Tumgik
#Zona Belirtileri
introduceofficial · 2 years
Text
Zona
Zona Zona Nedir? Zona hastalığı, ağrılı kızarıklıklar şeklinde görülen, viral kaynaklı bulaşıcı bir sinir enfeksiyonudur. Virüs hastalıklarının bir türü olan zona, insanlara herpes zoster virüsü (VZV) tarafından bulaştırılır. VZV aynı zamanda kızamıkçık virüsünün bir alt türüdür. Tedavi edilmeden, zona hastalığı çok ağrılı olabilir ve birkaç hafta sürebilir. Zona hastalığının en yaygın belirtisi,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pazaryerigundem · 4 months
Text
Daha önce zona geçirenler de aşı olmalı
https://pazaryerigundem.com/haber/174378/daha-once-zona-gecirenler-de-asi-olmali/
Daha önce zona geçirenler de aşı olmalı
Tumblr media
Zona, ciltte ağrılı döküntülere yol açan ve Zona Herpes Zoster virüsü kaynaklı bir hastalık. Uzmanlar, daha önce suçiçeği geçirmiş kişilerin sinir hücrelerinde uyku halinde uzun yıllar bekleyebilen virüsün, kişinin bağışıklığı zayıfladığı anda kendini gösterdiğini açıkladı.
İSTANBUL (İGFA) – Zona hastalığının genellikle vücudun tek bir tarafında görüldüğünü ve yüksek ateşle başladığını paylaşan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Zonanın diğer belirtileri arasında; ağrı, yanma, kaşıntı, yorgunluk, halsizlik, kabarcık ve döküntü yer alıyor. Hastalığı tetikleyerek gün yüzüne çıkartan faktörlerden bazıları ise; duygusal stres, diyabet, bağışıklığı baskılayıcı ilaçların kullanımı ve kronik rahatsızlıklar” ifadelerini kullandı.
Zonadan en önemli korunma yolunun aşı olduğunu vurgulayan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Aşı iki doz şeklinde kola uygulanır, ikinci doz ilkinden 2 ya da 6 ay sonra yapılır. İşlem sonrasında enjeksiyon yerinde ağrı, kızarıklık, şişme gibi lokal yan etkiler nadiren de olsa görülebilir. Bu belirtiler genellikle 2-3 gün içinde geçer. Aşı uygulandıktan sonraki 7 yıl boyunca yüksek seviyede koruma sağlar. Hastalığın tekrar etme riski bulunduğu için daha önce zona geçirmiş olanlar da aşı olmalı. Alerjisi olanlar, hamileler ve hastalığı yakın zamanda atlatanlara aşı önerilmez” şeklinde konuştu.
Aşının, zonanın en önemli komplikasyonu olan postherpetik nevralji yani enfeksiyon sonrası sinirlerde ağrı ve yanmayı engellediğini belirten Doç. Dr. Elif Hakko, “Aşının etkinliği 50-69 yaş arasında yüzde 97, 70 yaş ve üstünde yüzde 91, bağışıklığı ciddi baskılanmış kişilerde ise yüzde 68-91 oranında” dedi.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, zonadan korunmanın 4 yolunu paylaştı:
Aşı olun: Aşı, zonanın görülme riskini azaltır. Özellikle 50 yaş ve üstü kişiler için çok önemlidir.
Stresi önleyin: Aşırı stres, zonaya sebep olabilir. Stresten uzak durmak zonadan korunmaya yardımcı olur.
Bağışıklık sisteminizi güçlü tutun: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve yeterli uyku bağışıklık sistemini güçlendirerek zonayı önlemeye yardımcı olur.
Hijyene dikkat edin: Hijyene ve temizlik kurallarına dikkat etmek zonanın yayılmasını önlemeye yardımcı olur.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
bilgilihocamcom · 1 year
Link
0 notes
campplay · 4 years
Text
Zona Hastalığı Nedir, Neden Oluşur ve Bulaşıcı mıdır?
Zona Hastalığı Nedir, Neden Oluşur ve Bulaşıcı mıdır?
Zona, suçiçeği ile aynı virüsten kaynaklanır. Söz konusu virüs, suçiçeğinden sonra vücuttaki bazı sinir hücrelerinde uyku halinde kalır. Bağışıklık sistemi onlara tekrar çoğalma şansı verene kadar omurilikte dinlenirler. Bu nedenle yaşam boyu devam eden bir enfeksiyondur. Hastalık, genellikle birkaç hafta içinde iyileşen ağrılı ve kaşıntılı bir kızarıklıkla sonuçlanır. Ciltte kaşıntı ve küçük…
View On WordPress
0 notes
saglikklubu-blog · 7 years
Text
Zona Nedir? Kimlerde Görülür? Belirtileri Nelerdir?
