Tumgik
#arkadaşım bizi çiçeklere benzetti
saksibitkisiyim · 2 years
Note
url ni nasil buldun yaratici neden bahcedeki bitki degilde saksı bitkisi hmm🧐
aslında ben değil lisedeyken bir arkadaşım bulmuştu
2 notes · View notes
ozamanbenyokum · 3 years
Text
POYRAZ’A ÖYKÜLER-
-BÖLÜM 1-
Güneşli bir günde Poyraz; annesi, teyzesi, halası, babaannesi ve dedesiyle yola çıkmıştı. Arabada olmayı çok seviyordu Poyraz. Arabadayken mutlu oluyor, neşeleniyordu. Bazense diğer arabalara bakıyordu.
Kırmızı, sarı, lacivert, siyah renkli arabalar ilgisini çekiyordu.
Köye vardıklarında etrafı seyretmeyi çok seven Poyraz, ağaçlara baktı.
“Burası ne kadar da yeşil” diye geçirdi içinden.
Burada nasıl hayvan arkadaşlarım, dostlarım olacak kim bilir” dedi. Köy evinde Poyraz’ı ilk kaplumbağa karşıladı.
“Hoş geldin köyümüze yakışıklı Poyraz” dedi. “Ben kaplumbağa arkadaşın Şakir, bu köy hakkında öğreneceğin çok şey var. Duyduğuma göre sen çok meraklı bir bebekmişsin. Fakat önce anne sütünü içmelisin sonra da uyumalısın. Bebekler için süt ve uyku çok önemlidir Poyraz. Kalktığında seninle bol bol sohbet edeceğiz.”
Kaplumbağa arkadaş giderken Poyraz’a göz kırptı ve güldü. Poyraz, bu yavaş yavaş yürüyen, oldukça sakin olan arkadaşına gülümsedi. Çok iyi arkadaş olacakları şimdiden belliydi.
Poyraz, yeni arkadaşı gittikten sonra söylediklerini yaptı. Önce annesini güzelce emdi. Sonra ise güzel ve huzurlu bir uykuya daldı.
-BÖLÜM 2-
Poyraz mis gibi bir havaya uyandı köyde. Burasını çok merak ediyordu. Babaannesi İzmir’de neredeyse her gün köyden bahsediyordu.
Arkadaşı kaplumbağa Şakir, kendisiyle sohbet edeceğine söz vermişti. Çevresine bakındı. Fakat onu göremedi.
Aaa, o da neydi?
Kafasının üstünde vızır vızır dönen biri vardı. Sarı ve siyah renkliydi. Hışırtılı kitaplardan gördüğü kelebeğe benzetti.
“Kelebek misin sen?” dedi.
“Hayır” dedi, kafasının üstünde dolaşan minik. “Ben bir bal arısıyım. Adım da Petek. Seninle tanıştığıma memnun oldum Poyraz. Kaplumbağa arkadaşın Şakir’in anlattığı kadar tatlı ve yakışıklıymışsın.”
Poyraz, Petek’in sözlerini duyunca gülümsedi. “Şakir nerede?” diye sordu.
Petek, “Şakir’in bugün işi varmış. Seninle ilgilenmemi istedi. Ben de seve seve kabul ettim.”
“Ne güzel” dedi Poyraz. “Yeni bir arkadaşım daha oldu. Seni şimdiden çok sevdim Petek. Duyduğuma göre halam sizden epey korkuyormuş. Yıllar önce bir arı canını acıtmış. Benim canımı acıtmayacaksın değil mi?”
Petek, “Elbette senin canını acıtmayacağım minik Poyraz. Sen benim arkadaşımsın, senin canını acıtmam.”
Poyraz, yeni arkadaşı Petek’ten bunları duyunca mutlu oldu.
“Ailem birazdan beni hazırlayıp, denize götürecek. Benimle gelip, orada oynar mısın? Hem kendin hakkında hem de deniz hakkında sohbet ederiz.”
“Tabi ki benim tatlı arkadaşım” dedi Petek. “Seve seve. Fakat ben sizin arabanızla gelemem. Çiçekleri koklayarak gelirim, orada görüşürüz, Poyraz.”
Poyraz, yeni arkadaşı Petek gittikten sonra heyecanla bekledi ailesini. Teyzesi, annesi, halası ve dedesi hazırdı artık. Ve yolculuk başladı.
-BÖLÜM 3-
Arabada annesinin kucağında olan Poyraz, etrafına baktı. Ağaçlara, çiçeklere, yolda karşılaştıkları hayvanlara.
Çok meraklıydı.
Yolda bir ara, uzun ve ince bir hayvan bile gördüler. Halası bunun bir yılan olduğunu söyledi küçük yeğenine. Poyraz, yılana yakından bakmak istese de bakamadı.
“Acaba, benim yılan arkadaşım olur mu?” dedi. Yılanlar hakkında da bilgi sahibi olmak istedi.
Bir yandan da yeni arkadaşı Petek’e bakınıyordu, camdan. Bir ara gözleri o kadar yorulmuştu ki, kısacık bir uykuya daldı annesinin kucağında.
Araba durduğunda, Poyraz da gözlerini açtı. Hayatında ilk defa bir deniz görüyordu. Poyraz, hayretle etrafına baktı.
Yüzeceği için çok heyecanlı ve mutluydu. Suyu, yıkanmayı çok seviyordu. Bu yüzden denizden korkmayacaktı. Zaten denizin en sığ kısmında olacaklardı.
Teyzesi, Poyraz’ı pusetine koydu. Eşyaları aldılar ve kumda yürümeye başladılar.
