Tumgik
#Arnavut Devrimci
celalyesilyurt · 2 months
Text
Arnavutlukta enver hoca ve komunist yönetimin dine karşı bakış açısı
Arnavutluğu yıllarca hükümranlığı altında yöneten Enver hocanın dine bakış açısı ve uygulamalarını daha iyi tanımak açısından aşağıda bağlantısını verdiğim bu harika makaleyi okuyabilirsiniz. Dine karşı ateizm adı altında yeni bir din inşa eden Enver hoca Anayasaya koyduğu hükümlerle bunu perçinledi. Modern Arnavutluk her ne kadar katı ateist anlayışını terk etsede etkileri daha yıllar boyu sürecek gibi. Enver hocanın dinsel hiç bir görüntüye yer vermeyen katı totaliter ateist yönetim anlayışında din ve kurumları her türlü etkiden soyutlanmak isteniyordu.
Dini anlayışların etkisinin yok edilmesi için büyük bir mücadele verilmesine rağmen
en büyük dini topluluğu temsil eden İslamın Arnavut insanları arasında hala nüfusun yüzde 70 inin kendisini müslüman olarak tanımladığını belirtelim. Markstan etkilendiği belli olan şu sözlere bakalım
:
“Din halkın afyonudur. Herkesin bu büyük gerçeği anlaması için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız, zehirlenmiş olanları da (ki az sayıda değiller) iyileştirmeliyiz. … Bu büyük savaşın kendiliğinden meydana gelmesine izin vermemeliyiz veya genç nesillerin bu afyonu bırakacağını söyleyip tatmin olmayalım veya din ile uygulamalarının sadece yaşlılarda olduğunu söylemeyelim. Bu doğru değil; onlar yalnızca biz onlara karşı savaşır ve gerçek yüzlerini gösterirsek şiddetini kaybeder, ancak küçümsersek yeniden canlanır, yayılır ve genişlerler.” (Hoxha, 1982, s.103-104).
“Arnavutluk İşçi Partisi, gerici sınıfların ideolojik silahı ve halkın afyonu olan dine karşı her zaman uzlaşmaz bir savaş vermiştir. Dine karşı mücadeleyi… sosyalizmin inşası için savaşla yakından ilişkilendirmiştir. Tüm devrimci faaliyetlerinde olduğu gibi partimiz, dini bakış açısına karşı savaşında da Marksizm-Leninizm’in temel öğretileri tarafından yönlendirilmiştir.”
Enver hoca Arnavutluk Kırallığının tüzüğünde yer alan bir çeşit laiklik olarak adlandırılabilen hükümlerini değiştirerek Ateist bir yaklaşımı temel almıştır.
Arnavutluk Krallığının 1926 yılındaki kurucu tüzüğündeki beşinci maddede şu ifadeler yer alıyordu: “Arnavut devletinin resmi dini yoktur. … Din hiçbir şekilde yasal engeller oluşturamaz.”
Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyetinin 1976 yılındaki anayasasında kökten ve devrimci bir sıçrama vardı. 37’inci madde şöyle diyor: “Devlet hiç bir din tanımaz ve insanlara materyalist bilimsel dünya görüşünü aşılamak için ateist propaganda geliştirir ve teşvik eder.”.
Evet, bu savaşta spontane bir şey yoktu, herşey iyice düşünülmüştü. Komünistlerin dine olan nefretleri, ülkenin ateistleşmesi girişimleri “Kitlelerin hareketi” maskesi ardında gizleniyordu. Sözümona lider ideolojisine, imajına karşı gelinmesine izin veremezdi. İnsan sadece ona boyun eğmeliydi, Tanrı’ya değil.
Kaynak:
Enver hoca Arnavutluk Kırallığının tüzüğünde hükümleri değiştirerek dine karşı mücadeleyi hat safhaya çıkarmıştır.
“19 Kasım 1967’de rejim ‘Belirli kararnamelerin kaldırılması üzerine’ konulu 4334 sayılı kararnameyi çıkartarak, 1949-1951 yıllarında dini topluluklar tarafından çıkarılan tüzükleri tanıyan bazı kararnameleri iptal etmişti. Bu kararname, Anayasa ile bu hak güvence altında olmasına rağmen tüm dini vecibelerin yerine getirilmesini yasaklamıştı. Böylece, bu yıldan itibaren, Arnavutluk, dünyada eşi benzeri olmayan ve 23 yıl boyunca devam edecek şekilde ateist bir ülke olarak ilan edilmişti.” (Duka, 2007, s.370).
20.yüzyılın Arnavutluk devleti anayasada belirtilen hükümler çerçevesinde artık laiklik ilkesini benimsediği anlaşılıyor.