Zona Nedir? Kimlerde Görülür? Belirtileri Nelerdir?
Zona ağrısı ile ilgili merak edilenleri sizin için derledik. Zona Ağrısı ya da postherpetik nevralji nadir rastlansa da çok sıkıntılı olabilir. Zona suçiçeği hastalığını oluşturan virüsün meydana getirdiği bir sinir iltihabı tablosudur. Bu iltihap genelde bedende kuşak gibi (ancak yarım) olur. Ciltteki kızarıklık, su dolu döküntüler yaklaşık 3 hafta içinde geçer. Bu hastalarda zona iyileştikten…
View On WordPress
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
10 Maddede Nevralji Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
10 Maddede Nevralji Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Nevralji ağrısı, bıçak saplanması, elektrik çarpması gibi, çok şiddetli, genellikle kısa süreli ve bölgeyle sınırlı ağrılar olabiliyor. Hastalığın tanısında erken teşhis ise çok önemli. Bazen kanser, multiple skleroz, damar hastalıkları, sinir hasarı gibi önemli ve erken dönemde tanı konulması gereken hastalıkların ilk habercisi olabilir. Şüphe duyulan ağrılar önemsenmeli ve mutlaka nedeni araştırılmalı.
1. Bacağınızda yanma mı hissediyorsunuz? Bacağınızdaki yanma hissini önemsemiyor musunuz? Dikkat! Bu bir nevralji belirtisi… Nevralji çok sayıda siniri etkilediği gibi bacakta da görülebiliyor. Özellikle bacağın uyluk yan yüzeyinde yanma şeklinde kendini gösteriyor. Bu uyluk siniri nevraljisi pantolon veya elbise teması halinde acımaya neden olabiliyor. 2. Şiddetli ve kısa süreli ağrılar mı çekiyorsunuz? Şiddetli ve kısa süreli ağrılar çekiyorsanız sizde de nevralji olabilir! Keskin, bıçak saplanması, elektrik çarpması şeklinde olan nevraljiler çok şiddetli ve genellikle kısa süreli ağrılar olabiliyor. Özellikle bölgeyle sınırlı olan bu ağrılar için bir uzmana görüşülmesi gerekiyor. 3. Ağrı kesici ile ağrılarınız dinmiyor mu? Ağrı kesiciler ağrılarınızı azaltıyor ya da kısa bir süreliğine geçiyorsa bile bu durum sizi yanıltmasın. Dikkat! Bu bir nevralji belirtisi… Kısa bir süre hissedilen, kendi kendine veya basit bir ağrı kesici ile ortadan kalkan ağrılar geçici bir travma ile ortaya çıkmıştır ve araştırılmasına gerek olmayabilir. Ancak ilaç kullandığınızda geçse bile tekrar eden ve nedeni bilinmeyen ağrılar için bir uzmana başvurulmalı. 4. Saçınızı tararken kafa derinizde ağrı mı hissediyorsunuz? Saçınızı tararken kafa derinizde ağrı hissediyorsanız dikkat! Sizde de nevralji olabilir… Özellikle başın arka kısmından, ense bölgesine doğru, genellikle tek taraflı saçlı deride kendini gösteren oksipital nevralji saç tarama sırasında fark ediliyor. Böyle bir sorunla karşılaşanların ağrının nedeninin araştırılması için bir doktora başvurması gerekiyor. 5. Yüzünüze dokunduğunuzda veya herhangi bir temas halinde ağrı mı hissediyorsunuz? Yüzünüze dokunduğunuzda veya herhangi bir temas halinde anlamsız bir ağrı hissediyorsanız dikkat! Ağrıya neden olmayacak bir etkenin ağrıyı tetiklemesi veya şiddetli ağrı ortaya çıkartabilmesi nevraljinin bir tanımlayıcısı. Bu tür ağrılar bazen çarşafın veya elbisenin ilgili bölgeye teması ile de tetiklenebiliyor. 6. Ağrılarınız birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar süren ve yine birdenbire kaybolan nöbetler şeklinde mi ortaya çıkıyor? Sizin de ağrılarınız birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar sürüyor ve birdenbire mi kayboluyor? Dikkat bu da bir nevralji belirtisi... Hareket, yorgunluk, bölgesel basınç, hatta sadece bir öksürük, bir hıçkırık ya da bir esneyiş bile ağrıyı başlatabiliyor. İki nöbet arasında hasta kendini iyi hissedebilir ancak bu yanıltıcı olmasın. Bu tür ağrılardan şikayet edenler mutlaka bir uzmana başvurup sebebini öğrenmeli. 7. Zona sonrası ağrılarınız hala devam ediyor mu? Zona sonrası ağrılarınız geçmiyorsa dikkat! Bir suçiçeği virüsü olan zona sonrasında ortaya çıkan ağrılar da nevralji belirtisi olabiliyor. Postherpetik Nevralji adı verilen bu ağrılar 3-6 ay kadar devam edebiliyor. 8. Elmacık kemiğinizde baskı mı var? Elmacık kemiğinizde ani acı hissediyorsanız dikkat! Sizde de nevralji olabilir… Üst dudak, ağız köşeleri, elmacık kemiği, çene ve göz civarında olan çakıcı ağrı çeşidi Trigeminal Nevralji olabilir. 