük igne yaptirip saatlerce boslugu izliyorum ✨aile evi konforu✨
11 notes · View notes
saklinotlarim · 9 months
Text
Bazı insanlar, bırakın birkaç kelam etmeyi.. selam vermeye bile gelmiyor..
Çünkü düşünce yapısı sıkıntılı olduğu için, sarmaya yer arayabiliyorlar.. Hatta dahası..
Yıllar önce başımdan geçen bir olayı anlatayım sizlere..
Yıllardır Camii de hayır olarak ve bazende cüzi miktar alarak Fahri öğreticilik yaptım..
Sene 2017 de ise diyanette geçici görev yapmak nasip oldu.. Dönemlikdi ve bitti..
Sene 2018 di..
Mahalle Camiisi olduğu için yüz olarak tanıdık esnaflar vs. .. Camiye geliyordu..
Fahri öğreticilik yaparken, mola zamanlarında diğer öğreticiler öğrencilere sessiz olun.. koşmayın.. diyordu.. Çünkü yaşları büyüktü benden.. Öğreticilere ders hariç soğuk davranıyorlardı..
Onlara oyun oynamasına çok izin vermiyorlardı..
Lakin benim sınıf öyle değildi, ben izin verdiğim gibi onlarla yarışlar koşu, bilek güreşi, futbol vb. oyunlarda oynuyorduk Caminin içinde vaktimiz olduğu vakitler..
Ve birçok çocukda bundan dolayı benim sınıfıma gelmek istiyordu..
Öğreticiler beni çok seviyordu.. Camii avlusunda ve Camiide muhabbet ediyorduk ikramlarda bulunuyordum çikolata vb.. ve mutlu olduklarını görünce mutlu oluyordum.. Ezberlere daha iyi çalışıyorlardı..
Sonra baş hocamız Camii imamı idi..
Ona bir konu hakkında olur mu diye birşey danışmak istedim..
Caminin hemen avlusunun çıkışında Park vardı, çocukları teneffüsde birlikte oraya götürsek oynasalar olur mu demiştim..
O sırada yanında mahalle esnafından marketçi 55 60 yaşlarında bir abi vardı..
Bunları o da duymuş..
Bu kişide önceden toplu market alışverişi yaptığımız bir esnaftı bizim evi filen tahmini olarak biliyordu.. sürekli alışveriş yaptığımız için..
Taki bu büyük marketler çoğalana kadar..
zaten sonra marketide kapandı.. Her neyse.. bu abi bu konuşulanı duydu..
Hocamda üslubunca olmaz dedi.. Bende doğru hocam tamam dedim.
Sonra
Aradan kaç gün veya hafta geçti hatırlamıyorum..
Bir Cuma günüydü.. Dersler yaklaşık 1 saat erken bitiyordu.. ve bekleyen çocuklar Cumayı kılıp gidiyordu.. Normal günlerdede kalıp kılan oluyordu tabi vakit namazlarını.. sonra ders bitimi çıkanda eve gidiyordu hep..
Herneyse özet geleyim..
Camiideki tüm öğreticiler evlerine dağıldı.. Bende Cumaya hazırlanmak için eve gelmiştim.. Lakin genel itibariyle telefonum sessizde titreşim modundadır ve çalınca cebimde olduğu için hiç sorun olmuyordu..
Ben evde telefonu biryere bıraktım başladım Cumaya hazırlanmaya..
Evde gömlek ütüleniyordu.. o sırada ben hazırlanmak üzereydim..
Sonra hazırlandım, Cuma ya giderken bir baktım birsürü çağırı gelmiş hocam aramış.. Aradım, gelince konuşuruz Cumadan sonra dedi.. Cuma için üst kata çıktım.. orada müezzinlik yapan abi kim söylediğini biliyor musun dedi.. yok abi dedim ne oldu ki.. O, .. ismini söyledi, dedi.. Ne dedi abi dedim.. sonra Cumadan sonra başladı anlatmaya..
Ben sonradan öğrendim olanları.. Şok oldum..
Meğer bir öğrenci eve gelmemiş, anneside Camiye gelmiş..
Hocama sormuş.. oradakilere sormuş gördünüz mü diye..
Yok demişler lakin birisi benim sınıfımda olan çocuk olduğunu söylemiş.. ve o esnaf abide lafa girmiş..
Geçende çocukları parka götürmek için izin istemişti diye.. parka bakalım yoksa evini biliyorum mu ne demiş..
Ve kadın sinirlenmiş, kadın sinirlenince o esnaf abide bizim evin binanın olduğu sırayı tarif etmiş..
Kadın mahallede bağıra bağıra beni aramaya başlamış ismimi söyleyip nerede otuyor diye..
Sonra binayı bulmuş, binadaki ilk zillere basmış.. binayı ve mahalleyi rahatsız etmiş.. (o sırada ben Cuma ya hazırlanıyordum duymadım çünkü bizim zile basan olmadı.. ) sonra ziline bastığı daireden komşumuz kapıyı açıp ne oldu diyince.. Kadında ağzına geleni sayınca, bizim komşuda kovmuş boş boş konuşmayın iftira atmayın diye..
