Tumgik
#15 Gün
bunedycom · 2 years
Text
Karaciğer en hızlı nasıl temizlenir? Karaciğer temizleme kürü...
Karaciğer en hızlı nasıl temizlenir? Karaciğer temizleme kürü…
Bedenin en hayati organlarından biri olan karaciğer, herhangi nedenden sağlıklı çalışmazsa tüm beden olumsuz etkilenerek art arda hastalıklar meydana gelmeye başlar. Bu yüzden karaciğer sağlığının korunmasına ayrıca dikkat edilmesi gerekir. Yanlış beslenme alışkanlıkları, alkol ve sigara tüketimi gibi nedenler karaciğer sağlığını doğrudan etkileyerek kanser gibi hayati hastalıkları…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
nemo07 · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
10 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 1 year
Text
Bu nasıl bi gündü ben anlamadım
7 notes · View notes
defnekalbim96 · 8 months
Text
Haftaya kurs arkadaslarım bulusacak ve ben DERS CALISACAĞIM icin gitmiyorum arkdsshlar bu o kadar garip bi his ki hanimishanimis büyümüs de ders calısırmıs der gibi bir sey bir his of cok özledim onları da ama hic götümü tutusturamam umarm yazın görüsürüz arkdsshlarm cok seviyom coğunuzu
4 notes · View notes
hypnogaja · 2 years
Text
ayyayayyaya 🧿
#sabah kalktım rahat rahat hazırlandım babam durağa kadar bıraktı beni hemen otobüs geldi peşine bindim bi yandan da podcast dinliyorum#neyse çorba içmeyi planladığım bölgenin yakınındaki durakta indim ama anksiyetem ağır bastı ve çorba içmeye gidemedim#okula doğru gitmeye başladım sonra okulun 15 20 metre uzağında bi lokanta gördüm minik bi yerdi yemekleri karıştıran yaşlı bi adam gördüm#ve çok samimi geldi saçları beyaz bi adam kibar kibar yemek koyuyor falan. neyse ilk başta yok yok gitmiyim falan diyordum ama bi şekilde#iç sesimi ikna ettim ve içeri girdim. dedim çorba var mı işkembeyle tavuk var dedi. tavuk alabilir miyim dedim. az mı dedi olur dedim.#neyse geçtim bi yere çorbayı getirdi küçük bi çocuk. arkada kısık sesle haberler açık hava çok soğuk ama içerisi sıcacık..#çorba güzel ortam samimi.. gözlüğüm buharlaştı çıkarıp koydum köşeye. 15 liraydı. mutlu çıktım. şoka gittim sonra. poşet çay aldım 20li#bi de 1.5 litrelik su aldım dedim melek bu şişe bitecek. okula gittim sonra. bizimkilerle sohbet ettik. teneffüste kek ve sıcak su aldım#çay içtim derste. öğle arası voleybol oynadık bi yandan da eski türkçe pop söyledik. bir öküz top atarak bardağımı kırdı#ama kendi kendime söylendim sadece mala bi şey anlatsan da anlamaz sonuçta#neyse gayet chill devam ediyordu. son derse girdik. öğretmenler kurs binasında yılbaşını kutlamak için pasta falan almışlar#bizimkiler de yalandan trip atıyor hocaya bizle neden yapmadınız yapabilirdiniz falan diye. hoca bi ara çıktı sınıftan. vicdan azabı#ile doldu bizimkiler. ya pasta almaya gitmişse diye. hoca beş dakika sonra geldi. derse başladı. biz dersin sonlarındayken de irfan abi#elinde bi kutuyla girdi içeri. ekler almış hoca bize 🥹🥹 sırayla döndürdük sınıfta herkese üç tane küçük düşüyordu. sona iki tane kaldı#bi tanesini aldım sonuncusunu da hocaya getiriyordum hoca dedi ki sen al ağzım doluydu ama ben aldım demeye çalıştım ve o an çok komikti#başladım gülmeye. yere oturdum en son. çiğneyemedim ağzımdakini nefessiz kalcam hani öyle gülüyorum hckwhdkwk ve tüm sınıf aynı şekil.#dedim hocam ben aldım dördüncüyü. sonra hoca da gülmeye başladı. sonuncusunu da o yedi. ay öyle iştee.#şakamatik gibi bir gün geçirdim bugün baya güldük. mutluydum da. diyom kesin haftanın kalanı bok gibi olacak#sınıf arkadaşlarım bardağın kırılmasını nazar çıktı olarak yorumladı. oladabilir idkk
10 notes · View notes
yeniyeniseyler · 17 days
Text
NOW - Haftalık Yayın Akışı (9 - 15 Eylül) (Özel)
NOW TV‘nin haftalık yayın akışını (9 – 15 Eylül 2024) haberimizde bulabilirsiniz. Eylül ayının 2. haftasında NOW yeni sezona artık tüm hızıyla giriyor. Öncelikle NOW Haber yeni sezona 9 Eylül Pazartesi günü başlıyor. Selçuk Tepeli ile NOW Ana Haber, Gülbin Tosun ile Ana Haber Hafta Sonu, İlker Karagöz ile Çalar Saat ve Ezgi Gözeger ile Çalar Saat Hafta Sonu bu hafta ekrana geri dönüyor. NOW‘da bu…
0 notes
arguntc · 2 months
Text
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Mesajları
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün 8. yıldönümünde, ülke genelinde çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Bu hain darbe girişimine karşı koyanlar arasından 251 kişi şehit oldu. Şehit olan vatandaşlar her yıl 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde, şehitleri anmak isteyenler, uzun, kısa, anlamlı 15 Temmuz mesajlarını yakınları ile paylaşacak. 15 Temmuz mesajları ve sözleri 2024,…
0 notes
bozusuruz · 2 years
Text
Selam okula gitmeyi unutmusum
1 note · View note
turkudostu61 · 2 years
Text
0 notes
li-yaa · 22 days
Text
Yapılan araştırmalara göre yalnızlık gün içinde içilen 15 dal sigaradan daha zararlıymış.
89 notes · View notes
kullanilanlar · 2 years
Text
Gamermarkt - Devasa+ (2)
Lol oyununda seviye 30’a ulaştığınız zaman dereceli oyunlara girebiliyorsunuz. Bu hesaplara 30 level unranked hesap adı veriliyor. Fakat hesabınızı 30.uncu seviyeye yükseltmek hem uzun sürüyor hem de sıkılmanıza neden olabiliyor. GamerMarkt sitesi bu durumu göz önünde bulundurarak bu konuda bir çözüm bulmuştur. Sitenin kullanıcılarına sunduğu bu güzel uygulama sayesinde artık dereceli oyunlara girmek için hesabınızı 30. seviyeye kadar kasmanıza gerek kalmamaktadır.
Sitenin satışa sunmuş olduğu 30.seviye lol unranked hesaplarını kolay bir şekilde satın alabilirsiniz. Lol unranked hesap satın al işlemi sayesinde artık siz de dereceli oyunlar oynayabilirsiniz. Eğer siz de hesabınıza seviye yükseltmek için vakit harcamak istemiyorsanız lol 30 level unranked hesap alabilirsiniz. Lol unranked hesap satın almak için GamerMarkt sitesinde üyelik oluşturabilirsiniz.
Site üzerinden satın aldığınız unranked hesap lol bot ile kasıldığı için banlanma riski yoktur demek olmaz. GamerMarkt sitesi minimum düzeyde yasaklanma oranları sunuyor. Garantili bir şekilde müşterilerine bu hesapları teslim ediyor. Site üzerinden satın alacağınız bir hesap olur da banlanma durumu ile karşı karşıya kalırsa hesapların ilk 15 gün için garantisi vardır.
Unranked hesap satın aldıktan sonra eğer 15 gün içerisinde hesabın bot yazılımı ile yükseltildiği anlaşılır ve banlanırsa site yetkilileri müşterilerine yeni bir unranked hesap vermektedir. Veya duruma göre para iadesi de yapılmaktadır.
2K notes · View notes
gercekhikayem · 4 months
Text
Şebnem'in anlattıkları
" erkek takipçiden gelen bir hikayedir, devamını yazma sözü verdi"
Oldukça erken yaşta, beklenmedik bir şekilde kaybedilen kızlık, sonra yaklaşık  10-15 civarında, çoğu duygusallıktan oldukça yoksun, kısa dönem arkadaşlıklarla mutluluğu aramak, bu arada 2 sonuçsuz nişan ve sonunda istemeden yapılan ve iyi gitmeyeceği önceden az çok belli olan bir evlilik. Kısaca böyleydi Şebnem’in bana anlattıkları. Akranlarına göre boyu biraz daha uzun ve kalçaları daha gelişmiş, ortalamanın üzerinde iriliğe sahip göğüsleri ile dikkat çekici, uzun siyah gür saçlı, oldukça güzel bir kızdı lise yıllarında.
Kendisinin, “beklenmedik şekilde gelişen bir macera” olarak adlandırdığı kızlığını kaybetme olayı, liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına hazırlanırken dershane öğretmeninin evine gitmesiyle başlıyordu.
Murat Bey, 40’lı yaşların başında, evli bir öğretmen. Uzun boylu iri yapılı, önden hafif seyrelmeye başlamış kırlaşma yolundaki saçları, yakışıklılığı, sevecenliği, tatlı dili ve hafif sert babacan tavrıyla epey etkilediği Şebnem’in macerası; Murat Beyin eşinin sık sık annesinin yanına memleketine gittiği günlerde, test çözdürmek üzere evine çağırmasıyla başlıyor. Kızın 18 yaşını geçtiği günden beri öğretmeninin hareketleri de daha cesur daha atak. Kızı evine bu nedenle çekinmeden çağırabiliyor. Bu ilk defa evine öğrenci çağırması değil, genç kızlarla yakın arkadaşlık kurma alışkanlığı arkadaşları çevresinde dikkat çeken ama dillendirilmeyen bir konu.
İlk gün evde test çalışmasından sonra başlayan koyu bir sohbet, öğretmenin kültürü, tatlı dili, hoş esprileri ve Şebnem’in de sıcakkanlılığı ile öğrenci öğretmen ilişkisi, aradaki statü ve yaş farkına rağmen yakın arkadaşlığa dönüşüyor. Ailesinde bulamadığı sevgi ve anlayışı, olgun bir erkeğin koruyuculuğunu öğretmeninde buluyor genç kız. Gördüğü bu ilgiden memnun dönüyor her defasında evine. Kendine güveni de artıyor. Lisedeyken diğer erkekleri iki gülümseme ile tavlamak kolay, ama Murat öğretmen öyle mi? Adamın ona ilgisi varsa hem güzelliği hem zekâsındandır diye düşünüyor. İlk günden başlayan yakınlık, ikinci buluşmada sevgi sözcükleriyle yapılan karşılıklı iltifatlarla daha da artıyor, müzik zevkleri de ortak olduğu anlaşılınca, müzikli sohbetlerden sonra dans etmeye kadar gidiyor ilişkileri, sonunda romantik bir ortamda beklenen oluyor ve dudaklar bir anda birleşiyor.
Bir erkekle hayatının ilk öpüşmesini yaşarken, kollarını adamın boynuna nasıl doladığını fark etmiyor bile, o anda aklının değil, dişilik duygusunun yönetiminde. Deneyimli erkeğin ağzında lokum gibi emilerek adeta eriyen etli dudaklarının verdiği ilk defa tatmakta olduğu hazla ayakları yerden kesiliyor, heyecandan ellerini, ensesini ter basıyor, kulakları uğulduyor. Kolları birbirlerinin boynuna sarılmış olarak, Murat’ın dans eder gibi usulca yürüyerek kanepeye doğru yönlendirdiğini fark ediyor ve kanepeye yanaştıklarında, kendini kanepeye bırakıveriyor, Murat ise kanepeye, hemen yanına oturuyor.  Hızla kızın gömleğinin düğmelerini açıp kenarları dantelli beyaz saten, yumuşak sutyenini de bir parmak darbesiyle aşağı kaydırarak, ergenliğinde hızla büyüyen ve bir belki bir buçuk yıldır dikkat çekecek kadar gelişmiş olan göğsüne dayıyor ağzını, Şebnem o anda ağzından çıkan hafif bir çığlığa kendisi de şaşırıyor. Öğretmenine o kadar çok güveniyor ki başına ilk defa gelen bu cinsel yaklaşımdan tedirginlik duymuyor. Önceden hayal bile edemediği bir şeyi yapıyor, elini erkeğinin ensesine atıp başını göğsüne bastırıyor, bir göğsü erkeğinin ağzında diğer göğsü ise avucunda kauçuk bir top gibi sıkıştırılmakta.
