Tumgik
#Ciddi ilişki soruları
dusuncekatalogu · 3 months
Text
Ciddi İlişkide Sorulacak Sorular (+150 Soru)
Ciddi ilişkide sorulacak sorular genellikle birbirini tanıma sorularına benzer olacaktır. Bu nedenle ilişkinizin ciddi olması onu daha iyi tanımanız gerektiği anlamına gelir. Sizler için ciddi ilişkide sorulacak sorularının bir listesini hazırladık. Bu liste ile kız arkadaşınızı veya erkek arkadaşınızı daha iyi tanıyacak, sevdiği ve sevmediği yönlerini bildiğiniz için attığınız adımların…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
karaca2508-blog · 2 years
Text
Maden faciasındaki ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Koruma Odası’ böyle mi olmalı?
Tumblr media
Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait maden ocağında 14 Ekim Cuma günü saat 18:10 sularında grizu patlaması yaşandı. Patlamada 41 madenci hayatını kaybetti. Patlama, madendeki işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini gündeme getirdi. Maden sahasındaki ‘İş Sağlığı Koruma (ATT) Personel Odası görüntülendi. Odada bir sedye, bir masa ve bir kanepenin yanı sıra steteskop ve ilaçlar olduğu görüldü. Ayrıca odada bir de lavabo bulunuyor. “CİDDİ FARKLAR OLDUĞU AÇIK” TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyon üyesi Bülent Aslanhan, odaya ilişkin görüntüler üzerinden yaptığı yorumda şunları söyledi: “Düzensiz bir personel odası görüntüsü ile sağlık hizmeti sunulan birim arasında ciddi farklar olduğu açıktır. İş yeri sağlık biriminde bulunması gereken en asgari yasal mevzuata uygun donanım -oksijen tüpü, acil durum seti, soğuk uygulama ve duş vs.- bulunmamaktadır. Eğer bu oda iş yeri sağlık hizmetlerinin sunulduğu oda ise durum gerçekten çok acıdır. Bu odanın mevcut hali bile, işletmenin iş sağlığı, iş güvenliği hizmetlerine bakışının ne kadar değersiz olduğunu gözler önüne sermektedir.”
Tumblr media
ACİL DURUM Aslanhan, madenlerdeki sağlık merkezlerinde bulunması gereken standartlara atıf yaparak, Amasra’daki madene ilişkin soruları ise şöyle açıkladı: RİSK DEĞERLENDİRME İş yeri sağlık birimi, çalışma ortamlarındaki mesleki sağlık risklerini değerlendirebilmek amacıyla risk değerlendirme çalışmalarına katılmakta mıdır? İş yeri sağlık birimi çalışanları, tehlike tanımlama ve risk değerlendirme konusunda ve risk değerlendirme yöntemleri konusunda eğitim alınmış mıdır? İşe ve kişiye özel riskler tanımlanıp sınıflandırılmış mıdır? Yazılı olarak sınırları belirlenmiş bir prosedür oluşturulmuş mudur?
Tumblr media
MESLEKİ MARUZİYET DEĞERLENDİRMESİ YAPILDI MI? Mesleki maruziyetlerin değerlendirilmesi, sınıflandırılması amacıyla ortam ölçümleri yapılmış mıdır? Sonuçlarına göre ne tür aksiyonlar alınmıştır? Sağlık personeli tarafından farklı iş-operasyon alanları, sağlık riskleri dikkate alınarak farklı periyodlarla ziyaret edilmekte midir? Saha ziyaret-inceleme planı bulunmakta mıdır? İş yeri sağlık birimine gelen şikayetlerle yapılan iş ve çalışma yerinin koşulları arasında ilişki kurulmasını kolaylaştıracak sistematik bir sınıflandırma, tanımlama kayıt düzeni kullanılmakta mıdır? İŞE GİRİŞ VE PERİYODİK MUAYENELER İşe, işçiye, alana göre planlanmış risk odaklı bir sağlık gözetim yapılanması mevcut mudur? İşe giriş muayenesi sırasında tüm çalışanlara standart olarak aynı test ve muayene protokolü aynı sıklıkta uygulanmakta mıdır? Tüm çalışanlara odyometri, spirometri, EKG, tam kan sayımı, bazı mikrobiyolojik ve biyokimyasal tetkikler yapılmakta ve akciğer grafisi çekilmekte midir? Periyodik olarak bu kontroller her yıl yapılmakta mıdır? İş yeri hekimi, iş değişikliği muayenesi yapmakta mıdır? Gerekli gördüğü işçiler için bir iş değişikliği prosedürü kullanmakta mıdır? İŞ YERİ HİJYENİ Yemekhaneler, duşlar, soyunma odaları, tuvaletler düzenli denetlenmekte midir? Gıda güvenliği ile ilgili olarak inceleme yapılmakta mıdır? Sistematik bir denetim belgesi var mıdır? Musluk sularının periyodik olarak bakteriyolojik ve kimyasal analiz sonuçları var mıdır? İşletme içinde sağlığı geliştirici bir faaliyet var mıdır? Kronik hastalıklara yönelik bir plan var mıdır?”
Tumblr media
TTB VE TMMOB’DAN OLUŞAN BAĞIMSIZ HEYET İNCELEMELİ Aslanhan, madende Türk Tabipleri Birliği ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından oluşturulacak bağımsız bir heyetin inceleme yapması, bilgi ve bulguların bu heyetle paylaşılması gerektiğini kaydederek, bu heyetin dikkate alacağı hususları şöyle sıraladı: “İş yeri sağlık biriminin fiziksel, personel ve nitelik yönünden yeterliliğinin araştırılması. İş yeri sağlık biriminin işletmedeki üretim süreçlerine ve ilgili diğer alanlara yönelik yapılandırılmış prosedür, talimat ve süreci tanımlayan diğer rehber dokümanlarının varlığının araştırılması ve uygunluğunun incelenmesi. Yürütülen faaliyetlerin uygunluğunun yasal gereklilikler açısından değerlendirilmesi. Bu faaliyetlerin iş yeri-madenin bünyesinde yayılımının ve etkinliğinin değerlendirilmesi. Faaliyetlerinin gerçekleştirildiğinin ve etkinliğinin, örnekleme ile kayıtlar incelenerek doğrulanması. Ölçüm, test ve benzeri yöntemlerin metot, ekipman ve periyot olarak uygunluklarının değerlendirilmesi. Sahada örnekleme yöntemi ile çalışanlarla görüşerek, sağlık servisi hizmetlerinin yayılımının doğrulanması. Veri ve trendlerin analiz edilmesi, süreçlerin sonuçlarının kullanımı ve düzeltici ve önleyici faaliyetlerin etkinliğinin incelenmesi. Sağlık servisi faaliyetlerinin, yürütülen çalışmaların sonuçların ve düzeltici/önleyici faaliyetlerin diğer yönetim sistem ve süreçleri ile entegrasyonunun incelenmesi.” BAKAN DÖNMEZ’İN İŞ YERİ HEKİMİNDEN BAHSETMEMESİ DİKKAT ÇEKMİŞTİ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Bartın’daki maden faciası hakkında TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün milletvekillerine bilgi vermişti. Bakan Dönmez, madendeki işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinden bahsederken iş yeri hekimi hakkında bir değerlenmede bulunmaması dikkat çekmişti. Bakan Dönmez, şunları söylemişti: “TTK’nin 2010’dan bu yana yaptığı 677 milyon liralık yatırımın yüzde 33’ü iş güvenliğine ayrılmıştır. TTK’nin 5 müessesinden en küçüğü olan Amasra müessesine ise aynı yıllar arasında 77 milyon liralık yatırım yapılmıştır. Bu da yüzde 40’a tekabül etmektedir. İlgili yönetmeliğe göre her 250 çalışana bir iş sağlığı ve güvenliği uzmanı görevlendirilmesi zorunluyken TTK Amasra müessesemizde 580 çalışanımıza 16 iş sağlığı ve güvenliği uzmanı görevlendirilmiştir. Başka bir ifade ile her 37 madencimize bir iş sağlığı ve güvenliği uzmanı düşmektedir. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı marifetiyle çalışma alanlarındaki bütün iş ve işlem basamaklarının risklerinin iş güvenliği uzmanlarınca değerlendirilmesi zorunluluğu getirilmiştir ve bu kurumda çalışmalar da bu düzenlemelere göre yapılmaktadır.” Read the full article
0 notes
tp-siyaset · 3 years
Link
Efendim duydum ki uzaya gidiyormuşuz. Gerçekten çok mutlu oldum.
Küçük yaşlardan beri bilim kurguya başlayan merakım bu yaşa geldim hala geçmedi. Çocukluğumda Captain Future gibi çizgi filmleri kaçırmazken ilerleyen yaşımda Uzay Yolu, Yıldızların Savaşı, ve Savaş Yıldızı Galactica gibi filmlerin hayranı oldum.
Her ne kadar babam zaman zaman bana ‚Koskoca adam böyle uyduruk filmleri seyrediyorsun' diye takılsa da, en geç ısrarım üzerine Matrix I'i seyrettikten sonra benim bu bilim kurgu merakıma anlayış gösterdi.
Aslında bu bilim kurgu merakımda annem ile babamın da payı az değil. Küçük yaşta Jules Verne'in Denizler Altında 20 bin Fersah ve H. G. Wells'in Zaman Makinesi gibi romanlarını okumamı teşvik eden onlar. Zaten bir kere bu merak başladı mı gerisi geliyor… Cyber Punk edebiyatı, Sliders, Fringe… Her ne kadar okul hayatımda kimya, biyoloji ve fizik ile aram iyi olmasa da, bilim kurgu sevgim hiç eksilmedi.
Ama iyi yapılmış bilim kurgu olacak. Mesela küçükken bile He Man'i veya Star Ranger'i asla sevmedim. Yani bilim kurgu olsun, ne olursa olsun diyenlerden değilim. Hele hele sinemadan çok anladığını iddia edip de sonra Yıldızların Savaşı'nı Transformers ile bir tutabilen arkadaşım Mete gibi hiç olmadım.
Neyse,… İşte bilim kurguya benim gibi meraklı olan kim ülkemizin kendi uzay programını açıklamasına sevinmez ki?
Sevindim sevinmesine de, yine de aklıma bir sürü soru takıldı.
Mesela şimdiye kadar kendi uzay programlarını faaliyete geçirebilen 3 ulus var. ABD, Rusya (eski Sovyetler Birliği) ve Çin…
Bu proglamlara farklı uluslardan bir çok astronot katılmış ama kendi teknolojileri ile uzaya astronot gönderebilen üç ülke bir tek bunlar.
Biraz merak edip bu ülkelerin uzay programlarının gelişimini incelediğinizde uzaya insan göndermenin öyle 1-2 yıl içinde başarılabilecek bir şey olmadığını görürsünüz. Aya en son 1972'de ayak basıldı. Mesela aya ilk ayak basan Amerikalılar bile bir kaç yıldır tekrar aya uçmanın hazırlığı içindeler ve en erken hedef olarak 2024'ü veriyorlar.
Ama biz programımızı 2021'de açıklamışken, 2023'te aya sert iniş yapacakmışız. Hadi hayırlısı… Umarım daha çok bilim, daha az kurgu olur.
Bunu başarırsak kendi otomotiv motorunu üretmeden uzay programı gerçekleştiren ilk millet olacağız. Biliyorum, Devrim var ve onun haricinde var olduğu iddia edilen İmza var, TOGG var ama Devrim'i yaşatmayı başaramadık ve diğerleri de (en azından şimdilik) bir iddiadan ibaret. Aynı Reinhold Messner'in Himalaya'da Yeti gördüğünü iddia etmesi gibi.
Bu uzay serüvenleri tesadüfen gelişen veya yapıyorum demekle yapılan işler değil. Böyle işe kalkışan toplumlarda evvela bilimsel kültürün iyice yerleşmiş olması gerek.
Biz ise son zamanlarda biraz var olanı yok etmekle meşgulüz sanki. Bilim yuvaları olması gereken üniversitelerimiz bile kendi rektörlerini kendileri seçemez halde.
Yani şaka değil; Nez'in şarkısı hakkında doktora tezlerinin yazıldığı bir toplumda #GökyüzüneBakAyıGör diye etiket açmak ciddi iddialı bir iş bence. Bari şöyle biraz daha mütevazi davranarak uluslar arası uzay üssü İSS'ye 6 aylığına astronot göndermekle falan başlasaydık diyeceğim ama sanırım sıkıntı bende; Büyük resmi göremiyorum yine. Ne demiş atalarımız; boğulacaksan da büyük denizde boğul.
Onun için neden olmasın; Herkes konuşur, AKP yapar.
Aynı her seçim öncesi kendi uçaklarımızı yaptığımız gibi mesela…
En kötü ihtimalde Elon Musk'ımız var. Parasıyla değil mi…
Toplam dış borç 500 milyar USD'yi geçmiş zaten bir kaç milyar fazla veya eksik ne fark eder?… Bastırırız parayı, Elon bizi bırakın ayı, kendi milli ve yerli roketlerimizle Uranüs'e bile götürür. Nasıl USD ve Avro fişekleme kalkış yaptılarsa bizim roketlerimiz de uçuşa geçer.
Tabi bu uzay programı haberinin sadece beni heyecanlandırdığını sanmıyorum. Özellikle gece işi bitirip sabah işe giden kesiminde şimdiden meraklandıklarını tahmin ediyorum. Kim bilir kafalarında ne sorular vardır şimdi.
Şurada 3 aylara bir kaç gün kaldı, eminim bu ramazan Hatipoğlu'nun programında alışıla gelmiş, ‚Oruçlu uyurken bacanağım ağzıma yellendi, orucum bozuldu mu sayın hocam?' sorularından farklı sorular duyarız.
Mesela ‚Hocam astronotlarımız uzayda iftarı hangi imsakiyeye göre açacak?'
Aslında gerçekten ilginç bir soru. Mesela uluslar arası uzay istasyonu İSS 24 saat içinde dünyanın çevresini 16 kere dönüyor… Yani 16 gün batımı ile 16 gün doğuşu yaşıyorlar bir günde…
Oruç gün doğandan gün batana kadar olduğuna göre 14 saatte 16 sahur ve iftar eder. Dolayısıyla Ramazan 30 gün sürse, yaklaşık 48 saate bir ay oruç tutmuş sayılırlar mı?
Umarım Nihat hoca fizik dersine çalışmıştır. Bunlar ezberden cevaplanacak sorular değil öyle. İnsanı ciddi ciddi ağlatır!
Bak aklıma daha ne geldi… Eğer bu gerçekten böyleyse yani ISS yörüngesinde sabah ile yatsı arası 1,5 saat sürüyor demektir. 5 vakti o 1,5 saate nasıl sığdırmak gerek veya her 10 saatte bir cuma namazı farz mı? Özellikle ramazanlarda teravih işi var, ama sanırım o farz olmadığı için diyanet hoş görülü davranır…
Allah'tan bodrumda kendilerine yeni saray,… şey… yani külliye yaptırdılar. Orada kimse rahatsız etmez, bu konular hakkında bol bol düşünmek için zaman harcarlar.
Tabii bu sorular başlangıç… Ben bu zihniyeti tanırım, bir de uzaylılarla falan karşılaşırsak var ya… O zaman gör sen soruları;
‚Hocam uzaylı ile ilişki zina sayılır mı?…' ‚Hocam Plüton'da bir yıl 247,94 dünya yılı sürüyormuş. Plütonlu kızlarla kaç yaşından sonra evlenilir?…'
Bunlar daha bizim güneş sistemimizle ilgili olan sorular; Bir de diğer galaksilere uçmaya başlarsak, asıl o zaman görün siz muhabbeti…
Bakın demedi demeyin… Bence hocalar artık kendilerini böyle sorulara hazırlasınlar.
Ben ise merakla 31.12.2023'ü bekleyeceğim.
Hem aya ayak basan ilk Türk kim olacak merak ettiğim için, hemi de Lozan'ın şu gizli maddelerini nihayet öğrenmek için. Mehmet Alp
5 notes · View notes
busrafalan · 4 years
Text
Erkeklerle Yaşamak.
Uyarı: Burada anlattığım şeyler toplumun genel yaşantısını eleştirdiği için tepki alabileceğim şeyler. Lütfen bana “bazı kadınlar da şöyle yapıyor ama” gibi geri dönüşlerde bulunmayın. Burada kadınların “yaptıklarını” değil kadınlara “yaşatılanları” anlatacağım. Bu olaylar gerçek. Bu olaylardan daha kötü olan çok durum var. Bu kadar uzun yazdığım bir yazı bile yüzeysel kalıyor.
*
Şiddete, tacize, tecavüze maruz kalmamış veya öldürülmemiş “şanslı” kadınların ömürleri boyunca erkeklerle nasıl ve ne şekilde yaşadıklarını, kendi tecrübelerim ve toplumda duyduklarım doğrultusunda “öznel bir şekilde” anlatacağım.
Küçüklük zamanlarımı bilmediğim için size onlu yaşlardan itibaren anlatmaya başlıyorum.
En başta baba ilişkisiyle başlayacağım. Babanla mesafeli olmalısın, babaya her şey söylenmez, kadınların özeli vardır, ayıptır. Babalar senin yaşadığın her olayı bilmemeli yoksa sonu “çok fena” olabilir. Babalar kafasına uymadığı bir şey yaptığında seni eve hapsedebilir, okuma özgürlüğünü elinden alabilir. Bazı toplumlarda “başlık parası” için küçük yaşta, senin rızan olmayan, rızan olamayacağı bir yaşta, evlendirebilir. Babadır ne yapsa “mübah” tır çünkü. Bu algıya sahip birçok aile yapısı ve birçok baba olduğu için, babayla “arkadaş” olmayı istemek bir yana dursun, baban seni yaşattığı için bile minnettar kalıyorsun.
Onlu yaşlarındasın, yaşıtın erkek kuzenlerin var, sınıf arkadaşların var. O yaşlarda bu erkeklerin sünnetleri olur. “Erkeklik” ile ilişkilendirilen bu durum herkes tarafından coşkuyla kutlanır. Sen de o yaşlarında, belki biraz daha sonra, ergenliğe girersin. Sana öğretilen temel şeyler bunun “özel” olduğu, herkese söylenmesinin “ayıp” olduğu. Hatta regl yerine “hastalık” derler. Kötü bir şeymiş gibi. İlk reglini coşkuyla kutlamayı geç, babana bile söyleyemezsin. Hatta reglin ayıp olduğu düşüncesini öyle benimsersin ki, senin sağlıklı olduğun anlamına gelen kandan o kadar utanırsın ki, bazı kız arkadaşların sınıftaki erkeklere regli anlattı diye utanırsın, kızarsın o kız arkadaşlarına. Pedini gizlersin, bir erkek arkadaşın görmesin diye şekilden şekle girersin.
