Tumgik
#Gün bitti bence
Text
Tumblr media Tumblr media
15 Ağustos
Misafirlerle denize geldik. Yüzme bilmeyenlere yüzme öğrettik. Denizin içinden çok dalga (solugan) vardı dalınmıyordu. O yüzden dışından yüzdüm. Üç defa kayalıktan atladım ama o son balıklama atlayışı yapmayacaktım belim yine ağrımaya başladı çünkü atlarken ayaklarım sırtıma doğru gelecek şekilde bükülerek atlıyormuşum annem söyledi. Esneme hareketleri yaparak iyileştim elhamdülillah. Deniz kabuğu topladım ama dalga başıma başıma vurdu. Hala sallanıyorum. Dünya kayıyor gibi hissediyorum. Misafirlerle sabahtan denize geldik yani 7 saatim suda geçmiş olabilir. Olabilir. Her şey mümkün. Eve gelince deniz kabuklarını çamaşır suyuna yatırdım. Bu da benim rutinim.
5 notes · View notes
acid-gramma · 5 months
Note
Nej bana erkekte statünün mentalitenin kadında ise gençliğin güzelliğin önemli olduğunu ilk sen fark ettirmiştin ve bunu fark ettiğimden beri ilişkileri çiçek böcek görememeye başladım. Bu düşüncelerimi diğer kızlara anlatsam ya ciddiye bile almazlar ya da abarttığımı düşünürler ama ben 22 yaşında biri olarak artık daha fazla yaş almaktan korkar oldum. Mükemmel uyum yakaladığım birbirimizi çok sevdiğimiz biri bile olsa 30umdan sonra gözünün genç kızlara kayacağını düşünüyorum. Okulda falan karısı daha 25 yaşında bile olmayan erkek hocaların kadın hocalarla hatta kız öğrencilerle flörtleştiğini görmüşsünüzdür ve ben de dahil nerdeyse bütün kadınların sonunun hamileliklerinde ya da bir gün illa eşleri tarafından iş yerindeki çıtırlarla falan aldatılmak olduğunu düşünüyorum ve bu düşünce çok yıpratıyor. Bu söylediklerimi en yanlış bulan kişi bile instagram’da @alessiasculpt’un 3,7 milyon izlenen videosunun yorumlarına bakarsa haklılık payım olduğunu düşünmeye başlayacaktır.
sadece genclik tazelik onemli degil ama bakim spor saglikli beslenmelerle 40 yasindaki kadinlarin 20liklere bastigini da gorebiliyoruz sektorde, kapagi erkege atan kadinlarda salma durumu bas gosterip kendilerine bakmamalariyla kaybediyorlar bence guclerini. ama simdi boyle diyince evlenince bakimsiz oluyorsunuz o yuzden aldatiyorlar demek istemiyorum evli bekar fark etmez kadinlarin her zaman kendilerine saygilarindan dolayi ozen gostermesi gerektigini dusunuyorum dis gorunuslerine. duzgun kiyafetler giymenin, kilo kontrolunun ve makyajin yasi zamani yoktur. bi de erkek kisinizi hayatiniza aldiginizda ve bir partnership olustugunda birbirinize sagladiginiz guvenlik tanima(asinalik) uyum sevgi ve saygi zaten yaninda sadakat getirecektir. akilli bir erkek zaten karisinin cinsel pazar degeri kendinden once dustu diye ondan sogumaz ve gozu kaymaz cunku iliskilerde tatmin edilmesi gereken tek mevzu bu olmuyor. kaldi ki 40-50yasindaki saglikli erkek kisisinin hedef kitlesi 20-25 bandi olmaz. hep genci makbuldur ama bu 25ten sonra copsun degerin bitti anlamina gelmiyor. hedef kitlen degisiyor. bence bu konuda kadinlarin ideal tutumlari genc guzel ve cpd yuksekken sahip olabilecekleri en ust duzey beyefendiyi hayatina alip onunla birlikte gelisip onun buyumesine(erkek olarak daha degerli hale gelmesine) destek olmak olmali
21 notes · View notes
bugunbirazleylayim · 11 months
Text
Elimdeki rapor bitti biraz daha toparlanan kadar evden çıkmak istemiyorum o yüzden biraz etrafı toparlayıp uygun ortam yaratıp gün ve gece boyu Sandra Bullock filmleri izleyeyim diyorum
Bence güzel plan 😌👌
12 notes · View notes
benmisim · 27 days
Text