Murat, Şebnem’in bir memesini emerken ucunu da dudaklarının arasında nazikçe sıkıştırıyor, avcundaki diğer memenin ucunu da iki parmağının arasında hafif hafif ezip bırakıyor. Şebnem’in yaşıtlarına göre bile daha açık renkli meme uçları daha önce hiç olmadığı kadar dik ve sertleşmiş. Az önce dudaklarından vücuduna yayılan haz şimdi memelerinden özellikle meme uçlarından bütün vücuduna yayılıyor. Başı geriye, vücudu ise dışa doğru gerilmiş durumda ve ilk kez yaşamakta olduğu bu hazzın sarhoşluğunda ne yapacağını bilemiyor. Zaten bilmesine de gerek kalmıyor, kendisini hoşlandığı, tecrübeli, olgun güvendiği bir adamın kollarına bırakmış durumda, o anda yeryüzünde sanki sadece ikisi arasında da tarif edilmez müthiş bir haz alışverişi var. Gözleri kısık, gömlek ve etekliğinin adamın maharetli elleriyle üzerinden nasıl kayıp gittiğini fark edemiyor bile, gözlerini araladığında yanında yerde diz üstü duran, üst tarafı çıplak erkeğini görüyor. Murat eğilip tekrar dudaklarını ağzının içine alıyor ama bu defa dudaklarının arasından erkeğinin dilinin ağzına içeri girdiğini fark ediyor, vücudunun tepkisine uyarak ağzını aralıyor, ağzının içinde diline ve damağına değerek kımıldayan erkeğinin dilini hissetmek! İşte bu tarif edilmez duyguyu yaşamakta, bir yıl kadar önce yaz tatilinde yanlarında ailelerinden kimse olmadan özgür günler geçirdikleri Teyzesinin kızı Zühal’le oynaşırken öpüşmesinden farklı bu.
Murat kanepenin yanında diz çökmüş olarak, Şebnem’i Fransız öpücüğü ile hazdan hazza uçururken bir eli yine kızın göğsünde, diğer eli karnını üzerinde okşar gibi gezinerek aşağı doğru kaymaya başlıyor. Ağzı erkeğinin ağzıyla birleşmiş olmasa duygularını sesli olarak hafif çığlıklarla yaşamak istiyor, ancak ses olarak sadece belli belirsiz inlemeler çıkarabiliyor. Öğretmeninin aşağıya doğru kayarak uzanan eli önce külotu üzerinden amına geliyor, kızın çok genç olmasına rağmen amının etli ve kabarık olmasına bir an şaşırıyor ve külotun üzerinden elinin altındaki amı avuçlayarak sıkıyor. Külota rağmen amın su gibi olmuş ıslaklığı hissediliyor, külotun kenarından belli belirsiz dışarı taşan uzun sayılmayacak incecik tüy irisi kıllar Murat’ın aklını başından alıyor. Son yıllarda iyice monotonlaşan evliliğinde ilk yıllarda bile duymadığı hazzı yaşıyor şu anda. Elini biraz geri çekip, külotun üst tarafına gelerek elini külotun lastiğinden içeri doğru uzatıyor. Kızın amı sırılsıklam, Murat elini, kızın geçen hafta makasla üstlerinde biraz kısalttığı ince zayıf kıllarla kaplı amının üzerinde gezdirerek sıkıca tekrar avuçluyor elinin altındaki etli kabarık ıslak amı ve elini biraz daha aşağı kaydırdığında amın sularının kalçalarına doğru sızdığını fark ediyor, sevişiyor olmasalar çiş kaçırdığını düşünecek ama hayır, Murat o kaygan sıvıyı çok iyi tanıyor. Bu kanepede bu yaş grubunda ağırladığı ilk kişi değil karşısındaki. Aynı anda ağzını kızın memesine getirip meme ucunu ağzına alıp emerek hafifçe dişlerini geçiriyor. Bir erkek tarafında amının avuçlanması ve aynı anda meme ucunun hafifçe dişlenmesinin verdiği zevkle tiz bir zevk çığlık kopuyor ağzından. Bunları başkası yapsa dur diyecek ama aklı öğretmenine teslim olmuş halde. Sert bir erkek elinin kendi parmaklarının narin dokunuşundan daha çok zevk veriyor. Hem bedeni hem aklı dur demek istemiyor.
Murat’ın usta elleri avuçlamayı bırakıp parmaklarını amın dudaklarına boylu boyunca içeri doğru bastırmadan gezdiriyor, sonra dudakların üst taraftaki çıkıntıyı buluyor, dokunduğu bızır kızın yaşına göre oldukça iri, o çıkıntıyı iki parmağının arasına alarak üstten aşağı doğru hafifçe sıkarak parmaklarını aşağı yukarı hareket ettiriyor. Şebnem bu hareketi ve hazzı biraz tanıyor. Bir yıl kadar önce yaz tatilinde başlarında ailelerinden kimse olmadan özgür günler geçirdikleri Teyzesinin kızı Zühal’in öğrettiği şekilde zaman zaman banyoda veya gece yatarken kendisi de yapıyor ve o çıkıntıyı okşamanın hazzı arttığını, sonunda doruk noktasına geldiğinde titreme ile birlikte amından bütün vücuduna zevk dalgası yayıldığını biliyor. Okuduklarından ve biraz annesinin ve daha çok da kendisinden 6 yaş büyük ve bu konularda kurt sayılabilecek Zühal’in anlattıklarından buna orgazm dendiğini de biliyor, ancak bu defa çok farklı. Bu haz, bira içtikleri bir akşam Zühal’le oynaşırken bızırını okşayarak memesini de bir erkek gibi emerek yaşattığı orgazma benzemiyor, kendi kendine oynayarak yaşadığına da hiç benzemiyor. Elinde olmadan titriyor, kalçaları havaya inip kalkıyor, neredeyse kanepede bütün vücudu hoplar gibi yukarı kalkıp geriliyor, başı elinde olmadan sağa sola sallanıyor attığı çığlıkları duyamayacak kadar kulakları uğulduyor, bu sanki yeni yetme bir kızın orgazmı değil bir erkeğin kollarında yaşadığı volkan patlaması gibi. Şebnem, bir erkeğin elinden olan bu ilk orgazmını daha önce hiç olmadığı kadar uzun ve şiddetli yaşıyor. Murat daha önce de benzerlerini başka kadınlarda gördüğü halde, bunun daha uzun ve şiddetli olduğunu fark ediyor. Sadece okşayarak boşalttığı bakirenin beyaz tenine uzun bacaklarına iri biçimli göğüslerine iştahla bakıyor.
Şiddeti azalsa da orgazm tam olarak bitmiyor, bacaklar hafif titremeye devam ediyorken, gözleri kapalı, ne dediği anlaşılmadan mırıldanıyor ve elleri kolları da hafifçe titriyor. Murat kızın başını ellerinin arasına alıp yanaklarına kulaklarına öpücükler kondurarak kulağına “harikasın bebeğim” diye fısıldayarak sakinleştirmeye çalışıyor. Şebnem’in titremeleri diniyor ama göğsü körük gibi inip kalkarak hızla nefes almaya devam ediyor. Biraz sakinleşir gibi olunca yanında, yerde diz üstü duran erkeğine bakarak, belli belirsiz gülümsüyor sadece. Kızın uzun süren şiddetli orgazmı bitiyor ama içinde kaynamaya başlayan volkan henüz sönmemiş durumda. Her an yeniden patlamaya hazır. Erkeğin dudakları önce küçük ama yoğun öpücükler kondurarak göğüslerine, oradan göbeğine oradan da külotun üzerinden amına geliyor, amın üzerinde öpücükler yalamaya dönüşürken, iki elini külotun yan taraflarına takıp aşağı çekerken Şebnem de poposunu kaldırarak çabuklaştırıyor külottan kurtulmayı. İlk defa bir erkekle baş başa olmasına rağmen dişilik içgüdüleri gerekli yönlendirmeleri yapıyor.
“Hocam” diye fısıldıyor çekinerek, “korkma” diye cevap geliyor ve sonra parmağının ucundaki am suyuyla sırılsıklam olmuş minik külotu önce kokusunu içine çekip sonra fırlatıp kenara atıyor. Kızın dizlerini yukarı kaldırıp bacaklarını hafif ayırarak, amının üzerine eğilip, burnunu dudaklarını, makasla acemice kısaltılmış amın tüyleri üzerinde gezdirerek, biraz aşağı kayarak dilini bızırın üzerine denk getirip sağlı sollu dil darbeleri atmaya başlıyor, parmağı da amın ıslak, kaygan dudaklarının üzerinde aşağı yukarı kayarak minik dudakları okşuyor. Bu yaşananlar çok fazla kız için, amına değen, amı kadar ıslak bir dilin darbeleri ve bir erkeğin sıcak nefesinin en mahrem yerinde dolaşması.
Sanki az önce yaşanan ilk orgazm bitmemiş kısa bir mola verilmiş gibi ikinci orgazm az önce bittiği yerden tekrar başlamak üzere, kızın nefes almaları tekrar hızlanıyor. Bızırının üzerindeki dil darbeleri ve amının dudaklarında gezinen Murat’ın maharetli dili ve parmağı çok kısa sürede kızı az önceki volkan patlamasını yaşadığı doruğa tekrar ulaştırmak üzere. Bu kadar çabuk ikinci orgazmı Murat da beklemiyordu. Yoksa aynı orgazm devam mı ediyordu kaldığı yerden? Şebnem yine ince keskin çığlıklar atarak titriyor sarsılmaya başlıyor, Murat ise inleyerek boşalmaya başlayan kızın amını yalamayı bırakmış, parmağını amın dudaklarından çekip titremekte olan kızın amını olduğu gibi avuçlayıp sıkmaya başlıyor. Bu, kızın titremelerini daha da artırıyor, elinin altında sarsılmakta olan kıza hayranlıkla bakan Murat, “keşke bakire olmasaydı” diye aklından geçiriyor, bu arada kızın titremeleri ve inlemeleri azalarak bitmeye yaklaşıyor.
Kızın amını sıkan elini gevşeterek fakat amın üzerinden çekmeden, yukarı doğrularak sikini Şebnem’in memelerinin hizasına getiriyor, Şebnem o anda ilk defa gerçek bir sik görmekte, erkeğinin çıplak olduğunu fark ettiğinde, az önce amını yalarken pantolon ve külotunu çıkartmış olduğunu anlıyor.
Zühal’in gösterdiği dergilerde adamların dimdik siklerini görüp şaşkınlıkla baktığında ve kadınların sikleri ağızlarına alıp emdiklerini gördüğünde daha da hayrete düşmüş, Zühal “Kız çok zevkli bir olay onu ellemek, ağzına alıp ağzında hissetmek meme emer gibi emmek” dediğinde şaşkınlığı ve merakı iyice artmıştı o zaman, şu anda ise kendisini zevkten zevke uçuran adamın dimdik duran siki neredeyse burnunun dibinde nabız gibi hafifçe sallanmakta. Sanki gerçeği, dergilerde gördüğünden daha büyük. Başının renginin morluğu ve gövdesinden ayrı rengi şaşırtıcı. Bir siki yakından tanıma merakını artık giderebilirdi. Murat, kızın karşında duran siki hayranlıkla seyrettiğini görerek, siki ağzına almayı aklından geçirdiğini tahmin edip vücudunu kızın yüzüne doğru yaklaştırıyor. O anda göz göze geliyorlar, sikine dikkatle bakan kıza “tutabilirsin istersen güzelim” dediğinde Şebnem çekinerek elini sike uzatıp önce dikkatlice tutup sonra avucundaki siki hafifçe sıkarak sertliğini elinde hissediyor. Kendisine büyük zevkler yaşatmakta olan adamın en özel yerini, taş gibi sert ve sıcacık sikini tutmak çok hoşuna gidiyor, değişik bir duygu, güvendiği, hoşlandığı, kendisine zevk yaşatan bir erkeğin sikini tutmanın heyecanlandırdığını hissediyor. Sanki kemik var içinde çok sert ama derisi ve başı kaygan ve çok sıcak avucundaki sik.
