Beğenilme ve takdir edilme arzusu her insanın nefes almak, su içmek, uyumak kadar gereksinim duyduğu bir ihtiyaçtır. Ancak bu ihtiyaç kendini olduğundan farklı olarak özel ve önemli görme, her daim takdir ve onaya ihtiyaç duyma noktasına varırsa bazı davranışsal bozuklukların ortaya çıkışına sebebiyet verir ki bu durum psikiyatride Narsistik Kişilik Bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Reddedilişlerle, alaya alınmalar ve küçümsemelerle karşılık bulmayıp tatmin edilmeyen arzu, motivasyonunu hırs ve öfkeden alan bir obsesyona bürünür ve kişiyi öz benliğinde yıkıma hatta bazen telafi edilemeyecek hasara götürür.
ÖZ YIKIMA GÖTÜREN TUTKU: CEMİL ŞOV
Barış Sarhan, ilk uzun metrajı “Cemil Şov”da kendi iç sesini dinleyerek varoluş yolculuğuna çıkan ancak bu yolculukta ünlü olmanın karanlık cazibesine kapılan bir adamın trajedisini ele alıyor. Bir AVM’de güvenlik görevlisi olarak çalışan ve küçüklüğünden beri oyuncu olmak isteyen Cemil’in (Ozan Çelik) hikâyesine odaklanan bu film, Yeşilçam’da kötü adam karakteriyle (anti-kahraman) meşhur olmuş Turgay Göral’ın baş rolünde olduğu “Kabus” filminin siyah-beyaz sahneleriyle açılıyor, bir sonraki sahnede ise Cemil’in bu filmin yeniden çevrimi için yapılan oyuncu deneme çekiminde (audition) olduğunu görüyoruz. Oyunculuk konusunda epey kabiliyetsiz olan Cemil, o çekimde yönetmen tarafından beğenilmeyince pes etmek yerine AVM’deki odasında yönetmene ulaştırmak için sahneyi oynadığı bir demo kayıt alır. Bu sırada iş arkadaşı Burcu’nun (Nesrin Cevadzade) sosyal medyada babasıyla çektiği fotoğraf dikkatini çeker. Cemil’in gökte aradığı yerdedir, o baba Turgay Göral’dan başkası değildir. ***
Cemil: Alacağım rolü, ne diyorsun?
Burcu: Ne rolü ya? Allah aşkına Cemil, ne rolü? Sen kendini oyuncu mu sanıyorsun, ya seni kim ciddiye alır? Kimsin sen ya?
Cemil: Aktörüm ben.
Burcu: (kahkahayla): Götümün aktörü.
Cemil: Göreceksin! Göreceksin!
Ünlü olma duygusu da beğeni ve takdir görme isteğinden azade değil; görme ve görülme ihtiyacı üzerine odaklanır. Tam da bu bağlamda filmin ana karakteri olan Cemil’in AVM’nin güvenlik kameralarının görüntülerinin izlendiği bir odada çalışması ve Burcu’nun sorunlu bir ilişki yaşadığı babasıyla doğum gününde çektiği ‘selfie fotoğraf’ını görülebilirliği en çok sağlayan sosyal medya hesabı Instagram’da paylaşması tesadüfi seçimler değildir. Tüm gününü Burcu’nun ‘fare deliği’ olarak adlandırdığı o odada başkalarını izleyerek geçiren Cemil, izleyen değil izlenen-görülen kişi olmak; Burcu ise fotoğraf paylaşımıyla zamanında ünlü bir oyuncu olan babasının ününden faydalanarak ‘like almak’ derdindedir. Evli olan AVM müdürü Zafer’le (Alican Yücesoy) yaşadığı birliktelik de temelinde beğenilme-haz duygusunu tatmin etme üzerine kuruludur, kariyerinde yükselebilme ihtimalini de bu hazzın peşinden giderek sağlayacağını düşünür. Kendi varoluşsal çabasını yaratırken olduğu kişiyi yok sayarak bir persona geliştiren Cemil’in (ego), alt benliği Burcu (id), üst benliği ise Turgay Göral (süper ego)’dır; üç karakteri bir kişinin temsilleri gibi okumak da mümkündür ve üçü için de ‘tutunamayanların hikâyesi’ demek yanlış olmayacaktır.
Cemil Şov, yine aynı isimle 2015’te kısa metraj olarak çekilen ve izlediğim an “bu, kesinlikle uzun metraj olmalı” dediğim bir yapımdı; kısa metrajın ana hikâyesi ayın elemanı olmaya çalışan bir güvenlik görevlisi üzerine kuruluydu.
Grafik tasarım mezunu, markaların tasarım işleriyle yıllarca uğraşan ve aynı zamanda reklam filmleri de çeken bir yönetmenin ilk filminde çok daha estetik kaygı güderek fazlasıyla stilize resimler yaratacağını düşünür(d)üm. Oysa Sarhan, kötü adamın yok oluşa giden hikâyesini hareketli kamera ve reklam ışığının aksine sahnelerle paralel giden, kimi yerde patlayan ancak efektif ve bazen rahatsız eden bir sinema diliyle anlatma yoluna gitmiş. Görüntü yönetmeni Soykut Turan’la başarılı bir birliktelik kotararak doğru bir sinematografi ortaya koyan Sarhan’ın rejisi ve teknik tercihleri hem cesur hem bilinçli. ***
Benim de sıram gelecekti, işte şimdi başroldeyim;
kötüyüm ama başroldeyim.
Üç bölüme ayrılan filmin her bir bölümü (genç) Turgay Göral karakterinin olduğu Yeşilçam sahnesiyle açılır;
Bölüm: Yaşadığın Hayatı Hak Etmiyorsun
Bölüm: Siz benim Babamın Kim Olduğunu Biliyor Musunuz?
Bölüm: Davetli Değildim Ama Gelmeye Mecbur Hissettim Kendimi
Yeşilçam kısımlarında ‘Film Noir’ tarzı ışığa sadık kalınırken filmin genelinde kullanılan renkler de dikkat çekici; başlangıçta mavi ve tonları hakimken ikinci bölüm ve sonrasında kırmızının daha baskın olarak kullanıldığını görüyoruz. Yeşilçam sahnelerinden ana filmin sahnelerine geçiş planları, dinamik kurgusu, müzikleri, ses tasarımı, kostüm-sanat yönetimindeki özeni ve Cemil’in obsesyonuyla paralel giden atmosferin yansımasıyla gayet başarılı ve övgüyü hak eden bir ilk film. Kamera arkasındaki bu başarıyı kamera önünde rolünün hakkını sonuna dek vererek nefis bir performansa imza atan Ozan Çelik tamamlıyor. Filmin negatif hanesine kimi seyirci için uzun gelebilecek süresini yazabiliriz, ancak anlatının temposunu hiç düşürmediğinden (ve filmi ikinci kez izlediğimde buna tam olarak emin olduğumdan) bunu bir kusur olarak görmedim. Yan karakterler daha derinlikli yazılabilse ve hikâyeye daha çok eklemlenseydi çok daha iyi bir filmin ortaya çıkması kaçınılmazdı.
Sinemamızda özgün bir yapım olarak yerini alan ve öyle de hatırlanacağına inandığım Cemil Şov, gelecek vaat eden bir yönetmeni, Barış Sarhan’ı tanımamızı sağladı. Kendisiyle bir sonraki “şov”unda buluşabilmek dileğiyle…
Yerde ayaklarımı uzatmış, sırtımı kanepenin ayaklarına yaslamış oturuyorum. Sağımda içi ağzına kadar dolu küllük, kenarından sarkan, sönmeye yüz tutmuş bir sigara. Solumda neredeyse bitmiş büyük bir şişe rakı (Bardak yok..) Önümdeki “Tv” ekranında “Loop”a alınmış, sürekli dönen “Lethargic Dialogue” klibi. Bir rakıya, bir sigaraya, arada bir de ekrana bakıyorum. Videonun başında elde dönen çakmak gibi başım dönüyor. Depresif düşünceler, bitik bir karaciğer, antidepresanlar, anksiyeteler, ilaçlar, mahvolmuş bir hayat, “Psychonaut 4”… 2015’te keşfettiğim “P4” (böyle deyince aklıma bir “DSBM” grubundan ziyade evdeki “Play Station 4 Pro” geliyor ama kısaltma işte.) “Youtube”da gördüğüm günden beri dinlemeye asla ara vermediğim bir “DSBM” grubu. “P4” Yukarıda anlattığım hikaye ve binlercesi gibi bir çok zor anımda bana arkadaşlık etti. Konsere geçmeden önce nedir bu “DSBM” sadece biraz sert müzikle harmanlanmış, üzgün ergen intihar girişimlerimi, yoksa fazlası mı? Biraz bunlara bakalım.
