Tumgik
#Güven Kuzu
yurekbali · 2 years
Text
Tumblr media
‘Şairlere iyi davranınız/ şairler ince ruhludurlar/ en ufak şeyden kırılırlar/ kabalıktan kaçınınız./../ şairleri ağlatmayınız’ diyor bir şiirinde İzzet Yaşar. Ben de şairlerin hoşgörüsüne sığınarak onları bir kez daha tanımlamak istedim. Affola! Ece Ayhan: Hüzün bölücü yasaucu bandonun sebebi, şiirimiz içerikral yetiştirdi abiler. Ver ellerini öpeceğiz! İlhan Berk: Giritli bir denizkızının haşarı şair oğlu. Refik Durbaş: Akşam simidinin üstünden dökülen sıcak susam. Tarık Günersel: Dize mayını. Testerejen! Can Yücel: Rakı Genel Kurmay Başkanı. Sakalı bile su ile beyazlamış. Öldüğü zaman, her meyhaneye bir kılı bırakılacakmış. Vay benim peygamber amcam! Edip Cansever: Tülbentlerden süzülen eflatun şua. Attilâ İlhan: Edip git başımdan sen bana göre değilsin! Nâzım Hikmet: Atlantis’in ulusal kütüphanesinde kitabı bulunan tek ‘Türk’ şair. Enver Gökçe: İşteş fiilin mucidi. Melih Cevdet Anday: ‘Sokaktaki Adam’ın poetik tanımı. Mehmet Akif Ersoy: Sihirbaz tarihin festen çıkarttığı şair. Ataol Behramoğlu: Karanfil Bakanı. Necip Fazıl Kısakürek: Emniyet kemerlerinizi bağlayınız! Behçet Necatigil: Külrengi bayramı. Erdal Alova: Meziyet adası. İsmet Özel: Lam islenir, sol’dan sağ’a tek ve bir! Lâl olsun sana kinim! Hasan Hüseyin: Beni küçüksemek kurtuluş mu? Turgut Uyar: Griden emekli. Ümit Yaşar: İlköğretmenlerimiz bugün fişlerimizi dağıttı. Öğreneceğimiz ilk hece: Aşk! Hilmi Yavuz: Bu çorbanın tuzu var, dağlarımda kuzu var, kim korkar hain Ekhidna’dan, şiirimizin yavuzu var. Orhan Alkaya: Tay Tanrısı’yla İstiridye Tanrıçası’ndan olma muzır prens. Türkân İldeniz: Ay Sokağı’nda bıçaklanmışım bir buluğ vakti. Sepetimde kokinalar, saçlarımda bir lir şıngırtısı. Sait Faik: Mavi gözlü martıların intihar ettiği adalarda, ben de yalnızlığa teşebbüs ettim. Özdemir İnce: Özlem hemoglobini. Fikret Hakan: Karakter şairi! Lale Müldür: Hüzün burcundandır diyorlar, o bir noel anne! Engin Turgut: Şeytan pabucu. Celal Sılay: Hatıra artıklarıyla tırmandığımız o bal yokuşun hem başını hem de sonunu şimdi, bebek mezarlığı yaptılar. Nilgün Marmara: Şoför bey! Müsait bir yerde intihar edebilir miyim? Nil’de gün ansızın battı. Sunay Akın: Yaşlı niyetçinin tavşanının gözbebeği. Z, T’dir kimi. Memed Kemal: İsmin bahar hâli. Ahmet Haşim: İnce saz heyetinden bir ricam olacak: Hanende Melek’i çalsınlar ve ömrüm ilelebet tüllere sarılı kalsın! Oktay Tuncer: Ne tutar mutluluğun maliyeti acaba? Gitar çalsın Tom Sawyer ve ağlamasın artık Oliver. Özdemir Asaf: Son nefeste hüzzam, son nefeste kırık kontrbas hüznü. Bülent Ecevit: Bir kadının gerdanından kopup dökülen kolyenin, kadife üzerindeki pıtırtısı. Orhan Veli: ‘Ozan Tabakası’ delinmiş, merak etmeyin. O, bir sabah erkenden nasılsa sessizce gelir, sessizce diker ve yine sessizce gider. Yahya Kemal: Hayret bişi yav! Ahmet Telli: Bu kent, başlı başına bir atlıkarınca. Çıplak bir delikanlının giysilerini kokuyor. Tuğrul Tanyol: O genelev koridorlarından geçerken, hep ağlayan yaşlı bir kadının sesini işitirdik ve o gecelerde hiçbirimiz şarap içmezdi. Gecenin memesinden mor sütler sağardık. Cemal Süreya: Sıcak gecelerde suyun aynaya düşen tavrı. Neyzen Tevfik: Öldüğünde ruhu katılaşıp iri bir penise dönüşmüş. Oh olsun vagina suratlılara! Zühtü Bayar: Bu kar taneleri nedense, hep ofsayta düşüyor senin avuçlarında. Adnan Özer: Akıl anaforu ve sis yayınevi. B. Rahmi Eyüboğlu: İnsan Mahallesi’nin tek muhtar adayı. Sami Baydar: Bizim umutlarımıza ta anaokulundayken tecavüz edilmiştir saygı değer ibne amcalarım! Ercüment Behzat Lav: İdare lambasının ışığına engel ellerimiz, duvarlara hep bir ağlayan palyaço gölgesi olarak vururdu. Akgün Akova: Adresi: Beşdakikadelikanlı Caddesi, Ayıpettin Sokak, Canımıye Apartımanı, Bilmemkaç/Bilmemkaç Şenköy-İstila, Bul. Oğuzhan Akay: İpin üstünde, dilin üstünde değil de altında yürüyen cambaz. İzzet Yaşar: Mücadele Üniversitesi Dekanı. Pir Sultan Abdal: Sehpadan çağlayan yüzüyle, geceleri yurdumu kuran güven kimyası. Yaşar Miraç: Kahverengi ve mukaddes, ılık ve nasırlı, sol anahtarı. Cevat Çapan: İyi şey. Asaf Hâlet Çelebi: Meryem Ana’nın küçük el çantasındaki fener. Cahit Sıtkı Tarancı: Kırçıl temayüllerle oynaştığımız, nâlelerden vücuda gelmiş çocuk parklarında kaybettiğim saadet ve yürekleri müşkül durumda bırakan bir ikindi yağmuru. Ahmet Erhan: Akdeniz’in can bulup ayağa kalkmış köpüğü. Ahmed Arif: Şiirimin kirvesi. Hallarını sonbaharlara yazdım. Yücelay Sal: Fareli köyün fedaisi. Savunmasını şarkı söyleyerek yapan avukat. İbrahim Osmanoğlu: Merminin lavı! Mahir Öztaş: Etten saksofon. Halim Şefik: Otopsi Sonucu: Kırmızıyla kızıl arasında üç ölü, beş ağır yaralı ve sevgide toplu kıyım. Barış Pirhasan: Sabah serinliğinde seviştiğim o tay! Bana dakikalarca kanyak içirmişti dudaklarından. Ne zaman ağlasam, onu unutamam! Veysel Çolak: Bir tıkırtının ana fikriyle acıkmış olmanın şefkatli ayrıntılarında, ama niçin kaybettik biz abilerimizi o son masum kâbus kentinde... Aytunç Altundal: Ölüm, yaşadıklarımızın tavan arasıdır yalnızca. Ve ben, sevgilimin çıplaklığının, en büyük eksikliğiyim. Salâh Birsel: Bakışlarında guguklu saat sevimliliği, gülüşünde sallanan sandalye keyfi biriktirmiş ısıcık. Nuh Ömer Çetinay: Zarafet mimarı. Krokilerini gül yaprağına çizerdi. Eray Canberk: Sen mi çaldın bisikletimi? Yıldızların öldüğünü ve kum saatlerine gömüldüğünü sen mi hatırlattın? Hoş yaptın. Turgay Fişekçi: Menzilime yüzün, mendilimin kenarına oyan kanar. Cahit Irgat: Adını harf harf Latinceye çevirince ‘ateş’ oluyor. Abdülkadir Bulut: Istırap ile mıhlanmışım korkunç yazgının rahmine, her yanım pıhtı küllerle tanımlı. Hulki Aktunç: 12 EYL. 980. Tankınızı park ettiğiniz tarih sürecinden derhâl kaldırınız. Nihat Behram: Toplum proteini. Murathan Mungan: Birbirimizin ellerini ovuyorduk. Aynı yatılı okulda okumuştuk galiba ve aynı yazlık sinemalarda çalışmış, aynı saman defterlere aynı şiirleri yazmıştık. Ben intihar etmişim, onu kırkıncı odada vurdular. Fazıl Hüsnü Dağlarca: Türkçenin miskin iklimi. Arif Damar: Küçük dolaşımdaki adı: Şair! Büyük dolaşımdaki adı: İnsan! Ülkü Tamer: Virgül’ün başına gelenler, pişmiş noktanın başına gelmedi. Ercüment Uçarı: O çağda, kulüpten caz solistini kaçırıp, bir ay boyunca ona çocuk şarkıları söyletmiştir; rica etsem acaba hatırlar mısınız? Seyhan Erözçelik: Ruh kanseri. Ontoloji servisinde yatan piri yeis. Oktay Rifat: Penceremin pervazındaki teşrinisani rüzgârı, söyle bana, geceleri ben siyah ejderhaya sarılıp uyurken niçin ağlamakta mütemadiyen kardelenler? Hüseyin Avni Dede: Güz yırtığı, mana söküğünde müteessir, altın’a batırılmış bir sırça koleksiyoncusu. Namık Kemal: Cikletten çıkmış artiz fotoğraflarında bir kanlı kardeş gördüm ve sultana gaz‘el’le sarkıntılıklar ettim. Aziz Nesin: Barışköy-Mizahtepe tramvaylarının değişmez, tonton vatmanı. Sabahattin Ali: Gözlerim ne kadar bozuk olursa olsun gözlük takamıyorum; saçlarım taralıyken utanç içindeyim; okumak, yazmak da istemiyorum. Ben büyüyünce öğretmen de olmayacağım baba! Necati Cumalı: Bir hamam rutubetinin buhurdanlardan yayıldığı loş ve güzel