Tumgik
#Buldan Sosyal Güvenlik Merkezi
gokhan-gulmez · 9 months
Text
Emeklilik vaadiyle 10 Milyon TL toplayan memur sırra kadem bastı
Denizli’nin Buldan ilçesinde, EYT işlemlerinde kolaylık sağlama vaadiyle kandırdığı mağdurlardan 10 milyon lira toplandığı iddia edilen SGK uzmanı ortadan kayboldu. Olayla ilgili çok sayıda kişi şikayetçi olurken inceleme başlatıldığı öğrenildi. Sırra kadem basan SGK uzmanının bulunması için de çalışma başlatıldı.Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Denizli İl Müdürlüğü Buldan Sosyal Güvenlik Merkezinde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 5 years
Text
Sessizlik
Tumblr media
Genel geçer değil doğrudan bir sessizlik kapsıyor her yeri. Her günü, her anı biteviye açık bir biçimde örselenmeye devam olunan bir biyopolitik cürüm sahasında sessizlik toptan, tam kapasite bina olunuyor. Sessizlik, tepkisizlik, sirayet eden şeyin yıkımına kayıtsızlık gibi nicesiyle bir menzil var ediliyor. Yaralar, bereler, belirgin kılınan çürüme laf değil bir hakikatken mutlak sessizlik “şahsım” beyin ülkesinde hakikat kılınıyor. Cerahat dört bir yanı her bir günü kapsarken, yalan, riya ve kibirle hayatlar boğulmaya devam edilirken sessizlik isteniyor, bunun için bastırılıyor hala ve hala.
Bir dönemecin ortasında her günü sınav kılınmış bir sahada hayat kuşatılırken kayıtsızlık bahsi sessizlikle birlikte güncelleniyor. Yaşamların üç otuz kılındığı bir sahada cürmün bir başkasını mükerrer takip ettiği bir yerde hak, hukuk ve adalet tahayyüllerinin yıkımı var ediliyor. Hiçbir türlü geçmeyecek yaralar için yol / zemin / saha çabaları artık gizli saklı olmadan var ediliyor. Genelgeçer değil kesintisiz olan, bir menzilde hayat hakkının lime lime olunması gerçeği göz ardı olunuyor. Yaşama gailesine düşürülen her gölgenin, yaşamda var edilen her devletli tahayyülünün, onlarla çıkagelen karanlığın ta kendisine şu sahada tanıklık ediyoruz.
İçte, dışta, sağda ve solda bunca bariz ve kesintisiz olan sıradanın hayat hakkının artık afaki bir biçimde hiç addedilir. Bunlar henüz başlangıcındaki bir yıkım tahayyülünün izleridir. Yaşamımıza düşürülen her gölge apayrı bir faciayı göstere gelir. Düzlem, ol devlet denilenin var ettiği cürüm hemhal her istenç / eylem bir biçimde yaşamı tehdit eder. Ekonomik dar boğazdan, sessizce sürdürülen savaştan, corona virüsünün yarattığı tahribattan, dünyanın ve şu sahanın hemen her anlamda bir yıkıma rehineliği güncelliği sağlanandır. Hayatlar üç otuz kuruşluk kılınırken cerahat her yeri kapsarken “sessizlik” bu yıkımları toptan sineye çekin demektir.
Bir koca asır sonra varılan yer oluşan tahayyül ve görünen hakikat bir yeni ülkeyi değil toptan eskinin devamlılığını sağlama alan bir mefhumu bildirir. Takvimler milenyumun yirminci yılını bildirirken ilkel devletin var ettiği her türden fecaat hepimiz pay olunur. Sessizlik cerahatin varlığını kanıksatmaktır. Sessizlik insanlık namına yapılmaması gereken her ne varsa bunun var edilmesine tam tekmil gözü kapalı onay vermektir. Ol sessizlik bütün bu gümbürtüde yalın bir teslimiyet halinin ta kendisidir. Sessizlik biteviye çürümedir vesselam. Sessizlik menzilin ve cihanın dört bir yanı kavrulurken bütün bu hengameye kayıtsızlıktır.