Seviştiği, hayran olduğu bu güzel adam, hiç çekinmeden kendisinin ıslak amını yalamış, dilini en hassas yerlerine, bızırına sürterek onu adeta bulutların üzerine uçurmuştu, şimdi Şebnem de elinde sımsıkı tuttuğu siki dergilerde gördüğü gibi ağzına almayı aklından geçirmekteydi, ama bunu nasıl yapacaktı? Murat elini kızın amından çekip kanepeye dayadığı dizini kaldırarak, ayağını kızın vücudunun diğer tarafında kanepeye koyuyor, şimdi bir ayağı yerde diğer ayağı kanepede kızın üzerinde göğüs hizasında ayakta dikilmekte. Kontrolü ele alıp rakibi yere sermiş edasıyla Şebnem’in üzerinde ona yukarıdan bakmakta, siki de kızın yüzünün üzerinde sallanmaktaydı. Şebnem elini uzatarak siki tekrar tutu.
Murat biraz daha öne doğru uzandığında, kızın başı hizasındaki siki ağzına almak için dudaklarını aralaması yeterliydi, önce ıslak dudakların arasına başı dokunan sik, Murat’ın ufak bir kalça hareketiyle dudaklarının arasından kayarak ağzının içine girdi. Ağzında hissettiği sikin, elinde tutarken olduğundan daha sıcak olduğunu fark etti, ağzının içini dolduran sertliğin verdiği haz, Zühal’in tarif ettiğinden çok daha güzeldi, Murat kızın ağzına girdiğinde sikinin başının bademciklerini kadar girip kızı rahatsız etmemesi için sikin bir kısmı dışarıda kalacak şekilde daha fazla ileri gitmeden kızın ağzına girip çıkmaya başladı, Bir şey söyleyip altındaki ceylanı ürkütmek de istemiyordu, yoksa aklından “dişine dikkat dilini biraz daha kullan” demek geçiyordu.
Şebnem gözlerini yukarı kaldırdığında, göz göze geliyorlar, ikisi de birbirlerinin gözlerinde hazzı ve mutluluğu görüyor o an, kızın ağzı dolu olmasaydı Murat onun dudaklarındaki gülümsemeyi de fark edecekti ama sadece gözlerindeki, gülümsemesini görebildi. Şebnem, ağzında hafifçe ileri geri hareket eden siki emerken, Zühal’le daha önce, birlikte mastürbasyon yaptıklarında, Zühal’in aynı anda bir eliyle kendi bızırıyla diğer eliyle de Şebnem’in bızırıyla oynarken “kız ellerin boş durmasın kendi memelerini avuçla, uçlarını da sık” dediğini hatırladı, ellerini uzatıp meme uçlarını sıkmaya başladı, " Murat keşke arkaya doğru da uzanabilseydi de amını avuçlasaydı, bu şekilde bir kez daha zevkli olurdu” diye aklından geçirdi. O sırada Murat’ın kalça hareketleriyle ağzında ileri geri girip çıkan sik ve Murat’ın nefes alışları gittikçe hızlanmaya başlamıştı. Yukarı doğru gözlerini çevirdiğinde erkeğinin gözlerinin kısıldığını, yüzünün tuhaf bir şekilde hafif yamulduğunu fark etti, hızlı nefes alışlarıyla beraber hafif inlemeleri duyuluyordu. İşte hayran olduğu, kendisinden güçlü bir erkeği mutlu ediyordu.
Kendini güçlü bir kadın gibi hissediyor o an. Şebnem, ağzındaki sikin kasıldığını fark ettiği anda, Murat sikini kızın ağzından aniden çeker çekmez inleyerek kızın dipdiri göğüslerine doğru boşalmaya başlıyor. Adamın sikinden hızla dolu dolu fışkıran iri uzun damlalar kızın göğsüne çarpmaya başladığında, ilk hissettiği şey göğsüne yağan sıvının sıcaklığı oluyor, o anda sanki Murat’ın sikinden kızın göğsüne meni değil sıcak zevk taneleri fışkırmakta, erkeğinin sevişmeden aldığı zevki, göğsüne çarpan meninin sıcaklığını hissederek paylaştığını düşünmekteydi Şebnem. Merak ve heyecanla sikin göğsüne fışkırmasını izledi, damlanın biri çenesine gelmişti, çenesindeki damlanın aşağı doğru kaydını hissetti. Murat, boşalması biterken sikini sıvazlayarak ucuna gelen son damlayı da sikinin ucunu kızın çenesine sürerek bıraktı. Nefes nefese kalmıştı, hayatının en zevkli seksini yaptığını düşündü o an ve kanepedeki ayağını indirip yere koyarak eğilip kızın dudaklarına bir öpücük kondurup, “harikasın” diye fısıldadı. Şebnem, yanında ayakta duran adamın az önceki sertliğini kaybetmiş ama halen diri duran sikine hayranlıkla dalgın dalgın bakarken Murat’ın “kağıt havlu getireyim, göğsünü silelim” demesiyle bir an göğsündeki artık yavaş yavaş kanepeye kaymaya başlayan menileri hatırladı “Hayır dursun, onlar ortak zevkimizin hatırası, evden çıkana kadar silmeyeceğim” dedi. Bugün aldığı ders en iyisi idi. Meni, neredeyse yanan bir mumdan akan damlalar kadar sıcak ve kokusu genzini yakacak kadar yoğun bir şeydi.
Murat kızın böyle bir olaya alışık olmadığını anlamış, tekrar seks yapana kadar çırılçıplak dolaşmak istememişti, beline bir banyo havlusu sarıp “Filtre kahve var, kahve mi içersin soğuk bir şey mi” diye sordu. “Kahve olsun, varsa sütlü lütfen” cevabından sonra, mutfağa geçip kendisine soğuk bir bira ve kıza da sütle hazırladığı kahvesini getirdiğinde kızın halen uzanmakta olduğunu ancak kanepenin üzerinde bulunan örtüyü altından çekip amını örtecek şekilde bacaklarının arasına aldığını gördü, göğsündeki ıslaklık duruyordu. Kızın başucuna bir sehpa çekip elindekileri bıraktı, sonra yan koltuklardaki iki minderi alıp kızın başının altına koydu, sonra da az önce amını yalarken zeminde diz üstü durduğu yere de bir minder çelip yere, kızın yanı başına oturdu. Birasından yudum alırken göz göze geldiler, kız hafifçe gülümsüyordu, bu defa kızın gülümsemesini sadece gözlerinde değil, az önceki gibi dolu olmayan dudaklarında da gördü. Bir erkekle ilk sevişmesinin hazzının verdiği mutluluk gülümsemesi olduğunu düşündü, dolu bir sevişme olmuştu, bunu kolay kolay unutmayacak diye içinden geçirdi. Kız arkasındaki yastıklara dayanarak iki eliyle tuttuğu kupadan kahvesini içerken gözleri dalmış, kahveye bakıyordu, ikisi de susmuştu, ama gergin değil dingin bir suskunluktu, kahve bitene kadar konuşmadılar, kızın kahvesi biterken Murat’ın eli kızın bacaklarının arasında, örtünün altına doğru kaymaktaydı. Şu andaki birliktelik fırsatı sonuna kadar değerlendirmek, az önce birlikte paylaşarak yaşadıkları hazzı birlikte tekrar yaşamak istiyordu. Eli kızın, halen ıslak olan amındaydı. Oturduğu yerden kalkıp kızın yuvarlak kalçalarını kavrayarak olduğu yerde çevirdi, o esnada beline sardığı havlu kaymış, başı yukarı doğru bakar vaziyette dimdik, taş gibi siki ortaya çıkmıştı. Karısı ile olsaydı böyle bir performansı düşünemezdi bile ama 18 yaşındaki taş bebek gibi ve son derece arzulu halleriyle kız onu bu hale getirmişti. Şebnem şimdi kaykılarak kanepenin kenarına, ayakları yere basarak oturmuş vaziyetteydi, Murat diz üstü durduğu yerde kızın bir bacağını kaldırıp bacaklarının arasına girdi ve sonrasında kızın iki bacağını da ayırarak havaya kaldırdı.
Karşısında çok küçük sayılamayacak ıslak dudakları açılmış ince tüylü tazecik ama bakınca, bu güne kadar gördüğü en güzel şey olduğunu düşündü ve yüzünü, ağzı amın dudaklarına denk gelecek şekilde karşısında duran ama yapıştırdı.   Bu defa bızıra dil darbeleri yerine onu dudaklarının arasına alarak bir emzik gibi emme başladı. Bu ani saldırı ile yerinde zıpladı ve sonra derin inliyor kız. Murat’ın eli yine ıslak am dudakları üzerinde geziniyordu, kızın amından gelen sular erkeğinin salyalarına karışarak aşağı doğru akmaktaydı, Şebnem’in kalçalarının arası ve minik göt deliğini sırılsıklam olmuştu. Murat amın dudakları üzerinde başparmağını gezdirmeye devam ederken orta parmağını göt deliğinin üzerine getirdi, salya ve am sularıyla iyice kayganlaşmış olan deliğe orta parmağıyla masaj yapar gibi ovalamaya başladı, kız kendinden geçmiş bir şekilde gözlerini kapatmış bütün kontrolü kendini teslim ettiği erkeğine bırakmıştı. Murat’ın parmağı arka deliğe değdiğinde birden yaşamakta olduğu hazzın yoğunlaştığını hissetti, Zühal arkadan da zevk alındığından bahsetmişti, hatta yaptıkları kaçamakların bazılarında parmağını Şebnem’in arkasına biraz soktuğunda da hoşlanmıştı ama bu defa bambaşkaydı hissettiği haz. Zaten hoşlandığı adamın dudakları arasında emzik gibi emilen bızırı kızı bulutların üzerine çıkartmaya yetmişti, üstelik bunun yanı sıra bir memesi erkeğinin avucunda, arka deliği de erkeğinin marifetli parmağının masajı altındayken içerisinde bulunduğu zevk deryasında aklı başından gitmek üzereydi.
Murat kızın iyice kıvama geldiğini gördüğünde arka deliğe masaj yapmakta olduğu parmağını yavaşça deliğin içine kaydırmaya başladı, akan am suyuyla ve erkeğin salyalarıyla fazlasıyla kayganlaşmış ve içinde bulunduğu büyük hazdan dolayı gevşemiş olan göt kaslarından dolayı parmak rahatça içeri kaydı, orta parmak dibine kadar kızın arkasına gömülmüştü, Bir an bekledi ve kızın titremelerini, kesik kesik nefes alışını dinledi ve sonra parmağı çıkartmadan içeride tutarak kımıldatmaya başladı, kızın vücudu buna kalçalarını aşağı yukarı oynatarak sanki daha fazla gömülmesini sağlamak istiyor gibi tepki veriyordu. 
Kızın yaklaşmakta olan orgazmını fark edince arkadaki parmağı sokup çıkartmaya, kızı, parmağını sıkıca saran götünden sikmeye başladı, Şebnem’in içindeki volkan patlamak üzereydi, arkasındaki parmak gidip geldikçe erkeğinin elinin hareketlerine uyarak kalçalarını oynatıyordu, erkeğinin dilinden de bızırına, oradan bütün vücuduna bir zevk dalgası yayılmaktaydı. O arada arkasından gelen zevk dalgasının arttığını fark etti ama nedenini anlayamamıştı, nedeni önemli de değildi zaten, şu anda aldığı zevke ve ulaşmak üzere olduğu volkan patlamasına odaklanmıştı o nedenle arkasına girip çıkan parmağın artık iki tane olduğunu fark edemedi, erkeğinin kendisini kaç parmakla götünden siktiğini değil, aldığı zevkin artığını hissetti. Çığlık atmaya başladı, bacakları ve bütün vücudu titriyordu başı arkaya kıvrılmış, kesik kesik çığlıklar atıyordu, amından akan sular bacaklarından kalçalarından her yere yayılıyordu, halen bızırıyla dili ve dudaklarıyla oynamakta olan adamın başını itekledi, dayanamıyordu, nefesi kesiliyordu, günün en şiddetli orgazmını yaşıyordu. Titremeleri devam ederken Murat başını amından geri çekti, parmaklarını da sokup çıkartmayı durdurmuş, arka deliğine gömülü duran iki parmağını alttan yukarı doğru kımıldatarak kızın amına içerden göt tarafından titreşimler yolluyordu. Parmaklarını böyle sıkan bir götün içinde sikinin alacağı zevkten başka şey düşünemez olmuştu. İstemeyerek de olsa parmaklarını geri çekti. Kızın titremesi uzun sürdü, götündeki parmakların amına doğru alttan yaptığı titreşimler orgazmının sona ermesine izin vermiyordu, aynı orgazm devam mı ediyordu yoksa biri biterken yenisi mi başlıyordu? Bunu ne kendisi anlayabildi, ne de Murat.