Ergenliğe girince bir diğer değişen şey ise bedenin. Memelerin belirginleşir, belin incelir. Zamanında cinsel organı dışarıda dolaştırılan erkek yaşıtlarının yanında senden “üsturuplu” olman beklenir. Memelerinin ucu belli olmamalı, sütyen askın kıyafetinden gözükmemeli. Çünkü bunlar çok ayıp, böyle terbiyesiz bir kız olmaman gerekir. Duruma göre kapanman bile beklenebilir.
Senden o yaşlardan itibaren büyük küçük ev işleri beklenir, bunları öğrenmen “gerektiği” söylenir. Yapmazsan laf edilir. Yaparsın görülmez. Ama senin yaşıtın bir erkek masadan tabağını kaldırdığı için bile övgü alabilir.
(Buradan sonrası kadın erkek ilişkileri hakkında. Başka yönelimlere sahip insanlar hakkında bir bilgim olmadığı için ve kadın erkek ilişkisi konulu bir yazı yazdığım için diğer yönelimlere sahip ilişkilere değinmedim.)
Onlu yaşlarındayken, birini sevemezsin, yaşın küçüktür. Yaşıtın erkekler aile ortamında veya akraba ortamında hoşlandığı kız hakkında muhabbet ederken sen bunu yapamazsın. Sana kimse birini seviyor musun diye de sormaz. Çünkü sen “düzgün” bir kızsın. Bu yaşta öyle şey olur muymuş?
Liseye geçtiğinde bir sevgilin olur. Yaşın daha makuldür ama hala “evlenilecek” bir durum olmadığı için ayıp bir şeydir, yasak bir şeydir. Yaşıtın erkeklere sürekli “Biri var mı?” diye soran akrabaların sana böyle sorular sormaz. Çünkü sen “namuslu” bir kızsındır. Bu yaşta sevgili de neymiş?
“Erkekler seni kandırır.” “Erkekler seni üzer.” derler ama yaşıtın erkeğe bir kıza karşı nasıl davranması gerektiğini öğretmezler.
Birini çok seversin, ciddi bile düşünürsün. O yaşlar her türlü ilişkinin yaşanabileceği yaşlar. En iyi ihtimalle annene söylesen bile başka kimse bilemez. Tanıdıkların olduğu yerlere gitmezsin. Sokakta el ele tutuşmazsın. Bazı sokaklarda önlü arkalı yürüdüğün bile olur. “Aman biri görmesin.” diye. Halbuki sadece seviyorsun ve seviliyorsun. Bunun için köşe bucak saklanılır mı?
Yaşıtın erkeklerin sevgilisi olunca gurur duyan, harçlığını artıran babalar kızının sevgilisi olmasına ihtimal bile vermez kızına “yakıştıramaz” Çünkü kızı çok namusludur. O babalar kızının sevgilisi olduğunu öğrenince psikolojik ve fiziksel şiddete başvurabilir. Bu yüzden en son babalar duyar. Bazen hiç duymaz.
Sevgilin olan erkeğe gelelim. Ülke gerçeklerinin farkında biriysen o kişinin “sana zarar verip vermeme ihtimalini” “seni ifşa edip etmeme ihtimalini” hesaplarsın. Bu ülkede birçok kadın cinayeti eski veya o dönemki eş tarafından işleniyor olsa bile kendini korumak için bu hesabı yapmaya çalışırsın. Eğer şanslıysan (birçok kadın malesef bu şansa sahip değil) hesapların tutar. Kadın olmanın en büyük zorluklarından biri budur: Aşık olduğun insandan kendini korumaya çalışmak.
Sana bu yaşına kadar ayıp olanlar öğretildiği için “Ne düşünüyorsun?” “Ne istiyorsun?” soruları sorulmadığı için kim olduğunu tam olarak bilmiyor olabilirsin, bir erkekten nasıl karakter özellikleri beklediğini bilmiyor olabilirsin. Biraz da özgüvensiz bir kızsan ve baba sevgisini pek görememişsen baban gibi davranan erkeklerle birlikte olabilirsin. Sevgilin “seni sevdiği için” seni “kısıtlama” “kıskançlık” adı altında “psikolojik şiddet” e maruz bıraktığında ona hayır diyemezsin, ondan ayrılamazsın. Çünkü senin ailenden gördüğün şey, ailenin senden istediği şey de buydu: Yasaklarla Yaşamak. Başkalarının sınırlarına uymaya çalışırsın. Kendi sınırlarının ne olduğunu bilmeden. Bu sana normal gelir, ama her zaman üzücü ve yıpratıcı bir deneyimdir. Ve bu deneyimi yaşatan erkeklerin sayısı çoktur.
Bir şekilde yolunda giden bir ilişkiye sahipsen (buna sahip olmana gerek de olmayabilir) önemli bir sorun kapıda: Cinsellik. Muhtemelen o yaşına kadar sana “evlenmeden” cinsellik yaşamaman, hatta biriyle öpüşmemen söylendi. Ama sen sevgiline karşı, (ya da sevgilin yoksa herhangi bir erkeğe karşı) cinsel çekim hissettin. Tam olarak “ne istediğini” ve “ne isteyebileceğini” bilmiyorsun.
Çünkü yaşıtın erkekler arasında yaygın olarak izlenilen pornoyu “duymamış” bile olabilirsin, ya da ayıp olduğu için ve sen masum bir kız olduğun için hiç izlememiş olabilirsin. Bu yüzden yaşıtın erkeklere göre ne isteğini “daha az” bilirsin. veya “hiç” bilmezsin. Çünkü sanki cinsel organın sana hiç lazım olmayacakmış gibi bu sana öğretilmedi. “Evlenmediğin sürece” öğretilmesi gerektiğini düşünmeyen aileler de var “evlenme durumunda olduğunda” bile sana bu durum hakkında bir şeyden bahsetmeyen aileler de. Ayıp olduğu için. Anlatmaya dili varmadıkları için.
Sen bunların sonucunda ne istediğini bilmediğin için “evet” veya “hayır” demeyi bilmiyor olabilirsin. İlişki içi cinsel zorbalığa maruz kalabilirsin. Seni bu konuda anlayacak, senin kendini tanımana fırsat verecek bir erkeği bulacak kadar “şanslı” olmayabilirsin.
Yakınlaşma yaşadığın veya cinsel deneyim yaşadığın bir ilişkin bitti. Ve eğer şanslıysan bu durum sadece senin ve partnerin arasında kaldı. Toplumda sana öğretilen değer algılarından dolayı kendini “çöp” hissedebilirsin. “Suçlu” hissedebilirsin. "İleride evleneceğim kişiye bu durumu nasıl açıklayacağım?" diye düşünebilirsin. Fakat yaşıtın erkekler birçok cinsel ilişki yaşamasına rağmen “evleneceğim kişi bakire olsun, namuslu olsun” deme ayrıcalığına ve küstahlığına sahiptir.
Bir sonraki partnerin tarafından ondan önce biriyle cinsel tecrübe yaşadığın için akıl sır ermeyecek psikolojik şiddetlere maruz kalabilirsin. Fiziksel şiddete ve öldürmeye kadar bile gidebilir. Evlendikten hemen sonra boşanmak da isteyebilir. Birçok erkek “namus bekçisi"dir ve o erkeklere denk gelmek hiç de zor değildir.
Ya da cinsel deneyim yaşadığın için olayların ileri boyutunda "zar diktirme operasyonu” geçirebilirsin. Aşağılanmalara maruz kalmamak için. Hala bir erkeğin gözünde değerli olabilmek için. Çünkü bu ülkede tecavüze uğradığı için bile “değersiz” olarak görülen ve hiçbir erkeğin bu durumu “anlayamayacağını” düşündüğü için “kızlık zarı diktiren” kadınlar var.
Sorunun en temeli de şu: Erkeklerle aranda hep mesafe olduğu için bir erkekle arkadaş olmak ne bilmezsin. Arkadaşlık bile kuramadığın erkeklerle sevgililik bağı kurmaya çalışırsın. Genelde olmaz.
Şanslıysan ve okumanı isteyen bir ailen varsa okursun.
Şanslıysan sınıfındaki hiçbir erkek arkadaşının, okuduğun okullardaki hiçbir erkek hocanın tacizine, fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kalmazsın.
Şanslıysan okurken gömleğinin düğmesinden eteğinin boyundan dolayı yargılanmazsın.
Sen okurken, çocuğun olunca kolay yapabileceğin bir mesleğin olsun derler. “Öğretmen ol üç ay tatili var.” derler. Çocuğun olunca işi bırak derler. Senin kazandığın paranın hiçbir geçerliliği yokmuş gibi. Para kazanmak erkeğin göreviymiş gibi. Bunu diyen çevre ise yaşıtın bir erkeğe “asker ol” diyebilir. O erkeğin evleneceği kadının “asker” olduğu için ne kadar zorluk yaşayabileceğini düşünmez. Doğmamış çocuğunun babasından ayrı olmasının ne kadar zor olacağını düşünmez. Çünkü çocuktan tek sorumlu olan kişiyi kadın olarak görürler. Çünkü erkek o evde sadece cüzdan görevindedir.
Bunlardan daha kötüsü bazı aileler bir kadın bir erkekle aynı ortamda çalışamaz gerekçesiyle kadın evlendikten sonra işten ayrılmasını ister, bunu kendine hak görür. Fakat eşi olan erkeğin bir kadınla aynı ortamda çalışmasında hiçbir sorun yoktur. O, o işe giren kadının ayıbıdır. Eşi olan erkeğin değil.
Evlendiğinde seni ve hiç “dokunulmamış” bedenini kırmızı bir kurdeleyle paketleyip erkeğe hediye ederler. Sen ailesi ve o erkek için bir hizmetçisindir. Çalışan bir kadın olsan bile “ev işi kadının görevidir”
Erkeğe yemek yapması bile öğretilmemiştir çünkü hayatının her döneminde ona yemek yapan bir kadın olmuştur ve “olacaktır”
Erkek ev işi ile ilgili çoğu alanda gelişmemiştir çünkü her işini başkaları yaptığı için “gelişime gerek duyacağı” bir ortamı olmamıştır.
Kadınlar ayıp diye regl konuşamadıkları için erkekler reglin nasıl zorlu bir süreç haline gelebildiğini, birçok kadının nasıl ağrılar çektiğini bilmeyebilir. Ve bu zor süreçlerde “of çok triplisin yine regl misin” gibi cahilce, empatiden ve anlayıştan yoksun laflar edebilirler.
Erkeklerin eksiklerini saymakla bitmez. Fakat birçoğu eksik olduğunun farkında bile değil. Aileden gördüğünü sorgulamadan kabul etmiş, üzerine bir koymamış erkeklerle dolu birçok yer.
Erkeklerin eksikliklerini: sevgilerini, ilgilerini, arkadaşlıklarını, anlayışlarını vermeye çalışan çok güçlü kadınlar, çok güçlü anneler tanıyorum. Hem anne hem baba olmaya çalışan anneler tanıyorum. O anneler elinden geleni yapsa bile o baba figürünü dolduramıyor, o erkek yetişememişliğini dolduramıyor.
“Erkekler sonradan olgunlaşır.” derler. Erkeklerin gelişime mecbur bırakılmadığı bu ataerkil toplumda erkekler ömürlerinin sonuna kadar bile olgunlaşamayabilir.
Biz kadınlar doğumumuzdan ölümümüze kadar erkeklere susuyor, alışıyor, göz yumuyoruz.
Bu düzenin bir gün değişmesi ve “psikolojik veya fiziksel şiddete uğramayan, taciz tecavüz edilmeyen, öldürülmeyen şanslı kadınlarla” dolu bir ülke, bir dünya dileğimle.
Not 1: Her şeyden önce kendinizi sevin. Ne istediğini bilen biri olun, bunun için çabalayın. Size saygı duymayan insanları hayatınızdan silmekten çekinmeyin. Biz bu pis zihniyetli erkeklere mecbur değiliz. Biz bu yozlaşmış toplumun bir parçası olmak zorunda değiliz. Biz biriciğiz, biz kendimize mecburuz.
Not 2: “Şanslı kadın” dedim sürekli. Çünkü bu ülkede, belki bu dünyada, psikolojik veya fiziksel şiddete maruz kalmadan, taciz tecavüz edilmeden, öldürülmeden yaşamına devam edebilen bir kadın olmak “şans” ile ilgilidir. Kadının giyimi, bulunduğu konum, o konumda bulunduğu saat yani kısaca kadın ile ilgili değildir.
Not 3: Kadınlar hakkında olumsuz bir şey yazmadım, yazmayacağım da. Kadın kadının dostudur. Kadın kadına muhtaçtır.
Not 4: Her erkeğin böyle olmadığını biliyorum. Bana saygı duyan, kadına saygı duyan erkekler tanıdım. Saygınızı hiç kaybetmemeniz dileğimle.
2 notes · View notes
ivmehareketi · 4 years
Text
Sanal Fabrika: Sürekli Değişimin Tedavisi Olarak Sürekli Değişim - Emre Yıldız
En erken örnekleri 19. yüzyılın ilk yarılarına kadar uzansa da bugün kullandığımız modern bilgisayar konseptinin teorik ve pratik temelleri bundan 60 yıl kadar önce, İkinci Dünya Savaşı döneminde atıldı. Benedict Cumberbacth’in Profesör Alan Mathison Turing karakterini canlandırdığı 2015 yılında vizyona giren The Imitation Game (Enigma) adlı filmi seyretmişsinizdir sanırım. Seyretmediyseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. “Turing makinesi” olarak da bilinen erken bilgisayar modellerinin ötesinde, kuramsal bilgisayar biliminde oldukça etkili olan Prof. Turing akıllı makine veya düşünen makine olarak tanımladığı modern bilgisayarı akademik çalışmalarında ciddi şekilde tartışmıştır. Eğer 60 yıl öncesine gidip Prof. Turing’e düşünen makinenin veya bugün bildiğimiz adıyla bilgisayarın neye benzeyeceğini sorsaydık, eminim yaptığı tarif şu anda önünüzde duran ve ekranında bu satırları okuduğunuz küçük cihazın yanından bile geçemezdi. Bugün endüstri mühendisliğinin bir araştırma konusu olan akıllı fabrikalar için benzer bir şeyi söyleyebiliriz. Akıllı fabrika için bugün yapılan tarifler belki de bundan 30 veya 40 yıl sonra göreceğimiz akıllı fabrikaların yanından bile geçmeyecek. Bu nedenle tıpkı yarım asır önce bilgisayar için olduğu gibi bugün sahip olduğumuz ve olmak üzere olduğumuz teknolojiler üzerinden akıllı fabrikaların işlevlerini ve becerilerini tanımlamaya çalışıyoruz. Önceki yazılarımızda akıllı fabrika için yapılmış tanımların ortak yanlarına bakıldığında çevresel etmenlere uyum sağlayabilen, sistemlerini ve süreçlerini yeniden yapılandırabilen ve imalat temelli sorunları dinamik, çevik ve esnek bir şekilde çözebilen fabrika olduğunu söylemiştik. Akıllı fabrikaların önceli olarak gördüğümüz sanal fabrikaları ise karmaşık üretim sistemlerinin, ürün modellerinin ve süreçlerin dijital ikizlerinin yaratılabildiği birbiriyle bütünleşik simülasyon sistemleri olarak tanımlamıştık. Önceki yazılarımızda bu tanımlamaları yapmamıza neden olan teknolojilere kısa bir giriş yapmıştık. Şimdi gelin geleceğin üretim sistemlerini tanımlamamıza, tasarlamamıza ve geliştirmemize yardımcı olan teorilere bir göz atalım. 
Tumblr media
Şekil 1 Deneysel Turing Makinesi (https://machinedeturing.com/ang_descriptif.php?page=6)
Öncelikle bahsettiğimiz kavramları ve paradigmaları anlamamıza yardımcı olacak betimleyici teorilere bir bakalım. Bir önceki yazımızda kısaca bahsetmiştik; sürekli olarak değişen endüstrilerin doğasını ve dinamiklerini anlamamıza yardımcı olan Charles Fine’in Clockspeed: Winning Industry Control in the Age of Temporary Advantage [Saat-Hızı: Geçici Üstünlük Çağında Sanayinin Kontrolünü Kazanmak] kitabı evrimsel biyolojinin metotlarını işletmelere ve endüstrilere uygulayarak endüstrilerin görece evrensel kanunlarını ortaya koydu (Fine, 1998). İşletme Genetiği Teorisi (Theory of Business Genetics) veya Endüstriyel Döngüler Teorisi (Theory of Industrial Cycles) olarak adlandırdığımız bu kurallar sistemini çok kısaca şöyle açıklayabiliriz: Çeşitli canlı türleri farklı yasam döngüsü sürelerine sahiptirler. Saat-hızı olarak da tanımlanan ve her türe özgü olan bu yaşam döngüsü süresi ile o ürünün evrim hızı arasında ters bir orantı vardır. Örneğin bir elma sineğinin ömrü ortalama 20 gün iken bir filin ömrü ortalama 85 yıldır. Bu nedenle elma sinekleri fillere göre çok daha hızlı şekilde evrim geçirirler. Bu prensip endüstriler için de geçerlidir. Örneğin tüketici elektroniği endüstrisinin yaşam döngüsü maden endüstrisine göre çok daha kısadır ve bu nedenle çok daha hızlı evrim geçirir. Bu evrimin sonucu olarak işletmeler için tüm rekabet üstünlükleri geçicidir. Endüstrilerin evrim ritmini belirleyen güçler; 1) rekabet seviyesi, 2) teknoloji ve yenilik durumu, 3) düzenleyici kurallar, 4) çevre, 5) demografi olarak belirlenmiştir. Charles Fine bu güçlerin çalışma prensiplerini ise Çift DNA Sarmalı (Double DNA Helix) olarak adlandırdığı bir model ile açıklamıştır (Fine, 2000; Lepercq, 2008). Sonuç olarak Fine, üreticilerin endüstrilerdeki değişime uyum sağlayabilmek için eş zamanlı mühendislik yapması gerektiğini belirtmiştir. İşte tam da burada bir sistem olarak organizasyonların yapısını ve değişimini anlamamızı sağlayan teorilere bakmamız gerekiyor.
Sistem Teorisi veya daha doğru ifadeyle Genel Sistem Teorisi, öncülleri arasında Marx ve Engels gibi filozofların olduğu, 1950’lerde geliştirilmiş ve halen gelişmekte olan oldukça kapsamlı ve disiplinlerarası bir çalışma alanı. Çok basit tanımıyla bir sistem: ikiden fazla parçası olan ve her bir parçası bütünün davranışını veya özelliğini etkileyen ve yarattığı bu etki diğer parçaların özellik ve davranışıyla ilişkili olan bir bütündür. Bu tanımın sonucu olarak bir sistem bağımsız parçalara ayrılamaz. Örneğin biyolojik bir sistem olan insan vücudundaki her organ vücudun davranışını veya özelliklerini etkiler ve bir organın etkisi diğer organların durumundan bağımsız değildir. Tanımın bir diğer önemli sonucu ise, herhangi bir sistemin bütününe ait esas ve tanımlayıcı özelliklere hiçbir parçası bağımsız olarak sahip değildir. Örneğin bizi A noktasından B noktasına götürmek bir taşıtın özelliğidir fakat bu işlevi tek başına taşıtın tekerleği yerine getiremez. Kısaca bir sistem parçalarının bütünü değil, parçalarının etkileşiminin bir ürünüdür (Ackoff, 1994).