Genelgeçer değil doğrudan ve daimi bir sessizlik tüm bu kayıtsızlık hali ile menzilimiz kuşatılıyor. Hayatiyet ayaklar altına alınırken, ezilip biçiliyor, öyle ya da böyle. Bütün ve bariz bir çürüme halinin devamlılığı sağlama alınıyor. Sessizlik dört bir yanda güncelliği ile yaşamımızda demirbaş kılınırken hayatın ederi / anlamı / meramı örseleniyor. Dakika dakika zayi ediliyor. İzi sürülmesin isteniyor hala. Daimi bir sessizlik hali hiç de öylesine lafta değil dört bir yanda kesintisiz biçimlendiriliyor. Devletin her ne olduğunun yansısı ayan beyan günbegün yapılanlarla var ediliyor. Cürümleri cerahati hiç de uzak olmayan tüm kırım halleri ve fazlasıyla bir menzil yeniden ve yeniden biçimlendiriliyor.
Devletin her ne olduğunun yansısı ayan beyan günbegün yapılanlarla belirginleşiyor. Bir menzildeki cürümleri, cerahat, hiç de uzak olmayan kırım halleri ve fazlasıyla bir menzil yeniden ve yeniden yıkımla buluşturuluyor. Geleceği epeydir çalınmış bir sahada hayatın, hayatiyet mefhumunun izi bile bırakılmıyor. Yaralar, bereler, belirgin kırılmalar, kesintisiz tehdit ve tahakkümle o devlet şablonu hepimize bir dar kalıp, kapsam bildiriyor. Yönelimi salt ve sadece karanlığın ta kendisi olan bir sahanın çerçevesi oluşturuluyor. Bir sahadaki bunca şeye rağmen var edilen sessizlik çürümedir. Sessizlik bozgundur. Sessizlik aklın zayi edildiği bir sahaya varmaktır. Hayat paramparça edilirken sesin, sözün yıkımı buradadır, tam burada!
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “HDP Koronovirüs Kriz Koordinasyonu, koronavirüs salgınına karşı yerelle birlikte çalışmalarına başladı. Sorunun çözümüne dair öneriler de ortaya koyan Koordinasyon, temel ihtiyaçların kamu bütçesinden oluşturulacak bir fonla karşılanması gerektiğini belirtti.
Dünya sağlık örgütü tarafından küresel salgın (pandemi) olarak ilan edilen ve Türkiye’de de hızla etkisini gösteren koronavirüs (Kovid -19) salgınına karşı Halkların Demokratik Partisi (HDP) HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlığında kurulan Koronovirüs Kriz Koordinasyonu çalışmalarını sürdürüyor.
Komisyonda sağlıkçılar, partinin komisyon temsilcileri, yerel yönetim temsilcileri yer alırken, koordinasyon günlük değerlendirme toplantısı alıyor. Hükümet ve Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaların yanı sıra komisyonda toplanan veri ve bilgiler de değerlendiriliyor. Komisyon Sözcülüğü görevi Sağlık ve Sosyal Politikalar Komisyonu Eşsözcüsü Nejla Kurul ve Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan tarafından yürütülüyor.
Komisyon Eşsözcüsü Garo Paylan, yaptıkları toplantıda krize dair atılması gereken adımlar konusunda hukuk, sağlık ve ekonomik tedbirleri değerlendirdiklerini söyledi.  Paylan, koordinasyon merkezi olarak bundan sonra da alınması gereken tedbirlere dair açıklamalarda bulunacaklarını söyledi. Yerellerde hem gençlik yapıları hem de yerel dinamiklerle çalışmalar yürüttüklerini özellikle halkın gıda ve temizlik malzemelerine ulaşması için gerekli örgütleme çalışmalarını yaptıklarını aktaran Paylan, “Bu hafta tüm gündemleri öteleyerek, ivedilikle bu kriz kapsamında atılması gereken adımları atalım. Meclis’te seferber olalım ve gerekli yasal adımları atalım” çağrısında bulundu.