allahım ağustos bitmedi ya. bak gene tövbe yarabbim ne boktan gündü bu böyle. tamam öyle demeyelim de. karabasanlar çöktü ruhuma da vücuduma da. dün halbuki çok iyiydi. çok güzel beslendim, hiç abur cubur yemedim, spor yaptım, saçıma yağlar sürdüm bakımlar yaptım bi tazelendim bi kendime geldim, akşam ali uyuyunca da ömer’e bırakıp çıktım bir buçuk saat yürüdüm, kitapçıya uğradım kitapları karıştırdım bi tane de kitap aldım, eve geldim oh mis kahvemi yaptım yeni aldığım kitabımı okudum. gün bitti. başından sonuna çok iyiydi. bugün? allahım….. kendi kendime nazar etmişim gibi ali sabahtan akşama çığlık attı. delirdim delirdim. her şeye bağırıp çağırıyor. ve sırf yapabildiği için yapıyor bunu bence fmvkf normalde oturur kendi başına bi yarım saat oyun oynayabilirdi, ben de koltukta kahve içip kitap okuyabilirdim. ama bugün durmadı ya. haa bi de saçlarımı çekiyor ya! çok canım acıyor ve çok sinirleniyorum. tutuyor bırakmıyor fövkf ve bi anda yakalıyor anlayamıyorum, saçım toplu da olsa faydası yok, boneyle gezicem artık clvkv bütün günüm “ne istiyorsun çocuğum neee” demekle geçti. yemek yaptırmadı, o kadar bağırıyor ki. yarım kaldı yemek. adam akıllı yemedi. bana da tam yedirmedi. ve en kötüsü uyumadı. iki saat, evet iki saat uyutmaya çalıştım. normalde saati geldi mi iki sallamaya tık uyur yani, bazen uzatır, ama nadiren en fazla bir saat tutar seni. bugün iki saat sırtım belim her yerim koptu. sinirimden oturdum ağladım artık hüngür hüngür. ama sessiz ağladım, başımı öne eğdim ali’ye göstermedim föckc yavrum……. zaten sabahın 7sinden beri full mesaideyim. yıprandım lan. babamla alakalı bir şeylere de canım sıkılmıştı zaten. offff gerçekten çok zor bi gündü. güya ali uyuduktan sonra spor ya da yoga falan yaparım kitap okurum bişiler bişiler planlar yapıyodum. hiç enerjim kalmadı. üstüne yarın sabah kayınvalidemle kayınbabamın bizde olacakları haberini aldım. tam da aliyi uyutmak için mücadele verdiğim sırada aldım bu haberi. bu da moralimi bozdu. of dedim ev nasıl dağınık, bunca yorgunluğun üzerine bir de temizlik mi yapıcam…. allahtan ömercim erken geldi o yaptı. bi de gelir gelmez alelacele yapıyor neymiş gs maçı varmış. çok önemliydi sanki. daha mutfak duruyor aloo. neyse aman bırak dursun kalsın hiç kimseye toplu ev borcum yok dkvkfkv
5 notes · View notes
bitkinback · 2 months
Text
Pouch
Ders çalışmaktan boynum belim başım her yerimin ağrıyıp masadan öyle kalktığım bir gece. Bu doktoraya başlarken bize 4 sene süreceği bilgisi verilmiyor mu acaba da böyle son iki ayda sabah 6da uyanıp akşam 11 e kadar laptopa bakmalı günler geçiriyoruz. Şu an sadece edit yapıp eksikleri tamamliyorum, ama o bile felaket uzun sürüyor.
Ogle yemeğini toplantımdan önce 3 gibi yemiştim, aksam yemeği kaçtı haliyle. Uyuyacağım ama nasil açım. Dolapta çilekli high protein pouch buldum, onu yiyorum. Gönül isterdi ki bir sucuklu yumurta olsun, kaşarlı tost olsun. Ama şimdi kim uğraşacak.
Pouch'un da kelime anlamına baktım, kese, poşet, torba demekmiş. Halbuki bence gerçekte o anlamı karşılamıyor. Bazı kelimeleri İngilizce'de öğreniyorum ama Türkçesini öğrenmeden. Pouch da bunlardan biriydi. Cümle içinde kullanabilirim ama turkce açıklayamam mesela. Keske anlamını ogrenmeseydim, bence anlamlı da değil zaten.
Canımın sıkıldığı belli oluyor mu çok? Bugün deli gibi yağmur yağdı. Aylardan ağustos. Crocs terliklerim ve yün hırkam ile yağmurda ıslana ıslana bisiklet sürdüm. Evde bir şey kalmamıştı, bir sürü alışveriş yaptım. Birkaç gün kafam rahat.
Geçen gün yildonumu kutlaması için irlandaya gitmiştik. Hayatımın ennnn güzel pizzasıni yedim. Enginarli böyle. Bir de mantarlı söyledik. Daha doğrusu devasa bir pizzayi iki parça şeklinde sipariş ettik. Hem yediğim en lezzetli hem de en büyük pizzaydi. Ama maalesef mainland'de subeleri yokmuş.
Böyle. Bu kadar. Bitti. Fotolar başka zamana, because this user is tired.
İyi geceler.