Peki buraya kadar bahsettiğimiz sistem teorisinin prensipleri değişen endüstriler ve bu değişime tepki olarak evrilen üretim sistemleri için ne ifade ediyor? Sistem Teorisinin prensiplerine göre bir sistemde parçanın özelliğini bağımsız olarak iyileştirmek bütün sistemin özelliğinin iyileşmesini sağlamaz. Örneğin şu an sahip olduğunuz arabanın motorunu çıkarıp bir tedarikçiden son model Ferrari motoru alsanız, elinizde Ferrari kadar güçlü bir araba olur mu? Büyük ihtimalle elinizde bir araba bile olmaz. Bu görece basit örneklerle açıkladığımız prensipler üretim sistemleri ve fabrikalar için de geçerli. İşte bu nedenle üretim sistemlerini tasarlarken, değiştirirken ve geliştirirken yukarıda bahsettiğimiz prensiplere bağlı kalmamız gerekiyor. Fakat tahmin edebileceğiniz gibi bir arabayı üretmemizi sağlayan sistem arabadan çok daha karmaşık bir yapı. Bir sistemde karmaşıklık çok arttığında bazı yeni prensipleri dikkate almamız gerekiyor. Bu nedenle Karmaşık Sistemler Teorisine ve karmaşık sistemlerin evrimine kısaca bir bakalım.
En basit ifadeyle birbiriyle basit olmayan şekilde etkileşen çok fazla parçadan oluşan sisteme karmaşık sistem diyoruz (Simon, 1962). Karmaşık sistemlerin belirgin bir özelliği birbiriyle hiyerarşik ve karşılıklı ilişki içinde alt sistemler barındırmalarıdır. Bu hiyerarşiyi büyük işletmeler gibi sosyal sistemlerde veya biyolojik ve fiziksel sistemlerde görebiliriz. Herbert Simon’un karmaşık sistemlerin evrim hızı ile ilgili teorisine göre “karmaşık sistemlerin basit sistemlerden evrimi, istikrarlı ara formlar olduğunda, bu formların olmadığı durumlara göre çok daha hızlıdır.” Aslında karmaşık sistemlerin evrimi ile ilgili çalışmalar H. Jacobson’un biyolojik sistemlerin evrim hızını hesapladığı çalışmalarına dayanmaktadır. Biyolojik sistemlerin evrimiyle ilgili prensipler çok daha açık ve doğrudan olmasına rağmen bilişim sistemlerinin evriminde ayni şeyi söyleyemeyiz. Çünkü bilişim sistemleri basit sistemlerden tamamen rastlantısal bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkmazlar. Bilinçli tercihlerle geliştirilen ara formlar, yine bilinçli tercihler sonucu elenirler ve hayatta kalmayı başaran bilişim sistemleri daha karmaşık ve gelişmiş formlarda insanların hizmetine/tüketimine sunulur. Bu prensipler ışığında baktığımızda yüksek seviyede karmaşıklığa sahip ve çevresel koşullara uyum sağlayabilen akıllı fabrikanın geliştirilebilmesi için Sanal Fabrika gibi istikrarlı ara formlara ihtiyacımız olduğunu söyleyebiliriz. Bu ara formlar sayesinde evrimin yönünü tahmin etmemize yarayacak soruları cevaplayabiliriz. Peki çevresel koşullara göre değişen bir sistemin sahip olması gerek özellikler neler? Bu soruya cevap olabilecek, görece yeni bir teoriye bir göz atalım.
Kısaca Yetkinlik Teorisi olarak bilinen Yetkinlik Tabanlı Stratejik Yönetim Teorisi (Competence-based strategic management theory) karmaşıklık teorisini ve sistem teorisini birleştirerek çok hızlı değişen çevresel koşullara göre çoklu stratejiler ve farklı yetkinlikler geliştirebilen sistemlere ait bazı prensipler ortaya koyuyor. Ron Sanchez’in geliştirilmesi için son otuz yılını harcadığı teori yenilikçi, uygulanabilir ve evrimleşen sistemlerin sahip olması gereken dört konsept belirliyor. Bunlar devimsellik (dinamik), açıklık, bilişsellik ve bütünsellik (Sanchez, 1997).
Gelin bu dört konsepti kısaca ele alalım. Bir organizasyonun hayatta kalmak için yerine getirmek zorunda olduğu yetkinlik ve beceriler tıpkı çevresindeki kaynak, teknoloji, talep ve normlar için olduğu gibi dinamik olarak değişmek zorundadır. Bu nedenle fırsatlar, kaynaklar ve yetkinliklerin dinamik olarak tasarlanabilmesi gerekmektedir. Aksi halde çevresel değişimlere yeteri kadar hızlı tepki vermek mümkün olmayacaktır.
Her sistem kendisinden daha büyük bir sisteme gömülüdür. Örneğin fabrikalar endüstrilere, pazarlara ve milletlerin içine gömülüdür ve rekabetçi olmak için bu çevresel sistemlerden beceri, bilgi, materyal ve hayal gücü gibi girdiler alıp bazı çıktılar verirler. Bu nedenle sistemlerin çevrelerindeki karmaşık ve dinamik olarak değişen sistemler ile farklı bağlar kurabilecek açıklıkta olması gerekir. Yeteri kadar açık olmayan sistemler zamanla değişen çevresel sistemler ile yeteri kadar sağlam bağlar kuramayacak ve rekabet gücünü kaybedeceklerdir.
Oldukça karmaşık ve dinamik bir şekilde değişen çevresel koşullar ve sistemler için sürekli rekabetten bahsettiğimizde, karar alıcılar (kişiler veya bilişim sistemleri) için anlamlandırma (bilişsellik) tam bir meydan okumaya dönüşüyor. Her ne kadar karmaşık ve dinamik olursa olsun, organizasyonların teorik ve pratik olarak yeni stratejik mantığı ve uyarlanabilir yetkinlikleri bilişsel olarak tanımlayabilmesi gerekir. Aksi halde dinamik ve karmaşık durumlarda somut durumun doğru analizini yapmak, karar almak ve bu kararları doğru şekilde uygulamak zorlaşacak sistem zamanla hayatta kalacak rekabet gücünü kaybedecektir.
Çevresine uyum sağlayabilen açık ve dinamik sistemlerin etkin bir şekilde çalışabilmesi için gerekli dördüncü konsept ise bütünsellik. Sistem teorisinin prensiplerini açıklarken değindiğimiz gibi, bir sistem parçalarının birbiriyle etkileşiminin bir ürünüdür. Karmaşık bir sistemin çevresel bir değişime rekabetçi bir tepki verebilmesi, sistemin bazı alt kısımlarının sistemin geri kalanından bağımsız olarak vereceği bir tepki veya değişimle çözülemez. Örneğin bir arabanın sadece motorunu güçlendirmek yarışı tek başına kazanmaya yetmez. En azından bu her zaman yeterli değildir. Arabanın diğer vites kutusu, fren sistemi ve lastiklerinin yer tutuş kabiliyeti gibi özelliklerinin de doğru orantıda geliştirilmesi ve sürücüsünün bu değişimi doğru şekilde anlamlandırması gerekir.
Buraya kadar her biri birkaç kitabı kapsayan teorilerin ve prensiplerin oldukça basit bir özetini yaptık. Bu prensipler halen akademik araştırmamızın konusu olan Sanal Fabrika çalışmalarının teorik dayanak noktalarını oluşturuyor. Bilim ve belki de insanlar kararlı ve istikrarlı tanımlar, modeller, veriler ve kategorilere ihtiyaç duysa da sosyolog Zygmunt Bauman’in ifadesiyle sürekli değişimi, sürekli değişim ile tedavi etmeye çalışıyor olabiliriz. Her ne kadar sürekli değişim bazen bir yanılsama olarak görülse de Paul Feyerabend gibi bilimin anarşik (epistemolojik anarşizm) bir girişim olarak daha insancıl ve ilerlemeci olduğunu savunanlar da var.
Kaynakça:
Ackoff, R. L. (1994) ‘Systems thinking and thinking systems’, System Dynamics Review, 10(2), pp. 175–188.
Fine, C. H. (1998) Clockspeed: winning industry control in the age of temporary advantage, Massachusetts: Perseus Books Reading. MIT Sloan School of Management.
Fine, C. H. (2000) ‘Clockspeed-based Strategies for Supply Chain Design’, Production and Operations Management, 9(3), p. 210. doi: https://doi.org/10.1111/j.1937-5956.2000.tb00134.x.
Lepercq, P. (2008) ‘The Fruit Fly and the Jumbo Jet From genetics to the theory of industrial cycles applied to the aircraft industry’, Supply Chain Magazine (online). Available at: http://www.supplychainmagazine.fr/TOUTE-INFO/Lecteurs/Fruit-PLepercq.pdf.
Sanchez, R. (1997) ‘Strategic Management at the Point of Inflection: Systems, Complexity and Competence Theory’, Long Range Planning, 30(6), pp. 939–946. doi: 10.1016/S0024-6301(97)00083-6.
Sanchez, R. (2012) ‘Architecting organizations: A dynamic strategic contingency perspective’, Research in Competence-Based Management, 6(2012), pp. 7–48. doi: 10.1108/S1744-2117(2012)0000006004.
Simon, H. A. (1962) ‘The Architecture of Complexity’, Proceedings ofthe American Philosophical Society, 106(6), pp. 467–482. doi: 10.1080/14759550302804. Emre Yıldız
0 notes
kararsizincom · 4 years
Text
Tinder mı Happn mı ? - Tanışma Uygulaması Karşılaştırması
Tumblr media Tumblr media
Tinder mı Happn mı ?
Tinder mı Happn mı? Günümüzde arkadaşlık uygulamaları sıklıkla kullanılıyor. İnsanlar oturdukları yerden telefonlarını kullanarak birbirleriyle tanışabiliyorlar. Elbette akla ilk gelen uygulama Tinder oluyor. Ancak elbette alternatifleri de mevcut. Peki Tinder nedir? Happn nasıl kullanılır? Bugün Happn uygulaması ile Tinder uygulamasını karşılaştıracağız!  Hesap Oluşturma
Tumblr media
Tinder uygulamasını IOS ya da Android için telefonunuza indirdikten sonra, bir giriş yöntemi seçmelisiniz. İster telefon numaranızı kullanarak, isterseniz de Facebook hesabınızı bağlayarak giriş yapmayı seçebilirsiniz. Ardından telefon numaranızı girip, mesaj olarak gelecek onay kodu ile doğrulama yapmanız gerekiyor.  Happn uygulaması da ilk kullanmaya başladığınızda Facebook ile ya da telefon numaranız ile giriş yapma imkanı sunuyor. Yine telefon numaranızı girmenizin ardından gelecek kod ile doğrulama yapmanız gerekiyor.  Profil Oluşturma
Tumblr media
Happn uygulaması giriş yapmanızın ardından profil oluşturabilmeniz için öncelikle bir fotoğraf eklemenizi istiyor. Bu fotoğrafı galerinizden ve Instagram hesabınızdan direkt olarak yükleyebilir, veya kameranızı kullanarak anında çekebilirsiniz. Ardından size bazı kişisel sorular soruyor. Her bir sorunun hazır cevapları var ve siz en uygun olanını seçiyorsunuz.  Örneğin uygulama ilk olarak size ne tarz bir ilişki aradığınızı soruyor. Buna "Aşk İlişkisi", "Ciddi bir şey aramıyorum." ya da "Bekleyip görelim!" gibi cevaplar verebiliyorsunuz. Ardından boyunuz, spora olan ilginiz, yemek yapma konusundaki deneyiminiz, ne tarz bir tatili tercih edeceğiniz gibi başka sorularla karşılaşıyorsunuz. Elbette istemezseniz soruları cevapsız da bırakabilirsiniz.  Tinder ise bu kadar derine inmekle uğraşmıyor. Profilinizi hazırlamak için adınızı ve fotoğrafınızı eklemeniz yeterli. İsteğe bağlı olarak öğrenciyseniz okuduğunuz okulun ismini, çalışıyorsanız şirketinizi veya mesleğinizi de profilinize ekleyebiliyorsunuz. Ayrıca Instagram hesabınızı da bağlayabilir ve profilinizi inceleyenlerin aynı zamanda Instagram hesabınızdaki paylaşımlarınıza da göz gezdirebilmelerini sağlayabilirsiniz.  Tinder mı Happn mı : İnsanlarla eşleşme
Tumblr media
Tinder Arayüzü Oldukça basit bir mantığı olan Tinder, sade bir arayüze de sahip. Karşınıza çıkan profilleri inceleyip, hoşlanıp hoşlanmadığınıza karar veriyorsunuz. Görüntülediğiniz profilin fotoğrafları arasında gezinmek için ekranın sağına ya da soluna dokunabilirsiniz. Ekranın alt kısmına dokunarak profili görüntüleyebilirsiniz. Bu sayede profil sahibinin kendisi veya tanışmak istediği kişiler hakkında yapacağı bir açıklama ya da yorumu da inceleyebilirsiniz.  Görüntülediğiniz profilin sahibi sizi etkilemeyi başardıysa ekranı tutup sağ tarafa doğru çekebilirsiniz ya da aşağıdaki kalp simgesine dokunabilirsiniz. Eğer etkilenmediyseniz tam tersi sol tarafa doğru çekebilir ya da çarpı işaretine dokunabilirsiniz. Eğer "sağa attığınız" kişi de sizin profilinize denk geldiği zaman aynı şeyi yaparsa, "eşleşmiş" oluyorsunuz ve Tinder size bir sohbet başlatma imkanı sunuyor. Kimlerle karşılaşacağınız ise tamamen tercihlerinizde belirttiğiniz detaylara bağlı. Örneğin erkeklerle ilgilendiğinizi belirtirseniz sadece erkek profilleri görüntülersiniz. Ayrıca belli bir kilometre aralığı da belirlemeniz gerekiyor ve uygulama elbette konum bilgilerinizi kullanarak çalışıyor. Bu sayede sizin seçtiğiniz kilometre sınırı içerisindeki diğer kullanıcıları karşınıza çıkarıyor. 
Tumblr media
Happn Arayüzü Happn da Tinder ile benzer bir arayüze sahip. Ancak sağa veya sola atmak yerine kalp ya da çarpı sembollerine tıklamanız gerekiyor. Görüntülediğiniz profilin fotoğrafları arasında gezinmek için ise aşağı ve yukarı atabilirsiniz. Ayrıca profilleri görüntülemek isterseniz ekranın herhangi bir yerine dokunmanız yeterli. Bu sayede en başta kayıt olurken karşılaştığınız sorulara, görüntülediğiniz profilin sahibinin hangi cevapları verdiğine bakabilirsiniz. Beğendiğiniz bir profilin sahibi de sizi beğenirse Happn tabiri ile "Crush" oluyorsunuz. Happn eşleşebileceğiniz kişileri karşınıza çıkarmak için daha farklı bir yol izliyor. Uygulama konum bilgileriniz açık olduğu sürece arka planda çalışıyor ve gerçek hayatta karşılaştığınız diğer Happn kullanıcılarını buluyor. Bu karşılaşmalar siz evinizde oturururken, arabanızla seyahat ederken ya da yürüyüş yaparken gerçekleşebilir. Karşılaşmalarınızın konumları ve zamanını da görüntüleyebiliyorsunuz. Ayrıca "Happn Map" özelliği sayesinde bir harita üzerinde karşılaşmalarınızın konumlarına ulaşabilirsiniz. Ücretli Üyelikler
Tumblr media
Tinder Gold Tinder uygulamasının ücretli 2 farklı hali var. Bunlar "Tinder Plus" ve "Tinder Gold". Tinder Plus size sınırsız beğeni hakkı sunuyor. Günde 5 kez Super Like atabiliyorsunuz, ayda 1 kez hesabınızı "Boost"layabiliyorsunuz ve hiçbir reklam ile karşılaşmıyorsunuz. Tinder Gold ise bütün bu özelliklere ek olarak Gold eşleşme ve Sizin için seçilenler özelliklerini açıyor. Detaylı bilgiye resmi Tinder sayfasından ulaşmak için tıklayınız. Tinder Plus fiyatları 2020 itibariyle; 1 ay için 36,13 TL, 6 ay için aylık 24,11 TL ve 12 ay için aylık 18,09 TL. Tinder Gold fiyatları ise; 1 ay için 57,84 TL, 6 ay için aylık 36,18 TL ve 12 ay için aylık 27,17 TL. Happn uygulamasının ücretli versiyonu ise "Happn Premium". Premium üyelik reklamsız bir şekilde uygulamayı kullanmanızı, günde 10 kez "Merhaba" yollamanızı sağlıyor. Ayrıca görünmez moda geçebilir, atladığınız bir profili geri alabilirsiniz. Resmi Happn sitesinden detaylı bilgilere ulaşmak için tıklayınız. Happn Premium fiyatları 2020 itibariyle şu şekilde; 1 ay için 55,99 TL, 6 ay için aylık 33,33 TL ve 12 ay için aylık 22,50 TL.  Tinder mı Happn mı?
Tumblr media
Tinder gerçek anlamda alanında bir dünya devi ve çok fazla kullanıcıya sahip. Happn yakın zamanda bu farkı kapatacak gibi gözükmese bile, Tinder alternatifleri içinde yükselişte ve her gün daha fazla insan Happn kullanmaya başlıyor. Tinder genel anlamda uzun süreli bir ilişki aramayan insanların bulunduğu bir kitleye sahip. Mesafe sınırına bağlı olarak belki de hiç denk gelmeyeceğiniz kişileri de görmeniz mümkün. Çok kalabalık bir kullanıcı kitlesine sahip olması da aradan size uygun birilerini bulmanız için çaba göstermek zorunda kalmanıza sebep oluyor. Tinder mavi tık doğrulama ile bu konuda kullanıcılarına yardımcı olmaya çalışıyor. Happn günlük hayatta karşılaştığınız insanları size göstererek buluşabilme şansınızı arttırıyor. Zaten aynı çevrede yaşadığınız veya çalıştığınız insanlarla karşılaşıyorsunuz. Seçenekler kısıtlı olsa da mantıklı bir şekilde belirlenmiş. Bu yazımızda 2 kullanışlı tanışma uygulamasını karşılaştırdık. Tinder mı Happn mı kullanmalısınız? Karar sizin. Bu yazımızdan memnun kaldıysanız Kararsizin Teknoloji kategorisini incelemek isteyebilirsiniz. Read the full article
0 notes
homira · 4 years
Text
Kaliteli Sohbet Siteleri
On line ilişki hizmetleri hakkında bilgi sahibi olduğunuzda, dünyanın her yerine ek olarak bölgenizdeki bekarları bulabilirsiniz. Küresel on-line ilişki ek olarak profesyonelleri ve eksileri olabilir (Her olasılıkla sizin şahsen her farklı kişi, con, iyi, mesafe toplantı önce uzun bir mesafe yoğun bir ilişki olacaktır.) Güzel insanın bazıları Ortak bir şeyiniz olduğunu bulma olasılığınız olan varlıklar da bölgenizde doğru olabilir.