Poyraz, bu arada Petek’e bakınıyordu. “Gelmemiş miydi daha? Beni bulabilir mi?” diye düşündü. Tam da o sırada Petek, aniden başının üstünde uçmaya başladı.
Poyraz çok sevindi yeni arkadaşını gördüğüne.
Fakat halası için aynı şeyi söylemek mümkün değildi.
Poyraz içinden, “Nasıl bu kadar tatlı ve minik bir arkadaştan korkuyorsun, seni hiç anlamıyorum hala” dedi.
Petek, bunları duymuş gibi söze başladı. “Sadece halan değil, küçük Poyraz. Bazı insanlar bizden korkar. Bizi elleriyle kovalamaya çalışırlar, biz de daha da sinirleniriz, onların canını acıtırız. İğnelerimizle sokarız. Fakat iğnelerimizle soktuğumuz zaman da ölürüz.”
Poyraz, duyduklarına üzülmüştü. Dudakları büzüldü.
“Üzülme Poyraz” dedi Petek. “Hem daha anlatacaklarım bitmedi. Ailen ve çoğu insanın genellikle sabah kahvaltılarında yedikleri tatlı bir besin var. Onun adı Bal. İşte bu balı biz yaparız. Çeşit çeşit de bal vardır. Çam balı, çiçek balı, ayçiçek balı, ıhlamur balı, kekik balı, lavanta balı ve nicesi. Hepsini öğreteceğim sana.”
Petek, devam etti: “Hatta biliyor musun? Şu an Muğla şehrindesin. Muğla şehri, Türkiye’nin Ege Bölgesi’ndedir. Ve bu bölgede en çok üretilen bal Çam Balıdır.
Poyraz, duyduklarına şaşırmıştı. Bal yemek istedi aniden. Birbirlerine bakıp, gülümsediler.
Poyraz yorulmuştu. Arkadaşı Petek bunu fark etti. “Sen güzelce dinlen Poyraz. Güzelce karnını doyur, denizin tadını çıkar. Ben yine geleceğim yanına.”
“Tamam” dedi Poyraz. Arkadaşı giderken arkasından bir süre baktı. Ne kadar mutluydu.
Annesi, Poyraz’ı güzelce doyurdu. Altını temizlediler. Ve artık hazırdı, Poyraz deniz ile tanışmaya. Su biraz tuzluydu. Ve birazcık da dalgalı. Ama yine de çok sevmişti Poyraz.
Çok fazla kalmadılar, halası ve teyzesi hemen havlu getirdi, sardılar güzelce. Şemsiyenin altına getirdiler küçük Poyraz.
Poyraz şimdi daha da mutluydu. Sevdikleri yanındaydı. Bir tek babası yoktu. Ama o da gelecekti birkaç gün sonra. Ona tekrar hikayeler okuyacak, onunla tekrar İngilizce sohbet edecekti.Poyraz, çok seviyordu ailesini. Biliyordu ki ailesi de onu çok seviyordu.
O sırada Petek, çiçeklere kona kona geldi, yeni arkadaşı Poyraz’ın yanına.
“İyice dinlendin mi küçük Poyraz” dedi. “Burası hakkında da azcık sohbet edelim mi?”
Poyraz, “Evet” der gibi başını salladı.
Petek, zaman kaybetmeden anlatmaya başladı.
“Burası, bence Muğla’nın en güzel denizidir, Poyraz. Sen de fark etmişsindir. Birazcık dalgalı ve tuzludur. Fakat bu deniz, hemen derinleşmez. O yüzden bebekler ve çocuklar için daha güvenlidir.”
“Ne güzel” dedi Poyraz. “Demek ki biraz daha büyüdüğümde daha rahat oynayabileceğim denizin içinde.”
“Evet, küçük arkadaşım Poyraz. Baban ve halan, çocukken bu denizi çok severdi. Dalgalarla oynar, şarkı söylerlerdi. Sen de biraz daha büyüdüğünde baban ve halan gibi bu denizde dalgalarla dans edeceksin.”
Poyraz, biraz daha büyüdüğünü ve dalgalarla oynadığını hayal etti, güldü.
Petek, anlatmaya devam etti. “Hem bu denizde kaplumbağalar var. Biliyor musun?”
Poyraz şaşkınlıkla, “Yani arkadaşım Şakir burada mı?” dedi.
Petek, “Hayır, Poyraz. Şakir, kara kaplumbağası. Denizde yaşayamaz. Bahsettiğim bilinen adıyla caretta carettalar, denizde yaşarlar.”
Poyraz’ın kafası karışmıştı. “Hayvanlar kendi aralarında ayrılıyor mu?” dedi.
Petek, “Evet, Poyraz. Hayvanlar kendi aralarında ayrılır. Kaplumbağalar da olduğu gibi.”
Poyraz, gülümsedi. Hepsini öğrenecekti. Çünkü hayvanları çok seviyordu. O mutlu, sevgi dolu bir bebekti.
Petek, anlatmaktan yorgun düşmüştü. “Evet, Poyraz. Bugünlük bu kadar. İkimiz de çok yorulduk. Ailen gitmek üzere hazırlanıyorlar. Hem halan beni iyice fark etmeden gitsem iyi olacak. Köy evinde görüşürüz.”
Poyraz, Petek’e gülümsedi. “Teşekkür ederim arkadaşım Petek” dedi. “Dikkatli ol.”
Petek, göz kırptı ve uzaklaştı.
Halası Poyraz’ı pusetine bindirdi ve arabaya doğru yürüdüler.
Akşam güneşini seviyordu Poyraz, arabada teyzesinin kucağında bugünkü öğrendiklerini düşündü. Yeni arkadaşlarını düşündü. Ve mutlulukla kısacık bir uykuya daldı.
0 notes