Tumgik
#ARTIK SAVUNMA YOK!...
judasizm1 · 6 months
Text
Bam Teli!..
Kırmızı çizgimiz, çok NET ve AÇIKTIR laik Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk ve Hukuk Devleti'dir.
ABD, İngiltere, İsrail, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Çin ve diğer küçük aktörler, bugün bizim topraklarımızda bölücülük yapıp kaos yaratmaya çalışıyorsunuz (aynı arap baharında yaptığınız gibi) ama yarın daha fazlasını siz topraklarınızda yaşarsınız. Biz BOP projenizi ve atadığınız eş başkanınızı kabul etmeyip size aynen iade edeceğiz.
Bu topraklar özgürlüğünü Asya'dan getirdi; doların yeşiline tapanlar bu ülkeye şeriat veya hilafet getiremeyecekler.
Tarikat ve cemaatler, hukuk devleti olan laik Türkiye Cumhuriyeti'nin BİR NUMARALI DÜŞMANIDIR ÇÜNKÜ NE MİLLİDİR NE DE YERLİDİR. Bu terörist yapıları besleyen, büyüten ve devletimize sızmalarına neden olan SİYASİLER HİÇBİR AFTAN YARARLANMADAN VATANA İHANETTEN YARGILANMALIDIR. FETÖŞ VE ONUN O.Ç. (ORUSPU ÇOCUKLARINI) DEVLETİMİZE KENDİ ELLERİYLE YERLEŞTİRENLER, METİYELER DİZENLER YARGILANMALIDIR.
Fetöş ve o.ç. (oruspu çocukları) şimdilerde aynı fetöş cemaati gibi olan DEVLET DÜŞMANI diğer HAİN Tarikat ve Cemaatlere sızmış, devletimize düşmanlık yapıp seçim yaklaştıkça daha da fazla bölücülük yapacaklar. Ey Yüce Türk Ulusu, uyanık olun; tepkinizi göstermekten çekinmeyin ama hepimizin öznesi hukuk devletimiz olan laik Türkiye Cumhuriyeti olmalıdır. AMA HAİNE HAİN DEMEKTEN DE ÇEKİNMEYİN, EN SERT TEPKİNİZİ GÖSTERİN.
.. ..
KİMSE BİZİM BAM TELİMİZE DOKUNMASIN! DOKUNAN YANAR! (Bunu fetöşün o.ç.ları iyi bilir, keser döndü sap döndü. görüşeceğiz hepinizle)..
KAŞLARIMIZ ÇATILDI, KALPAĞIMIZI GİYDİK. ARTIK SAVUNMA YOK!..
Tumblr media
..
FENERBAHÇE VE GALATASARAY'I NE SİYASİLERE NE DE ONLARIN BESLEMELERİ TARİKAT VE CEMAATLERE YEDİRMEYECEĞİZ.. FETÖŞ DENEDİ, YENİLDİ.. KİM DENERSE O O.Ç.LARI DA ATATÜRKÇÜ FENERBAHÇE DUVARINA TOSLAYACAKLARDIR. G.TÜ YİYEN DENESİN... 3 TEMMUZDAN DERS ALMADINIZ MI? 15 TEMMUZ'DAN DERS ALMADINIZ MI?..
BEŞİKTAŞ'IN DESTEĞİ SON DERECE ÖNEMLİ... TEŞEKKÜRLER.. (BEŞİKTAŞ'IN RENKLERİ KURTULUŞ SAVAŞIMIZDAN SONRA SİHAY-BEYAZ OLMUŞTUR. ARAŞTIRIN, HİKAYESİNİ ÖĞRENİNCE GÖZLERİNİZ DOLACAKTIR.).. KONU VATANSA HEPİMİZİN RENGİ AYNIDIR..
Anıtkabir'de şeriat diyen HAİN ile Sinan ATEŞ'i katleden zihniyet bence aynı.. Dikkatli olalım, birliğimizi koruyalım ve sakin olalım. Çünkü seçim yaklaştıkça bunları en çok "dış mihrap" diyenler bize yaşatacaklar.. Uyanık olalım; çünkü biz biriz. Anadolu çocuğu yemez bu amerikan kuklası bedevi kabile devlerlerinin oyunlarını...
"Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır."
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
4 notes · View notes
acid-gramma · 1 year
Note
senin oldugunu bilmiordum nasıl bi savunma amk. bi sey sana ait degilse kullanma bi zahmet. bi nevi hirsizlik yani ve cok itici bi davranis
ve hani bir degil iki degil HER SEFERINDE O KIZDA cikiyodu ahdjdjd herkese mi boyle yapiyo bana ozel mi bilmiyorum kimsenin kizla sorunu da yok gibi ilginc... iki yil once fln ben cok reckless davraniyorum ortada birakiyorum kayboluyo bulan kullaniyodur diye dusunuyodum o kutu olayinda artik sabrimi tuketti aq arabi benle ilgili olmadigini anladim bu problemin. neyse artik kizla ortak dersimiz yok esyalarim da kaybolmayi kesti bi anda allala
3 notes · View notes
nmmbbb · 1 year
Text
Cok bos hissediyorum bana ne iyi gelir bilmiyorum iyi miyim degil miyim bilmiyorum iyi degilim kotuyum de denemez nasil hissediyorum anlamiyorum neden boyleyim olanlara karsi savunma yontemim falan mı artik hicbir dey hissedemiyorum kafama takamiyorum istesem de olmuyor sanırım bu durumum iyi değil nasıl duzeltebilirim bilmiyorum yardıma mi ihtiyacim var ki nasil yardim edicekler yemeklerle yine sorun yasamaya basliyorum gibi umarim olmaz yeniden ayni seyleri yasamak istemiyorum bu sefer ki farkli ama bunu ilk defa yasiyorum anlayamiyorum ama hic guzel bir sey degil artik ilgiyi disarida aramiyorum kendimi soyutladim baba keske biraz ilgilensen keske biraz yakin olsak aglasam rahatlarim belki ama aglamak istemiyorum ki aglayamiyotum bile duygularim yok oldu sanki bazen kendimi disaridan izliyormus gibi hissediyorum her sey cok sıkıcı sadece sarki dinlemeyi seviyorum artik sarkilarda anlamsiz oyleisne melodi cunku hayatimin bir amaci oldugunu dusunmuyorum hicbi deyim yokmus gibi gozukuyor ama gercekten bir sey hissedemiyorum arkadaslarimda sen boyle degildin diyolar ben nasilim ki icimde oldugum duruma anlam veremiyorum ne istedigimi bilmiyorum sadece biraz da olsa hayattan zevk almak istiyorum
0 notes
dunyanin · 2 years
Text
Bugun felsefe hocası derslerin cok dustu artik dinlemiyosun bile alakan yok dedi ben de savunma olarak okulla alakam yok o yuzden dedim
2 notes · View notes
tamirg · 5 years
Text
<p>21 Aralık 2012 tarihi bir dönüm noktasiydi. Dünya o günden itibaren foton kuşağı içine girdi ve bu nedenle insanlarin DNA'ları açılıp genişlemeye başladi. Bu yeni dönemde bilinçlerde sıçramalar olacak ve insanlar farkli bilince geçecek. Bir çok insan korktuğu şeyi çektiğini fark edecek. Bu nedenle artik yaşadıkları birçok şeyin sorumluluğunu almaya başlayacak ve hayatla ilgili görüşleri tümden değişecek. Gizli kalmış gerçekler ortaya çıkacak. Üstü kapatılan her şeyin ortaya çıkacağı yeni bir döneme giriyoruz. Bu yeni dönem için “Uyanış çağı" da diyebiliriz. …..“Savaş yeteneği olanlar, düşmanının ordusunu savaşmadan bastırır. Şehirlerini saldırmadan ele geçirir ve devletleri operasyon olmadan devirir ” ….. Neredeyse hiç kimsenin bilim ve teknolojiyi anlamaması için her şeyi böyle ayarladık gibi bir durum var ortada. Oysa felakete davetiye çıkarıyoruz. Bu şekilde bir süre daha idare edebiliriz ama er ya da geç, cehalet ile gücün yanıcı karışımı yüzünüzde patlayacak…..<br>
Dünya artık silah-larla enerjiyle– ve –parayla yönetilmiyor. Birler ve sıfırlarla- minik veri parçalarıyla yönetiliyor yeni bir dünya savaşı patlak vereli çok oldu. Ancak bu sefer kimin daha çok mermiye sahip olduğu önemli değil. Kimin bilgiyi kontrol ettiği ne gördüğümüz ne duyduğumuz nasil çalıştığımız ne düşündüğümüz önemli. Sadece bilgi önemli…Dünyadaki ölçüsüz kötülüğe, sefalete cehalete ve sitdete karşı yapabilecek bir şey olmadığını inanci kimsenin cesaretini kırmasın Evet ,tarihi bukebilecek yüce olan çok küçük bir kesim var. Ama her birimiz gidişatın küçük bir kısmını değiştirebiliriz. Bütün cabalarımızın toplamı ise bir neslin tarihine altın harflerle yazılır…..p>…Günümüzde sıradan bir internet kullanıcısı harıl harıl #Facebook durumu güncelliyor veya #AngryBirds oynuyor olsada, kullandıgımız internetin, zamanında olası bir nükleer saldırı halinde #Askeri iletisim-i kolaylaştırmak için #ABD #Savunma #Bakanlığı İleri #Arastırma #Projeleri #Ajansı (#DARPA) tarafından icat edildiğini unutmamak gerekiyor. Yani bugün kullandıgımız #internet, nihayetinde tüm dünyaya yayılan bir #Asker-i projeden ibar-@. "Gelecek çoktan geldi. Sadace henüz herkese verilmedi.“ #KKTBKK (Agios Loannis Chrysostomos)</p>
<p>Moore Yasası'nı bu denli önemli kılan ise ünlü ismin bilgisayar işlemci gücünün devamlı ikiye katlanacağı yönündeki öngörüsü. Yani bilgisayar bazlı teknolojiler, tamamen üstel bir büyüme ile gelişimini sürdürüyor, doğrusal hiç bir şey yok. Başka bir deyişle, bu teknolojiler sadece toplamanın gücünden değil, çarpmanın gücünden yararlanıyor. “1,2,3,4,5,6,7……"île "2,4,6,8,16,32,64,128…” Arasındaki farktan bahsediyorum. Üstel eğim çizğisi ne kadar doğrusal devam ederse, sonuçlar da bir o kadar sarsıcı ve vurucu oluyor . Bu kompsepti gercek hayata uygulacak olursak, doğrusal otuz adım atarak bir oturma odasında gezebilirsiniz. Ancak üstel otuz adım île, yani her adımda bir öncekini ikiye katlayarak yürürseniz, dûnya île ay arasındaki kat edebilirsiniz. Günümüz teknolojilerinin doğrusal değil, üstel geliştigi gerçegi, #İnsan evriminin bir sonraki aşamasını anlama konusunda da kilit bir öneme sahip. Artık üstel zamanların aşamasında yaşıyoruz.. (Kasimpasa Askeri Mahkemesi)</...... <br>
#Gerçeklik #sizi #özgür #kılacak , ama #önce #canınızı #çok #sıkacak .......... <br>......
