Tumgik
#Ergenekon yurdun adı
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
mavimurekkepatesi · 4 months
Text
Börteçine kurdun adı ,Ergenekon yurdun adı.
2 notes · View notes
aybarskagan · 6 months
Text
"Demirciye bozkurt dendi;
Han tanıldı, taç giyindi;
Yoldan önce kendi indi:
Sağ elinde bayrağımız!
Börteçine kurdun adı,
Ergenekon yurdun adı,
Dört yüz sene durdun,hadi,
Çık, ey yüz bin mızrağımız!"
(Ziya Gökalp,Ergenekon)
Türk'ün Nevruz Bayramı Kutlu Olsun.🇹🇷
Tumblr media
2 notes · View notes
kulti-gin · 3 years
Text
Bugünkü biz Türkler’in nereden doğduğu hep bilmek istediğimiz konudur. Bu konuda ayrıntılı antropolojik, ayrıca arkeolojik araştırmalar yapan değerli bilgin Prof.Dr. Reha Oğuz Türkkan’a göre, Türkler tüm diğer ulusların çoğu gibi Orta Asyalıdır, yaklaşık bundan 10 bin yıl önce doğmuşlardır. Ancak, hangi ulusun hangi ulusla bağı, karışımı, uzantısı vardır, ona bir bakalım.
Bundan aşağı yukarı 30 bin yıl önce, yeryüzünde bulunan taşıllara(fosil) göre, yalnızca 3-4 anasoy vardı. Bu, Yontmataş (Paleolitik) Çağı’nda, biz Türkler yoktuk.
Binlerce yıl bu anasoylar karıştı, bir sürü kırma Türler çıktı, sonra gelenler yerli yerine oturunca, belli özellikli 8-10 anasoy oluştu. Bunlardan yalnızca ikisi biz Türkleri ilgilendirir: Avrasya’da Ural Dağları’nda yaşayan Ak Brakisefal soyla (ki yanlışlıkla “Alp-Alpin” adı takılmıştır), bir de Asya’nın Sibirya ucundan Baykal Gölü ile Tanrıdağları’na doğru uzanan geniş bölgede yaşayan Amerindler. Diğer bir deyişle, Asya’da yaşayan Kızılderili soyu, bakır tenli, biraz çekik gözlü, orta başlı (mezosofal) kişiler.
Amerika Anakarasında bugüne değin 20-30 bin yıl öncelerine ilişkin güvenilir hiçbir kişi taşılı (fosili) bulunmadı. Şimdiki Kızılderililer’in ataları (Amerindler) o çağlarda Doğu Asya ile Sibirya’da yaşıyorlardı. Kalan izlere göre ancak D.Ö. 22 000- 17 000 yıllarında Bering Boğazı yoluyla Amerika’ya göçler başladı[2].
İşte, bu iki anasoy, biz Türkler’in “ana ile babası”dır.
Söz konusu iki anasoy, 6000 yıl arayla iki kez karışmıştır; biri doğuya, diğeri batıya göçleri sırasında. İlki Tunç Çağı’nda olmuş, D.Ö.(M.Ö) 8000’ler. Urallı Alp’ler olasılıkla çoğunluktaymış ve karşılaşma, Aral gölü dolaylarında gerçekleşmiş. Yeni doğan üren (kuşak), heryerde olduğu gibi, kırmaydı. Ancak binlerce yıl iç evlenmeler sonucu genler durulmuş, sonuçta yepyeni bir soy oluşmuş: ÖN-TÜRKler ortaya çıkmış. Sonraları Ön Türkler eyge(dünya) uygarlığında çığır açacak bir kuşak oluşturmuştur.
İkinci karşılaşma, D.Ö. 2000’lerde. Bu kez Asyalı Kızılderililer çoğunlukta olmak üzere, Baykal Gölü ile Tanrıdağları’na dek göçen Urallı Alp’lerle birleşmişler. Bu çağdaki karışmadan doğanların, sonradan genleri durulunca, ötkene(tarihe)“İLK-TÜRK”ler olarak geçmişlerdir.Sonraları, bunlara Hunlar, Uygurlar, Aparlardır (Avarlar) denmiştir.
