Tumgik
#Etnobotanik
Text
Türkiye Helichrysum Taksonlarının Türkçe ve Diğer Dillerdeki İsimleri
Türkiye Helichrysum Taksonlarının Türkçe ve Diğer Dillerdeki İsimleri
Tumblr media
#Anadolu, #BilimselIsimlendirme, #BitkiIsimlendirmesi, #BitkiIsimleri, #BitkiYöreselIsimleri, #BotanikKaynaklar, #CarlLinnaeus, #Cins, #Dil, #Etnobotanik, #GelenekselKullanım, #HalkTıbbı, #HelichrysumCinsi, #IkiliIsimlendirme, #Isimlendirme, #Karmaşıklık, #ÖlmezÇiçeğinDiğerDillerdeIsimleri, #ÖlmezÇiçeğinIsimlendirilmesi, #ÖlmezÇiçekDiğerIsimleri, #Tanımlama, #TürEpiteti, #YaygınIsimler, #YöreselIsimlendirme https://is.gd/rTqPPz https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/makaleler/turkiye-helichrysum-taksonlarinin-turkce-ve-diger-dillerdeki-isimleri/
Türkiye Helichrysum Taksonlarının Türkçe ve Diğer Dillerdeki İsimleri makalesi Halil Erhan Eroğlu’nun yazdığı ve Avrasya Terim Dergisi, 2018, 6 (1): 26 – 34 Eurasscience Journals yayımlanan makalesidir.
TÜRKİYE HELICHRYSUM TAKSONLARININ TÜRKÇE VE DİĞER DİLLERDEKİ İSİMLERİ
Anadolu, tarih boyunca birçok farklı medeniyet ve kültüre ev sahipliği yapmış olmasından dolayı, farklı kültürlerin izlerini taşımaktadır. Farklı kültürlere ait izler bitkilerin yöresel isimlerinde de görülmektedir. Örneğin Helichrysum Mill. cinsi genel olarak “ölmez çiçek” olarak bilinse de Anadolu’nun farklı yerlerinde bu bitkiye çok farklı isimler verilmektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye Helichrysum türlerinin yöresel isimlerini, yabancı yaygın isimlerini ve kökenlerini araştırmaktır. Bu çalışmada, Türkiye’de doğal olarak yayılış gösteren 30 Helichrysum taksonuna ait toplam 63 yöresel isim sunulmuştur. H. arenarium, H. graveolens, H. orientale, H. plicatum, H. sanguineum ve H. stoechas gibi bazı türler daha fazla yöresel isme sahiplerdir. Bu türler halk tarafından yaygın olarak kullanılan ve Türkiye’de geniş bir yayılış alanına sahip türler olduklarından dolayı farklı yörelerde farklı yöresel isimler ile ifade edilmişlerdir.
Helichrysum türlerinin yöresel isimleri arasında anlamı oldukça belirgin terimler olmasına rağmen; halk dilinde yaygın olarak kullanılmayan bazı terimlerde bulunmaktadır. Bu terimlerin sözlük anlamları ve kullanıldığı yöreler incelendiği zaman; bitki renkleri, açmış veya açmamış çiçeklerinin görünüş şekilleri ve yayılış alanları gibi faktörlerin yöresel isimlendirmede etkili oldukları görülmektedir. Helichrysum türlerinde en fazla görülen yöresel isimler “ölmez çiçek”, “altın otu”, “sarı çiçek” ve “yayla çiçeği” terimleridir. “Püren” (H. arenarium), “kırmızı guddeme” (H. sanguineum), “beyaz kurna” (H. pamphylicum) ve “yoğurt çiçeği” (H. orientale) gibi tek bir türe özgü yöresel isimlerde bulunmaktadır. Bu çalışmada, Helichrysum türlerinin yabancı yaygın isimleri de verilmiştir. Türkçe tam terim karşılığı bulunmayan yabancı yaygın isimlerin anlamları araştırılarak, “köri”, “sarı lüle” ve “ihtişamlı/görkemli herdemtaze” gibi Anadolu’da kullanılmayan isimler ilk kez bu çalışma ile verilmiştir.
Giriş
Dil, insanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma şeklidir (TDK, 2018a). Bu amaçla medeniyetlerin ve kültürlerin en temel unsurlarından olan dillerin oluşumunda ve gelişiminde isimlendirme önemli bir yer tutar. İsimlendirme, bir kimseyi veya bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya ve bildirmeye yarayan söz dizisidir. İsimlendirme sonucu ortaya çıkan bu söz dizileri ise isim olarak adlandırılır (TDK, 2018a).
Bitkilerin isimlendirilmesinde iki temel modelden söz etmek gerekir. Bunlardan birincisi bilimsel isimlendirme, ikincisi ise yöresel isimlendirme olarak ifade edilir. Bilimsel isimlendirmenin temeli Carolus von Linnaeus tarafından 1753 yılında yayınlanan “Species Plantarum” adlı esere dayanır (Yavuz, 2016:19).
Bu eserde ilk kez ifade edilen ve halen günümüzde de kullanılan “ikili isimlendirme” modeli canlıların bilimsel isimlerini oluşturur. Latince iki kelimeden oluşan bu modele göre önce cins, sonra türün adını belirleyen sıfat ya da isim olan tür epiteti yazılır. Tür epiteti genellikle türün belirli bir özelliğini ifade etmesine rağmen, tek başına bir türü nitelendiremez (Yavuz, 2016:19). Bu nedenle birden fazla türde aynı epitet olabilir. Örneğin, tür epitetleri vulgaris olan fasulye (Phaseolus vulgaris L.), yabani kayısı (Armeniaca vulgaris Lam.) ve pancar (Beta vulgaris L.) birbirlerinden oldukça farklı türlerdir. Yöresel isimlendirme temelini ise belirli bir bölgedeki insanların çevresindeki bitkileri tanıma ve farklı amaçlarla yararlanma isteği oluşturur. Böylece insanlar bitkilerden faydalanmak veya varsa zararlı etkilerinden uzak durmak amacıyla kolayca tanımlanmalarına önem vermişler ve özelliklerine göre de bitkileri isimlendirmişlerdir (Doğan ve Tuzlacı, 2015:24). Bitkilerin yöresel isimleri etnobotanik araştırmaları vasıtasıyla sağlanan bilgi ve birikimlerin önemli bir kısmını oluşturur (Şenkardeş ve Tuzlacı, 2016:30).
Araştırma konusunu oluşturan Helichrysum Mill. cinsinin bilimsel ismi Yunanca “helios” (güneş) ve “krysos” (altın) kelimelerinden köken almıştır. Helichrysum türleri özellikle safra düzenleyici özellikleri ve diüretik etkilerinden dolayı uzun zamandan beri geleneksel halk tıbbında genellikle çay olarak kullanılmaktadır (Sezik ve ark., 2001:7). Ayrıca böbrek hastalıklarında ve böbrek taşı düşürülmesinde, karın, mide ve böbrek ağrılarında, kalp atışlarının düzenlenmesinde, karaciğer rahatsızlıklarında, sarılık hastalığında, yanık ve yaraların iyileştirilmesinde, el ve ayak çatlaklarında, ishalde, astımda ve kulak rahatsızlıklarında da kullanılmaktadır (Tuzlacı, 1989:102; Baytop, 2007:220; Eroğlu, 2008:53). Halk tarafından yaygın olarak kullanılmasından dolayı, Anadolu’nun farklı yerlerinde bu bitkiye çok farklı isimler verilmektedir. Bunun yanında Helichrysum cinsi genel olarak “ölmez çiçek” olarak bilinir. Avrupa’da ise “everlasting”, “sun gold” (İngiltere), “eternelle”, “immortelle” (Fransa), “cmin” (Rusya), “strombloem”, “strumblume”, “immortelle” (Hollanda), “elicriso”, “solfini”, “fignamica” (İtalya), “evöighedablomst” (Danimarka), “koçanki” (Polonya), “smill”, “molec”, “neven” (Çek Cumhuriyeti) şeklinde isimlendirilmektedir (Aslan, 1994:7).
Anadolu insanı yıllardan beri bitkilerden yararlanmasına rağmen, botanik kaynaklarda geçen bitkilerin bilimsel isimlerini hemen hemen hiç bilmemektedir. Buna karşılık halk tarafından kullanılan bitki yöresel isimleri de çoğunlukla bilimsel eserlerde yer almamaktadır. Bu gibi durumlar bitkilerin hem tanımlanmasında hem de kullanılmasında bazı karmaşıklıklara neden olmaktadır. Örneğin aynı bitkiye farklı yörelerde farklı isimler verilebildiği gibi, bir isim birden fazla bitki için kullanılabilmektedir (Sevgi ve Kızılarslan, 2013:18). Bu duruma bir örnek olarak Helichrysum türlerine verilen yöresel isimler verilebilir. Helichrysum cinsi genel olarak “ölmez çiçek” olarak bilinse de Anadolu’nun farklı yerlerinde bu bitkiye çok farklı isimler verilmektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye Helichrysum türlerinin yöresel isimlerini, yabancı yaygın isimlerini ve kökenlerini araştırmaktır.
Amaç ve yöntem
Çalışma kapsamında ilk olarak “Türkiye Bitkileri Listesi” (Güner ve ark., 2012) adlı eser örnek alınarak Türkiye Helichrysum türleri bilimsel isimlerine göre alfabetik olarak listelenmiştir. Daha sonra tarama ve karşılaştırma yöntemi kullanılarak, ilgili kaynaklardaki Helichrysum türlerinin yöresel isimlerine yönelik terimler toplanmıştır. Helichrysum türlerinin yöresel isimlerinin karşılaştırılmasında bu konuda başlıca iki temel eser olan “Türkiye Bitkileri Sözlüğü” (Tuzlacı, 2011:989- 993) ve “Türkçe Bitki Adları Sözlüğü” (Baytop, 2007:220) isimli kitaplar; birçok yöresel bilgi ve farklı illere ait çalışmalar içeren “Türkiye Helichrysum Mill.
(Asteraceae) Taksonlarının Genotoksik Etkilerinin Belirlenmesi” (Eroğlu, 2008:55-58) isimli doktora tezi ve diğer kaynaklardan yararlanılmıştır. Diğer kaynaklar sadece bir veya birkaç taksonun yöresel isimlerini rapor eden çalışmalardır (Tanker ve Sezik, 1978:19; Baytop, 1984; Meriçli ve ark., 1984:112; Ayanoğlu ve ark., 2002:406; Çubukçu, 2002:148; Demir, 2005:2; Ezer, 2006:226; Özçelik ve ark., 2006:360; Eroğlu ve ark., 2010a:254; Eroğlu ve ark., 2010b:376; Doğan, 2016:1; Kalaycı, 2017:1). Ayrıca “Türkiye Bitkileri Listesi” (Güner ve ark., 2012) isimli kitapta Türkiye Florasında yer alan tüm bitki taksonlarına bir Türkçe karşılık verilmiştir. Bu terimlerden dolayı ilgili eser çalışmamızda karşılaştırma materyali olarak kullanılmıştır.
Halk dilinde çok yaygın kullanılmayan isimlerin anlamlarının belirlenmesinde Türk Dil Kurumu Sözlükleri olan Güncel Türkçe Sözlük (TDK, 2018a) ve Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü (TDK, 2018b) kullanılmıştır. Türkiye Helichrysum türlerinin diğer toplumlarda ve dillerdeki yöresel isimlerinin belirlenmesi, detaylı bir şekilde internet veritabanlarının taranması ile gerçekleştirilmiştir (Denver Botanic Gardens, 2018; IUCN, 2018; Tropicos®, 2018; USDA, 2018; Wikispecies, 2018)
Bulgular ve tartışma
Araştırmalar sonucu tespit edilen Helichrysum türlerinin yöresel isimleri, bitkilerin bilimsel isimlerine göre alfabetik olarak verilmiştir (Çizelge 1). Bu verilere göre 30 Helichrysum taksonuna ait toplam 63 yöresel isim belirlenmiştir. Çizelge 1’de görüldüğü gibi, H. arenarium, H. graveolens, H. orientale, H. plicatum, H. sanguineum ve H. stoechas gibi bazı türler, diğer türlere göre daha fazla yöresel isme sahiplerdir. Yöresel isimlendirmenin temelini ise belirli bir bölgedeki insanların çevresindeki bitkileri tanıma ve farklı amaçlarla yararlanma isteği oluşturur. Türkiye’de özellikle bu altı tür idrar ve safra arttırıcı ve taş düşürücü olarak halk tarafından kullanılmaktadır (Baytop, 2007:220). Yaygın olarak kullanıldıkları içinde farklı yörelerde farklı yöresel isimler ile ifade edilmişlerdir. Farklı yörelerde kullanımları için ise geniş bir yayılışa sahip olmaları gerekir. H. sanguineum dışındaki diğer beş tür Türkiye’de geniş bir doğal yayılış alanına sahiptir (Güner ve ark.,2012).
Çizelge 1. Türkiye Helichrysum türlerinin bilimsel, yöresel isimleri ve Güner ve ark. 2012’nin verdiği isimler
Bilimsel İsim  Yöresel İsimler  Güner ve ark., 2012  
verdiği isimler
Baytop, 
2007
Tuzlacı, 2011  Eroğlu, 2008  Diğer  
Kaynaklar*
H. arenarium
(L.) Moench
Ölmez çiçek
Güneş çiçeği
Güneş çiçeği
Ölmez çiçek
Püren
Sarı çiçek
Çınrağ çiçeği
Ölmez çiçek
Güneş çiçeği
Herdemtaze
Güve otu
Kovan otu
Arı çiçeği
Sarı kediayağı
Altın otu
Ölmez çiçek
Solmaz çiçek
Ölmez çiçek
subsp.
– aucheri 
Yayla çiçeği
– erzincanicum 
Erzincan altın otu
– rubicundum 
Yayla gülü
H. armenium
DC.
Altın otu Saman çiçeği
Sarı çiçek
Altın otu
subsp.
– armenium 
Altın otu
– araxinum 
Aras altın otu
H. artvinense
P.H.Davis &
Kupicha
Ölmez çiçek
Solmaz çiçek
Artvin ölmezi H.
chasmolycicum
P.H.Davis
Altın çiçek Altın çiçek Kaya ölmezi H. chionophilum Boiss. & Balansa Altın otu
Ölmez çiçek
Ölmez çiçek Yayla hencecaliği H. compactum
Boiss.