Uzun süren şiddetli orgazmdan sonra sakinleşmesi de epey sürdü, yorulmuştu, Murat kızın durumunu anladı ve bacaklarını yan çevirip kanepeye uzanmasını sağladı, üzerine de kanepenin örtüsünü örttü. 5 dakika sonra gözlerini açtığında karşısında dimdik siki ile ayakta kendisini izleyen erkeğini gördü, tüm yorgunluğuna rağmen içindeki volkan halen için için kaynıyordu, kanepede doğrularak oturdu ve önünde taş gibi dimdik duran sike uzanarak eliyle siki ağzı hizasına eğerek ağzını uzattı, taş gibi sikin başı dudaklarının arasından kayarak neredeyse bademciklerine kadar dayanacaktı bu defa. Murat da az önce kıza yaşattığı müthiş volkan patlamasında, kendisi de zevkten boşalmanın eşiğine gelmişti, o heyecanla kız sikini ağzına alınca elini kızın ensesine koyarak kalçalarını ileri doğru hareket ettirince sikin başı ve gövdesi kızın ağzında kaybolmuştu sanki.  Bir an kızın nefesi kesilir gibi oldu, gözleri kocaman açılmıştı, Murat heyecandan durumun farkında değildi, sikini sanki bademciklerden arasında aşağı kaydıracakmış gibi kızın ensesinden çekip biraz daha bastırınca Şebnem elinde olmadan ağzını açıp nefes almaya çalıştı gözlerinden yaş gelmişti.  Durumu fark edip geri çekilince kız rahat bir nefes alıp ağzındaki siki kaldığı yerden emmeye başladı, Murat şimdi daha dikkati bir şekilde yine eli kızın ensesinde ağzına girip çıkmaya başladı, gelmek üzereyken “seni ağzından sikmek büyük zevk” dedi kısık bir sesle, kızın duymadığını fark edemedi, kızın ağzına boşalmak üzereydi. kız da kendini kaptırmış ağzındaki siki zevkle mırıltılar çıkarak emiyordu, bir an kasıldığını hissetti ağzındaki sikin, sonra kasılmalar devam ederken arka arkaya ağzına hızla kaygan, sıcak sıvı dolmaya başladı, yutmak aklına gelmemişti o an, ancak ağzında biriken sıvıyı tutamaz olup dudaklarının kenarından salyası ile birlikte sızmaya başladığında farkına varmadan yutkundu ve ağzındakileri de yutmuş oldu, emmeye devam etti, aralıklı kasılmalarla sıvı az da olsa halen geliyordu, bir iki kez daha yutkunarak ağzındakilerin hepsini yutmuş oldu. Halen ağzında duran sik yine sertti ama az önceki taş gibi sertliğinin olmadığını fark etti, sertliği gittikçe azalıyordu sanki. Bacaklarında güç kalmayan adam sikini kızın ağzından çıkartıp baş tarafını sıkarak içindeki son minik beyaz damlayı da çıkarttı ve kızın dudağına sıyırarak bıraktı. Kızın şaşkın bakışından ne yapması gerektiğini bilemediğini fark edince eliyle damlayı dudağın üzerinden içeri doğru itekledi, Şebnem anlamıştı son zevk damlasını da kaçırmaması gerektiğini, yine gülümseyerek erkeğine baktı.
Murat eğilerek kızın çenesinden tutup çenesinden tutarak yukarı çevirdi başını ve dudaklarını ağzına alıp emerek öpmeye başladı. İkisinin de başını döndüren bu öpüşmeden sonra Murat kendisine ve kıza kahve hazırlamak için mutfağa yöneldiğinde Şebnem kanepeye uzandı, ağzındaki ekşi hafif acımsı tadı anlamaya çalışıyordu, hoşuna gitmişti, Zühal ilk defasında hoşuna gitmeyebilir demişti ama öyle olmadı, ilk defa tattığı meninin tadı garipti ama tekrar denemekten kaçınacak kadar kötü hiç değildi. Kuzeninin cesaretlendirmeleri aklından çıkmıyordu, “erkekler ağzına boşaldığında hem çok zevk alırlar hem de ne kadar orospu olduğunu göstermiş olursa onlara” demişti.
Kanepede yan yana çıplak oturup kahvelerini içerken konuşmadılar sayılır, Murat “İyisin değil mi? Üzerine bir şey ister misin üşüme” deyince kız “yok yok gayet iyiyim sağ ol” diye cevap verdi. Şebnem yaklaşık 3-4 saat gibi kısa sürede arka arkaya çok şey yaşamanın verdiği kafa karışıklığı içerisinde ama mutlulukla dalgın dalgın kahvesini içti, karmaşık duygular yaşıyordu, içindeki duyguların en ağır basanın “kendini mutlu hissetmek” olduğuna karar verdi. Murat’a âşık olduğunu düşündü, aşk dedikleri bu haz mıydı sadece? Adam hem evli hem yaklaşık 20 yaş büyük, hem de öğretmeniydi, nasıl sürecekti bu ilişki? İçinden “boş ver, her şey bir şekilde yoluna girer şimdi bunları düşünme” dedi ve banyoya girmeden giyinmeye başladı külotu halen kurumamıştı.
“Ne zaman görüşürüz, yani dershanenin dışında” diye sormayı düşündü ama cesaret edemedi, artık giyinmişlerdi ve “Murat Bey” artık yine öğretmeniydi ama gerek de kalmadı sormasına. Ayakkabısını ayağına geçirirken Murat “yarın ve sonraki gün dershaneden sonra özel dersim var, ondan sonraki gün aynı saatte gelebilirsen evde olacağım, test kitabı ve defterlerini de getir ama gelirken” diye bir öğretmen cevabı verdi. Çıkması için kapıyı açmadan önce yanağına bir öpücük kondurdu ve kız çıkıp merdivenlerden inmeye başlarken, az önce zevk çığlıklarının, inlemelerin doldurduğu salon sessizliğe bürünmüştü.
https://gercekhikayeciniz.blogspot.com/2024/06/sebnemin-anlattiklari.html
120 notes · View notes
Text
Teyze Kızının Eltisi! (5) (Murat 45 Y., Aydın)
Dilek ile birşeyler atıştırdık. Birer neskafe yaptım. "Arkadaşın nerede?" dedi. "Almanya'da, 15 günlüğüne gitti!" dedim. Lavaboyu sordu, gösterdim. Döndüğünde, "Arkadaşın bayan herhalde, heryer kozmetik, kadın ayakkabıları, kıyafetleri, birkaç tane erkek kıyafeti var?" dedi. (Onlar da benimdi). "Yok, ama biriyle birlikte yaşıyor, Almanya'daki ailesiyle tanıştırmaya götürdü kız arkadaşını!" dedim. Bir de Meleği anlatıp kadını temelli şok etmek istemedim.
Düğünden itibaren Hale ile Face olayını, sonra ilk buluşmayı anlattım. Önce, "Facede neden yazdın?" dedi. Durumumu anlattım, "Karımla yatak odamız pek iyi değil!" dedim. "Bilmiyordum!" dedi. Sonra, "Buluşmayı nasıl, yani konuşmaya başladığınızın 3. günü mü buluştunuz?" dedi. "Evet!" dedim. "Seviştiniz mi?" dedi yutkunup. "Evet, ama birleşme olmadı!" dedim. Neden bu detaylara giriyorsak diye düşündüm. Ama sanki kaçırdığı herşeyi öğrenip, kendini biraz olsun hafifletmek ister gibi soruyordu. "Ayrıntılı anlat, bu benim tanıdığım Hale değil!" dedi.
Diğer çifte kadar, hatta çobana kadar hepsini ayrıntılı anlattım. Kelime seçimime dikkat ederek. O arada yazışmalar ve telefon konuşmaları da dahil. "Hatta, çok zaman sen karşısında otururken, hatta hep beraber rakı içtiğiniz Cumartesi akşamlarında, ya da Ayhan yatakta uyurken yataktan bile yazardı!" dedim. "Ne gibi şeyler yazardı?" dedi. Hatırladığım bir mesajını anlattım, "Çok üzülüyorum, teyze kızın ikinci kadehte abim aklına geldi yine sanırım, ağlamaya başladı diye yazmıştı!" dedim.
Dilek dişlerini gıcırdattı. "Madem o kadar istedin, neden sikmedin ilk buluşmada?" dedi. İlk ağzını bozan oydu, bana ne! "Bilmiyorum, ama orda arabada iki büklüm sikmek istemedim!" dedim. "Tamam anladım, anlat, sonra?" dedi. Günlük evi anlattım, ordaki sikişmelerimizi, hatta perde meselesini de anlattım. Dilek, "Son yıllarda, giderek artan bir kendini beğendirme çabası vardı. Gittiğimiz yerlerde oturup kalkışına hiç dikkat etmezdi, ben öyle düşünürdüm, kızar söylenirdim. Demek ki dikkat etmemek değil, göstermekten hoşlanıyormuş!" dedi. "Evet, teşhirciliği seviyordu! Ayrıca, birkaç yıl önce götten almayı çok sevdiğini anlatmışsın ballandıra ballandıra, o da Ayhan'a zorlaya zorlaya götten yaptırmış, amından daha çok hötten almayı seviyordu. Bu da bizi bu günlere getirdi!" dedim. Dilek kıpkırmızı olmuştu. "Utanmadan onu da mı anlattı?" dedi.
Sanırım bir öğleden sonra bizim evde TV izlerken, TV'de sirk gibi bir şey vardı ve trapezci kadınlar dansöz kıyafetine benzer giyinmişler, atlıyor, zıplıyorlardı. "Ufff, göğüslere bak!" demiştim. Kamışa yeni yeni su gelmiş, her gün 31 çeker haldeydim. Dilek kıkırdayıp, "Benim göğüslerim daha güzel!" demiş, olay da orada başlamıştı. "Görmedim, dokunsam ya, bakayım?" diye çocukça başlayan süreç, önce kazak üstünden dokunma, sonra fanila üzerinden, en son da çıplak göğüsleri avuçlama ile devam etmiş, sonraki günlerde ya bizde ya onlarda yalnız kalmaya çabalayarak (dersimiz var deyip evde kalır annelerimiz pazara veya gezmeğe gittiğinde sevişmeye başlardık, sevişmek denirse tabii) benim onu parmaklamalarım, onun da bana 31 çektirerek boşaltmasıyla sürer olmuştu. Hatta bir seferinde amına sokmaya çalışmıştım, ama becerememiş, sürtünme ile yetinmiştik. O zamanlar kadının orgazm olmasının ne demek olduğunu bilmiyorduk, ama Dilek her seferinde, "İçim bir hoş oldu!" derdi. Dilek okumadı, ben de okuldan sevgili yaptım, zaten onu da o yıl görücü usulu evlendirdiler. Hatta gerdek gecelerinde ya bozduysam diye çok korkmuştum.
O an götten sikişmeyi sevdiğini bildiğimi söyledikten sonraki suskunlukta bunlar aklıma geldi. Zaten anlattıklarım, bir de üzerine o anları hatırlamak, bir de öğlen okuduğum whatsap yazışmaları yarağımı kaldırmaya yetti. Melek 10 gündür yoktu, anlayacağınız azdım bir anda. Dilek te düşünceliydi, ama yanakları kızarmıştı. Biraz hazmetsin anlattıklarımı diye kalkıp çay demledim. Tuvalette ve mutfakta oyalanıp yarağımın inmesini bekledim, ama tam olarak inmedi. Birer fincan çay götürdüm. Elleri titriyordu. Sinirdendir diye düşündüm.