Moğolların ise, özgün adları “Şevey”dir, ayrı bir soydurlar. Gerçi bir soyları (anaları?, babaları?) Asya Kızılderilidir ancak, evlenmeleri Alplerle değil, Çinde’ki SİNİD sarı ırktan budunlarla olmuştur. Karışma ile göçler sonucu Asya’da Kızılderili kalmayınca Sibirya ormanlarını bu “Moğol”, diğer bir adla Şeveyler doldurmuş, Türklere komşu olarak giyinişlerini, savutlarını (silahlarını), birçok geleneklerini Türkler’den almışlardır. Ötesi, soykırımın suçlularından biri Şeveyler olmasına karşın, Ergenekon Destanı’nı da benimseyip kendilerini yulunmuş(kurban edilmiş) budun gibi görmüşlerdir! Uygur-Şato Türk soyundan olan Börütegin evgili(sülalesi) başlarına geçirince bu oluşmuştur. Cengiz Han bu uruktandır(hanedandandır).
Ön Türkler, Orta Doğu’ya, Mezepotamya’ya göçüp, insanlığın ilk gerçek uygarlığını kuruyorlar: Sümerler, Elamlar (D.Ö. 4500-2700). Bir kolları Anadolu’ya giriyor. Olasılıkla Kafkaslardan gelen Ön Hititler (D.Ö 2700-2000), Nezik-Hititler 2000 yılında Anadolu’yu alıyorlar. Bunlar Türk değil, Ön Germen (Almanların Atası) Ön-Hitit Uygarlığı’nı üstleniyorlar. D.Ö. 1000’de bir karmaşa: Budunlar Göçü başlıyor. Anadolu’ya Sümer’den göçüp de Ege’ye yerleşmiş olan Lidler/Turskalar denizci oluyor. Bir kol Kuzey İtalya’ya yerleşiyor: E-Türksler. Bir başka Turska kolu Atlas Okyanusu’na açılıyor, Meksika’nın Vera-Cruz körfezine çıkıyor. Orada, Ulmek Uygarlığı’nı kuruyorlar. Maya, Aztek, İnka, bunun süreği olabilir.
Mezopotamya’daki Ön-Türk Sümerler ne oluyor? D.Ö. 2000’lerden sonra, Güney’den akın akın gelen Sami (Semitik) göçleri altında bozulup, siliniyorlar. Yalnızca bir bölümü göçüyor, SU-K adıyla Kuzey’e, Kafkaslar’a, Karadeniz’in kuzeyine yayılıyorlar: Saka-İskitler adıyla. Bir başka kol Orta Asya’ya Türkmenistan’a, ötesi Tanrı Dağları’na oradan da Çin’e uzanıyorlar! Sakalar İranlılarla çatışıp duruyor. Bunlar “İran-Turan Savaşları” diye bilinir(Şehname, Efrasiyab/Alper-Tunga). Orta Asya’nın içlerine çekilenler ŞU Krallığı’nı kuruyorlar. Büyük İskender’le savaşıyorlar. Bunların bir kolu Çin’e giriyor, “Çu-Çu” adındaki ilk Çin uruğu oluşturuyorlar.
Tanrı Dağları bölgesindeki Ön-Türkler, kuzeylerdeki İlk Türk/Şevey Birliği olan Apar İlkutu’na başkaldırıyor, onları yeniyorlar. İlk kez Ön Türk / İlk Türk birlikteliğinden, Göktürk İlkutu doğuyor.
Özet ile bakacak olursak, Türklerin geçmişte ilk
görünüşleri, bundan 8 – 10 bin yıl öncedir. Kızılderililer bizim büyük büyük atalarımızdan biri. Ancak yaklaşık 22 bin yıl önce Amerika anakarasına geçenler bizi pek bilmiyorlar. Onların kullandığı Türkçe dili 22 bin yıl öncenin Türkçe dili olabilir. Bu süre içinde dil değişmiş olabilir. Ancak gelenekler saklı kalır. Sözgelimi Altay Türkleri, kişinin onuru ile gücünün saçında olduğuna inanırlardı. O nedenle yağısını (düşmanını) öldürdüğünde, “İşte senin güç ile onurunu elime aldım. “ anlamında kafa derisini yüzerlerdi. Çocuk doğduğunda bozüye(çadıra) ilk gelenin adı ona konulurdu. Bu gibi gelenekler Amerika Kızılderilileri arasında süre gitmiştir.