Altın otu
Herdemtaze
Altın Otu
Herdemtaze
Böbrek altın otu H. goulandriorum E. Georgiadou Bozuntu H. graveolens
(M.Bieb.) Sweet
Güve otu Arı çiçeği
Güve otu
Yayla çiçeği
Güve otu
Altın otu
Yayla çiçeği
Ölmez çiçek
Saman çiçeği
Yayla çiçeği Hencecalik H. heywoodianum P.H.Davis Kadim altın otu H. italicum
(Roth) G.Don
Balkaymak H. kitianum
Yıldız
Alaycık çiçeği H. luteoalbum
(L.) Rchb.
Saman çiçeği H. noeanum
Boiss.
Ölmez otu
Sarı çiçek
Kağıt çiçeği
Altun otu,
Yayla çiçeği
Gülazar H. orientale
(L.) Gaertn.
Solmaz çiçek Solmaz sarı
çiçek
Altın otu
Balkaymağı
Bohça çiçeği
Bozağan
Saman çiçeği
Sarı solmaz
Yılan çiçeği
Yoğurt çiçeği
Solmaz çiçek
Solmaz sarı çiçek  Sarı solmaz
Sarı solmaz H. pallasii
(Spreng.) Ledeb.
Altunbaş otu
Sarı çiçek
Yayla çiçeği
Ölmez çiçek Kocaman çiçeği
Çizelge 1’in devamı
Bilimsel İsim Yöresel İsimler Güner ve ark.,
2012 verdiği
isimler
Baytop,
2007
Tuzlacı, 2011 Eroğlu, 2008 Diğer
Kaynaklar*
H. pamphylicum P.H.Davis & Kupicha Beyaz kurna Ölmez çiçek Beyaz kurna H. peshmenianum S.Erik Solmaz otu H. plicatum
DC.
Arı çiçeği
Bozoğlan
Yayla çiçeği
Altın çiçeği
Arı çiçeği
Bozoğlan
Herdem güzeli Herdemtaze
Kaymak çiçeği Koyungözü
Sarı çiçek
Sarılık çiçeği
Savran
Yayla çiçeği
Çıngra çiçeği
Arı çiçeği
Bozoğlan
Yayla çiçeği
Altın otu
Herdemtaze
Ölmez çiçek
Sarılık çiçeği
Altın Otu
Herdemtaze
Ölmez çiçek
Sarılık çiçeği
Mantuvar çiçeği
Mantuvar
subsp.
– plicatum
Mantuvar
subsp.
– isauricum
Savran
subsp.
– polyphyllum
Kalisar çiçeği
subsp.
– pseudoplicatum
Bozoğlan
H. sanguineum
(L.) Kostel
Kırmızı
guddeme
çiçeği
Kırmızı
guddeme
Kırmızı
kudama
Kırmızı leblebi  çiçeği
Kırmızı guddeme  çiçeği
Guddeme çiçeği
Guddeme çiçeği Kırmızı guddeme H. sivasicum
Kit Tan & Yıldız
Sivas ölmezi H. stoechas
(L.) Moench
Altın çiçeği Guddeme
çiçeği
Altın otu
Altınbaşak otu Ayna çiçeği
Bozlağan
Bozoğlan
Gudama
Kaymak çiçeği Keklik otu
Kudama çiçeği Mantı çiçeği
Mantuvar
Sarı çay
Sarı çiçek
Sarı çiçekli ot
Sarı solmaz
Yılan çiçeği
Altın çiçeği
Guddeme çiçeği
Ölmez çiçek
Yayla çiçeği
Altın otu
Ölmez çiçek Kudama H. unicapitatum
Şenol, Seçmen &
B.Öztürk
Mantı çiçeği H. yuksekovaense Yıld. Reşko altın otu H. yurterianum
Y.Gemici, Kit Tan,  H.Yıldırım &
M.Gemici
Gümüş hencecalik
*Tanker ve Sezik, 1978:19; Baytop, 1984; Meriçli ve ark., 1984:112; Ayanoğlu ve ark., 2002:406; Çubukçu, 2002:148; Demir, 2005:2; Ezer, 2006:226; Özçelik ve ark., 2006:360; Eroğlu ve ark., 2010a:254; Eroğlu ve ark., 2010b:376; Doğan, 2016:1; Kalaycı, 2017:1.
Helichrysum cinsi türlerinin yöresel isimleri arasında, ölmez çiçek, solmaz çiçek, sarı solmaz, güneş çiçeği, altın çiçeği, altın otu, yayla çiçeği, herdemtaze, kağıt çiçeği, kocaman çiçeği, güve otu, arı çiçeği, saman çiçeği, bozoğlan, sarılık çiçeği, kovan otu gibi anlamı oldukça belirgin terimler olmasına rağmen; halk dilinde çok yaygın kullanılmayan bazı terimler de türlerin isimlendirilmesinde kullanılmıştır. Bu terimlerin söz lükteki gerçek anlamları alfabetik sırada ve kullanıldığı yöreler ile birlikte aşağıda verilmiştir. Bu gerçek anlamlara göre; bazı terimlerin bitkilere isim olarak verilme nedeni kolayca anlaşılırken, bazılarının ise neden verildiği anlaşılamamaktadır.
Alaycık: Üzeri dal veya hasırla örtülen çoban evi, tarla, bostan, bağ kulübesi, çardak “Telin köyü, Gürün (Sivas), Merkez Hüyük köyü, Şarkışla (Sivas); Bayat (Afyonkarahisar); Kızık köyü, Artova (Tokat); Göksun (Kahramanmaraş); Varyanlı köyü (Kahramanmaraş); Çepni köyü, Gemerek (Sivas); Kadirli (Osmaniye); Misis (Adana)” (TDK, 2018b). “Niğde” (Tuzlacı, 2011:989).
Balkaymak: Balkaymağı “Muğla” (Tuzlacı, 2011:991). İki renkli “İğdir köyü, Çivril (Denizli); Sivrihisar (Eskişehir); İstanbul; Merzifon (Amasya); Çukurbağ köyü, Ermenek (Karaman); Çukurkuyu beldesi, Bor (Niğde); Kızılca beldesi, Bor (Niğde)” (TDK, 2018b).
Bozağan: Bozguncu, geçimsiz, mızıkçı (TDK, 2018b). “Mersin” (Tuzlacı, 2011:991). Bozlağan “Muğla” (Tuzlacı, 2011:992).
Bozuntu: Bağbozumu sırasında/sonrasında toplanılan üzüm “Malatya” (TDK, 2018b). Bozulmuş bir şeyin kalan bölümleri, döküntü. Kendinde bulunması gereken nitelikleri taşımayan kimse veya şey. Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti (TDK, 2018a).
Çınrağ, Çıngra: Çıngırak “Kayseri” (Tuzlacı, 2011:990); “Kahramanmaraş” (Tuzlacı, 2011:992).
Guddeme: Gudde; beze, şişkinlik (TDK, 2018a). “Antakya (Hatay)” (Tuzlacı, 2011:992).
Gülazar: Gülazer; sarı, altın gül (TDK, 2018b). “Malatya” (Tuzlacı, 2011:992).
Hencecalık: Hence; leğen “Mersin ve çevresi” (TDK, 2018b).
Kalisar: Türk Dil Kurumu sözlükleri ve diğer sözlükler detaylı bir şekilde taranmasına rağmen bu terimin kelime anlamı tespit edilememiştir. “Giresun” ve çevresinde kullanılan bir yöresel isimdir (Tuzlacı, 2011:992).
Kudama: Leblebi “Kilis; Antakya (Hatay)” (TDK, 2018b). Leblebi çiçeği “Antakya (Hatay)” (Tuzlacı, 2011:989).
Kurna: Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş veya plastik tekne (TDK, 2018a). Musluk “Bayat (Afyonkarahisar); Emirdağ (Afyonkarahisar); Manisa; Çayağzı köyü, Şavşat (Artvin); Lüleburgaz (Kırklareli)” (TDK, 2018b). “Antalya (Tuzlacı, 2011:991)”
Mantuvar: Kulak ağrısını geçirmek için kullanılan, çiçekleri güzel kokulu ve sarı renkli bir kır bitkisi. Sarı renkli, tüylü bir kır çiçeği “Kadirli (Osmaniye); Adana” (TDK, 2018b). “Kahramanmaraş; Konya”; Mantıfar “Kahramanmaraş” (Tuzlacı, 2011:992).
Püren: Sarı, kırmızı çiçek açan, ufak yapraklı, arıların çok sevdiği bir çeşit ot. Süpürge otu “Kavak köyü, Yeşilova (Burdur)”. Güz mevsiminde, yaylalardaki ağaçların yaprakları üstünde oluşan, arıların çok sevdiği yapışkan bir sıvı “Mut (Mersin)” (TDK, 2018b). “Aksaray” (Tuzlacı, 2011:990).
Reşko: Hakkari, Cilo dağı Uludoruk zirvesine verilen isim. TDK sözlüklerinde bu terim geçmediği için başka sözlükten yararlanılmıştır (Ekşi Sözlük, 2018).
Terimlerin anlamlarından anlaşılacağı üzere bitkilerin isimlendirmeleri yapılırken: H. arenarium, H. plicatum ve H. noeanum gibi türlere renklerinden dolayı “püren”, “mantuvar”, “gülazar”; H. stoechas, H. pamphylicum, H. sanguineum gibi türlere açmış veya açmamış çiçeklerinin görünüş şekillerinden dolayı “guddeme”, “hencecalık”, “kudama”, “kurna”, “bozuntu”; H. yuksekovaense türüne ise yayılış gösterdiği yerden dolayı “reşko” isimleri verilmiştir.
Bazen bir yöresel isim farklı cinslere ait türlere veya bir cinsin birden fazla taksonuna verilebilmektedir (Sevgi ve Kızılarslan, 2013:18) ve durum Helichrysum cinsinde de görülmektedir. Örneğin “ölmez çiçek” ve “altın otu” terimleri sekiz türe, “sarı çiçek” ve “yayla çiçeği” terimleri altı türe yöresel isim olarak verilmiştir. Bazen de bir yöresel isim tek bir türe özgüdür. Örneğin “püren” terimi sadece H. arenarium için, “kırmızı guddeme” terimi sadece H. sanguineum için, “beyaz kurna” terimi sadece H. pamphylicum için ve “yoğurt çiçeği” terimi sadece H. orientale için yöresel isim olarak verilmiştir (Çizelge 1).
Bazı Helichrysum türlerinin tür altı kate gorilerinin de yöresel isimleri bilinmektedir (Tuzlacı, 2011:989-993). Bu türlere H. arenarium, H. plicatum ve H. stoechas örnek olarak verilebilir (Çizelge 2).
Helichrysum cinsi türlerinin diğer toplumlardaki ve dillerdeki yöresel isimleri genellikle Türkiye yöresel isimleri ile benzerlik göstermektedir (Çizelge 3). Bu benzerliğe paralel olarak “ölmez çiçek”, “solmaz çiçek”, “sarı çiçek”, “herdemtaze” ve “saman çiçeği” terimleri yabancı isimlerde yaygın olarak kullanılmıştır. Ana dolu’da H. armenium, H. graveolens ve H.orientale türleri için kullanılan “saman çiçeği” yöresel isminin karşılığı olan ingilizce “strawflower” terimi diğer toplumlarda H. bracteatum (Vent.) Haw. türü için kullanılmaktadır. Benzer şekilde, H. noeanum türü için kullanılan “kağıt çiçeği” isminin karşılığı olan ingilizce “paper daisy” terimi de diğer toplumlarda H. bracteatum (Vent.) Haw. türü için kullanılmaktadır. Bu tür Türkiye florasında bulunmamaktadır. H. italicum türü için İngilizce, Almanca ve İsveççe dillerinde kullanılan “curry” kelimesinin Türkçe tam terim karşılığı bulunmamaktadır. H. italicum türüne, yaprakları güçlü koku yaydığı için köri bitkisi ismi verilmiştir.
H. stoechas türü için İngilizce ve İtalyanca dillerinde kullanılan “goldilocks” ve “fignamica” keli melerinin Türkçe tam terim karşılıkları bulun mamaktadır. “Goldilocks” kelimesi tam olarak karşılık gelmese de “altın otu” yöresel ismini akla getirmektedir. Türkçe kaynaklardaki en çok rastlanan karşılığı ise “Goldilocks ve Üç Ayı” masalının kahramanı olan sarışın kızdır. Sarışın masal kahramanının “Goldilocks” ismi masalda “sarı lüleli” olarak geç-mektedir ve birçok Helichrysum türünün yöresel ismi olan “sarı çiçek” ile arasında bir anlam yakınlığı bulunmaktadır. H. stoechas türü için kullanılan “Prakthedblomster” (İsveççe) kelimesinin karşılığı olan “ihtişamlı/görkemli her demtaze” terimi, Anadolu’da Helichrysum türlerine yöresel isim olarak verilmemiştir. Bunun yerine “herdemtaze” terimi H. arenarium, H. compactum ve H. plicatum türleri için kullanılmaktadır.
Sonuç
Bu çalışmada, Türkiye’de doğal olarak yayılış gösteren 30 Helichrysum türüne ait toplam 63 yöresel isim sunulmuştur. H. arenarium, H. graveolens, H. orientale, H. plicatum, H. sanguineum ve H. stoechas gibi bazı türler, diğer türlere göre daha fazla yöresel isme sahiplerdir. H. stoechas subsp. barrelieri en fazla yöresel isme sahip taksondur.
Çizelge 2. Bazı Helichrysum alttürlerinin bilimsel ve yöresel isimleri.
Bilimsel İsim  Yöresel İsim H. arenarium subsp. aucheri Arı otu
Çınrağ çiçeği
Mantuvar
Ölmez çiçek
Sarı çiçek
Yayla çiçeği
H. arenarium subsp.
rubicundum
Yayla çiçeği
Yayla gülü
H. plicatum subsp. plicatum Altın çiçeği
Altın otu
Amel otu
Çoban çiçeği
Gülazar
Kalisar çiçeği
Koyun çiçeği
Koyuncuk çiçeği
Mantuvar
Oğul otu
Ölmez çiçek
Sarı çiçek
Sarıbaş
Solmaz çiçek
Yayla çiçeği
Yayla otu
H. plicatum subsp.
polyphyllum
Çıngırak çiçeği
Çıngra çiçeği
Kaymak çiçeği
Mantıfar
H. stoechas subsp. barrelieri Altın otu
Altınbaşak otu
Ayna çiçeği
Bozlağan
Bozoğlan
Gudama
Kaymak çiçeği
Keklik otu
Kudama
Leblebi çiçeği
Mantı çiçeği
Mantuvar
Sarı çay
Sarı çiçek
Sarı solmaz
Yılan çiçeği
Helichrysum türleri için kullanılan isimler arasında anlamı oldukça belirgin terimler olmasına rağmen; halk dilinde çok yaygın kullanılmayan “alaycık”, “balkaymak”, “bozağan”, “bozuntu”, “çınrağ”, “çıngra”, “guddeme”, “gülazar”, “hencecalık”, “kalisar”, “kudama”, “kurna”, “mantuvar”, “püren” ve “reşko” gibi bazı terimlerde vardır. Bu terimlerin sözlük anlamları açıklanarak, kullanıldıkları yöreler verilmiştir. Bu terimlerin anlamları incelendiği zaman; bitkilerin isimlendirmeleri yapılırken: renklerinden dolayı
“püren”, “mantuvar”, “gülazar”; açmış veya açmamış çiçeklerinin görünüş şekillerinden dolayı “guddeme”, “hencecalık”, “kudama”, “kurna”, “bozuntu”; yayılış gösterdiği yerden dolayı “reşko” gibi isimler verilmiştir.