taşlıklarda asılı çarşafların arasında öpüştüğüm: Şiir! Yılmaz Gruda: Gönlü Kapalıçarşı, kalemi Galata Kulesi. Haydar Ergülen: İhlal seyyahı. Erol Çankaya: Bizim bırakılmışlık’Iarımızın akli dengesi bozuktur ve sevgililerimizin gözleri daima gökkuşağı rengindedir. Emirhan Oğuz: Bulutlar da, halklar da evlat edinilir. Bir kış sabahı kırdan acı çiyler içilir. İsmail Uyaroğlu: Aşk partizanı. Enver Ercan: Tophane’den Cağaloğlu’na düşen düşeş. Atılgan Bayar: O da yazdı! Yaşar Nabi Nayır: Çocuklar, cam buğuları ardından, havuzda süzülen kahverengi kuğuları seyrederken, biz, niçin nargilelerimizi ateş ve huzur ile boyardık. Metin Eloğlu: Tutku okutmanı. Bedirhan Toprak: Morgta tutulduğum ölü adamın kulağına seni okudum; siyah bir hüsn-ü yusufa dönüştü dudakları. Eğildim, hükmü kokladım. Ahmet Oktay: Kuyu kuytularında, birlikte, su tabancalarımızla kardan adamlara ne hoş pusular kurmuştuk oysa. Afşar Timuçin: İmge berberi. Kemal Özer: Sosyalizm müzesi. Nevzat Çelik: Uçan Balon, Elma’s Şekeri, Berlin Duvarı. A. Muhip Dıranas: Komşu evin perdelerinde, bir vantrilok silueti gibi titrer yetim sihir. Benim Fahriye Ablam, Sappho’ya âşıktı. Arkadaş Zekai Özger: Göç yolunu şaşırıp arkadaşlarını kaybettiği için şiirime düşen siyah leylek. Yağmur Atsız: Karışan bir yumakta buluyorum günlerimiz’in G noktasını. Turgay Kantürk: İlk yok oluşlar gibi son başlangıçlar. Akif Kurtuluş: Pusu avukatı, hayalet s’avcısı. Şükran Kurdakul: Meserret oteli. Metin Altıok: O, tek altın im! (anagram) Hüseyin Alemdar: Ortadoğu’nun lale bahçesi. Osman Olmuş: Geri kalanlar ham mı? Sina Akyol: Şiirine girerken sözcüklerdeki a’lar kibarlıktan şapkalarını çıkartırlarmış; öyle diyorlar. Karacaoğlan: Halk başkenti. S. Kudret Aksal: Sitar bestesi. Ali Asker Barut: Esmer bir gülücük bırakmışlar başucuma, ve sararmış kâğıtlara yazılı şiirini, alınyazıma dayamışlar. İskender Fikret Akdora: (büyük İskender) İhtiyarlık ile musiki arasındaki toplama işareti. Eşittir: Bir yaz gecesi, Beykoz vapurunun, serin sessiz suda bıraktığı simli iz. Güven Turan: İstikrar misyonerleri, göğüs kafeslerinde mitralyöz taşıya taşıya ölürler. Metin Üstündağ: İroni maiden! Ömer Faruk Toprak: Her gece suladığım bir çınar var bahçemde, ve diyorum ki oğula: Sakın şiir yazma! Şiirle valse kalk! Ferhan Şensoy: Doğal Şakalaşmalar Müdürü. Enis Batur: Zembereği kırık postacı. Cezmi Ersöz: Tarot destesindeki münzevi. Manastıra kalp kapatılır mı? Ramazan Üren: Yumurtanın karası. Gülseli İnal: Kuş tüyüne bilimsel masallar anlatan genç su. Orhon M. Arıburnu: İstanbul’un dublörü. Metin Celâl: Entelektüel oksijen tüpü. Merih Akoğul: Korkuluk ceketlerinin yakalarına çiçek takan delikanlı. Metin Cengiz: Yanardağ itfaiyecisi. Er değil. Gültekin Emre: Bir sineğin kirpiği. Oktay Taftalı: Sabahları kalkmak için güneş saatini kuruyormuş. Orhan Kâhyaoğlu: Yağmurun psikiatristi. Kaan İnce: Gökyüzünde sırtüstü yüzen denizatı. - küçük İskender, ^ (’Eflatun Sufleler’ kitabından...) - Görsel: Yazıda tanımlanan şairler...
40 notes · View notes
arhavininsesi · 2 years
Photo
Tumblr media
Yeniden Refah Partisi Artvin İl kongresinde genel başkan Fatih Erbakan’nında katılımlarıyla gerçekleşen toplantıda bazı il başkan yardımcılığı görevlerinde değişikliğe gidildi. Yapılan yeni görevlendirmeler sonrası Arhavi’den idari ve mali işlerden sorumlu il başkan yardımcısı Şahin Erkan olurken Artvin ve ilçelerindeki listeler şöyle ; 1. Turan Yelken 2. Osman Tosun 3. Recep Aydın 4. Adnan Kılıç 5. Davut Demir 6. Göksen Sönmez 7. İsrafil öngüner 8. Fatih terbıyık 9. Remzi budak 10. Ümit er 11. Tamer küçükay 12. Nisa topçu 13. Orhan yiğit 14. Sercan emrcan 15. Mesıt avcı 16. Turgut önen 17. Akif kiraz 18. Güven yener alpaydın 19. Şahin erkan 20. Hakan uğurlu 21. Servet gür 22. Feridun peltek 23. Uğur önen 24. Şafak balcı 25. Hakan uğural 26. Osman kırçiçek 27. İbrahim Yazıcıoğlu 28. Durmus yazıcı 29. Osman aktaş 30. Naşir özbek 31. Elyasa manav 32. İsmet çakal 33. Ahmet kuzu 34. Hasan bilir 35. Recep yılmaz 36. Ahmet seyit sağlam 37. Ceyhun önen 38. Aytun sezer 39. Kerem karagöz 40. Rıfat sezer DİSİPLİN KURULU 1. MEVLANA KASAP 2. YASEMİN BÜLBÜL 3. NAZMİYE GÜR 4. NURİ GÜNEY 5. GÜLCAN AVCI 6. PINAR AKYILDIZ GENEL MERKEZ KONGRESİNDE OY KULLANACAK 1.MALİK ERDOĞAN 2.RECEP AYDIN 3.SELÇUK ARAFAL 4.SERCAN MERCAN 5.OSMAN TOSUN 6.NURDOĞAN CENEVİZ 7.BEKİR AKTAŞ 8.ÜMİT ER https://www.instagram.com/p/CjSrYerjB9s/?igshid=NGJjMDIxMWI=
3 notes · View notes
gundemarsivi · 10 months
Text
Tumblr media
Bir Gece
✍🏻 Anıl Güven
https://www.gundemarsivi.com/bir-gece/
Luxpra, Atina’nın havalı semti Anafiotika‘nın ara sokağında bir Cafe`de oturmuş Cappuccino Freddo`sunu plastik kamışla ara ara emiyordu. Köşeli ve budaklı masanın üzerinde Laura Restrepo`nun La Novia Oscura adlı, karton kapaklı romanı duruyordu. Sayfalardan birinin arasında kalp biçimli ayıraç vardı. Buğulu gözlerle gökyüzünün sıcak maviliğine daldı uzunca bir süre. Kafasının içi kışlık sinema salonu gibi uğultuluydu! Güneşin 90 derecelik dikey vuruşu sokağı açık hava mangalına çevirmişti… Doğranmış kuzu pirzolalarını asfalta ser ve üzerine kalın Himalaya tuzunu serp… Beş dakika sonra kemirilmeye hazır vaziyete gelir!
Meddellin’in varoşlarında kirlenmeden, bedenini ve canını bir hiç uğruna anlamsızca toprağa teslim etmeden; ilk, orta, lise derken Üniversitede okumak için annesinin ve abisinin desteğiyle Barselona’da bulmuştu kendisini…
Silah sesinden, zaman ayarlı patlatılan C4 kalıplı bombalar, uykusuz geçen geceler, yolun kenarına dağılmış paramparça gencecik insanların bedenleri, kiliseden her gün kaldırılan tanıdık cenazeler, Ağlamayı, ağıt yakmayı unutmuş anneler…!
Beyni kadar yorgun, yıllanmış siyah pardesüsünü, soğuk mu soğuk bir mart öğleden sonrası, esade Hukuk Fakültesinin altıncı döneminde, amfiden ivedice çıkınca taburenin sırtında unutmuştu!
O gün o unutkanlık Luxpra‘nın yaşamında olağanüstü bir devrime neden oldu!
La Sagrada Familia‘nın önünden geçip birkaç adım atmıştı ki karın boşluğuna bir bıçak saplanmışcasına ağrıyla olduğu yere yığıldı…
Çevreden onu görenler, telefona sarılıp ambulans çağırdı! Önce polis, ardından da cankurtaran aracı geldi… Sedyeye alınana kadar bilinci yerindeydi. Bulanık gözlerle bakındı… Kısa bir süre sonra da bayılmıştı!
Hiç tanımadığı bir adamdı. Koyu kırmızı, yeşil, mavi lambaların ölgün ışığında kendisine bakan genç erkeğin koyu kahverengi gözleri Luxpra‘nın içinde küllenmiş engin bir anıyı anımsatmıştı.
Yıllar önce Medellin’de, San Antonio Park‘da Festival sırasında patlayan bomba sevgilisi Juan‘ın bedenini yok etmişti!…“ Hayat sürprizlerle doludur, bazıları iyidir, bazıları çok iyi değildir.“ Palo Escobar‘ın ünlü sözlerini dilinden düşürmeyen Juan, hayatın son vuruşunu o akşam üstü son kez gördü!
Geçmişteki derin yara önüne gelip dikildi. Adam Juan gibi bakıyordu. Hayır, nasıl unutur! Bu Onun gözleri. Bu adam ondan ödünç almıştı! Olabilir mi? Olur! Gönül öyle görmek istiyorsa bu mevzu böyledir. Konu tartışmaya kapalıdır!
“Gerçek inanması çok zor olduğunda yalanlar gereklidir”
– Size bir kadeh şarap ısmarlamak istiyorum! dedi adam.
-Neden olmasın?!. dedi, Luxpra.