Bizim büyük atalarımız Alplerle – Kızılderililerin karışımı olan Ön Türkler ile İlk Türklerdir. Sümerler – Elamlar İlk Türklerden kopup gelme, Uygurlar – Hunlar ile Avarlar ise Orta Asya’dan kalan Ön Türklerle, Alp ile Kızılderililer’in karışımıdır. Sümerlerle, Uygurların aralarında 2500 yıllık çağ ayrılığı vardır. Sümer Türkçesi, Orta Asya Türkçesi’nde uzun yıllar ayrı kalmıştır. Kendi içinde ayrıca gelişmiştir. Anadolu’da Grek, İtalya’da Roma Uygarlığı’na katkıda bulunan Turskalar ile E-Türksler; Ön Türk soyudur. Avrupalılar’dan önce Atlas Okyanusu’nu geçip Meksika ile Orta Amerika’da Ulmek ile belki de İnka, Maya, Aztek Uygarlığı’nı kuran çekik gözlü, bakır tenli topluluklar Turskalar, diğer bir deyimle bizim büyük atalarımız olabilirler.
Bugün ABD’nin kırıp geçirdiği Mezopotamya (Irak – Suriye)
Sümer – Arap karışımı Türk kırmasıdır. Tungazlar (Kore, Japonya) Kızılderili – Altay kökenli bizim yakınlarımızdır. Çinliler de; Türk karışımı. Bulgarlar; Türk – Slav karışımıdır. Ruslar; Alan Türkü, Slav, İskandinav karışımıdır.
D.S 1071’de Anadolu gelen Oğuz Türkleri ile Sümerler arasında 5500 yıllık bir süre ayrılığı vardır. Oğuzlar 14. yüzyılda Avrupa geçmeden önce Avrupa’ya ilk Türkler, onlardan 2500 yıl önce oraya göçmüş, yerleşmiş, ilkutlar kurmuş, bir Tanrılı inancı, yeni abeceleri almışlardı. Kısacası daha Osmanlı gelmeden Avrupa, çok önceden bir Ön ile İlk Türk Yurdu idi... Özet ile anlatımı böyle toparlayabiliriz.
Onun içindir ki, Atatürk Cumhuriyet kurulduktan sonra Orta
ile Güney Amerika’daki Aztek kazılarını “Onlar Türklerin Atasıdır” diye desteklemiş, üniversitede Hititoloji yerine, bizim yakınlarımız Sümerlerdir diye Sümerolojiyi kurdurmuştur.
Aynı Atatürk 1926 yılında özü Hitit olan Alacahöyük kazılarını da
başlatmıştır. Çünkü demiştir, onlarda bu yurtta yaşadılar, onlar Almanların atası iken bizlerin de ataları olmuştur diye benimsemiştir. Çanakkale’de ölen Avusturalyalı erler içinde Atatürk, “Onlar bu yurt için kan döktüler, artık onlar bu yurdun bir çocuklarıdır, onlar bizim de çocuklarımızdır.” dediği gibi, bu yurtta ne varsa, ne geçmişse Türktür, Türk onun biricik kalıtçısıdır (mirasçısıdır). Şimdi, o Hitit’ten kalan kişiler yoğunlukla Bayburt, Gümüşhane, Sivas, Tokat, Konya, Isparta, Denizli’de yaşıyorlar. Onlar arıkan bir Türk. Ancak Hititler yoluyla Almanlar Türkler’in de yakınlarıdır.
