Tumgik
#asvalt
utopia-concept · 2 years
Text
Možda bih i gledao nebo
Kada bih se sjetio pogledati gore.
Po cijele dane gledam cipele
Kako tlače gradske asvalte;
Mutne lokve i čisti hodnici su
Biotop mog bića radnog tjedna.
Sve kako bih za vikend dao priliku
Prekrasnoj prirodi i naravno nebu.
Kako tjedan prolazi i energija jenjava
Moje oči plaze nad ekranom
Tijelo upija oblik kauča
A mozak levitira u međuprostoru
Ispraznih radnji opuštanja i dangubljenja.
Je li nebo još uvijek plavo?
6 notes · View notes
prodajanekretnina · 25 days
Text
Komleks na fruskoj gori
0 notes
musmutsuzz · 9 months
Note
Nasıl yürüdüm ama asvalt ağladı amk 🍷
asvalt mı nasıl bi yazım yanlışı o allahım görmedim görmedim görmedim
0 notes
belkidebirharfimben · 2 years
Text
Bediüzzaman Cüneyt Özdemir’e karşı!
“Yeni çağların en büyük devrimi, dünyanın bu beklenmedik, bu kör edici görüngenliği.” Emile Ajar, Kral Salomon’un Bunalımı’ndan.
Hayatı hep İstanbul’da geçmiş bir arkadaşım vardı. İstisnası: Askerliğini Urfa’da yapmıştı. Ve her Türkiyeli gibi hatıralarını paylaşmayı seviyordu. Bir keresinde ‘gece nöbetlerinden korktuğunu’ söylemişti. Evet. Düşünelim: İnsan gece nöbetlerinden neden korkar? A) Karanlık. B) Terör. C) Yalnızlık. D)? Şıkları kafamıza göre çoğaltabiliriz. Hikmetli-hikmetsiz ekleyebiliriz. Bense bölge itibariyle ‘B’ şıkkına daha fazla ihtimal verdiğimi söylemeliyim.
Zannımı bir soru cümlesi olarak kendisine açtım. Şaşırtıcı. ‘Ondan olmadığını’ söyledi. Beklemiyordum. Cevap çalışmadığımız yerden: Korktuğu kurşunlar değil yıldızlarmış. Nöbetlerde semaya bakmaya çekinirmiş. Çünkü yıldızlar çok haşmetli görünüyorlarmış! İstanbul’da hiç öyle gelmezmiş halbuki. Hatta şakayla karışık şöyle bir iddiayı tekrarlardı: “Urfa’da yıldızlar dünyaya daha yakın!” Kafasına düşecek gibi görünmelerinin başka açıklaması olamazdı.
Metropol çocukları güledursunlar. Ben ne demek istediğini anladığımı sanıyorum. Çünkü, metropolde değil, küçük bir ilçede büyüdüm. Yalancı ışıkların daha az olduğu, dolayısıyla yıldızlarla konuşmanın daha kolay olduğu, bir yerde geçti çocukluğum. Bazı yaz geceleri gözümüz gökte saatlerce muhabbet ettiğimizi hatırlıyorum arkadaşlarımla. Hayaller kurarak. Öyküler uydurarak. Büyülenerek.
Sema o zamanlar önemli bir meseleydi. Havadan-sudan konuşmak kadar normaldi gökten bahsetmek. “Hangisi senin? Hangisi benim?” kavgası ederdiniz akranlarınızla. Seçtiğiniz yıldızı kimseye kaptırmak istemezdiniz. Gündüzleri de bizden kurtulamazdı dev ekran televizyonumuz. Şekilden şekle giren pamuk tarlalarıyla uğraşırdık günboyu. Birisini birşeye benzetirdik, ötekini başka birşeye... Bazen bir uçak geçerdi tam da güneşin önünden. Nasıl yanmazdı o? Bulutlara bassak bizi tutarlar mıydı? Üzerlerinde yatılır mıydı? Sanki Allah bu büyük sinema perdesini yerde canımız sıkılmasın diye yaratmıştı. Üstelik izlemesi de bedavaydı.