Çizelge 3. Bazı Türkiye Helichrysum türlerinin diğer dillerdeki isimleri.
Bilimsel İsim  Yaygın İsimler (Dil)* H. arenarium Sandy everlasting (İngilizce)
Yellow (İngilizce)
Yellow everlasting daisy (İngilizce) Dwarf everlasting (İngilizce)
Sand-strohblume (Almanca)
Hedblomster (İsveççe)
Цмен пясчаны (Rusça)
Цмин песча’ный (Rusça)
H. armenium Armenian everlasting (İngilizce) H. italicum Immortelle (İngilizce)
Curryplant (İngilizce)
Currystrauch (Almanca)
Curryeternell (İsveççe)
H. luteoalbum Gelbweißes scheinruhrkraut (Almanca) Gnaphale blanc jaunâtre (Fransızca) Bleekgele droogbloem (Felemenkçe) Szarota żółtobiała (Lehçe) H. orientale Busketernell (İsveççe) H. plicatum Turkish Helichrysum (İngilizce) H. stoechas Goldilocks (İngilizce)
Eternal flower (İngilizce)
Prakthedblomster (İsveççe)
Mittelmeer-strohblume (Almanca)  Immortelle des sables (Fransızca)  Fignamica (İtalyanca)
*Denver Botanic Gardens, 2018; IUCN, 2018; Tropicos®, 2018; USDA, 2018; Wikispecies, 2018.
“Ölmez çiçek”, “altın otu”, “sarı çiçek” ve “yayla çiçeği” terimleri Helichrysum cinsinde en fazla görülen yöresel isimlerdir. “Püren” (H. arenarium), “kır mızı guddeme” (H. sanguineum), “beyaz kurna” (H. pamphylicum) ve “yoğurt çiçeği” (H. orientale) gibi tek bir türe özgü yöresel isimlerde bulunmaktadır. Tür altı kategorisinde yer alan H. arenarium subsp. aucheri, H. arenarium subsp. rubicundum, H. plicatum subsp. plicatum, H. plicatum subsp. polyphyllum ve H. stoechas subsp. barrelieri taksonlarının yöresel isimleri verilmiştir (Çizelge 2).
Helichrysum türlerinin diğer dillerdeki yaygın isimleri araştırılarak, Türkçe karşılıkları tespit edilmiş ve Anadolu’daki yöresel isimlere olan benzerlikleri göste rilmiştir. Türkçe tam terim karşılığı bulunmayan yabancı yaygın isimlerin anlamları araştırılarak, “köri”, “sarı lüle” ve “ihtişamlı/görkemli herdemtaze” gibi Ana dolu’da kullanılmayan isimler ilk kez bu çalışma ile belirlenmiştir.
Çalışma konusunu oluşturan Helichrysum Türkiye’de idrar ve safra arttırıcı ve taş düşürücü olarak geleneksel halk tıbbında kullanılmaktadır. Yaygın kullanımlarından dolayı farklı yörelerde farklı yöresel isimler ile ifade edilmektedirler. Özellikle tıbbi amaçlı kullanılan türlerin isimlerinin net olmasının ve karışıklığa meydan vermemesinin önemi bu çalışma ile bir kez daha vurgulanmaktadır.
0 notes
andrevkvs123 · 2 years
Text
15 Parfüm Bayilik Hakkında Gelişen Trendler
Joure Perfume D&P Parfüm bayilik almak talip antreimcilerin karlılığını belirleyen en önemli süje olan ülke seçimi dair yapılabilirlik çtuzakışmaları ile dayak olmaktadır. Marka merkezi tarafından planlı reklam çkırmızıışmalarından ve kampanyalardan bayiler bile yararlanmakta bu şekilde satış hacimlerini artırabilmektedirler.
Royal Platinum Parfüm Royal Platinum Parfüm 2014 yılında Kocaeli’nde kurulmuştur. En güzel ve birinci sınıf parfümü müşterilerine ulaştırmayı hedefleyen Royal Platinum Parfüm bu yolda hedeflerini ortaya koymuş ve temellerini atarak Türkiye'deki bir çok markadan farklı bir konsept oluşturarak kendi tarzını ortaya koymuştur.
We dirilik't connect to the server for this app or website at this time. There might be too much traffic or a configuration error. Try again later, or contact the app or website owner.
5 Vines Parfüm Bayiliği Kazancı Hakkında Görmeniz Gerekenler
Tumblr media
Joure Perfume Bulutsuz parfüm meslekinin mevduat kayranındaki avantajlarına bedel bazı dezavantajları bulunduğunu da söyleyebiliriz. Kemiksiz parfüm nöbetinin dezavantajları şu şekildedir:
Tumblr media
Bilindik kaliteli bir marka olduğu sinein azrailsıyla buluştuğunda doğru kulaklıçlar sağlamlayabilirsiniz. Henüz çok bu markanın bulunmadığı yalnız kişi yoğunluğunun olduğu bölgeleri tercih edebilirsiniz. Sansiro parfümeri muhabere adresi ve bildirişim detayları:
If you provide content to customers through CloudFront, you gönül find steps to troubleshoot and help prevent this error by reviewing the CloudFront documentation.
Joure Parfüme Ne Kadar Harcamalısınız?
Joure Perfume Mad Parfüm bayilik müracaat linki süflida sizlerle paylaşılmıştır. Bu link veya özge resmi kanallar üzerinden istenen detayları girip duraksız başvuru yapabilirsiniz.
Yeşil âdem Kozmetik Natürel Ürünler Tradisyonel temizliğin ve bakımın yüzyıllardır hiç adresi olan sabunlar, Yeşil âdem Nebati Kozmetik Laboratuvarları’nda, dermatologlar ve etnobotanik uzmanları aracılığıyla cildiniz yürekin özenle vüruttirilen katıksız sabun çeşitleri ile cildiniz asla kurumaz.
çıbanaranlar Envestisman Holding A.Ş. işçiliktiraklerinden biri olan Redstone Küresel Franchising Gayrimenkul Hizmetleri, Ağustos 2021 tarihinde Evrim Altaş Saksıaran'ın önderliğinde İstanbul'da kuruldu. Şu anda yekûn 67 şubesi olan firmanın bütün şubeleri de franchising yöntemiyle nöbetletiliyor.
16 Joure Parfüm Pazarlamacıları İçin Mutlaka Takip Edilmesi Gereken Facebook Sayfaları
youtube
Joure Perfume Madun ve üst notalarda alan alan aromaların farklılaşması ile kullanıcıların hülya etmiş olduğu kokulara ulaşması oldukça kolaydır. Bu nedenle peyda parfüm markaları, kullanıcıların heves ve gereksinimlerine cevap verebilmek yerine epey avantajlı bir konumda taraf almaktadır. Ayan parfüm franchising bu nedenle nazarıitibar çeken mevzular arasında dünya almaktadır.
My love küşade parfümleri ile sağlık kurallarına yönlü olarak vüruttirilen özel esansları yardımıyla 72 saate kadar uzayan uzun temellilık süreleri elde edilmektedir.
Parfümeri dükkanını yapmak zorlamasız ve müşterisi her lokasyonda hazırdır; fakat bu hâl bir niyet oluşturmadan konue koyulmanızı gerektirecek bir hâlet değil. İşinizi asla savsama etmeyin, ilk olarak bir iş tasavvurı hazırlayın.
Joure Perfume Fevkdaki kellelıkta meydanda parfüm bayiliği almak bâtınin mukteza şartları sıraladık. Bu şartları sağlamlamanız halinde parfüm firmasının internet sitesi üzerinden ya da şahsen firmaya yavaş yavaş bayilik başvuru formunu dolduruyorsunuz.
Satın Almayın Parfüm Bayilik Hakkında "Trendler" Fiyatı
U kunt via uitgebreid zoeken ook zoeken op vervallen handelsnamen, uitgeschreven vestigingen en ontbonden rechtspersonen.
oto ekspertiz otorapor açıklıkç ekspertiz ekspertiz zahmetsiz ekspertiz hevesli ekspertiz kurumsal ekspertiz en kazançlı ekspertiz en yerinde oto ekspertiz yetkili oto ekspertiz tse hyb ekspertiz
Joure Perfume Her iki semtında yaptığı envestismanı garanti şeşna matlup bayilik sözleşmesi imzalanıyor. Bu sözleşmede bayilik saha yerın yaptığı yatırımı garanti şeşna matlup kazanç garantisi yasal olarak tescillenmiş oluyor. 
Çoğu gezdiğimiz yerlerin kıvrak caddelerinde yahut tuzakışbilgiş merkezlerinde karşılaştığımız zahir ve lakırtııcı parfümün adresidir diyebiliriz. İlk olarak 1950 senesinde Bursa’da faaliyete geçmiştir.
25 Parfüm Bayiliği Hakkında Şaşırtıcı Gerçekler Fiyat
Evlere İş Veren Firmalar Listesi Bayilik veren firmalar olarak yeni bir alanda araştırmalar yapmış olduk ve evlere iş veren firmaları bileğerlendirdik...
Joure Perfume Eight of India’s top social media influencers compete to power through 21 days without their personal phones, verified handles and online followings.
Hasetn çağdaş Makale kaynağı erkeği ama geleneklerine bağlı ‚ belli bir kalitede yaşamasını bilici ‚ refahlı ve rafine bir elbise seçimi olan ‚ insanlarla tabii olabilen kişidir.
Parfüm Bayilik Hakkında Tüm Zamanların En İyi 10 Facebook Sayfası ücreti
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do derece store any personal information.
Joure Perfume 1993 senesinde limonluküvenine başlamış olan ve 2013 senesinde Tavuk Land, "Soslu Tavuğun Ustası" mottosuyla büyümeye devam ediyor. Firmanın şu anda yekûn yedi şubesi bulunuyor. Bu şubeler Konya, Kocaeli, Tekirdağ illerinde nokta tuzakıyor. Yedi şubenin altısı franchise olarak alışverişletilirken firmanın yurtdışında etkin şubeleri bulunmuyor. şirket yatırımcılarından isim hakkı bedeli olarak küşatta 150 bin TL istenirken mahiye ciro üzerinden ise yüzdelik 2.5 dilek ediyor. Bayim evet musun fuarına özel ilk 10 şube sinein insan hakkı bedelini almayacak olan firma, reklam ve ihtimam bedelini ise başlangıçimcilerden talep etmiyor.
Tumblr media
.ve bunu henüz ıyı bıdurumşlere gelmesını ısterım erkekılık verırsenız sevınırz.yıldız ırak erbil bile çok aldatıcı yerlere markanızı taşırız.
Sitemizde bayiliğinizi yayınlamak istiyorsanız "[email protected]" eğik adresimizden bize edebiyatız. Detaylar karınin BURAYA tıklayın.
Parfüm Bayiliği Almak Hakkında Bilgi Edinmek İçin En İyi 15 Twitter Hesabı
Ankara etimesgut sincan batikent eryaman otamatik makina ile slim sigara sarma isi yapiyorum ihtiyaci olan arkadaslar iletisime gecebilir 05416355790
Joure Perfume  D&P Parfüm bayilik alan methalimcilerin seçeceği işçilikletmelerin en az 10 metrekare olması koşulunu aramaktadır. D&P Parfüm faik karlılık ve az maliyet oranlarına demetlı olarak yatırımcılar tarafından koskocaman istek görmektedir. Marka bayilik almak talip başlangıçimcilerin kârletmelerini açacakları lokasyonda bir değişik DP Parfüm bayiliğinin bulunmamasına özen göstermektedir. D&P Parfüm bayilik almak isteyen antreimciler marka ile iletişime geçerek plasman koşulları ile müntesip detaylı olgun kızılıp bayilik taleplerini markaya iletebilmektedirler.
Loris Parfüm’den bayilik alabilmek bağırsakin, m2 başına en azca 4 bin TL anamal sahibi olmalkaloriız.