Arnavutluk Cumhuriyeti’nin 1998 yılındaki anayasasında dini özgürlüğü ve dini cemaatlerin eşitliğini garanti ederken, resmi olarak bir dinin tanınmaması ilkesine bağlı kalmaktadır. 10’uncu maddede şu ibareler yer alıyor:
1. Arnavutluk Cumhuriyetinde resmi din yoktur. 2. Devlet, inanç ve vicdan konularında tarafsızdır ve kamusal yaşamda ifade özgürlüğünü garanti eder.Devlet dini toplulukların eşitliğini kabul eder.”
(bkz https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1434883)
0 notes
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Rıfat Horoz (Karker Kobanê) 20.05.2015. Işıklar içinde yat ‘Devrimin Hamalı’
‘Adım Karker Kobani, 60 yaşımdayım, Sinopluyum, Diyojen’in memleketlisiyim’
“bir kalabalığın içinde en kısa olup da en uzun duran insandır arnavut”
bir demet çiçek, bir kilim bırakmış gelmiş Kocaeli’ndeki evini Kobanê’li bir aileye.
ne yazılır hakkında nasıl betimlenebilir bunca yoğun duygu bilmiyorum Apê Rıfat, Seni evlatların unutsa, yanında savaştığın yoldaşların unutsa, gömüldüğün toprak unutsa ben unutmayacağım be Apê. 
bir sabah Apê Rıfat, bir sabah acını süpürmek için açtığında kapını, adı başka sesi başka nice yaşıtın koynunda çicekler… çicekler içinde bir ülke getirirler.. başlarını koymak için yoğun dizine. sen hazır tut dizini Apê Rıfat,  o güzel güne…
“Hani derler ya, okyanusta bir damla gözyaşı.‘‘ 
https://www.youtube.com/watch?v=WDcRAofUEpU&spfreload=10
20 notes · View notes
hevalenroje · 4 years
Text
Kurdistan kuzey güney batı. Doğu özgürlük harekti. Bünyesinde. Şehit. Enternasyol yoldaşlarımızın bir kısmı
Listede ismi olmayan şehitlerimizi. Bağlılık temelinde resimleri. Ben koydum Kürtler özgürlük yürüyüşünde. Dünya halmların yiğit evlatları. İle. Yanımızdalar. Mesala ingra hofmanın annesi. Geçen yıl. Pandemin ilk günlerinde tıbbi malzeme desteği için yardım. Toplayamıyı organize etti
Şehit Namirin
Biji Biratiyan Gelan
Yaşasın Devrimci Enternasyonal
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Too many March memorials for Int.YPG volunteers
RIP şhehîd namirin Alîna (17th) and Lorenzo /Orso (18th)