Bir keresinde de yağmur bulutlarından korktuğumu anımsıyorum. Ağılkapısı isimli bir köye gitmiştik. (Resmiyette daha çiçekli-böcekli bir ismi var.) Bir tepenin dibindeydi. (O tepeyi heyelan tehlikesinden dolayı traşlamışlar diye duydum.) Çocuklar olarak hemen ‘tepeye ilk kim çıkacak’ yarışına başladık. Diğerlerini geride bıraktığımı hatırlıyorum. Tırmanırken ardını görmek mümkün değildi tepenin. Ancak zirvesine çıktığınızda arkasındaki geniş araziyi temaşa edebilirdiniz. Hırsla tırmandım. Zirveye vardığımda onunla karşılaştım.
Arazinin diğer ucundan sanki bir ordu geliyordu. Korku filmlerindeki sahneler gibiydi. Arada çakan şimşekler farkediliyordu. Ve bulutlar, acelelerini apaçık idrak edebildiğim bir süratle, koşmakta idiler. Havf ederek aşağıya indim. Yolda diğer çocukları da uyardım: “Yağmur geliyor!” Eve sığınana kadar nasiplenmiştik bile. Ziyanı yoktu. Zaten ben yağmurdan değil bulutlardan korkmuştum.
Böyle şeyler artık olmuyor. Toprakla aramızda asvalt var. Allah “Üstlerindeki göğe bakmazlar mı?” buyurduğunda kimsenin evinde televizyon yoktu. Yalancı ışıklar yıldızları görünmez hale getirmiyordu. Zaten metropol denilebilecek bir yer de yoktu. Şehirler büyüdü. Elektrik keşfedildi. Sokaklar daraldı. Binalar yükseldi. Dolayısıyla ekranlar küçüldükçe küçüldü. Şimdi son bulmayan aydınlığımız fakat kaybettiğimiz gökyüzü var. Göğe bakmadan büyüyen çocuklarla dolu her yer. Onlara acıyorum. Çünkü bir buluttan korkmayacaklar asla. Ve yıldızlar kafalarına düşecek gibi gelmeyecek.
Bir saniye. Haklarını yemeyelim. Artık belgesellerimiz var. Biz gidip doğayı göremesek de, tıpkı dalından toplayamadığımız kirazlar gibi, hazır halde getirilen ‘kainat parçacıkları’ onlar. İmitasyon tanecikleri. Yaşasın kapitalizmin kolaylıkları! Serengeti’nin aslanlarını mahallemizin kedilerinden daha iyi tanırız. Masai Mara düzlüklerini köyümüzün yaylalarından iyi biliriz. Hey yavrum hey! Öyle ya, kendi günlüklerimiz yok ama, Büyük Kedilerin Günlüğü’nü bizzat tutmuş kadar olduk.
Üstelik belgesellere tuhaf bir güvenimiz de var. Paketlenip bize getirilen kirazlardan çeşitli nedenlerle (hormon, ilaç, GDO vs.) şüphe edebiliyoruz, lakin bunların ‘sahiciliğinden’ şüphemiz yok. Halbuki geçtiğimiz yıllarda birkaç yapımcı, o belgesellerde, aslında yaşanmamış olayların küçük kurgu ve senaryo oyunlarıyla yaşanmış gibi gösterildiğini itiraf etti. Hatta bazı sahneler doğada dahi çekilmiyormuş. Tabii, iyi(!) niyetlerle, ‘halkın ilgisini o ürünlerde tutabilmek için’ böyle yapılıyormuş. Yani belgesellerden seyrettiğimiz doğa doğal değil. Allah’ın yarattığı kadarıyla kalmıyor işler. Karıştırılıyor. Araya giren ‘beşerin bulaşık eli’yle yönlendirilmiş, saptırılmış, kirlenmiş durumda.