[1]Prof. Dr., JEOFİZİK KURUMU Derneği Genel Başkanı, Ünlek : 0212 227 77 19, Iykı: 0212 259 45 80, Iyışkı : [email protected] Iyışak: www. jeofizikkurumu.org
2 R.O. Türkkan, Kızılderililer ve Türkler, 1999, E. Yayınları, 3. Baskı)
Tumblr media
6 notes · View notes
ahmet-34 · 4 years
Text
TÖREYİŞ DESTANI
Asya Büyük Hun Devleti ile Kök Türk Devleti arasındaki dönemde Orta Asya'da yaşayan Türkler'e Çinliler, Kao-çı derlerdi. "Kao-çı" sözü Çince'de "yüksek tekerlekli arabası olan" demektir. Kao-çı'lara Çinliler, T'ieh-le adını da verirlerdi. T'ieh-le kelimesi, Türkçe Töles sözünün Çin ağzına uydurulmuş biçimidir. Töles Türkleri, Kök Türk Devleti'nin çekirdeğini oluşturan Türk boyudur. Çin kaynaklarına göre, Tölesler'in (ve öteki Türkler'in) türküleri kurt ulumasını andırırdı; çünkü yine aynı kaynaklara göre onların ataları kurt idi. Çinlilerin sözünü ettikleri kurt ulumasına benzeyen türküler, Türkler'in zamanımızda da söylemekte olduğu "uzun hava, bozlak, maya" türündeki halk ezgileri olsa gerektir.
Kimi kaynaklar Töles ve Kao-çı kelimelerini yalnızca Uygur Türkleri ile özdeşleştirirler. Ama yukarıda da belirtildiği gibi Töles adı, Büyük Hun Devleti ile Kök Türk Devleti arasındaki dönemde Türkler'e verilmiş ortak bir addır. Dolayısıyla Tölesler, Uygur Türkleri'nin ataları olduğu gibi Oguz, Karluk, Kıpçak vs bütün Türk boylarının da atalarıdır. Ayrıca, tarihi araştırmalara göre, Uygurlar ile Oguzlar aynı boy kökeninden gelirler. İleriki dönemlerde Uygur ve Oguz diye ikiye ayrılmışlardır. Zaten, Türk topluluklarına bir bakıldığında tip bakımından Oguzlar (bugünkü Türkmenler, dolayısıyla Azeriler, Anadolu Türkleri ve öteki Ön Asya Türkleri) ile Uygurlar'ın birbirlerine çok yakın oldukları görülür. Ayrıca eski tarihi kayıtlarda Oguz ve Uygur adlarının hep birlikte yer aldığı görülür (Tokuz Oguz-On Uygur).
Bunun yanında, Eski Türkler'in boy adları sistemi ile bizim zihnimizdeki ad kavramını birbirine karıştırmamak gerekir. Eski Türkler'de boy adları geleneksel ve kalıcı değildi; izafi bir nitelik taşırdı. Türk boyları tek bir boy çatısı altında bir bodun olarak birleşirler ve yeni bir adla ortaya çıkarak bir devlet ya da siyasi bir oluşum kurarlardı. Zamanla bu siyasi oluşum dağılır ve oluşumu oluşturan boylar yeni bir adla ortaya çıkarak, bir başka siyasi oluşum kurarlardı. Bu hal, böylece devam ederdi. Yani boy adları geçici ve izafi idi. Zaten, bunun aksi iddia edilecek olursa her Türk devletinin yıkılışında ve her boy oluşumunun dağılışında, bu halkların ortadan yok olduklarını kabul etmek gerekir. E bu adamları uzaylılar da kaçırmadığına göre, tarihte rastlanan Ting-Ling, Töles, Türgiş, Usun, Hun, Abar, Sabar.....vs gibi Türk boyları nereye gittiler. Yanıtı çok basit; uğradıkları bir yıkım (savaş, baskın, kıyım, göç vb) ya da siyasi dağılmadan sonra yeni bir ad ve yeni bir oluşumla yeniden tarih sahnesine çıktılar.Sonradan Kök Türk ve Uygur devletlerini kuracak olan Töles adındaki bu Türk topluluklarının en yakın komşuları olan Çinlilerin kaynakları, onların kökenlerini kurda bağlayan bir efsane Saptamış ve tarih kayıtlarına geçirmişlerdir. Şimdi bu efsaneyi, yukarıdaki bilgilerin ışığında gözden geçirelim:Hun kaganlarından birinin çok akıllı iki kızı vardı. Bu kızlar çok akılı ve çok güzel idiler. Kızlar o denli akıllı, o denli iyilerdi ki, babaları şöyle bir karara vardı:
"Ben bu kızları kendim evlendiremem. Bunlar o denli iyiler ki, o denli akıllılar ki, bu kızları ancak Tanrı evlendirir."