0 notes
nuracell · 6 years
Video
Okunası #FüsunErtuğ #fusunertug #etnobotanik •http://etnofertug.blogspot.com/ ••https://www.academia.edu/9854043/Ethnobotany_of_Turkey_-Flora_Vol_1_319-344-_Turkish_-2014 •••https://www.scribd.com/mobile/document/364144710/Fusun-ERTUĞ-Osmanlı-nın-damak-tadı-docx ••••http://95.0.183.148/index.php/tubaar/article/view/65 •••••http://kanal16haber.com/mobilHaberDetay.aspx?id=29697
0 notes
haberyazari · 3 years
Text
Harran Üniversitesi Ev Sahipliğinde “Etnobotanik Araştırma Teknikleri 3” Programı Başladı
Harran Üniversitesi Ev Sahipliğinde “Etnobotanik Araştırma Teknikleri 3” Programı Başladı
Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi ev sahipliğinde, TÜBİTAK BİDEB desteği ile yapılan Etnobotanik Araştırma Teknikleri kursunun 3.sü başladı. Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Akan’ın koordinatörlüğünde düzenlenen Etnobotanik Araştırma Teknikleri kursuna farklı illerden 25 doktora ve yüksek lisans öğrencileri katılıyor. Dört gün boyunca…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yazarurfa · 4 years
Text
Tumblr media
Etnobotanik araştırma ekibi Harran Üniversitesi'nde buluşuyor http://dlvr.it/RYgGcS
0 notes
drnatureco-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
Nar Çiçeği Punica granatum flos. Nar; aslen İran, Mezopotomya, Anadolu ve Afganistan kökenli olan m.ö 200 yıllarında Çin bölgesinde de tanımlanan çalı şeklinde bir bitki dir. Narın meyvesi, meyve kabuğu, meyve çekirdekleri ve ağaç kabukları dahil kullanılmaktadır. Bu yazımda size nar çiçeğinin tıbbi kullanımından bahsedeceğim. Kimyasal olarak içeriğinde; ellajik asit, tri-o-metil ellajik asit, gallik asit, urolik asit, vitamin C, maslinik asit ve daukesterol içerir. Etnobotanik (geleneksel) olarak astringent (damar büzücü, kanamayı azaltıcı), hemoastatik (kanamayı durdurucu) etkisiyle yaralanmalarda kullanılmıştır. Unani ve ayurvedik tıpta antidiabetik olarak; çin tıbbında beyazlaşan saçları önlemek için kullanılmıştır. Çayı ishallerde hatta toz haline getirilip; diş tozu halinde gingivit (dişeti iltihabı tedavisinde) kullanılabilir. Ayrıca migrenli ve hafif baş ağrısı hastalarda baş ağrısını hafifletmek için kullanılmıştır. Fare deneylerinde; deneysel olarak şeker hastası yapılmış farelerde açlık kan şekerini düşürdüğü ve damar tıkanmasına sebebiyet verebilen lipid profilini (kolesterol, vldl) düzelttiği gösterilmiştir. Hayvan deneylerinde %5-10 nar çiçeği extraktı içeren kremin yanıklarda belirgin iyileşme hızını arttırmıştır. Hayvan deneylerinde karaciğer koruyucu etkisi de kanıtlanmıştır. Analjezik etkisi de ayrıca bulunmaktadır. Düz kasların kasılmasını engelleyebilir. (antispazmodik etki) özellikle uterus (rahim) üzerinde etkili olabilir ki düşük tehdidinde kullanılabilmesi ile ilgili daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. (klinik çalışma) Oral aftlarda (ağız yaralarında) mukoz membranlara etki eden nar çiçeği extraktının hastalarda steroid kullanımını azaltabileceği görülmüştür. Antikanser, antiinflamatuvar ve antioksidan etkileri de belirgindir. Çay şeklinde ve hidroalkolik (tentür) formda kullanılabilir. Yazan Dr. Ahmet AYDINALP #fitoterapi #sağlık #sağlıklıyaşam #narçiçeği #nar #migren #drnatureco #phytotherapy #pomegranate #photography #sağlıkiçin #herbal #antikanser https://www.instagram.com/p/Bx5TO3lgbC-/?igshid=1rafzsq1ll7dq
0 notes
themoiira · 5 years
Text
KAZ DAĞLARI HEPİMİZİN ULUSAL PARKI I Moiira
Kadın ve Yaşama Dair Her Şey https://moiira.com/kaz-daglari-hepimizin-ulusal-parki/
KAZ DAĞLARI HEPİMİZİN ULUSAL PARKI
Kaz dağları hepimizin ulusal parkı; Kazdagi (İda Dağı) Milli Parkı, Balıkesir iline bağlı Edremit ilçesindedir. Milli Park’a, Balıkesir’den (Karayolu) gelen 230 karayolu (92 km), Bursa’dan ise 24 karayolu ile ulaşılabilir. Kazdagi (İda Dağı) Milli Parkı, Ege’nin kuzey ucunda, Edremit Körfezi’nin kuzey kıyısında, doğudan batıya uzanıyor. Eskiden Ida olarak adlandırılan Kazdağı veya Kazdağları (Kaz dağı), Ege ve Marmara bölgelerini birbirinden ayırır ve 1.774 m’deki Biga Yarımadası’nın en yükseğidir. Görülecek yerler arasında zengin bitki örtüsü ve fauna çeşitleriyle vadiler; ilk güzellik yarışmasının mekanı olduğu söylenen mitolojik Ida Dağı; ve Sarikiz mitinin gerçekleştiği Sarikiz (Sarıkız) bölgesi.
İda Dağı, Ana Tanrıça, Kibele’nin dağı ve kadınları erkeklerin defalarca baştan çıkardıkları yer haline getirdi. Eğimleri ve vadileri arasında ısrar eden Paris, bir ayı tarafından emilen Paris ünlü ve kaderini yargılamaya devam etti. Ve zirvesinde, Tanrılar Truva’nın ortaya çıkan savaşını izlemek ve karara bağlamak için toplandılar.
Evet Mirasımıza Kaz dağlarımıza huzurumuza mutluluğumuza dokunmayın.
KAZ DAĞLARI HEPİMİZİN ULUSAL PARKI IDA MİTOLOJİSİ
Ida ve Truva, en eski edebi metinlerin yazarı olan Homerous sayesinde dünyaca ünlü ve tanınmış yerlerdir.
Zeus ve Kahraman Zeus’un Truva savaşlarının hakemi olduğu ve zirvesinde eşiyle birlikte tapınağındaki savaşları izlediği belirtiliyor. Zamanını karısı ile birlikte zambak, safran ve sümbül ile görkemli yerde geçirdi.
  KAZ DAĞLARI HEPİMİZİN ULUSAL PARKI Dünyanın İlk Güzellik Yarışması
İda’nın efsaneleri boyunca, dünyadaki ilk güzellik yarışması olarak bilinen tanrı. Thetis’in düğünü sırasında, savaş tanrıçası davet edilmediği için altın bir elma attı. Daha sonra elmaları paylaşamadıkları için tanrıçalar Zeus ile birleşiyorlardı. Zeus onları Paris’e gönderdi, Ida’daki bir çoban, Afrodite, Hera ve Afradit, Paris’i hermes sorusu ile görmeye alındı. Hermes, Paris’e altın elmayı verdi. Aynı zamanda, tanrıça rüşvet teklif etti. Athena, istihbarat sunuyor, Hero güç verdi ve Afrodit sevgi teklif etti ama bunun farkında değil, bunun Truva’nın sona ermesine neden olacağını belirtti.
  KAZ DAĞLARI HEPİMİZİN ULUSAL PARKI Paris, Truva Kralı Priamos’un Oğlu
Aslında Paris, Truva Kralı Priamos’un oğludur. Annesi, Hekabe hamile kaldığında, bir rüya gördü ve Troy, midesinde ateşin etkisiyle ortadan kalktı. Augors, Troy’un Paris yüzünden küçümsemediğinin bir göstergesi olduğunu söyledi. Bu yüzden, Paris doğduğunda, Ida’ya gönderildi ve öldürülmesini emretti. Sorumlu adam onu ​​dağda yalnız bıraktı. Bir çoban çocuğu bulup ona baktı. Büyüdüğü zaman yakışıklı bir adam oldu. Bu Truva prensi idi ve Ida ile ilgili diğer mitolojik ifadeler aşağıdadır:
  Afrodite -Ankhisler Romalıların ataları Aeneas, Afridite ve yakışıklı çoban Ankhises’in birbirlerini sevdiği zaman doğdu. Çocukluğunu Ida’da geçirdi ve Troy savaşlarında savaştı.
  Ganimedes
Truva’nın kurucusu Tros’un oğluydu. Bir gün avlanırken Zeus ona aşık oldu ve Zeus’un kartalı tarafından kaçırıldı ve Olimpos’a götürüldü. Daima onu görmek istediği için Zeus, kızını onunla değiştirdi ve tanrılara hizmet etmeye başladı.
 Sarikiz Efsanesi
Sarikiz ve babası Ida’da bir köyde yaşıyorlardı. Babası hacca gitmeden önce, komşusundan uzaktayken ona bakmasını istedi. Köyden ayrıldığında, köylüler onunla evlenmek istiyordu, ancak hepsini reddetmeleri için hepsini reddetti. Babası geri döndüğünde, başını onunla konuştum. Sebebini komşusuna sorduğunda, Sarikiz’in yoldan saptığını, üzgün ve düşünceli olduğunu söyledi. Kızına olan derinden aşkı nedeniyle, onu öldüremedi, bu yüzden Ida’yı bazı kazlarla bıraktı. Birkaç yıl sonra ziyaretçiler kayboldu ve
 Sarikiz’in
kazlarıyla birlikte onlara yardım ettiğini söylediler. Daha sonra kazlar Bayramiç’teki tarlalara zarar verdiğinde, köylüler bu durum hakkında onu bilgilendirdi ve içinde taşıdığı taşları taşıyarak duvarlar inşa etti. Bugün bile, kalıntıları görülebilir. Babası haberleri duyduğunda, Ida’ya gideceğini umarak Ida’ye gitti. O geldi ve kızını kazlarıyla gördü. Mutlu oldular ve babasına saygı duyduğunu gösterdi. Abdest yapmak istedi ve ona yardım etti. İlk başta su tuzluydu ve tuzlu suyu tatlı su ile değiştirdi. Onun bir aziz olduğunu anladı. Birden kara bulutlar gördü ve ortadan kayboldu. Sırrı ifşa edildiğinden ortadan kaybolduğunu düşünüyordu. Kızının sütunlu olduğunu anladı, bu yüzden köylülere güçlendi. Etrafta yürürken öldü ve bu tepeye Babatepe adı verildi. İda’da gömüldü. Her yıl Ağustos ayında köylüler onları anmak için tırmanmaya başlarlar.
Abdest yapmak istedi
ve ona yardım etti. İlk başta su tuzluydu ve tuzlu suyu tatlı su ile değiştirdi. Onun bir aziz olduğunu anladı. Birden kara bulutlar gördü ve ortadan kayboldu. Sırrı ifşa edildiğinden ortadan kaybolduğunu düşünüyordu. Kızının sütunlu olduğunu anladı, bu yüzden köylülere güçlendi. Etrafta yürürken öldü ve bu tepeye Babatepe adı verildi. İda’da gömüldü. Her yıl Ağustos ayında köylüler onları anmak için tırmanmaya başlarlar. Abdest yapmak istedi ve ona yardım etti. İlk başta su tuzluydu ve tuzlu suyu tatlı su ile değiştirdi. Onun bir aziz olduğunu anladı. Birden kara bulutlar gördü ve ortadan kayboldu. Sırrı ifşa edildiğinden ortadan kaybolduğunu düşünüyordu. Kızının sütunlu olduğunu anladı, bu yüzden köylülere güçlendi. Etrafta yürürken öldü ve bu tepeye Babatepe adı verildi. İda’da gömüldü. Her yıl Ağustos ayında köylüler onları anmak için tırmanmaya başlarlar. öldü ve bu tepeye Babatepe adı verildi. İda’da gömüldü. Her yıl Ağustos ayında köylüler onları anmak için tırmanmaya başlarlar. öldü ve bu tepeye Babatepe adı verildi. İda’da gömüldü. Her yıl Ağustos ayında köylüler onları anmak için tırmanmaya başlarlar. Kaz dağları hepimizin ulusal parkı
   Ayazma
Bayramiç doğası ve mitolojisi ile özel bir kurumdur. Ayazma, Bayramiç’e 25 km uzaklıktadır ve bu doğa harikasıdır. Yol boyunca meyve bahçeleri görebilirsiniz. Ayazma piknik alanı olup şelale var. Truva savaşlarına neden olan güzellik yarışması burada düzenlendi. Her yıl Ağustos ayında, yarışma düzenlenir.
Kazdagi (İda Dağı) Milli Parkı 21.452 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Bölge temel olarak Kazdagi’nin güney yamacıdır. Dağın en yüksek zirvesi, Karataş Tepe (Karataş Tepe) 1.774 m’dir. Kazdagi Milli Parkı’nın geçim kaynakları için bağımlı olan 10’dan fazla köy var. Bu insanlar turistlerle birlikte dağ ekosistemi üzerinde önemli bir etki yaratmakta ve kaygı dağlardaki genel insan etkilerinden farklı değildir. KAZ DAĞLARI HEPİMİZİN ULUSAL PARKI
Kazdagi Milli Parkı’nda 32 endemik tür bulunmaktadır. Bu türlerin bir kısmı belirli küçük alanlarda yetişir ve bu dağılmış alanların çoğu dağın üst kısmında ve özellikle Sarıkız zirvesi civarında bulunur. Bu alanlar doğrudan insan etkisine maruz kalmaktadır. Flora’ya gelince, bugüne kadar Kazdağı Milli Parkı’ndaki Türk bilim insanı tarafından 101 familyaya ait 800 bitkinin özdeşliği tespit edildi. Bu türlerin 77 adedi sadece Türkiye’de yetişebiliyor. 77 kişiden 29’u endemiktir. Deniz seviyesinden 200 metreye kadar dağların güney yamaçlarında, zeytin ağaçları, yaklaşık 800 metrelik çam ağaçları, 1.500 metreye varan larvalar ve plajlar doğal olarak yetiştirilebilir. Endemik bitkiler, dağlarda 1.550 metreden fazla görülür.
  (İda Dağı),
Türkiye’nin kuzeybatısındaki Çanakkale (Çanakkale) ve Balıkesir (Balıkesir) illeri arasındaki doğal sınırı oluşturur. Kazdagi (İda Dağı), zengin bitki örtüsü nedeniyle 1994 yılında Milli Park ilan edildi. Kazdağı’nda üç bitki örtüsü vardır; orman bitki örtüsü, çalı bitki örtüsü ve yüksek dağ bitki örtüsü. Kazdagi’de kayıtlı 800 bitki taksonu var. 198 tanesi bu dağ için özel bir etnobotanik öneme sahip. Kazdagi, Türkiye’nin en önemli floristik alanlarından biri olarak kabul edilmektedir. Kaz dağları hepimizin ulusal parkı
Kıyı ve dağ manzarasının yanı sıra yamaçlarını yuvarlayan köylerin yanı sıra, Kazdagi (Kaz Dağları) havanın yüksek oksijen içeriği ile ünlüdür. U-biçimli Şahin Nehri (Şahin Deresi) kanyonu (Şahin Vadisi), yaklaşık 600 m yüksekliğinde, 700 m genişliğinde ve 27 km uzunluğundadır, yaylaların çam kokulu havasını dökerek etkili bir baca görevi görür. Körfez, iyotlu deniz havasını tekrar dağlara çekmek. Astım, bronşit veya solunum yolu enfeksiyonları çekenler için ideal bir iklimdir. Bölge, dağcılar, yürüyüşçüler ve açık havadaki diğer arkadaşlar için bir mıknatıs haline geldi. Ziyaretçiler, daha yeni kırsal medeniyetlerin kökenlerini de izleyebilir.
Çamlıbel (Çam Sırtı), Pınarbaşı (İlkbahar tarafı), Beyoba (Pince kampı) ve Mehmetalan köylerine, doğanın tazeliğini geleneksel yaşam tarzları ile birleştiren tek bir yatay yol boyunca rastlanacak.