"Benim götten sevmemin bugünlere getirdiğini söyledin, o ne demekti?" dedi. "Eltin sikişmeyi seviyordu neresinden olursa, ama benle başladıktan sonra ilk gün, sonra evde perde açma olayı,ondan hariç daha bir sürü olay oldu, hepsi giderek birilerinin bizi seyretmesi fikrini, sonra da iki taraflı sikilmesi fikrini doğurdu, konuşmalar fantaziler o yöne kaydı. Birbirimize internetten bulduğumuz amatör grup sikiş videolarını, eş değiştirme ve Swinger hikayelerini yollar, sonra da yorum yapardık, bu çok güzeldi, bu fenaydı, bak aşkım yine suyumu akıttın diye yazardı foto yollayıp, anlayacağın grup sikişi için yanıp tutuşuyordu." dedim.
O an farkettim ki, sikiş vs. diye bastıra bastıra anlatmam teyze kızına fena zevk veriyordu. Dilek çaydan bir yudum daha almak için uzandı, ama elleri çok fena titriyordu, vazgeçti. Sonra yutkunup, "Ben bir su içeyim!" diye mutfağa gitti. Sonra geldi çantasını alıp tuvalete gitti. Anlamadım çantasını niye aldı ki dedim kendimce. Geldiğinde biraz daha sakindi, ama yine de kafayı kaldırmadan bir sigara yakıp, titreyen elleriyle, "Yaptınız mı?" dedi. anlamamazlıktan gelip, "Neyi?" dedim. "Grup sikişmesini be işte!" dedi utangaç bir gülümseme ile. O an teyze kızı değil de, o okulda oynaştığım kız oturuyordu sanki karşımda. Açık mavi bir kot pantolon (hani şu biraz yıpranmışlar var ya onlardan), açık mavi bir tişört, sapsarı omuzlarında saçlar, yemyeşil gözler. Gerçi ben de öyleydim, bu muhacir annanemizden geçen genetik özelliğimizdi, yaşlanmayan bir sülalemiz vardı.
O an kalkıp saldırasım geldi. Dalmışım sanırım, "Eeee?" diyen sesi ile kendime geldim. "Ne eeesi?" dedim. "Şu grup sikişini yaptınız mı?" dedi. Ona ne kadar anlatsam diye düşündüm ve "Gerçek anlamda yapmadık ama!" dedim. "Nasıl yaptınız ya?" dedi. "O dosyada yazan seks oyuncağı var ya, onunla yaptık!" dedim. "Vibratörle mi?" dedi. Vibratör ve az önce Swinger dediğimde o ne dememişti, teyze kızına bak sen! "Yani yazlıktaydın o zaman?" dedi. "Evet, olaydan 3 gün önce ilk ve son kez yazlıktaydım!" dedim.
Bu arada terlediğini farkettim. Sürekli tişörtünün yakasını çekiştiriyor, koltukta kıpırdanıyordu. Saat 18:00 olmuştu. İçeri gittim, Meleğin en sevdiği şortlarından (ben de bayılırım) biraz kalçaları açıkta bırakan, bir de askılı bir tişört çıkardım, yatağa bırakıp, odaya yanına döndüm. Mutfaktan su içip yüzünü yıkamıştı. "Bak, bu saatten sonra Aydın'a dönemezsin, bu gece kal burda, zaten anlatacaklarım da bitmedi!" dedim. "Yanımda bir şey getirmedim, ayrıca Arda (oğlu) var, gerçi Arda ablasında zaten ama!" dedi. "Ben sana birşeyler çıkardım arkadaşımın nişanlısını kıyafetlerinden, git içerde değiş üzerini. Ne yersin, ne söyleyeyim?" dedim. "Ne söylersen söyle!" dedi. "İstersen dışarı da çıkabiliriz?" dedim. "Yok yok, bu halde istemem!" dedi. Dilek üzerini değişmeye gidince karımı aradım, "Yeni aldığım işte sorun çıktı, Aliağaya gidiyorum, eğer biterse gelirim, bitmezse sabah!" diye söyledim.
Dilek de fizik olarak Melek'ten aşağı kalır değildi, odaya geldi, "Bula bula bunları mı buldun, heryerim açıkta!" dedi. Ellerimi yana açıp, "Elimden gelen bu!" dedim. Sonra da, "Sen biraz dinlen, ben geliyorum!" dedim. Melek ile çok kullandığımız mezeciyi aradım. Birkaç birşey söyledim. Balık pişiricisinden de balık ısmarladım. Rakı bira vardı zaten dolapta. Duş alıp, üzerimi değiştirdim, şortumla tişörtümü giydim. Yanına geldiğimde, "İlginç, bu evde oturanlar da tam bizim fiziğimizdeymiş. Sen de kalacaksın değil mi? Elalemin evinde tek başıma kalamam!" dedi. "Kalacağım!" dedim.
O ara ardı ardına siparişler geldi. Masayı kurdum, "Hadi gel!" dedim. Rakıyı aldım, 4 de bardak. "O ne, rakı mı içeceğiz?" dedi. "Balık var, rakısız yiyemem, ama ben içmem dersen..." dedim. "Az ama, bir kadeh!" dedi. Ona tek, kendime duble yaptım. "Peki, bu Mustafa nerden çıktı?" dedi. "O sadece fantazi olarak başladı..." dedim, o tül perde arkasında yazlıktaki ilk sikişme anından Mustafa'nın geçişlerine, olayın başlangıcına, hediye aldığım vibratörle, sikişin detaylarına kadar, hatta biraz daha detaylı, aynı anda yaşar gibi anlatıyordum.
Dilek birinci kadehi bitirip bardağı uzatmıştı bile. Bir tık daha sert koydum ikinci kadehi. "Sonra?" dedi. Ekmek almaktan dönen Mustafa ile cilveleşmelerini, sonra da çamaşır asışını anlattım. "Eltim beklediğimden daha iyi orospu olmuş!" dedi, ama bunu kızmak yerine sanki takdirle söylemişti.
Bir saatin sonunda yemek faslı bitip koltuklara geçmiştik. Ben ikinci kadeh rakıma devam ederken, o bitirmişti. Rakıyı uzattım, istemedi. "Peki Mustafa ile başka bir şey oldu mu?" dedi. "Dur, ben bira ile devam edeceğim, içer misin, Almanya'dan geliyor özel bira!" dedim. "Tadına bakayım bari!" dedi. Hale'nin telefon açık Mustafa'ya yemek götürüşünü, sonra yarım saatten fazla kalışını, telefonda duyduklarımı anlattım. "O akşam kaldın mı?" diye sordu. "Kaldım!" dedim. "Yani o mesajları senin yanından mı attı Mustafa'ya?" dedi. "Evet!" dedim. "Peki ama, sabahtan akşama kadar kaç kez amdan götten sikmişsin, anlattığın kadar sikilsem ben yerimden kalkamam, bu başka erkeğe gel sik yazıyormuş daha!" dediğinde ikimiz de gülüyorduk kahkahayla.
Alkol gözünü seveyim, neler yapıyorsun teyze kızına! "Yok be, eminim sen de dayanırsın o kadar!" dedim. "Ya dayanırım da, bu aç gözlülük ne, millet birini bulamaz, eltim vibratörle beraber aynı gün üç tane bulmuş!" dedi bira şişesinin boşaldığını sallayıp göstererek. Yeni biraları getirdiğimde koltukta ayaklarını toplayıp götünü yan devirmiş oturuyordu. Birayı verirken götü ortada, göğüsleri de çatalına kadar görünüyordu. Az sonra teyze kızını sikecektim onca yıl aradan sonra!
O ana dek Melek kısmını anlatmamıştım. Dilek daha da azsın diye, "Başka birşey daha oldu!" dedim. "Daha ne olacak, eşeğin sikini de aldı deme!" dedi kahkahayla. İlk perde arkası sikiş dahil Melek olayını anlatmaya başladım. Dilek artık yerinde duramıyordu, sürekli kıpırdıyor, bacaklarını sıkıyor, uzatıyor, topluyor koltuğun arka kısmına amını götünü dayıyor, çekiyordu. Benim şortun önü zaten dikilitaş! Dileğin dudaklarından beklediğim sözler döküldü ve "İçim bir hoş oldu!" dedi. "Boşaldın mı kız?" dedim. "Utandırmasan olmaz, o zaman da böyle yapardın!" dedi gülerek.
Yanına gittim, kaldırıp dudaklarına yapıştım. Deli gibi öpüşüyorduk. Yaklaşık 10 saattir seks konuşuyorduk ve ikimiz de kudurmuştuk. "Eltim gibi orospun mu yapacaksın beni de?" dedi. "Evet ama seni vuracak kocan olmadığı için ömür boyu orospum olacaksın!" dedim. "Eskiden yaptığın gibi sikip bırakmazsın değil mi?" dedi. "Bundan sonra hiç!" dedim. Üstümdekileri yırtarak çıkardı. Ben de onunkileri yırtmak istedim, ama Melek.
Dudaklarımdan boynuma ordan göbeğime, ordan da saatlerdir kazık gibi duran yarağıma indi. "Tadını hep merak ettim, o zamanlar sadece elimle boşaltırdım, evlendikten sonra öğrendim, oral seks hep de aklımda kaldı!" dedi. Yalıyor, öpüyor, somuruyor, eliyle çekiştiriyordu. "Dur, boşalacağım, yeter!" deyip, tuttum yatağa götürdüm. Dudaklarını dudaklarıma hapsettim, parmaklarımı amında dolaştırmaya başladım. "O günlerdeki gibi ha?" dedi. "Evet, ama ben de yalamayı bilmezdim, hep merak ettim sularını!" deyip amını dillemeye başladım. Başımı sımsıkı tutmuş amına bastırırken, dilimle sikiyor, onca yıl sonra o muhteşem amcığın tadını zihnime kazıyordum. Halen ilk parmakladığım günkü kadar güzeldi...
Yaladım, yaladım, yaladım, dilimin ucunda defalarca boşalmasını sularını içerek seyrederek, o titremelerini dilimde dudaklarımda hissederek yaladım. "Gel!" dedi, başımdan tutup, "Bana hep beklediğim gerdek gecemizi yaşat!" dedi. Yarağım içine girdiğinde, "Kaç yıllık hasret bu biliyor musun? Ama lütfen... tadını çıkarmama izin ver!" dedi kulağıma. İçine girdiğimde yavaş hareketlerle kalçalarını oynatıyor, amını sıkıp bırakarak yarağımı sağıyordu. En az yirmi dakika bu şekilde yavaş hareketlerle sikişip öpüştükten sonra, ikimiz de nefes nefese boşaldık. Göğsüme dayadığı o güzel saçlarını kokluyordum, elim vücudunda, o da göğüs kıllarımla oynuyordu.
"Bilmediğin şeyler anlatmalıyım sana..." dedi. "Anlat birtanem!" dedim. Birtanem lafım biter bitmez dudaklarımdaydı dudakları. "Ben sana aşıktım ve hep aşık kaldım. O oynaştığımız günlerde sen azgın, bense aşık olduğum için oynaşırdım, anlamadın bile, o sirk kadınlarının göğüslerine bakıp iç geçirdiğinde kıskançlıktan çatladım. Sonra liseye gidip o kızı bulduğunda anladım ki aşkımın farkında bile değilsin. Sırf o yüzden ilk isteyen adamla evlendim, hem de 10 yaş büyük biriyle. Ha kötü değildi kocam, ama hep sen vardın aklımda fikrimde... Seni görür, eve gelir ağlardım gizli gizli... Sonra liseyi bitirip beni bırakıp İzmir'e geldin... Haftalarca ağladım, artık göremeyeceğim diye... Bayramlarda ya da geldiğin zamanlarda, ilk önce teyzemlere gidelim derdim kocama, kendi annemden önce teyzemlere gidelim dememe anlam veremezdi kocam... Amcığıma ilk sen dokunmuştun, o yüzden orası senindi, sırf kocam oraya soktuğunda sen olmalıydın hayalim var diye götümden sikilmeyi çok sevdiğimi söyleyip amıma dokunmamasını sağlıyordum... Sonra 2 yıl önce o ölünce yüzlerce kez telefonu elime alıp aramak istedim seni, bazen aradım da biliyorsun, ama bişey diyemedim... Facede fotolarına bakıp uyudum her gece... Aylardır o dava dosyasında telefon listesinde adını gördüğümden beri ise küstüm sana, neden eltim de ben değil diye... Onlarca kavga verdim kendimle, bugün buraya geldim, ya itiraf edecek ya da senden dinlediklerime göre karar verip onca yıldır sökemediğim kalbimi söküp atacaktım..." dedi.