Mürşidimin bu ifadeyi kullanmasını şimdi daha farklı bir boyutta anlıyorum. Evet. Kaçınılmaz bir şekilde öyle: İnsan neye dokunsa, neyin aracısı olsa, doğal kalamıyor. Kurgulayıcılığının sınırlarıyla aslını bozuyor. Kendi mizanını âleme mihenk tutuyor. (Dağların taşımaya çekindiği emanet bu muydu yoksa?) Bunu, eğer yalanlarıyla yapmazsa, vurgularıyla yapıyor. Edebiyatı dahi biraz böyle.
Vurgu ilginç birşeydir. Azı çoğa galip eder. Bir misal: Geçenlerde (Bu ifade 2015 yılına aittir arkadaşlar.) Cüneyd Özdemir, Kanal D Anahaber’ini sunarken, kendisine yöneltilmiş bir twiti okudu: “İyi haber yok mu hiç? Neden hep kötü şeylerden bahsediyorsunuz?” Özdemir buna şöyle cevap verdi: “Biz de isteriz size iyi haberler vermeyi ama maalesef Türkiye’de durum böyle.” Lafızlar tastamam tutmayabilir fakat manaca konuşulan tastamam buydu. Herşey kötüye gidiyordu. Herşey kötüye gittiği için de konuşulacak iyi birşey bulunamıyordu.
Ben de şu manada bir twit attım: “Kediler moralimizi düzeltmek için şakalaşıyorlardı ama anahaberlerin onları görmeye niyeti yoktu.” (O gün beni pek güldüren kedilerden mülhemdi.) Düşündüm sonra: Sahi, her sabah doğan güneş kimsenin moralini düzeltemiyorsa, Allah bizim için daha ne yapmalı? Baharın ilk günlerinde bir anahaber bülteni ‘güzellik bulamamaktan’ yakınıyorsa Mevla’nın ne suçu var? Göz böylesine kötüye alıcılaşmış ve iyiye körleşmişken bizden daha fazlasını beklemek doğru mu? A’râf sûresinin 179. ayetinde buyrulan şu mana dilegeldi sanki: “Onların kalbleri vardır ama anlamazlar, gözleri vardır ama görmezler, kulakları vardır ama işitmezler...”
Kabul edelim. TV’den izlediğimiz dünya kurgu bir dünyadır. Kötüsü seçilmiş, iyisi her nasılsa bulunamamış, Bediüzzaman’ın İkinci Söz’de dediği gibi ‘nazarında pek fena bir memlekete düşen’lerin dünyasıdır. Hodbinliğinde boğulanların ‘ene’sini palazlandırmayan herşeyi kötüye yorduğu bir dünyadır. Zaten bencilin dünyasında herşey karamsarlık kaynağıdır. Zira hiçbirşey istediği kadar ‘ben’inin etrafında dönmez. Benbenciliğini beslemez. Bencile merkeziyetini kabul etmeyen herşey hasım gelir. Etrafında dönmeyen herşey düşman görünür. Yeis katar. Sanki onları o yaratmıştır da uluhiyetini reddetmekle ihanet etmişlerdir.
Denemesi bedava. Şöyle üç-beş tane Küçük Emrah filmi izleyin mesela. Artık nasıl olur da Allah hakkında nasıl hüsnüzan edersiniz?
Ne kötülük varsa iyilerin başına geldiği ve kötülerin hep kazandığı bir âlem. Namuslunun herdaim kaybettiği ama namussuzun zeytinyağı gibi üstte kaldığı bir düzen! Kur’an kıssaları bize bunu mu söylüyor? Yoksa tam aksini mi öğütlüyor? Bu algı bizi nereye götürür? Bence bu türden manipülasyonlar bizi, hiç haketmediği halde, Allah’a karşı suizanna götürür. Kendi kurgumuzun içinden ‘Halık hep öyle yaratıyormuş gibi yaparak’ isyan nedenleri devşiririz. Ve sonra da, Allah korusun, düpedüz isyan ederiz.