“Depressive Suicidal Black Metal” 90’ların başında “Burzum” etkisiyle yeni şekillere bürünen Black Metal’in belki de en uç türlerinden biri. Ben şahsen tek albüm çıkarabilmiş olan “Silencer” grubu ve psikolojik vakaların en berbat donanımlarına sahip hasta ruhlu solistleri “Nattramn” ile “DSBM”le tanıştım. Bu müzikte, gruplarında, solistlerinde öyle hikayeler, öyle hezeyanlar var ki değme korku filmi senaryolarına taş çıkartır. Özellikle “Nattramn”ı hafif bir “google”larsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz. Bu tarz hikayeler okuyup birde bunlarla aşırı bağdaşan müziklerini dinlediğinizde, eğer sizde hafif, orta, şiddetli depresyon dönemleri geçirdiyseniz kendinizi bu işe fazlasıyla kaptırıyorsunuz. “Shining” “Lifelover” “Nocturnal Depression” “Apati” “Xasthur” “Happy Days” “Coldworld” “Thy Light” ve sayamayacağım diğerleri öyle gruplar ki, bunları acının müzikte şekil bulmuş halleri olarak yorumlayabilirim. Histeri krizleri yaşayan vokaller, hezeyan tarayan gitarlar, şarkıların arasındaki durulma bölümlerinde giren ilginç enstrümanlar, (Black metalde saksafon olur mu demeyin oluyor, güzelde oluyor.) zil kullanımı yüksek atmosferik davullar ve bazen şarkı aralarında, başında ya da sonunda giren diyalog bölümleri. Anlatılar, bozuk radyo konuşmaları, çocuk koroları, şarkıları…
“P4” yukarıda saydıklarımı ve daha fazlasını icra eden bir grup. Artık üretim yapamayan “Silencer” (Nattramn’ın akıl hastanesi projelerini saymazsak.) ve “Lifelover”ın (Aşırı doz kullanımı sonrası ölen gitaristleri sebebiyle grup dağıldı.) yeri dolamayacak olsa da, “P4” bu tarzın ciddi bir takipçisi oldu ve bayrağı onlardan devraldı diyebilirim. (Saydığım iki grubunda önemli şarkıları “P4” tarafından son albümlerinde coverlandı.) Dinlemesi zor bir tarz olan, abilerimiz, ablalarımızın, genel metal müzik dinleyicisinin dahi çok anlamlandıramadığı “DSBM” hala kısıtlı bir kesim tarafından bağra basılsa da, yaşamak zorunda olduğumuz çağ gereği giderek daha fazla takipçi kazanan bir akım. Konser açıklandığında üzülsem mi sevinsem mi bilemedim, müthiş bir şaşkınlık yaşadım. Uzun zamandır dinlediğim bir grubu sahnede izleyecek olmak sevinç vericiydi fakat diğer yandan geçirdiğim zor zamanları hatırlamak ve o günlere geri dönmek acı verici olabiliyordu. Tamda böyle duygularla gittim konsere. İki arada bir derede… “DSBM” ve “sevinç” kavramları birbiriyle çok bağdaşmıyor zannedebilirsiniz fakat size şunu söyleyebilirim ki benim nazarımda “DSBM”in yalnızlık, ölüm, intihar güzellemesi, aşırı doz, kendine zarar verme, alkolizm, vs. temaları yanı sıra, insana destek olan, hayata devam etmesini sağlayan, “güç” veren bir tarafı da var.
Zor, katlanılamaz dönemler geçirdiğimde kendi kendime yıllar içerisinde geliştirdiğim belki hastalıklı sayılabilecek bir yöntemim var. Bu dönemlerde genellikle depresif şeyler okumak, izlemek ve dinlemeye meyilli olurum. Holokost filmleri, savaş anıları, özellikle Doom/Black metal müzikleri bana yardımcı olur. Dünyada, senin o an yaşadığın acıdan daha büyük dramların olması, senden çok daha zor durumda kalan insanların hikayelerine odaklanmak konuyu en azından biraz olsun senden uzaklaştırır, hafif bir rahatlama hissi getirir. “P4” Gürcistanlı bir grup ve tarzlarını “Post Soviet Black Metal” olarak tanımlıyorlar. Bu tanımlama bile tek başına benim dikkatimi çekmeye yetmişti. Oraya ne yazdılarsa bu adamlar onu yapıyor, yaşıyor. Biz hiçbir zaman kanatlarını sonuna kadar açmış, ideolojisini ve baskısını bütün topraklarına zorla yaymış, egemen, düşman bir kuvvet tarafından yönetilmek zorunda kalmadık. (Ruhun şad olsun büyük Atatürk!) Ama bu adamlar yıllar boyunca bunu yaşadı ve bu olayın etkileri onlarda izler bıraktı, yaralar açtı. İçlerinde belki hala o günleri yaşıyorlar, hatırlıyorlar. Bu gözlerinden bile belli oluyor, birçok jenerasyona yayılmış bir durum bu. Konser boyunca arka planda, logolarının gerisinde gösterilen eski Sovyet bloğu mimarisinden örmekler bu dediklerimi destekliyor. Mega, güçlü, haşmetli, soğuk bloklar, toplu konutlar, binalar… Şükürler olsun ki onları anlayamıyoruz, belki biraz hissediyoruz. (Mimari dışında…) Anlayabilecek durumlar yaşamadık. Onları anlamaya çalışmamız Nasılsın? “İyiyim” diyalogları kadar saçma bir çaba oluyor. Sovyetler birliği devri ve sonrası dönem acılarını bize geçiriyorlar ve ben yine bu tarz şeyler yaşamadığım için rahatlıyorum evet ama sadece bununla sınırlı kalmıyor. “P4” ve “DSBM” grupları sayesinde artık kendimi yalnız hissetmiyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun, benimle benzer acıları ve durumları, hissiyatları paylaşan insanlar var! Evet, yalnız değilim ve bu çok büyük bir güç. Belki o yerilen intihar temasının, kendisini öldüren ya da zarar veren müzisyenlerin, bağımlılıkların tam aksine insanı yaşama bağlayan, devam etmesi için insana dayanak olan bir güç. Dibe vurduğunda ayaklarını sağlam bir şekilde yere vurup, hızla yüzeye doğru çıkma gücü…
İŞTE OMUZ OMUZA JİLET ÇEKECEĞİMİZ AN!
Konsere giderken neyle karşılaşacağımı üç aşağı beş yukarı tahmin ediyordum ama yalan yok bu kadar iyi geçeceğini düşünmemiştim. Konser normalde Pazar günü gerçekleşecekti fakat grubun uçaklarındaki bir sorun nedeniyle “P4” gecikti ve etkinlik ertesi güne ertelendi. Bu konuda seyircide sıkıntılar yaşandı. Şehir dışından gelenler biletlerini iptal etti, konser hafta içine alındığı için gelemeyenler oldu vs. Sonuç olarak beklenenden biraz daha az bir kitleyle konseri geçirdik. Bu durum “P4” ün performansına bir eksi yazmadı, aksine daha da istekli ve enerjik şekilde konserlerini verdiler. Bu aksaklık için özür dilemeyi de ihmal etmediler. Genç nüfus ağırlıklı kitle tam bir “DSBM” dinleyicisiydi diyemem, zaten bunu beklemezdim de. Merakından gelen dinleyicide çok vardı, birkaç parça dinlemiş olup grup hakkında az buçuk fikir sahibi olanda, her şeye, bütün şarkılara hakim olup en önde translara girende. Tarzın gelişimi açısından bu yaşananlar gayet olumlu. Gördüğüm kadarıyla herkes konserden memnun ayrıldı. Memnun ayrılmamak mümkün değildi adamlar gerçekten o kadar hissiyatlı çalıp söyledi ki, hep birlikte gerçek bir inanmışlık, kendini adama deneyimi yaşadık.
“P4” ün ilk albümü “Have A Nice Trip”in yazının başında söylediğim gibi bende ayrı bir yeri vardır. Konser “Setlist”leri internette fazla dönmüyordu ve benim gördüğüm kadarki kısmında konserlerinde artık ilk albümden hiç parça çalmıyorlardı. Bu konserde daha ilk şarkıda, ilk albümden “Parasite” (en sevdiğim ikinci parçaları.) ile girmeleri tahmin edersiniz ki beni binlerce farklı duygu durum içerisinde bıraktı. Telefonla çekim yaparken telefonumda “Headbang” yaptı. İnanılmaz anlardı. “We Will Never Find The Cure” “Moldy” ve “Too Late To Call An Ambulance” konser öyle hissiyatlı, öyle derin duygularla geçiyor ki başka hiçbir şey anlatmama gerek yok aslında. Şarkı isimlerini okusanız yeter. David kendinden geçiyor, (zaten kendinden geçmesi ile tanınır…) şarkıları yerde sürünerek söylüyor, bağırıyor, kendini yerden yere vuruyor, çığlıklar, yardım çığlıkları, Allah’ın belaları! David, “Lifelover”dan “Kim Carlsson”a benzettiğim hareketler sergiliyor, ölüyor, bitiyor. Seyirciyle birkaç kelime dışında çok fazla “konuşamadığı” (İstanbul, helö, hıı..) için, konuşmaları ve seyirci iletişimlerini genelde gitar/vokalleri yaptı. Konserlerde bu durumu iyi ayırmışlar, güzel çalışıyorlar. David konuşma konusunda sazı eline alsa hepimizin tadı kaçabilir. Sen şarkını söyle, çığlıklarını at abi. Grubun aklıselim, beyefendi, papyonlu gitaristi konuşmaları yapar. Bize özel olarak yapacaklarını söyledikleri ikili acı seansı, gitaristin söylemesine göre “üzerine çok fazla çalışılmamış” “deneysel bir şey” beceremezsek bize kızmayın dedi fakat kızmak ne kelime, resmen nutkumuz tutuldu! Bu bir “Şov” olarak değerlendirilebilirse eğer ben böyle “Şov” görmedim diyebilirim. IF’in duvarlarından acı fışkırdı. Gidin bakın hala orada duruyordur. Acı mekana sinmiştir. Mahvettiler bizi…
“Beautyfall” (2020) albümlerinden “Sana sana sana cura cura cura” (Türkçe okuyunca ne kadar manalı oluyor, eski sevgiliye sitem edilen bir nefret şarkısı gibi.) çalınıyor. Bu hezeyan sonrası “Tbilisian trajedisi”. Yukarıda sigaraya çıkmıştım, melodiyi duyar duymaz merdivenleri üçer beşer inerek koştum geldim. Gitarist bunu çalmadan önce sanki “sıradaki şarkıyı biliyorsunuz, bunun için üzgün hissetmiyorum” deyip güldü. Konuşmanın başını kaçırdığım için ben pek bir mana veremedim, anlayan varsa yeşillendirsin. Hayırdır yani kardeş burasıda İstanbul tragedyası, hepimizin acıları var, bunlarımı yarıştıracağız… Neyse. “Beware the silence” sonrası bana ikinci şok geliyor. Yine yazının başında bahsettiğim, yıllar boyunca Loop’a aldığım şarkı “Lethargic Dialogue” (en sevdiğim “P4” şarkısı.) canlı çalınıyor! Benim bira fondiplendi, saçlar açıldı, darmadağın olundu… (Boynum hala ağrıyor…) Bu konserde ses o kadar iyiydi ki (belki “P4” için fazla iyi bile sayılır.) başka hiçbir konserlerinde bu kadar iyi ses aldıklarını düşünmüyorum bile. “Personal Forest” “My Sweet Decadance” (bu şarkı hep birlikte söylendi, elimizde çakmaklar eksikti.) ve “Bad morning” sonrası grup sahneden iniyor. Bizim çocuklar organize tabi “hurraa” kapıya derken “P4” tekrardan sahnede “The Stooges” Cover’ı olan “I wanna be your dog” şarkısını çalıyorlar. Hopluyoruz, zıplıyoruz. Resmen bu gece, burada, bütün acıları si……z!