Velhasıl-ı Kelam.. Bu kadın tekrar Camiiye giderken mi yoksa o sırada mı nezaman bilmiyorum bir telefon gelmiş komşusundan ve çocuk seni evde bulamamış ve uzun süredir kapılarda seni bekliyor diye söyleyince dönmüş geriye evine..
Sonra ben bunları duyunca okadar üzüldüm ki..
Bir sonraki gün o çocukta bile üzülme ibaresi gördüm..
Ama birkaç gün sonra o çocuk Kurana geçtiğinde, annesi kek dağıtımına geldi.. Ve yüz yüze geldik.. Ama Bir özür bile dilemedi.. Sadece teşekkür etti.. Biraz üzgün müydü bilemiyorum ama hakkını helal et dediğini hatırlamıyorum..
Velhasıl-ı Kelam, suizanda bulunarak iftira atmak çok basit gözükebilir..
Çünkü şeytan boş durmuyor ve suizanda, iftirada bulunan kişi.. aklınca gördüklerinden ve duyduklarından akıl yürüttüğünü sanıyor.. ve kesin gözüyle bakıyor.. çünkü öyle gözüküyor diyor..
Bilip bilmeden konuşmak.. suizanda bulunmak.. ve iftira attığı gibi fitneye sebep olmak.. Ahh da ne ahh.. Ya doğrular geç çıksa, Allah C.c Muhafaza.. O sebeple çok duâ etmek lazım..
Rabbim her türlü şerli insanlardan ve şerlerden muhafaza etsin cümlemizi..
16 notes · View notes
naftalin2027 · 8 days
Text
Herkes İçin SiYER {14.Bölüm}
✓Yesrip peygamber efendimiz in gidişiyle nurlaniyor
✓5 ev çok önemli
*Dar'ul Erkam {ilk mektep}
*Dar'ul Ebubekir {hz Ebubekir in kuran sesiyle niceleri iman ediyor}
*Dar'ul Esad {Esad bin Zürare nin evi}
*Dar'ul Gülsüm {evi mescide dönüyor}
*Dar'ul Sad{Asr'ı Saadet in ilk öğrenci evi}
Menzilul kuran denirlirdi
✓Takva üzerine kurulmuş peygamber efendimiz yaptığı ilk mescid mescidi kuba
✓peygamber efendimiz ilk hutbesinde konu niyetin selameti
✓Ameller niyetlere göre dir
✓Eğer ben Resulullah seviyorsam onun getirdiği davayı hakkıyla yaşayıp dünyanın dört bir yanına götürmeliyim
✓Seven sevdiğinin yolunda olur
Herkes İçin SiYER
Muhammed Emin Yıldırım
3 notes · View notes
frederico35 · 1 year
Text
Öğrencilik Döneminde İlk Seks Deneyimim
İsmim Ferhat. şu an 48 yaşındayım. 25 yaşındayken yaşadığım gerçek bir seks maceramı paylaşmak isterim. O zamana kadar karşı cinsle hiç cinsel münasebetim olmamıştı. Kız arkadaşlarımla en fazla biraz flört edebiliyorduk. Biraz çekingen yapım nedeniyle cinsellikten uzak kalmıştım. Tabuydu birçok şey. Ta ki Muhterem ablayı tanıyana kadar. 35-36 yaşında, benden yaklaşık 10 yaş büyük, kilolu bir hanımdı. O zamana kadar kilolu hanımları hiç cazip bulmazdım. Muhterem abla tüm bu ön yargımı değiştirdi.
O aralar İzmir'de üni. son sınıftaydım. 2-3 sene uzatmıştım okulu. Ama artık son seneydi. Evde kalıyordum. Ev arkadaşlarımın hepsi (4 kişiydik). Şubat tatilinde hepsi memleketlerine gittiler. Ben gitmedim. Bizimkilere de evde kalıp ders çalışacağımı söyledim. Ki gerçekten çalışacaktım. Fazla uzamıştı okul, kalan dersleri temizleyip diplomamı almak istiyordum. Ailem de haklı buldu tabi, onlar da sıkıldı okulu uzatmamdan.
Bu arada ev tipik öğrenci evi olduğu için darmadağınıktı. Hazır bizim çocuklar da yokken enikonu bir temizliğe ihtiyacı vardı. Bizim temizlememizle olacak gibi değildi. Karşı komşumuz Ayfer ablaya sordum, var mı bildiğiniz bir ev işlerine yardımcı bir kadın. Sadece bir gün sürecek tam temizlik. Kendisine gelen bir kadın olduğunu fakat öyle tek günlük yerlere gitmediğini, kendisiyle birlikte düzenli gittiği yerler olduğunu söyledi. Ama araştıracağını da söyledi.