Koronovirüs Koordinasyon Kriz Merkezi’nde yer alan HDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Salim Kaplan da, HDP’li belediyelere bu kapsamda iki genelge yolladıklarını hatırlattı. Bu genelgelerin ilkinin salgınının yayılmasını önleyecek (önleyici sağlık) tedbirlere dair olduğunu ikincisinin de belediyenin iç işleyişine yönelik olduğunu söyleyen Kaplan, “İkinci genelge ise belediyenin iç işleyişine hem de virüsün yaygınlaşmasıyla birlikte olası bir toplumsal karantina durumunda hazırlıklı olunmasıydı. Özellikle olası bir salgın durumunda belediyelerimizin hazırlıklı olmasını yeterince gıda, temizlik ve hijyen malzemelerini alması gerektiğini belirttik. Bu kapsamda çalışmalarımız devam ediyor, özellikle dezavantajlı kesimlere gıda, temizlik ve hijyen malzemelerinin dağıtımına dairde bir çalışmamız olacak” diye konuştu. Kayyım atanan bölgelerde de bu çalışmaları il, ilçe örgütleri, belediye meclis üyeleri ve il genel meclis üyeleriyle yürüttüklerini aktaran Kaplan, “Her ilde bilgi akışını sağlayan
Sağlık ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Samet Mengüç de salgının Türkiye’yi tehdit eder düzeye geldiğini söyleyerek Mengüç, “Dolayısıyla bu süreçte önümüzdeki birkaç gün de çok daha ciddi hastalık sayısında artma ve ağır hastaların olabileceğini öngörüyoruz. Bu salgının daha önce yaşandığı ülkelerdeki seyrine baktığımızda Türkiye şuanda en kritik dönemden geçiyor. Burada hem toplum olarak hem de idari olarak çok hızlı hareket etmek gerekiyor. Hiçbir kurum ve kuruluş ayırt edilmeksizin herkesin bu süreci atlatmak için katkı sunması gerekir” dedi.
Sağlık Bakanı ve hükümet yetkililerinin yapılan eleştirileri dikkate alması gerektiğini vurgulayan Mengüç, şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı tarafından Bilim Kurulu’nun hızlı bir şekilde kurulması önemli bir adımdır. Buradan çıkan bilgilendirmeler kamuoyu ile paylaşılmıştır. Ancak eksikliğini gördüğümüz uygulama ve pratik adımlar var. Örneğin, sağlık çalışanları bu işte en büyük risk grubudur. İzolasyon ve önlemler çok hızlı alınmalıydı özellikle 65 yaş üzerindeki sağlık çalışanları idari izinli sayılmalı ve bu idari izinlerde hiçbir özlük hakları ellerinden alınmaması gerekir. Sağlık çalışanlarının çok hızlı bir şekilde çalışma koşullarının yeniden yapılandırılması, iş gücü ve yükü artan bir süreçten geçiyor. Bunların en az zarar görmesi ve en etkili çalışabilmesi için yeniden bir çalışma düzeni ve çalışma ortamı dizayn edilmeli. Koruyucu ekipman dediğimiz önlük, maske ve eldiven teminin de biraz geç kalındı. Bunlar yeni yeni temin ediliyor. Bunların hepsi bir risk. Bu enfeksiyonun bir kuluçka dönemi var. 2-14 gün süreç ve siz bunları çok erken almazsanız o virüsün bulaşmasından sonra alacağız önlemler çok anlam ifade etmiyor. Bu konuda bakanlık oldukça yetersiz.
Bir diğer önemli konunun ise “güvenlik soruşturması” nedeniyle atanamayan sağlık emekçileri ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen sağlık emekçileri olduğunu söyleyen Mengüç, “Dünya devletlerinin bir kısmında emekli olmuş, aktif iş gücünden ayrılmış bir çok sağlık çalışanı yeniden bu mücadeleye dahil edildi. Hükümet özellikle bu dönemde bu konuda acil bir düzenlemeye gitmelidir. Sağlık çalışanları göreve başlamalıdır. Özellikle bu süreçte bu sağlık iş yükünü ciddi anlamda güç katacaktır ve bunun için bir çalışma yürütüyoruz” diye belirtti.”