Duyduklarım inanılmazdı. Evet, onu hep çok beğenmiştim, ama aşk mıydı bilmiyordum. "Ben kimseye aşık olmadım, nasıl bir duygu bilmiyorum, ama sana her zaman ilgim vardı. 2 yıldır ben de aramak istedim binlerce kez, ama dul kadındın ve çevren hep doluydu, eltin, kızın, damadın, görümcen, ne diyeceğimi bilemedim. Hale'ye belki o yüzden yaklaştım, senden haber almak için, bilmiyorum sanırım bilinçaltım öyle hükmetti..." dedim.
Elimi yine amına attım. "İstiyor musun?" dedi gözleri gözlerimde. "Bunca yıllık hasret söner mi sanıyorsun?" dedim. "Seni seviyorum!" dedi ilk kez ve "Bunca yıldır bunu söylemeyi hayal ettim!" diye ekledi. "Ben de bunu duymayı hayal ettim, ben de seni seviyorum!" dedim. O gece ve ertesi gün öğlene dek dinlene dinlene seviştik.
Arabamla Aydın'a götürdüm. Yolda planımızı yaptık. Bu ev bana ölümü hatırlatıyor deyip mirası görümcesine teklif edecekti. Kızı ve damadı zaten İzmir'e yerleşmek istiyorlarmış. "Ben de gelir burdan bir ev alırım hem kendime hem kıza, millete de Arda'nın daha iyi eğitim alması için derim!" dedi.
İki gün önce teklifi yapmış, sonucu bekliyoruz.
104 notes · View notes
artniyetsizsikerimx · 3 months
Text
Bir Acayip durum-4
Siktiğimin orospusu hastam var bahanesi ile bekletip durdu beni. İyice sinirlenmiş ve ona yapacaklarım aklıma geldiğinde epeyce sertleşmiştim. Nazlı’nın asistanı, hastanın çıkacağını göz kırparak belli etmişti. Karar vermiştim Nazlı’dan sonra onu da sikecektim. Az evvel tebessüm eden hemşire ile şu iki çocuklu ve koca götlü kadını da sikecektim. Üçü de kasıklarımda saklamadığım şişkinliğe bakıp sinsice gülümsüyordu ve içeri girdiğimde o şişkinliği nasıl indireceğimi de bal gibi biliyorlardı. ” Dr. hanımı sikilecek birazdan” diye fettan sırıtmalarla bakıyorlardı bana.
En azından asistanı biliyordu, zira bir iki girişimimde, içeri ( yanlışlıkla) girip biraz fazla samimi halde bulduğu olmuştu bizi. Adi kaltak tembihli miydi bilmiyorum ama Nazlı’ya azıp muayenehanede becerme girişimimi iki kere sabote etmişti. O iki denemeden sonra Nazlı odasına girmemi yasaklamıştı. Üstüne bir de 2 ay dokunmama cezası gelince; tek ayak üzerinde cezalandırılan çocuklar gibi olmuştum. Hep onun kuralları ile seks yapmış, yemek yemiş ve giyinmiştim neredeyse. Emir komuta zincirindeydim;  “seks yapılacak!! Yap” , “ Yalanacak!! Yala!” . Ha bir de “Canımı acıtıyorsun”, “Sana kaç kere sıkma dedim ” , “ Ne biçim sevişiyorsun”  bıdı bıdıları vardı . O anlardaki ortam ve konuyla alakası olmayan konuşmalarına hiç girmiyorum bile libido katili oluyordu o zamanlar kaknem.
Hasta dışarı çıktı, beklettiği iyi olmuştu zira öğlen oluyordu ve hasta almayacak gibiydi. Haspam yemek yemediği için pek dışarı da çıkmazdı.
Ters ters bakıp “ Ne yüzle geldin ya sen, telefonları açmadın, aramadın, mesajlara dönmedin, ayrıca partide yaptığın rezillik de cabası zaten”
Hırsını alamamıştı, devam etti yılan gibi tıslayarak “ 10 gün oldu, on gündür neredesin Allah’ın belası” diye üzerindeki önlüğü çıkartıp sandalyesine astı. Gözleri çakmak çakmak, kaşları alnının ortasındaydı. Belerte belerte bana bakıyordu. Bu halde bile beni umursamayan kibri, üzerinden yerlere kadar akıyordu kaltağın.
“Söylesene !!!”
Bakmayın cümlenin sonundaki ünlemlere o kadar bağıramadı, bağıramazdı. Sesi dışarı sızar da rezil olur diye. Gerçekten çatal dilli bir yılan gibiydi o anda, dişlerini sıka sıka konuşuyordu. Çok kızgındı.
“Zeliha Hanım var ya “ dedim.
Umursamazca ve ne alakası ver gibisinden bir tavırla “Evet, temizliğe gelen kadın”
“İşte onu sikiyordum on gündür” deyiverince “alakayı” çivi gibi saplamıştım böğrüne.
“Ya tam on gün değil aslında, iki günü uyku, ayılma… Anlayacağın boş beleşti. Sonraki sekiz gün boyunca evin her yerinde siktim onu. Sana aldığım ve çoğunu giymediğin çamaşırları, elbiseleri giydirerek siktim hem de”
“Canımın istediği gibi”
“Ha o çok sevdiğin vişneçürüğü gecelik var ya, nasıl sevdiysen onu da artık, onun içinde de siktim Zeliha Hanımı”
“Senin yattığın tarafta uyudu hatta”
Annem affetsin tam bir orospu çocuğu gibiydim. Ne etki bırakıyordu bilmiyorum ama; az gelişmiş, olgunluktan eser olmayan, aşağılık bir halde aklıma ne gelirse söylüyordum. Aslında ergenlikten çıkamamış bir erkek olarak mastürbasyon yapıyordum karşısında tam olarak.
Aletim gırtlağına kadar girmiş gibiydi Nazlı. Hece hece konuşuyor, sinirden cümle kurmayı bırak, tek kelime söyleyemiyor, boğuk boğuk homurdanıyordu. Eli kolu ayrı oynuyor,  gözlüğü bir eline alıyor bir bırakıyor, sağa sola kekeme adımlar atıyor. Başı kesik tavuk gibi dolanıp duruyordu. Eksiksiz bir keşmekeşin içindeydi, tam istediğim haldeydi, saatlerce siksem bu kadar zevk almazdım sanırım. Ruhunu böylesi becermek anlatılmaz bir durumdu gerçekten.
“Ne, ne, ne diyorsun sen “ diyebildi ama son bir kaç dakika içinde ağzından çıkan tek anlaşılır cümle buydu. Sırıtarak o halini seyrediyordum ve kuduruyordu.
“Şimdi de seni sikmeye geldim” dedim. Gayet sakin, kendinden emin ve oldukça cüretkâr bir haldeydim. İlk defa onun karşısında kendimle gurur duyuyordum. Ve çok değil 15- 20 dakika sonra daha da fazla gurur duyacaktım. Zeliha ile birlikte olduğum sürece bu anı kurgulamıştım.
Üzerine doğru yürüdüm masanın arkasına doğru geriledi, her hali ile köşeye sıkışmıştı. Göz bebeklerim kaybolmuş sade, soğuk bir canavar olmuştum. Sağa sola kaçmaya çalıştı ama paralize haldeydi. Ateş basmıştı, yanakları kızarmıştı. Beklemediği hem de hiç beklemediği bir şeydi. Onun karşısındaki sessizliğimi ve uyum gösteren halimi sevgime değil ezik kişiliğime bağladığını çok iyi biliyordum. O, bunu, yani benim ezik olmamı istemişti ilişkimizde, sevildiğini kabul etmek istemeyen kibirli hallerde takılırdı hep ve şimdi karşısındaki küstah Onur onu şaşırtmıştı. Sürtük Mürebbiye!!!
“Ne yapıyorsun, kendine gel burada olmaz, olmasını bırak istemiyorum seni, çek ellerini üzerimden”
Konuşmuyordum, beline sarılıp kendime çekmiştim, titriyordu. Korkudan, heyecandan veya hiç hazır olmadığı bir durumla karşı karşıya olmaktan dolayı.
“Olacak “ diye fısıldadım kulağına.
“İçeri biri girecek”
“Girsin, kapatıp çıkar ya da oturur seyreder, umurumda değil”
Ama biraz umurumdaydı, plan hemen domaltıp sikmekti ama ben de zaman kazanmaya çalışıyordum. Ne kadar kendimden emin gibi dursam da küçük Onur su koy vermiş. İçeri girmeden önceki vakur ve sert duruşu yoktu. Biraz yan çizer gibi olmuştu yavşak. Orasını burası elleye elleye, mıncıklayarak, bacaklarına sürtünerek kendine getirmeye çalışıyordum şerefsizi ama çarşafa dolamaya az kalmıştı. Sıçmıştım. “Kıpırdanıp durma be “ diye sertçe hırlayarak uyardım. Oyalandıkça gerçekten ezik bir şerefsiz olacaktım, kaltağın beni küçümseyecek olan tavrı geldi bir anda gözümün önüne. Biraz daha sertleştim. “Eğil, eğil, hazırlan bana, sikileceksin” diyerek ben de yılan fısıldamaları ile üzerine çıktım.
Şeytani bir kuvvet ile nefes aldırmadan çevirip masaya eğdim, eteği kaldırdım, külotunu dizlerine kadar alelacele indirdim. Ayağımın biri ile bacaklarını araladım. Bir elimle sırtına bastırıyordum, o ise ellerini masaya dayamış direniyordu ağırlığımı üzerine verip, diğer elimi bacak arasına sokup avuçladım!?? Tanrım !!! Tanrıııım!!!
Elimi kaynar su havuzuna sokmuştum sanki. Nazlı’nın amı sırılsıklamdı ve yanıyordu. Ya korkudan altına işemişti ya da çiftleşmeye hazır it gibi azmıştı. İlk defa bu kadar ıslak ve kaygandı bacak arası.
O dokunuş kurtarıcım olmuştu, küçük Onur Shrek gibi devleşti birden; biçimsiz, iri yarı bir dev… Coşmuştu adeta, midemden yukarı volkan gibi yükselen bir baskı vardı, boğazımda düğümlendi. Kalbim deli gibi atıyordu, taşikardinin sınırlarındaydım. Elim amına yapışmış doyasıya sıvazlıyordum sırılsıklam organı. Nazlı’yı hiç böyle ele geçirmemiştim. Aşağı inip yalamak istedim ama plan bu değildi ona hizmet yoktu planda. Amı avcumun içinde buruşturulmuş bir bez parçası olmuştu. Canına okuyordum bacak arasının. Ağzını açamıyor,  kolları ile hala direnmeye çalışıyor, boğuk sesler çıkarıyor, acısını sızlanıyor, aralanan bacaklarını kapamaya çalışıyor, ben aralık tutmaya gayret ediyordum. “Rahat ol, rahat ol sen istemesen bile, vücudun istiyor” diyerek direncini kırmaya çalışıyordum. Tek kelime edemiyordu. Islaklığı bacaklarında aşağı sızıyordu. Mücadele vardı ama ben kazanacaktım bu sefer.
“Debelenme, kim bilir kaç kere önümde böyle sırılsıklam olup bana hissettiremedin, tadını çıkaracağım şimdi senin” . Evet, hissettirmemişti, hissettirmezdi benden etkilendiğini bana, sevdiğim kadın!
Sikimi çıkardım, hiç zorlanmadan girdim içine. Kapı çaldı, kolu oynadı … Bir kez daha, bir volkan yukarıdan aşağı ikimizi de kat etti bu sefer. Adrenalin damarlarımızda kanımızın yerini almıştı. Yakıyordu geçtiği yerleri.
Nazlı “ İnleyerek, Tanrım dedi” rezil olacağını düşünmüştü.