Updated şhehîd list
List of International Volunteers
KIA Rojava. SYRIA
1. Emir Kubadi 2014 IRAN
2. Ashley Johnston 23 Feb 2015 AUS
3. Kosta Scurfield 2 Mar 2015 UK/GR
4. Ivana Hoffman 7 March 2015 GER
5. Mihemed Kerim 5 May 2015 IRAN
6. Keith Broomfield 3 Jun 2015 USA
7. Arnavut Karker. 26 June 2015 AL
8. Reece Harding 27 June 2015 AUS
9. Kevin Jochim 6 Jul 2015. GER
10. John Gallagher 4 Nov 2015 CAN
11. Gunter Hellstern 23 Feb 2016 GER
12. Mario Nunes 3 May 2016 POR
13. Jamie Bright 25 May 2016 AUS
14. Levi Jonathan Shirley 14 July 2016 USA
15. Dean Carl Evans 21 July 2016 UK
16. Martin Gruden 27 July 2016 SLO
17. Firaz Kardo 3 August 2016 SWE/EGYPT
18. Jordan MacTaggart 3 August 2016 USA
19. William Savage 10 Aug 2016 USA
20. Michael Israel 24 Nov 2016 USA
21. Anton Leschek 24 Nov 2016 GER.
22. Ryan Lock 21 Dec 2016 UK
23. Nazzareno Tassone 21 Dec 2016 CAN
24. Paolo Todd 15 January 2017 USA
25. Albert A Harrington 25 January 2017 USA
26. Robert Grodt 6 July 2017 USA
27. Nicolas A Warden 6 July 2017 USA
28. Luke Rutter 6 July 2017 UK
29. David Taylor. 16 July 2017 USA
30. Orhan B N Ozanyan 14 Aug 2017 ARM
31. Fred Demoncheaux 7 September 2017 FR
32. Mehmet Aksoy. 26 September 2017 UK
33. Jack Holmes. 23 October 2017 UK
34. Ollie Hall. 25 November 2017 UK
35. Abraham Hassan 5 Dec 2017 LEB
36. Samuel P Leon 10 Feb 2018 Galacia
37. Kendal Breizh 10 Feb 2018 Breton
38. Sjoerd Heeger (Baran Sason) 12 Feb NL
39. Jake Kilpsch. 5 Jan 2018 USA
40. Haukur Hilmarsson. 6 March 2018 ICE
41. Anna Campbell. 15 March 2018 UK
42. Lêgerîn Çiya ( Alîna Sanchez) AR
43. Ayşe Deniz Karacagil (Destan Temmuz) 29 May 2017 TRK
44. Ramón Rull Linhoff. 13 May 2018 S
45. Farid Medjahed. 6 Oct 2018. FR
46. Giovanni Francesco Asperti (Hîwa Bosco)
7 Dec 2018. I
47. Lorenzo Orsetti (Heval Tekoşer Piling) 18 March 2019 I
48. Andok- Konstantin 16 Oct 2019 GER
With nom de Guerres
40. Haukur Hilmarrson (Şahin Hüseyin)
41. Anna Campbell (Helin Karaçox)
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
7 notes · View notes
nesrin-c · 5 years
Text
İŞTE BİZİM HİKÂYEMİZ. 50'li yıllarda Demokrat Parti'yle Hayata gözlerini açanlar. Tahta beşiklerde ninnilerle uyuyup, 60 ihtilâlinin ayak sesleriyle uyananlar. Çocukluğunu bu kargaşayla geçirip, 68 'de 18 yaşın heyecanıyla 68 kuşağının çilesini çekenler. Bu hikâye sizin. Bizim o yıllarda çocukluğumuz Hep sıkıntılarla geçmedi. Biz nedense ergenliğe geç girdik. Çocukluğumuzu uzun yaşadık. Bizim oyun alanlarımız çoktu. Yemyeşil çayırlarda,bahçelerde Evimiz kadar güvenli sokağımızda Çeşit çeşit oyunlar oynardık. Biz küçük şeylerden mutlu olmasını iyi bilirdik. Uzun kış gecelerinde içilen semaver çaylarıyla, Aile toplantılarının sıcaklığını hep hissettik. O yıllarda komşuluk bağlarımızda güçlüydü. "Bir maniniz yoksa akşam ANNEMLER size gelecek". Sözü bizi çok mutlu ederdi. Karanlık günlerde önlüklerimiz karaydı ama, Karanlıkları aydınlatan beyaz yakalarımız gibi Umutlarımız,mutlu günlerimiz de vardı. Kitaplarımızı,defterlerimizi itinayla kaplardık. Tahtadan, telden, ağaçtan oyuncaklar yapardık. Yaratıcı, yetenekli , paylaşımcı ÇOCUKLARDIK. Biz, yuvarlak, köşeli kurşun kalemlerimizle Düz, eğik, süslü italik okunaklı yazılar yazardık. Biz halk kütüphanelerine , Halk Evlerine giderdik. Ne omuza asmalı deri,renkli çantalarımız Ne 0,5 uçlarımız, ne kokulu silgilerimiz vardı. Tahta sıralı,varil sobalı sınıflarımızda Kara tahta başı heyecanlar yaşardık. Nohutlu,fasulyeli matematik derslerimiz. Cin Ali serisi okuma saatlerimiz Andımız, Gençlik Marşımız, Cumhuriyet şiirlerimiz Sapanla kuş avımız, derede yüzme yarışlarımız Ömer Seyfettin ,Dede Korkut hikayeleri Kafdağı arkasına uzanan masallarımız. Battalgazi,Köroğlu Destanları Uzun kış gecelerinde uyuklayarak dinlediğimiz Babaların,Dedelerin askerlik anıları. Amerikan yardımı süt tozundan hazırlanmış Beslenme saatlerimizi unutmak mümkün mü? Ya sabahları üzerine ''tereyağı'' sürülmüş Taze yumurtalı,pekmezli sabah kahvaltılarımız. Tarhana Çorbası'nın lezzetini nasıl unuturuz? Pazar