Ertesi gün kapı çaldı, Ayfer abla gelmişti. Bana birini bulduğunu söyledi. Akşam üstü onunla birlikte kapıdan uğrayıp tanıştırcakmış. Yan sokakta oturuyomuş, yeni boşanmış, düzenli iş bulana kadar böyle günlük işler yapabilirmiş vs. Akşam 5 gibi ikisi de geldiler, kapı önü soğuk hemen içeri aldım. Baktım, bayağı kilolu, öyle böyle değil, içimden "kendini kaldıramaz, hadi ben de yardım edicem, bir günde nasıl halledecek temizliği" diye hayıflandım. Neyse dedim zaten 1 gün gelecek. Ne istersiniz dedim şu ücret dedi, tamam. Zaten çok isteseydi bile kabul edecektim. Önceden de bizim çocukları da aradım, şu fiyata evi temizletiyorum, haberiniz olsun diye.
Ayfer abla benim düşünceli olduğumu farketti, "merak etme Muhterem temiz kızdır, halleder bir günde" diyip beni rahatlatmaya çalıştı. Ertesi güne anlaştık. Sabahtan geldi. Arkada üstünü değişti. Bir baktım, koca bir göt. Aynı büyüklükte göbek memeler kalın bacaklar. Sanki ana tanrıça kibele gibi bir vücut. Bu nasıl temizleyecek derken hiç beklemediğim şekilde atik hareketlerle temizliğe başladı. Merdiveni çekip camları temizlemeye başladık. Kah ben çıkıyorum o bez veriyor, kah o çıkıyor ben bez veriyorum. O çıkınca da aman düşmesin diye merdiveni tutuyorum. Bu arada bacaklarının görüntüsü ve vücut kokusu pipimde hafif kıpraşmalara neden olmaya başladı. İçimden "napıyon kendine gel" demeye başladım.
Öğlene kadar böyle bayağı bir odayı, salonu, camları temizledik. Sadece mutfak banyo tuvalet antre falan kaldı. Öğle yemeği yedik, bir şeyler hazırladım, kilosu nedeniyle iyi bir sofra çıkarttım, dışarıdan da bişeyler getirdim aşağı inip (O zamanlar öyle telefonla sipariş çok yaygın değildi, cep telefonu bile herkeste yoktu). Yerken sohbet ettik. Kocası başka kadına gitmiş bunu iki çocukla bir başına bırakmış. Anlatırken sanırım üzüldüm biraz karnım ağrımaya başladı. Genelde öyle olur sıkılır üzülürsem. Ben biraz yatayım sen temizliğe devam et, bulaşığı sonra yıkarız dedim. Sana nane limon kaynatayım mı dedi. Şu yediklerimi biraz sindireyim olabilir dedim. Gidip salondaki kanepeye uzandım. Ama ağrı azalmadı. Sanki tahmin etmiş gibi biraz sonra elinde nane limonla geldi.
Ben teşekkür edip bardağı elinden alıp içerken "biraz ovayım mı karnını?" dedi. Şaşırdım utandım falan, ne diyeceğimi bilemedim, "merak etme ablan sayılırım, ovalayınca geçer belki" dedi. Ben yarım ağız eh meh derken kanepenin yanına diz çöktü, o etli kocaman elleriyle ovmaya başladı. Arada ovarken gayri ihtiyari serçe parmağı kasıklarıma doğru kayıyor. Bu da pipimde uyarıcı etki yapıyordu. İşin ilginci ovaladıkça ağrım hafifliyor ama pipi de dikelmeye başlıyordu. Pantolon kalındı ona güveniyordum ama artık önümde şişkinliği başlamıştı. O da fark etti bunu. Yüzü kızardı. O an ben hiç beklenmedik bir şey yaptım. Sağ elimi onun ovan elinin üstüne koydum. Onunla birlikte ovmaya başladım.
İşte fitilin ateşlendiği an o andı. Pantolonun sıkıyor onu açayım biraz daha rahatlasın dedi. Hiç bişey demedim. Yavaşça düğmeyi açtı. Açtıktan sonra eli daha aşağı doğru inmeye başladı. Benim heyecanlanıp utandığımı gördükçe daha aşağı indi. Biraz daha rahatlasın diye fermuarı mı da yavaş yavaş aşağı indirdi. Tabi sade donum tutunca pipim daha net yükseldi. Bunu görünce dayanamadım cesaretlenip sağ elimi çekip sol elimi onun elinin üzerine koydum, sağ elimle de diz çökmüş eteğinin altından kalçalarına dokunmaya parmaklarımı bacaklarında gezdirmeye başladım. O da bundan cesaret almış kı bir hamleyle iki eliyle birden donumun önünü aşağı indirdi! Pipim özgürlüğüne kavuşmuş dimdik önünde duruyordu artık. "Ayyyhh sikin fırladı!" dedi gülerek. "Çok canım çekti Muhterem abla, kusura bakma dayanamadım" dedim utanarak "Ayy hiç kusur olur mu, onun da canı çekmiş işte, hem bak senin elin de nerelerimde, hadi sen de dokun amcığıma" demez mi! O elimle eteğinin altından külodunu sıyırıp parmaklarımla vajinasına ulaştım, sırılsıklam olmuştu. Kulağıma eğilip "Muhterem ablan seni doyurur besler sütüyle hiç merak etme" deyip bir eliyle koca memesini çıkarıp ağzıma tıktı! "Em bebeğim, Muhterem'in sütü sana helal olsun" diye fısıldadı.