Bense “ Ne halt yiyeceğim” diye düşünmüştüm. Kararlıydım ama, sikmeye devam edecektim bir şekilde.
Bir iki kere daha ısrar etti kapının kolu, sonra vaz geçti, “ Yemeğe çıkmış herhalde “ diyerek duyurdu kendini asistan bize dışarıdan. İçerideki durum dışarıdan bir şekilde açığa çıkmıştı belli ki ve asistan Zehra durumu idare etmişti bu sefer. Nazlı altımda eriyip gitmişti, sıtmaya tutulmuş gibi titriyorduk ikimizde. Buna rağmen ben o süre zarfında durmayıp ve durumu umursamaz görünüp içinde gidip gelmeye devam ediyordum. Başı yana çevrilmişti, dudakları mahvolmuş halini sergiliyordu, ısırmasına rağmen deniz oynakları gibi kıpraşıyordu dudakları. Ah o dudaklarının arasına girmek vardı şimdi ama zaman yoktu.
Zehra, asistan…  “Zehra’yı da sikeceğim senden sonra” dedim.
“Tam bir kaltak biliyor musun, kaç kere yol verdi bana. Ben elimi süremedim. Bugünden sonra işine son veririsin artık.”. Ele geçen fırsatı değerlendiriyordum gayet aşağılık bir şekilde. Zihninde darbeler yaratmak hoşuma gidiyordu. Kalçasına vurduğum gibi kafasını içine de girip vuruyordum.
Nazlı’nın amı hiç bu kadar güzel gelmemişti bana, hiç çıkasım yoktu içinden. Ben konuştukça daha da güzelleşiyordu sanki. Nazlı da güzelleşiyordu. Az çok direnmeyi kesmişti, yakalanma ve rezil olma korkusu onu bitirmiş direncini zayıflatmıştı. Bedeninde adrenalinin nasıl dolaştığını adım gibi biliyordum. Fırsattan istifade külotunu tamamen çıkardım, bacaklarını iyice araladım; ayaklarında sağlıkçıların kullandığı terliklerinden vardı ama topuklarını kaldırmış, parmaklarının üzerinde duruyordu. Bedeni ona isyan ediyordu, zevk almak için uğraşıyordu. O güzel bacakları bu halde harikaydı, iç kesimleri sızan sıvılardan iyice kayganlaşmıştı. Ellerim bacaklarında daha rahat hareket ediyor,  o ıslaklığa bulaşarak okşuyordu. Her yeri kaygandı. Kafasını kavradım, yukarı kaldırdım, elim çenesi ile ağzının üzerindeydi, amacım tadına baktırmaktı, parmaklarımı ağzının içine soktum, dişlerini sıkıyordu, zorla soktum parmağımı bir an ısırıp koparacağı geldi aklıma ama göze alamazdı bunu.
“Kendi tadına bak” dedim. “Ne kadar leziz olduğunu görmelisin” iki parmağımı da soktum. Kendisini tattırdım ona. Bir yandan kalçasına dayanmış onları eziyordum. Sokabildiğim kadar içine sokmaya çalışıyordum sikimi. Deli gibi zorluyordum Nazlı’yı. Çok tatmin ediciydi benim için bu hali, gayet tatmin edici. Şu an yaşadıklarımı bilse ne düşünürdü acaba, beni bu kadar memnun ettiği için kadınlığı ile gurur duyar mıydı? Ah Zeliha Hanım nasıl bir kadındı öyle. Zeliha gelmişti aklıma ve onu sikerken başka bir kadını düşündüğümü bilse ne yapardı kim bilir?
“Sürtük, kaliteli bir sürtükten başka bir şey değilsin. Ne yaparsan yap ancak busun.” Diye fısıldadım kulağına
İçimde kalan ve biriken ne varsa boşalıyordum resmen, yayı kopmuş zembereğe dönmüştük ikimizde. Benimki tamamen zevkin ve cinsel hazzın zirvelerinde olmamdandı. Onunki ise karmakarışıktı sanırım; eziliyor olmanın, küçümsenmenin hezeyanı ile bulunduğu durumdan zevk alıyor olmasını kabul edemiyor gibiydi. Buna cevap aradığı sürece ben de kendisini istediğim gibi sikecektim bundan sonra, zira her şey bir kere ile başlardı ve bu “bir kere” olmuştu
Son kez içine girdiğimde deli gibi patlamıştım. Döllerimin boşaltım sistemimde ilerleyişini, sikimin içinde yol kat edişlerinin her anını hissetmiştim. Tüm duyularım en üst seviyede uyarılıyordu. Zihnimde amının içi belirdi; ıslak, zorla kullanılmaktan biraz kızarmış, parmak izlerimle dolu, belki şişmiş pembe dokunun üzerine sikimin ucundan döllerim yayılıyor, sahip olduğum kadının derinliklerine yol alıyor bir kısmı dışarı taşıyordu. Son damlasına kadar boşalınca sikimi çıkardım, bacaklarının arasındaki eserimi keyifle seyrettim. Yarı çıplak ve kızarmış hafif aralık kalçasının arasında çok perişan, yorgun ve zavallı geldi o, canıma okuyan kibirli amcık. Ama iyi kullanılmıştı bu sefer. Nasıl boşaldıysam dışarı sızmıştı bir kısmı. İstiridyenin içindeki inci tanesi gibi duruyordu döllerim. Amını tekrar avuçlayıp her yerine yaydım. Perişanlığını pekiştirdim. Daha parıltılı  bir hale gelmişti. Garip bir şekilde kucaklamak, sarılmak geldi içimden.
“Bunca yıl boyunca ilk kez içine boşlamam nasıldı? “ dedim. “Sevgilim dediğin adamın içine boşlaması nasıl bir şeymiş anlatsana” diyerek bir daha üstüne gittim. Tekrar tekrar onu kucaklamak istiyordum, döllerimin bedenine karıştığı gibi bende ona karışmak istiyordum ama bu gün sadece kendim için buradaydım Nazlı’nın önemi yoktu.
Tepkisiz kalmıştı zaten. Olan biteni kavramaya çalışıyor ya da içine boşalmamın şoku içindeydi. O kadar sert ve uzun bir ilişki olmamıştı ama zorlanmıştı, asıl sertliği zihninde yaşamıştı ve hala aynı şiddette yüzüne vuruyordum. İlk defa onu becerirken bir şeyler de hissettiğini fark etmiştim. Sevişirken çok duygusuz gelirdi bana, robot gibiydi sanki. İlk kez duygularını açığa çıkartmıştım her ne kadar aşağılanmışlık olsa da duygu duyguydu işte. Üstümü başımı toparladım, fermuarımı çekip “Ne olacağına karar verirsin artık dedim. Çok keyif verdin yavrum” deyip biraz da kendine gelmesine fırsat vermeden kapıya yöneldim. O halini dışarıdakiler görsün diye kapıyı özellikle sonuna kadar açtım. İçeri göz attığımda yeni yeni toparlanıyordu, olan biteni anlamaya çalışıyordu. Külotunu gösterip “Yerdekini kaldırmayı unutma” dedim. Kapıyı kapadığımda resmen bir aydınlanma yaşıyordum ;  ilk defa onu anlıyordum.
Son duyduğum kelime hayvandı, kapıyı kapadım. Esefle bakan bir iki kişi bekliyordum ama asistan Zehra’dan başkası yoktu. O da bakışlarını kasıklarımda dolaştırıyordu. Sikilmek istiyor orospu diye düşündüm. Bana baktı kasıklarımı işaret etti, başını çevirdi,  kafamı eğdim, biraz kirlenmiştim.
Utanacağımı sandı belki ama “Bu şekilde dolaşamam nerede temizleyebilirim, yardımcı olur musun? “ dedim . Oralı olmadı.
“Zehra !! “ dedim. Döndü. Pantolonu işaret ettim. Bin bir zahmetle yan taraftaki pansuman odasını işaret etti.   Odaya yönlendim. “Gelsen iyi olur, tek başıma girmeyeyim “ dedim.
Nazlandı, kalktı, peşim sıra odaya girdi. Kapıyı kapadı. Saçlarını topladı. Hasta bakımında kullanılan bezlerden aldı, çeşmede ıslattı, hafif eğilerek Nazlı’nın pantolonuma bulaşmış sıvılarını silmeye başladı.
“Benimle yatmak istiyordun değil mi dedim” şeytan yine dürtmüştü. Ar damarım ciddi çatlamış dişi kuşa bile sarkacak durumdaydım. İçimdeki bu haysiyetsiz davranma şekli bağımlılık yapmış gibiydi.
Sessiz kaldı. “Beni beğendiğinden falan değil de Nazlı’ya inat altıma yatmak istiyordun değil mi dedim” yine sesiz kaldı. Temizlemeye devam ediyordu, temizlenecek pek bir şey kalmamıştı.
Pis pis sırıtarak ve yarım yamalak topladığı saçlarını kavrayarak “Neyi temizlediğini biliyor musun “ diye sordum. Yine sessiz kaldı. Konuşurken ağzımın kenarından sular sızıyordu resmen.
Pantolonun düğmesini çözdüm fermuarı açtım, kasık tarafındaki kısmı biraz öne çıkartarak “Böyle daha kolay temizlenir” dedim. Saçları hala diğer elimdeydi.
“Sanırım yeterince temizlendi pantolon, yeterli “ dedim. Başını usulca geri çektim.
Gözlerini dikip “Evet” dedi.
“Seni sonra sikeceğim Zehra” dedim, gözlerimi aşağı kaydırdım “Şimdi patronunun arkasını topla” diye devam ettim. Kendimi aşıyordum, bu halimle ağzının yanından gevrek gevrek konuşan kovboylar gibi olmuştum. Başını iki elimle tuttum, ağzını açtı, ıslak donumu sıyırdı yarı kalkık sikimi ağzına aldı. Güzelce emdi yaladı. Taşaklarım ve kasığımın her yerinde dolaştı. Kurulama bezi gibi kafasını bacak aramda dolaştırıp durdum. Küçük Onur biraz hareketlenir gibi olmuştu ama son zamanlarda yaşadıkları onu epeyce yormuştu, alışık olmadığı bir tempoydu. Fazla sertleşmemiş hali ile Zehra’nın dudakları arasından uzun bir lokum parçası gibi girip çıkıyordu.
“Belki daha sonra patronun da senin dağıttıklarını toplar, bunun karşılığını o kaltağa yaptırmak hoşuna gider mi?”  diye sordum. Bu sefer mecburen sesiz kaldı ama çıkardığı boğuk sesleri “Evet “ olarak kabul ettim. Bu anlarda aklıma dâhiyane fikirler geliyordu, Zehra’yı sikerken amını Nazlı’ya yalatmak, Zehra’nın içinden çıkıp onun ağzına sokmak… Kendimi seksin Salvador Dali’si ilan etmeme az kalmıştı. Aklımdan geçerken, dilimden Zehra’nın kulağına dökülmüşlerdi elbette birer birer bu düşünceler. Sikimi ağzına iyice yerleştirmiş, dudakları kasıklarıma vantuz gibi yapışmıştı. Tekrar boşalacak veya sertleşecek halde değildim buna rağmen. Olmuyordu, istiyordum ama kalkamadı şerefsiz, bir de boşalması çok uzun sürüyordu bu durumlarda.
Zehra, Nazlı gibi değildi. Ne diye daha önce sikmediğimi düşündüm bu kadını. Neler kaçırmışım bu zamana kadar? Kadın gık demeden temizlemişti beni. Ne bok vardıysa bende artık. Zeliha geldi aklıma sonra; kucağıma çıkışı, üzerimde zıpladıkça saçlarının omuzlarında dalgalanması, rüzgâra kapılmış gibi üzerimde salınması, doyamadığı kadınlığın tadını kucağımda çıkarması. Hastalıklı ve korkak inlemeleri. Öylesine ki, sanki inlemesi yasaklanmış gibiydi kadının. Buna rağmen neler vermişti bana; kadınım, karım, sevgilim, kölem, oyuncağım, hizmetçim olmuştu.  Neler kaçırmışım diye bir daha iç geçirdim.
“Bu kadar yeter” dedim iki elimle sıkı sıkı tuttuğum başını üzerimden ayırdım. Sonra kaldığımız yerden tadını çıkartarak devam edeceğimiz vaadi ile ayrılırken Alaycı bir şekilde “Böyle mi sikeceksin beni gerçekten” deyip bir anda kendini hedef tahtasına oturtmuştu.