sabahları sıcak ekmek kuyruğunda Buharı kokusuna karışmış pidelerden,somunlardan Elimiz yana yana yediğimiz lokmalar... Bizim Amerika'dan ithâl herkesin okuduğu: Teksas Tommiks'imiz Zagor'umuz da vardı. Hayat, Ses Mecmuaları, Hürriyet'in ilâveleri Radyoda Enosis-Makarios, Vietnam haberleri Arkası Yarınlarımız, Liselerarası bilgi yarışmaları, Bizimkiler, Kaynanalar, Radyo Tiyatrolarımız Erkan Yolaç'la Evet-Hayır yarışmalarımız Orhan Boran'ımızla Yuki'miz. Hayatımızın bir parçasıydı. Soğuk kış günlerinde, buzlu yollarda Tahta okul çantalarımızı kızak yapar kayardık. Bizim mahalle bakkalımız Haydar Amca'mız Yolunu hasretle beklediğimiz postacımız Bekci Hasan'ımız, kasabımız, manavımız Aile fertlerinden biri sayılırdı. Lâstik ayakkabıdan naylon ayakkabıya Bez toplardan naylon toplara Batarya pilli radyodan ağır, iri, sandukalı Dântel örtülü Siyah-beyaz televizyona biz kavuştuk. Gazocağından ''Aygaz''lı ocaklara biz geçtik. ''Vita'' yağı tenekelerinden su kapları yapardık. 60'lı sıkıntılı yılların sonunda Amerika Apollo 11'i Ay'a gönderirken Bizim ilk yerli otomobilimiz Anadol'umuz Arkasından 124 Hacı Murat'ımız O yıllarda bizim ne emniyet kemerimiz Ne otomatik klimamız, Cd çalarımız Ne uzaktan kumandamız , ne oto alârmımız Ne hava yastığımız , ne otoyollarımız vardı Çatılarda daha iyi görüntü için!. ölüm tehlikesiyle Antenleri biz çevirirdik. Gurundik, Şaplorenz Philips Marka asker bavulu televizyonlarda Karlı , silik, bulanık görüntülerden oluşan Yerli diziler bizi mutlu ederdi. Arnavut kaldırımlarındaki oyunlarımız Gece muhabbetlerimiz, cambazlı panayırlar Topacımız, ( tendürük ) misketimiz, uçurtmamız, Gizlice içtiğimiz, birinci, bafra, gelincik Yaka sigaraları. Pamuk Şeker, Horoz şeker, Şeker Elma, Kâğıt helvalarımız Uzuneşek, Birdirbir, Saklanbaç, Komen, Elim sende oyunlarımız. Hayatımıza renk katan, bayramlarımız. Biriktirdiğimiz bayram harçlıklarıyla gittiğimiz Dönme dolap, atlı karınca, Langırt Beş atış yirmibeş çadır tiyatrosu. İstop, dokuztaş, mendil kapmaca Gazoz kapağı, sigara kutusu, bilye, düğmelerle ( kopça ) Yaratılmış bir oyun dünyamız vardı Yakan Top, seksek, çelik-çomak oyunları. Okulda Yerli Malı Haftalarımız Evde tasarrufa teşvik edici kumbaralarımız Ada'ya barışı götüren Kıbrıs Harekâtı'mız Sokakta şeker, yağ, benzin kuyrukları. Postahaneden yazdırmalı telefonlarımız Pötükareli, muşamba kaplı odalarımız Kestane pişirdiğimiz Kuzine sobalarımız Mutfaklarımızda Tel Dolaplarımız Duvarında günlük ''Saatli Marif'' takvimimiz Samimi,sıcak aile toplantılarımız At arabası, Hamal arabası, süslü faytonlarımız Austin, Magirüs, Ford Opel Chevrolet marka Bagajı üstünde şehirler arası otobüslerimiz. Futbol sahalarında Lefter'li, Metin Oktay'lı Şenol, Birol'lu Kadri'li Sanlı'lı Kedi kaleci Varol Ürkmez'li Can Bartu'lu Sabri Dino'lu Cemil Turan'lı Metin Kurt, Metin, Ali Feyyaz'lı Unutulmaz derbi maçları. Sinemalarda John Wayne'lı Clint Eastwood'lu Unutulmaz kovboy filmlerimiz Beyaz Perdede Ayhan Işık, Belgin Doruk, Kötü Adam Ahmet Tarık Tekçe Gösel Arsoy, Filiz Akın, Fatma Girik Ediz HUN, Yılmaz Güney. Müzeyyen Senar, Behiye Aksoy, Emel Sayın, Zeki Müren, Erkin Koray, Berkant, Erol Büyükburç, Barış Manco ile dünya turu AŞK dolu, duygu dolu, hüzünlü şarkılar. 70'li yıllarda muhtıralar, sağ-sol çatışmaları. Üniversitelerde Kominist Faşist suçlamaları. Fabrikalarda DİSK-MİSK mücâdeleleri. Grevler, emeğin patronları, sendika ağaları. İdeolojilere kurban edilen zavallı işciler. Okullarda Devrimci Ülkücü kavgaları. Bölünmüş Öğretmenler, taraflı polisler. Ülkesine sahip çıkanlar Bu arada yok olan gencecik fidanlar Denizler, Mahirler, Hüseyinler, Ulaşlar... Taylan'lar Bu öykü sizin. Birbiri ardına devam eden cenaze törenleri . Romantizm ile terör arasına sıkışmış Kayıp bir kuşağın çocuklarının savaşı . Kardeş kavgaları, siyasi cinayetler. Kurtarılmış bölgeler, okullar, mahalleler Yakılan, yıkılan, boşaltılan köyler Deniz Mahir Hüseyin'in idamları Akıl almaz işkencelere göğüs gerenler 68 kuşağının özgürlük savaşcıları. Bu hikâye sizin. Sonra