“P4” muazzam bir acı resitali sonucunda sahneden iniyor. Tekrar gelmek için söz veriyorlar ve ben tekrardan geldiklerinde yine benzer bir performans sergileyeceklerini düşünüyorum. (Daha iyi diyemiyorum, bundan daha iyisi nasıl olur bilemiyorum..) Grup, kuliste biraz dinlendikten sonra önceden söz verdikleri gibi “Meet And Greet” için seyircinin arasından geçip “Merch” standının arkasına gidiyor. Uzun bir kuyruk “P4”ten imza almak, fotoğraf çektirmek için bekliyor. Sıranın sonu gelmiyor, herkes grupla kucaklaşmak, sarılmak, konuşmak istiyor. Seyirci duygusaldı, grup duygusal ve yorgundu. Bu işin tamamlanması zor gibi gözüküyordu. Dolayısıyla bir süre sonra “tamam artık yeter arkadaşlar” diyorlar ve kalan sırayı toplu fotoğraf çekimiyle kandırıp kulise dönüyorlar. Bir “DSBM” grubuyla fotoğraf çektirmek, sırıtırken “P4” elemanlarıyla fotoğrafının olması falan bunlar… Ne bileyim biraz “sırıtan”, çelişkili, konuyla bağdaşmayan şeyler gibi gelmiyor değil. (Benimde oldu gerçi kardeşim, anıdır neticede kehkeh…) Konser o kadar güzel geçti ki olumsuz bir not, gözlem, izlenim sunamıyorum. Bu sene Metal müzik konserleri açısından çok verimli geçiyor, birçok enteresan grupla, “Sound”la, janrayla karşılaşıyoruz, tanışıyoruz. Bu etkinlikleri gerçekleştirenlere hakaret etmek yerine bence tekrardan teşekkür edelim. Şartları, zorlukları, aksilikleri anlamaya çalışalım, anlamasakta saygı duyalım. Güzel memleketimizin, yaşamak zorunda kaldığımız şu boktan dönemlerinde adamlar sevdiğimiz, müziklerinde nefes aldığımız, gelmesi için belki dualar ettiğimiz grupları getirmeye çalışıyor. Bu işi ne kadar profesyonel şekilde planlarsan planla, iki taraflı aksilikler yaşanabiliyor, kriz yönetimi yapmak gerekiyor, hızlı aksiyonlar almak zoruna kalıyorsunuz vs. Üzüntüyü, hayal kırıklığını anlarım ama klavye başından küfür etmek nedir? Şartlar gereği konsere gelemeyeni anlarım ama tepki olsun diye sevdiğin bir grubun konserine gelmemek nedir? Her neyse gelmeyen çok şey kaçırdı bir kez daha bunu belirteyim. Konserin etkisi hala üzerimde ve “P4”ün şarkıları beynimde çalmaya devam ediyor. Tekrardan yoğun şekilde “DSBM” batağına düşüyorum. Kaçabilen kendini kurtarsın, benim için artık çok geç. “Too Late To Call An Ambulance”… Sevgiyle kalın, görüşmek üzere!
Hülya Şen 29 Şubat 1968 yılında Balıkesir ilinde dünyaya gelmiştir .Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Bölümünü bitirmistir.Üniversite 2. sınıfta iken özel alınan bir izinle Tekin Akmansoy’ın filminde kızı karakterine hayat verdi.2015 tarihinde Ahmet Çevik Tiyatrosunda çalışmalar yaptı.Başarıyla oynadığı tiyatro ve sinema filmleri ile ilgili birçok ödül…
Bu yılki Aydın Doğan Ödülü Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’nin
Aydın Doğan Vakfı tarafından, bu yıl 28. kez takdim edilecek Aydın Doğan Ödülü’nün, Felsefe ve İnsan Hakları konusundaki çalışmalarıyla ülkemizin adının uluslararası kültür ve felsefe ortamında uzun yıllardır gündemde olmasına büyük katkılar sağlayan Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye verilmesi kararlaştırıldı.
İSTANBUL (İGFA) – Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye Aydın Doğan Ödülü’nün Kasım ayında İstanbul’da düzenlenecek törenle takdim edilmesi bekleniyor.
Aydın Doğan Vakfı’ndan yapılan açıklamada, “Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu, Türkiye’de felsefe eğitiminin ve araştırmalarının gelişmesine, bu alanda birçok akademisyenin yetişmesine ve ülkemizde felsefi düşüncenin yaygınlaşmasına yaptığı önemli katkılar, sayısız bilimsel makale, bildiri, rapor ve kitap çalışmalarıyla uzun yıllar boyunca ulusal ve uluslararası düzeyde Türkiye’yi başarıyla temsil etmesi, ayrıca insan hakları kavramının anlaşılması ve savunulmasında da önemli misyon üstlenmesi, Felsefe ve İnsan Hakları konusunda UNESCO kürsüsü sahibi olmak gibi çok önemli bir değere ulaşmış olması, başarılarıyla uluslararası kültür ve felsefe ortamında Türkiye adının gündemde tutulmasına katkı sunması nedeniyle 2024 yılı Aydın Doğan Ödülü’nün, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye takdim edilmesini kararlaştırmıştır” denildi.
Hatırlanacağı gibi geçen yıl 2023 Aydın Doğan Ödülü Koro Müziği Antakya Medeniyetler Korosu’nun olmuştu.
TÜRK FELSEFESİNİN ÖNCÜ İSMİ: PROF. DR. İOANNA KUÇURADİ KİMDİR?
4 Ekim 1936’da İstanbul’da doğdu. 1954’te Zapyon Kız Lisesi’ni, 1959’da İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. 1965’te doktora derecesini aldı. 1965-1968 arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde görev yaptı. 1970’te Doçent, 1978’de de Profesör oldu. 1968 yılında Hacettepe Üniversitesi’ne atandı. 1969 yılında kurulan Felsefe Bölümünün kuruluşundan Ekim 2003’e kadar başkanlığını yürüttü. 1997’de kurulan İnsan Hakları ve Felsefesi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin Mart 2005’e kadar müdürlüğünü yaptı. 1998 yılından bu yana da UNESCO Felsefe ve İnsan Hakları Kürsüsünün sahibidir. 2006 yılında Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne atanan İoanna Kuçuradi, bu üniversitenin İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin Müdürlüğünü ve İnsan Hakları Anabilim Dalı’nın başkanlığını yapmaktadır.