 Online randevu Louisville bazı çok iyi arama insanlar bulundu, o kadar ki "neden bu insanlar ilişki değildir?" Sorusunu yalvarır. Lexington on line ilişkisi çok genç görünen bazı kişiler yayınlarken, Cincinnati çevrimiçi ilişkisi uzman modellere benzeyen en az üç kişiyle övünüyordu.
 Nashville çevrimiçi mahkeme ciddi bir şekilde yalnız görünüyor, aynı zamanda New York çevrimiçi mahkeme, alabileceğiniz gibi "Seks ve Şehir" den biraz uzakta görünüyor.
 Demek istediğim, çizgi web sitelerinde farklı kişi ilişkilerini incelediğinizde, gördüğünüz şey elde ettiğiniz şey olmayabilir. Profil yanıtlarınız için ana soruları sorun ve bir kişinin seçtiği kullanıcı adına dikkat etmek gibi çoğu web sitesinin sağlayacağı net tanışma kurallarından yararlanın. "Desparate42" ayrıca, bir siber stalker oldukları anlamına gelebilir veya mizah duygusu olduğunu gösterebilir. Kesinlikle dürüst olduklarını da ima edebilir ...
 Bölgenizdeki bekarları ararken, daha büyük, ekstra güvenilir çevrimiçi kaliteli sohbet ilişki hizmetlerine bağlı kaldığınızda, dil tanıma yoluyla uygunsuz davranışlar için gelen ve giden e-postaları izlemek üzere tasarlanmış 24 saatlik koruma yazılımı programının yetenekleri vardır. Bu yazılım, artık üyelik ücretlerini ödememek zorunda kalmamak için normal e-posta yoluyla onlarla temasınızı sürdürmenizi isteyebilecek çok daha az titiz kullanıcıya ek olarak, uygunsuz olarak kabul edilen ifadeleri ve kelimeleri yakalar.
0 notes
femmeitalienne · 4 years
Text
Ücretsiz Sohbet Chat
Yüzlerce gevşek çevrimiçi arkadaşlık web sitesinde, oturum açmayı veya profilinizi düzeltilmemiş olarak göndermeyi seçmek kolaydır, ancak ödeme yapmadan önce dikkat etmeniz gereken ücretli ve ücretsiz siteler arasında birkaç fark vardır.
 Çevrimiçi randevu hizmetleri, birincil olanlar internete çarptığı 1998 dikkate alınarak büyüdü. Orada şimdi özellikle her türlü kişi için bir web siteleri, genç on line kalma kıdemli online ilişki, aralarında her kişi ile.
 Arka hat sizin için ne ödeme olsun. Bir aydan aya veya yıllık ücret alabileceğiniz ücretli bir çevrimiçi ilişki sağlayıcısına katılmak, ödeme web sayfasının genellikle sahip olduğu kurallara, görgü kurallarına ve denetime uymaya meyilli olduğunuzu belirtir. Orada da pop-up ya da ödeme web sitelerinde biraz diğer reklam ve pazarlama, bu gevşek çevrimiçi mahkeme web siteleri onun alanı için ne kadar ödeme gibi.
 Yetişkin bir ödeme kulübü web sayfası üzerinden on-line kalma da normalde almak için bir çaba içinde baş bazı engelleri olacak yöntemi. Bu sizin güvenliğiniz, bu yüzden bir kez onlar profil soruları için minimum uzunlukta bir cevap isteyin, onlar ciddi olmayan insanları ayıklamak istiyor olabilir. Web sitelerini seçmek için başka bir çevrimiçi ilişki ipucu, çok sayıda site olmasa da, minimum katılımdan korktukları için (kimse bir fotoğrafta düzgün göründüklerini düşünmüyor), fotoğraf gerektiren birini seçmektir.
 Birinci sınıf çevrimiçi tanışma sağlayıcısı, ücretsiz sohbet genellikle kredi kartı ve web sayfası için uygunsuz olarak kabul edilebilecek ifadeleri tespit eden 24 saat kullanımda yazılım programı ile ödeme yapmak için yeterli paraya sahip olamayacağını gerektirir. Kredi kartlarının izlenmesi, web sayfasının kullanılmasını tehdit edebileceklerini, izlenebileceğini anlayan yetenek tehditlerini izleyebilir ve 24 saatlik yazılım programı sahte materyalleri sansürleyecek veya tüketiciyi tamamen engelleyecektir.
0 notes
erogluco · 7 years
Text
Ahlaksız Şımarıklar Kraliyeti
Tumblr media
İşte Giriş…
Başlığın ne kadar enteresan durduğunun farkındayım. Ancak son yıllarda duygular ve ilişkiler üzerine yaşadığımız durum bundan ibaret. Ahlaksızlığın olduğu yerlerde şımarıkların kraliyet düşkünlüğü. Uzun zamandan beri vardı ve fakat hiç bu kadar ileri gitmemişti. Hala anlayamadınız değil mi? Tamam şimdi konuya girelim. AŞK denilen insan saçmalığından bahsediyorum. İnsanların kendi haz ve cinsel arzularını ansızın ortaya çıkardığı, anlık hormonel dürtüler sonucu hareket ettiği ve masumane göstermek için bu terime yüklediği konudan bahsediyorum. Bu ne kadar değerli görünebilir ki? Belki bana kızıyorsunuz bunu dediğim için. Fakat AŞK, insanların kendi duygularına biçimlendirdiği rollerin gerçeğinden başka birşey olmadı. Duygularının arkasına sakladıkları gerçekleri taşıyan ve o gerçekleri bir iğne ile karşı tarafa enjekte etmeye çalışanların gerçeği. Herkesin kendi AŞK dünyasında kendine göre biçimlediği roller var. Bahsettiğim roller, karşı tarafa samimi görünme ve etkileyici olma arzusunda yanan roller. Aslında her biri şımarık tutumların gerçeği. Demek istediğim, insanlar duygularını ve ruhlarını belirli roller üzerinde biçimliyorlar. Biçimledikleri şekillenmiş nedenler üzerinde belli bir süre kendilerini aldatıyorlar.
Şimdi daha pratikte ele alalım. Kimileri ilk görüşte aşk diye söyler, kimileri ise cinsel dürtülerin tetiklenmesi ve bilinçaltında cinsel arzulama isteğinin şiddetlenmesiyle hoşlantı nedenli kendine biçtiği roller üzerine aşk tanımlaması yapar. Tabii cinsel dürtü veya hormonel hareketliliği asla görmez. Fakat bilinçaltı bu gerçeği yansıtır. Her iki tarafta nasıl giyinsemde karşı tarafı etkilesem veya nasıl davransamda karşı tarafı kendime bağlasam gibi biçilmiş roller üzerine hareket eder. İşte bu durumlar ve davranışlar AŞK denilen saçmalığın getirileridir. Ne kadar gerçekçi bir ilişki yaşanabilir ki böylesi bir atmosferde? Ne kadar açık iletişim sağlayabilir insan? Ne kadar doğal davranabilir? Ve ne kadar kendi gerçeğini gösterebilir? Cevap ise fazlasıyla nötr. Kişi kendi duygularının arkasında biçimlediği rollerde gerçekçi olamaz. Dolayısıyla bu soruları da yanıtlayamaz. Duygularıyla yanıtlamaya kalkarsa da ifşa olur.
Son zamanlarda insanları izliyorum. Bu aralar trend olan bazı nedenlerimiz var. İlişkisi olmayanların genel anlamda kabul görmüş tipik hareketlerini gördükçe bir kraliyete sahip olduklarını düşünmüyor değilim. Mesela erkeklerin bir çoğu kendine kaftan biçmiş rollere sahip. Ama rollerin hepsi aynı, sadece sergilenme boyutları farklı. Kimi erkekler bulunduğu alanda hedeflediği kıza karşı gösteriş yapmak ve etkileyici olabilmek için araba anahtarı, cüzdan ve yetmiyorsa etkileyicinin arttırılması adına banka defteri dahi sergileyebiliyorlar. Bu saydıklarım gündemde görünenler, gidilen mekan veya yer gibi nedenlerde bunun içine girebiliyor. Bu kişisel güç gösterisi ise herşeyi elde ederim düşüncesinin komikliğinden başka birşey değil. Nedenini söylemeyeceğim. E siz biliyorsunuz güzel insanlar. Sonra bu davranışların içinde olan erkek kraliyetini karşı tarafa resimlemiş oluyor. En bomba tarafı ise yine etki edebilmek için ağzından çıkan kelimeleri, etki sanatına uyumlu bir şekilde karşı tarafın ilgisini çekebilecek nitelikte seçmesi. Üstün görünmeleri ve ulaşılamaz bir karakter algısı oluşturmaları gibi sıralanabilir. Kişinin birde tabakadan gelen maddi zenginliği varsa, bu kadar tavırın içerisinde onun duygularını pek temiz görmemek lazım. Böyle diyorum çünkü ukala tavırlarla karşılaşmanız da an meselesi. Hal böyle olunca bahsettiğim kaftan biçilmiş roller açıkça görünüyor. Bazıları var ki sosyal ağlarda Las Vegas hayatı özentisiyle kendilerini gösteriyor ve kendilerince bir krallık oluşturduklarını ifade ederek, kendilerine kalite biçiyorlar. Eh biz buna şımarık tavırlar diyoruz. Sonuç olarak kraliyetini sergileyen kişi, duygularına biçtiği kaftan rolleri hakkıyla sergilemeli. Bazıları olduğundan farklı yorumlarda bulunarak, karşısında bulunan kişinin iyi veya kötü olduğunu bilmeksizin, ne elde etsem kardır mantığında düşünerek hareket etmesi ise onurun çürümüş kokusunu ortaya koyuyor. Bütünlüğünü ele aldığımızda bana göre büyük bir ahlaksızlık var ortada. Karşı tarafın duygularına edilen hakaretleri geçtim, kişinin kendine yaptığı aldatmacanın boyutu bambaşka küstah. E tabi bu durumları güzelce karşılayan kişinin kalitesini de görmüyor değiliz. Bir taraf kraliyetini sergilerken, diğer tarafın o kraliyeti usulca karşılaması, hem duygularını satması ve hem de kendini açık arttırma pazarına bırakması gibi iğrenç bir durumdur. Söz konusu her iki kişi de kendilerini pazara çıkarmışlardır. Bu pazar Ahlaksızlar Pazarıdır. Kalite kolay değildir. Hele ki söz konusu duygular bir ruhu temsil ediyorsa, işte bu kutsaldır.
Eh kızlara da değinmeden olmazdı. Bu sefer yazımda samimi bir dil kullanmak istedim özür dilerim. Her neyse kızların kendine biçtikleri roller daha şahane. En çok AŞK’ı yaşamak isteyenler onlar olunca. Bakın tüm kızları ele almıyorum. Bir çoğunun biçimlenmiş rollerde yakınmalarını ele alarak söylüyorum. Yakınmanın olduğu gerçeğe bakar mısınız? Yukarıda bahsettiğim nedenlere bir yakınma var. Fakat birçoğunun bilinçaltına saklanmış bu gerçekleri, kendileri dahi göremiyorlar. Şimdilerde kızlar AŞK tanımını daha modern bir hale getirdiler. Eskiden de moderndi, fakat bu kadar modernleşmeyi tahmin edemezdik sanırım. Etmemize de gerek kalmadı. Sosyal ağlar üzerinden AŞK arayışı nedir yahu?! Bazıları var kendilerini instagram’da göstermek ve söz konusu hedef kitleyi etkileyebilmek için türlü türlü tavırlara girmesi fazlasıyla komik duruyor. Lüks mekanlarda şekilden şekile fotoğraf paylaşmalar ve altına inci tanesi sözler yerleştirmeler. Şekli vukuatı hala çözülemeyen bumerang etkisi sempati kazanma nedenli tekrarlayan videolar. Ve bu tarz paylaşımların altına dahi inci tanesi sözlerin gelmesi. İnsan düşünmüyor değil. Tabii anlamaya çalışan insan. Bakın bunları söylüyorum fakat aşırı popülarite hayat yaşayan veya kendini böyle gösteren (ki kendini aptal yerine koyuyor) kişilerden bahsediyorum. Bu tarz insanların AŞK denilen sözde duygu ürününü sergiledikleri tavırlarla sosyal ağlardan yakalaması? En büyük girişim burada başlıyor. Hadi açık olalım birbirimize karşı. Kız kendini Victoria’s kalitesinde gösteriyor ve hedefte de yukarıda bahsettiğim seçenekli erkeği bulmak veya o erkeğin bulmasını sağlamak için mücadele ediyor. Sonra bir iletişim kuruluyor. İletişimin kurulma nedenlerine tekrar değinmek istemiyorum. Bahsi geçen nedenlerle kuruluyor. Ve sonra ah AŞIK oldum. Ah işte biz birlikteyiz. Kraliyet ve kraliyetin içinde olmak isteyenlerin buluşmasıdır bu. Dikkatli izleyin bu insanları. Söz konusu birlikteliği başlattıklarında artık kraliyet sahibi ve içinde olmak isteyen kişi birleşiyor ve etkin bir kültür sergiliyorlar sosyal mecralarda. Söz konusu aşklarını ihtişamla sergiliyorlar vatana millete karşı. Devlet gibiler ya, o yüzden böyle bir mizaç yapıyorum. Çok ilginçtir ki fazla sürmüyor ve belli bir zamandan sonra anlaşmazlığa varmış toprak bütünlüğü gibi ayrılıyorlar. Ayrılma nedenlerine geldiğinizde ise aşırı saçma. Yahu bi durun mantıklı bir sebeple gelin kabul edelim. Gerçi haklılar. AŞK denilen tabakanın içinde ayrılmakta vardır. Her iki tarafta geçen süre zarfı içerisinde işini gördü ve ayrılığın bir sebebi olması lazımdı, ayrıldınız. Bu kadar. İş tamam işlem tamam. Hadi bu durumu özetleyelim.
AŞK şekillendi ve duygularınızı da şekillendirdi…
Bu saydığım nedenler şu anda fazlasıyla bilinenler. Gerçekten bu durumdan masum olan kalplerde ciddi bir şekilde etkileniyor. Düşünün ki duyguları saf olan bir kişi sevmek istiyor ve duygularına roller biçen kişinin hapishanesine düşüyor ve hapishaneye düşen kişi savunmasız bir şekilde kendi duygularının acısının şiddetiyle çalkalanıyor. Roller biçen şahsiyete elbette birşey olmuyor. Çünkü duygularında yaşamaktan vazgeçmiş ve sadece kendi fayda çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi kendi ruhuna adapte etmiş. Bu tarz kişiler kendilerini elbet belli eder. Saf duygulara sahip kişilere sesleniyorum, iyi izleyin. Çok iyi izleyin ve gözler ile sözlere dikkat edin. Her espri komik değildir. Bir başka neden ise ilişkisi olanların AŞK kuramında sürdürebilir nedenlere sahip olması. Trend getirilerin ve trend düşüncelerin içinde hapsolmaları. Bu nedenlerle ilişkilerinde sürekli çıtırdılara yer vermeleri. Anlamsız kıskançlıkların anlamsız olduğunu bildikleri halde, kendi duygularını kendilerinin tokatlamaları. Sevmeyi kendi özgünlüğünden öte, bilinen özgünlüklerden almaları. İşte bu tutumlar, AŞK saçmalığına biçilmiş kader durumlardan başka birşey değildir. Anlamak ve anlamaya çalışmak yerine, diğer ilişkileri izleyerek veya ilişki ütopyalarına göz gezdirerek, kendi ilişkilerine rol biçmeleri ironi bir durumdan başka birşey değildir. Özgür olamamışlardır orada.
Şu zaman diliminde çok kötüye gidiyor duygularımız. Kendimizi olmadığımız gibi göstererek, belli roller biçiyoruz duygularımıza. Olmadığımız gibi görünüyor ve etkilemek istiyoruz etrafımızdakileri. Bir kukla gibi hareket ediyoruz ve bir kukla istiyoruz çıkarlarımızı karşılayacak. Kaybediyoruz duygularımızı gittikçe. Uzaklaşıyoruz ışıktan. Belli nedenler arıyoruz yüreğimize karşı. Küfrediyoruz bulduğumuz nedenlerde Sevgimize. Ahlak yoksunu oluyoruz gerçeğimize karşı. Duygularımıza biçtiğimiz rollerle süslenmiş bir gerçeği kabul ediyoruz. Yok oluyoruz her daim o gerçeğin içinde. Acılarımızı kat kat arttırıyoruz. Beceremiyoruz saf olmayı. Doğal durmayı. Doğru bakmayı. Özgür ve özgün olmayı. Sevgimize yaklaşmıyoruz. Işığa ulaşmak için mücadele etmiyoruz. Kabul ediyoruz sistemin yarattığı AŞK saçmalığını. Ruhumuzda bir kraliyet yaratıyoruz. Roller biçiyoruz duygularımıza karşı. Ahlaksız oluyor duygularımız. Şımarık bir tavır alıyor biçtiğimiz o roller. Özgür olamıyoruz. Özgün olamıyoruz. Uzaklaşamıyoruz hapishaneden. Haykıramıyor ve yaşayamıyoruz Sevgiyi. Bırakın açık popüler kültürün getirdiklerini. Kaybedin onları çöplüğün içinde. Uzaklaşın kokulardan. Işığa koşun. Koşun ışığa ve kalbinizin şiddetli atmasına tanık olun Sevgiye karşı. Gelin özgürce bize gülebilen, saflığını gösterebilen ve doğal olabilen gerçeğe karşı koşalım. Sevgiyi yaşayan ve yaşatmak isteyene yaklaşalım. Duygularında sadeliği benimseyene karşı sarılalım. Yapalım ki hatırlayalım kalbimizi. Hatırlayalım Sevgimizi. Hatırlayalım Onurumuzu.
Özür Dilerim!
Eğer yazdıklarıma karşı alınan olduysa özür dilerim. Gerçekleri konuşmalıydım. Tek bir örnek ile ele aldım. Anlatmak istediğim çok şey vardı. Daha fazlasını yazmak mide bulandırırdı. Alınan insanlara şunu demek isterim ki, son yazdığım paragrafı tekrar tekrar okuyun. O zaman bir aydınlanmaya tanık olacaksınız. Eğer teşekkür etmek isterseniz Güneş’e selam verin!