Dallas Köle Izaura Yalan Rüzgarı Cosby Ailesi Uzay Yolu Tatlı Cadı Küçük Ev Amerika Avrupa Berazilya dizileri Beatles Rolling Stones Boney-m Adamo Amerika,Avrupa hayranlığı derken, Hippiler, bitli turistler,ansızın girdi hayatımıza. Benliğimizi yavaş yavaş kaybetmeye başladık. Cola adidas bulujin, Rak-Rok-Pop merakıyla Unutuverdik kendi müziğimizi, öz değerlerimizi Türküleri Bozlakları Halk Oyunlarını, Destanları, Hikâyelerimizi. Sonra 80 de 12 eylül sabahı Hasan Mutlucan'la uyananlar Tutuklananlar, göz altına alınanlar Akıl almaz işkencelere uğrayanlar Bedenlerini, ruhlarını kaybedenler Yeni idamlara, haksızlıklara şahit olanlar. Gönülden yaralanıp gençliğini sürdürenler. Bu öykü sizin. Ulusal değerlere biz sahip çıktık. İstanbul'da Amerikalıları Dolmabahçe'den Biz denize döktük. Bağımsızlık sevdâlısı vatansever gençlerdik. ÖSS 'yi bilmezdik ama, gece en son 23.00 de Radyodan puanları dinler erken davranmak için otobüslerle Geceden yola çıkardık. Eğitimin çilesini de biz çektik. Ülkesini ölesiye seven de bizdik. Erkeklerde İspanyol paça pantolonlar Geniş gösterişli kravatlar, uzun saç ve favoriler Siyasi görüşe uygun, yukarı-aşağı, kalın bıyıklar Deri çizmeler, asker postalları, Parkalar, kalın kemerler, palaskalar, kalpaklar Arka çepte ince dişli taraklar, yuvarlak aynalar Gömlek çeplerinde gelincik, bafra sigaraları Kızlarımızda lüle lüle saçlar, allıklar, küpeler Her genç kızın rüyası!.. Zetina dikiş makinası reklâmları İnce belli mantolar, yüksek topuklu rugan ayakkabılar Döpiyesler, jarseler, koyu kırmızı rujlar, kalın kemerler Doğal güzellikler, tabii kokular, masumâne bakışlar. Kınalı eller, ahh...ah o ince beller... Biz anne-baba sözü de dinlerdik. Çoğumuz görücü usulü ile evlendik. Kim ne derse desin, Hâlâ devam eden çok mutlu evlilikler kurduk. Sevmesini de sevilmesini de iyi bilirdik. Leylâ'yı bilir,Mecnun'u anlardık. Bizim ne unutulmaz AŞKLARIMIZ vardı. Mevsim mevsim yaşadık duygularımızı Şarkılarda sever şarkılarda ayrılırdık. Bizim mektuplarımız renkli kâğıtlara yazılmış Kendi el yazımızla, göz yaşı dökülmüş, Aşk mektupları, asker mektupları Gül kokulu, duygu dolu, gözyaşlarıyla ıslanmış İçinde bir tutam saç, bir küçük el izi, dudak izi taşıyan mektuplar... Ahh... Biz neydik ne değildik. Romanlara konu hayatların sahibiydik. Biz o yıllarda iyi ki vardık. Bütün olumsuzluklara rağmen Mutlu bir çocuk,sevdalı birer gençtik. Biz 2000'li yıllarda yine varız. Biz 60 'larda çocuk, biz 70'lerde gençtik Biz 80 'lerde ihtilâli, biz 90'larda ekonomik krizleri Bir kez daha yaşayanlarız. Şimdi teknolojik gelişmelerle dolu 21.Asrı yaşıyoruz. Kredi kartı, bilgisayar, internet, cep telefonu Süper market, mp 3 çalar, dizüstüler, plâzmalar Artık o kokulu,duygu dolu uzun mektuplar yok AŞKLAR yok oldu, duygular kısaldı, sembôl oldu Gençlerin iletilerinde ''nbr'', ''by'', "slm'' kısaltmaları. Cep telefonlarında kısa mesaj çılgınlıkları. Nerede meyvasını elimizle topladığımız ağaçlar? Korkusuzca oyunlar oynadığımız sokaklar... Nerede o sözünün eri yağız delikanlılar..? Vefalı dostluklar,ölesiye arkadaşlıklar Nerede utangaç al yanaklı kızlar..? Saflık, doğallık, bağlılık nerde...? Bu nedenle ÇOCUKLUĞUMU özlüyorum. El yapması oyuncaklarımı, Uçurtmamı, yaralı dizimi, ANNEMİN ninnisini Kâğıt helvayı, bakkalın sakızını Bahçedeki kiraz ağacını özlüyorum. Ya şimdiki çocuklar!.. çoğu internet başındalar Fesfutlarda süper menülerle beslenerek Bilmem hangi yabancı müziği indirip dinliyorlar Cep telefonlarına,bilgisayarlarına sarılmış Çoğu kilolu, renkleri uçuk, dişleri bozuk Teknoloji çağını yaşıyorlar. Artık 20.asır gerilerde kaldı. Çocuktuk genç olduk, baba olduk, dede olduk. Ne bâdireler atlattık, yıkılmadık ayakta kaldık. Artık yaşadığımız kadar yaşayamayacağımızı, Bir bu kadar daha ömrümüzün olmadığını biliyoruz. Olsun iyiki o yılları gördük, o hayatları yaşadık. Pişmanlık mı asla!.. Sadece o doludizgin unutulmaz yılları Özlüyoruz... Verseler aynı hayatları yeni baştan Büyük bir keyifle yaşamak isteriz. İşte!.. bu bizim hikâyemiz.....!