Kirletilen dünyanın, tüketilmeye hala devam olunan kaynakların farkına varmaya bir şekilde vesile olur Corona virüsü. Covid-19 olarak tıbbi tanımlama ile bildirilenin şu dünyada / bu sahada oluşturulan cürüm hemhal yerin / yurdun / yurtların varlığını hiç ama ve fakatsız göstere gelir. Bugün yaşadığımız yeryüzünün nasıl bir istençle yıkıma rehin olunduğunu göstere gelir her karşılaşma. HDP’nin de dikkat çekmeye çalıştığı bizatihi o sessizlik ve tufan günlerinde sahiden de etkilenecek olanların her ne olacağıdır. Sessizlik gemiyi azıya almışken aslında olan bitenin çoğunlukla sıradan insanın hayatında onarılması imkansız yaralar olduğu, buna karşılık hala devletin / muktedirin inisiyatif almadığının acı tablosu karşımıza çıkartılır.
Tumblr media
Cerahat dört bir yanı kuşatıyor. Düzenlemeler fasarya kılınırken, oluşturulan yıkımın her ne getireceği muallak kılınırken, faturaları ötelemek bile akıllarına gelmiyor devletlinin. Dar gelirlinin, mecburi çalışması gerekenlerin karşısında evde kal şıkkından başka bir hal, seçenek çıkagelmiyor. Sessizlik çaresizliği, sessizlik tükenmiş, geleceği çalındıktan sonra şimdisi de mahvedilmiş bir ülkeyi göstere geliyor. Bu yazıyı kaleme aldığımız gün insanların hala zaruri olarak sokaklarda, banka kapılarında, iş yerlerinde olduğu bir ülkede o sessizlik derin bir yıkımı haberdar ediyor. Ne gören ne duyan ne de sorgusuna düşen var! Böyle mi olur yeni ülke?
Sağlık Bakanı Koca, Pazartesi akşam saatlerinde uzunca süren bir koordinasyon toplantısı ardından kameralar karşısına geçer. Tastamam ezber edilmiş devletli cümleleriyle, salgın sürecinin başında yıldızı parlatılmaya çalışan bir ismin nasıl devletli mekanizmasına teslim olduğunu göstermesi açısından ibretlik bir sunum gerçekleştirilir. Yeni hiçbir şeyi söylemeden, memlekette var edilen yaşamı kendi haline terk ederek, insanlara derman olma hali yerine, dertleriyle, borçlarıyla, korkularıyla bir başına koyarak on sekiz yıllık biyopolitik yıkımın yepyeni evrelerinin adımlanacağı hakikat kılınır. Corona virüsüne karşı tedbir değil, siyasi goy goyun dibinin vurulduğu yerde hayata hiç yer kalır mı, daha kaç zaman vardır heder edilebilecek, yanıtsızdır!
Birgün’den bakanın sözlerinden aktaralım: “"Ülkemizde ilk vaka 10 Mart'ta görüldü. Dün akşam saatlerinde bugüne dek tespit edilen vaka sayısını açıkladım. Şüphelilerin takibinde, testlerin hızla yapılmasında ve tedavide çok ciddi davranıyoruz. Bu hastalarımızda bu prensibi katı bir şekilde uyguladık. Sonuçları daha hızlı öngörüyoruz. Olayları takip etmek yerine artık olasılıklara bakarak ön kesmeye çalışıyoruz."
"Kaybettiğimiz 30 hastanın her biri ileri yaşlardaydı ve Covid-19'a eşlik eden başka hastalıkları bulunuyordu. Ölümlerin sebebi doğrudan onların yaşları değil, başka hastalıkların tabloda ağır bir yer tutmasıdır. Büyüklerimize seslenmek istiyorum, sözlerime kulak vermelerini istiyorum, bu toplumun sizin hayat tecrübenize ihtiyacı var, ailelerinizin size ihtiyacı var, torunlarınızın sevgi ve ilginize ihtiyacı var. Bunları hastayken yapamazsınız. Yapamadığınız kaç şey olduğunu düşünün, ağır bir hastalığa yakalanmışken yapamazsınız. Bu seferliğe mahsus bu öğüdü kabul edin, önünüzdeki zamanı riske atmayın, tedbirleri uygulaması en kolay kişiler sizlersiniz. Dünyayı etkileyen bu salgında mümkün olduğu kadar az kayıp vermek istiyoruz. Tedbir alıyoruz, evden çıkmanız bir süreliğine kısıtlandı, bu kurala uyun."
