Tumgik
#Yitik cennet
suhtedil · 8 months
Text
Tumblr media
Allah’ın zamanı boldur. Zamana muhtaç değildir O. Şeytana, kötüye, uyumsuza, inkara, kara renge fırsat verişi bundandır. Ama insanın zamanı dardır, zamana muhtaçtır. O zamanı iyi kullanmak zorundadır o.
20 notes · View notes
naftalin2027 · 8 months
Text
Kendi kudretine tapan hiç bir kişinin unutamayacağı ve narsisizmle dolu hiç bir kavramın hesaba katmaktan yakasını kurtaramıyacağı kader ironisidir, Hazreti Musa'nın Firavun'un sarayında büyümesi.
Çölün sonsuzluğunda bile hurmalar sallanır. Kurak yaz sabahlarında çiğ yağar. Bir Musa doğmasın diye, doğan binlerce çocuk öldürülür. Fakat ölen çocukların kanında Musa bilincinin çiçeği açar.
Zulûmde boğulan bir halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir: suları yarıp geçme yolunu.
Firavun, kendini Tanrı olarak ilân etmişse, Tanrı, onun karşısına Musa'sını dikecekti. Firavun'un büyü değnekleri varsa, Musa'nın da asa mucizesi vardır.
Firavun, yasalar koymuşsa, Musa onun karşı- sına Mutlak Yasa ile çıkacaktır. Firavun, buyruğun anıtı sanıyorsa kendini, Musa On Buyruk Levhasını karşısında yükseltecektir.
16 notes · View notes
levzaii · 1 month
Text
sen bir çölde ilerliyorsun. devrilen bir çöl müsün? ay mısın ilerleyen bulutlar arasında? gökler deviren ay mısın? çöller içinde kentler kuracaksın. çölleri kentlere çevireceksin. çünkü: sen ibrahim'sin.
Tumblr media Tumblr media
40 notes · View notes
seyyahh-h · 3 months
Text
Geçmişinden soğuyorsun
İnandıklarından soğuyorsun
Baktığın yüzlerden soğuyorsun
İçine bile bakamiyorsun artık,
Dünya inandığın o yitik cennet değil
Tumblr media
22 notes · View notes
fatovski · 6 days
Text
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmiyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapılarin önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarindan soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil. Durup dururken inciniyorsun. Kötü söz gerekmiyor bunun için. Sana söylenmesi de gerekmiyor sözün. Tam kirpiklerinin ucunda bir yarım ay, dudaklarında bir boyalı söz... bir kırıcı gülüş yetiyor kapanman için. Saygısız ses, kibirli gövde, tüküren gözler... kalabalık, tanrısından büyük! İskeletine kadar çekiliyorsun. Birisine bir söz söyleyeceksin; sessizlik boğucu; şu uzun ayrılığa bir özür, bir sitem... kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun. İncinme değil bu, insana olan inancını yitirme!* Yaranı evde bırakıp çıkıyorsun sokağa. Öyle acıklı bir uzaklık ki, şikâyetin sularını çoktan geçtin. Hiçbir şeye öfke duymuyorsun. İnsan boylu boyunca bir hastalık. İnsan korku. İnsan yıkım. İhtiraslarının külü insan. İnanmıyorsun artık. Anlamamak değil, inanmıyorsun! Can sıkıntısı değil, inanmıyorsun! Yaşamak korkusu değil, inanmıyorsun!
14 notes · View notes
bir-devrin-tarihcisi · 7 months
Text
Diriliş, her zaman için beklenebilir. Zekeriyalar ve Meryemler olduğu sürece, Yahya'lar ve İsa'lar her zaman gelebilir.
Sezai Karakoç, Yitik Cennet, s.118
40 notes · View notes
seydattr58 · 2 years
Text
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun?
Gökte yıldızın kal­mıyor..
Gölgen bir yere sığmıyor..
İçindeki şarkı içinde boğulu­yor..
Penceren sokağa bakmıyor..
Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor..
Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor..
Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor..
Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor..
Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor..
Her gün bir arkadaşın büyüdüğü­nüz zamanlarda kayboluyor..
Girdiğin çıktığın bütün kapıla­rın önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun..
Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu?
Kendinden soğuyorsun..
Sözünden soğuyorsun..
Geçmişinden soğuyorsun.