9. Rüzgar esintisi bile ağrılarınızı tetikliyor mu? Rüzgar esintisi bile ağrılarınızı tetikliyorsa dikkat! Basit gibi görünse de bu da bir nevralji belirtisi… Rüzgar esintisinin hafif etkisi sonucu yüzde meydana gelen ağrılar allodini etkisi oluşturuyor. Bu durum çevresindeki insanların hastaya inanmamasına, şikayetlerin psikolojik olarak değerlendirmesine neden olabiliyor. Ancak; bu durum göz ardı edilmemesi gereken bir durum. Bu şikayeti yaşayan kişilerin bir uzmana başvurması gerekiyor. 10. 50-70 yaş arasındasınız ve ağrılarınızı hafife mi alıyorsunuz? 50-70 yaş arasında nevralji hastalığının en sık görüldüğü yaş. Özellikle bu yaş aralığında olanların ağrılarını hafife almaması gerekiyor. Bunun yanı sıra her yaş grubunun risk altında olduğunu da unutmamak gerekiyor.
0 notes
bilgime · 3 years
Text
Zona Hastalığı Nedir? Belirtileri Ve Tedavisi 2022
0 notes
saglikliorg · 3 years
Text
Zona Hastalığı Nedir?
Orta yaşın üzeri kişilerde görülme olasılığı daha fazla olan cilt rahatsızlıklarından biri olan zona hastalığı nedir? Başlığı altında, zona hastalığı nedenleri, belirti ve tedavisi gibi farklı detaylara da yer verdik. Zona Hastalığı Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi nelerdir? Zona Hastalığı Nedir? Zona hastalığı; Cilt yüzeyinde su toplanması, yüksek ateş, kızarıklık ve ağrılı şekilde…
View On WordPress
0 notes
farmasilikadin · 4 years
Text
ZONA HASTALIĞINA ÇÖZÜM FARMASİ'DE!
Tumblr media
Zona hastalığı geçmişte suçiçeği hastalığı geçirenlerin vücuduna yerleşmiş virüsün yeniden aktifleşmesi sonucu oluşan rahatsızlıktır. Oldukça sancılı olan bu rahatsızlık, virüsün sinir uçlarında enfeksiyona neden olmasıdır. Her suçiçeği geçiren zonaya yakalanmayabilir, genelde vücut direncinin azaldığı durumlarda ortaya çıkar ancak; suçiçeği geçirmediyseniz, zonaya yakalanmanız mümkün değildir. Zonanın Belirtileri Nelerdir? İlk baslarda zonanın oluşacağı bölgelerde kaşıntı, yanma, batma ardından ağrı şeklinde başlar. Zonanın hakim olacağı yerlerde ilk 5 güne kadar kızarma, ardından içi sulu kümeler oluşur. Vücudun her tarafında görülmez. Lokaldir. Bunun yanı sıra vücut enfeksiyonla mücadele ettiği için ateş, bulantı, halsizlik, baş dönmesi gibi belirtiler de gösterebilir. Evde Nasıl Tedavi Uygulayabiliriz? İhtiyacınız olan şeyler; Bebek pişik kremi Çay ağacı kremi Aynısefa kremi Hazırlanışı: 2 ayrı temiz kase alıyoruz. Birisine birer yemek kaşığı pişik kremi ve aynısefa kremi, diğerine de birer kasık çay agacı kremiyle pişik kremi koyup karıştırıyoruz.Demir kaşık değil tahta kaşık kullanmaya özen gösteriyoruz. Aklınıza geldikçe, geceleri aynısefa kremli olanı, gündüzleri ise çay ağacı kremli olanı ilgili bölgeye sürünüz. Ancak zona gözde de oluşabildiği için göz ile ilgili durumda mutlaka doktorunuza görünmelisiniz. Vücut direnciniz için  takviye olarak  D vitamini de  alabilirsiniz. Zonanın tıbbi olarak da kesin sonuç veren tedavisi yoktur. Read the full article
0 notes
semrasnl · 5 years
Photo
Tumblr media
Zona Hastalığı ve Belirtileri
https://www.cabukzayiflama.com/zona-hastaligi-ve-belirtileri/
0 notes
jansetjankat · 5 years
Photo
Tumblr media
Silivri ZulümEvi SİLİVRİ CEZAEVİNDE ZONA HASTASI ARKADAŞIMIZA GÜNLERDİR İLAÇ VERİLMİYOR!! Adnan Bey'in arkadaşları için cezaevi şartları olabildiğince ağırlaştırılıyor! Bu zulüm artık son bulsun! Zona virüsü sinirleri etkilediğinden eğer hastalığa müdahale edilmezse işitme kaybı, görme kaybı, yüz felci, kasların oynatılamaması, enfeksiyon gibi ciddi belirtileri ortaya çıkabilir. #silivricezaevi #silivri #cezaevi #istanbul #türkiye #tutuklu #hakları #adaletbakanlığı #sağlıkbakanlığı #adnanoktar #tbav #zona https://www.instagram.com/p/B70upNMnn_-/?igshid=1uq99un93q038
0 notes
campplay · 4 years
Text
Zona Hastalığı İçin Doğal Yöntemler
Zona Hastalığı İçin Doğal Yöntemler
Tumblr media
[ad_1]
Uçuk; Çocuklarda su çiçeği hastalığına neden olan ‘suçiçeği zoster’ adlı virüsün neden olduğu sinirlerin iltihaplanması ve ciltte şiddetli ağrıların eşlik ettiği kırmızı döküntülerle seyreden bir cilt rahatsızlığıdır. Zona nedir?