Bediüzzaman’ın Yeni Said döneminde gazete okumayı bırakmasını daha zengin anlıyorum şimdilerde. Sırf bir siyaseti terk değil bence ardındaki sır. Dayatılan ‘kurgu dünya’nın terkidir. Beşerin bulaşık eliyle bozulan, kötüsü seçilmiş, iyisi konulmamış medyayı reddediyor Bediüzzaman. Cüneyd Özdemirciklere direniyor. Ve kainatı kendisi okumaya mesai harcıyor. Tıpkı emredildiği gibi. Çünkü Allah vahyinde “Üstlerindeki göğe bakmazlar mı?” buyuruyor. Evet. Bakılacak üstümüzde. Başkasının üstünde değil. Üstümüzdeki göğe başkalarının gözüyle bakamayız. O bizim göğümüzdür. Araya kimse giremez.
Doğru iman doğru varlık algısıyla birlikte yeşerir. Eşyayı olduğu gibi göremeyen, Rabbi hakkında olmadık yalanlar söyleyebilir. Bu yüzden belki de, Risale-i Nur’un neredeyse bütün hikayeciklerinde, iki yolcudan iyisi kötüsünün önce ‘varlık algısını’ düzeltmeye çalışır. Çok uzattım. Seni de bıktırdım. Gücenme lütfen. Bir tanesini hatırlayarak vedalaşalım mı:
“Yahu sen divane olmuşsun. Batnındaki çirkinlikler zahirine aksetmiş olmalı ki, gülmeyi ağlamak, terhisâtı soymak ve talan etmek tevehhüm etmişsin. Aklını başına al, kalbini temizle—ta şu musibetli perde senin nazarından kalksın, hakikati görebilesin. Zira nihayet derecede âdil, merhametkâr, raiyetperver, muktedir, intizam perver, müşfik bir melikin memleketi, hem bu derece göz önünde âsâr-ı terakkiyat ve kemâlât gösteren bir memleket, senin vehminin gösterdiği surette olamaz.”
0 notes
tseaboy · 5 years
Photo
Tumblr media
Famiglia on the move ~ #lafamiglia #onthemove #shadow #shadows #schaduw #shadowpic #capferret #phare #sunnyday #streetwalk #streets #4inarow #twopeupboane #asvalt #adventures #lagironde (bij France) https://www.instagram.com/p/Bz_X5dkiru6/?igshid=5vdgtdrevxnv
0 notes
eccedentesiast-27 · 3 years
Note
2,9,10
Mənim qarışıq zövqüm var ilk öncə onu deyim :)
9) Axrıncı dəfə yenidən Supermen filmini izlədim bilirsiniz necə? fantastik kinolarında öz yeri var ama bəzi məqamlar həqiqətə uyğun deyil deyə gülünc görünür. Məsələn kinoda bu onu o bunu ordan ora çırpdı asvalt dağıldı binalar falan bir yeri qanamaqdan əlavə, kostyumuna heçnə olmadı hətta saçının forması pozulmadıye ay anonim sjjsjsjk di gəl axırda hirslənib boynunu buranda o birisi öldü sjskjsjs baya gülmüşdüm.
10) yeni insanlara açıqlıq səviyyəm maksimum salam sağoldu. Yeni insanlardan hansınısa özümə yaxın hiss etsəm, həyatıma daxil edə bilərəm bəli.