Artık hem memesini emiyor, bir elimin parmaklarıyla da ıslanmış amcığına girip çıkıyordum. O da eliyle pipime 31 çektiriyodu. "Ne kadar da büyükmüş, damarlıymış bu aslanım" derken taşaklarımı da avuçlayıp onları da dışarı çıkardı! "Ohhh maşallah koca koca tüylü toplar, Muhterem ablası yesin onları" deyip avucuyla sıkmaya başlayınca zevkten kendimden geçmeye başladı. "Böyle olacağını bilseydim kıllarımı alırdım ablacım" dedim utanarak. Hem kış günü hem de tembellikten uzun süre almamıştım kıllarımı, resmen orman gibiydi. "Muhterem ablan jiletle temizler pampak yapar onları meraklanma, hem kıllısı da güzel" derken parmaklarını kasıklarımdaki, pipiminin üstündeki, taşaklarımdaki uzun kıllarda gezdiriyordu. "Senin de kıllar hafif uzamış abla" dedim, Tabi onunkiler daha kısaydı en fazla bir haftalık. "Ben de bilseydim senin için kaymak gibi hazırladım onu, hiç aklımda yoktu" dedi. "Olsun dedim ablacım, kıllısı da güzel" dedim ben de.
O bu sırada hızlı hızlı sikimi çekmeye başladı. Ben de onun amcığını aynı şekilde parmaklıyordum. Birkaç dakikaya sular seller gibi fışkırmaya başladım, onun ellerine hatta açıktaki memesine, yüzüne spermlerim bulaşmıştı. "Oh maşşallah suladın beni güzelim!" deyince iyice utandım. "Olsun ablası kurban, senin döllerin bal kaymak benim için" deyip ellerindeki memelerindeki yüzündeki döllerimi yalamaya başladı. Henüz dikliğini koruyan pipimi memesine sürmeye başladı. "Ben de senin am sularını emmek istiyorum" deyince hemen eteğini külodunu çıkardı. Ben de pantolonu mu donumu çıkardım. Üstümüzde benim bir kazak kaldı. O da üstündeki elbise üstünü çıkardı, sadece bir memesini çıkardığı sütyeni kaldı. "öbür memenin suçu ne o da özgürlüğüne kavuşsun ablacımm" diyince sütyenini bir eliyle çekip fırlattı.
Artık önümde koca memeleri kalçaları büyük göbeği sallanan, biraz pörsümüş kısa kıllı amcığı ıslak ıslak pipimi arzulayan bir kadın vardı. Normal de hiç cazip gelmeyecek bu görüntü bende öyle iştah ve arzu uyandırmıştı ki pipim yeniden kalkmaya başladı hafif hafif. "Oyyy maşallah doyamamış mı bu tatlı sik Muhterem ablacığına" diyip bir eliyle memelerini sallamaya başlayınca kendimden geçtim. "Ablacım bu benim ilk deneyimim, doya doya yaşayalım bunu, hiçbişey düşünmeyelim." dedim. "Yerim seni" deyip tekrar önüme diz çöktü. Artık koltukta oturur vaziyetteydim. Bacaklarımı aralayıp ağzı dili dişleri dudakları ile pipimi taşaklarımı öpmeye emmeye yalamaya hafifçe ısırmaya başladı. Zevkten uçuyordum. Kıllarımdan hiç tiksinmeden, çekinmeden dilini kasıklarımın dibinde gezdiriyor, emiyordu her noktasını. Ben de bir elimle memelerini sıkıyor, diğer elimle kıvırcık saçlı başını sikime bastırıyordum.
Tam bir zevk yumağına dönüşmek için ben de yere indim, halıya uzandım. Kazağımı da çıkardım. Artık ikimizde çırılçıplaktık. Ve ben de onun tombul bacaklarını aralayıp göbeğini öperek, yavaş yavaş amcığına inerek yalamaya emmeye başladım. Kıllı amcığı iyice ballanmış, zevk sularını daha da akıtmaya başlamıştı. İştahla onu yalar emerken iki elimle de kalçalarını sıkıyor parçalarcasına bastırıyordum. Ben altta o üstte 69 pozisyonunda zevk dalgalarına bırakmıştık kendimizi. Odada sadece "şlopp şlopp şap şap" diye dil damak dudak şaplatma sesleri duyuluyordu. Arada da "Ohhh hanimiş de aslanımın siki, demir gibi ohhh, nasıl da yalarmış emermiş muhterem ablasının amcığını" diye fısıldıyordu ağzından sikimi taşaklarımı çıkardığında. Ben ise "oohhh muhteremim ohhhh ahhh ballı amcığını yerim muhterem ablacımm" diye inliyordum. İnlemeler ohlamalar arasında ikinci postayı da ağzına attım Muhterem'in. Yalana yalana hepsini yuttu döllerimi, bir yandan da "Şifa bu şifa Ferhat'ımın balları" diye yalanıyordu.