Makinalar ancak yanıldıkları zaman ne kadar güçlü olduklarını hatırlatıyor. #CliveJames.......<p>.............23 #Nisan 2013,saat 13:07 #Associated press, resmi #Twitter hesabinda şu haberi verdi. “#SONDakika : #Beyaz aray'da iki patlama oldu ve #BarackObama yaralandı !” Bir dakika içerisinde AP'nin iki #Milyon takipçisi , haberi binlerce kez #retweet'ledi ve dünya #kaosa sürüklendi. #Wallstreet'in tepkisi hem hızlı hem de #sarsıcıydı: #DowJones #Borsası #Endüstri #endeksi ile #S&P 500 darmadagın oldu. Üç dakika içerisinde, AP'nin twet'i hissedar değerlerinde 136 #milyar #dolarlık bir kayıp meydana getirdi.<br>
Daha sonra, #tweet'ler hızla uçtu. 13:13 AP, patlamayı bildiren tweet'in sahte olduğunu açıkladı.13:16 ‘da #BeyazSaray #Basın #Sözcüsü #JayCarney, canlı yayında konuyla ilğili görüş bildirmek zorunda kaldı: “#Başkan'ın gayet iyi olduğunu söyleyebilirim, demin yanındaydım.” Bundan yalnızca bir dakika sonra ise saat 13:17 'de #Suriye #Elektronik #Ordusu (#SEO) #Associated #press'in Twitter hesabını #hacklediğini açıkladı. Toplam dokuz dakika içerisinde bir grup hacker #WallStreet'ten #BeyazSaray'a kadar #dünyanın en güçlü #kurumlarını #kökünden #sarsmayı #başarmıştı. Hem de tek bir #tweet île. Ne oluyordu böyle ? </p
Bölüm 9
2 notes · View notes
aydinrehberi · 2 years
Text
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinde bugün çarpıcı bir gelişme yaşandı ve Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna'nın Mariupol kentinin ele geçirildiğini duyurdu. Rus birliklerinin kuşatması altındaki Mariupol kentinden tahliyelerin kuvvetli şartlarda devam ettiğini aktaran Acil Durumlar Servisi, çamura saplanan tahliye otobüslerinin halat yardımıyla çekilerek Zaparoji kentine tam 79 kişi getirildiğini ve bu bireyler artık inançta olduklarını duyurdu. Rusya'nın kuşatması altındaki Ukrayna'nın Mariupol kentinden tahliyeler aralıklarla devam ediyor. Siviller otobüslerle Mariupol'den Zaparoji'ye tahliye edilirken, tahliye otobüsleri çamura saplanması nedeniyle askeri araçlar tarafından halat yardımıyla çekildi."MARİUPOL'DEN TAHLİYE EDİLENLER ARTIK GÜVENDE"Tahliye manzaralarını yayınlayan Acil Durumlar Servisi tarafından verilen bilgilendirme argümanında, "Mariupol tahliyesi işte bu türlü gerçekleşti artık güvendeler. Zaparoji kentine Mariupol halkından 79 kişi getirildi. Kamenskoye köyünde 3 tahliye aracı çamura saplandı. Kurtarma grupları sayesinde araçlar kurtarıldı, beşerler Zaparoji'ye tahliye noktasına getirildi ve artık güvendeler" tabirleri kullanıldı.RUSYA, MARİUPOL'DE DENETİMİ ELE GEÇİRDİĞİNİ AÇIKLAMIŞTI Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Rusya Devlet Lideri Vladimir Putin'e Ukrayna'nın Mariupol kentinde denetimin Rus güçlerine geçtiği raporunu vermiş ve Putin'in Azovstal çelik fabrikasına gerçekleştirilmesi planlanan operasyona ise onay vermediğini açıklamıştı. ABD, Rusya'nın Mariupol'de denetimi ele geçirdiğine dair delil olmadığını belirtmişti."MARİUPOL'ÜN DÜŞTÜĞÜNE DAİR İSPAT YOK"ABD Lideri Joe Biden Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında, Putin'in Ukrayna'nın Mariupol kentini denetim edip etmediğinin "şüpheli" olduğunu belirtmiş, "Mariupol'ün düştüğüne dair ispat yok" demişti. aydın haberleri / 3. Sayfa Mariupol,Tahliye,Rus ve daha fazla aydın haber yazıları okumak için Şimdiki sayfasını ziyaret edebilirsiniz. https://rehberaydin.com/mariupolun-tahliyesi-zorlu-sartlarda-devam-ediyor-camura-saplanan-otobusler-halat-yardimiyla-cekildi/?feed_id=18065&_unique_id=6261e382c5270
0 notes
murat-k · 3 years
Text
Millet ittifakina verilen oy Turk askerine sıkılmis bir kursundur!
CHP , HDP’nin cagrisi(emri) ile Turk askerinin teror ile mucadelesine “hayir” diyorsa artik bir ulusal guvenlik sorunu haline gemis demektir.
Secimi kazanirlarsa KHK’lar ile tum fetoculeri serbest birakacaklarini aciklamlari ile zaten renklerini belli etmislerdi diyorduk ancak adamlar gozu karartip simdi de direk PKK ya can simidi oldular. Inanilmaz bisey!
Millet ittifakinin ABD(feto) projesi oldugunu artik bilmeyen yok. ABD, HDP, PKK, Feto neyi savunuyorsa CHP de birerbir onlari savunuyor.
Sagdan soldan Turkiye nin buyumesini, savunma sanayinin bu kadar hizli gelismesini engellemek icin her turlu hamleyi yapan ulkelere en buyuk destek icerde CHP onderliginde millet ittifakindan geliyor.
Cumhurbaskanin sert cikisi ile 10 buyukelci geri vitese taktiklari halde icimizdeki mandaci mankurtlar milli durus gostermek bir yana bu buyukelciler geri adim attiklari icin bozuk atiyorlar. Boyle serefsiz bir tutum dunyanin hic bir ulkenin muhalefetin de goremezssiniz.
Milliyetci oylari kaybetmemek icin Feto’nun gozdesi Kavala’nin kuzeni Aksener amalı, fakatli bir ton elestiriden sonra “evet” dedi. Bu tezkerenin amasi, fakati olmaz. Burada iyi polis, kotu polis oynayarak Turk halkini uyutmaya calisiyorlar.
Ataturk’un adini bile agzina almayan Ataturk dusmanlarinin ust duzey yonetici oldugu CHP, kendi secmenine Ataturk’un itleri diyen HDP ile gerdege girdi. Hep diyorum Atatuk mezarinda ters donmustur. Kemikleri sizliyordur. Teroru destekleyen bu CHP, Ataturk’un partisi felan degildir artik.Gecmis olsun!
Ipleri baska ulkelerde olan ulkenin bolunmesinin yolunu acan politikalari ile basi ezilmesi gereken bir ulusal guvenlik sorunudur.
Allah korusun kazara bunlar iktidar olsa inanin savunma bakanligini HDP ye verirler. Guneyimizde bir terror devleti kurulur ve ilerde bu devlete ulkemizin guneyi de altin tabak da sunulur.
Ulke bolununce bu ezik kesim de o zaman patetes, sogan dolar demez. Ulke her bakimdan cokse, enflasyon 80 li 90 yillardaki gibi olsa bile bu cemkiren eziklerin sesi cikmaz. Ipleri baskasinin elinde, haysiyetsiz yonetimle su an Yunanistan da oldugu gibi ABD postallarini Turkiyenin her kosesinde goruruz.
Bu arada ABD projesinin bas aktorlerinde IBB baskanin Diyarbakir da terrorist fotolari ve HDP Genel baskanlari ile pozlar verip PKK yi kucaklarken Diyarbakir annelerini pas gecmesi de size hale oynanan oyunlar hakkinda bir soru isareti olusturmuyorsa Allah akil fikir versin.
Bu proje ABD ittifakina secimlerde oy vermek demek, Turk askerine direk kursun sikmakla ayni anlama geliyor. Bu bu kadar basit. Alinan, gocunan varsa alinsin ve gocunsun.
