Tumgik
#aslaugjonsdottir
Text
"Bunu duydunuz mu, çocuklar? Ay, yıldızlar ve bulutların tamamı diğer çocukların tarafında, bizim ise sadece güneşimiz var. Peki kalkmış şimdi ne istiyorlar? Güneşin, günün yarısı boyunca onların olmasını! Bu ne cüret?"
Brimir ve Hulda buna karşı çıktı.
"Ama diğer taraftaki çocuklar sonsuz bir karanlığın içinde yaşıyorlar!"
"Peki, siz onlara ne anlattınız?"
Hulda konuşmaya başlamadan önce derin bir sessizlik oldu.
"Çocuklara bizim tarafımızda da sonsuz karanlığın hüküm sürdüğünü söyledik." "Toprak yediğimiz için tenimizin kahverengi olduğunu söyledik," dedi Brimir.
"Duydunuz mu, çocuklar? Karanlıktaki çocuklara bizim de karanlıkta yaşadığımızı söylemişler. Neye inanacağız? Belki en başından beri yalan söylüyorlardı? Önce bir uzay canavarından bahsettiler, şimdi de karanlıkta yaşayan çocuklardan. Onlara mucizevi TEFLON'u ve kelebek tozunu vermemiş olsam vahşi hayvanlar tarafından yeneceklerini de anlatmışlardı. Tabii bu da bir yalan değilse. Minnettarlıklarını böyle gösteriyorlar!"
Neşeli İyigünler iyice sinirlenmişti.
"Görünüşe göre bu sorunu çözmenin tek bir yolu var. Oylama yapacağız."
"Oylama mı?"
"Çoğunluğun ne istediğini anlayacağız. Çoğunluk her zaman haklıdır ve insanların eğlenceye devam edip etmemesine çoğunluk karar verir. Böylesi gayet adil, değil mi? Yoksa siz ikiniz çocukları kendi dilediğiniz gibi mi yönetmek isterdiniz?"
Brimir ve Hulda, "Hayır, çoğunluk haklıdır," dedi.
0 notes
Text
"Yani karanlığın içindeki çocuklar bizi öldü recek mi?"
Neşeli İyigünler omuz silkerek, "Savaş çıktığında genellikle böyle olur," dedi.
Dalgalar, salları üzerindeki istila ordusuyla birlikte Kara Sahil'e getirdi. Çocuklar şaşkınlıkla sağa sola uçuşmaya başladı.
"İstilacıları uzaklaştırmamız lazım!" "Çabuk, volkanlardaki kokuyu ve dağlardaki metali alıp bomba yapmalısın Neşeli İyigünler." "Evet, hem de hemen!" diye bağırdı çocuklar. "Çok geç olmadan onları havaya uçurmamız lazım!"
Neşeli İyigünler biraz düşündü. İlk sallar sahile ulaşmak üzereydi. Neşeli İyigünler sakince, "Ama bu biraz pahalı," dedi. "Bir bomba bize neye patlar?" diye bağırdı çocuklar.
"Bombayı atacak her bir kişi için bir kalp isterim," dedi Neşeli İyigünler.
"Bir kalp mi?"
"İçinizde normal bir çocuk kalbi varsa bomba atmanız imkânsızdır. Bombayı atar atmaz kalbiniz ya taşa ya da çeliğe dönüşür."
"Bu bizi nasıl değiştirir?"
"Ne büyürsünüz ne de küçülürsünüz. Ama kalbiniz taşlaşırsa hayatınız çok daha kolay olur, artık arkadaşa da ihtiyacınız kalmaz."
"Peki ya çelik kalp?"
"O zaman ne sıkılırsınız ne de mutlu olursunuz ve kimse için bir şey hissetmez hale gelirsiniz. Çelik kalpli insanlar asla ağlamaz."
0 notes
Text
Çocuklar, gözleri kapalı şekilde ameliyat masasının yanında duran Neşeli İyigünler'e baktılar:
"Ve ardından herkes önümde eğilecek..." "Hulda, sen delirmişsin. Öyle önümüze gelení kral yapamayız," diye fisıldadı çocuklar.
Hulda karşılık olarak, "Anlamıyor musunuz?" diye fısıldadı. "Kral dediğin şey kafesteki maymuna benzer. Onu besler ve seyretmekten keyif alırsınız. Bunun dışında onun için endişelenmenize gerek kalmaz."
Neşeli İyigünler hayalleri hakkında konuşmaya devam ediyordu: "Sonra ülkemi seyredip şöyle diyebilirim: Buralar benim topraklarım." Çocuklar Hulda'ya, "Onu hapse atmamız lazım," dedi.
"Hayır," dedi Hulda. "Onu bir kaleye hapsetmek çok daha kolay."
Neşeli İyigünler lafını hâlâ bitirmemişti. "Ve başımın üstünde altından bir taç olacak."
Hulda konuşmasına devam etti: "Ayrıca bir şato yapmak, hapishane inşa etmekten çok daha keyifli olacaktır."
"Ama kralların her şey üzerinde söz hakkı olur! Bizi bu şekilde yönetmesine izin veremeyiz!" "Krallar yetişkinleri yönetir. Biz ise çocuğuz, dilediğimiz gibi hareket edebiliriz."
0 notes