Aldığı ödüller:
– Goethe Madalyası (1996)
– Girit Üniversitesi’nden Onursal Felsefe Doktorası (1996)
– Türkiye Bilimler Akademisi Hizmet Ödülü (1996)
– Hacettepe Üniversitesi Bilimde Başarı Ödülü (1994-1995 ve 1995-1996 Akademik Yılları)
– Mimoza Dergisi’nin 75 Cumhuriyet Kadını Ödülü (1998)
– Ricardo Palma Üniversitesi’nden Onursal Felsefe Doktorası (2000)
– Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 1999 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü (2000)
– Almanya Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanı Büyük Liyakat Haçı (2001)
– La Havana Şehri Onursal Hemşehriliği (2002)
– UNESCO İnsan Hakları Eğitimi Ödülü, Onursal Mansiyon (2002)
– Mustafa N. Parlar Bilim Ödülü (2003)
– UNESCO Aristoteles Madalyası (2003)
– Diyarbakır Tabip Odası’nın Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü (2004)
– Seküler Humanizm Konseyi’nin Planeter Humanist Filozof Ödülü (ABD, 2005)
– Truva Folklor Araştırmaları Derneği Ödülü (2005)
– UNESCO’nun 60 Yılına Katkı Yapmış 60 Kadın (2006)
– 500-2000 Yılları Arasında İstanbul’un 100 İlim ve Fikir Adamı (2012)
– Toplumsal Etik Derneği Onur Ödülü (2013)
– TED Ankara Koleji Vakfı Okulları “İnsan Haklarına Katkı Ödülü” (2013)
– Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin Stratejik Vizyon Ödülü (2014)
– Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi, Felsefe Dalındaki Kristal Lale Ödülü (2014)
– Orta Doğu Teknik Üniversitesi Senato Özel Ödülü (2015)
– 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı (TÜYAP, 2016)
– 21. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali Tema (Umut) Ödülü (2018)
– Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun seçtiği Türkiye’nin 20 Öncü Kadını (2019 ve 2022)
– Forum İstanbul, Yaşam Boyu Başarı Ödülü (2019)
– Beykoz Üniversitesi, Yürekli Kadınlar Ödülü (2019)
– Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin Eğitim Ödülü (Bursa, 2020)
– T.C. Üsküdar Üniversitesi, Yüksek İnsani Değerler Ödülü (2020)
– Tepebaşı (Eskişehir) Belediyesi ve Çağdaş Gazeteciler, Uğur Mumcu Hayat Boyu Başarı Ödülü (2022)
– Betül Mardin Geleceği Şekillendiren Liderler Ödülü (2022)
– MediaCat Fark Yaratan Kadınlar 2022 Yaşam Boyu Onur Ödülü (2022)
– Hayal Gücü Merkezi’nin “Türkiye’nin Hayal Gücüne Katkı Ödülü” (2022)
– Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Cumhuriyet” Ödülü (2023)
– Atina Ulusal ve Kapodistrias Üniversitesi Onursal Hukuk Doktorası (2023)
– Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin “Bilim Dalında Önder Kadın” Ödülü (2023)
– Dil Derneği’nin 91. Dil Bayramı Onur Ödülü (2023)
– FeminİSTANBUL 7. Uluslararası Festivali Onur Ödülü (2023)
– İstanbul Üniversitesi’nin “13. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Akademik Onur” Ödülü (2023)
– Maltepe Belediyesi İstasyon Dergisi’nin “Yüzyılın Aydınlık Yüzleri” Ödülü (2024)
– Rotary İstanbul’un “Meslekte Hizmet” Ödülü (2024)
– T.C. Üsküdar Üniversitesi’nin “Zirvedeki Kadınlar” Ödülü (2024)
– Yeni Kuşak Köy Enstitüleri’nin “Aydınlanma Onur Ödülü” (2024)
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
Serseri - Teoman ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Rock) ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/qsqeRdgySiI ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Serseri - Teoman ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Rock) Söz - Müzik: Teoman Bm Em G A Bm Em Bunlar güzel günlerimiz G F# Bm Daha beter olcak her şey Em Dünya zaten yalan dolan G F# Bm Kaderden kaçamaz insan C Bm Vurulmuş kalbinin ortasından Bm Aynaya bakmam Kendimi bilmem Em Hayat acıtınca Dünyayı sevmem G Ne yazık ki tek tabanca A Serseri doğdum Bm Serseri ölcem Teoman diskografisi Madde Tartışma Oku Bekleyen değişiklikler Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Teoman diskografisi Stüdyo albümleri 12 Konser albümleri 10 Derleme albümleri 6 Video klipleri 45 Film müziği albümleri 5 Filmleri 6 Remix albümleri 7 Coverları 35 Türk rock müziği sanatçısı Teoman’ın diskografisidir. Teoman kariyerinde toplamda 12 stüdyo albümü, 5 film müziği EP albümü, 6 derleme albüm, 7 remix albümü ve 10 konser albümü/DVD'si yayınlamıştır. Cover parçalarıyla da dikkat çeken Teoman, albüm ve single olarak kariyerinde 35 şarkıyı cover olarak seslendirmiştir. Teoman, kariyerindeki son stüdyo albümü olarak duyurduğu ve 12. stüdyo albümü olan Ben, Zargana ve Deus Ex Machina 1 Eylül 2023'te yayınlandı.[1] Albüm öncesi Aşık Bir Adam cover ve Konser '22 adında iki albüm daha yayınladı.[2] Diskografi Stüdyo albümleri Yıl Albüm Müzik şirketi 1997 Teoman İstanbul Plak 1998 O NR1 Müzik 2000 Onyedi 2001 Gönülçelen 2003 Teoman(Teo) Avrupa Müzik 2004 En Güzel Hikayem 2006 Renkli Rüyalar Oteli 2009 İnsanlık Halleri 2011 Aşk ve Gurur 2015 Eski Bir Rüya Uğruna... 2021 Gecenin Sonuna Yolculuk 2023 Ben, Zargana, Deus Ex Machina Cover albümü Yıl Cover Albüm Müzik Şirketi 2023 Aşık Bir Adam Avrupa Müzik Filmleri, film müzikleri, konuk oyunculuklar Yıl Film Film şirketi 2000 Filler ve Çimen (oyuncu)[3] Pan Film 2002 Mumya Firarda (oyuncu) Warner Bros. 2002 Banka (oyuncu) Plato Film 2005 Balans ve Manevra(Oyuncu, Yapımcı, Yönetmen, Senaryo) Özen Film 2006 Barda (oyuncu) Kenda Film 2007 Romantik (oyuncu) Plato Film Yıl Film müzikleri Firma 2005 Balans ve Manevra Pasaj Müzik 2007 Romantik Pasaj Müzik 2007 Ara 2009 Büşra[4] 2022 Sevda Mecburi İstikamet Avrupa Müzik Yıl Konuk olduğu diziler Firma 2004 Avrupa Yakası Plato Film 2005 Emret Komutanım Altıoklar Film 2009 Kahve Bahane Altıoklar Film Canlı performans yayınları Canlı performanslarının bazılarını bir firma adı altında, bazılarını bir firmaya bağlı kalmadan profesyonel kamera çekimi ile Youtube üzerinden yayınlamıştır. Yıl Konser Yayın 2002 Lütfü Kırdar Kongre Merkezi(Gönülçelen albüm tanıtım konseri) Youtube (yayın:2020) 2007 Teoman-Bülent Ortaçgil Konser Avrupa Müzik(albüm ve dvd) 2012 Paramparça Senfoni 2021 Tek Başına (akustik) 2016 2017 Harbiye Açıkhava Tiyatrosu Youtube 2020 Yavaş Yavaş Konseri 2020 dasdas Konseri 2021 Elektrik Grup 2021 Live from İstanbul Bayhan Müzik 2023 Konser '22 Avrupa Müzik Derleme albümleri Yıl Albüm Müzik şirketi 2004 Best of Teoman NR1 Müzik 2007 Söz Müzik Teoman Avrupa Müzik 2011 Yavaş Yavaş[Not-1] 2018 Koyu Antoloji 2021 Teoman ve Piyano 2022 Rock and Roll[Not-2] Remix albümleri Yıl Albüm Müzik şirketi 2001 Remixler NR1 Müzik 2002 İstanbul'da Sonbahar Remixler NR1 Müzik 2003 Remixler 1 Avrupa Müzik 2003 Duş Remixler 2010 Ruhun Sarışın 2011 Aşk ve Gurur Remixler 2018 Tuzak ve Bazı Yalanlar Saygı albümü 2008 yılında Söz Müzik Teoman adıyla yayınlanan albümde 15 farklı sanatçı Teoman'ın şarkılarını yorumlamıştır. Teoman albümde Senden Önce Senden Sonra şarkısında İzel ile düet yapıp şarkıya yeni sözler eklemiştir. Sanatçılar Şarkı Sezen Aksu Paramparça Yalın Gönülçelen Candan Erçetin Kim Yaşar Rüzgar Gülü Nil Karaibrahimgil İstanbul'da Sonbahar Emre Aydın Sürpriz İzel Senden Önce Senden Sonra Mirkelam Güzel Bir Gün İrem Candar Duş Yavuz Bingöl İki Çocuk Kreş Bugün Harun Tekin İstasyon İnsanları Rashit Kişisel Birşey Hayko Cepkin Gökdelenler Albüm dışı şarkılar Liste, Teoman'ın stüdyo albümlerinde bulunmayan albüm dışı yeni single şarkılarını, eski şarkılarının farklı versiyonlarını, konuk olarak katıldığı düet şarkılar listesidir.
TLC‘de hafta içi her akşam 19:30’da yayınlanan “Film Kuşağı” bu ay da devam ediyor. “Film Kuşağı”nda Mayıs 2024’te yayınlanacak filmler belli oldu:
1 Mayıs 2024 Çarşamba – Saat 19.30
Operatör / Operator (2015)
Bir ilk yardım hattı operatörü genç bir anneden yardım çağrısı alır. Genç annenin kendini ve üç yaşındaki oğlunu kurtarmak için tek şansı operatörün talimatlarıdır.
2 Mayıs 2024 Perşembe –…
Kadın cinayetleri her geçen gün artarak sürmektedir.
İşte, beş yılda öldürülen kadın sayıları:
2015 yılında 303,
2016 yılında 328,
2017 yılında 409,
2018 yılında 440,
2019 yılında 374
…
Son 10 yılda Türkiye’de 4197 (dört bin yüz doksan yedi) kadın öldürülmüştür.
Dünyada en çok kadın cinayeti işlenen ülke Türkiye’dir.
Bu neden böyledir?
Kadın öldüren caniler ne tür bir iklimde yetişmektedir?
İşte başlıca etkenler:
KADINA ŞİDDET İÇEREN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER
Türk erkek çocukları okullarda şu atasözlerini öğrenir:
Kızını dövmeyen dizini döver.
Kızın var mı, derdin var.
Kadın, erkeğin şeytanıdır.
Kadı, erkeğin çarığı gibidir. (Yani istediği zaman çıkarıp atar)
Kızın var, sızın var.
Oğlan doğuran övülsün, kız doğuran dövülsün.
Anasına bak, kızını al.
Saçı uzun aklı kısa.
Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçarya zurnacıya.
Babasının öğlu.