43 notes · View notes
yemisenlioglu · 6 years
Photo
Tumblr media
___☀️🇹🇷cCc T.C. cCc ___ Erdoğan emeklilere seslenmiş; ''Lütfen gençlere eski Türkiye'yi anlatın'' diyor... Arnavut Selim de anlatıyor, buyrun okuyalım.. "Toplaşın anlatıyorum. Yaşım 53.. SGK emeklisiyim ve 14 yaşımdan beri de çalışıyorum. Siyasal Bilgiler mezunu ikiz kızlarım var. * Kredi kartımız yoktu. O yüzden bakkala falan borç yazdırırdık. Bakkallar süpermarket olmadığı için haciz falan gelmezdi. * Sendika vardı. Tamam hö hö korkutmasa da Devrimci İşçi Sendikası DİSK üyesi isen, adamı öyle kapının önüne beş parasız koymaya patron potkası sıkmazdı!... * Devlet memuruna it muamelesi yapmaya g*t isterdi. 657 sıkı kanundu. * Öğretmen saygı görürdü. Ana baba gelip höt zöt edemezdi. Onlar da öğrencilere tecavüz etmezlerdi. * Öğretmenlerden gizli sigara içmek cesaretti ama, okul önünde uyuşturucu satmak akla hayale bile gelmezdi!... * Komşunun çocuklarını istediğin gibi öper koklar oynardın.. Kimse "ulan çocuğu taciz mi edecek" diye seni kollamazdı. * İnanan, inanmayan herkes çocuklara melek gözüyle bakardı. Mahallenin imamından dayak yemek işin şanındandı ama taciz edilmek akla bile gelmezdi. * Babana gidip Cemil Hoca sırtımda sopa kırdı dedin mi "vay piç kurusu delirttin mi hacı abiyi" diye bi arabada ondan yerdin ama "sana başka bir şey yaptı mı" diye sormazdı. * Baban emekli olmaya yaklaştı mı ananla beraber iki göz oda aramaya başlardın, çünkü ikramiyen ona yeterdi. * Ne kadarın varsa ev bark alırken "Allah kerim" deyip eşten dosttan yardım isterdin. Kimse %70 enflasyon var ben sana dolar veriyim dolar alırım demezdi. * Sana kuyruğuna, tüp kuyruğuna girerdin ama o kuyruklarda tanışıp evlenenlerin haberini alırdın. * Semtlere göre okul farkı yine vardı ama kimsenin anası babası "benim çocuğum onunla, bununla aynı sınıfta olamaz" diyemezdi.. Ayıptı, günahtı, gerçekten Allah’tan da kuldan da utanırdı insanlar. * GIRGIR' da HEY 'de bir milyon satardı ve bu mizah dergileri ne kadar siyasetçi varsa, yerin dibine sokup çıkarırdı ama hiçbir siyasetçi onlara ilişmezdi.. Çünkü bilirlerdi ki bu sefer Fırt ve Çarşaf da fena giydirecek.. Oğuz Aral'a laf edecek siyasetçi zaten silinirdi!... * Ulan Atatürk'e ayyaş demek ne demek! Evi işgal edilir, kolpas https://www.instagram.com/p/Bq12C2MHlu5DWQos6N-IyEJw-9IT-9GAHEwXIg0/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=7w3rymlqphdu
2 notes · View notes
kanalmalatya · 7 years
Text
Meclisi basıp vekilleri rehin aldılar!
Meclisi basıp vekilleri rehin aldılar!