Başı sonu olmasa da, geceyi uzatan muhabbetin ardından el ele tutuşup çıktılar mekandan … Şubat gecesinin ayazında taksi durağının oraya kadar yürüdüler…
Karanfil kokulu öpüşmenin ardından her ikisi, bir birinin bedenini değirmen taşı arasında öğütürcesine sonsun bir eylemin içine bıraktığında, Luxpra adamla değil imgelerinde saplantılı bir biçimde duran Juan’la sevişiyordu …
Luxpra, sabahın ilk aydınlığında sessizce yataktan çıktı, duş yaptı . Hızlıca giyindi, adamı derin uykusuyla baş başa bıraktı, sessizce kapıyı açtı, evden ayrıldı…
Luxpra gözlerini açtığında bir hastane odasında olduğununun farkına vardı. Yanı başında, beyaz önlüklü bir bayan gülümseyerek: “ Geçmiş olsun!” dedi…
Kolunda takılı seruma bakarak: “ Bana ne oldu…? “
Hemşire hanım:” Düşük yaptınız Hanımefendi!” dedi, sessizce odadan çıktı…
*Pablo Escobar
Atina
Anıl Güven
0 notes
huseyinerol3453 · 1 year
Photo
Tumblr media
DEĞERLİ DOSTLAR, ÖYLESİNE YAZDIĞIM BİR ŞİİRİMİ BİLGİLENDİRİNİZE SUNUYORUM . En içten DİLEKLERİMLE. HER AN CANDAN SEVMELİ, SEVGİLİYİ ÖVMELİ. HER AN, HER HAL, HER YERDE; OLMALI SEVGİ SELİ. _________________________________________ SEVGİ VARSA BİR YERDE; ŞİFA OLUR ,HER DERDE SEVEN HEP MUTLU OLUR. HEM DÜNYA, HEM AHRETDE ____________________________________________ SEVMEYİ BİLMİYORSAK, BİRAZCIK ÖĞRENELİM. GÖNÜLDEN GÜLMÜYORSAK, HA GAYRET DENEYELİM. _______________________________________________ SEVGİ, SEVGİ DOĞURUR. KÖTÜLÜK; AŞKLA KURUR. SEVEN İNSAN HER ZAMAN HUZUR, MUTLULUK BULUR. _____________________________________________ AŞK; HAYATIN GAYESİ AŞK; HUZURUN ADRESİ AŞK; KURDU , KUZU EDER MUTLU YAŞATIR HERKESİ ______________________________________________ SEVEN İNSAN ÖZLEM DUYAR. KÖTÜLÜK TE ELEM DUYAR. GERÇEK GÖNÜLDEN SEVENİ, BÜTÜN DÜNYA ALEM DUYAR. DİLERİM HER ŞEY GÖNLÜMÜZCE, KARDEŞÇE, HAKÇA, RABBİMİZİN RIZASI DOĞRULTUSUNDA, BARIŞ, REFAH VE GÜVEN İÇİNDE, SAĞLIKLI, BAŞARILI, TÜM SEVDİKLERİMİZ İLE BİRLİKTE, SEVGİ VE HUZUR DOLU OLSUN. AMİN İNŞAALLAH. EN İÇTEN DİLEKLERİMLE SELAM 👋, SEVGİ 💓, SAYGI 🙏 VE DUA İLE 👐 https://www.instagram.com/p/Cqo6VHFIciT/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
morkedisblog · 2 years
Text
Bu arada Akşener istifasından sonra KEMÂL KILIÇDAROĞLU videosunu beğendim👍Güleryüzlü/nazik/anlayışlı mimikler,yumuşak ses tonu güven verdi son 21 yıldır alışık olduğumuz öfke/nefret dilinden uzaktı hem siyaset 2"li oyunların arenasıdır bugünkü müttefik yarın düşman ya da tam tersi olur (örnek:Kurtulmuş/Soylu/Destici/Bahçeli onca sert paslaşmalardan sonra nasıl gidip kuzu kuzu Erdoğanın dizi dibine oturdularsa)Neee yalan mı?İyi parti masaya dönerse açık kapısı bıraktı politika bu çıkar sanatı belli olmaz ama emin olduğum tek şey şu:Akşener masaya dönerse(Koray Aydın masadan kalkmadık dedi)utanan kişi Kılıçdaroğlu olmaz,diyeceksiniz Akp'ye oy verdin şimdi yerden yere vuruyorsun Akşenere de oy verdin yeriyorsun(haklıyım İyi parti 2.ci parti olabilirdi hem parti hem ķendi itibarını harcadı tuzağa mı düştü dolduruşa mı geldi söylendiği gibi fetöcü veya usa ajanı mı zaman cevap verir) işte Demokrasi budur hiç kimseye ideolojiye körükörüne biat değildir her yanlışı eleştireceksin hem de acımasızca gerekirse oy vermeyecek üyelikten istifa edeceksin boykotlayacaksın aksi durumda kimse kendi hatasını görmez kendisini kral-kraliçe sanır o yüzden Kılıçdaroğlunu daha önce de eleştirdim özellikle başörtüsü yasası konusunda gine hata yaparsa sıradan seçmen vatandaş olarak eleştiririm eleştiriye tahammülü olmayan siyasete girip lider olmasın bir ADIGE sözü"pışım yııbcıy bıjımı yaşıı)der yani prensin bile arkasından yumruk sallanır Vatandaş patrondur bunu anlayamayan kaybeder.
instagram
0 notes
gizemgiz · 2 years
Text
Hani bir sorudur gezer durur kulakta.
Ben bu sorunun yanıtıyla tartışmayı bitiriyorum!!
SEVMEK Mİ DAHA GÜZEL
SEVİLMEK Mİ?
Yanıt net! Kural basit!
HERKES EDERİ KADAR! ÖLÇÜ VE DENGELİ OLDUKÇA İKİKİ SEVGİ ENERJİSİ ALIŞVERİŞİNDE...
ÜZEN DE, ÜZÜLENDE - KIRANDA- KIRILANDA OLAMAZ!
Sevgi ölçü denge kararında yaşarken, Değerinde ve sevgi fedakarlığı içinde yaşarken, VEFALI YÜREKLE UMUTLA AZİMLE EMEKLE ÇABALAMAK GEREKTİĞİNİN BİLİNCİNDE, OLMAK GEREKLİDİR.
O zaman sevgi SAF AŞKA DÖNÜŞÜR, TEK TARAFLI VAZGEÇİLMEZİ, ULAŞILMAZI OYNAMAYA BİLE GEREK KALINMAZ!!
Kimi-ederine
Kiminede giderine
RİSK HAYATIMIZIN HER ANINDA- BUNU KULLANMAK, NEYE VE KİME DEĞER OLDUĞUNDAN EMİN OLMAK ŞART VE NET OLUNMALI Kİ- GİRDİĞİN RİSKE DEĞSİN, KAZAN YADA KAYBET FARK ETMEZ! DEĞERLİYDİ DİYE RİAKE GİRMEDEN ÖNCE, DÜRÜSTÇE SOR KENDİNE!!
Bazen kaybettiğimizi sanırken kazanabiliriz belki de..
Örnek: AŞIK OLDUĞUN VE KALBİNDEN NE YAPTIYSAN UNUTAMADIĞIN Bİ İLK AŞKIN VAR DİYELİM.... KIZLAR SÖZÜM SİZEDİR!!! ERKEKLER BURDAN SONRA OKUMA GEÇ!!!
Sen ona ONUN SANA GÖSTERDİĞİ SEVGİ KADAR, SEVGİNİ GİZLİ BELLİ EDERSEN,, ERKEK MİLLETİ AŞK OKUYLA DOLAŞAN AVCI RUHLUDUR.. KİMİ 12 DEN VURACAĞINI ÇOK İYİ BİLİR..
KURDUN SEÇTİĞİ AV NASIL KUZUYSA.. SENDE NİYETİ +18 OLAN Bİ ERKEĞİNDE GÖZÜNDE AŞK OKU ÇEVRİLMİŞ BİR HEDEFSİN!! KUZUSUN SEN KIZIM! HEMEN ALDANIRSIN 1 BAKIŞINA 2 TATLI SÖZÜNE, İNANIRSIN VAATLERİNE YEMİNLERİNE, SEN KURDUN KUZUSUSUN BİLİNEN Bİ GERÇEK BU!!
Kuzunun ise sadece aşk oku vardır,, Hedefi çoğunlukla yoktur.. Çünkü kuzular aşk kadınıdır.. BİRİ BAŞINI OKŞASIN- TATLI SÖZ- BOŞ VAATLER- BİRDE BAL KAYMAK GİBİ, GÜZEL İTİRAFLARDA BULUNSUN Bİ KURT DA- GÖRSEN İNANÇ YELKENİNİN GÜVEN DÜMENİNİN- HANGİ YÖNE DÖNDÜĞÜNÜ???
Birde ki bu kurdun, dışı kurtken, kalbi de kurt kaynayanı😑 Her erkek kurttur benim gözümde, avına sahip olana dek!! Tabiiii dışı kurt -kalbi kuzu olanlar mestesna!! KIZLAR ASIL CEVHERİ AÇIKLIYORUM!! BU 2 TÜR KURTLARI BİRBİRİNDEN AYIRT ETMEK ÇOK BASİT!! ONLARI ÖNCE- AKIL ELEĞİNDEN- MANTIK SÜZGECİNE İNCE ELİYCEK SIK DOKUYCAKSINIZ Kİ- BU ADAM İLERDE ÇOCUĞUMA NASIL BİR BABA OLUR PORTRESİNİ KAFANIZDA OLUŞTURABİLİN.. 1 GÜVEN TESTİ! 2 UZAK MESAFE YALNIZLIK YESTİ
3 SEVGİSİNDE VEFA TESTİ!
4 ZEKA TESTİ? şöyle ki bir olay karşında ki vereceği ortalama tepkiyi tahmin etme becerisi.
5:HOŞGÖRÜ- EMPATİ- VE KENDİNE OLAN ÖZGÜVEN TESTİ.
6: HATANIZDA SİZİ YARGILAMAK CE KENDİNİ HAKLI ÇIKARMAK İÇİN EGO GURUR VE İNATÇI RUHA GİRİP GİRMEDİĞİ ANLAMANIZ İÇİN (NARSİST) VE (MANİPULE)+ (EMPOZİTE) OLUP OLMADIĞININ TESTİ!!
BEN ÇOCUKLUK İLK AŞKIMA YAPTIM! SONUÇ BENİM İÇİN TAM Bİ HAYAL KIRIKLIĞI OLDU💔💔💔💔🤐 HEPSİNİ GEÇTİ DE 6. YI GEÇEMEDİ,BENİ KENDİNE RAKİP GÖRMESİ EGO VE GURUR ÇİZGİSİNDE SIKIŞTI KALDI GÖZÜMDE..
KIZLAR!! 6 MADDE SAYDIM FAKAT ..
6. MADDE ZATEN DİĞER 5 MADDENİN ÖZETINİN ŞİFRELİ KALİMELERİYDİ...
Ben elimden gelenin fazlasını yapma vizdan rahatlığıyla, Yana yana aşık olduğum adamdan, beni terk edemez düşüncesiyle!! ONDAN ÖYLE BİR VAZ GRÇTİM Kİ DONUP KALDI!!!