Karı gibi konuşmak.
Çocuksu kadın meyvesiz ağaca benzer.
Kocanın vurduğu yerde gül biter.
Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.
Kocamdır, sever de döver de.
Dua et, kadınsın!
Kır dizini otur evinde.
Elinin hamuruyla erkek işine karışmak.
KADINA ŞİDDET İÇEREN TÜRKÜLER, ŞARKILAR
Türk erkek çocukları şu tür türkü ve şarkıları dinleyerek büyür:
Trabzon Maçka türküsü:
Yavuz geliyor Yavuz da
Denizi yara yara
Kız ben seni alacağım da
Başına vura vura
Maçkalı erkek çocuklara ana babaları, yakınları ve de öğretmenleri SEVMEYİ öğretmiyorlar!
SEVMEYİ BİLMEYEN DÖVER!
SEVİŞMEYİ BİLMEYEN ÖLDÜRÜR!
İngiltere’de üniversitede ilk yıllarımda Amerika’nın Vietnam savaşına karşı yapılan protesto yürüyüşlerine katılıyor, yakamda üzerinde küçücük dört sözcük bulunan şu rozeti taşıyordum:
MAKE LOVE NOT WAR. Türkçesi: SAVAŞMA SEVİŞ.
Sevmek, aşık olmak ve sevişmek insanlara özgüdür.
Hayvanlar sevmez, aşık olmaz, sevişmezler. Sadece belirli zamanlarda, üreme amaçlı, çiftleşirler.
PKK yandaşı, şarkıcı İbrahim Tatlıses çığırıyor:
Kız ben seni vurmaz mıyım
Saçlarından asmaz mıyım
Karadenizli azmış nara atıyor:
Gelevere deresi iki dağın arası
Yüzünden silinmesin piçağumun yarası
Ünlü pop şarkıcı Erkin Koray‘ın “Deli Kadın” şarkısı:
Memeleri yeni tomurcuklanmış, hiç el değmemiş huriler erkeklere veriliyor, kadınlara ise dayak! İşte size cennet!
TÜRK FİLMLERİNDE KADINA ŞİDDDET
Türk erkek çocukları ve delikanlıları şu yerli filmleri izleyerek kadını tanır:
Kızını Dövmeyen Dizini Döver, Çaresizlik, Vurun Kahpeye, Leke, Neşeli Günler, Çöpler Köpekler, Gülen Gözler, Terazi. 9 aylık. Dört Yapraklı Yonca, Kuyu, Barda, Halam Geldi, Kurtuluş Son Durak, Killing İstanbul, İffet, Kadın Düşmanı.
KADINA ŞİDDET İÇEREN TÜRK TV DİZİLERİ
Türk erkek çocukları, delikanlılar ve de yetişkinler her akşam şu dizileri izleyerek ders alırlar:
Kızıl Goncalar, Ömer, Sen Anlat Karadeniz, Alemin Kralı, Unutulmaz, Ufak Tefek Cinayetler., Kızılcık Şebeti, Yasak Elma, Sadakatsiz, Hercai, Doğduğun Ev Kaderindir, Aşk Ağlatır, Hayat Devam Ediyor, Aşk-ı Memnu.
KURAN’DA KADINA ŞİDDET
Kadın katillerinin tümü “milli ve manevi” değerlere bağlı, muhafazakâr MÜSLÜMAN’dır.
İslam’ın kutsal Kitabı Kuran’da. Nisa Suresi 34. Ayet’de Allah. Erkek kullarına şu öğütü verir:
“Sadakatsizlık ve iffetlerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin. Sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onlarıevden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin/onları DÖVÜN.”
(Kaynak: Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk. “Kuran-ı Kerim Meali-Türlçe Çeviri”)
Müslüman Türkler, Kuran’ı Türkçe okumadıkları için bilmezler!
Ama Müslüman Türk çocuklarının çoğu evlerinde, yukarıdaki Ayetin uygulamasını defalarca yaşarlar, babaları annelerini sık sık acımasızca DÖVER!
OSMANLI’DA KADIN
Altı yüz yıldan uzun bir süre (1300-1920) Anadolu Türk halkı Osmanlı’nın boyunduruğu altında kaldı.
Osmanlı’da kadın, ikinci sınıf vatandaş bile değildi.
Osmanlı’da kadın vatandaş değildi!
Nüfus sayımlarında, evlerde erkekler yazılırken kadınlar sayılmazdı! Yani Osmanlı, kadını insan olarak bile görmezdi!
Osmanlı’da kadın, alınıp satılan MAL’dı.
Osmanlı’da kadın, esir pazarlarında satılırdı.
Dillere destan Osmanlı Haremi’ndeki kadınlar, Avrupalı Hıristiyan/Yahudi kadınlardı. Avrupa ülkelerini işgalde Osmanlı, genç kadınları, kızları ve de parlak oğlanları esir alır, Payitaht’ta getiri, en güzelleri seçilip Saray’ın Haremi’ne gönderilirdi.
Harem, köle kadınlar hapishanesiydi!
Padişahlar bu kölelerle çiftleşirdi.
Değerli Dostlar.
Osmanlı’da kadın, çok önemli bir konudur.
Ben bu konuyu çok sağlam kaynaklara ve belgelere dayanarak, “KADININ ADI YOK” başlıklı bir makale olarak hazırladım. Bu makalemi, yine bu Facebook sayfamda bilgilerinize sunuyorum. Okumanızı öneririm.
Türk gençlerinin büyük çoğunluğu Osmanlı tarihini sağlam kaynaklardan okuyup öğrenmediler.. Osmanlı hakkında bildikleri uyduruk TV dizileri ve sözde tarih hocası, Osmanlı sevdalısı saray dalkavukları Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun anlattığı masallardır.
KADIN CİNAYETLERİNE KARŞI ÖRGÜTLENEN KADINLAR
Özgür akıllı aydın kadınlar Türkiye’nin 81 ilinde ve birçok ilçede bir araya geldiler, kadına şiddete karşı örgütlenip dernekler kurdular.
İşte o dernekler:
Kadınlarla Dayanışma Vakfı (Birçok ilde şubeleri var), Mavi Kalem Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Kadın Hakları Derneği, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Mor Dayanışma Derneği, Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği, Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği, Edirne Kadın Merkezi Danışma Derneği, Erzurum Katre Danışma ve Dayanışma Derneği, İstanbul Mor Çatı Kadın Sığınağı, İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Mersin Bağımsız Kadın Derneği, Mersin Mimoza Kadın Derneği, Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği, Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, Van Star Kadın Derneği.
Kadına Şiddete Karşı örgütlenen tüm dernek ve kuruluşların yöneticileri ile tüm üyelerine sevgi ve saygılarımı yolluyorum…
'Bir Noel filminin sıcak ışıltısının önünde oturmanın mevsimi geldi. Karı, parıldayan ağaç ışıklarını ve doğal ki şenlikli müziğin büyüleyici seslerini sevmiyor musunuz? Sadece tüm Noel melodileri eşit yaratılmamıştır. FiveThirtyEight, 2015 senesinde yapmış olduğu bir analizde, film müziklerinde en oldukca öne çıkan 10 Noel şarkısından dokuzunun kamuya açık bulunduğunu tespit etti. Başka bir deyişle, Noel filmleri bildiğimiz ve sevdiğimiz klasik şarkılarla doludur; bunlar bununla beraber telif hakkı ve pahalı lisans ücretlerinden muaftır. Sebebi ise Kamuya açık Noel şarkılarının o denli popüler olduğu aşikar olabilir: Hallmark kanalından annelerimizin sevilmiş olduğu filmler şeklinde düşük bütçeli filmler, devamlı daha yeni, popüler şarkılara para ödeyemez. Sadece kamuya açık eski Noel şarkılarının da benzersiz bir çekiciliği var. Seneler süresince tekrarlanan varlıkları, onları dinlence sezonunun dokusuna dokumuş, ortak bir sevinç ve nostalji duygusu yaratmıştır. Ve bu video için röportaj yaptığımız Russ Howard III şeklinde besteciler de bunu biliyor. Müzisyenlerin, orijinal besteler oluşturmak için çoğu zaman kamuya açık Noel şarkılarını bir başlangıç noktası olarak kullanacaklarını açıklıyor. "Deck the Halls" şeklinde klasiklerden ipuçları alarak, bir sahnenin duygusal ritmine kusursuz bir halde uyum elde eden ve bununla beraber şenlik havasını sakınan yeni parçalar üretiyorlar. En sevdiğiniz dinlence filminin melodilerinin ardındaki sanatçılığa daha yakından bakmak için en yeni Vox Videolarına göz atın.
Aksiyon Tutkunları İçin En Çok İzlenen Yarış Filmleri
Aksiyon ve heyecanın had safhada olduğu yarış filmler her zaman film sektörünün odak noktalarından birisi olmuştur. Çünkü izleyici kitlesi oldukça fazladır. Animasyonlardan yetişkin filmlerine ve çizgi filmlere kadar her seviyede yarış filmleri bulunmaktadır. Sizler için bugüne kadar en çok izlenen yarış filmleri listesi hazırlamaya çalıştık. Listemizdeki filmler ile eğlenceli zaman geçirebilir, ses ve görsel efektlerin de tadını çıkarabilirsiniz.
IMDb Puanı En Yüksek Yarış Filmleri
İşte IMDb puanı en yüksek yarış filmleri:
Senna (2010) IMDb: 8.6
Senna, Brezilyalı efsane Formula 1 pilotu Ayrton Senna’nın hayatını konu almaktadır. Senna’nın kariyeri boyunca yaşadığı zorluklar, mücadeleler ve eşsiz araba yarışları yer almaktadır. Ünlü yarışçı, 1980’lerde F1 kariyerine başlamış, üç sene üst üste F1 şampiyonu olarak tüm dünyaya adını duyurmuş, dünya yarış tarihine geçmiştir. Belgesel türünde çekilen film, izleyen herkesin keyif alacağı bir niteliktedir.