Bu vatan hainligidir arkadas!!!
1 note · View note
1.Bölüm 
SEVGİYE DAİR HER DAVRANIŞIN SUÇ KAPSAMINA SOKULMA GAYRETİNDEN ENDİŞE DUYUYORUZ !!!
BARIŞ VE SEVGİ SÖZÜ OLAN SELAM, ASLA BİR “NİTELİKLİ TEHDİT” DEĞİLDİR!
Tumblr media
İddia edildiği gibi bir eylemde bulunmamakla birlikte, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının selam ve sevgi gönderme, hal-hatır sorma gibi günlük hayata dair en doğal, en normal ve en insani davranışlarının dahi "MAĞDURLARA YÖNELİK NİTELİKLİ TEHDİT" vb. şeklinde, tümüyle ilgisiz ve bağlam dışı ağır hukuki terminolojiler kullanılarak tutukluluğa gerekçe olarak öne sürülmesinden ve insani sevgiye dair her davranışın suç kapsamına sokulma gayretinden ciddi endişe duymaktayız.
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları, camiamıza husumetli bazı kişi ve çevrelerin ve bunları yönlendiren ve kullanan üst-akıl İngiliz derin devletinin ülkemizdeki uzantıları ile birlikte yürüttükleri bir komplo nedeniyle 2 yılı aşkın süredir haksız ve hukuksuz yere tutuklu bulunmaktadır. Bu komploda, kamuoyunun camiamıza öfke ve nefret beslemesi, yargıdaki karar mercilerinin baskı altına alınıp etkilenmesi için her türlü yalan, düzen ve iftiraya başvurulmaktadır. Tüm bunlara rağmen Yüce Türk Adaletinin kararlarını alırken her türlü etkiden uzak kaldığına dair güvenimiz tamdır.
Komplocuların, emniyet ve yargı birimleri içine yuvalanmış bazı derin devlet uzantılarının ve bunlarla işbirliği içinde hareket eden bir kısım medyanın, camiamıza yönelik haksız, hukuksuz, vicdansız, taraflı ve ideolojik yaklaşımları, uğradığımız mağduriyetlerin sayısının ve şiddetinin artmasına yol açmaktadır.
Camia mensuplarımız arasındaki dostluğu bitirmeye, kardeşlik duygularını yok etmeye, 10-20-30 yıllık dost ve arkadaşları birbirinden ayırmaya, hatta birbirinden nefret eden düşmanlar haline getirmeye çalışan odakların bu yöndeki ısrarlı ve gözü dönmüş gayretlerinin örnekleri devam eden yargılama sürecinde sık sık karşımıza çıkmaktadır.
Yargılamada gelinen son aşamada tutukluluğu devam ettirebilecek hukuki hiçbir dayanak kalmayınca, bu sefer Sayın Adnan Oktar’ın hiçbir zaman göndermediği bir selam sözü ve 22-23 yaşındaki bir genç kızın hiçbir zaman açmadığı bir telefon görüşmesinde güya sevgi notu iletmesi hem 77 insanın tutukluluğunun devamına gerekçe yapılmış hem de avukatlarımızın bizleri savunmasını engelleyebilmek amacıyla avukatlarımız hakkında soruşturmalar başlatılmıştır. Aşağıda örnekleriyle açıklayacağımız üzere operasyonun ilk gününden bu yana avukatlarımıza yapılan baskılar bizleri savunmasız bırakmayı hedeflemekte, birbirimize sevgimizi ifade eden her hareketimiz de zorlamayla suç kapsamına sokulmaya çalışılarak sevmekten ve dost olmaktan pişman olmamız istenmektedir.
CAMİAMIZA ARTIK “HİÇBİR SUÇ MADDESİNE GİRMEYEN SUÇLAMALARLA” SALDIRILMAKTADIR
Komplocular, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları arasındaki sevgi, saygı ve dostluk bağlarından dolayı o kadar öfkeli ve hınç doludurlar ki, onları cezaevinde fazladan 1 gün dahi tutabilmek için adeta birbirleriyle yarış halindedirler. Camiamıza duydukları husumetten ötürü, sahte ve yapay suçlar üretmede en saçma mantıkları dahi hukuki kılıflara büründürmede adeta boyut atlamışlardır. 
Komplocular, eskiden içinde TCK'nın suç maddeleri kapsamına girecek hayali olaylar, beyanlar ve iftiralar kurgulamaya gayret ederken son dönemde adeta kendilerini aşarak hiçbir suç içermeyen doğal, günlük, sıradan davranış ve eylemleri dahi görülmedik bir biçimde suç unsuruna çevirme gayretine girmişlerdir. Bu amaçla da mahkemeyi kendilerince yönlendirmeye, mahkeme üzerinde baskı kurmaya çalışmaktadırlar. 
Adil Türk Yargısı tüm bu yönlendirmeler ve baskılardan münezzehtir. 
Selamdan Suç Üretmeye Çalışan Akıl Almaz Bir Anlayış!
Sayın Adnan Oktar geçtiğimiz Ekim ayında, cezaevindeki avukat görüşmelerinden birinde, Av. Eşref Nuri Yakışan’a katılan vekillerinden Av. Eser Çömlekçioğlu’nun duruşmalardaki yeteneğini övmüştür. Katılan tarafta olmasına rağmen kendisini çok başarılı bulduğunu ifade etmiştir. Bu övgü, Sayın Adnan Oktar’ın her insana sevgiyle ve merhametle bakan güzel ruhunun bir tecellisidir. Av. Eşref Nuri Yakışan ise daha sonrasında cezaevi otoparkında karşılaştığı Av. Çömlekçioğlu’na iki avukat arasındaki doğal ve insani diyalog içinde müvekkilin kendisi hakkındaki bu olumlu intibalarını aktarmıştır. Av. Eser Çömlekçioğlu ise bu tümüyle iyi niyetli doğal, seviyeli ve insancıl konuşmayı herhangi bir şaibe oluşmaması adına Sayın Mahkemenin bilgisine sunarak Av. Eşref Nuri Yakışan’la kısa bir sohbette bulunduklarını, karşılıklı hâl hatır sorduklarını, selamlaştıklarını anlatmış, herhangi bir şikâyette de bulunmadan sadece Mahkeme heyetini bilgilendirme ihtiyacı hissettiğini ifade etmiştir. “Meslektaşımın iyi niyetinden şüphem yok” vurgusunu da özellikle eklemiştir.
Ne var ki bu son derece meşru ve insani olay adeta çok büyük bir kriminal vakaymış gibi lanse edilerek bazı husumetli müştekiler tarafından hızla fırsata çevrilmeye çalışılmıştır. 
Gerçekte, Av. Eser Çömlekçioğlu’na selam dahi göndermemiş olan Sayın Adnan Oktar (velev ki göndermiş olsa dahi, Av. Eser Çömlekçioğlu'nun olay günü hiçbir şikayette bulunmamasından da ortada olduğu üzere, hiçbir şekilde suç teşkil etmeyecek) hayali bir selam gönderme olayı yüzünden, durup dururken anlaşılamaz bir "tehdit suçlamasıyla" karşı karşıya kalmıştır. Hayali selamı ilettiği iddia edilen Av. Eşref Nuri Yakışan hakkında ise “örgüt üyeliği” ithamıyla ve “korkutucu güçten yararlanarak tehdit suçu işlediği” iddiasıyla soruşturma açılmıştır. Barış, esenlik, huzur ve iyilik dilemek anlamına gelen selamdan (üstelik hiç gönderilmediği halde), “korkutucu güçten yararlanarak tehdit” manası çıkarmak aklın ve vicdanın sınırlarını fazlasıyla aşan bir durumdur. Bu, tarihte görülmemiş derecede vahim ve ürkütücü bir tablodur.
Sayın Adnan Oktar ile, görüştüğü avukatlardan biri arasında geçen sıradan ve masum bir konuşmadan böyle inanılmaz bir noktaya gelinmesi, camiamıza yönelik hukuksuzluklarda işin ne derece çığırından çıktığının çok net bir göstergesidir. Algı operasyonu ile istedikleri gibi at koşturabileceklerini ve her kişiyi ve her kurumu etki altına alabileceklerini zanneden komplocular, her türlü sahte kurguyu yaparak ne yazık ki sonuç da almaktadır. Bu uğurda, dosyada sadece görevlerini yapmaya çalışan avukatları bile karşı karşıya getirmekten, aralarında suni bir husumet oluşturmaktan çekinmemekte, onları zan altında bırakmakta, iyi niyet içerdiği aşikar olan, legal, sıradan, günlük sohbetleri suç görünümüne sokmaktadırlar.
Dikkat edilirse burada içiçe geçmiş çok katmanlı bir oyun vardır. 
Birincisi; Av. Eser Çömlekçioğlu olay günü, Av. Eşref Nuri Yakışan ile arasında geçen diyaloğu duruşmanın sonuna doğru bir "bilgilendirme" olarak, oldukça sakin bir üslupla, hatta Av. Eşref Nuri Yakışan’ın “iyi niyetine güvendiğini” vurgulayarak gündeme getirmiştir. Eğer gerçekten tehdit edildiğini düşünse, özellikle de iddia edildiği gibi “korkutucu bir güç”le karşı karşıya olduğuna inansa kuşkusuz bunu can havliyle gündeme getirir, duruşma başlar başlamaz konuya dikkat çeker, üslubundan, mimiklerinden, ses tonunda da yaşadığı sözde dehşet açıkça görülürdü. Açıktır ki Eser Hanım bu diyalogdan bir rahatsızlık duymamış ancak yine de Mahkemeyi bilgilendirme ihtiyacı hissetmiştir. Ancak, ne olduysa daha sonra verdiği ifadesinde Mahkeme huzurundaki hür iradesini yansıtan açıklamaları sanki hiç yapmamış gibi "korktuğunu" beyan etmiştir. Av. Eser Hanım’ın bir korku yaşadığı görülmektedir ancak bu korkunun kaynağı Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları değil, ifadesini değiştirmesine sebep olan husumetli odaklardır. Ortada bir tehdit ve korkutucu güç varsa açıktır ki bir avukatın dahi ifadesini değiştirmesine sebep olan, camiamıza husumet duyan odaklardır. Hakkında soruşturulma açılması gerekenler de bunlardır.