Bende sizin gibi kaybetmeyi göze alamayacak kadar herşeyimi feda etmeye hazır olduğum bi adamın, 6. MADDEYE SAHİP Bİ KİŞİLİKLE- KENDİ İÇİN BENİM VAZ GEÇMEME GÖZ YUMACAK DEĞERİM OLMAMIŞSA- BENİMDE ONA 1 DAMLA SEVGİMİ VE DEĞERİMİ HAK ETMEMİŞ BİR ADAMA, DEĞİL ÖMRÜMÜ, ÖZSAYGIMI BİLE FADA EDECEK KADAR GÖZÜMDE, DEĞERİNİ BIRAKMADIĞINI FARK EDİNCE- KALBİM ONA BUZ KESTİ 💔💔💔💔
Kızlar GERÇEK SEVEN BİR ERKEK SİZİN KÖTÜ DURUMDA KALMANIZA İZİN VERMEZ!!
O ANCAK MUTLU OLABİLMENİZ İÇİN HERŞEYİ TÜM SORUMLULUKLARIYLA GÖZE ALABİLMİŞ BİR ERKEK SAF SEVGİYLE SEVMİŞ ERKEKTİR!!!!
PAYLAŞALIM KIZLAR!!! KALBİ VE DIŞI KURT GÖRÜLEN ERKEKLERE İBRET OLSUN BU YAZIM!!
HiÇ KİMSE VAZ GEÇİLMEZ DEĞİLDİR!!
VAZ GEÇTİKLERİM ÇOK İYİ BİLİR!!!
KAYBETMEYİ GÖZE ALMAZSAN! HİÇ BİR ERKEĞİN GÖZÜNDE DEĞERLİ KALAMAZ, SEVGİNDEN ŞIMARIR, VE SIKICI VE DEĞERSİZ KALIRSIN GÖZÜNDE!!
SENDEN KAYBETTİĞİNİ SANARKEN!! ASLINDA ERKEĞİN EGOLARINI YAKIP YIKMIŞ OLUYORSUN!!
Çünkü hiç bir erkek- GERÇEKTEN SEVDİĞİ Bİ KIZI KAYBETMEYİ GÖZE ALAMAZ!! ONU NEFESİ BİLİR, MUTLULUĞU GÖRÜR ÇÜNKÜ....
🕊🕊🕊😇😇😇😇😇🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊😇😇🕊😇😇😇😇😇😇😇🕊😇🕊😇🕊🤞🤞🤞🤞🤞🤞🤞🤞🥰
9 notes · View notes
anadolulife-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
#GÜLDESTAN KIZILÖREN ET MANGAL #konya #mangal #kasap #et #tavuk #pirzola #adanakebap #huzur #kalite #güven #lezzet #kuzu #hizmet #güleryüz #kuşbaşı #kahvaltı #konya #türkiye #aile #mutluluk #huzur @www.kizikorenetmangal.com https://www.facebook.com/kizilorenet/ @guldestanetmangal (Güldestan Kızılören Et Mangal) https://www.instagram.com/p/B0ynFuSg03T/?igshid=2mxr70euj4u7
0 notes
mustafasalihbozok · 4 years
Text
Şu fotoğrafa bakıp bakıp ağlayan tek çatlak ben miyim acaba?
Kimbilir neler geçiyordu yüreklerinden... Bu ülkenin yetenekli, kültürlü, ilkeli iki tiyatro sanatçısı. Bir dönem hepimizin haftada bir evine düzenli gelmiş misafirleri gibi.
Herkese, her şeye yetişen ama bir türlü aşık olduğu adamla kavuşamayan Perihan abla...
“Diğergamlık” derdi eskiler, yani kendinden önce başkalarını düşünen... Ya da kendini hep ihmal edip, başkalarına koşan... Öyle bir komşumuzdu işte Perihan abla. Kendisi için yanıp tutuşan Şakir’e “Kardeşlerim evlenmeden evlenemem” diyen.
O dizinin bahtsız Şakir’i sonradan Süper Baba’nın Fiko’su olarak çıkmıştı karşımıza. Yine hayatın zorladığı bir adamı oynuyordu Şevket Altuğ. Üç çocuğunu annesiz büyütme gayreti içinde bir baba.
Benim yaşım ve üstü kuşakların kulağında o güzelim şarkısı çınlıyordur şimdi:
“Bana bir masal anlat baba
İçinde bütün oyunlarım
Kurtlar kuzu olsun
Şekerle bal
Baba bir masal anlat bana
İçinde denizle balıklar
Yağmurla kar olsun
Güneşle ay
Anlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakıp gitme sakın beni”
Perran Kutman deyince bir dururum ben. Ani geçişleri vardır onun. Bir an mizah izletip güldürürken, yüz ifadesi değişiverir, ağlamaya geçersiniz. O ses tonunu, mimiklerini öyle bir uyum içinde sergiler ki...
Komedide çok başarılı bulduğumuz sanatçıların ciddileşmesini pek kabul edemeyiz aslında. Onların o hüzünlü sahnesinde bile illa ki bir komiklik arar insanın zihni. Oysa Perran Kutman istisnadır bende. Ne zaman ne yapacak diye ağzının içine baktığım, hayran olduğum bir öğretmen gibi.
O yüzden onun oynadığı tüm diziler vazgeçilmezim olmuştur her zaman. Şehnaz Tango mesela. Onca aşık olmasına rağmen bir türlü kumardan vazgeçemeyen uçarı kocası Muhsin’i umutsuzca sevmeye devam edişi. O arada da kızlarıyla hayata onurla tutunuşu.
Ya da Hayat Bilgisi. Ne Afet öğretmendi o. Nasıl güçlü, nasıl sevilesi, nasıl samimi bir karakter çizmişti.
Bana sorarsanız bir yerlerde gerçekten bir Şehnaz, bir Perihan abla, bir Afet öğretmen yaşıyordu. Hatta hala yaşıyor. Bu duyguyu verecek kadar rolün içine giren bir sanatçıydı o.
Senaryolarına gelirsek...
Tutamıyorum kendimi, bugünün dizileri ile karşılaştırıyorum.
O yılların toplum yapısını sembolize eden, incecikten “iyilik, birlik, beraberlik” mesajları veren. "Sevgi dolu bir aile herşeyin üstesinden gelir" diyen...Bunu gözümüze gözümüze sokmadan içtenlikle yapan... İzlerken hepimizin kendine dersler çıkardığı veya teselli bulduğu yapımlardı.
Daha müziği çaldığı anda yüreğimizde oynamaya başlayan filmlerdi onlar.
Cep telefonlarının, tabletlerin olmadığı o güzelim günlerde tüm aile bireylerinin istisnasız tam kadro TV karşısına saksı gibi dizildiği...
Kış vakti közlenmiş kestanelerin, soyulmuş mandalinaların elden ele ikram edilerek dolaştığı...
Yakıt yokluğu nedeniyle buz gibi olan evlerde kat kat kazaklarla, tiftik çoraplarla oturup, yerdeki bodur katalikit soba yetmeyip, birbirimize daha da, daha da sokularak ısındığımız...
İşte öylesine güzel, öylesine içten, doğal günlerdi.
Onlar ise güzel masallar anlatan komşularımızdı bizim. Hallerine kimi zaman güldüğümüz, kimi zaman ağladığımız... Esnafın, mahalle kültürünün, aile birliğinin hayatımızı billur kristaller gibi rengarenk aydınlattığı zamanlardı...
İkisinin de yıllardır hiç bir projede yer almaması tesadüf değil bence.
İyi ki de almadılar .
İyi ki o herkesin kötü kalpli ve karaktersiz olduğu, bin bir entrikanın döndüğü, onca kötünün arasında umutsuzca var olmaya çalışan birkaç gariban iyiyi işleyen, sadakatsiz aşıkların, hain kardeşlerin, paragöz kadınların, mafyatik erkeklerin rol model yapılmaya çalışıldığı o projelerde iyi ki yer almadılar. Onurlarını korudular böylece.
O sayede bizler hala bir yerlerde Perihan abla yaşıyor, ve eninde sonunda Şakir’le evlenmiştir; Fiko çocuklarına şahane annelik edecek bir kadın bulmuştur; Şehnaz’ın hayırsız kocası adam olmuştur; Afet öğretmen mutlu mesut bir emeklilik yaşıyordur diye umutlanabiliyoruz.
Sevgili Perran Kutman, sevgili Şevket Altuğ...
Hakkınızdır böyle gözyaşları ile sarılmak.
Ruhunuzda ne fırtına kopar, yüreğinizdeki hesaplaşma ne sonuç vermiştir bilemem.
Ama...
O güzelim yüzleriniz, sesleriniz yüreğimizde hiç değer yitirmedi.
Hiç eskimedi.
O yüzden,
"Anlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakıp gitme sakın beni”
Bige Güven KIZILAY 🖌️♥️♥️ ♥️ ♥️ ♥️
05.12.2018
( Süper Baba sözleri Yavuz Turgul–Cengiz Onural’a aittir. Onları da saygıyla selamlıyorum.)
Tumblr media
8 notes · View notes
yusufcandurmus · 8 years
Photo
Tumblr media
“Ben daha küçüğüm,otlucam,melicem.
Daha ana sütü emecem.
Bi günah da işlemedim. Benden ne isteyisen?”
28.02.2017 22:00
4 notes · View notes
iyiyimlaben · 5 years
Note
Ya bir şey söyle diye demiyorum yaşanmadan bilinemez ama anlatmak istedim belki yaşayan biri vardır bu konuda konuşup içimi rahatlatacak biri varsa söylerse özelden konuşabiliriz çünkü akıl almaya ihtiyacım var...🌊
Yok kuzu yemek falan bakamadım telefona ama şimdi ona daha yakın bir yere gidiyormuşsun ve onun yanına sende gidebilirsin artık. Mesela ilk sene enişten de okuduğu için aynı şehirde değildik ve ben daha sık gidip geliyordum onun yanına. Bu güven meselesini bence bu sene çözebilirsiniz. 