“Bırakın aldatılmışlığın gözünüzde bıraktığı etkiyi, uzaklaşın hapishanelerin gardiyanlarından. Korkmayın özgün olmaktan. Eğer trend olma çabalarından uzak durursanız, günün birinde güneşin yüzünüze gülümsediğini göreceksiniz.” - Erdogan Eroglu
1 note · View note
mehmetkali · 7 years
Text
Uçarken Para Kazanmaya Ne Dersiniz? http://ift.tt/2ztJ3EQ
Havacılık sizin için bir tutku, uçmaktan korkmuyorum, korkanları ve stres altında bulunan yolcuları rahatlatabilirim diyorsanız. Stresli çalışma ortamlarında bile gülümseyip, işimi ilk gün ki heyecanımla sürdürebilirim, farklı insan, farklı kültür ve farklı destinasyonlar tanımak benim hayalimdir diyorsanız. Bunları yaparken üstüne de para kazanabileceğiniz bir işim olsun gibi bir düşünceniz var ise buyurun o halde bu yazım sizler için.
Başta bayrak taşıyıcımız THY ve birçok özel havayolu şirketi son dönemlerde yoğun bir şekilde kabin memuru alımı yapmaya başladılar. Türk Hava Yolları açtığı ilan ile tecrübeli – tecrübesiz kabin memuru alacağını duyurdu.
Bununla beraber, Atlas Jet, Onur Air ve Sun Express’te de süreçler halen aktif olarak devam etmektedir. Şartları sağlayabilmeniz için yerine getirmiş olmanız gereken bir takım şartlar var tabi.
Özellikle yaş, boy, mezuniyet ve askerlik durumu gibi şartlar havayolunun süzgecinden geçirilmekte ve buna göre görüşmeye çağrılmaktasınız. Peki, bu şartları karşıladığınızı düşünelim, sürecin nasıl işlediğini merak ediyor musunuz?
Buyurun o halde tüm aşamaları yakından takip edelim.
Havayollarının kabin memuru alımlarında üzerinde en çok durduğu konu öncelikle dil, prezantabl oluşunuz ve tabi ki sürekli gülümseyen, pozitif enerji yayan bakış ve ifadeniz olacaktır.
Yukarıda da belirttiğim gibi, şartlar sağlandığı ve başvuru yaptığınız takdirde havayolu size bir onay maili şeklinde başvuru numaranızı iletiyor. Bu başvuru numarası üzerinden girmiş olduğunuz kişisel bilgilerinizi güncelleyebiliyorsunuz.
Akabinde görüşmeye çağrıldınız ve sizi ne gibi aşamalar bekliyor merak ediyor musunuz?
İlk olarak İngilizce veya bildiğiniz diller üzerinden dil sınavına tabi tutuluyorsunuz. Ardından sizi kişilik ve envanter sınavı bekliyor olacak. Giyim konusunda herhangi bir özen göstermenize gerek yok, zaten sözlü sınava veya mülakata tabi olmayacaksınız. İlk sınavlar da karşılaşacağınız dil soruları, fazlasıyla sade, yorum ve orta seviye dil bilgisi gerektiren sorular olacaktır. Boy ve kilo ölçümleri havayolundan havayoluna değişmekle beraber genellikle görüşmeye çağrıldığınız ikinci gün yapılıyor. ( Ayrıntılı boy ve kilo endekslerine, havayolunun ilan sayfasından göz atabilirsiniz )
Kolumda, boynumda veya vücudumun görünen herhangi bir yerinde çok sevdiğim, şirin mi şirin bir dövmem var, acaba kontrollerden geçme şansım nedir? Arkadaşlar ulusal havayollarının çoğunda genellikle bu tarz yasaklar olmamakla birlikte ülkemizde de bazı havayollarınca serbest kılınmıştır. Fakat bayrak taşıyıcı hava yolumuz bu konuda maalesef bahane kabul etmiyor ve süreci sonlandırabiliyor. Ama dediğim gibi sadece üniformayı giydiğiniz de açık kalacak bölgeler için geçerli bir konu bu. Pekâlâ, sırtınız da kocaman bir ejderha dövmesiyle bile aşamaya katılmanız mümkün.
Dövme kontrollerimiz de tamamlandı, sırada sözlü dil mülakatımız var. Burada gerçekten rahat, baskı olmayan bir ortam bizi bekliyor. Özellikle gündelik hayattan ve sizin kişiliğinize yönelik tarafınıza yöneltilen sorular olacak , kendinizi kasacağınız bir durum olmasın ki bence burası en rahat aşama..
Ardından sizi gayet ciddi bir psikolog bekliyor olacak. Sakın sert görünen ifadesiz yüzlerine aldırmayın, gerçek hayatlarında hepsi şeker gibi insanlar, öyle düşünün. Sonuçta işlerini yapmak için oradalar ve siz de bir sınavdasınız unutmayın. Size neden orada bulunduğunuzu, en sevmediğiniz yönlerinizi, mezun olduğunuz bölüm ile başvurduğunuz konum arasında ki ilişki tarzında sorular yöneltilecek, tabi burada konsantrasyonumuzu bozmuyoruz ve aynı kararlılık, soğukkanlılığımızı koruyup yolumuza devam ediyoruz. Akabinde karşımıza kişi sayısı yine havayolundan havayoluna değişen bir kurul çıkacak. Gerilmemek elde değil, sabrınızın sınandığı nokta tam olarak burası. Tabi siz yine soğukkanlılığınızı koruyoruz.
Sonuç olarak orada ki insanları belki de hayatınızda ilk defa görüyorsunuz ve onlar da sizi tanımaya çalışıyor bunu unutmayın. Bu mesleğe uygun olmayan yönlerinizi belirlemeye ve hakkınız da yorum yapmaya çalışıyorlar. Unutmayın ki stres hayatımızın her anında var ama siz yine de heyecanınızı ve olumlu bakış açınızı kaybetmeyin. İçiniz deki Asuman aşkının tükenmemesi dileğiyle..
Bir sonra ki yazımda size, kabin memuru maaşları, yan hakları, konaklama ve performans primleriyle ilgili bilgiler sunacağım.
Sağlıcakla kalın.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2i9wc7i via IFTTT
0 notes
fenrees · 4 years
Text
En İyi Geciktirici – 2020 – Hazzı Devam Ettirmek İsteyenlere 10 Öneri
Zevkini ikiye katlamaya çalışırken talihsizliğe uğrayan erkekler için en iyi geciktirici önerileri listeledik. Sevişmenin hazzını damarlarında inadına yaşamak isteyenlere, hazzı uzatmak için çabalayanlara ama başarılı olamayanlara layık birbirinden değerli, sağlıklı ve kaliteli 10 ürün:
Dapoxetine Geciktirici Hapı
Ergenlik çağından tutun da yaşlılık çağının başındaki her erkek için erken boşalma sorununun tedavisinde kullanılmak üzere tasarlanmış bir ilaçtır. Bu problemi olanlar önce bir üroloğa görünmeli ardından doktorun tavsiyesinde bu hapı kullanmalılar. Reçetesiz kullanımlar baş dönmesi, mide bulantısı, akıl sağlığı, bayılma gibi ciddi yan etkiler meydana getirebilir.
Geciktirici türündeki hapları lütfen reçete ile eczanelerden tedarik edin. Web mağazalarından veya bu tür ürünleri satan yeraltı dükkanlarından uzak durun. Çare bulmak yerine daha çok problemle başınız derde girebilir. En İyi Geciktirici lsitesinde olmayı hak eden bir ürün.
En iyi ütü markası bilgilerini de inceleyebilirsiniz.
Viga For Men Sprey
En iyi geciktirici ilaç markalarından birisi olan Viga’yı gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. Her eczanede bulunduğu için tedarik etmesi zor değildir. Fiyatı da uygundur. Üstelik prezervatif ile kullanılabilir. Cinsel birliktelik yaşamadan 10 dakika önce penisin uç bölmesine spreyi sıkın. İlişki boyunca erken boşalma, iktidarsızlık, vb. şikayetleriniz gerçekleşmeyecektir.
Alman çalışkanlığı ve titizliğini barındıran Viga for men spreyi uzun vadede rahatlıkla kullanabilirsiniz. Sağlığa zararı bulunmaz. Yan etkisi yoktur. 18 yaşından küçüklerin kullanımına uygun değildir. 60 yaşını aşanlar da kullanmayı bırakmalıdır.
Joy Erkeklere Özel Uzun Geceler Sprey 50 Ml Renksiz
Joy imzalı geciktirici spreyi hazzı uzatmak, ilişkinin keyfini çıkarmak isteyen herkes gönül rahatlığı ile kullanabilir. İlişkiye girmeden 10 veya 15 dakika önce uygulanması yeterlidir. Deride kalıntı bırakmaz. Detaylı bilgi ürün içinde mevcuttur. Vücudun dengesini bozmaz. Aklına yatmayan hastaların doktor kontrolünde alamsı çok daha iyi olur.
Sevişmenin ateşiyle geçen zamanın sona ermemesi adına Joy uzun geceler spreyi uzun vadede kullanabilirsiniz. 50 ml tüpü kullanım için gayet idealdir. Renksizdir, kötü koku yapmaz. Amacı erken boşalma rahatsızlığını engellemektir.
ADENGCHI Zyrexin Plus Sertleştirici Hap
Cinsel birliktelik boyunca hiçbir sıkıntı çekmezsiniz. Sertleşme, iktidarsızlık, erken boşalma gibi sorunlarınız varsa Adengchi Zyrexin Plus hap tam size göre. Kullanımı gayet kolaydır. Bir tane hapı ilişkiden 45-50 dakika önce bol su ile tüketin. Her gün kullanmak zorunda değilsiniz. Ancak günlük ilişkiye girenler sadece 1 kez atmalılar. Fazlası kalp, mide, bağırsak ve üreme yollarını negatif etkileyen hastalıklara sebep olur.
Adengchi markası bünyesinde geliştirilen hapları cinsel ilişkiye girmeden kullanmak performansınızı arttırır, partnerinizin zevk eşiğini yukarıya çıkarır ve sizi mutlu eder. Keyifli bir gece geçirmek isteyenlerin yoldaşı, problemli olanların dert ortağı Adengchi Zyrexin’i eczanelerde bulabilirsiniz.
Stag Geciktirici Sprey 20 Ml
İlişkinin en verimli yerinde, hazzın doruklarında, adrenalin ve testosteron hormonu salgılarken bir anda boşalmak partnerinizi ve sizi yıpratabilir. Hatta sosyal çevrede bile depresyon, dışlanma, stres, cinsel soğukluk gibi birçok sorunu da beraberinde getirebilir. Erken boşalma sorunu yaşayan erkekler artık korkuyu bir köşeye bırakıp Stag geciktirici spreyi özgürce kullanabilirler. Penis derisine hiçbir şekilde zarar vermez. Ancak şişe üzerindeki kullanım miktarından fazlasını uygulamak sağlık problemlerine yol açabilir.
İlişkiden yarım saat önce penisin uç bölümüne spreyi uygulamak yeterlidir. Gerisi sizin performansınıza kalmış. Bu problemlerden muzdarip tüm erkeklerin cinsel problemlerini ortadan kaldırmayı başarmıştır. Cinsel sağlığını koruyan erkekler gündelik hayatlarında çok daha mutlu, neşeli ve pozitiftir. En iyi geciktirici denilince akla ilk gelen isim Stag’dır.
AKTARİSTAN Novagra Geciktirici Bitkisel Kapsül 30 Adet
Doğanın tüm şifasını ve muhteşemliğini bünyesinde barındıran bitkilerin özünden imal edilmiş Aktaristan Novagra geciktirici kapsüllere ihtiyaç duyduğunuz her zaman kolayca kullanın. Bol su ile bir tane kapsül almak yeterlidir. Kapsüllerin sayısının artması performansı zirve yapmaz. Aksine daha ciddi sağlık problemlerini beraberinde getirir. Doktor kontrolünde almak ya da eczacıya danışmak çok önemlidir. Belli bir yaşı aşmış kimselerin kullanması sakıncalıdır. Bu konuda uzmanlara doğru bilgi vermek gerekir. Yalan ve kandırmaca ancak sizlerin sağlığını olumsuz etkiler hatta tehlikeye atar.
Bitki özlerinden üretildiği için olası bir yan etkisi söz konusu değildir. Her gün kullanmak zorunda değilsiniz. Ayrıca erken boşalma, iktidarsızlık gibi sorunları olanlar bu ilaca ihtiyaç duymazlar. Boş yere ilacı atmak hoş sonuçlar doğurmaz.
En iyi rimel hakkında bilgiler yazımızdadır.
Long 24 Adet Geciktirici Mendil Flight Etkili Ürün gmlong
Sürekli cinsel ilişkiye giren erkeklerin sertleşme, iktidarsızlık, erken boşalma gibi sorunları olabilir. Bu problemlerin üstesinden gelmek için mutlaka bir uzmana görünmek gerekir. Doktor kontrolünde alınması gereken ilaçlardan biri olan Long geciktirici mendilleri ilişkilerden en az 30 dakika önce kullanmak gerekir. 1 veya 2 dakika boyunca penisin uç bölümüne sürmek performans açısından etkili olacaktır.
Long imzalı geciktirici ilaçlar birikim, tecrübe ve titizlikle üretildiğinden dolayı faydalıdır. İşlevlerini son dakikaya kadar yerine getirirler. Muhtemel bir yan etki söz konusu olamaz. Ancak günde 1 kez kullanmak sağlık açısından çok daha verimli olacaktır.
Prematurex Maximum Power 30lu Erkekler İçin Maksimum Güç
30 kullanıma kadar rahatlıkla uygulayabileceğiniz Prematurex maximum power geciktiricileri ihtiyaç duyduğunuz anlarda çıkarıp kullanın. Bitkisel bir ürün olduğu için olumsuz veya yan etkisi mevcut değildir. Ancak her ilişkiden önce 1 tane kullanmak gerekir. Günde birden fazla cinsel birliktelikte bulunanlar her ilişki için kullanmasınlar. Çünkü fazlası üreme sağlığı başta olmak üzere beyin, sindirim, boşaltım, damar ve kalp sağlığını olumsuz derecede etkileyebilir.
İlişki esnasında zevki uzatmak, partnerinize hoş görünmek ve beceri çıtanızı yukarıya çıkarmak için Prematurex maximum power’ı deneyin. Aklınıza takılan soruları eczacınıza ya da uzman üroloğunuza sorabilirsiniz. El altından satılan bu tarz ürünlere itibar etmeyin.
Scream For Men Sprey 45 Cc
Erkek sağlığı için büyük bir titizlikle üretilen Scream marka geciktirici ürünleri işiniz düştüğü anda kullanabilirsiniz. Kullanımı paket üzerinde mevcut olsa da kısaca hatırlatmakta fayda var. Penis bölgesine 1-2 dakika spreyi püskürtmek gerekir. Bu işlem ilişkiden en az 30 dakika önce uygulanmalıdır. Cinselliğinizi yaşarken karşınızdakine zevki hissettirin. Her pozisyonda, her yerde ve her zaman sevişmenin hazzını hücrelerinizde yaşayın.
Tamamen sağlık ve tıp konusu olsa da erken boşalma rahatsızlığı toplum içinde negatif sonuçlar doğurabilir. Erkekler uzmana görünmeye çekinebilir. Ancak kendi sağlığınız ve eşinizin mutluluğu için mutlaka bir doktora görünerek gerekli tedaviyi uygulayın.
Durex Uzayan Zevk Prezervatifi
Son maddede bu saydığımız ürünler arasında belki de en önemlisi ve en işe yarayanı Durex zevk uzatan prezervatiflerdir. Durex’in geciktirici konusunda ürettiği krem, sprey ve hapların aksine prezervatif kılıfların içindeki özel karışım bitkisel ve sağlığa son derece faydalı kremler cinsel birliktelik seviyenizi yukarıya çıkarır. Sizi hazzın doruklarında gezdirir.
Prezervatifin uç bölmesine yerleştirilmiş, deha ürünü kremler sayesinde erken boşalma, sertleşememe ve çok daha fazlasını yenebilirsiniz. Cinsel sağlık bağlamında Türkiye’nin en güvenilir, en çok kullanılan ve en iyi geciktirici markası Durex her erkek için üretmeye, onları anlamaya ve zevklerini ikiye katlamaya özen gösterir.
En iyi robot süpürge bilgilerini de inceleyebilirsiniz.
En İyi Geciktirici listesinde yer alan ürünlerle ilgili yorumlarınızı ve varsa deneyimlerinizi yorum kısmına yazabilirsiniz.
Kaynak: https://www.zovovo.com/en-iyi-geciktirici/
0 notes
ruptureline · 4 years
Text
İktidarın Mahremiyeti - Aslı Zengin
17
Benzer bir şekilde Barry, uluslararası seks ticaretinde yer alan kadın ve çocuklar üzerine yaptığı çalışmalarla, tüm hayat kadınlarını seks köleleri ve tüm fuhuş dünyasını da karanlık ve şiddet dolu bir dünya olarak anlattı bizlere.
Bu feminist düşünürlere göre hayat kadınları, eril iktidarın, erkeklerin cinsel ihtiyaçlarını gidermeleri için zulüm ve baskı altında tutulan mağdurlarıydı.
Kamala Kempadoo, "lntroduction: Globalizing Sex Workers' Rights", Global Sex Workers: Rights, Resistance, and Redefinition, Kamala Kempadoo, Jo Doezema (haz.), New York: Routledge, 1998, s. 1-28.
25
Devletin fuhşa dair hayata geçirdiği çeşitli düzenlemeler, seks işçilerini sessizleştirme mekanizmaları, ayrımcı ve dışlayıcı pratikler aslında bizleri devlet iktidarının cinsiyet ve cinsellikle kaynaşan ve şekillenen halini anlamaya çağırıyor. Tüm bu kaynaşma şekillerini ve meydana geldikleri alanları "devletin cinsel kıyıları" diye adlandıracağım bir kavram üzerinden tartışmak istiyorum.
25-26
"Devletin kıyıları" kavramını, Das ve Poole'un Devletin Kıyılarında Antropoloji (Anthropology in the Margins of the State) adlı kitabına borçluyum. "Devletin kıyıları", devleti rasyonel bir yönetim tarzı üzerine kurulu siyasi bir düzenleme olarak değil, şiddet ve düzenleyici işlevler arasında sürekli ilişki kuran egemen bir iktidar alanı olarak anlamayı öneriyor. "Devletin kıyısı" kavramını coğrafi bir sınırdan öte üç ayrı şekilde düşünmek mümkün. Birincisi, devlet tarafından yerlerinden edilen ve pasif hale getirilerek yeniden yerleştirilmesi amaçlanan marjinal insanları işaret eden bir tanım. İkinci tanım, özellikle devletin kurmuş olduğu çeşitli kontrol noktalarında resmi belgelerin kullanımı veya suiistimali sonucu devletin "okunaksızlığına" (illegibility) bağlı olarak meydana gelen belirsizlikleri anlatmak için kullanılıyor. Üçüncüsü, yani bu kitabın ödünç aldığı kavramsallaştırma ise bedenler, yasa ve disiplin arasındaki alana işaret ederek egemen iktidara vurgu yapan bir anlayış.
Devletin kıyıları kavramına somut anlam kazandırmanın bir yolu, devletin belirli bireyleri bazı yasal düzenlemeler aracılığıyla nasıl belirli nüfuslara dönüştürdüğüne ve bu yolla onları hangi denetimlere tabi tuttuğuna bakmaktan geçiyor.