İkincisi; Av. Eşref Nuri Yakışan’ın şahsında hedef alınan aslında savunma hakkımızdır. Savunma yapmamızı imkansız hale getirmek için operasyonun ilk gününden itibaren sayısız hukuksuzluk yapılmıştır. Müvekkillerinin hukuki işleriyle ilgilenmek, takip ettikleri davalarla ilgili toplantı yapmak, vekalet çıkarmak, dosya takibi yapmak gibi her hukuk bürosunun olağan işleri sözde örgüt faaliyetmiş gibi iddianamede suç ithamı olarak yer almıştır. Avukatlarımız bu gibi mesleki sorumlulukları öne sürülerek tutuklanmışlardır. “Taraf olmayan bertaraf olur” tehditlerine maruz kalan bazı avukatlar ise zorla müşteki yapılmıştır.
Üçüncüsü; Gerekçe olarak öne sürülen “Korkutucu güçten yararlanarak tehdit” kavramı hukuki bir terim olmakla birlikte Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarıyla bağdaşması imkansız bir durumdur. Öncelikle, ortada korkutucu bir güç yoktur. Hayatında tek bir karıncayı dahi incitmemiş, bir tane insanın mahcup olmasına bile sebep olmamış, her sözü ve tavrı vicdan üzerine olan Sayın Adnan Oktar’ın sahip olduğu ve olabileceği tek güç sevgidir. Nitekim asıl mesele de sevgisinin derinliği, samimiyeti ve gücüdür. İnsanların dünyaları verseler elde edemeyecekleri dostluğa, samimiyete, kardeşliğe ve sevgiye sahip olan camiamız bu yönüyle hayatlarında bir kere bile sevilmemiş ve kimseyi sevememiş olanları müthiş rahatsız etmektedir.Sayın Adnan Oktar’ın sevgi gücüne ve arkadaşlarının ona olan derin sevgisine tahammül edemeyenler sanki ortada korkutucu bir güç varmış izlenimi uyandırırlarsa insanları Sayın Adnan Oktar’dan uzaklaştırabileceklerini sanmaktadırlar. Bunu da kendilerince hukuki kılıflara sokarak yapma yoluna gitmektedirler.
Yaşanan bu olay biraz dikkatli değerlendirildiğinde, komplocuların en bariz gerçekleri bile çarpıtmada ne derece pervasız hale geldikleri de rahatlıkla görülmektedir. Klasik mafya filmlerinde karşımıza çıkan, düşmanlarına selam gönderip tehditte bulunan, aba altından sopa gösteren mafya lideri tiplemesini referans alan komplocular, Sayın Adnan Oktar’ı da kendilerince güya tek kelimesiyle bile adeta dehşet saçan, son derece tehlikeli biriymiş gibi gerçek dışı bir görünüme sokma çabasındadır. Mahkemeyi etkileme ve baskı altına almada komplocuların en yoğun başvurduğu algı yöntemi de bu suni "tehlikeli gibi gösterme" taktiğidir. Nitekim, gerçek bile olmayan, en basit bir sanal selam gönderme konusu, böyle bir algı operasyonu sonucunda Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın alenen haksız mağduriyetine yol açan bir sözde "nitelikli tehdit suçlamasına" dönüşmüştür.
Halbuki, bir kişiye selam göndermek, tebrik etmek suç değildir, olması da mümkün değildir; bunlar olabilecek en insancıl, en iyi niyetli, en güzel ve en takdir edilmesi gereken eylemlerdir. Bir soruşturmada veya davada karşı tarafa, tavırlı kimseler olsalar dahi, sevgiyle, barışla, şefkatle, dostlukla, insancıllıkla yaklaşma gibi bir olgunluğun, böyle üstün bir seciyenin karşılığı yeni suçlamalara uğramak olmamalıdır. Bu tür eylemleri suçmuş gibi görmek veya göstermek son derece kuşkucu ve sevgisiz bir zihniyetin eseridir. Sayın Mahkeme ise tüm bu yanlış zihniyetlerden kanaatimizce münezzehtir.
0 notes
huso4554 · 5 years
Photo
Tumblr media
TÜRKİYE, NATO’YA NİYE GİRDİ?
Mavi Vatan’ın 31 Mart seçimleriyle ne ilgisi var?
Türkiye, NATO’ya niye girdi? Evet önemli bir soru.. Ama çok daha önemli üç tane daha var? 1- Darbe girişiminde NATO’nun Brüksel’deki karargâhının rolü neydi? 2- NATO, Ege ve Doğu Akdeniz’in korumasını Yunanistan’a neden verdi? 3- Irak ve Suriye savaşlarının en cafcaflı anlarında NATO, Patriotları niçin söküp götürdü? Son dönemde NATO çok tartışılıyor.. Sahi bütün kirli işlerin içinden neden NATO çıkıyor? Türkiye’yi korumak için mi yoksa tökezletmek için mi var?
BÜTÜN ZAMANLARIN EN BÜYÜĞÜ Türkiye önemli bir seçime hazırlanıyor.. Şunun şurasında ne kaldı? Seçimlere rağmen Türkiye’yi içine kapatamadılar.. 90’lı yıllardaki gibi kapatamazlar da zaten.. “Mavi Vatan”ı duymuşsunuzdur.. Öyle sıradan bir tatbikattan söz etmiyoruz.. Denizkurdu tatbikatlarının 2-3 katı bir şeyden bahsediyoruz.. Ege, Akdeniz ve Karadeniz’de eş zamanlı olarak gerçekleştiriliyor.. 103 savaş gemisi, savaş uçakları, helikopterler, füze sistemleri.. Yok yok yani.. Senaryo gereği düşman adalarına çıkarmalar yapılıyor.. Tam da seçimlere giderken oldu mu şimdi bu? Türkiye kimlere mesaj veriyor böyle?
YUNANİSTAN HOP OTURUYOR HOP KALKIYOR Mavi Vatan tatbikatını en yakından izleyen ülke Yunanistan.. Her akşam bir başka özel yayın.. Konu Türkiye’nin yaptığı tatbikat: -“Ege’de Türkiye’den habersiz kuş uçurtamayız..” -“Ankara, Atina’ya ince mesajlar gönderiyor..” -“Yerli silah sistemleri ile bütün dünyaya ‘artık bağımsızız’ demeye getiriyor..”
“BU ORDU ARTIK SAVAŞAMAZ” Millî Savunma Bakanı Hulûsi Akar’ı eleştirenler var.. Var da icraata bakmak lazım.. “Şöyleydi, böyleydi” diyerek atıp tutmakla olmuyor bu işler.. FETÖ temizliği bütün hızıyla devam ederken “TSK zayıflıyor” demeye getirenler var.. Ama durum hiç de öyle değil.. Bakan bey 3 yıldır hep şu vurguyu yapıyor: -“TSK, FETÖ’den arındıkça güçleniyor..” Hulûsi Akar fazla da konuşmuyor, eleştirilere cevap vermiyor.. Aman Allah’ım Hulûsi Akar için yazılanların yüzde 1’i bile İlker Başbuğ için söylenseydi.. Neler olurdu tahmin bile edemiyorum.. Ama TSK’nın 10 yılda nereden nereye geldiği apaçık ortada..
İSRAİL, MISIR VE BAE DE GÖRDÜ Tek Yunanistan da değil.. Mavi Vatan’ı ellerinde mercekle izleyen başka ülkeler de var.. Türkiye’yi kuşatmaya çalışan cepheyi burada defalarca yazdık.. İsimlerini ezberlediniz.. Doğu Akdeniz’i babalarının malı gibi kullanıyorlardı.. Birer ikişer kovuldular.. Hâlâ şaşkınlık içindeler: -“Ah be şu 90’lı yıllar bitmeseydi..” -“Türkleri ne güzel kandırıyorduk..” -“İçerideki adamlarımız da (FETÖ) gitti..Tühhhh.." “Türkiye, Karadeniz’e hapsedildi” diyenler Mavi Vatan tatbikatını izleyebilir.. Durum pek öyle eleştirdikleri gibi değil..
KUZUM, SAHİ SİZ KAÇ HAREKETLİ HEDEFLE SAVAŞIYORSUNUZ? 31 Mart seçimlerine nasıl bakalım biliyor musunuz? -Türkiye’yi kuşatmaya çalışanlarla.. -Dünya süper ligine çıkarmak isteyenlerin mücadelesi olarak.. Mavi Vatan acaba neden 90’lı yıllarda yapılamadı? Elinde borularla dolaşan İlker Başbuğ acaba neden planlayamadı? Bakın Türkiye kaç cephede aynı anda var olma mücadelesi veriyor: -İçeride yüzlerce terör operasyonu.. -Kuzey Irak’ta Kandil dâhil PKK’nın inleri kuşatıldı.. Kıpırdayamıyorlar.. -Suriye’deki terör koridoru 3 noktadan kesildi.. -Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve İdlib harekâtları ile güney sınırları kontrol altına alındı.. -Mavi Vatan devam ederken, 15 ülkeyle de doğuda kış tatbikatı eş zamanlı gerçekleştirildi.. -1800 rakımlı dağlarda Türkiye’nin piknik yapmadığı çok iyi görüldü.. -Doğu Akdeniz’de petrol platformları koruma altına alındı.. -Yunanistan’ın Ege şımarıklıklarına “bak evladım böyle yapma” türünden cevaplar verildi.. -Kabil Havaalanını kim koruyor biliyor musunuz? Evet bildiniz, Türkiye.. Türkiye çekilirse iki günde kapanır.. Terör yuvasına döner.. Kimse de ilgilenmez.. Sahi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı acımasızca eleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu neden hiç bu konulara girmiyor?