O gün gün öğleden sonra iş miş kalmadı tabi. Akşama kadar uzun uzun postalar attık. Sikim küçüldüğünde hanimiş hanimiş deyip ağzıyla emerek dikeltti. En çok domalmayı seviyordu. Uzun uzun dakikalarca domalttım. Taşaklarım kalçalarına ve amına çarptıkça salonu "şap şap çap çap" sesleri ve inlemelerimiz doldurdu. Memelerini doya doya emdim, ısırdım. Bacak omza yaptık, üstüme oturdu, ki kilolu olduğu için fazla da yüklenmedi. Her tarafımız döl, am suyu, ter olmuştu. Banyoya geçip birbirimizi yıkadık, tabi birer posta daha atarak. Artık boşalamıyordum, sikim hissizleşmişti. O da bitip tükenmişti, amcığı iyice gevşemişti.
Ertesine güne kalan iş 4 günde bitti. Her gelişinde temizlik yerine sikişmeye başlamıştık. Sadece birbirimizin traş bıçağıyla sik amcık kıllarını temizleme işini yapmıştık. Çocuklar dönene kadar Muhterem'le alt alta üst üsteydik. Hayatımın en mutlu günleriydi. Çocuklar gelince artık yapamadık. Muhterem de sanırım başka kadına giden kocasının acısını, intikamını böyle çıkarmak istedi. Ben ise cinselliği ilk kez yaşamanın heyecanıyla onu da kendimi de iyice doyurmuştum.
Meğer iş başka yöne gitmiş sonradan haberim oldu. Karşı komşu Ayfer abla kuşkulanmış. Malum Muhterem'i o bulmuştu. Onun hallerindeki değişimi fark etmiş. Ertesi gün evi dinlemiş bizim zevk seslerimizi duymuş. Muhterem'i biraz sıkıştırıp tehdit edince o da itiraf etmiş. "Söyle Ferhat'a bu işin buraya varacağını bilmiyordum, böyle olmaz, izin vermem. Eğer aranıza beni de alırsanız affederim" demiş Muhterem'e. Muhterem utanarak söyledi bunu ama benim söyleyecek sözüm yoktu. Evin kirası biz öğrenciler için çok uygundu. Daha iyisini bulamazdık. Ayfer bunu ev sahibine söylerse kesin çıkartırdı. Kabul ettim. Hem Ayfer abla 47 yaşında vücudu gayet düzgün hoş bir kadındı. Yaşça büyük kocası vardı, varlığıyla yokluğu birdi. Kocası memlekete gittiğinde artık o da Muhterem'le bize damlıyordu. Onun vücudu çok daha güzel ve bakımlıydı. Dahası çocuklar memleketlerinden dönünce onlar da bu durumu öğrenip bize katıldılar. Aynı anda 6 kişi, 20li yaşlarda 4 genç erkeğin penisi, 47'lik Ayfer ve 36'lık Muhterem ablaları zevkten zevke uçurmaya başladı. İkisi de resmen çıldırdı kudurdu. Tabi 4'ümüzü de mezun olana kadar doyurdular. Mezun olduktan sonra da her ikisiyle de ara ara buluştuk.
Muhterem ve Ayfer ablalarla yaşadığımız o toplu seks anılarımızı da başka bir hikayede anlatacağım.
Gizliliğe ve güvene önem veren tüm olgun hanımlar sanal seks yapmak için [email protected] adresine yazabilirler.
19 notes · View notes
sillagen · 10 months
Text
Öğrenci evinde yaşamış biri olarak şu yok bu yok olayım hiç yoktur. Yani hayat bana elde ne malzeme var ve ne yapabiliriz olarak yetiştirdi. Ondan beri de ailemin evi de olsa pudra şekeri bile almadığım kendim yaptığım ya da krem şanti mi kalmamamış şip şak kendim yaparım. Galete unu mu yok ekmeği kızartıp un yaparız sorun değill sorun değill
14 notes · View notes
cninzihni · 1 year
Note
29 31??
29. Aklına geldikçe pozitif bir his besleyen bir anını bizimle paylaşabilir misin?
Güzel bir soru. Lisede sınıfımdan hediye aldığım hatıra defteri bu tarife kesinlikle uyuyor. Detaylarla boğmamak adına biraz özetleyeceğim. O zamanlar şiir dinletisi için provalarımız devam ediyor. Benim de gece-gündüz karışmış durumda, 1-2 saat uyku falan. Doğum günüme gelen gün bir etkinlik gezisi vardı, sınıfın çoğu falan yoktu, benim de günden haberim yoktu açıkçası fjdgjfdg İki gün sonrası yine provalarla uğraşırken sınıfa çağırmıştı nöbetçi öğrenci. Sınıfa giderken köşeyi dönünce baktım bir iki kişi sarkıyo, dedim dayak falan yicem herhalde jfggşfhjf Neyse, sınıfa girdim. Sağ olsunlar kutlama hazırlamışlar benim için. Birkaç öğretmenimiz de dahil bir defter hediye ettiler, içinde herkes ufak ufak notlar düşmüş. Şu ana kadar aldığım en güzel hediyelerden biri buydu, anı olarak da her zaman pozitif hisler getirir bana. Uzatmiyim dedikten sonra iki paragraf yazmam da... 31.Hayalindeki evi anlatır mısın?