Veena Das, Deborah Poole (haz.), "State and Its Margins: Comparative Ethnographies", Anthropology in the Margins of the State, Santa Fe, NM: School of American Research, 2004, s. 3-33.
30
Povinelli bu tartışmayı yürütürken yakınlığın "modem" tanımının yarattığı şiddet ve dışlamayı bizlere çok güzel gösteriyor. Fakat yine de devletin marjinal özneleriyle yakınlık üzerinden kurduğu ilişkiyi sadece dışlama üzerinden düşünmek, devletin mahremiyeti/yakınlığı bir iktidar aracı haline getirdiği başka ilişki biçimlerinin görünmez kılınmasına neden oluyor. Devlet marjinal özneleriyle kurduğu ilişkide sadece dışlayan değil, aynı zamanda içeren, ama belirli biçimlerde içeren, bu özneleri belirli mahremiyet/yakınlık ilişkileri üzerinden iktidarına bağlayan, bunu yaparken de bu özneleri mahrem öznelere dönüştürebilen bir yapı. Bu kitabın çizdiği devlet ve mahremiyet/yakınlık siyasetini tam da böyle bir ilişkiden hareketle anlama taraftarıyım.
35
Kadınlar, çoğu zaman polisin kendilerine yönelttiği baskınları, tutuklamaları ve aşağılamaları, devlet aktörleriyle, özellikle de polisle girdikleri hukuk dışı ilişkiler yoluyla bertaraf etmeye çalışıyorlar. Bu durum, seks işçilerinin toplumun kıyılarına itilme hallerini, zaman zaman yaşamak zorunda kaldıkları şiddeti ve cinsel istismarı müşterilerinin tekelinden çıkararak "devlet"in de önemli bir aktör olduğu bir alana çeviriyor.
Yasaların uygulanması sonucu, devlet "kayıtlı" ve "kayıtdışı" diye adlandırabileceğimiz iki ayrı fuhuş mekanı kurarak, her bir mekana dair farklı ilişkilenme biçimleri yaratıyor.
Geleneksel devlet anlayışının aksine, devletin toplumsal cinsiyetten ve cinsellikten bağımsız bir yapı olarak düşünülemeyeceğinin altını çizen bir tartışma yürütme kaygısı taşıyorum.
36-37
Öncelikle belirtmek isterim ki, Türkiye'de fuhuş alanında bir çalışma yapmak hem ampirik bilgi hem de üretilen çalışmalar açısından zorlu bir iş. Bunun nedeni sadece bu alanın belirli tehlikeler ve sıkıntılar içermesi değil, aynı zamanda fuhuş konusunun sistemli bir şekilde sessizleştirilmiş bir alan olmasından kaynaklanıyor. Sessizlik meselesini iki şekilde anlamak lazım: Biri devletin bu konudaki sessiz tutumu, diğeri ise seks işçilerinin sessizliği. İlki sessizliği iktidarın belirli bir temsil biçimi olarak düşünmeyi ve görmeyi gerektiriyor. Devlet kurumlarının fuhuşla ilgili bilgi paylaşımındaki isteksizlikleri, "devlet"in birtakım bilgileri kendi sırrına dönüştürdüğünün ve bu vesileyle de kendi içinde nasıl bir mahrem alan kurduğunun doğrudan bir göstergesi. Diğer yandan kadınlarla konuşurken karşılaştığım sessizlik de iktidarın belirli biçimleriyle kurulan ilişkilerdeki dil yoksunluğuna işaret ediyor. Ulaşmaya ya da konuş­ maya çalıştığım birçok kadın, sessiz kalmayı tercih ederken (ya da konuşurken bile kendi seks işçiliklerinden kaynaklanan deneyimlerini sessizleştirirken) aslında hayatlarını şekillendiren belirli pratiklerin sonucu sessizleşmek zorunda kaldılar. Tam da bu noktada, sessizliği devletin cinsel kıyılarını nasıl kurduğunu anlamakta önemli bir analitik kategori olarak görüyorum ve ortaya çıkan bu çok çeşitli sessizliklerin deşilmesiyle iktidarla bağlantılı kurucu öğeleri anlamak gerektiğini düşünüyorum.
56
Yeniden savımıza dönecek olursak, fuhşun kendisini devletin sürekli sessizlik ürettiği ve üzerine konuşulmasını belli bir norma bağladığı mahrem bir alan olarak tanımlayabiliriz.
57
Daha doğrusu fuhuş, devletin cinsel yüzünü temsil ettiği içindir ki, mahrem olan ve dolayısıyla sessiz kalması gereken bir alan olarak kuruluyor. Bir benzetme yapacak olursak, fuhşu devletin yatak odası olarak düşünmek de mümkün: evimizi ziyarete gelen misafirlerin girmemesi gereken bir oda.
61-62
Proje vesilesiyle birçok mekana girip çıkmış ve bir sürü insanla tanışma fırsatı bulmuş olmama rağmen, "kendi dilimi" hiçbir zaman sahaya taşıyabilme fırsatım olamıyordu. Aksine bu saha çalışması sırasında sağlıkla ilgili dil dışında başka bir dil kurmanın olanağını da pek göremedim. Kulüp veya bar sahipleriyle konuşurken bulaşıcı hastalıklar ya da virüs gibi sözcüklerin egemen olduğu bir dil ekonomisini seçmediğim takdirde, bu kişilere yaklaşma ya da mekanlarının içerisine davet edilme gibi bir imkanım kalmıyordu. Konuşmak istediğim asıl dil sessizleşmek zorunda kalmıştı.
63
Fakat proje koordinatörü, projede görev alan kadınlardan biri olan Sevgi'yi benimle konuşması için ikna etti. Bunu yaparken Sevgi'ye benim kendisinin seks işçisi geçmişinden haberdar olmadığımı ve kendisiyle seks işçiliğiyle ilgili projelerde çalışmış deneyimli birisi olarak konuşmak istediğimden bahsetti. Sevgi bütün mülakat boyunca kendini genelevlerde çalışma yürütmüş bir STK çalışanı olarak anlattı. Bazen bu durumu unutarak anlattığı hikayeleri deneyimleyen, onlara tanıklık eden ya da onları kadınlardan dinlemiş olan farklı pozisyonlar arasında dolaştığı oluyordu. Mülakatımızın başlangıcından itibaren bu durumu hiç bozmadım ve sorduğum tüm soruları hayatı boyunca hiç seks işçiliği yapmamış STK çalışanı bir kadına soruyormuş gibi davrandım. Fakat bu mülakatın bana gösterdiği en önemli şeylerden biri, sessizliğin konuşurken bile nasıl bir forma bürünebildiğiydi. Benimle konuşurken sessiz kalmayı seçtiği kendi kişisel geçmişi aynı zamanda Sevgi'nin kendi öznelliğini birtakım temsiller yoluyla örmesine imkan veriyordu. STK içerisindeki pozisyonu Sevgi'yi "emen ve içine çeken" yeni bir kimlik vermişti kendisine. Sevgi'nin kendini anlatmayı seçtiği söylem, aynı zamanda, toplum tarafından da daha fazla saygı göreceğini ve konuştuğu zaman işitileceğini düşündüğü bir dildi.
66
Devletin seks işçisi kadınlara ve fuhşa dair inşa ettiği sessizlik, kadınların mekan ve öznellikleriyle kurduğu ilişkiyi ciddi bir biçimde şekillendiren somut sonuçlar da doğuruyor. Örneğin seks işçisi kadınlara ulaşılamadıkça ve onların sesleri duyulmadıkça, devlet fuhuş alanında seks işçiliğine dair belirli temsilleri toplum içerisinde dolaşıma sokan asıl aktörlerden biri haline geliyor. Yani seks işçisi kimliği devlet kurumlarının ve kişilerinin çeşitli iktidar araçlarıyla bizlere iletmeyi seçtiği bilgiler doğrultusunda kendine bir alan buluyor. Bu alanın toplumda egemen olan toplumsal cinsiyet ve cinsellik kodlarıyla şekillenmiş bir alan olduğunu akıldan çıkarmamak gerek. Dolayısıyla devletin seks işçisi kadınlarla kurduğu ilişkiyi sorunsallaştırmak iktidarın sessizleştirdiği dillerin, toplumun kıyılarına ittiği yaşamların yeni biçimlerde duyulup görülebileceği olanaklar yaratacaktır.
2
Mekanın Cinselliği: Cinselliğin Mekanları
69
Bedenleri mekansız ve mekanları bedensiz düşünmemek bu dinamiğin özünü oluşturuyor. Yani bedenler bir yandan kendilerini mekanlara kazıyıp yansıtırken, aynı zamanda mekanlar tarafından da fiziksel, toplumsal, cinsel ve söylemsel olarak üretiliyorlar. "Mekan" dediğimiz şey belirli bedenlerin kurulmasında aktif bir görev üstlenerek, öznelerin bedensellikleri üzerinde derin izler bırakıyor. Bu yüzden de farklı mekanların ve sosyokültürel çevrelerin belirli psikolojiler, duygusallıklar ve somut davranış biçimleri yaratarak bedenleri nasıl ürettiğine ve şekillendirdiğine bakmak önemli.
70
Türkiye'de fuhuş mekanları kayıtlı ve kayıt dışı mekanlar olmak üzere ikiye ayrılıyor. Birinci alan genelevlerini kapsayıp sadece kadınların çalışmasına izin verirken, diğer alan sokakta çalışan kadın, erkek, travesti ve transseksüel seks işçilerini de içine alıyor.
71
Kısaca toparlamak gerekirse, bu tür ortaklıklarına rağmen beni kayıtlı ve kayıt dışı fuhuş mekanlarını birbirinden farklı iki cinsel kıyı olarak düşünmeye iten şey şudur: Genelevler, tabi oldukları kurumsal sınırlamalar ve düzenlemeler yüzünden sınırları katı, sabit ve süreklilik gösteren fuhuş mekanlarıyken, sokakta çalışan hayat kadınlar sürekli yer değiştirerek fuhşun sınırlarıyla oynadıkları için kayıtsız fuhşun yerlerini geçici, değişken, hareketli ve sınırları kaygan mekanlara dönüştürüyorlar.
75
Duncan'ın da belirttiği gibi, "toplumsal ilişkiler, özellikle de toplumsal cinsiyet ilişkileri, mekanlar aracılığıyla kurulup müzakere ediliyor ve kendilerini mekan örgütlenmelerinin içlerine gömüyor."
76
Kadın cinselliğinin görünür ya da görünmezliği üzerinden gelişen toplumsal mücadele, hayat kadınlarına gelince iyice keskinleşiyor. Çünkü hayat kadınlarının toplum içine çıkan bedenleri, toplumsal ahlak düzenini alt üst eden ve mekanın ahlaka uygun inşasını engelleyen bir güce sahip. Hayat kadınlarının bedenleri, toplumsal ahlakı tehdit ederek toplum içerisinde paniğe ya da endişeye yol açıyor.
83
Tüm bunlara referansla diyebiliriz ki, vesikalı çalışan hayat kadınlarının bedenleri devletin inşa etmiş olduğu sabit mekanlara hapsoluyor. Devlet, kadın cinselliği üzerinden işlettiği yasal uygulamalar ve düzenlemelerle, kendine fuhuş üzerinden eril ve cinsel bir iktidar alanı sabitleyerek bu alanın sınırlarını kalın çizgilerle çiziyor. Vesikalı kadınların bedenleri bu sınırlar içerisine yerleştirilerek, devlet iktidarının sürekli kendini kurduğu yaşamlara mahkum ediliyorlar. Bu yaşam genelev dışında kayıt dışı olarak çalışan vesikasız kadınların korkulu rüyası.
3
Şiddet ve iktidarın Cinsiyeti
89
Aslında Türkiye'de seks işçisi olarak çalışmak şiddetin her türlüsünün müdahil olduğu ve çevrelediği bir hayat anlamına geliyor.
Daha önceki bölümlerde vurguladığım gibi, Türkiye'de fuhuş yapmak suç teşkil etmemekle birlikte çok sıkı yasal düzenlemelere tabi. Yine daha önceden de belirttiğim gibi devlet aktörleri fuhşu kontrol altına almak için yasal olmayan yollara başvurabiliyorlar. Hem yasal hem de yasadışı uygulamaların çoğu seks işçisi kadınları belirli vatandaşlık haklarından mahrum etmeye dayanıyor.
93
Yönetimsellik, bireyin hayatının, iktidarın mesken edindiği bir alana dönüşmesini sağlar. Aslında Foucault'ya göre egemen iktidar ile modern iktidarı birbirinden ayıran en önemli özellik, bu ikisinin hayat ve ölüme karşı takındıkları tavırdır. Egemen iktidar tüm meşruiyetini hayatta bırakmak ya da öldürmek üzerinden kurar. Fakat modern iktidar hayatı hedef alan ve sınırlarını ölümle çizen bir iktidar biçimidir. Beden, bu iktidar içerisinde önemli bir yere sahiptir. Ekonomik bir anlama sahip olan beden, disiplin mekanizmaları sayesinde, kapasite artırıcı teknikler ve daha fazla değer ve yarar yaratması için geliştirilen yöntemler sayesinde uysal bir hale sokulur. Kısacası, modern iktidar hayatı desteklediği ölçüde kendini var edebilir. Yani Foucault'nun modern devlet iktidarı anlatısında, gücünü yaşam ve ölüm üzerinde karar verme yetkisinden alan egemen iktidar biçimine yer yoktur.
103-104
Seks işçisi olmak kadınların hayatlarına öyle bir yapışıyor ki tam bir vatandaş olarak tanınmaları gündelik hayatlarının birçok alanında engelleniyor.
Vesikalı çalışan kadınların dışında, vesikasız çalışan kadınların da gündelik hayatlarında sürgün edildikleri geçici fuhuş mekanlarından bahsetmiştim. Amacım aynı şeyleri yeniden tekrarlamak değil. Vurgulamaya çalıştığım şey, yasanın meşru ve gayrimeşru fuhuş alanları arasındaki sınırın çizilmesinde oynadığı rol. Yasa bu sınırı çizerken bir yandan da içlerini şiddetin doldurduğu sosyo-mekansal (socio-spatial) bölgeler inşa ediyor.
116
Yasal uygulamalar ve kurumsal faaliyetler sonucu gasp edilen kadın bedenleri, genelevlere yerleştirildikleri andan itibaren mahrem olan bütün özelliklerini kaybederek çeşitli aktörlerin gösterdikleri şiddet biçimlerine maruz kalıyorlar.
116-117
Vesikalı olarak çalışmış kadınların yaşadıkları şiddet, yine kendilerinin söylediği şekliyle, vatandaşlık haklarına erişimlerinin sürekli olarak inkar edilmesiyle açıklanıyor. Bazen durumlarını "bu ülkenin vatandaşı sayılmayan" ya da "olamayan" ifadelerini kullanarak açıklamaya çalışıyorlar. Geneleve girdikleri andan başlayarak, daha önceden sahip oldukları birçok yasal haktan vazgeçmek zorunda kaldıklarından ve genelevde yürüyen bambaşka bir hukuka tabi olmak durumunda kaldıklarından bahsediyorlar.
117
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 17. maddesine göre kimse zorla çalıştırılamaz. Fuhuş Tüzüğü'ne göreyse, kayıt dışı seks işçisi olarak çalışan kadınların tespitinin yapılması ve gerekirse zorla genelevlere yerleştirilmesi gerekiyor. Anayasada yer alan zorla çalıştırma yasağının yine devletin yazmış olduğu başka bir yasal düzenlemeyle çeliştiğine şahit oluyoruz. Dolayısıyla Fuhuş Tüzüğü yasanın hem içinde hem de dışında hareket ederek hayat kadınlarına dair istisnai bir halin inşasında merkezi bir rol oynuyor.
118
Genelevde çalışan kadınlar diğer vatandaşların yararlandığı şekilde sosyal güvenlik haklarından kolayca yararlanamıyorlar. Sigorta primleri genelev patronları tarafından ödenmiyor, ya da eksik gösterilebiliyor ve böylece yaşam süreleri emekli olmaya yetmiyor.
123
Polis, kanunun kendisine vermiş olduğu yetkiyi keyfiyete bağlı şekillerde uygulayarak, kendi çıkarları uğruna bir yolsuzluk ekonomisi yaratabiliyor.
130
Kayıt dışı seks işçiliğine dair düzenlemeler ve polisten duyulan korku, hayat kadınlarının güvenliğe ilişkin taleplerini ciddi biçimde şekillendiriyor.
133
Vesikalı ve vesikasız fuhuş arasında yasanın çizmiş olduğu sınır, bu iki alanda şiddetin farklı biçimlerde örgütlenmesine ve yönetilmesine yol açarak iki ayrı cinsel kıyı oluşumuna neden oluyor.
135
Tam da bu noktada tartıştığım şey, devletin yasal mevzuat, dışlayıcı pratikler ve cinsel şiddet içeren faaliyetler üzerinden seks işçisi vatandaşları özelinde kurmuş olduğu istisnai alanlar ve hayat koşullarıydı. Bu alanları ve koşulları "devletin cinsel kıyılan" diye kavramsallaştırarak, aslında kayıt dışı ve kayıtlı fuhşun iki farklı cinsel kıyı analizi üzerinden anlaşabileceğini ileri sürdüm.
136
Devletin varsayılan özelliklerinin aksine, yani nötr, tarafsız, cinsiyetsiz ve rasyonel bir yapı olduğu düşüncesini bir kenara bırakmamız gerekiyor. Devlet aslında içi boş bir form. Bulunduğu bağlama, kurduğu ilişkilere ve insanların ona yaptıkları yatırımlara ve onu tahayyül ediş biçimlerine göre içi dolup anlam kazanan bir form.
137
Çünkü genelevlerin kuruluşunu ve denetimini sağlayan yasal düzenlemelere baktığımızda, kayıtlı fuhuş, eril heteroseksüel cinsel arzunun devlet tarafından yasayla egemen arzu olarak kurulmasından öte bir şey değil. Dolayısıyla devletin erkek vatandaşlarıyla cinsel arzu üzerinden imzaladığı ve hayat kadını olarak çalışmayan kadınlara kapalı bir antlaşmadan bahsediyoruz.
139
Seks işçiliğine dair bundan sonra yapılacak çalışmaların sınırlarım genişletebilmek ve eksikliklerini giderebilmek için, devletin hem hayat kadınlarını hem de araştırmacıları sessizlik içerisinde bırakmaya yönelik tavrını değiştirmesi lazım. Bunu yapmak için de, devlet kurumlarının fuhuşla ilgili bilgilerini araştırmacılarla ve bu alanda ayrımcılık ve eşitsizliklere karşı politik mücadele veren kişilerle paylaşmalarını hedefleyen akademik ve politik çalışmalar yürütmek gerekiyor. Sessizlik problemi ortadan kalktığında, seks işçiliğiyle ilgili dolaşımda olan egemen temsiller yıpranacağı gibi bu konuyla ilgili süregelen tartışmalar ve verilen mücadeleler de daha umut verici bir zemine taşınabilecektir.