31 MART TATBİKAT DEĞİL Sadece bunlar da değil.. Katar, Kosova, Somali’de yapılanları yazsak bu sütunlara sığmaz.. Aden Körfezi, Türkiye sayesinde korsanlardan arındı.. NATO her fırsatta Türkiye’ye bel altı vuruşlar yapmaktan bıkmadı.. Ama Ankara, NATO’daki sorumluluklarını hiç aksatmadı.. İyi niyetle de devam ediyor.. Bir taraftan da ekonomik olarak tam bağımsız olmaya çalışıyor.. Yarın 5’inci nesil savaş uçakları havalanınca Fransa, İngiltere, Rusya ile aynı lige çıkmış olacak.. Türkiye dünya devler ligine hiç bu kadar yakın olmamıştı.. MHP lideri Devlet Bahçeli bu yüzden “beka” diyor işte.. “Martın sonu bahar” diyenlere gelince; 17 yıldır elde ettiğimiz kazanımları cebimizden almakla kalmayacaklar.. -Bağımlı.. -Terörle oyalanan.. -Kandil’den yönlendirilen.. -Ekonomik krizlerle boğuşan.. -Ege ve Doğu Akdeniz’e çıkamayan.. -“Suriye size bataklık” denilerek kandırılıp, bombaların Ankara, İstanbul, İzmir’de patlatıldığı.. -FETÖ’nün yeniden yeşermesine izin verilen bir TÜRKİYE arzuluyorlar.. Emin olun böyle.. 31 Mart seçimlerine hiç bu kadrajdan baktınız mı?
Batuhan Yaşar – Türkiye Gazetesi – 6.3.2019
0 notes
benialburdan · 4 years
Text
kendimi ait hissedebilmek icin cok caba harcadim. buraya, bu insanlara, yasanan her seye ait hissedebilmek icin. insanlarin icindeki kotulugu hic anlayamadim ama kendi savunma mekanizmami gelistirmeden de durmadim. soylenen bir sozu suphe suzgecinden gecirmeden kabullenmemeyi cok iyi ogrendim. bakinca gorebiliyorum artik. icinizin rengini. kimisi biraz daha koyu gri kimisi biraz daha acik. ama salt siyah veya salt beyaz diye bir sey yok. hic olmadi. kimse olamaz. herkes gri hepimiz griyiz her sey gri. variz ve var olmanin agir yukunu her gun sirtimizda tasiyarak yol almaya calisiyoruz. cogumuz nereye gittigini bile bilmiyor. insanlarin/toplumun kendisinden istediklerini gercek kilmaya odakli herkes, mutsuzluga mahkum.
sen sana dayatilanlardan ibaret degilsin. olmani istedikleri kisi olmak zorunda degilsin. cok para kazanmak, bir manken kadar guzel olmak, cok mutlu olmak zorunda bile degilsin. olmak istedigin neyse, onu bul. nasil bir hayat istedigin, aynaya baktiginda kimi gormek istedigin. onu sadece sen gorebilirsin. kimse seni taniyamaz. ne ailen ne de digerleri. sensin.
ozunu bul, kendini tani sozleri benim icin safsatadan ibaret. oz ne, kendini nasil bulacaksin. eline bi fener alip yola koyulmak gibi bir sey mi bu, hayir. kim oldugunu zaten biliyorsun, sadece bunu unutmak zorunda birakildin. benliginin onune egonu, hirsini, istemedigin ama guzel olduguna inandirildigin seyleri koydular ve bu, dediler. senin istedigin bu olman gereken yol da bunlara ulasmak icin kat edecegin yol. hadi bakalim. senelerce parala kendini ve elinde bir hicle cek git bu dunyadan. dunyanin en guclusu en zengini olsan bile bir gun ayrilacaksin bu boyuttan ve ayrildiginda, tum vaktini dunyevi amaclara heba ettigin icin her seyden bihaber olucaksin. evet istedigimiz bu, gozunu acma sakin. orasi belirsiz, soylediklerimiz gercek ve net. karanliginda iyi sanslar.
bunlari sana, bana, digerlerine soyleyenler kim? ne istiyorlar? neden yapiyorlar? girme oralara. sen kendini kurtar. kendini kurtarirsan, gozlerini acarsan, kabugunu kirarsan o zaman mutlu olmak icin bi sans bulursun. kendin ol, baskalarinin soyledikleri -en yakin arkadasin bile olabilir- senin kim oldugunu sana anlatamaz. kimse seni, senin kadar taniyamaz. soylenen iyi ya da kotu hicbir sey seni etkilememeli. kendin ol. kim oldugunla da zamanla yuzleseceksin.
0 notes
makarnasosis · 4 years
Text
Lastsong
Birbirimize benzemek mi? Çok yanlış yerden bakıyorsun. Baktığın yerin masumluğu ve naifliğine öfkeleniyorum. Çünkü ben herkese benzemeye çalışıyorum. Ben kaybolmuş çoklu kişilik bozukluğuyum. Kim olduğumu sanıyorsun ben daha kim olduğumu söyleyemezken. Ne olduğumu bilmiyorum ama ne olmadığımı çok iyi biliyorum. Ben öyle senin gibi bir sevgi hissedip sessizlik yeminine bürünüp hayatın köşesinden o akışa bakanlardan olamadım. Sen o korunaklı hayatında bir ışığa takılmış giden kelebek masumiyetiyle hislerini korurken ben su baskınında bir dükkana sığınmaya çalışan tekmeyle ya da süpürgeyle dükkandan kovulan lağım faresiyim. Mağdur korunaksız ama hayatta kalma konusunda en başarılı belkide. Benziyormuşuz.benziyorduk.benzerdik. Belki de zarar görmekten bu kadar korkmasaydın benzeyebilirdik. Şimdi sana çok kızgınım. Bana olan hislerine değil. Benim lağım faresi olmamı izleyişine kızgınım. Herşeyi gördün ve beni korumadın.koruyabilirdin yapmadın. Şimdi bana senin hislerine tatlı bakmamı bekleme. Çünkü çok acımasızsın. Boşversene!! İnsanların belirli logaritmaları var bana göre. Bahsettim sana kimliksizim. Ben herkesle herşekilde benzeşmeye çalışırım ki buna sevimli ad olarak nabza göre şerbetçilik ama gerçek isim olarak iki yüzlülük diyebiliriz. Sen elmadan bahsediyorsun diye ben elmadan bahsederim. Çünkü geçirilen vakitlerde seninle elmadan konuşabilecek ortak payda yaratırım. Ama ben elmadan hoşlanmam bile belki de. Belki eskiden o bahsettiğin tarihlerde sen elmayı seviyorsun diye sevebilirdim elmayı. Ama çok değiştim. Karaktersizliğim belki baki. Kim yanımda hangi formdaysa ona benzedim. Sen nasıl korunaklı kozanda savunma mekanizması geliştirdiysen bende bukalemun olup her ortamda dokunulmaz izoleyi yakalamak istedim. Ama ben ağacın renginden de konuştum. Taşın soğukluğuna da dokundum farkedilmemek için. Kendimi korumak için. Bu yüzden bana biz benziyoruz dediğinde öfkelenirim. Bir de bu açıdan düşün. Belki de sen benim korunabilme ihtimalimi çalmışsındır? Sevilebilmeye ne kadar çok ihtiyacım vardı halbuki sırf buna minnetimden tüm dünyamı kalbimi önüne sererdim.AMA ARTIK ÇOK GEÇ. Şimdi gelipte 8 yıllık içsel serüveninden bahsettiğinde buna romantizm değilde öfkeyle yaklaşımım belki de bu yüzden. Ben bedel ödedim. Çok hemde en ağırlarını. Ben istemediğim şeyleri başıma getirdim. Bu kadar beni uzaktan izlerken sırf sen görünmezcilik oynayacaksın diye karanlık kuyularda olduğumu bilirken üstelik elini bana asla tutmak isteyeceğim şekilde uzatmadığın için sana çok öfkelendim. Öfkelendim. Senin iç dünyan dediğim gibi masum tertemiz kaldı. Ama benim lağımda nefes almaya çalışıp fareye dönüşme hikayeme uzaktan baktığın için (bu herkes için belki de senin için de romantizm kokan hikayen) yerini (bana göre) sapkın bir sadistliğe bıraktığı hissiyatı oluşturdu. He yine mi bencilim evet bencilim. Çünkü sana kızıyorum içimdeki öfkeyi anlatamam. Arkadaşlığım sömürüldü. Asla durmadığım bir noktanın hesabını yıllar sonra bana 'içdökümü' adı altında sonuna kendi hikayelerini şiirlerinle anlattığın, asla gizli öznesi olmadığım bir yazıyla soramazsın. Bu hakkı kusura bakma ama kendinde bulamazsın. Bu senin yalnızlığın. Herkesin kendi yalnızlıkları var. Bu senin yanlışın. Herkesin kendi yanlışları var. Ben doğru insan olmuş olsaydım senin için o bahsettiğin ilk çok sevmelerinde elinden tutulan kişi olurdum. Dönemsel hortlak değil.belki de bu samimiyetsizliği görüp cvp vermemişimdir mesajlara. Acıtıcak belki ama arkadaş hislerimi hançerlediğin için bu tokat hakkını ilk ve son kez nezaketimi bir kenara bırakıp kullanmak zorundayım. Kendine gel diye. Fark et diye. Bu romantizm değil . Senin uçurtmanın ipini yakalayamayışının