Mad Max: Fury Road (2015) IMDb: 8.1
Çılgın Max serisinin dördüncü filmi daima en iyi araba filmleri arasında gösteriliyor. Mad Max son derece tehlikeli bir geçmişe sahiptir. Yalnız yaşayarak kendini güvene almak ister. Fakat kararının hemen ardından kendini savaş ortamından kaçan ve hayatta kalmaya çalışan grubun içinde kalır. Macera dolu sahneler filmde izleyicilerle buluşmaktadır.
Drive (2011) IMDb: 7.8
Yarış filmi, Hollywood’un hareketli sokaklarında araba kullanan bir genci konu alır. Dublör olarak hayatına devam eden adam, iyi araba kullandığı için akşamları soyguna katılmaktadır. Komşusunun cezaevindeki kocasının kaçırılmasına yardım etmeyi kabul etse de başına büyük bela almaktadır.
Grindhouse (2007) IMDb: 7.5
2007 Nisan ayında vizyona giren filmde acımasız bir katil olarak nam salmış Dublör Mike arabasının içerisine ölüm geçirmez adı verilen bir mekanizma inşa eder. Kazalardan dahi yara almadan kurtulur. Mike bir barda gördüğü dört kadını gözüne kestirir. Fakat o kadınların kim oldukları hakkında hiçbir fikri yoktur.
Bullitt (1968) IMDb: 7.4
Gerili ve gizem dolu sahneleriyle dikkat çeken film, genç polis teğmeni Bullitt’in başına gelen maceraları ve olaylar zincirini ele alır.
Fast Five (Hızlı ve Öfkeli 5: Rio Soygunu) (2011) IMDb: 7.3
Fast Five adıyla gösterime giren film, serinin en beğenilenlerinden olmuştur. Bu kez eski polis memuru Brian ve Mia arkadaşı Dom’u hapishaneden kaçırmaya çalışacaklardır. Ekip, polisleri geride bırakır ve soluğu Rio de Janeiro’da alır. Son bir yarış ile büyük beladan kurtulmaya çalışacaklardır.
Ronin (1998) IMDb: 7.3
ABD’li gizli ajan Sam, işinde son derece başarılıdır. Kimsenin ulaşamayacağı bilgilere dahi rahatlıkla ulaşabilir. Fakat soğuk savaşın son bulmasıyla kendine yeni bir yol haritası çizecektir. Sam ve ekibi para karşılığı riskli görevler almaya başlarlar ve tehlikeli işlere girişirler.
Arabalar (2006) IMDb: 7.1
Animasyon türündeki Arabalar serisi her zaman en çok izlenen animasyon filmler arasındadır. İlk filimde birbirinden güzel karakterler yer alır ve heyecan dolu sahneler vardır. Piston Kupası için kıyasıya verilen mücadele çocukların ve her yaştan yetişkinin ilgisi çekecektir.
Taxi (1998) IMDb: 7.0
Taxi filmi komedi türünde yapılmıştır ve Nisan 1998’de vizyona girmiştir. Serinin ilk filmi olan Taxi’de pizza kuryesi olarak çalışan Daniel artık bir taksi şoförü olacaktır. Hız tutkusuyla yanıp tutuşur. Fakat polis radarına dahi yakalanmaz. Emilien adındaki polis memuru ile tanışır ve Daniel’e bir görev teklifi yapar. Fakat görevini yerine getiremezse taksisine el konulacağı söylentileri Daniel’in canını sıkar.
Read the full article
Amazon Prime Büyük Fırsat Günleri ile yepyeni bir akıllı TV'de %30 indirim kazanınYani Shudder'a erişiminiz var; harika! Artık en sevdiğiniz programları ve filmleri hangi kanalda izleyeceğinize karar verme zamanı. Amazon, Prime Big Deal Günleri kapsamında 43 inç 4 serisi Fire TV'lerinde %30 indirim sunuyor ve fiyatı 429,99 £'dan 299,99 £'a düşürüyor. Bize güvenin, bu fırsatı kaçırmak istemeyeceksiniz. Amazon Fire TV 43 inç 4 serisini satın alın £429,99 Amazon'da 299,99 £Amazon Prime Video'da Shudder nedir?Shudder, korku meraklıları için özel olarak seçilmiş bir yayın platformudur. 2015 yılında piyasaya sürülen bu site, hızla büyüyerek tüyler ürpertici eğlencenin vazgeçilmez adresi haline geldi. Tipik yayın hizmetlerinden farklı olarak Shudder'ın odak noktası yalnızca korku, gerilim ve doğaüstü türlerdir.Shudder sadece film ve dizileri yayınlamakla kalmıyor, aynı zamanda kendi adına düzinelerce orijinal yapımla kendine ait bir yapım da yaratıyor. Bunlardan en ünlüsü, aileye ihanetin karanlık bir hikâyesini konu alan İhlal; Shook – sosyal medya fenomenlerinin terörünün hikayesi; ve Bliss - bir dizi seks, uyuşturucu ve vampir.Bu kulağa çekici geliyorsa Shudder'ın içeriğini izlemenin bundan daha kolay olamayacağını bilmek sizi memnun edecektir. Amazon Prime Video'ya eklendiler, böylece Shudder'ın tüm özel dizilerini ve filmlerini Amazon'un kullanıcı dostu Prime Video arayüzünde izleyebilirsiniz. Hala Shudder'a ekstra bir abonelik satın almanız gerekiyor (Prime üyeliğinize ek olarak), ancak içerikleri Prime'larla aynı yerde olduğundan Shudder'ı görüntülemeyi kolaylaştırır.Amazon Prime'da Shudder'a 4,99 £ karşılığında kaydolun veya 7 günlük ücretsiz deneme sürenizi başlatınShudder'ın İngiltere'deki maliyeti ne kadar?Birleşik Krallık'ta Shudder'ı almak istiyorsanız bunun size maliyeti ayda 4,99 £ olacaktır. Shudder'ı Amazon Prime Video Üyeliğinize eklemenin maliyeti de 4,99 £ olacaktır, ancak Shudder'ı aynı aboneliğe eklemeden önce zaten bir Amazon Prime Üyeliğinizin olması gerekir.Ayrıca 47,88 £ maliyeti olan yıllık Shudder abonelik teklifi seçeneği de bulunmaktadır. Bu, ayda 3,99 £ tutarındadır ve yıl boyunca yaklaşık %20 (12 £) tasarruf etmenizi sağlar. Ancak yıllık abonelik teklifi Prime üyeliğe eklenemez, ayrı olması gerekir.Amazon Prime'da Shudder'a 4,99 £ karşılığında kaydolun veya 7 günlük ücretsiz deneme sürenizi başlatınBirleşik Krallık'ta Shudder'ın ücretsiz deneme sürümünü nasıl edinebilirim?Shudder'ın size uygun olup olmadığından emin değilseniz, 7 günlük ücretsiz deneme sürümüne kaydolarak başlayabilirsiniz. Bu denemeyi almak için Shudder web sitesinde bir hesap oluşturmanız ve bir üyelik seçeneği (aylık veya yıllık) seçmeniz gerekir.Daha sonra kredi/banka kartınızı takıp üyeliğinizi başlatmanız istenecektir. Ücretsiz deneme 7 gün sürer ve bu süre içinde istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz. İptal etmediğiniz takdirde ücret alınacaktır.Buna benzer daha fazlaAmazon üzerinden kaydoluyorsanız bu aynı işlemdir; yalnızca Amazon Prime Video web sitesi aracılığıyla. Shudder'ı eklemek için zaten bir Amazon Prime üyeliğinizin olması gerektiğini unutmayın.Amazon Prime'da Shudder'a 4,99 £ karşılığında kaydolun veya 7 günlük ücretsiz deneme sürenizi başlatınAmazon Prime Video'da Shudder nasıl iptal edilirArtık Shudder üyeliğinizi istemediğinize karar verirseniz iptal etmek kolaydır. Amazon Prime'ınıza bağlıysa Amazon web sitesine gidin ve sayfanın sağ üst köşesindeki hesabınıza tıklayın. Daha sonra açılır menüden Üyelikler ve Abonelikler bölümüne gidin.Prime Video Kanalları seçeneğine gidin ve Titreme'yi seçin, ardından Aboneliği İptal Et'e tıklayın. Üyeliğiniz bitmeden, ödediğiniz süreyi dilediğiniz kadar kullanabileceksiniz.Prime üzerinden bağlantınız yoksa Shudder hesabınıza giriş yaparak üyeliğinizi iptal edebilirsiniz. Oraya vardığınızda sağ üst köşeden hesabınızı seçin. Daha sonra sağ alt köşede Üyelik Ayarları'nı göreceksiniz, buna tıklayın ve Üyeliği İptal Et'i seçin.Amazon Prime'da Shudder'a 4,99 £ karşılığında kaydolun veya 7 günlük ücretsiz deneme sürenizi başlatınYeni yayın hizmeti önerileri mi arıyorsunuz? Amazon'un ücretsiz hizmeti Freevee olan DAZN'in nasıl izleneceğine ve Lionsgate Plus'ın Birleşik Krallık'ta nasıl çalıştığına ilişkin kılavuzlarımıza göz atın.