Meclisi basıp vekilleri rehin aldılar! Meclisi basıp vekilleri rehin aldılar! Arnavut partisi Demokratik Bütünleşme Birliğinden (BDİ) Talat Caferi’nin Meclis Başkanı seçilmesinin ardından meclis önünde İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya’nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi (VMRO-DPMNE) yanlılarının başlattığı protesto devam ediyor. GENEL BAŞKAN ZA. Meclisi basıp vekilleri rehin aldılar!…
View On WordPress
0 notes
Text
Düşüncenin Tenselliği 27.01.17
Tumblr media
‘’Her imge bir uykudur.’’
Walter Benjamin
İmgeler bilincin yeraltından fırlayıp gün yüzüne çıkar ve görme biçimleri üzerinden yeniden kodlanır.
Görüngüler ile algılayış flört halindeyken imgeler yaratır.Bu imgeler ‘çocukluğun’-bir şekilde güzeli duyumsatan bütün yaşanmışların hafızasını renkler,kokular göstergelerin vasıtasıyla açığa çıkartır.Yaşanmış zaman ve yaşanmakta olan zamandaki birliktelik;  geçmiş zamandaki mekânı da hatırlayışı beraberinde getirir. Mekânı hatırlayışla anın yaşandığı zamandaki duygulanışı öncelik-ardıllık ilişkisi kurmaz.
Nesne ve öznenin kurduğu tek düzeyli kör ilişki ‘algı kapılarının’ aralanması veya kapanmasıyla birlikte ortadan kalkar.Yerine yavaşlığın;görüngünün  içerisinin görüldüğü,renklerin,seslerin ve  şeyler arasındaki konumlanışların yeniden keşfinin anı yakalanır.Walter Benjamin’in ‘’aura’’ kavramına en çok yakın olduğumuz yerdir.Hiçbir şey kesin değildir,imkansızda değildir.Tin’in baskınlaştığı bir materyal hali demekle yetiniyorum.
Kapatılmış bir anı aniden açılır.Başı sonu,öncesi sonrası flulaşırken anı bütün grafikleriyle öne getirilir.Bir rüyanın hatırlanışın anında elden kaçışına benzese de anının yoğunlaştırdığı ben’in, tarihinden bu güne çektiği bir hat üzerinde şekillenir. belki de yeniden kurgulanır bu anı. Şu an yaşanan zamanın,yazılan tarihin tutulamazlığının çaresizliğinde geçmişteki anı kayar yerinden.Hatırlayış  bir varoluş belirtisi,işareti gösterir.
Gündelik  zamanın keşmekeşliğinde ‘dışarı’da olan bir zamana eklemlenen birey bunun aksine yeni zaman ve mekân farkıyla özgürleşir.Şimdi ‘dışana’ çıktığı zaman ve mekan algılayamazlığının yerine özgürdür.Bilinç ve zihin temelleri üzerine asıl şimdi oturtulmuştur.Sözünü ettiğim ‘dışarısı’ kırmızı kart yiyip saha dışına çıkmış bir futbolcunun dışarıda bir daha kırmızı kart yemesinin mümkün olmaması gibi bir kurala bağlıdır. Lakin biraz önce oyunda olan futbolcu şimdi dışarıdan yalnızca seyretmek zorundadır.Oyun tren gibi önünden geçerken o dışarıdadır.Ancak yoğunlaşmış bir beden enerjisiyle takım arkadaşlarına mesaj olabilir.Oynanmakta olan oyunu geçerken seyreden futbolcuya biraz önce oyunda oluşu,şimdiki zaman anılarına dönüşür.Anılar eleştirilebilir,surgulanabilir ve üzerinde fantazmagoriler kurgulanabilir. Ne yapılmak istenirse o yapılsın anılarla: özgürleşmiş bilinçte gündeliğin sıradanlığından farklı,aynı zamanda yoğun nitelikli kavrayışlar ete kemiğe bürünmüş duyumsamaya dönüşürler.nesne ile öznenin eriyip birbirine karıştığı yerdir kavrananların duyumsanışı. Tarihten bizim bilincimize düşen kadar telepatik enerjinin  (muhakkak bizim biyolojik varlığımızın öncesinde ve sonrasında var olan) billurlaşmış hali olarak tanımlanabilir.
Fragmanlaşan anılar şimdiki zamana çektiği bu hatla ‘varoluşumuzun sancısını’ uyarır.
Tumblr media
fe�N6j��
Bir mahallenin deneyimlenmiş aurası yeniden sokaklarında yürüyormuşçasına imgelemimde belirir. sokaklarından birinde durup önünde,seyrettiğim bir önceki yüzyıla ait tarihi yapı bana o zaman   söylemek istediğini yine fısıldar.Bahçesindeki ağaçların hışırtısıyla,bir sonbaharın esenliğinde,batan günün  bütün  renkleri camlarına vurduğunda ,anlık bir dalgınlığın  yoğunlaşan sonsuzluğunda yine fısıldar.