İnandıkla­rından soğuyorsun..
Baktığın yüzlerden soğuyorsun..
İçine bile bakamıyorsun artık..
Dünya, inandığın o yitik cennet değil…
~~~
◆◆
...Ben heves ettiğim şeylerin kursağımda birikmesinden oluşan hayal kırıklıklarımı bir yorgan gibi üzerime örtmüş olanım..
,..Ben olsun diye çabaladığım her şeyin olmayışını yutkunarak seyredenim...
...Ben elimi uzattığım yeşil dalların, kuruduğuna şahit olanım.....
◆◆
~Huzurum~
11.01.2023.
82 notes · View notes
yasamsallik · 2 years
Text
Tumblr media
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun?
Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun.
İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil.
Durup dururken inciniyorsun. Kötü söz gerekmiyor bunun için. Sana söylenmesi de gerekmiyor sözün. Tam kirpiklerinin ucunda bir yarım ay, dudaklarında boyalı bir söz… bir kırıcı gülüş yetiyor kapanman için. Saygısız ses, kibirli gövde, tüküren gözler… kalabalık, tanrısından büyük! İskeletine kadar çekiliyorsun. Birisine bir söz söyleyeceksin; sessizlik boğucu; şu uzun ayrılığa bir özür, bir sitem…
kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun.
İncinme değil bu, insana olan inancını yitirme. Yaranı evde bırakıp çıkıyorsun sokağa. Öyle bir uzaklık ki, şikayetin sularını çoktan geçtin. Hiçbir şeye öfke duymuyorsun. İnsan boylu boyunca bir hastalık. İnsan korku. İnsan yıkım. İhtiraslarının külü insan. İnanmıyorsun artık. Anlamamak değil, inanmıyorsun! Can sıkıntısı değil, inanmıyorsun! Yaşamak korkusu değil, inanmıyorsun!
şükrüerbaş
41 notes · View notes
unutmusumbende · 9 months
Text
Dünya, inandığın o yitik cennet değil.
8 notes · View notes
yaraliruhlarsemti · 2 months
Text
Tumblr media
Ben geldim dedeciğim,yine gidecek bir kapım yoktu gözlerimden öptüğünü hatırladım koştum sana geldim.
Ciğerlerim sökülene kadar ağlamak istiyorum dede,şimdi seni daha iyi anlıyorum neden hiç konuşmadığını hep gülümsediğini derdini hiç kimseye anlamatmadığını. Dert anlatılmazmış dede yaşanırmış,yaşlandırırmış. Çok yoruldum bugün solum çok ağrıyor,bir de yine ince bir sızı var geçmiyor ki.
Hani sana hep sorardım ya beni seviyor musun diye sende kocaman öperdin sahi beni sever miydin dede? Kendimi sevilecek biri gibi hissetmiyorum,sen varken aynıydı ama sen vardın yanına gelirdim dizine başımı koyardım sen ilaçtın.
Şimdi mi? Şimdi ağlıyorum dede sadece ağlıyorum çözüm bulamıyorum hala beni görmüyor duymuyorlar,kimse kırıldığımı anlamıyor hala bir özrü bile çok görüyorlar,demek ki o kadar fazlalığım.
Bugün bir video gördüm kız dedesiyle konuşuyordu bizi seviyor musun diyordu o da siz benim can parçamsınız diyordu.. beni severdin dede bilirdim şimdi olsan beni bu halimle sever miydin bilmiyorum ve bunu düşünmek beni çok üzüyor korkutuyor,ya beni sevmezsen diye düşünüyorum severdin değil mi dede? Sende beni bir başıma bırakmazdın. Çocukken herkes sevilir derler ben sevilmedim ama sen sevdin. Beni yine sev olur mu dede.
Seni çok özledim yanında olmak isterdim konuşmak sesini duymak sarılmak,kendimi yitik gibi hissediyorum dede gidecek hiçbir yerim yok bugün rüyama gelir misin nolur saatlerce ağladım belki yine gözlerimden öpersin.
Mekanın cennet olsun dede.
Nergis.
5 notes · View notes
guzel-adamlar · 7 months
Text
“Uzaklaştırma yaklaştırma içindir. Ayrılık buluşmaya doğrudur.
Yitirme , bulma arzusunu uyandırır. Gurbette söylenir sıla şarkısı.”