Deniz olmadan yapamayanlar için, yakındaki ve güzel. Küçükkuyu (Küçükkuyu) ile Edremit arasındaki sahil oldukça gelişmiştir, ancak Küçükkuyu ile Assos arasındaki kıyı Türkiye’nin en keyifli denizlerinden biridir ve temiz, sakin ve serinleticidir. İyi köy otellerinin çoğunun bu rotada bir yerde kendi özel plajları vardır. Alternatif olarak, sahilin tamamı korunan bir alan olduğundan, arabanızı sahil yolu boyunca hemen hemen her yerdeki zeytin ağaçlarının arasına park edebilir ve oraya atlamak kumlu bir plaj olmayabilir, ancak ilk siz olduğunuzu hissedebilirsiniz tam o noktada yüz. Kuma sahip olmayı tercih ediyorsanız, Kadirga (Kadırga) Plajı, Assos’a aynı sahildedir. Yakınlarda plajlar ve kamp alanları bulunabilir.
youtube
Kaynak: Moiira % Etiketler%
0 notes
siirtmedya · 8 years
Text
Siirt Türk Telekom Fen Lisesinden Proje Başarısı
Siirt Türk Telekom Fen Lisesinden Proje Başarısı
Expo 2016 Antalya “Anadolu Bitkileri Expo´da” Etnobotanik Proje Yarışmasında, Güneydoğu Anadolu bölge ikincisi seçilen Siirt Türk Telekom Fen Lisesi proje ekibi, Milli Eğitim Müdürü Fethi Suay ile birlikte Vali Mustafa Tutulmaz’ı makamında ziyaret etti.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade eden Vali Tutulmaz, proje ekibini tebrik etti.
İl Milli Eğitim Müdürü Fethi Suay ve Okul Müdürü Abdulhamit…
View On WordPress
0 notes
Text
Pandemi Sürecinde, Sağlık Çalışanlarının Tıbbi ve Aromatik Bitki Kullanımının Değerlendirilmesi
Pandemi Sürecinde, Sağlık Çalışanlarının Tıbbi ve Aromatik Bitki Kullanımının Değerlendirilmesi
#AromaterapiVeSağlıkÇalışanları, #AromatikBitkilerinRuhSağlığınaEtkisi, #AromatikBitkilerinSolunumYoluSağlığınaEtkisi, #BitkiDesteklerininStresYönetimindekiRolü, #BitkiselÇözümlerVeEnfeksiyonÖnleme, #Ethnobotany, #Etnobotanik, #PandemiDönemindeBitkiselIlaçlarınKullanımı, #PandemiSırasındaBitkiÇaylarınınRolü, #PandemiSürecindeBitkiTakviyeleri, #PandemiVeBitkiselÇözümler, #SağlıkÇalışanlarıBitkiTedavileri, #SağlıkÇalışanlarınınBitkiselTedaviDeneyimleri, #SağlıkPersonelininAromatikBitkileriKullanımı, #SağlıkPersonelininBitkiselBeslenmeYaklaşımları, #SağlıkProfesyonellerininBitkiÖnerileri, #SağlıkUzmanlarınınBitkiDestekleri, #SağlıkUzmanlarınınBitkiRehberliği, #TıbbiBitkilerVeBağışıklıkSistemiGüçlendirmesi, #TıbbiBitkilerinBağışıklıkSistemineKatkısı, #TıbbiBitkilerinGüvenliKullanımı, #TıbbiBitkilerinSağlıkÇalışanlarıIçinÖnemi, #TıbbiVeAromatikBitkiler https://is.gd/V6Lvbm https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/makaleler/pandemi-surecinde-saglik-calisanlarinin-tibbi-ve-aromatik-bitki-kullaniminin-degerlendirilmesi/
Pandemi Sürecinde, Sağlık Çalışanlarının Tıbbi ve Aromatik Bitki Kullanımının Değerlendirilmesi: Bu çalışmada, Covid-19 (Kovid-19) pandemisine karşı sağlık çalışanları tarafından, geleneksel olarak kullanılan tıbbi ve aromatik bitkilerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma tanımlayıcı modelde tasarlanmış olup 10 Temmuz-31 Aralık 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Türkiye’deki sağlık çalışanları araştırma evrenini oluşturup basit rastgele örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında, alan uzmanlarınca hazırlanan yarı yapılandırılmış anket formu kullanılmıştır. Demografik bilgiler ve tıbbi ve aromatik bitkiler olmak üzere iki kısımdan oluşan anket, Google forms üzerinden online olarak uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 24 paket programı kullanılmış, yüzdelik ve frekans hesaplamaları yapılmıştır.
Araştırmaya, Türkiye genelinde 1320 sağlık çalışanı katılmış olup, katılımcıların %55’i kadın, %45’i erkektir, meslek gruplarına göre dağılımı; %18’i hemşire, %16’sı sağlık memuru, %12’si hekim, %10’u ATT, %9’u paramedik, %9’u ebe, %8’i tıbbi sekreter, %7’si eczacı, %6’sı psikolog ve %5’i diğer (sosyal çalışmacı, müdür, diş hekimi vs.) şeklindedir. Çalışma sonucuna göre; sağlık çalışanlarının %77’si Covid- 19 pandemisinde tıbbi ve aromatik bitkilerin tamamen ve kısmen etkili olduğuna inandığını belirtmiş ve bunların %63’ü şifalı bitkileri kullanmıştır. Kullanılan bitkiler içinde kekik/Origanum sp. (%99), narenciye/Citrus sp. (%94) ve sarımsak/Allium sativum (%93) en yüksek düzeyde tercih edilmiştir. Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı hakkındaki bilgilerin en çok sosyal medya (%99) aracılığıyla elde edildiği görülmüştür.
Katılımcıların %94’ü bitkileri aktardan temin etmiştir. Bitkiler daha çok demlenerek (%99) ve çiğ gıda (%91) şeklinde tüketilmektedir. Bu süreçte tıbbi ve aromatik bitki kullananların %63’ü Covid-19’a yakalanmadığını bildirmiştir. Sonuç olarak, Covid-19 sürecinde sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğunun tıbbi ve aromatik bitkilerin etkisine inandığı ve şifalı bitkileri kullanmayı tercih ettikleri ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışma modern tıp ilmi almış bireylerin tamamlayıcı tıbba olan bakışını yansıtması açısından önemli bir değere sahiptir.
Pandemi Sürecinde, Sağlık Çalışanlarının Tıbbi ve Aromatik Bitki Kullanımının Değerlendirilmesi: GİRİŞ
Tıbbi ve aromatik bitkiler, hastalıkların önlenmesi ve iyileştirilmesiyle birlikte sağlığın korunmasında geleneksel ilaç olarak hem halk arasında hem de modern tıpta kullanılmaktadır (Demirci Kayıran & Kırıcı, 2019). Ayrıca; besin takviyeleri ve bitkisel çay gibi tedavi amaçlı, tat ve çeşni olarak beslenmede de faydalanılmaktadır (Temel ve ark., 2018). Anadolu’nun zengin bitki çeşitliliğiyle birlikte tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olması, bu coğrafyanın geleneksel tıbbi bitki kullanım kültürü açısından oldukça zengin olmasına neden olmuştur. Yüzyıllardır Anadolu halkı tarafından koruyucu, destekleyici ve tamamlayıcı tedavi amacıyla şifalı bitkiler tercih edilmektedir.
Türkiyenin zengin bitki çeşitliliğinin içerisinde yüzlerce bitki türü geleneksel halk hekimliğinde kullanıla gelmiştir. FAO’nun 2015 verilerine göre Türkiye’de halk tarafından kullanılan tıbbi ve aromatik bitki sayısı ise 500 civarındadır (Temel ve ark., 2018). Türkiyede doğal olarak yetişen ve halk arasında gıda ve tıbbi amaçlarla kullanılan bu bitkilerin, mikrobiyal kaynaklı hastalıklardan korunmada ve bu hastalıkların tedavisinde başarılı olduğunu gösteren birçok etnobotanik çalışma bulunmaktadır (Sargın ve ark., 2013; Paksoy ve ark., 2016; Satıl & Selvi, 2020; Uzar & Uzar, 2020). Sadıkoğlu ve Alpınar (2004) tarafından, Cumhuriyet dönemine (1928–1997) ait Türk Etnobotaniği ile ilgili yapılmış 765 yayın incelenmiştir. Bu yayınlardan 466’sının bitkilerin tıbbi kullanımları ile ilgili olduğu belirlenmiştir. Tıbbi bitkiler birçok aktif fitokimyasal bileşikler içermesi nedeniyle bir çok hastalıkta olduğu gibi viral kaynaklı hastalıklarda da konakçının bağışıklık sistemini destekleyerek antiviral etki göstermektedir (Şekeroğlu & Gezici, 2020). Bu amaçla gerek dünyada gerekse Türkiye’de toplumun değişik kesimlerince tıbbi bitkileri tanıma ve kullanma düzeylerine yönelik çalışmalar ortaya konmuştur (Cömert & Dinç 2014; Teke ve ark., 2020).
Covid-19 (Kovid-19) için tedavi seçeneklerinin olmaması, dünya çapında endişeye yol açmış ve bu hastalığın bulaşmasını önlemek için birçok alternatif seçenek aranmaya başlanmıştır. Benzer şekilde, önleyici tedbirlere daha fazla odaklanmak da dahil olmak üzere enfeksiyonun ilerlemesini hafifletmek için insanlar doğal ve bitkisel ürünlere yönelmişlerdir (Alyami ve ark., 2020). Bu durum, koronavirüs pandemisi sürecinde halkın şifalı bitkilere karşı olan ilgisi daha da artmıştır. Bu konuda dünyada farklı grupların Covid-19’a karşı kullanılan bitkilere yönelik yapılmış bazı çalışmalar bulunmaktadır (Alyami ve ark., 2020; El Alami ve ark., 2020; Khanal ve ark., 2020; Charan ve ark., 2021;). Türkiyede ise daha çok geleneksel tedavide şifalı bitkilerin kullanımının tespitine yönelik çalışmalar yapılmıştır (Cömert & Dinç, 2014; Teke ve ark., 2020).
Bu çalışma ile Türkiye genelindeki sağlık personellerinin tıbbi aromatik bitkiler kullanımındaki eğilimleri belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, pandemi sürecinde Türkiyede sağlık personeli tarafından Covid-19’a karşı bağışıklık sistemini güçlendiren bitkileri tanıma ve kullanım düzeyleri ile etkilerine yönelik görüşleri ortaya konmuştur.
MATERYAL ve METOD
Bu araştırma tanımlayıcı modelde tasarlanmış olup, 10 Temmuz- 30 Aralık 2021 tarihleri arasında çalışılmıştır. Covıd-19 mücadelesinde diğer mesleklere göre en fazla maruz kalan meslek grubu sağlık çalışanlarıdır. Ayrıca kimyasal ilaçları ve kullanımını diğer meslek gruplarına göre en fazla bilen ve uygulayan meslek grubu da sağlık çalışanları olması nedeniyle bu çalışma sağlık personeli üzerinde gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de bulunan 1.142.469 sağlık çalışanı araştırma evrenini oluşturmuştur (Anonim, 2021). Araştırmanın örneklemini ise araştırmanın yapıldığı tarihler (10 Temmuz – 30 Aralık 2021) arasında, online olarak internet üzerinden paylaşılan, ankete katılmayı kabul eden ve “basit rastgele örnekleme yöntemi” ile seçilen 1320 sağlık çalışanı oluşturmuştur (Karasar, 2003). Rastgele örnekleme yöntemi evrende bulunan her birimin/bireyin örneğe seçilme şansı birbirine eşittir (Özdamar, 2001). Bu bölümde ayrıca, veri toplama aracı/verilerin analizi, etik ve çalışmada yer alan katılımcılar ile ilgili bilgilere yer verilmiştir.
Veri Toplama Aracı ve Verilerin Analizleri
Google forms üzerinden hazırlanmış olan 15 soruluk yarı yapılandırılmış anket formu katılımcılara online olarak uygulanmıştır. Verilerin toplanmasında kullanılan anket iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde demografik bilgiler, ikinci bölümde ise katılımcıların tıbbi ve aromatik bitkilere ait tutum ve davranışlarını belirlemeye yönelik sorular yer almaktadır. Anket formu online olarak internet üzerinden paylaşılmış olup, anketi doldurarak katılım sağlayan 1320 sağlık çalışanı üzerinden araştırma yürütülmüştür.
Verilerin analizinde; SPSS 24 paket programı kullanılmış olup frekans ve yüzdelik hesaplamaları yapılmıştır. Frekans ve yüzdelik tabloları, verinin bir bütün olarak okuyucuya sunulmasını sağlar ve anlamlandırılmasını kolaylaştırır (Büyüköztürk ve ark., 2013). Araştırma Etiği Araştırma, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi, Klinik Araştırmalar Etik kurulunun 05 Temmuz 2021 tarihli ve 84498454/050.03./46493 sayılı onayı ile çalışılmıştır. Katılımcılar için gönüllülük esasına uygun olarak, anket formunun başlangıç kısmında araştırmaya katılma onamı alınmıştır. Araştırmaya katılmayı onaylayanlar çalışmaya dahil edilmiştir.
BULGULAR ve TARTIŞMA
Katılımcıların Demografik Özellikleri 
Çalışmaya toplam 1320 kişi katılmıştır. Katılımcıların %55’i kadın, %45’i erkek, %37’si lisans, %27’si ön lisans, %26’sı lisansüstü ve %10’u lise mezunu, %24’ü 21- 30 yaş arası, %27’si 31-40, %31’i 41-50 ve %18’i 50 ve üzeri yaş aralığındadır (Çizelge 1). Çizelge 1.Katılımcıların yaş, öğrenim ve cinsiyet durumuna göre dağılımları
Yaş F % Öğrenim Durumu F % Cinsiyet F % 21-30 312 24 Lisansüstü 348 26 Kadın 730 55 31-40 353 27 Lisans 487 37 Erkek 500 45 41-50 414 31 Ön Lisans 361 27 50- 241 18 Lise 124 10 Toplam 1320 100 Toplam 1320 100 Toplam 1320 100
Katılımcıların Bölgelere Göre Dağılımları
Bölgelere göre katılımcı dağılımı; Ege bölgesi 278 (%21), İç Anadolu 253 (%19), Marmara 241 (%18), Akdeniz 188 (%14), Karadeniz 160 (%12), Doğu Anadolu 112 (%8) ve Güney Doğu Anadolu bölgesi 100 (%8) katılımcıdır (Şekil 1).