"Tedbirleri bizim gibi ciddiyetle almamış ülkelerle kıyaslanıyoruz. Türkiye onu çevreleyen risklere set çekerek zaman kazandı. Sağduyulu bir politika izledi. Paniğe yol açarak hastalığın yayılmasına yol açacak uygulamalardan uzak durdu. Biz başka bir ülke olmayacağız. Yakın ya da uzak başka bir ülkeye benzemeden bu günleri aşma fırsatımız var. Biz mücadeleye hem aklını, hem yüreğini koyan insanlarız. Bizim için can tüm fertler için kutsaldır. Biz felaket senaryolarının alt üst edebileceği bir toplum değiliz. Bir günün sonunun ve hayatların hesabını yaparız. Şimdi günün değil hayatın hesabını yapma zamandır. Evde zaman geçirme, çok daha mutlu bir geleceğe hazırlanma zamanıdır. Tedbirleri bizler tek tek uyguluyoruz. Mümkün olduğunca az temas kuruyoruz. Hayatlarımız birbirinde ayrışıyor, bu tek tek şahıs şahıs yaptıklarımızı bütün Türkiye olarak yapıyoruz. Mücadelenin özü bu, tek tek, hep birlikte, yalnız değiliz, hep birlikteyiz. Her ihmalin zincirleme risk olduğunu biliyoruz, en güvenilir çözümün evde kalmak olduğunu unutmayalım, hayat eve sığar."
"Ben burada tek tek hep birlikte mücadele edilmesi gereken bir dönemdeyiz. Herkes kendi olağanüstü halini ilan edebilir. Bunu illa devletin ilan etmesi gerekmiyor. Mücadelenin esası tek tek herkesin kendisini izole etmesi."
"Sağlık personelimiz içerisinde de pozitif olan vakalarımız var, sayılarını söylemeyeyim ama olduğunu söylemek istiyorum. Gün sonu itibariyle vakaların toplamlarını vermek istiyorum. Süreçte de tablo halinde daha şeffaf şekilde göstereceğiz."
"Van özelinde şu an artan bir vaka sayımız yok. Sayısı 10'un üzerinde olan bir vaka değil, sayıca az olan. Yaygın olarak sadece Türkiye'de bir bölgeye lokalize değil, ülkenin neredeyse genelinde olan pozitif gördüğümüz vakaların olduğunu görüyoruz, Van öne çıkan bir il değil."