4 notes · View notes
yorulankalp · 1 year
Text
Aşk nedir?Sözlük anlamı olarak karşıdakine duyduğun yoğun sevgi midir aşk.Kalıplara sığabilir mi?Aşk kaç kere yaşanır bir insanın hayatında .Aşk sandığımız şey sevgidir belki.Çünkü bir insan bir sürü kişiye aşık olamaz bence .Kendini kandırıyordur ,ben aşığım diye .Madem o kişiye aşık oldun niye bir süre sonra başka birine aşık olduğunu söylüyorsun.Niye birine aşıkken başka birine aşık olabildin.Aşk biten birşey midir.Sizce aşk mı biter sevgi mi?Bizim bitti dediğimiz şey sevgidir aslında sevgi biter.Aşk bitmez.Sen bitirdim diyorsan ona aşık değilmişsin senin ona sevgin bitmiş.Sen ondan hoşlanıyormuşsun ,sevmişsin onu ama aşık olmamışsın.Hani halk ağzında aşık olunca karnında kelebekler uçuşuyormuş gibi hissedersin diyorlar ya ,o kelebekler karşındaki kişi seni heyecanlandırdığı için.Aşık olunca hep onun yanında olmak istersin,hep onu düşünürsün,onun ismi geçtiğinde bi heyecanlanırsın,kalp atışın hızlanır.Aşk kalıplara sığmayan yoğun duygudur.Karşıdakinin her şeyinin sana güzel gelmesidir.Söylediği sözlerin,yaptığı haraketlerin,gülüşünün gözlerinin ,saçının,her şeyinin seni cezbetmesidir aşk.Bazen aşk o kadar gözünü kör eder ki gözünün önündeki yanlışları göremezsin.Tutlumuşsundur ona ,kaptırmışsındır kendini dalgaların götürdüğü gemiye.Neyin doğru neyin yanlış olduğunu görmüyorsundur artık.Bu seni geri dönüşü olmayan yola da sokabilir ya da şüpheye de düşürebilirler insanların söylemleri.Aşk gün geçtikçe yaş ilerledikçe biter mi ?Kimileri aşkın bittiğini aşk gibi yoğun duygunun gençlik zamanlarında olduğunu kanının deli aktığı zamanlarda olduğunu söylüyor.Zaman geçtikçe aşkın yerini sevgi,saygı,hoşgörü ve güvenin devam ettirdiği dile getirdiğini söylüyorlar.Kimine görede aşk bitmek tükenmek bilmeyen karşıdakine her gün daha fazla hayran olduğunu ,aşkının yaptığı her harakette arttığını söylüyor.Aşk devamlılık mı ister aşktan sonra ne gelir?Tutku ona bağlılık aşk tek başına yeter mi sadece aşkla kavuşulur mu sevdiklerine .Aşk var ama karşıdakinin sana zarar verdiğini bile bile çıkılır mıbu yola.Birbirine aşıktır ama birlikte olduğunda birbirlerine zarar veriyorlardır.Uzaktan bakışlarla analtıyorlardır hala birbirlerini sevdiklerini.İnsan bazen sevdikleri zarar gördüğünde aşkından vazgeçer.Onlar kavuşamayan aşıklardır.Filmleri,kitapalara konu olan aşklar onca engele rağmen aşkları onları bir araya getiren tüm engellere karşı gelen aşk.Herkesin bildiği,dillere destan herkesin okuyup,görüp imrendiği aşklardır bunlar.İnsanlar sadece okuyup ,gördüklerini bilir o aşkın.Peki ya kahramanlarının duygularını içinden geçenleri onca sıkıntıya engele rağmen sevdası için direndiğini kimi insan bunu göremez işte.
Aşkın tanımını bilseydik birçok kez yaşamak zorunda kalmazdık.
21 notes · View notes
sadmissaloneflower · 5 months
Text
Yıllar önce kuzenimle aynı lisede okuduk bi gün hoşlandığın sevdiğin var mı demişti bnde var deyip ismin soyismini vermiştim sır olarak sakla dedim söyleme kimseye dedim okul bitti kuzenimin annesi seni soran biri var istiyorlarmış dedi soruşturuyolar dedi daha fazla soramadım çünkü kuzenim nişan atacaktı Ogün öyle bir günde kasap et derdinde koyun can demesinler diye bişey soramadım.. Gerçekten oysa isteyen o gün orda ne döndü acayip merak ediyorum onun ailesi miydi soranlar beni soran beni seven benim hoşlandığım kişi ise kuzenimde yengeç burcu olduğu için sır mezara kadar modunda sevdiği var deyip kestirip attıysa ortalık karışmıştır.. sevdiğim kişinin ailesi araştırdı ise beni sevdiğim kişinin oğulları olduğunu anlamamıştır haliyle yanlış anlamalar olmuş olabilir zaten o günden sonra her yerden ulaşmak istedim ulaştım da düşman gibiydi tersledi sosyal medyada engelledi beni ortada bir yanlış anlaşılma var ama noldu bilmiyorum deli gibi yüzleşmek istiyorum ulaşamıyorum fake hesap ile takip ettim yazsam gene engeller kendisi bilgisayar ile çok haşir neşir bilgisayar mühendisi anında çözer kim olduğumu bi türlü gerçekleri öğrenemiyorum 1. 5 aydır kuzenimi rüyamda görüyorum istemeden aramızı bozduğu için mi çok taktığım için mi yoksa haberci rüya mı bilemedim çıkmazdayım boşluktayım onun yazmasını bekliyorum yazarsa iyi yazmazsa acı çekmeye devam napalım sır verirken sonunu düşünün vermeyin bence o gün orada ne oldu? 🥺 A❣️
5 notes · View notes
kalemineiyibak · 1 year
Text
Daha
Duygularımı aldılar Tanrım, Fatihalar can verdiler kalbimde. Duygunun şuur altı kazasında çarpan bir kalbim olduğunu unuttuğumu da unuttum.