Katılımcıların Mesleki Dağılımları
Katılımcıların; %18’i hemşire, %16’sı sağlık memuru, %12’si hekim, %10’u ATT, %9’u paramedik, %9’u ebe, %8’i tıbbi sekreter, %7’si eczacı, %6’sı psikolog, %5’i diğer (sosyal çalışmacı, müdür, diş hekimi vs.) şeklindedir (Şekil 2).
1320 katılımcının, 1016’sı şifalı bitkilerin etkili olduğuna kısmen ve tamamen inandığını belirterek ankete devam etmiş, 304 katılımcı ise etkili olduğuna inanmayıp devam etmemiştir. Bu durumda, Covid-19 pandemi sürecinde tıbbi ve aromatik bitkilerin etkili olduğuna tamamen inananların sayısı %44, kısmen inananların sayısı %33 ve inanmayanların sayısı ise %23’tür (Şekil 3).
#gallery-1 margin: auto; #gallery-1 .gallery-item float: left; margin-top: 10px; text-align: center; width: 33%; #gallery-1 img border: 2px solid #cfcfcf; #gallery-1 .gallery-caption margin-left: 0; /* see gallery_shortcode() in wp-includes/media.php */
Tıbbi ve aromatik bitkilerin etkili olduğuna kısmen ve tamamen inanan 1016 katılımcının 642’si (%63) bu bitkileri kullanmış olup ankete devam etmiş ve 374’ü(%37) ise kullanmamış olup ankete devam etmemiştir (Şekil 4).
Genel olarak; ankete katılan sağlık çalışanlarının %77’si tıbbi ve aromatik bitkilerin tamamen ve kısmen etkili olduğuna inanmış ve bunların %63’ü şifalı bitkileri kullanmıştır. Katılımcıların %23 ise şifalı bitkilerin etkisine inanmadıklarını söylemişlerdir. Khanal et al. (2020) tarafından Nepal’in Tanahun bölgesinde yapılan benzer bir çalışmada da ankete katılanların %73’ünün bazı hastalıkların tedavisinde şifalı bitkileri kullandıklarını söylemiştir.
Kullanılan bitkiler ve bitkilerin kullanımında yararlanılan kaynaklar sorusu birden fazla cevap işaretlenebilen sorulardır. Kullanım değeri en yüksek olan bitki kekik/Origanum sp. (%99) olup narenciye/Citrus sp. (%94) ve sarımsak/Allium sativum (%93) bunu izlemektedir. En düşük kullanım değeri ise diğer grupta yer alan mürver (Sambucus nigra L.) ve elma sirkesi (%4) olmuştur (Çizelge 2).
Çizelge 2. Katılımcılar tarafından kullandıkları ifade edilen bitkiler
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Kekik (Origanum sp.) 639 99 2.Narenciye (Citrus sp.) 603 94 3.Sarımsak (Allium sativum L.) 596 93 4. Adaçayı (Salvia sp.) 422 66 5. Zeytin /zeytin yaprağı (Olea europaea L.) 210 33 6. Çörekotu (Nigella sativa L.) 125 19 7. Meyan (Glycyrrhiza glabra L.) 68 11 8. Udihindi (Aquilaria agallocha Roxb.) 54 8 9. Diğer (Mürver/Sambucus nigra L., elma sirkesi) 24 4
El Alami et al. (2020) da Fas’ta yaptığı bir çalışmada, Google Forms üzerinden yaptıkları anket çalışmasında 100 kişiye Covid19 salgını sırasında kullanılan şifalı bitkileri sormuşlardır. Çalışmada, Covid-19 salgını sırasında kullanılan 11 familyaya ait toplam 23 tıbbi bitki türü belirlenmiştir. En çok kullanılan bitkiler ve kullanım sıklıkları: Allium sativum (%80.9), Oleae uropaea (%72.7), Allium cepa (%66.7), Zingiber officinale (%66), Thymus maroccanus (%59.2), Okaliptüs globülleri (%56.5), Foeniculum vulgare (%54,3), Curcuma xanthorrhiza (%50), Phoenix dactylifera (%50), Rosmarinus officinalis (%47.9), Thymus satureioides (%41.9), Mentha pulegium (%41.3) ve Pimpinella anisum (%40)’tır. Çalışma sonuçları ile farklı ülkelerde yapılan benzer çalışmaların bazı verileri Çizelge 3’te karşılşatırılmalı olarak verilmiştir.
Çizelge 3 incelendiğinde, özellikle Suusi Arabistan ve Fas’ta Covid-19 pandemisi sürecinde sarımsak ve soğanın en yaygın kullanılan bitkiler olduğu dikkati çekmektedir. Hem Türkiyede hem de Fas’ta zeytin yetişmesi nedeniyle her iki ülkede de pandemi sürecinde yaygın olarak zeytin bitkisini kullanımı görülmektedir.Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı hakkında yararlanılan kaynaklar ise en fazla sosyal medya (%86) iken en az yararlanılan kaynak ise aile büyüklerinden (%7) olmuştur (Çizelge 4). Alyami et al. (2020), Suudi Arabistan Krallığı’nda yapmış oldukları anket çalışmasında da katılımcıların 372’sinin (%39.4) koronavirüs sürecinde kullandıkları bitkisel ürünleri sosyal medya ve internet üzerinden öğrendiğini bildirmiştir. Tıbbi ve aromatik bitkilerin temin edilmesi ve kullanım şekli sorusu da birden fazla cevap işaretlenebilen sorulardandır. Bitkilerin temin edilme durumu; en fazla aktardan (%94) ve kendim topladım (%75) iken en az ise diğer grup (%17) ve komşumdam/arkadaşımdan (%25) olarak tespit edilmiştir (Çizelge 5).
Bitkilerin en fazla demleme (%99) ve gıda (%91) şeklinde kullanıldığı en az kullanım şeklinin ise yağ (%14) şeklinde kullanım olduğu belirlenmiştir (Çizelge6).
Çizelge 3. Farklı ülkelerde Covid-19 tedavisi için kullanılan şifalı bitkiler üzerine yapılan çalışmaların karşılaştırılması
Ülke adı Ankete katılan kişi sayısı Tıbbi bitki kullanan kişi sayısı En yaygın kullanılan uygulama/bitki türleri Türkiye (Bu çalışma) 1320 642 Sarımsak (A. sativum) Zeytin (O. europaea) Soğan (A. cepa) Suudi Arabistan Alyami et al. (2020), 5258 783 Zencefil (Zingiber officinale) Soğan (A. cepa) Sarımsak (A. sativum) Fas El Alami et al. (2020) 100 – Sarımsak (A. sativum) Zeytin (O. europaea) Soğan (A. cepa) Hindistan Charan et al. (2021) 495 128 Ayurvedic Kadha Giloy (Tinospora cordifolia (Thunb.) Miers) Tulsi (Ocimum sanctum L.)
Çizelge 4. Bitkilerin kullanımında yararlanılan kaynaklar
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Sosyal medyadan 550 86 2.Aktardan 201 31 3.Şifalı bitkiler kitabından 126 20 4.Eczaneden 97 15 5.Aile büyüklerinden 46 7
Çizelge 5. Bitkilerin temin edilme şekli
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Aktardan 601 94 2.Kendim topladım 482 75 3.Eczaneden 207 32 4.Komşumdan arkadaşımdan 162 25 5.Diğer (market, pazar ve online sipariş) 110 17
Çizelge 6. Bitkilerin kullanım şekli
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Demleyerek 636 99 2.Gıda olarak (çiğ ya da pişirilerek) 584 91 3.Kaynatarak 422 66 4.Buhar ve koku 265 41 5.Bitkisel/Aromatik Yağ olarak 87 14
El Alami et al. (2020) tarafından Fas’ta Covid-19 ile ilgili yapılan benzer bir çalışmada kullanılan bitkilerin familya bazında kullanım şekilleri belirlenmiştir. Buna göre Lamiaceae ve Asteraceae türlerinin toprak üstü kısımlarının infüzyon veya kaynatma, Apiaceae türlerinin tohumlarının infüzyon, Cupressaceae türlerinin genç dallarının kurutulmasıyla elde edilen tozların ve Liliaceae türlerinin soğanının ağızdan alınarak kullanıldığını bildirmiştir. Kullanılan bitkilerin etki şekli sorusu tek cevaplıdır.
Tıbbi ve aromatik bitki kullanan 642 katılımcıdan; %63’ü hastalığa yakalanmadım, %20’si hafif atlattım, %13’ü hiç etkisini görmedim ve %4’ü hastalığı ağır geçirdim demiştir (Çizelge 7). Bitkilerle birlikte ilaç ya da destekleyici kullanım durumu sorusu ise birden fazla cevaplıdır. Tıbbi ve aromatik bitkilerin yanında destekleyici tedavi kullanmayan 403’ü hastalığa yakalanmayanlardır.
Geriye kalan 239 katılımcının yüzdelik değerleri ise; %92’si destekleyici olarak ilaç, %96’sı vitamin, %100’ü takviye edici gıdalar ve %74’ü mineraller kullanmıştır (Çizelge 8).
Çizelge 7. Kullanılan bitkilerin etki şekli
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Hastalığa yakalanmadım 403 63 2.Hafif atlattım 128 20 3.Hiç etkisini görmedim 85 13 4.Hastalığı ağır geçirdim 26 4
Çizelge 8. Bitkilerle birlikte kimyasal ilaç ya da destekleyici kullanım durumu
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.İlaç 220 92 2.Vitamin 230 96 3.Takviye edici gıda 239 100 4.Mineraller 176 74 5.Kullanmadım 403 63
Covid-19 tedavisinde alternatif tıp ve ilaç kullanımını belirlemek amaçlı yapılan benzer çalışmada Charan etal. (2021), Hindistan’daki bir izolasyon merkezinden 495 katılımcıya telefon üzerinden bir anket uygulamıştır. Sonuçta katılımcıların 367’sinin (%74.1) tamamlayıcı ya da alternatif tıp ürünü kullanmadığı, 128 kişinin (%25.8) 161 çeşit alternatif tıp ürünü veya ev ilaçları kullandığı görülmüş. Alyami et al. (2020)
tarafından Suudi Arabistan Krallığı’nda yapılan başka bir çalışmada ise katılımcıların yaklaşık %14.9’u pandemisi sürecinde kendilerini hastalıktan korumak için bitkisel ürünler veya besin takviyeleri kullandığını bildirmiştir.
SONUÇ ve ÖNERİLER
Bu çalışma, Türkiye’de Covid-19 pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının tıbbi ve aromatik bitkilere ait tutum ve davranışlarına yönelik yapılan ilk çalışma özelliğini taşımaktadır. Bu nedenle çalışma modern tıp ilmi almış bireylerin tamamlayıcı tıbba olan bakışını yansıtması açısından önemli bir değere sahiptir. Çalışmada online anket yoluyla Türkiye genelinde 1320 sağlık çalışanına ulaşılmıştır. Bunlar içerisinde en yüksek katılımı hemşireler (%18) sağlamıştır.
Ankete katılım oranı; Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde yüksek çıkmıştır.Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde ise katılım oranı düşüktür. Katılımcı oranları iller bazında değerlendirildiğinde; İzmir, İstanbul ve Ankara illerinde katılım oranı en yüksek (%8) iken Bayburt, Kırıkkale, Ağrı ve Kars illerinde ise en düşük (%0.2) olduğu görülmüştür. Katılımcılara yarı yapılandırılmış anket formu online olarak uygulanmıştır. Yarı yapılandırılmış anketler, araştırmacıya özel bir konuda derinlemesine soru sorma imkanı sunar ve katılımcılardan alınan cevapların ayrıntılandırılmasını sağlar (Çepni, 2011).
Genel olarak; ankete katılan sağlık çalışanlarının %77’si tıbbi ve aromatik bitkilerin tamamen ve kısmen etkili olduğuna inanmış ve bunların %63’ü şifalı bitkileri kullanmıştır. Katılımcıların %23 ise şifalı bitkilerin etkisine inanmadıklarını söylemişlerdir. Sonuç olarak, bu çalışmada sağlık çalışanlarının tıbbive aromatik bilgilerin etkinliğine inandıkları ve Covid-19 pandemi sürecinde bu bitkilerden yararlandıkları görülmüştür. Bununla birlikte ankete katılan sağlık personelleri bu süreçte şifalı bitkilerin yanı sıra destekleyici tedavi uyguladıklarını da belirtmişlerdir.
Katılımcılar tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı hakkında bilgileri daha çok sosyal medya aracılığı ile edinmişlerdir. Her ne kadar tıbbi ve aromatik bitkiler geleneksel tıpta yaygın olarak kullanılsa da bitkilerin kullanımında uzman tavsiyesi mutlaka alınmalıdır. Ayrıca doğru bitkiyi doğru dozda ve doğru yöntemle alınması da o bitkinin şifalı özelliklerinden yararlanmak için uyulması gereken en önemli kurallardan olduğu da unutulmamalıdır.
TEŞEKKÜR
İstatistik çalışmalarda desteklerini gördüğümüz Bartın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mustafa FİDAN’a teşekkür ederiz. Araştırmacıların Katkı Oranı Beyan Özeti Yazarlar makaleye eşit oranda katkı sağlamış olduklarını beyan eder. Çıkar Çatışması Beyanı Makale yazarları aralarında herhangi bir çıkar çatışması olmadığını beyan ederler.