Boyumun gereksiz uzamasından önce çok da büyük olmayan müstakil bir ev düşünürdüm hep. Hala müstakil bir ev düşünüyorum ama arada nefes almaya çıkabileceğim bir balkonu ya da bahçesi olan, hobi/iş odası olarak bir odasının kalacağı bir ev benim için daha ideal bir hale büründü.
15 notes · View notes
doriangray1789 · 5 months
Text
VATANDAŞ
TAHSİN YÜCEL
değişik bir kitap bu. 1954'te on sayfalık bir öykü olarak ortaya çıkmış, on sene sonra fransızca olarak daha uzun ve kapsamlı bir öyküye dönüşmüş, 1975'te roman haline gelmiş, 1996'da bazı ekleme ve değişikliklerle son halini almış. tahsin yücel'in önsözde belirttiği gibi "dünya, yaşam ve insan üstüne bir söylem" bu anlatı. bir don kişot havası seziliyor okudukça. devlet memuru şaban baş'ın volkan taş'a dönüşümü ve siyaset - toplum yaşamında görülen her türlü çürümeye, kirliliğe, yozlaşmaya karşı tek kişilik isyanı. anlatı da değil; bir masal belki de, günümüzde hangi babayiğit kariyeri, parayı reddedip "graffiti yazarı postmodern don kişot " olmayı tercih eder ki…
Pazarcıların “gel vatandaş gel” anlamından farklı bir inceleme…Bir kişi düşünün, korkak mı korkak, pısırık, utangaç, hafif kaçık ama yaşamı, insanları çözmüş. Hayatın keşmekeşinde boğulmamak ya da kaybolmamak için umumi tuvaletlere yazıyor düşüncelerini bu " Vatandaş". Bir akşam vakti biriyle karşılaşıyor ve onunla konuşmaya başlıyor, yaşam, insanlar, haksızlıklar üzerine sabaha kadar süren bir söylev…
“Ne yaparsın, her zaman aynı kolaylıkla katlanılmıyor yanlızlığa: gün oluyor, kurşun gibi çöküyor üzerime, soluğumu kesiyor. ben, okudukça, öğrendikçe, söylenlerden kurtuluyor, düşten düşünceye geliyordum; okudukça, öğrendikçe, insanları geçmek değil, insanlara doğru gitmek gerektiğini anlıyordum. doğruların evi yoktu artık, yurtsuz, yuvasız kalmışlardı." İki türlü vatandaş bile istemiyordu bu adamlar, arılar, karıncalar gibi değişmez vatandaşlardı istedikleri, aynı elden bile değil , aynı çarktan çıkmış uyruklardı. Bu durumda, kendi karşılıksız ve değişmez söylemleri dışında, hiçbir söyleme hak tanımayacakları kesindi: Bu nokta da, bana kalırsa özgürlüğün sona erip köleliğin başladığı yerdi.”
Tahsin Yücel “Yalan” adlı eserinde şöyle demişti: “cehennemde olduğunu düşünüyorsan bunda senin de payın var” işte “vatandaş” eserinde buraya nasıl geldiğini bilip sorgulayan bir yazarın içimde olduğu hayatın sorgulamasını görüyoruz
“Bir gecede bir ev diken yabanıl gücün bir kez bu eve yerlestikten sonra, çok daha büyük şeyler yapacağını, toplumu ve ülkeyi geliştirip yenileyecegini söylediler. Adamlar gerçekten yenilediler her şeyi, adaleti, onuru, ekini, sanatı, dini her şeyi. Sonra senin kendini cehennemde sanmana yol açan yeni yaşama biçimi çıktı.”