Şimdi, herkes herkesiyle mutlu olsun. Ötelenen her aşk, şeylere karışan hiçbir şey artık. Ağlamak, ezberimin mürekkebinin bittiği yerde kan akıtan bir solungaç. Hayvanların parodilerinden şikayet eden bir aşkın, insana rast gelmediğinin kabul ovasında çiçek topluyorum garip ben…
Daha da bu kadar büyük sevmem. Başkasına umut falları açıp beni ağlatan günah Tanrısı gözlerimin önünde can verdi aşkta.
Sevmeyi toplayan çocukluğum, çiçeklere gün yüzlü mısralar dizdi. Şikayet, namüsait bir telaşta…
Daha da büyük sevemem. Kıyamet, gökyüzünün yeryüzüne rastlamak gerçeği ve ben kalbimi bir savaşta kaybettim. Gazi mutluluğumun onu ziyaret ettiği gecelerde, o adam hep o kadını sevdi.
Bu aşk da bitti. Gecenin hecesi, tesettürlü bir kadın artık. Allah bütün sevabını kabul etsin bu ayrılığın.
Sevdi, herkes herkesi Tengrim. Saati yelkovan ile akrep öldürdü, durdu bence zaman aşksızlıkta. Rahmeti bol ümitler, berduş yalnızlıkta şimdi.
Daha da büyük sevemez be kardeşim, bu kalp. Küçüldü, minyatür kaldı hep bu kof sevdalara. Tengrim, sanma ki Tengrimsin bundan gayri. Sen hâlâ Tanrımsın. Kalemimin ucu bucağı koparken gecenin namusuna, beni sen yarattın o zalim imkansızlıklara.
Bir daha doğalım, en doğasında olsun doğalından. Ölüme fokurdayan nefretler, bizi yiyip bitiren zamanın olsun.
Daha da sevmez bu kalp, Tengrim. Acabası köpük dolan kötüler, umudumu biber gazına boğdu. Öksürmeden nefes alamam aşka ben…
Dilara AKSOY
9 notes · View notes
hayrolaablog · 9 months
Text
23.12.23
Saat 02.10. Eskisi gibiyiz sanırım. Çok güzel bi duygu var içimde. Kalbimde midemde kelebekler uçuyor. Korku yok bu sefer. Sadece mutluluk var. Ne olduğumuz belli bile değil. Önemi de yok bence. Az önce yazdım iyi geceler diye. Tam sana yazacaktım mesajı geldi. Bitti işte bunu demenin anlamı bile çok farklı bence. Değişmeyen tek bir şey var içimde. Beni sevemez. Beni yakından görse hayatta sevmez. Ben onu hak etmiyorum. Daha iyilerine layık. Sevgisi gerçekten gerçek mi ki. Neden başka kızlara bakmasın ki. Bence seni sevmiyor sadece yanılıyor vs vs uzun uzadıya bu düşünceler.. Kendimi kendim kabul etmediğimden mi bu durum yoksa gerçekten kendimi sevmememle mi alakalı? İkisi de mi yoksa? Sevgiyi haketmeme durumu.. o kadar can yakıcı o kadar sinsi o kadar rahatsız edici ve o kadar sinir bozucu ki anlatamam. Sadece şunu biliyorum. Kendimi kabul etmeliyim. Hayatım boyunca etmemişim etmedim ama edebilir miyim artık ? Umarım ederim umarım sevgiyi kabul ederim değer görmeyi kabul ederim ve umarım benliğimi kabul edebilirim bir gün..
2 notes · View notes
hayatinisiklariyaninca · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Bugün bu filmi izledim.
Filmi çok beğendiğimi söyleyemem ama filmin konusu biraz benim hayatıma benziyordu. Aynı şeyi ben de yaşadım. Seneler önce İtalya’dan burslu yüksek lisans için kabul alınca çok sevdiğim benim için çok kıymetli olan birinden ayrılmak zorunda kalmıştım. O zamanlar çok üzüldüm kahroldum ve hep düşündüm o zaman gitmeseydim şu an nasıl bir hayatım olurdu diye.
Ama sonra anladım ki hayat her ne kadar bizim seçimlerimize göre şekillenip yol ayrımlarına dönüşse de gün sonunda o yollarımızı hala yanımızda olmak isteyenlerle yürüyoruz.
Ben maalesef hep yalnız yürüdüm. Film güzel değildi ama beni çok etkiledi özellikle de filmin Kenan Doğulu’nun “Yosun” adlı şarkısıyla bitmiş olması da ayrı etkiledi. O dönemlerde her gün bu şarkıyı dinleyip Venedik sokaklarında sarhoş sarhoş gezerdim.