Bu hastalıkta ciltte kabarcıklar şeklinde ilk belirtileri gösterir; zamanla yara haline gelebilir ve kabuklanma oluşturabilir.
İnsanlar arasında gece yanıkları…
View On WordPress
0 notes
i-mag-blr · 6 years
Text
ZONA (Zoster, Herpes Zoster) HASTALIĞI HAKKINDA DETAYLI BİLGİ
ZONA (Zoster, Herpes Zoster) HASTALIĞI HAKKINDA DETAYLI BİLGİ
Alm. Gürtelrose (f), Fr. Zona(m), İng. Zona. Herpesvirus varicella tarafından ortaya çıkarılan akut, tek taraflı ve sinir dağılımı üzerinde gelişen veziküllerle (içi su dolu kabarcık) seyreden döküntülü bir hastalık. Genellikle erişkinlerde (en sık 50 yaş üstü) ortaya çıkar ve şiddetli sınır ağrısı yapar. Herpesvirus varicella aynı zamanda çocuklarda yaygın döküntülerle seyreden su çiçeği…
View On WordPress
0 notes
dogrumanset-blog · 6 years
Text
Zona hastalığı nedir ve belirtileri nelerdir?
Zona hastalığı nedir ve belirtileri nelerdir?
Zona rahatsızlığı, kamu içinde ‘gece yanığı’ olarak da adlandırılır. Peki bir cilt sorunu olan zona rahatsızlığı nedir ve emareleri nedir? İşte zona hastalığa ile alakalı bilinmeyen gerçekler…
Suçiçeği rahatsızlığı esnasında vücuda yerleşen varisella zoster virüsü, bağışıklık sisteminin zayıf düşmesiyle, kendini zona hastalığı olarak ortaya çıkarır.
Zona hastalığı, ciltte belli bir bölgede oluşan…
View On WordPress
0 notes
ebe123fed-blog · 11 years
Text
Saçların tel tel dökülmeye başladıysa
Saçların sağlıklı görünmesi, güzelliğin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Günde 50-100 saç teli kaybı normaldir Peki saçlar dökülmeye ya da kırılmaya başlamışlarsa? İşte yalnızca güzelliğiniz için değil, sağlığınız için de tehlike sinyali olabilecek bu belirtileri önemsemeniz şart! Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeşim Tekin, saç dökülmelerinin nedenleri hakkında bilgi verdi. İster uzun, ister kısa olsun saçlar, güzelliğin ayrılmaz bir parçası. İşte bu yüzden kadınların pek çoğu, saçlarının gerek renginde gerekse modelinde yaptıkları değişikliklerle farklı güzellikleri yakalayabiliyorlar. Ancak bazen saçlar, çok iyi bakılmasına rağmen dökülmeye başlıyor. İşte o zaman bir panik yaşanıyor. Bu duruda akla gelen ilk soru; 'hepsi dökülecek mi?' oluyor. Oysa her dökülme karşısında endişe etmenize gerek yoktur. Çünkü saçlar her 4 yılda bir yenileniyor! Saç teli vücudun diğer kılları gibi 'büyüme, geçiş, dinlenme' olmak üzere üç aşamadan geçiyor. Saç telinin kaybı bu dönemlerin herhangi birinde olsa da, sıklıkla dinlenme fazında meydana geliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeşim Tekin, saç tellerinin %85'inin büyüme fazında %'15'i dinlenme fazında olduğunu belirterek, ortalama her dört yılda bir saçların büyük kısmının yenilendiğini söylüyor. GÜNDE 50-100 ADET SAÇ KAYBI NORMALDİR! Günde ortalama 50-100 adet saç telinin kaybı normal sınırlarda olduğundan endişe etmemek gerekiyor. Ancak kişinin saç yoğunluğu çevresindekiler tarafından fark ediliyorsa, bu toplam saçın %25'lik kısmında kayıp olduğu anlamına geliyor. Bu durumda günlük saç kaybı 100-200 adedi bulduğundan, hekime başvurma zamanının geldiğini gösteriyor. Saçları dökülmeye başlayan kişilerin doktorlardan öğrenmek istediği ilk şey saç dökülmesinin kalıcı olup olmayacağı... Çünkü kalıcı saç dökülmeleri tedavi edilmediği takdirde saç kaybı giderek artıyor. Hatta bazen tedavi uygulansa bile saç kaybı devam edebiliyor. Kalıcı dökülmelerin bir