Tumblr media
ENVER GÖKÇE’nin de VATANDAŞ adlı bir şiiri vardır:
VATANDAŞNe, bizden geri, deniz aşırı şarkılar, Ne tadılır ne bölünür nimetler bizsiz. İnan kardeşim inan Ne yalan bu dünya, Ne insan fani... Acılar görmüşüz, geceler görmüşüz, ölmeyi görmüşüz. Aydınlıklar görmüşüz, kahramanlar, dostlar görmüşüz. Görmüyor musun, görmüyor musun? Ellerimiz ellerimizde... gidiyoruz.Sizlerden söz açıyorum Teklifsiz, pervasız, işkilsiz. Ateşe vurulu batıl ve eski kitaplar Sizden öte... Neler varsa Mesut insanlık için bühtan edici Sizden öte...Ve bir yanda yıkılmış zulmün kalası Bir yanda salınır devasa gövden. Bir yanda sevmediklerin, Bir yanda demir pencere, bir yanda tarih Bir yanda sen. Yani bir yanda Yüzyıllar boyunca saflarında Yangınlar çıkardıklarımız. Bir yanda - hayal etmesi zor - Ferah ve cömert dünyamız Ve mürettip, hasatçı, öğrenci, öğretmenKınadık, yüz çevirdik, düşman kesildik Şol aşkı bilmezlenenlere. Dünyalar durdukça mesuduz Bu dünya üzerinde. Yaşamak aşkına, yıldızlar aşkına Demir ve ekmek aşkına mesuduz... Hey dağlara taşlara kar eden türküm Aşikar etsen de kendini Şöyle bir sular gibi salsak, boy versek Uzun ömrümüzü, yiğit ömrümüzü, taze ömrümüzü, Sefil ömrümüzü, deli ömrümüzü, gelin ömrümüzü... Güneşte güneşlesek Dal kırsak, toplasak, ateşlesek Broy broy desek dağlarda Gül gülistan içinde görseler bizi.İster öv, ister yer, ister sev beni Güneşin taşlarda mavileştiği Nehir boylarınca söylenir Sevinç şarkılarım yoksa da Şimdi, bütün kederli ezgileri Ümide kurban ediyorum. Satırlarımla olsa da çok mu, bir de ben seni Bizden olan bütün dünya şairleri gibi Yadediyorum.Sen ne hakim, ne evliya, ne kul, köle, ne şövalyesin Sen yirminci yüzyıl insanı! Dost dediğim, yaren dediğim, kardeş dediğim Ekmeğim benim, Gülüm, bağım, bostanım benim : VATANDAŞ.
Tumblr media
Enver Gökçe’nin kim olduğunu da siz araştırın
4 notes · View notes
1sairbisikletle · 6 months
Text
Meursault'la Konuşmalar 25
Geçen gün ev süpürme öncesi odamı toparlarken aynanın önünün ne kadar karıştığını fark ettim. Daha doğrusu odada olduğum her gün her dakika farkında olduğum, sinirimi aşırı bozan düzensizlikle nihayet ilgilenecek bir modda buldum kendimi. Ayna boy aynası dolayısıyla önündeki kısım da yerden bir karış yukarıda. İnanılmaz toz oluyor ama odamda bunları koyacak başka yer de yok. Birkaç yıla evleniriz diye derme çatma kurduğumuz ve yıllar içinde bir türlü düzeni oturmayan öğrenci evimizde her şey gibi kremlerimi vs. de idareten yerleştirmiştim oraya zaten. Bu oda önceden kullanılmıyordu, annemler gelince yatılacak bir odaya dönüştürdük, biraz ablam kaldı sonra o diğer odaya geçince ben burayı sahiplendim. Hiç rahat değil yattığım yer ama evde bana ait bir alan kalmaması beni o kadar boğmuştu ki buna mecbur kaldım. Bunun da beni ne kadar öfkelendirdiğini seansta kabullendim, sonra doktor bu odayı kendime ait bir alana çevirmem için söz verdirdi bana. Dolayısıyla burası zaten bütün alanları ağzına kadar dolu bir oda. İki alan var, biri masanın kitap yığınlarından geriye kalan 30x120'lik boş alanı diğeri de o aynanın önü. Dolayısıyla oraya mecburum. Neyse.
Toz alırken bir gayret giriştim, her parçanın üzerinde biriken tozu tek tek sildim sonra yıllar önce cüzdan alırken kendime hediye paketi yaptırdığım için evde olan kutuyu vitrinin altından çıkardım içini oraya koydum, kutuyu da aldım ayna önü kozmetik kutusu yaptım. Hiç pratik olmadı ama aynanın önü düz değil boşluklu olduğu için hiçbir şey dengede ve düzende durmuyordu, şimdi en azından bir yerleri var ve düzenli görünüyorlar.
Tumblr media
Geçen gece gözümün biri uykuda diğeri açıkken aniden çiğköfte çekti canım ki hiç tükettiğim bir şey değildir. Uyuyamadım isteğimden. Tuttum sipariş verdim, gelince yataktan çıktım ağzıma bir tane atıp uyudum. Pisboğazlığımın depresyon aşağılara indikçe yukarı çıkması tesadüf mü, elbette değil.
Ramazanın başından beri 3,5 kilo vermişim gibi görünüyor. Spora devam ediyorum, onun etkisi muhtemelen ödem falan ondan bu kadar çok. Gerçi evdeki tartı güvenilir değil, belki de vermedim, hiç bilmiyorum.
Kızın biri geçen tivitırda kıvırcık nane çayı övmüştü, doktoru önermiş falan, biraz araştırıp influence oldum ve sipariş verdim. O arada chado'nun aylık sürpriz çay kutularına da abone oldum. Kimse bana hediye almadığı için kendime böyle sürprizler yapıyorum mecbur. Bu ayın kutusu geldi dün, çok tatlı ama içindekileri demleme ve keşfetme konusunda en ufak heves yok. Bir de çıkarıp demlemeye kalksam annem parayı boş şeylere harcadığım konusunda bir saat konuşacak. Otuz yaşında olmam ve yakın zamana kadar tek başıma evi çekip çeviriyor olmam dışında sorun yok. Kıvırcık çayı da üç gündür içiyorum inşallah vadedildiği gibi bir etkisi vardır.