0 notes
Text
Gana'nın ilk yardımda kullanılan şifalı bitkileri tehdit altında
Gana'nın ilk yardımda kullanılan şifalı bitkileri tehdit altında
Tumblr media
#AmamaShelterbeltOrmanRezervi, #AşırıHasat, #AsukeseOrmanRezervi, #BitkiÇeşitleri, #BitkiTıbbıAraştırmaMerkezi, #BitkiTıbbıBilimselAraştırmaMerkezi, #BitkiselAcıÜretimi, #BitkiselIlaçlar, #BiyoçeşitlilikKaybı, #EtnobotanikBilgi, #FarmakolojikEtki, #GanaGelenekselTıp, #GanaOrmanları, #GanaOrmansızlaşmaOranları, #GanaŞifalıBitkiler, #GanaDaBitkiselIlaçKullanımı, #GanaDaŞifalıBitkiler, #GanaDakiYerelTopluluklar, #GanaNınEtnobotanikGelenekleri, #GelenekselBitkiBilgisi, #GelenekselTıp, #KorumaProgramları, #ModifiyeTaungyaSistemi, #OrmanRestorasyonu, #OrmanYangınları, #Ormansızlaşma, #OrmansızlaşmaEtkileri, #TarımsalGenişleme, #YerelBilgi, #YerelTopluluklar https://is.gd/lX8YHo https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/haberler/gananin-ilk-yardimda-kullanilan-sifali-bitkileri-tehdit-altinda/
Gana’nın ilk yardımda kullanılan şifalı bitkileri tehdit altında, yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, güneybatı Gana’daki orman toplulukları, 83’e kadar rahatsızlığı tedavi etmek için 70 şifalı ağaç türü kullanıyor. Bu bitkiler, farmakolojik faydaları olan yüksek düzeyde biyoaktif bileşikler içerir, ancak birçoğu aynı zamanda aşırı hasat ve büyük ölçekli ormansızlaşmaya neden olan bölgedeki tarımsal genişleme gibi faktörler tarafından da tehdit altındadır. Batı tıbbına ve kültürel algılara erişim eksikliği nedeniyle geleneksel tıp, orman kenarındaki birçok topluluk için birincil tedavi kaynağıdır. Yazarlar, hükümet öncülüğündeki koruma programlarının ve geleneksel bilginin korunmasının, bu şifalı ağaç türlerinin korunması açısından önemli olduğunu söylüyor.
Yeni bir araştırmaya göre, Gana’nın güneybatısındaki geleneksel tıbba erişimi olmayan kırsal topluluklar, 83’e kadar rahatsızlığı tedavi etmek için düzinelerce şifalı ağaç türü kullanıyor . Ancak çalışmanın yazarları, bu ağaç türlerinin çoğunun aynı zamanda aşırı hasat ve tarımsal genişleme gibi faktörler nedeniyle de bölgede ormansızlaşmaya yol açtığını söylüyor.
Heliyon dergisinde yayınlanan çalışma, Asukese Orman Rezervi ve Amama Shelterbelt Orman Rezervi’nin kenarlarındaki toplulukların 33 taksonomik aileden 70 tür şifalı ağaç kullandığını ortaya çıkardı. Bu ağaçlara atfedilen ilk beş farmakolojik etki, anti-inflamatuar, anti-sıtma, anti-mikrobiyal, anti-bakteriyel ve üremeyi artırıcı özelliklerdir.
Gana Enerji ve Doğal Kaynaklar Üniversitesi Orman Bilimleri Bölümü’nde öğretim görevlisi olan ortak yazar Michael Asigbaase, “Bitkisel ilaç, kırsal toplulukların ‘ilk yardımı’ gibidir ve bazı uzak bölgelerdeki tek yardımdır” dedi. “Bütün topluluklarda şifalı bitkiler var. Hatta bazı durumlarda klinik ve hastanelerden yardım bulamayan insanlara da yardım edebildiler.”
Araştırma yazarları, bölgedeki şifalı ağaçların kullanımını anlamak için Yerli Akan-Bono halkı ve Kusaasi ve Waala gibi kuzey kabileleri de dahil olmak üzere dört topluluktan 88 katılımcıyla röportaj yaptı. Bulgular, toplumun bitki özellikleri, iyileştirici etkileri, çeşitleri ve yan etkileri hakkındaki bilgisini değerlendiren bir Yerli bilgi endeksi de dahil olmak üzere beş parametre kullanılarak değerlendirildi. Parametrelerin geri kalanı, bilimsel literatürde tıbbi özelliklerin ne sıklıkta belirtildiğine, türlerin ve bitkilerin parça değerlerine ve bunların aile içindeki kullanımına baktı.
Gana’daki uzak yerel topluluklar için şifalı ağaçlar, ormanların kenarlarında yaşayan toplulukların kolayca erişebildiği göz önüne alındığında birincil tedavi kaynağıdır. Batı geleneksel tıbbındaki son gelişmelere rağmen, Afrika’daki birçok ülkede geleneksel tıbba bağımlılık, geleneksel tıbbın nispeten yüksek maliyeti, sınırlı sağlık hizmeti kapsamı ve sağlık personeli sayısı ve geleneksel tıbbın kültürel olarak normalleşmesi nedeniyledir.
Asigbaase, Mongabay’a şöyle konuştu: “Gana’daki pek çok topluluk bitkisel ilaçları geleneksel [Batı] tıbbından daha etkili olarak algılıyor çünkü bunlar mevcut, uygun fiyatlı ve bunların nasıl hazırlanacağı ve uygulanacağı konusunda ortak bilgi var.” Gana’daki geleneksel şifacılar, çeşitli tıbbi türleri kullanarak sağlık hizmetlerinin tahminen %70’ini sağlıyor . Sonuç olarak Ganalı kabileler, temel sağlık ihtiyaçları için toplam 1.360 şifalı bitki türüne ilişkin geleneksel tıp bilgilerini topladı.
Araştırmaya göre dul katılımcıların evli veya bekar katılımcılara göre şifalı bitkiler hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğu ortaya çıktı. Yazarlar, bunun, çok sayıda bakmakla yükümlü oldukları kişilerin olması veya eşlerini kaybetmiş olmaları nedeniyle sınırlı gelir veya Batı tıbbı kaynaklarına erişimle ilişkili olduğunu söylüyor.
Yaygın olarak neem ağacı olarak bilinen Azadirachta indica, en sık alıntı yapılan şifalı ağaç türüydü.
Asigbaase, “Fabaceae, Apocynaceae, Arecaceae [aileleri] ve bunların yakından ilişkili familyalarının bitki türlerinin genellikle farmakolojik değeri olan yüksek düzeyde biyoaktif bileşikler içerdiği rapor edilmiştir” dedi.
“Bulgularımızla tutarlı olarak, bazı çalışmalarda çeşitli ağaçların insan, bitki ve hayvan hastalıklarının tedavisinde kullanımına ilişkin etnobotanik bilgiler rapor edilmiştir.”
Riskli bir tedavi
Yaygın olarak kabul edilen tıbbi değerlerine rağmen, bu ağaçlar topluluk üyeleri tarafından başka amaçlar için de kullanılmaktadır. Bunlar arasında yakıt olarak odun kömürü yapımı ve inşaat ve marangozlukta kereste olarak kullanılması da yer alıyor; bu kullanımlar ağaç türlerinin korunmasına tehdit oluşturuyor. Çalışmada, tarımsal genişleme, ağaç kesimi, madencilik, kentleşme ve iklim değişikliği gibi daha geniş tehditlerin de ormansızlaşma nedeniyle şifalı ağaç türlerinin kaybına katkıda bulunduğu belirtildi.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programına göre, Gana’daki mevcut ormansızlaşma ve orman bozulma oranı her yıl 135.000 hektardır (333.600 dönüm). Heliyon makalesinde yer alan Asigbaase ve birkaç meslektaşının Asukese ve Amama orman rezervlerinin yakınında gerçekleştirdiği bir başka çalışma , adı geçen şifalı bitki türlerinden yedisinin neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Temel olarak doğadan elde edilen bu bitkilerin aşırı hasadı, çalışma alanındaki şifalı bitki kaybının en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Bu çalışma için görüşülen sakinlerin algısına göre, şifalı bitkiler on yıl içinde yerel olarak yok olacak.
Gana’nın etnobotanik gelenekleri üzerine yapılan başka bir çalışmanın araştırmacıları, bu türlerin kaybının geleneksel bilgilerinin, maneviyatlarının ve tarihlerinin silinmesi anlamına geldiğini söylüyor . Enerji ve Doğal Kaynaklar Üniversitesi’nde ekoloji dersi veren Bismark Ofosu-Bamfo’ya göre, Gana’daki çoğu kabilede ağaçlar ve kültür arasında güçlü bağlar var.
“Odumase gibi bazı kasaba isimleri kelimenin tam anlamıyla ‘Odum ağacının altında’ [ Milicia excelsa ] anlamına gelebilir. Perşembe günü doğan bir erkeğe verilen ad ve aynı zamanda bir isim olan Onyina gibi bir isim [Yaw Onyina], Ceiba pentandra’nın yerel ismiyle aynı “ dedi.
Ofosu-Bamfo, Afrika maunu olarak da bilinen Khaya türünün kabuğu gibi ağaçlara olan talebin çoğunlukla bitkisel acı üreticilerden yüksek olması nedeniyle bitkisel ilaçların sürdürülebilir hasadının önemli bir zorluk olduğunu söyledi. Mide ülserlerinin tedavisi için araştırılan Khaya grandifoliola gibi bitkilere olan talep bazen ağaçların tamamen kesilmesine ve kabuklarının soyulması ile sonuçlanmaktadır .
Ofosu-Bamfo, “Bitkisel ilaç kullanıcılarının yerelden endüstriyel ölçeğe kadar koruma taahhüdüne ihtiyaç var” dedi. “Ağaçlara alternatifler, bazıları aynı tıbbi koşullar için kullanılan ağaçlarla aynı ailede olan, yakın akraba odunsu tırmanıcılarda (lianas gibi) mevcut olabilir.”
1975 yılında hükümet Bitki Tıbbı Bilimsel Araştırma Merkezi’ni (CSRPM) kurdu ve daha sonra Bitki Tıbbı Araştırma Merkezi (CPMR) olarak yeniden adlandırıldı. Asigbaase ve meslektaşlarına göre hükümet, Gana toplumunda geleneksel tıbbın öneminin farkında.
Araştırmada “CPMR’nin faaliyetleri ve bu tür bitkisel ilaçların etkinliğini doğrulayan diğer bilimsel çalışmalar, Gana’da bitkisel ilaçların kullanımını daha da teşvik etti ve artırdı” diyor.
Çalışma alanındaki toplulukların şifalı ağaçları korumaya çalışmasının yollarından biri, bölgede sık sık yaşanan orman yangınlarını hedef alan, hükümetin öncülüğünde orman restorasyonu ve koruma programlarıdır. Bu programların etkileri henüz değerlendirilmemiştir.
Asigbaase, “Yerel topluluklar ilk yangınla mücadelede kritik bir rol oynuyor ve erken tespite, yangını kontrol altına almak için sınırların temizlenmesine ve ağaç dikilmesine yardımcı oluyor” dedi.
“Topluluklar aynı zamanda yenilikçi bir orman restorasyon aracı olan Modifiye Taungya Sistemine [MTS] de katılıyor. Katılımcılara, ağaçların gölgesi kapanana kadar mahsul yetiştirmeleri için bozulmuş orman arazilerinin bir kısmının verildiği bir tarımsal ormancılık sistemidir.”
Geleneksel bitki bilgisinin nesiller boyunca azaldığını gösteren benzer çalışmaların bulgularının aksine, yazarlar farklı yaş, cinsiyet, din ve eğitim düzeyleri arasında benzer düzeyde etnobotanik bilgi buldular. Bu, türlerin korunmasında rol oynayabilecek yerel topluluklardaki bireyler arasında etkili bir bilgi aktarımı olduğunu göstermektedir.
Asigbaase, “Bu etnobotanik bilgi aktarımı, ebeveynlerin eğitimi ve kulaktan kulağa tavsiyeler aracılığıyla topluluk bilgisinin paylaşılması yoluyla mümkün oldu” dedi.
“Yerel topluluklarda ‘Hastaysan susmamalısın’ şeklinde tercüme edilebilecek bir söz vardır” diye ekledi. “Böylece topluluk [üyeler], birikmiş etnobotanik bilgilerini paylaşarak sağlık sorunlarına çözümler keşfediyorlar.”
0 notes
Text
Aktarlarda Bulunan Bazı <b>Tıbbi Bitkilerin</b> Uçucu Bileşen Oranlarının Değişimi
Aktarlarda Bulunan Bazı Tıbbi Bitkilerin Uçucu Bileşen Oranlarının Değişimi
Tumblr media
#BitkilerinUçucuBileşenOranları, #BitkilerinUçucuBileşenleri, #TıbbiBitkiler, #TıbbiBitkilerinUçucuBileşenOranları, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkilerinUçucuBileşenOranları https://is.gd/tsIqrZ https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/makaleler/aktarlarda-bulunan-bazi-tibbi-bitkilerin-ucucu-bilesen-oranlarinin-degisimi/
Aktarlarda Bulunan Bazı Tıbbi Bitkilerin Uçucu Bileşen Oranlarının Değişimi
1. GİRİŞ
Halk arasında bitkilerin ilaç amaçlı kullanılmasının tarihin her dönemi itibarıyla değiştiği ve farklılık oluşturduğu bilinmektedir. Bitkisel kökenli droglar, kimya alanında meydana gelen gelişmelere göre eski özelliğini yitirse de doğal tedavi unsurları içinde önemini sürdürmeye devam etmişlerdir. Sentetik ilaçların son yıllarda yan etkilerinin fazlalaşması, insanların yeniden tabii veya kontrollü ortamlarda yetişen tıbbi bitkileri tedavi amaçlı kullanma düşüncesini artırmıştır.
Yerelde halk ilacı olarak kullanılan bitkilerin incelenmesi ve bunlar üzerinde daha ileri araştırmaların yapılması tedavide önemli hale gelebilmektedir. Bu nedenle değişik bölgelerde ilaç olarak, birçok bitki değerlendirilmek ve bunları inceleyen etnofarmakognozi, etnobotanik, etnofarmakoloji gibi bilim alanları doğmuş, ilerlemiş ve bugün yaygın bilim dalları olarak görülmektedir (Yücel ve Tülükoğlu, 2000).
Aktar şeklinde söylenen kelime “Türkçe ’de daha çok, “güzel koku” anlamındaki Arapça ıtr kelimesi kökenlidir. Ancak Attar yalnız güzel kokular değil her türlü şifalı bitkileri ve bunlardan yaptığı ilâçları da (akkār, çoğulu akākīr) satan kişi anlamında olup bu kelime Arapça ’da saydalî veya saydalânî (eczacı) ile eş anlamı bulunmakta “ecza deposu sahibi” anlamına da gelmekte ve eczanelerin ilk örnekleri, eskiden beri serbest ticaret yapan Attarların dükkânları” olduğu bilinmektedir (Anonim, 1991). Günümüzde Eczaneler açılıp yaygınlaştıktan sonra Attarlar tütün, kahve boya gibi çok değişik ürünlerin alınıp satıldığı ticaretinin yapıldığı mekanlar olmuşlardır.”