Doktor Başar Beyoğlu'nun yazdığıdır: “Yaptığı "mükemmel" konuşma iyi tasarlanmış, önce personel alımı, ek ücretler (hükümetin sıkıya gelince yaptığı sus payı) biz hekimler sağlık emekçişeri para/sus payı istemiyoruz, güvenli, şiddetsiz, ucuz ve yaygın, halka sunabileceğimiz bir sağlık politikası istiyoruz.” Bir sessizlik yükseliyor. Muktedirin ve avenesinin bağırış çağrışları arasında insanların hayat hakları talan ediliyor. Bir gelecek koymayan, bir şimdinin canına her türlü fecaati fırsat olarak görenlerin var ettiği kötülük dört yanı sarıyor. Devletli ezberlerini ederken, bildiğini yinelerken hepimizle kafa bulmaya devam ediyor. Müştereklerimizin yerle bir edilmesinin yanında, doğrudan bu hayat memat meseli olan Corona virüsüne karşı iş bu sahada önlem diye çıka gelenlerin, öne sürülenlerin kadüklüğü bir karanlığı işaret ediyor. Sessizlik çürütür, sessizlik eksik kılar. Sessizlik yıkımdır. Sahiden de önümüzdeki karanlığı bertaraf edebileceksek birbirimizi ama / fakatsız duyarak söz konusu olacaktır. Tek satır, tek ses iktidardan medet ummadan, tek başımızayız. Anlıyor musunuz?  Alkışlamalara yanıtı dua okunması kılınırken o hepimiz için bir sela olmaması için birbirimizi sahiden duyabilecek miyiz, meselemizdir, meseleniz midir? Yalanlar, türlü çeşit örtbas etme halleri, birbirini tamamlayan bir düşmanlaştırma / ötekileştirme / nefret güncellenirken bu devletin gümbürtüsü altında hayatlar eziliyor, meselemizdir, meseleniz midir?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2020
Görseller: 1 & 2 Ümit BEKTAŞ – Reuters
0 notes
kentdenizlicom-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
KentDenizli.com sizler için yeni bir haber hazırladı: https://www.kentdenizli.com/tindenizlide-ihracati-4e-katladik.html
Tin:Denizli’de İhracatı 4’e Katladık!
AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, AK Parti iktidarında Denizli ihracatının 4 kat artarak 2,6 milyar dolara ulaştığını belirtti. Şahin Tin; “Denizli, çalışkan, üreten, yeniliklere açık bir kent. Denizli AK Parti iktidarıyla bu potansiyelini daha iyi değerlendiriyor, ihracat liginde Türkiye’nin zirvesine doğru ilerleyişini kararlılıkla sürdürüyor” dedi.
  AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, Buldan İlçesi’nde esnafla buluştu. Milletvekili Şahin Tin’e,  AK Parti Buldan İlçe Başkanı Hasan Coşan ve İlçe Koordinatörü Abdullah Doğrar ve partililer eşlik etti.
“BULDAN’IN ÇEHRESİ DEĞİŞTİ”
  Buldan’ın AK Parti iktidarında önemli hizmetler aldığını belirten Milletvekili Şahin Tin, “İlçemize genel bütçe kaynaklarıyla Sosyal Güvenlik Kurumu binası, Hasanbey, Dımbazlar ve Gülalan mahallelerine gölet yaptık. Cindere Barajı Yenice Ovası sulama kanallarını tamamladık. Aktaş Barajı inşaatı da devam ediyor. İnşallah en yakın zamanda hizmete sunulacak. TOKİ tarafından ilçeye 170 konut yapıldı. 400 öğrenci kapasiteli KYK yurdu, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü binası, Buldan 4 Eylül Ortaokulu, Ali Tunaboylu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, İbrahim Çelebi İmam Hatip Lisesi, Kadıköy İlkokulu inşa edildi. Bölmekaya Mahallesi yeni yerine taşındı. Alandız’a Kestane Paketleme tesisi, Yaylaköyü’ne pazaryeri yapıldı. Bu hizmetlerle Buldan’ımızın çehresini değiştirdik” dedi.
“BÜYÜKŞEHİR’DEN BULDAN’A BÜYÜK YATIRIMLAR”
  Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin de Buldan’a milyonluk yatırımlar gerçekleştirdiğini belirten Milletvekili Şahin Tin, “İlçeye 378 bin metrekare kilit parke taşı döşendi, yine 79 bin 200metrekare kilit parke taşı teslim edildi. 54 bin 300 metre içme suyu hattı, 17 bin 640 metre kanalizasyon hattı, 197 metre yağmur suyu hattı inşa edildi. 16 tane içme suyu sondaj kuyusu açıldı. 130 metre köprü, 70 metre menfez yapıldı. Hasanbeyler’e sosyal tesis, merkez ve Yenicekent’e 3 adet spor grupları yerleştirildi. Kadıköy ve Yenicekent’e halı saha yapıldı. Mezarlıkların yapım, tadilat ve bakımları titizlikle yürütülüyor. Yol yapım ve bakım çalışmaları da aralıksız sürdürülüyor. İlçeye 26 bin 700 metre 1. Kat asfalt kaplama, 55 kilometre 2. Kat asfalt kaplama yol yapıldı. Yenicekent turizm yolu sıcak asfaltla kaplandı. Gülalan, Doğan ve Kadıköy mahallelerine çocuklarımız için oyun grupları kuruldu. 259 kişiye öğrenim yardımı yapılıyor” diye konuştu.