hikayesinin suçlusu olmadığımı anlatmak için. Senin hikayen çünkü bu, ben o uçurtmanın rengini bile biliyor değilim üstelik. Bu kız bana çok benziyor demeden önce bu narsist yapıyı bir kenara bırakıp bu kız kim diyebilseydin sana çok benzemediğimi belki algılayabilirdin. Belki de kendini çok sevdiğin için kendini yaklaştırmamışsındır o engel ben ve benim hayatımdaki değişimler değil de sen ve senin korunaklı yapın, kendi iç savaşlarındır. Belki de hayatta ruh ikizleri yoktur. Önceden inanırdım. İnandığım dönemler yazdığım onlarca şey hissettiğim o her masum her buruk acı tatlı his bende bitti. Kendi mutsuzluklarımızın faturasını birilerine çıkarmak en kolayıymış. aile, sevgili, iş, aşk ... Tatminkar olmayan insan sadece, yetersizlik hissi herşey mükemmel gitsede yakamızı bırakmayacak. İnsan olmak bu zaten. Saklanmak nedenlere sığınmak kolay olan ama bana göre ben kolayı seçmedim. Ben o eski ece değilim. Belki lağım faresiyim ama hayatta kalabiliyorumu kendime kanıtladım. Tatmin olduğum tek bir nokta bile yok tüm samimiyetimle. Mükemmel diye birşey yok uyum diye birşey olmadığı gibi.tamamlamak var açıkları, herkes için herşeye dönüşmek var benim gibiler için. Bu nezaketten de değil üstelik aptallıktan ve kimliksizlikten kaynaklı. Masum romantik açılımını baltaladığım için üzgünüm. Ama 30 yaşındayım ve hayatta kalma mücadelesi içindeyim üstelik bir kadın olarak bunun x2 zor olduğunu da bilmem anlar mısın? Buna aşk diyorsun ya hiç aşık olmadığını gördüğüm için de üzgünüm buna beni sebep gösterdiğin için de çok daha üzgünüm. Hayatını çalmışım gibi hissettirdin. Kızgın üzgün suçlu mahçup ama bir yerde de kandırılmış hissettirdin bana. Ben aşık oldum 2 sene antidepresan kullandım. Ben aşık oldum 1 sene hergün ağlayarak uyandım ve ağlayarak uyudum. Aşk dediğin şey sadece kendi hayal dünyandan ibaretmiş. Sen insanlara sevebileceğin kimlikler yaratıp hislerine güvenip sonrada içinden taşan sevme isteğini bir kimsenin fiziksel kalıbına yığma işlemi bana göre. Bu yüzden aşka inanmıyorum. Birbirimize benziyormuşuz. Şimdi söyle bana sence ben kimseye benziyor muyum? Bugün bunları sana söyledim. Yarın başkasına bunların belki de tam tersi başka şeyler anlatıcam. Ece hangisisin hangisi doğru diye sorarsan buna bir cevabım yok. Doğru yok yanlış yok. Herkesin kendi sınavı kendi girdabı var. Bu girdaptan kurtulman gerektiğinin farkına var. Daha gerçekçi bak. 8 sene ya 8 seneni heba ettiğin şeye bir bak. Sen belki de milyonlarca sevgi dolu hikayenin yanından sırf sana benzediğimi düşündüğün için elini kolunu sallayarak geçtin. Oysaki ben sadece senin yanında yadırganmamak için senin gibi davranıştım. Belki bir yanım senin gibi ama bende herkesten bir parça var.bende herkeste olan hiçbirşey yok. Ben böyle bir kişiliğim. Bunu kabullendim benimsedim. Bu beni kalıpsız yaptı. Bu değişkenlik yüzünden de hiçbirşeye tutunamadım. Şimdi bana duygusal şeyler söylemek anlatmak için 8 sene beklemene mantıklı bir cevabım yok. Çok geç kaldığın için de olamayacak. Beni yalnız bıraktığın için üstelik çok daha suçlusun. Aradığım belki sendin hayal ettiğim belki de sendin . Ama ben kaybolalı çok oldu. Benden bunu çaldın. Ben değil bütün bunları da sen yaptın. Lütfen benimle bir daha iletişim kurma. Zarar verdiğim için özürdilerim bilmiyordum. Bazı ufak ilgiler hissediyordum saf değilim ama bu şekilde olduğunu bilmiyordum. Ben zarar görmem bak bundan ben devam ederim ben lağım faresiyim ama sen incinirsin. Çünkü ben senin gibi masum sevemem çok kirlendim. Sana dostun olarak son bir tavsiyem var. Artık dostun değilim. Söyleyemezsen kimse bilemez. Sen de bir adım at hayata geç kalmışsın yeterince. Bir 8 senen daha olmayabilir. Risk al. Cesaret et. Başka bir hikaye yazabilmek için bu kadar geç kalma..
1 note · View note
habermeydani · 5 years
Text
Bakan Dönmez: Valiliklere Talimat Gönderip Okul ve Mesai Saatleri ile İlgili Düzenleme İstedik
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "Valiliklere bir talimat gönderip okul saatleri ve mesai saatleri ile ilgili düzenleme yapılmasını istedik. Edirne ile Kars'ın eğitim ve mesai saatleri aynı olacak diye bir şart yok." dedi.
27 Ocak 2019 Pazar 11:01
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez CNN Türk kanalında Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dönmez, "Valiliklere bir talimat gönderip okul saatleri ve mesai saatleri ile ilgili düzenleme yapılmasını istedik. Edirne ile Kars'ın eğitim ve mesai saatleri aynı olacak diye bir şart yok. Benim bildiğim kadarıyla da İstanbul'da eğitim saatler8.30, 9.00 civarına kadar çekildi" dedi.
Enerji fiyatlarının ucuzlaması hangi kriterlere bağlı? Nükleer enerji atılımıyla Türkiye'de neler değişecek? İklim değişikliği, enerji verimliliği ve Türkiye'nin stratejik enerji planı gibi birçok konuda konuşan Bakan Dönmez'in konuşmalarından satır başları:
REKLAM
ads by
AdMatic
VALİLİKLERE MESAİ SAATLERİ İLE İLGİLİ TALİMAT GÖNDERDİK
Bugün gün içerisinde Antalya ve Isparta'da yaşanan doğal felaketler nedeniyle enerji verilemeyen yer kalmayacak. Yaz saati uygulamasında 2 yıl önce böyle bir karar almıştık. Bu kararın neden verildiğine dair gerekçe bulamadık. Bizim yapmış olduğumuz çalışmalar, kalıcı yaz saati uygulamasının daha verimli olacağını biliyordurk. Ancak biz bu konuyu İstanbul Teknik Üniversitesine çalışma yaptırdık. Sonuçlar kalıcı yaz saati uygulamasının enerji verimliliği bakımından daha iyi olacağını gördük. İTÜ ile öngörülen tasarruf miktarları oldu mu diye bir çalışma daha yaptırdık ve öngördüğümüz gibi tasarrufların gerçekleştiğini gördük. Valiliklere bir talimat gönderip, okul saatleri ve mesai saatleri ile ilgili düzenleme yapılmasını istedik. Edirne ile Kars'ın eğitim ve mesai saatleri aynı olacak diye bir şart yok. Benim bildiğim kadarıyla da İstanbul'da eğitim saatler 8.30, 9.00 civarına kadar çekildi.
BORU DAHA ETKİN KULLANACAĞIZ
Kimyacıların tanımı ile boz bir bakıma kimyasal tuz olarak tanımlanıyor. Onu öğüterek boraks adı verilen bir ürün haline getiriyoruz, sonrasında biraz daha katma değerler bor karbür haline getirdik. Nükleer çalışmalar için uygun hale getirilmesi için çalışmalara devam ediyoruz. Örneğin, bor karbür savunma sanayisinde kullanılıyor. Tonu 30 ila 40 bin dolar arasında değişiyor. Daha uç ürün bor izotoplarından elde ediliyor. Nükleer santrallerde bu çubuklardan faydalanıyor. Burada tonu 1 milyon doları aşıyor. Bor karbürü Eti Maden üretecek. Bir teknoloji ortağıyla fabrikalar kurulacak.Boru daha katma değerli ürünlere getireceğiz. Bu katma değerli ürünleri protfoyümüze koydukça satış rakamlarımız artacak.
BOR MADENİNİ DİĞER TEMİZLİK FİRMALARI DA KULLANABİLİR
Hidrojenli arabalarda bor yakıt olarak kullanılacak. Ama orada yakıt bor değil, hidrojen.Sadece kullanılan yakıt içerisinde bor bulunuyor. Ama borun bulunma amacı hidrojeni tutması. Doğru bir hareket olarak doğal yaşama bir dönüş var. Doğal bir ürün kullanayım, kimyasal ürünler bulunmasın diye isteyenler için geliştirildi. Temizlik ürünlerinde boru sadece Eti maden kullansın diye bir talebimiz yok. Diğer temizlik firmaları da bor içerikli temizlik ürünleri kullanabilirler, ürün geliştirmelerinden mutluluk duyarız. Boron temizlik ürünü, ülke genelinde satılması için birkaç büyük marketlerle anlaşma yapıldı.