1 note · View note
barkoturktv · 5 years
Text
Kara Harp Okulu davasında 19'u ağırlaştırılmış 47 müebbet
Tumblr media
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulu'ndaki eylemlere ilişkin 307 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu. Bir örceki celsede son sözleri sorulmayan bazı sanıkların son sözlerini dinleyen heyet, daha sonra hükmü açıkladı. Mahkeme heyeti, okulun firari eski kurmay başkanı albay İlhami Polat ile Abdullah Beyazkürk, Atakan Adaşoğlu, Aydın Yalçın, Cemaleddin Alper Ergin, Emine Bilgin, Güven Günindi, Halil Turan Kaya, Mustafa Kayabaşı, Sait Tosun, Serkan Hasdemir, Seyfullah Özkara, Songül Hasdemir, Yunus Emre Altıparmak, Zekeriya Şentürk, Köksal Öz, Fatih Pusat, Hakan Olga ve Mehmet Yıldırım'ın dosyalarını ayırdı. Heyet, sanıklardan Ali Gökhan Taşçı, Bülent Budak, Bülent Yılmaz, Çetin Kılıç, Ender Sarıbülbül, Fatih Sağlam, Filiz Can, Hacı Hasan Sökmen, Murat Atik, Orhan Gerdan, Selman Vezvezoğlu, Sezai Sarıca, Sibel Erdeveci, Şevki Kayır, Tekin Kesekler, Yusuf Tutan, Adem Kutlu, Alper Sarıkaya, Aytekin Yıldızhan, Barış Çeliktaş, Emrullah Çayır, Gülsün Kılıç Akın, Halil İbrahim Aksan, Harun Artın, Hatice Çiçek, İbrahim Suheyb Erdem, İdris Tandoğan, İsa Çakır, Mevlüt Serkan Tok, Muhammed Aslaner, Murat Gümüş, Mustafa Düğer, Mustafa Tanrıkulu, Necati Demir, Oğuz Koca, Osman Dinç, Sadık Sarı, Safiye Artokça, Selçuk Bayraklı, Sercan Gülburun, Servet Karac, Sinem Pakiş, Suat Maden, Taha Çakır, Uğur Cankoç, Vedat Karagöz, Yunis Yıldız, Yusuf Asa ve Zafer Balkan'ın beraatlerine karar verdi. Askeri öğrencilere ceza verilmedi Mahkeme heyeti, askeri öğrenciler Abdullah Alveroğlu, Abdurrahman Kırak, Abdurrahim Ala, Adnan Katırcıoğlu, Ali Gümüşoğlu, Bahadır Kartal, Buğra Han Çetiner, Burak Çapoğlu, Burak Özkan, Coşkan Yüksel, Duran Baştuhan, Eren Pala, Erkan Mantam, Ertuğrul Sarı, Fatih Burak Arslan, Furkan Kuzu, Furkan Noyin, İbrahim Öztüto, İbrahim Pektaş, İsmail Murat Avcı, Kadir Taşdemir, Kemal Torun, Kenan Taneri, Kürşat Alabıcak, Mehmet Ali Şahin, Mehmet Ali Yorulmaz, Melih Şafak Keskin, Murat Albayrak, Murat Duroğlu, Murat Yaşar, Murat Ahraz, Mustafa Arslan, Nuri Şimşekoğlu, Recep Pekdaş, Serkan Uysal, Sezer Akkuş, Taha Hikmet Şen, Talha Çetin, Talha Akif Tuluk, Tuncay Beren, Turgut Gökdal, Veysel Bayark, Volkan Çatak, Yasin Bozkurt ve Yunus Karadeniz hakkında "kaçınılmaz bir hataya düştükleri" gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. FETÖ üyeliğinden ceza aldılar Sanıklardan Burak Gürbüz, Cihat Tuncay, Dursun Yıldırım, Halil İbrahim Öztürk, Halis Lütfü Avcı, Hidayet Güçlü, İlkay Şen, İlker Yüksel, Muhammed Musab Aytekin, Mustafa Başaran, Ümit Tezcan, Vahit Ömer Ocak, Veysel Eker, Yunus Emre Gök ve Yunus Emre'ye, anayasal düzeni ihlal suçundan beraat veren mahkeme heyeti, bu kişilerin terör örgütü üyeliği suçundan 6 yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırılmalarına karar verdi. Mahkeme heyeti, Adem Kok, Erkam Okutan, Çağlar Hemedan, Emrah Bozan, Hükan Mert, Kemal Çizmeciler, Mikail Ibrık, Muhammet Elliiki, Servet Işıklı, Taha Sinan Kalkan, Münevver Minetürk, Burak Yandım, Gökhan Çizmeci, Hamdi Man, İbrahim Özdalyan, Süleyman Feyyaz Keyik, Şahin Akat, Veysel Turan ve Yunus Emre Yavuz'u FETÖ üyeliğinden 6 yıl 3'er ay hapisle cezalandırdı. Heyet, Erol Şasi, İdris Sarıkaya, Muhammet Ali Cibişoğlu'na, terör örgütü üyeliğinden 7 yıl 6'şar ay hapis cezası verdi.  Darbeye yardımdan ceza  Mahkeme heyeti, sanıklar Ahmet Selim Ersoy, Ahmet Turan Çetinkaya, Ali Kıratlı, Celal Evci, Cüneyt Sevim, Durmuş Ali Yüksek, Emrah Kalıncı, Ercan Turgut, Ercan Türkoğlu, Erkam Güreşen, Fatih Bozkurt, Fatih Göktaş, Fatih Göktürk, Fırat Sezer, Halil Işık, Halim Dal, Hasan Aktaş, Hasan Koçer, Mehmet Çiftçisoy, Mehmet Kurtulgu, Mehmet Macar, Mehmet Burak Erdal, Mehmet Emre Doğan, Memet Erkenekli, Murat Akbulut, Musa Bahadır, Mustafa Can Arslan, Mustafa Yılmaz, Ozan Kaya, Samet Bülbül, Serkan Gümüş, Sezgin Erdem, Sıddık Güneş, Şaban Özdemir, Tarık Şentuna, Tuncer Koruvatan, Uğur Acar, Umut Yalçın, Ünal Sözen, Yasin Koçyiğit, Yılmaz Durna, Yunus Emre Toprak ve Zafer Uzun'un anayasal düzeni ihlale yardım suçundan 12 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırılmalarına hükmetti. Aynı suçtan 15'er yıl hapis cezası alan sanıkların isimleri ise şöyle: "Abdullah Sanduk, Abdullah Şentürk, Abdullah Topçu, Abdurruhman Özdemir, Abdülkadir Koçyiğit, Adem Bakış, Ahmet Baş, Ahmet Okyay, Ahmet Özer, Ahmet Yüksel, Akın Üçok, Cebrail Çiçek, Cihan Yıldız, Çağdaş Tuna, Çetin Kaya, Emrah Türk, Engin Bahadır, Ercan Değirmenci, Ertan Erol, Gökhan Duran, Gökhan Gök, Gökhan Orcan, Harun Çevikgil, Harun Eksik, Hüseyin Bayrak, Hüseyin Günen, Hüseyin Yıldız, İbrahim Rahman Kurt, İzzettin Artokça, Kadir Erol, Kadir Güç, Kamil Yılmazer, Kemal Koca, Mahmut Koç, Metin Gülenç, Muammer Aküzüm, Muammer Özçelik, Muhammed Talha Yalçınkaya, Murat Akça, Murat Aras, Murat Çetin, Murat Yusuf Taze, Mustafa Koca, Mustafa Ünal, Nizam Beder, Osman Torunoğlu, Ömer Bıyıklı, Ömer Emre Yetgin, Ömer Osman Kutsal, Özgür Ayhan, Özkan Bali, Ramazan Atım, Ramazan Onur Karadeniz, Sait Gürbüz, Selçuk Temel, Semih Özdamar, Sinan Ay, Sinan Metin, Suat Kurt, Şafak Saraydemir, Taner Soner, Veli Beyazıt, Veysel Atalay, Volkan Aldırmaz, Yunus Emre Vatankulu, Yusuf Başkaya ve Zair Ekrem Sarıteke" Kerim Acar'a ağırlaştırılmış müebbet Heyet, olay tarihinde okulun dekanı olan eski tuğgeneral Kerim Acar ve sanıklar Abdullah Ender Toydemir, Ahmet Tufan, Ahmet Önder Biberoğlu, Ali Demir, Ali Emre Buğurcu, Ali Tolga Sıçrar, Devrim Çamur, Erkan Peker, Eser Coşar, Hasan Hüseyin Eçik, Mustafa Yıldırım, Nadir Özsoy, Önder Haluk Tekbaş, Rafettin Öztürk, Ramazan Nazar, Sadık Çam, Vedat Tecer ve Zafer Alkurt'u "anayasal düzeni ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı. Mahkeme heyeti, sanıklar Adnan Mumcu, Ahmet Kurtay, Akif Karabıyık, Ali Aktaş, Ali Eker, Ali Şen, Atilla Kahraman, Cüneyt Kılıç, Emrah Akdeniz, Erdoğan Güçlü, Gökhan Çakır, Hasan Yalaza, Mehmet Beler, Mehmet Fatih Çankal, Mehmet Fatih Göktaş, Miraç Karakuş, Mustafa Çelik, Mustafa Çetiner, Mustafa Erol, Mümin Haliloğlu, Ömer Faruk Tanırgan, Rahman Memişoğlu, Ramazan Türker, Sabri Karaağaç, Safa Özkan, Serhat Ekemen, Veysal Kör ve Yavuz Selim Özzengin'in ise aynı suçtan müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Okul komutanını derdest edenlere ceza Sanıklardan Ali Tolga Sıçrar, Ahmet Tufan, Eser Coşar ve Hasan Hüseyin Eçik, o dönem okul komutanı olan emekli Tümgeneral İzzet Çetingöz'e yönelik, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan da 18'er yıl hapisle cezalandırıldı.  Sanıklardan Ali Emre Buğurcu, Mustafa Yıldırım ve Sadık Çam'a da İzzet Çetingöz'ün emir astsubayı Ahmet Çörpan'a yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 18'er yıl hapis cezası verildi. Read the full article
3 notes · View notes
mgmstrateji · 2 years
Text
MÜZAKERE TÜM VATANDAŞLARIN HAKLARINI YASALLAŞTIRMAK DEMEKTİR[1]
Tumblr media