“TEKSTİL VE TURİZM BULDAN’I CAZİBE MERKEZİ YAPACAK”
  Buldan’ın aynı zamanda üretim üssü ve tekstilin merkezi olarak sanayi kenti Denizli’nin önemli bir ilçesi olduğuna işaret eden AK Parti Milletvekili Şahin Tin, “Buldan’ın tekstil üretiminde önemli bir şöhreti var. Bu anlamda turizm potansiyeli de var. Geleneksel tekstil üretimiyle, turizm birleştirilerek, ilçenin cazibe merkezi haline getirilmesi için projeler yürütülüyor. Bu anlamda Buldan bizim için son derece önemli” dedi.
  “DENİZLİ İHRACATTA ZİRVEYE TIRMANIYOR!”
  Denizli’nin üretimin, ihracatın, gelişmenin, kalkınmanın odağı olduğunu belirten Milletvekili Şahin Tin, ihracat rakamlarındaki artışın da kenti bu anlamda zirveye doğru taşıdığını ifade etti. Şahin Tin, “2002 yılında Denizli’nin ihracatı, 680,54 milyon dolardı. AK Parti iktidarında Denizli’nin ihracatı yüzde 3,93 artışla 2,6 milyar dolara ulaştı. Denizli artık ihracatta Türkiye’nin öncü, lokomotif illerinden biri haline geldi. İnanıyoruz ki; en kısa sürede Denizli’miz zirvedeki yerini alacaktır. Denizli çalışkan, üreten, yeniliğe açık insanların kentidir. AK Parti iktidarı ve Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci’nin gayretleri, kentimizin bu potansiyelinin en iyi şekilde değerlendirilmesini ve karşılık bulmasını sağlamıştır” dedi.
  “İHRACATTA BÜYÜK HEDEFLERİMİZ VAR!”
  AK Parti’nin yeni dönemde ihracatın artırılması ve cari açığın kapatılması yönünde yeni bir vizyon belirlediğini, büyük hedefler koyduğunu belirten Milletvekili Şahin Tin, “İktidarlarımız döneminde aktif bir üretim, rekabet ve girişimci altyapısı oluşturduk. Önümüzdeki dönemde bu altyapıyı kullanarak mevcut tesislerimizin teknolojik dönüşümünün yanında, yüksek teknolojili yeni yatırımlarla ihracatın katma değerini daha fazla artırmayı, ithalata olan bağımlılığı azaltarak cari dengeyi iyileştirmeyi hedefliyoruz. Bunun için rekabetçi bir perspektifle yeni vizyon oluşturarak, küresel değer zincirlerinin üst basamaklarında yer almak için stratejik sektörlerde yoğunlaşacağız. 2018-2023 döneminde mal ihracatımızın yıllık ortalama yüzde 10,1 artışla 2023 yılında 300 milyar dolara, mal ithalatımızı ise yıllık ortalama yüzde 7 artışla 2023 yılında 360 milyar dolara ulaştıracağız. Böylece 2018 yılında yüzde 69,8 olan mal ihracatımızın ithalatı karşılama oranı 2023’te yüzde 83’e yükselecektir. Hizmet ihracatını da dikkate aldığımızda 2023 yılında toplam ihracatımızın 420 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz. Mevcut 71 bin 265 olan ihracatçı sayımızı 120 binin üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. İhracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin yüzde 4 seviyesinde olan payını yüzde 15’e çıkaracağız. Bu dönüşüm için yürütmekte olduğumuz destek programlarımızı, üretimden yurt dışı pazarlamaya ve markalaşmaya kadar daha fazla tasarım ve Ar-Ge temelli olarak sürdüreceğiz. Daha güçlü bir şekilde ihracatçımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
0 notes