TÜRKİYE GENELİNDE İŞLETME GİDERLERİ 17,5 MİLYAR LİRA
(Elektrik ve doğalgaz faturaları hususu) Öncelikle şunu söylemek gerekiyor. Kamu, son mevcut elektrik talebinin yüzde 20'sini karşılayabilecek durumda. Son yıllarda serbest girişimciler bu alanda çok önemli yatırımlar yaptı ve bu oran giderek arttı. Fatura kaleminde üretim bedeli ve dağıtım bedeli olmak üzere iki tür kalemin dışında vergi ve fonlardan oluşuyor. Dağıtım bedeli yüzde 30, geri kalan kısmı üretim maliyeti ve vergiler olarak geçiyor. Bu oranlar tüm dünyada buna yakın. Avrupa'da dağıtım bedeli yüzde 50, Türkiye'de bu rakam yüzde 35. Dağıtım bedeli santralde üretildiği yerden alarak, yüksek gerilim hatlarıyla şehirlere kadar getiriyoruz. Şehirlerde orta ve düşük gerililim haline getiriyoruz. 1 milyon 420 milometrelik bir şebeke işletiliyor. Bizim elektrik üretim kısmında, lisanslı santralle 1300 santralde 60 bin kişi çalışıyor. Dağıtım kısmında ise 120 bin personel çalışıtırılıyor. Üstelik üretimde çalışanların işi sabit ama dağıtımda çalışanlar için çok daha zor.Ve doğaldır ki işin zor olan kısmı personel bakımından daha maliyetli demektir. Ayrıca dağıtım şirketlerinin işletme giderleri de mevcut. Türkiye genelinde işletme giderleri 17,5 milyar lira.
TASARRUFLU CİHAZLARA YÖNELMEK GEREKİYOR
Konut bazlı bakıldığında tasarruflar yapıldığında en fazla elektrik tüketen ürünler, çamaşır makinesi ve buzdolabı gibi ürünler.Bu cihazlar için enerji verimliliği teknolojisi ile çalışanlara yönelmek gerekiyor. Gereksizse lambayı söndürmek, klima açıkken bir taraftan da camı açınca daha fazla enerji harcıyorsunuz. Yalıtım konusunda da bazı binalarımız yeterli değil. Yalıtım ile yüzde 40 oranında ısı tasarrufu sağlama imkanımız var. Ülke genelinde yalıtımı için yapılan çalışmada şöyle bir rapor önümüzde geldi. Verimlilikle ilgili 10 milyar dolarlık yatırım yapabilirsek, 2033'e kadar 30 milyar dolarlık bir dönüşü olacak. Araçlarımız için de öyle daha yakıt tasarruflu araçlara yönelmek gerekiyor.
ELEKTRİKTE ÇOK İYİ DURUMDAYIZ
Türkiye'nin doğalgaz üretimi artıyor. Tüketim bakımından 2018'de 50 milyar metreküp, bir önceki yıl 55 milyar metreküptü. Hava şartlarının ve sanayi tüketimlerinin de bu rakamlarda büyük etkisi var. Elektrikte ise çok iyi durumdayız. Hatta bir miktar arz fazlamız var ve bu bize gelecek yıllar için biraz rahatlık veriyor.
1999 DEPREMİNDEN SONRA HERKES DERS ALDI
(Türkiye'de depremde enerji dağıtımı konusunda alınan önlemler) 1999 depreminden sonra herkes dersler aldı. Belli kritik yerlerde yeterli sayıda otomatik kapanan şebekeler yerleştirildi. Binalara da yerleştirilen vanalarla da şebekenin içerisinde kalan gazın binalara sızması önlenebiliyor. İstanbul'da büyük bir deprem yaşanırsa, otomatik gazı kesen vanalar var. Hatta ani basınç düşmelerinde de otomatik kapanma özelliğine sahip vanalar var. Bu riskler özel vanalarla korunmuş durumda.
TÜRKİYE İÇİN BİR HAYALDİ ARTIK GERÇEKLEŞİYOR
(Rusya ile enerji ortaklığı) Rusya ile yaşanan hadiselere rağmen, Rusya - Türkiye ile yapmış olduğu gaz kontratlarının tamamına uydu. Nükleer güç santrallerine gelince, Türkiye çok uzun yıllar boyunca bu teknoloji için hamlelerde bulunmuş. Ama ihale iptalleri olmuştu. 2010 yıllarda Rusya ile nükleer santrali kurulması için anlaşma yapılmıştır. Mersin'deki Akkuyu Santrali'nde 2023 yılında ilk reaktör devreye girmiş olacak, şu anda bir gecikme söz konusu değil. Nükleer santraller Türkiye için bir hayaldi artık gerçekleşiyor. Trakya'da enerjiye olan talep diğer bölgelere göre çok daha fazla.Enerjide prensip, tükettiğiniz yerde üretin. Biz de bu prensip doğrultusunda yeni nükleer santral için öncelikli olarak Trakya bölgesinde araştırmalarımızı yapıyoruz. Ancak nükleer santral için 25 farklı kriterin sağlanması gerekiyor.Nüfus bakımından yoğun bölgelerde nükleer santral inşa edilmesi konusunda dünyada çok örnekleri var. Paris'e 50-60 km yakınlarında bir nükleer santral mevcut. Fransa elektriğini yüzde 75'ini nükleer santralden elde ediyor.
TÜRKİYE'DEKİ KÖMÜR KAYNAKLARININ DEĞERİ 300 MİLYAR DOLARI AŞIYOR
Bor dışında Türkiye maden cevheri açısından kömürde ciddi bir potansiyelimiz var. Yaptığımız son çalışmalarla yeraltındaki rezervlerimiz 18,5 milyar tona çıkarmış olduk. Hala çalışmalar devam ediyor. Hepsini çıkartıp ekonomiye kazandırmış olsak 300 milyar doların üzerinde olacak. Yeni nesil santrallerde emisyon değerlerini belirli bir sınırın altında kalmasını sağlıyor. Dünya enerjinin yüzde 38'i kömürden karşılanıyor. Bu oran Almanya'da yüzde 40.Dışa bağımlılığımızı azaltmak için yerli kömür rezervlerimizi kullanmamız gerekiyor. Türkiye'deki kurulu güçlerde yenilenebilir enerji oranımız yüzde 52 seviyelerinde. Ancak kesintili kaynaklar oldukları için kullanım oranımız yüzde 30 seviyelerinde.
ELEKTRİK YARDIMINDAN 10 MİLYON VATANDAŞ YARARLANACAK
Düzenli sosyal yardım alan 2,5 milyon hanemiz var. Onlara elektrik yardımlarına başlayacağız. Hanehalkı sayısına göre sınıflandırılarak 75 kilowatt ile 150 kilowatt arasında değişen elektrik yardımları için en kısa zamanda çalışmayı tamamlayıp yayınlayacağız. Buradan yaklaşık 10 milyon vatandaşımız faydalanabilecek.
0 notes
gizemonder34tr · 6 years
Text
Yeniçamlıca Ekrem Ağrılarına Son
Yeniçamlıca Ekrem Ağrılarına Son ingilizce. perdesiz.eski telefonunuzun bir telekiza ait oldugu durumda sizin sapiginiz haline donu$enler:- (gece 2 de sarho$ bi ses) alo leyla- bu telefon leyla hanimin degil artik aramayin lutfen- leyla hanim degil bi kerejj o orossjjpuuyu ver bana(telefon yuzune kapatilir) iki sn sonra- leylayi istiyorum(telefon yuzune kapatilir) iki sn sonra- bana bak sen kimin suratina telefon kapatiyosun- ya siktir git karde$im yok diyorum leya hicte olmayacak diyorum(telefon yuzune kapatilir) iki sn sonra- seni sikicem ben bak- ne diyosun lan sen arayip duruyosun sana kufur edilmesinden zevkmi aliyosun itoglu it(telefon yuzune kapatilir) iki sn sonra- a..- develer siksin seni(telefon yuzune kapatilir) iki sn sonra- geliyorum oraya ben $imdi (dit dit diit)hemen arkasindan elektrikler kesilir... evde yanliz olmanin verdigi korkuyla ucbucuk atmaya ba$lanir, bi elde bicak bi elde cep telefonu 155 tu$lu oturulmaya ba$lanir.. sonra sadece telefonun nakil sonucunda edinildigi akla gelir adamin leylanin evine gittigi du$unulup yatilir uyunur..ks. recreational software advisory council(bkz: rsaci)5 yıl evvel tanıdığın organizmanın ebenin kızkarde$i çıkması,3 yıl sonra tanıdığının ebenin kızkarde$inin halaoğlunun olduğu anla$ılması,85 yıl sonra tanıdığının amcanın ablasına dil atan midyecinin karısının kızı olduğunun da ortaya çıkması ile "yeryüzü ne kadar küçük" ve "insan ili$kileri ne kadar midesizlik dolu" dedirten,ekonomisi genital tarıma dayalı dağlık bölgenin adı.bir zamanlar ulusal mar$ı "mescidde bacını sktim" adlı eser idi..lakin "asteroidde abdest alıp ananı merkürde sktim" mar$ı bu imparatorluğun birle$ik kumpaslar beyliğinden imparatorluğa dönü$mesinden sonra okullarda her sabah söylenir olmu$tur..merkezi istanbul olup,mezhebi bozuk yoğurttan imal edilmekte,son kullanma tarihi kapakçığın altında bulunmaktadır. Federal Savunma Bürosu avukatlarını hep böyle sıkı mı çalıştırır? Jennifer çantasından bir bloknot ile kalem çıkardı, masanın üzerindeki kâğıt yığınına bakıp gülümsedi. masaj salonu sarıgazi ma recreational software advisory council, bugun the internet content rating association olarak anılan grup sayesinde globalleshmishtir. rsaci = rsac + icra diye olushturulmush bir kısaltma ve bir web sayfası etiketidir.su ve çikolata muhteşem ikili. bir çikolatadan bir sudan böylece daha yoğun bir tad alıyosun.$u memleketten iki ki$iyi hubble teleskobunun ba$ına geçirseler ikinci günde üretecekleri cümle bu olur ve insanoğlu etimolojik bağlamda düstursuzca geli$me kaydeder idi.ing. hem damla, hem damlamak, hem damla sesi, hem de sevimsiz... from ataşehir escort
0 notes
birmisradaha · 6 years
Text
"İstedigin kadar saldırıp atak yapabilirsin
Savunma yapmayacağım
Kaleci de yok
Gol atabilirsin
Seni artik taniyamiyorum"
0 notes
kunefesevdalisi · 6 years
Note
Öncelikle selamın aleyküm 🙋‍♀️ Benim çevremdeki insanların neredeyse tamamı hassasiyetlerimi yok sayiyor ve sacma buluyor. Buna karsilik ben onlarin en ince dusuncelerini bile anlayıp ona gore davraniyorum. Fakat artik yorulmaya başladım. Bildigim seyleri benden öğrenip daha sonra bana yetersiz muamelesi yapip beni hor görüyorlar. Sosyal anlamda cok aktifim ve her iste elim var. Bunun karşılığında o kadar yalnizim ki anlatamam. Bana ne onerirsin -📌
Aleyküm selam! Gösterdiğin inceliğin, hassasiyetin aynısını görememek yormanın yanında kırmış ve yıpratmış da olmalı seni. Belki bilmemezlikten değil ama rahatsız olduğun durumları o anda onlara ifade etmen, “… davranışından dolayı kırıldım, hoşuma gitmiyor, bilmeni isterim.” vb gibisinden “ben” diline yönelik söylemen onlarda farkındalık oluşturabilir ve umarım ki tekrarı yaşanmaz.