Amazon Prime Büyük Fırsat Günleri ile yepyeni bir akıllı TV'de %30 indirim kazanınYani Shudder'a erişiminiz var; harika! Artık en sevdiğiniz programları ve filmleri hangi kanalda izleyeceğinize karar verme zamanı. Amazon, Prime Big Deal Günleri kapsamında 43 inç 4 serisi Fire TV'lerinde %30 indirim sunuyor ve fiyatı 429,99 £'dan 299,99 £'a düşürüyor. Bize güvenin, bu fırsatı kaçırmak istemeyeceksiniz. Amazon Fire TV 43 inç 4 serisini satın alın £429,99 Amazon'da 299,99 £Amazon Prime Video'da Shudder nedir?Shudder, korku meraklıları için özel olarak seçilmiş bir yayın platformudur. 2015 yılında piyasaya sürülen bu site, hızla büyüyerek tüyler ürpertici eğlencenin vazgeçilmez adresi haline geldi. Tipik yayın hizmetlerinden farklı olarak Shudder'ın odak noktası yalnızca korku, gerilim ve doğaüstü türlerdir.Shudder sadece film ve dizileri yayınlamakla kalmıyor, aynı zamanda kendi adına düzinelerce orijinal yapımla kendine ait bir yapım da yaratıyor. Bunlardan en ünlüsü, aileye ihanetin karanlık bir hikâyesini konu alan İhlal; Shook – sosyal medya fenomenlerinin terörünün hikayesi; ve Bliss - bir dizi seks, uyuşturucu ve vampir.Bu kulağa çekici geliyorsa Shudder'ın içeriğini izlemenin bundan daha kolay olamayacağını bilmek sizi memnun edecektir. Amazon Prime Video'ya eklendiler, böylece Shudder'ın tüm özel dizilerini ve filmlerini Amazon'un kullanıcı dostu Prime Video arayüzünde izleyebilirsiniz. Hala Shudder'a ekstra bir abonelik satın almanız gerekiyor (Prime üyeliğinize ek olarak), ancak içerikleri Prime'larla aynı yerde olduğundan Shudder'ı görüntülemeyi kolaylaştırır.Amazon Prime'da Shudder'a 4,99 £ karşılığında kaydolun veya 7 günlük ücretsiz deneme sürenizi başlatınShudder'ın İngiltere'deki maliyeti ne kadar?Birleşik Krallık'ta Shudder'ı almak istiyorsanız bunun size maliyeti ayda 4,99 £ olacaktır. Shudder'ı Amazon Prime Video Üyeliğinize eklemenin maliyeti de 4,99 £ olacaktır, ancak Shudder'ı aynı aboneliğe eklemeden önce zaten bir Amazon Prime Üyeliğinizin olması gerekir.Ayrıca 47,88 £ maliyeti olan yıllık Shudder abonelik teklifi seçeneği de bulunmaktadır. Bu, ayda 3,99 £ tutarındadır ve yıl boyunca yaklaşık %20 (12 £) tasarruf etmenizi sağlar. Ancak yıllık abonelik teklifi Prime üyeliğe eklenemez, ayrı olması gerekir.Amazon Prime'da Shudder'a 4,99 £ karşılığında kaydolun veya 7 günlük ücretsiz deneme sürenizi başlatınBirleşik Krallık'ta Shudder'ın ücretsiz deneme sürümünü nasıl edinebilirim?Shudder'ın size uygun olup olmadığından emin değilseniz, 7 günlük ücretsiz deneme sürümüne kaydolarak başlayabilirsiniz. Bu denemeyi almak için Shudder web sitesinde bir hesap oluşturmanız ve bir üyelik seçeneği (aylık veya yıllık) seçmeniz gerekir.Daha sonra kredi/banka kartınızı takıp üyeliğinizi başlatmanız istenecektir. Ücretsiz deneme 7 gün sürer ve bu süre içinde istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz. İptal etmediğiniz takdirde ücret alınacaktır.Buna benzer daha fazlaAmazon üzerinden kaydoluyorsanız bu aynı işlemdir; yalnızca Amazon Prime Video web sitesi aracılığıyla. Shudder'ı eklemek için zaten bir Amazon Prime üyeliğinizin olması gerektiğini unutmayın.Amazon Prime'da Shudder'a 4,99 £ karşılığında kaydolun veya 7 günlük ücretsiz deneme sürenizi başlatınAmazon Prime Video'da Shudder nasıl iptal edilirArtık Shudder üyeliğinizi istemediğinize karar verirseniz iptal etmek kolaydır. Amazon Prime'ınıza bağlıysa Amazon web sitesine gidin ve sayfanın sağ üst köşesindeki hesabınıza tıklayın. Daha sonra açılır menüden Üyelikler ve Abonelikler bölümüne gidin.Prime Video Kanalları seçeneğine gidin ve Titreme'yi seçin, ardından Aboneliği İptal Et'e tıklayın. Üyeliğiniz bitmeden, ödediğiniz süreyi dilediğiniz kadar kullanabileceksiniz.Prime üzerinden bağlantınız yoksa Shudder hesabınıza giriş yaparak üyeliğinizi iptal edebilirsiniz. Oraya vardığınızda sağ üst köşeden hesabınızı seçin. Daha sonra sağ alt köşede Üyelik Ayarları'nı göreceksiniz, buna tıklayın ve Üyeliği İptal Et'i seçin.Amazon Prime'da Shudder'a 4,99 £ karşılığında kaydolun veya 7 günlük ücretsiz deneme sürenizi başlatınYeni yayın hizmeti önerileri mi arıyorsunuz? Amazon'un ücretsiz hizmeti Freevee olan DAZN'in nasıl izleneceğine ve Lionsgate Plus'ın Birleşik Krallık'ta nasıl çalıştığına ilişkin kılavuzlarımıza göz atın.
Geçen sezona damga vuran Ufak Tefek Cinayetler’in Oya’sı Gökçe Bahadır kimdir? Gökçe Bahadır kaç yaşında? Gökçe Bahadır Aslen Nereli? Gökçe Bahadır Hangi Burç? Gökçe Bahadır biyografisi ve Gökçe Bahadır hakkında bilmeniz gerekenler tüm detaylarıyla haberimizde…
Gökçe Bahadır kaç yaşında? Gökçe Bahadır Aslen Nereli? Gökçe Bahadır Hangi Burç?Gökçe Bahadır Saç Rengi? 9 kasım 1980’de İstanbul’da doğan Gökçe Bahadır İstanbulludur. Şu an 39 yaşında olan Gökçe Bahadır akrep burcudur.
Gökçe Bahadır kimdir?
2003 yılında yayın hayatına başlayan ve o dönemin en çok izlenen gençlik dizisi Hayat Bilgisi’nde canlandırdığı Törpü karakteri ile yıldızı parlayan daha sonra yine başarılı yapımlardan Yaprak Dökümü dizisi ile şöhretini devam ettiren Gökçe Bahadır kimdir? Ünlü oyuncunun kariyeri ve özel hayatı ile ilgili tüm merak edilenlere haberimizden ulaşabilirsiniz. Gökçe Bahadır, 9 Kasım 1981 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Akademi İstanbul Radyo Televizyon bölümünde lisans eğitimi aldı. Daha sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde oyunculuk üzerine eğitim aldı. Okuduğu yıllarda Fenerbahçe FM’de radyo programında sunuculuk yaptı. Okuldan mezun olduktan sonra ise Best TV’de VJ’lik yaptı ardından da Show TV’de Sinyal programınını sundu. 2001 yılında Tatlı Hayat isimli dizi ile profesyonel oyunculuk kariyerine başlayan Gökçe Bahadır, daha sonra 2002 yılında Beşik Kertmesi, 2003 yılında Mühürlü Güller gibi o dönemin ses getiren yapımlarında konuk oyunculu olarak yer aldı.
Hakan İşleyen Kimdir?
2003 yılında yayın hayatına başlayan 2005 yılına kadar devam eden ve o dönemin başarılı yapımlarından biri olan Hayat Bilgisi dizisinde Törpü karakterine hayat verdi. Bu dizi ile adını geniş kitlelere duyurmayı başardı. Daha sonra Digiturk’te yayınlanan JoJo adlı çocuk programında sunuculuk yaptı. Ardından yine bir dönemin büyük ses getiren dizilerinden Yaprak Dökümü dizisinde Leyla karakterini canlandırdı. 2012 yılında yayınlanan Kayıp Şehir dizisinde başrollerde izleyici karşısına çıktı. 2010 yılında Penti’nin çorap reklam filminde oynadı. Özel Hayatı: Ünlü oyuncu, 22 Temmuz 2011 tarihinde merhum oyuncu Kemal Sunal’ın oğlu Ali Sunal ile dünya evine girdi. Ancak bir takım nedenlerden dolayı 23 Şubat 2012 tarihinde bu evliliğini sonlandırdı. 2015 yılının Ekim ayında yayınlanmaya başlayan “Hatırla Gönül” adlı dizide rol alan Gökçe Bahadır dizide Engin Öztürk, Onur Saylak ve Selen Öztürk gibi ünlü isimler ile birlikte oynadı.