kısmı saçlı deride harabiyet yaparak belli bir alanda iz bırakabiliyor. Dr. Yeşim Tekin, saç kaybının başlıca nedenlerini şöyle sıralıyor: - Bazı genetik hastalıklar - Radyasyon - Termal ve kimyasal yanıklar - Mekanik travma - Tümörler - Bazı enfeksiyonlar (frengi, cüzzam, mantar, zona) - Bazı cilt hastalıkları (liken, lupus vb.) KADINDA VE ERKEKTEKİ DÖKÜLMELERİN YÜZDE 95'İ ERKEK TİPİ Kalıcı saç dökülmelerinin hatta tüm saç dökülmelerinin büyük bir kısmı saçlı deride harabiyet yapmayan ve 'androjenik' olarak adlandırılan genetik veya erkek tipi dökülmeden kaynaklanıyor. Bu da kadın ve erkeklere ait tüm saç dökülmeleri içinde %95'lik kısmı oluşturuyor. Saç dökülmesinde; genetik yatkınlık, yaş ve androjen düzeyleri belirleyici oluyor. Anne ve kız kardeşte benzer saç dökülmesi varsa tedavisi daha güç hale geliyor. Bu tipte saçlar giderek incelerek sert kıllardan yumuşak-ince tüylere dönüşüyor. Bu durum bazı psikolojik problemlere neden olabileceği için erken başvuru ve tanı önemli. Tedavisinin ise mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerekiyor. Saçlı deride hormon dönüşümünü sağlayan ilaçların ya da incelmiş saç kılının çapını artıran losyonların lokal uygulanması söz konusu olabiliyor. İLAÇ TEDAVİLERİ KISIRLIĞA YOL AÇMAZ! Tabletle tedavinin yaygın yanlış kanının aksine kısırlık gibi bir yan etkisi yok! Sadece yüzde bir oranında libido azalmasına yol açabiliyor ancak bu etki de geçici. Bir süre sonra azalan libido yerine geliyor. Büyük oranda saç kaybı yaşanan kişilerde, bir başka seçenek, saç ekimi. Saç ekimi yöntemlerinin başarılı olabilmesi için çok büyük alanlarda dökülme olmaması gerekiyor. Kadınlarda bu tip saç dökülmesi görüldüğünde tıbbi olarak da müdahale ediliyor. Bu kadınların mutlaka hormon düzeylerine bakılıyor gerekiyorsa doğum kontrol hapı ve antiandrojenlerle tedaviye geçiliyor. BAZI DÖKÜLMELERİN GERİ DÖNÜŞÜ MÜMKÜN Geri dönüşlü saç dökülmeleri büyüme veya dinlenme fazında meydana gelebiliyor. Büyüme fazındakiler aniden ortaya çıkıyor. Bu tip dökülmelerinin nedenleri arasında; kemoterapi ilaçları, kolçisin, haşere ilaçlarıyla zehirlenme, ileri derecede açlık, radyasyona maruz kalma geliyor. Saçların %90'ı haftalar içinde kaybediliyor ancak neden ortadan kalkınca kendiliğinden düzeliyor. Dökülmeye neden olan sebebin ortaya çıkışından yaklaşık 2-5 ay sonra dökülme yoğunlaşıyor. Bu tip şikayetlerle gelen kişilerde uzmanlar, dökülmelere neden olabilecek pek çok faktörü sorguluyorlar. Bunlar; yüksek ateş, tifo, AIDS benzeri enfeksiyonlar, ilaçlar (pıhtılaşma önleyiciler, hormonlar, lipid düşürücüler, epilepsi ilaçları, düşük doz kemoterapötikler, ağır metaller, tiroid ilaçları, A vitamini vb.), hormonal değişimler (doğumdan sonra 2-4. ayda, doğum kontrol haplarının başlanması veya bırakılması, tiroid hastalıkları vb.), yeme bozuklukları, emilim sorunları, demir eksikliği, çinko/biotin eksikliği, fiziksel stres (kaza, ameliyat vb.), emosyonel stres (boşanma, yakın kaybı, savaş vb.) Bu tip dökülmeler de, nedenin ortadan kalkmasıyla birlikte geri dönüşlü oluyor. SAÇLARINIZI İKİ GÜNDEN FAZLA KİRLİ BIRAKMAYIN Günlük saç kaybının 150 telden fazla olması nedeniyle endişelenen hastalar sıklıkla saçlarını yıkamaktan kaçınıyor. Oysa kirlenen ve yıkama süresi 2 günden daha uzun olan saçlar yıkandığı zaman neredeyse 2 günlük döküleceği için daha endişe verici olabiliyor. NELERE