2) ən sevdiyim yoxdu sevdiklərimdən var. Xoş dinləmələrrr
8 notes · View notes
acid-gramma · 3 years
Note
Cok tatlisin nejlan
asvalt erimis aminakouim kaykay kaymiyo
17 notes · View notes
uzeyirard · 3 years
Photo
Tumblr media
Kimse bana adaletten bahsetmesin Karadeniz Bölgesi adeta köstebek yuvası tünel yapılmış doğu anadolu adeteta eski tas eski hamam var olan otoyolların üstüne asvalt yapılmış bu göz boyamayı artık Ankara'dan ığdır Ardahan Van Hakkari hepsi farkında Allah gazap ediyor bir aynaya bakın...! ACABA NEDEN..? https://www.instagram.com/p/CS_e0OHjQFM/?utm_medium=tumblr
2 notes · View notes
Photo
Tumblr media
#art #bentch #weels #asvalt (ved Ytre Arna Sentrum)
0 notes
gunel-25 · 5 years
Text
Amma bəzən gedənlərin yoluna öz əlinizlə asvalt çəkirsiniz.
6 notes · View notes
hayalllerpesinde · 5 years
Note
Gamzesi olanda ne bilim..
Gamzesine asvalt doldursun 😁
1 note · View note
yeniemlak · 2 years
Photo
Tumblr media
Satılır 160000 AZN Həyət evi / Villa 4 otaq 160 m2 2.5 sot 2 Mərtəbəli Kupçalı Buzovna qes, Albalı, əsas yolun yanı, daimi yaşayış olan massivdə yerleşen 2.5 sotda yeni inşa edilmiş bag evi satılır, 160 kv.m, 1 zal, 3 yatag, 1 s/q , ela temirlidir, ev cox keyfiyyətlə inşa edilib, isti döşəmə, kombi istilik sistemi, qaz, su ve işıqı daimidir. Cıxarışı var. Avtobus dayanacağının yanında yerleşir, bağ daimi yaşayış massivindədi ve il boyunca yaşamaq ucun yararlidir. Yolu asvalt örtüklüdür. Xəzər rayonu Buzovna Albalı Elan no 331894 (Əlaqə və ətraflı məlumat üçün saytımıza daxil olub elan kodu ilə elana baxa bilərsiniz) Ətraflı ➡ https://yeniemlak.az/elan/331894 https://www.instagram.com/p/ChbbZIgq3CX/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
safakmidis · 6 years
Text
gelseydin.
Ben uzaklaştıkça yaşadığım şehirden, gelmeni hep bi fazla istedim. Aslında uzaklaştıkça kendimi buldum. Yani en azından olduğum gibi davrandım. Hunharca kahkaha attım, güldüm, gülümsedim. Eğlenebildiğimi hissettim. 'sen aşmışsın' dedirttim. Ağabeylerime, ablalarıma, kardeşlerime. Bunu, 'sen aşmışsın' cümlesini kurdurmak için sarf ettiğim çaba beni bi hayli yordu. Anladım ki; Bi kaç günlük olsa bile bazen uzak kalmak gerekiyormuş. Senden uzak kalamadım, sen gelmedin ama olsun. Bigün gelseydin eğer, ben gitme gereği duymazdım. Gitmezdim işte. Gelseydin, sesini kulağımda işittiğim, yüzünü avuç içlerime aldığım, beraber geçireceğimiz zamanın adı mutluluk olurdu. Anılar duvarına birsürü fotoğraf asardık, mutluluk köşesi koyardık adını. Sen gelseydin eğer, dağlara taşlara, dilimden döküldüğünce yazardım hissettiklerimi. Bak gelseydin, ben bi helal olsun daha alırdım. Aşmışım gibi gösterdiğim için 'sen aşmışsın' dediler. Sen gelmedin 'yıkığın' tekiyim bilmiyorlar. Sen, babanı kaybet ufacık yaşında, tek başına o zamandan bu zamana gel, omuzların defalarca sevdiklerinin tabutunu taşısın, aynı zamanda bişeyler yap geleceğin için. Başarı benim için, bişeyleri aşmış olmak değil, aşmak için verdiğim mücadeledir. Sana asvalt, etrafı çiçekli yollardan gelinmezdi, sende buraya kadar dümdüz gelmedin. Kötü zamanlardan geçtin. Kötü insanlarla karşılaştın. Gelseydin, 'aradığın kişi tam karşında' derlerdi sana. Ben bunu demeleri için birsürü şey yapardım. Gelseydin eğer, Kendimi düşünürdüm. Umut edip, hayaller kurardım. Yapacağım demek yapmanın yarısıdır, yapardım. Başaracağım demek, başarmanın yarısıdır. Başarırdım. And içmiştim Gelseydin, seni üç yaşındaki çocuk gibi görürdüm. Herşeyinle ilgilenir bi anne gibi kaygılanırdım. Baba gibi ilerleyen zamanlarını düşünür, abi gibi korur kollar, best kardeşinmişim gibi basardım bağrıma. Babamın annemi baş ucunda tuttuğu gibi, eksik etmezdim seni oradan. And içmiştim gene Gelseydin eğer, Herşeyin olurdum. Gelseydin, en kötü anlarında her zaman belki yan yana olamazdıkda, pencereden baktığında görebilirdin beni. En basiti gelseydin, şu an konuşuyor olurduk :) Gerçekten gelseydin, gitmezdim bu şehirden.