 “Sonra sikeceğim seni, uğraşma, şimdi sikmek istemiyorum, alacağımı aldım senden, sokmam gerekeni de soktum, bekleyeceksin “. Yan çizmenin en delikanlı hali bu olsa gerekti sanırım, sırıttı. Hollywood starı gibi üstümü başımı toparladım ve patronundan farkı olmayan bu kaltağa neler yapacağımı planlamak için Zeliha hanımı gözlerimin önüne getirdim. Odadan çıktım, koridorun karışışındaki tuvalete girdim. Çişimi yaptım, aletim iki kadının sıvıları ile sırılsıklamdı ve çamaşırıma bulaşmışlardı. Pantolonu çıkarttım, donu çöpe attım, giyinirken içeri bizim servisten Mete girdi şaşırdı, gayet aldırmayarak, hatta gerinerek fermuarı çektim “Altıma kaçırdım” deyip toparlanıp dışarı çıktım. Aklım Zeliha’daydı. Sekiz gün boyunca berber olmamıştık ama epeyce benim yatağımı ısıtmıştı.
 Hâlâ kucağımda bana gerçek kadının nasıl bir şey olduğunu gösteren anları gözlerimin önündeydi. Tanrım ne muhteşem bir kadındı. Yıllanmış bir konyak gibiydi. Bardağa doldurduğunda uzun uzun koklamak gerekir. Önce meşe kokusu gelir, fıçının içine dalarsın; sonra üzüm kokusu basar keskin alkolün eşlik ettiği. Buz atarsın içine, keskinlik gider ama vanilya kokusu gelir, sonra belki biraz kiraz ya da vişne, içinde yaşlandırıldığı fıçıda daha önce ne yapıldıysa artık. Isıtırsın uçuşan alkol burnuna dalar, kahveye katarsın küf tadı gelir biraz, her koklayışında bilmediğin kokular dolar içine. Katıksız ve kadife gibidir her hali ile, yine de içildiğinde içtiğine pişman eder ama her defasında gelen farklı kokular seni tatmaya zorlar. Tıpkı Zeliha Hanım gibi yakar seni, ateşler içinde bırakır…
60 notes · View notes
nefes-s · 11 months
Text
Müzik: Aşkı Nur Yengi - Unutulmuş muydum 🎶🎼🎵💙❤️🎶🎼🎵
Niçin hep birlikte barış ve uyum içinde yaşamayalım? Hepimiz aynı yıldızlara bakıyoruz, aynı gezegenin üzerindeki yol arkadaşlarıyız ve aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz.
Aunius Aurelius Simachus 
Tumblr media
Huzurlu mutlu bir gün geçirmek dileğiyle🧚🕊️🌻
Sevgilerimle 💞
15 Kasım🕊️🍂
187 notes · View notes
sexcxsblog · 1 year
Text
ABİM VE BABAM KÜÇÜK AMIMI GÖTÜMÜ ACIMADAN SİKTİLER
Şimdi 22 yaşımda bir kızım, ismim şebnem. Anlatacağım olayı 12 sene önce yaşadım. Biz 2 kardeşiz abim benden 6 yaş büyük.Babamda annemle çok erken yaşta evlenmiş. Köyde yaşayan, çiftçi aileyiz. Köy yerinde olduğumuz için babam 16 yaşındayken dayısının kızıyla evlendirmişler. Annem babamda 4 yaş büyük. Zaten evlendikten hemen sonra abimi doğurmuş annem. Babamda ozaman 17 yaşında.Şu an 45 yaşında Babam tarlada falan çalıştığından vücudu çok kaslı vede çok yakışıklı bir adam. Neyse asıl anlatacaklarıma geleyim. Ben 10 yaşımdayım ama 7-8 yaşımdan beri ev işi ve ahır işini becerirdim. Abim ali de çok yaramaz ve sex düşkünü bir çocuktu. Onu 2 kere ahırda inek sikerken görmüştüm ama o benim gördüğümü görmemişti. Hatta bir kerede tarlada eşeği sikiyodu. Ben o gün süt sağmak için yine ahıra gittim. Ahırın içinde sağdığım inek birkenarda kuytu bir yerde Abim ahıra girdi beni görmüyor. Hemen diğer ineklerin yanına gitti pantolonunu indirdi. Siki o yaşına rağmen kocamandı. İneğin arkasına geçip kuyruğunu kaldırdı. İneklerde alışmış her halde hiç ses çıkartmıyolar.
Abim ineği sikmeye başladı. Bende onları seyretmeye başladım. O sıra bende amımı okşuyorum. Kendimden geçtim yattım samanların üstüne şalvarımıda indirdim amımı okşamaya başladım demekki çok zevk almışımki inlememle abimin ne yapıyon demesine kendime geldim. Baktım abim siki dışarda karşımda dikeliyo. Bende ona abi sen ineği sikerken benim hoşuma gitti demem le abim üstüme atladı. Beni okşamaya ve amımı yalamaya başladı. İnek sikmekten bıktım artık. Çok güzel amın var.şimdi seni amından götünden sikecem deyip öyle yalayıp emiyoki, amım götüm su içinde kaldı. bende küçük yaşıma rağmen içim tuhaf oldu bayılacak gibi oldum Meğer orgazm denen şey buymuş şimdi anlıyorum bunu. Abim benim hemen hemen yok gibi olan memelerimi emiyor, amımı okşayıp dilliyor derken o kocaman sikini amıma sokmaya başladı. Bende çok istiyordum artık. Abim bana samanların üzerinde yarağını öyle geçirdiki bağırdım ama o hiç umursamadı. Sikini amımın içine hepsini soktu. Başladı git gel yapmaya. Oh beee amın çok dar. sikim içine zor girip çıkıyo. Harikasın artık seni hergün sikecem yaşadım valla deyip pompalıyordu. Sonra içime boşalmaya başladı. Amımdan çıkarınca siki hep kan olmuştu. Benim amımdan da kanlı kanlı meniler dişarı akmaya başladı. Beni çömeltti abim. Samanın üstüne kanlarım epeyce aktı. Sonra durdu. Biz biraz samanların üstünde yattık. 10-15 dakika yada yarım saat geçti geçmedi abimin siki yine kalktı. Olmayan memelerimi emmeye başladı. Sonra beni domalttı.
Şimdi götünden sikecem dedi. Bende tamam dedim. Ne bileyim amımdan daha çok acıyacağını. Sikini tükürükleyip beni domalttı götüme sokmaya başladı. Ama siki çok büyük olduğu için 20-21 cm vardı. dediğim gibi yaşına göre çok kalın ve büyük bir siki var abimin. O sikini daracık götüme sokmaya başladı. Ben acıdan kıvranarak abi çok acıyor. Götümden sikme amımdan sik dedim. Yok olmaz götünüde sikmek istiyom diyerek bastırdı. Kafasının girmesiyle yırtıldım sandım. Bağırmamam için ağzımı eliyle kapatmıştı. Sikini bastıra bastıra götüme kökledi. 10 yaşımdayım ve kocaman sikli abim beni amımdan götümden acımadan sikiyodu. Ben inliyorum. Gözümden yaşlar akıyor abim götümü sikmeye devam ediyor.Öyle hızlandıki içimde taşakları şak şak diye ahırı inletiyor. Götümden çıkarttı amıma soktu. Amımıda sikti. Tekrar çıkartıp götüme soktu bu sefer daha kolay girdi götüme ve hızlı hızlı sokup çıkardı sonra aaah ohhhh diye diye götümün içine boşaldı. Her yerimi orada bulunan ineklerin sağmadan önce memelerini sildiğimiz bezle sildi, temizledi. Şalvarımı giydirdi. Kimseye söylemek yok tamamı dedi. Seni hergün sikecem. seninde hoşuna gidecek dedi. Bende tamam abi zaten çok güzel siktin hoşuma gitti dedim. Beni öptü aferim dedi. Daha sonra 2 gün sikemedi götüm amım çok acıdı bıraktık. 2 gün sonra yine ahırda sikti. Artık abim beni hergün ahırda, bazen tarlada, kimse yokkende evde sikiyordu. Aradan 6-7 ay geçti. Yine ahırda abimin altında inlerken babam bizi yakaladı. Vay demekki kızkardeşini sikiyosun haaa. Ulan nasıl alıyo senin kocaman sikini bu zilli demezmi. Abimde bende şaşırdık kaldık. Biz öylece kaldık. Benim am göt ortada abimin kocaman siki dimdik göbeğine değiyor.
Kala kaldık. Babam geldi yanıma çöktü. Amın da çok küçük. deyip ellemeye başladı. Babam ellerken ben gözlerimi yumdum. Sonra abime ver lan oradan bazi dedi. Abim bezi uzattı, babam amımı bezle temizledi çünkü az önce abimin siki çıkmıştı oradan. Temizledikten sonra küçücük amımı yalayıp emmeye başladı. Babam öyle güzel emiyo yalıyorduki ben zevkten kıvranmaya başladım. Ara sıra parmağını amımın içine sokuyor, ağzını bastıra bastıra amımı emiyor bir yandan da ohhh çok güzel, küçücük nasıl güzel sikilir bu am diyordu. Abimde bizi seyrediyo tekrar siki dikildi elinde okşuyarak bize bakıyor. Babam pantolonunu indirdi, sikini donundan çıkarttı kocaman siki vardı. Abiminki kadar değildi ama ona yakın büyüklükteydi. Sikini tükürükledi beni domalttı amıma sokmaya başladı. Baba yarağı yemek daha bir zevk verdi. Sikini yavaş yavaş sokmaya başladı. Biraz sonra sikinin hepsi küçük amıma girmişti. Babam ohhh, çok dar, harika, içinin sıcaklığı yakıyor sikimi diyerek pompalamaya başladı. O arada göt deliğime parmağını sokmaya başladı. Parmağı götüm girdi, abime lan bunun götünüde mi siktin deyince abim amını götünü sikiyom, dedi. Babam offf bayılırım göte, ananız götten vermiyo bende ara sıra senin arkadaşın ahmetin götünü sikiyom, demezmi. Ahmet abimin arkadaşı. Kız ahmet derler ona. Demekki babam erkekte sikiyomuş.
Biz dahada rahatladık. Artık rahat rahat sikişimize devam ediyoduk. Babam amımdan çıkarttı sikini götüme soktu. Ben bağırınca ohhhh bağırarak yarak yiyenler beni daha azdırıyo diyerek pompalamaya devam etti, sonra götümden çıkarttı amıma kökledi. 2-3 dakika sonra böğüre böğüre amımın içine menilerini akıttı. Artık abimin ve babamın ortak karısı olmuştum.Babam o gün beni 2 kere daha sikti. Bir kerede abimle beraber babam götüme abim amıma soktu tost yaptılar aralarında öyle siktiler. Babam ve abim 12 senedir beni sikiyolar. bazen beraber bazen babam tek bazende abim tek olarak beni sikmeye devam ettiler. Hergün sikiliyorum.Bazende beni tost yapıyolar ikisi birden sikiyor biri amımdan biri götümden yapıyor. Ençok babam götümden sikiyor. Abim daha çok amımı sikiyor. Babam bana hergün bir ilaç içiriyodu. Hiç aksatmıyordu. Bunu yaşım büyüdükçe anladım. Hamile kalmamam için kontrol hapıymış. Abim yakında evlenecek. Annem çok geç kaldın evlenmekte diyor. Abim evlensemde seni yine sikecem diyor. Bakalım sikecekmi. Babam 2-3 günde bir sikiyor.İsteyenlerim var ama babam vermiyo. Beni sikerkende seni evlendirmeye kıyamam. Ama evlenmek istersen bir şartla evlendiririm amını götünü bana siktirmeye devam edecen diyo. Bakalım belki evlenmem abimin ve babamın sikişleri beni çok mutlu ediyor. Evlensemde yine ikisinede siktiririm. Bakarsınız evlendikten sonraki durumları da yaza bilirim sizlere. Şunu rahatlıkla söyleye bilirim abi ve baba yarağı yemek insanı çıldırtıyor. Deneyin bakın göreceksiniz.
304 notes · View notes