“Dünyada bitki çeşitliliğinin dağılışına bakıldığında tropikal bölgelerden kutuplara doğru giderek azalmakta ancak önemi devam etmektedir. Bilindiği gibi bugün dünya üzerinde 1.000.000 kadar bitki türü vardır. Bunların yarısına yakını tanımlanıp adlandırılmıştır (Erdemir 1998, Arslan, 2004; Tulukcu, 2007).
Yeryüzünde bulunan yüksek bitkilerin sayısının 270 bin civarında olduğu ve çok büyük bir kısmı endemik bitkilerden oluşan yaklaşık %13,0’ ünün neslinin tehlikede ve yapılacak araştırmalarla bu oranın daha da artma ihtimali gündeme gelmektedir. Toplam bitki türlerinin sadece %0,26’ sına ve yararlanılan bitkilerin sadece %10’ununa tekabül eden 7000 civarında farklı bitkinin kültürü yapılmaktadır (Arslan, 2004).
Bitkilerin biyolojik aktif maddeleri, onların değişik kısımlarında ve gelişmesinin ancak belli safhasında birikmektedir. Bazı bitkilerde aktif maddeler, tomurcuk, yaprak ve gövde de bazılarında çiçek ve meyvesinde, bazılarında ise kök ve toprak altı kısımlarında birikmektedir. Biyolojik aktif maddeler bitki gelişiminin değişik safhalarında hatta bazen gün içinde miktarları değişmektedir. Bu nedenle bitkilerin toplanmasında amaca uygun olarak zamanın iyi tespit edilmesi gerekmektedir (Tulukcu, 2021a).
Uçucu yağlar; “bitkilerin yaprak, çiçek, kabuk, meyve, tohum ve köklerinden, destilasyon, ekstraksiyon veya presyon yöntemleriyle elde edilen, oda sıcaklığında genellikle sıvı formda olan, kolayca kristallenebilme özelliğine sahip, çoğunlukla renksiz aromatik” “hidrokarbon özellik gösteren” karışımlardır. Bunlar “aynı zamanda bulunduğu bitkiye karakteristik özellik sağlayıp bitkiye ait koku ve lezzeti veren, çok sayıda kimyasal bileşimden meydana gelen, oda sıcaklığında uçucu özellikte olan ve su ile sürüklenme özelliğine sahip yağımsı” oluşumlardır. Uçucu yağların en belirgin özellikleri ise “uçucu ve kokulu” olmalarıdır. Uçucu yağların sabit yağlardan ayrılan birçok farklılığı olmakla beraber en önemli ayıracı oluşturan özelliği ise sulu etanolde çözünebilmesi” olarak söylenebilir. (Cellat, 2011; Nour ve ark., 2014; Kaya ve Ergönül, 2015; Tulukcu, 2021b).
Uçucu yağlar “aromatik bitkilerden farklı yöntemlerle elde edilen, kendine has kokusu, tadı ve rengi olan uçucu özelliğe sahip, bitkilerin ikincil metabolit ürünler olup suda çözünmezler, ancak suda bekletildikleri zaman bileşimindeki oksijenli bileşiklerin bir kısmı suda çözündüğünden eczacılıkta önemli olan aromatik suları meydana getirmeleridir” denebilir. Uçucu Yağların yeşil ya da yaş özelliği olan taze bitkilerden elde edildiklerinde rengi olmayan ve terpenler biyokimyasal yapılarının en büyük grubunu oluşturmaktadır (Bagheri ve ark., 2014, Ruiz ve Flotats, 2014; Kaya ve Ergönül, 2015).
Ayrıca “oksijenli terpenoit türevleri (alkoller, aldehitler, ketonlar ve esterler), benzenoit yapıdaki bileşenle (alkoller, esterler, asitler, aldehitler, ketonlar, fenoller, fenol eterler, laktonlar vb.) ve nadir olarak azot ve/veya kükürt içeren bileşenlerde içermekte ve çok sayıda bileşikten meydana geldikleri için yapıları karmaşık” olduğu bilinmektedir (Bayrak, 2006; Rather ve ark., 2014, Kaya ve Ergönül, 2015).”
“Uçucu yağlar “damıtma veya preslemeyle, bitkilerin yaprak, meyve, kabuk ve kök kısımlarından elde edilen kompleks karışımlar olan esansiyel yağlar adı, oda sıcaklığında sıvı, kolaylıkla kristalleşebilen, genellikle renksiz veya açık sarı renkli, uçucu, kuvvetli kokulu, doğal bir ürünlerdir ve su ile karışmadıkları için yağ olarak tanımlansalar da yağlardan farklı maddeler” olarak bilinmektedir (Doğan, 2003; Erdemir, 1998; Doğan, 1998; Erdemir, 1999). Uçucu yağlar “su ile sürüklenebilirler, filtre kâğıdı üzerinde leke bırakmazlar, yapılarında bulunan terpenoitler (İsoprenoitler), çoğunlukla monoterpenler ve sesquiterpenler olup bunun yanı sıra diterpenleri, düşük molekül ağırlıklı alifatik hidrokarbonları, asitleri, alkolleri, aldehitleri, asiklik esterleri veya laktonları, istisna olarak azot ve sülfür içeren bileşikleri, kumarinleri ve fenilpropanoidlerin homologlarını da içerdikleri” bildirilmiştir (Ceylan, 1995; Kaya ve ark., 1998; Ekiz, 2001; Anonim, 2001; Doğan, 2003; Arslan, 2004).
Uçucu yağların bileşim ve miktarları; bitkinin cinsine, bitkinin hangi kısmından elde edildiğine, üretim şekline, iklime ve yetiştirildiği bölgenin coğrafik ve ekolojik özellikleri ile yakından ilgilidir (Kaya ve ark., 1998; Baytop, 1999; Gürbüz, 1999). Uçucu yağları içeren bitki familyaları “Apiaceae (Maydonozgiller), Asteraceae (Papatyagiller), Brassicaeae (Turpgiller), Chenopodiaceae (Sirkengiller), Compositaceae (Bileşikgiller), Cupressaceae (Servigiller), İridaceae (Süsengiller), Lamiaceae (Ballıbabagiller), Lauraceae (Defnegiller), Myrtaceae (Mersingiller), Pineaceae (Çamgiller), Poaceae (Buğdaygiller), Rosaceae (Gülgiller), Rutaceae (Sedefotugiller),” “Zingiberaceae (Zencefilgiller)” olarak söylenebilir (İlisulu, 1983; Anonim, 2001; Doğan, 2003).
Türk halkı, aktarlarda bulunan tıbbi bitkiler ile yakından ilgilidir. Gıda, baharat, boyar madde, güzel koku ve ilaç olmak üzere çeşitli amaçlar için bu bitkileri değerlendirmektedir (Ceylan, 1995). Aynı zamanda Türkiye birçok kültür bitkisinin de gen kaynağıdır. Ancak gelişmiş düzeyde bir tarım ülkesi olmakla beraber tıbbi bitki ekimine gereken ihtimam verilmemektedir. Bazı önemli bitkiler dışında (anason, boru çiçeği, çay, gül, haşhaş, şerbetçiotu, tütün vb.) tıbbi bitki ekimi yeterli değildir. Bitkisel drog ihracatçıları, bitki yetiştirip elde edilen drogu satma yerine, doğal olarak yetişen bitkileri toplayarak bu iş için kullanmaktadırlar. Çünkü bu yol, çok daha kolay ve masrafı bulunmamaktadır. Ancak planlanmadan yapılan düzensiz toplama ile doğal olarak yetişen tıbbi bitkiler zarar görebilmekte ve bitkilerin yok olarak doğanın tahribine neden olmaktadır (Erdemir, 1998).
2. MATERYAL- METOT
Çalışma 2014-2015 yılında, Çumra Meslek Yüksekokulu Tıbbi bitkiler Laboratuvarında yapılmıştır. Araştırmada kullanılan bitkiler Konya’daki aktarlarda bulunan, onlara tıbbi bitki temin eden toptancılardan elde edilen bazı tıbbi bitkiler kullanılarak yapılmıştır.
Çalışmada Lavanta, İzmir (Türk) Kekiği (Origanum onites L.), Kekik, Melisa, Biberiye, Defne ve Nane bitkileri kullanılmıştır. Temin edilen bu bitkiler işlenmiş olduğundan tam olarak teşhisleri yapılamamıştır. Uçucu yağlar, Selçuk Üniversitesi Çumra Meslek Yüksekokulu” “laboratuvarında, Clevenger tipi bir aparatla destilasyon işlemi ile elde edilmiştir. Soğutucu ile bağlantılı 2 litrelik cam balonlara 100 g kuru örnek ve saf su konularak 3 saat mantolu ısıtıcı ile kaynatılması yöntemi uygulanmıştır. Bu yöntemde amaç su buharı ile hareket eden yağ moleküllerinin soğutucuda yoğunlaştırılıp sudan ayrıştırılması esasına dayanmaktadır (Tulukcu, 2021 a). Elde edilen uçucu yağ miktarı ise yüzde (%) olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada kullanılan bitkiler ve değişik kısımlarına ait uçucu yağ oranları, temin edildikleri belirtilen yerleri ve temin yılına ait veriler Tablo 1’ de verilmiştir.
3. TARTIŞMA VE SONUÇ
Bugün batı ülkelerinin de içinde bulunduğu birçok gelişmiş ülkede, insanlar tıbbi ve baharat bitkileri gibi doğal ürünlere her yıl yüksek miktarlarda para ödemektedirler. İnsanlar bu bitkileri, hastalıklarını tedavi etmek için değil, hastalıklardan doğal ve güvenli bir yolla uzak kalmak veya iyileşme sürecini hızlandırmak amacıyla değerlendirmektedirler (Nicholson, 2006).
Tablo 1. Çalışma Yapılan Bitkiler ve Değişik Kısımlarına Ait Uçucu Yağ Oranları (%)
Bitki adı Geldiği Yıl Geldiği Yer Uçucu Yağ Oranı (%) Adaçayı – Çengelköy 2 Adaçayı – Denizli/Pamukkale 2 Adaçayı 2014 İzmir 2 Adaçayı 2014 Çumra 2 Biberiye – Çengelköy 1 Biberiye – Akdeniz 1 Biberiye 2014 Konya/Hatunsaray 2 Biberiye – Denizli/Tavas 1 Biberiye 2014 Mersin 2 Biberiye 2014 Mersin 1 Defne 2014 İzmir 2 Defne 2014 Denizli 2 Defne – Çengelköy 3 Defne – Denizli/Babadağ 3 Defne 2014 Antakya 0,71 Kekik 2014 Denizli 2 Kekik 2014 Çanakkale 1 Kekik 2014 Konya/Hadim 3 Kekik – Denizli/Gözler 4,44 Kekik 2014 Çumra 5 Lavanta 2014 Isparta 5 Lavanta 2014 Isparta 5 Lavanta – Çengelköy 4 Lavanta 2014 Ermenek 3 Lavanta – Denizli/Gözler 2 Lavanta 2014 Çumra 4 Melisa 2014 İzmir 1 Melisa 2014 ? 1 Melisa 2014 Konya/Hadim 1 Melisa – Denizli/Akköy 2,44 Melisa 2014 İthal 1,43 Melisa 2014 Çumra 1 Nane 2014 Gaziantep 2 Nane – Çengelköy 2 Nane 2014 Konya 2 Nane 2014 Gaziantep 1 Nane 2014 Çumra 3
(Tulukcu 2015)
Ülkemizde ise durum farklıdır ve insanlar eğitim durumuna göre çoğunlukla hastalıklara karşı tedavi edici olarak bu bitkileri tercih edebilmektedirler (Ersin ve Aksoy, 2004). Burada, tıbbi bitkilerin ilaç olmadığı belirtilmelidir. Araştırmamızda kullanılan tıbbi bitkilerden adaçayları uçucu yağ oranları arasında herhangi bir farklılık görülmemiştir. Uçucu yağ oranları Biberiyede %1 ile %2 arasında, Defnede %0.71 ile %3 arasında, Kekik de %1 ile %5 arasında, Lavantada %2 ile %5 arasında, Melisa da %1 ile %2.44 arasında ve Nanede %1 ile %2 arasında değişmiştir. Araştırmada kullanılan tıbbi bitkilerin uçucu yağ oranları arasında adaçayı hariç, 2 ile 5 kat fark bulunmaktadır. En fazla fark 5 kat ile kekik, en az fark ise 2 kat ile biberiye ve nanede bulunmaktadır.
Araştırmada kullanılan tıbbi bitkilerin Çumra’da yetiştirilen bitkiler hariç tür, alt tür gibi bilgileri bulunmamaktadır. Bu yüzden uçucu yağ oranları arasındaki fark temin edildiği ekolojik ortamlardan mı yoksa türler arasındaki farklılıklardan mı kaynaklandığı tam olarak bilinememektedir.
Araştırmada kullanılan tıbbi bitkilerin bazılarının Attarlar tarafından ne zaman temin edildiği belirsizdir. Üretim veya toplama zamanı paketler üzerinde yazmamaktadır. Dolayısıyla uçucu yağ oranları arasında yıllar itibari ile fark olup olmadığı bilinmemektedir.
Türkiye’de tıbbi bitkiler her bölgede değişik amaçlarla ve birçok farklı işlemlerden geçirilerek tüketilmektedir. Tedavi amaçlı olarak bitkiler yaprak, gövde, kök, çiçek, tohum ve filiz gibi kısımları su ile kaynatılarak veya kaynamış su eklenerek, yağ içinde bekletilerek, lapa halinde ya da balla hazırlanan karışımlar şeklinde kullanımı yaygındır (Şimşek ve ark., 2002).
Kullanıcıların aldıkları ürünlerin üretim veya toplama yılına, hangi bölgeden geldiğine dikkat etmeleri gerekmektedir. Aktarlarda bulunan satış yaptıkları bu ürünlerin orijinleri hakkında daha fazla bilgiye ulaşıp duyurusunu yapmalıdırlar.
4. SONUÇ
Tıbbi Aromatik bitkilerde uçucu yağ oranı kadar uçucu yağ bileşenleri de önemlidir. Uçucu yağ elde edilen bitkilerin hangi kısımlarından yüksek kalitede esans çıktığı belirlenmeli hasat ve kurutma işlemlerinde bu kısımlara daha fazla önem verilmelidir. Bu gibi sorunların ortadan kaldırılabilmesi tıbbi bitkilerin kültüre alınmasına ve yetiştirilerek üretim miktarlarının artırılmasına bağlıdır. Tıbbi bitkilerin yetiştiriciliğinin artması bazı standardizasyonları beraberinde getirecektir. Bu durum birçok sorunun kendiliğinden aşılmasını sağlayacaktır.
0 notes