1 note · View note
miskmask · 3 years
Photo
Tumblr media
Gisteren bleef het even stil... Op weg naar de winkel botste ik met mijn fiets op een vervelende plek in t asvalt. En voor ik het wist, lag ik op de grond. In t ziekenhuis kreeg ik verband, hechtingen in mijn lippen en vanavond nog weer heen voor gips. Het had een mooie dag moeten worden. #pechvogel #blueeyes #evengesloten😥 @miskmask #steentilstraat #groningencity @warenhuisgroningen @miskmaskconceptstore https://www.instagram.com/p/CSTyMyqjbKn/?utm_medium=tumblr
0 notes
withofbetul · 3 years
Text
Toplumumuzda birçok yazım yanlışı yapılmaktadır. Tabelalarda bilboardlarda afişlerde ve daha birçok yerde . Bu yüzden çoğu insan doğru olduğuna inandığı ve aynı yanlışı birçok yerde gördüğü için o yazımın doğru olduğunu düşünmektedir. Bu hataların önüne geçebilmek ve toplumu bilgilendirmek için en çok yapılan yazım hatalarını sizler için derledim :
1)küsür ❌                 2)ünvan ❌
   Küsur ✅                     unvan ✅
3)orjinal ❌                 4)şöför ❌
   orijinal ✅                    şoför ✅
5)harfiyat ❌                6)asvalt ❌
   hafriyat  ✅                  asfalt ✅
7)evye ❌                    8)acıtasyon ❌
   eviye ✅                      ajitasyon  ✅           
9)ünvan ❌                     10)bir çok ❌
   unvan ✅                           birçok ✅
11)birşey ❌                  12)herkez❌
      bir şey✅                        herkes✅
13)herşey ❌                14)iddaa ❌
      her şey ✅                     iddia  ✅
15)hoşçakal, hoşgeldin❌      16)süpriz❌
     hoşça kal , hoş geldin✅       sürpriz✅
17) hükümet ❌             18)yada❌
       hükûmet ✅                   ya da ✅
19)sağol ❌                    20)zıttı❌
     sağ ol ✅                          zıddı✅
21)tesbih ❌                   22)sarmısak❌
      tespih ✅                         sarımsak ✅
23)şarz ❌                      24)yanlız❌
      şarj  ✅                            yalnız✅
25)direk ❌                     26)antreman❌
     direkt ✅                          antrenman ✅
27)malesef ❌               28)baya❌
      maalesef ✅                  bayağı✅
29)mütevazi ❌             30)traş❌
      mütevazı ✅                   tıraş✅
31)çiğköfte ❌               32)gardolap❌
      çiğ köfte ✅                    gardırop✅
33)aferim ❌                  34)eşki❌
     aferin ✅                          ekşi ✅
35)erezyon ❌               36)egsoz❌
      erozyon  ✅                   ekzoz ✅
37)pantalon ❌              38)hazır cevap❌
      pantolon ✅                   hazırcevap ✅
39)yeşil zeytin ❌          40)ayit ❌
      yeşilzeytin  ✅                ait ✅
41)laboratuar ❌               42)dinazor❌