Diğer mesajınla birlikte yanıtlayacak olursam Uyku hali, uçuk, düşünce, konuşma/-ma durumları ise bedeninin, zihninin bu yıpranmaya karşı verdiği bi savunma-tepki olabilir ya da kendine çok yüklenmişsindir belki de. Sağlık olmadan hiçbir şey olmuyor maalesef, kendini sıktığını bu stres, uçuk anlarında şu soruyu sormanın faydası olabilir: “En kötü ne olabilir ki? Ben bu durumda ne yaparım? İçinde bulunduğum kötü/rahatsız durumdan ne yaparak çıkabilirim? Neler bana iyi gelir?”
0 notes
baladizagidi · 7 years
Text
sik ormanlarin icinde cok da goze carpmayan,hatta bilhassa goze carpmamasi icin secilmis gibi gorunen genisce bir duzluk hayal edin. o duzlugun ortasinda bir ates yaniyor ve etrafinda bir grup insan oturmus atese bakiyor.yuval noah harari, duzgun isleyen bir toplum icin optimum insan sayisinin 150 oldugunu soyluyor.
150. bu rakamin bir fazlasina gectiginiz anda artik o toplumun “marjinal fayda”si azalmaya ve giderek yok olmaya yuz tutuyor. saka gibi degil mi,.. yaklasik 8 milyar insanin uzerinde yasadigi tahmin edilen yerkure,bu bakis acisiyla bir cehennem olsa gerek.
biz yine o duzlukte atese bakan atalarimiza donelim.bu grup kendi icinde henuz bir hiyerarsi olusturmamis. isbolumu yeteneklere gore.kendilerini yalniz hissediyorlar cunku doga turlu tehditleriyle atesin sinirinin bittigi yerden itibaren hazir ve nazir sekilde bekliyor. onlar nobetci de dikse, az sayida da olsa da bir grup olduklarinin verdigi gorece rahatlikla hareket de etse, aslinda cok huzursuz.
elias canetti der ki “insani hicbir sey yabanci bir dokunus kadar rahatsiz edemez”. bunun, evrim surecinde savunma mekanizmasi kurmus homo sapiensin bir genetik kalintisi oldugunu dusunuyorum. aslinda insan en cok kendisine yabanci. duygulardan degil de biyolojiden bahsediyorum. atesin etrafinda oturmus bu insanlarin motivasyona ihtiyaci var ve bunu iki tipoloji ilk gunden beri karsiliyor:yaslilar ve savascilar. hayatta kalmayi basarmis yaslilar anlattiklari hikayelerle sonunu hic de dusunmedikleri bir icada imza atti:dinler. insanin hayatta kalmasini saglayacak seylerden biri de inanctir. bslangicta agac,kus,toprak,gunes,ay gibi maddelerin bir ruhu oldugunu dusunmeleriyle birlikte animizm adi verilen bir akimi yarattilar. sonra o bizim kucuk 150 kisilik grubumuz olan homo sapiens daha cok buyudu ve sehirler kurdu.yaratilan arti  degerin artmasi, ilk baslarda da onemli olan savascilarin yaptigi isin mahiyetini degistirdi.artik “hikaye anlatan”larla birlikte bir “zor” sinifi da olustu. alinan esirler,kadinin emeginin belli olceklerde sinirlanmasi eril bir hakimiyetin bugune kadar surup gelmesinin ilk nuveleriydi.
insanligin basindan beri sure gelen gerilimi artik kurumsallasmis,guc gostergeleri belirli yaptirimlarla birlikte o bizim masum ve kendi kendine yeten grubumuzun bir daha gorulmemek uzere ortadan kaldirilisina yol acmistir.silah ve inanc.olmazsa olmaz iki olgu.bugunden bakinca insanlar atalarinin yaptigi hareketlerden sanki utanir gibi. maymunlarla ortak bir atadan turememizin yadsinmasinda gericilik oldugu kadar bir de kibir de var bence.
tek basina bir insani bu ormana biraksak sanirim cok gecmeden olur. o insan geceleri korkuyla dolar once,tipki atalari gibi.
o insan birilerini arar once,tipki atalarinin yaptigi gibi.o insan biriyle-birileriyle- karsilasirsa hemen bir savunma mekanizmasina girer ve dost mu dusman mi olduguyla ilgilenir once,tipki atalari gibi.
eger onlarla hareket ederse yeni grubundaki is bolumune katilmak zorunda kalir ve ac kalmamak icin birseyler bulmaya calisir.tipki atalari gibi. bu yeni grupla birlikte doganin zorluklarinin verdigi izdirabi, gun icinde yasadigi olaylari birbirlerine anlatarak unutmaya calisir.su bitki zehirli ve yememeliyiz,su hayvandan bir zarar gelmiyor,surada bir nehir var ve balik dolu, ates yakmak icin gereken hazir bir duzenek buldum ve bu da demek oluyor ki burada yalniz degiliz. giderek hikayeler su bicimi alicaktir: ates olmasa hicbir sey yapamiyoruz.hayatimizin en muhim seyi. yakmak,bizlere hayat veriyor. ates bu hayatta en degerli sey. welcome to sunshine,bir din dogmaya basliyor,tipki atalarinin yaptigi gibi.
uyurken bir yerden dusuyormus gibi sicrayarak uyanmak,sevindigimizde ellerimizi cirpip alkislamak,karanliktan cogumuzun korkmasi,tatlilara bu kadar duskun olmak, birini isteyip sevismek,el ve yuz mimikleriyle anlasmak,yabanci birine dikkatle yaklasmak ve grup icinde surekli liderlige oynamak...aslinda cogu seyimiz o atesin basindaki atalarimiza ne cok benziyor.
ne zaman bir eglence mekanina gitsem orasi bana masaimara vahasindaki erkek ve disi aslanlari anlatan belgeselleri hatirlatir.
erkek aslan turlu hareketlerle disiyi etkilemeye calisir,cevresinde olanir ve disinin cevresinde dolasan diger aslanlari kukreyerek uzaklastirmaya calisir. yer yer kavga eder ve hatta olur bile.bir kadinin karsisinda kur yapan erkek, yelelerini kaldirip agzini acan bir erkek aslan gibidir. belgesellerde kuslarin bile birbirlerine nasil kur yaptiklari anlatilir. ki  doganin en guzel kur yapma bicimlerini onlarda gordum ben. erkek kus,o turun adini unuttum, disinin karsisinda nasil dans ediyor! benim diyen dansci o kadar guzel dans edemez.
insan da yerkureyi paylastigimiz diger dostlarimiz gibi kur yapar.tabi ki farkli usluplar ve farkli icerikler ama biseyler ayni iste. dik yuruyen,uzun boylu ve vucuduna iyi bakan bir erkek ya da dolgun kalcali guzel memeli kucuk agizli ve duzgun oranlara sahip bir kadin. birseyler cok da tesaduf degil. genler ve dogayla etkilesim. bu ozelliklere sahip olmayanlardan da hoslaniriz  ama orada baska dinamikler devreye giriyor:kulturel ortam,bireysel seruvenler,aile vs... ama arastirmalar gosteriyor ki kadinlarin en temel gudusu, yavrusunun bakimindan sorumlu olacak bir erkek bulma ve erkeginse olabildigince disi bulma. dikkat,bunlar en temel durtuler.en  nihayetinde devreye baska dinamikler girerek bu silsileyi degistirebilir.
nerden bakarsaniz bakin o en bastaki 150 kisi bizim buyuk caresizligimizin de baslangici oldu. 
0 notes