Özetle film çok güzel değildi ama bana anılarımı hatırlattı ve film çok güzel bir şarkıyla bitti. Filmi sevmemiş olmamın nedeni acaba filmdeki kızın benim o zaman yapamadığım gibi aşkı seçmiş olması mıydı bilemedim. Ama tekrar söylüyorum şartlar ne olursa olsun her zaman yanımızda olmak isteyen ve o yolları beraber yürümek isteyen birileriyle biz de bir gün karşılaşacağız bence.
Sevgiler,
2 notes · View notes
balkongunlukleri · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
: bugün nasıl bir gündü böyle ya.. bir ara cidden ağlayacak gibi oldum saatlerce bilgisayar başından kalkamadım ve sürekli inputlar gelmeye devam etti… ve bugün yalnızca bir başlangıçtı.. eylül ayı daha fena yoğun geçecek gibi duruyor…
: gün sonunda gerçekten bu yoktu içimden geldi çiçeği aldım arkadaşıma ve kadıköye geçtik - yeni telefon kaplığı aldım ama gözlerim sürekli vitrinlerdeki gitarlara kayıp durdu.. ikimizde benzer işleri yapıyoruz ama o bir ajansta çalışıyor
: onun karnını doyururken bilgisayarı açıp iş yapmaya başladım.. pardon zorunda kaldım ehe ⬇️
Tumblr media
: eve geldikten bu saate kadar tasarım yaptım, bence bitti her şey ama bakalım her an her şey olabilir.. mesela izin alan team lead gruba benzer konu ile ilgili garip bir mesaj attı hdhdjdks bir kaç dakika ekrana bakakaldım - sen tatildesin ve gitmeden üstümüze üstündeki bütün taskları attın bize hsjdjsj daha neyin mesajı bu diyemiyorsun
: eylül 7’de on ay olacak ama gelin bana sorun sanki 1,5 yıldır buradayım.. anlatılacak çok şey var insanın olduğu her de her şey mümkün 🤷‍♀️
3 notes · View notes
Text
Artık iyileştiğimi düşünüyorum hatta düşünmüyorum, öyleyim. Bende çok yaralar açıldı en sevdiğim tarafından. Maalesef ki günümüz ilişkileri. Gönül isterdi ki mutlu son olsun her şey hayaldeki gibi kalsın. Ama hayat tam bu noktada devreye girip alt üst ediyor. Ben bu hikayede hayatımın altının üstünden daha iyi olduğunu öğrendim. Bitti dediğimiz yerden daha güzel şeyler başlarmış. Daha güzel arkadaşlıklarım oldu. Kendimi geliştirdim. İnsanlığımı korudum. Ne olursa olsun onun gibi yitirmedim. 18 ime 2 gün kala kendime hediye olarak bu hesabı kapatıyorum. Ona ithafen açmıştım. Ama değmedi. Biliyorum ki günün birinde değecek birini bulacağım. Benim umudum tükenmeyecek. Güzel gençlik geçiremiyordum. Ama artık her şey güzel olacak çünkü inanıyorum. Buradan tanıştığım güzel insanlar oldu. Vedalaşmak nasipte yokmuş. Hepsi hakkını helal etsin. Umarım onlar da umutlarını bulurlar ve kaybetmezler. İnsanlara inat güvenin. Ben tekrar güvenmeye hazırım. Belki inandığım yerden kırılırım ama böyle böyle denk gelirim yanlış olmadan doğru olmazmış. Onu hayatım boyunca affetmeyeceğim bence dönüşü yakındır ama artık umurumda değil. Ne isterse kimle gezerse belasını bulacak zaten. Daha şimdiden arkadaşları terk etmiş. Diyecek bir şeyim yok. Hakkım da helal değil katiyen. Ama ona rağmen hâlâ güzel şeylere inanıyorum. Umudunuzu kaybetmeyin umut hep vardır. İyi ki vardınız.
2 notes · View notes
sinesindensineme · 1 year
Text
Aşk denilen şey nedir ki ? Şimdilerde herkes aşk uğruna ilişki yaşıyor sonra bitiyor, aşk bitti oluyor. Aşk bu mudur sizce? Yada aşk sonsuz mudur, yada sonsuz olan sevgi mi , aşkla sevginin farkı ne? Üzerine onlarca yazı ,düşünce olan bir konu yada ne destansı efsanevi hikayeleri olan aşk nasıl bir şey? herkes bir gün aşık olacak mı? Kerem ile Aslı , Leyla ile Mecnun'un hikayeleri gerçek mi?
Bence aşk basit bir duygu değil ve herkesi bulmuyor. Hak edeni buluyor ve bulduğu kişiye de ya acı çektiriyor yada onu bulutlara çıkarıyor. Biz aşkı bulmuyoruz o bizi buluyor ve aşk elinde harcanacağı kimseye uğramıyor. Aşk vermiş olduğu acıyı dahi sevenleri buluyor. Aşk karşılıksız sevmeye yüreği olanları buluyor.
Şimdilerde aşk bir çok kalıba sokuluyor ama aşkın kalıbı yoktur. Aşkın herkesçe kabul edilen tek yanı tarifsiz olmasıdır. Çünkü aşk hakkında bir sürü yorum ,yazı , destan ,efsane vb. şeyler var ve hepsinde aşkın yaşanışı farklı ama tek ortak olan hepsi için tarifsiz olması. Kimisi için tarifsiz bir acı kimisi için tarifsiz bir mutluluk ama nasıl olursa olsun tarifsiz...