İMRALI GÖRÜŞMELERİ - 20 GÜVEN KAYA 20.06.2022 / ANAKARA Ama önce bazı açıklamalar gerekiyor. Uzun zamandır bu konu üzerinde duramadım ve üzerinde çalıştığım konuları size aktaramadım. Bu bölümle birlikte bunu gerçekleştirmek ve kalan diğer beş bölümü de kısa zamanda yayımlamak istiyorum. Bilgiye erişimi olmayan toplumların gelişmesinin söz konusu olmayacağı açıktır. Mevcut zihniyetin istediği budur. Dinler ve bunları sermaye olarak alan dinciler, esasında, tarih bilimine “dinlerin olmadığını ortaya koyabilecek olmasından” dolayı karşıdır. Dolayısıyla arşivsizliği ve hafızasızlığı telkin ederler hatta telkin etmekle kalmaz güçlü hafıza ve kapsamlı arşivlerle mücadele içinde olurlar. Tarih bilimini yok edemeyecekleri açık olduğu için, bu sefer tarihi çarpıtma yoluna giderler. Çok değil 5-10 yıl önce olan görüşmelerin unutulduğunu düşünerek o görüşmeler yapılmamış gibi, o görüşmelerde bir şey konuşulmamış gibi yapmaktadırlar. Oysa kayıtlar orada duruyor ve o görüşmelere katılanlar, yanlışa sapmadan, doğruyu söylüyor… Bulunduğumuz zaman dilimi, laik Türkiye Cumhuriyetini yıkıp, geleceğini iddia ettikleri Mehdi’nin de yardımıyla, kendi meşreplerine göre bir rejim ilan etmeyi düşündükleri 2023 yılında yapılacak seçimin hemen öncesidir. Bunun yanında cumhuriyet tarihinin en kötü ekonomik koşullarının yaşandığı günlerdir. Enflasyon, işsizlik, neredeyse tamamı ülkelerinin istenmeyeni olan dinci göçmenlerin ülkeyi istila ettiği, yasaklamaların, haksız cezalandırmaların zirve yaptığı dönemdir bu dönem ayrıca. Dış politikada da derin çöküş yaşanmaktadır. Katil denilen adamla sarılmalar ve gülücükler poz poz medyada yer almaktadır. Darbecilikle ve darbecilere destekle suçlanan ülkeye gidip para istenmektedir. Parasal ilişkilerin dışında her türlü ilişkinin kesildiği İsrail ile can ciğer kuzu sarması olunmaya başlanmıştır. Darbeci dedikleri Mısır ile açıktan açığa görüşüyorlar. Şam’da kılınacak namaz için yola çıkılıp duvara toslandığında katillikle suçlanan Suriye ile saman altından su yürütülüyor… Bunları çoğaltmak mümkündür. İşte, bu durumdan çıkmak için kullanacakları kapılardan biri Kürt kartıdır. Bunu da el altından piyasaya sürüyorlar… Bir yandan HDP kapatılmaya çabalanıyor ama diğer yandan “yeniden Kürt açılımından” ciddi ciddi bahsediliyor. Mevcut zihniyetin ağzından konuşan gazetecilere, görüşmeler için, İmralı’ya kimin gönderilebileceği fısıldanıyor: Bu kişi kardeşi Mehmet Öcalan da olabilir, yeğeni HDP milletvekili Ömer Öcalan da olabilir gibilerinden… BAKINIZ. Aynı zamanda, geçmişi çelişkilerle dolu, bir başka ağız da benzer cümleleri kuruyor: Kürt sorununun çözümü için yeni bir sürecin başlayabileceğini ama bu “PKK’nın koşulsuz olarak silahlarını bırakmasına bağlıdır.” BAKINIZ. Pek tabi ki bu cümlenin, hayatın içinde yaşamayan ve aklını kullanmayanlar için anlamlı, diğerleri için anlamsız olduğunu söylemek gerek. Hiçbir terörist ya da terör örgütü silahla elde ettiğini silahı bırakarak devam ettiremez ve bunu çok iyi bilir. Ayrıca silah bıraktıktan sonra açılıma gerek var mı? Birileri buna bunu anlatmalı. Bunun yanında ahalinin budala olmadığını da anlatmalı… Pek tabi ki sürekli yalpalamaları da söz konusudur. İmralı’yı ya da HDP’yi bir bakmışsınız lanetliyorlar bir bakmışsınız çözüm ortağı gibi gösteriyorlar: "Bakmayın HDP’yi kapatırız tehditlerine, HDP bugün Cumhur İttifakının varlık sebebidir. AKP ve HDP’nin çizgisi aynıdır. Yeni bir çözüm süreci için toplumun nabzını ölçüyorlar şu anda. Osman Öcalan’ı TRT ekranlarına çıkaranlar, yarın Murat Karayılan’ı TRT ekranlarına taşıyacaklarına dair sinyal verenlere bakarsanız, benim bu dediklerimin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha anlarsınız" BAKINIZ. Bunlar konuşur da HDP’den ayrılan ve parti kuran Ayhan Bilgen konuşmaz mı? Kürt sorununa ilişkin yeni yeni bir süreç başlatılabileceği yönünde görüşlerini açıklar. BAKINIZ. Şu tespiti yapmak durumundayım: Türkiye’de terör sorunu yoktur, Kürt meselesi vardır diyen ama birkaç yıl sonra ise bunun tam tersini söyleyen mevcut zihniyetin, adına ne denirse densin hiçbir sorunu ya da meseleyi çözemeyeceği aşikârdır. Bunu herkes bir “kural” olarak alıp cebine koysun. Mevcut zihniyet ve yolunda gidenler, İmralı görüşmelerini, HDP kendi kafasına göre yapmış gibi bir algı yaratmaya çalışıyor. Bu tamamen yanlıştır. Bu diziyi takip edenler, Abdullah Öcalan ile önce devlet heyetinin, o gün veya ertesi gün ise HDP’lilerin görüştüğünü bilir. Ayrıca anılan şahsın, devlet heyeti ile yaptığı görüşmeyi HDP’lilere kısa notlar veya başlıklar halinde verdiğini, açıkladığını, o toplantıda Kandile gidilip gidilmeyeceğini, hükümete nelerin anlatılacağı, nelerin konuşulacağının kararlaştırıldığını ve toplantının bitirildiğini de bilir. Biraz daha açalım. Tüm toplantıya “yetkili” sıfatı ile bir devlet görevlisi tanık oluyor, tutanak tutuyor. Konuşulanlara ait tüm bilgileri, o yetkili, bağlı olduğu yere ve hükümete bildiriyor. Tüm bunlar karşılıklı anlaşma şeklinde yapılıyor. Bunlardan dolayı HDP kanadı suçlanacaksa devlet ve hükümet tarafının da aynı şekilde suçlanması ve bir de fazladan teröristle işbirliği yapma suçunun eklenmesi gerekiyor. BAKINIZ. Önemli not: Kimi okuyucunun sandığının tersine bunu ben yazmıyorum. Alıntılanan eser, konunun sonunda künyesi verilen eserdir. Sadece gereksiz yerleri atıyor ve arada bir saptamalarda bulunuyorum. Katılanlar: Süleyman Sırrı Önder, İdris Baluken, Pervin Buldan Konular: Her zamanki gibi sağlık sorunları (alınmadı), yine kişisel övünmeler, devleti tehditler, cumhurbaşkanı adayı belirlemesi (kısmen alındı), *Konuşma metni içinde geçen koyu yerler vurgulanmak maksadıyla tarafımdan yapılmıştır. *(…) işaretinin görüldüğü yeler bir metnin olduğu ama önemli görülmediği ve kaldırıldığını gösterir. (…) A. Öcalan: (Sırrı’ya dönerek) Size de hayırlı olsun mu diyeyim? Kızınızı nişanlamışsınız. S. S. Önder: Evet Başkanım, değişik bir duygu, teşekkür ederim. A. Öcalan: Bu konudaki yaklaşımım biliniyor. Sabah da biraz düşündüm, bir değerlendirme yapmamın faydalı olacağı düşüncesindeyim. Bu konularda dikkatli olmalısınız. Her evlilik bir köleliği de getirebilir. Burada önemli olan özgür yaşamdır. Erkeğin köleliğine girmek tehlikelidir. Kızınızın erkeği çözümleyerek özgür bir yaşama girmesi önemlidir. Bu konuda siz de yardımcı olmalısınız. Mevcut düzen kız çocuğunu bitirir, öldürür. Çünkü piyasa erkeği kadınla yaşamayı bilemez; hem çaresizdir hem de erkek erkten gelir, güç dayatmasına gidebilir erkek. Sizin bu konuda sağlam bir düşünce sistematiğiniz var, yardımcı olmanız gerekir. S. S. Önder: Bu konudaki uyarılarınızı önemsiyorum Başkanım. A. Öcalan: Evlatlarınızla ilgilenmeniz önemlidir. Hegel’in meşhur bir çözümlemesi var, Hegel doğanın bir oyunundan bahseder. “Canlılar bir yavruları olduğunda ölüme karşı kendini koruma yoluna gidiyor, canlıların üremesi ölüme bir meydan okumadır” der. Yani üreme ölüm korkusuna karşı bir tepkidir. Bu doğa kanununu evrenin oluşumunda da görebilirsiniz. Büyük soğuk karanlığa karşı galaksilerin, güneşin, yıldızların oluşumu, ışınların saçımı vb. bana göre karanlığa bir yanıttır. İnsanda bu farklı bir şeye bürünür, insanlar çoğalarak kendilerini güvenceye aldıklarını sanırlar. Bu bir savunma reaksiyonudur, fakat en geri bir biyolojik cevaptır. Kürtlerde de bu savunma refleksi vardır. Benim için önemli olan biyolojik çoğalma değil, işin toplumsallaşma kısmıdır. Esas çoğalma toplumsallaşmayla mümkündür. Sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik alanlarda, yani yaşamın her alanında toplumsallığı çoğaltabilmek önemlidir. Bu konuda Alman örneği fikir verebilir. Almanlar sosyal, siyasal, ekonomik güçlenmeyle biyolojik zayıflığı kapatırlar. Alman erkeği de, kadını da çok güçlüdür. Ama onlardaki çocuk sayısı öyle bizdeki gibi kontrolsüz değildir. Kürtler için de kaba bir biyolojik üreme değil, ideolojik, siyasal, toplumsal üreme önemlidir. PKK’de yaptığımız da budur. PKK bugün Türk Solunun durumuna düşmemişse bu toplumsal çoğalma sayesindedir. Türk Solunun içine düştüğü durumu görüyorsunuz. Biyolojik dürtülerle kendilerini ne hale getirdiler, görüyorsunuz. Ama bizde? Kandil oradadır. Kandil ideolojik, siyasal, örgütsel üreme merkezidir. Kürtlerin de bu temelde yaşamı esas almaları önemlidir. Bizim dışımızdaki diğer Kürt liderlerinde bu durum yoktur. Barzani ve Talabani ise biyolojik üremeyi esas alırlar. Bizim farkımız buradadır. Bana göre