Kagan, kızlarını ülkesinin en kuzey ucunda, kişi ayağı değmeyen bir yere götürüp yüksek bir dağın başına koydu. Kızlar bu tepede bekleye durdular. Aradan epey zaman geçti. Bir zaman sonra, tepenin çevresinde yaşlı ve erkek bir Bozkurt göründü. Kurt, tepenin ��evresinde dolaşmağa başladı ama kızların yanına gitmedi. Kızlardan küçük olanı bu durumu görünce kardeşine:
"İşte bu kurdu, ikimizden birinin evlenmesi için Tanrı gönderdi" dedi ve kurdun yanına doğru gitti. Kardeşi gitme dedi ise de onu dinlemedi. Tepeden inerek kurtla evlendi. Bu evlenmeden birçok çocuk doğdu. Bunlara Tokuz Oguz-On Uygur (Dokuz Oğuz-On Uygur) denildi. Bu çocukların sesi, Bozkurt sesine benzerdi. Çocuklar, birer Bozkurt ruhu taşıyarak çoğaldılar.
Ve Tölesler, bu kız ile kurdun soyundan türediler...Dikkat edilirse buradaki kurt, erkektir. Öteki Kök Türk efsanelerinde ise kurt, dişidir. Bununla birlikte, Oguz Kagan Destanı'ndaki kurt da erkektir. Çin kaynakları, hükümdarın kızlarını bıraktığı yerden "tepe" diye bahsetmektedir. Eski Türkler'de "Kutsal Dağ" ve "Gök Dağı" inancı büyük bir yer tutardı. Ergenekon da böyle kutsal bir dağın ardındaki yurdun adıdır.
4 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Börteçine (Börteçin) Ergenekon destanında Türklere yurtları Ergenekon’dan çıkması için yol gösteren erkek kurdun (Bozkurt) adı. Başka bir anlatıma göre ise Türklerin yaşadığı yurdu çevreleyen demirden dağı eriterek Türkleri, Ergenekon’dan çıkaran demircinin adıdır. Ergenekon’dan çıktıklarında Türklerin Kağanıdır. Ergenekon yurdun adı Börteçine kurdun adı, Dört yüz sene durdun hadi, Çık ey yüz bin mızrağımız. (Ziya Gökalp) #türk #türkiye #türklük #türkçülük #milliyetçilik #alperen #turan #bozkurt https://www.instagram.com/p/B53M5M9hneZ/?igshid=5ostn6x8kgy9
1 note · View note
mahirkilic07 · 4 years
Photo
Tumblr media
Ergenekon yurdun adı börteçine kurdun adı. (Alanya) https://www.instagram.com/p/CMsNG_8DSem28DbNdVfQY5cBtFnB0IxFcE5FIA0/?igshid=piyhvvhss3iz
0 notes
b-tonyukuk · 8 years
Photo
Tumblr media
“Kurt bir delik buldu gitti,   Bir demirci takip etti,   Ocak yaktı taş eritti,   Açıldı yol kapağımız!   Demirciye bozkurt dendi,  Han tanıldı, taç giyildi   Yoldan önce kendi indi   Sağ elinde bayrağımız!     Börteçine kurdun adı,   Ergenekon yurdun adı,   Dörtyüz sene durdun hadi,   Çık ey yüzbin mızrağımız!” 
229 notes · View notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
Börteçine kurdun adı, Ergenekon yurdun adı, Dört yüz sene durdun, hadi, Çık, ey yüz bin mızrağımız. •Ziya Gökalp #nevruztürkünbayramıdır #yenigün #ZiyaGökalp #Nevruz
2 notes · View notes