DİKKAT ETMELİ? Saçların sağlıklı olabilmesi için de şu noktalara dikkat edilmesi gerekiyor. - Saçlar yumuşak bir şekilde günaşırı yıkanmalı. - Çekerek kopmaları önlemek amacıyla şampuandan sonra krem uygulanmalı. - Dökülmeyi artırdığı için eşlik eden egzama gibi sorunlar, mutlaka tedavi edilmeli. - Yapılan testlerde yolunda gitmeyen bir durum tespit edilirse düzeltilmeli, eksik vitamin/ mineraller takviye edilmeli. Buna rağmen iyileşmenin 6 aya kadar uzaması mümkün. - Test sonuçları doğal sınırlarda olsa bile jelatin, keratin, darı ekstresi, biotin, çinko, çeşitli vitaminler içeren tabletler kısmen de olsa faydalı olabiliyor. Ancak hepsinin doktor kontrolünde alınması gerekiyor.
0 notes
psikologrehber · 5 years
Text
Ben Ölüyüm - Cotard Sendromu
1880 yılında Fransız nörolog Jules Cotard’a başvuran 43 yaşındaki kadının hayli ilginç şikâyetleri vardı: Beyninin, sinir hücrelerinin, midesinin ve bağırsaklarının olmadığını, hatta kendisinin de ölü olduğunu söylüyordu. Bu düşünceler nedeniyle yemek yemeye ihtiyacı olmadığı kanısındaydı. Hayatını kaybettiğinde de ölüm nedeni açlıktı. Benzer bir vaka ile 1788 yılında Fransız doğa bilimci ve felsefe yazarı Charles Bonnet de karşılaşmıştı.Bonnet boynuna aldığı darbe sonucunda bir tarafı felç olan bir kadından haberdar oldu. Konuşma yeteneğini tekrar kazandığında kadının öldüğüne inandığı anlaşıldı. 1788 yılında Bonnet British Journal of Psychiatry dergisinde kadının durumundan söz etti. Ancak Jules Cotard’ın açlıktan hayatını kaybeden hastasının durumunu yayımlamasıyla bu sorun literatüre Cotard sendromu ya da yürüyen ceset sendromu olarak geçti. Cotard sendromu kişinin öldüğüne inandığı, nadir görülen tuhaf beyin hastalıklarından biri. Ölü olduklarını düşünen bu kişiler yaşamsal iç organlarının olmadığına ya da vücutlarının içinde çürüdüğüne inanıyor. 1999 yılında Acta Psychiatrica Scandinavica dergisinde yayımlanan çalışmaya göre Cotard sendromu üç aşamada gelişiyor. Başlangıç aşamasında hastanın zihninde yokluk hissi ve gerçeklerden uzaklaşma gibi düşünceler oluşmaya başlıyor, üzgün görünüyor ve günlük alışkanlıkları değişiyor. Depresyonun ağır seyreden bir türü olan psikotik depresyon ve hastalık hastalığı olarak da bilinen hipokondria görülüyor. Bu aşamada teşhis edilmesi de hayli zor. İkinci aşamada Cotard sendromunun en tipik belirtilerinden olan yüksek seviyede yokluk duygusu, kaygı bozukluğu, vücudunu inkâr etme, dikkatsizlik, çevredeki kişilerin isteklerine ısrarla karşı koyma yani negativizm gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Son yani kronik aşamada ise çok ciddi hezeyanlar ve kronik depresyon görülüyor. Bu aşamada hastayı inandıklarından, düşündüklerinden uzaklaştırmak hayli zor. Gerçeklik hissinden tamamen uzaklaşan Cotard sendromlu kişiler aynı zamanda kendilerini sosyal çevrelerinden uzaklaştırıyor, hijyen kurallarını da göz ardı ediyorlar. Sendrom, neden olan etkene bağlı olarak günlerce ya da aylarca sürebiliyor. Ölü olduğunu düşünme hezeyanlarının ardından hastalarda kendine zarar verme eğilimi veya intihar davranışı ortaya çıkabiliyor. Ölü olduğunu düşünmesine rağmen hastada intihar ya da otomutilasyon denilen organ kesme, öz kıyım gibi eğilimler görülüyor. Ağrı, acı hissetmiyorlar, vücutlarının ya da vücut parçalarının varlığını kabul edemeyen bu kişiler aynı zamanda kendilerini değersiz ve işe yaramaz görüyor.