bu koşullarda sizler için bir iki evlat yeterlidir. Kontrolsüz çoğalma doğayı ve evreni bitirir. Erkek ve kadın sosyal, ekonomik ve kültürel olarak kendini çoğaltarak yaşamalıdır. Kürtlerde bu bakışı oturtmayı önemsiyorum. Mühim olan  yaşamı sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik olarak büyütme olmalıdır. İşte bunu yapmayan bu ırgatların, tarım işçilerinin durumunu görüyorsunuz, çocuklarının durumu hazindir. Aslında ben de bu temelde devrimciliğe başvurdum. Mevcut düzene başkaldırdım. Bence bu konuları tartışmak, yaşamın her alanında değerlendirmek önemlidir. Belediyeler kendi komünal projelerini oluştururken bu konulara da yoğunlaşmalıdır. Çocukların gerekli eğitimi görebilmesini herkes önemsemelidir. Belediyeler bunu başarabilirse bir fark yaratabilir. Bugünkü gibi AKP’ye endeksli politikalar üzerinden sonuç alamazlar. AKP istediği zaman kredileri keser, bütün bu kurumları bitirir. AKP’nin bakışı karakol yapmak, HES yapmak, yani tüm yaşamı bitirmeye yönelik politikalar uygulamaktır. Ben bunun aşılması için dokuz boyut saydım. Bunlar çok önemliydi. (…) (…) Yanlış anlaşılmasın, ben silah düşkünü değilim ama bu şekilde yaklaşılırsa farklı değerlendireceğim. Beyaz Türkler eliyle Kürtler, Kürt işbirlikçiliğiyle, yasadışı ilan edilmiş. Kürtlük yasadışı bırakılmış. Yaşam alanı sıkıştırılmış. Hükûmet bunu anlamıyor mu? Siz anlatamıyor musunuz? Hükûmet halen bu sefil haliyle bizi tasfiye etmeye çalışıyor. Oysa biraz kafaları çalışsaydı, çağdaş yaşam için normların, yasaların gerekli olduğunu bilirlerdi. Bu şekilde örgütlenebilen bir devlet gereklidir. Ama ben takip ediyorum, siz de Anayasa Komisyonunda bile izlediniz. Beyaz Türkler Kürt olarak benim adımı yasaya bile yazmıyorlar. Onlara deyin ki, beni (Kürtleri) yasaya almadığınız zaman beni siz dağda tutuyorsunuz demektir. “Öcalan Kürtleri yasadışılıktan, onların tanımıyla ‘eşkıyalıktan’ alıp yasa altına almak istiyor” deyin. Kürtlerin eşit, çağdaş kültürü ve kimliğiyle yaşamı için yasa yapmıyorlarsa bunda hile vardır; bu açık bir soykırımdır, kültürel soykırımdır. Sizin de bunu anlatmanız, herkese bunu kavratmanız gerekir. (…) Yasasını yapalım diyorsak, devlet için bu iyi olan bir durumdur. Onlar da beni buraya tıktıklarını, kandırabileceklerini düşünüyorlarsa büyük yanılıyorlar. Onlara bunu anlatın. Deyin ki, yasada bizi kabul etmezseniz daha büyük bir savaş olur. Müzakerenin anlamı da tüm vatandaşların hakkını yasallaştırmaktır. Kürtler de buna dahildir. Televizyon programlarında da milletvekillerinizi izliyorum, kimse doğru anlatamıyor. Yasa, anayasa ne anlama gelir, doğru ifade edemiyorlar. Ben burada her şeyi açık olarak belirtiyorum. Hükûmete de söyleyin: Yasa, anayasa, politika anlamında Öcalan’ın eksiği var mı yok mu? Yoksa gereğini yapacaklar. Akılsızlık hükûmetten kaynaklanıyor. Onlara deyin ki, siz farkına varana kadar Cemaat sizi boğacak! İşte ortaya çıktı, bilmem neresine kadar böcek koymuşlar, hükûmet yargılayamıyor. Beşir Beyle bunları konuşun. Bunlar kafaya takmışlar, beş on gerillamız var, tasfiye edecekler. Beyaz Türkler de provoke ediyor. Beyaz Türkler “Gerilla halen dağdan inmedi” diye bastırıyor. Tayyip de bunlara cevaben indireceğim diyor. Nasıl indireceksin? Gerilla demokratik ortamda gelmezse bunlar her şeyin biteceğini görmüyorlar mı? Hazırlık yapılmadan, demokratik ortam sağlanmadan gerilla gelirse siz de bitersiniz, o çok konuşan Sol da biter, devlet de biter, Tayyip de biter, MİT de biter! (…) (…) Yorumum: Uzun bir süredir, Hegel dendiğinde “ne geldi” diyenler ülkeyi yönetmektedir ve bunlar yukarıda sıralanan cümleleri kuramazlar. Çünkü hiç okumuyor ve kendilerini geliştirmiyorlar. Abdullah Öcalan’ın kendini geliştirmesini ve bilgisi gereğince olaylara geniş açı ile bakmasını takdir etmemek olmaz. Diğer yandan o benim için bir teröristtir ve cezaevinden dışarı çıkmamalıdır. (…) S. S. Önder: Bugüne kadar kimsenin başaramadığını siz burada başardınız. Müzakere ile devlete yasayı çıkarttırdınız. Bence bu yasa tarihidir. Meclis’e de geldi. Bu topraklarda eşi benzeri yok. Ne Müslümanlar, ne Aleviler, ne de sosyalist yapılar bunu başarabildiler. Siz başardınız. A. Öcalan: Benim için çok basit bir yasadır. Önemli olabilir ama bana göre bir devlet kendini bu hale düşürmemeli, bir yasa çıkarmayı bu kadar farklı bir tablo içerisine koymamalıdır. Bu konuda da Almanları inceleyin. Almanların her şeyi yasalaştırma ve hukuka göre düzenleme konusuna düşkünlükleri muazzamdır. Yol yaparken, köprü, bina yaparken bile bir santim kaymaması için yasaları uyguluyorlar. Türkiye’de halen herkes yasadan kaçıyor. Böyle sığ oldukları için Kürtlerin yasada tanımlanması da bunları kaygılandırıyor, bazılarını kızdırıyor. Bu çok açıktır. S. S. Önder: Başkanım, Almanların yasa geleneği Bismarck’tan bugüne kadar çok güçlüdür. Oysa buralarda tarihten bugüne kadar hiç hukuk yok, yasa geleneği yok. İlk defa bunların alışkanlıklarını siz kırdınız, bu çok önemli. A. Öcalan: Bu yasa devletin hayrı içindir, benim için değil. Ama onlar anlamıyorlar. Anlamadıkları için de bu yasayı çıkarırken bile Hakan Beyi de, heyeti de çok zorlamışlar. Bu kadar basit yaklaşıyorlar. Devlet de basit yaklaşıyor, PKK de. PKK de “Bunlar beni kandırıyor” şüphesini taşıyor. S. S. Önder: Bu yasa çıktıktan sonra bize sayfalar dolusu sövseler bile bence önemsememek gerekir. Bugüne kadar kim hangi mücadeleyle devlete neyi kabul ettirmiş, buna bakmak gerekir. (…) (…) P. Buldan: Demokratikleşme paketiyle desteklenmeli. A. Öcalan: İşte ben buna da çok kızıyorum. Ben dokuz başlığı önerdim. Her şey dokuz ana başlık altında var. Bu başlıkların hepsi birbirine organik olarak da bağlıdır. Siz ise tek tek ele alıyorsunuz. (…) Bir de bazı çevreler güya benim başka liderlerin çıkmaması için önlerini kestiğimi iddia ediyorlar. Ben daha önce Selahattin’e de söyledim, (Pervin’e dönerek) size de söyledim. Bütün yetkilerimi size vermeye hazır olduğumu söyledim. Ama 24 saat taşıyabilmeniz koşuluyla bunu ifade ettim. Bugün de söylüyorum. Taşıyabilen biri çıksın, ben bütün yetkilerimi vermeye hazırım. Şimdi bazıları Selahattin için “Apo onu istemiyor” diyorlar. Yalan söylüyorlar. Ben kendisine değer veriyorum, kendisini geliştirmek için çok çabalıyorum. Kendisi de mütevazı birisi, öğrenmeye çalışıyor. Selahattin’in Kürt siyasetini tanımasını, tüm kırk yıllık mücadelenin girdisini çıktısını bilmesini istiyorum. Sadece bir başlangıç yapıyor, daha fazla çabalaması gerekir. PKK dahil hiç kimse benim önderlik tarzımı geliştiremiyor. Öcalan’ı doğru anlama hayatidir. Burada bir Marksist arkadaş var. Marks’a da, Stalin’e de toz kondurtmuyor. Onunla tartışmayı çok seviyorum. Şeyhmus delidir ama benim arkadaşımdır. Burada herkesi idare etmek zorundasınız. İnanılmaz ölçüde dürüsttür ve iyi bir insandır. Takımıma da aldım, birlikte futbol oynuyoruz. İki yıl önce Şeyhmus’a Marks’ın bir cümlesini bulmasını söylemiştim. İki yıldır uğraşıyor, geçenlerde yeni bulup bana haklısınız diye geldi. Ben Marks’ın Paris komünarları için “Sağduyuyla müzakere etselerdi tek doğru şeyi yapacaklardı” cümlesini araştırıp bulmasını söylemiştim. Şeyhmus, “Marx öyle bir şey yapmaz, burjuvazi ile görüşmez, onları muhatap almaz” diyordu. Şimdi o cümleyi bulduğunda anladı. (…) Müzakere pozisyonumuz önemlidir. Bundan sonra siz de yasayı uygulatmak için çabalayın. Hakan ve Beşir’le görüşün, yasayı uygulatın. Dokuz ana başlıkta heyetlerimiz olacak. Bir ana heyetimiz olacak. Bunun adını Demokratik Müzakere Heyeti koyalım. Bu heyette sizler olacaksınız ama aynı zamanda genişleteceğiz. (Sırrı’ya dönerek) Sen de benim birinci yardımcım olacaksın. Bu dokuz başlık artabilir de, sayısı ondan az olmayacak bir heyete ihtiyaç olacak. Siz