Mutlak aklın öğretilmiş  sınırlarını aşamayıp ama sınırlarını zorladığımız için kırıntılarıyla yetiniriz hazzın. Hatırlayış bir çeşit melankolidir.Ya da hatırlamanın kendinde,içkinliğinde aranmalıdır melankoli.Kırıntı hazlar bir nostalji yaratır.Nostalji içimizden dışarıya kanatlanamayan-duvara çarpan- ama çarpışmanın hemen ardından yeniden umutlanıp  bedeniyle niyetlenen güvercindir.Güvercin  denedikçe ‘dışarısı’ mümkündür.ya da güvercin denemeye devam ettikçe  özgürlüğün gerçekleşmeyecek olması gerçeği  sürekli  meşruiyet tereddüttü’ taşır.
Otun mistizminde duyumsadığımız mekan ve zamanın aurası tekrar o önceki yüzyıl yapısını gördüğümüzde  kendini göstermez. Oraya gitmek ancak bir sonraki narkotik esrime deneyimine betimsel malzeme sunabilir:Hüznü o kadar boğucu ve ürkütücü gelir ki’ mutlak akıl’ bütün enstürümanlarıyla karşı saldırıya geçip algı kapılarını kapatmaya uğraşır.İçinde bulunulan uzam varlığını dayatır. Gösteriyi grafiklerine indirger.Salt biçimiyle ele alır onu.Hafızaya ileride yeniden çıkarmak için kodlar gördüklerini.Tinsel yoğunlaşma yok olsa da hüzün bunalımı keyifsizlik değildir. Aklın baskısıyla griyleşen her şeyi gözlemlemek  ‘düşüncenin optiği’dir.
İleride  bir hatırlayışı  olabildiğince somutlamak; ancak o anın geçtiği,360 derece açıyla döndürülmüş gözün görebildiği, mekânın grafiklerinin  çıkarılmasıyla mümkündür.Kabaca iyi bir gözlem yeteneği gerektirir.Bir anı ileride hatırlanmak ve bilince çıkarılmak isteniyorsa: öncelikle grafik bilgisinin şekilleriyle düşünmeyi gerektirir.Gece lambalarıyla aydınlatılmış sokağın ,yıldızlı bir gecesinde, bar taburesinde  esrimekteyken, algılanan mekândaki lokasyonumuza bağlı kalınarak  optik düşünce oluşturulur.sokağın ufkundan bu yana doğru bir optik tarama yapılır. Mekânın algılanışı unutulmayacak bu özel günü; yeniden üretecek, imgeleri besleyecektir.
Hiç şüphesiz urbanizm bu grafiklerin kolay alımlanmasını sağlayabilir.19.yüzyılda Hipodamus planıyla projelendirilmiş bir mahallenin,iki katlı tinsel görüngüler sunan evleri arasında bir anı fragmanı tutmak daha kolaydır.21.yüzyıldan bakılınca mahalle çok yönden katmanlanmış olsa da tinini korur.tini bize bir şekilde değer.mahallenin nostaljik arnavut kaldırımları veya cumbalarındaki saksılar imgelemin gücünü belirler.
Tumblr media
Bir ağacın, cumbalı bir evin mahalleyle  kurduğu organik ilişkiden,eski bir  çeşmenin mahalledeki lokasyonundan, kavaklarla gizlenmiş bir bahçenin kıyısından,bahçeyi  sokakla ayıran barok korkuluklardan,gece lambalarının yarattığı gölgelerden ve bahar gürültülerinden bir araya gelen anı, ileride yaşam izi oluşturacaktır. İyileşmeyecekte olsa varoluşun ilacı olacaktır.
Bellek bu şekilde yol alabilir ya da önünü açabilir.
Benjamin Esrar Hakkında kitabının bir yerinde esrarı,hatırlamak üzerinden olumlar.Psikoaktif bir uyarıcıyla içinde bulunulan zamanın dışına çekilmek; düşünce üzerindeki modifikasyonun ve manipülasyonun dışa atılması veya dışına çıkılmasının simülasyon evreni,onun için geleceğin devrimci düşüdür.
Flanürlük bedeni özgürleştirir.gelip geçen gösterge ve görüngüler bilincin yeraltındaki hazineleri gün yüzüne çıkartır.Burası özgürlük edimine yakındır.kaldırımında yürüdüğümüz sokak biz kaldırımında yürürken tarihin ağırlığını ve melankolisini bize bulaştırır.Üst üste binip günümüze gelen kentin bir fragmanı yakamızı bırakmaz.Tarihin yükü vardır.
��B�A>�+
1 note · View note