Nedenleri Gizemini Koruyor
Nadir görülen bir hastalık olduğu için bu konuda yapılan araştırma sayısı da hayli sınırlı. Bu nedenle de sendromun görülme sıklığı hakkında çok bilgi yok. 1995 yılında İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nden Dr. G. E. Berios’un ve Dr. R. Luque’un Cotard sendromlu 100 kişinin yer aldığı çalışmada yaptıkları istatistiksel analiz sonuçlarına göre sendrom nadir de olsa gençlerde de görülebiliyor. Ama genel olarak başlama yaşı 52±14,5 yıl olarak tespit edilmiş. 25 yaşın altındaki Cotard sendromlu kişilerde sendromun bipolar bozukluk (iki uçlu duygulanım bozukluğu) ile ilişkili olduğu düşünülüyor. Başka bir çalışmaya göre de kadınlarda erkelerden daha yaygın olarak görülüyor, örneğin 8 Cotard sendromlu kişinin 6’sının kadın olduğu vurgulanıyor. Bugüne kadar anatomik, psikolojik, metabolik bir kaç anormalliğin sendromun sebebi olabileceği düşünüldüyse de Cotard sendromuna neyin yol açtığı hâlâ gizemini koruyor. Bazı ilaçların nadir görülen bir yan etkisi olabileceğine ek olarak depresyonun ya da bipolar bozukluğun da Cotard sendromunun etkenlerinden olabileceği söyleniyor. Başka bir görüşe göre Cotard sendromuna beynin farklı yüzleri ayırt etme yeteneğimizle ilgili iğsi bölgelerindeki ve bir yüzü fark ettiğimizde bu yüzü duygularla ilişkilendirmemizi sağlayan amigdalaki sinir hücrelerinin yanlış ateşlenmesi neden oluyor. Bu zihinsel işlevlerin bozulmasından dolayı kişide çevresinden kopma hissi oluşturan derealizasyon denilen hastalık görülüyor. Bu sorunu yaşayan kişilerin bir de kendi yüzlerini fark edememesi ya da kendi yüzlerini duygularıyla ilişkilendirememesi sonucunda Cotard sendromu ortaya çıkıyor.
Cotard Sendromunun Üç Tipi
Neden olan etkene bağlı olarak Cotard sendromunun üç tipi olduğu düşünülüyor ve her tipe de farklı tedavi yöntemleri uygulanması gerekiyor. Psikotik depresyon tipinde kişide melankoli ve yokluk hissi baskın olarak görülüyor. Cotard Tip I’de yüksek düzeyde kuruntu ve kaygı bozukluğu söz konusu olurken duygusal bozukluklar ve depresyon görülmüyor. Cotard Tip II önceki iki tipin de belirtilerini barındırıyor ve genellikle kişi kaygı bozukluğundan, depresyondan ve işitsel halüsinasyonlardan muzdarip oluyor. Şizofreni ya da başka nörolojik ve ruhsal sorunları olanlarda çok daha yüksek oranda Cotard sendromu görülüyor. Çoğunlukla depresyon belirtileri varsa tedavide genellikle antidepresanlar, antipsikotikler, duygudurum dengeleyici ilaçlar ya da elektroşok tedavisi uygulanıyor. Cotard sendromunun gençlerde bipolar bozuklukla, yaşlılarda ise ciddi depresyon ve şizofreni ile bağlantılı olduğu düşünülüyor. Bu nedenle uygulanacak tedavi de duruma göre değişiyor. Tedavi antidepresan ve antipsikotik ilaç tedavisinin birleşimi olabileceği gibi elektroşok uygulaması da olabiliyor. Cotard sendromu yaşayanlar için korkunç bir deneyim olsa da bu hastalık konusunda çalışanlar için hayli merak uyandırıcı. Nadir rastlanan bir hastalık olduğu için bu hastalıkla ilgili çok fazla araştırma yok. Fakat Cotard sendromu sadece nöroloji ve psikoloji açısından ilginç değil. Yapay zekâ alanında çalışan robot bilimciler insan davranışını taklit eden, karmaşık makineler yapmaya çalışıyor. Bu açıdan düşünüldüğünde de akla şu soru geliyor: Makineler gerçekten kendinin farkında olabilir mi? Bu sayede de Cotard sendromunun gizemi çözülebilir mi?