Hiç çalışamıyorum. Sabah kalkıyorum akşama kadar kendimi bir şeylerle oyalıyorum. Akşam olsun diye bekliyorum sadece. Akşam çalışırım diyorum o da yok. Biliyorum bu bir lüks, çalışmama lüksüm var gibi görünüyor ama aslında sadece kaygım aşırı yüksek olduğu için böyleyim. Yoksa işler yığılıyor ve ay sonuna kadar bitirmezsem sonu hiç iyi olmayacak. Bir an önce kendime gelmem gerekiyor. Ben hiç böyle olmazdım, oruç açlık susuzluk konusunda çok etkilemediği için günlük rutinlerim pek bozulmazdı uyku dışında. Geldiğim hale bak.
Bugün çalışmamak için iftara bir saat kala temizlik videoları izlemeye başladım. İnsanlar leş gibi evleri çiçek gibi yapıyor kendilerine ait bir hayat kuruyorlar. Ben ise temelde bizim olan bu evi bir gram bile kendi evim yapamadım 8 yılda. Sebebi çok. Sonra yine "benim ne zaman kendime ait bir hayatım, evim, düzenim olacak" sorusu gelip bir yumru olarak oturdu boğazıma. Sonra ezan okundu çok şükür de soruyla baş başa kalışım yarıda kesildi.
Yıllar önce bir duvar yazısı çekmiştim, şöyle yazıyordu: Boş ver dün de sevilmemiştin. Bu ara aklımdaki sonsuz düşünceler hep bununla son buluyor: Boş ver dün de sevilmemiştin.
5 notes · View notes
musfika-hanim · 1 year
Text
bugün kızlarımı ve kızıma mezuniyetinde gönüllü fotoğraf çekimi yapan arkadaşını yemeğe götürücem. günlerdir gezdik, eğlendik, yorulduk ama her şey çok güzeldi. öğrenci evi de olsa bir annenin; kurulmuş düzeni ile, yıllardır kendi başına yaşamayı öğrenen, bunun üstesinden gelen evladının evinde vakit geçirmiş olması çok farklı bir his. yarın son günümüz, kısmetse izmir'e geçiyoruz. burada neredeyse bir hafta geçirdiğimiz vakit hayatımda sonradan anımsayacağım, ağzımı tatlandıracak anılar olarak kalacak hep. büyük kızım dönecek tekrar buraya. kpss'ye de burada girecek ve dershanesi devam ediyor olacak. yine kısmetse burayla olan ilişiğini kestiğinde hep beraber döneceğiz evimize. yine birarada olacağız. sınav sonucu olumlu olur olumsuz olur farketmez. Allah haklarında hayırlı olanı nasip etsin, o artık bir ingilizce öğretmeni ve duam odur ki emeği karşılık bulsun. onun, diğer kızlarımın ve tüm gençlerin. attığınız her adımın sonu huzur ve selamet olsun. elhamdülillah.
9 notes · View notes
merdumgirizera · 7 months
Text
Yok yok öğrenci evi candır ya valla
4 notes · View notes
cicekbozugu · 9 months
Text
yemeği daha yeni yedik ve bulasiklar bana kaldi öğrenci evi bazen çok zor olabiliyo
14 notes · View notes
balkongunlukleri · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
: yoğun geçen bir hafta sonrası yeni vakit bulabiliyorum konya fotoğraflarını paylaşmaya
: cumartesi ilk trene bindim, 7.30, bir daha asla bu vakite bilet almayacağım - hele bir gün öncesi cuma ise // trende biraz uyduktan sonra yarım kalan kitabımı bitirdim.
: eskişehire vardıktan sonra fark ettim ki yanlış koltukta oturmuşum bütün yol hahshsjdsjahah kendi yerime geçtiğimde biraz daha uyurum diye düşünürken yanımdaki yolcu sürekli sert bir şekilde hareket edip durdu…
: çok şükür konyaya vardık, havası nasıl güzeldi anlatamam - ben buraya taşınacağım yaa - arkadaşımın evi max 20dk uzaklıktaydı istasyona 🥹🥹 benim yine konya kartım yoktu, sonraki sefer kesinlikle bir tane çıkartmalıyım
: mekanı ziyarete gittik, videosu çekilecek öğrenci geldi - senaryoyu düzenledik çünkü yarın ben gidiyorum ve çekimi yapmamız gerekiyor // muhteşem ötesi bir yemek yapmıştı Z
: ertesi gün çok kötü bir kol ağrısı ile erkenden uyandım, bir gün önce valizimi kaldırdığım için olmuştu
: çekim yerine gittik, öğrenciler geldi çekimi bitirdik, ben geri eve döndüm hazırlandım bu sefer arkadaşımın düğününe gittim - istanbulda görüşemediğim arkadaşlarımla konyada görüştük lol
: iki gün toplamı asla 48 saat değildi, eve vardığımda hala pazar günündeydim hahah
9 notes · View notes