Gökçe Bahadır Filmleri
2017 – Aşk Uykusu (Yonca)
2014 – Bana Masal Anlatma (Neriman)
2013 – Aramızda Kalsın
2012 – Kayıp Şehir
2011- Alvin ve Sincaplar
2011 – Dedemin İnsanları
2011 – Sensiz Olmaz
2009 – Hırçın Kız Kadife
Gökçe Bahadır Dizileri
2018 – Ufak Tefek Cinayetler (Oya Toksöz)
2017 – Adı Efsane (Bahar)
2015 – Hatırla Gönül (Gönül)
2012 – 5’er Beşer
2006-2010 – Yaprak Dökümü
2005 – Yine de Aşığım
2004 – Yol Palas Cinayeti
2004 – Hayat Bilgisi
2003 – Mühürlü Güller
2002 – Beşik Kertmesi
2001 – Tatlı Hayat
Gökçe Bahadır Tiyatro Oyunları
2014 – 2015 Kuru Sıkı
Gökçe Bahadır Reklam filmleri
2010 – Resim
2010 – Zeytin
Gökçe Bahadır Ödülleri
2013 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi En İyi Kadın Oyuncu (Aramızda Kalsın)
2013 Elle Style Awards Türkiye Elle Style Kadın Oyuncu (Aramızda Kalsın)
2013 12.magazinci.com İnternet Medyası (En İyiler) Yılın Kadın Dizi Oyuncusu (Kayıp Şehir)
2013 2. Kristal Fare Ödülleri En İyi Kadın Dizi Oyuncusu (Kayıp Şehir)
2013 Antalya Televizyon Ödülleri Dram Dizisi En İyi Kadın Oyuncu (Kayıp Şehir)
2012 Siyaset Dergisi Ödülleri Yılın Tv Kadın Oyuncusu (Kayıp Şehir)
2012 44. SİYAD Ödülleri En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Performansı (Dedemin İnsanları)
2012 17. Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro Ödülleri En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Dedemin İnsanları)
2012 Bilkent Üniversitesi En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Dedemin İnsanları)
Read the full article
"Bu Sporcuların Çok Daha Fazla Sahiplenilmesi Gerekiyor"
Red Bull TV'de yayına giren KNN54 Riders belgeselinin yönetmenleri Altuğ Gültan ve Burak Aksoy ile proje üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Motor sporları tutkunları için hazırlanan ve Red Bull TV'de yayına giren KNN54 Riders belgeseli, kariyeri boyunca 5 kez Dünya Supersport Şampiyonu olan Kenan Sofuoğlu'nun mentörlüğünde yola çıkan Red Bull sporcularını konu alıyor.
Motosiklet dünyasına Toprak Razgatlıoğlu, Deniz Öncü, Can Öncü ve Bahattin Sofuoğlu gibi isimlerin kazandırıldığı "KNN54 Riders" çatısı altında olup bitenleri anlatan belgeseli yönetmen ikilisi Altuğ Gültan ve Burak Aksoy ile konuştuk. Belgeseli RedBullTv izleyebilir RedBull sitesinde yayınlanan özel röportajı aşağıdan okuyabilirsin.
Ebru Şahin Cedi Osman çifti evleniyor! Ebru Şahin'in boyu!
Ebru Şahin, 18 Mayıs 1994 tarihinde İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinden mezun olduktan sonra oyunculuk eğitimi aldı. Üniversite hayatının bitmesi ve mezun olduktan sonra 2015 yılında reklam filmleri ile birlikte oyunculuk hayatına başlamıştır. İlk kez 2016 yılında Kan Parası filminde rol aldı.
Peki Ebru Şahin kimdir? Ebru Şahin Cedi Osman evleniyor mu? Ebru Şa...
https://www.begonya.com/ebru-sahin/?feed_id=126382&_unique_id=641b953f8d39c
Tavukları Pişirmişem (Akşama Geleceğim) - Dilber Ay - Ritim Karaoke Orij... Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: ( Join this channel to enjoy privileges.) https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=O9Jhw-7TqRg Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın. Tavukları Pişirmişem (Akşama Geleceğim) - Dilber Ay - Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Adıyaman Düğün) TAVUKLARI PİŞİRMİŞEM AKŞAMA GELECEĞİM - Dilberay Ferman Toprak Murat Kurşun Kahtalı Mıçı Bm Akşama geleceğim akşama geleceğim Bm Hacı baban evde mi Bm Tavukları pişirmişem Bm Am Bm Hacıyı da çarşıya göndermişem Bm Akşama geleceğim akşama geleceğim Bm Zalim anan evde mi Bm Tavukları pişirmişem Bm Am Bm Anamı da komşuya göndermişem Bm Akşama geleceğim akşama geleceğim Bm Köpeğiniz nerede Bm Köpeği de bağlamışam Bm Am Bm Önüne de ekmek doğramışam Bm Akşama geleceğim akşama geleceğim Bm Anahtarlar nerede Bm Anahtarlar pencerede Bm Am Bm Tavuk da pişer tencerede Dilber Ay Dilber Ay Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Sanatçının ismi ile aynı sahne adını kullanan sinema oyuncusu için Dilber Ay (sinema sanatçısı) sayfasına bakınız. Dilber Ay Dilber Ay, Mart 2016'da İşte Benim Stilim'de. Genel bilgiler Doğum adı Dilber Bağbuş Doğum 1 Ocak 1956 Pazarcık, Kahramanmaraş, Türkiye Ölüm 29 Nisan 2019 (63 yaşında) Ankara, Türkiye Tarzlar Arabesk, halk müziği Meslekler Müzisyen, sunucu Etkin yıllar 1974-2019 Eş İbrahim Karakaş (e. 1998; ö. 2019) (Üçüncü evliliği) Çocukları 3 Dilber Ay Karakaş (1 Ocak 1956, Kahramanmaraş - 29 Nisan 2019, Ankara), Türk halk müziği-arabesk şarkıcısı. Barak havaları ve 1981 yılında söylediği "Meyrik" türküsüyle Türkiye'de büyük bir kitlenin sevgisini kazandı; "Tavukları pişirmişem" olarak bilinen Adıyaman türküsü ile fenomen haline geldi.[1] 2011-2015 yılları arasında tam teşekküllü bir hapishane simülasyonu içinde, demir parmaklıkların ardından arabesk şarkılar seslendirdiği "Kadere Mahkûmlar" adlı televizyon programını sundu. Türkücü, 2012 yılında ana akım televizyonlara konuk olmaya başladıktan sonra hızla popüler kültür ikonuna dönüştü.[2] Erkeksi, güçlü, sert, özgüveni yüksek bir imaj yaratan Dilber Ay, seslendirdiği hüzünlü türküler ve arabesk formundaki şarkıların yanı sıra sinema filmlerinde aldığı roller, televizyonda yaptığı reytingi yüksek programlar, rol aldığı reklam filmleri ile hatırlanır.[3] Hayat öyküsü 2021 yılında çekilen Dilberay adlı filme konu olmuştur. Hayatı 1 Ocak 1956'da Kahramanmaraş ilinin Pazarcık ilçesinde doğdu. Kureyşan aşiretine mensup olan Ay'ın asıl soyadı Bağbuş'tur. Yörük ve Kürt[4] bir ailenin çocuğu idi. İlköğrenimine Kahramanmaraş'ta başladı; bu şehirde ilkokul üçüncü sınıfa kadar okudu, daha sonra eğitimine devam edemedi.[5] Ailesi ile birlikte önce Ankara'ya, oradan da Bolu-Düzce taraflarına göç ederek yerleşti. Düzce'de "güzel ses" aramak üzere TRT Radyosu'nun 1969'da yaptığı çalışma sırasında "Gönül gel seninle muhabbet edelim, araya kimseyi alma sevdiğim" türküsünü seslendirmesiyle yeteneği fark edildi.[1][6] Ancak yarışmaya katıldığı için babası Hüseyin Bağbuş'tan çok ağır işkenceler gördü. 13 yaşında iken 50 yaşında bir erkekle evlendirildi.[1] Bu evlilikten Satı ve Filiz isminde iki kız çocuk sahibi oldu. İkinci evliliğini 16 yaşındayken yanına kaçtığı teyzesinin oğluyla yaptı, Ünal isminde bir erkek çocuk sahibi oldu. Üçüncü evliliğini, Almanya'da tanıştığı İbrahim Karakaş ile 1998 yılında yapmıştır. Barak ağzı uzun havalarını icra etmeyi Halit Arapoğlu’ndan öğrendi. 1974'te TRT Radyosu'nda sınava girdi. Genç yaşta radyoda söylediği türkülerle tanındı. Ankara Konak Gazinosu'nda türkücülük yaptı. İbrahim Tatlıses, Bergen, Bedia Akartürk, İzzet Altınmeşe, Dursun Salkım gibi tanınmış isimlerle birlikte çalıştı. Adana'da birlikte sahne aldığı Bergen ile yakın bir dostluk kurdu. Müzik yaşamı boyunca çok sayıda albüm yaptı. Bilinen ilk 45’lik plağı “Yavrum Oy / Oy Bahçenize Giremedim Ben Gazelden” adını taşıyan 1974 tarihli plaktır. Almanya'da bir konser sırasında şarkı isteği için kulise izinsiz girerek kendisini taciz eden kişiyi yaraladı. Bu olaydan sonra Hollanda’ya kaçan sanatçı yakalanıp Almanya'ya gönderilmiş ve hapse girerek Frankfurt'ta 8 ay 20 gün tutuklu kaldıktan sonra Türkiye'ye iade edilmiştir.[3][8] Karıştığı bir kavgadan dolayı yeniden tutuklanıp bir süre daha cezaevinde kalan Dilber Ay'ın TRT Radyo da işine bu olaydan sonra son verildi.[9] Dilber Ay, 2006 yılından itibaren sinema filmlerinde rol aldı. Rol aldığı ilk film olan Beynelmilel (2006)'de bir şarkıcıyı, Yol Arkadaşım (2017) filminde bir araba tamircisini canlandırdı. Beynelmilel filmindeki rolü ile 14. Altın Koza Film Festivali'nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü'ne değer görüldü.