Farmakologlar Cotard sendromunu tetikleyen bir mekanizma keşfetti
Herpes virüsünün neden olduğu uçuğun ve baş-ka enfeksiyonların tedavisin-de kullanılan asiklovirin genellikle zararlı bir yan etkisinin olmadığı biliniyordu. Fakat bu ilacı ağız ya da damar yoluyla alan kişilerin %1’inde Cotard sendromunun da dahil olduğu bazı psikolojik yan etkiler görüldü. Asiklovir ve Cotard sendromu arasında-ki bağlantıyı araştırmak için Stokholm Karolinska Üniversitesi Hastanesi’nden Anders Helldén ve Gothenburg Sahlgrenska Akademisi’nden Thomas Lindén hastane yönetiminin izniyle İsveç ilaç veri bankasından veri topladılar ve asiklovir ile tetiklenen Cotard sendromlu sekiz kişi tespit ettiler. Bu sekiz kişiden biri böbrek yetmezliği olan ve zona hastalığının tedavisi için asiklovir kullanan bir kadındı. Çığlık atarak hastaneye koşan bu kadın bir saat diyalizin ardından kendini çok gergin, kaygılı ve ölü hissettiğini söyledi. Diyalizden bir kaç sat sonra “çok emin değilim ama kendimi ölmüş gibi hissettim hâlâ da garip hissediyorum” dedi. Diyalizden 4 saat sonra ise kesinlikle ölmediğini ama sol kolunu kendisine ait hissetmediğini söyledi. Bir gün sonra bu şikayetleri kayboldu. Kan tahlillerinin sonucu incelendiğinde araştırmacılar durumu açıklayabildi: Asiklovir alındığında ilaç böbrekler aracılığıyla atılmadan önce vücutta parçalanıyor. Parçalanma sonucu ortaya çıkan ürünlerden biri de CCMG. Bu ürün genellikle vücutta düşük seviyede bulunuyor. Ancak Cotard sendromu tespit edilen kişilerde bu ürünün seviyesi hayli yüksekti. Bu sekiz kişiden sadece birinde böbrek yetmezliği vardı. Diyaliz sırasında CCMG seviyesi düşürüldüğünde şikâyetler son buldu. Hastaların birkaçında yüksek tansiyon da gözlendi. Helldén’e göre vücuttan atılamayan ve kanda biriken CMMG beyin damarlarında bir tür daralmaya neden oluyordu. Graham 12 yıl önce banyoda kendisine elektrik vererek intihara teşebbüs etti. Hastaneye kaldırıldı, kendine geldiğinde öldüğünü düşünüyordu. Tat ve koku duyusunu kaybettiğini söylüyordu. Yemek ve konuşmak ihtiyacı duymuyordu ve sık sık mezarlıkta zaman geçiriyordu. Graham, Cotard sendromundan muzdaripti. İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nden Adam Zeman ve Belçika’dalki Liège Üniversitesi’nden Steven Laureys için Graham son derece sıra dışı bir hastaydı. Graham’ın beyin fonksiyonları, anestezi verilmiş ya da uyuyan birinin beyin fonksiyonlarına benziyordu. Beynin ön ve yan bölümlerindeki alanlarda görülen metabolik etkinlik bitkisel hayatta olan bir kişininki kadar düşüktü. Uyanık birinin beyninde böyle görüntülere rastlamak on beş yıldır PET (pozitron emisyon tomografisi) taraması yapan ve sonuçlarını inceleyen Dr. Laureys’i hayli şaşırtmıştı. Graham bu güne kadar PET taraması yapılan tek Cotard sendromlu kişi. Bu nedenle araştırmacıların elinde karşılaştırma yapacak yeterince veri ve sonuç yok. Graham’a psikoterapi ve ilaç tedavisi uygulandı, böylece şikâyetleri azaldı. Graham, Cotard sendromunu yaşamış, teşhis konmuş ve tedavi edilerek şikâyetlerinin azalması sağlanmış şanslı azınlıktan. Çünkü bu sorunu yaşayan ve açlıktan ölen ya da intihar ederek yaşamına son veren Cotard sendromlu kişiler olduğu biliniyor. Bu nedenle Cotard sendromlu kişilerde işlevsel görüntüleme yöntemlerinin kullanılması büyük önem taşıyor. Laureys, böylece eğer hastalıkta iyileşme yönünde bir ilerleme olursa sebep sonuç ilişkisi hakkında daha doğru öngörülerde bulunulabileceği kanısında. Ayrıca bu konuda hayvan modelleri kullanılarak yapılacak araştırmaların, beyinde kendinin farkında olma algısıyla ilgili neler olup bittiğinin anlaşılması açısından fikir vereceğini düşünüyor. Read the full article
0 notes