Ben önceden aşk biter sevgi kalır diyordum ama öyle değilmiş diye düşünüyorum şimdi. Aşık olduğumuz kişiyi severiz ama sevdiğimiz kişiye aşık olamayız. Şöyle düşünün bi arkadaşınızı seviyorsunuz ama aşık değilsiniz onu sevmenizin bir sürü adı olabilir yada ona olan sevginizi sıfatlandırabilirsiniz bir çok şekilde bir anda bir çok kişiyi farklı şekillerde sevebilirsiniz. Aşk ise geçmişte .şimdide ve gelecekte tek bir kişiye duyduğunuz tarifsiz duygudur. Bence aşık olduğunuz kişiyi sevmek zorunda değiliz .Şöyle ki dedim ya hani karşılıksız da olabilir. Aşık olacağımız kişiyi biz seçmeyiz aşk seçer. Bu kişi dünyanın en kötü insanı olsa bile biz seçmeyiz bunu . Bu yüzden aşk sevgi istemez .Dünyanın en kötü insanı senin insani değerlerine göre sevmediğin bir yapıya sahip olabilir ama aşk senin değerlerini dinlemez ki...
Doğru yada yanlış herkesin aşk yorumu farklıdır aynı olan tek şey tarifsiz olmasıdır.
3 notes · View notes
papdenui · 2 years
Text
ikinci edisyon
15/03/23
20h : Nazlı’dayız, bana özel hayatını açıyor, acımdan uzaklaşırsam daha iyi olur sanıyor. bir süre ona olanlardan bahsediyoruz. kötü hissettirmiyor, ama kızgınım, içimde dinmeyecek bir ateş yanıyor gibi hissediyorum. ayça haber bekliyor, deniz gizem haber bekliyor, ayşe bile bekliyor -yaşayan ayşe arkadaşım... bazen kendimi bu cümleyi anlatılarımın sonuna eklerken buluyorum (ah!)-. Çıkıyorum oradan yolda Adélie’yi arıyorum, sevgilime eski sevgilimin beni ne denli üzdüğünü anlatıyorum, ne güzel dinliyor beni, çok kabul edici bir yönünden. sevildiğimi hissediyorum, usul usul ağlıyorum, kızgınlığım geçmiyor.
22h : Himmet’e geldim, şarap içiyoruz, peynir yiyoruz, nedense böyle oldu. iyi bir ev sahibi, sinirden ağlayacak gibiyim, ağlamıyorum. çocukluklarımızdan konuşuyoruz, sevgiyi öğrenmemiş olmak hala muhabbet konusu, Ayça’yla da konuşmuştuk. ulusu bir çocukluk anına bağlıyoruz, acaba ondan mı böyle oldu. yine ben geldim, oyun bitti, bana sarılmadı, artık ikinci bir kimseyi seviyor. annem gibi, kardeşim gibi. 
16/03/23 : Elif’teyim. yine çok uzun süre sonra buluştuk, ama hala aynı arkadaşlık içimizde. buna evrilen bir dostluk. şarap içiyor, suşi yiyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz. konu ulusa kadar geliyor, sonra susuyorum. biraz queer fotoğraflar çekiyoruz, biraz elifin yeni yaptığı şarkıları dinliyoruz, sonra müzik açıp dans ediyoruz. elifle bunu yaparız. hep yaptık, 2012′den beri. bunun doğallığının güzelliğinde, bunu bizzat bilerek, bırakıyorum kendimi, usul usul dans ediyoruz. ikinci şarap şişesi biterken artık hazırım konuşmaya. ulusu anlatıyorum, ağlıyorum, gerçekten yaralı bir hayvan gibi ağlıyorum, çok çaresiz, acısıyla ne yapacağını bilemeden, göğsüne çekiyor elif beni, sırtımı okşuyor, ben bi süre öyle ağlıyorum. keşke hiç tanımasaydım onu ve sevmeseydim, çünkü artık onun olmadığı bilinciyle devam edeceğim hayata diyorum. sırtımı okşuyor, şimdi böyle hissetmen çok normal, iyi ki sevdin bence, bunu hiç tatmayan insanlar var hayatta diyor. ben de böyle derdim. ama kalbim burun kıvırıyor.