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
Kadınlarda uzun süreli Alt Karın Ağrıları-KPA
Kadınlarda kronik pelvik ağrı (uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı) sık karşılaşılan,hastanın yaşam kalitesini azaltan, önemli bir sağlık sorunudur. Kronik pelvik ağrının ( KPA ) sağlık sistemi üzerine ekonomik yüküde oldukça fazladır. Kronik pelvik ağrı çalışan kadınlarda iş verimini de olumsuz yönde etkilemektedir. Hastaların bu nedenle önemli iş gücü kayıpları meydana gelmektedir. Kronik pelvik ağrı hastaların aktivitelerini kısıtlamakta ve cinsel yaşamlarında sorunlara sebep olmaktadır. Kronik pelvik ağrının nedenleri çok karmaşıktır. Ağrı pelvik bölgede bulunan çok sayıda organdan kaynaklanabilmektedir. Kronik pelvik ağrı bu bölgede bulunan genital organlar,üriner organlar, pelvik taban kas yapısı, gastrointestinal organlardan kaynaklanabildiği gibi, nöropsikiyatrik sistem gibi başka sistemlerdende kaynaklanabilmektedir. Kronik pelvik ağrılı hastaların ancak yarısından azbir kısmı hekime başvurmaktadır. Sağlık hizmetlerine başvuran ve kronik pelvik ağrı tanısı konan hastaların yeterince değerlendirilip uygun doğru yönlendirme yapılmadığı çalışmalarda bildirilmiştir. Doğru tanı için ağrının şiddeti, yayılımı, ağrıyı arttıran ve azaltan nedenler,ağrının cinsel ilişki ve adetlerle olan ilişkisi,olası gebelik durumu, daha önce geçirdiği ameliyatlar, adet düzeni, depresyon semptomları gibi ayrıntılı soruları içeren bulguların değerlendirilmesi ve iyi bir muayene çok önemlidir. Yani hastaya vakit ayırmak gerekir. Hastalığın tedavi seçenekleri basit ilaç tedavisinden cerrahi tedaviye kadar geniş bir yelpazede yer alır. Bu hastalığın tedavisinde çok yönlü yaklaşım çok önemlidir.
 Bu derlemede  kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı diğer adıylakronik pelvik ağrının tanımı, değerlendirilmesi ve tedavisi konusunda güncel bilgiler vermek amaçlanmıştır.
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı çok yaygın olarak karşılaşılan bir klinik problemdir. KPA American College of Obstetricians and Gynecologists (ACOG) tarafından:
–  6 ay ve daha fazla süredir devam eden, 
–  kasık ve/veya karın alt-ön  duvara  ve/veya bele ve/veya kalçaya yayılan 
–  işlevsel ve /veya cinsel  kısıtlılık yaratacak 
–  tıbbi tedavi gerektirecek kadar şiddetli ağrı olarak tanımlanmıştır . 
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı kişilerin ruh sağlığını, fiziksel aktivitesini ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Ayrıca çalışan kadınlarda iş verimini de olumsuz yönde etkilemektedir. 5325 Amerikalı kadın üzerinde yapılan bir çalışmada hastaların % 16’sı KPA bildirmiş ve %11 ‘i KPA nedeniyle ev aktivitelerinin kısıtlandığını, % 12 ‘si cinsel yaşamlarını kısıtladığını, %16’sı çeşitli  ilaçlar aldığını, %4 ‘ünün bu nedenle ayda en az bir gün işe gitmediğini belirlenmiştir . 
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı  hastaları alt karın sinirlerinin karışıklığı  ve alt karın  oraganların  (mesane-rahim-barsak )yakın komşuluğu nedeni ile çeşitli kliniklere başvurabilmekte ve tedavi arayabilmektedirler. Bu şikayetlerle hastalar jinekoloji, algoloji, gastroenteroloji, üroloji, fizik tedavi ve psikiyatri kliniklerine başvurmaktadırlar.
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı-YAYGINLIĞI 
Tanımındaki çeşitlilikler nedeni ile KPA sıklığını belirlemek zor olsa da İngiltere’de birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuran 15-73 yaş arası hastalar göz önüne alındığında her 1000 başvurunun 38’i  kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı nedeniyle olmaktadır. Bu sıklık astım rahatsızlığı nedeni ile birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuran hasta sıklığına eşit ve hatta daha fazladır. Yaş arttıkça da   Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı ile sağlı k kuruluşlarına başvurma sıklığı artmaktadır .Yapılan çok sayıda saha çalışmasında kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı sıklığı ülkelere göre farklılık göstermekte ve %2.1 ile %25.4 arasında değişmektedir . Yeni Zelanda’da yapılan bir çalışmada 18-50 yaş arasındaki kadın nüfüs taranmış ve kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı sıklığı %25 .4 olarak bildirilmiştir . ABD’ den benzer yaş aralığını inceleyen bir çalışmada sıklık %14 olarak bildirilmiştir . Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı rahim ameliyatlarının  % 12 sinin nedeni ve yapılan tanısal  laparoskopilerin %40’ının nedenidir . Bu rakamlar toplumda kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı ‘nın sık ve önemli bir problem olduğunu ortaya koymaktadır.
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı ‘nın nedenleri karışıktır ve tam olarak aydınlatılamamıştır . Bu bölgede çok sayıda organ yan yana bulunmaktadır ve ağrı  üreme  organları, boşaltım organlar, alt karın  taban kas yapısı, barsaklar veya sinir  sistemi kaynaklı olabilirler.
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısına neden olabilecek hastalıklar aşağıda ayrıntılı olarak verilmiştir. 
Kronik Pelvik Ağrının Kanser olmayan  Nedenleri
A. Jinekolojik – kadın hastalıkları ile ilgili
Endometriozis( çilolata kisti )
Adhezyonlar ( yapışıklıklar )
Pelvik Konjesyon Sendromu( alt karın sahasında kan birikmesi hali )
Ovarian remnant Sendromu( ameliyat sonrası yumurtalık atığının kalması )
Over Retansiyon Sendromu( ameliyat sonrası yumurtalık sıkışması )
Pelvik İnflamatuvar Hastalık ( rahim ve yumurtalık iltihapları )
Myomlar
Adenomyozis(rahim kas hastalığı )
Adneksial Kistler ( yumurtalık kistleri )
Intrauterin Rahim İçi Araç ( spiral )
Semptomatik pelvik Desensus( rahim sarkması )
Servikal Stenoz ( rahimboynu daralması )
Servikal veya Endometrial Polip(  rahim ve rahimboynusaplı doku parçaları)
–B. Gastroenetrolojik ( mide – barsak sistemi )
İrrtable Bardak Sendromu
İltihabi Barsak Sendromu
Çöliak
Konstipasyon
Divertikül
C. Ürolojik
İnterstisiyel Sistit ( mesane kas iltihabı )
Kronik böbrek  sistem enfeksiyonları
Ürolithiazis ( böbrek boşaltım borusu taşları )
Üretral Sendrom ( idrar boşaltım borucuğu hastalığı )
Detrusitor Dissinerji (mesane kas hastalığı )
D. Kas-İskelet sistemi
Dejeneratif Disk Hastalığı ( bozulmuş omur )
F’ibromyalji ( bağ dokusu iltihabı )
Myofasial ağrı ( kas – eklem –kiriş kaynaklı ağrı )
Levator Ani Sendromu
Dutuş  bozukluğu
Priformis Kas Sendromu
Fıtıklar
Osteitis pubis(leğen kemiği iltihabı)
E. Nörolojik-Psikiyatrik
Depresyon
Abdominal Migren
Abdominal Epilepsi
Somatizasyon
İliohipogastrik ve/veya İliinguinal ve/veyaGenitofemoral Nevralji
Pudental Nevralji
F. Diğer
Ailevi Akdeniz Ateşi
Porfiri
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı ‘nın değerlendirilmesi:
Bu hastalar sıklıkla başvurdukları klinikler ve hekimler tarafından yeterli
Op. Dr. Mehmet Hakan Yetimalar
değerlendirilmedikleri ve yönlendirilmedikleri için sorunlarına kalıcı çözüm bulamamaktadırlar. Ayrıca  hastaların ancak 1/3 ‘lük bir kısmı hekime  başvurmaktadır. Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı  hastalarının %60’ı ise 3. basamak sağlık kuruluşlarına gönderilmemektedir. İyi bir hikaye alma (ağrının şiddeti, yayılımı, ağrıyı arttıran ve azaltan nedenler,ağrının cinsel yaşam ve adetlerle  ilişkisi,olası gebelik durumu, daha önce geçirdiği operasyonlar, adet düzeni, vakumla doğum,yüzeyel veya derin cinsel yaşam ağrısı , akıntı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar hikayesi, idrar yaparken ağrı , idrar sıklığı, gece sık idrara çıkma , kabızlık ve ishal atakları,cinsel istismar, aile içi şiddet öyküsü, depresyon semptomları v.s. sorgulanmalıdır) ve iyi bir muayene kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı tanısı için önemlidir. 
Tam kan sayımı, idrar analizi, idrar kültürü ve sedimantasyon tayinin yapılması,smear alınması ve gonore ve klamidya tayini için yaymaların yapılması ilk aşamada uygun olmaktadır . İlk değerlendirilmesi yapılan hastalara ağrı günlüğü verilerek 2-3 adet dönemi boyunca ağrının özelliği dikkatlice sorgulanmalıdır. Ağrı genelikle hafif orta ve ciddi olarak sınıflandırılmasına rağmen hastanın ağrısını 0-10 arasında ifade ettiği bir ağrı skalasının kullanımı (örneğin vizüel analog ağrı skalası –YAS- veya verbal ağrı skalası- VAS-) ağrı şiddetinin anlaşılabilmesi için daha iyi sonuçlar verir. Ağrının gün veya zaman içindeki değişiminin değerlendirilmesi için de bu skalalar önemlidir. Hastalara ağrıyı hissettikleri yerleri işaretlemeleri için vücut ağrı haritası verilmesi ve bu harita üzerine ağrının yerini ve yayılım bölgelerinin hasta tarafından işaretlenmesi hekimin  işini bir hayli kolaylaştıracaktır . Transvaginal ultrason veya karından  ultrason ile inceleme bu grup hastada yararlı olmaktadır . Magnetik rezonans inceleme ve bilgisayarlı tomografi incelemesi rutin olarak kullanılmamakla birlikte tanıya yardımcı olabilmektedir. Histeroskopi, jinekolojik nedenli olabilen KPA nedenlerinin tanısında önemli bir rol oynayabilir ve bu nedenlerin tedavisinin önemli bir parçasıdır. Laparoskopi, neden bulunmayan hastalarda, endometriozis ve ultrasonla tanı konulamayan yapışıklıklar gibi KPA nedenlerinin tanı ve tedavisi için başarı ile kullanılan bir yöntemdir. Fakat burada unutulmaması gereken bir nokta yapışıklıkların  her zaman KPA’ya neden olmadığıdır. Tanısal  laparoskopilerin %40’ının KPA için yapıldığı ve bu hastaların %40’ında normal yapılar saptandığı  akıldan çıkarılmamalıdır. Pelvik konjesyon sendromu tanısı için selektif ovaryan ve intemal iliak venografı veya periuterine venografi  gerekebilir. İntersitisiyel sistit tanısı için sistoskopi yapılabilir. Hastada depresyon taranması amacı ile Zung veya Beck depresyon tarama testleri kullanılabilir. Carnett testi ağrının kas kökenli olup olmadığı hakkında bilgi verebilir. Bazı durumlarda hastalara sigmoidoskopi ve/veya kolonoskopi yapılması gerekir.
KPATEDAVİ
Bu makalede KPA nedenleri ve bu sık rastlanılan ve hayat kalitesini düşüren sendromun tedavisi konusunda mantıklı bir yaklaşım sunmak amaçlanmaktadır. KPA tedavisinde çeşitli yaklaşımlar söz konusu olabilir. Kronik bir ağrı için altta yatan nedenin tedavisi  ön planda olmalıdır.
A. İlaç Tedavileri
1. Analjezikler-Nöroleptikler-SpazmolitiklerOpioidler
Tedavide ilk sırada başvurulan ilaçlar nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlardır (basit ağrı kesiciler). Burada unutulmaması gereken önemli bir nokta bu ilaçların uzun süre  kullanımının ülser  gibi önemli yan etkilere yol açabileceğidir.  İlaçlarla birlikte mide koruyucu tedavilerin ek olarak kullanımı gündeme gelebilir. Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlara kontrendikasyon varlığında parasetamol tedavisi kullanılabilir.Parasetemol tedavisinin en korkulan yan etkisi akut ve doz bağımlı hepatik nekrozdur. Bunun yanı sıra kronik parasetemol kullanımının böbrek zararlanması etkisi de olabilir. Kas spazmının ağrıya katkıda bulunduğu hastalarda antispazmotik tedavilerin eklenmesi tedaviye yardımcı olmaktadır. ———Nöroleptik ilaçlar omurilikteki sinir hücrelerinin aşırı uyarılmasını  önleyerek KPA’nın tedavisinde rol oynarlar .
2. Antidepresanlar
Trisiklik antidepresanlar ağrı toleransını arttırırlar, depresif semptomları azaltırlar ve
hastanın uykusunun iyileşmesine yardımcı olurlar.
3. Hormonlar :
 – Medroksiprogesteron Asetat (MPA)
 MPA’nın ve MPA +psikoterapinin KPA’da ağrı skorlarını azalttığı bulunmuştur .  
-GnRH agonistleri ( geçici menopoz tedavisi )
GnRH agonist tedavisi özellikle ileri endometriozis hastalarında kullanılır.Ayrıca  pelvik konjesyon sendromunda ( alt karında kan toplanması ), ve adet  sırasında artan  İBS ( uygunsuz barsak işlevi )  ve interstisiyel sistit ( mesane kas iltihabı ) vakalarında da GnRH agonist tedavisi ağrıyı azaltabilir. Türkiye’den yapılan bir çalışmada MPA ile karşılaştırılınca Gosorelin ile pelvik konjesyona bağlı KPA’da daha iyi sonuçlar elde edilmiştir. Geçici menopoz tedavisinde hastalarda sıcak basması ve duygusal semptomlar olabilir.Ayrıca  6 ay sonunda %6 ‘ya kadar kemik erimesi  olabilmektedir . Bu hastalara  düşük doz hormon  tedavisi verilmesi bu yakınmaların  düzeltilmesi ve kemik kaybının önlenmesi için önemlidir . 
Doğum kontrol hapları
Adet döngüsünde birçok ağrı uyandıran sebep meydana gelir ve endometriozis 
( çikolata kisti ) gibi birçok yaygın ağrıya yol açan hususların etkileri artar. Çocuk istemeyen kadınlarda doğum kontrol hapları  adet ağrılarını  tamamen ortadan kaldırır. Bunun yanı sıra hafif – orta endometriozis hastalarındaki ağrıları ve endometriozisin ilerlemesini de durdurabilir. Sanılanın aksine bu ilaçlar kilo aldırmaz. 
4. Çoklu İlaç Tedavileri
Farklı etki mekanizmasına sahip olan ilaç tedavilerinin birlikte kullanımı ağrıyı azaltabilir. Mesela NSAID ile opioid kombinasyonu veya opioid ile antidepresan kombinasyonu uygun olabilir. Veya kas spazmıda ağrının bir parçası ıse bunlara spazmolitik tedavi eklenebilir.
B. Cerrahi Tedaviler
1. Yapışıklıkların açılması
Bugün için pelvik adezyonların açılması standart bir tedavi olarak kabul
edilmemektedirler .Bunun nedenlerinden biri yakınmasız hastalarda da sıklıkla
yapışıklıklara rastlanmasıdır. Yapılan bir araştırmada KPA’lı hastalarda %36, kontrol grubunda ise % 15 oranında pelvik yapışıklıklara rastlanmıştır . Bu nedenle yapışıklık  ile pelvik ağrı arasında neden-sonuç ilişkisi kurmak oldukça zordur. Bunun yanı sıra cerrahiden sonra yapışıklıkların yeniden oluşması sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan bir çalışmada tanısal laparoskopiye ek olarak yapışıklık açılması yapılan grupta sadece tanısal laparoskopi yapılan gruba göre daha fazla  komplikasyon görülmüş ve fakat ameliyat sonrası  ağrı  her iki grupta aynı bulunmuştur . Yapılan diğer bir çalışmada  az veya orta derecede şiddetli yapışıklıkların açılması alt karın ağrısı  ile ilişkili bulunmamıştır. Sadece ciddi derecede yoğun,damarlanması olan  ve kalın barsağıda içeren yapışmaları  olan hastalarda yapışıklıkların açılması  ağrıyı azaltmıştır. Özellikle barsakları içeren yapışıklıklarda ameliyat barsak hasarı ve tamiri konusunda deneyimli cerrahlar tarafından yapılmalıdır. İşlem  sonrası  Interceed TM (TC7 Johnson & Johnson Medical ine. Arlington, TX) kullanımının yapışıklıkların tekrarlamasını azalttığı bildirilmiştir .
Burada sıkışmış yumurtalık sendromunu ( trapped ovary syndrome) hatırlamakta yarar vardır. Burada rahim ameliyatı sonrası kalan yumurtalıklar  kalın yapışmaların  içine sıkışmış olarak kalır ve KPA’ya neden olur. Bu durumda tedavi cerrahidir.
2. Ağrı uyaran sinirlere yönelik cerrahiler
Pelvik Denervasyon Prosedürleri (Presakral Nörektomi ve Laparoskopik Uterosacral Nerve Ablation (LUNA) )
Alt karın  organlarının  duyusal sinirleri belli noktalardan kaynaklanırlar ( superior hipogastrik plexus veya presakral sinirden).
Pelvik ağrıyı ileten ana sinirsel yolaklar bilinmesine rağmen ağrı ve ağrıyı taşıyan lifler ve ağrının hissedildiği alan ilişkisi karışıktır. Sinir liflerinin dağılımı karışıktır ve birbirleri arasında ilintiler vardır.Ayrıca endometriozis gibi durumlarda karın zarının duyusal sinirleri de önem kazanmaktadır.
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısında  temelde 2 çeşit sinir cerrahisi  yöntemi kullanılmaktadır:
Bunlar Presakral nörektomi ve LUNA ameliyatlarıdır. Her ikisinde  amaç alt karın bölgesinden  ağrı uyarılarını  taşıyan  duyusal sinirleri etkisizleştirmektir.