      laboratuvar ✅                 dinozor ✅
43)Ankara 'lı ❌              44)anfi ❌
      Ankaralı  ✅                    amfi ✅
45)akibet ❌                    46)ataç ❌
      akıbet ✅                          ataş ✅
47)fasülye ❌                  48)hem fikir❌
      fasulye ✅                        hemfikir ✅
49)döküman ❌               50)pardesü ❌
     doküman ✅                      pardösü ✅
51)burda, orda ,şurada ❌       
     burada, orada, şurada ✅
52)kareografi ❌              53)tenefüs ❌
     Koreografi ✅                    teneffüs ✅
54)suç üstü ❌                 55)yaratan ❌
      suçüstü ✅                        yaradan ✅
56)makina ❌
      makine ✅
Bunları yazarken bende birçok kelimeyi yanlış yazdığımı farkettim ve doğrularını öğrendim. Umarım faydalı olabilmişimdir.
0 notes
qraysilhouette · 4 years
Text
kimsesizliğimin göçü olursan eğer
kanım katre katre donar
içimizdeki çiçek kurur
soluk bakar muzdarip renkler parlaklığı yitik irislere
gider kırlangıçlar saçlarından
sıkışırcasına ücra köşelere
müjganından yansır sönük bakışların
yağmur sokağıma ağlamaz
bülbüller gözümü oyar!
senden sonra şemsiyeler yamalı kalır
kaldırımlarda açar amonyak çiçeği
zehir damarlarımdan gider
dönmez yüzünü güneş yanık perdeli pencereme
göçü olursan eğer kimsesizliğimin
kaktüsler dikensiz doğar
bir yıl üç yüz altmış altı gün olur
tersten yırtılır takvim
geoit'im düz olur, düşemem boşluğa
sütlü kahveyi unuturum
sarılamam yastığa jiletmişcesine
bilmem ki ben hiçlik nedir?
devrik cümleler eksilir
yaşlar gözlerimden damlar, ağlarım
lunaparklar hüzün kokmaz
menekşeler kokar!
belki yeniden ait olur adsız çiçekler!
şarap daha bi tatlı gelir
güneşe özenmeden aydınlanır gözlerim
papatyalar yalan söylemez
maviye çalar şiirler
değildir kargalar virtüöz
elmalar da kırmızı olamaz!
müzik plaktan dinlenir
sevişilmez telefon kulübelerinde
sen gidersen
rengini şiirlere vermez asvalt!
herkes kitap okur
yabancılaşma diye bir şey yoktur!
gazete kağıdına sarılır biralar
daha temiz olur sokak, bedenlerden!
açmaz devrimden sonra çiçekler
başa sarmaz şarkılar
herkes olurum, en çokta sarhoş! belki de mutlu!
kin olmam ama yasımdan geriye her şey kalır!
bugün doğan bebekler sakallı doğar
içmem rakıyı sek
palyaçolar makyajını mutlulukla siler
tersten yürürüm zamana karşı, sana gelircesine!
kırlangıçlar saçlarından gider
altüst olur galaksi, dünyanın ekseni kaymaz
varoluşsal eksikliğimi tamamlar kırmızı göğün
belki de iyileşirim
kanımı damlatmam bir daha şiirlere
sıkışırcasına ücra köşelere bıraktığın boşluğu izlerim
toparlayamam dağınık gidişini
geriye ne kalır diye sorarım sessizliğe
kalır mı bir şeyler sahiden?
kimsesizliğim göç eder, şair olurum!
Tumblr media
0 notes