20/03/23 : Fransaya döndüm. bütün gün iş, seminer, vs. saat 17 oluyor, psikiyatrın karşısındayım. türkiyeyi anlatıyorum, annemi, ayşenin mezarını, nasıl da ellerimizde kırıldığını (aldım bir parça mezar taşını Ayşe, bunu düşündükçe kalbim eziliyor, ah!), ulusu. duygusal olarak yorgunum diyorum. ulusu hiç anlamamıştım daha, merak ediyor, özet geçiyorum, ama ulus diyecek halim de yok artık, ona dair gözyaşlarını artık akıtmışım. gönülsüz laflar ediyorum, dediğime ben de inanmıyorum, yine de güzellediğim bir aşk. sonra diyor ki “sizce de çok yunan tragedyası gibi değil mi? sizce bu aşkı biraz idealize etmemiş misiniz?”. Müüüüüüüthiş canım sıkılıyor, öyle ki çıkıp gidesim var. kötüsü cevap bile veremiyorum doğru düzgün, “yo hayır diyorum, öyle değil, bizim ilişkimiz evet size böyle geliyor olabilir, ama öyle değildi. bize dair bi şeydi”, durmadan “yooo öyle değil, bilmiyorum, ama öyle değil.”, zırvalıklar. inanmıyorum ki ben de artık. neye inanayım bilmiyorum. görüyor musun ulus beni düşürdüğün hali. kızıyorum. o sırada sana kızıyorum, psikiyatra kızıyorum, bıktım her şeyden ve herkesten ve olayları analiz etmekten. bir süre bundan konuşuyoruz, sonra olayı bağlıyorum. “neyse işte türkiye zordu, iki mezarlık ziyaret ettim, iki kişiye veda ettim”. diyecek bir şeyi yok, seansın sonuna geldik, gitmem gerek.
21h : derslerim bitiyor, işten çıkıyorum. müthiş canım sıkkın. JP ile yürüyoruz, yemek yiyeceğiz, fransada emeklilik yasası grevleri devam ediyor. her yerde polis, vücudum geriliyor, polislere bakmadan yürüyorum, bu savaş benim savaşım değil. artık kimsenin savaşında vurulmak istemiyorum. restoran biz gidene kadar kapanmış oluyor, çok yürüdük. sonra evin yakınlarında başka bir restorana gitme kararı alıyoruz. karanlık yollar, neden böyle loş anlamıyorum. polisler grup grup ara sokaklarda, çok iriler, sanki dik dik bakmaya kalksan üzerine çuvallanacak gibiler. biraz daha ilerliyoruz, biber gazı kokusu geliyor burnuma, çok da gerginim, soruyorum dönüp “sen de alıyor musun kokuyu?”, almıyor tabii. bu bizim oraların derdi heralde diye düşünüyorum, zorla öğrendiğimiz bir korunma taktiği. gaz var evet, birazdan öksüre tıksıra geçiyoruz sokakları, hala açım, psikiyatra müthiş gıcığım, sinirden çatlayacak gibiyim. sonra diyorum ki, çok kızgınım ama haklı heralde. üzer dedi tragedyalar, heralde benim bu üzgünlüğe tutunmamı gördü. çünkü demiştim, daha önce de terapiye gittim ama ona hep yalan söylüyordum, çünkü mutsuz olmak hoşuma gidiyordu, mutsuz olmazsam yazamam sanıyordum, yazmak için mutsuzluğuma devam etmek istedim. bilmem, dedim bunu, bunu mu gördü acaba? acaba ulusa bu yüzde mi tutundum? attım bir soru, bugün böyle geçiyor.
25/03/23 : Paris’teyim, dün JP ile bir barda oturduk, psikiyatrı konuştuk, gıcık olduğumdan bahsederken, bakıyorum o hissim geçmiş. yokluyorum bir panik kalbimin o sinirden kaskatı yerini, yok, sanki bir yara bandını sökerek almış kadın. fakat altında yara kalmamış meğer, yokmuş. bakıyorum, yumuşacık şimdi kalbimin o köşesi, hassas falan hala, ama katı değil. bilmem nasıl anlatsam. işte kabuğu düşmüş meğer o yaranın, alttan gelen derinin rengi hala biraz yeni, daha açık tabii. normal. ama acı acı ulusu da düşündüğüm yok artık, canım ağlamak istemiyor. ben o yara kalksın istememişim. yani ayça işte sana dediğim gibi o gece ağlarken : “ya unutursam diye çok korkuyorum, çünkü unutmak istemiyorum, çünkü unutursam o da herkes gibi olur”.
Ulus benim için herkes gibi oluyorsun. yarın doğum günün. kutlu olsun.
2 notes · View notes
benmisim · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
ühhh. ne yorucu dört gündü ya.
denizli-izmir-bursa ve tekrar eskişehir. araba da fiorino, tangır tungur çok yordu. ali hele nasıl yoruldu yavrum. ağlamaya başladı mı susturmak çok zor oldu. benzinliklerde pikeyle çocuk salladık. neredeyse tüm gün dışarda, arabada uyusa inerken uyandı, gezerken uyusa arabaya binince uyandı derken uykusuz kaldı baya. nihayet eskişehir'e, eve döndüğümüz akşam, emziğini verip yatağına bıraktım, az sonra geldiğimde uyumuş buldum, gözlerime inanamadım :D desteksiz mesteksiz uyumuş kalmış. ya da sızmış :D geldiğimizden beri borca yazılan uykularını uyuyor bol bol. onunla ilgilenirken biz de acayip yorulduk tabi. ağlamaya başladığında kendini kasarken sıkarken +15 kilo yükleniyor sanki çocuk, her tarafım et kesti onu zaptedicem derken. zihin yorgunluğunu hiç sorma...