tartışın, eş başkanlarla, sivil toplumla, bizimkilerle öyle tespit edin. Öyle bir oluşturun ki, tüm toplum (Aleviler, kadınlar vb.) “Bu heyet beni temsil ediyor” desin. Yetenekli olsunlar. Bu heyetlerle Eylül’de proje ve yasal süreç başlatacağız. Otuz, kırk tane projemiz olacak. Örneğin ekonomi. Biz belediyelerimizde demokratik komünalite uygulayacağız. Ekonominin yüzde 50-60’ını bu komünaliteye bağlayacağız. S. S. Önder: Başkamın, geçenlerde Diyarbakır’daydım. Ekonomi Konferansı için çalışma yürüten arkadaşlarla görüştüm. Görebildiğim kadarıyla belediyeleri işin dışında tutuyorlar. Ben de tam tersi olması gerektiğini söyledim. Belediyelerin bu çalışmanın önemli bir öznesi olması gerektiğini ifade ettim. İnşallah yanlış dememişimdir. A. Öcalan: Tabii, belediyeler işin içinde ve öncüsü olacak, farkımız orada ortaya çıkacak. Şimdi belediyelerin yaptıkları ev ekonomisi, dikiş nakış kursu, mikro kredi vb. anlamsız şeylerdir. Biz birkaç köyü birleştirip komünaliteye oluşturacağız. İsrail’de bile bu modeller var. Latin Amerika’da var. Bunların isimlerini bile değiştirebilirsiniz ama hayata geçirin. Siyaset böyle yapılır. (…) (…) S. S. Önder: Evet Başkanım, Ertuğrul ile Sabahat’ın selamları var. Benim onlarla ilgili bir önerim var. Yeni bir enternasyonal kuralım. Bu iki arkadaş da orada yoğunlaşsın. A. Öcalan: Hazırlık yapabilirler ama acele etmeyin. İsmini de sonra koyarız. Ortadoğu’da bu çalışma önemlidir. S. S. Önder: Başkanım, ben daha geniş, dünya enternasyonali öneriyorum. İrlanda’dan Rojava’ya, Arjantin’den Occupy Hareketine kadar bu yeni direnişi bir araya getirecek, sizin belirlemelerinizi ve deneyimlerinizi dünya ölçeğinde açığa çıkaracak bir çalışmadan bahsediyorum. Ertuğrul ve Sabahat buna öncülük edebilirler. A. Öcalan: Hazırlık yapsınlar, yoğunlaşsınlar, sonra bakarız. Ertuğrul da şimdi daha rahatlamıştır. Ertuğrul’a da, Sabahat’a da selamlarımı söyleyin. Bir ara onların buraya gelme durumu olacak. Siz de heyetle görüşün. Halta Leyla ile birlikte gelebilirler. Leyla yakın zamanda gelsin, Onunla Ortadoğu’daki gelişmeleri değerlendireceğim, Barzani’ye de bazı mesajlar göndereceğim. (…) Müzakere aşaması önemlidir, tarihi değerdedir. Şimdi muhtemelen yasası da çıkacak. Siz de Beşir Bey’le görüşün. Benim hassasiyetimi anlasınlar. Bu geri çekilme meselesinden bahsediyorlar. Geri çekilme meselesini de onlarla görüşeceksiniz. Bizim için sorun değil deyin. Read the full article
0 notes
Text
ACANA Ranchlands Tahılsız Tüm Irklar İçin ve Yaşam Evreleri İçin Köpek Maması
ACANA Ranchlands Tahılsız Tüm Irklar İçin ve Yaşam Evreleri İçin Köpek Maması
ACANA Ranchlands Tahılsız Tüm Irklar İçin ve Yaşam Evreleri İçin Köpek Maması tercih edilen bir diğer köpek maması türüdür. Alberta'nın çiftçilik mirasını sürdüren Acana mamaları, her biri açık alanda üretilen beslenen Angus sığır eti, kuzu ve bizon gibi geleneksel kırmızı etlerle zenginleştirilmiştir. Sevdiğin, değer verdiğiniz köpekleriniz için en tazesi, her gün elimize ulaşan taze etlerle yeni olarak üretim sağlanır.
Acana Ranclands, köpeğinizi, can dostunuzu mutlu etmenin en lezzetli yoludur. HEm mutlu hem sağlıklı olmalarını sağlayan bu mama köpek eğitimi içeriğinde istenmeyen karbonhidratları azaltmak için tahıl içermeyen bir madde kullanılır. Et proteinler tarafından zengindir.
Kanada'nın en iyi ve en taze malzemelerinden ödüllü bir şekilde mutfaklardan çıkan bu mama, fazla tercih edilen hem de yaşamları için her evrede tercih edilen bir mama türüdür. Tahılsız olması ve de tüm ırklar için tercih olma sebebi de ayrı bir özelliğidir.
Taze kemiksiz sığır eti, taze kemiksiz kuzu eti, melekotu kökü, tatlı rezene, nane yaprağı, biberiye, lavanta, ardıç meyvesi, güneşte kurutulmuş olan bir yonca yaprağı, su yosunu, hindiba kökü, alabalık, yeşil mercimek, kurutulmuş somon balığı, taze kuzu ciğeri, bezelye lifi, tüm elma, tüm armut, kabak, patates, yaban havucu, kızılcık ile harmanlanan bu köpek maması, tüm ırklar için tercih edilen köpek oteli harika leziz, aynı zamanda da sağlıklı harika bir mamadır.
Gözü kapalı şekilde güven veren, taze etlerden oluşan, çiftçilik mirasını yansıtan bu Acana mamalar, köpeklerinizin ağız tatlarını çok iyi bilmekte ve de taze sebze meyve içermektedir.  
 Acana mamanın analiz tablosu aşağıdaki gibidir.
Protein %31, Yağ %17, Ham Kül %10 , Ham Lif %5 , Kalsiyum %2,3 , Fosfor %1,3 , Omega 6 %2,5 , Omega 3 %0,8 , DHA ve EPA %0,3-%0,3 , Glukozamin 600mg/kg , Kondrotin Sülfat 800mg/kg  
Can dostlarınız için sağlık her şeyden önce gelmekte, bu da sadece onları sevmekle değil, yediği yemek ve içtiği suya kadar birçok durumdan geçmektedir. Yemeklerin hem sağlık kontrollü olması hem de leziz olması önemli olan ayrıntılardandır.
Köpeğinizin sağlığı tabiki sadece yeme içmesiyle de kalmaz, tüy bakımı, vücudu da önemlidir. Ve tüyleri önemli diyoruz, bu yüzdendir ki sadece sağlıklı mama vermekle kalmayıp, tüylerinin bakımını da en iyi şekilde yapmalıyız ki yediği mamasınında anlamı olsun. Açık mamalardan uzak durmanızı bu durumda köpek pansiyonu şiddetle uyarıyoruz. Mamaların can dostlara sağlıklarını tehdit etmekte öyle etkisi var ki, Acana Ranchlands tahılsız tüm ırklar için olan mama ile tüm köpeklerin sağlığı kontrol altında oluyor. Ağız tatlarını iyi bilen Acana köpek maması, her şeyin taze olması, tahılsız olması, etlerin de leziz ve taze olmasıyla tercih ediliyor.
Acana köpek mamaları ile tüm köpeklerin sağlıkları kontrol altında, mutlu gülen bir köpek isterseniz Acana mama ile beslendiğine dikkat etmelisiniz. Kalp sağlığı, tüy parlaklığı, tüy dökülmesine karşı harika bir mama olarak karşımıza çıkmaktadır. Acana köpek maması ile tüm köpekler huzurlu, sağlıklı, mutlu olma yolunda ilerliyor. Tüm testlerden başarı ile geçmiş olan Acana köpek mamasına güveniniz yüzde yüz tam olsun. Tüm ırklar için tercih edilen bu mamalardan yaşam evrelerinde daha düzenli bir hayat için tercih sebebi olmalı ve de lezzeti elden bırakmayan Acana köpek maması seçilmelidir.  
0 notes
huseyinerol3453 · 2 years
Photo
Tumblr media
DEĞERLİ DOSTLAR, ATALARIMIZIN ÇOK GÜZEL SÖZLERİNDEN BİRİ DE ' TATLI DİL; ,ACIYI, TATLI YAPAR ' TATLI SÖZ ;ÇOK HUYSUZ BİRİNİ BİLE BİLE KUZU GİBİ YAPABİLİR. İNSANLAR YAPILAN İYİLİKLERİN VE GÜZELLİKLERİN KÖLESİDİR DEMİŞ ATALARIMIZ. HEPİMİZ İÇİN EN ETKİLİ İLETİŞİM ŞEKLİ ; GÜLER YÜZ, TATLI SÖZDÜR. LÜTFEN HER BİRİMİZ ZAMAN ZAMAN AYNANIN KARŞISINA GEÇİP ESKİ TABİRLE HALETİ RUHİYEMİZE BİR BAKALIM. ROBOT GİBİ MONOTONLAŞMIŞMIYIZ? ? YOKSA KENDİMİZLE BARIŞIK SEVGİ VE HOŞ GÖRÜ DOLU, SEMPATİK VE GÜLER YÜZLÜMÜYÜZ? EMİN OLUN SEVMEK VE SEVİLMEK ÇOK TA ZOR DEĞİL. HER ŞEYDEN ÖNCE BİRAZ EMPATİ YAPALIM. HAKKANİYETLİ OLALIM. HER ŞEY BİZE BAĞLI. DİLERİM, HER ŞEY GÖNLÜMÜZCE, KARDEŞÇE, HAKÇA, BARIŞ, REFAH VE GÜVEN İÇİNDE, TÜM SEVDİKLERİMİZLE BİRLİKTE, SAĞLIKLI, BAŞARILI, SEVGİ VE HUZUR DOLU OLSUN. AMİN İNŞAALLAH. EN İÇTEN DİLEKLERİMLE SELAM, SEVGİ, SAYGI VE DUA İLE. https://www.instagram.com/p/CeCOFnHD1zE/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
sigortahaber · 3 years
Link
Siirt’te Türkiye’nin ilk çinko metal külçelerini üretecek çinko izabe tesisinin inşaatı tamamlandı. Siirt Ticaret Sanayi Odası Başkanı Güven Kuzu, tesisin bölgenin kalkınmasında tetikleyici bir rolü olacağını kaydetti....
0 notes
anadolulife-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
#GÜLDESTAN KIZILÖREN ET MANGAL #konya #mangal #kasap #et #tavuk #pirzola #adanakebap #huzur #kalite #güven #lezzet #kuzu #hizmet #güleryüz #kuşbaşı #kahvaltı #konya #türkiye #aile #mutluluk #huzur @www.kizikorenetmangal.com https://www.facebook.com/kizilorenet/ @guldestanetmangal (Güldestan Kızılören Et Mangal) https://www.instagram.com/p/B0ymnSjA4T5/?igshid=1opk7kpf4kflr
0 notes