3. Rahim ameliyatı (Histerektomi)
ABD’ de histerektomilerin %10-18’i KPA nedeni ile olmaktadır . Ülkemizde ise tamolarak bu oran bilinmemektedir. Operasyondan önce kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı ‘nın nedeni iyice araştırılmış olmalıdır. Histerektomi diğer başka pelvik ağrı nedeni bulunamayan pelvik ağrının rahim kaynaklı  olduğu düşünülen örnek olarak myom , rahim sarkması,pelvik konjesyon, adenomyozis ve benzeri durumlarda ve ailesini tamamlamış hastalarda önerilebilir. Histerektomi öncesi hasta tedavi seçenekleri hakkında bilgilendirilmelidir. Operasyon öncesinde risk yarar analizinin iyice planlanmış olması gerekmektedir. Uygunsuz gerekçeler ile yapılan  histerektomi sonrası % 40 hastada  ağrının devam edebileceği  bilinmelidir. Birlikte yumurtalıkların alınması (ooferektomi ) kararı kişisel olarak  hastanın durumuna göre verilir.
D. Sinir Blokları
Kas-eklem kaynaklı ağrı durumlarında tetikleyici noktanın bulunması ve bu noktalara uzun etkili lokal anestezik enjeksiyonu ağrıyı azaltabilir. Bu noktaların iyi bir fizik muayene ile işlem öncesi ortaya çıkarılması gereklidir. Bu noktalara botulunim toksin (BoNT) enjeksiyonu da söz konusu olabilir. Sinir blokları tedavi edici olduğu kadar tanısal da olabilir.
E. Alternatif Tedaviler
1. Botulunim Toksin (BoNT)
Pelvik taban kasları spazmına bağlı pelvik ağrı ve refrakter idiopatik detrusor hiperaktivitesi ( mesane kasının ilaca dirençli kasılması hali ) durumlarında BoNT enjeksiyonundan sonra pelvik taban basıncı ve mesane kası gerilimi düşer ve alt karın  ağrısı  semptomları hafifler. BoNT tedavisi ayrıca dış cinsel bölge ağrısı (vulvodini, provake vestibüludini, levator ani kas spazmı ve puborektalis sendromu ) kullanılmaktadır. BoNT enjeksiyonunda yan etki olarak üriner ve fekal inkontinans, toksin reaksiyonları,sonrasında antikor üretimine bağlı ikincil tedavi başarısızlığı olabileceği her zaman akılda tutulmalıdır. 2.Hormonlu Spiral ( Levonorgestrel İntrauterin Sistem – LNG İUS )
LNG İUS özellikle endometriozis belirlenen ve adenomyozisi olan hastalarda
pelvik ağrı sıklığını azaltmaktadır. Hormonlu spiralin rahim  kan akımını azalttığı belirlenmiştir. Bu bulgular LNG İUS takılan hastalarda pelvik ağrının azalmasının mekanizmasından sorumlu olabilir.
3. Fizyoterapi
a. Egzersiz  tedavisi 
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı tedavisinde egzersiz etkilidir. Ağrı kesici  etkisinin yanı sıra hastanın psikoloik durumunda da egzersiz düzelme sağlamaktadır.
4. Akupuntur
Tamamlayıcı bir tıp yaklaşımı olarak akupuntur zaman içinde KPA hastaların sağaltımında yerini bulmaktadır. Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısında akupuntur tedavisinin etkili olduğu bildirilmiştir.
5. Psikoterapi
Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı hastalarının psikiyatrik değerlendirilmesi önem taşımaktadır.KPA’lı hastaların yaklaşık %30-54’ünde depresyon bulunmaktadır ; bu oran normal nüfustaki %5-17 oranı ile karşılaştırınca oldukça yüksektir. KPA’da neden bulunamayan hastalarda cinsel istismar,  kişilik bozukluğu, ilişkileri sürdürmede zorluk, ailede çatışmalar ve aile desteğinin az olması, evlilik ilişkilerinde sorunlar gibi problemler bulunabilir. 
E. Çok yönlü ve ayrıntılı (Multidipliner) Yaklaşım
Multidipliner yaklaşımın etkinliği ile ilgili veri vardır . Bu takım  jinekolog, algolog, psikiyatrist,psikolog, psikoterapist, fizik tedavi uzmanı,fizyoterapist, gastroenteroloji uzmanı ve ağrı klinik hemşiresinden oluşabilir.
SONUÇ:Kadınlarda uzun süreli alt karın – kasık-bel ağrısı ciddi ve sık karşılaşılan bir semptomdur. Nedenleri tam olarak aydınlatılmış değildir ve  tanı ve tedavi süreci karışıktır. Bu hastalara yaklaşımda temel amaç hastaların ağrıların kalıcı ve en kısa zamanda kesilmesi olmalıdır. Bu  hastalara çok yönlü ve ayrıntılı  bir yaklaşım gereklidir. 
source https://saglik.kocaali.com/kadinlarda-uzun-sureli-alt-karin-agrilari-kpa/
0 notes
lala-rme · 5 years
Text
UYKU APNESİ: NEDENİ, BELİRTİLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Uyku Apnesi Nedir? Şehirlerin koşuşturmalı hayatında günümüz çağdaş insanoğlunun en fazlaca şikayetçi olduğu konulardan birisi de solunum yolu hastalıklarıdır. Bilhassa kalabalık şehirlerde vasıta egzozlarından yayılan gaz ve kapalı ortamlar, solunum yolu organlarımızı tehdit etmektedir. Hava kirliliği, toz ve çeşitli alerjenlerden dolayı meydana gelen uyku apnesi, kaliteli bir uyku döngüsünün en büyük düşmanlarından birisi olarak görülmektedir. Peki uyku apnesi niçin olur? Akut yada kısa süreli başımıza gelen uyku apnesi problemininin emareleri nedir? Uyku apnesi tedavisi var mıdır? Sizler için tüm bu soruları cevaplamaya çalıştık.
Uyku esnasında üst solunum yolunda oluşan çeşitli nedenlerle yaşanılan tıkanıklığa “uyku apnesi” adı verilir. Uyku apnesi, uyku sürecini bölen yegane sebeplerden birisidir. Bu sebeple bölünmüş bir uyku, kalitesi düşmüş bir uyku süreci anlamına gelir. Uykunuz bölündüğündeyse yataktan uykunuzu almış bir şekilde uyanamazsınız. Üstelik ne kadar süre uyuduğunuzun da önemi yoktur. Bu yüzden uyku apnesi, sanılandan fazlaca daha ciddi bir sıhhat problemi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Uyku Apnesi Sebepleri Uyku apnesi, yabancı kaynaklarda “sleep apnea” olarak geçmektedir. Yaygın bir uyku hastalığı olarak bilinse de uyku apnesi aslına bakarsak temel olarak solunum yolu ile ilgili bir hastalık olarak karşımıza çıkar. Aşırı kilo, hava kirliliği, sigara kullanımı ve çeşitli nörolojik rahatsızlıklarla ortaya çıkan uyku apnesi, her beş yetişkinden birisinin kesinlikle şikayetçi olduğu ciddi bir sıhhat problemi olarak karşımıza çıkar. Peki uyku apnesi hangi durumlarda tetiklenir?
Stres, malum bir uyku apnesi tetikleyicisidir. Uykunuzda kas yapınızın gevşemesi gerekir. Sadece strese bağlı kortizon hormonu, kasların gevşemesine olanak vermez. Bu da kasların yeteri kadar gevşemesini engeller. Elbet gevşemekte güçlük çeken bu kas grubuna gırtlağımızdaki ve göğüs bölgemizdeki kaslar da dahildir. Dil, boyun ve göğüs kaslarının yeterince gevşeyememesi uyku apnesinin bir numaralı nedenidir.
Uyku apnesi sorununa yol açmış olduğu malum bir başka etmen de sigara kullanmaktır. Sigara kullanmıyor olabilirsiniz. Sadece sigara dumanına maruz kalanlar da uyku apnesi problemi ile karşı karşıyadır. Sigara dumanındaki zehirli kimyasallar çeşitli nedenlerle solunum yolunu tıkayabilir. Bu da uyku esnasında sizi nefessiz bırakarak uykunuzun bölünmesine niçin olur.
Alerjik Tepki Ve Aşırı kiloluluk Uyku Apnesi Sebebi Olabilir Toz, sigara dumanı, kirli hava, bakteri ve maytlar alerjik reaksiyona yol açarlar ve nefes borunuzun tıkanmasına niçin olabilirler. Maytlar, bilhassa yastıklar, halılar, şilte ve alez üstünde istemsiz olarak bulunan mikro organizmalardır. Bu mikro organizmalar, insanların kurumuş ve dökülen deri parçaları ile beslenirler. Steril ve temiz uyku elemanlarına haiz değilseniz bu tip mikro organizmalardan şikayetçi olmanız son aşama doğaldır. Yabancı kaynaklarda “mite” olarak da malum maytların, soluduğunuz havanın standardını düşürücü bir tesiri vardır. Kimi vakit alerjiye de niçin olabilen maytlar, alerji yöntemiyle solunum güçlüğü meydana getirir ve uykunuzun bölünmesine niçin olur. Aynı şekilde sigara dumanı ve toza karşı alerjiniz olması da solunum yollarınızın tıkanmasına niçin olacaktır. Eğer sık sık uyku apnesi şikayeti yaşıyor sadece bu rahatsızlığın nedenini bilmiyorsanız kim bilir bir alerji testi yaptırmanın zamanı gelmiş anlama gelir.
Peki aşırı kiloluluk ve uyku apnesi içinde iyi mi bir ilişki var? Yağlı boyun ve gerdan kısmı, bel bölgesindeki yağlar ve iç organ yağlanması yalnız vücudunuzu zorlamakla kalmaz. Fazla kilolar hem de rahat nefes almanızı da engellerler. Aşırı kilo; aşırı terleme ve uygunsuz ortopedik unsurların oluşmasına da niçin olur ve uyku sürecinizi baltalar. Obeziteye bağlı iç organ yağlanması tıkanmış damarlar ve iyi çalışamayan akciğer anlamına da gelir ki bunlar da uyku sürecinizi son aşama negatif bir halde etkisinde bırakır.
Menopoz, Genetik Etmenler, Down Sendromu Ve Uyku Apnesi Bilhassa bayanların hayatlarında maruz kaldıkları hormonal değişimler de uyku apnesi sebebi olarak görülebilir. Down sendromu, uyku apnesi rahatsızlığının nörolojik tarafıdır. Aynı şekilde kronik sinüzit, akut rinit ve bademcik benzer biçimde solunum yolu hastalıklarının da uyku apnesine niçin olduğu bilinmektedir. Peki uyku apnesi genetik midir? Maalesef evet. Eğer aile geçmişinizde uyku apnesinden yakınma eden ebeveyn ve akrabalarınız var ise, büyük olasılıkla sizler de uyku apnesi problemi ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
Down Sendromu, evlatların nefes alışverişlerini negatif yönde etkisinde bırakır. Beynin nefes alma reflekslerini denetim eden kısmında meydana gelen genetik hasar uyku apnesine yol açabilir. Kronik sinüzit (nezle) yada rinit benzer biçimde alerji temelli solunum yolu hastalıkları da uykunuzun bölünmesine niçin olabilir. Tüm bu unsurlara ek olarak hem de sırtüstü yatan biriyseniz kim bilir tercih ettiğiniz uyku pozisyonunu değiştirmenin vakti gelmiş anlama gelir.
Horlama Ve Uyku Apnesi Emareleri Uyku apnesini tanımak fazlaca zor değildir. Gece uyku esnasında nefessiz kalıyorsanız, nefessiz kaldığınız için uyanıyor ve uykunuz bölünüyorsa ve kalitesiz uyku sebebiyle yataktan uykulu – bitkin uyanıyorsanız büyük olasılıkla uyku apnesi problemi yaşıyorsunuz anlama gelir. Öksürük, ak ciğerden gelen hırıltı, gün içinde uyanıkken nefessiz kalma benzer biçimde problemler da uyku apnesi emareleri içinde yer alır. Eğer uyku apnesi şikayeti ile karşı karşıya olup olmadığınızı öğrenmek isterseniz bir nörolog, kulak – burun – boğaz doktoruna danışabilirsiniz. Aynı şekilde psikyatrik destek almak, alerji testi yaptırmak ve uyku merkezlerinde kendiniz için testler yaptırmak da uyku apnesi teşhisi için kafi olacaktır.
Horlamanın kaliteli uyku sürecini negatif etkilediğinden söz etmemize gerek yok. Horlama her ne kadar uykuya ilişkin bir mesele benzer biçimde görünse de aslına bakarsak bir solunum yolu problemidir. Buna ek olarak horlama şikayeti yaşayan pek fazlaca hastanın hem de uyku apnesi şikayeti ile karşılaşması rastlantı değildir. Horlama mevzusunda bir başka içeriğimizde daha detaylı bir şekilde değineceğiz. Çoğu zaman uykunun en mühim düşmanlarından birisi olan horlama, horlayan insanoğlu için de kalp krizi benzer biçimde ciddi hastalıkların sebebi olabilir.
Uyku Apnesi Tedavi Şekilleri Sırtüstü yatmayı alışkanlık haline getirdiyseniz bu alışkanlığınızdan vazgeçmeniz gerekir. Bunun yanında alerji testi yaptırmak ve neye alerjiniz olup olmadığını öğrenmek, yatak örtüsü, yastıklar, yatak, alez ve şilteler benzer biçimde uyku elemanlarının temizliğine dikkat etmek, sigarayı bırakmak, kilo vermek ve alkol alışkanlığından caymak, tertipli spor yapmak uyku apnesinin önüne geçebilir. Eğer tüm bu önlemleri almaya elinizden geldiğince dikkat ediyor ve buna karşın uyku apnesi şikayetiyle karşı karşıya kalıyorsanız alanında uzman bir doktora görünmenizin zamanı gelmiş anlama gelir.
0 notes
Text
Kısır Çiftlerin Evlilik ve Seksüel Etkileri
Kısır Çiftlerin Evlilik ve Seksüel Etkileri
Daha önceki evliliklerde, özellikle çiftler arasında tatminsiz olanlar veya bir defadan fazla evlenen çiftler arasında verilen sözlerin tutulmadığı ifade edebilir. Bu durum mevcutta yaşanan evliliğinde bazı soruları doğurmakta ve akla getirmektedir.
Önceki evliliklerde meydana gelen çocuklar nedeniyle çiftlerden birisinin çocuğa duyulan istem daha az olabilmektedir. Cinsel problemlerde hem tedavinin doğurduğu, hem de daha evvelden mevcutta olabilecek uyarılmak bozuklukları, ereksiyon bozuklukları, anorganzmi vb. problemler olabilir.
Kısırlıkta Etkiler Nelerdir ?
Kısır çiftleri seksüel olarak pratiklerinin de en ayrıntısına kadar detaylarına bakılması gereklidir. Sıradışı seksüel ilişki biçimleri, ilişkide vajinal ilişkinin yerini alan, anal yada sık sık mastürbasyon yapma durumu, vajinal ilişki sonrası duş yapmak gebe kalma durumunu etkileyen en önemli unsurlardan olabilmektedir.
Kısırlıkta seksüel pratiğin ve seksüel fonksiyonun etkisi;
Seksüel pratiğe etkisi:
*Pratikte midsiklüste seksüel artma
*Pratikte luteal fazda seksüel azalma
*Dışavurumda seksüel biçimlerin azalması
*İlişkiyi başlatanın rol değişimi
Seksüel fonksiyonun etkisi:
*Bazı durumlarda ovulasyon öncesi impotans yada gecikmiş ejekülasyon
*Dikkat vermeye bağlı olarak periovulatuvar orgazmik fonksiyonların bozukluğu
Kısırlık etkisinin evlilik ilişkisini etki ettiğinde, bazı durumlarda bunu takiben cinsel işlev ve memnuniyetsizlik durumu gündeme gelmektedir.
Özellikle siklusun fertil durumları sırasında cinsel ilişki gerekliliği, cinsel ilişkinin rutine binip ev ödevi gibi yaşanmasına yol açmaktadır. Erkek yada kadın kısırlığından dolayı cinsel olarak kendisinin yetersiz ve istemsiz hissetmektedir. Evlilikten ve cinsel ilişkilerden duyduğu haz ve zevkin, ilgininde kaybolmasıyla depresif hale gelmektedir.
Çiftlerde evlenmeden önce yada evlendikten sonra korunma yöntemleriyle ilişki kurduklarında, cinsellikle ilgili yaşantılarından dolayı kendilerini cezalandırıldıkları düşüncesine düşmektedirler.
Büyük bir ümitle beklenen premenstruel dönemde gebeliğin olmadığını gösteren mensturasyonun başlamasında, ciddi bir yoğunlukta depresif duyguların içerisine girilebilmektedir.
Kısır Çiftlerin Evlilik ve Seksüel Etkileri
0 notes
maghaberleri · 6 years
Text
Kibariye’nin kızı Birgül, karakolluk olduğu gençle nişanlandı!
Kibariye’nin kızı Birgül, karakolluk olduğu gençle nişanlandı! Ünlü şarkıcı Kibariye ve eşi Ali Küçükbalçık’ın kızları Birgül, geçtiğimiz dönemlerde karakolluk olduğu gençle nişan yüzüklerini taktı. Kibariye, bir dönem medyada çalkalanan olayın ardından, kızını nişanladı. Detaylar haberimizde…
Eşi ile Görüntülenen Kibariye’den Şok Sözler
Karakolluk olmuşlardı
Kibariye ve eşi Ali Küçükbalçık’ın kızları Birgül, geçtiğimiz yıllarda sosyal medya üzerinden tanıştığı bir genç ile karakolluk olmuştu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bile devreye girdiği olayın ardından nişan yüzükleri takıldı.
Kibariye kimdir?
Kibariye’nin kızı Birgül nişanlandı
Kibariye ve eşi Ali Küçükbalçık, kızları Birgül’ün 18 yaşına girmesi ile birlikte “Ben evlenmek istiyorum” demesi ile karşı karşıya kaldı. Ancak, ellerinden bir şey gelmedi. Kibariye ve eşi, kızları Birgül ile karakolluk oldukları genç ile nişanladı. Nişan töreninin geçtiğimiz günlerde gerçekleştiği iddia edildi.
Arabesk ve fantezi müziğin sevilen sanatçısı Kibariye’nin, geçtiğimiz aylarda kendisinden 20 yaş küçük eşinin kendisini aldattığı için boşanacakları iddia edilmişti. Bodrum’da tatil yapan ünlü sanatçı; geçtiğimiz ay kendisini görüntüleyen muhabirlerin soruları üzerine, “Aldatıldığıma dair bazı şeyler kulağıma geldi. Ama ben inanmıyorum. Çünkü gözümle görmedim. Yakalasaydım, amenna. Ya da siz bir kadınla çekseydiniz, kabul. Bilmem neler için yuvamı yıkmam. Yalnız ciddi bir ilişki varsa ayrılırım. Romanca şöyle bir laf vardır; ‘Kofti bir durum yok’. Kısacası her şey yolunda.” demişti. Kibariye, uzun süre bu konu ile gündemdeydi.
The post Kibariye’nin kızı Birgül, karakolluk olduğu gençle nişanlandı! appeared first on Magazin Haberleri.
from WordPress https://www.magazinhaberleri.com/kibariyenin-kizi-birgul-karakolluk-oldugu-gencle-nisanlandi/ http://ifttt.com/images/no_image_card.png
0 notes