bu yolculuğa çıkmadan önce ali'yle denizli'de ve izmir'de olmayı hayal ettiğimde "vay beee" falan olurdum, hislenirdim :D ama gittiğimde çok öyle olmadı, hiçbir şey anlamadım oralarda olmaktan. şöyle bir sakince durup etrafa bakıp "vay bee" diyemedim yani. çocukla gezmek stresliymiş.
denizli'de sınav günü ortalığı birazcık ayağa kaldırdı. ağladı durdu. aslında yorgunluktan, uykusuzluktandı bence. ama insanlar aç olduğunu düşündü. sınava başlayalı bir saat falan olmuştu, hocam geldi "sen bir mola ver, çocuk durmuyo git emzir öyle devam et" dedi :d emzirdim, uyudu, derdi uyumaktı yani diyorum ben. ah canım ya.
neyse sınava devam ettim. bitti. bir saat sonra mülakat için geri bölüme geldim. yazılıma 95 vermişler. mülakatta da sadece dışardan katılan iki hoca soru sordu. bizim bölümden güney hoca "hilal yüksek lisansta benim öğrencimdi, 11 yıldır tez danışmanlığı yapıyorum en iyi tezi yazan hilaldi, bizim yetiştirdiğimiz en iyi öğrencilerdendir, dolayısıyla benim ona sorum yok o yeterlidir" dedi. mehmet hoca da "ben de pas geçiyorum, yazılı kağıdı çok iyiydi gayet yetkin olduğu görülüyor" dedi. böylece bölümden tüm arkadaşlarımın ve danışman hocamın bir saat sürdüğünü söylediği, her hocanın iki tur soru sorduğunu söylediği mülakat çok kısa sürdü. başta çok mutlu oldum çok onore oldum falan ama sonra biraz bozuldum. bence yeni doğum yaptığım için yeterince çalışamadığım için soru sormadılar. neyse öyle bile olsa geçirmek zorunda değillerdi, hocalarda kredim varmış yani neticede böyle bakmak lazım belki.
veee hece'nin özel sayısı da çıktı. daha göndermediler, heyecanla bekliyorum. ve fakat iki cilt çıkmış, 750 lira, kaç kişi alacak okuyacak ki diye buna da hayıflandım dfjfk neyse, alıcısı var demek ki basıyor adamlar :d
eveeeeet... netice-i kelam 2023 biterken güzel şeyler oldu. 2023 zaten güzel bir yıldı. hamd olsun.
#şükürmomentssss
13 notes · View notes
thesimeranya · 2 years
Text
yılın en çok dinlediğim şarkısı "hayat akıp giderken avuçlarımdan, eğilip yerden toplayamıyorum parçalarımı. ve artık her şey için çok geç demek için, belki de çok geç." diye başlıyor. şu son birkaç aydır kıvranıp dururken bir şeyler için "sadece çok geç demeyi mi bekledim?" diye soruyordum kendime, isabet olmuş.
belinden aşağısı kesilmiş bir insan gördüm geçenlerde. unutamadım,düşünüp duruyorum sürekli. yemeklik soğan doğrarken,çamaşırları katlarken,grup teori çalışırken.. sürekli onu düşünüyorum. sonunda aynada gözlerimin içine bakıp dedim ki:
"insan canı yandığı için ölmez Zeynep"
saklandığı yerde bulunmayı bekleyen ısrarlı bir çocuk gibi hissediyorum kendimi. halbuki "oyun bitti" diye bağırıyorlar aldırmıyorum,inanmıyorum. tamam sessiz ve hareketsizdim ama sobelenmek için saklandım başından beri. bence herkes sobelenmek için saklanır zaten.
bir gün arkadaşımla birbirimize en sevdiğimiz cipsi sorduktan sonra ikimizin de sevdiğini almayıp başka bir cips ile banka oturmuştuk. sonra demiştik ki
"biri seni sevmiyorsa ne yapabilirsin ki? seni sevmeyen birine ne kızabilirsin, ne kırılabilirsin. hele de sevgi dediğimiz şeyin aslında onda da var olduğunu başkalarına verirken görmüşsen. elinden hiçbir şey gelmez. bir insanın sevgisine, başka hiçbir kimsede ve hiçbir yerde bulmanın imkanı olmayan, yiyemeyeceğin,giyemeyeceğin,para etmeyen, bulut gibi, eline bile alamayacağın sadece bir duygudan ibaret sevgisine, muhtaç hissetmek çok acınası ve çok can yakıcı değil mi?"
ne zaman konuştuk acaba bunu hatırlamıyorum. ama o gün namazdayken Fatıma'nın pac-man'li çoraplarını hatırlıyorum. namaz ve pac-man'li çoraplar arasında mükemmel bir ilişki var bence. günaha çağıran şeyleri hayaletler, Fatıma'yı pac-man olarak düşünürsek "bugün de game over olmadım çok şükür!" demiş miydi acaba?
her neyse bugün yılın son günü. başımı yastığa koydum aslında uyumak içindi. ama geldi işte aklıma şimdi nereden geldiyse. keşke o gün o bankta şey de deseydim:
"insan canı yandığı için ölmez Fatıma."
Tumblr media
5 notes · View notes