Sezai Karakoç / Yitik Cennet
5 notes · View notes
naftalin2027 · 8 months
Text
Hayat, anlamını yitirmeğe başladığı zaman, "hayatın ölümü” başlamış demektir. Tek sebeple mi yitirmeğe başlar anlamını hayat? Elbet, hayır. Ama sebepler, irili, ufaklı, esasla veya ayrıntıyla ilgili olarak, bir odakta toplaşırlar: hakikat ideasının hayata ışık vermez olduğu noktada. Samimiliğin kaybolduğu, normların "rahm" unsurundan boşaldığı nokta, hayatla hakikat arasına gerilen bir ölüm perdesine ait örümcek ağı benzeri bir örülüş tezgâhının kurulduğu tabiî bir ortam olur.
5 notes · View notes
kayipworld · 2 years
Text
Sandığın gibi değil, umduğun gibi hiç hiç değil. Heybendekilere geldiğin yerde paha biçilemiyordu evet, vardığın yerde beş para etmiyor şimdi hiçbiri. Çünkü dünya inandığın o yitik cennet değil. Kabullen artık.
31 notes · View notes
levzaii · 2 months
Text
Allah, sana verdiği nimetleri hükmî olarak da olsa ölü hale getirmene razı olmayacaktır hiç bir zaman.
Tumblr media Tumblr media
29 notes · View notes
yorgunkalem0 · 2 years
Text
youtube
Gönül yorgunluğu ne biliyor musun?
Gökte yıldızın kalmıyor, gölgen bir yere sığmıyor, içindeki şarkı içinde boğuluyor, penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiç bir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok daha önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun..
Ne biliyor musun gönül yorgunluğu?
Kendinden soğuyorsun, sözünden soğuyorsun, geçmişinden soğuyorsun, inandıklarından soğuyorsun, baktığın yüzlerden soğuyorsun..
İçine bile bakmıyorsun artık.. Dünya, inandığın o yitik cennet değil artık. Durup dururken inciniyorsun, kötü söz gerekmiyor bunun için. Sana söylenmesi de gerekmiyor sözün. Tam kirpiklerinin ucunda bir yarım ay, dudaklarında bir boyalı söz ve bir kırıcı gülüş yetiyor kapanman için.... saygısız ses, kibirli gövde, tüküren gözler.. kabalık kalıbından büyük!
Iskeletine kadar çekiliyorsun.
Birisine bir şey soyleyeceksin; sessizlik boğucu... şu uzun ayrılığa bir özür... bir sitem...
kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun..
İncinme değil bu, insana olan inancını yitirmek!. Yaranı evde bırakıp çıkıyorsun sokağa, öyle acıklı bir uzaklık ki,şikayetin sularını çoktan gectin. Hiç bir şeye öfke duymuyorsun.. İnsan boylu boyunca bir hastalık.. İnsan korku.. İnsan yıkım.. İhtirasların külü insan..
İnanmıyorsun artık, anlamamak değil inanmıyorsun !..
Can sıkıntısı değil, inanmıyorsun !.
Yaşamak korkusu değil, inanmıyorsun !..
33 notes · View notes
fatovski · 2 months
Text
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil. Durup dururken inciniyorsun. Kötü söz gerekmiyor bunun için. Sana söylenmesi de gerekmiyor sözün. Tam kirpiklerinin ucunda bir yarım ay, dudaklarında bir boyalı söz... bir kırıcı gülüş yetiyor kapanman için. Saygısız ses, kibirli gövde, tüküren gözler... kalabalık, tanrısından büyük! İskeletine kadar çekiliyorsun. Birisine bir söz söyleyeceksin; sessizlik boğucu; şu uzun ayrılığa bir özür, bir sitem... kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun. İncinme değil bu, insana olan inancını yitirme!* Yaranı evde bırakıp çıkıyorsun sokağa. Öyle acıklı bir uzaklık ki, şikâyetin sularını çoktan geçtin. Hiçbir şeye öfke duymuyorsun. İnsan boylu boyunca bir hastalık. İnsan korku. İnsan y��kım. İhtiraslarının külü insan. İnanmıyorsun artık. Anlamamak değil, inanmıyorsun! Can sıkıntısı değil, inanmıyorsun! Yaşamak korkusu değil, inanmıyorsun!
10 notes · View notes